25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/16 DIŞ HABERLER 30 MA YIS 1990 BAĞDAT Arap zirvesi uzatıldıArap Birliği Örgütü'nün merkezinin Kahire'ye taşınması ve yıllık zirve toplantılarının bu kentte yapılması kararlaştırıldı. Dün gece sona ermesi öngörülen zirve, bu akşam bitecek. ZAFER ARAPKtRLt BAĞDAT — Arap ülkeleri liderleri, böl- gesel ve uluslararası sorunların yanı sıra kendi iç çekişmelerine de ağırlık verdıkleri Bağdat zirvesini bir gün uzattılar. Böylece dün gece sona ermesi öngörülen toplantı, bu akşam bitecek. Zirveye katılan Arap li- derler gelecek zirve toplantısının kasım ayında Mısn'ın başkenti Kahire'de yapılma- sırıı, Arap Birliği ÖrgütU'nün merkezinin bu yıl sonunda Kahire'ye taşınarak yıllık ola- ğan zirve toplantılarının bu kentte yapılma- sını kararlaştırdılar. Zirvenin toplanma çağrısıru yapan Filis- tin Kurtuluş örgütü (FKÖ) lideri Yaser Ara- fat, önceki gece yaptığı konuşmada, Filis- tin davasımn içinde bulunduğu durumu ve mücadelenin vardığı kritik aşamayı ayrın- tılarıyla anlatırken, dolaylı olarak Arap li- derleri ile arasındaki "kavgaya" değinmeyi ihmal etmedi. Yaser Arafat, yaklaşık İ.5 saati bulan uzun ve dokunaklı konuşmasında, Israil ve Amerika Birleşik Devletleri'nin bölge barı- şına yaptıklan "ortak tahribata" dikkat çek- ti. Üç gün önce Cenevre"deki Birleşmiş Mil- letler oturumunda yaptığı çağrıyı da tekrar- layan Yaser Arafat, işgal altındaki toprak- lara Birleşmiş Milletler'in gözlemci heyeti göndermesini istedi. FKÖ lideri, Arap lider- lerinin "tsrail'e ve onu destekleşen tüm ül- kelere ekonomik, siyasi ve ticari olarak mıi- cadele yöntemleri uygulanmasından yana olduklannı" da kaydetti. FKÖ lideri Arafat, Bağdat zirvesinin ev sahibi ve son dönemin Arap ailesi liderli- ğinde güçlü bir yer edinme çabasındaki Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'i de uzun uzun överken kendisiyle birlikte ılımlı ka- nada karşı ittifak içinde olan Saddam Hu- seyin'in bu çabada yanında yer aldığını, ai- le içinde herkese ve ozellikle Mısır lideri Hiısnii Mübarek'e hissettirmeye özen gösterdi. Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin, evsahipliği yaptıgı Arap zirvesinde Arap dünyasının yeni lideri olmak için koUan sıvadı. Yeni kurulan 'Tek Yemen Cumhuriyeti' ile sayıları 21'e çıkan Arap ülkelerinin yal- nızca 16 tanesinin en üst düzeyde temsil edıl- diği, Suriye ve Lübnan'ın hiçbir duzeyde ka- tılmadığı, diğerlerinin de başbakan, prens, bakan düzeyinde geldikleri Arap zirvesi, 45 yıl önce oluşturulan Arap Birliği boyunca süren iç çatışmaların, gündemi en çok meş- gul ettiği toplantılardan biri oldu. Açıhş oturumunda ve basına açık yapılan oturum- larda, birbirlerine son derece hoş iltifatlar- da bulunan ve "Birligin. tek bir ulus olma- nın sürekli altını çizen lideıier"in kapalı otu- rumlarda oldukça sert tartışmalara girdik- leri, kulislerde anlatılıyor. Bazı Arap kaynakları, bu durumu **Za- man zaman esas gonışulecek konunun unu- tulmasına bile vardınldığı" şeklinde akta- rıyorlar. Ancak Fılıstin Kurtuluş Örgütü li- derliği, en azından Bağdat'ta toplanma çağ- nsı yaptıklan ve Bush-Gorbaçov zirvesi ön- cesine rastlayan bu zirvede, uluslararası bo- yutta bir 'ses getirilmesinden' memnun gö- rünüyorlar. Arafat'ın danışmanlanndan Abed Rabbo, "BM nezdindeki başvurumu- za olumlu yanıt geleceğinden umutluyuz. Bush ve Gorbaçov'un da bu konuda bir şey- ler yapacaklarına inanıyoruz" derken ol- dukça iyimser görunuyordu. Washington zirvesine Yahudi goçünü kı- nayan bir mesaj göndenlmesinden ise dun vazgeçildi. Çünkü mesajın ne kadar sert bi- çimde kaleme alınacağı konusunda anlaş- maya vanlamadı. 1946'da Mısır'da, 1956'da Beyrut'ta, 1965'te Fas'da, 1967'de Hartum'da, 197O'te Kahire'de, 1973'te Cezayir'de ve bunlan iz- leyen tüm zirvelerde hemen hemen değişmez gündem maddesi halindeki İsrail saldınla- n ve işgal altındaki topraklara Yahudi gö- çü, bu kez de Arap ailesinin masasında. An- cak diplomatik gözlemcilerin birleştikleri göruş, "Tüm bu ve benzeri sonınlann, Arap âlemi içinde hangi boyutta ele alınırsa alın- sın uluslararası diger gelişmelerden soyut- lanamayacağı ve ozellikle superlerin masa- sında da vazgeçilmez bir yeri oldugu" şeklinde. Gozlemciler, bu görüşe dayanarak belki çok çetin kavgalar sonucu çıkacak bir iii- hai bildiride yer alacak ifadelerin bile yine de her geçen dakika yeni ve sürpriz geliş- melere tanık olan dünya konjonktüründen ve dünyamn "zemini en kaygan bölgesi" olarak tanımlanan Ortadoğu'nun kendi iç dengelerinden bağımsız olarak değerlendi- rilemeyeceğini kaydediyorlar. ANKARA ABD, Kıbrıs için nabız yokluyorBaşkan Bush'un Kıbns özel koordinatörü Nelson Ledsky 4 haziranda Ankara'ya geliyor. ANKARA (Cnmhuriyet Bürosu) — Top- lumlararası görüşmelerin ne zaman ve han- gi şartlarda tekrar başlayacağına ilişkin be- lirsizlik sürerken ABD Başkanı George Bush'un Kıbns özel koordinatörü Nelson Ledsky bu konularda "sondajlarda" bu- lunmak üzere 4 haziran pazartesi günû An- kara'ya geliyor. Yunanistan üzerinden Türkiye'ye gelecek olan Ledsky'nin "özel bir misyonu" oldu- ğu sanılmazken yine de Washington'un, "Kıbns'ta diyalog sürecinin daba fazla ak- saalmaması geregine" ilişkin tutumunu ak- taracağı tahmin ediliyor. Ledsky'nin Ankara'da Dışişleri yetkili- leri ile yapacağı temaslann Yunanistan Baş- bakanı Konstantin Miçotakis'in Washing- ton'u ziyaret edeceği bir döneme rastlaraası ise, aynca dikkat çekiyor. Başkan Bush'- un da Miçotakis ile yapacağı görüşmeler- de ABD'nin diyalog sürecinin yeniden baş- latılması geregine ilişkin beklentisini en üst düzeyde dile getirmesi bekleniyor. Nelson Ledsky mart ayında Cumhuri- yet'e verdiği demeçte, diyalog sürecine bir alternatif olmadığıru belirterek New York'- ta şubat ayında yapılan Denktaş - Vasiliu zirvesinin sonuçsuz kalmış olmasının "bu süred sekteye uğratbğını" söylemiş, söz ko- nusu sürecin en kısa zamanda tekrar bas- laması gerektiğine inandığım vurgulamış- tı. Anımsanacağı gibi 26 şubatta başlayan zirve, Kıbns Rum lideri Yorgo Vasiliu'nun "Türk tarafının seif-determinasyon hakkını tanımayacaklanm" söylemesi üzerine bir çıkmaza girmiş ve herhangi bir uzlaşma yo- lu bulunamadan sona ermişti. Bunun ardından KKTC'de içine girilen seçim dönemi nedcniyle, diyalog süreci iyice kopmuştu. ABD'nin, Kıbns sorununa çözüm arayış- larının duraklamış olmasından dolayı duy- duğu hoşnutsuzluk ise son olarak ABD'nin Ankara Büyükelçisi Morion Abramoivitz tarafından dile getirilmişti. Türk-Amerikan Dernekleri Asamblesi'- nin geçen ay Washington'da düzenlenen yıl- lık toplantısmda konuşan Abramowitz, "ll- gili tüm taraflann retoriği kısmalan ve ada- daki iklimin ve iki toplum arasındaki iliş- kilerin iyileşmesine dikkat sarfedilmesi gerektiğini" söylemişti. Öte yandan, Washington'un Ledsky ka- nalıyla iletebileceği, "Ankara'nın Denktaş iizerindeki ikna güciinü kıülanması" şek- lindeki bir mesajın, geçerliliğini eskiye oran- la daha da yitirdiği belirtiliyor. Diplomatik gözlemciler, tüm beklentile- rin aksine, Denktaş'm KKTC'de nisan ayın- da yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden kuvvetli çıktığına işaret ederek "bu dunun- da Ankara'nın Denktaş iızerinde var oldn- ğu iddia edilen ikna giicü daha da azaldı" görüşune yer veriyorlar. Cumhurbaskanı Denktaş ise Cumhurbas- kanlığı secimleri ve ardından yapılan genel seçimlerden sonra Bayrak Radyo Televiz- yonu'na (BRT) verdiği bir demeçte, "ön ha- zıruk yapılmadan Vasiliu ile göruşmekte ya- rar gönnedi&ni" söylemişti. MOSKOVA Oylama ertelendi MOSKOVA (Ajanslar) — Sovyetler Bir- liği hükümetinin hazırladığı ve geçen gün- lerde Yüksek Sovyet'te yoğun eleştirilere he- def olan "kontrollü pazar ekonomisine geçiş" planımn oylanması Başbakan Niko- lay Rijkov'un önerisiyle bir hafta ertelen- di. Rijkov, dün Yüksek Sovyet'e bir öneri sunarak ekonomik reform planımn eleşti- rilerin ışığında yeniden yazümasını ve bir hafta sonra tekrar ele alınmasım istedi. Rij- kov'un önerisi Yüksek Sovyet'te oylamaya konmadan kabul edildi. Bu arada, ekonomik reformların getire- ceği zamlann yarattığı panik karşısında alış- verişe getirilen sınırlama. mağazalarda bü- yük sorunlara yol açıyor. Daha önce mal almak için tezgâh başla- rında oluşan kuyruklara şimdi mağazala- rın girişlerindeki "kimlik" kuyrukları ek- lenmiş durunıda. Mağazalara ancak Mos- kova'da yaşadıklarını kanıtlayabildikten sonra girenlerin satın alabilecekleri gıda maddelerinin üst sırurları ise şöyle: Bir lit- re süt, 300 gram tereyağı, yanm kilo mar- garin, yanm kilo peynir, bir kilo ekmek ve 10 yumurta. HABERLERIN DEVAMI Süper Zirve (Baştarafı 1. Sayfada) stratejik silahlar geri plana çekilirken Alman- ya birincil sorun nlteliğine büründü. Batılılar, sorunlan başından aşkın olan Mi- hail Gorbaçov'un birleşik Almanya'nın NA- TO üyesi olrnası tezini ergeç kabul edeceği ve bu konuda fazla güçlük çıkarmayacağı inancındaydılar. Ne var ki Sovyet lideri bu tahminleri boşa çıkartarak tutumunu giderek sertleştirdi. Moskova, birleşik Almanya'nın NATO üyesi olmasını kendi güventiği açısin- dan tehlikeli buluyor. Kremlin'in görüşune göre iki Almanya birleştikten sonra ya taraf- sız olmalı ya da hem NATO, hem de Varşo- va Paktı'na üye olmalıdır. Gorbaçov, bu ko- nuda kararlılığını göstermek için geçen haf- ta yaptığı açıklamada Almanya sorununa uy- gun bir formül bulunamazsa, Avrupa'da kon- vansiyonel kuvvet indirimi müzakerelerini (AKKUM) tıkayabileceğini bildirdi. Böylece konvansiyonel silah indirimi görüşmelerinin yazgısı ansızın Almanya sorununa bağlan- mış oldu. Sovyet lideri bu hafta çıkan "Tıme" dergisine verdiği demeçte Avrupa'da yeni güvenlik düzenlemelerinde NATO'nun ön- der rolü oynamasının Sovyetler Birliği tara- fından hiçbir zaman kabul edilemeyeceğinı söyledi ve birleşik Almanya'nın NATO üye- si olmasına karşı çıktıklarını yineledi. Başkan Bush ise geçen hafta Sovyet televizyonuna verdiği demeçte "Zirvede, Almanya'nın NA- TO üyeliği konusunda Gorbaçov'u ikna etme- yi umduğunu" belirtti. Ancak bu demeçten sonra Amerikan televizyonuna açıklama ya- pan Bush, Almanya konusunda anlaşmaya varmanın "biraz zaman alabileceğini" söy- ledi. Başka bir deyişle ABD Başkanı, Mos- kova'nın iki Almanya'nın hızla birleşmesini engelleyebileceğini ima etmiş oldu. Sovyetler Birliği isterse bunu gerçekleşti- rebilecek konumdadır. Çünkü Doğu Alman- ya'daki 380 bin Sovyet askerinin tek yanlı in- dirimi iki hafta önce Moskova tarafından dur- durulmuştur. Gorbaçov'un bu kuvvetleri elin- de 'bir koz" olarak tutmak istediği anlaşılı- yor. Şimdiye dek yapılan ABD-Sovyet zirvele- rine iki süper güç, üç aşağı beş yukarı eşit koşullarda ya da eşit statülerde katılmışlar- dı. Ancak bu kez durum çok değişiktir. Baş- kan Bush, masaya tartışılmaz bir üstünlük- le oturuyor. Mihail Gorbaçov,Washington'a tarihinin en derin ekonomik bunalımını ge- çirmekte olan, ciddi bir parçalanma tehlike- si ile karşı karşıya bulunan bir ülkenin lideri olarak geliyor. Sovyetler Birliği artık sadece askeri bir süper güçtür. Doğu Avrupa'daki son gelişmelerie o imaj da yıpranmış durum- dadır. Ama ne ilginçtir ki ABD'nin çıkan, Gorba- çov'un bu güçsüz durumundan yarartanıp daha fazla ödün koparmakta değil aksine Sovyet liderini daha fazla yıpratmamaktadır. Washington zirvesinden büyük ödünler vermiş olarak dönen bir Gorbaçov'un siya- sal geieceği büsbütün tehlikeye girer. Bu da ne ABD'nin, ne de Batı Avrupa'nın işine ge- lir. Kimbilir, Gorbaçov'un süper zirvede en önemli kozlarından biri de belki budur. DemireFderi Sabancı'ya veryansın ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) — lşadamı Sakıp Sabancf nın "erken seçime gerek olmadığı" ve "ANAP'ın hâlâ sağın en guçlü partisi olduğu" yolundakı değer- lendirmelerine DYP lideri Siiley- man Demirel sert tepki gösterdi. "Lastik fabrikatörii" diye söz et- tiği Sabancı'nın ANAP Genel Başkanlığı'na soyunabileceğini belirten Demirel, "Bundan son- ra bu sayın fabrikatörii sadece fabrikatör olarak değil, aynı za- manda siyasetçi olarak da karşı- mıza aldıgımızı beyan ederim" dedi. Süleyman Demirel dun DYP grup toplantısmda yaptığı konuş- mada, Sabancı'nın "ANAP dirilir" şeklindeki sözlerine, DYP'nin üzüntüye kapıldığını be- lirterek Sabancı'ya "Hadi gel, di- rilt bakalım bu öliiyii, hadi.." çağrısı yaptı. Demirel sozlerini şöyle sürdürdu: "Sayın lastik fabrikatörii zan- Oncekî T G u 0 MERAL K Z E U TAMER T Y 1 L c E 1 (Baftara/ı 13. Sayfada) ayında da hiç konuşulmayan tele- fona 126 bin lira fatura gelmez mi? Nereye başvurduysam, yine eli boş döndüm ve çaresiz o fatu- rayı da ödedim ve mecburen tele- fonumu kapattırmak zorunda kaldım. Şuna inanıyorum ki be- nim telefon konuşmam olmadığı halde bana bu parayı ödettiler. Bi- zim gibi 260 bin lira aylık alan bir insan bunun 226 bin lirasını PTT'ye öderse, bir ay boyu aç mı kalacak? Sorunumu halledeceği- nize inanıyorum" Ankaralı okurumuz Saniye Öz- san'ın Orhan Hantal'a yazdığı rnektup ise şöyle: "Ben her ne kadar sizinki gibi astronomik faturalarla karşılaş- madıysam da yine de fazla ödedi- ğimi sanıyorum. Biz karı - koca bütün gün evde olmuyonız. Bazı günler hiç tele- fonla görüşmüyoruz, ama yine de ayda 40 bin lirayla 90 bin lira ara- sında telefon faturası ödüyoruz. Bu durum için PTT'ye başvurma- yı çok düşündüm, ama karşılaşa- cağım cevaplan tahmin ettiğim için vazgeçtim. Çünkü siz de bili- yorsunuz, Türkiye'de elektrik, su, havagazı, telefon faturalanyla uğ- raşmak bir yana, yeni taşındığınız eve bunlan bağlatmak bile başlı başına bir sorundur. Ve bu işlem- ler sırasında sinirlenmemeniz im- kânsızdır. Kısacası sizin bu konu- da harcayacağınız çabanın, zor durumda olan ve haksızlığa uğra- yanlara çıkış yolu olacağını umu- yor ve başarılar diliyorum. Dd DGM savcısı için soruşturma hazırhğı Nufus hüviyet cüzdanımı kaybettim. Hükumsüzdür. SERAP AKGÜN Haber Merkezi — Adalet Ba- kanlığı'mn, "kripto davası" ne- deniyle Ankara DGM Başsavcısı Nusrel Demiral ve Savcı Ülkü Coşknn hakkında ortaya atılan savlan araştırmak uzere bir soruş- turma hazırhğı içinde olduğu öğ- renildi. Hasan Celal Güzel yanlı- sı ANAP'lı milletvekillerince ha- zırlanan Meclis aıaştırma önerge- sinin bu yasama yılı içinde görü- şülmesi olanaksızlaştı. ANAP Grup Başkanvekili Yasin Boz- kurt. "Önergenin öocelikle görii- şiilmesine gerek yok" dedi. Özal-Bush göruşme tutanakla- nnı yayınüadığı için hakkında 15 yıla kadar hapis istemiyle dava açılan Güneş gazetesi eski Yazı- işleri Müdürii Akv Er'in yargılan- masına da dün Istanbul'da devam edildi. Er, ifadesinde "devlel sır- nnı ıçıklama" suçlamasını kabul etmedi. Duruşma, Ankara DGM'den istenen cevabın beklen- mesi için ileri bir tarihe ertelendi. Adalet Bakanlığı'nca hazırlık- lan surdürülen soruşturma çerçe- vesinde, "kripto davası" nedeniy- le Ankara DGM savcıları hakkın- da ortaya atılan iddialann doğru- luk dereceleri ile aynca davanın soruşturmasının yapılmasında herhangi bir usulsüzlük olup ol- madığının arastırılacağı öğrenildi. Bu konuda gerekli ön inceleme- lerin yapılmasının ardından, elde edilecek bulguların ciddi olup ol- mamasına göre Hâkimler ve Sav- cılar Yüksek Kurulu'nun verece- ği soruşturma izni üzerine Demi- ral ve Coşkun hakkında ifadele- rinin de alınacağı asıl soruşturma- yageçileceği kaydedildi. Soruştur- ma izninin çıkması halinde görev- lendinlecek adalet rnüfettişi y^ ^a Ankara'da görev yapan kıdemli bir Cumhuriyet Savcısı'nın, De- miral ve Coşkun'a ilişkin ortaya atılan savlar konusunda davanın taraflanmn görüşlerine de başvu- racağı belirlendı. Bu konuda soruşturma izninin verilmesi halinde Nusret Demiral hakkında 8. soruşturma açılmış olacak. Bundan önce yapılan şi- kâyetler üzerine başlatılan 7 ayn soruşturma halen Adalet Bakan- lığı bünyesinde süriiyor. Bu soru» turmalara ilişkin bugüne kadar herhangi bir işlem yapılmaması da dikkat çekiyor. ANAP grup başkanvekilleri- nin, kripto davası ile ilgili Meclis araştırmasım bu yasama yılı için- de TBMM'de görüşmek üzere herhangi bir girişimde bulunma- yacaklan öğrenildi. ANAP Grup başkanvekillerinden Yasin Boz- kurt, söz konusu önergeyi grup yönetim kurulundan geçirdikleri- ni belirterek, "Ancak öncdikle TBMM Genel Kurulu'nda görii- şülmesine gerek yok" dedi. (Baştarafı 1. Sayfada) teyle katılan DYP Genel Başkanı Sü- leyman Demirel ise "açıklama- dan" habersiz olarak Sabancf yı yanına çağırdı, sanlıp opuştuler ve bir süre sohbet ettiler. Bu ara- da. gazetecilere poz vermeyi de unutmadılar. Bu arada TÜSİAD Başkanı Cem Boyner'in Demirel"- in yanında görülmemeye özen gösterdi|i gözlendi. Sonraki gün Sabancı'nın sozleri gazetelerde yer alınca Demirel'in sert tepki gösterdiği saatlerde Sabancı da Yüksek Istişare Konseyi'nde, Koç ve Eczacıbaşı'ndan sonra uçuncu kişi olarak "onur başkanhğına" seçildi. Sabancı toplantının bası- na kapalı bolümünde dışarı çık- tığı bir sırada gazetecilere yaka- landı ve bu konudaki sorulannı yanıtladı. Sabancı şunlan söyle- di: "Ben bir zamanlar, şimdiki bir bakanın no no tişortleri giyerek ortalıkta bağırdığı bir dönemde 'yes yes' diye bağırthm. O zaraa- nın koşullan onu gerektirmişti. Ben o zaman olduğu gibi bu söz- leri bir tarafı korumak için söv- lemedim. Yüreğimden gelenleri söylüyorum." Sabancı, ANAP'ın "büyük- lügü" konusunda da "yaptık- larun" ve "yapamadıklanm" iki ayTi havuzda topladı. Yapılanla- rın iyi işler olduğunu belirten Sa- bancı, başanlamayanlar için de "Batıyonız batryoruz demenin bir fayda vermedigini ve başka ülke- leri ilgilendirmediğini" dile getir- di. Daha sonra yeniden toplantı- ya katılan Sabancı, öğle yemeği- ni de Başbakan Yıldırım Akbu- lut'la aynı masada yedi. netmiş ki ANAP patlak lastik, ona bir yama yapıştınrsın, ondan sonra devam edersin. Belki Ja- ponya'dan uzmanlar getirmek su- rerivle lastik tşini halletmek müm- kündür de, bu ölmıiş bir siyasi parti dediği... Bakın. 'ANAP dirilebilir' diyor. Dirilebilecegini görmek için evvela öldnğünü ka- bul etmek lazım. Ancak bu, las- tikte olur diyorum ben. Dünyamn neresinden uzman getirse bu öl- müş ANAP'ı diriltmesi mümkün degildir. Bu öyledir diye de ber- kesin 'Efendim özel teşebbüs gü- cü acaba ne yapüğını biliyor mu?' diye bir havaya sokulmaması la- zımdır. Bundan alınganlıga gir- meye gerek yok. Belki, ANAP Genel Başkanlı- ğı açılacaktır önümüzdeki zaman içinde. Oraya mı oynayacaktır sa- yın fabrikatör, bilemiyonız. Siya- set herkese açık olduğuna gore bundan sonra bu sayın fabrikatö- rii, sadece fabrikatör olarak de- ğil, aynı zamanda bir siyasetçi olarak da karşımıza aldıgımızı be- yan ederim. Hadi gel, dirilt baka- lım bu ölüyü hadi.. Soyledigi şeyin söylediği camia tarafından önemsendigini biimi- yonun. Ama nedense bizim arka- daştanmız alınganlıga girmişler. Belki bunlan soylemeye hacet yoknı, ama madem bugiin taş atılmışlır.. Sağın en güçlü partisi falan diye, acaba ıteye dayana- rak? Nereden almış bu gücü diye düşünuyonım. Bunu üzüntüyle karşıladım. Her tarafa dost ola- rak, her tarafla diyaloğa açık ola- rak gidecek insanlann birini met- aederken, diger larafı incitmeye hakkı yoktur. İşadamı olarak akıllı bir hareket de degildir." Demirel daha sonra Anadolu'- da çalıkucağı diye bir deyim oldu- ğunu anımsattı ve bunun, çalıla- rın sapları aynı tarafa gelmesi bi- çiminde yapılan bir çalı demeti ol- duğunu anlattı. Bu çalı demetini ayırmanın mümkün olmadığını belirten Demirel, "Açıklıkla söy- lüyorum, o gün gelsin bu ANAP ve etrafında olanlann tümünü ça- lıkucağı yapmazsak biz bir daha bu ülkenin sokaklannda dolaşma- yw" diye konuştu. Demirel, bugün iki Türkiye ol- duğunu, bunlardan birini "lastik fabrikatöriinün temsil ettiği pem- be Türkiye", birini de "kendile- rinin temsil ettiği inleyen Türkiye" diye tanımladı. Hafta sonu 51 yerde yapılacak belediye seçimlerine de değinen Demirel, bu yörelerdeki halka Başbakan imzalı mektuplar gön- derildiğini belirterek halka vine- şantaj yapıldığını söyledi. "Bu bölücülüktür. Bölücülüge karşı suskunluğu da hayretle karşıla- maktayım" diye konuşan Demi- rel, "Bu bir genel seçim olsaydı millet şamarını 26 Mart'tan çok daha hızlı vunır. Halkımız bun- lara kanmamalıdır. Cesaret alır- larsa 7 senedir idare ettikleri şe- kilde edeceklerdir. Bunda vebal vardır" dedi. Demirel, TOBB Genel Kuru- lu'nda söylediği "Atı arabanın öniine koşun" sözlerine, Başbakan Yıldınm Akbulut'un, "Arabayı at değil, inançlı insanlar çeker" yamtını verdiğini de anımsatarak şunlan söyledi: "Başbakan araba ile çek-ceki kanştırıyor. Araba ile çek-çeki kanştıranın refah vaadini gulünç bulurum. Aklı sıra bu gönderdik- leri mektuplarla birtakım adam- ları kandırmaya çalışacaklar. BM çeşit yalan vesikalannı çok gör- duk. Yalnız bunlann altında im- zası olanlar Çankaya'ya çıkıyor. Şimdi Çankaya boş değil, baka- lım Sayın Akbulut nereye gide- cek?" Yeltsin bu kez kazandı İHALE İLANI Sendikamızın 357.000.000.- TL. keşif bedelli Kütahya'da yapıla- cak olan Kütahya ve Havalisi Şubesi Hizmet Binası inşaatı, kapalı zarf usulU ile ihale edilecektir. Işin ihalesi 18 Haziran 1990 günü saat 15.00'te olup yeterlilik için son müracaat tarihi 11 Haziran 1990 günü saat 16.00'dır. lsteklilerin Sendikamız Başkanlığı'na (Strazburg Cad. No: 7 Sıhhiye-Ankara) müracaatları ilanen bildirilir. Tel: 231 73 55 - 56 Nol: Sendikamız 2886 sayılı yasaya Ubi degildir. TÜRKtYE MADEN İŞÇİLERİ SENDİKAS1 GENEL BAŞKANLIĞI (Baştarafı 1. Sayfada) karşı beslediği kişisel duygularını işine karıştırınayacağını belirtti. Rusya Federasyonu Halk Tem- silcileri Kongresi'nde dün yapılan oylamada Boris Ydtsin ve Gorba- çov'un desteklediği Aleksander Vlasov çekiştiler. 1060 üyeli Halk Temsilcileri KongTesi'nde daha sonra yapılan oylamada, Yeltsin 535 oy, Vlasov da 467 oy aldılar. İlk iki tur oylamada, Gorba- çov'un politikalarını destekleyen Alexander Vlasov'un çekilmesi yüzünden, SBKP'nin muhafaza- kâr kanadından Ivan Polozkov'- la çekişen Yeltsin, daha sonra Vlasov'un aday olrnası ve Poloz- kov'un çekilmesine karşm, oy sa- yısını arttırmayı başardı. Mosko- va'daki siyasi gözlemciler, Gorba- çov'un, yakın bir adamı olarak gördüğu Vlasov'a, ilk turlarda çe- kilmesini bildirmesinin arkasında, Kongre'deki oylama tablosunun ortaya çıkmasını bekleme isteği- nin bulunduğunu kaydediyorlar. Gözlemciler, Gorbaçov'un, Yeltsin'in ilk iki turda çoğunluğu sağlayamamasından cesaret ala- rak, ikinci turda, kendi politika- larıyla özdeşleştirilmiş bulunan Vlasov'un seçimi kazanabileceğini hesapladığım öne süruyorlar. AA'nın haberine göre Boris Yeltsin, bu gorevini yerine getirir- ken SSCB Başkanı Mihail Gorba- çov'a karşı beslediği "kişisel duy- gulannı işine kanştırmayacağım" söyledi. Gorbaçov ve Yeltsin'in birbirle- rine büyük bir düşmanlık besle- dikleri söyleniyor. Boris Yeltsin, 1987 yılında, Gorbaçov'un re- formlannı eleştirdiği için SBKP Moskova Örgütü BaşkanlığYndan ve Politbüro aday üyeliğinden ih- raç edilmişti. Yeltsin, seçildikten sonra Inter- faks Ajansı'na verdiği demeçte, Gorbaçov'un önerisiyle ihraç edil- mesine karşıhk itibannın iadesini isteyip istemeyeceği konusundaki bir soruya yamt olarak "Bugün- ku sonuçtan sonra artık önemli değil" dedi. Boris Yeltsin, Sovyet Komünist Partisi'nin üyesi olarak kalıp kal- mayacağı yolundaki bir soruyu yanıtlarken ise bunu temmuz ayında yapılacak SBKP'nin 28. Kongresi'nin belirleyeceğini bildir- di. Bu arada, Kanada'da bulunan Mihail Gorbaçov, Yeltsin'in dev- let başkanı seçilmesinden "biraz kaygı duyduğunu" söyledi. Halk Temsilcileri Meclisi'ndeki çatış- maların sorunların çözülmesinde olumsuz etki yaptığını belirten Gorbaçov, "lşbirliğine gerek var- dı, bunun yerine tartışma ve ça- tışma oldu" dedi. G O Z L E M UĞURMUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) üyelerinden Prof. Bûlent Nuri Esen'e başvurarak kendisini sa- vunmasını ister. .»Prof. Esen, Menderes'in savunmasını almaz. O gûnlerde devrik Cumhurbaskanı Celal Bayar'ın ölüm ce- zasına çarptirılmasına engel görûlen Ceza Yasası'nın, 65 ya-( şını geçirenlere ölüm cezası verilemeyeceğine ilişkin 56. mad- desi, aralarında Ord. Prof. Sulhı Dönmezer ve Prof. Sahir Er- man'ın bulundukları öğretim üyeleri tarafından hazırlanan ge- rekçeyle kaldırıldı. Prof. Dr. Tahir Taner, bu öneriye şu sözlerle karşı çıktı: — Ben tarihten korkanm... Hukukçular arasmda "makabline şâmil kanun" olarak nite- lenen "sanık zararına sonuç doğuracak yasalann geçmişe at- kili olmamaları" ilkesi "tarihten korkmayan" bu öğretim üyeleri- nin aracılığı ile yok edilmişti... Aynı öğretim üyeleri, Yüksek Adalet Divanı kararlarına ge- rekçe olacak yabancı kaynakları hazırlamış ve sunmuş değil- ler miydi? Arşivimizdeki bir başka belge, Ankara Barosu avukatlarının "Sakıt ikHöar suçlulannın müdafiliklennin alınmaması" konusun- da, baro başkanhğına verilen bir dilekçenin altındaki imzaları kapsıyor. "Birkimse mahkûm oluncaya kadar masumdurf' Bu, evren- sel nitelikte bir hukuk güvencesidir. Bu ilkeye "masumluk karinesi" denir. DP bakanları ve milletvekilleri, bu dilekçenin verildiği gûnlerde Suçlu" değil, "sanık"\ır\aı. Dilekçe sahibi avu- katlar, hukuk fakülteleri birinci sınıflarında okutulan bu ilkeyi görmezlikten geliyorlardı. 28 Haziran 1960 tarihli bu başvuru dilekçesinin altında 171 avukatın imzası bulunuyor. Bu avukatlardan biri Tuğrul Toklucu'dur. Toklucu, "mobitya yolsuzluğu" davasmda Süleyman Demirel'in yeğeni Yahya De- mirel'in avukathğını yapmıştır. Bir başka imza, Dr. Kemal Dal 1 dır. Dilekçede 17 sıradaki imza sahibi Prof. Dr. Kemal Dal, 12 Eylül döneminde 82 Anayasası'nı hazırlayan Danışma Meclisi Anayasa Komisyonu üyesidir... 45. sırada dilekçeye imza kc- yan sonra da Baronun cevap şeklinden tatmin olduğumdan imzamı geri alıyonım" notu düsen Şadi Pehlivanoğlu da AP mil- letvekili ve ANAP'ın eski Genel Başkan Yardımcısı'dır. Peki ya Yassıada mahkemelerindeki ünlü "örtûlü ödenek da- vas/"nın bilirkişisi kimdir? Menderes'in kefenini bayrak yapan DYP'nin eski milletve- killerinden Prof. Dr. Cafer Tayyar Sadıklar! 1961 yılında 21 ekim ve 9 şubat gizli cunta toplantılarında "TBMM"nin feshini" kararlaştıran cuntanın üyesi Kur. Albay Ve- cihi Akın da "emekli orgeneral" olarak DYP saftarına katılan- lardandır. 27 Mayıs'ın cunta üyesi Hava Kur. Albay Emin Alpkaya da "Eski Hava Kuvvetleri Komutanı" kimlik kartı ile 12 Eylül önce- sinde soluğu AP Genel Merkezi'nde alanlardandır. Aralarında Kenan Evren, Nurettin Ersin, Tahsin Şahinkaya ve Sedat Celasun'un da bulundukları generaller de yıllarca her 27 Mayıs günü, kılıçlarını takıp tören giysileri ile Genelkunnay Başkanhğı ile orduevlerinde "tebrikleri kabul" ettiler: Başba- kan Demirel ve Başbakan Ecevit ile "tebrik ve teşekkür telgraf- lan teati" ettiler! Bugün hepsi, el ele vererek 27 Mayıs'a karşı olduklannı açık- lıyorlar. O gûnlerde sık sık "27 Mayıs, hiçbir sahsa ve hiçbir zümreye karşı yapılmamıştır" denirdi. O gûnlerde yadırganan bu sözün ne kadar doğru olduğu yıllar sonra da olsa anlaşılıyor. 27 Mayıs, "Hiçbir sahsa, hiçbir zümreye karşı" değil, yal- nızca "sabaha karşı" da yapılmamıştır. Oyle değil mi beyler, paşalar... Öyle değil mi? Her 27 Ma- yıs'ta giyilen merasim üniformaları ve bellere takılan kılıçlar; öyle değil mi? Öyle değil mi; 27 Mayıs'ı alkışlayan, destekleyen kalemler, rotatifler, bobinler; öyle değil mi? Öyle değil mi; 'ietvacı öğretim üyeleri" ve "Bunlann davalan alınmasın" diye dilekçeler yazan avukatlar, cübbeler ve adalet terazileri; öyle değil mi? Öyle değil mi; cuntalar, cuntacılar. Edilen yeminler, imzala- nan gizli protokoller... Öyle değil mi? Kadınlar koca izni(Baştarafı 1. Sayfada) deizmir'de nisan ayında bir bo- sanma davasıyla gündeme gelmiş. Hatice Albayrak adlı kadımn bo- şanmak istemesi üzerine, kocası eşine daha önce verdiği çalışma iz- nini geri altnıştı. Davanın uzun sürmesi nedeniyle boşanmak iste- diği kocasından ayrı yaşamaya başlayan Albayrak, geçim sıkın- tısına düşmüş, bunun Üzerine avukatlan müvekkillerinin çalışa- bilmesini mahkemeden talep et- menin yanı sıra Medeni Kanun'- un 159. maddesinin anayasaya aykırı olduğunu öne sürerek ko- nunun Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesini istemişlerdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle