Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURtYET/16 HABERLERİN DEVAMI 27 MAYIS 1990
CUNEYT ARCAYUREK yaz.yor
(Baştarafı 1. Sayfada)
ketleri her dönemde olageldi.
1980'den önce de böyleydi son-
ra da. TÖ'nün etkenliğini sürdür-
düğü yıllarda TOBB'de yönetım,
TÖ'nün gösterdiği yönde oluş-
muştu. Ali Coşkun, hiçbir zaman
bir partinin adamı olmadığını
söylûyor. Doğru olabilir. ama si-
yasal kulis bugün özveri goste-
ren başkanın daha çok ANAP
hûkümetlerine yakın durduğunu
söylûyor.
Son iki haftadır TOBB'de, TÖ
ve ANAP eîkisini silecek yeni bir
yönetim için geniş çalışmalar
sürdürüldü. Bu arada geçen per-
şembe DYP grubunda Demirel,
daha önce desteğini alan kimi
kişiterin "bugün katakulliler"
yaptığından söz ederek TOBB'-
de, tıpkı ziraat odalarında bele-
diyeler bitiiğinde görüldûğü gibi
yönetim değişikliği olacağtnı
açıkça ifade etti.
Ankara'ya gelen delegeler
gruplar halinde daha çok Demi-
rel'in evini ziyaret ediyoriardı.
önceki gün DYP liderine "TOBB
seçimlerinde tavanı kimiterinin
kafasına yıkacaklannı" söyleye-
cek kadar önyargılıydılar.
Ali Coşkun kuiisi, gelişmeleri
yakından izliyor olmalı ki TOBB
Genel Kurulu'nun toplandığı dün
sabah çıkan gazetelerde "eğer
bu aday şu partinin, şu aday bu
partinin şekiinde açıklamalar ya-
pılırsa seçime siyasetin kanşa-
cağı" gerekçesiyle aday olmaya-
cağını bildiriyordu.
Dünkü konuşması bu yöndey-
di. Coşkun'a göre kamuoyunda
"bu müessese ANAP iktıdarı ile
Doğru Yot'un çatışmaa ve çekiş-
mesi şekiinde" gösteriliyordu.
TÖ'nün "şimdiye kadar TOBB'-
ye iltifat dışında ilgi
duymadığını" belirtiyordu. Bu,
doğrudan Demirel'i hedef alan
irdelemeydi. Çünkü Demirel ge-
çen perşembe TÖ'nün öteki der-
nek ya da odalar seçimlerinde
olduğu gibi TOBB'de de "etken-
liğini göstermeye çahştığını"
açık seçik söylemişti. İsim ver-
memiş, ancak TÖ'nün Coşkun'-
un yeniden seçilmesine çalıştı-
ğını duyumsatmıştı.
DYP lideriyte çevresi TOBB
seçimlerine karışmadıklarını öne
sürmüyordu. DYP ve SHP için
genel seçimlerden önce ilk he-
def, TÖ'nün ve ANAP'ın ege-
menliğinde olan önemli meslek
kuruluşlarını iktidar sultasından
kurtarmaktı. DYP kulisinde TÖ'-
nün şu ya da bu yoldan sesini
iletecek aracılar kanaiıyla Ali
Coşkun'un seçilmesine yan tut-
tuğunu delegelere iletttği bilini-
yordu.
TOBB delegeleri TÖ'den ge-
len esintilerin farkındaydı. Buna
karşın Coşkun'un yerine yöne-
timde değtşikJik yapılarak başka-
lannın gelmesini istiyorlardı. Ali
Coşkun da "iltifattan başka hiç-
bir destek almadığını" söylerKen
tıpkı TÖ gibi basını suçluyordu.
Meğer "bir kısım" basın, ytliar-
ca dostça yaşayan "arkadaşları
düşman hale" getirmişti. TOBB'-
ye gölge düşürmek için basın se-
naryolar yazıyordu.
Türkiye'de gerçekten bir se-
naryo yazılıyordu. Fakat bu se-
naryo değisik varsayımlan içeren
çeşitlemeterle örülü değildi. Bu
senaryo, TÖ ile ANAP iktidannın
gitmesini öngören tek hedefe,
tek amaca yönelikti.
Genel seçimlerde iktidar el de-
ğiştirmeden önce Türkiye'nin
önde giden kurumtarındaki
ANAP ve TÖ yanlısı yönetimler
demokratik yoldan işbaşından
uzaklaştınlacaktı. Önemli meste-
ki kuruluşlardaki yenı yönetimler
siyasal iktidarın değişmesinden
önceki önemli merhateler, önem-
li adımlardı.
Tarımı ve yerel yönetimleri
seslendiren kuruluşlarda bu
amaca varıldı. Dün başiayan
TOBB genel kuruluyla şimdi
ekonomide TÖ ne derse doğru
söyler özetinde ifadesi bulan an-
layışa son verilmeye çalışılıyor.
TÖ'ye ve ANAP'a karşı aşama
aşama uygulanan "iktidar deği-
şikliği" ptanlan, meslek kuruluş-
larında mayıs ayı içinde gerçek-
leşiyor.
İZMİR'den HİKMET ÇETİNKAYA
(Boftamfi l. Sayfada)
la anlaşma koşullarının ortaya
çıktığı haberleri geliyor. SHP Ge-
nel Merkezi dün bir kez daha
uyarıda bulundu:
—Bu işi bitirin...
İsçilerin sendikal hak ve öz-
gürlüklerini hiçe sayan, 1980'de
geri alınan haklannı, bugün ya-
sal bir düzenleme yaparak geri
vermeyen ANAP iktidarı şimdi-
lerde "işçi dostu" kesiliyor.
Neden? . '
Çünkü halkın oylarıyla yerel
yönetimleri 26 Mart 1989'da yi-
tiren ANAP, şimdi işçinin yanın-
da gözükerek sosyal demokrat-
lan üç büyük kentte aşağıya çek-
mek istiyor.
Eh, kimi SHP'li belediye baş-
kanları "çatık kaşları'yla halkın
desteğini yitirerek ANAP'ın ek-
meğine yağ sürüyor. Astığı astık
yöntemle ilkel belediyecilik öme-
ği veriyor. Kımıleri belediyecilik
hizmetini "şenlik, konser, şiir
günleri, gazetecilik yarışması"
sanıp, yolu, suyu kanalizasyonu,
çöpü bir kenara itiyor.
3 haziranda 51 köy ve kasaba-
da belediye başkanlığı seçimi
var. ANAP, 70 bin oy potansiye-
li olan belediye seçimlerine
önem verdiği için muhalif bele-
diyelere yükleniyor, belediye
başkanlarının kaç para aldığını
araştırıp devlet televizyonundan
bangır bangır sesleniyor:
—Işçiye ücretini ödemeyen,
toplusözleşmeye yanaşmayan
belediye başkanları ayda 25 mil-
yon lira maaş alıyor.
Dört gündür Muğla'dayız. iki
yıl önceki Muğla ile bugünkü
Muğla çok farklı. 26 Mart yerel
seçimlerinden önce bu şirin ken-
tin sokakian temizdi, ama bu kez
pis.
Acaba niye?
İki yıl önce Muğla'da yerel yö-
netim yine sosyaldemokratların
elindeydi şimdi de. Demek ki be-
Arap dünyası kritik
lediyecilik başka iş, hizipçilik
başka iş...
ANAP iktidarı ayakta kalma
savaşımı verirken en büyük ko-
zu muhalif beledryeler. Kola boy-
kotu, ardından et boykotu der-
ken şimdi de yerel yönetimlere
karşı saldırı harekâtı düzenleni-
yor.
Eylemin baş aktörü Devlet Ba-
kanı Mehmet Keçeciler. Konya'yi
Refah Partisi'ne kaptıran Keçe-
ciler, şimdi partisini Konya ova-
sında canlandırmaya çalışıyor.
Konya, Türkiye buğday rekotte-
şinin yarıdan fazlasını üretiyor.
İşte, buğday üreticisine verilen
yüksek para bu yüzden.
Hani üreticiye bot para verilin-
ce enflasyon artardı? ANAP'ın
eski Genel Başkanı Turgut özal,
sık sık TV'ye çıkıp böyle konuş-
maz mıydı?
Ama pancar üreticisine verilen
para devede kulak...
Niye?
Pancar üretim bötgelerinde
oylar Refah Partisi'ne değil,
SHP'ye ve DYP'ye gitmiş...
Bu bir oyun, kandırmaca...
ANAP muhalif belediyetere
saldırarak ayakta kalacak. Tüm
hesaplar böyle yapılıyor.
—HaJk bunları tanıdı. Yerel yo-
netimlerde başarılı olamayanlar,
yarın iktidara gelirse vay Türki-
ye'nin haline...
Ş.Urfa Valisi AJpaslan Kara-
can, göreve mübarek cuma gü-
nü başladı. İlk işi Hallaçlar kö-
yünde cuma namazı kılmak olu-
yor. Şoförü, koruma polısiyle bir-
likte köy camiine gidiyor.
Gazeteciler, Vali Karacan'ın
peşinde. Fotoğraf çekmeleri ya-
saklanıyor. Kuran kursu öğren-
cileri valinin makam otosunu ku-
şatıyor, korumaya alıyor.
Aynı saatlerde Pamukkale'de
önemli bir panel var:
—Pamukkale beyaz kalsın...
Vali Karacan, cuma namazına
gittiği için panele katılmıyor...
(Baştarafı J. Sayfada)
ediliyor. Türkiye'nin su sorununun
yanı sıra Israil'le olan ilişkileri de
Arap dünyasını meşgul eden ve
kaygılandıran konuların başında
geliyor. Ankara'nın Tel Aviv ile
ilişki düzeyini büyükelçilik düze-
yine çıkarma hazırlıklan ve son
günlerde sık sık sözü edilen "İs-
raiPe su sabsı" olayı, Arap baş-
kentlerinde ve kendi aralanndaki
bir düzeydeki toplantılarda ele alı-
nıyor.
Arap kaynaklan "Türkiye'nin
İslam kardeşlerinden ve komşula-
nndan esirgedigi suyu tsrail'e ver-
mesf'nden yakınırken, Filistin
devletinin Ankara nezdindeki
temsüi sorunu çözülraemişken, ls-
rail ile neredeyse "üç vakile
kadar" büyükelçi alışverişinin söz
konusu oltnası da zihinleri rahat-
sız ediyor.
Önce İsrail
Arap zirvesi 28 ve 29 mayıs ta-
rihlerinde gerçekleşecek Bağdat
oturumuna başta tsrail'i getirecek.
Geçen hafta âdeta zirve öncesi
"üzerine benzin döknlen" Intifa-
da ateşi Bağdat'taki en önemli
gündem maddesini oluşturuyor.
Bilindiği gibi geçen yıl Fas'ın
Kazablanka kentinde yapılan zir-
vede de (ntifada ilk sırayı almış ve
Filistinlilere özledikleri destek sağ-
lanmıştı. FKÖ lideri Yaser Arafat
son haftalardaki basdöndürücu
diplomatik trafiğin meyvesini ala-
rak bu kez de Arap dünyasının
gündemine Intifada'yı birinci
madde olarak oturtmasını ve zir-
ve öncesi kulislerle yayımlanacak
bir ortak bildiride bu konuda kul-
lanılacak "tonun" sert olmasını
sağladı.
Zirve öncesi Arap ülkelerinin
çözmek zorunda oldukları, ancak
daha son dakikalara kadar belir-
sizliğini koruyan bir baska konu
da Araplar arasındaki "gdenek-
sel" aynlıklar.
Bu konuda Mısır ve Suudi Ara-
bistan'ın oluşturduğu ılımlı kanat
ile Irak'ın basını çektiği radikal-
ler henüz anlaşabilmiş değil. 22 ve
24 mayıs tarihlerinde yapılan dı-
şişleri bakanları düzeyindeki ha-
zırlık toplantıları her ne kadar il-
ke bazında belb bir karar taslağın-
da anlaşmış olsalar da örneğin ts-
rail'in kınanacağı karar tasansın-
dakı usluba ve 30 mayıstaki Bush-
Gorbaçov zirvesine gönderilecek
mektuba ilişkin "lonun" ayarlan-
masında anlaşabilmiş değiller.
On yılı aşkın bir süredir devaın
eden Suriye ile Irak arasındaki
karşıtlık da henüz giderilmiş de-
ğil. Bu yüzden yann başlayacak
zirveye Suriye'nin Devlet Başkanı
Hafız Esad düzeyinde katılıp ka-
tılmayacagı daha bilinmiyor. Lib-
ya lideri Kaddafl'nin Hafız Esad'ı
zirveye katılnıaya ikna etmek için
dün aniden Şam'a gittiği bildiril-
di.
Lübnan da zirvenin bilmecele-
rinden birini oluşturuyor. 15 yıl-
dır süregelen iç savaşın âdeta bir
"iç savaş içinde iç savaslar" zin-
cirine dönuşmesi ve hemen her se-
yin çiftbaşlı hale geldiği Lübnan-
dan da katılım olup olmayacagı
bir giz durumunda.
Bu arada Kıbrıs sorununun da
Arap zirvesi sırasında görüşulebi-
leceği bildiriliyor.
Açlık grevleri
Cezaevî
sayısı
12Ve çıktı
Haber Merkezi — Çanak-
kale Cezaevi'ndeki 5 yazı iş-
leri müdürü iie 3 sendikacının
başlattığı açlık grevi 12. günü-
ne girerken dün de Malatya E
Tipi Cezaevi'ndeki 110 tutuk-
lu ve hükümlünün açlık gre-
vine başladığı bildirildi. Açlık
grevi yapılan cezaevi sayısı
dünkü katılımlarla birlikte
12'ye yükseldi.
Çanakkale Cezaevi'ndeki 5
gazeteci ile 3 sendikacının
başlattığı açlık grevi 12. günü-
ne girdi. Barun Cezaevi'nde
1409 yıla hükumlü gazeteciler
Veii Yılmaz ile Osraan Taş'ın
eylemleri sürüyor.
Açlık grevindeki cezaevleri,
tutuklu ve hükumlü yakınla-
nnın dökümü ise şöyle:
tstanbul Sagmalcılar
Cezaevi'nde 39 tutuklu ve hü-
kümlü TBKP Genel Sekreter
Yardıması Osman Sakalsız ile
hükumlü Ahmet Kardam ve
Cihan Şenoguz'un açlık grevi
devam ediyor. SHP Kars Mil-
letvekili Mahmnt AJınak, An-
kara Milletvekili Tevflk Ko-
çak, Sosyalist Parti Genel
Başkanı Ferit tlsever ve SHP
tstanbul tl Başkanı Erean Ka-
rakaş iki günlük açlık grevin-
de bulunan 2000'e Doğru ça-
lışanlannı ziyaret ettiler. 44
dergi çalışanının eylemleri
dün sona erdi.
Borsa özel Tip Cezaevi-
ndeki bir gnıp hükümlünün
başlattığı 7 günlük açlık gre-
vi 3. gününe girdi. Aydın, Bu-
ca ve Nazilli'de tutuklu ve hü-
kümlülerin başlattığı açlık
grevi sürüyor. Izmir'de 17 hü-
kümlü ve tutuklu yakını İHD
şubesinde bir haftalık açlık
grcvine basladılar.
MaJatya E Tipi Cezaevii
ndeki 110 tutuklu ve hükum-
lü "tek kisilik bücre, tek kişi-
Hk havmlandınnalı cezaevleri"
yapınunı protesto amacıyla
dünden itibaren açlık grevine
başladı. Diyarbakır 1 Nolu E
Tipi Cezaevi'nde 441 tutuklu
ve hükümlünün başlattığı aç-
lık grevi 3. gününü doldurdu.
SP binasında açlık grevi baş-
latan tutuklu ve hükumlü sa-
yısı dün 80"e ulaştı. İHD'de 10
üniversite öğrencisinin başlat-
tığı açlık grevi sürüyor.
Gülay: Benimki de hayat işte
REFİK DURBAŞ
"Vurulsam kaybolsam derim
ÇınJcıplak bir kavgada
Erkekçe obun islerim
Dostluk da düşmanhk da..."
Çapa Tıp Fakültesi Yoğun Ba-
kım Ünitesi'nin merdivenlerinden
çıkarken dilimin ucunda Ahmed
Arifin bu mısraları vardı.
Yoğun ilaç kokuları arasında
merdivenleri çıkıyorum. Annesi,
bir kapı koluyla kapısını açıyor
Gülay Beceren'in. Sonra tekrar ki-
litliyor.
Kapının tam karşısında Gülay-
ın yatağı. Gülay yeni uyanmış.
Pencereden fakültenin avlusu gö-
rünüyor. Gülay'ın yüzü pencere-
ye değil, avluya dönük. Pencere-
nin içinde kitaplar: Şolohov'un
"Don Hikâyeleri" Leo Buscag-
lia'nın "Sevgi"si...
Yatağının baş ucunda bir minik
bebek... GUluşünü Gülay'ın göz-
bebeklerine bırakıyor gün ışığıy-
ia...
Odanın sarı duvarlarında dos-
ya kâğıdına yazdmış uyanlar:
"Çok konuşmay'imz, öpmeyiniz,
fazla kalma>ınız..." Ve bir küçük
not: "Gıüaya yardım için: TC Zi-
raat Bankası Taksim Şnbesi, he-
sap No: 30003/203999-3"
Söz, dilimin ucunda. Kalbim
heyecan içinde. Göz ucuyla bir du-
vardaki yazılara bakıyorum, bir
GUlay'ın gulümş?mesi yanakların-
da filizlenen yüzüne. Bu genç kız
narinliği uykudan olamaz...
Sevimülik onun doğal haü... Bu
da uykudan olamaz...
Küçüklüğunden beri çevresinde
bir sevgi halkası oluşmuş. Annesi
ve babası öğretmen. Bu yüzden ol-
sa gerek daha ilkokula başlama-
dan okuyup yazmayı öğrenmiş.
Doğum yeri Çanakkale. tlkoku-
la da Çanakkale'de başlamış. tl-
kokul öğretmenini ook seviyor. O
zamanlar ilkokulda teşekkür ol-
madığı halde bütün sınıflarını öğ-
retmeninin özel olarak hazırladı-
ğı "teşekkür"lerle geçmiş. Şiirler
yazmış, folklor oynamış. Kıyafet-
leri biraz daha düzgün olsaymış il
birinciliğini bile kazanacaklarmış,
ama üçuncülükle yetinmişler.
Gülay'ın yaşamını değiştıren
okul Edirne Anadolu Lisesi ol-
muş. Edirne*de üç yıl kalmış. En
sevdiği arkadaşı Pınar'la orada
dostluklan pekişmiş. Orada da se-
vilen bir öğrenciymiş. En sevdiği
ders matematık. Düzenli çalısma-
sa da hiç ikmale kalmamış.
Çünkü hayat ders kitaplan dı-
şında da devam ediyor.
Annesinin yüzüne bakıyorum.
Ne kadar birbirlerine benziyorlar.
Bir odada iki genç insan.
—Odaya ilk gırdiğimde sizi kar-
deşi sanmıştım, diyorum.
Gülüyor annesi. Elini tarifsiz
bir sevgiyle Gülay'ın başma koyu-
yor, saçlarını okşuyor:
—Annesiyim onan, diyor.
Bir kardeşi daha var Gülay'ın,
ama ondan çok Pınar'dan, arka-
daşı Pınar'dan söz etmek gereği-
ni duyuyor sık sık.
Bu yıl İTÜ'nün Elektrik Bölu-
mü ikinci sınıfında Gülay. Pınar
da aynı fakülteyi kazanmış, ama
bölümleri ayn. Fakat aynı evi pay-
laşıyorlar.
Bu yıl derslen biraz asmışlar.
tstanbul büyük bir kent. Gezilip
görülecek çok yer var. Birlikte
gezmişler İstanbul'u. Dolmabah-
çe'yi, Topkapı Sarayı'nı...
Hiçbir zaman çok parası olma-
yı düşlememiş. Çok zengin olsa da
çevresini değiştirmeyi bir de...
Gözlerim duvarlardaki yazılar-
da. Sorularla onu bunaltıp incit-
mek istemiyorum.
Ama Gülay durup durup anla-
tıyor. Gözlerinin ışığı yanağında-
ki gamzesine düşüyor. Yaşama-
dan, yaşama sevincinden söz edi-
yor durmadan. Bartın Cezaevi-
nden Ahmed AriPin "Hasretin-
den Prangalar Eskittim" kitabını
ciltleyip göndermişler. Bu kitabı
gösteriyor sonsuz bir sevinçle. Kır-
mızı cilt üzerine sarı yaldızla ya-
zümış "Can Golay'ımıza" yazısı-
nı okuyor sonra.
Sevdiği şairler mi? Önce Nâzım
Hikmet, sonra da Ahmed Arif.
Bu armağan daha bir değer kaza-
nıyor gözünde.
O günü anlatsın istiyorum, 1
Mayıs gününü. Yüzüme bakıp ne
istediğimi anlamış gibi...
—Zor hatırlıyonım, diyor. O
sokakian şimdi gilsem bulamam.
Duştum, >okuşun başıydı. Hiçbir
şey hissetmivordum. Karakolda
da... Birisi yüzüme su serpti. Ken-
dime gelir gibi oldum. Kan da
yoktu daha. Acil Ser\is'te gördüm
kanı...
Alçakgönüllüluğün esintisi ge-
çiyor alnının beyazlığından. "Be-
ni yüceltmeyin" der gibi dudak-
larının kıvnmı. "Benimki de her-
hangi bir hayat işte, ülkemde ya-
şayan herhangi bir insanın hayan
tHD'DE BASIN TOPLANTISI — Alibeyköy Lisesi Müdürü Kasım Aracı'nın haksız uygnlamasına ug-
radıklarını söyleyen üç ögrenci aileleriyle yaptıklan basın toplantısında müdüriin ihban sonucu gözaltı-
na alınarak işkence gördüklerini öne sürdiiler. (Fotoğraf: Ali Tevfik Berber)
Liseliler müdürü suçladıtstanbul Haber Servisi — Alibeyköy Lisesi bah-
çesine pankart astıkları gerekçesiyle gözaltına alı-
nan ve daha sonra okuldan atılan 3 öğrenci, hak-
sız uygulamayla karşı karşıya kaldıklarını söy-
ledıler.
İnsan Hakları Derneği Istanbul Şubesi'nde dün
aileleriyle birlikte basın toplantısı yapan A.R.T.,
M.G. ve E.K., lise mudurü Kasım Ancı'yı gerici-
likle suçladılar. Kendilerini 19 Mayıs'ta okul bah-
çesine asılan "Liselerde davağa son" ve "Yaşasın
demokratik lise mücadelemiz" yazılı pankartla il-
gili olarak karakola şikâyet ettiğini söylediler. Da-
ha sonra Alibeyköy Karakolu'na, Eyüp Emniyet
Amirliği'na ve Siyasi Şube'ye götürüldüklerini kay-
deden 3 öğrenci, göz altında tutuldukları süre içinde
işkence gördüklerini de öne surdüler.
Delil yetersizliğinden 9 gun sonra savcılıkça ser-
best bırakılan öğrenciler hakkında okul idaresi aynı
suçtan dısiplin soruşturması açtı. Suçlu görülen 3
öğrencinin okulla ilişkileri kesildi. Basın loplanıı-
sına katılan veliler ise okul müdürü Kasım Ancı'-
yı din ağırlıklı eğitim uygulamakla ve okuıun ba-
şarı grafiğini düşürmekle suçladılar. Belirli iki ga-
zetenin dışında okula gazete sokulmadığını belir-
ten bir veli, öğrencilerden toplanan paralar ve pi-
yasanın iki katına okulda çekilen fotokopiler ko-
nusunda türlü söylentilerin ortaya atıldığını söyledi.
Veliler okul müdürü hakkında dava açacaklarını
ve Milli Eğitim Bakanlığı'na başvuracaklannı söz-
lerine eklediler.
Gülay*m yüziınde umudun ışı-
ğı, annesinin yüzünde de. Umu-
dun ve yaşamın vf
e direncin...
Bu umut, bu yaşama direnciy-
le ayrdıyorum Gulay'ın yanından.
Ya Prof.Dr. Coşkun Özdemir ne
diyecek Gülay'ın durumu için?
Prof.Dr. Coşkun özdemir, Gü-
lay'ın durumunu Server Tanilli-
nin durumuna benzetiyor. Söyle-
diği özetle şu:
"Durumunda bir degişiklik
beldenemez. Bundan sonra tut'
mayan bacaklanyla nasıl yaşaya-
bilecegini ögrenmesi gcrekecek.
Gülay bunu da ögrenecek_."
Evet, Gülay yaşayacak, teker-
lekli sandalyede de olsa yaşama-
sını öğrenecek.
Bu şiin ben yazmamış mıydım:
"Açık bırak kapılan
Yılgınhga değil, urauda kilitle
beni..."
Gülay şimdi yılgınlığın değil,
umudun kapısında...
MdiUi'ye
indimi?
Yunan gazeteleri, bir Türk
uçağının Midilli'ye indiğüıi
yazdı. Türk yetkililer,
iddianın doğru olmadığını
belirtiyor.
Haber Merkezi — Rotasını şa-
şıran özel bir Türk uçağının Yu-
nan radar ve savunma sistemleri-
ne yakalanmadan Midilli Adası'-
na indiği, daha sonra yeniden
Tttrkiye'ye döndüğtl iddia edildi.
Sivil Havacıhk Genel Mûdurfl
Atilla Parla ise olayın doğru ol-
madığını behrterek, "Yananlıla-
nn yaaılgısı olabilecegiaJ" söyle-
di.
Midilli Adası'ndaki yetkilflerin
öoe »ürdtt|une göre, Çanakkale'-
yvgtaKk Ozere pervaneli özel bir
•fâlcla Önceki gün Istanbul'dan
havmlanan bir Türk pilot rotasını
»afirarak Midilli Adası üzerine
geldi.
Bir süre Midilli Adası üzerinde
dolaşan Türk pilot, yakıtının bit-
mesi yüzünden adanın Mantara-
dos isimli köyü dışındaki
karayoluna inmek zorunda kaldı.
Türk pilot, yaklaşık 40 dakika sü-
re ile yoldan geçen iki yabancı tu-
rist ile sohbet etti ve bir Yunanh
taksi şoförünün olayı polise bil-
dinnesiyle Midilli'deki askeri bir-
likler alarma geçirildi.
Ancak dün, özellikle muhalefet
yanhsı Yunan gazeteleri olaya ge-
niş yer verdiler.
Bu konuda görüştüğümüz Ata-
türk Havalimam yetkilileri önce-
ki gün Istanbul'dan sözkonusu
tipte bir uçağın kalkmadığını bil-
dirdiler. Yetkililer, Çanakkale'ye
sadece özel bir şirkete ait bir he-
hkopterin gittiğini, aynı hehkop-
terin daha sonra geri dönerek ls-
tanbul Boğaz Komutanhğı'na in-
diğini söylediler.
AA'nın haberine göre, Sivil
Havacıhk Genel Müdürü Atilla
Parla rotasını şaşırarak Yunanis-
tan'ın Midilli Adası'na inen ve da-
ha sonra Türkiye'ye geri dönen
bir uçağın olmadığını söyledi.'
Parla olaydan Yunanlıların bir
yanılgısının olabileceğini kaydetti.
TJçuş malumat merkezlerinin
fFIC) kayıt tuttuklannı ancak
lstanbul-Çanakkale arasında bir
uçuşa rastlanmadığını bildiren
Parla Türkiye'de uçaklann tescil
işaretinin " T C " harfleri ile onu
takip eden 3 ayn harften oluştu-
ğunu söyledi.
İlaç endustrısıncle önde gelen bir kuruluşun Araştırma ve Gelıştırme
Bölümlerinde görevlendırılmek iizere bay veya bayan.
ECZACI,
KIMYA MUHENDISI
veya KİMYAGER
aranmaktadır
• Almanca veya Fransızca lısanlarından en az bırını çok lyı bılen.
• Okumayı ve pilot makınelerde çalışmayı benımseyen.
• Hassas enstrumanlarda deneyımlı
• Tercıhen. ilaç konusunda bılgılı ve deneyımlı.
doktora veya lısans ustu eğitim yapmış
Ingilızce bılen
Isteklılenn kısa ozgeçmışlerıni behrten bir mektupla
en geç 8 Hazıran 1990 tarıhıne kadar "P K 30 Levent
adresıne muracaatları rıca olunur
tstanbul
Tüm müracaatlar kesınlıkle gızlı tutulacak ^e cevaplandırılacaktır.
GALATA KOPRUSU SEMPOZYUMU
tAtJif JNrjyAc/Nir!
TATİUN)2f
GAUiTA KÖPRÜSVSEMPOZYUMV'na
onur vermenizi rica ederiz.
YER : tsunbul BOyOk^ehir Beledıyes.
TARtH: 28 Mıyıs 1990
SAAT -.930
Galata Köprusü Bilimsel
Sempoz>-umu Düzenleme Kurulu
PROGRAM
9.30-10.00 KAVfT
10.00-10-30 AÇ1UŞ KONUŞMASI
Prof. Dr. Nurettln SÖZEN
btantd Büyükşehr Beted^e Başkanı
10J0-13.00 1. OTURUM 16J0-18.30
Başkan: Dr. Alev COŞKUN
istanbd Buyukşehı Belsdyesı Genel Sefcreleri
Konuşmacılar: Prof Dr. Gündûz GÖKÇE
Mina S4nan Ûnvenul«s FMtdnJ
Pml. Dr Remzi ÜLKER
I T.il. Dapram ve Y ^ . Uyg-A/. Ueriua Mûdürii
Prof. Dr Derln ORHON
İTÛ InşaaM^endcslJı FakültesiÛ^etımÛyasi
AIİHıyttaröZCAN
Beyojlu Batedyn Daimı Encûmen Ûyesi
TAHTIŞMA
14.00-16.00 II. OTUHUM
Başkan. Prof Dr. HMiTAPAN
ITU MımartkFJaJtaiöSreiınÛyM! 18.30-1S15
bl BOyikşetnBetaJyesıBaşkanlıkDaıışmanı
Konuşmaalar
Prof Dr Necati İNCEOĞLU
Yıldız Ûtmarstesı Mmarkk Fakültesi Dekanı 1915
ismaalşMEN
Yûksek ı-ışaal Mûhendsı
Prof Dr Metln SÖZEN
Kûlûr Bâkanlıjı Temsılcsı
Prof Kemali SÖYLEME2OĞLU
IT Ü Mımarfık Fak. Emeklı Oğretn Ûyesi
TARTIŞMA
III. OTURUM
Başkan: Yalçın TEKER
<t BüyOkşehır Betedıyesı Protetef Daire Başkanı
Konuşmacılar: Hande SUHER
TKTVI NOIL Korjma Kurulu Başkanı
Melih Cevdet ANDAY
Gazelea, Yazar
ArgunOGAN
Eınınönü Bel Te* Bşk. Yıd.
Prof. Dojan KUBAN
I T.Û Mmariık FakûHea 0>e6m Ûyesi
YücdGÜRSEL
TMMO8 Mimarlar Odası banbJ Şube Başkanı
TARDŞMA
DEĞERLENDİRME
Prof. Dr. Ahmel KESKİN
I.T Û. ttnurl* FakûHes. Oğreürn üyea
Istanbul BOyûkş«hir BetaJryssi Başkanlık Dam^nanı
KAPAMŞ
Tı
Tiyatro Studyosu. çağdaş tiyatronun nitelikli örneklerini sunmayı amaçlayan
bir "yapım tiyatrosu" olarak. ilk oyununu 2. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali
kapsamında sahneliyor.
HaroldPinter
ALDATMA" B e t r a y a l "
Çeviren: Haluk Bilginer Yöneten: Ahmed Levendoğlu
Sahne Tasarımi: Metin Deniz
Oynayanlar: Zuhal Olcay, Haluk Bilginer, Ahmed Levendoğlu.
Lütfi Oğuzcan
29-30-31 Mayıs 1990
İstanbul Devlet Tiyatrosu Taksim Sahnesi
YAPI^CKREDi
"hizmette sınır yoktur*
Bu oyun. Yapı Kredi'nin tiyatrceeverlerearmağanıdır.