27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13 HAZİRAN 1990 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 IPrdan Madrid'e uyan • MADRtD (AA) — Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), lspanya hükümetinden, bir parlamentere hakaret ettiği gerekçesiyle tutuklu bulunan tanınmış spor muhabirinin serbest bırakılmasını istedi. IPI, dört ay hapis cezasına çarptınlan radyo spor muhabiri Jose Maria Garcia aleyhindeki cezanın, Ispanya'da basın özgürlüğü konusunda endişeleri gündeme getirdiğini bildirdi. SSCB'nin ilk basın yasası • MOSKOVA (AA) — Sovyetler Birliği tarihinin, basın ve yayın organlannm hak ve sorumluluklarını düzenleyen ilk yasası bugün Ulkenin sürekli parlamentosu Yüksek Sovyet tarafından kabul edildi. Şiradiye dek SSCB Anayasası'nda 'basın özgürdür' gibi genel bir maddeyle geçiştirilmiş olan haber alma özgürlüğüyle ilgili yeni düzenlemeleri beürleyen yasa, 18 yaşını doldurmuş her Sovyet vatandaşına bir basın-yayın organı kurma hakkını tanıyor. Baker: Kıbrıs güç bir soram • VVASHINGTON (Cumhuriyet) — ABD Dışişleri Bakanı James Baker Kıbns sorununun "güç ve inatçı bir sorun" olduğunu ama her iki tarafa da telkinde bulunmaya devam ettiklerini söyledi. Baker dün ABD Senatosu'nda konuya ilişkin bir sonıyu yanıtlarken, "Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin bu konudaki çabaJarını çok kuvvetle destekliyoruz. On beş yıllık bir konu bu. . Çok güç ve inatçı bir sorun" dedi. Doğu Alman CDU: Ortak seçim • DOĞU BERLİN (AA) — Demokratik Almanya'da Başbakan Lothar de Maiziere'in partisi Hıristiyan Demokrat Parti'nin (CDU) iki Almanya'nın 2-16 aralık tarihlerinde ortak seçim yapmasından yana olduğu açıkladı. CDU Meclis Grup Başkanı Guenther Krause, dün yaptığı açıklamada, milletvekiUerinin bu konuda bir karar tasansını oylayarak kabul ettiklerini bildirdi. Kırgızistan'da ölü sayısı 139 • MOSKOVA (AA) — Sovyetler Birliği'nin geçen hafta Özbek-Kırgız çatışmalarma sahne olan Kırgızistan Cumhuriyeti'nde durumun sakin olmasma karşılık, çatışma bölgelerinde bulunan yeni cesetlerle ölü sayısının 139*3 yükseldiği bildirildi. Romanya'da ilk görüşme • BÜKREŞ (AA) — Romanya'da, hükümet ile yönetim aleyhtan göstericiler ve açlık grevi yapanların temsilcileri arasında bir aydan bu yana ilk defa görüşme yapıldı. Hükümet tarafından bugün yapılan açıklamada, göstericilerin, Romanya Televizyonu'nun bağımsız olması yolundaki isteği konusunda ilke anlaşmasına varıldığı bildirildi. Çavuşesku'nıın Cadillac?! • MADRtD (AA) — Bir zamanlar eski Romanya Devlet Başkanı Çavuşesku'ya ait olan zırhlı Cadıllac marka otomobilin lspanya'da satışa çıkanldığı bildiriliyor. lspanya'da yayımlanan Epoca dergisine göre altı ton ağırlığındaki 1947 model siyah otomobil için arabayı elinde tutan koleksiyoncuya 150 bin dolara varan tekliner yağıyor. Hafız Esad: Yeni bir Arap-Israilsavaşı çıkabilir Ortadoğırda kara bulut söyledi. Dış Haberler Servisi — Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad, tsra- il'de kurulan aşın sağcı hükürne- tin, bölgede yeni bir Arap-lsrail savaşma yol açabileceğini söyledi. AP'nin haberine göre Ulusal Parlamento'da konuşan Hafız Esad, Şamir'in yeni kurduğu hü- kümetin, tsrail'in barış istemedi- ğini gösterdiğini söyledi ve yeni bir savaşın bundan öncekilerden çok- daha kanlı olacağjm belirtti. Israil tşçi Partisi Lideri Şimon Pcrez, yeni hükümeti "banf karptı" diye nitelerken FKÖ yan- bsı Filistinli Prof. Saib Erakat, ts- rail'de işbaşına aşırı sağ bir hükü- raetın gelmesinin "Filistinli ve ts- raflfflerin kan gölünde bogutacak- lan" anlamına geldiğini açıkladı. Filistinli eylemcilere, Şamir huku- metine yanıt olarak İsrailli asker- lere ve işgal altındaki Israillilere saldırmalan emri verildiği de bil- dirildi. Bu arada Israil'de üç ay süren hükümet krizinden sonra pazar- günü Knesset'te güvenoyu Suriye Devlet Başkanı, îsrail'de Izak Şamir'in kurduğu aşırı sağcı hükümetin, bölgede yeni bir Arap-îsrail savaşma neden olabileceğini ve bu savaşın, daha öncekilerden çok daha kanlı olacağını tesı alan koalisyon hükümetinin baş- bakanı tzak Şamir, öncelikli gö- revlerinin 250 bin Sovyet Yahudi- sinin ülkeye yerleştirıimesi oldu- ğunu söyledi. Göçmenlerin yerleş- tirilme işleminin konut bakanı olarak Ariel Şaron'a verilmesi kaygıyla karşılanıyor. Şaron, 1982 yılında Lübnan'ın işgal edilmesi- ni emreden dönemin savunma ba- kanıydı. tzak Şamir, güvenoyu aldıktan sonra yaptığı açıklamada, bölge- de banşı sağlamak, güvenlik, eko- nomi ve sosyal sorunlar gibi ko- nuiarın göç sorunundan sonra gd- digirü belirtti. Başbakan Araplarla barıştan yana olduğunu, ancak bunun için işgal altındaki bölge- lerin pazarlık konusu yapılması- na karşı çıktığını söyledi. Bu bol- gelerde 30 aydır süren Filistin ayaklanmasını bastırmaya karar- lı olduğunu da ekledi. Siyasi gözlemcüer, Îsrail'de aşın sağ bir hükümetin kurulmasıru sertlik yanlısı üç üyenin zaferi ola- rak değerlendiriyorlar. Ülke tari- hinin "en sağcı hükümeti" olarak nitelenen koalisyondaki bu uç sertlik yanlısı bakan sırasıyla Arid Şaron, David Lrvy ve lzak ModaL "Beyrut kasabı" diye tanınan Şaron, lzak Şamir'i sağ bir hükü- met kurmaya zorlamış, Şamir de onu parti liderliği mücadelesine ŞAMİR VE ŞARON — tsraii Başbakant İzak Şamir'in (soldm) yeai kabiaesine Arid Şaron'a alması, Araplar arasında derin kaygı yarattı. Likud-lsçi Partisi koalisyon hükü- meti döneminde Konut Bakanı olan Levy, Kudüs'ün Eski Şehir bölgesindeki Hıristiyan raahalle- sine Yahudileri yerleştinnek için gizlice 1.8 milyon dolar harcama- soyunmasına çalışarak dengele- sıyla ABD'nin şimşeklerini üzeri- meye çalışmıştı. Sefardim Yahudi- ne çekmişti. lerinin desteğini ardına alan ve tn- Filistin ayaklanması başladığı güizce bilmeyen David Levy ise ye- sırada taş ya da boraba atan her ni hükümette Dışişleri Bakanlığı- Filistinlinin sınırdışı edilmesi ge- na getirildi. 15 martta dağüan rektiğini savunan tzak Modai de Maliye Bakanlığı görevine getiril- di. Modai 1984-86 yıllatrsırasın- daki bakanlığı döneminde yılda yüzde 440 oranına ulaşan enflas- yonu düşürmeyi başarmasıyla ta- nınıyor. Maliye Bakanı, son koa- lisyon döneminde Filistinlilerle barış görüşmelerinin başlatılabil- mesi için tşçi Partisi'nden 10 mil- yon dolar banka garantisi talep et- mişti. Yeni hükümet döneminin ilk olayı dün Gazze bölgesi ile Ku- düs'ün eski şehir bölgesinde mey- dana geldi. Taş atan Filistinlileri kovalayan İsrailli askerlerin işgal altındaki Gazze şeridinde bulunan BM'ye ait bir çocuk ve anne sağ- lığı kliniğine göz yaşartıcı bomba atması üzerine 66 Filistinli çocu- ğun yaralandığı bildirildi. İsrailli yetkililer, askerin klinikten taş ve kremit atılması üzerine bu tür bir eylemde bulunduğunu açıkladılar. Rumların ATye tam üyelik başvurusuna ilişkin söylentiler kaygı veriyor Ankara'nınKıbrısralıatsızlığı YASEMİN ÇONGAR ANKARA — Avrupa Toplulu- gu (Ap Komisyonu'nun Türkiye ile işbirliği programını açıklama- sının hemen ertesinde Brüksel'de yaygınlaşan "Kıbns Rutn Yöne- tirai tam üyelik başvurusunda bu- Innacak" yolundaki söylentiler Ankara'yı kaygılandınyor. Dışiş- leri Bakanlığı çevreleri, Vasilıu yönetiminin Kıbns sorununun çö- zümünü yokuşa sürecek böyle bir girişimden kaçınacağuu belirte- rek, söylentilerin gerçekleşmesine fazla bir olasıhk tanımadıklarını ifade ediyorlar. Ancak Rum kay- naklannın verdiği bilgiler, Vasi- liu yönetiminin, tam üyelik baş- vunısunu "Adadaki sorunon çö- zümünü htzlandıncı bir adım" olarak mutalaa ettifcni gösteriyor. Türkiye'nin AT kapıandaki so- nucu ve süresi belirsiz bekleyişin- de başını ağntan sorunlann başın- da Kıbns gelirken, Yunanistan'- ın ekim ayında toplanacak Ba- kanlar Konseyi'nde Türkiye'ye verilecek 600 milyon ECU'luk yardımı veto etmesi olasılığı ge- çerliliğini sürdürüyor. Bu aşama- da, topluluk başkentinde Kıbrıs Rum yönetiminin 1990 yaz tatili öncesinde tam üyelik dilekçesini. eagını sanmıyonız. Ancak ber se- ye ragmen, Sayın Vasilin Brük- sel'de başvunı dilekçesini verecek olursa bu iki aniama gelebilir: Ya Rum liderine önceden başvuru- ODD inceiemeye alınacağı doğrul- tusunda bir yeşil ışık yıkılmıştır cak ttalya'nın Kıbns konusunda Rum tarafına verdiği güvenceler de Ankara'daki yetkililerin bel- leklerinde tazelığini koruyor. Biz- zat Başbakan Giulio Andreotti ta- rafından Rum kesimıne yapılan ziyaret, 1990'ın ikinci yansında Hükümet, AT'nin Kıbrıs Rum yönetiminin tam üyelik başvurusunu kabul etmesinin Türkiye'yi gözden çıkarmak anlamına geleceğini savunuyor. Türkiye, Brüksel'de yaygınlaşan "Kıbrıs tam üyelik için başvuracak" söylentilerini şöyle yorumluyor: "Vasiliu böyle bir şey yaparsa önceden yeşil ışık almış" demektir. dönem başkanlığını hazıranda devralacak Italya Dışişleri Baka- nı De MicheUs'e ileteceği yolun- daki haberler de arttı. Ankara'da- ki yetkililer. bu haberleri "ŞQ an için inandıncı bulnuunakla birük- te" şöyle yorumluyorlar: "Vasiliu'nun. Kıbrıs sorunu- nun çözamüno çok güç hale geti- recek