Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/14 DIŞ HABERLER 19 MA YIS 1990
ROMANYA
Ion Iliescu seçimlerin favorisiRomanya'da yarınki seçimlere 82 parti katıhyor.Ancak gerçek
mücadele üç büyükler, Ulusal Kurtuluş Cephesi, Ulusal Liberal
Parti ve Hıristiyan Demokratik Köylü Partisi arasında geçecek.
FATtH M. YILMAZ
BÜKREŞ — Romanya'da yarın yapüacak
devlet baskanlığı, raeclis ve senato seçim-
lerı için geriye sayraa başladı. Seçimler ön-
cesinde gündemin iki önemli maddesini,
üniversite meydanında kornünizm karşıtı
gösterilerini surdüren 1000 dolayında kişi-
nin eylemlerine devam edip etmeyecekleri
ve geçici devlet başkanı Ioa OJescıTnun ko-
milnist olup olmadığı sorulanydı.
lntercontinantel Oteli'nin hemen önün-
deki üniversite meydanında 24 gündüı Ion
Iliescu ve tüm Ulusal Kurtuluş Cephesi yö-
netiminin isüfaanı isteyen gösterıciier, is-
teklerinin kabul edilmemesi halinde göste-
rilerini sürdüreceklerini bildirmişlerdi. Ro-
manya Başbakanı Petra Roman ve Devlet
Başkanı Iliescu, göstericilere meydanı terk
etmeleri için önceki güne kadar süre tanı-
mışlardı.
Seçimleri izlemeye geien 418 yabancı göz-
lemci ve bir o kadar da gazeteci için. dun sa-
bahın erken saatleri bayağı hareketli geçti.
Fısıltı kaynaklan göstericilere karşı kuvvet
kullanılacağıru yayıyordu. Ancak bu geıçek-
leşmedi. Kuvvet bir yana, meydanıa yakı-
nında polis bile görmek imkânsızdı.
Göstencilerin liderleri, dOn bir açıklama
yaparak eylemlerini sürdüreceklerini, hele
Uiescu'nun seçimleri kazanması halinde
protestolannı daha da sertleştireceklerini
duyurdular, çadırlarda komünizm aleyhtan
sloganlar atan, arada sırada açlık grevine
giden göstericiler dün Litvanya, Estonya ve
Letonya'yı bağımsızlık yolunda destekledik-
lerini de belirttiler.
Birçok gözlemci ve gazeteci, artık göste-
ncilerin istediklerini elde edemeyeceklerini
düşünmeye başladı. Gerçi üniversite öğren-
cilerinin de her akşam "gövde gösterisi"
şeklinde geçen toplantılannda da "komü-
nizm defol" sloganları atıbyorsa da örgüt-
süzlük, UKC karşıtı partilerin burada oy
avına girişmesine neden oluyor.
Gövde gösterisi
Devlet başkanlıgının en büyük favorisi
UKC lideri Ion Iliescu, kampanya dönemi-
nin son günü (önceki gün) Aviatiotare Mey-
dam'nda yaklaşık yüz bin kişi toplayarak
gövde gösterisi yaptı. Iliescu, ellerinde gül-
lerle kendisini dinlemeye gelen kalabalığa,
"demokrasi, özgürlük" mesajları verdi.
Iliescu, muhalefetin komünist suçlama-
lanna şu ana kadar "Ben kornünist degüim"
yanıtını vermedi. Ülkenin Batıh şirketlere
hemen teslim edilmesine karşı çıktığını her
fırsatta yineleyen Iliescu, "Romaırya'nın
Gorbacov'u" olmak yolunda emin adunlar-
la ilerliyor.
Devlet başkanlıgının diğer adayları libe-
ral Campeanu ile Köylu Partisi'nden Ratiu,
sorulanmıza verdikleri yanıtlarda, Iliescu1
nun bir lider olarak kendilerinden daha faz-
la karizmatik olduğunu söylediler. Her iki
liderde de Iliescu'nun komünizm suçlama-
sı nedeniyle kaybedebileceği umudu var, an-
cak bu umudun fazla güçlü olmadığı açık-
ça görülüyor.
Önceki akşam Romanya televizyonu, üç
adayı da bir araya getirdi. Televizyondaki
açıkoturum, Bükreş sokaklannda, evlerde,
tün. ülkede ilgi ile izlendi. Genel kanı Ili-
escu'nun diğer adaylara oranla konulara da-
ha hâkim olduğu yolunda.
Buradaki yabancı diplomarik çevreler, Ili-
escu'nun seçimleri kazanacağına muhakkak
gözüyle bakıyor. Ancak herkes, söz bırliği
etmişcesine Iliescu'yu buyuk sorunlann bek-
lediğini, ekonomik durumu giderek kötü-
leşen Romanya'nın bunalımdan kurtulmak
için Gorbaçov'a ihtiyacı olduğunu konuşu-
yor.
Iliescu ise Doğu Avrupa'daki gelişmelerin
ışığında, demokrasinin yerleştirilmesi, ülke-
nin ekonomisinin duzeltilmesi yolunda zor-
lu bir sınava hazırlanıyor inatla, kendine gü-
venerek.
Romanya ekonomisinin büyük oranda
başta SSCB olmak üzere Doğu Avrupa ül-
kelerine dayandıgını, ülkenin dövize olan ih-
tiyacını "i>i bilen" biri olarak Iliescu ulke-
sini düzlüğe çıkarabileceğine inanıyor.
Çatışma
öte yandan Romanya devTİminin doğdu-
ğu yer olan Temeşvar kentinde önceki gün
yapılan seçim yürüyüşü arasında Ulusal
Kurtuluş Cephsi (UKC) yanlılan ile yöne-
tim aleyhtarlan arasında çatışma çıktı. Te-
meşvar kentinde aralarında kadınların da
bulunduğu 5 bin UKC yanlısı, Opera Mey-
danı'na yürürken UKC aleyhtarı 300 kişi,
cephe aleyhinde sloganlar atmaya başladı.
Cephe aleyhtarlan, kendilerine engel olmak
isteyen UKC'li kadınJara saJdırarak dövdü-
ler. Olaylar sırasında 5 kadının yaralandığı
kaydedUdi. Olaylara, silahsız asker ve po-
lislerin müdahale etmediği beiirtildi.
Seçimlerde parti enflasyonu
ILİESCU FAVORİ — Romanya'nın geçici Devlet Başkanı Ion Iliescu (solda) muhalefetin sert hiicumlanna karsın yannki seçimle-
rin favorisi. Iliescu, seçim kampanyası sırasında halktan büyük ilgi gordü. (Fotoğraf: Reuter)
BÜKREŞ (Cumhuriyet) — Romanya'da
53 yıllık tek parti diktatörlüklerinden son-
ra yann yapüacak ilk özgür seçimlerde halk
Devlet Başkanı. meclis ve senatoyu seç-
mek için sandık başına gidiyor.
Seçimlere irili ufaklı 82 parti katılıyor.
Bunların en azından 37'sinin isimleride
'demokrat' ya da 'demokratik' sözcükleri
bulunuyor. Yarın yeni devlet başkanının
yanı sıra meclisin 387 üyesi ile senatodaki
119 koltuğun sahipleri seçilecek.
Ancak bu parti enflasyonuna karşın, ger-
çek mücadele üç büyiık grup arasında ola-
cak: Ulusal Kurtuluş Cephesi (UKC), Ulu-
sal LiberaJ Parti (ULP) ve Ulusal Hıristi-
yan Deraokratik Köylu Partisi (UHDKP).
Devlet Başkanlığı için Ulusal Kurtuluş Cep-
hesi'nden "Ion Iliescu", Ulusal Liberal
Parti'den "Radu Campeanu", Ulusal Hı-
ristiyan Demokratik Köylü Partisi'nden de
"Ion Ratiu" aday.
UKC dışında tüm partiler komünizm
karşıtlığını işlivorlar. 82 parti arasında.
"Macaristan Hıristiyan Demokratik Par-
tisi", tek azınlık partisi olarak dikkat çe-
kiyor. Ulusal Çevre Partisi ise, kirli bir or-
tamda gaz maskesi takmış bir insan fotoğ-
rafı üzerine "komünizm kirletir" yazısıy-
la ilgi topluyor.
Devlet Başkanlığı için aday gösteren üç
parti, genel seçimler için de favori. UKC
dışmdaki, ULP, UHDKP ve Romanya Sos-
yal Demokrat Parti "larihi partiler" ola-
rak adlandınlıyor. Bu partiler Romanya'-
da komünizmin gelmesi ile kapatılmışlar.
Şimdi yeniden günışığına çıkmanın keyfi-
ni yaşıyorlar. Kamuoyu yoklamaları, Ilies-
cu liderliğindeki UKC'nin birinci parti ol-
duğunu gösteriyor. lktidara yakın üç par-
tinin genel çizgileri kısaca şöyle:
ÜKC
(Ulusal Kurtuluş Cephesı)
LMeri: Ion Iliescu
Politik çlzgisi: Ortanın solu.
Kullandjgı sloganlar: "Her şey
Romanya için". "Diktatorluğe son",
"Adım adım serbest piyasa".
Raklpl«ri: UKC'yi komünist olmak-
la suçluyorlar. Parti, Başbakan Petre Ro-
man, Gefauı Voican gibi popüler adları bün-
yesinde bulunduruyor. Komünizmi isteme-
diklerini, ancak diğer partilerin aksine ola-
rak piyasa ekonomisine aşamalı olarak ge-
çilmesini savunuyorlar. Parti, sanayinin
devlet tarafından kontrolünü savunuyor.
ÜLP
(Ulusal Libf -al Parti)
Lideri: Radu Campeanu.
Pvlitik çizgisi: Merkez sağ.
Küllandıgı sloganlar: "Komü-
nizme hayır", "Hur Romanya için el ele",
"Komunizmden kurtul"
Romanya'nın "larihi" olarak nitelendi-
rilen partilerinden Çavuşesku sonrasında
yeniden açılmış. Açık bir piyasa ekonomi-
sini savunuyor. Hemen piyasa ekonomisi-
ne geçilmesini istiyor. Özgürlük ve birlik te-
malarını sürekli işliyor. Üniversite gençli-
ğinin desteğiyle iktidar hesaplan yapıyor.
UKC'den sonraki en guçlu parti.
UHDKP
(Ulusal Hıristiyan Demokratik Köylü
Partisi)
Lideri: Ion Ratiu
Politik eizgist: Muhafazakâr (Aşı-
rı sağ eğilimler de var).
Kallamhgı sl*gaalar: "Komü-
nizm defol", "Varşova Paktına hayır",
"Moldavya'yı istiyoruz", "Macarlar dışa-
n".
1948 yılında komünist rejim tarafından
kapatılmış. Lideri Ratiu, 35 yıl Romanya'-
dan ayrı kaldıktan sonra geri döndü. Bü-
yük bir serveti olduğu söyleniyor. Papyon
kravatı ile Rumenlerin alışık olmadığı bir
lider tipi çizi>or.
HABERLERIN DEVAMI
Ozal ve Muhalefet...
(Bastarafı 1. Sayfada)
odağı tanımayan zihniyetinin doğal sonuç-
larıdır.
"Tek adamlığı"na o denli inanmış ve ya-
kın çevresince de o denli inandmlmıştır ki,
başbakanlığıyla birlikte cumhurbaşkanı ol-
mayı ve Türkiye'de başkanlık sistemini ku-
rarak tüm dizginleri eline geçirmeyı kafası-
na koymuştur.
Ancak, 1987 seçimlerinde ANAP'ın 300
milletvekihnin altında kalması ve özellikle
1989 yerel seçimlerinde yüzde 20 civarında
oy alabilmesi, başkanlık sistemine ilişkin
planlarına büyük darbe indirmiştir.
Ama Turgut Özal, hem çok inatçı, hem de
çok gözü karadır. O yüzden, bu büyük se-
çim yenilgisine ve halk desteğinden yoksun-
luğa karşın, Çankaya planını uygulamaya
devam etmiştir. Ancak yüzde 20'lik bir oy
desteğine sahip ANAP grubunun oylanyla
kendisini cumhurbaşkanı seçtirmekte her-
hangi bir sakınca gormemiştir.
Bununla da yetinmemiş, resmen olmasa
da fiilen başkanlık sistemini adım adım ger-
çekleştirmeye koyulmuştur. Anayasal konu-
munu aşarak, hükümetin de partinin de ip-
lerıni elinde tutmayı sürdürmüştür. Bir za-
manlar Çankaya'daki Konut'tan yaptığı işi,
bu kez yfne aynı yerdeki Köşk'ten yapmaya
devam etmiştir ve etmektedir.
Kendi kurtancılığına ve karizmasına bu
denli inanmış olan bir siyaset adamından
başka türlü bir davranış beklenemez. İktidar-
da kalabilmek ve siyasai gücü tek başına kul-
lanabilmek uğruna, her türlü kural dışı tutu-
munu sergileyebilir, böyle bir siyaset adamı.
Bir seçim öncesi, "Muhalefet olmam ol-
mam olmam!" diyen Turgut Özal'dan baş-
kası değildir. Bugüne dek iztemiş olduğu çiz-
gi ise bu sloganın özüne tamamen uygun-,
dur.
Demokrasi kültüründen boylesine yoksun
bir kafa yapısı, her türlü siyasai maceraya
açıktır.
Bu yüzden, Cumhurbaşkanı Özal'ın yöne-
lişlerini muhalefetin daha ciddiye almasını dt-
liyoruz.
Pilot kaçtı
Yunanistan'a
iltica
Haber Merkezi — l98S'de Turk
Ha\a Ktmetleri'yleilişkisi kesilen
Hurriyel Can (30) adlı eski bir pi-
lot, Yunanistan'ın Sisam Adası
1
na kaçarak sığınma hakkı istedi.
•\unan makamlarınca Atina'ya
gonderılen ve iltica istemı incelen-
diği bildirilen Hurriyet Can'la il-
gili olarak Genelkurmay Başkan-
lığı dun bir açıklama yaptı. Açık-
lamada, söz konusu eski pilotun
orduda disiplinsız davranışları ne-
deniyle 1985 yılında ver hizmeti-
ne alındığı \e 1988 \ıhnda işledi-
ği bir cinayet nedeniyle mahkûm
olmasının ardından da Turk Si-
lahlı Kuvvetlerı ıleilişiğınin kesıl-
diği bildiriidi. Yunan basınında
dun yer alan haberlerde Hurri\eı
Can'ın "Hıristi>an olması nede-
niyle Turki>e'de baskı gorduğunu
iddia ettiği" ka\dcdıl[ni>tı.
Susorunu
(Baştaraft 1. Sayfada)
demde ilk sırayı işgal ettiğini be-
lirtti.
Bu soruna ikili ve ekonomik
ilişkilerden daha fazla önem ver-
diklerini vuıgulayan Rarnazan,
"Türk dostfannuza, Fırat sonınu-
nun en kısa siırede çozümlenme-
si ve sulann paylaşımı konusun-
da bir anlaşmaya vanlması gerek-
tiğini ifade ettik" dedi.
Konunun sürüncemede kalma-
sının Türkiye - Irak ve Türkiye -
Arap ilişkilerini etkileyeceği görü-
şünü savunan Taha Yasin Rama-
zan, bir çözüm bulunamadığı tak-
dirde, Türkiye - Irak ilişkilerinin
de arzulanan düzeye ulaşamaya-
cağını söyledi.
Taha Yasin Ramazan, Bağdat-
taki görüşmeler sonunda, Türki-
ye Irak ve Suriye'den enerji ve su-
lama bakanlannın Ankara'da bir
araya gelmeleri konusunda anlaş-
maya vanldığını ve bu toplantı so-
nunda elde edilecek geüsmeleri ta-
kip edeceklerini de sözlerine
ekledi.
Velidedeoğlu
ödülünü
bugün alıyor
İZMIR (Camhuriyet Ege
Bürosu) — Izmir Büyükşehir
Belediyesi'nce "Vtlın Atarüri-
çüsü" secilen Hıfzı Veldet Ve-
lidedeoğlu'na ödülü bugün İs-
tanbui'daki evinde düzenlene-
cek törenle verilecek. İzmir
Büyükşehir Beiediyesi, Yılın
Atatürkçüsu seçilen Velidede-
oğlu'nun "Devirden Devire"
adlı yapıtı ile kendisi tarafın-
dan günümüz Türkçesine cev-
rilen Atalürk'ün "Söylr*"ini
okuüara ücretsiz olarak
dağıttı.
İzmir Büyükşehir Belediye
Başkanı Yüksel Çakmur, dün
yaptığı açıklamada jöyle dedi:
"Sayın Velidedeoğlu'nn, de-
raokrasiye, ozgtirlüklere, in-
san haklarına, demokratik
parlamenter rejime sahip çık-
tıgı için bastacı edi>onız. 1.
Meclis'te kâtiplikle çalışmaya
başlayan Hıfzı Veldet \elide-
deoğlu'nu, bu yılın Atatürk-
çüsu seçtik. Gonlümden gece-
ni söylu)Orum; kendisi asıl
cumhurbaşkaniığına layık bir
insandır."
Bota ateş:
Bir yarah
İstanbul Haber Servisi —
Rumelikavağı açıkiannda bir
bota açılan ateş sonucu, bir ki-
şi ağır yaralandı.
Dün saat 17.00 sıralannda
Boğaz'dangeçiş>apraak isteyen
yabana bandıralı bir gemiye,
ilaçlama \e sağık kontrolü için
yaklaşan "Saglık-6" adlı bota
kıyıdan ateş açıldı.
Olayda teknede bulunan
Kaptan Hiiseyin Kadir Uçmaz
(50) başından ağır jaralandi-
Gemideki üç sağhk memuru-
nun olaydan yara almadan kur-
tuiduklan oğrenildi. Bu arada
olay sırasında Sarıyer 3. Deniz
Taburu'nda atış talimi yapıldı-
ğı, kurşunlann atış alanından
sekmis olabileceği kaydedildi.
C O N E Y T A R C
*
Y O B E K
Magic Box'ı tanıttı
Haber Araştırma Servisi —
Cumhurbaşkanı Turgnt Özal,
Türk ve Avrupalı reklamcılara
Magic Box'ın ya>ınıru seyrettirdi.
Avrupa Reldam Ajanslan Bir-
liği'nin (EAAA) tstanbul'da ya-
pılan yıllık toplantısı nedeniyle
Türkiye'de bulunan Avnıpalı rek-
lamcılarla Türk RekJamalar Der-
neği'nin yöneticilerini Çankaya
Köşkü'nde kabul eden Cumhur-
başkanı özal, kabul sırasında
Magic Box'ın TRT'nin yayın te-
kelini kırdığını da söyledi.
Çeşitli kaynaklardan edinilen
bilgilere göre Cumhurbaşkanı
Özal kabul sırasında Türk ekono-
misinin yaşadığı yapısal değişim-
den uzun uzun söz etti. özellikle
80 sonrası yaşanan değişimin üs-
tünde durduğu öğrenilen özal,
Hande konuştuANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) — Özal-Bush göruşmesi tuta-
nakiannı eski bakanlardan Hasan
Celal Güzel'e vermek savıyla An-
kara DGM'de yargılanan Dışişle-
ri Bakanlığı Pasifik Dairesi'nin es-
ki aday memurelerinden Hande
Mumcu. "polis gözetimi ve bas-
kısı aitında olmadıgım, mahkeme
süresince de başına hiçbir şekilde
açıklama yapma>aca|ını" söyledi.
Cumhuriyet muhabirinin soru-
lanru yanıtlayan Hande Mumcu,
"DGM'ce serbest bırakıldığım
günden sonra dinlenmek amaayla
annemle birlikte İzmir'de bir aile
yakınımızın evinde kaldım. Bay-
ramdan once de karayoluyla İı-
mir'den Ankara'ya gelmiştim. Ba-
sında çıkan 'İzmir ilçelerinden bi-
rinde MİT tarafından korunma-
Renoir'a
(Bastarafı 1. Sayfada)
tabloya, Sotheby, satıştan önce
40-50 milyon dolar arasında de-
ğer biçmişti. Açıkarttırma fırma-
lan kredi politikalarını değiştirdi-
ğinden beri Sotheby, biçilen de-
ğeri tablo satılsa da satümasa da
satıcıya garantiliyor. Tablo satıl-
madığı takdirde tablo sahibi ister-
se tabloyu şiıkette biçilen değere
bırakabiliyor.
Hafta başından beri New
York'ta süren açıkarttırmalarda
Sotheby ve Christie kıyasıya bir-
birlerinin rekorunu kırmaya çahş-
tılar. Sotheby'de önceki akşam
yapılan 51 parçalık satışın topla-
mı 2S6.6 milyon dolar tutannday-
dı. Salı aksamı Christie'de ise Van
Gogh'ün "Dr. Gachef'sinin kır-
dığı dünya rekoru (205 milyar
TL.) sırasında satılan 58 parça
toplam 269.4 milyon dolar tuta-
nndaydı.
Dünya rekoru kıran Van
Gogh'un "Dr. Gachef'si için
kimliği açıklanmayan bir Avrupa-
lı ile Japon Kobayashi Galerisi'-
nden Hideto Kobayashi beş daki-
ka boyunca amansız bir rekabete
girdiler. Kazanan Hideto Koba-
yashi oidu.
ya alındığım' yolundaki haberle-
rin gerçekle nzaktan >akından bir
ilgisi yoktur. Bu tip haberler düş
uninlerine ve varsayımlara daya-
nıyor. Gördüğünüz gibi polis U-
rafından bilinmeyen bir yerde de
tutulmuyorum. Ne MİT deneti-
mindeyim ne de polis baskısı
altındayım" dedi.
Hande Mumcu, "Mahkemede-
ki sorgunuzda daha önceki ifade-
lerinizi kabul edecek misiniz?" so-
nısunu şöyle yanıtladı:
"Mahkeme dışında hiçbir gaze-
tecinin iddia konusu olay ve suç-
lamalarla ilgili sorularını yanıtla-
mayacagım. Avukatım dısında
kimseyle de bu konuyu konuşma-
dım ve konuşmayacağını."
Mumcu, daha sonra şöyle
konuştu:
"Sorguda neler söyleyeceğimi
avukatım ve aile dostumuz Prof.
L'ğur Alacakaptan dışında hiç
kimse bilmiyor. Alacakaptan ile
tzmir ve Ankara'da gorustük.
Alacakaptan dı^ında hiç kimsey-
le iddia konusu olay ve suçlama-
larla ilgili tek bir kelime bile ko-
ouşmuş degilim. Sizier, gazeteci
olarak, sorgulann nasıi >apüdıgııu
benden çok daha iyi bilirsiniz.
Yargıçlar, iddianamedeki olaylar
ile ilgili sorular sorar, sanıklar da
bu sorulan yanıtlariar. Mahkeme-
de iddia konusu olav ve suçlama-
larla ilgili sorulan lek tek yanıt-
layacagım. Mahkeme dışında hiç
kimseye açıklama yapmadım ve
yapmayacağım. Mahkeme dışında
dava konusu ola>lar ile ilgili yo-
rumlar yapmanın Basın Yasası ile
bağdaşmadığını da biliyorum. Bu
yüzden basının beni anlayışla kar-
şılayacağını \e bundan sonra da
olay ve dava hakkında aynı ozeni
gosterecegini umu)orum."
Hande Mumcu, sorularımızı
"Basında çıkan haberler gerçek
dışıdır. Hepsi de haval urünüdür,
yakıştırmadır. Mahkeme boyunca
gazeteciler ile konuşmayacağım
biline biline ben ve ailem niçin bu
kadar tedirgin ediliyoruz? Bunu
da aıüayami}onım. Karanmız ke-
sin: Konuşmavacağım" diyerek
noktaladı.
ekonomideki yapısal değişiklikle
Türk reklam sektörünün gelişmesi
arasında çeşitli paralellikler kur-
du.
Reklamın günümüz iletişim
dünyasının en önemli unsurlann-
dan biri olduğunu anlatan Özal,
Türkiye'de reklamın gücunün
üzerinde de durdu. Türkiye'nin
ekonomik düzenini liberal pren-
sipler çerçevesi içinde oluşturdu-
ğunu söyleyen özal, yerli ve ya-
bancı reklamcılara reklam sektö-
rünün önemini uzun uzun anlat-
tı. Türkiye'de reklamiar sayesinde
hem halkın seçme şansının arttı-
ğını hem de beğeni düzeyinin yük-
seldiğini söyleyen özal, özellikle
Anadolu'da istemlerin farkblaştı-
ğını, buzdolabı-çamaşır makine-
si gibi araçlann köylere kadar gir-
diğini, dolayısıyla yaşam standar-
dının arttığını öne sürdü.
Ekonomideki yapısal değişim-
den söz ederken bir ara TRT'nin
55 milyon insana ulaşabüen yegâ-
ne rnecra olduğunu belirten özal,
Türkiye'nin TV alanında yaşadı-
ğı değişiklikleri de anlattı. Rek-
lamcıları kabulü sırasında tekno-
lojik gelişmelerden de söz eden
Özal bir ara Magic Box'ın yayın
yapmaya başlamasıyla TRT'nin
yayın tekelinin de kınldığını, ya-
yıncüık alanında da "liberal" bir
düzene geçildiğini söyledi.
Daha sonra kabuide bulunan
yerli ve yabana reklamcılara dö-
nüp "Magic Boxı hiç izlediniz
mi?" diye soran özal, TV'yi aça-
rak Magic Box'ın "Star 1" adlı
kanalını reklamcılara gösterdi.
Bu arada halen deneme yayın-
larını sürdürmekte olan Magic
Box'm Star 1 kanalının reklam ta-
rifesi belli oldu. Buna göre Star
l'de 30 saniye uzunluğundaki bir
reklam filmi, gündüz yayınlann-
da 4.5, akşam yayınlannda 8.8 ve
gece geç yayınlarda 4.5 milyona
gösterilebilecek. 30 saniyelik rek-
lam fılminin dizi içinde yayımlan-
ması durumunda ise ücretler gün-
düz yayımlannda 5.5, akşam ya-
yınlannda 9.8 ve gece geç yayın-
larda da 5.5 milyon lira olacak.
Magic Box'ın reklam alanındaki
"rakibi" TRT'de ise 1. Kanal'ın
en çok seyredilcn kuşaklannda
reklam filmleri saniyesi 850 bin li-
radan gösteriliyor ve bu durum-
da 30 saniyelik bir reklam filmi-
nin gösterim ücreti 25.5 milyon li-
raya geliyor.
(Bastarafı 1. Sayfada)
renler, Çankaya'ya tıpış tıpış çık-
madan önce, TRT'de Köşk ve eşi
fazla görünmüyordu.
O aralar bu tutumu TÖ'nün
kendini "unutturmaya çalıştığı'
biçiminde yorumlayanlar vardı.
Zirveden sonra ekran TÖ ailesiy-
!e dolup taşmaya başladı. Son
günlerde TV'nin "Çankaya beyi
ile açılıp hanımı ile kapandığım"
söyleyenler, bir kez geriye bakıp,
buyruk yok ortada. Fakat "aracı-
lar" hem TÖ hem de SÖ için di-
lenerı yayın biçimini TRT yöneti-
ci kadrolanna aktanyorlar. DYP'li-
lere —doğrudan Demirel'e yan-
sıyan bilgiler— haberlerde
SHP'nin DYP'ye yeğlenmesini
TÖ'nün buyurduğunu duyuruyor.
Hemen her gece bıkkınlık ve-
ren TÖ-SÖ görüntüleri, Köşk'ün
"emredersiniz efendimci" yöne-
ticilere gönderdiği aracı buyruk
Tu'ye bugünkü olanakları kimin larla gerçekleşiyor. Neyse ki TV,
SÖ'nün "bilimsel görüşlerini"
aktarmıyor. Kuşkusuz SÖ insafa
gelmiş. Katıldıgı son toplantıda
bu kez bilimsel değıl, yaşamdan
edindiği deneyımlerı dile getire-
ceğini bildirmiş. Maazailah, ya
ve hangi davranışların sağladığı-
nı düşünmek zorunda.
TRT çevrelerinden, hatta DYP
kulislerinden yansıyan haberle-
re göre TV yayınlarını Köşk bi-
çimlendiriyor. Elbette yazılı bir
Tiilen başkanlık'
(Bastarafı 1. Sayfada)
kara Üniversitesi Hukuk Fakültesi
ldare Hukuku Bolumü ögretim
üyesi): "1982 Anayasası'na göre
bile cumhurbaşkaruna verilen yet-
kiler belirli konulardadır. Parla-
menter rejimlerde cumhurbaşkan-
lanrun yetkiJeri ise semboliktir. Bu
rejünde, yürütme organımn kulla-
nabileceği yetkiler Bakanlar Ku-
rulu'nca kullanüır. Çünkü Bakan-
lar Kurulu, yasama orgaruna karşı
sorumludur. Dolayısıyla sorumlu
organ yetkılerle donatılmıştır.
1982 Anayasası'nın öngördüğü
sıstem ise esas itibariyle parlamen-
ter bir sistem olmakla beraber,
bundan baa sapmalar göstermek-
tedir. Öyle ki, cumhurbaşkanına,
sonunluluk doğuracak bazj konu-
larda tek başına işlem yapma yet-
kisi tamnmıştır. Bu durum kuşku-
suz parlamenter sistemle bağdaş-
maz. Ancak bu yetkiler sadece be-
lirli konulardadır. Bu yetkiler is-
tisnaidir. Uygulamada ise cum-
hurbaşkanı, anayasada belirtilen
konumu ile bağdaşmayacak bir
biçımde, yalnız Bakanlar Kurulu
ve tek tek bakanları defil, bir ge-
nel müdürü, bir daıre başkanmı
bile ilgilendiren konularda dahi
demeçler vermektedir. Yani cum-
hurbaşkanı, anayasal konumunu
aşmaktadır. Cumhurbaşkamnın
bu davranışları, parlamenter sis-
tem ile bağdaşmadığı gibi, 1982
Anayasası'nda ongorülen sistem-
le de bağdaşmamaktadır. Sayın
Cumhurbaşkaru, kendisine baş-
kanlık sistemindeki devlet başka-
nının konumunu vehmetmektedir
ki bunu 1982 Anayasası ile bağ-
daştırmanın da olanağı yoktur."
Dr. Erzan Erzurumluoğlu (Aıı-
kara Barosu Başkanı): "Cumhur-
KONGRE ILANI
Türkiye Hava Trafik Görevlileri Derneği'nin 14. Olağan Ge-
nel Kurul toplantısı 3.6.1990 pazar günü saat 10.00'da Firuz-
köy İnönü Caddesi No. 6 Avcılar İstanbul adresinde, ekserıyet
temin edilemediği takdirde 9.6.1990 günü aynı yer ve saatte aşa-
ğıdaki gündem dahilınde yapılacaktır. Üyelere önemle duyu-
rulur.
Yönelim Kurulu Başkanlığı
GÜNDEM:
1— Açılış ve yoklama,
2— Divan heyetinin seçimi,
3— Saygı duruşu,
4— Çalışma ve murakıp raporunun okunması ve aklanması,
5— Yeni Yönetim Kurulu'nun seçimi,
6— Dilek ve temenniler,
7— Kapanış.
başkanının sorumsuzluğu esas.
Ama Sayın özal fıilen başbakan-
lığı da yürütüyor. Bunun ne denli
anayasa ile bağdaşmadığı ortada-
dır. Sayın Özal'ın yaratmak iste-
diği durumu, anayasa ve hukuk
devleti ilkeleriyle bağdaştırmak
mümkun değildir. Ama burada
önemli olan, hukuk bir yana, si-
yasai açıdan TBMM'nin kendi
yetkilerine sahip çıkması olayıdır.
Aksi halde bu, parlamenter reji-
me karşı halkın kafasında kimi so-
rular uyandınr. Sayın özal, baş-
bakanlık yetkilileri bir yana, aynı
zamanda Meclisin yetkilerini de
kullanıyor. Sanki Meclis, yetkile-
rini Sayın Cumhurbaşkaruna ver-
miş gibi bir durum var. Bunu ka-
bul etmek mümkün değil. TBMM
hiçbir kayıt ve koşul altında yet-
kilerini devredemez. Meclis bu
noktada kendi yetkilerine de sa-
hip çıkmıyor. Ben bu açıdan, Türk
demokrasisinin geleceği açısından
kaygı duyuyorum"
Prof. Dr. Orhan Aldıkaçtı (İs-
tanbul Üniversitesi Hukuk Fakül-
tesi Anayasa Hukuku Bolumü ög-
retim üyesi): "Cumhurbaşkanı, il-
gili bakanın yapacağı beyanları
ancak tekrarlar. Kendiliğinden
Bakanlar Kurulu'nu bağlayıcı şe-
kilde kesinlikle konuşamaz. Çün-
kü sorumlu olan, Bakanlar Kuru-
lu'dur. Bu sorumluluk da yasama
organına karşıdır. Türk anayasa
sistemine göre ise cumhurbaşka-
nı sorumsuzdur. Hem 1961 hem
de 1982 Anayasası bunu gerekti-
rir. Daha önce bu ilkeler ihlal edil-
memişti. Artık Türkiye'de başkan-
lık sistemine geçilmiştir. Başkan-
lık sisteminde cumhurbaşkanı
hem başbakandır hem de hükü-
mettir. Türkiye'de bu duruma ge-
linmiştir maalesef. Bu durum ise
anayasa ile bağdaşmayan bir du-
rumdur. Bütün anayasa sistemi,
demokrasilerde devleti yönetenle-
rin anayasayı ve demokrasi kural-
larını bildıkleri faraziyesine daya-
nır. Bilmeleri de lazımdır. Türki-
ye'de ise bu yoktur, olmadığı or-
taya çıkmaktadır"
"Bu gelişmenin mümkün olma-
sı, Meclis'teki ANAP'm çogunlu-
ğuna dayanmaktadır. Bu konuda-
ki esas sorumluluk da onlara ait-
tir."
02685 Nolu Sarı Basın
Kartımı kaşbctrim.
Hükiımsıi?.dur.
F. SVR NIRVES
TRT borazanlık görevini daha üst
perdeden yapmaya kalkar, S&
den hemen her gün bilimsel de-
meçler alırsa? Hiç değilse SÖ,
bu yanını kullanmıyor ekranda.
Buna da şûkür.
Köşk'e bugünkü rahatlığı ba-
ğışlayan iki muhalefet partimiz,
bir gün Odalar Birliği'nin, öteki
gün Ziraat Odalan'nın toplantıla-
rına koşturup duruyor. Başına
arada sırada zahmet edip göz
atacak olsalar, zirveden önce ve
sonraki politikalarının halk ındin-
de nasıl değerlendirildiğinı göre-
bilider. Örneğin dün —Milliyet
:
te— çeşitli kesimlerden insanlar-
la yapılan anket ortak bir görû-
şü yansıtıyor: "Muhalefet öncü-
lük görevini yapmıyor, sadece ko-
nuşuyor."
Yüz yüze geldiğinizde Köşk
1
ün tek adamlığına karşı muhale-
fetin yeterince görev yapmadığı
anımsatıldığında erbabı siyaset
fazla sinirteniyor. Örneğin İnönü.
Devleti kurtarma gerekçesiyle ne
çare TÖ'yü düştüğü açmazdan
çıkarmaya yarayan zirveye bir ko-
şu gitmezden önce "Ne yapa-
lım? İki cumhurbaşkanı yok ki"
diyordu. Zirveden sonraki geliş-
meleri dikkate alan TÖ'nün asıl
olacak da indireceği sorulanna,
"Başka sorunuz yok mu?" diye-
sinirlilik gösteriyordu. Demirel ise
daha ustaca davranarak hemen
hemen aynı çizgideydi.
"İki cumhurbaşkanı yok" de-
dikten sonra ilk seçimde iktida-
ra geldiklerinde 'lek cumhurbaş-
kanından" başbakanlık görevini
bal gibi alırlar. TÖ'yü aşağıya in-
dirme vaatleri askıya alınır. öyle
gerekçeler bulurlar ki şaşar ka-
lır insan. "İki cumhurbaşkanı" ol-
madığını öne sürerek daha ön-
ceki demeçlerinin üzerine sün-
ger çekenler, hele başbakanlık
söz konusu oisun, daha şimdi-
den işitilen kılavuz stogana ya-
pışacaklardır Seçim olsun, ikti-
dar, başbakanlık kapısı hele bir
açılsın, partilerimiz için slogan yt-
ne ulusaldır. Köşk'e koşup gitme-
yi "Ne yapalım, ülkeyi hükümet-
siz mi bırakalım?" diye savuna-
caklardır.
TÖ bunları bilmez mi, bilir. Bu
yüzden "Bir yumrukla muhaleteti
sersemletmekten" ve sonra dtle-
diği gibi hareket etmekten rahat-
lıkla söz edebilmektedir. Hükü-
meti doğrudan yönetmesine mu-
hafefet cılız sesli, birkaç cümle-
lik demeçlerle karşı çıkadursun
TÖ, Bakanlar Kurulu'nu dün yi-
ne Köşk'te topladı.
Gündemi, belki Başbakan bi-
liyordu. Çeşitli varsayımlar gün
boyu göziendi. SS kararnamele-
ri, yazımlarıyla öyle keşmekeş
yaratmıştı ki yeniden düzenlene-
bilirdi. Bir başka varsayım Ba-
kanlar Kurulu'nda her kafadan
bir ses çıktığından, TÖ'nün
141-142 ve 163. maddelerle ilgili
yasaya bir çekidüzen vermeyi ka-
rarlaştırdığını gösteriyordu.
Muhalefet Toprak Mahsulleri
Ofisi Genel Müdürü'ne benzete-
dursun, saat 18.00'de Bakanlar
Kurulu'nu toplantıya çağırarak
TÖ, TV'nin 20.00 haberlerinde yi-
ne birinci sıraya gelmeyi başarı-
yordu.