02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
11 NÎSAN 1990 DIŞ HABERLER CUMHURÎYET/3 Mııgabe'nin beyaz bakanları • HARARE (AA) — Zimbabwe Devlet Başkanı Robert Mugabe, seçimlerden sonra oluşturduğu yeni hükümette üç beyazı bakanlığa atadı. Üç beyazın bakanlığa atanması, ülkedeki 90 bin kişilik beyaz azınlığa yönelik bir jest olarak yorumlandı. Marcos'un eşi yine haber • NEW YORK (AP) — Filipinler Merkez Bankası'nın eski bir yetkilisi pazartesi günü yaptığı bir açıklamada Imelda Marcos'un 1979 yılında katıldığı Güney Kore Devlet Baskanı Park Chung-Hee'nin cenaze töreni sırasındaki masraflannı karşılayabilmek için 100.000 dolar taşıdığını söyledi. 1973-84 yılları arasında bankanın New York şubesi başkanlığını yürtlten Oscar Carino, bu nedenle "çanta adam" olarak anılıyor. Carino, daha önceki bir açıklamasında bankaya ait milyonlarca dolann Bayan Marcos'un ABD gezilerinin masraflannın karşılanmasında kullanıldığını belirtmişti. Çek bakanın iııtilıarı • BRATİSLAVA (AP) — Çekoslovakya eski Ticaret Komisyonu Bakanı, üzehne gazyağı dökerek kendini yaktı. Adını vermeyen bir polis yetkilisi olay yerinde bir gaz bidonu ve kibrit kutusu bulduklannı, bu nedenle ıntihar olasılığı üzerinde durduklarını açıkladı. Devlet Ticari Komisyonu, eski rejinf döneminde ticari faaliyetleri kontrol eden bir organdı. Çekoslovakya'da iktidann komünistlerden alındığından beri en az beş eski yetkilinin intihaı ettiği bildiriliyor. Üçüncü feribot yangını • LONDRA (AA) — Fransa ve tngiltere arasında calışan Reine Mathilde adlı Fransız feribotunda önceki gün yangın çıktı. Üç gün içinde çıkan üçüncü feribot yangınında, bir yolcunun kalp krizinden öldüğü, mürettebattan bir kişinin de yaralandığı bildirildi. Fransa'nın Caen Limanı'ndan Ingütere'nin Portsmouth Limanı'na giden feribotun makine dairesinde çıkan yanginm, mürettebat tarafından söndürüldüğü bildirildi. Sınırda 1,5 ton kokain • TUSCON (AA) — ABD-Meksika sınınndaki Naco yerleşim bölgesinde, dün 1,5 ton kokain ele geçirildi. Yetkililer, kokainin bir otomobilde de geçirildiğini ve olayla ilgili olarak iki ABD*li ve bir Meksikalı'nın tutuklandığını açıkladılar. Karavan bağlı sözkonusu otomobili bir süre izleyen devriye görevlilerinin, araca sınır civannda yükleme yapıldığını gördükleri ve harekete geçerek yüklenen kokaine el koyduklan bildirildi. ANCye suçlama • PRETORIA (AA) — Güney Afrika Muhafazakâr Parti Başkanı Andries Treurnicht, Afrika Ulusal Kongresi'nin (ANQ, sağa liderleTİ öldürmeye hazırlandığı ve hükümetin de bunu bildiğini öne sürdü. Treurnicht, önceki gün yaptığı açıklamada ANC Yürütme Komitesi'nin sağa liderlerin izlenmesine ilişkin olarak hazırladığı bir belgenin ellerinde bulunduğunu ve belgede "terörist hücrelerin" kurulmasının Öngörüldüğünü iddia etti. îtalya Başbakanı Andreotti'nin Kıbrıs Rum kesimine gitmesi Ankara'yı rahatsız etti Türkiye-Italya pürüzüParlamentolar Arası Birlik'in Kıbns Rum kesiminde aldığı karar Ankara'da tepkiyle karşılanırken toplantıda yapılan konuşmalar "AT-Güney Kıbrıs ilişkileri gelişiyor" değerlendirmesine yol açtı. ANKARA (Cumhuriyet Büro- M ) — Parlaınentolar Arası Bir- lik'in (PAB) Kıbrıs Rum Kesi- mi'nde yapılan 83. Genel Kurul toplantısında aldığı "Tiirk askeri adadan çekilsin" karan Ankara'- da tepkiyle karşılandı. Dışişleri Bakanlığı "Türkiye'niı kaülraa- dığı bir platformda abnan bdyle- sine tek yaniı bir karan geçersiz buldnganu" bildirirken Îtalya Başbakanı Giulio Andreotti'nin Kıbns Rum Kesimi'nde yaptığı te- mas ve açıklamalar, "AT-Güney Kıbns ilişkileri gelişiyor" değer- lendirmesine yol actı. Parlamentolar Arası Birlik (PAB) hepsi de BM üyesi olan Bush'un raporu Kıbrıs'ta görüşmeye dayaiı çözüm ABD, toplumlararası müzakerelerin yeniden başlaması ve çözümün bulunması için elinden geleni yapacak. W ASHINGTON (Cumhuriyet) — ABD Başkanı George Bush, Kongre'ye yolladığı Kıbns rapo- runda, müzakerelere dayaiı bir çözümün Amerikan yönetimi için öncelikli bir konu olmaya devam ettiğinı soyledi. Bush, iki ayda bir Kongre'ye yolladığı raporlann bu sonuncusunda, Kıbrıs'ta alterna- tifın "bagımsızlık" olmadığını söyledi. ABD Başkanı'nm raporu, Türk Dışişleri yetkililerince "dengeli" olarak değerlendirildi. Bush, Cumhurbaşkanı Turgul Özal'ın kendisine "BM Gcnel Sekreteri gözetiminde goruşmeoin bir an öıtce yapılması ve Türkiye'nİB destegi konusunda güveDce venJi«i«J " beiirtti. Kıbrıs raporunda, konunun şu- bat ayında Moskova'da ABD ve SSCB dışişleri bakanlan toplan- tısında da kısa olarak gündeme alındığı, ber iki bakanın, BM Ge- nel Sekreteri'nin misyonunun des- teklenmesi yonunde görüş birli- ğinde olduklan betirtiliyor. Bush, raporunda BM Genel Sekreteri'- nin raporundan alıntılara da yer vermiş. Alıntı yapılan bölümler her ne kadar Türk tarafının uz- laşmazhğı iddialarına dolaylı ola- rak değiniyorsa da, Türk tarafıyia ilgili olumlu unsurlan da ıçeriyor. Orneğin, Türk tarafının hep üze- rinde durduğu "çifte bötfeHlik' kavramı, yıllardan beri ilk kez kullanılıyor. Bush, hazırladığı Kıbns rapo- runda, "ABD vönetiminin ÖBÜ- rniizdeki aylarda toplamlararası müzakereierin tekrar başlaması ve bir çöztime dönıik olarak tarafla- nn üzerinde anlaşacağı bir plan gelişlirilmesi İçin gayret göslereceğini" belirtiyor. 100'ün üstünde ülkenin katıldığı uluslararası bir platform. PAB toplantısı sonunda "Or- tadogu'da Banş ve Giiveıılik" başlığı altında çıkartılan Kıbns, Filistin ve tsrail'i ilgilendiren or- tak karar, Dışişleri Bakanhğı ta- rafından "Kıbns sonınunun çö- ziimüne hiçbir katkısı olmayacak bir tavır icennesi nedeniyle" deş- tirildi. Ancak PAB Genel Kuru- lu'na Rum Kesimi'nce sunulan öneri çerçevesinde kabul edilen karar hakkında KKTC makamla- rının gerekli açıklamaları yaptık- lannı vurgulayan Dışişleri yetki- lüeri, "resmi" bir değerlendirme- de bulunmadı. Yetkililer, Kıbns LüBNAN Rum Kesimi'nin 237'ye karşı 590 oyla kabul «ören karar önerisinin. Birleşmiş Milletler (BM) kararla- nna atıflar içerdiğini de arumsa- tarak "Biriın için aslolan BM Gn- venlik Konseyi'nin karandır. Bu karar gayet dengelidir. Türk ta- rafınm siyasi eşitliğini vurgula- maktadır. Onun dışında boyle tek yanh bir karan gecerli kabul et- memiz için gerekçe yok" goriişii- nü dile getirdiler. Îtalya Başbakanı Giulio And- reotti'nin Kıbns Rum kesimine yaptığı ziyaret ise Ankara'da bü- yük bir rahatsızlık yarattı. Avru- pa Topluluğu (AT) dönem baş- kanlığını 1 temmuzda devralacak olan îtalya Başbakanı Andreotti'- nin ziyareti sırasında Kıbrıs Rum Yönetimi'ne verdiği "destek mesajlan" Türkiye - Îtalya ilişki- lerinde bir "püriiz" olarak değer- lendirildi ve bu tutumun, Türki- ye'nin topluluğa tam üyelik süre- cinde Kıbns unsurunun gündern- Bakanı Mesnt Yılntaz tarafından den düşmeyeceğini kanıtladığı 1989aralıkayındaHKuzey Atlan- vurgulandı Kıbns'ta bulunduğu süre için- de kuzey kesimine gecmeyi redde- den Andreotti'nin, Rum kesimi li- deri Yorgo Vasiliu ile yaptığı gö- rüşmede "AT'ye kablmanıza taraftanz" demesi, Türkiye - Topluluk ilişkileri açısından "kritik" önem taşıyor. Hükümete yakın kaynaklar, Türkiye'nin üyeliği için Kıbns'm "önkaşal" oluşturmadığını ısrarla dile geti- rirken Topluluğun dönem baş- kanlığını 1990 yılının sonuna ka- dar yürütecek olan ttalya'nın bu konudaki tutumu, yetkili cevreler- de "Kıbrıs, önkoşul olmasa bile Türkiye'nin AT ile ilişküerinde en önemli çıbanbaşlanndan biri ol- mayı sürdürüyor" yorumuna yol açtı. Bu arada o zamanki Dışişleri ŞAMPANYA İLE KUTLUYORLAR — Dun sabah serbest bırakılan Fransız Jacquelino Valente (sagda) ile Belçikalı erkek arkadaşı Fernand Haulekins özgurlüklerini şampanya içerek kutiadılar. Abu Nidal, 3 rehineyi bıraktı 2,5 yıldır rehin tutulan bir Fransız kadm, Belçikalı erkek arkadaşı ve kızları, dünbırakıldı. Dış Haberier ServUİ — Lübnan'da Abu Nidal grubu tarafından 2.5 yıldır rehin tutulan bir Fran- sız kadm, Belçikalı erkek arkadaşı ve kızları dün sabah serbest bırakıldılar. Fransız hükümeti ta- rafından yapılan açıklamada serbet bırakılan re- hinelerin, Fransız Jacqoeline Valente (31), Belçi- kalı erkek arkadaşı Fernand Hontekins (42) ve kızlan Sophie-Liberte (2) olduğu bildirildi. Fransa Dışişleri Bakanı Ronak) Damas, üç rehinenin dün sabah Beyrut'ta serbest bırakılma- sından duydukları memnuniyeti ve bu yolda ça- ba harcayan Libya Devrim Lideri Albay M u m - mer Kaddafi'ye minnettarhğını bildirdi. Dumas, Dışişleri Bakanhğı tarafından yayım- lanan bildiride "Bu yüksek ve insani jestin ger- çek degeri, gelecekte Fransa ile Libya arasındaki ilişkilerde ortaya çıkacaktır" dedi. 2.5 yılbk serüven 8 Kasım 1987'de, El-Fetih Devrimci Konseyi'nin Akdeniz'de Silco adlı bir yatta bulunan 8 kişiyi kaçırdığını açıklamasıyla başladı. Yattaki Fransız Jacqueline Valente, iki kıa, Bel- çikalı arkadaşı Fernand Houtekins, onun erkek kardeşi ve ailesi Israil Gizli Servisi MOSSAD adı- na çalıştıkları gerekçesiyle rehin alındılar. El-Fetih Devrimci Konseyi 2 Şubat 1988'de Ba- yan Valente ve Houtekins kardeşlerin Israil Gizli Servisi MOSSAD'la ilişkileri olduğuna kanıt ola- rak bir video kaydı yayımladı. Abu Nidal grubu, Belçika hukümetiyle görüşmelere başlamaya hazır olduğunu açıkladı. Rehinelerin serbest bırakılmasına ilişkin dip- lomatik çaba ve temaslar ise 1988 şubatında baş- ladı. Bu yıl 4 nisanda da Libya Resmi Haber Ajansı Jana, Kaddafi'nin özellikle Ortadoğu'da bulunan bütün siyasi tutuklu ve rehinelerin ser- best bırakılması yolundaki çağnsını yayımladı. SERBEST MUHASEBECİ GAZİ ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ BÖLGESEL KALKINMA VE İŞLETME BİLİMLERİ ARAŞTIRMA VEİUYGULAMA MERKEZİ TÜRK PAZARLAMA VAKFI 1. Ağustos 1990 Serbest Muhasebecı Mali Müşavırlık sınavına gırmek ısteyen adaylar yetiştınlecektir» 2. Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebecı Malı Müşavırlık ve Yemmlı Malı Muşavırlik Kanununun 5. maddesının A/a bendının şartlarını taşımak. 3. Muhasebe ve istatıstik (Ticari Muhasebe ve Bilanço, Banka ve Sıgorta Muhasebesı, Maliyet Muhasebesı, Şirketler Muhasebesı, Malı Tablolar Analızi, Genel İstatıstik), Genel Hukuk (Borçlar Kanunu, Ticaret Kanunu, lcra-iflas Kanunu. Bankalar Kanunu), Vergı Hukuku (Gelır Vergısı, Kurumlar Vergısı, Katma Değer Vergısı, Vergı Usul Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun), Dış Ticaret ve Kambıyo Mevzuatı, Sosyal Güvenlık Hukuku (Sosyal Sıgortalar Kanunu, Bağ-Kur Kanunu, Emeklı Sandığı Kanunu), Denetım ve Raporlama konularmda toplam 270 saat ders verılecektır 4. Öğretim 7 Mayıs 1990 Pazartesi günu başlayacak olup, on kayıt ıçın son müracaat 3 Mayıs 1990 günü mesai sonuna kadardır. 5. Eğıtimle ilgili ders kıtapları ve dığer gerekli malzeme Türk Pazarlama Vakfı tarafından ücretsız olarak sağlanacaktır. 6. Daha fazla bılgı ve on kayıt ıçın aşağıdakı adreslere müracaat edılebılır Ayten OZDIL Gazı Un:versıiesı Iktısadı ve Idarı Bıl Fak Malıye Boiumu Beşevler Ankara Tel 221 21 07 Frsın AYHAN Turk Pazarlama VaKt1 Hoşdere Cad 24/9 Y Ayrancı 06550 Ankara Tel 126 56 12 13 Seına KURI Dokj/ t-,'ul Bolgeset Kalkmma ve Işlelme Bılımlen Araşlırma ve Uygulama Merkezı Buca izmf Tel 17 31 46 tik Konseyi toplantısı sırasında Türkiye'ye davet edilen Îtalya Dı- şişleri Bakanı Gianni de Micbe- lis'in ziyaret tarihi de belirsizliği- ni koruyor. Türkiye'nin, dönem- başkanlığı Roma'ya geçmeden önce gerçekleşmesine büyük önem verdiği bu ziyaret şimdilik "askıda" bulunuyor. ttalyan ba- sınının bu konudaki yorurnlan ise Ankara'da yeni soru işaretleri ya- ratıyor. Başbakan Giulio Andre- otti'nin BM Genel Sekreteri Javi- er Perez de Cuellar tarafından Kıbns'taki durumu incelemekle görevlendirildiği yolundaki haber- lerden sonra De Michelis'in An- kara'ya gelerek Türkiye'nin "top- lolnk iyeügi için Kıbns'ta ödnn venneye niyetii olup olmadığını" saptamasının, Kıbrıs Rum Kesi- mi'nce istendig] iddialan da Dıs- işlerinde tedirginliğe yol açtı. îtalya Ronıa göçmen ışçüere savaş açtı NtLGÜN CERRAHOCLÜ ROMA — Îtalya, göçmen işçi- lere savaş açıyor. On beş yıl ön- cesine dek okyanus ötesi ülkelere ve Kuzey Avrupa'ya göçmen işçi gönderen Îtalya, bundan boyle sı- nırlannı Üçüncü Dünya vatandaş- lanna karşı askeri bölüklerle ko- rumayı düşünüyor. Örtmece bir deyişle "AT dışından gelen göcmenlere" karşı öngörülen ön- lem. ttalya'nın 8000 kilometrelik sahilini ordu ve donanma ğuçle- riyle korumayı hedef alıyoı. Hat- ta hava kuvvetleri de kaçak balıkçı tekneleri ile çizmeye girmeye ça- lışan göcmenlere karşı ttalyan göklerini taramaya hazırlanıyor. Öneriyi gündeme getiren Baş- bakan Yardımcısı sosyalist politi- kacı Claudio Martelli, ttalya'nın toplam 12.000 kilometreyi bulan sınırlannın mevcut 4000 giımrük polisi ile kaçak göçmenlere karşı korunmasının imkânsız olduğunu söylüyor. "Martelü onerisi" çer- çevesinde sınır bolgelerine kaçak- lara karşı 50.000 askerin sevk edil- mesi tasarlanıyor. Son bir yıl içinde sayıları kat- lanan Afrikalı zenci göçmenlerle birlikte artan ırkçıbk eylemleriy- le baş etme çabasıyla öne sürülen "Marteüi y«klaşıını" Vatikan'dan Yeşillere ve gerçek bir varoluş ça- bası veren komünistlere dek çeşitli siyasi kesimlerin tepkisini çekıyor. Komünistler Martelli'yi "AT dışı göçmenleri" hedef gösterilen bir "dnşmaaa" çevirmekle suçluyor- lar. DUN^ADA BUGUN AIİSIRMEN Yanlış İlaç... Çankaya doruğu, Özal'ın getzefecilerle toplantısı ve sonun- da, Genelkurmay Başkanı ile görüştükten sonra Bakanlar Ku- rulu'na katılan Turgut Bey'in de hazır bulunduğu toplantıda çıkarılan yasa gücündeki kararnameler bazı gerçekleri orta- ya koyuyor. Olaylann ortaya koyduğu birinci gerçek, Silahlı Kuvvetler'in, güneydoğudaki savaşta daha fazla yetki isteminde bulunur- ken, basın özgürlüğüne, hatta kişisel hak ve özgürlüklere bazı kısıtlamalar getirilmesini siyasi iktidardan istemiş olduğudur. Ordu'dan geldiği anlaşılan istek, güneydoğuda olaylann umulanı aşan bir tırrnanma göstermesi ve şimdiye dek poli- siye önlemlerin beklenen sonuçları vermemiş olmasından- dır. Burada bir saptama yapmak gerek. Güneydoğuda bir sa- vaş sürmektedir. Bu savaşın niteljği üzerinde de yanılgıya düşmeye gerek yoktur. Abdullah Öcalan'ın açıklamaları ne olursa olsun, PKK gerçekte ayrılıkçı bir savaşı sürdüren te- rör örgütüdür. PKK'ya sılahla karşı konmasının demokrasi- nin yapısıyla çelişir hiçbir yönü yoktur. PKK'nın, Türkiye'de şu anda demokrasiye karşı en büyük iki tehlikeden biri olduğu da başka bir gerçektir. PKK ayrılık- çı hareketini terör aracılığıyla sürdürürken bir yandan da Türki- ye'de demokrasınin zedelenmesinden ya da tümüyleyokol- masından medet ummaktadır. Bu durumda, benzer olaylann bize ögrettiği tarihi bilgile- rin de ışığında, PKK üzerine salt polisiye önlemlerle gitme- nin fazla bir yararı olacağım sanmryoruz. Hatta, operasyon- ların etkinliğinı sağlamak için bile olsa, slvil halk üzerinde baskının yoğunlaşmasının sanılanın ve umulanın aksine so- nuç vereceğini düşünmek pek yanlış olmasa gerek. Kuşkusuz PKK'ya karşı dirençli, dikkatli ve etkin operas- yonları sürdürmek gerekir. Ama aynı zamanda sorunun sos- yal ve ekonomik yönlerini de göz önünde bulundurup, yurt- taşı devlete karşı husumet ile doldurmayacak yöntemleri be- nimsemek yararlı olur. Böylesi bir yolun tutulması için siyasal iktidar ile operas- yonları yürutecek güç oian ordunun eşgüdüm içinde çalıs- maları ve olumlu yapıcı diyalogu hiç kesmeden sürdürmele- ri gerekmektedir. Doğaldır ki bu güçlerden biri olayın yalnız- ca, askeri yönünü düşünecek, önlemlerin siyasal ve sosyal yanlarını, siyasal iktidar dengeleyecektir. Ama görünen odur ki, Türkiye'deki iktidar boşluğunun do- ğal sonucu olarak, Çankaya da, ANAP'ın hükümet kanadını oluşturduğu söylenen güç de kendilerine söyleneni, tartışıp geliştirip siyasal, sosyal ve ekonomik açıdan tamamlamadan ezbere kabul etmiş bulunmaktadırlar. Çankaya doruğu da bu güçlerin, muhalefeti de kendi dü- men sularına çekmek ya da çekmiş görünmek için düzen- lenmiş izlenimini vermektedir. Çankaya doruğuna katılmış olan iki muhalefet liderinın, önceki gece yapılan Bakanlar Ku- rulu toplantısını izleyen açıklamadan sonra verdikleri demeç- ler SHP gibi DYP'nin de ANAP'ın bu oyununa düşmediğini, düşmeyeceğini gösteriyor. Muhalefetin tutumu yerindedir. Muhalefet, terörle, demok- rasi sınırları içinde, teröriste karşı silahlı güç kullanmayı da içeren, kararlı mücadeleyi sürdürmek isteyen hükümete yar- dımcı olur, olmalıdır. Ama, olay bu sınırları aşıp da demokra- siyi zedeleyecek boyutlara varır, basın üzerinde bir baskıya dönüşür ve hele hele, askeri operasyonlarda kazanılan veya kazanılacak olan basanyı da anlamsızlaştıracak baskıları uy- gulamaya koyacak yöntemleri içerecek boyuta varırsa, de- mokrasiden yana güçlerin o zaman bu önlemlere arka çık- maması yerinde bir davranış olur. Unutmamamız gerekir ki Türkiye'de demokrasiyi rafa kal- dırtmak, PKK'nın önde gelen amaclarından biridir. Hatta gü- nümüzde, ayrılık amacını ertelemek zorunda kalmış olan ör- gütün, demokrasiyi işlemez hale getirmek ilk amacı olmuş- tur bile diyebiliriz. PKK'ya karşı savaşım verirken, PKK'nın tuzağına düşme- meye dikkat etmeliyiz. Bunun için ön koşul da asker olsun sivil olsun tüm yetkililerin evrensel demokrasinin ölçütleri ve sınırları konusunda asgari müşterekte birleşebilmeleridir. Son kararlar. PKK terörüne karşı etkili önlem oluşturmaya çalışırken, PKK'nın tuzağına düşülmesi tehlıkesini de birlik- te getiriyor Unutmayalım, kimi hastalıkların üstüne yanlış ilaçla gitmek onlara hiç müdahale elmemekten daha büyük tehlikeler do- ğurabilir FRANSA îç terör arük unutuldu Hükümet, özerklik isteyen azınlıkların isteklerini bir ölçüde karşıladı. Polis örgütü çağdaşlaştırıldı. Terör örgütleri art arda yakalandı. Bu ılanm yayınlanmas 1 ıcm yaptığı katkıdan dolayı Mr.ı Aydm Bankas T A Ş TARİŞBANK'a teşekKur ederız SABETAY VAROL PARtS — 80'li yıllann ciddi güncel konulanndan biri olan te- rorizm, Fransa'da neredeyse tama- men önlendi. Gözlemciler, terör olaylannda görülen bu hızlı geri- lemeyi iki nedene bağhyor. Hükü- met, özerklik isteyen azınlıklann isteklerine kısmen de olsa olum- lu yanıt venneye çalıştı. Polis ör- gütünün çağdaşlaştmlması ve bi- limsel yöntemlere kavuşması ise son terörist örgütlerin birbiri ardın- dan yakayı ele vermesinde etkili oldu. Michel Rocard hükümetinin 1988 yılında, toplurnun hiçbir ge- liri olmayan kesimlerine 2000 franklık "asgari gelir" garanti et- mesinin de örgütlerin 'adam top- lama zemini'ni tam anlamıyia ku- ruttuğu ifade ediliyor. Korsika Adası'nda çalışmalannı sürdüren " F L N C (Korsika Ulusal Kurtu- luş Cephesi), eylemlerinde adam öldürmemeyıe özel itina gösteriyor. 1984 yılında Fransız Senato Ko- misyonu'nun hazırladığı bir rapor, iç ve dış kaynaklı terör örgütleri- nin ülkede cirit attığını yazıyor ve bunlann geniş şekilde dökümünü yapıyordu. ASALA ve başta Hiz- bullah olmak üzere Ortadoğu kö- kenli örgutün Fransa uzantüan bu raporda geniş yer kaplıyordu. Uluslararası koşullann değişmesi ve adı geçen örgütlerin ortaya çı- kanlarak eylemci üyelerinin şid- detle cezalandınlması şimdilik Fransız polisinin dış kaynaklı te- rör eylemleri konusunda rahat ne- fes almasını sağlıyor. Ancak geçen yıl sonunda Hizbullah, Fransa'yı birkaç kez tehdit etti. Hizbullah türü örgütlerin, üç mılyonu bulan ve Fransa'da yaşayan Müslüman nüfus arasında lojistik destek bul- masından da korkuluyor. Ama şimdilik bu tür eylemlere yatkın Fransa'daki mihraklann sıkı po- lis kontrolü altında tutulduğu ve sayıca çok küçük bir azınlık oldu- ğu ifade ediliyor. tç kaynaklı terör eylemlerine ge- lince, bunlan ikiye ayırmak gere- kir. Fransa ve "denizaşın eyalel- ler"de yaşayan etnik azmhklardan kaynaklanan örgütler ve "dognı- dan eyknı" tarzı "ihtflal"ci örgüt- ler... Bilindiği gibı Kıta Fransası, üzerinde çok sayıda etnik azınlı- ğın yasadığı bir ülke. 18. yüzyıl- dan başlayarak yürütülen şiddet- li merkeziyetçilik politikası, Fran- sa'daki azınlıklann ulusal talepler- de bulunmalannı engellemiş. Kı- ta Fransası'nda yaşayan azınlıklan şöyle sıralayabiliriz: • Çok kalabalık bir topluluk olan, ancak 14. Lui devrinden iti- baren şiddetli bir asimilasyon po- litikasına tabi tutulan Oksitanlar. Fransa'nın güney yansı Oksitan kökenli olmakla birlikte, Latin tü- revi bu dili konuşanlann sayısı bu- kenli azınlıklar sayıca birkaç yüz- bini geçmiyor. Fransız Basklan ile tspanyol Basklan arasında, yakın geçmişte, özelu'kle Madrid aleyh- tan eylem yapma konusunda yo- ğun bir işbirlijb söz konusu oldu. Batı Akdeniz kıyısında yaşayan Katalan azınlıktan şimdiye kadar herhangi bir aynlma isteği gelme- di. Korsika, en fazla sorun yara- tan bölge. Adanın 18. yüzyılda il- hak edilmesi, 240 bin olan ada nü- fusunun yuzde 50'sinin köken ola- rak adaya yabancı oluşu 70'li yıl- lardan itibaren sorun oluşturma- ya başladı. Kanlı olaylara sahne olan bir on yıldan sonra 1988'den itibaren sos- Korsika'da bir zamanlar etkili olan Korsika Ulusal Kurfuloş Cep- hesi'nin giinümüzde bir agırlığı kalmadı. gün yok denecek kadar az. Her- hangi bir ulusal talepte bulunma- ları söz konusu değil. • Sayıca ikinci büyük gnıp, Brötonlar. Bröton dili ve kültürü Latin kökenli Fransız dil ve kül- türünden tamamen farklı. Broton- ca, Irlanda ve Galler ülkesi dılle- ri gibi Kelt kökenli. İki yüzyıl bo- yunca yasaklanan ve baskı altın- da tutulan Bröton dili konuşulma- ya devam ediyor. Ancak Bröton- İar kendilerini Fransız ulusal bü- tünlüğünün önemli unsurlanndan biri kabul ediyor. 1968 öğrenci olayları sonrası yıllarda, külturel özerklik talepleri ortaya atıldıysa da halk arasında ilgi uyandırma- dı. Buna karşılık Bröton kültürü- nün korunması için önemli çaba- lar harcanıyor. • Katalan, Bask ve Korsika kö- yalist hükümet, uzlaşma yolunu seçti. Halen merkezi hükümetle milliyetçiler arasında "ateşkes" hüküm sürüyor. Korsika Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin başlıca is- tekleri arasında, vahşi turistik ya- tınm ve arsa yağmasına son veril- mesi, çevrenin korunması, gele- neksel toplumsal dokunun korun- ması yer alıyor. Korsika'nın met- ropol dışı oluşu, şimdiye dek Kor- sikalı eylemcilerin, eylemlerini metropole taşuna yoluna sapma- ması, Fransız kamuoyu açısından Korsika kökenli terör eylemlerini "ikincil" bir soruna indirgiyor. Kendini ihtilalci olarak niteie- yen "dogrndan eylem" terör ha- reketi, 1981-88 yılları arası Fran- sa'da giderek tırmandı. Ancak ör- gütün tüm elemanlan geçen yıllar- da yakalandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle