22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 11 NİSAN 1990 AHMED ARİF anlattı REFİK DURBAŞ yazdıKALBIM DINAMIT KUYUSU Vurulsam çırılçıplak birkavgada 'Benim öfkem, benim kahnm; halkın kendi kahrı, kendi acısı, hatta tarihsel bir acı — 4 — — O zaman sen ne yapıyor- dun? AHMED ARİF — Ankara'da universite öğrencisiyim. — Şürin başına başka gden- ler... AHMED ARİF — Faik Abi- nin bir oğlu var, Serhat Bucak. Serhat 6-7 yaşmda bir çocuk. Faik Abi Siverek'te avukat o zaman. Serhat evde çekmeceyi kanştınr- ken yazıiı bir kâğıt bulmuş. Kâ- ğıtta benim şiir yazıh. Bunu gören Faik Aöi kıyameti koparmış. Yengeyi azarlamış. "Ne demek bu yahu" derniş, "Çocugun elin- de bu ne anyor." Küçücük çocuk dehşete kapıl- tnış. Bir yandan babası bağınyor, bir yandan annesi azarlıyor. De- rnek orada nasıl bir terör var, dü- şünce terörü, konuşma terörü. öyle lafını anlatma, ifade etmek konusunda bir terör var ki bu şi- iri çok gizli bir şey, tehlikeli bir madde gibi görüyorlar. GLzJiden, elden ele veriyorlar. Bir olay daha var. Onu da an- latayım. Süt dayımız Mustafa Ekinci var ya, o anama diyormuş ki, "Yahn senin oğlanın bir şiir) var, diinya âlernin dilinde. bir lek bende yok. Bu meseleyi ben getir- dim pariamentoya. Şiir bende yok." Anamın aklı ermiyor tabii. 1955 yüıydı. Yıllar sonra anam bir gün sordu. "Yahu ana" dedim, "Sen bilsen neler geJdi bu şiir yi- zündcn başıma. Ne dayaklar ye- dim, ne acılar çektim." Anam ısrar etti. "Vennem" de- dim, "O milletveidHdir, kendisi- ni kurtanr". "Otazüç Kurşun" kitapta ya- yımlandıktan sonra da buna ben- zer olaylar oldu. — Birini baCıriıyor musun? AHMED ARİF — Şimdi adını çıkaramıyorum, o arkadaştan özıir dilerim. Felsefe hocasıydı. Bir gün yanında iki arkadaşıyla çalıştığım gazeteye geldi. Kendi- ni tanıttı, çay içip konuşuyoruz. O zamanlar TÖS var, Türkiye öğretmenler Sendikası. Laf ara- sında "Yahn bırakın artık böyle itteri. Dognı düıüst dgretmen olun. tş tutun, evlenin, çoluk ço- cuk sahibi olun" dedim. Bana "Anam gibi konuşuyorsun" diye cevap verdi. Dedim ki "Ben bu- nu bir tariz, bir hakaret saymıyo- rum. Anan boyle konnşuyorsa kurban olayım ona. Onun da el- lerinden operim. Benim de anam- dır o kadın. Hapishanecilik bir meslek deftil ki yani..." "Bak Ahmet Abi" dedi, "Ana- nun bir hikayesi var, sana onu aa- latayım. Hapislen çıkük, birim evde otnruyonız. Çay-kahve içi- yonız. tşte meybaneye gidiyornz gHiyoruz 7-8 arltadaş. Hep Mriik- te hapis yatnuşız. Anam, "OgJnın bırakın bu dedikodulan" diyor. "Ev-bark sahibi olun, bir işe gi- rin." Arkadaslardan biri bir gün 'Bak teyze' dedi. "Sana bir şiir oknyayım.' Ve senin "Hasretin- den Prangalar Eskittim" kitabı- nı çıkardı, başladı. 'Otuzüç Knrşun'u okmnaya. Annem ne dedi biliyor musun: 'Girin ulan, bepiniz hapse girin. Ben hepinize bakanm.' Anam ondan sonra bu olayın hikâyesini anlattı. Hem de çok daha aynntılı bir biçimde." Tabii ben bunu dünyada düşü- nemezdim. Şimdi bile düşünemi- yorum. GÖ2 /ertnin />"»« rı n<J<* Tu/ma oâ^yaş Onur aet af/ctr... Sİ.el kı*t(>n * Ne. a/otmızjct J>ir ayı Afe kMuk ultmJa / •Sak/ı 6u hetfkı bu û/keyr. en İstanbul Türkçesine, öz Türkçeye bilerek ve isteyerek pek itibar etmiyorum. Çünkü öz Türkçe'de diretmek, inat etmek bir dil ırkçıhğına götürür insanı. Yanlış olur. Dil rahat bırakılması gereken bir konu. Dil organiktir her şeyden önce. Halk geliştirir dili. en alnız yöresel kaynaklardan besle yazılmaz. Bununla hiçbir şey ol birikim olmadan, elinde gerçe kültür birikiminden geçmiş şiirler olmadan imkânı mı var? Her zaman halkımla onur duyuyorum. Ama şiirim dar bir şiir değildir, Bu hayat ile şürin, hayat ile sa- natm iç içe olduğu bir durum. Bir zaman gelecek tarih ile sanatın, şi- irin iç içe olduğu bir durum ola- cak. tnsanm kendi köklerini araş- tırraası çok önemli. - Şiirini daha çok kimler oku- yorî AHMED ARİF - Şimdi daha genc, otuzuna varan bir kuşak okuyor beni, sahip çıkıyor. Neden sahip çıkıyor? Dil meselesinden dolayı olsa gerek. Dil çok önem- li. Ben İstanbul Türkçesine, öz Türkçeye bilerek ve isteyerek pek itibar etmiyorum. Çünkü öz Turkçede diretmek, inat etmek bir dil ırkçılığına götürür insanı. Yan- lış olur. Dil rahat bırakılması ge- reken bir konu. Dil organiktir her şeyden önce. Halk geliştirir dili. Elbette aydınlar da şairler de öğ- retmenler de öncü olacaklardır. Ama önemli olan halkın kendi arasında konuştuğu dildir. Ona yabancı kalmaması gerekir. - ŞUrinin yöresel ögeleri bann- dırması... AHMED ARtF - Sannuyorum ki bundan dolayı olsun. Ben tz- mir'de doğup büyüseydim Izmir'b olmaktan onur duyardım. Diyar- bakırlı olduğum için de her zaman onur duydum. Ama şunu söyleye- yim. Diyarbakır'da benim bir tek çocukluk arkadaşım yoktur. Çün- kü ben Diyarbakır'da defii, Sive- rek'te büyüdüm. - Yani şiirini besleyen yöresel kaynaklar... AHMED ARtF - Yalnız yöre- sel kaynaklardan beslenerek şiir yazılmaz. Bununla hiçbir şey ol- maz. Bir birikim olmadan, elinde gerçekten bir kültür süzgecinden geçmiş şiirler olmadan imkânı mı var? Cofrafva._ AHMED ARİF - Coğrafyadan elbette çok şey almışımdır. Şimdi bak, ne diyorum ben: "Tütünü bilir misin? "Sankız" demiş zeybekler, Su içmez her damardan, Yerini kolay beğenmez, Üsür, Naz eder, Danlır, Bir parçası iki yaprak arasında Kıyılmış bir parçası var kalbi- min Incecik, ak kâğıtlara sanlır, Dar vakit yanar da verir kendi- ni, Dostun susan dudağına... Sokaklardan, Kıyılardan, Gök raavisinden, ' Ekmeğinden, Toprağın canevinden ayn düş- meye Yani bütün güzel hasretlerin kahnna Ve zehrine çaresiz kalmaların, Ilk nefesi Hıar gibi yetişir Cibali'de sanlan cıgannın..." Ben bunu nereden aldım? "YaJ- nız Degüiz" başlıkü şiirimden bir bölüm bu. Burada üç ürünü var vatammın. Biri pirinc, biri pamuk, biri tütün. Pirinci daha az anlat- tım. Çünkü evrensel bir şeyi yok, daha doğrusu ülke dışına taşan bir durumu yok. Karacadağ'ı aniat- tım. Pamukta Adana'yı anlattım, Çukurova'yı. Tütünde ister iste- mez Ege*yi vermek zorundaydım. Burada Cibali şudur? Benim abilerim, şimdi rahmetli olan, say- gı duyduğum tütün iscisi abilerim, benim gerçek öğretmenlerim, hapishaneden arkadaşlanm, onla- nn çoğu Ortaköylüydüler. Hiçbi- ri Cibali'de çalışmamıştı. Ama on- ların hanımlan, çocuklan Cibali- de çalışıyordu. Ve beni kınıyorlar- dı, Cibali devlet sektörüdür, ora- da çalısanlar memurdur diye. Ben de onlara diyordum ki Ortaköy desem, öyle bir firma yok. Ama Türkiye'de Cibali deyince tütün akla gelir. Ayrıca benim büyük abilerim de onu işlemiş. Mesela Kadir Abi. A. Kadir'de var. 'Ci- bali deyince aklıma siz gelirsiniz kadınlar' demiş. Bu kadar özele inmez şiir. Ben seni çok severim, çok beğenirim, senin hallerini yazarım, ama ille de akrostiş koyup adıru yazarsam ölür o şiir. Dediğim gibi o kadar dar alma- mak gerekir bir sanatçıyı, bir şai- ri. Elbette ben her zaman halkım- la onur duyuyorum. Ama şiirim o kadar dar bir şiir değildir. Doğu halkmın yaşayışmı iyi bü- diğim yorumu çok kişisel bir yo- rumdur. İyi, ama benim şiirimin en çok satıldığı il Tekirdağ. Ve en az Diyarbakır'da saülıyor. Kınl- tepe küçük bir ilçe, orada Diyar- bakır'dan çok satıyor. Konya şa- şılacak derecede çok satıyor. Bunu böyle bir gruba, bir fraksiyona mal etmek yanlış olur. Bir bolgeye mal etmek de... - Şiir dısıoda bir seyler yazdın mı, önıegia düzyazı». AHMED ARİF - "Ankara Telg- rafta çalışırken bazı yazılar ya- zardım. Ama şiir üzerine hiç yaz- madım. Bugun de yazamam, be- ceremem bana sorarsan. Çünkü duzyazının mantığı ayndır. Benim şiirimin mantığı ise or- ganizmamia özdeşleşmiştir. Yani gerçekten organik bir şiirdir benim şiirim. Benim hormonlanm, be- nim öfkem, benim melankolim, benim kahroluşum pat der bir mısrada patlayıverir. Yahut gider siner mısralara. Ama şu da var: Ilk şiirlerimi bi- le imzasız oku anlarsın benim yaz- dığınu. Halk bunu çıkanyor. Ya- ni şürime benim imza atmama ge- rek yok. Bu nedir? Bu benim mo- ral yapımla, inançlanmla, yaşayı- şımla çok ilgili. Başka türlü ol- maz. Nedir peki bunlar? DUrflst- lük, mertlik, arkadaş için gerekirse carunı vermek, ne kadar eski şeyler bunlar değil mi? Feo- dal diyorlar, feodal imişim... - Yazarken ya da çalışırken iç- U, sigare gibi şeyler kuüanjr nu- su? AHMED ARİF - Hayır. Eski- den sigara içerdim, rakı da... Ama rakıyi hiçbir zaman bir alışkanlık haline getirmedim. Şigarayı uzun yıllar içtim. Sonra kendi kendime terk ettim. Terk etmeseydim şim- di çoktan ölmüştüm. Günde dört paket Bafra içiyordum. Hadi bu- nun yanra paketi ikram olsun, günde üç buçuk paket Bafra. Ben bıraktığımda 90 kuruştu Bafra. Gazetede çalışırken çocuklar oruç tutuyorsa ben sigara içmez- dirn yanlannda. Ramazanda so- kakta da sigara içmezdim. Saygı duyardım. Hatta Diyarbakır'da eğer oruç değilsem orada Sürya- ni, Ermeni dostlar vardır, onlann dükkânlanna gider orada içerdim. - Gece mi daha rahat caltşabi- Uyorsun gundöz mıi? AHMED ARİF - Başmdan be- ri öyledir, gece daha rahat yaza- nm şiirirni. Bu nasıl oluyor? Şu anda sana veremeyeceğim, verme- yi çok isterdim ama... Mesela: "Kanım Dicle'ye akar tster Erzunım'da vuralar beni tster tzmir'in içinde..." Böyle mısralar hep kafamda olur benim. Bazen unutunım, ba- zen hiç unutmam. Bakarsın beş yıl sonra, on yıl sonra pat der çı- kar su yüzüne... - Yani kiğıtlara yazmıyorenn bunlan... AHMED ARİF — Yazmam. öylece o ritmi bulurum. Yani ek- siksiz, ne fazla, ne noksan mısraı bulurum. Mısra. Tabii belki ben biraz eski kafah sayılınm, ama ol- sun. Ben şiirde mısra haysiyerine inanınm. Yani mısra haysiyetine önem veririm. Saruyorum başka türlü de yürümez. Şimdi göriiyoruz, isim vermek istemiyorum, hepsi saygıdeğer kardesimdir, hepsi de iyi şairdir, ama nasıl mısraı bölüyorlar, söz- cüğü, cümlevi bölüyorlar. Bizim bir geleneğimiz var. Gerek Divan şiirinden, gerek halk sürinden. tki- sinde de ritm ana unsurdur. Bu ritmi tutturamayınca oku- yucu çok güçlük çeker. Hele söz- lü hiç olmaz. Şimdi benim şiirim- de bir sans varsa, buradan geliyor. Halk bu ritmi seviyor. - Yalnız bu ritim mi? AHMED ARtF - Değil tabii. Yalnız olayı, yalmz psikolojiyi, yalnız benim öfkemi, yalnız benim kahnmı değil, elbette orada hal- kın kendi kahrı, kendi acısı, hat- ta tarihsel bir acı çıkıp geliyor. Ben şimdi boşuna Spartaküs demiyo rum. Spartaküs'U bir ağabey gibi, benden önceki kuşaktan biri gibi, carum ciğerim gibi seviyorum. Sanmıyorum ki bir Romalı şair böyle versin. Benim öfkem, benim kahnm derken elbette bu sadece kişisel değildir. Mesela ne diyo- rum. "Akşam Erken Iner Mahpushaneye" başlıklı şiirimde: "Vurulsam kaybolsam derim Çınlçıplak bir kavgada Erkekçe olsun isterim Dostlok da düşmanhk da... " tşte bence buradaki bu ilke, bu mertlik bin yıl, on bin yıl sonra da gecerli olmalıdır. Eğer insanlık var ise™ StRECEK DUYURU Son günlerde günlük gazetelerde İstanbul Anakent Belediyesi ile Coca-Cola arasında Hamidiye Sularının kiralanması ile ilgili olarak ihtilaf olduğu yolunda haberler yer almıştır. Coca-Cola Şirketinin, Türkiye'de faaliyette bulunan The Coca-Cola Export Corporation Türkiye Şubesinin veya Coca-Cola Şirketinin diğer iştiraklerinin Hamidiye Suları ile hiçbir şekilde ilişkisi bulunmayıp dolayısı ile İstanbul Anakent Belediyesi ile arasında bir ihtilaf yoktur. Durumu kamuoyunun bilgisine sunarız. emin igüs - tanju duru - serdar gonenç birsen tezer - murat güner ,„ gürol yıldıran Ycsılpınar S<>k No:2 Anuıutkov Tel.: 1S7 74 18 (Ser>ıs I6.00-C1 30ı TÜRKHAVA YOLLARI A.O/DAN — Ortaklığımız, uçaklannda kullanılan 1.750.000 adet kol- tuk başlığı, 6000 adet yastık kıhfı, 12.000 adet battaniyenin kuru temizleme işi kapalı zarfla teklif alma usulü ile yaptırı- lacaktır. — Anılan toplam tahmini bedeli 124.100.000.- TL., olup konuya ilişkin geçici teminat tutan 4.964.000.- TL'dir. — Kapalı zarfla verilecek teklif mektupları en geç 30.04.1990 günu saat 17.00'ye kadar İstanbul Atatürk Ha- valimaru THY A.O. Genel Yönetim Binası B Blok Asma Kat adresinde mukim Satınalma MüdUrlüğü bulundurulacaktır. Anılan gün ve saatten sonra elden verilen veya posta ile gön- derilen teklif mektuplan kabul edilmeyecektir. — Konuya ilişkin ihale 01.05.1990 günü saat 10.00'da yu- karıdaki adreste yapılacaktır. — Tahmini bedeb aşan teklifler değerlendirme dışı bırakıhr. — Şartnamede istenilen tüm belgelerin aslı veya noterden tasdikli suretlerin ibrazı gereklidir. — Şartnameler yukanda belirtilen adresten temin edilir. — Ortakbğımız 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'na tabi ol- mayıp, ihale konusu işi yapıp yapmamakta, dilediğine kıs- men veya tamamen yaptırmakta serbesttir. TEŞEKKÜR Çapa Tıp Fakultesi oğretim uyelerınden Prof. Dr. GÜZİN DİLŞEN'e, Cerrahpasa Tıp Fakultesi Oğretim uyelerinden Prof. Dr. AGOP KOTOĞYAN'a, Dr. MÜFİT EKDAL'a tedavimle ilgili gösterdıkleri yakın ılgiye teşekkur edenm. MENEMENCİOĞLU İLAN BİNGÖL BELEDİYE BAŞKAMJĞrNDAN BİLDİRİLMİŞTİR 1- Bingöl Belediyesi Asfalt Şantiyesi işi 2886 sayılı yasanın 35/a maddesi uyannca kapalı teklif usulü ile ıhaleye konulmuştur. 2- Işin keşif bedeli KDV dahil 1.600.000.000r- TL olup geçici teminatı 43.500.000^ TL dir. 3- İhale, Bingöl Belediye Başkanlığı makam odasında beledi- ye encumenince 20.4.f990 tarihinde saat 10.00'da yapılacaktır. 4- Ihaleye ait şartname ve diğer evraklar her gün mesai saatle- ri dahilinde fen işleri müdürlüğünde görülebilir. Isteyenlere be- delsiz verilir. 5- thaleye girebilmek için isteklilerin: a) Kanuni ikametgâh ilmuhaberlerini, b) İmza sirkulerini, c) Sanayi odası sicil belgesi, firmanın kapasite raporu, perso- nel takım teçhizat, mali durum ve taahhüt bildirimi, TSE, ima- lat yeterlilik belgesi, yapılacak tesisin görünüş ve montaj zemini ile ilgili projeleri, ihale tarihinden 3 gün evvel belediyemize tes- lim ederek yeterlik belgeleri almaları gerekmektedir. 6- İstekliler teklif mektuplarını en geç 20.4.1990 Cuma gunu saat 09'a kadar makbuz karşılığında ihale komisyon başkanlığı- na vereceklerdir. 7- Komisyon, ihaleyi yapıp yapmamakta ve uygun bedeli tes- pitte serbesttir. Telgrafla muracaatlar, postadaki vaki gecikme- ler kabul edilmez. Keyfiyet ilan olunur. / ^ \ TÜRK KALP VAKFI | ^ ^ B | Muayene, Teşhıs, Tedavi, Kbntrol, l . ^ ^ ^ ı i Laboratuar, Röntgen ^±Jr 175 12 44/45 -148 58 66 ^ ^ ^ 172 8724 IU51 G A L E R t Dül BEYTEM AIİ lOGM (UUN27 Mart/11 Nisan Büyükdere Cad. Beylem Han Şlsli 131 23 00 CUMHURİYET YOLUM)A Yonus Nadi 2000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymlan Turkocağı Cad. 39-41 Cağaloğtu-tstanbul Ödemeli gönderilmez. GÜLERYÜZLÜ CİDDİLİK Vedat Günyol 3000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymlan Turkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul Ödemdi gönderuınez. Nüfus büviyet cüzdanımı kaybettim. Hukümsuzdur. tBRAHİM BOYRAZ Pasaportumu kaybettim, hukümsuzdür. AGAH ZEKt BURAN Nufus cüzdanımı kaybettim. Hukümsuzdur. ATİLA ÖZEKİCİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle