25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 10 HAZÎRAN 1990 WaA Belediye Seçimleı DöşündürdüklerL.. Hıfa Veldet VELİDEDEOĞLU Gazetelerde bir haber: Bütçede Cumhurbaşkan- lıgı için konulmuş olan ödenegin tümü birkaç ay- da harcarup gitmiş. Ek ödenek verilecekmiş. Elbette yetmez, bu sıca|a kar IHJ dayarur; millet verdikten sonra özallar niçin harcamasınlar!... Bir haber daha: Köylerden ilçeye dönüştürülen yerlerde yapdan belediye başkanlığı seçimlerini ANAP kazanmış. Bu zaferi(!) ANAP'h bakaniar ve milletvekilleri kadınlı erkekli halay çekerek kut- lamışlar. Kaç oy için kutlamışlar? Topu topu 24 bin. 26 Mart 1989 yerel seçimlerinde kullanılan oya oranla "devede kulak kabüinden" bir sayı bu. O hâl- de neye bu sevinç? Güçlülügün rail, zayıflığın mı işareti? Kendini sağlam ve güçlü gören bir iktidar, başta TV olmak üzere yapay yollardan yurütülen propa- gandakr ve sağianan çıkarlar karşısında bu kadar- cık bir seçiın kazancı için bu denli büyük sevinç gös- terilerinde bulunmaz. llçe yapılan yerlerdeki bu seçimterden önce şöy- le bir haber daha okudum: DYP lideri Demirel bir yeıde: "Ey suskun Türk halkı, uyan!" demiş. lyi etmiş. Türk hallcı uyanmadıkça, içte ve dışta hiç bir işimiz düzgün gitmez. Kim uyandıracak hal- kı? "Uyan!" demekle uyanmıyor işte. Demirel'in si- yasaJ ağabeyleri halkı uyandırmamak için ellerin- den geleni yaptılar. Atatiirk'ün kurduju Halkevle- ri'ni, Halkodalan'nı, daha sonra 1940'ta kunılan Köy Enstitüteri'ni kapatıp kiupliklannı darmada- gın ettiler. 1965'te iktidara gelen Demirel yeni bir uyanış kıJavuru olan 27 Mayıs 1961 Anayasası için: "Bu Anayasa ile ülke yönetilemez" dedi, çıktı ve bu Anayasanın getirmek istediği sosyal demokra- siyi yalnızca seçimlerc özgü bir "sandıksal ve sayı- saJ demokrasi" durumuna soktu. Onar yıl ara ile gelen 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 askeri darbe- leri, halkın uyanmasını bllsbütün engelleyecek kı- sıtJamalar ve kunımJar getirdi. özaJ iktidan da bu durumu sürdürüyor. Düşünce özgürlüğü olmayın- ca, akılcı eğitimle egitilmeyince halk nasıl uyanacak? Eğer Demirel sözlerinde içtenlikliyse şapkasuu önüne koyup düşünmelidir: lÇSffden beri gelip geç- miş sağ iktidarlann ve askersel yönetimlerin halkı uyutmak için yapaklarını ve son olarak kent alan- lanndakı kalabalıklara, devletin başı tarafından ayetler, hadisler okundufunu arumsamalı ve son 40 yılda art arda yapılan hataları dile getirmelidir ki halkın uyanmasına ışık tutabilsin. Halk uyandjnlmıyor, ama oyalanıyor efendim. tlçeler il, köyler Uçe yapılıyor. Köylere telefon gö- tOrülüyor, bir Hande-Gûzel senaryosu basına yan- sıtılıyor, öte yanda ise "imam bildiğini okuyor". Geçen haftaki gazetelerde bir haber daha: Büyük sanayici işadamlan, bir teki dışında, ANAP ikti- dannın ekonomi politikasından tedirgin imiş. Demek tedirgiıı olmayan ve ANAP'ı destekieyen o bir tek patronun işleri "ülannda" gidiyor. Ama tedirgin oianiarın akılları şimdiye kadar neredey- di? Kendi işletmesinin geleceğini bu günden garanti altına alacak önlemleri düşünüp uygulamayan ki- şiye işadamı deneraez. ANAP iktidarının gözüka- ra politik gidişinin sonucu, gözler önündeydi. Az çok aklı erenler bunu yazdı durdu. Ama patronlar, bıçak kemiğe dayanmadan uyanmadılar. Bu oku- mtış kesimjn tutumu boyle olursa, halkın uyanma- sı nasıl olacak? Halk uyanmadıkça da demokrasi kisvesi altın- daki ANAP diktası, cumhurbaşkanlığına ek ode- nekler, el etek öpmeler, enflasyon, Osmanlı döne- mindeki gibi sömürgeleşme sürüp gidecek. Pın] pı- nl, yurtsever Atatdrkçfl Prof. Muammer Aksoy ve Çetin Emeç'in acımasızca, dahası canavarca öldü- rOlmeleri ardından gelen resmi suskunluk havası da devam edecek. Kısacası, ulus bireylerinin kafasında uyanma ve düşünsel kalkınma olmadıkça, ülke yüzeyindeki maddesel yapüanmalaıia sağlam bir yere vanlamaz. • • • "Adam öldü. Bn adam 19. «üzyılda Rus Çan tldnri Nikoia'nııı <Hasta Adam' diye ad uktığı Os- manlı tmparatoıiağn; öliun nedeni olan asıl has- talık ise 'dış borçlanma'. Öyle bir an geldi ki Has- U Adam' ana borcun biriken taksitleri jöyle dur- san, faizlerini bile ödeyemez durnma düşttt. Borç «vmrierin amaa da bn idi: Örümcek, öoce avuıı agj- na takar, sonra sanp sarmalar ve ardından rahat rahat onuo kanını emer. Dpkı banan gibi, 1683 Vi- yana bozgunnndan sonra BaüJı devletler Osmanlı- yı tuzaga ditşörmek için hep fırsat koOadıIar ve çı- kan fırsatlan da hiç kaçınnadılar. Kendileri OrU- ç«J karanhiından çıkıp aklın ve bilimin aydınlıgı- na nlaşırkea Osmsnlı toplumu her alanda gittikçe artan bilisizUk kamılığına gomülüyordu. Devletin yönetidieri, imparatoriagu orasroran halldan ve özellikle Osmanlı Devleti'nin kurscusn ve savunu- cusu olan Türk ulusunu bu dünyada varlık ve hu- znr içinde yaşatmanın kendUerine dnşen baş görev oldn|ıınn nnotarak onlan öte dnnya için hazıria- nan bir toptamu bunı$ ve göriıntüsûne büromiiş- tii.'Mekke ve Mcdine'ye deve kervanlan ile yardım olarak gdmierflecek alonlar için *Siirre Alayian' dü- zenlenmesi, ya da padişah tarafından Kâbe'ye al- ün sırmayla i^lenmiş örtü yoüanması, halk çevre- lerinde, örne#n tngiürierin 19. yüzyılda Kıbns'a el koyraa&ından çok daha büyük yaniular oyandınr- dL Halk yıjınlan dünyanın gidi^aden, Bao'nın dev adımlarla Deriemeainden habersizdi. Sanayi devri- mine, yanl iilkede makine üreten makinelerin yapı- mına katılamadığımızdan, ilkel tezgâh ve alelyele- rimiz saoayi devrimlerini tamamlanuş ülkeierin fab- rikalan ile yanşamadılar ve birer birer kapılannı kapadıiar. 19. yüzrüın yansına kadar imparator- lak maliyesinin bUbnsd bir bntçtsi bile yoktu. Tan- zimattan sonra uygnlanan Uberal ekonomi ile ül- kemiz rahatça sömünilıneye elverijli bir açık pazar dnromnna geldi. En önemli merkezierimizde art ar- da yabancı bankalar kurnldu. 'Hasta Adam' borç- hındıkf» borclaBdı ve bu sarmaldan kurtuimak için çırptndıkça yeni bfr borç batagma daha saplandı, sonuda bof^dn ptü, Hasta Adam' Baüh <örüm- cekTerin a|ına i$te böyk (Mştii. Boyük yapıh okmgu için kanını emip 'klnnj itmmm' edemediler. Şnra- sından bnraandan toprak parçalan kopantılar, i?- letme ayncahklan (imtiyazlan) alarak başta taşkö- mnrü olmak özere yeralo kaynalüanmız] sömütmt- ye başladüar. Eğer büyük devletler anlaşnuş olsa- lardı, bep birükte Osmanlı tmparatoriıia'nD çok- tan yok edip naritadaıı sUeıierdi. N e m l d onlar- dan ner biri arslan payını afanak fstedf^f için arala- nnda ayoşma olmnyordn. Gnnömözttn bazı bili- sizieri (cahifleri) büyük devleüerin •yaşmazhtını (Uln Hakan 'SnlUn Abdnlhamit H u ' olarak nite- ledikleri) kızıl sııltan Abdnlbamit'in politik 'dirayetine' baglariar. Oysa oynşmaziıklanDio ne- deni, stratejik ve dotayıayia polHik, özeffikJe de eko- nomik idi. Oeriet borçlan odenemeyince yabancı atecalddar nH«nizm ekonomismi denetim altına al- düar. Şimdi oMıtgu gibi zaman zaman yabana kn- rallar gelip maU ve ekonomik dnrvmamnzn denet- lemeye başbMİılar; bn yeunedi, Ukcmizde giderleri bize yukJenmek iuere bir 'Düynna Umnmive' yö- netimi knrdalar. Böylece denetimler sürekli duru- ma geldi(....). Söylemeye gerek yok, ba ekonomi ve denetimiertn yanı sıra siyasal mndBhaMcr sirfip gi- diyordo(...). Özetin özeti olarak betirtmeye çalışb- gım olaylar sonuconda beklenen çöküş oldn, Os- manlı tmparatorlngn parçalandı ve ba dnnun Sevr Antlasması ile belgeiendi<...). Urasal knrtalnştan sonra bir lngiliz arbJısı ile yordnndan kaçan Padi- sab Vabdettin, çöken devletin basında bir tngiliz kuklası dornmnndaydı. Şimdi ona 'vatanperver Padisan' diyenJer var. Ba gibiler —«ger hain degillerse— aymaz 'mütareke arüklan'dır." • • • Tırnak içine aldığjm (siyah dizilmiş) yukanki sa- ürlan beş buçuk yıl önce 6 Ocak 1985'te çıkan "Tfe- niden Hasta Adam mı?" başlıkh yazımdan aktar- dım buraya. Ne yazık ki, bu günkü görünüm, o ya- zıda söylediklerime çok benziyor. Tbrgut özal bir yabancı dergiye verdiği demeçte Batılı kapitalistle- ri "ucuz emek cenneti olan" Türkiye'de yatınm yap- raaya çağırmış. Bu, tam bir Osmanlı zihniyetidir. Halkın uyanması isteniyorsa ona Tttrkiye'nin ni- çin ucuz emek ülkesi olduğunu anlatmalıyız. Erae- ğin de en az kapital kadar değerli, önemli ve üste- lik kutsal olduğunu ögretmeüyiz. Asıl kalkınma bu yolla olur. . . EVET/HAY1R OKT4YAKBAL Türk Halkı Gerçekçidir. "Avantacı yüce Türk milleti". "Millryet"te