03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 MA YIS 1990 CUMHURİYET/17 HAVA DURUMÜ TURKIYE'DE BUGUN Mefeoroloji Gene* Müdüriûğü'n- den alınan bilgrye göre, tüm bof- gelerimiz az buluflu ve açık geçe- cek. H/WH SIGAKLIĞI artmaya de- vam edeek. Hûzgâr kuzey ve Daü yönlerden hafiî, ara sıra orta kuv- vette esecek. DENİZLERİMİZDE: Marmara, Ege ve Batı Karadeniz 1 de günbatısı ve lodostan, diğer denizterimizüe yıkJız ve karayelden 2 ilâ 4, yer yer 5 kuvvetinde sa- atte 4-1Q yer yer 21 deniz mi)i hız- la esecek. Dalga yükseklıği 0.5 ilâ 1, yer yer 1.5 m., görûş uzaklığı 10 km. dolayinda bulunacak. Van Gölü'nde fıava: Az buluûu ve açık geçecek. Rüzgâr kuzey ve batı yönlerden hafif ara sıra orta kuvvette esecek. Göl hafif çalkandlı olacak. Görüş uzaklığı 10 km. dofayında bulunacak. Adana A 35° 15° Kyartıalar A 34° 1<° Manisa A 37° W> Mapaarı A 34° 18°Edime A 34° 16°KMaraş * 35° 17° **yaman A 31° H° Eraman A 28° 10° Mersin A 29° 19° Alyun A 30° M° Irzumm A 30° 3°Mujla A 34° 20° AJn A 17» #> Esk&Mr A 32° 12° Mu$ A 29° W> Antara A 33° f3° GaaanBO A 34° 17° Nıjde A 31° 10° Antakya A 30° 19° Sresun A 21" 10° OTu A 20° tff> Anblya A 37° 20° Gûmüştıane A 24° 7° (to A 22° 11» ArtviB A 20°10"HaB*i A 25" 11° Samstm A 22° 10° Aydm A 38°20°lspartı A31°13°Siir1 A 32° 13" A 38° M° İstantul A 29° 18° Sinop A 21° 11° A 32° 14° izmir A 35° 18° Sıvas A 21° 8° BHtgM A 28° 10" Kaıs A 17° 4° Tetadaj A 32° 18° Bftfts A 24° 8°KSsamonu A 29° 10° Trabam A22°11« Bolu A 31° 10° Kaysen A 27° 8° lunee» A 27° 12° Bursa A 34° 16° Kırtdaref A 33° 17" Uşak A 32° 14° ÇanaMaie A 28° 17° Kmya A 29° 11° Van A 24° 8° Çonjm A 29° 8° Kütafya A 33° 14° "fagat A 28° 8° Ocnef A 34» 19° «Matya A 32° 14° Zonguidak A 26° 18° 'yagmurfu A-açm B-tKJullu Ggûnesiı K-kariı Ssıslı Yf30murt. Ankara palas ANKARA Butıın cnblarcU rckfon, sidk suyu, kal'irifcri vardır. I lususi banyolu ap-irOmanUr Otlaların fiatı: ö-S-IO vc 12 iirt- dır. ArrKrikan barı, orkcstn, er- kck vc k:ulın!ar» mahsus peru- lcur salonu, çamajırhanc, Raraj, tenis kîıtuphane, yataklı- vajon- lar şirfcctinin aecntalıgı. BULMACA SOLOAN SAĞA: 1/ Zorunlu neden. 2/ Eski Mısır'da güneş tannsı... Bir yetkinin yasanın ya da kararın yürürlüğe girmesine karşı çıkma hakkı. 3/ Kumasların aprelen- .mesinde kullanılan makine... Ressamların boya karmakta kul- Iandıkları levha. 4/ Aktinyum elementi- nin simgesi... Bir pa- ranuı belirli bir kim- seye ödeneceğini gös- teren senet. 5/ Bal- mumuna ya da parafîne batınlmış fi- til... Çiftlik uşağı. 6/ Üstü açık boru... Bir nota. 7/ Bir mutfak aracı... Evre 8/ Bir Asya ülkesinin başkenti... Ha- lat gibi örülmüş iplik çilesi. 9/ Güney Anadolu'da yaşayan ve haJk edebiyatı jiir türlerinden birine adını vermiş olan Türkmen boyu. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Süprüntüleri alıp atmakla kuüanı- lan kürek biçiminde saplı kap... İslam- lıktan önceki Türk edebiyatında atasözii anlamında kullanılan söz- cük. 2/ Asma kütüğü... Her yaru suyla çevrili kara parçası. 3/ Bir içki... Ankara keçisinin, örgü ytlnü yapılan kılı. 4/ KaJayın simge- si... Denge. 5/ ftaiya'da bir ırmak... Öğütülmüş tahıl. 6/ Kolaylık- la aldatılabilen... "Tkkım" sözcüğünün kısa yazılışı. 7/ Deniz yo- sunlarından çıkanlan bir tür jelatin... Küçük taneli bir bakla türü. 8/ Öbür yan... Harman yerindeki tahılın tas ve toprakla kanşık ka- lıntısı: 9/ Direksiyon ile tekerlek arasındaki bağlantıyı sağlayan mil... Rize'nin bir ilçesi. 60 YEL ÖNCE Cumhuhyet M.Musolinfnin nutku 27 MAYIS 1930 "Istefani Ajansı" bildiriyor. M. Musolini 300 bin kişinin önünde, Roma meydamnda gayet mühim bir nutuk söylemiştir. M. Musolini, uzun tecrübelerden sonra Livorno ve Floransa'da söylediği nutuklara bir üçüncüsünün ilave ediieceğini siyah göraleklilerin hiç te beklemediğini kaydettikten sonra demistir ki: " — Bu nutuklar istihdaf ettiği gayeyi elde etrnişierdir. Bu nutuklar hakiki kurtların kuzu gibi melemeleri önünde ftalyan milletinin uyuklamasjna mani olmak için söylenmiştir. îtaJyan milletinin feci hadiseler altında elira bir tarzda uyanmasına meydan vermemek için söylenmiştir." M. Musolini Italya'nın komşularından bazılannda bu nutuklan dolayısile kabaca teşbihier yapüdığını mevzuu bahsetmiş ve bugiinün ve bugünkfl fertlerin teşbih edilmek istenilen zaman ve fertler olmadığım söylemiştir. M. Musolini, memleket dahilinde tatbik edilen iktisadi ve içtimai usule karşı da bazı ecnebi memleketlerde hayret gösterildiğini kaydederek demistir ki: " Fakat bunlar unutuluyorlar ki benim hükümetim bir meclisi nuzzar değil, bütün bir rejimdir. Ve bu rejim parlamento gruplannın sihirkâr bir teşekkülü, daha doğrusu bir tefessühü değil, siyah gömleklilerin uzun bir mücadele devresine malik bulunan bir isyan ve bir ihtilâl abidesidir. tşte bu rejimin şefi, mucidi olan ben onun müdafii olmalıyım. Çünkü bu rejime reislerinin şahsında hakaret ediliyor. lnkişafına karşı hücum ediliyor. Ben müphem iddialarda bulunmam. Hariçte neler hazırlandığıru biliyorum. Komşulanmızdan baalarında ne gibi bir haleti ruhiye hâkim olduğundan kâfi derecede haberdarım." 30 YIL ÖNCE Cumhuriyet Yeni cereyanlar 27 MAYIS 1960 Bazı ıslah tedbirleri alınması için D.P. milletvekilJeri arasında kuvvetli bir istek belirmiş buJunduğu yolunda bugün şehrimizde bazı söylentiler dolasmıştır. Kendileriyle görüştüğümüz bazı D.P. milletvekiUeri bu söylentileri doğrulamışlardır. İleri sürüldüğüne göre bugün memleketin içinde bulunduğu buhranlı durumu gidermek için bazı ıslah tedbirleri almak kaçınılmaz bir sonuç haline gelmistir. Bu tedbirler şöyle sıralanmaktadır: 1- Büyük bir şikâyet konusu olan Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri hakkındaki kanun kaldınlmalı. 2. örfî idare yetkileri başka kurullara tanınmamalı. 3. Basın hürriyetini sırurlandıncı hükümJer hafıfletilmeli. 4. Hükümette büyük ölçüde değişiklik yapümalı. 5. örfı idare müddetinin sonunu beklemeden seçimlere gidilmeli. Kendisiyle görüstüğumüz D.P. milletvekilJeri, yukandaki tedbirleri sayarlarken memleketin içinde bulunduğu buhramn giderilmesi için hükümetin büyük ölçüde değiştirilmesi noktasında aynca durmaktadır. Bu milletvekilleri, buhranlı günleıde sorumluluk almış bulunan hükümetie seçimlere gitmenin doğru olamıyacağını, esasen olaylann içinde bulunmuş olan bir kuruldan soğukkanh ve iyileştirici tedbirler aJmasını bekiemenin pek yerinde olmadığmı ileri sürmektedir. Diğer bazı milletvekilleri ise yürürlükteki tutumun yerinde olduğu görüşünü savunmaktadır. Bu milletvekillerine göre memleketi buhranlı duruma C.H.P. sürüklemiştir ve hükümet bozguncu çalışmalar gösteren, yer altmdan çalısan C.H.P.'ye karşı tedbirler almakta haklıdır. Siyasi çevrelerde yapılan yorumlara göre D.P. içinde beliren hükümetin tutumu konusundaki anlaşmazlık, çok önceden başlamış, bu anlaşmazlık bir ara son Meclis Başkanlığı seçimlerinde patlak verir gibi olmuş, sonunda anlaşmazlık açıktan açığa ortaya çıkmıştır. GEÇEN YIL BUGÜN Cumhuriyet 'Muzır' davası 27 MAYIS 1989 "Muzır KurıuV'nu protesto etmek için Istanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nce mahkûm olan Henry Miller'ın "Oğlak Dönencesi" adlı kitabım bastıklan için 3'er milyon lira para cezasına çarptırılmaları istenen 39 yayınevi yöneticisinin "müstehcen" yayın yapmaktan yargılanmasına başlandı. Durusnıada sanıklara iddianame gönderilmediği için sorgulan yapılamazken, avukatlar bu davayla savcının, daha önce hazırlanan iddianameyi, Muzır Kurulu raporunu ve mahkeme karannı "müstehcen" bulduğunu söylediler. OUNYADA BUGUN Kahıre • TARTTSMA E. Sıızan 1 ıldırını*ııı Oikkntino Doç. Dr. Nurkut İnan'ın eleştiri adı altında kişisel öfkesini dile getirdiğini söylüyorsunuz. Bence bu çok doğal, hatta onu cesaretinden dolayı kutlamamız gerekiyor. Sayın Yıldırım, 22.5.1990 tarihli Doç. Dr. Nurkut tnan'a karşı YOK'ü ve Doğramacı'- yı "konıyucu" yazınızı şaşkınlıkla okudum. Birtakım insanların hâlâ at gözlükleriyle do- laşmaları ve gerçekleri görmemeleri beni çok şaşırtıyor. Olaylara bu kadar duyarsız olmak, üstelik " o " zihniyetleri kabuUenmek, baskı- lara boyun eğmekle eşdeğerdir. Doç. Dr. Nurkut fnan'ın eleştiri adı altın- da kişisel öfkesini dile getirdiğini söylüyorsu- nuz. Bence bu çok doğal, hatta onu cesare- tinden dolayı kutlamamız gerekiyor. Çünkü -gerçekten var olduğu halde- toplumsal öfke- mizi dile getirmeyi bir türlü başaramadık. Dr. Nurkut İnan'ın öğrenmek istediği bütün bun- lann hukuka uygun olup olmadığı ve vakfın kazanç amacına yönelik kurulup kurulmadı- ğıdır. Bunu bizler de (öğrenciler) öğrenmek istiyoruz. Çünkü Sayın Doğramacı şu anda Tiiftoj'e'nin belli baslı zenginleri arasındadır. Ve Bilkent: Bilkent Üniversitesi'nin akade- mik standartlar içerisinde yetersiz olduğunu kimse söyleyemez. Fakat ülkemizin en yete- nekli gençlerinin büyük çoğunluğunun bu üni- versiteyi yeğlemesi söz konusu bile değildir. Anadolu'daki nice yetenekli gençlerimiz ka- zandıklan halde büyük şehirlerdeki "devlet liniversitelerine" dahi parasızlık yüzünden gi- dememektedir. Bu gençlerimiz (ve biz orta halli gençler) için Bilkent hayalden öteye ge- çemez. Bilkent Üniversitesi bölümlerinin gi- riş puanları çok yüksek olmamakla birlikte "okumak" için gerekli para hayli yüklüdür. Bilkent bunun için hayaldir. Neden okuma is- teyen gençlerimiz bu imkânlardan yararlan- masın ya da devlet üniversiteleri Bilkent dü- zeyine getirilmesin? Çok mu zor? Zor belki, ama imkânsız değil. Son bir noklaya özel cevap: Ben de YÖK sistemine karşıyım, ama üniversitesinde oku- yorum. Öğrencilerin ve öğretim üyelerinin YÖK'e bayıldıklarını hiç sanmıyorum. Oku- mayalım, öğretmeyelim mi? Bu sekilde pro- testo etmek "onlana" isteklerini yerine ge- tirmek demek. Buna izin vermeyeceğiz. Doç. Dr. Nurkut Jnan bir öğretim görevlisi. Göre- vi; öğretmek. Eğer kaçarsa mücadelesini sür- düremez. Kendi içindeki tutarlüığı okula dön- mesini gerektiriyor. Bilkent düzeyinde devlet üniversiteleri di- leğiyle. YEŞtM TANITTIRAN Öğrenci / tstanbul Ahmed Arif ye JHehmet Aydm'ııı Anılarına Ben şiiri çok bırakmak istedim,rievar ki şiir beni bırakmadı. Şiir çok yorucu, zor bir iş; yazarken ve sonra çok tedirgin oluyor insan. Sözcüklere imgelere düzen verip uyuma ulaşmak kolay bir iş değil. ın şiiri, anımsadığın gibi "Pembe Mantolu Kıza" değil. ınanmazsan Ankara'da Cahit Külebi'ye bir uğrayıp da soruver. Ben şiiri çok bırakmak istedim, ne var ki şiir beni bırakmadı. Şiir çok yorucu, ım bir iş; yazarken ve sonra çok tedirgin oluyor in- Kardeşim Ahmed Arif... Cumhurijefte Sa- kabul ettim. öğretmenlik hoşuma gitti 18 ay s a n ' S o z c u k l e r e «ngelere düzen verip uyuma yın Refik Dnrbaş'ın seninle yaptığı röporta- sonra da asil öğretmenliğe geçtim. Matema- u J a * ı n ak kolay bır ış değil. Hele benim gibi jın ikincisinde benden de söz ediyorsun. Övü- tiğin de şiir gibi bir şey olduğunu öğrendim ?° t U l z b ı r l n s a n s a n ı z h a l m ı z duman. Onun yor, göklere çıkarıyorsun beni. Buna yaraşık Kaldı ki şiirin bir tanımında "fik düe esinle lçm f" e ^! W b e m b u J d u k f a y " * 1 " , onu ara- mıyuıı, bilmem. Sağ ol, var ol. 47 yü geçti ara- geJir, gerisi matematiktir" demişler Çok dog- m a d ı r a - ^ y^d^n pek az şıirim var. ZUmanla dan, beni unutmamışsm. ru bir söz. Ömer Hayyanı'ı düsün hem sair anladım ki beğenip sevdiğimiz nice ozanlann 47yılm ötesinden merhaba. Kimi eksikler, hem matematikçi. Ya Paul VaMry? p s ı ' 5 I ° g ü 2 e l 5 " r lv a r yanlışlar var dediklerinde. Zamanla bildikle- Soyadımı da yanlış anımsamışsın, Ural de- Kardeşim Mehmet Aydın, ğil, Bayramoglo olacak. Yazın öğretmenimiz Ali Gündöz beydi, sonradan DTCF'de Prof. Gündöz Akıncı. rimizi unuturuz ya da yanlış anımsarız. Ben eksikleri tümleyip yanlışlan düzeltmek istiyo rum. 1934 yılında lise son sınıfta başka şairler de vardı, onları unutmuşsun. Hasan Knmalar (şimdi Afyon'da avukat) Hasan Akkuş (Şu- hutlu). Kimya öğretmenini nasıl taklit eder- di, bir anımsa. Nüsbet Erman (şimdi Anka- ra'da emekli vali). Temiz giyinen kibar bir ar- kadaştı. Mehmet Aydıo (şimdi Ankara'da emekli yazın öğretmeni). Bayatlı. "Kıcılarda kaotı poyraz kıcılar" diye başlayan bir şiiri vardı uzunca. Benimlf birlikte. beş sair. Ben liseden sonra İzmir Yüksek Ekonomi ve Ticaret Okulu'nu bitirdim. Birkaç yıl ba- ba uğrası ticarette çaiıştım Çivrü'de. Şövle- diğin gibi Dinar'lı değil, Çivrilliyim. Öğret- men olroam da jöyle oldu: 1953-54 öğretim yüında Çivril Ortaokulu'nda pek az öğretmen vardı. Ortaokul müdürü bana gelip ücretli matematik öğretmeni olmamı istedi. Ben de Işıklar içinde yatsın, çok iyi bir insandı. Bize cağdas edebiyat zevkini aşıladı. Derste, Ca- hit Sıtkı Tarancı'nın "Gençlik Mendilli Kıza Ştir" şiirini yazdırmıştı. Demek C.Erencan'- Farnk Meoderesli benim şiirdeki adımdı. Ahmed Arif yanılmıyor, eski sözciikle mah- lasım. Süleyman Demird'i bizim sınıftaymış gibi gösteriyorsun. Oysa Sayın Demirel bizden iki sınıf ilerde, parasız yatılı, çahşkan bir öğren- ciydi. "Adı da unutulup gitti'yi anlatmak uzun sürer. Herkes şanslı değildir. Nâsıra Çizer ha- nım kimya öğretmeni değil, fizik öğretmeni idi. "Yıkıl karşımdan saloz" dediğini hiç- unutmam. Saygı duyduğum çok değerli bir öğretmendi. Kardeşteıiın,»^ •««»-— 47 yılın berisinden merhaba. Beni unutmamışsınız; sağ olun, var olun. Sevgilerimi yolluyor, sizi tzmlr'e evime ko- nukluğa çağınyorum. FARUK BAYRAMOĞLU Hıfzıssıhha/İzmir Hopisteki gazeteciler açlık grevinde VURDUMDUYMAZLIĞA YUHI10 yıldır zindandaki düşünce suçlulannın açlık grevi 11. gününde. Vfeli Yifmaz 748 yıla mahkûm; adam öktürseydi 24 yıl. Osman Taş 661 yıl; hayali ihracat yapsaydı en çok beş yıl. lerörte kaçakçıMda suçtansaydılar serbesttiler. 141-142'nin hükmü kalmadı ama hükümlüleri jçerde. Adalet Bakanı Sungurlu: "Ceza Kanunu'ndan gelen adaletsizlik." Parti yoneticileri, miltetvekilteri basın kunıluşJan sorumlulan ne dediler? • HER YÖNÜYLE BİLKENT ÜNİVERSİTESİ. Burjuvazinin özel bahçesi. Amerika, kumar, dazlaklar, Albaylar, tersine beyin göçü. •IEVREN'DEN BAŞSAVCI'YA MÜDAHALE: "Fatma Yazıcı'yı mahkûm et." • MİDYAT-BUDAKLI'DA ÖLDÜRÜLEN KÖYLLJ ve SONRADAN OLUP BİTENLER. • HANDE DAVASI'NDA ÖNE ÇIKANLAR DGM Savcılarını kim kurtaracak! • Başyazı: Devlet iki ülke yaratryor. • Vaclav Havel Türkiyç'yi anlatryor. • UNESCO'nun tembel üyesi Türkiye. • Turan Dursun yazdı: Befgelerte islam'ın temelındekı yalanlar • Cemal Sureya Arşjvi Ça/ışma Grubu iki ödül koydu. • DUYURU "Eğitim İşkolu Kamu Görevfileri Sendikası Eğitim-İş'in kuruluş başvurusunu 28 Mayıs 1990 Pazartesi günü saat 10.00'da Ankara Valiliği'ne yapıyoruz. EĞİTİM-İŞ KURUCULARI ADINA NİYAZİ ALTUNYA BULANCAK ASLtYE HUKUK HÂKtMLtĞİ'NDEN 1989/87 Davacı Ömral Yılmaz'ın mahkememize açmış olduğu boş çekle- rin iptali davasının duruşmasında ilan yapılmasına karar verildiğin- den, davacımn kaybettiğini iddia ettiği Satnsun İş Baokası Şubesi'n- den venlen 841133-841150 nıımaralı, Bulancak İş Bankası Şubesi'n- den verilen 251221-251225 no'lar arasındaki çeklerin yaprağını ko- çanı ile birlikte kaybettiğini, hakkındaki ödemenin önlenmesi ve çek- lerin iptaline karar veritmesini talep ettiğinden, çekler hakkında bil- gileri olarüarın mahkememizin 1989/87 esas sayılı dosyasına duruş- manın bırakıldığı 28.6.1990gününden evvel müracaat etmeleri, aksi halde ödemenin durdurulması ve anılan çeklerin iptaline karar veri- leceği ilan olunur. KIRALIK DAIRE Genç doktor, Bakırköy'deki evini payJaşacağı kiraya ortak ev arkadaşı arıyor. Tel: 543 12 57 Onurlu bir dünya için savaşım verenlerin annesi değerli annemiz MUHLİSE KARABULUTU ölümünün 2. yılında saygı ile anıyoruz. (27 Mayıs 1988) OĞULLARI ADINA ALİ KARABULUT MERHABA Derneğimizin düzenlemiş olduğu; "PİR SULTAN ABDAL" tortulu konferansı ve yemeklı gecemizi onurlandıran dostlarımıza teşekkür ederiz Ankara Tel: 312 21 20 • 182 88 06 BANAZ KÖYÜ PİR SULTAN ABDAL TURİZM VE TANITMA DERNEĞİ YÖNETİM KURULU PNÖMOLOG Dr. FEDAİ BARCAN Göğüs-İç Astım Akciğer Hastalıkları Uzmanı Abdi Ipekçi Cad. 15/4 Bayrampaşa 576 99 98 randevu altmz. AJNKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ 27 Mayısta Öğretmenler Salı günkü Milliyet'te, yazılannı zevkle okuduğum, Necati Doğ- ru'nun et boykotuna ilişkin bir yazısı vardı, şöyle bitiyordu: "Et boykotunun tutması mümkün değil. Çünkü boykotu, eti bu du- ruma düşürenlere karşı yapmak gerekiyor." Yazının girişinde de şöyle diyordu Necati Doğru: "Ya domuz eti yiyeceğiz... Ya da birbirimizi. Şimdî inanmış ger- çek Müslümanlar 'Domuz eti yemek de nereden çıktı?' diye sa- btr çekecekJerdir. Ama müthiş bir etobur olan biz Türkterin protBin açığını kapatabilmemizin yolu ucuza mal olacak hayvan yetişti- rip, onun etini yemekten geçiriyor..." Necati Ooğru'yu, bu yazısından dolayı açıp kutladım. Domuz etiyle ilgili yazılarımı yakından izlemiş. "Bir Çetin Altan seni iz- ledi, o da bıraktı" dedi. Çetin Altan'la konuştuğumda da öyle demişti: — Ben seni destekledim, ama gericilerden çok küfür geldi yav! Gelebilir. Şimdi işbaşında bulunan güçler bılinmiyor mu? Çan- kaya'ya tırmanıp ofuran Hacı Turgut Bey'in Nakşibendi müridi olduğunu söylemeyen, yazıp çizmeyert var mı? 25 mayıs cuma günkü Milliyet'te. Tunca Bengin ne yapmış? Birinci sayfadan, üç sutun üstüne resimli bir haber: "Oana eti diye yutturuyorlar. Do- muz yiyoruz" başlıklı. Dokuz yılım geçti Milliyet'te, böyle "asparagas" haber görmedim. Bakın ne deniyor başlıkta: "İn- san sağlığı için son derece zararlı olan domuz etinin ucuz oldu- ğunu, besiciliğin güç olmadığım ve bu nedenle kaçak üretimin .cazip hale geldiğini belirten yetkililer, 'Her ucuz eti almayın' di- ye uyarıyor." Baştan sona uydurma, masa başında yazıldığı na- sıl da belli. Önce, bunu yazan Türkiye'de domuz yetiştiriciliğinin desteklenmediğini, buna kredi verilmediğini, ya bilmiyor ya da bile bile yazıyor. Tarım Bakanlığı, çift tırnaklı hayvan yetiştiricile- rini destekliyor, bunu ptanlara alıyor, gelgelelim tırnak içinde 'ge- viş getirmesi şartıyla' diyor. Domuz da öküz gibi çitt tırnaklı, ama geviş getirmiyor! Ne yapsın yani, zorla geviş mi getirsin? Domuz çiftliği kuranların başlarına gelenleri bilmiyor mu Tunca Bengin? Biga'da domuz çiftliği kurmak isteyen Yusuf Tavukçu'nun öomuz- ları, nasıl gericilerin saldınsına uğradı? Yusuf Tavukçu, Avrupa Konseyi İnsan Haklan Momisyonu'na başvurdu. Kurul, Yusuf Ta- vukçu'nun başvurusunu incelemeye değer buldu. Gelişmeleri bilmiyorum; belki de Haydar Kutiu-Nihat Sargın başvurusunda olduğu gibi çiftliği yerle bir ettiren gerici yöneticilerin bilgilerine de başvuracak, sorgulayacak onlan. Onlar da biliyor, Türkiye1 de domuz etine karşı tepkileri, gazetecilerin bile gericilerin oyun- cağı olabileceğini; ancak insan haklarına saygı gibi hayvan haklarına saygının da gerektiğini. Bunları şunun için yazdım, sa- nıyorum, dokuz yılım geçen bir gazetedeki haberi de eteştirmek hakkımdır. Basının kendi kendinı denetlemesinden anlaşılması gereken de bu olmalı. Türkiye'de, domuz çiftlikleri kapanınca, turistler için ithalat yapılıyor! Halk çoğunluğu aç, et yok. Olmayan ete, boykot yapılıyor. Çan- kaya'daki Sayın Hacılar da destekliyor bunu. Buyurun, but mu istersiniz, bonfile mi? Bir Bektaşi fıkrası vardır; domuzun biri ca- miye girmiş, cami görevlisi domuzu dışarı çıkaramıyormuş. Bek- taşi bakmış bakmış: — Softanın domuzunu görmüstüm, ama domuzun softasını ilk kez görüyorum! demiş. Gazeteciler, bilir bilmez halkı aldat- masınlar bari! t Ankara, 'Hande' olayıyla çalkalanıyor. Bu da Çankaya'nın ba- şında patlayacak gibi. Dışişleri Bakanlığı Müsteşan Tugay Ör- çeri'nin görevinden alınacağı söyleniyor. Ya Adalet Bakanlığı Müsteşarı Arif Yüksel? Onun suyu ısınmadı mı dersiniz? Çün- kü DGM ile Çankaya arasında bağı kuranın o olduğu söyleni- yor. DGM savcılığının hazırladığı ilk iddianame ne oldu? İlk iddianamede, Hasan CelaJ ile Hande ilişkilerine yer venlmemiş miydi? Kimin isteğiyh ikinci iddianame hazırlandı? Adalet Ba- kanlığı Müsteşarı, Hacı Semra Hanım'ın yazlık komşusu Arif Yük- sel'in bu olayiarda etkisi ne oldu? Kim ifadeleri, meraklı Çankaya'ya, taşıdı. *AA'nın 7D. kuruluş yıldönümü kokteylinde, Adalet Bakanı Ol- tan Sungurlu'yu gördüm. Söz arasında bir ara: — Siz bir yazınızla, bir savcının başını yaktınız! dedi. — Nedenmiş? Ne yapmışım? . — Prof. Muammer Aksoy'un Adalet Sarayı'ndaki cenaze tö- renine katılan savcının mektubunu yayımlamışsınız. Savcı hak- kında sorusturma mı açtırryordu? Bakan, sorusturmayı bakanhğın başlattığını söyledi. Soruşturmayı başlatan müsteşar mıydı? — Allah Allah! dedim içimden. Olay şuydu: Prof. Muammer Aksoy'un Adalet Sarayı önündeki törenine, pek az yargıçla, sav- cının katıldığını yazmıştım; Ankara savcılanndan Rahmi Özel, bir mektup yazarak kendisinin de törene katıldığını bildirmiş, ben de onu yayımlamıştım. Yani eksiğimi îamamlamıstım. Bakan Sun- gurlu'nun sorusturma açmasına şaştım kaidım. Müsteşanna gû- cü yetmeyen Sungurlu, savcıya sorusturma açtırıyordu. Savcının mektubu 20 Şubat 1990 günkü "Ankara Notlan"nda çıkmıştı. Mektubu yayımlayan benim, neden benim için sorusturma açıl- mıyor ki? Sümeyra Çakır, dün 44 yaşına bastı. Frankfurt'ta, istanbul'da Sümeyra için toplantılar yapıldı. Sümeyra 1946 doğumluydu. 8 şubat perşernbe günü toprağa verdik Sümeyra'yı, İstanbul'da, Zincirlikuyu*da. Ruhi Su'nun yamacına gömüldü. Gerçekte, se- venlerinin gönlüne gömüldü. Eşi Hasan Çakır, son bandını yol- ladı. Adı "Gülün Elinden." Kul Hüseyin'den dertemiş. Şöyle: "Dostun bahçesinde güller / Ne bilsin halimden eller / Şakıyıp öter bülbüller / Gülün elinden elinden." Sümeyra, Pir Sultan'dan derlediği 'Hoş Geldin' türküsûnü de bizler gibi Türkiye'den Almanya'ya, gurbettekileri görmeye giden- ler için söylemiş: "İki yad idik buluştuk / Şükür bir daha kavuş- tuk/ Muhabbet kapısın açtık / Dostum hoş geldin, hoş geldin." Sümeyra'nın gurbet ellerde ölümünü düşündükçe içim kara- nyor. Onun genç, kırk dört yaşını kutladım dün içimden. Onu ananlarla, yaşalanlarla birlikte oldum. Müziğin de vatanı, yurdu yok. Sevda - Çenap And Müzik Vakfı'nın, 7. Uluslararası şenlik- lerine gittim. İtalyanlann "Mantma Oda Orkestrası" dinlendirdi beni. Sevda - Cenap And Müzik Vakfı'nın Yönetim Kurulu Baş- kanı Mehmet A. Başman'la lanıştım. Demokratların ilk Milli Eği- tim Bakanı Avni Başman'ın oğluymuş. Onunla uzun uzun babasını konuştuk. Avni Başman'a, DP liderleri, Köy Enstitüle- rini kapatacak, kökünü kurutacak yollar bulmasını söylerler. Av- ni Başman, bunu reddeder. Görevinden istifa eder. Demokratlan eteştirir. Partiden atmak isterler. Bir de bakarlar ki, partiye üye değil! 27 Mayıs'ta öğretmenleri düşündüm. Her dönemde ön- cülük yapan öğretmenleri. löplumumuzun en bilinçli kesimi öğ- retmenler. En çok haksızlığa uğrayan, ezilmek istenen, ezilmeyen, yassılmayan onlar! Eğiticiler, yann sendikalaşmak için valifiğe başvuruyorlar. An- kara Valisi Saffet Arıkan Bedük, adını Atatürk'ün Milli Eğitim Ba- kanı Saffet Ankan'dan aldığını bana söylemişti. Bakan Arıkan, amcasının arkadaşıymış. Saffet Arıkan Bedük, öğretmenlerin sendika girişimiyle ilgili olarak bakalım ne yapacak? Bugün 27 Mayıs, mayısların güzeli hoş geldin! Düşmanı da dostu da çok 27 Mayıs'ın. Değeri, en büyük yapıtı anayasasm- da; her geçen gün daha iyi anlaşılıyor, aranıyor. Yazıya etle başladık, etle bağlayalım. Et yok, çiftlikler kapa- nalı, domuz eti hiç yok. Bulsak da yesek! Mahmut Makal, Ab- dullah Cevdet'in ikiliğini (beytini) söyledi, şöyle: "İçmem susuzların elinden su / Açlar arasında ben tok olamam." * * * Düzeltme: "Özallar Ne Yiyor?" başlıklı "Ankara Notlan"nda, Gumhurbaşkanlığı ile ilgili olarak verilen bütçe rakamları, tril- yon değil milyar olacaktır. Düzeltir, özür dilerim... Sanat Evi Bodrum 15 Haziran'a kadar. 7 gece konaklama yarım pansiyon 350.000 TL. Rezervasyon: • İstanbul tel.: 144 25 26 - 152 02 73 • Bodrum-Torba tel: 9-6147-1113 u Yaşamayı Sanat Edinenlerin Evi"
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle