Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 10 HAZÎRAN 1990
WaA Belediye Seçimleı
DöşündürdüklerL..
Hıfa Veldet VELİDEDEOĞLU
Gazetelerde bir haber: Bütçede Cumhurbaşkan-
lıgı için konulmuş olan ödenegin tümü birkaç ay-
da harcarup gitmiş. Ek ödenek verilecekmiş.
Elbette yetmez, bu sıca|a kar IHJ dayarur; millet
verdikten sonra özallar niçin harcamasınlar!...
Bir haber daha: Köylerden ilçeye dönüştürülen
yerlerde yapdan belediye başkanlığı seçimlerini
ANAP kazanmış. Bu zaferi(!) ANAP'h bakaniar
ve milletvekilleri kadınlı erkekli halay çekerek kut-
lamışlar.
Kaç oy için kutlamışlar?
Topu topu 24 bin.
26 Mart 1989 yerel seçimlerinde kullanılan oya
oranla "devede kulak kabüinden" bir sayı bu. O hâl-
de neye bu sevinç? Güçlülügün rail, zayıflığın mı
işareti?
Kendini sağlam ve güçlü gören bir iktidar, başta
TV olmak üzere yapay yollardan yurütülen propa-
gandakr ve sağianan çıkarlar karşısında bu kadar-
cık bir seçiın kazancı için bu denli büyük sevinç gös-
terilerinde bulunmaz.
llçe yapılan yerlerdeki bu seçimterden önce şöy-
le bir haber daha okudum: DYP lideri Demirel bir
yeıde: "Ey suskun Türk halkı, uyan!" demiş.
lyi etmiş. Türk hallcı uyanmadıkça, içte ve dışta
hiç bir işimiz düzgün gitmez. Kim uyandıracak hal-
kı? "Uyan!" demekle uyanmıyor işte. Demirel'in si-
yasaJ ağabeyleri halkı uyandırmamak için ellerin-
den geleni yaptılar. Atatiirk'ün kurduju Halkevle-
ri'ni, Halkodalan'nı, daha sonra 1940'ta kunılan
Köy Enstitüteri'ni kapatıp kiupliklannı darmada-
gın ettiler. 1965'te iktidara gelen Demirel yeni bir
uyanış kıJavuru olan 27 Mayıs 1961 Anayasası için:
"Bu Anayasa ile ülke yönetilemez" dedi, çıktı ve
bu Anayasanın getirmek istediği sosyal demokra-
siyi yalnızca seçimlerc özgü bir "sandıksal ve sayı-
saJ demokrasi" durumuna soktu. Onar yıl ara ile
gelen 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 askeri darbe-
leri, halkın uyanmasını bllsbütün engelleyecek kı-
sıtJamalar ve kunımJar getirdi. özaJ iktidan da bu
durumu sürdürüyor. Düşünce özgürlüğü olmayın-
ca, akılcı eğitimle egitilmeyince halk nasıl
uyanacak?
Eğer Demirel sözlerinde içtenlikliyse şapkasuu
önüne koyup düşünmelidir: lÇSffden beri gelip geç-
miş sağ iktidarlann ve askersel yönetimlerin halkı
uyutmak için yapaklarını ve son olarak kent alan-
lanndakı kalabalıklara, devletin başı tarafından
ayetler, hadisler okundufunu arumsamalı ve son 40
yılda art arda yapılan hataları dile getirmelidir ki
halkın uyanmasına ışık tutabilsin.
Halk uyandjnlmıyor, ama oyalanıyor efendim.
tlçeler il, köyler Uçe yapılıyor. Köylere telefon gö-
tOrülüyor, bir Hande-Gûzel senaryosu basına yan-
sıtılıyor, öte yanda ise "imam bildiğini okuyor".
Geçen haftaki gazetelerde bir haber daha: Büyük
sanayici işadamlan, bir teki dışında, ANAP ikti-
dannın ekonomi politikasından tedirgin imiş.
Demek tedirgiıı olmayan ve ANAP'ı destekieyen
o bir tek patronun işleri "ülannda" gidiyor. Ama
tedirgin oianiarın akılları şimdiye kadar neredey-
di? Kendi işletmesinin geleceğini bu günden garanti
altına alacak önlemleri düşünüp uygulamayan ki-
şiye işadamı deneraez. ANAP iktidarının gözüka-
ra politik gidişinin sonucu, gözler önündeydi. Az
çok aklı erenler bunu yazdı durdu. Ama patronlar,
bıçak kemiğe dayanmadan uyanmadılar. Bu oku-
mtış kesimjn tutumu boyle olursa, halkın uyanma-
sı nasıl olacak?
Halk uyanmadıkça da demokrasi kisvesi altın-
daki ANAP diktası, cumhurbaşkanlığına ek ode-
nekler, el etek öpmeler, enflasyon, Osmanlı döne-
mindeki gibi sömürgeleşme sürüp gidecek. Pın] pı-
nl, yurtsever Atatdrkçfl Prof. Muammer Aksoy ve
Çetin Emeç'in acımasızca, dahası canavarca öldü-
rOlmeleri ardından gelen resmi suskunluk havası da
devam edecek.
Kısacası, ulus bireylerinin kafasında uyanma ve
düşünsel kalkınma olmadıkça, ülke yüzeyindeki
maddesel yapüanmalaıia sağlam bir yere vanlamaz.
• • •
"Adam öldü. Bn adam 19. «üzyılda Rus Çan
tldnri Nikoia'nııı <Hasta Adam' diye ad uktığı Os-
manlı tmparatoıiağn; öliun nedeni olan asıl has-
talık ise 'dış borçlanma'. Öyle bir an geldi ki Has-
U Adam' ana borcun biriken taksitleri jöyle dur-
san, faizlerini bile ödeyemez durnma düşttt. Borç
«vmrierin amaa da bn idi: Örümcek, öoce avuıı agj-
na takar, sonra sanp sarmalar ve ardından rahat
rahat onuo kanını emer. Dpkı banan gibi, 1683 Vi-
yana bozgunnndan sonra BaüJı devletler Osmanlı-
yı tuzaga ditşörmek için hep fırsat koOadıIar ve çı-
kan fırsatlan da hiç kaçınnadılar. Kendileri OrU-
ç«J karanhiından çıkıp aklın ve bilimin aydınlıgı-
na nlaşırkea Osmsnlı toplumu her alanda gittikçe
artan bilisizUk kamılığına gomülüyordu. Devletin
yönetidieri, imparatoriagu orasroran halldan ve
özellikle Osmanlı Devleti'nin kurscusn ve savunu-
cusu olan Türk ulusunu bu dünyada varlık ve hu-
znr içinde yaşatmanın kendUerine dnşen baş görev
oldn|ıınn nnotarak onlan öte dnnya için hazıria-
nan bir toptamu bunı$ ve göriıntüsûne büromiiş-
tii.'Mekke ve Mcdine'ye deve kervanlan ile yardım
olarak gdmierflecek alonlar için *Siirre Alayian' dü-
zenlenmesi, ya da padişah tarafından Kâbe'ye al-
ün sırmayla i^lenmiş örtü yoüanması, halk çevre-
lerinde, örne#n tngiürierin 19. yüzyılda Kıbns'a el
koyraa&ından çok daha büyük yaniular oyandınr-
dL Halk yıjınlan dünyanın gidi^aden, Bao'nın dev
adımlarla Deriemeainden habersizdi. Sanayi devri-
mine, yanl iilkede makine üreten makinelerin yapı-
mına katılamadığımızdan, ilkel tezgâh ve alelyele-
rimiz saoayi devrimlerini tamamlanuş ülkeierin fab-
rikalan ile yanşamadılar ve birer birer kapılannı
kapadıiar. 19. yüzrüın yansına kadar imparator-
lak maliyesinin bUbnsd bir bntçtsi bile yoktu. Tan-
zimattan sonra uygnlanan Uberal ekonomi ile ül-
kemiz rahatça sömünilıneye elverijli bir açık pazar
dnromnna geldi. En önemli merkezierimizde art ar-
da yabancı bankalar kurnldu. 'Hasta Adam' borç-
hındıkf» borclaBdı ve bu sarmaldan kurtuimak için
çırptndıkça yeni bfr borç batagma daha saplandı,
sonuda bof^dn ptü, Hasta Adam' Baüh <örüm-
cekTerin a|ına i$te böyk (Mştii. Boyük yapıh okmgu
için kanını emip 'klnnj itmmm' edemediler. Şnra-
sından bnraandan toprak parçalan kopantılar, i?-
letme ayncahklan (imtiyazlan) alarak başta taşkö-
mnrü olmak özere yeralo kaynalüanmız] sömütmt-
ye başladüar. Eğer büyük devletler anlaşnuş olsa-
lardı, bep birükte Osmanlı tmparatoriıia'nD çok-
tan yok edip naritadaıı sUeıierdi. N e m l d onlar-
dan ner biri arslan payını afanak fstedf^f için arala-
nnda ayoşma olmnyordn. Gnnömözttn bazı bili-
sizieri (cahifleri) büyük devleüerin •yaşmazhtını
(Uln Hakan 'SnlUn Abdnlhamit H u ' olarak nite-
ledikleri) kızıl sııltan Abdnlbamit'in politik
'dirayetine' baglariar. Oysa oynşmaziıklanDio ne-
deni, stratejik ve dotayıayia polHik, özeffikJe de eko-
nomik idi. Oeriet borçlan odenemeyince yabancı
atecalddar nH«nizm ekonomismi denetim altına al-
düar. Şimdi oMıtgu gibi zaman zaman yabana kn-
rallar gelip maU ve ekonomik dnrvmamnzn denet-
lemeye başbMİılar; bn yeunedi, Ukcmizde giderleri
bize yukJenmek iuere bir 'Düynna Umnmive' yö-
netimi knrdalar. Böylece denetimler sürekli duru-
ma geldi(....). Söylemeye gerek yok, ba ekonomi ve
denetimiertn yanı sıra siyasal mndBhaMcr sirfip gi-
diyordo(...). Özetin özeti olarak betirtmeye çalışb-
gım olaylar sonuconda beklenen çöküş oldn, Os-
manlı tmparatorlngn parçalandı ve ba dnnun Sevr
Antlasması ile belgeiendi<...). Urasal knrtalnştan
sonra bir lngiliz arbJısı ile yordnndan kaçan Padi-
sab Vabdettin, çöken devletin basında bir tngiliz
kuklası dornmnndaydı. Şimdi ona 'vatanperver
Padisan' diyenJer var. Ba gibiler —«ger hain
degillerse— aymaz 'mütareke arüklan'dır."
• • •
Tırnak içine aldığjm (siyah dizilmiş) yukanki sa-
ürlan beş buçuk yıl önce 6 Ocak 1985'te çıkan "Tfe-
niden Hasta Adam mı?" başlıkh yazımdan aktar-
dım buraya. Ne yazık ki, bu günkü görünüm, o ya-
zıda söylediklerime çok benziyor. Tbrgut özal bir
yabancı dergiye verdiği demeçte Batılı kapitalistle-
ri "ucuz emek cenneti olan" Türkiye'de yatınm yap-
raaya çağırmış. Bu, tam bir Osmanlı zihniyetidir.
Halkın uyanması isteniyorsa ona Tttrkiye'nin ni-
çin ucuz emek ülkesi olduğunu anlatmalıyız. Erae-
ğin de en az kapital kadar değerli, önemli ve üste-
lik kutsal olduğunu ögretmeüyiz. Asıl kalkınma bu
yolla olur.
. .
EVET/HAY1R
OKT4YAKBAL
Türk Halkı Gerçekçidir.
"Avantacı yüce Türk milleti".
"Millryet"te Necati Doğru'nun yazısının başlığını görünce şöyie
bir düşûndüm: Acaba böyle bir yargıya varmak doğru mu? Türk
halkı gerçekten de 'avantacı' mı? Yanı kolay, ucuz yollardan ya-
rarlanmak isteyen bir topluluk muyuz biz?
"Ama bu seçimlerin sonucunu etkileyen rtici gücün \üce Türk
milletinin ne kadar avantacı olduğu ve bu ulusal özelliğini bü-
yük bir kıskanç/ıkla koruduğudur! On dört ay içerisinde ülkede
hiçbir önemli ahlaki, kültürel, fiziki değişiklik olmamasına rağ-
men seçmen cylannın ANAP'a kaymış oiması nasıl açıklanabi-
lir ki? 8u beldelerde seçmen 'İktidar partisinin adaylarına oy ve-
rirsek beldemize para akar. Oy vermezsek Ankara'dan bize te-
miz hava bile gelmez' diye düşünmüştür".
Necati Doğru, benim hemen her gün yazılarını önemle izle-
diğim birkaç yazardan biridir. Bir iktisatçı-yazarın son yerel se-
çimlerin sonuçlarını boylesine yorumlaması, daha doğrusu yc-
rumlamak zorunda kalması hepimiz için üzücü değil mi? Konu
üstünde biraz düşünürsek bu gözlemin gerçeklere pek de ters
düşmediğini görürüz. Küçük çıkarlar uğruna büyük yararlar bir
yana itilmiştir! ilk kez değil, hemen her iktidar partîsi bunu yap-
mıştır. CHP'den DP'ye, AP'den ANAP'a kadar, özellikle kasaba-
la/da, köylerde gûndelik çıkar hesapları, yol yapımı, telefon ge-
tirilmesi gibi acele yardımlar'ın iktidar hesabtna kazanç sağla-
dığını btliyoruz.
Bu kez de -özellikle iktidar partisinin belde yapfığı, seçimi ka-
zanmak ihtimalinin büyük olduğu beldelerde- ANAP'ın yüzde
36 oranda oy almasında saşılacak bir yan yoktur. Asıl şaşılacak,
üzerinde durulacak nokta, anamuhalefet partisi SHP'nin 26 Mart
seçimlerinde aynı seçim yörelerinden aldığı oyların yüzde 30'dan
yüzde 23B3'e düşmüş olmasıdır.
ANAP'ın 51 beldede yapılan seçimlerden birinci parti olarak
çıkmayı nasıl sağladığı belli ama SHP'nin bir yıl içinde yûzde
617 oranda oy yitirmesi kesinlikle küçümsenmemesi gereken
bir olaydır. Ne oldu da bu 51 beldenin seçmenleri SHP'den uzak-
laştı, SHP'ye olan güvenini neden yitirdi?
Mart 1989 yerel seçimlerinde SHP, halk yığınlarına büyük
umutlar veriyordu. Ama bu umut söner gibi oldu. Bûtün büyük
kentierin belediyelerinı elde eden, iktidarın en güçlü adayı SHP,
son bir yılda en kötü yönetilmenin örneğini verdi. Milletvekilleri
atmalar, haksız tutumlara katlanamayan milletvekillerinin parti-
den ayrılması, pek çok il ve ilçede kopmalar, uzaklaşmalar; son
kurultayda genel merkezin tek yanlı tutumu.. Bütün bunlar
SHP'nin iktidar adayı olup olmayacağı kuşkusunu yarattı hal-
kımızda...
DYP'ye gelince... Sayın Demirel'in çalışması, coşkusu, yer yer
halk yığınlarını etkiliyorsa da mitinglerde büyük alkış topluyor-
sa da bunlar DYP'nin büyük bir güce eriştiğini göstermez. Geç-
mişin anıları ortadan kalkmamıştır.
DSP de lideri Ecevit'in bütün çabasına, "tek kişilik" ordu gibi
çaba harcamasına, mitinglerde büyük kalabalıkları toplaması-
na karşın eski güvenilirliğini büyük ölçüde yitirmiştir. Bu seçim-
de de görüldüğü gibi 51 beldede gerilemiştir.
Kısacası, Türk halkı ister istemez ANAP'ın, ustalıkla hazırla-
dığı tuzaklarına dûşmüştûr. Küçük çıkarlar deyip geçmeyelim;
bir belde halkının yol gibi, su gibi, iletişim, ulaştırma araçlarına
sahip olmak gibi gereksinimlerinin karşılanması çok önemlidir.
Güvenilir olmayan bir muhalefete oy verip iktidarın düşmanlığı-
nı üstüne çekrnektense, belde açısından birtakım çıkarları elde
etmek, elbette ki çok daha gerçekçi bir tutumdur. Türk halkı da
her zaman gerçekçi olmuş, kendini boş düşlere kaptırmarnıştır.
Türk halkı karşısına çıkanlara güvendiği zaman kefeye ağırlı-
ğı koymasını bilir. Bunu pek çok kez kanrtlamadı mı? önemli olan,
halkta güven yaratmaktır. Bugün için SHP de DYP de DSP de
büyük yığınlara güven vermemektedirler. Bu yüzden Türk mil-
letini avantacı' saymayı ben pek doğru göremiyorum.
ÜNİVERSİTE ADAYLARINA
DUYURU
ÖSYM 2.Basamak sınavında ilk 500'e girecek C
ve İTÜ Fakültelerinden birini kazanacak
öğrencilere aşağıdaki olanaklar sağlanacaktır.
Öğrenlm boyunca sürecek karşılıksız aylık burs,
Mllyon TL.tutarında ödûl,
tcretsiz Yabancı Dil Kursları,
•Ücretslz Bflgisayar Kursları,
*Yaz aylarında yurt Içi ve yurt dışında ücretii
staj yeri temlnl.
Tiim öğrencilere başanlar dileriz.
j ÎSTANBUL TEKNÎK ÜNÎVERSÎTESÎ
VAKFI
:•
CİMİTLER SERAMİK HEYKEL
Sürekli sergi ve öğreti
İcadıyeCaö 86 Kuzguncuk-ISTANBUL
Tel-3423632(iş)
343 02 52 (ev) P K. 5 Kuzguncuk
KIRALIK
ŞARKÖY'de
Deniz kenannda, mobilyalı yazlık
159 46 81
HAKAN ŞENYUVA -
10.6.1979
Sıy. Bd Fakuhesı Ojy Der Bşk ANKARA
Sevpli, gttKİ. yığıt ojlumuz.
Aydın gençlıfy sındirmek için dosya kapatan
faşısllerce vurdurulu^unun II yılında "Onurlu
'•a^amın" gönullerde ve evımizdc sünlyor Bu vesıle
ııe kallıam sorumhjlannı yanda^larını, II yıtdir
.^alanamayan kacıl unlısı. gıyabı lutuMu. 1956 k
Maraj doğumlu Alı ojlu, FEHMI SÖYLEMEZ'ı,
provakatûr ajanlan, karanlık tehdıt guçlenm
NEFRETLE KINIYOR ve LANETLİYORUZ
Degerii Emnıyet Teşkılatımızın yeni yöntem ve aktıf
çalıjma ile FEHMI SÖYLEMEZ'i yakalaltırarak
adaJetr leslıınını dilıyocuz.
Em. Gen. ve Bn. I. HAKKI ŞENYLVA
P.K. 331-06042 UlusAnkara
£MPfRYA112«£ VE fÂSIZM! KAR5I
DEVRİMCI
GENCLİK
4. SAYI ÇIKTI
Adres. Dosttuk Yurdu Sok.
Sellmbey işhanı 8/3
Suttanahmet-istanbul
3 YÖK Ünıversitelerinden Karamame Ünıversitelerine
D Öfgütlenmede Merkerile^rneye Doğru
3 Demokratik bse Mücadelesı
;"i Dünyo Ortadoğu ve Türkiye - Ahmet Eray
3 Güney Kore de Gençlik Mûcodelesi
O Fufbol "Onlaramr Kalacafc - Tanıl Bora
3 Ronnanya da 'Seçim' - A Can Dogruer
ÜL'ÜİMARETTİN ALGÜL'Ü
(19.5.1961 - 10.6 1984)
ö l ü m ü n ü n 6. Y ı l ı n d a
ö z l e m l e A n ı y o r u z .
"Her dakikası seninle dolu
Sensiz 6 yıl geçti,
Herşey eskisi gibi..."
Annen: Ferıha ALGUL Baban: Ahmet ALGÜL Kardeşın Hakan ALGUL
VEYSEL GÜ1VEY
19S7-1O.6.J981
Pir Sultan Abdal'ım doldum eksildim,
Yemeden içtneden sudan kesildim,
Halkımı sevdiğim için asıldım,
Dosı senin elinden ben yana yana.
Anısı çağlar boyunca yaşayacak!..
ZEYNEL GÜNEY. KABA
HÜSEYtV ÇAM, NAMIK
KEMAL GÜNEY
PENCERE
Köşedeki Yazar...
Orhan Pamuk'un son romanı "Kara Kitap"ta kartramanlardan bi-
risi koşe yazarı. Bizim toplumda uzun bir sûreden beri kahraman-
laştığı için koşe yazannın romana vansıması doğalöır ve düşündü-
rücüdOr.
Peki, düşünmeye nereden başlamalı?
Kişinin yaptığı işe dönük düşünce çabası özeleştiriyi de birlikte
getinrse yarariıdır: "Ben ne yapıyorum?" dediğim zaman ortaya ilk
nce şu soru çıkar:
— Köşe yazısı nedir?
Okur, gazetesini açtığında belli gûn ve köşeöe yazarmı buluyor.
Her gün, üç dört günde bir ya da haftada bir gerçekleşiyor buluş-
ma; ama bu tanım b/çımseldir. Içerik açısından köşe yazısının türü
nedir? Kûçük bir makale mi? Ybrum - haber mi? Deneme mi? Mi-
zah mı? öykü mü? Bildiri mi? Yergi mi? Elestiri mi? Gûnden güne
değişen tûrterin karışırnı mı? Hiçbir değeri bulunmayan sabun kö-
püğü mü?
Hepsi olabilir...
Doğrusu, her yazının ve yazarın ayrı ayrı tartılmasıdır; nankör bir
iştir köşe yazarlığı; ama bizim toplumda bu ise büyük heves ve is-
tek var; herkes koşe yazarı olmak için can atıyor, işadamı, üniversi-
te profesörü, edebiyatçı, şirket yöneticisi, politikacı, emekli elçi, mü-
zisyen, hekim ve başkaian gazetelenn köşelerine yerleşmişlerdir. Ûs-
telik koşe yazarlığı kıskançlıkları korûklüyor, eleştiriliyor:
— Batı gazetelerinde öoyte bir türe rastianmtyor. Wem uzmankk ça-
ğında yaşryoruz; bir kimse her konuyu yazabilir mi?
Doğrudur...
Batı gazetelerinde köşe yazarı yok; ama Avrupa haritasında yer
alan bir ülkenin cezaevterinde toplam 2700 yıla mahkûm 34 gaze-
teci de yatmıyor; siyasal tutuklular açlık grevine girmiyor; işkenceli
sorgu/ar süregelmiyor O toplumlarda devrim-karşıdevrim çatışma-
larının gel-gitlen yerinı demokrasi dengelerinin duraganlığına bırak-
mış; sınıfsal çelişkiler törpûlenmiş...
Kimbilir, /Wrupa'da romanın, siirin, öykünün hız kesmesi de belki
bu yüzdendir.
•k
Ola ki bir zaman sonra Türkiye'de de koşe yazarının işlevi bite-
cektir ve yazık ki güncel toplumumuzda en çok okunan kişi köşe
yazandır.
Bir köşe yazarı uzmanlık isteyen konulara uzman gibi el attığın-
da, elbette her an tökezlemek ya da boşluğa düşmek tehlikesiyle
karşı karşıyadır Çağımız uzmanlık alanında öylestne dallanıp budak-
landı ki uzmanlığın sakıncaları tartışılmaya başlandı. Eskiden he-
kimiikte iç hastalıkları uzmanı vardı; artık sindirim yollarına, yürek
sayrılıklanna, solunum alanına vb. bakanlar arasında iş bölümü ger-
çekleşti. Ekonomide tek kürsû yok!.. Dış politikada yalnızOrtadoğu
bile bir uzmanlık alanıdır. Pski, bir koşe yazannın uzmanfığı nedir?
Yanıt tek sozcüktür:
YazariıkL
Yazı, sözden ayndır; özel niteliği. doğası, düşünsel dokusuyla ba-
ğımsız bir daldır. Evrenin çeşitli olgulanna yazarın yaklaşımı, ancak
dûşüncesıni yazılaştırabildiği oranda geçerlidir; uzmanlaşması b>ı
noktada odaklanır; sözcüklere ve tümcelere dönüşür; ete kemiğe
bürünüp canlanır, somutlaşır.
Uzay yolculukları bir değil, sayısı çok uzmanın iş bölümü ve iş-
birliğryte gerçekleşir; ama Ay'a ilk ayak basan insanı izlerken yazar
diyor ki:
'— Eskiden aşıktar gözlerini Ay'a çevirdikleri zaman sevdalann dû-
şünürlerdi; artık romantizm öldü; tükenen Ay'ı emekliye ayıralım.
*
Bir yazar köşesinde uzmanlık tasladıkça tökezler; düsüncesini ya-
zıya donüştürebildikçe gerçekliği yakalama yolunda yürüyebilir.
Kolay mıdır bu iş?..
Hayır...
Ünlü Fransız düşünürü Roland Barthes "Ya2imn Sıfır Dereces?
'nde (çeviren Tahsin Yücel-Metis Yayınlan) diyor ki:
".. Uygar dünya şimdi gerçekbir doğa"oluşturmaktadtr; bu 'doğa
1
konuşur; yazan dışarda bırakan canlı diller geliştirir..."
Yazarın-ister köşe yazarı olsun, ister olmasın- tırnaklannı ve diş-
lerini bu dile geçirmesi, düsüncesini anlatabilmek için dili besleyip
geliştiımesi gerekir; bu etkileşim yaşanmadan yazılacak yazı -hangi
türde olursa olsun- yazı o/maz.
TL-RKIYE'
GARANTİ BANKASI A.Ş.
TEŞEKKÜRLER...
HOŞ GELDİNİZ...
Garanti Bankası hisse senetlerinin
gördüğü büyük ilgi,
İstanbulMenkul Kıymetler Borsası için
bir rekor teşkil etmiştir.
Garanti'nin bugün, tüm yurda dağılmış
16 bini aşkın yeni ortağı var...
Yeni ortaklarımıza aramıza '
hoş geldiniz der, gösterdikleri güvene
teşekkür ederiz.
BÜYÜKLÜĞÜN YENİ TANIMI
B A N K A C I L I K T A
GARANTÎ
0 R T A K L I Ğ I
LONDRA, QXP0RD, CAMBRIDGB
BOURKEMOUTH,BIUGHTON,
HA5TNGSEXETEKGtBSTS
DE $EÇKİN OİLOKUUARIKOAYAZ'IU^
MDA 6ÜTÛN YIL /N6IUZCE Ö6HEMİ
UTAKSİTTE ÖDEME
KOUYUGt
DEVAM
5 KUESlAR
•TİCARI İNGIUZCE
» TUB.IZM İNGİl-İZCESI
»BANKACILIKİNÛİL1ZCESİ
•5INAV KURSLARI: Cambndge
•Flrst Certıficate,Pn>fic>ency,
•T0EF1.,A R & İ (Sdz\û)
tursem
İNCİÜZÜSANOKUILARI
DANIŞMA MERKEZİ
Cumhurıyet Cad 173/4-B Elmadağ
80230 Istanbul Hılton Oteli Karştsı
Tel.:1483977-1487943-1482849
Fax 132 97 29, Tlx. 27498 tusm tr
OZEL BORA
SURUCU KURSU
LÜTFEN, bana uzak-
pahalı demeyin.
DERSANEMtZl ve
pistlerimizi görün.
KARARINIZI ona göre
verin.
ÜsfcMan 343 67 82
Rtzyatafı: 361 81 63
Tankya: 162 08 18
LISKOR
Sürücü Kursu \
Kadıköy . 3360206
3360279
g 3491824
? 3491826
J K. Maltepe : 3S22421
\ Erenköy : 363 7786
A 3593068