böyle bir girfeimde bnlnaa- ya da Vasiliu çilgınlık yapmakta- dır. Eger boyle bir yeşil ışık söz konusn olursa, bu, toplnlugun TürUye'yi gözden çıkarması de- mektir. Bu duruında biz de top- •nlukla Hişkilerimizi gözden geçi- ririz. Yok eger Vasiliu çtlgınnk ya- pıyorsa, bu çılgınlıgı da gereken tepldyi görecektir." öte yandan topluluğun dönem başkanlığını trlanda'dan devrala- Kıbns Rum yönetimi ile AT ara- sındaki ilişkilerde yeni bir yakın- laşmanın gözlenebileceği doğrul- tusunda bir işaret sayılıyor. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mural Suıtgar, Yunanistan Baş- bakanı Konstantin Mitsotakis'in ABD ziyareti su-asında yaptığı te- mas ve açıklamalara ilişkin bir so- ru üzerine şu açıklamayı yaptı: "Temennimiz. iki ülke arasın- da kapsamlı, ciddi ve önkoşulsuz göruşmelere giden yolun yapıcı ve ılımlı bir yaklaşımla açılabilmesi- dir. Türkiye beyan ve davranışla- nnı, Yunanistan'ı ilgilendirebile- cegi ölçıide, diyalog hedefrvle mü- tenasip bir zeroinde tutmaya dik- kat etmektedir. Aynı dikkan'n Yn- nanistan tarafından da gösteril- mesi, görtişme surecinin bir anla- mı olabilmesi için şartür. Kıbns konusunda Yunanistan'ın ortaya koydugu lutum, aranan çözüm ve buna ulaşma yollan açısından amaçla kabili telif göriilmemek- tedir. İkili Türk-Yunan sorunla- n dışında kalan Kıbns konusnn- da Türkiye hakkında gerçeklere uymayan beyanlarda bulunmak, diyalog bakımından Yunanistan'- ın tutumu hakkında haklı endişe- lere yol açmaktadır. Türk hükü- meti, önümüzdeki dönemde Yu- uan hükümetinin diyalog konu- sunda daha gerçekçi ve yapıcı bir yaklaşım benimsemesûıi bekle- mektedir." ANKARA Suriye Dışişleri Bakanı geliyor Faruk El Şara ile yapılacak görüşmelerde 'suların paylaşımı' ile 'sımr güvenliği' konularımn ön planda ele alınması bekleniyor. İsrailMaslahatgüzan: Ttirkîye ile araımzı bozmak îstiyorlar ANKARA (Cnmhnriyet Büro- su) — Türkiye ile Suriye arasmda- ki "hassas" ilişkiler bu hafta için- de en üst düzeyde ele alınacak. Su- riye Dışişleri Bakanı Faruk H Şara uzun süredir beklenen resmi ziya- retini gerçekleştirmek amacıyla yann Türkiye'ye geliyor. Dışişleri Bakanlığı'ndan konu ile ilgili olarak yapılan açıklama- da, 14-16 haziran arasında gerçek- leşecek ziyaret sırasında "ikiH iliş- kiler ile Türkiye ve Suriye'yi ilgi- lendiren bölgesel ve uluslararası sorunlar" üzerinde durulacagı bil- dirildi. Bu çerçevede iki ülke ara- sındaki "klasik" gundem madde- leri olan "bölgesel suların paylaşımı" ile "sınır güvenliği" konulannın ön planda ele alınma- sı bekleniyor. Faruk El Şara'nın bu ziyareti, dönemin Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz'ın 1989 haziran sonu tem- muz başında Şam'a yaptığı ziya- rete karşılık olacak. Yılmaz, ziya- reti sırasında Suriye Devlet Başka- nı Hafız Esad tarafından da ka- bul edilmişti. Bu göruşmede Esad, "Türkiye'nin istikrarsız bir ülke olmasuun kendi çıkarlanna da karşı düşeceğini" dile getirmişti. Cumhurbaşkanı Torgut Ozal'ın da ziyareti sırasında Faruk El Şara- yı kabul etmesi bekleniyor. Dışişleri çevreleri, Türkiye'nin su sorununun yapılacak görüşme- lerde ağırlıklı bir konu olmaması gerektiğini bildiriyorlar. Bu konu- nun ay sonunda Ankara'da Tür- kiye, Suriye ve Irak arasında ba- kanlar düzeyinde yapılacak olan Üçlü Komite'de eie alınması ge- rektiğini bildiriyorlar. Bilindiği gibi söz konusu komi- te özellikle Fırat ve Dicle'nin su- larına ilişkin sorunian ele almak üzere kurulmuştu. ANKARA (Cumhuriyet Buro- su) — tsraii Elçiliği Maslahatgü- zan Yebada Millo, ister resmi is- ter özel olsun tsraiFden hiçbir ku- ruluşun Sovyet Yahudileri konu- sunda Türkiye nezdinde bir giri- şimde bulunmadığını söyledi. Mil- lo, Türk yetkililerinin böyle bir gi- rişim olması durumunda Sovyet Yahudilerüıe geçiş izni verilmeye- ceğine ilişkin açıklamalannın ise "rahatsız edid" olduğunu beürt- ti. Bunun Türkiye'nin Yahudi göç- menleri konusundaki geleneksel tutumu ile bağdaşmadığını kaydetti. Millo dün Sovyet Yahudileri, Is- rail'e su satışı ve Türk-tsrail dip- lomatik ilişkileri konusunda An- kara'da bir basın toplantısı düzen- ledi. Gerek Türkiye'de gerekse diğer ülkelerdeki bazı çevrelerin, son dönemde Sovyet Yahudileri ve su konularıru zaten zor olan Türk- israil ilişkilerini lekelemek ama- cıyla kullandıklanru belirten Mil- lo, bunun Türkiye'nin çıkarlanna da ters düştüğünü kaydetti. tster resmi ister özel olsun ls- rail'den hiçbir kuruluşun Sovyet Yahudileri konusunda Türkiye nezdinde bir girişimde bulunma- dığını söyleyen Millo, bu konuda şöyle konuştu: "Bu yöndeki söylentileri kesin- likle ve kategorik olarak >-alanlı- yoruz. Türkiye, bu konunun için- de degildir. tsrail'e giden Sovyet Yahudileri başka ülkeler üzerin- den hareket ediyorlar. Bir Türk uçak şirketi ile bu konuda temas- lar oldugu yonündeki haberier ise gerçeklerin carpıtılmasından ib«- rettir." Sovyet Yahudilerinin işgal altın- daki topraklara yerleştirildikleri- ne ilişkin iddialann "19901ann en büyük yalanı" oiduğunu savunan Millo, "Soz konusu topraklar her- kese açıkür. Gidip kaç Yahudiain oralara yerleştirildigini kendiniz için görebilirsiniz"diye konuştu. Millo, tsrail'e su satışı konusu- nun da Türk-lsrail ilişkilerini ka- ralamak için kullanıldığını söyle- yerek burada su konusunun bir "denklem" içinde gösterilmeye ça- lışıldığını kaydetti. Bu denklemin bir ucunda Türkiye'nin komşula- n ile olan sorunian, diğer ucun- da da İsrail olduğunu belirterek "Her şeyden önce tamamıyla farklı su kaynaklanndan söz edi- yoruz. Söz konusu olan bir yan- da Manavgat, diger yanda ise Fırat'tor" dedi. Manavgat nehrinden tsrail'e su satışı konusunda bir proje olma- dığını da net ifadelerle açıklayan Millo, bu konuda şunları söyledi: "Bu konuda ortaya atılan fîkir, bir Türk özel şirketinden geldi. Bizden de özd bir mü- hendislik firnu&ından bir yetkili Türkiye'ye geldi. Ancak ne müza- kerelere girildi ne de sözlesme im- zalandı. Sayın Bozer'in bu konu- daki açıklaması tamamıyla dog- rodur. Yani ortada somut bir pro- ie voktur." Cezayir'de 28yıldır ilk kezyapılan serbestyerel seçimlere katılma oranı yüzde 56 oldu Radikal Islamcı hareket iddialıDış Haberler Servisi — Ceza- yir'in, bağımsızlığına kavuştuğu 1962 yıhndan beri ilk çok partili yerel seçimlerdünyapıldı.28 yıldan bu yana iktidarda bulunan Ulusal Knrtuiuş Cephesi ile radikal is- lamcıların oluşturduğu Islami Knrtuiuş Cephesi çekişti. Seçimlere katılma oranının düşük olduğu, yaklaşık 13 milyon seçmenin yüzde 56'sının oy kullandığı bildirildi. Cezayir'de dün yapılan seçim- lerde seçmenler, 1.600 belediye konseyini belirlemek üzere sandık başına gittiler. Seçimlere, 11 siya- sal partinin yanı sıra bağımsız adaylar da çok sayıda Usteyle ka- tıldılar. Ancak ajanslar, seçime katılma oranının oldukça düşük bir düzeyde kaldığım bildiriyorlar. MADANİ — Radikal Islamcılann lideri, oy lann yüzde 75'ini alacaklanndan emin. KİMLİK KARTI / CEZAYİR Resmi adı: Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti Yönetim biçimi: Tek meclisli sosyalist cumhuriyet NÜIHSU: 25 milyon 63 bin (1989) Yüzölçümn: 2 milyon 381 bin 741 km! Resmi dil: Arapça Resmi din: tslam Üretim: Petrol, hafif endüstri, otomobil ve tekstil endüstrisi, demir, çelik, tahıl, üzüm, patates GSMH: 58 milyar dolar (1986) Kişi başına ulusal gelir: 2.645 (1986) Okur-yazarlık oraıu: % 52 (1987) 28 yıldır iktidarda bulunan Ulu- sal Kurtuluş Cephesi'nin seçim kampanyası sırasında devtctın olanaklanndan kendi adayları le- hine yararlandığı ve muhalefet partilerine kampanya sırasında güçlük çıkanldığı öne sürülüyor. Yönetimin, muhalefetin sunduğu bazı aday listelerini de gerekçesiz olarak reddetmesinin üzerine, bazı muhalefet partileri, seçimleri boy- kot etme karan almıştı. 'Sosyalist Güçler Cephesi' ve 'Demokrasi Hareketi'nin, boykot karannın ar- dından seçime katılma oranı da önemliölçüdedüştü. Seçimlere, iktidardaki Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin en önemli rakibi olarak katılan aşın dinci 'tslami Kurtuluş Cephesi' seçim- den önce zaferini ilan etti. Şeriat düzenini savunan partinin lideri Ali Madani, seçimden hemen ön- ce yaptığı açıklamada, partisinin, oylann yüzde 75'ini toplayanüc büyük bir zafer kn7anaraginı öne surdü. tslami Kurtuluş Cephesi- nin bu açık meydan okuması, ül- kedeki aydın kesim tarafından en- dişeyle karşılanıyor. Parti T4deri Madani'nin seçim kampanyası sı- rasındaki açıklamalan, üniversite öğretim üyelerinin büyük tepkile- rini çekerek kamuoyunda tartış- malara neden oldu. Gözlemcüer, yine de Ulkede son sözü, ordunun söyleyeceğini savunuyorlar. Ordu, tslami bir düzen kurulması için sürekli çağrılarda bulunan Islami Kurtuluş Cephesi'nin sesine, şim- diye dek kulaklannı tıkadı. DUNYADA BUGUN ALİSİRMEN Belki deÇözümOradadır... Kokuşturucu susuzluk yakıcı sıcakla birieşince insanlar zı- vanadan çıkıyorlar ve İstanbul'da, kovasını leğenini kapan, pankartını sırtlayan, soluğu belediyenin önünde alıyor. İnsan- lar gazetecileri de toplayıp çevrelerine, gösteri yapmaya ko- yuluyorlar. Tüm demokratik yöntemler gibi Esenler mahallesi sakin- lerinin önceki gün yaptıkları gösteri de son derecede yararlı olmuş gibi görünüyor. Hatta göstericiler tümüyle ayırdına var- mamış bile olsalar, taşıdıkları pankartlarda, susuzluk soru- nunun özüne parmak dahi basmışlar. Nitekim Esenlerli bir er kişinin pankartında "Eşlerimiz kardeş oldu" yazıyor. Anlaşılan gusül aptesi zorunluluğu, su sorununu da içe- ren büyük bir çıkmazımıza, nüfus artışına çözüm getirecek ve susuzluk yüzünden alınamayan gusül aptesi sayesinde, susuzluk konusunun en büyük öğelerinden birinde bir dü- zelme olacak. Evet, hepimiz bıliyoruz ki yalnızca İstanbul'a özgû olma- yan susuzluk sorununun en büyük etkenlerinden biri, Türki- ye'nin hızla artan nüfusudur. Türkiye'nin hızla artan nüfusu, aynı hızla artmayan üretim karşısında, büyük kentlere ve özel- likle İstanbul'a göçü bir çözüm sanmakta ve bir zamanlar yer- yüzünün en önemli metropollerinden biri olan İstanbul, gü- nümüzde 10 milyona dayanmış olan ve 2000'li yıllann baş- larında 17-20 milyona varacak nüfusun hiçbir gereksinimini karşılayamadan, hastalıklı biçimde sürekli büyüyen bir ur ken- te dönüşmüş bulunmaktadır. Her yıl 350-400 bin kişinin geldiği (zamanla bu rakam da artacaktır) İstanbul'da, bırakın yeni gelenlere hizmet verme- yi, eskiden berı burada oturanlann asgari gereksinimlerini karşılamak bile artık olanaksızdır. Yeşili yenen, mayisi kirle- nen, gittikçe boza dönüşen 700 bin gecekondulu İstanbul, arsa ve gecekondu mafyasının elinde gittikçe daha da boza bogulmaktadır. Bakmayın siz bu ortamda "Anadolu'dan aş için, ış için ge- len insanların ihtiyaçlarını karşılamayı insanlık borcu sayıyoruz" diyen ve Anadolu'dan istanbul'a ulaşmış herkesi kucaklayan Nurettin Şözen'in sözlerine. Bu kadar insanın ih- tiyacını karşılamaya, istanbul'un ne suyu ne yeşili ne topra- ğı ne yolu ne kanalizasyonu yeter. Bu durumda gelen insa- na kucak açacağını söylemek, böylesi hamasi nutuklar at- mak, sorunlara halk, genış topluluklar, çalışan kesimler ya- rarına çözümler bulmak demek olan solculuk ile, koşulları hiç değiştiremeden, yalnızca genış kesimlere bol laf etmek, onların değer yargılannı, beğenilerini yanlısı doğrusu, güzeli çirkini iie okşayıp kutsayıp insanlarda kof bir gurur yarata- rak toplulukları afyonlamak demek olan popülızmi birbirine karıştırmaktan başka bir şey degildir. Bu tür popülizm karşısında ise tıpkı belediye başkanı gibi susuzluk sorununun gerçek sorumlusu olmadığı halde ina- nılmaz açıklamalan ile geleceğe yönelik olarak kendini so- rumluluk altına sokma durumuna düşen İSKİ Genel Müdü- rü'nün "Bizim görevimiz İstanbul'da yaşayan herkese uygar şartları götürmek" sözü üzerine insan ister istemez "Eh öy- leyse ne bekliyorsun? Yap görevini sağla bakalım uygar şart- ları!" demek durumunda kalıyor. Ama bizler de Belediye Başkanı ile İSKİ Genel Müdürü- nün düştüğü popülizm yanlışına düşerek onları susuzluğun gerçek sorumluları olarak görme yanılgısına kapılmamalıyız. Bılmeliyiz ki İstanbul'un susuzluğu, öbür sorunian veya başka büyük kentlerimizin benzer sorunları gibi yapısal bo- zukluğumuzun. yani ürettığinden fazla üreyen birtoplum ol- mamızın kaçınılmaz sonucudur. Üstelik Devlet İstatistik Enstitüsü'nün 1989 Yılı İstatistik Yıl- - lığı'na bakarsanız, kentleşmedeki artış bile nüfus artışının ht- zını kesememekte, hatta arttırmaktadır Nitekim, 1975 yılın- da kent nüfusu 17, köy nüfusu 23 milyon iken, 1985 yılında kent nüfusu 27, köy nüfusu 24 milyona ulaşmıştır. Bu arada nüfus artış oranı ise son derecede ilginç bir gelişme göster- miştir. 1975-80 arasında nüfus artış oranı binde 21 iken, 1980-1985 arasında binde 25e yükselmiştır. Bu rakamlar, tüm ülkelerin tersine, kentleşmenin de Türkiye'de nüfus artış ora- nını dengeleyemedığıni, gecekondularımızın oy patlaması- nın odaklarından biri olma durumlarını dirençle sürdürdük- lerini göstermektedir. Türkiye'nin insanı, böylesine sorumsuz artıp, "rızkını Al- lah nasılsa verir" dediği çocuklarının sorunlannın çözümü- nü hiçbir şey yapmadan sürekli devletten bekleyen yatak fa- aliyetini, sürekli doğuma dönük bir bilinçsizlikle sürdürdük- çe Türkiye, altından kalkılmaz, sosyal. ekonomik, politik so- runlarla karşılaşacak, yurttaşlar gittikçe daha köyleşen kent- lerde yasayacak, daha kötü barınıp daha az beslenecek, çok daha kötü eğitilecek ve insanlık ailesi içinde gittikçe gerile- re doğru sürüklenecektir. Bu nüfus artışı ve bu üretimsizlik sürdükçe İstanbul'a göç de sürecektir. İstanbul'a göç sürüp metropolün ur kentligi de- ğişmedikçe susuzluk da bitmeyecektir. Durum böyle olunca, Esenlerli yurttaşın "Eşler kardeş oldu" pankartının, susuzluk sorununun çözümünde neden bir ipucu oluşturduğunu anlamak galiba kolaylaşıyor. BİRDEN FAZLA GÖZLÜĞE PAYDOS Her mesafeden NET ve RAHAT görüntü KUZ OPTİK• Yüksek numara, kalın cam kullananlara İNCE-HAFİF organik ve natürel camlar. • Yakın gözlüğü kullananlara VARıLUX camlar. • Yansıtmayan (ENTSPİEGELT) kaplamalı, orijinal-kaliteli ve nitelikli tüm camlarm en mükemmel uygulamalan KUZ OPTİK laboratuarında yapılır. GÜNEŞ GÖZLÜĞÜ VE SAAT ÇEŞİTLERİ KUZ OPTİK'te. • Marmara Üniversitesi ile tüm birimteri mensupları ve öğrencileri. • Sigortalılar, Tüm Emekliler (Askeriye dahil) • 1. Ordu Mensupları Gözlükleriniz anlaşmaya uygun yapılır. Aksaray Yefaltı Çarsısı No 119 Tel 589 10 26 Nışanlaşı Valıkonağı Cad No 111 Tel 174 95 94 Aksaray M Kemalpasa Cad No 21/3 Tel 523 97 70 Beyazıl Yenıçerıler Cad No61 Tel 517 15 43 Erenköy Bağöa! Cad No 311 Tel 358 20 07 HALİD ZtYA UŞAKLIGtL NESL-İ AHÎR Büyük romancımız Halid Ziya \Jfakhp\'m bugunc kjdar gzzrte sahıirlennde kalnu) romanı ilk kez kıtapli^irak gun ışigına Çiktı Bu büyük romanı Ügıvic okuy>caksıni2 Bı$ında bu romını gunumuz dılıvlc basıma hazırUvan Şemscttin Kutlu'nun grnıj bir nitma vt j^ıktamjlar.nı da bulacaksiiuz. İNKILAP KTTABEVİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle