Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/12 PAZAR KONUĞU 10 HAZÎRAN 1990
Müzik vesiyaseti birlikteyürüten Yunanlı sanatçı Maria Faranduri:
Siyasi şarkıcuntaylatanındı
Mâria Faranduri, Avrupa ve uluslararası kamuoyunda
olduğu kadar Türkiye'de de ünlü bir müzik sanatçısı.
Geçen yıllarda Zülfü Livaneli ile birlikte Yunanistan'da ve
Türkiye'de verdiği konserlerle Türk - Yunan dostluğunun
ve kültürel köprülerin güçlenmesi için önemli adımlar atan
Faranduri, Yunanistan'da son yıllarda PASOK'un seçim
kampanyalanm destekleyen sanatçı olarak admı duyurdu.
Atina muhabirimiz Stelyo Berberakis, Faranduri ile
müzik ve siyaset üzerine konuştu.
SÖYLEŞİ STELYO BERBERAKİS
PAZAR
KONUĞU
Maria, Türkiye ve dünyada Mikis
Theodorakis'in bestelerini en iyi temsil eden
bir ses sanatçısı olarak tanınıyorsun. Biraz
kendinden söz eder misin? Örneğin sence Ma-
ria Faranduri kimdir?
Bak, biyografımi çizmemi istiyorsan, ken-
dimle ilgili çeşitli şeyler söyleyebilirim. Ama
sanat alanında ve siyasi mücadelede o denli es-
ki bir geçmişim var ki bu neredeyse 27 yılı ge-
çiyor. Mikis (Theodorakis) beni ilk kez gor-
düğunde 16 yaşında bir öğrenciydim. Mikis,
sesimi duyar duymaz beni hemen "Yunan mü-
ziği severleri derneğirre'" kaydetti. Amacı Yu-
nan müziğini her bir yöne tanıtmaktı. Daha
sonra beni kendi grubuna aldı. O dönemlerde
Mikis Theodorakis, Manos Hacidakis'in mü-
Siyasete eskiden beri zaafım
vardı. Ben şahsen
muhafazakârlığa karşıyım.
Komünist partılerin sagcı
Yeni Demokrasi Partisi'yle
ortak hükümet kurmaya
karar vermesi, skandal
olaylarım bahane ederek
sağcılarla işbirliği yapması
beni çok etkiledı ve o anda
siyasete atılmaya karar
verdim. Ben de skandal
olaylarına karşıyım, ama
solcuların sağcılarla birlikte,
özellikle Papandreu'yu
sorumlu göstermiş olmalarını
affedemem. Bu, büyük
hataydı.
ziği yeni yeni tanınmaya başhyordu. Besteci-
ler o dönemlerde Seferis, Elitis, Ritsos, Gar-
cios gibi unlü Yunan şairlerinin eserlerini bes-
teliyor ve Yunan kamuoyunda bir kültür re-
formunu başlatıyorlardı. Yunan müziği büyük
bir tırmanışa geçmişti ki, 1967'de darbe oldu
ve bu tırmanışa son verildi. Ben bu süre için-
de çeşitli konserler veriyor, mahallelerde dü-
zenlenen şenliklerde şarkılar söylüyordum. Ba-
rış festivallerine; aydın kişilerin pek beğendi-
ği boit'lara davet ediliyordum. O yıllarda Yu-
nan müziğine büyük bir düşkünlük vardı. Ben
bu yılları yani 1963-67 arasını benim birinci do-
nemim olarak tanımlıyörum.
^•••B//c;nd dönem olarak herhalde cunta
yıllarında gösterdiğin sanat faaliyetlenni go-
rüyorsun. 1967'de albaylar yönetime el koy-
duğu zaman ne yaptın Maria?
Derhal yurtdışına çıktım. Bizim grupta bu-
lunan ses sanatçısı Yeorgos Kalogiannis ve bir-
kaç müzisyen arkadaşla birlikte dünya turu-
na çıktık ve nereye gittiysek konserler verdik.
Konserlerimizi bir Fransız müzik ajansı düzen-
Bebekliğimden beri
şarkıcılığa merakım vardı.
Sesim çok güzeldi, bunu
bizim mahallede herkes
biliyordu. Radyodan
ezberlediğim şarkıları
sokaklarda söylüyordum.
Mahallede Küçükasya'dan
mübadele ile gelen göçmenler
vardı. Hatırlıyorum da o
yaşlı, kara örtülü kadınlar
evıerinin önüne oturmuş örgü
örerken benim şarkılarımı
dinliyor ve "sen bir gün ünlü
bir şarkıcı olacaksın"
diyorlardı. v
liyordu. Amacımız müzik aracılığıyla Yunanis-
tan'da olup bitenler hakkında dünyaya bilgi
vermek ve ayftı zamanda Yunan müziğini ta-
nıtmaktı. O yıllarda Mikis Theodorakis bizim-
le birlikte değildi. Theodorakis'in müziğini ben
tek başıma yurtdışında tanıtıyordum. Bu ta-
rutma, turistik içerikli ya da dans etmek için
değildi. Bazrşeyleri dinleyicilere anımsatmak
içindi. Şarkılarımız, söylenmeden önce sahne-
de tercüme ediliyor ve dinleyiciler ne demek
istediğimizi anlıyordu. Mikis bu arada Atina'-
da kâh göz hapsinde bulunuyor kâh cezaevle-
rine girip çıkıyordu. Ama her zaman bir yo-
lunu bulup bizimle temas kuruyor ve bestele-
diği yeni eserlerini bize seslendiriyordu. O dö-
nemlerde Yunan müziğine ve Yunanistan'da-
ki siyasi gelişmelere ilgi göstermeye başlamış-
tı yabancılar. Bizim temas edebildiğimiz insan-
lar, aydınlar, hatta yabancı siyaset adamları-
nın ilgisi büyüyordu. O yıllarda tanımış
olduklarımızla halen ilişkimizi sürdürüyoruz.
^ • ^ H Peki Maria sana paradoks bir soru:
Eğer cunta dönemi olmasa Yunan müziği ya
da Theodorakis'in besteleri bu denlı tanmabilir
miydi? Cunta döneminde ne gibi zorluklarla
karşılaştın ?
Theodorakis ya da Hacidakis, cunta yılla-
rından önce ilk de\ adımlarını atmışlardı za-
ten. Theodorakis'in Zorba'sı , Hacidakis ise
"Pire'nin çocukları" şarkısı zaten une kavuş-
muştu. Tabii, cunta döneminde düzenlediği-
miz anti dikta içerikli konserlerle, "isyasi" de-
diğimiz muzik türü daha çok tanınmış oldu.
Bu, konserlerde müzikten önce vermek istedi-
ğimiz "Yunanistan'daki siyasi gelişmeler" bil-
gilerinden sonra doğal olarak beklenen bir ge-
lişmeydi. Yurtdışına çıkmanın nedeni, yaptı-
ğımız müzik türünün yasaklanmış olmasıydı.
Dört yıllık bir deneyimden sonra pop ya da
halk şarkıları söyleyemezdim. Bu nedenle yurt-
dışına çıkmaya karar vermiştik. Aynı dönem-
lerde Babam Atina'da vefat etmişti. Ama Yu-
nanistan makamları pasaportumu uzatmıyor-
du. Geçici bir seyahat belgesi ile Atina'ya gü-
nubirliğine gelip babamın cenazesine katılmış-
tım. Cenazeden hemen sonra yine yurtdışına
çıktığımı hatırlıyorum.
•^•Hi Bu yurtdışı turnelerini sürdürüyor ve
yeni yeni ınsanlarla ranışma/ırsatını buluyor-
sun. Konserlerinde hep Yunanca şarkılar mı
söylüyorsun? Zülfü'yü nerede tanıdın? Yeni
bir işbirliği olacak mı?
Bu ikinci dönemin benim için büyük önemi
vardı. Çünku çok genç yaşta atılmıştım bu ya-
şama. Geride bırakmış olduğum vatanımı, ai-
lemi özlüyordum. Ancak birçok deneyimler
edindim. Birçok insan, sanatçı tanıdım. Çok
sayıda Avrupa turnesine çıktım. İşte bunlar-
dan birinde de sizin Zülfü Livaneli'yi tanıdım.
Ya Almanya'da ya da İsveç'te verdiğim bir
konserde gelip beni buldu. Bir kasetini verdi.
Bu kasetini dinledim, beğendim ve daha son-
ra kendisini Atina'ya davet ettim. Geldi, son-
ra Türkiye'ye döndükten sonraki gelişinde bir-
likte Yunanistan turnesine çıktık, plak yaptık.
İki hafta önce yine buradaydı. Eşiyle birlikte
iki günlüğüne gelmiş ve evimde ağırlamıştım.
Livaneli ile birlikte onümuzdeki 5 ay içinde ge-
rek Yunanistan'da gerekse yurtdışında bir tur-
neye çıkmayı planlıyoruz. Ben 1986'dan bu ya-
na, yani çocuk doğunca turnelere çıkamaz ol-
dum. Şimdi yeniden kendimi hazırlıyorum. Bu
I Sesinin mezo soprano olduğunu son-
radan oğrendıniz. Ama çocuklukya da bebek-
lik yıllarmdan beri şu anda üne kavuşmuş ol-
duğun "siyasi" şarkı yoktu. Sen kendini na-
sıl bir ses sanatçısı olarak düşlüyordun Maria?
Siyasi şarkı, diktatörlükle başladı zaten.
Cunta yıllarına kadar soylenen ve beğeni ka-
zanan şarkılar, sevda, yoksulluk, acı, sevinç
uzerine besteliydi. Bu şarkılann günlerden bir
gun yine gündeme geleceğine inanıyorum. Şim-
dıki gençlik Theodorakis'i, Faranduri'yi tanı-
yor. Ama siyasi şarkıları da ya da siyasi şar-
kıdan önce soylenen şarkıları bilmiyor. Bana
soracak olursan, Theodorakis, Hacidakis gi-
bi ünlüler unutulamaz. Leo Brawner bir kere-
sinde bu iki ünlü besteciyi tanımlarken, The-
odorakis'i "müzik gücü" ve buna paralel ola-
rak cüssesi itibarıyla antik Yunan'daki tanrı-
ların tanrısı Zeus'a, Hacidakis'i ise kulağı ok-
şayan müziği itibarıyla Apollon"a benzetmişti.
Sanat alanında üne kavuşmuş olan
Maria Faranduri, şimdi nasıl oluyor da siya-
sete atılmaya karar veriyor? Bundakı amacın,
beklentilerin nedir Maria?
M A R İ A
FARANDURİ
Maria Faranduri, Atina doğumlu, evli ve bir
çocuk annesi. Yunan siyasi müziğini en iyi
seslendiren sanatçılardan biri olarak tanınıyor.
Dunya çapında ün yapmış olan Faranduri'yi,
ünlü besteci Mikis Theodorakis, 1963 yılında
bir okul gösterisinde keşfetmiş. Albaylar
cuntasımn yönetime el koyduğu 1967 yılına
kadar Yunanistan 'da; 7 yıllık cunta
döneminde yurtdışında yaptığı muzik
çalışmaları ile üne kavuşan Faranduri,
şimdilerde sosyalist PASOK'a destek veren ve
"dayanışma" adı altında bulunan milletvekili
grubunun üyelerinden biri. Maria Faranduri,
PASOK lideri Andreas Papandreu'nun basın
maşaviri Tilemahos Hitiris ile evli. Bu
evliliğinden bir çocuk sahibi olan Faranduri,
müzik ve siyasete ayırdığı zaman kadar 4.5
yaşmdaki oğlu Stefanos'a da zamanı
ayırabilmek için büyük bir çaba gösteriyor.
Siyasete eskiden beri zaafım vardı. Mümkün
olduğu kadar yakından izlemeye çalışırdım.
Şarkılarımın bile siyasetle ilgisi olduğunu dü-
şünecek olursan ne söylediğimi anlarsın. Sos-
yal mücadeleyi, demokratik mucadeleyi, ba-
rış hareketlerini konu alan şarkılann yani sıra
yalnız Yunanistan için değil daha sonraları
yurtdışında Şili için Afrika için şarkılar söy-
lüyorduk. Ben siyasete, ülkemizde çok kritik
olarak gördüğüm bir dönemde atılmaya karar
verdim. Bü kritik dönemin bir reforma gerek-
sinimi var. Derin bir kriz sürecine girmiş bu-
lunuyoruz. Yeni ifadelere, yeni bir terbiyeye,
siyasete girmesi gereken yeni insanlara gerek-
sinimimiz var. Çok eskiye dayanan bir siyase-
tin yıpranmasından kaynaklanan yanlışlıklar,
sistemde teklemeler olmuştur. Ben şahsen mu-
hafazakârlığa karşıyım. Bu nedenle demokrat
güçlerin birlik içinde olmaları gerektiğine ina-
nıyorum.
Zaten siyasete de bunun için atıldım. Komu-
nist partilerin, sağcı Yeni Demokrasi Partisi'y-
le ortak hükümet kurmaya karar vermesi,
skandal olaylarım bahane ederek sağcılarla iş-
birliği yapması beni çok etkiledi. Ve o anda si-
yasete atılmaya hem de PASOK ile işbirliği
yapmaya karar verdim. Ben de skandal olay-
larına karşıyım, sorumlular kim olursa olsun
adalete teslim edilmelerini, ben de istiyorum.
Ama solculann sağcılarla birlikte, özellikle Pa-
pandreu'yu sorumlu göstermiş olmalarını af-
fedemem. Bu solculann büyük birTıatasıydı
bence.
Yurtdışında kaydedilen siyasi gelişmeler, iki
dunyarun oluşmasına yol açıyor doğal olarak.
Bir yanda Hıristiyan, tutucu, aşırı sağcı gibi
grupların oluşturduğu Avrupa muhafazakâr-
inanıyorum. Ama şu aşamada hangi konular-
da işbirliği yapabileceklerini, hangi konular-
da kimın geri adım atacağına ya da ödün ve-
receğine yonelik ayrıntıları bilemiyorum. PA-
SOK'un da SİNASPİSMOS'un da secimlerden
sonra ilerici ve demokratik bir hükümetin ku-
rulacağından söz etmeleri bu yöndeki arzula-
rını göstermiyor mu zaten?
• • • • Maria, solculuğuyla tanınan ünlü bes-
teci Mikis Teodorakis'in yanında yetiştin. Şim-
di Theodorakis'in muhafazakâr birparti olan
Yeni Demokrasi Partisi'nden yine aday olma-
sını nasıl karşüıyorsun? Theodorakis ile olan
sanatsal ilişkilerini eskisi gibi sürdürüyor mu-
sun, bestelerini okuyor musun?
Maria Faranduri, Stelyo Berberakis'e Yunanistan'daki siyaset fırruıasında, eski doslu Mikis Theodorakis ile bugun ayn kamplara düstiikierini anlatıyor.
arada 18 şarkılı çift bir albüm hazırlıyorum.
Orkestrasyonunu Leo Browner yapacak. Bun-
lardan yalnız üçü Yunanca olacak. Bütün dil-
lerden şarkılar var, Ingiliz, Fransız, Brezilya,
hatta 13. yüzyıldan kalma şarkılar bile var.
Yunanca olanları, Vangelis Papathanassiu
(Oscar ödüllü sanatçı) özel olarak besteledi. Bu
plak için tam bir yıldır çalışıyorum. Dil ve ifa-
de açısından oldukça güçlük çektim. Ama de-
ğişik bir şey olacak. Zülfü'ye gelince bildiğim
kadanyla Manos Hacidakis, Zülfü'ye ortak bir
çalışma teklif etmiş. Ortak bir plak çıkarma-
ları söz konusu.
Sorduğun sorunun ikinci bölümünü kısaca
şöyle yanıtlayabilirim: Yurtdışında Leo Brow-
ner ile İngiliz gitarist John Williams gibi ün-
lülerle çalıştım. Brecht'in çevirisini seslendir-
dim. Konserlerimde daha çok Yunanca söylu-
yorum. Arada birkaç yabancı şarkı da söylu-
yorum. Örneğin Livaneli ile de birçok turne-
ye çıktım. Bu konserlerde Livaneli'nin beste-
lerini de seslendirdim. Zülfu olsun olmasın ben
yurtdışı konserlerimde Zülfü'nün bestelerini
halen söylerim.
• • ^ H 16 yaşında bir öğrenciyken Mikis'in
seni tanıdığı ve sesini beğendiğı için une kavuş-
tun. Peki çocukluk yıllarında ses sanatçısı ola-
cağın aklına gelir miydi?
Çocukluk yıllarımdan değil, bebekliğimden
beri benim şarkıcılığa merakım vardı. Çok gü-
zel sesim vardı. Bunu bizim mahallede herkes
biliyordu. Radyolardan duyduğum şarkıları
ezberliyor ve sokakta söylüyordum. Bizim ai-
lemiz fakir bir aileydi. Babam Ion denizinde-
ki Kefalonya Adası'ndan, annem de Akdeniz'-
de Kythira Adası'ndan gelmeydi. Atina'da kal-
dığımız Nea Ionia semtinde ise Küçükasya'dan
mübadele ile gelen Rum göçmenler vardı. Ha-
tırlıyorum da o yaşlı, kara örtülu kadınlar ev-
lerinin önüne oturmuş orgu örerken, benim
şarkılarımı dinliyor ve "Sen bir gün ünlü bir
şarkıcı olacaksın" diyorlardı. Göçmenlerin ya-
rattığı atmosfer beni çok etkiliyordu. Bu ne-
Mikis ile sanat alanındaki
ilişkilerim çok derindir.
Ancak şimdi siyasi
durumların gergin olması
itibarıyla istesek de istemesek
de aramızda bir mesafe var.
Bu mesafe belki yapay bir
mesafedir, ama siyasi şartlar
bunu gerektiriyor. 20 yıllık
bir beraberlik kolay kolay
sona ermez. Mikis geçenlerde
benim şahsıma da saldırdı.
İnfilak ediyor bazen; olumlu
anlamda huzursuz bir kişi.
denle ben zaten "şarkıcı" olmak istediğim için
diğerlerinden de cesaret alıyordum. Ancak ai-
lemin beni bu alanda yetiştirecek kadar kül-
türü, olanağı yoktu. Ovsa benim sesimin me-
zo soprano olduğunu daha sonraları öğren-
miştik.
ları; diğer yanda sosyal demokratlar. Tabii bu
konuda komünist sistemlerin çökmesinin bü-
yük rolu oldu. Sosyalistler ile komünistlerin bir
gün birleşeceğine ve bir grup oluşturacağına
inanıyorum. Bu gruba Avrupa sosyal demok-
ratları mı, Avrupa demokratları mı bilemiyo-
rum ama herhalde buna benzer bir isim veri-
lecek. Ancak rota bu yönde bulunuyor. Aynı
gelişmeler benim ülkem için de geçerli. Ben de
bu çerçevede ülkeme yardımcı olmak is-
tiyorum.
• • • • Yunanistan 'da partilerin tutumu ma-
lum. Herkes iktidar olma peşinde koşuyor. Si-
yasi liderler yaşlanmış. A vrupa değişiyor, Yu-
nanistan da değişiyor. Sence nasıl biryönetim
şekli olmalı Yunanistan'da?
Bugunkü şartlar partilerin tek başına ikti-
dara gelmesine izin vermiyor. Bence vermemeli
de. Yonetim biçimleri işbirliğiyle, anlaşmalarla
sağlanmalı artık. Çünku ekonomi, sağlık, eği-
tim gibi sorunlar ancak ve ancak bu şekilde çö-
züm bulabilir. Tek başına iktidara gelecek bir
parti, geçmişte olduğu gibi yine helozonik bir
sürece girecek. Buna artık bir son verilmesi ge-
rekir. PASOK hükümeti de PASOK'tan ön-
ceki Karamanlis hükümetleri de bu helozoni-
lerin pençesinden kurtulamamıştır.
••^•1 Peki sence hangi Yunan partileri da-
ha sağlıklı bir işbirliği yapabilir? PASOK ile
komünistlerin oluşturduğu SlNASPİSMOS
arasında bir işbirliği olabilır mi orneğın?
Tabii ki yapabilir. Yapmalıdır da. Bunu
bence her iki taraf da istiyor. Uzun vadede sağ-
lıklı bir vucut haline gelebilirler ve ben
Yurtdışında kaydedilen
siyasi gelişmeler, iki
dünyanın oluşmasına yol
açıyor doğal olarak. Bir
yandan Hıristiyan, tutucu,
aşırı sağcı gibi grupların
oluşturduğu Avrupa
muhafazakârları, diğer yanda
sosyal demokratlar. Tabii bu
konuda komünist sistemin
çökmesinin büyük rolü oldu.
Sosyalistler ile komünistlerin
bir gün birleşeceğine ve bir
grup oluşturacağına
inanıyorum. Bu gruba
herhalde Avrupa sosyal
demokratları ya da Avrupa
demokratları gibi bir isim
verilecek.
Mikis ile sanat alanındaki ilişkilerim çok de-
rindir. Ancak şimdi siyasi durumların gergin
olması itibarıyla istesek de istemesek de ara-
mızda bir mesafe var. Bu mesafe belki de ya-
pay bir mesafedir, ama siyasi şartlar bunu ge-
rektiriyor. 20 yıllık bir beraberlik kolay kolay
sona ermez. Mikis ile bu süre içinde aynı şey-
ler için mücadele veriyorduk. Hedeflerimiz,
amacımız aynıydı. Ama bu demek değildir ki,
ben, Mikis'in her bir siyasi düşüncesine katı-
lıyordum. Mikis, içinde surekli kaynayan bir
dünya bulunduruyor. Hür bir insandır. Deği-
şik görüşleri vardır. Ben şahsen Mikis'e hay-
ranım. Ancak bu görüş ve düşuncelerini ka-
bul ettirmek için yapüğı siyasete katılmıyorum.
Felsefi açıdan Mikis'i sağ eğilimli bir partiye
girdi diye asla suçlayamam. Ama siyasi çıkar-
ları açvsından kullandığı terimler ya da yaptı-
ğı hareketler bazen aşırıya kaçıyor.
Örneğin daha geçenlerde bana kişisel olarak
saldırdı. 'Maria'yı artık tanımıyorum' dedi.
'Maria zavallının biri oldu, onu kullanıyorlar'
gibi sözler söyledi. Bu tabii kendi göruşü. An-
cak bunların böyle olmaması gerekir. Mikis sol
dünyanın bütün trajik deneyimlerini görmüş
geçirmiş bir insan. Bu birikimleri kendi yön-
temiyle dışarıya doğru çıkarıyor. İnfilak edi-
yor bazen. Olumlu anlamda huzursuz bir ki-
şiliğe sahip. Ancak bu benim Mikis'in beste-
lerini okumama engel olmuyor. Mikis'in de
buna itirazı yok zaten, olamaz da. Çünkü Mi-
kis'in şarkıları butün dunyaya aittir.
\Maria Türk-Yunan ilişkilerini nasıl
görüyorsun? Sen bir sanatçı olarak bu konu-
da Livaneli ile birlikte gorevini yapmış bir in-
san olarak ne düşünüyorsun?
Theodorakis ya da
Hacidakis, cunta
yıllarmdan önce ilk dev
adımlarını atmışlardı zaten.
Theodorakis'in 'Zorba'sı,
Hacidakis'in 'Pire'nin
çocukları' zaten üne
kavuşmuştu. Tabii cunta
döneminde düzenlediğimiz
anti-dikta içerikli konserlerle,
"siyasi" dediğimiz müzik türü
daha çok yayılmış
oldu.Konserlerde müzikten
önce vermek istediğimiz
Yunanistan'daki siyasi •
gelişmeler hakkındaki
bilgilerinden sonra doğal bir
gelışmeydi bu.
Gerçekten bizim Livaneli ile birlikte yaptı-
ğımız, ustelik garip bir dönemde yaptığımız ör-
nek ahnsın isterdim. Livaneli ile Yunanistan'da
yaptığımız turneler müthişti. Ben de Efes'e git-
miştim. Ne kadar büyuleyici bir atmosfer var-
dı. İki ülke halkının birbirini tanıması için bu
ve bunun gibi faaliyetler sürdürülmelidir mut-
laka. Ben de Türk-Yunan dostluk heyetinin bir
üyesi olduğum halde yeterince aktif olamıyo-
rum. Bu üyelerin artması gerekir. Bu heyetler
belki şimdilik önemsiz gibi görünüyor ama za-
manı gelince büyük bir rol oynayabilecek iki
ülke ilişkileri açısından, öyle değil mi? Insal-
lah bir gün gelir her şey düzelir. Siyaset adam-
lan, aydın kişiler ve iktidarlann bu yönde bü-
yuk uğraşı göstermesi şarttır. Ben her şeye kar-
şın iyimserim...
y
planlıyor musun?
yeni bir konser vermeyi
Evet, oyle bir planımız var. Kalabalık bir
muzik grubuyla onümuzdeki yaz aylannda İs-
tanbul'da bir konser vermemiz söz konusu.
Kalabalık olmasa dahi benim tek başıma gel-
me ihtimalim de var.