Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 30 MA YIS 1990
ÖzaPa Açık Mektup
Bugünkü siyasal boşluk ve belirsizliğin, özellikle şahsınızın yöresinde
somutlaşan rahatsızhğın temelinde, makama seçilişinizde,
demokrasinin temeli olan çoğunluk desteğinden yoksun, tükenmeye
yüz tutmuş, kaderini sizinki ile bir gören ve bu yüzden size bağımlı
parlamento çoğunluğuna kendinizi empoze etmenizin, halkın çok açık
biçimde değişmiş eğilimine saygı göstermemenizin tersliği ve yanlışlığı
yatmaktadır. Biçim olarak değil, fakat öz olarak çok büyük bir hata bu.
Prof. Dr. A L İ G İ T M E Z ODTÜ tktisadi ve İdari Bilimler Fakültesu
Sayın Özal;
öncelikle, açıkça belirtmek istediğim birkaç nok-
ta ile başlamalıyıtn bu açık mektuba. llki, şahsını-
za bağlı olmamak koşuluyla, işgal ettiğinız maka-
ma karşı tartışmasız ve içten saygılı olduğum. Ikin-
cisi, daha çok şahsınızda somutlaşan, kimlik ka-
zanan siyasal anlayış ve uygulamalannıza (demok-
ratik ölçüler içinde saygı duymakla birlikte) hiç tni
hiç sempati duymadığım, bu yaklaşımdaki "insan"
yüzünün yokluğundan dolayı son derece rahatsız
olduğum, siyasal aniamda sizin karsııuzda bulun-
duğum. Üçünciisü de, siyasal eğılim ve belü hoyrat
uygulamalannıza karşı olmakla birlikte, kişi ola-
rak yadsınamaz değeriniz ve öneminize duyduğum
takdir duygusu.
Ancak, bu mektupta dile getirmeye çalıstığım dü-
şüncelerimle değerlendinnelerimin, siyasal eğüimim
ve tercihimle de, size karşı olan tutumumla da hiç
ilgisi olmadığını bütün içtenliğimle belirtmek ıste-
rim. Buradaki duşünce ve değerlendirmelerim, salt
tıkanmaya yuz tutmuş "devlet başkanlığı" işlevle-
ri, bu işlevlerdekı ukanmanın doğurabilecegi sonuç-
lann irdelenmesi ile ilgili. tnanın, salt makamın iş-
levlerinin tıkanması, tepede boşluk yaratılması ile
ilgili; size karşı olmam, siyasal anlayışınıza sempati
duymamamla ilgili değıl!
Çankaya bunalımı
Sayın Özal;
Bu açık mektupta, Çankaya'ya çıkışınız ve son-
raki uygulamalarınızla yaratılan bunalımla ilgili
"gecikmiş bir değerlendirme" yapmak ıstemıyonım.
Ne oy tabanı tukenmiş partinizın zorunlu desteği
ile (ve birlikte çalışmak zorunda olduğunuz siya-
sal güçlere rağmen) makama geldığıniz; ne "yansız"
ve "birleştirici" hakem durumunda olmanız gere-
kirken yanlılığın ve karşıtlan dışlayıcılığın bir sım-
gesi olarak bu göreve "çıkmanız"; ne geldiğiniz ve
"yansız" olması gereken makamı gızleme ("zeva-
hiri kurtarma") gereğı bile duymadan hükümetin
bir uzantısı olarak değışıırmenız ve ne de kişısel
inatçılık, hırçınlık ve gerilim yaratıcılığınızla ilgili
tartışmalara gıreceğim. Bunun yerıne, (a) şu anda
"yetki"lerini en geniş aniamda kullandığınız ma-
kamın yetkiye paralel "sorumluluk"lannın sizce ye-
rine getirilmemesinin; (b) "tek adam" yönetımıne
yönelınmesiyle Cumhurbaşkanlığı, hukumet ve ya-
samanm (TBMM) işlevlerinin kilitlenmesinin; (c)
yetki aşımı sonucu işle\siz bırakılan "devlet" ay-
gıtlarımn doğurabileceği sorunlar ve bunların ge-
lecekte ulaşabileceği boyutlara ilişkın kısa bir de-
ğerlendirmeye gireceğım. Böylece de makamı elde
ediş ve kullanış biçiminıze bağlı olarak yaratılan
"sorunlar" ve tırmandırılan "genhm"in getirebile-
ceği olumsuzluklann olası sonuçlarına yalnızca dik-
kat çekeceğim.
Sayın özal;
Kabul edersiniz ki, bugunku siyasal boşluk ve be-
lirsizliğin, özellikle şahsınızın yöresinde somutlaşan
• rahatsızlığın temelinde, makama seçilişinizde, de-
mokrasinin temeb olan çogunluk desteğinden yok-
sun, tükenmeye yuz tutmuş, kaderini sizinki ile bir
gören ve bu yüzden size bağımlı parlamento çoğun-
luğuna kendinizi empoze etmenizin, halkın çok açık
biçimde değişmiş eğilimine saygı göstermemenizin
tersliği ve yanlışlığı yatmaktadır. Biçim olarak bel-
ki değil, fakat öz olarak çok büyük bir hata bu; be-
delinin de ağır karşılanması kaçınılmazdır: Sonra-
ki sizi dışlayan, yoksayan tutumlann, özdeki bu ha-
tanın ve akıldışılığın sonucu olduğu çok açık. Bu-
nu kabul etmelisiniz! Kaldı ki (ve Ustttne üstlük),
halkın somut eğilimine karşı ve tartışmalı olarak
yerleştiğiniz makamda da bağışlanmaz bu hatayı
unutturacak bir tek davranış göstermediniz. Bunun
yerıne, halka ve tum demokrasi guçlerine ragmen
tırmandığınız Çankaya'nın hemen ardından, hane-
dan gösterilerini andırır cuma cemaatleri ve mey-
dan okuyuşlarla ekilen gerilimin tohumlannı filiz-
lendırdiniz. Kısa zamanda da hükumeti ve parla-
mentoyu etkisizleştiren, kilitleyen, yurttaşlar arasın-
da ikiliğı körükleyen hırçın tavırlarla gerilimi tır-
mandırmayı başardınız. Tepede bir inatlasma ve güç
gösterisi kısır döngüsünun çekiciliğine kaptırdımz
kendinizi.
Ve bugun görulen, gözlenen (eskilerın deyimiyle
"manzara-i umumiye") şu: Biraz darbecı mantığı
ve kesin uzlaşmaz tavırla tırmandığınız Çankaya1
da, yalnız sorunlara etkılı çözum getiremeyen yet-
kdı bir yetkisiz değil, bundan da öte, ülkemn en baş-
ta gelen sorunu durumundasınız. Gerçek şu ki, yal-
nız ülkenin değil, fakat sizı oylanyla desteklemiş
kitlelenn, sizi yerımzde tutan partinizın ve gerçek-
ten başı olduğunuz hükümetin de baş ve acil çö-
zum bekleyen "sorun"u durumundasınız.
Masum ve en zararsız zararlar
Sayın Özal; '
Kabul edersiniz ki, makamın hükümet ve parti
başkanlığından en belirgin farkı, tartışmanın, uz-
laşmazlığın dışında, ötesinde ve üstünde olmasıdır;
böyle kalmasırun zorunlu olmasıdır. Biçimsel "meş-
ruiyet"ın dışında, demokrasinin özüne ilişkin bir
ozellik bu. Makam, ancak üzerinde uzlaşılan kim-
se olmanızla, bırleştiriciliğinızin, hakemlığinizin tar-
tışılmaz olmasıyla ışlevini yerine getirirdi. Bu nite-
lık, biçimsel "seçilme" ya da "meşruiyet"le ilgili de-
ğil; "kabul edilırlik" ile "temsil yeteneği" ile ilgili.
Bundan, hukümet başkanlığından farklı olarak,
devlet başkanını "otorite" yapan, farklı siyasal güç-
lerin onun birleştiriciliğini, hakemliğini kabul et-
meleri, "otonte"yi tanıma konusunda uzlaşmala-
ndır. Başkanın işlevi, bu kabul edış derecesine, ken-
disine hakem gözüyle bakılış derecesine bağlı. Var-
lığı, otoritesi, hakemliği tanımadığı, kendisine baş-
vurulmadığı sürece işlevsizdir, etkisizdir, anlamsız-
dır.
1. Makam işlevsız, ışlemez durumda. Devlet Baş-
kanlığı'na seçiminizle artan hırs, inatlasma ve uz-
laşmazlığın ülkeyi getirdiği son görünumde, maka-
mın islevlerini yerine getirmediği, meşruıyetinin tar-
tışıhnası nedeniyle otoritesini kullanamaz durum-
da olduğu açık. Baslangıçta muhatap olarak jilma-
dığıruz, fakat sızin etkinizi, işlevinizi, otoritenizi be-
lirleyen farklı siyasal güçler, sizin uzlaşmazlığmız
nedeniyle sizi tanımıyor, meşruluğunuzu kabul et-
miyor, konumuzu çokca tartışmalı görüyor. Sonuçta
da size işlev vermıyor, güç vermıyor. Bu yüzden de
devlet başkanlığı işlevsiz durumda, işlemez durum-
da. Ve siz, görevinizle ilgili bır işlev yerine getire-
miyorsunuz. Size başvurulmuyor, sizden çözum ya
da hakemlik istenmiyor, sizden destek beklenmiyor.
Ve devlet başkanlığı kilitlenmiş durumda, açık bir
otorite boşluğu ve zaafiyeti var. İşlevi yerine geti-
recek birleştirici güç konurnunuz yok; devleün, bu-
lunduğunuz makama ilişkin işlevi dondurulmuş du-
rumda.
2. Ülkenin zaman ve kaynak kaybına neden olun-
makta. Tepedeki kilitlenme ve yaratılan boşluk so-
nucu, ülke sorunlanna gelebilecek çözumler erte-
lenmekte, ulke zaman kaybetmekte. Makamın iş-
levlerinin yerine getirilmemesi ise, makam için ay-
rılan devlet ödeneklerinin boş yere kullarulmasına,
gereksiz giderlere neden olmakta. Yerine geürilme-
yen işlevler ıçin yapılan harcamalar, bir tur "hak-
sız iktısap" konusu olmakta. öte yandan, devlet
başkanlığı harcama kalemleri arasmda "gölge
başbakanlık" hizmetleri için ayrı bir ödenek de bu-
lunmamakta.
3- Ülkeye zarar açılmakta. Yalnız devlet başkan-
lığı islevlerini yerine getirmemeniz değil ulkeye açı-
lan zarar; işleviniz dışındaki mudahale ve partiniz
üzerindekı otoritenizle parlamentoyu ve iktidan, da-
hası, tüm siyasal sistemi kilitlemiş durumdasıruz.
Bu aniamda, devlet çarkının dönmediği, hüküme-
tin dağınıklığa düştüğu, ülkede derin bir "otorite
bunalımı" yaşandığı çok açık olarak ve her durum-
da görulmekte, ızlenmekte
4. Halk inançsızhğa ıtilmekte, gerilim yaratılmak-
ta. Dahası, tükenmeye yüz tutmuş bir yönetimin
"halka rağmen" yönetimini pervasızca ve inatla sur-
durmesi, geniş kitlelenn demokrasiye, kendi katı-
lım guçlerine ve "devlet"e olan inançlannı hızla yıp-
ratmakta, aşındırmakta. Kitlelerde çaresizlik, güç-
süzlük, umutsuzluk ve sisteme yabancılaşma duyu-
mu yaratılmakta, inançlar sarsılmakta, zaafa uğ-
ratılmakta. Buna bağlı olarak da ulkede siyasal ge-
rilim artmakta, patlamaya dönüşme eğilimi göster-
mekte. Ve bunalımla gerilim giderek tırmanmakta,
yangın kapıya yaklaşmakta.
Yanlış kabuller
Sayın özal;
lutumunuza temel olan, yön veren belli bazı yan-
hş kabullerin etkisindc olduğunuz anlaşılıyor. Hem
mantık hem yasal hem de politik gerçeklik açısın-
dan bir kısım yanlış temellendirilmiş kabuller. So-
runun kaynağı, bu yanlış ve temelsiz mantık olsa
gerek.
1) Devlet başkanlığını, politik bir ust aşama, bir
politik terfi makamı olarak görduğunuz anlaşılıyor:
Başanlı bir burokrat/teknokrat -politikacılık - baş-
bakanlık - ve sonunda devlet başkanlığı. Aynı hırsla,
inatla ve kararlıhkla tırmanılan bir merdivenın son
basamağı.
(a) Polıtikada başarı, hırsla, inatla, biraz da hır-
çınhkla, kavgacıhkla elde edilir. Hırs, inat, hırçın-
lık, günümüzdeki yanşma toplumunda geçerli, ba-
şanda gereklı özellikler. Bir politıkacı, hele başa oy-
nayan bir politikacı için doğru olmasa da vazgeçil-
mez bu özellikler. Sizin gibı haşanlı, toparlayıcı bir
liderde de bu özelliklerın faziasıyla var olması do-
ğal.
Ne var ki, devlet başkanlığı, bu yarışmacı kişilik
özelliklerini aşmayı, bunların çoğundan arınmayı,
onların uzennde olmayı gerektirir. Yansız, hoşgö-
rulu, uzlaşmacı, birleştirici bir hakem durumunda-
dır devlet başkanı. Hırstan, hırçınlıktan, kavgacı-
lıktan uzak.
Siz hâlâ hırslı, hırçın, kavgacı bir parti başkanı
tutumundasınız. Ve geçmişte geçerli bu özellikleri-
nizle siz, yansız, uzlaşmacı, birleştirici bir hakem
rolünu yurutemiyor görünuyorsunuz. Önceki rolu-
nüzde geçerli yarışmacı, hırslı, kavgacı özellikleri-
nizle yeni rolünuz bağdaşmamakta, fakat siz inat-
la ve inatlaşarak onlan korumaktasınız.
(b) Partilı, parti ya da hükümet başkanımn
"yansız" olması beklenmez. Karşıtları ile de uzlaş-
mak durumunda değildir. Varlığı ve başarısı da kar-
şıtlarından farklı, özgün ve inatla yurütülen poli-
tik anlayışına bağlı. Partilı, parti başkanı, hükümet
başkanı "taraf'tır çünkü; işlevi taraf olmakla ger-
çekleşir.
Devlet başkammn işlevi ise, "taraf" olmamak-
tır, hiçbir siyasi görüşe "karşıt" olmamaktır, hiç-
bir durumda "uzlaşmaz" olmamaktır.
Gücü de üzerinde "uzlaşümış", tarafsızlığına ina-
nılmış, hakemliğine başvurulur, "tartışmasız" ol-
masından gelir.
Parti başkanlığı alışkanlıgınızla, eski partiniz dı-
şındaki partıleri hâlâ "karşıt" olarak, "taraF' ola-
rak görmekte, onlara rağmen onların "hakem'M ol-
mayı denemektesiniz. Baslangıçta sizin hakemliği-
nizi kabul etmesi gerekenlere rakip gözüyle baktı-
nız, onlara rağmen kendinizi onların hakemi ilan
ettinız; yine de devam ediyorsunuz karşıt olarak gör-
duklerinizin, sizin hakemliğinıze razı olmalarım is-
temeye. Üstelik inatlaşarak, hırçınlaşarak, zaman
zaman çokça kırıcı olarak.
Böylesi bir çelişkı ile görev yaptığınızı nasıl dü-
şünebilirsiniz, bilinmez.
2. Anayasal ve yasal gundemde devlet başkanlı-
ğınm konumu ve işlevi belirlenmiştir, sımrlanmış-
tır: Partili değıldir, taraf değildir, yurütmenin ey-
leminin içinde değildir.
(a) "Ben devlet başkanlığını böyle yaparım!"
mantığı, yetki aşımıdır, yasa ihlalidir, cuntacı man-
tığıdır. Bir kez, öyle yapamazsınız, çünkü görevi-
nizi siz belirleyemezsiniz, anayasa ve yasalar belir-
ler. Sonra, siz "öyle" yaparsanız, sizin yaptığınızı
ıstemeyen ve sizin uzlaşmak zorunda olduğunuz si-
yasi güçler de işte "böyle" yaparlar: Tanımazlar, yok
sayarlar, işlevsiz bırakırlar, yıpratırlcj-! Anayasayı,
yasaları ve yüruyen sistemi hiçe sayarak makama
(Arkaa 19. Sayfada)
PENCERE
EVET/HAYIR
OKTAYAKBAL
Öyle Şeyler Vardır ki,
Yadsınamaz! ÎO.İ
Haydi, Celal Bayar'ın kızı "27 Mayıs zorbalıktır" desin' Ne de
olsa babası cumhurbaşkanlığından ındırılip hapse tıkılmıştı. Ara-
dan otuz yil geçtığı halde bu olayın acısını unutamamış Gercı
Bayar ve aılesı 27 Mayıs'ta birkaç yıl sıkıntı çektıler, ama AP'nın
ıktıdar yıllarında eskı saltanatlarına yenıden kavuştular Mıllet-
vekılı olarak, 'zulme uğramış' Bayar'ın kızı olarak! Hele 12 Ey-
lülcülerin Bayar'a gösterdıklerı ılgiyı, olümündeki buyuk tanta-
nayı düşünursek. .
Pekı, Bülent Ecevit'e ne oluyor'' Sankı 28-29 Nisan gençlik
olaylarının, 27 Mayıs destekçılerının övgücülerınden değılmiş
gibı! Genç mılletvekilı olarak o 555 K gunlerınde 'Ulus' gazete-
sının sokak sokak dağıtılmasını, satılmasını ustlenmemış gibı
1
27 Mayıs'tan sonra da (geçen gün Uğur Mumcu'nun acıkladığı
gibi) DP ıktıdarının devrilmesinı. bu devrımı gerçekleştırenlen
'Ulus'takı sütununda goklere yuceltmemış gibı!
Kimse bu ulkede askerlerın darbeyle yönetıme el koymasını
istemez. O 1960 gunlerınde de ıstemıyordu Hıçbırimiz istemı-
yorduk. 'Vatan' gazetesındekı yazılarım ortadadır Az mı yazdık,
'paraşütle duşmesinı bılin' dıye.'bu işın sonu kotuye gıder' dıye,
az mı uyardık DP buyüklerını. Menderesı, Bayar'ı, DP grubu-
nu!.. Ecevıt de Ulus'ta böyle şeyler yazdı. Meclıs kursüsünde
de böyle sözler söyledi Ama DP ıktıdarının çılginca tutumu, İnö-
nü'yü Meclıs'ten kovmak, gençlerı ateşe tutmak, basına baskı-
yı arttırmak, Tahkikat Komısyonları kurarak terör uygulamasına
geçmek, 'tenkı! tenkil' dıye bağırmak. demokrasiden soz eden-
lerı ıçerı tıkmak
1
Bütün bunlar 1960 yılının olaylarıdır Gençlik
28-29 Nısan'da 'Kardeş kardeşı vurur mu' dıye ayaklandıysa, de-
mokrası arayışına çıktıysa. halkın buyük bölumu de gençlik baş-
kaldırısını destekledıyse, sonunda ordunun genç subayları ey-
leme geçmek zorunluluğunu duyduysa. suç kımde9
Yaşadıklarımızı, yazdıklarımızı. konuştuklarımızı yadsıyama-
yız. Ben 1960öncesınde ve sonrasında DP ıktidarının yanlış yol-
da olduğunu yazan bir gazetecıyım 27 Mayıs'ı Kemalızmin ye-
nıden canlanışı sayanlardanım Ama 27 Mayıs'tan sonraki yan-
lışlıkları, yanılgıları da eleştırmedım mı9
147 olayı, Ülkü Birlıği
tasarısı
1
Dıl ve Tarıh kurumlarını kapattırıp, akademi kurmak he-
sapları, Yassıada Mahkemesı'ndekı bırtakım yersiz davalar; 'Ba-
bıaliden gececeğız' sözlerı ve daha bırçok yanlış davranışlar en
ağır biçimde eleştırılmıştır. Ben de Ecevit de 27 Mayıs'ın gerek-
lılığını savunmuşuzdur, ama daha sonraki uygulamalara karşı
çıkmışızdır. Bütün bunlar gazete koleksıyonlarındadır. Yadsımak
neye yarar1
? Hem nıçın''
Bülent Ecevıt, Suleyman Demırel değildir Ecevıt, Demırel gi-
bı konuşamaz. Ecevıt, Demırel gibı 27 Mayıs'ı, 12 Mart ve 12 Eyliıl
ile aynı çizgıye oturtamaz. Bunu yaparsa, kendisine hiç yakış-
mayan bir 'fırsatçılık' yapmış olur Yazdıklan, söyledıklen onu suç-
lar.
İşte, Mumcu'nun koleksıyonlardan çıkartıp kamuoyuna sun-
duğu bir yazı:
"Turk mılletı ordusuyla övünmekte ne kadar haklı olduğunu
bir kere daha gördu Gerçek kahramanlığın, dürüstlük demek
olduğunu, şefkat demek olduğunu. medenıyet demek olduğu-
nu, bir kelıme ile ınsanlık demek olduğunu, kahraman ordusu-
nun dünku davranışında dunyaya bir kere daha gösterdı Türkı-
ye halkı dün sabah uyandığında güneşin ışığı ile beraber hürri-
yet aydınlığına da kavuştu. . Sağ olasın Türk ordusu" (Bülent
Ecevit).
28 Mayıs 1960'da bu satırtan yazan kişinin aradan otuz yıl geç-
tıkten sonra gazete manşetlerine geçen "27 Mayıs, 12 Mart, 12
Eyiül hep aynı" demesındekı yanlışlığı belirtmek bızlerın göre-
vidir. Yukarıdakı gibı Ecevit'ın daha pek çok yazısı vardır. 27 Mayıs
olayını öven, destekleyen.. Kışı, o kadar unutkan olmamalı, he-
le polıtıka sahnesınde bugun de etkın olmak savında ise.. Du-
rüstlükten, kendme, kendi geçmışıne saygılı kalmaktan vazgeç-
memelı...
27 Mayıs 1960'da hepımız genç yaştaydık Genç yazarlardık
Kemalıst öğretıye bağlıydık Demokrasiden, uygarlıktan yanay-
dık 27 Mayıs'ı ovdüğumuz kadar, daha sonraki tutumlan, anla-
yışları eleştırmeKten de gerı kalmadiK Butun bunlar yasandı
Bütün bunlar tanhın sayfalarında .
Evet, Bayar'ın kızı ya da DP'nın mırascısı Demırel ya da Bay
Özal, 27 Mayıs'ı kötuleyebıiır, ama Ecevıt bunu yapamaz
1. hamur kâğıda çok temiz bitirme ödevi ve tez
fotokopisi 50 TL.
Ortabahçe Cad. No: 6C
Beşiktaş 160 78 28 - 16C 65 52
DOĞAN COPY
A M E R İ K A
Kente
Ozel Fiyatla
Sizin için yepyeni
özel bir uygulama
başlatıyoruz.
Şimdi, havayolu-
nuzla Yenidünya'ya
uçmanın tam zama-
nı. Alacağınız tek
biletle. îstanbul'dan
Amerika'nın 95 kentine gidebilirsiniz.
Atlanta'dan Los Angeles'a kadar...
Yeter ki, gidiş-dönüşünüz en az 7,
en çok 21 gün içinde olsun.
Amerika'yı havayolunuzun sağla-
dığı bu imkânla keşfedin!
V
Bir Yanda Dupont;
Öte Yanda?..İşadamı Sakıp Sabancı gazetecılerı gezmeye götürmüş; yol
boyunca konuşmuşlar; Necatı Doğru, konuşmaların bam telle-
rıni çıkarmış, özeti de şöyle:
Sakıp Sabancı 't—Sağın en buyuk partısi ANAP'tır. Sen oylann
yüzde 1ffa indığine, salonlardan sokaklardan yuh sesleri geldı-
ğine bakma!. Daha seçıme ikı yıl var ANAP diritecektir. Konuş-
tuğum, danıştığım, ortaklık kurduğum buyuk şırketlerin başkan-
ları da böyle düşünüyorlar. Bir Toyota'nın, bir Duponfun başkanı-
nı yabana atmam ağam. Erken seçım gereksizdır. Turkıye ıçin sık
aralıklı seçım lukstür; ama hepten kaldıramayız; seçım 1992'de
olmaMır." (Milliyet, 29.5.1990)
Sayın Sabancı'ya dıyecek bir şey yok, işadamı işıne gelen par-
tiyı tutar, ANAP holdınglerın partısı değıl mı? Sakıp Sabancı el-
bette ANAP'ı tutacak; ışadamlanndan, holdınglerden, tekeller-
den vergı alacak bir siyasal partıyı neden ıstesin? .
Ama ANAP 12 Eylul faşızmının emanetçı partisiymiş; halkın-
yüzde 80'i ANAP'a karşıymış, demokrasiye açılmak ıçin ANAP'ın
yıkılması gerekırmış; Sayın Sabancı'nın nesine...
Sabancı doğaldır ki özçıkarını düşünür.
•
Pekı, halkın çıkarlarını kim duşunecek?
Sol parti. .
Sosyal demokrat parti
Sosyalıst parti .
Ne var kı bu kez Sabancı'ya karşı çıkan sağcı Suleyman
Demırel
— Sayın lastık fabrıkatoru (Sakıp Sabancı) zannetmış kı ANAP
patlak lastık . Ona bir yama yapıştırırsın ondan sonra devam
edersın. Belkı Japonya'dan uzmanlar getırmek suretiyle lastik işını
halletmek mümkündur de "ölmuş bir sıyası partıdır' dedığı -bakın
ANAP dmlebilır dıyor; dinlebileceğını görmek ıcın evvela öldüğü-
nü kabul etmek lazım- ANAP'ı diriltmesı mumkun değildir. Bu sa-
yın fabrıkatörü bundan sonra sadece fabrıkator olarak değıl, ay-
nı zamanda bir sıyasetçı olarak da karsımıza aldığımızı beyan ede-
rim. Hadı gel, dınlt bakalım bu oluyu Bugun ıkı Türkrye vardır,
bunlardan biri lastık fabrikatörunun temsil ettığı pembe Turkıye,
binsı de bızım temsil ettığımız ınleyen Turkıye.."
*
12 Eylül, televızyonu ışadamlannın emrıne verdı; emekçıye ka-
pattı, ANAP iktıdarı da bu düzenı sürduruyor, Sayın Sabancı da
bu olanaktan yararfanarak ekranda bol sıyaset yaptı Şımdi ken-
dinı alamıyor, noktasız vırgülsuz konuşuyor.
Ancak öyle anlaşılıyor kı sağda da yollar ayrılıyor
Bir yanda Sabancı var.
Dupont var. .
Toyota var. .
Sabancı'nın açıkça söyledığine gore Duponfun ve Toyota'nın
başkanları da ANAP'tan yana imışler, 'Daha seçıme ikı yıl var,
ANAP dirılebilır" diye düşünüyorlarmış ..
Peki, karşı yanda kım var?
Suleyman Bey politika yaşamında geçerli "tarafları" açıklıyor-
"— Bugün ıkı Türkiye vardır: Bunlardan bırı lastık fabrıkatorü-
nün temsil ettiğı pembe Turkiye, bınsı de bızım temsil ettığımız
ınleyen Türkiye.."
Sakın bu ayrımda bir yanlışlık olmasın''
Yoksa köprülerin altından akan sular SHP'yı sürükleyıp bir yer-
lere mı götürdü?
SHP nerede?
Kimbilır nerede? Belkı ışadam-
lan derneklerınde holdınglere şi-
rin görunmek ıçin el uğuşturu-
yor. "Çağdaş sosyal demokrat"
olabılmek uğruna Toyota'lara,
Dupont'lara "hulûs" çakıyor...
Kımden vergı alacağını soyle-
mekten çekinıyor; "Uslu çocuk
olur da yaramazlık etmezsem,
ışadamları benim ıktıdara gelişi-
me karşı çıkmazlar" diye dü-
şunüyor...
SHP yılgın. .
Haydı aslanım SHP, artık sen-
de konuşabilirsin, ne olur aç ağ-
zını, Suleyman Beyin de gerısın-
de kalacak değılsın ya!..
Gidiş-Dönüş Hafta İçi Özel Tarifemiz*
İstanbul-Miami 2.071.000,-TL
İstanbul-Los Angeles 2.232.000,- TL
L0NDRA, ÜKF0?D, CAHBRIDGB
B0ÜRHEMOUTH,BWQHT0K,
HASTINûS^CZTERCKESrH
DE İEÇKIN ÛILOKUUARINOAYIVZIUŞ
YADA SUTM VILINÛIUZCE 06R.ENIU
12TAKSİTTE
KOLÂYUGU
•6ENELVEHCLHNDIRLMIJ KURSLAR
• TICMll İNÛILIZCE
• TUR.IZM INGILIZCES1
•BANKACIUKINÛIUZCESİ
•5INAV KURSLARI: Cambrıdge
•Fırst Certıfıcate, Profıcıcncy,
tursem
İNGİÜZÜSANOKULLARI
DANIŞMA MERKEZİ
Cumhurıyet Cad 173/4-B Elmadağ
80230 Istanbul Hılton Otelı Karşısı
Tel 148 3977-148 7943-148 28 49
Fax 13297 29 Tlx 27496 tusmtr
İstanbul-San Francisco 2.232.000.- TL *m———**>-++
Biletınızi, uçuş tarihinden 14 gün önce almanız gerekiyor.
*Hazircın ayı boyunca geçerlıdır
Ayrmtıh bılgı ıçm Türk Hava Yolları Acente ve
Bürolarına başvıırabthrsmız.
Bağlanuh u^u^lur Amenkan resnu ııukjnılarının ı/ıunc hjghdır TURK HAVAYOLLARI
LİSKÜR
Sürücü Kursu
Kadıköy
K. Maltepe
Erenköy
3360206
3360279
3491824
3491825
3522421
3637786
3593068
-I
ıPLASTIK
ENJEKSİYON
Makine ve kalıpları
satılıktır.
Yerli-kullanılmamış
9 (1) 522.56.
13—551.18.51
(ZEKİ BEY)