02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 MAYIS 1990 KÜLTUR-SANAT CUMHURİYETJ5 Egon Schiele sergisi • Kültür Servisi — Ekspresyonizm akımmın temsilcilerinden olan Avusturyalı ressatn Egon Schiele'nin (1890-1918), 100. doğum yıldönumü nedeniyle Viyana Tarih Müzesi'nde (Historisches Museum der Stadt Wien) sanatçıya ait belge veresimlerdenoluşan bir sergi düzenlendi. Schiele'nin, geçen yıl 1911 yılından itibaren gerçekleştirdiği ve elde bulunan çizimleri yayımlanmıştı. Viyana Tarih Müzesi'nde ekim 1990 tarihine kadar "Erken Olgunluk-Ebedi Çocukluk" adıyla açık kalacak olan sergide, sözü edilen yayının devamı niteliğindeki yapıtlar yer alıyor. 12 yağlıboya resim ile kâğıt üzerinde gerçekleştirilmiş 67 çalışma, Schiele'nin günlük yaşamına ilişkin eşyalarla birlikte sergide izlenebilecek. Egon Schiele'nin "Ida Roessler'in Resmi" adlı yapıtı (yukanda) sergide yer alan çalışmaları arasında. Galatasaray Lisesi şenlikleri • Kiiltür Servisi — Her öğrenim yıh sonunda Istanbul liseleri ve amatör gruplann kaülımıyla gerçekleştirilen "Galatasaray Lisesi Kültür Şenliği"nin yedincisi bugün Beyoğlu'ndaki lise binasında başladı. Liseler arası kültürel iletişimin kurulması, dostluk ve kaynaşmanın sağlanması amacıyla düzenlenen kültür şenliğinde film ve video gösterileri, tiyatro oyunları, müzik konserleri, şiir söyleşileri ve konferanslar düzenlenecek. Etkinlikler kapsamında aynca bilardo ve satranç turnuvaları düzenlenecek. Tüm etkinliklerin ucretsiz olarak izlenebileceği ve 8 hazirana kadar sürecek olan kültür şenliği, bugün saat 16.00'da Galatasaray Lisesi MUdürü Prof. Dr. Yıldızhan Yayla'nın açılış konuşmasıyla başlayacak. "Bulutsuzluk Özlemi"nin saat 16.30'daki konserinden sonra Alexandre Askoldov'un "Komiser" adlı filmi saat 19.30'da izlenebilecek. Briç Şampiyonası'nı BÜ kazandı • İstanbul Haber Servisi — Türkiye'nin çeşitli bölgelerinden 13 universite takımının katıldığı ve ilk kez gerçekleştirilen "Parliament Üniversitelerarası Dörtlü Takım Briç Şampiyonası"nı Boğaziçi Üniversitesi kazandı. Geçen cumartesi ve pazar günleri İstanbul Etap Oteli'nde düzenlenen turnuvada İstanbul, İstanbul Teknik, Marmara, Boğaziçi, Ankara, Gazi, Ortadoğu Teknik, Bilkent, Hacettepe, Erciyes, Dokuz Eylül, Ege ve Çukurova universitelerinin ekipleri karşı karşıya geldiler. Şampiyon oian Boğaziçi Üniversitesi'nin kupası "Bizim Tepe"de düzenlenen "Parliament Briç Gecesi"nde veriürken, takım oyuncuları Turkiye'nin beUi başh briç ustalarıyla tanışma fırsatı buldular. Tıyatro FestJvali'nde bugün • Kültür Servisi — 2. Uluslararası tstanbul Tiyatro Festivali bugün "Aldatma" ve "Mefisto" adlı oyunlarla devam ediyor. Klaus Mann'ın aynı adlı yapıündan Ariane Mnouchkine'in sahneye uyarladığı "Mefisto", Ankara Sanat Tiyatrosu tarafından bugün saat 17.30 ve 20.30'da Harbiye Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu'nda izlenebilecek. Tiyatro Stüdyosu ise bugün saat 20.30'da Taksim Sahnesi'nde Harold Pinter'ın "Aldatma"sını sergileyecek. "Aldatma"da başlıca rolleri Zuhal Olcay, Haluk Bilginer ve Ahmet Levendoğlu paylaşıyorlar. Ttirkiye-Japonya ilişkileri • İSTANBUL (AA) — Türkiye ile Japonya arasındaki dostluk ilişkilerinin 100. yıldönümü nedeniyle düzenlenen kutlama törenlerine katılacak 9 kişilik klasik Türk müziği topluluğu Japonya'ya gitti. Dışişleri, Kültür ve Turizm bakanlıklarmın İcatkılanyla gerçekleştirilen gezi süresince, klasik Türk müziği topluluğu Japonya'nın çeşitli kentlerinde konserler verecek. Klasik Türk müziği topluluğunda Inci Çayırlı, Rıza Rit, Bekir Sıtkı Sezgin solist olarak, Hilmi Rit, Ahmet Hamdi Rizeli, Kutsi Sezgin, Fahrettin Yarkın, Ömer Şatıroğlu ise saz sanatçılan olarak yer alıyor. "Çirkinleşen İstanbuP • Kültür Serrisi — tstanbul Boğaziçi Rotary Kulübü'nün düzenlediği "Çirkinleşen İstanbul" konulu fotoğraf yarışması sonuçlandı. Herkesin katılımına açık olarak düzenlenen yanşmaya gönderilen 135 fotoğraf, SamiGüner, Ersin Alok, Nilüfer Göle, Ahmet Öner Gezgin ve tnal Göral'dan oluşan seçici kurul tarafından değerlendirmeye alındı. Seçici kurulun dün yaptığı toplantı sonunda, Murat Güney'in fotoğrafı birinci, Nuri Kaya'nın fotoğrafı ikinci ve Koray Erkaya'nm fotoğrafı ise uçuncu seçildi. Ayrıca, Levent Yalınay, Ayda Uludağ Alpat, Kazım Zaim ve Hakan Güneş'in fotoğrafları mansiyon kazandı. Yanşmaya katılan fotoğraflann yer aldığı Taksim Vakkorama'daki sergiyi izleyenlerin oylarıyla belirlenen "Halk Jurisi" Ödülü'nü Zafer Cansever'in fotoğrafı kazandı. Taksim Vakkorama Sergi Salonu'nda düzenlenen ödül töreninde, birinciye 3 milyon lira, ikinciye 2 milyon lira ve uçüncuye 1 milyon lira para ödülü verilirken yanşmaya katılan diğer fotoğraf sahiplerine başan plaketi sunuldu. TEŞEKKÜR Sezon boyunca her köşesi "hammelı" kokan Cemaî Reşit Rey Konser Salonu'nda bir dızi düzeyli kültürel etkinlik izledik. Bize bu ortamı hazırlayan konser salonunun her kademedeki hamm çalışanlanna ve diğer görevlilerine tüm bemşehrılerim adına teşekkürü bir borç btlırim. BİR HANIM SÜREKLİ - İ2LEYİCİ MUZİKFİLİZALİ Türkiye'nin ilk opera sanatçısı Semiha Berksoy geçenlerde 80yaşına bastı Sekseninde bir primadonnaSemiha Berksoy'un mücadelesi hep opera içindi. Hem sesine hem de oyun gücüne güveniyordu. Hiç kimseye ödün vermedi. 1972 yılında emekli oldu ve bugün 80 yaşında. Resim yapmaya, şarkı söylemeye, filmlerde oynamaya, yaşamdan doyum almaya devam ediyor. Curahuriyet tarihimizin ilk opera sanat- çısı, Atatürk ödülü sahibi soprano Semi- ha Berksoy, geçen hafta 80 yaşına girdi. Ya- şı 80, ama ruhu ve yüreği 30'unda bile de- ğil Semiha Berksoy'un. Her dakikası mü- cadele Ue geçen hayat hikâyesinin opera bö- lüınü 1928 yılında başlıyor aslında. O yü Semiha, İstanbul Belediyesi Kon- servatuvarı'nda Nimet Vahit Hanım'ın san sınıfına giriyor. Hemen ertesi yıl, yanı 1929'da Musorgsky'nin Sadko operasından ve Puccini'nin La Bobeme operasından ar- yalar söyleyebilecek düzeye gelen Berksoy, aynı yıl Güzel Sanatlar Akademisi'ne de kaydolup Namık tsmgil'in atölyesinde ça- lışmaya baslıyor. Semiha Berksoy'un gençlik yılları fırtı- na gibi. Çünkü bir koltuğa iki karpuz sığ- dırmak şöyle dursun o, üç karpuz sığdır- maya karar verip 1930 yılında Darülbe- dai'nin Tiyatro Okulu'na da girmeyi başa- nyor. 1931'de Paris'te çekilen Uk Türk fil- mi İstanbul Sokaklan"nda rol alıyor. öğ- renciliği devam ederken Nâzım Hikraet'ın "Kafatası" oyunu ile sahneye çıkan Berk- soy, bu oyunun hemen ardından müziğini Hasan Feril Alnar'ın bestelediği "Yalova Türknsa"nde başrol oynuyor (1932). 1933'te Schiller'in Hile ve Sevgi'sinde Lu- isa MüUer rolünü canlandıran sanatçı, ay- nı yıl Süreyya operetine geçip "Emir", "Çardas", "Maskot", "LeMebid Horhor" operetlerinde primadonna rollerine çıkıyor. 1934 yıh geldiğinde Semiha, resmen Şehir Tiyatrosu'na girmiştir artık. Ekrem ve Ce- mal Reşit Rey kardeşlerin "Lüküs Hayat" operetinde Mısırh Atıfet rolunu canlandı- rıp çok başanh olunca, Rey kardeşler Se- miha için Tbsca operasını Türkceye çevir- meye baslıyor, bir yandan da J. Strauss- un "Yarasa" operetini sahneye koyuyorlar. Semiha Berksoy, Yarasa'da hem Adele ro- lünü oynuyor hem de Bedia Muvahhid'in oynadığı Rosalinde'nin bütün şarkılarını söylüyor. Yani kısacası, Bedia'nın oyunu- nu seslendiriyor. 1928 ile 1934 yılları arasında hızla, şim- şek gibi yükseliyor sahnelerde Semiha Berksoy. Yükselişin doğal sonucu olarak Atatürk'ün de dikkatini çekiyor ve Iran Şe- hinşahının Atatürk'ün davetlisi olarak Türkiye'ye yapacağı ziyaret şerefine Adnan Saygun tarafından bestelenen ilk Türk ope- rası Özsoy'da basrol oynuyor. Bu operada hocası Nimet Vahit Hanım ile sahneyi pay- Iaşıyor (19 Haziran 1934). Bu olay, Semiha Berksoy'a Avrupa ka- pılanm açıyor. Kazandığı devlet bursu ile 1936'da Berlin Yüksek Müzik Akademisii ne kabul edilince Semiha Berksoy'un ya- şamında yepyeni bir dönem başlamış olu- yor. 1937'de Berlin Büyukelçimiz Hamdi Bey'in bir davetinde konser veren Semiha Berksoy, Alman Dışişleri Bakanı von Rib- RUHU VE YÜRECt OTLZUNDA — Yaşı 80, ama ruhu ve yüregi 30'unda bile degil Semiha Berksoy'nn. Her dakikası mücade- ieyle geçen yaşamöyküsttnün opera bölümü ise 1928 yılında baslıyor. (Fotoğraf: Sababattin Ali arsivinden) bentropfun dikkatini çekiyor ve kendisi- ne Berlin Radyosu'nda konser verme ola- nağı tanınıyor. Semiha Berksoy 1938'de Berlin Radyo Senfoni Orkestrası eşliğinde Madama Butterfly ve Cavalleria Rustica- na operalanndan aryalar, 1939'da Wagneı* in Uçan Hollandah operasından Senta'nın aryasını söylüyor ve bu konserler Berlin Radyosu'ndan dünyaya yayımlanıyor. Aynı yıl Richard Strauss'ün 75. doğum yüdönümü dolayısıyla düzenlenen festival- de, bestecinin Ariadne auf Naxos opera- sında Ariadne rolünü oynamak üzere se- çiliyor Berksoy. Strauss operalannm en zor partilerinden biri olan Ariadne rolü için bir Türk sopranonun seçilmiş olmasının öne- mini göz ardı etmeyelim. Böylece Semiha Berksoy'a dünya çapında kariyer yapma kapıları açılmıştır, ama o Berlin Stadtso- per ile angajman yapabilecekken "memle- ketim de memleketim" diye tutturur ve akademiyi bitirir bitirmez döner memleke- tine. Çünku Türkiye'de opera kuracaktır, büyük emelleri vardır, ülkesine hizmet ede- cektir. Wagner, Strauss söyleyebilen bu yüksek dramatik soprano çok güçlü, vo- lürnlu ve geniş bir sese sahiptir. Almanca- sı mükemmeldir. Alman şefPraetorius'un Ankara'da çalıştırdığı Riyaseticumhur Fi- larmoni Orkestrası eşliğinde Türkiye'de ilk Wagner konserini verir Berksoy (1940). O sırada Türk Tiyatro ve Opera Okulu'nu kurmakla görevli olan unlu Alman Tiyat- ro ve Opera RejisörU C«rl Ebert, Semiha- nın sesini duyunca, "Artık operaya başlayabilirinT dıyerek hazırlıklanm hız- landınr ve 2 Nisan 1941'de Pucdni'nin Tos- ca operasının ikinci perdesi Ankara'da Hal- kevi'nde ilk kez sahnelenir. Tosca'yı Semi- ha Berksoy, Polis Mudurü Baron Scarpi- a'yı Nurullah Şevket Taşkıran, Cavarodos- si'yi de Nihat Kızıltan oynamaktadır. Lütfi Ay (1941 yıh ilkteşrin ayında Maarif Mat- baasında iki bin beş yüz adet basılan) Gü- zel Sanatlar dergisindeki Tosca yazısına şöyle başlar: "Devlet Konservatuvan geçen hazirandan beri Uk opera teınsillerinin üze- rinden daha bir sene gecmeden bize ikinci bir operayı Tiirkçe olarak dinlemek zevk ve fırsatı verdi... daha perde açılır açılmaz N.Ş. Taşlaran ve S. Berksoy, bize birinci perdesini sejTettiğimiz bir Tosca'nın devam etmekte oldugu intibaını vererek rollerini gerek ses ve gerek temsil bakımından hiç aksatmadan başardılar." Berksoy'un Tosca'daki büyük Iıaşarısı Butterfly Ue de devam ediyor ve Carl Ebert, onun için Beethoven'in Fidelio operasının sahnelenmesine karar veriyor ve işte tam o sırada Türklerin o en büyük illeti olan kuyu kazma, ayak kaydırma girişimleri baslıyor. Kafası kızan Semiha kalkıp dö- nüyor Berlin'e. Niyeti oraya yerleşmek ve operada kariyer yapraak bu kez. Yıl, sava- şın gitgide sıcaklaştığı 1941 yıh. Berlin bombalanmakta. Nitekün Dresden'de ver- diği bir konser dönüşü kaldığı evin bom- balanarak yanıp kül olduğunu görüyor Berksoy. Zarannı tazmin eden Alman hü- kümetinin katkılarıyla yurda dönmek zo- runda kalıyor sanatçı. 1943'te Ercüment Si- yavuşoglu ile evlenip tstanbul'a yerleşiyor, arada sırada konserler veriyor, Zeliha'yı dünyaya getiriyor, aile yaşamına adapte ol- maya calışıyor. Ancak operanın cazibesin- den kurtulması olanaksız Berksoy'un. 1946'da Ebert'in isteğiyle yine Ankara'ya gittiğini görüyoruz Semiha'mn. Göze göz, dise diş savasmaktadır Ankara'daki cadı kazanında. Her şeye rağmen Cavalleria Rusticana, Tiefland (1950), Fidelio ve Tos- ca (1952), operalarında basrolleri oynar ve onu sahnede dinleyip hayranlıktan dilini yutan Alman kültür ataşesinin tavsiyesi ile Bayreuth'a çağnlır, orada NVolfgang Wag- ner ile tanışır. Belki de bu kez Almanya 1 da kalabilecektir, ama aile ve memleket yi- ne ağır basar ve geri döner Berksoy. Semiha Berksoy'un mücadelesi hep ope- ra içindi. Hem sesine hem de oyun gücü- ne güveniyordu. Hiç kimseye ödün verme- di. Çok kafası kızdı mı kalkıp Viyana'ya, Münich'e, Berlin'e gitti, oralarda konser- ler verdi, giîzel kritikler aldı, o kritikleri dosyasına koyup yine evine döndü. Tür- kiye'de bugün bile kimse VVagner söyleye- mezken o, değerli piyanist Mithat Fenmen ile birlikte VVagner konserleri dizileri yap- tı yıllarca. Semiha Berksoy, 1972 yılında emekli oldu. Bugün 80 yaşında. Resim yap- maya, şarkı söylemeye, filmlerde oynama- ya, yaşamdan doyum almaya devam edi- yor Türkiye'nin ilk opera sanatçısı Semi- ha Berksoy. Faruk Yener'in yeni kitabı yayımlandı Müzik evreninde bir gezinti Şu Eşslz Miizik Sanatı / Faruk Yener / Cem Yaymevi / tstanbul, 1990 / 292 sayfa. Faruk Yener bu kitabında miiziğe âşık her insanın merakını giderecek konuların çoğuna değinmiş. SIRADIŞI VE KEYtFLİ — Sadako Yokoyama, Emin Özistek, Ayşegnl Soyer-Kınnanoglu, Ertağrul Köse ve SiUeyman Alnıtemiz'den oluşan beşli değişik, sıradışı ve keyifli programlarıyla ilgi çekiyor. Boğaziçi Üflemeli ÇalgılarBeşlisi bir oda müziği konseri verdi 'Oda'dan saloııa müzik Sıcak, samimi, iç içe ortamlarda asil benliğini cömertçe gösteren oda müziği, kişıliği olmayan, tümüyle yabancı konser salonlarında içine kapanıp kabuğuna çekiiir oldu. Oda müziği ne nankör uğraş oi- du zamanımızda. Oysa 16, 17, 18. yüzyıllarda kendini biraz yontul- muş sayan, azKik mürekkep yala- mış, toplumda az çok yeri olan herkesin mutlaka, ama mutlaka bir müzik aleti çalması gerektiği zamanlarda oda müziği yapmak, ne bileyim günümüzde araba sa- hibi olmak kadar zaruri bir ihti- yacü. Rönesans'tan bu yana şık gi- yinmiş hanım ve beylerin yayh çal- gılar, klavsen, gitar veya lavtaları ile birlikte sıcak bir aile ortamın- da rnüzik yapuklarını ünlü res- samlann tablolannda görüyoruz. Gelgelelim muzik, sıcak aile orta- mındaki yerini çok uzun zaman komyamadj. Insanlar müziği kon- ser salonlarında ya da görkemli opera binalannda dinleme ahş- kanlıklan edinmeye başiadıklann- da, en büyük darbeyi tabii ki oda müziği yedi. Sıcak, samimi, iç içe ortamlarda asıl benliğini cömert- çe gösteren oda müziği, kişiliği ol- mayan, tümüyle yabancı konser salonlarında içine kapanıp kabu- ğuna çekiiir oldu. Son yıllarda oda müziğıne ye- niden bir dönüş var müzik çevre- lerinde. Özelh'kle gençler yöndiyor artık oda müziğine. Batı'daki ye- niden uyanış henüz bize tam an- lamıyla sirayet etmedi, ama "Bo- ğaziçi Üflemeli Çalgılar Beşlisi"- nin birkaç yıldır surdürduğu ba- şanlı çahşmalar ulkemizde de oda müziği modasının çıkmasma öna- yak olabilir. istanbul Devlet Senfoni Orkest- rası'ndan dört arkadaş ile birinin flütcü eşi, senfonik çalışmalan Ue yetinmeyip daha değişik repertu- ' arlara el atmaya ve ahaliye oda müziğini sevdirmeye karar vermiş- ler. Sadako Yokoyama flüt calıyor bu toplulukta. Obuayı eşi Emi* Özistek, klarineti Ayşegül Soyer- Kırmanoğlu, kornoyu Ertatral Köse, fagotu Sükyman AimıkmtL calıyor. Renkli, değişik, sıra dışı ve keyifli programlan ile ilgi çekiyor konserleri... 25 Mayıs 1990 Cuma akşamı Yapı Kredi Sanat Gecele- ri kapsamında verdikleri konser- de beşli, 17. yüzyıldan 20. yuzyı- la uzanan Rameau, Hayda, Ohaa Baraa, Jacqaes Ibert, İeaa Fraa- çais, Malcolm AraoU, F o n c fv- kas gibi her ülkeden bestecinin eserlerinden oluşan bir program sundular. Eserlerin secimi akıllı- ca, süreleri tam dozunda, yorum ise ustaca idi. Muzik yazarı Faruk Yener, kırk yıldır bıkmadan usanmadan müzikle uğraşmayı sürdurüyor. Yine yaklaşık kırk yıldır aralık- sız ürettiği radyo programlan ya- nında gazete ve dergilerde yazdı- ğı muzik yazılanyla tanınan Fa- ruk Yener gelmiş geçmiş tüm müzik yazarlarımız arasında en verimlisi kuşkusuz. 1945 yılında yayımlanan Mu siki Lügati'nden bu yana Küçük Batı Müziği Ansiklopedisi (1950), Ünlü Operalar (1958), 100 Opera (1964), Müzik Kılavu- zu (1972,1975,1979, 1984), Mü- zik (1985), Müzikte Kim Kimdir, Ne Nedir (1988) adlı kitaplarına bir yenisini ekJedi Faruk Yener. Cem Yaymevi'nce yayımlanan yeni kitabımn adı "Şu Eşsiz Mü- zik Sanab". Faruk Yener, bu kitabında muziğe âşık her insanın merakı- nı giderecek konuların çoğuna değinmiş aşağı yukarı. örneğin kitabm ilk makalesi "tstanbul'- da Üntü Bestedler, Liszt ve Başkalan" adını taşıyor ve yazar bir yandan Liszt'in renkli yaşa- mını, hayatına giren soylu kadın- ları anlatırken bir yandan da bu unlü virtüoz-piyanistin Istan- bul'a gelişini ve kalışını hikâye ediyor, ayrıca Osmanlı tmpara- torluğu'nun son dönemlerindeki Batıya yönelişle ilgili bilgiler ve- riyor. Faruk Yener, 292 sayfalık bu kitabında birbirinden değişik müzikal konulara değinerek, KIRK YILDIR MÜZtKLE — Faruk Yener 40 yıldır müzikle nğraşmayı snrdüriiyor. okuyucunun merakını uyandır- mayı başanyor, yaaları anekdot- larla süslüyor, mürisyenlerin çe- şitli garipliklerini anlatarak renk- lendiriyor, konuları. Yazılardan birinde deha ile delilik arasında sadece kıl payı olduğundan soz ederken bir başka yazısında or- kestra üyeleri ile şefler arasındaki ezeli ebedi mücadeleye definiyor örneğin. Yener'in kitabında Bayreuth Festivali'nin öyküsünun yanında müzik ve çiçek ilişkisini ya da opera sanatındaki doktorlan, ta- rihteki kadın bestecileri, opera- lardaki ayyaş tipleri, bestecilerin son anlarında neler söyledikleri- ni öğrenebilirsiniz. Müzikseverlerin Faruk Yener'- in çok rahatukla okunan yazıla- rından oluşan "Şu Eşsiz Müzik Sanatı" adlı kitabını başucu ki- tabı olarak yanlanndan ayırma- yacaklarına eminim. Ankara'da Strausslann 'Viyana Geceleri'ANKARA (AA) — Vals müziğinin en ün- İU topluluklanndan Viyana Johann Strauss Vals Orkestrası, 2 konser için Ankara'ya ge- liyor. Sevda Cenap And Vakfı tarafından düzen- lenen 7. Ankara Uluslararası Sanat Festiva- li'ne katılacak topluluk, Johann Strauss'ün ve oğulları Johann ve Josef Strauss'ün ünlü vals, polka ve galoplarım seslendirecekler. Üyeleri Viyana'nın en ünlü toplulukların- dan seçilen vals orkestrası, dönemin vals top- luluklannda kuUanılan enstrümanları çalan 42 sanatçıdan oluşuyor. Daha önce Federal Almanya, lsviçre, ltalya, Luksemburg, Fran- sa, Ispanya, Belçika ve Hollanda'da konser- ler veren topluluk, Willy Boskovsky, Walter Goldscmitt gibi ünlu şeflerle calışıyor. Ankara Hilton'da 30 mayıs, CSO salonun- da da 31 mayıs akşamı iki konser verecek top- luluk, oğul Johann Strauss'ün ünlü "Mavi Tuna", "Güney Gülkri" valsleri ile "Venediks te Bir Gece" opereti uvertürünü, baba Stra- uss ve Josef Strauss'un "Radetzky Narch", "Pizzcato Polka", "Polka Frnadse" gibi çok sevilen yapıtlarını seslendirecek. Haydn Dörtlüsü ise cumartesi günü 16.30'da CSO Konser Salonu'nda izlenebile- cek. 7. Uluslararası Ankara Sanat Festivali kapsamında başkent izleyicilerinin karşısına çıkacak olan topluluk, Oscar Garcia, David Newman (keman), Ahmet Ediz (viyolonsel) ve Peter Griimmer'den (çello) oluşuyor. Topluluk, konserde, VVeber, Haydn, Schu- bert, Beethoven'in yapıtlarını yorumlayacak. 1978 yılında kurulan Haydn Dörtlüsu'nün elemanlan, müzik alanında yaptıkları çalış- maların yanı sıra pedagoji çalışmalarıyla da tanınıyorlar. 13 sanatçıdan yaz karması • Kültür Servisi — Almelek Sanat Galerisi 1 hazirandan itibaren 13 sanatçının yapıtlanndan oluşan "Yaz Karma Sergisi"ne yer verecek. 29 hazirana kadar açık kalacak olan sergi Nuri Abaç, Nevzat Akoral, Mustafa Aslıer, Turgut Atalay, Ibrahim Balaban, Birim Bozok, Cafer Bater, Fikri Cantürk, Abidin Dino, Eren Eyüboğlu, Lutfü Günay, Birsen llter ve Orhan Tamer'in yapıtlanndan oluşuyor. 'Müzik Dtişleri Düş Insanlan' • Kültür Servisi — Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvan Tiyatro Bölümıi öğrencilerinin hazırladığı doğaçlama çahşması "Müzik Düşleri Düş lnsanları" 31 mayıs ve 1 haziran tarihlerinde saat 16.00'da Bakırköy Adile Naşit Kültüı Merkezi'nde izlenebilecek. Oyunu sahneye koyan Mahir Günşıray şunlan söylüyor: "Düşlerimizdeki yaşamı ve insanları, müzikten yola çıkarak sahneye getirmeyi denedik. Dilin çok ötesinde ve öncesinde var olan iletişimin öncül basamağı olan görsellik ve onu sağlayan insan hareketi çalışmamızın çıkış noktasıdır." • « Ozayten'in yapıtlan • Kültür Servisi — Bu yıl dokuzuncusu düzenlenen ve 49 Ulkeden 413 sanatçının 689 yapıtıyla katıldığı Şili Bienali'nde, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü öğretim üyesi Doç. Kadri Ozayten'in "Katharsis 1 ve Katharsis 2" adlı yapıtlan, organizasyon komitesinde hazırlanan katalogda yer aldı. 1973 yılından bu yana kişisel ve karma sergilerinde yapıtlannı sergileyen Kadri ozayten'in çalışmaları, yurtiçi ve yurtdışı koleksiyonlarda yer alıyor. "Ateşü Sabırw • KMItir Servisi — tstanbul Tıp Fakültesi Tiyatro Kolu, bu yıl 2. oyunları olan "AtesH Sabır"ı bugün ve 31 mayıs perşembe gflnleri 14.30 ve 18.30 saatlerinde Beyoğlu Karaca Tiyatro'da sergilevecek. Şilili yazar Antonio SkarmeU'nın oyununda, Pablo Nenıda anlatüıyor. Oyun, şiir, politika ve aşk flçgeni arasuıda gelişiyor. Jokey kulübü yanşması • Kültür Servisi — Türkiye Jokey Kulübü'nün kuruluşunun 40. yıldönumü ve 21. Asya Yarışçıhk Konferansı nedeniyle düzenlenen 2. Resim Yarışması sonuçlandı. Semiral Bilbasar, fpek Aksüğür Duben, Metin Erksan, Doç. Dr. Semra Germaner, Hamit Kınaytürk, Orhan özsoy, Sezer Tansuğ ve Prof. Dr. İsmail Tunalı'dan oluşan seçiciler kurulu, yarışmaya katılan 93 yapıtı inceledi. Yapılan değerlendirme sonucunda Doğan Paksoy "Bir Bakış Kesitî" ile birinci, Resul Aytemür "Birinci Yanş" ile ikinci, Fuat Şehler "Bekleyiş" ile üçüncü oldu. Devabil Kara, Uğur Yayla, Özdemir Yemenicioğlu, Mustafa özel ve Aka Gundüz Temur ise mansiyona değer bulundular. BUGÜN • Kitap Şenliği Cumhuriyet Kitap Kulübü ve Kadıköy Belediyesi'nin düzenlediği kitap senliğinde Halit Çelenk saat 14.00'te, Nairtı Tirali, Muzaffer Buyrukçu ve Necati Güngör saat IS.OCte kitaplannı imzalayacak. • Pınar Kür söyleşisi Şişli Belediyesi'nce düzenlenen "2. Kitap Şenliği" kapsammdaki söyleşisaat I8.00"de izlenebih'r. • Atatürk Kitaplkjı'nda Necla Arslan'm "ölümunün 350. Yılmda Rubens" konulu konferansı saat 16.00'da izlenebilir. CLASSICO^JAZZ CD OL CDV HI-FI SYSTEM Uuaüım Nacı Cad Mdek Han 41/10 Otatoy 80840 Istanbul Tel Fax (1) 158 22 09
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle