25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 DtZİ-RÖPORTAJ 13 HAZİRAN 1990 U Ğ U R M U M C UKAZIM K A R A B E K H ANL A TIY O R Mustafa Kemal ordudan ayrılmıştır, tutuklanmayı beklemektedir. Kâzım Karabekir odaya gire Ata'nınyazgısınasıldeğişti?"Paşam siz askeriikten ktifa et- (taiz. Benim bundan sonra bu va- zifeme devam imkinım kalmadı. Masaadenizle Kolordu Komutanı K i a m Karabekir Paşa'dan aske- ri bir vazife isteyecegim. Evrakı kfanc testim etmemi emrediyorsn- mrnzV "Yı oyle mi efendün. Pcki efendim. Evrakı Hüsrev Bey'e de- rir edin efendim"... Bu konuşma, Erzurum'da bu- gün "Atatürk Evi" olarak biünen evde 10 Temmez 1919 gunü Mns- tafa Kemal Paşa ile Miralay Kâ- nın Bey arasında geçiyordu. Mustafa Kemal Paşa ile Sam- sun'a çtkan 3. Ordu Kurmay Baş- kanı Miralay Kâzım Bey (Dirık) Erzurum'da askerlikten çekilen Mustafa Kemal Paşa'ya artık kcndisi ile çaüşamayacağını bil- dirmekteydi. (12) Kâzım Bey, selam verip odadan çıkar. Mustafa Kemal üzgündür, Ranf Bey'e (Orbay) dönerek, "Rauf gördıin, ben halüi degil mi Ufan? Devlet makam ve mesnedi- •i gördün mu? Dun benimle en yttksek gayret ve şupbe goturme- yecek kadar samimiyetie çalışan ka adamın gördügün hareketi be- •i teyM etmedi mi?" der. Yaveri Ceval Abbas, telaşla odaya girer ve Kolordu Komuta- nı Kâzım Karabekir'in geldiğini haber verir. Harbiye Nâzın Şevket Turgut Paşa'nın, Mustafa Kemal ile Rauf Bey'in tutuklanmalarını isteyen emri Karabekir'ı ulaşmıştır. Mus- tafa Kemal bu yuzden tedirgindir. Rauf Bey'e "dediklerim dognı defil mlymtş" dercesıne bakar ve yaveri Cevat Abbas'a "Buyursun- tar" der. Mustafa Kemal, tutuklanmayı beklemektedir. Karabekir, odaya girerek Mus- tafa Kemal Paşa'yı saygıyla se- lamlar ve şunları söyler: "Knmandamda bulunan zabı- taa ve efradın hürmet ve tazim- fcfmi arza geldim. Siz bundan ev- TH oidnfn gibi bundan böyle de •nhterem kumandammızsınız. Koiordu Komatanı'na mahsus anba Oe maiyetiııİM bir talum su- vari getirdim. Hepimiz emriniz- dtyiz."(13) Mustafa Kemal, Karabekir'in ttttUne atlayarak bu eski arkada- şttun boynuna sanlır ve öper. Yazgı değişmiştir. Aynı günlerde Ali Fnat Paşa (Cebesoy) da ordudan istifa eden M. Kemal Pasa'ya bağlılıklannı bildiriyor, Rauf Bey de yayımla- dığı bildiride şu sözü veriyordu: "VaUn ve mUletin baias ve is- Üklali ve makamı saltaaat ve hi- lafetin masuniyeti büfiü temin edilinceye kadar Mustafı Kemal Paşa ile ulasacaguna mukaddesa- dı namına ahd-u peyman eyledi- gimi arz ve Uan ederim". (14) Birbirlerine bu kadar bağlı in- sanlar neden sonra karşı karşıya gdmişlerdi? Bu sorunun yanıtını AtatUrk 'Söytev'de veriyor: "Basan için uygan ve güveni- Ir yol hcr evreyi vakti gektfkçe ny- gaJamaktı. Ulnsun getismesi ve yttksdmesi için esenlik yolu buy- 4v. Ben de boyle yapüm. Ancak bm tuttuguın bu •ygnn ve gnveni- Mr yolo; yakın çataşma vkadaşla- m olarak tamnımş kişflerden ki- nıifriyle aramızda zamaa zaman gorüşlerde, davranışlarda, yapı- u u işlerde beliren temeUi ve ikin- d derecede birtakını «•»ı«ym«Tfaif. taıu, kırgınlıklariM, aynhklann 4a nedeni ve açıktaması olmuştar. Unsal savaşımıza biriikte başla- yan yokulardan kimileri giderek •flual yaşamın bugiinku cumhu- riyel yasalanna dek uzavan gdiş- Mderinde, kendi duşun ve ruh ye- tHKklerinin kavrama sının bittik- çc, bana diremneye ve karşıt ol- —ya başlamışlardı". (15). Yol aynmı Kurtuluş Savaşı'nı biriikte ya- panlar bir yol aynmında başka baska yollara sapmıslardır. Ata- türk'ün tuttugu yol, laik curahu- riyetti. Devicti biçimlendiren siya- sal çerçeve ve ideoji de buydu. Peki Karabekir, ne düşünüyor ve ne istiyordu? Şimdi, Karabekir'in yazdığı, bugüne kadar hiç yayımlanmayan "tnkdap Hanketfoi Neden Oidu, Nanl Okhı? Nasıl tdare Olun- 4m1" adını verdiği anılannı oku- yarak bu sorulan yanıtlayacağız. Karabekir, amlarına 31 Mart oiayı ile ilgili kısa değerlendirme- lerini yaparak başlıyor.(16). tttihat ve Terakki örgütünün Manastır merkezuu "Osmanlı Htrriyrt Cemiyeti" adıyla kurup, bu gizli demeğin tstanbul örgütü- nü de oluşturduğunu, 2. Meşru- tiyet'ten sonra Selanik Kongresi'- ne lstanbul delegesi olarak katıl- dı|ını, 31 Mart ayaklanmasını bastıran Hareket Ordusu'nda Mûrettep Fırka'nın kurmay baş- kanı olarak görev yaptığmı, Ata- tflrk'ttn "Osmanlı Hörriyet Ccaviyeti" adındaki örgütün ku- nıfanasına hiçbir etkisi olmadığı- nı, 31 Mart ayaklanmasının bas- tınlması sırasında kendisinin 2. Fırka Komutanı Şevket Turgut Pafa'nın, Mustafa Kemal'in de 1. Fırka Komutanı Hiiseyin Hosniı Pata'nın kurmay baskanı olduğu- nu anlatüktan sonra şu değerlen- arbiye Nazırı Şevket Turgut Paşa'nın, Mustafa Kemal ile Rauf Bey'in tutuklanmalarını isteyen emri, Karabekir'e ulaşmıştır. Mustafa Kemal bu yüzden tedirgindir ve tutuklanmayı beklemektedir. Yaveri, Kâzım Paşa'nın geldiğini haber verir. Karabekir odaya girerek Mustafa Kemal Paşa'yı saygıyla selamlar ve şunları söyler: 'Kumandamda bulunan zabıtan ve efradın hürmet ve tazimlerini arza geldim. Siz bundan evvel olduğu gibi bundan sonra da muhterem kumandanımızsımz. Kolordu Komutanı'na mahsus araba ile maiyetinize bir takım süvari getirdim. Hepimiz emrinizdeyiz, Mustafa Kemal, Karabekir'in üstüne atlayarak bu eski arkadaşının boynuna sarılır ve öper. Yazgı değişmiştir. irbirlerine bu kadar bağlı bu iki arkadaş neden karşı karşıya gelmişlerdi? Bu sorunun yanıtını Atatürk Söylev'de şöyle veriyordu: 'Başarı için uygun ve güvenilir yol, her evreyi vakti geldikçe uygulamaktı. Ben de böyle yaptım. Ancak tuttuğum bu uygun ve güvenli » . yol, yakın çalışma arkadaşlanm olarak 1 tanınmış kişilerden kimileriyle aramızda I zaman zaman görüşlerde, davranışlarda, • yapılan işlerde beliren temelli ve ikinci derecede birtakım anlaşmazlıkların, kırgınlıkların ve ayrılıkların da nedeni ve açıklaması olmuştur. Ulusal savaşımıza biriikte başladığımız yolculardan kimileri, kendi düşün ve ruh yeteneklerinin kavrama sınırı bittikçe bana direnmeye ve karşıt olmaya başlamışlardı.' Mustafa Kemal ve Kâzım Karabekir, özguriügüne kavuşmnş tzmir'de, halkın coşkun tezahüratı altında, biriikte yürnyorlar. tki eski silah arkadaşının yolları henuz aynlmamış. âzım Karabekir, işgalcilerin Türkyurdundan parçalar koparmak amacıyla birtakım kuruluşları desteklediklerini söylüyor ve şöyle diyordu: 'Hilafet ve saltanat makamı, türk milletini etrafında toplayamamıştı. Bu işi başaracak bir mucize lâzımdı. Bu da kendiliğinden ortaya çıktı: Bolşevikliğin ilanı. Böyle bir cumhuriyet, derhal Sovyet Rusya'dan da her türlü yardımı gördüğü halde, dinini ve milliyetini kaybetmeyecek, istiklaline sahip olacaktır' denildi. Bu öyle çekici bir teklifti ki Mustafa Kemal bile bunu kurtarıcı bir formül olarak İstanbul'da ele almış ve Amasya'da bazı arkadaşlarımızla müzekkere ve karar vermişti. Düşmanlarımızın bu pususundan, tam zamanındaki müdahalemle kurtuldu. arçala ve hâkim ol. Kâzım Karabekir'e göre İngiliz siyasetçilerinin amacı buydu. Onlar bir taraftan Meclis-i Mebusan 'a karşı tecavüzkâr bir tutumtakınırken, diğer taraftan padişahı 'cumhuriyet kuracaklar' diye korkutarak Damat Ferit hükümetini kurdurtmuşlar ve işi Sevr Anlaşması'na kadar götürmüşlerdi. Anadolu cephesinde de Erzurum Kongresi'nin toplanmasındaki rehberliğini ve Mustafa Kemal üzerindeki etkisini bildikleri Kâzım Karabekir Paşa'yı 'vakitsiz' bir cumhuriyet ilanına teşvik ediyorlardı. Karabekir bu konuyla ilgili olarak anılarında şöyle diyor: 'Eğer bu manevraya kapılsaydık.ortada vaziyete hâkim olacak bir kuvvet kalmayacağından, fikir ayrılığı ve fikir perişanlığı ile istenen tuzağa düşmüş olacaktık'. dirmeyi yapıyor: "Meşnıtiyetle Cumhuiyet in- kılaplan arasında hamleler ve bu hamleieri vapmak için teşkilat ba- kımından böyıik farklar vardır. Bunlan kısaca belirttikteo sonra Cumhurijet inküabımız hakkın- daki bilgileri tstiklal Harbimiz haklunda olduğu gibi, vesikala- rımla ve şahitlerimle arz ediyoram. Bizde Meşnmyet, hilafet ve sal- taoat makamının zolüm ve istib- dadına, Cumhuriyet ise o maka- mın aciz ve meskenetine karşı ya- pılaus bir inkılapür. Meşrutiyetin jihnmaa, her miıterekld (ilerleyen) mOfete oJdufu gibi znlme karşı in- ükam ve istibdada karşı nefret duyguları herhangi hadiselerle ve o hadiseleri daha kuvvetli canlan- dırarak aks ettiren sozler ve yazı- laıia halk arastnda kok saldıktan sonra başlayan teşekkullerin vakit vakit andıklan veya at- mak istedikleri luunlelerin is- tibdat kuvvetiyte çarpışması, boğuşması ve en son aşağıdan yakarı yapılan knuvetli bir leşekltulün hiirriyeti zorla alma- sıdır. Bir irtica da bastınp mus- tebit padişahla hal editince artık Meşnıtiyet memlekette kökleşmtş oldu. Hürriyet aşkına verilen knrban- lar ve ıstırap çeken vatandaşlar hürriyetin ebedi olarak manevi kurucusudur, koruyucusudur. Zulmün, istibdadıo, Türk mille- tinin ilerlemesine ve medeniyet ca- miasında hakiki olan yeri alma- sına ne derece eagel olduguna ve netice degerli vatandaşlanmızı mahv vc perişan ettiği bakkında- ki yazılarda yine hürriyetimizüı en kuvvetli muhafıdandır. En kahir (ezici, iıstun) olan muhafızın da Turk ordusu olduğu eserieriyle or- tadadır. tşte bu kuvvetlerin sahi- bi olan Türk milleti arnk eline al- dıgı hurriyeü Meşnıtiyet idaresi ile korumak kadretinde bulundu- ğundan zaten kısa suren Meşnı- tiyet devrinde Cumbnriyet ham- lesine hiç ihtiyaç duymadı. Ve ta- bii de böyle bir hamle için aşağı- dan yukansı teşkilat da yapmadı. Cumhuriyet hamlesi, istiklalimi- zin dış darbelerle tehlikeye duşme- si karşısında musteviilere karşı ya- pılan milli teşkilatın aciz ve mes- kenet içinde (eshmrveti kabul eden ve sulhten sonra da teceddnt (ye- nileşme) bareketlerimize engel olacagı anlaşılan padişahlığın dev- rilmesinden ibarettir." Tehlikeü bir cumhuriyete doğru Kâam Karabekir, mutarekenin memleketin "gayri Türk kısmı" işgal altmdayken imzalandığını, işgalcilerin Türk yurdundan par- çalar koparmak amacında olduk- ları anlaşılınca birtakım kuruluş- lannın oluştuğunu, bu kuruluşla- rın saldırganlar tarafından hoş göruldukleri ve belki de işgalcile- rin bu kuruluşlara hız verdikleri- ni; anavatanın parçalanma tehli- kesi büsbtttün belirince yurt par- çalarının bir yönetim altında top- lanması gereğinin duyulduğunu anlattıktan sonra şunları yazıyor: "Hilafet ve saltanat makamı, Türk milletini, Türk vaUnını et- rafında toplayamamıştı. Bu işi başaracak mucize lazımdı. Bu da kendiliğinden ortaya yayıldı. BolşevikHk ilanı. Böyle bir Cumhuriyet, derhal Sovyet Rusya'dan da her türlü yardımı gordüğü halde 'dinini ve mılhyetinı kaybetmeyecek istikla- line sahip olacaktır' denildi. Bn öyle cezp edici (çekici) ve ik- na edici bir şekilde itimada değer kaynaklardan gelmiştir ki. Mus- tafa Kemal Paşa bile bunu kurta- ncı bir formul olarak tstanbul'- da ele alarak gelmiş ve Amasya'- da bazı arkadaşlanmızla müzek- kere ve karar vermişti..(..) Duş- manlanmızın btzi biriestirmek de- ğil tam bir inhflak (dagılmaya) sıi- rüklemek ve bu surette istiklalimizi şöyle dursun milli tnevcudiyetimizi dahi tehlikeye düşıirmek için kurdukları bu pu- sudan tam zamanında bir müda- halemle kurtuldu. Burada, Sıvas Kongresi'nin bir taraftan da 'Amerikan mandası' kurtancı bir çare gibi kabulleri ve tehlikeyi de nasıl atlattığınız uze- rinde yeniden durmayarak sırf ha- dtselerin akışını takip için kaydet- tikten sonra asıl konumuza geçi- yorum." "Bayburt civanndaki Mehdi'- yi (17) tenkil (cezalandırma) etti- ğimizin ertesı gunu İngiliz Kay- makamı Revvlinson tstanbul'dan Erzurum'a geldi ve beni hemen makamımda ziyaret etti. (27.11.1919) Tam bir saat go- rüştük.(18) Anlattıklannın hulasası şunlar- dır: Lord Cnrzon diyor ki: 'a- Şimdıye kadar sulh yapma- dığımızın sebebi Türkiye'de şinı- diye kadar kuvvetli bir hükumet görmediğimizdendir. Hakiki tngi- liz dostu olacak simalarla anlas- mak istiyoruz. Mustafa Kemal Paşa sulh konferansında bulun- sun veyahut sulh mukarreratına (kararlar) mutabık kalsın. b) Endişemiz Turkiye'nin yine bir gun tngiltere'nin düşmanları tarafına geçivermesidir. Padişah hukumeti bunu yapabilir. Artık krallık ve imparatorluk modası geçmiştir. Birçok debdede ve mas- raf yerine millet kendi işini kendi gören cumhuriyete taraftardır. Bi- zim de padişahı hükümet ve siya- sete kanştırmayıp halife olarak is- tediği yerde oturmasına taraftar olmaklığımız... (c) Gerçı lstanbul bir Türk şehri olarak kabul olunmuştur. Ancak Çanakkale itilaf devletleri tarafın- dan ışgal olunacak - ihtimal tstan- bul etrafında itilaf askeri bulunur - zaten Turkıye bir Asya devleti- dir. lstanbul bir koşedir. Anado- lu'nun idaresi ve terakkiye sevki (ilerlemeye yöneltilmesi) tstan- bul'dan gayri mumkündiır. Bu hususta ne düşunüyorsunuz? Me- sela Bursa'da olacak bir hukumet serbesttir'..." Kâzım Karabekir, Lord Cur- zon'un akrabası olan RevvUnson'a şu yanıtları verir: "a- Türk milleti Sıvas Kongre- si'nde karannı vermiştir. Hiç kim- senin bunu degiştirraeye selahiyeti yoktur. Yakında milletin itimadı- nı kazanan Mebuslar Meclisi ls- tanbul'da toplanacaktır. Sulhu- muzu milletin itimadına mazhar olan bir hukumetle bu hüküme- tin tayin edecegi bir beyet ya- pabilir. b) Turk dostlugu tngilizler için çok faydalı, duşmanlıgı o derece zararhdır. Bugun milletimizin her ferdi tngiliz dostlugu taraftandır. Avrupa'da cumhuriyet olmayan pek az millet kaldı.' Fakat henüz on yıllık idareye malikiz. B n u için Avrupalılar gibi pek ileri dü- şünemeyiz. c) Hükümet merkezini degıştir- mekle dahi şahsi duşuncem hiç kalır. Valnız memleketin idaresi bakımından bile Bursa'dan tstao- bul herhalde her tarafa muvasal- laü (ulaşması) daha kolay bir yer- dir. Siyasi bakımdan ise tstanbai'- da hukümetimizi serbest bnlıiB- durmayacak olanlar Bursa'yı da uzak gormezler". Karabekir, daha sonra, Revvlin- son'un kendisine ttalyanlar ile Yunanhların anlaştıklanm, ltal- yanların parasızlık, Yunanlılann da şarlatanlıklan nedeniyle sava- şı sürduremeyeceklerinı, Bolşevik- lerin de on yıl kendilerini topar- layamayacaklarını anlattığını, Amerikahların da VVilson pren- siplerini beğenmediklerini söyle-' dıginı, bunun uzerine kendisinin "Ya Izmir, Antalya, Adaaa ne olacak? Ermeni hiıkumeti teşek- kul edecek mi?" dıye sorduğunu, Revvhnson'un da şu yamtı verdi- ğini yazıyor: "lzmir için ısrar edenler çoksa da Yunanlılann ne parası var nc adamı. Bizdebutünlııı ıllııi—i zi çektik. İngiliz efkan Ynnaab- lann aleyhine donmuştur. Nasd olsa İzmir'den çıkarülacaklardır. İzmir'in tahliyesi ile beraber An- talya ve Adana da kolayukla tab- nye ohır. Exmenilerin kendi tnraf- lannda dahi hukiunet teşkil etme- leri zordur. Ben hududun Aras nehrinden geçmesini teklif ettim. Pontus falan da yoktur. Rumla- nn ne şarlatan millet olduklannı bilirsiniz. BaşvekiMmizin bir mü- lakatu söyledigi 'Türkiye'de za- yıf hukumetin nihayet bulmasım görmek isteriz' sözünü bazı gazc- teler 'Zayıf Turkiye'nin nihayet bulması' gibi yazdılar. Başvekil maksadının bu olmadıgını nasae- ten soyledi • Ingüizler iktisadea de size buyuk yardım yapacaklar." Karabekir, bu göruşmesini şif- re ile M. Kemal Paşa'ya bildirdi- ğinı; M. Kemal'den "Rewlinson Heyeti TemsiHye ile göriişmeye yetkili" ise ve "Sıvas kongresi kararian" Ue sımrlı olarak ken- disı ile görüşebileceği, yoksa "b«- raya gelmesine luzum yoktur" ya- nıtını aldığmı yazıyor. Karabekir, M. Kemal'den bu şifreden sonra 9.1.1920 tarihli bir şifre daha alır. Şifre aynen şöyledir: "tngiltere hükümeti başvekili Loyd George'un tstanbul ve Bo- ğazların beynelmilel bir hale ifra- ğını (biçimlendirme) Türk hükü- metinin yeni merkezinin Anado- lu'da olacağına tstanbul'un yal- nız makkarrı hilafet (hilafet baş- kenti) olarak bir payitahtı diui (dinsel başkent) olarak kalacağı- na dair tstanbul konferansına tek- lifatta bulunacağı gazetelerde gö- rüldü. Ananatı milliye (Ulusal ge- lenekler) ve dıniyemize mugayir olan böyle bir kararın milletimiz- ce asla muta olamayacağı (boyun eğilmeyeceği) tabiıdir. Munıessü- lere bu babta şedit (şiddetli) pro- testolarda bulunulması ve bir su- retinin de beraı malumat (bilgi için) Heyeti Temsiliye'ye keşide- si rica olunur". Karabekir, bu tngiliz önerisini şöyle yorumlar; "tngiliz siyasetçilerinin milli hükümetimize ve nihayet 16 mart- ta Meclisi Mebusan'a karşı yap- tıklan tecavüzler ve padişahı da bizi Cumhariyet knracakiar' di- ye inandırarak Damat Ferit nükü- metini işbaşına getirip işi Sevr mu- ahedesine goturdukleri görüldü. Asıl muhim olan bir mesdede ts- tiklal Harbinin temelinin aüldıgı Erzurum'da ve bu işteki rehber- liğimi ve Mustafa Kemal Paşa'ya yapabileceğim tesiri bilerek kong- relerin ntükerraü hilatına olarak beni vakitsiz bir cumhuriyet Ba- mna dognı teşvik ederierken İs- tanbul'da gizlice Damat Ferid'in padişah hükümetini aleyhimize hazniadıklan gibi Konya'da da bir Selcuk devleti kurulmaana ça- lışıyorlardı. Eger 'parçala bflkim ol' manevrasına kapdsaydık vazi- yete hâkim olacak ortada bir k«v- vet kalmayacağından fikir aynb- gı ve fikir perişanlığı ile istenen ttt- zaga düşmüş olacaktık". Y'arın: Mastafa Kemal vehalifelik (12) - Korgeneral Kâzım Dirik, 19 Ma- yıs I919'da Mustafa Kemal Paşa ile Samsun'a çıktı. M. Kemal'in istifası- na kadar 3. Ordu Kurmay Baskanı olarak görev yaptı. Daha sonra, Er- zurum'da 15. Kolordu Komutan Ve- killiği, TBMM Gılrdstan temsilciligin- de bulundu. Bıtlis ve lzmir valilikleri yaptı, 1941 yılında öldu. (13) - Karabekir Kâzım, tstiklal Har- bimiz, s: 1137 (14) - Cebesoy Alı Fuat, Mîllı Müca- dele Hatıralan, Vatan Neşriyatı, 1953 s: 100 (15) - Atatürk, Gazı Mustafa Kemal. Söylev. Vdidedoğlu Hıfzı Veldet, Ça|- das Yay. s: 46 (16) - Karabekir'in lttihat ve Terakki Anıları için bkz: Karabekir tttihat ve Terakki Cemiyeti, 1896-1909, lst, 1982 (17) - Türk lstıklal Harbı, 6. cilt, ls- tıklal Harbinde Ayaklanmalar (1919-1921) Gen. Kur. Yay. S. 60. Şeyh Eşref Ayaklanması, 26 Ekim - 24 Aralık 1919. (18) - Rewlinson. Alfred, Adventures in the Near East, Andre* Melrose, London/New York, 1924, s: 180-181. tngiliz yarbay, kitabmda Karabekir ve Atatürk'ü övüyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle