Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/16 DIŞ HABERLER 23 HAZİRAN 1990.
BİRLEŞİK ALMANYA
SovyetönerisineretSovyetler Birliği Dışişleri
Bakanı Şevardnadze'nin
"2 + 4" görüşmelerinde
sunduğu "sürpriz öneri"
Batıb Müttefikler ve Federal
Almanya tarafından
reddedildi.
DtLEK ZAPTÇIOĞLU
BERLİN — Doğu Berlin'de yapdan
**2+4" toplantısında Sovyetler Birliği Al-
manya için yeni bir plan ortaya koydu. Mos-
kova'nın önerisi Batılı müttefikler ve Fede-
ral Almanya tarafından reddedildi. Sovyet-
ler Birliği Dışişleri Bakanı Eduard Şevard-
«adze, planın reddedilmesi balinde silahsız-
ianma görüşmelerinin ve Alman birliğinin
tehlikeye düşeceğini söyledi.
Alman birliğinin dış koşullannı tartışmak
Ozere dün Doğu Berlin'de bir araya gelen
ABD, SSCB, tngiltere, Fransa ve Alman
devletlerinin toplantısında somut sonuçlar
beklenmiyordu. " 2 + 4 " toplantısı için Ber-
iin'e gelen dışişleri bakanlan, önce Berlin
Duvarı'nın Batılı müttefiklere ve yabancı-
lara mahsus geçiş noktası "Chcckpoint
CharUe"nin yıkım törenine katıldılar. Sem-
boiik önemi büyük olan törendeki konuş-
masında Şevardnadze, Berlin için yeni bir
statü önererek diğer dışişleri bakanlannı şa-
jırttı. Şevardnadze, "Almanya biriestikten
toara biıtun müttefik kuvvetlerin 6 ay içinde
Berün'i terk etmesi gerektigini" savundu.
Altı ülkenin dışişleri bakanlan öğle sa-
atlerinde Doğu Berlin'e geçerek, toplantı-
nın yapılacağı D. Alman misafirhanesi Ni-
ederschönhausen'e geldiler. Toplantımn bi-
timinde yapılan basın toplantısında, Mos-
kova'uın Batı'ya sunduğu yeni plan açıklan-
dı ve planın Batı tarafından reddedildiği bil-
dirildi.
Şevardnadze'nin Batı'ya önerdiği sürpriz
pianda aşagıdaki noktalar öngörülüyordu:
— Birieşik Almanya için silahlanma sı-
•ın ve yasagı: Sovyetler Birliği, Almanya
birleştikten sonra silahlı kuvvetlerinin
200-250 bin askere indirilmesini istiyor. Al-
manya'nın nükleer, kimyasal ve biyolojik si-
lah üretmeyeceğini ve topraklanna yerleş-
tirmeyeceğini garantilemesini şart koşuyor.
— Askeri ve siyasal ittifak sorunn: Mos-
kova, Almanya'nın en az 5 yıl süreyle hem
NATO, hem Varşova Paktı'na bağh kalma-
»ını ve müttefıklerin gücünün 3 yıl zarfın-
da yanya, 5 yıl sonra da sıfıra veya sembo-
lik bir düzeye indirilmesini öngörüyor. NA-
TO çatısı altında birleşmeye hayır diyen
Moskova, Almanya'nın birleşmeyi izleven 3
yıl içinde dış politik bağlantılannı ve itti-
fakiarını terk etmemesinden yana.
— Berlin'in statüsü: Şevardnadze, bütün
müttenk kuvvetlerin Almanya'nın birleşme-
sinden sonra 6 ay içinde Berlin'i terketme-
ALLIED
-HECKPOINT CHARUE
CHARLIE HATIRASI — Müttefik askerteri ve turistler, filmlere bile konu olan larihi kontrol binası önünde resim çektirmek için
birbirleriyle yanştılar. (Fotoğraf: AP)
sini önerdi.
SSCB Dışişleri Bakanı'nın sunduğu
"sürpriz öneri", Batılı dışişleri bakanlan ta-
rafından anında reddedildi. Amerika Bir-
ieşik Devletleri Dışişleri Bakanı James Ba-
ker, "Almanya, hangi ittifaka girecegıne
kendi kantr versin" diyerek şöyle devam etti:
"Biz ABD olarak iki temel ilke gözetiyo-
raz. Birincisi, Almanya uluslararası plan-
da kesinlikle izole olmamalıdır. tkincisi,
dört miittefikierin idaresi Berlin'de ve Al-
man topraklannda Almanya'nın birleşme-
sryle sona ermelidir. Almanlar birleşerek
kendi ulusal egemenligine kavuşunca han-
gi askeri ittifakta yer alacağına kendi ka-
rar verir."
Sovyet tasarısırun Almanya'nın ulusal
egemenligini en az 5 yıl geciktireceğini söy-
leyen Baker, Berlin planına da karşı çıktı.
"Bu plan, Almanya birleşince miittefikie-
rin Berlin'den hemen ayrtlmasını öngörü-
yor. Ama Sovyet birlikleri eski Demokra-
tik Almanya topraklannda kalacak. Bu,
Berlin'den Batı'nın çekilmesi, ama kentin
380 bin Sovyet askeri tarafından kusatılma-
ya devam edilmesi anlamına gelir."
Federal Alman Dışişleri Bakanı Hans-
Dietrich Genscher de Baker'e aynen katıl-
dı. Sovyet planııun Almanya'nın ulusal ege-
menliğini geciktireceği görüşunu savundu
tngiltere Dışişleri Bakanı DougJas Hnrd ise
"Almanya'yı NATO'dan çıkartmak Avnı-
pa'da istikrarsızlık yaratır" diye konuştu ve
"Birleşmeyi ulusal egemenlik takip eder, bn
ikisi bir arada yiirumezse sonınlar gelece-
ğe taşınmış olur" dedi.
Sovyet tasarısına tek olumlu yaklaşırn,
Demokratik Almanya'nın Sosyal Demokrat
Dışişleri Bakanı, eski Protestan papaz Mar-
kus Meckel'den geldi. Meckd, tasanyı "içer-
digi aşamalaria birtikte maknl ve gerçekçi"
bulduğunu söyledi ve destekledi.
Toplantıdan sonra gazetecilerin sorulannı
yanıtiayan SSCB Dışişleri Bakanı, temmuz
ayında Londra'da yapılacak NATO zirvesi-
nin önemine parmak bastı. "Zirveden so-
mut olarak ne bekliyorsunıu?" sorusuna
yanıt olarak şöyle dedi: "NATO zirvesinde,
bizim önerimiz dogrultusunda askeri kim-
likten siyasal kimliğe geçilmesini ve ilk sal-
dın hakkından vazgeçilmesini istiyonız.
NATO ve Varşova Paktı arasında ortak bir
komisyon kunılarak çatışmalann burada
çöziMmesini nmuyonız."
Hitler'in Sovyetler Birliği'ne saldırısımn
49. yüdönümüne rastlayan "2+4", böylece
somut bir sonuç alınmadan sona erdi.
ÜçUncü toplantımn 17 temmuzda Paris'te,
son toplantımn ise eylulde Moskova'da ya-
pılması öngörulüyor. Temmuz toplantısına,
önceden öngörüldüğü gibi Polonya Dışiş-
leri Bakanı da katılacak. Dünkü toplantı-
da 6 ulkenin dışişleri bakanlarının uzlaştı-
ğı tek nokta, "2+4"ün kasımda Paris'te ya-
pılacak "Avrupa Güvenlik ve tşbiriiğı Kon-
fentnsı"na (AGİK) kadar bitirilmesi oldu.
Böylece Almanya'da genel seçimler aralık
başında gerçekleşebilecek.
"2+4"ün arifesinde Bonn'dan Moskova
1
ya çıkarılan özel kredi, toplantıdan somut
sonuçlar bekleyenleri iyimserliğe sürükle-
mişti. Dün Federal Almanya'nın Frankfurt
kentinde Deutsche Bank ve Dresdner Bank
önderlığınde kurulan Bankalar Konsorsiyu-
mu, SSCB'ye 5 milyar marklık kredi veri-
leceğini doğruladüar. Krediye Bonn hükü-
meti kefil oldu. 12 yıl vadeli kredinin ilk geri
ödemeleri 6 yıl sonra başlayacak, faizi ise
dûşuk tutulacak, siyasal gözlemciler, kre-
diyi "Almanya'nın birlige sorun çıkarmama-
sı için Gorbaçov'a yaptığı bir jest" olarak
değerlendiriyorlar.
Ancak SSCB Dışişleri Bakanı Şevardnad-
ze bu iyimserliği dün doğrulamadı ve pla-
nım sunduktan sonra bir ültimatomda da
bulundu: "Eğer Sovyetler Birliği planı red-
dedilirse, silahsızlanma göriişmeleri ve Al-
man birliği tehlikeye düşebilir" diyerek Ba-
tı'nın ret cevabıyla Doğu Berlin'den aynl-
dı.
MOSKOVA
Rusya KP'sinde
'muhafazakâr
yönetim alarmı'Rusya Federasyonu Komünist Partisi Birinci Sekreterliği
için yapılan seçimlerin ilk turunda muhafazakâr aday Ivan
Polozkov'un ilk sırayı alması Kremlin'de kaygı yarattı.
'Ortodoks Marksist' olarak nitelenen Polozkov, Gorbaçov'un
reformlarını 'Leninizm'den sapma' olarak niteliyor.
MOSKOVA (AA) — Sovyetler Birliği Ko-
münist Partisi'nin 18 milyon dolayındaki
üyesinin bağlı bulunduğu Rusya Komünist
Partisi'nin birinci sekreterliği için yapılan
secimlerde, Başkan Gorbaçov'un refonn po-
litikalarını "Leninizm'den sapma" olarak
niteleyen "Ortodoks Marksist" Ivan Poloz-
kov birinci aday durumuna geldi.
65 yılbk bir aradan sonra canlandınlma-
sına karar verilen Rusya Komünist Partisi'-
nin Birinci Sekreterliği için yapılan seçim-
de, îvan Polozkov yaklaşık 2700 delegeden
1017'sinin oyunu alırken, kendisinden son-
ra aday olan Oleg Lobov'a 170 oy fark attı.
Resmi Haber Ajansı TASS, yedi adayın
katıldığı ilk turda secimin sonuçlanamaması
yüzünden, Rusya Komünist Partisi'nin Bi-
rinci Sekreteri'nin ancak ikinci tur oylama-
mn sonucunda belirleneceğini kaydetti. Po-
lozkov ile Lobov arasında yapılacak ikinci
tur seçim için oy verme işlemi başladı. Se-
çim sonucunun bugün açıklanması bekle-
niyor.
Polozkov'un ikinci turda Rusya Komü-
nist Partisi Birinci Sekreterliği'ne seçilme
şansının büyük olduğu belirtiliyor.
Kongreyi izleyen gözlemciler, SSCB Baş-
kam ve SBKP Genel Sekreteri Gorbaçov
1
un, kongrede muhafazakârların bu denli
güçlü bir cıkış yapmasından büyük bir şaş-
kınlığa düştüğünü belirttiler.
"Gorbaçov ekibinden", Moskova Parti
örgütü Başkam Yari Prokofyev, Interfaks'a
verdiği demeçte, "Kongrenin ilk günden
sonra aşın saga kaydığını" söyledi.
Prokofyev demecinde, delegelerin büyük
çoğunluğunun, Komünist Partisi'nin yakın
gelecekteki görevlerini tartışmak yerine ya-
pılanları eleştirmeye ağırlık verdiklerine dik-
kati çekerek, bu durumu "kaygı verici" ola-
rak niteledi.
SBKP'nin, muhafazakâr olarak bilinen,
Leningrad Bolge Sekreteri Boris Gidaspov
da Interfaks'a verdiği demeçte, Kongre'ye
"şaşkınuk" atmosferinin egemen olmasın-
dan yakındı. Gidaspov, "Rusya Komünist
Partisi'nin muhafazakâr bir yapıya bürün-
mesi halinde uzun süre yaşayamayacağını"
bildirdi.
Gözlemciler, Rusya Komünist Partisi'niıi
Başkan Gorbaçov'un reform programına
bir direniş odağı haline gelebileceği yolun-
daki kaygıların gerçeğ^e dönüşmek üzere ol-
duğunu belirtiyoriar.
Yaklaşık 2700 delegenin oy kullandığı se-
;imden önce kongre yine muhafazakâr ve
Ûberal kanatlar arasında çok sert tartışma-
lara sahne oldu. Bazı bölumleri Moskova
Radyosu tarafından yayımlanan tartışma-
lar sırasında, liberal delegeler, SBKP'nin
Stalinist bir çizgiye dönmesi gerektiğini sa-
vunan tvan Polozkov'un, Rusya Komünist
Partisi Birinci Sekreterliği için açıklanan
adaylığıru geri çekmesini istediler.
Krasnodar Bölgesi Parti Birinci Sekrete-
ri olan tvan Polozkov, geçen ay, Rusya Fe-
derasvon Başkanhğı için Boris Mtsiıı'e karşı
adayliğmı koymuş ancak basanlı olamamış-
ü. Muhafazakâr Poütbüro üyesi tgor Ligt-
çrv'in yakın "adamı" olarak bilinen Poloz-
kov'la ilgili tartışmalar sırasında bazı dele-
geler, oturuma başkanlık eden Mihail Gor-
baçov'dan, Polozkov'un adayhğımn iptal
edilmesini istediler. Ancak başta RKP kong-
resinin askeri delegeleri olmak üzere birçok
delegenin şiddetii bir biçimde protesto et-
tiği bu öneriden sonra kürsüye gelerek Po-
lozkov'un adaybğım destekleyen konuşma-
cılar güçlü biçimde alkışlandılar. Ancak
Sovyet Resmi Haber Ajansı TASS, kongre-
nin bu sabahki bölümüyle ilgili değerlen-
dirmesinde, çok tartışmalı bir kişilik olan
Polozkov yerine, kongre delegelerinin bü-
yük bir bölümünün özellikle iki adayı des-
teklediklerini kaydetti. Bu adaylardan biri-
nin SBKP Merkez Komitesi Daire Başkan-
lanndan Valentin Kuptsov, ötekinin de Er-
menistan KP Merkez Komitesi İkinci Sek-
reteri Oleg Lobov olduğunu kaydeden ajans,
delegelerin tercihinin bugün öğleden sonra
tamamlanacak olan gizli oyiama sonucun-
da belli olacağını kaydetti.
öte yandan, Rusya Halk Temsilcileri
Kongresi'nin dün kabul ettiği bir kararla
SSCB'nin federal yönetirainin, Rusya Fe-
derasyonu topraklannda kontrol etmeye
devam edeceği kurumların sayısım büyük
ölçüde sımrladı. Buna göre SSCB Savun-
ma Bakanlığı ve KGB ile ulaştınna, demir-
yolu, deniz ulaşırnı, enerji ve nükleer ener-
jiyle havaalık bakanlıklanrun, bugüne dek
kontrol ettikleri kunım ve işletmeleri dene-
tim altında tutmaya devam etmelerine kar-
şın, öteki tüm sektörlerde ve kurumlarda
kontrolfin Rusya Federasyonu'nun ilgili or-
ganlarına devredildiği ilan ediliyor.
HABERLERIN DEVAMI
Yıllar Geçiyor Ama
(Baftarafı 1. Sayfada)
1975 Bonn ziyaretiyle Ecevit, Sosyalist En-
ternasyonal'le temasa geçiyor ve bir iktidar
öncesi partisinin dış ilişkilerini örmeye koyu-
tuyordu.
Aradan tam 15 yıl geçti ve her şey sil baş-
tan oldu.
Bu kez aynı işi 7 yıllık bir partinın lideri ola-
rak Erdal İnönü yapmaya başladı. SHP'nin
dış ilişkilerini yeniden kuruyor, Sosyalist En-
lernasyonal'in liderleriyie kişisel dostlukla-
nnı geliştiriyor.
Ülkemizin dışa açılmasına da olumlu kat-
kısı olan bu tur çabaların yararı çok açık.
Kopenhag'ın göbeğindeki "Peterson Aile
Bahçesi'nöe yediğimiz öğle yemeğinde
bundan söz ettik.
Eski Danimarka Başbakanı Anker Jorgen-
sen'le yan yana oturduk. 1972-1982 yılları
arasında başbakanlık yapmış; 15 yıl da sos-
yal demokratların lıderliğini.
Bisikletiyle geldi "Peterson Aile Bahçesi"
ne, bisikletiyle gitti el sallayarak...
Yakın dostu saydığı Ecevit'i sordu hep.
Türk seçim sisteminin yüzde 36 oyla yüzde
65 çoğunluğu ele geçirmeye uygun olduğu-
nu öğrenince çok şaştı; bunun demokrasiy-
le nasıl bağdaştırılabildiğini sorguladı. Tür-
krye'de Ecevit'in DSP'si ile SHP'nin neden
hâlâ birleşemediklerıne akıl erdiremediğini
belirtti bu arada.
Tabii, Türkiye'nin demokrasi ve insan hak-
ları sorunları da eski Danimarka Başbaka-
nı'nın ilgi alanındaydı.
Bu konuyu, Erdal İnönü'ye üç gün ev sa-
hipliği yapan Danimarka Sosyal Demokrat
Partisi'nin genç lideri Sven Auken'le de ko-
nuştuk.
Parlamentodaki odasında kahvelerimizi
yudumlarken, Türkiye'nin Batı Avrupa'yla
ıNşkilerindeki temel güçlükleri şöyle özetle-
di:
"Demokrasi açısından yetersizlik... Ekono-
nUdeki gelişmişlik düzeyi ve tarımdaki geri-
Hk... İşsizlik ve özellikle hızla artan nüfus..."
120 yıllık bir geçmişe sahip Danimarka
Sosyal Demokratlannın lideri Auken, Kıbrıs
konusunda SHP ile farklı düşündükleri nok-
talar olduğunu söyledi.
Nitekim bu konuyu Danimarka Başbaka-
nı da önceki gün yaptıkları görüşmede İnö-
nü'ye açmış ve Türkiye'nin Avrupa Toplulu-
ğu'yla ilişkilerinde Kıbrıs'ın bir engel oluştur-
duğunu belirtmiş. SHP lideri de böylesi bir
bağiantıyı kabul edemeyecekleri yanıtını ver-
miş.
Sven Auken, SHP'nin Kürt sorununa ba-
kış açısının bir yıl öncesine göre son dere-
ce netleştiğini, somutlaştığını vurguladı.
SHP'nin bu söylenenleri programlaştırması
durumunda, iki parti arasında bu konuda hiç-
bir görüş ayrılıgının kalmayacağını dile ge-
tirdi.
SHP, Kürt sorunuyla ilgili somut bir prog-
ramı birkaç hafta sonra açıklamaya hazırla-
nıyor: Kürtçe'nin serbestçe kullanımını ön-
gören... Kürtçe öğrenmeyi, her türlü yayın
yapmayı, şarkı söylemeyi serbest bırakan...
Hatta özel okul kurulmasına bile bir şey de-
meyen...
Kısacası, tüm kültürel hakları, gerçekten
demokratik bir üniter devlet çerçevesinde ta-
nıyan bir programın benimsenmesi SHP'nin
gündeminde.
Türkiye'nin başka çaresi yok.
Eğer demokrasi ve insan hakları denile-
cekse... Eğer Avrupa'dan soyutlanmak iste-
nilmiyorsa... Eğer Türkiye'nin kıytınk, bir kö-
şeye itilmiş, marjinal bir ülke haline gelme-
sine karşıysak...
Ozaman, ülkemizdeki "resrrH'/fafe"ylabir-
likte "iç mevzuatı"m\z\ da bir an önce tüm-
den değiştirip, demokrasi ve insan hakları
standartlarıyla uyumlu hale getirmeye mec-
buruz.
Başka çıkış yoiu yok.
Kopenhag'da üç haftadır bir toplantı sü-
rüyor: Avrupa Güvenlik ve işbirlıği Konferan-
sı (AGİK) İnsani Boyut Toplantısı.
Türkiye'yi temsil eden Paris Büyükelçimiz
İlter Türkmen'le sohbet ederken bir kez da-
ha anladık ki, insan haklarından yeterince
nasibini almamış ülkelere yeni Avrupa dü-
zeninde yer bulunamayacak. Bu açıdan, 35
ulkenin üye olduğu AGİK çerçevesinde, et-
kili mekanizmalarıyla birlikte büyük bir insan
hakları forumu oluşturulmaya başlanmış.
Bu kafayla gitmeye devam edilirse, Avru-
pa'da çok sıkışacak ve yalnızlaşacak demek-
tir Türkiye.
Yıllar geçiyor, kafaları değiştirmek gere-
kiyor artık.
Değişen komşu: Bulgaristan
Sofya'da glasnost rüzgârıBulgaristan 10 ve 17 haziranda yapılan seçimlerden
sonra geçen yıl Jivkov'un devrilişiyle başlayan reform
sürecinde hızlı adımlarla ilerliyor.
Iran dehşet içinde
(Bmttvafı 1. Sayfada)
faciasında ölenler için üç günlük
yas ilan edilmişti. Iran Hava
YoUarı'nda iç hat seferlerinin hep-
si iptal edildi, bütün uçaklar kur-
tarma çalışmalanna aynldı. Bütün
bu faaliyetler Tahranhlarda Irak'la
savaş donemini çağırıştırıyordu.
Lobide konuşulanları dinliyor-
dum. "Ermenistan depremindea
daha da şiddetii oldu" diyorlardı.
Bazıları yeni sarsıntılar olacağını
tahmin ediyordu. Tam bu sırada
otel hafif bir sarsıntıyla yeniden
sallanınca müşteriler panik için-
de yeniden dışarı kaçıştı.
Bu arada başka bir korku da-
ha yaşanmaya başlanmıştı. Çun-
kü bu depremin, Elbriz Dağları'n-
da 50 yıldır uyuyan Demawend
Yanardağı'nın yeniden faaliyete
geçeceğinin habercisi olduğu ko-
nuşuluyordu. Cstelik de çok ya-
kındı... Bu bile insanları yeni ve
daha derin bir korkuya düşürme-
ye yetmiş ve anmıştı bile. Çünkü
50 yıl önce yanardağın patlama-
sında Tahran'da pek çok kişi ya-
şamını yitirmiş, koca mahalleler
lavların altında kalmıştı.
O akşam da odalanmıza çık-
maya korkuyorduk. Ne kadar geç
olsa o kadar iyiydi. Sabaha karşı
01'e doğru dağılmaya başladık.
Uykumuz gelmişti ustelik. Buna
karşın gözlerimize uyku girmiyor-
du. Hepimiz korkulu bir bekleyiş
içindeydik. Geceyi çok kötü geçır-
dığimizi söylemeye gerek yok. Ya-
takta geçirdiğim birkaç saat için-
de yeniden hafif sarsıntılar duy-
dum.
Ertesi sabah havaalanına gitti-
ğimde görevliler ölu sayısının 50
binin üzerine çıkacağını konuşu-
yorlardı. Orada karşılaştığım Tah-
ran Fizik Enstitüsü'nun Iranlı bir
sismoloğu, "Tabran şanslıymış.
Kentte bütün yapılann altında la-
ğım kuyulan vardır. Çünkü kana-
lizasyon şebekesi yapılmamıştır.
Sarsıntılann şiddeti bu kuyular ta-
rafından emildigi için Tahran yerle
bir olmadı" dıyordu.
Şimdi Tahranlılar depremin şo-
kunu aılattılar, ama Demavvend
Tepesi'nin her an patlayacağı bek-
le>işi içinde korkulu zamanlar ya-
şıyorlar.
ZAFER ARAPKİRLİ
Çok değil bundan sadece bir yıl
öncesine kadar Bulgaristan'a git-
mek için Kapıkule'den çıkan, da-
ha doğrusu çıkmaya çalışan gaze-
teci arkadaşlarınuzın öykülerini
dinüyorduk. "Komşu"nun, bu
ülkede yasayan yaklaşık 1.5 mil-
yon Türk'e karşı uyguladığı çağ-
dışı asimilasyon politikalan, bir-
biri ardı sıra gelen zulüm haber-
leri tüm dünyanın olduğu gibi
Türk basınının da dikkatlerini bu
"kara noktaya" çevirmişti.
Gazeteci ya Bulgaristan'a so-
kulmuyor ya da belli güzergâhlar-
dan yalnızca transit geçmesine
izin verilerek adım adun izleniyor-
du. Anayol üzerinde bile nerede>-
se adım başı dizilmiş polis ve giz-
li servis elemanları, soydaşlann
bilgi ulaştırmasına olanak tanımı-
yordu. "Komşu" için Türk gaze-
tecisi âdela "casos"tu.
Bulgaristan'da 10 Kasım
1989'da Todor Jivkov'un istifa et-
tirilmesi ile başlayan değişim sü-
recinin ilk meyvelerini Türk gaze-
teciler olarak bu ayın başında ya-
pılan seçimleri izlemeye gittiği-
mizde hissettik.
Glasnost rüzgân, Bulgaristan'-
ın Türkiye'deki diplomatik mis-
yonuna ulaşmış, vize başvurula-
nmız değerlendirilmiş ve tüm uy-
gar ülkelerde olduğu gibi seçim-
lerle ilgili basına yönelik hazırlık-
lardan önceden haberdar edilmiş-
tik. Bulgaristan'a varışta tam 30
saniyede bitiveren pasaport ve
gümrük kontrolünden çıkarken
güleryüzlü Bulgar görevlilerine
"Bnrası gerçekten orası mı" di-
ye sormaya kalkacak kadar şaşır-
mıştık.
Dahası yıllardır yasak bölge du-
rumundaki Türk bölgelerine giriş
çıkışta Bulgar makamlarından
hiçbir engelleme ile karşılaşma-
mamız. bızleri "komşu"da yavaş
da olsa bir şeylerin degişmekte ol-
duğuna karşı umutlandırıyordu.
lşte "degişim rüzgtnnın estiği
komsn"daki ilk izlenimlerimiz...
44 yüdır serbest genel seçim ya-
pümayan Bulgarisıan'ı, 10-17 ha-
ziran seçimleri için "bayramlık-
lannı" giyerken bulduk. Hani ne-
redeyse 40 yıldır seçim yapmışca-
sına hazırlıklı, düzeyli ve uygar
bir kampanya gecirdi Bulgaristan.
Bazı kentlerde, her ülkede rastla-
nabilecek türden birkaç olayın ya-
şanmasına ve bu olaylarda 2 ki-
şinin ölmesine rağmen seçim öıı-
cesı, yıllardır iktidardaki komu-
nistler ile genç muhalefet arasın-
da uygar bir mücadele yaşandığı-
na tanık olduk.
Propaganda mitinglerinde cad-
de ve meydanlan dolduran mil-
yonlar, sanki yülardır "bu derse
çabşmış" olgunlukta göründüler
bize.
Batılı ulkelerden gelen önemli
ölçüde malzeme ve "knowhow"
yardımı ile özellikle başkent Sof-
ya'da yasanan renkli seçim kam-
panyası, mitingler, konserler ve
yürüyüşler, Bulgaristan'da de-
mokrasi için kesin güvenceler ol-
masa bile önemli utnut ışıklannın
habercisi göriinümündeydi. "45
yıl yeter, zaman bizden yana" slo-
ganıyla sokaklara dökülen muha-
lefet cephesi "Demokratik Göç-
ler Birliği", komünistlerin (deği-
şen adlarıyla Bulgaristan Sosya-
list Partisi) Jivkov döneminden
tam olarak "annmayacagı" şia-
nyla kampanyasım sürdürdü.
Muhalefetin şemsiyesi altında
toplanan çevrecilerden sosyal de-
mokratlara, çiftçilerden öğrenci-
lere, din adamlanndan öğretmen-
lere kadar çok çeşitli kesimler "in-
san haklan ve temd özgitrlökkr"
konularına öncelik verdiklerini
söyledikleri platformlannda ise
önemli bir "aynntryı" fazlaca
özenle işlemiyorlardı.
Bu da ülkedeki 1.5 milyon
Türk'ün gelecekteki durumu ve
bugüne dek ağır baskı koşullann-
da yaşamış bu etnik azınlığın ilk
kez yasal olarak örgütlenmesine
bakış açısıydı.
Muhalefet partileri, nedense
Türk azınlıgm örgütlülüğünü sağ-
layan ve seçimlere kendi siyasal
örgütüyle girerek oy isteyen "Hak
ve Ozgürlükler Hareketi"ne cep-
he alan bir kampanya yürüttü
Bulgaristan'da. Türk azınlığın li-
deri Ahmet Dogan'a yönelik ka-
ralama kampanyasına destek ve-
ren muhalefet hareketleri, bu ko-
nuda zaman zaman Komünist
Parti'nin dahi önüne geçerek "in-
san haklan" konularındaki plat-
form maddelerine ters düştüler.
Ahmet Doğan'ın seçim öncesi
basın toplantılarından birinde
açıkJadığı. kendisiyle ilgili "rntuk-
lama istegi"nin muhalefete raen-
sup bir liderden gelmesi, "Pan
Türkizm" suçlamalarına "Pan
Doganizm" kavramlannın eklen-
mesi, Demokratik Güçler Birliği
lideri Jelu Jelev'in Türk azınlığın
sorunlarından söz ederken özen-
le "bu konu, bu sonın" sözcük-
lerini kullanarak "Türk veya
Maslâman" kavramlanndan ka-
çuunası, muhalefetin insan hak-
lan gündeminde önemli bir gedik
niteliğindeydi.
Aşın miüıyetçi partiler ve grup-
lar da seçim dönenünde boş dur-
madılar. Geçen yıl aralık ayında
Türklere isimlerinin mahkeme ka-
ranyla geri verilmesi karanna kar-
şı yaygın protesto eylemleri örgüt-
leyen miÛiyetçiler, seçimler sıra-
sında da Sofya'nın parlamento bi-
nası önündeki meydanda "Türk
böigeienne çaret edilen haritaUr"
eşliğinde sürdürdükleri ateşli ka-
mpanyalarla sürekli olarak Hak
ve ozgürlükler Hareketi'ni hedef
gösterdiler.
Seçimin iki turunda da yani 10
ve 17 haziran günleri, yolsuzluk
ve baskı haberleri genellikle ko-
münistler ile Demokratik Güçler
Birliği arasındaki mücadele bağ-
lanunda ve bu iki siyasi odak ara-
sındaki suçlamalarla ilgiliydi. An-
cak bazı yabancı gözlemcilerin bi-
le ısrarla gözlerden kaçırmaya ça-
lıştığı, Türk azınlığa yönelik en-
gellemeler de küçUmsenemeyecek
boyut lar daydı.
En başta Bulgaristan yönetimi-
nin "ülke dışında yaşayan Bulga-
ristan vaUndaşlannın oy kallan-
ma hakkının" o ülkede 5 yıl ya-
şama koşuluna bağlanması, açık-
ça geçen yıl Türkiye'ye göçe zor-
lanan soydaşlara yönelik bir en-
gelleme niteliğindeydi. Bu durum-
daki yaklaşık 200 bin soydaşın oy-
larının, seçim sonucuna ne denli
etki edip etmeyeceği tartışılabilir
bir konu olmasına karşın birkaç
yabancı gazeteci ve bazı ABD'li
gözlemciler dışında kimsenin ko-
nunun üzerine gitmemesi ilgi çe-
kiciydi.
Türk azınlığın yoğun olduğu
bölgelerde Hak ve ozgürlükler
Hareketi'nin "beyaz üzerine tek
pembe çizgili" oy pusulalarının,
miUiyetçi bir partinin "beyaz üze-
rine üç pembe çizgili" pusulala-
nyla kanştınlma girişimleri de se-
çim kargasası içinde bazı yaban-
cı gözlemcilerce uyanda bulunul-
duysa da "kaynarilmaya" çalışıl-
dı.
Tüm bunlara karşın seçimlerin
(Bazı münferit olaylann haricin-
de) olaysu geçmesi ve iktidar
avantajım kulanan komümstlere
yönelik "hile" suçlamalan yük-
selse bile sonucun genelde demok-
ratik kurallar içinde oluşması,
"komsu"daki değişim için önemli
kilometre taşlanndan biri sayılı-
yor.
Karadeniz'de sel hasarı büyük
(Baştarafı 1. Sayfada)
Yann yapılacak ÖYS ikinci ba-
samak üniversite sınavı için fela-
ket bölgesi Trabzon'da önlemler
alındı. Sınav günü öğrencileri ara-
zi vitesli arabalar kente taşıyacak.
Gerekli hallerde kullanılmak üze-
re bölgedeki 2 hehkopter, il sınav
komisyonu yönetiminin emrine
verildi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Ba-
kanı Fahrettin Kurt, telafısi im-
kânsız insan kayıplarının yam sı-
ra selin arkasında "10 trilyon
lira" civarında maddi kayıp bı-
raktığını söyledi. Kurt, felaket
bölgesindeki belediyelere hibe
şeklinde yardım yapılacağını be-
lirterek fdaketzedeler için halktan
yardım istedi. Kurt, "Ziraat Ban-
kası Trabzon Merkez Şubesi'nde
felakete ugrayanlar için 304/781
numaralı hesap açılraıştır. Bütün
vatandaşlanmızdan yardım
bekliyoraz" diye konuştu. Bakan,
ayrıca ilk aşamada bölgede 890
afet konutunun yapımına hemen
başlanacağını bildirdi. Afet böl-
gesinde 3 binden fazla konutun
yıkıldığı tahmin ediliyor.
Sel felaketine uğrayan bölgeler-
de incelemelerde bulunmak üze-
re Trabzon'a gelen SHP Genel
Başkanvekili Deniz Baykal,
"Trabzon ağır bir sel felaketi ya-
şadı. Bu dunımda \aralann bir an
önce sanlması için iktidar ve mu-
halefet milli dayanışma içinde
olmalıdır" dedi.
Sel felaketi üzerine Araklı'da-
ki partisinin açıkhava toplantısı-
nı iptal eden Baykal, felaket böl-
gelerine gitmek için istediği heli-
kopter valilikçe verilmeyince,
Trabzon'un mahallerinde incele-
meler yaptı. Baykal, daha sonra
cuma namazından önce belediye
hoparlöründen halk a hitap etti.
Bölgede arama ve kurtarma ça-
hşmalarının aralıksız sürdüğünü
bildiren Trabzon Vali Yardımcı-
sı ve Afet Komisyonu Başkam Er-
kan Işılgan, resmi kayıtlara göre
22 ölü, 22 kayıp ve 56 yaralı bu-
lunduğunu, verilen rakamların
yaralı sayısıyla kanştınlmış ola-
bileceğini söyledi. Trabzon'da ve
bölgede yiyecek sıkıntısı olmadı-
ğını, şimdiûk salgın hastalığa rast-
lanmadığım açıklayan lşılgan,
kent merkezinde vatandaşlara
tankerlerle su dağıtıldığım bildir-
di. lşılgan, "Ancak, ilçe ve köy-
lere ulaşmakta zoriuk çekiyonız.
Ulaşım ve haberlesme imkanımız
yok. 455 köyün hepsine belikop-
terie yiyecek tasımanın olanagı da
yok. Ğıda maddelerini ilçelere
gönderip oradan köylere ulaştır-
maya çalışıyoruz" dedi.
öte yandan Trabzon-Rize ka-
rayolu ulaşıma açıldı. Erzurum
yönüne ancak Rize ve Artvüı üze-
rinden gidilebihyor. Trabzon ve
yöresinden Ankara ve Istanbul'a
gidecek yolcular, Giresun'a kadar
feribotla, oradan otobüslerle yol-
larına devam ediyorlar.
lardıııı
(Baştarafi 1. Sayfada)
şeklinde yorumladı.
Iran Haber Ajansı IRNA, dep-
remden zarar gören bölgelerde
kurtarma çalışmalanmn aralıksız
olarak sürdüğünü ve yüzlerce Dev-
rim Muhafazı'nın çahşmalara yar-
duncı olmak üzere bölgeye gönde-
rildiğini bildirdi. IRNA, toprak
kaymaları nedeniyle yollann hâ-
lâ kapalı bulunduğunu ve bu ne-
denle çoğu deprem bölgesine he-
nüz ulaşılamadığım haber verdi.
Yetkililer, ölü sayısının artmasın-
dan endişe edildiğini açıklıyorlar.
Bu arada kurtarma çalışmaları el-
verişsiz hava koşulları nedeniyle
büyük ölçüde sekteye uğruyor.
Bölgeye helikopterlerle yardım
ulaştırma çabaları sonuçsuz kalır-
ken, karayoluyla malzeme taşıyan
kamyonların da yoUarda kaldık-
lan bildiriliyor.
Uluslararası Kızılay ve Kızılhaç
örgütleri, depremden etkilenen
bölgelere tıbbi malzeme, battani-
ye, ilaç, antibiyotik ve vitamin ta-
şıyan çok sayıda uçağın yola çıka-
nldığını bildirdiler. Iran Kızılay'ı,
C-130 tipi üç nakliye uçağıyla ya-
ralıları sürekli olarak Raşt bölge-
sinden başkent Tahran'a yaralıla-
n sevk ederken Japonya, tsviçre,
Ingiltere, Fransa ve ABD bölgeye
malzeme ve yardım ekibi gönde-
rileceğini açıkladı.
tran'ın dini lideri Ali Hamaney
ve Devlet Başkam Haşimi Rafsan-
cani, incelemelerde bulunmak
üzere deprem bölgesine gittiler.
Ali Hamaney, incelemesiaden
sonra radyo ve televizyonda ver-
diği demeçte depremi, "Allah
İran'ı sınıyor" şeklinde yorumla-
dı. Hamaney, sabu-h davranarak
bu sınavı başanyla geçmeleri di-
leğinde bulundu.
Bu arada Irak Devlet Başkam
Saddam Hüseyin, lran Devlet
Başkam Haşimi Rafsancani'ye bir
mesaj göndererek başsağlığı dile-
di. Saddam Hüseyin, başsağlığı
telgrafında Iran halkına ve fela-
ketzedelere başsağlığı dileklerini
ileterek, Irak'ın her türlü yardım-
da bulunmaya hazır olduğunu be-
lirtti.
Ankara büromuzun haberine
göre Türkiye, tran'da meydana
gelen ve son yıllann en büyük
depremi olarak nitelendirilen do-
ğal felaket dolayısıyla yapılan acil
yardım çağnsıru değerlendirerek,
bu ülkeye yardım yapılmasını ka-
rarlaştırdı.
Sağhk Bakanı Haiil Şıvgın'ın
başkanlığında Dışişleri ve Milli
Savunma Bakanlığı ile Kızılay
temsilcilerinin katıldığı Iran'a yar-
dım koordinasyon kurulu toplan-
tısı sonunda sağlanacak gıda ve
ihtiyaç maddelerinin yann yola çı-
karılacağı bildirildi. Halil Şıvgın,
toplantıdan sonra yaptığı açıkla-
mada, TC hüküraeti olarak, elde-
ki bütün olanaklann kullamlaca-
ğım, yardım miktannın 15-20 mil-
yar lira civarında olacağını kay-
detti.