Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27 MA YIS 1990 CUMHURİYET/17
HAVA DURUMÜ TURKIYE'DE BUGUN
Mefeoroloji Gene* Müdüriûğü'n-
den alınan bilgrye göre, tüm bof-
gelerimiz az buluflu ve açık geçe-
cek. H/WH SIGAKLIĞI artmaya de-
vam edeek. Hûzgâr kuzey ve Daü
yönlerden hafiî, ara sıra orta kuv-
vette esecek. DENİZLERİMİZDE:
Marmara, Ege ve Batı Karadeniz
1
de günbatısı ve lodostan, diğer
denizterimizüe yıkJız ve karayelden
2 ilâ 4, yer yer 5 kuvvetinde sa-
atte 4-1Q yer yer 21 deniz mi)i hız-
la esecek. Dalga yükseklıği 0.5 ilâ
1, yer yer 1.5 m., görûş uzaklığı
10 km. dolayinda bulunacak. Van
Gölü'nde fıava: Az buluûu ve açık
geçecek. Rüzgâr kuzey ve batı yönlerden hafif ara sıra
orta kuvvette esecek. Göl hafif çalkandlı olacak. Görüş
uzaklığı 10 km. dofayında bulunacak.
Adana A 35° 15° Kyartıalar A 34° 1<° Manisa A 37° W>
Mapaarı A 34° 18°Edime A 34° 16°KMaraş * 35° 17°
**yaman A 31° H° Eraman A 28° 10° Mersin A 29° 19°
Alyun A 30° M° Irzumm A 30° 3°Mujla A 34° 20°
AJn A 17» #> Esk&Mr A 32° 12° Mu$ A 29° W>
Antara A 33° f3° GaaanBO A 34° 17° Nıjde A 31° 10°
Antakya A 30° 19° Sresun A 21" 10° OTu A 20° tff>
Anblya A 37° 20° Gûmüştıane A 24° 7° (to A 22° 11»
ArtviB A 20°10"HaB*i A 25" 11° Samstm A 22° 10°
Aydm A 38°20°lspartı A31°13°Siir1 A 32° 13"
A 38° M° İstantul A 29° 18° Sinop A 21° 11°
A 32° 14° izmir A 35° 18° Sıvas A 21° 8°
BHtgM A 28° 10" Kaıs A 17° 4° Tetadaj A 32° 18°
Bftfts A 24° 8°KSsamonu A 29° 10° Trabam A22°11«
Bolu A 31° 10° Kaysen A 27° 8° lunee» A 27° 12°
Bursa A 34° 16° Kırtdaref A 33° 17" Uşak A 32° 14°
ÇanaMaie A 28° 17° Kmya A 29° 11° Van A 24° 8°
Çonjm A 29° 8° Kütafya A 33° 14° "fagat A 28° 8°
Ocnef A 34» 19° «Matya A 32° 14° Zonguidak A 26° 18°
'yagmurfu A-açm B-tKJullu Ggûnesiı K-kariı Ssıslı Yf30murt.
Ankara palas
ANKARA
Butıın cnblarcU rckfon, sidk
suyu, kal'irifcri vardır.
I lususi banyolu ap-irOmanUr
Otlaların fiatı: ö-S-IO vc 12 iirt-
dır. ArrKrikan barı, orkcstn, er-
kck vc k:ulın!ar» mahsus peru-
lcur salonu, çamajırhanc, Raraj,
tenis kîıtuphane, yataklı- vajon-
lar şirfcctinin aecntalıgı.
BULMACA
SOLOAN SAĞA:
1/ Zorunlu neden. 2/
Eski Mısır'da güneş
tannsı... Bir yetkinin
yasanın ya da kararın
yürürlüğe girmesine
karşı çıkma hakkı. 3/
Kumasların aprelen-
.mesinde kullanılan
makine... Ressamların
boya karmakta kul-
Iandıkları levha. 4/
Aktinyum elementi-
nin simgesi... Bir pa-
ranuı belirli bir kim-
seye ödeneceğini gös-
teren senet. 5/ Bal-
mumuna ya da parafîne batınlmış fi-
til... Çiftlik uşağı. 6/ Üstü açık boru...
Bir nota. 7/ Bir mutfak aracı... Evre
8/ Bir Asya ülkesinin başkenti... Ha-
lat gibi örülmüş iplik çilesi. 9/ Güney
Anadolu'da yaşayan ve haJk edebiyatı
jiir türlerinden birine adını vermiş olan
Türkmen boyu.
YUKARIDAN AŞAĞIYA
1/ Süprüntüleri alıp atmakla kuüanı-
lan kürek biçiminde saplı kap... İslam-
lıktan önceki Türk edebiyatında atasözii anlamında kullanılan söz-
cük. 2/ Asma kütüğü... Her yaru suyla çevrili kara parçası. 3/ Bir
içki... Ankara keçisinin, örgü ytlnü yapılan kılı. 4/ KaJayın simge-
si... Denge. 5/ ftaiya'da bir ırmak... Öğütülmüş tahıl. 6/ Kolaylık-
la aldatılabilen... "Tkkım" sözcüğünün kısa yazılışı. 7/ Deniz yo-
sunlarından çıkanlan bir tür jelatin... Küçük taneli bir bakla türü.
8/ Öbür yan... Harman yerindeki tahılın tas ve toprakla kanşık ka-
lıntısı: 9/ Direksiyon ile tekerlek arasındaki bağlantıyı sağlayan mil...
Rize'nin bir ilçesi.
60 YEL ÖNCE Cumhuhyet
M.Musolinfnin nutku
27 MAYIS 1930
"Istefani Ajansı" bildiriyor.
M. Musolini 300 bin kişinin
önünde, Roma meydamnda
gayet mühim bir nutuk
söylemiştir. M. Musolini,
uzun tecrübelerden sonra
Livorno ve Floransa'da
söylediği nutuklara bir
üçüncüsünün ilave ediieceğini
siyah göraleklilerin hiç te
beklemediğini kaydettikten
sonra demistir ki:
" — Bu nutuklar istihdaf ettiği gayeyi elde etrnişierdir. Bu
nutuklar hakiki kurtların kuzu gibi melemeleri önünde
ftalyan milletinin uyuklamasjna mani olmak için
söylenmiştir. îtaJyan milletinin feci hadiseler altında elira
bir tarzda uyanmasına meydan vermemek için
söylenmiştir."
M. Musolini Italya'nın komşularından bazılannda bu
nutuklan dolayısile kabaca teşbihier yapüdığını mevzuu
bahsetmiş ve bugiinün ve bugünkfl fertlerin teşbih edilmek
istenilen zaman ve fertler olmadığım söylemiştir. M.
Musolini, memleket dahilinde tatbik edilen iktisadi ve
içtimai usule karşı da bazı ecnebi memleketlerde hayret
gösterildiğini kaydederek demistir ki:
" Fakat bunlar unutuluyorlar ki benim hükümetim bir
meclisi nuzzar değil, bütün bir rejimdir. Ve bu rejim
parlamento gruplannın sihirkâr bir teşekkülü, daha doğrusu
bir tefessühü değil, siyah gömleklilerin uzun bir mücadele
devresine malik bulunan bir isyan ve bir ihtilâl abidesidir.
tşte bu rejimin şefi, mucidi olan ben onun müdafii
olmalıyım. Çünkü bu rejime reislerinin şahsında hakaret
ediliyor. lnkişafına karşı hücum ediliyor.
Ben müphem iddialarda bulunmam. Hariçte neler
hazırlandığıru biliyorum. Komşulanmızdan baalarında ne
gibi bir haleti ruhiye hâkim olduğundan kâfi derecede
haberdarım."
30 YIL ÖNCE Cumhuriyet
Yeni cereyanlar
27 MAYIS 1960
Bazı ıslah tedbirleri alınması için D.P. milletvekilJeri
arasında kuvvetli bir istek belirmiş buJunduğu yolunda
bugün şehrimizde bazı söylentiler dolasmıştır. Kendileriyle
görüştüğümüz bazı D.P. milletvekiUeri bu söylentileri
doğrulamışlardır.
İleri sürüldüğüne göre bugün memleketin içinde bulunduğu
buhranlı durumu gidermek için bazı ıslah tedbirleri almak
kaçınılmaz bir sonuç haline gelmistir. Bu tedbirler şöyle
sıralanmaktadır:
1- Büyük bir şikâyet konusu olan Toplantı ve Gösteri
Yürüyüşleri hakkındaki kanun kaldınlmalı.
2. örfî idare yetkileri başka kurullara tanınmamalı.
3. Basın hürriyetini sırurlandıncı hükümJer hafıfletilmeli.
4. Hükümette büyük ölçüde değişiklik yapümalı.
5. örfı idare müddetinin sonunu beklemeden seçimlere
gidilmeli.
Kendisiyle görüstüğumüz D.P. milletvekilJeri, yukandaki
tedbirleri sayarlarken memleketin içinde bulunduğu
buhramn giderilmesi için hükümetin büyük ölçüde
değiştirilmesi noktasında aynca durmaktadır. Bu
milletvekilleri, buhranlı günleıde sorumluluk almış bulunan
hükümetie seçimlere gitmenin doğru olamıyacağını, esasen
olaylann içinde bulunmuş olan bir kuruldan soğukkanh ve
iyileştirici tedbirler aJmasını bekiemenin pek yerinde
olmadığmı ileri sürmektedir.
Diğer bazı milletvekilleri ise yürürlükteki tutumun yerinde
olduğu görüşünü savunmaktadır. Bu milletvekillerine göre
memleketi buhranlı duruma C.H.P. sürüklemiştir ve
hükümet bozguncu çalışmalar gösteren, yer altmdan çalısan
C.H.P.'ye karşı tedbirler almakta haklıdır.
Siyasi çevrelerde yapılan yorumlara göre D.P. içinde beliren
hükümetin tutumu konusundaki anlaşmazlık, çok önceden
başlamış, bu anlaşmazlık bir ara son Meclis Başkanlığı
seçimlerinde patlak verir gibi olmuş, sonunda anlaşmazlık
açıktan açığa ortaya çıkmıştır.
GEÇEN YIL BUGÜN Cumhuriyet
'Muzır' davası
27 MAYIS 1989
"Muzır KurıuV'nu protesto etmek için Istanbul 2. Asliye
Ceza Mahkemesi'nce mahkûm olan Henry Miller'ın "Oğlak
Dönencesi" adlı kitabım bastıklan için 3'er milyon lira
para cezasına çarptırılmaları istenen 39 yayınevi
yöneticisinin "müstehcen" yayın yapmaktan yargılanmasına
başlandı. Durusnıada sanıklara iddianame gönderilmediği
için sorgulan yapılamazken, avukatlar bu davayla savcının,
daha önce hazırlanan iddianameyi, Muzır Kurulu raporunu
ve mahkeme karannı "müstehcen" bulduğunu söylediler.
OUNYADA BUGUN
Kahıre •
TARTTSMA
E. Sıızan 1 ıldırını*ııı Oikkntino
Doç. Dr. Nurkut İnan'ın eleştiri adı altında kişisel öfkesini
dile getirdiğini söylüyorsunuz. Bence bu çok doğal, hatta
onu cesaretinden dolayı kutlamamız gerekiyor.
Sayın Yıldırım, 22.5.1990 tarihli Doç. Dr.
Nurkut tnan'a karşı YOK'ü ve Doğramacı'-
yı "konıyucu" yazınızı şaşkınlıkla okudum.
Birtakım insanların hâlâ at gözlükleriyle do-
laşmaları ve gerçekleri görmemeleri beni çok
şaşırtıyor. Olaylara bu kadar duyarsız olmak,
üstelik " o " zihniyetleri kabuUenmek, baskı-
lara boyun eğmekle eşdeğerdir.
Doç. Dr. Nurkut fnan'ın eleştiri adı altın-
da kişisel öfkesini dile getirdiğini söylüyorsu-
nuz. Bence bu çok doğal, hatta onu cesare-
tinden dolayı kutlamamız gerekiyor. Çünkü
-gerçekten var olduğu halde- toplumsal öfke-
mizi dile getirmeyi bir türlü başaramadık. Dr.
Nurkut İnan'ın öğrenmek istediği bütün bun-
lann hukuka uygun olup olmadığı ve vakfın
kazanç amacına yönelik kurulup kurulmadı-
ğıdır. Bunu bizler de (öğrenciler) öğrenmek
istiyoruz. Çünkü Sayın Doğramacı şu anda
Tiiftoj'e'nin belli baslı zenginleri arasındadır.
Ve Bilkent: Bilkent Üniversitesi'nin akade-
mik standartlar içerisinde yetersiz olduğunu
kimse söyleyemez. Fakat ülkemizin en yete-
nekli gençlerinin büyük çoğunluğunun bu üni-
versiteyi yeğlemesi söz konusu bile değildir.
Anadolu'daki nice yetenekli gençlerimiz ka-
zandıklan halde büyük şehirlerdeki "devlet
liniversitelerine" dahi parasızlık yüzünden gi-
dememektedir. Bu gençlerimiz (ve biz orta
halli gençler) için Bilkent hayalden öteye ge-
çemez. Bilkent Üniversitesi bölümlerinin gi-
riş puanları çok yüksek olmamakla birlikte
"okumak" için gerekli para hayli yüklüdür.
Bilkent bunun için hayaldir. Neden okuma is-
teyen gençlerimiz bu imkânlardan yararlan-
masın ya da devlet üniversiteleri Bilkent dü-
zeyine getirilmesin? Çok mu zor? Zor belki,
ama imkânsız değil.
Son bir noklaya özel cevap: Ben de YÖK
sistemine karşıyım, ama üniversitesinde oku-
yorum. Öğrencilerin ve öğretim üyelerinin
YÖK'e bayıldıklarını hiç sanmıyorum. Oku-
mayalım, öğretmeyelim mi? Bu sekilde pro-
testo etmek "onlana" isteklerini yerine ge-
tirmek demek. Buna izin vermeyeceğiz. Doç.
Dr. Nurkut Jnan bir öğretim görevlisi. Göre-
vi; öğretmek. Eğer kaçarsa mücadelesini sür-
düremez. Kendi içindeki tutarlüığı okula dön-
mesini gerektiriyor.
Bilkent düzeyinde devlet üniversiteleri di-
leğiyle.
YEŞtM TANITTIRAN
Öğrenci / tstanbul
Ahmed Arif ye JHehmet
Aydm'ııı Anılarına
Ben şiiri çok bırakmak istedim,rievar ki şiir beni
bırakmadı. Şiir çok yorucu, zor bir iş; yazarken ve sonra çok
tedirgin oluyor insan. Sözcüklere imgelere düzen verip
uyuma ulaşmak kolay bir iş değil.
ın şiiri, anımsadığın gibi "Pembe Mantolu
Kıza" değil. ınanmazsan Ankara'da Cahit
Külebi'ye bir uğrayıp da soruver.
Ben şiiri çok bırakmak istedim, ne var ki
şiir beni bırakmadı. Şiir çok yorucu, ım bir
iş; yazarken ve sonra çok tedirgin oluyor in-
Kardeşim Ahmed Arif... Cumhurijefte Sa- kabul ettim. öğretmenlik hoşuma gitti 18 ay
s a n
'
S o z c u k l e r e
«ngelere düzen verip uyuma
yın Refik Dnrbaş'ın seninle yaptığı röporta- sonra da asil öğretmenliğe geçtim. Matema-
u J a
*
ı n
ak kolay bır ış değil. Hele benim gibi
jın ikincisinde benden de söz ediyorsun. Övü- tiğin de şiir gibi bir şey olduğunu öğrendim ?°
t U l z b ı r l n s a n s a n ı z h a l m ı z
duman. Onun
yor, göklere çıkarıyorsun beni. Buna yaraşık Kaldı ki şiirin bir tanımında "fik düe esinle
lçm
f"
e
^!
W b e m b u J d u k
f
a
y " *
1
" , onu ara-
mıyuıı, bilmem. Sağ ol, var ol. 47 yü geçti ara- geJir, gerisi matematiktir" demişler Çok dog-
m a d ı r a
- ^ y^d^n pek az şıirim var. ZUmanla
dan, beni unutmamışsm. ru bir söz. Ömer Hayyanı'ı düsün hem sair anladım ki beğenip sevdiğimiz nice ozanlann
47yılm ötesinden merhaba. Kimi eksikler, hem matematikçi. Ya Paul VaMry?
p s ı
'
5 I
°
g ü 2 e l 5
"
r lv a r
yanlışlar var dediklerinde. Zamanla bildikle- Soyadımı da yanlış anımsamışsın, Ural de- Kardeşim Mehmet Aydın,
ğil, Bayramoglo olacak.
Yazın öğretmenimiz Ali Gündöz beydi,
sonradan DTCF'de Prof. Gündöz Akıncı.
rimizi unuturuz ya da yanlış anımsarız. Ben
eksikleri tümleyip yanlışlan düzeltmek istiyo
rum.
1934 yılında lise son sınıfta başka şairler de
vardı, onları unutmuşsun. Hasan Knmalar
(şimdi Afyon'da avukat) Hasan Akkuş (Şu-
hutlu). Kimya öğretmenini nasıl taklit eder-
di, bir anımsa. Nüsbet Erman (şimdi Anka-
ra'da emekli vali). Temiz giyinen kibar bir ar-
kadaştı. Mehmet Aydıo (şimdi Ankara'da
emekli yazın öğretmeni). Bayatlı. "Kıcılarda
kaotı poyraz kıcılar" diye başlayan bir şiiri
vardı uzunca. Benimlf birlikte. beş sair.
Ben liseden sonra İzmir Yüksek Ekonomi
ve Ticaret Okulu'nu bitirdim. Birkaç yıl ba-
ba uğrası ticarette çaiıştım Çivrü'de. Şövle-
diğin gibi Dinar'lı değil, Çivrilliyim. Öğret-
men olroam da jöyle oldu: 1953-54 öğretim
yüında Çivril Ortaokulu'nda pek az öğretmen
vardı. Ortaokul müdürü bana gelip ücretli
matematik öğretmeni olmamı istedi. Ben de
Işıklar içinde yatsın, çok iyi bir insandı. Bize
cağdas edebiyat zevkini aşıladı. Derste, Ca-
hit Sıtkı Tarancı'nın "Gençlik Mendilli Kıza
Ştir" şiirini yazdırmıştı. Demek C.Erencan'-
Farnk Meoderesli benim şiirdeki adımdı.
Ahmed Arif yanılmıyor, eski sözciikle mah-
lasım.
Süleyman Demird'i bizim sınıftaymış gibi
gösteriyorsun. Oysa Sayın Demirel bizden iki
sınıf ilerde, parasız yatılı, çahşkan bir öğren-
ciydi.
"Adı da unutulup gitti'yi anlatmak uzun
sürer. Herkes şanslı değildir. Nâsıra Çizer ha-
nım kimya öğretmeni değil, fizik öğretmeni
idi. "Yıkıl karşımdan saloz" dediğini hiç-
unutmam. Saygı duyduğum çok değerli bir
öğretmendi.
Kardeşteıiın,»^ •««»-—
47 yılın berisinden merhaba.
Beni unutmamışsınız; sağ olun, var olun.
Sevgilerimi yolluyor, sizi tzmlr'e evime ko-
nukluğa çağınyorum.
FARUK BAYRAMOĞLU
Hıfzıssıhha/İzmir
Hopisteki gazeteciler açlık grevinde
VURDUMDUYMAZLIĞA YUHI10 yıldır zindandaki düşünce suçlulannın açlık grevi 11. gününde. Vfeli Yifmaz 748 yıla mahkûm; adam öktürseydi 24
yıl. Osman Taş 661 yıl; hayali ihracat yapsaydı en çok beş yıl. lerörte kaçakçıMda suçtansaydılar serbesttiler.
141-142'nin hükmü kalmadı ama hükümlüleri jçerde. Adalet Bakanı Sungurlu: "Ceza Kanunu'ndan gelen
adaletsizlik." Parti yoneticileri, miltetvekilteri basın kunıluşJan sorumlulan ne dediler?
• HER YÖNÜYLE BİLKENT ÜNİVERSİTESİ.
Burjuvazinin özel bahçesi. Amerika, kumar, dazlaklar, Albaylar,
tersine beyin göçü.
•IEVREN'DEN BAŞSAVCI'YA MÜDAHALE:
"Fatma Yazıcı'yı mahkûm et."
• MİDYAT-BUDAKLI'DA ÖLDÜRÜLEN KÖYLLJ ve
SONRADAN OLUP BİTENLER.
• HANDE DAVASI'NDA ÖNE ÇIKANLAR
DGM Savcılarını kim kurtaracak!
• Başyazı: Devlet iki ülke yaratryor. • Vaclav Havel Türkiyç'yi anlatryor. •
UNESCO'nun tembel üyesi Türkiye. • Turan Dursun yazdı: Befgelerte islam'ın
temelındekı yalanlar • Cemal Sureya Arşjvi Ça/ışma Grubu iki ödül koydu. •
DUYURU
"Eğitim İşkolu Kamu Görevfileri
Sendikası Eğitim-İş'in kuruluş
başvurusunu 28 Mayıs 1990 Pazartesi
günü saat 10.00'da Ankara Valiliği'ne
yapıyoruz.
EĞİTİM-İŞ KURUCULARI ADINA
NİYAZİ ALTUNYA
BULANCAK ASLtYE HUKUK
HÂKtMLtĞİ'NDEN
1989/87
Davacı Ömral Yılmaz'ın mahkememize açmış olduğu boş çekle-
rin iptali davasının duruşmasında ilan yapılmasına karar verildiğin-
den, davacımn kaybettiğini iddia ettiği Satnsun İş Baokası Şubesi'n-
den venlen 841133-841150 nıımaralı, Bulancak İş Bankası Şubesi'n-
den verilen 251221-251225 no'lar arasındaki çeklerin yaprağını ko-
çanı ile birlikte kaybettiğini, hakkındaki ödemenin önlenmesi ve çek-
lerin iptaline karar veritmesini talep ettiğinden, çekler hakkında bil-
gileri olarüarın mahkememizin 1989/87 esas sayılı dosyasına duruş-
manın bırakıldığı 28.6.1990gününden evvel müracaat etmeleri, aksi
halde ödemenin durdurulması ve anılan çeklerin iptaline karar veri-
leceği ilan olunur.
KIRALIK DAIRE
Genç doktor, Bakırköy'deki evini payJaşacağı
kiraya ortak ev arkadaşı arıyor.
Tel: 543 12 57
Onurlu bir dünya için savaşım verenlerin annesi
değerli annemiz
MUHLİSE
KARABULUTU
ölümünün 2. yılında saygı ile anıyoruz.
(27 Mayıs 1988)
OĞULLARI ADINA ALİ KARABULUT
MERHABA
Derneğimizin düzenlemiş olduğu;
"PİR SULTAN
ABDAL"
tortulu konferansı ve yemeklı gecemizi onurlandıran dostlarımıza
teşekkür ederiz
Ankara Tel: 312 21 20 • 182 88 06
BANAZ KÖYÜ PİR SULTAN ABDAL TURİZM VE TANITMA
DERNEĞİ YÖNETİM KURULU
PNÖMOLOG
Dr. FEDAİ BARCAN
Göğüs-İç Astım Akciğer Hastalıkları Uzmanı
Abdi Ipekçi Cad. 15/4 Bayrampaşa
576 99 98 randevu altmz.
AJNKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
27 Mayısta Öğretmenler
Salı günkü Milliyet'te, yazılannı zevkle okuduğum, Necati Doğ-
ru'nun et boykotuna ilişkin bir yazısı vardı, şöyle bitiyordu: "Et
boykotunun tutması mümkün değil. Çünkü boykotu, eti bu du-
ruma düşürenlere karşı yapmak gerekiyor." Yazının girişinde de
şöyle diyordu Necati Doğru:
"Ya domuz eti yiyeceğiz... Ya da birbirimizi. Şimdî inanmış ger-
çek Müslümanlar 'Domuz eti yemek de nereden çıktı?' diye sa-
btr çekecekJerdir. Ama müthiş bir etobur olan biz Türkterin protBin
açığını kapatabilmemizin yolu ucuza mal olacak hayvan yetişti-
rip, onun etini yemekten geçiriyor..."
Necati Ooğru'yu, bu yazısından dolayı açıp kutladım. Domuz
etiyle ilgili yazılarımı yakından izlemiş. "Bir Çetin Altan seni iz-
ledi, o da bıraktı" dedi. Çetin Altan'la konuştuğumda da öyle
demişti:
— Ben seni destekledim, ama gericilerden çok küfür geldi yav!
Gelebilir. Şimdi işbaşında bulunan güçler bılinmiyor mu? Çan-
kaya'ya tırmanıp ofuran Hacı Turgut Bey'in Nakşibendi müridi
olduğunu söylemeyen, yazıp çizmeyert var mı? 25 mayıs cuma
günkü Milliyet'te. Tunca Bengin ne yapmış? Birinci sayfadan, üç
sutun üstüne resimli bir haber: "Oana eti diye yutturuyorlar. Do-
muz yiyoruz" başlıklı. Dokuz yılım geçti Milliyet'te, böyle
"asparagas" haber görmedim. Bakın ne deniyor başlıkta: "İn-
san sağlığı için son derece zararlı olan domuz etinin ucuz oldu-
ğunu, besiciliğin güç olmadığım ve bu nedenle kaçak üretimin
.cazip hale geldiğini belirten yetkililer, 'Her ucuz eti almayın' di-
ye uyarıyor." Baştan sona uydurma, masa başında yazıldığı na-
sıl da belli. Önce, bunu yazan Türkiye'de domuz yetiştiriciliğinin
desteklenmediğini, buna kredi verilmediğini, ya bilmiyor ya da
bile bile yazıyor. Tarım Bakanlığı, çift tırnaklı hayvan yetiştiricile-
rini destekliyor, bunu ptanlara alıyor, gelgelelim tırnak içinde 'ge-
viş getirmesi şartıyla' diyor. Domuz da öküz gibi çitt tırnaklı, ama
geviş getirmiyor! Ne yapsın yani, zorla geviş mi getirsin? Domuz
çiftliği kuranların başlarına gelenleri bilmiyor mu Tunca Bengin?
Biga'da domuz çiftliği kurmak isteyen Yusuf Tavukçu'nun öomuz-
ları, nasıl gericilerin saldınsına uğradı? Yusuf Tavukçu, Avrupa
Konseyi İnsan Haklan Momisyonu'na başvurdu. Kurul, Yusuf Ta-
vukçu'nun başvurusunu incelemeye değer buldu. Gelişmeleri
bilmiyorum; belki de Haydar Kutiu-Nihat Sargın başvurusunda
olduğu gibi çiftliği yerle bir ettiren gerici yöneticilerin bilgilerine
de başvuracak, sorgulayacak onlan. Onlar da biliyor, Türkiye1
de domuz etine karşı tepkileri, gazetecilerin bile gericilerin oyun-
cağı olabileceğini; ancak insan haklarına saygı gibi hayvan
haklarına saygının da gerektiğini. Bunları şunun için yazdım, sa-
nıyorum, dokuz yılım geçen bir gazetedeki haberi de eteştirmek
hakkımdır. Basının kendi kendinı denetlemesinden anlaşılması
gereken de bu olmalı. Türkiye'de, domuz çiftlikleri kapanınca,
turistler için ithalat yapılıyor!
Halk çoğunluğu aç, et yok. Olmayan ete, boykot yapılıyor. Çan-
kaya'daki Sayın Hacılar da destekliyor bunu. Buyurun, but mu
istersiniz, bonfile mi? Bir Bektaşi fıkrası vardır; domuzun biri ca-
miye girmiş, cami görevlisi domuzu dışarı çıkaramıyormuş. Bek-
taşi bakmış bakmış:
— Softanın domuzunu görmüstüm, ama domuzun softasını
ilk kez görüyorum! demiş. Gazeteciler, bilir bilmez halkı aldat-
masınlar bari! t
Ankara, 'Hande' olayıyla çalkalanıyor. Bu da Çankaya'nın ba-
şında patlayacak gibi. Dışişleri Bakanlığı Müsteşan Tugay Ör-
çeri'nin görevinden alınacağı söyleniyor. Ya Adalet Bakanlığı
Müsteşarı Arif Yüksel? Onun suyu ısınmadı mı dersiniz? Çün-
kü DGM ile Çankaya arasında bağı kuranın o olduğu söyleni-
yor. DGM savcılığının hazırladığı ilk iddianame ne oldu? İlk
iddianamede, Hasan CelaJ ile Hande ilişkilerine yer venlmemiş
miydi? Kimin isteğiyh ikinci iddianame hazırlandı? Adalet Ba-
kanlığı Müsteşarı, Hacı Semra Hanım'ın yazlık komşusu Arif Yük-
sel'in bu olayiarda etkisi ne oldu? Kim ifadeleri, meraklı
Çankaya'ya, taşıdı.
*AA'nın 7D. kuruluş yıldönümü kokteylinde, Adalet Bakanı Ol-
tan Sungurlu'yu gördüm. Söz arasında bir ara:
— Siz bir yazınızla, bir savcının başını yaktınız! dedi.
— Nedenmiş? Ne yapmışım?
. — Prof. Muammer Aksoy'un Adalet Sarayı'ndaki cenaze tö-
renine katılan savcının mektubunu yayımlamışsınız. Savcı hak-
kında sorusturma mı açtırryordu? Bakan, sorusturmayı bakanhğın
başlattığını söyledi. Soruşturmayı başlatan müsteşar mıydı?
— Allah Allah! dedim içimden. Olay şuydu: Prof. Muammer
Aksoy'un Adalet Sarayı önündeki törenine, pek az yargıçla, sav-
cının katıldığını yazmıştım; Ankara savcılanndan Rahmi Özel, bir
mektup yazarak kendisinin de törene katıldığını bildirmiş, ben
de onu yayımlamıştım. Yani eksiğimi îamamlamıstım. Bakan Sun-
gurlu'nun sorusturma açmasına şaştım kaidım. Müsteşanna gû-
cü yetmeyen Sungurlu, savcıya sorusturma açtırıyordu. Savcının
mektubu 20 Şubat 1990 günkü "Ankara Notlan"nda çıkmıştı.
Mektubu yayımlayan benim, neden benim için sorusturma açıl-
mıyor ki?
Sümeyra Çakır, dün 44 yaşına bastı. Frankfurt'ta, istanbul'da
Sümeyra için toplantılar yapıldı. Sümeyra 1946 doğumluydu. 8
şubat perşernbe günü toprağa verdik Sümeyra'yı, İstanbul'da,
Zincirlikuyu*da. Ruhi Su'nun yamacına gömüldü. Gerçekte, se-
venlerinin gönlüne gömüldü. Eşi Hasan Çakır, son bandını yol-
ladı. Adı "Gülün Elinden." Kul Hüseyin'den dertemiş. Şöyle:
"Dostun bahçesinde güller / Ne bilsin halimden eller / Şakıyıp
öter bülbüller / Gülün elinden elinden."
Sümeyra, Pir Sultan'dan derlediği 'Hoş Geldin' türküsûnü de
bizler gibi Türkiye'den Almanya'ya, gurbettekileri görmeye giden-
ler için söylemiş: "İki yad idik buluştuk / Şükür bir daha kavuş-
tuk/ Muhabbet kapısın açtık / Dostum hoş geldin, hoş geldin."
Sümeyra'nın gurbet ellerde ölümünü düşündükçe içim kara-
nyor. Onun genç, kırk dört yaşını kutladım dün içimden. Onu
ananlarla, yaşalanlarla birlikte oldum. Müziğin de vatanı, yurdu
yok. Sevda - Çenap And Müzik Vakfı'nın, 7. Uluslararası şenlik-
lerine gittim. İtalyanlann "Mantma Oda Orkestrası" dinlendirdi
beni. Sevda - Cenap And Müzik Vakfı'nın Yönetim Kurulu Baş-
kanı Mehmet A. Başman'la lanıştım. Demokratların ilk Milli Eği-
tim Bakanı Avni Başman'ın oğluymuş. Onunla uzun uzun
babasını konuştuk. Avni Başman'a, DP liderleri, Köy Enstitüle-
rini kapatacak, kökünü kurutacak yollar bulmasını söylerler. Av-
ni Başman, bunu reddeder. Görevinden istifa eder. Demokratlan
eteştirir. Partiden atmak isterler. Bir de bakarlar ki, partiye üye
değil! 27 Mayıs'ta öğretmenleri düşündüm. Her dönemde ön-
cülük yapan öğretmenleri. löplumumuzun en bilinçli kesimi öğ-
retmenler. En çok haksızlığa uğrayan, ezilmek istenen,
ezilmeyen, yassılmayan onlar!
Eğiticiler, yann sendikalaşmak için valifiğe başvuruyorlar. An-
kara Valisi Saffet Arıkan Bedük, adını Atatürk'ün Milli Eğitim Ba-
kanı Saffet Ankan'dan aldığını bana söylemişti. Bakan Arıkan,
amcasının arkadaşıymış. Saffet Arıkan Bedük, öğretmenlerin
sendika girişimiyle ilgili olarak bakalım ne yapacak?
Bugün 27 Mayıs, mayısların güzeli hoş geldin! Düşmanı da
dostu da çok 27 Mayıs'ın. Değeri, en büyük yapıtı anayasasm-
da; her geçen gün daha iyi anlaşılıyor, aranıyor.
Yazıya etle başladık, etle bağlayalım. Et yok, çiftlikler kapa-
nalı, domuz eti hiç yok. Bulsak da yesek! Mahmut Makal, Ab-
dullah Cevdet'in ikiliğini (beytini) söyledi, şöyle: "İçmem
susuzların elinden su / Açlar arasında ben tok olamam."
* * *
Düzeltme: "Özallar Ne Yiyor?" başlıklı "Ankara Notlan"nda,
Gumhurbaşkanlığı ile ilgili olarak verilen bütçe rakamları, tril-
yon değil milyar olacaktır. Düzeltir, özür dilerim...
Sanat Evi Bodrum
15 Haziran'a kadar.
7 gece konaklama
yarım pansiyon
350.000 TL.
Rezervasyon:
• İstanbul tel.: 144 25 26 - 152 02 73
• Bodrum-Torba tel: 9-6147-1113
u
Yaşamayı Sanat
Edinenlerin Evi"