Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/12 PAZAR KONUĞU 27 MA YIS 1990
Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşan Dr. Ali Tigrel:
Serbest piyasa plansızlık değildir10 yılı aşkın bir süredir yüzde 60'ların üzerinde seyreden
enflasyon, düşen üretim, daha da bozulan gelir dağılımı,
yatınmlardaki reel gerilemeler ye kalkınma hızının
yavaşlaması, Türkiye ekonomisinin başlıca sorunlarını
oluşturuyor. Ekonomi muhabirimiz Bilal Çetin, plan ve
programlann teknik hazırhklarını yürüten, ekonominin
koordinasyonunda önemli rol oynayan Devlet Planlama
Teşkilatı'nın (DPT) Müsteşarı Dr. Ali Tigrel'le konuştu.
SÛYLEŞİ BİLAL ÇETİN
ayın Tigrel, önce son ekonomik ge-
lişmelerin özet bir değerlendirmesini yapabi-
lir misiniz? Sizce sorunlar nerelerde düğümle-
niyor?
1989 yılı için DPT'nin yüzde 1.8 olarak tah-
min ettiği reel büyüme yüzde 1.7 olarak ger-
çekleşti. İthalatta koruma oranlannın ve fon-
ların önemli ölçüde düşürülmesi ve işçi ücret-
leri ile memur maaşlarında yapılan önemli ar-
tışlara bağlı olarak, 1989 yılının ikinci yarısm-
da ekonomide önemli bir canlanma gözlenmiş-
tir ve bu trend de halen devam etmektedir. Bü-
tün önemli makroekonomik göstergeler de bu
trendi bir ölçüde doğrulamaktadır.
Ekonomideki canlanma trendinin 1990'ın
ilk aylannda da sürdüğü anlaşılmaktadır. Ya-
u,ygulamaya konan
ekonomik önlemlerin
enflasyonla mücadelede etkili
olabilmesi için, önümüzdeki
dönemde sağhklı bir kamu
finansmam politikasının
yürütülmesi en kritik
faktördür. 6. Plan'da, kamu
kesimi borçlanma gereşi ve
finansmaiMnm ekonomi
üzerindeki olumsuz etkilerini
asgari seviyeye indirecek
şekilde belirlenmesi esas
alınmıştır.
ğışların mevsim normallerine yaklaşması ne-
deniyle de tanmsal üretimin geçen yılın olduk-
ça üzerinde çıkabileceği beklenmektedir. Bu
bakımdan programda öngörülen büyüme he-
definin gerçekleşmesinin mümkün olacağını
düşünüyorum.
Ekonomide güncelliğini koruyan sorunlar
arasında kamu açıklarının finansmam ile enf-
lasyonu zikredebilirim. Ancak şunu da belirt-
mek gerekir ki özellıkle özel imalat sanayii fi-
yat endekslerinde, geçen yıla göre belirgin bir
yavaşlama eğilimi vardır. Nitekim son 12 ay-
lık fıyat artışlan bu sektörde yüzde 46 civann-
da olmuştur. Bu bakımdan, önümüzdeki ay-
larda kamu fiyat artışlan dengeli götürülürse
ve tanmsal fıyat artışlan da normale dönerse
enflasyonda program hedefini tutturma şan-
sımızın bulunduğunu düşünüyorum. Dikkat
edilmesi gereken bir husus da dış ticaret ma-
kasındaki artış eğilimidir. Bu da kur gelişme-
leri ile yakından ilgilidir.
WmmmmBu yılın ilk dört ayı geride kaldt. 1990
yılı kalkınma programı ile temel ekonomik
göstergelerdeki gelişmeler bir paralellik için-
de gidiyor mu?
Kanaatimce son yıllarda içinde bulunduğu-
muz koşullar itibarıyla ekonomide gözetilen ve
bundan sonra da daha da titizliklc gözetilme-
si gereken temel nokta büyüme, istihdam ve
enflasyon arasındaki hassas makroekonomik
dengeyi kurmakür. Bildiğiniz gibi 1990 yılı bü-
yüme hızı hedefı yüzde 5.7, enflasyon hedefi
de GSMH deflatörü bazında yüzde 54'tür.
t^mamBizde, büyüme hızı olsun, yatırım ve-
ya enflasyon hedefleri olsun neden bir türlü
tutturulamıyor ?
Tabii şöyle düşünmek lazım. Yıllık prog-
ramlar yapüırken ekonominin içinde bulundu-
ğu koşullar, özellikle de baz yıh koşulları bü-
tün ayrıntıları ile dikkate alınır, baz yılının
dengeleri çıkarıhr ve bunlann üzerine de eri-
şilmesi düşünülen birtakım makroekonomik
hedefler ortaya konulur. Büyüme gibi, enflas-
yon gibi, cari işlemler dengesi gibi. Bir yerde
program çalışmalarını akademik bir egzersiz
gibi görmek gerekir. Varsayımlar yapılır ve bu
varsayımların bir tanesi belki de en önemlisi,
belli politikaların, doğru politikalann titizlik-
le uygulanacağıdır. Yani program veya plan-
lar aslında zımmi olarak doğru makroekono-
mik politikalann uygulanacağını varsayarlar.
O bakımdan DPT'nin hazırladığı programlar
ve 5 yıllık planlarda hedeflere ulaşılamaması
gibi durumlarda herhalde sorumluluğun tama-
mını DPT'de görmemek gerekir.
M^KI^Uygulanan kamu yatırım politikasının
genel bir değerlendirmesini yapar mısınız?
Ekonomide kamu kesiminin payının tedri-
cen azaltılarak özel kesimin teşviki ve öncü ke-
sim olmasının sağlanması temel politikadır.
Zaten kamu yatınmlarının kompozisyonuna
baktığımızda, özellikle son yıllarda yüzde 90'a
yaklaşan bir bölümünün altyapıya yönelik ol-
duğunu görüyoruz. Esasında bunun yapılma-
sı zaten zorunludur. Türkiye'de biliyorsunuz
yüksek bir nüfus artış hızı ve çok yüksek bir
şehirleşme oranı vardır. Şehirleşme oranı nü-
fus artış hızının çok daha üzerindedir. Tabii
böyle bir ulkede altyapı yatırımlarına ağırlık
verilmesi kaçınılmazdır. Enerji sektörü olsun
haberleşme sektörü olsun taşıma sektörü ol-
sun bütün bu sektörlerde çok şeyler yapılnuş
olmasına rağmen ihtiyaç devam etmektedir ve
ileride de bu tür yatırımların, kamu yatınm-
larının büyük bir kısmını oluşturması kaçınıl-
mazdır. O bakımdan konunun ekonomideki
payının azalülması ile birlikte yine de kamu ya-
tınmlarının makul hızlarda bile olsa artması
bana göre zaruridir. Bundan kaçınmak müm-
kün değildir.
Aslında genel dengeler açısından kamu ya-
tınmlarının artık daha fazla reel olarak geri-
lememesi gerekir. Türkiye'nin ihtiyaçlan açı-
sından daha fazla reel gerilemeye bence taham-
mülü yoktur Ama bazen maalesef değişik çev-
relerden kamu yatınmlan sürekli geriletilsin
şeklinde görüş geliyor. Kamu yatınmlarının da
belli ölçülerde yapılması mutlaka zorunludur.
Türkiye'nin hâlâ belli bazı ekonomik ve sos-
yal altyapı problemleri vardır. Bunlann gide-
PAZAR
KONUĞU
T İ G R E L1946 yılında tstanbul'da doğdu. ilk öğrenimini
tstanbul ve Ankara'da, ortaokul öğrenimini ise
Ankara Koleji'nde tamamladt. Lise öğrenimini
tngiltere'de yaptı. Daha sonra Londra
Üniversitesi Imperial College'da kimya
muhendisliği dalında lisans ve yüksek lisans
diplomalanm aldı. 1969 yılı sonunda DPT
Araştırma Grubu'nda görev aldı. 1971-1984
yılları arasında Petkim Petrokimya A.Ş. Genel
Müdürlüğü'nde çesitli kademelerde çalıştı. 1980
yılında kimya muhendisliği dalında doktora
çalısmasını tamamlayarak Ankara Üniversitesi
Fen Fakültesi'nden fen doktorü unvanını aldı.
1976-1982 yılları arasında kimya muhendisliği ve
mühendislik ekonomisi konularında öğretim
üyeliği yaptı. 1984 yılında DPT Yabancı
Sermaye Proje Değerlendirme Dairesi
Baskanlığı 'na, 1985 'te ise Iktisadi Planlama
Dairesi Baskanlığı 'na getirildi. 1987 eylul ayında
vekâleten Planlama Müsteşar Yardımcılığı 'na
getirildi. Ocak 1988 başında ise DPT
Müsteşarlığı'na atandı. Ingilizce ve Almanca
bilen Dr. Ali TÎGREL, evli ve iki çocuk babası.
rilmesi lazımdır ki toplumsal refah tam olarak
sağlanabilsin.
••••Sactece altyapı değil, imalat sanayii
yatınmlan da reel olarak bugün 1979 yılının
bile çok gerisine düşmüş durumda reelyatınm
tutarı açısından.
Şimdi son yıllarda özel imalat yatınmların-
da önce belli bir duraklama ve 89 yılında da
yüzde 4-5 civannda bir gerileme olduğu doğ-
rudur. Bu tabii orta vadeli ve hatta uzun va-
deli hedeflerimiz açısından olumlu telakki edi-
lebilecek bir gelişme değildir. Zaten 6. Beş Yıl-
lık Plan'da özel imalat yatınmlannda ciddi bir
canlanma olacağı öngörülmektedir. Aksi tak-
dirde yine yûrtiçindeki arz talep dengeleri sar-
sılabilir ve bir de ihracat performansımız ar-
zulanan şekilde götürülemeyebilir. Kanaatimce
orta vadede Türk ekonomisinin gündeminde
olan en önemli konuların bir tanesi özel ima-
lat yatınfnlannm tatmin edici bir düzeye gel-
mesidir. Ama bunun olması için de gayet ta-
bii olarak makroekonomik konjonktürün daha
da olumlu bir noktaya gelmesi, enflasyon bek-
lentilerinin kınlması lazımdır. Kısa vadede enf-
lasyonun düşürülmesi, en azından planda ve
programlarda verilen resmi enflasyon hedef-
lerinin tutturulması büyük önem taşımaktadır.
^Km^^YıIlardan beridüştü, düşüyor deniyor
ama enflasyon bir türlü aşağı çekilemiyor. Siz-
ce bu neden başarılamıyor. Yanlışlık nerede?
Şimdi benim kanaatim şudur: Bugün uygu-
lamaya konmuş bulunan ekonomik önlemle-
rin enflasyonla mücadelede etkili olabilmesi
için önümüzdeki dönemde sağlıklı bir kamu fi-
nansman politikasımn yürütülmesi en kritik
faktördür. Zaten bu amaçla 6. Plan'da kamu
harcama, gelir ve borçlanma politikalannın,
kamu kesimi borçlanma gereği ve bunun fi-
nansmamnın ekonomi üzerindeki olumsuz et-
kilerini asgari seviyeye indirecek bir şekilde be-
lirlenmesi esas alınmıştır. Kuşkusuz böyle bir
kamu finansmam politikası ekonominin itici
gücü olarak gördüğümüz özel kesime daha faz-
la kullanılabilir fon bırakacaktır.
Enflasyonla mücadele ve sağlıklı büyüme
açısından kamunun borçlanma gereğinin azal-
tılması konusunu çok vurguladım ve her fır-
satta da, vurgulamaya devam edeceğim. Esa-
sen Merkez Bankası'nın uygulamaya koydu-
ğu parasal programın başarıh olması ve özel-
likle dış ticaret performansının fazla olumsuz
yönde etkilenmemesi açısından Merkez Ban-
kası'nın gereğinde döviz piyasasına daha da
fazla girebilme, döviz satın alabilme ve bu şe-
kilde muntemel olumsuz gelişmeleri önleme es-
nekliğine kavuşabilmesi için de bu husus özel-
likle önem taşıyor. Bu çerçevede kamu harca-
ma programlannın, kamu gelirlerinin, özellikle
cari gelirlerinin arttınlması yoluyla fınanse
edilmesine çok büyük çaba göstermek lazım-
dır. Tabii bu arada vergi idaresinin etkinliğini
daha da arttırarak vergi kaçak ve kayıplarımn
önlenmesi ve vergi harcamalarında geniş bir
yer tutan muafiyet ve istisnaların genel mak-
roekonomik hedefler çerçevesinde yeniden
gözden geçirilerek kamu gelirlerinin arttınlma-
sı kanaatimce çok büyük bir önem taşıyor. Bu
arada ilave kamu harcama programlarının
borçlanma yoluyla fınanse edilmesi faiz öde-
melerinin artmasına ve dolayısıyla konsolide
bütçe üzerinde ilave baskıya yol açmaktadır.
Örneğin, çarpıcı rakamlar var bu konuda.
Faiz ödemelerinin konsolide bütçe harcama-
ları içindeki payı 1983'te yüzde 8 civannda
iken bu pay 1989'da yüzde 23'e yükselmiştir.
Takdir ederseniz ki bu durum bütçe aracıhğıyla
yürütülen ve teşkilatımın da yakından izlemek
zorunda olduğu bazı ekonomik ve sosyal prog-
ramlann da sınırlandırılmasına ve hatta aksa-
masına yol açıyor. Şimdi kamu açıklanmn is-
tediğimiz ölçüde azaltılamaması, kuşkusuz
özel kesimin yatırım amacıyla kullanabileceği
fonları daraltıyor ve faizler üzerindeki etkisi
nedeniyle de finansman maliyetlerini olumsuz
etkiliyor. Son yıllarda gördüğümüz ve belki de
biraz da sevinerek karşıladığımız cari işlemler
hesabı fazlası dikkate alındığında da özel ke-
simin hem kamu kesimi açığını hem de dış faz-
layı finanse etmesi ancak kısa vadede özel ke-
sim yatınmlarının kısılmasıyla mümkUn ola-
bilir. Bunu da istemediğimize göre, kamu açık-
ların azaltılmasının önemi bir kez daha çarpı-
cı biçimde ortaya çıkıyor.
^•^••Pora programı yapüırken reel sektö-
riin dikkate almmadığı, döviz kurları üzerin-
deki etkisinin de dış ticareti olumsuz etkileme-
yeceği yolunda görüşler var?
Parasal programda kapsanan önemli değiş-
kenler için vanlan hedef arahklarının, kalkın-
ma programımn genel hedefleriyle çelişmedi-
ği söylenebilir. Merkez Bankası programı, re-
el ekonomideki gelişmeleri gözardı ediyor, ola-
yı yalmz kendi açısmdan irdeliyor şeklinde bir
değerlendirmeye tam olarak katılamayacağım.
Ama tabii şunu da düşünmek gerekir ki para-
sal programdan mucizeler beklememek lazım-
dır. Aynca, anlayabildiğim kadanyla Merkez
Bankası'nın bu yaklaşımında öncelikle bilan-
ço yapısının düzeltilmesi hedefi ağır basmak-
tadır. Programın temel hedefi, paramn istik-
rarını sağlamakür.
Öte yandan, bir de ekonominin rekabet gü-
cü ne olacak? Ve biz enflasyondaki kısa va-
dedeki hedef ile ekonominin rekabet gücü ara-
sındaki hassas dengeyi nerede kuracağız? Ben-
ce bu çok önemli bir konu. Tabii ekonominin
rekabet gücü de kur gelişmeleri ile yakından
ilgili. Eğer Merkez Bankası 1989 yılında piy-
sadan bu kadar çok döviz satın almasaydı.
Türk Lirasf ndaki reeldeğer kazanma daha yük-
sek seviyede olacaktı. Şimdi bu sene açısından
bence Türk ekonomisinin en önemli sorunu
enflasyondur. Eğer enflasyon kısa vadede his-
sedilir bir şekilde aşağı çekilmezse o zaman di-
ğer konularda zaten tatmin edici bir gelişme
sağlanması zordur. Ekonominin rekabet gücü
ise belki daha orta vadeli bir konudur. Ama
ekonominin rekabet gücünün de herhalde azal-
ması orta ve uzun vadede ekonomi için birta-
E,inflasyondaki kısa
vadedeki hedef ile
ekonominin rekabet gücü
arasmdaki hassas dengeyi
nerede kuracağız?
Ekonominin rekabet gücü
kur gelişmeleriyle yakından
ilgili. Döviz girdisindeki
tempo 90 yılında da devam
ederse2 Merkez Bankası'mn
yine pıyasadan önemli ölçüde
döviz satın almasıgerekecektir.
kım sorunlar doğurabilir. O bakımdan sanı-
yorum döviz girişindeki tempo 90 yılında da
devam ederse Merkez Bankası'nın gene piya-
sadan önemli ölçüde döviz satın alması gere-
kecektir. Hatta açtığı diğer kredilerde daralt-
ma yoluna bile gidebilecektir. Onun içindir ki
Merkez Bankası üzerindeki kamu taleplerinin
asgari seviyede olması icap ediyor; kamu borç-
lanma gereğinin daha da azaltılması gerekiyor.
Yani, burada bir ölçüde bir ikilem ile karşı kar-
şıya bulunuyoruz. Belki de bu yıl ekonominin
gündemindeki en önemli iki konu, enflasyo-
nun düşürülmesi ve ihracat performansının
sürdürülmesidir.
W^^^^Bugünkü kur gelişmeleri enfazla han-
gi sektörleri etkiliyor?
Kurda gelişmelerin genelde dahili katma û
ğeri yüksek olan sektörlerde, tekstil gibi, re-
kabet gücünde bir erozyon yarattığı inkâr edi-
lemez. Zaten gelen sinyaller de bu doğrultu-
da. Ona karşıhk ithal girdi oranı yüksek olan
sektörlerde örneğin demir çelik bunun aksi.
Şimdi bu trend devam ederse ne olur? Kısa dö-
nemde yatınm kararlan etkilenebilir. Yatınm
kararları belki ithal girdisi nispeten yüksek
olan sektörler lehine bir değişiklik gösterebi-
lir. Bu da tabii ithalat üzerine ilave baskılar
getirebiür. Ama bir ölçüde şunu da düşünmek
gerekir; madem ki Türk ekonomisi giderek
Arkası 15. Sayfada
İslam'ın "hit"
kasetleri
"Pislik böcekleri", "Dıskotekte göbek
sürtüştürenler...", "Devtet dairesinde
makyaj yapan hayvanlar", "İmansız
herifler"... Bu ve benzeri küfürler,
dahası şeriata, kadtna. dûzen?,
felsefeye ait vecizeler dinlemek ister
misiniz? 0 zaman önce Ankaralı bilim
adamlannın araştırmasını okuyıın,
sonra ya orada sözü edilen camilerden
birine gidin, ya da Timurtaş Hoca'dan
bir vaaz kaseti alın.
Buyrun cenaze
namazııta
Nâzım Hikmefin yurttaşlık hakkı için
Danıştay'a verilen dosya, tam 15 ay
mahzende unutulmuş. Bir adli
skandal! NoMa'nın mahzenlerden
buiup çıkarttığı dosya, bir gûn içinde
elden idare mahkemesine gönderildi.
Nâzım'ın ölümünûn 27. yıldönümünde
bir başka tartışma daha var: Nâzım
için cenaze namazı kılınsın mı,
kılınmasın mı? Islamcı aydmlar
"Kılınmalı" diyor. Nâzım'ın kız kardeşi
Yaltınm "Münasebetsizlik"
27 Mayıs
tartısması
27 Mayıs devrim mi, karşı devrim mi?
Darbe mi, demokratik süreci başlatan
bir "zorunlu" müdahale mı? Bulent
Ecevit, Uğur Mumcu, Fehmi Koru,
Abdurrahman Dilipak, Mümtaz Soysal,
Attilâ İlhan, Murat Belge, Fetfıi
Çelikbaş'ın 27 Mayıs
değertendirmeteri.
KURTÇEYE
Ö Ü
Ç
ÜÖZGÜRLÜK"Bu sioganı artık iktidarıyla, muhalefetiyle tüm siyasi partiler söylüyor.
Nokta, tüm partilerin Giıneydoğu sorununun çözümü icin üzerinde calıştığı
rnodelleri ve görûşlerini aldı. ANAP İspanyol Bask ve IRA cözümieri, SHP
İngiliz Galler modeli üzerinde çalışıyor. DSP'nin modeli de birçok ortak
nokta taşıyor. Ama tümünü asgari bir müşterek birleştiriyor: "Kürtçe
üzerine konan yasak kalkmalı."
"KURTÇEYEÇ
ÜRIÜ
Ç
ÖZGÜRIÜK "
Üniversiteü gençlik, özel
sektörcü oldu
Nasıl seksi
olunur?
Uzun tırnak mı. kısa örnak mı?
İştehlı mı olmalı, rejim mi yapmalı?
Dekoltenin ne kadarı, renklerden
hangısi? Söz seksapelden açılınca,
sorular bıtmek tûkenmek bilmıyor.
Peki ama, baştan çıkarmanın güncel
ayrıntılan neler?
Ecevitci ama,
Dalancı
Politık arenada bir komedyen Zekı
Alasya. Şimdi cıddi ciddı polıtikacı!
Neden? Noktaya anlattı: Ağzmdan
düşürmedığı yenı sözcükleri.
DMP'nin kadmiarı ve Alasya. Pekı
Metin ne yapacak''
•Bir kadın ve bir erkek, sonuna kadar
arkadas kalabilir mi? 'Harry Sally'le
Tanışınca" filmi, zor bir durumu
anlatıyor: "Arkadaşk olmak..."
• Ünlû arastırmacı yazar Stefanos
Yerasimos, Doğu, Batı ve Tûrkiye
üzerine görüslerini anlattı.
"Türkiye yıizünü Balkanlara cevirmeli.
•Japon mafyası Yakuza. Yalnızca
büyük bir suc örgûtû değil, önemli
bir siyasi güc.
HAFTALIK HABER DERGİSİ
İstanbul Üniversitesi ile Boğaziçi Üniversitesi
öğrencileri arasında yaptığımız anket,"devletçi,
idealist" gençliğin yerini liberal bir kuşağın
aldığını ortaya çıkardı.
Gençlerin amacı büyük holdinglerde çalışmak.
Kamu sektörünü isteyen yok denecek kadar az...
1990 kuşağınm, 1968 kuşağından farkları neler?
Özelleştirme konusunda ne düşünüyor? Kendi geleceğini
ve Türkiye'nin geleceğini nasıl görüyor?
Bilim adamlan ve öğrencilerin görüşleri...
BORSACHARA GÖRE, HANGİ HİSSELER FAVORİ?
Aracı kuruluşlar ve borsa komisyoncularının hisse önerileri.
•Hangi şirketler sermaye artınmına gidiyor? Hangi hisseler
prim yapabilir?
•Hisse hisse haberler, tahminler.
EREĞÜ, MANOLARA SATHACAK
Ereğli Demir Çelik'i tamamen özelleştirmek için yeni formüller
aranıyor.
•Bağfaş. Nasaş, Demirdöküm ve diğer hisselere ilişkin sürpriz
bilgıler...
•KOİ Başkanı Özuygur'un. borsa ve özelleştirme konusundaki
gonişleri.
•Bilanço analizleri.. Yorumlar.
SOVTETLER'E TEKLİF YAĞDERDIK
Mosko\a. Türk işadamlarının adeta kapı komşusu haline geldi.
Miiteahhitlerimiz bu ülkedeki 50 projeye daha talip oldu. GBJSIM
TCKETİCİ KREDİSİNE HÜOJM VAR
Yıllık ortalama yüzde 40 taizle verilen tüketici kredilerinin
toplamı bir trilyon lirayı aştı.
Bu kredilerden. bir işyerinde çahşan herkes yararlanabiliyor.
•Dilek Sabancr. "Bazen babamı
dinlemem."
•Dört yıl sonra yolsuzluk bitecek.
•Türkmen Kadife'yi hileli iflas
sonucu aldığı iddia edilen Nuri
Yönver, servetinin kaynağını
açıkladı.
•Rahmi Turan-. "İlk üçe girecek
gazeteyi çıkaracağım."
•Mehmet Okumuş. 12 şirketini geri
alabilecek.
•Benetton dağa çıkıyor.
•Wall Street'in Daltonları...
•Yöneticiye özel: Filleri de
vururlar...
EKONOMİK YAŞAMIMZ DEGIŞEBILIR