Necati Doğru'nun yazısının başlığını görünce şöyie bir düşûndüm: Acaba böyle bir yargıya varmak doğru mu? Türk halkı gerçekten de 'avantacı' mı? Yanı kolay, ucuz yollardan ya- rarlanmak isteyen bir topluluk muyuz biz? "Ama bu seçimlerin sonucunu etkileyen rtici gücün \üce Türk milletinin ne kadar avantacı olduğu ve bu ulusal özelliğini bü- yük bir kıskanç/ıkla koruduğudur! On dört ay içerisinde ülkede hiçbir önemli ahlaki, kültürel, fiziki değişiklik olmamasına rağ- men seçmen cylannın ANAP'a kaymış oiması nasıl açıklanabi- lir ki? 8u beldelerde seçmen 'İktidar partisinin adaylarına oy ve- rirsek beldemize para akar. Oy vermezsek Ankara'dan bize te- miz hava bile gelmez' diye düşünmüştür". Necati Doğru, benim hemen her gün yazılarını önemle izle- diğim birkaç yazardan biridir. Bir iktisatçı-yazarın son yerel se- çimlerin sonuçlarını boylesine yorumlaması, daha doğrusu yc- rumlamak zorunda kalması hepimiz için üzücü değil mi? Konu üstünde biraz düşünürsek bu gözlemin gerçeklere pek de ters düşmediğini görürüz. Küçük çıkarlar uğruna büyük yararlar bir yana itilmiştir! ilk kez değil, hemen her iktidar partîsi bunu yap- mıştır. CHP'den DP'ye, AP'den ANAP'a kadar, özellikle kasaba- la/da, köylerde gûndelik çıkar hesapları, yol yapımı, telefon ge- tirilmesi gibi acele yardımlar'ın iktidar hesabtna kazanç sağla- dığını btliyoruz. Bu kez de -özellikle iktidar partisinin belde yapfığı, seçimi ka- zanmak ihtimalinin büyük olduğu beldelerde- ANAP'ın yüzde 36 oranda oy almasında saşılacak bir yan yoktur. Asıl şaşılacak, üzerinde durulacak nokta, anamuhalefet partisi SHP'nin 26 Mart seçimlerinde aynı seçim yörelerinden aldığı oyların yüzde 30'dan yüzde 23B3'e düşmüş olmasıdır. ANAP'ın 51 beldede yapılan seçimlerden birinci parti olarak çıkmayı nasıl sağladığı belli ama SHP'nin bir yıl içinde yûzde 617 oranda oy yitirmesi kesinlikle küçümsenmemesi gereken bir olaydır. Ne oldu da bu 51 beldenin seçmenleri SHP'den uzak- laştı, SHP'ye olan güvenini neden yitirdi? Mart 1989 yerel seçimlerinde SHP, halk yığınlarına büyük umutlar veriyordu. Ama bu umut söner gibi oldu. Bûtün büyük kentierin belediyelerinı elde eden, iktidarın en güçlü adayı SHP, son bir yılda en kötü yönetilmenin örneğini verdi. Milletvekilleri atmalar, haksız tutumlara katlanamayan milletvekillerinin parti- den ayrılması, pek çok il ve ilçede kopmalar, uzaklaşmalar; son kurultayda genel merkezin tek yanlı tutumu.. Bütün bunlar SHP'nin iktidar adayı olup olmayacağı kuşkusunu yarattı hal- kımızda... DYP'ye gelince... Sayın Demirel'in çalışması, coşkusu, yer yer halk yığınlarını etkiliyorsa da mitinglerde büyük alkış topluyor- sa da bunlar DYP'nin büyük bir güce eriştiğini göstermez. Geç- mişin anıları ortadan kalkmamıştır. DSP de lideri Ecevit'in bütün çabasına, "tek kişilik" ordu gibi çaba harcamasına, mitinglerde büyük kalabalıkları toplaması- na karşın eski güvenilirliğini büyük ölçüde yitirmiştir. Bu seçim- de de görüldüğü gibi 51 beldede gerilemiştir. Kısacası, Türk halkı ister istemez ANAP'ın, ustalıkla hazırla- dığı tuzaklarına dûşmüştûr. Küçük çıkarlar deyip geçmeyelim; bir belde halkının yol gibi, su gibi, iletişim, ulaştırma araçlarına sahip olmak gibi gereksinimlerinin karşılanması çok önemlidir. Güvenilir olmayan bir muhalefete oy verip iktidarın düşmanlığı- nı üstüne çekrnektense, belde açısından birtakım çıkarları elde etmek, elbette ki çok daha gerçekçi bir tutumdur. Türk halkı da her zaman gerçekçi olmuş, kendini boş düşlere kaptırmarnıştır. Türk halkı karşısına çıkanlara güvendiği zaman kefeye ağırlı- ğı koymasını bilir. Bunu pek çok kez kanrtlamadı mı? önemli olan, halkta güven yaratmaktır. Bugün için SHP de DYP de DSP de büyük yığınlara güven vermemektedirler. Bu yüzden Türk mil- letini avantacı' saymayı ben pek doğru göremiyorum. ÜNİVERSİTE ADAYLARINA DUYURU ÖSYM 2.Basamak sınavında ilk 500'e girecek C ve İTÜ Fakültelerinden birini kazanacak öğrencilere aşağıdaki olanaklar sağlanacaktır. Öğrenlm boyunca sürecek karşılıksız aylık burs, Mllyon TL.tutarında ödûl, tcretsiz Yabancı Dil Kursları, •Ücretslz Bflgisayar Kursları, *Yaz aylarında yurt Içi ve yurt dışında ücretii staj yeri temlnl. Tiim öğrencilere başanlar dileriz. j ÎSTANBUL TEKNÎK ÜNÎVERSÎTESÎ VAKFI :• CİMİTLER SERAMİK HEYKEL Sürekli sergi ve öğreti İcadıyeCaö 86 Kuzguncuk-ISTANBUL Tel-3423632(iş) 343 02 52 (ev) P K. 5 Kuzguncuk KIRALIK ŞARKÖY'de Deniz kenannda, mobilyalı yazlık 159 46 81 HAKAN ŞENYUVA - 10.6.1979 Sıy. Bd Fakuhesı Ojy Der Bşk ANKARA Sevpli, gttKİ. yığıt ojlumuz. Aydın gençlıfy sındirmek için dosya kapatan faşısllerce vurdurulu^unun II yılında "Onurlu '•a^amın" gönullerde ve evımizdc sünlyor Bu vesıle ııe kallıam sorumhjlannı yanda^larını, II yıtdir .^alanamayan kacıl unlısı. gıyabı lutuMu. 1956 k Maraj doğumlu Alı ojlu, FEHMI SÖYLEMEZ'ı, provakatûr ajanlan, karanlık tehdıt guçlenm NEFRETLE KINIYOR ve LANETLİYORUZ Degerii Emnıyet Teşkılatımızın yeni yöntem ve aktıf çalıjma ile FEHMI SÖYLEMEZ'i yakalaltırarak adaJetr leslıınını dilıyocuz. Em. Gen. ve Bn. I. HAKKI ŞENYLVA P.K. 331-06042 UlusAnkara £MPfRYA112«£ VE fÂSIZM! KAR5I DEVRİMCI GENCLİK 4. SAYI ÇIKTI Adres. Dosttuk Yurdu Sok. Sellmbey işhanı 8/3 Suttanahmet-istanbul 3 YÖK Ünıversitelerinden Karamame Ünıversitelerine D Öfgütlenmede Merkerile^rneye Doğru 3 Demokratik bse Mücadelesı ;"i Dünyo Ortadoğu ve Türkiye - Ahmet Eray 3 Güney Kore de Gençlik Mûcodelesi O Fufbol "Onlaramr Kalacafc - Tanıl Bora 3 Ronnanya da 'Seçim' - A Can Dogruer ÜL'ÜİMARETTİN ALGÜL'Ü (19.5.1961 - 10.6 1984) ö l ü m ü n ü n 6. Y ı l ı n d a ö z l e m l e A n ı y o r u z . "Her dakikası seninle dolu Sensiz 6 yıl geçti, Herşey eskisi gibi..." Annen: Ferıha ALGUL Baban: Ahmet ALGÜL Kardeşın Hakan ALGUL VEYSEL GÜ1VEY 19S7-1O.6.J981 Pir Sultan Abdal'ım doldum eksildim, Yemeden içtneden sudan kesildim, Halkımı sevdiğim için asıldım, Dosı senin elinden ben yana yana. Anısı çağlar boyunca yaşayacak!.. ZEYNEL GÜNEY. KABA HÜSEYtV ÇAM, NAMIK KEMAL GÜNEY PENCERE Köşedeki Yazar... Orhan Pamuk'un son romanı "Kara Kitap"ta kartramanlardan bi- risi koşe yazarı. Bizim toplumda uzun bir sûreden beri kahraman- laştığı için koşe yazannın romana vansıması doğalöır ve düşündü- rücüdOr. Peki, düşünmeye nereden başlamalı? Kişinin yaptığı işe dönük düşünce çabası özeleştiriyi de birlikte getinrse yarariıdır: "Ben ne yapıyorum?" dediğim zaman ortaya ilk nce şu soru çıkar: — Köşe yazısı nedir? Okur, gazetesini açtığında belli gûn ve köşeöe yazarmı buluyor. Her gün, üç dört günde bir ya da haftada bir gerçekleşiyor buluş- ma; ama bu tanım b/çımseldir. Içerik açısından köşe yazısının türü nedir? Kûçük bir makale mi? Ybrum - haber mi? Deneme mi? Mi- zah mı? öykü mü? Bildiri mi? Yergi mi? Elestiri mi? Gûnden güne değişen tûrterin karışırnı mı? Hiçbir değeri bulunmayan sabun kö- püğü mü? Hepsi olabilir... Doğrusu, her yazının ve yazarın ayrı ayrı tartılmasıdır; nankör bir iştir köşe yazarlığı; ama bizim toplumda bu ise büyük heves ve is- tek var; herkes koşe yazarı olmak için can atıyor, işadamı, üniversi- te profesörü, edebiyatçı, şirket yöneticisi, politikacı, emekli elçi, mü- zisyen, hekim ve başkaian gazetelenn köşelerine yerleşmişlerdir. Ûs- telik koşe yazarlığı kıskançlıkları korûklüyor, eleştiriliyor: — Batı gazetelerinde öoyte bir türe rastianmtyor. Wem uzmankk ça- ğında yaşryoruz; bir kimse her konuyu yazabilir mi? Doğrudur... Batı gazetelerinde köşe yazarı yok; ama Avrupa haritasında yer alan bir ülkenin cezaevterinde toplam 2700 yıla mahkûm 34 gaze- teci de yatmıyor; siyasal tutuklular açlık grevine girmiyor; işkenceli sorgu/ar süregelmiyor O toplumlarda devrim-karşıdevrim çatışma- larının gel-gitlen yerinı demokrasi dengelerinin duraganlığına bırak- mış; sınıfsal çelişkiler törpûlenmiş... Kimbilir, /Wrupa'da romanın, siirin, öykünün hız kesmesi de belki bu yüzdendir. •k Ola ki bir zaman sonra Türkiye'de de koşe yazarının işlevi bite- cektir ve yazık ki güncel toplumumuzda en çok okunan kişi köşe yazandır. Bir köşe yazarı uzmanlık isteyen konulara uzman gibi el attığın- da, elbette her an tökezlemek ya da boşluğa düşmek tehlikesiyle karşı karşıyadır Çağımız uzmanlık alanında öylestne dallanıp budak- landı ki uzmanlığın sakıncaları tartışılmaya başlandı. Eskiden he- kimiikte iç hastalıkları uzmanı vardı; artık sindirim yollarına, yürek sayrılıklanna, solunum alanına vb. bakanlar arasında iş bölümü ger- çekleşti. Ekonomide tek kürsû yok!.. Dış politikada yalnızOrtadoğu bile bir uzmanlık alanıdır. Pski, bir koşe yazannın uzmanfığı nedir? Yanıt tek sozcüktür: YazariıkL Yazı, sözden ayndır; özel niteliği. doğası, düşünsel dokusuyla ba- ğımsız bir daldır. Evrenin çeşitli olgulanna yazarın yaklaşımı, ancak dûşüncesıni yazılaştırabildiği oranda geçerlidir; uzmanlaşması b>ı noktada odaklanır; sözcüklere ve tümcelere dönüşür; ete kemiğe bürünüp canlanır, somutlaşır. Uzay yolculukları bir değil, sayısı çok uzmanın iş bölümü ve iş- birliğryte gerçekleşir; ama Ay'a ilk ayak basan insanı izlerken yazar diyor ki: '— Eskiden aşıktar gözlerini Ay'a çevirdikleri zaman sevdalann dû- şünürlerdi; artık romantizm öldü; tükenen Ay'ı emekliye ayıralım. * Bir yazar köşesinde uzmanlık tasladıkça tökezler; düsüncesini ya- zıya donüştürebildikçe gerçekliği yakalama yolunda yürüyebilir. Kolay mıdır bu iş?.. Hayır... Ünlü Fransız düşünürü Roland Barthes "Ya2imn Sıfır Dereces? 'nde (çeviren Tahsin Yücel-Metis Yayınlan) diyor ki: ".. Uygar dünya şimdi gerçekbir doğa"oluşturmaktadtr; bu 'doğa 1 konuşur; yazan dışarda bırakan canlı diller geliştirir..." Yazarın-ister köşe yazarı olsun, ister olmasın- tırnaklannı ve diş- lerini bu dile geçirmesi, düsüncesini anlatabilmek için dili besleyip geliştiımesi gerekir; bu etkileşim yaşanmadan yazılacak yazı -hangi türde olursa olsun- yazı o/maz. TL-RKIYE' GARANTİ BANKASI A.Ş. TEŞEKKÜRLER... HOŞ GELDİNİZ... Garanti Bankası hisse senetlerinin gördüğü büyük ilgi, İstanbulMenkul Kıymetler Borsası için bir rekor teşkil etmiştir. Garanti'nin bugün, tüm yurda dağılmış 16 bini aşkın yeni ortağı var... Yeni ortaklarımıza aramıza ' hoş geldiniz der, gösterdikleri güvene teşekkür ederiz. BÜYÜKLÜĞÜN YENİ TANIMI B A N K A C I L I K T A GARANTÎ 0 R T A K L I Ğ I LONDRA, QXP0RD, CAMBRIDGB BOURKEMOUTH,BIUGHTON, HA5TNGSEXETEKGtBSTS DE $EÇKİN OİLOKUUARIKOAYAZ'IU^ MDA 6ÜTÛN YIL /N6IUZCE Ö6HEMİ UTAKSİTTE ÖDEME KOUYUGt DEVAM 5 KUESlAR •TİCARI İNGIUZCE » TUB.IZM İNGİl-İZCESI »BANKACILIKİNÛİL1ZCESİ •5INAV KURSLARI: Cambndge •Flrst Certıficate,Pn>fic>ency, •T0EF1.,A R & İ (Sdz\û) tursem İNCİÜZÜSANOKUILARI DANIŞMA MERKEZİ Cumhurıyet Cad 173/4-B Elmadağ 80230 Istanbul Hılton Oteli Karştsı Tel.:1483977-1487943-1482849 Fax 132 97 29, Tlx. 27498 tusm tr OZEL BORA SURUCU KURSU LÜTFEN, bana uzak- pahalı demeyin. DERSANEMtZl ve pistlerimizi görün. KARARINIZI ona göre verin. ÜsfcMan 343 67 82 Rtzyatafı: 361 81 63 Tankya: 162 08 18 LISKOR Sürücü Kursu \ Kadıköy . 3360206 3360279 g 3491824 ? 3491826 J K. Maltepe : 3S22421 \ Erenköy : 363 7786 A 3593068
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle