Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 NÎSAN 1990 DIŞ HABERLER CUMHURÎYET/3
Mııgabe'nin
beyaz
bakanları
• HARARE (AA) —
Zimbabwe Devlet Başkanı
Robert Mugabe,
seçimlerden sonra
oluşturduğu yeni hükümette
üç beyazı bakanlığa atadı.
Üç beyazın bakanlığa
atanması, ülkedeki 90 bin
kişilik beyaz azınlığa
yönelik bir jest olarak
yorumlandı.
Marcos'un eşi
yine haber
• NEW YORK (AP) —
Filipinler Merkez
Bankası'nın eski bir
yetkilisi pazartesi günü
yaptığı bir açıklamada
Imelda Marcos'un 1979
yılında katıldığı Güney
Kore Devlet Baskanı Park
Chung-Hee'nin cenaze
töreni sırasındaki
masraflannı karşılayabilmek
için 100.000 dolar taşıdığını
söyledi. 1973-84 yılları
arasında bankanın New
York şubesi başkanlığını
yürtlten Oscar Carino, bu
nedenle "çanta adam"
olarak anılıyor. Carino,
daha önceki bir
açıklamasında bankaya ait
milyonlarca dolann Bayan
Marcos'un ABD gezilerinin
masraflannın
karşılanmasında
kullanıldığını belirtmişti.
Çek bakanın
iııtilıarı
• BRATİSLAVA (AP) —
Çekoslovakya eski Ticaret
Komisyonu Bakanı, üzehne
gazyağı dökerek kendini
yaktı. Adını vermeyen bir
polis yetkilisi olay yerinde
bir gaz bidonu ve kibrit
kutusu bulduklannı, bu
nedenle ıntihar olasılığı
üzerinde durduklarını
açıkladı. Devlet Ticari
Komisyonu, eski rejinf
döneminde ticari faaliyetleri
kontrol eden bir organdı.
Çekoslovakya'da iktidann
komünistlerden
alındığından beri en az beş
eski yetkilinin intihaı ettiği
bildiriliyor.
Üçüncü feribot
yangını
• LONDRA (AA) —
Fransa ve tngiltere arasında
calışan Reine Mathilde adlı
Fransız feribotunda önceki
gün yangın çıktı. Üç gün
içinde çıkan üçüncü feribot
yangınında, bir yolcunun
kalp krizinden öldüğü,
mürettebattan bir kişinin de
yaralandığı bildirildi.
Fransa'nın Caen
Limanı'ndan Ingütere'nin
Portsmouth Limanı'na
giden feribotun makine
dairesinde çıkan yanginm,
mürettebat tarafından
söndürüldüğü bildirildi.
Sınırda 1,5
ton kokain
• TUSCON (AA) —
ABD-Meksika sınınndaki
Naco yerleşim bölgesinde,
dün 1,5 ton kokain ele
geçirildi. Yetkililer,
kokainin bir otomobilde de
geçirildiğini ve olayla ilgili
olarak iki ABD*li ve bir
Meksikalı'nın tutuklandığını
açıkladılar. Karavan bağlı
sözkonusu otomobili bir
süre izleyen devriye
görevlilerinin, araca sınır
civannda yükleme
yapıldığını gördükleri ve
harekete geçerek yüklenen
kokaine el koyduklan
bildirildi.
ANCye
suçlama
• PRETORIA (AA) —
Güney Afrika Muhafazakâr
Parti Başkanı Andries
Treurnicht, Afrika Ulusal
Kongresi'nin (ANQ, sağa
liderleTİ öldürmeye
hazırlandığı ve hükümetin
de bunu bildiğini öne
sürdü. Treurnicht, önceki
gün yaptığı açıklamada
ANC Yürütme Komitesi'nin
sağa liderlerin izlenmesine
ilişkin olarak hazırladığı bir
belgenin ellerinde
bulunduğunu ve belgede
"terörist hücrelerin"
kurulmasının
Öngörüldüğünü iddia etti.
îtalya Başbakanı Andreotti'nin Kıbrıs Rum kesimine gitmesi Ankara'yı rahatsız etti
Türkiye-Italya pürüzüParlamentolar Arası Birlik'in Kıbns Rum
kesiminde aldığı karar Ankara'da tepkiyle
karşılanırken toplantıda yapılan konuşmalar
"AT-Güney Kıbrıs ilişkileri gelişiyor"
değerlendirmesine yol açtı.
ANKARA (Cumhuriyet Büro-
M ) — Parlaınentolar Arası Bir-
lik'in (PAB) Kıbrıs Rum Kesi-
mi'nde yapılan 83. Genel Kurul
toplantısında aldığı "Tiirk askeri
adadan çekilsin" karan Ankara'-
da tepkiyle karşılandı. Dışişleri
Bakanlığı "Türkiye'niı kaülraa-
dığı bir platformda abnan bdyle-
sine tek yaniı bir karan geçersiz
buldnganu" bildirirken Îtalya
Başbakanı Giulio Andreotti'nin
Kıbns Rum Kesimi'nde yaptığı te-
mas ve açıklamalar, "AT-Güney
Kıbns ilişkileri gelişiyor" değer-
lendirmesine yol actı.
Parlamentolar Arası Birlik
(PAB) hepsi de BM üyesi olan
Bush'un raporu
Kıbrıs'ta
görüşmeye
dayaiı
çözüm
ABD, toplumlararası
müzakerelerin yeniden
başlaması ve çözümün
bulunması için elinden
geleni yapacak.
W ASHINGTON (Cumhuriyet)
— ABD Başkanı George Bush,
Kongre'ye yolladığı Kıbns rapo-
runda, müzakerelere dayaiı bir
çözümün Amerikan yönetimi için
öncelikli bir konu olmaya devam
ettiğinı soyledi. Bush, iki ayda bir
Kongre'ye yolladığı raporlann bu
sonuncusunda, Kıbrıs'ta alterna-
tifın "bagımsızlık" olmadığını
söyledi.
ABD Başkanı'nm raporu, Türk
Dışişleri yetkililerince "dengeli"
olarak değerlendirildi. Bush,
Cumhurbaşkanı Turgul Özal'ın
kendisine "BM Gcnel Sekreteri
gözetiminde goruşmeoin bir an
öıtce yapılması ve Türkiye'nİB
destegi konusunda güveDce
venJi«i«J " beiirtti.
Kıbrıs raporunda, konunun şu-
bat ayında Moskova'da ABD ve
SSCB dışişleri bakanlan toplan-
tısında da kısa olarak gündeme
alındığı, ber iki bakanın, BM Ge-
nel Sekreteri'nin misyonunun des-
teklenmesi yonunde görüş birli-
ğinde olduklan betirtiliyor. Bush,
raporunda BM Genel Sekreteri'-
nin raporundan alıntılara da yer
vermiş. Alıntı yapılan bölümler
her ne kadar Türk tarafının uz-
laşmazhğı iddialarına dolaylı ola-
rak değiniyorsa da, Türk tarafıyia
ilgili olumlu unsurlan da ıçeriyor.
Orneğin, Türk tarafının hep üze-
rinde durduğu "çifte bötfeHlik'
kavramı, yıllardan beri ilk kez
kullanılıyor.
Bush, hazırladığı Kıbns rapo-
runda, "ABD vönetiminin ÖBÜ-
rniizdeki aylarda toplamlararası
müzakereierin tekrar başlaması ve
bir çöztime dönıik olarak tarafla-
nn üzerinde anlaşacağı bir plan
gelişlirilmesi İçin gayret
göslereceğini" belirtiyor.
100'ün üstünde ülkenin katıldığı
uluslararası bir platform.
PAB toplantısı sonunda "Or-
tadogu'da Banş ve Giiveıılik"
başlığı altında çıkartılan Kıbns,
Filistin ve tsrail'i ilgilendiren or-
tak karar, Dışişleri Bakanhğı ta-
rafından "Kıbns sonınunun çö-
ziimüne hiçbir katkısı olmayacak
bir tavır icennesi nedeniyle" deş-
tirildi. Ancak PAB Genel Kuru-
lu'na Rum Kesimi'nce sunulan
öneri çerçevesinde kabul edilen
karar hakkında KKTC makamla-
rının gerekli açıklamaları yaptık-
lannı vurgulayan Dışişleri yetki-
lüeri, "resmi" bir değerlendirme-
de bulunmadı. Yetkililer, Kıbns
LüBNAN
Rum Kesimi'nin 237'ye karşı 590
oyla kabul «ören karar önerisinin.
Birleşmiş Milletler (BM) kararla-
nna atıflar içerdiğini de arumsa-
tarak "Biriın için aslolan BM Gn-
venlik Konseyi'nin karandır. Bu
karar gayet dengelidir. Türk ta-
rafınm siyasi eşitliğini vurgula-
maktadır. Onun dışında boyle tek
yanh bir karan gecerli kabul et-
memiz için gerekçe yok" goriişii-
nü dile getirdiler.
Îtalya Başbakanı Giulio And-
reotti'nin Kıbns Rum kesimine
yaptığı ziyaret ise Ankara'da bü-
yük bir rahatsızlık yarattı. Avru-
pa Topluluğu (AT) dönem baş-
kanlığını 1 temmuzda devralacak
olan îtalya Başbakanı Andreotti'-
nin ziyareti sırasında Kıbrıs Rum
Yönetimi'ne verdiği "destek
mesajlan" Türkiye - Îtalya ilişki-
lerinde bir "püriiz" olarak değer-
lendirildi ve bu tutumun, Türki-
ye'nin topluluğa tam üyelik süre-
cinde Kıbns unsurunun gündern- Bakanı Mesnt Yılntaz tarafından
den düşmeyeceğini kanıtladığı 1989aralıkayındaHKuzey Atlan-
vurgulandı
Kıbns'ta bulunduğu süre için-
de kuzey kesimine gecmeyi redde-
den Andreotti'nin, Rum kesimi li-
deri Yorgo Vasiliu ile yaptığı gö-
rüşmede "AT'ye kablmanıza
taraftanz" demesi, Türkiye -
Topluluk ilişkileri açısından
"kritik" önem taşıyor. Hükümete
yakın kaynaklar, Türkiye'nin
üyeliği için Kıbns'm "önkaşal"
oluşturmadığını ısrarla dile geti-
rirken Topluluğun dönem baş-
kanlığını 1990 yılının sonuna ka-
dar yürütecek olan ttalya'nın bu
konudaki tutumu, yetkili cevreler-
de "Kıbrıs, önkoşul olmasa bile
Türkiye'nin AT ile ilişküerinde en
önemli çıbanbaşlanndan biri ol-
mayı sürdürüyor" yorumuna yol
açtı.
Bu arada o zamanki Dışişleri
ŞAMPANYA İLE KUTLUYORLAR — Dun sabah serbest bırakılan Fransız Jacquelino Valente
(sagda) ile Belçikalı erkek arkadaşı Fernand Haulekins özgurlüklerini şampanya içerek kutiadılar.
Abu Nidal, 3 rehineyi bıraktı
2,5 yıldır rehin tutulan bir
Fransız kadm, Belçikalı erkek
arkadaşı ve kızları, dünbırakıldı.
Dış Haberier ServUİ — Lübnan'da Abu Nidal
grubu tarafından 2.5 yıldır rehin tutulan bir Fran-
sız kadm, Belçikalı erkek arkadaşı ve kızları dün
sabah serbest bırakıldılar. Fransız hükümeti ta-
rafından yapılan açıklamada serbet bırakılan re-
hinelerin, Fransız Jacqoeline Valente (31), Belçi-
kalı erkek arkadaşı Fernand Hontekins (42) ve
kızlan Sophie-Liberte (2) olduğu bildirildi.
Fransa Dışişleri Bakanı Ronak) Damas, üç
rehinenin dün sabah Beyrut'ta serbest bırakılma-
sından duydukları memnuniyeti ve bu yolda ça-
ba harcayan Libya Devrim Lideri Albay M u m -
mer Kaddafi'ye minnettarhğını bildirdi.
Dumas, Dışişleri Bakanhğı tarafından yayım-
lanan bildiride "Bu yüksek ve insani jestin ger-
çek degeri, gelecekte Fransa ile Libya arasındaki
ilişkilerde ortaya çıkacaktır" dedi.
2.5 yılbk serüven 8 Kasım 1987'de, El-Fetih
Devrimci Konseyi'nin Akdeniz'de Silco adlı bir
yatta bulunan 8 kişiyi kaçırdığını açıklamasıyla
başladı.
Yattaki Fransız Jacqueline Valente, iki kıa, Bel-
çikalı arkadaşı Fernand Houtekins, onun erkek
kardeşi ve ailesi Israil Gizli Servisi MOSSAD adı-
na çalıştıkları gerekçesiyle rehin alındılar.
El-Fetih Devrimci Konseyi 2 Şubat 1988'de Ba-
yan Valente ve Houtekins kardeşlerin Israil Gizli
Servisi MOSSAD'la ilişkileri olduğuna kanıt ola-
rak bir video kaydı yayımladı. Abu Nidal grubu,
Belçika hukümetiyle görüşmelere başlamaya hazır
olduğunu açıkladı.
Rehinelerin serbest bırakılmasına ilişkin dip-
lomatik çaba ve temaslar ise 1988 şubatında baş-
ladı. Bu yıl 4 nisanda da Libya Resmi Haber
Ajansı Jana, Kaddafi'nin özellikle Ortadoğu'da
bulunan bütün siyasi tutuklu ve rehinelerin ser-
best bırakılması yolundaki çağnsını yayımladı.
SERBEST MUHASEBECİ
GAZİ ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ
DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ BÖLGESEL KALKINMA VE
İŞLETME BİLİMLERİ ARAŞTIRMA VEİUYGULAMA MERKEZİ
TÜRK PAZARLAMA VAKFI
1. Ağustos 1990 Serbest Muhasebecı Mali Müşavırlık sınavına gırmek ısteyen adaylar
yetiştınlecektir»
2. Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebecı Malı Müşavırlık ve Yemmlı Malı Muşavırlik
Kanununun 5. maddesının A/a bendının şartlarını taşımak.
3. Muhasebe ve istatıstik (Ticari Muhasebe ve Bilanço, Banka ve Sıgorta Muhasebesı,
Maliyet Muhasebesı, Şirketler Muhasebesı, Malı Tablolar Analızi, Genel İstatıstik), Genel
Hukuk (Borçlar Kanunu, Ticaret Kanunu, lcra-iflas Kanunu. Bankalar Kanunu), Vergı
Hukuku (Gelır Vergısı, Kurumlar Vergısı, Katma Değer Vergısı, Vergı Usul Kanunu, Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun), Dış Ticaret ve Kambıyo Mevzuatı, Sosyal
Güvenlık Hukuku (Sosyal Sıgortalar Kanunu, Bağ-Kur Kanunu, Emeklı Sandığı Kanunu),
Denetım ve Raporlama konularmda toplam 270 saat ders verılecektır
4. Öğretim 7 Mayıs 1990 Pazartesi günu başlayacak olup, on kayıt ıçın son müracaat
3 Mayıs 1990 günü mesai sonuna kadardır.
5. Eğıtimle ilgili ders kıtapları ve dığer gerekli malzeme Türk Pazarlama Vakfı tarafından
ücretsız olarak sağlanacaktır.
6. Daha fazla bılgı ve on kayıt ıçın aşağıdakı adreslere müracaat edılebılır
Ayten OZDIL
Gazı Un:versıiesı
Iktısadı ve Idarı Bıl Fak
Malıye Boiumu
Beşevler Ankara
Tel 221 21 07
Frsın AYHAN
Turk Pazarlama VaKt1
Hoşdere Cad 24/9
Y Ayrancı 06550 Ankara
Tel 126 56 12 13
Seına KURI
Dokj/ t-,'ul
Bolgeset Kalkmma ve
Işlelme Bılımlen
Araşlırma ve Uygulama Merkezı
Buca izmf Tel 17 31 46
tik Konseyi toplantısı sırasında
Türkiye'ye davet edilen Îtalya Dı-
şişleri Bakanı Gianni de Micbe-
lis'in ziyaret tarihi de belirsizliği-
ni koruyor. Türkiye'nin, dönem-
başkanlığı Roma'ya geçmeden
önce gerçekleşmesine büyük
önem verdiği bu ziyaret şimdilik
"askıda" bulunuyor. ttalyan ba-
sınının bu konudaki yorurnlan ise
Ankara'da yeni soru işaretleri ya-
ratıyor. Başbakan Giulio Andre-
otti'nin BM Genel Sekreteri Javi-
er Perez de Cuellar tarafından
Kıbns'taki durumu incelemekle
görevlendirildiği yolundaki haber-
lerden sonra De Michelis'in An-
kara'ya gelerek Türkiye'nin "top-
lolnk iyeügi için Kıbns'ta ödnn
venneye niyetii olup olmadığını"
saptamasının, Kıbrıs Rum Kesi-
mi'nce istendig] iddialan da Dıs-
işlerinde tedirginliğe yol açtı.
îtalya
Ronıa
göçmen
ışçüere
savaş açtı
NtLGÜN CERRAHOCLÜ
ROMA — Îtalya, göçmen işçi-
lere savaş açıyor. On beş yıl ön-
cesine dek okyanus ötesi ülkelere
ve Kuzey Avrupa'ya göçmen işçi
gönderen Îtalya, bundan boyle sı-
nırlannı Üçüncü Dünya vatandaş-
lanna karşı askeri bölüklerle ko-
rumayı düşünüyor. Örtmece bir
deyişle "AT dışından gelen
göcmenlere" karşı öngörülen ön-
lem. ttalya'nın 8000 kilometrelik
sahilini ordu ve donanma ğuçle-
riyle korumayı hedef alıyoı. Hat-
ta hava kuvvetleri de kaçak balıkçı
tekneleri ile çizmeye girmeye ça-
lışan göcmenlere karşı ttalyan
göklerini taramaya hazırlanıyor.
Öneriyi gündeme getiren Baş-
bakan Yardımcısı sosyalist politi-
kacı Claudio Martelli, ttalya'nın
toplam 12.000 kilometreyi bulan
sınırlannın mevcut 4000 giımrük
polisi ile kaçak göçmenlere karşı
korunmasının imkânsız olduğunu
söylüyor. "Martelü onerisi" çer-
çevesinde sınır bolgelerine kaçak-
lara karşı 50.000 askerin sevk edil-
mesi tasarlanıyor.
Son bir yıl içinde sayıları kat-
lanan Afrikalı zenci göçmenlerle
birlikte artan ırkçıbk eylemleriy-
le baş etme çabasıyla öne sürülen
"Marteüi y«klaşıını" Vatikan'dan
Yeşillere ve gerçek bir varoluş ça-
bası veren komünistlere dek çeşitli
siyasi kesimlerin tepkisini çekıyor.
Komünistler Martelli'yi "AT dışı
göçmenleri" hedef gösterilen bir
"dnşmaaa" çevirmekle suçluyor-
lar.
DUN^ADA BUGUN
AIİSIRMEN
Yanlış İlaç...
Çankaya doruğu, Özal'ın getzefecilerle toplantısı ve sonun-
da, Genelkurmay Başkanı ile görüştükten sonra Bakanlar Ku-
rulu'na katılan Turgut Bey'in de hazır bulunduğu toplantıda
çıkarılan yasa gücündeki kararnameler bazı gerçekleri orta-
ya koyuyor.
Olaylann ortaya koyduğu birinci gerçek, Silahlı Kuvvetler'in,
güneydoğudaki savaşta daha fazla yetki isteminde bulunur-
ken, basın özgürlüğüne, hatta kişisel hak ve özgürlüklere bazı
kısıtlamalar getirilmesini siyasi iktidardan istemiş olduğudur.
Ordu'dan geldiği anlaşılan istek, güneydoğuda olaylann
umulanı aşan bir tırrnanma göstermesi ve şimdiye dek poli-
siye önlemlerin beklenen sonuçları vermemiş olmasından-
dır.
Burada bir saptama yapmak gerek. Güneydoğuda bir sa-
vaş sürmektedir. Bu savaşın niteljği üzerinde de yanılgıya
düşmeye gerek yoktur. Abdullah Öcalan'ın açıklamaları ne
olursa olsun, PKK gerçekte ayrılıkçı bir savaşı sürdüren te-
rör örgütüdür. PKK'ya sılahla karşı konmasının demokrasi-
nin yapısıyla çelişir hiçbir yönü yoktur.
PKK'nın, Türkiye'de şu anda demokrasiye karşı en büyük
iki tehlikeden biri olduğu da başka bir gerçektir. PKK ayrılık-
çı hareketini terör aracılığıyla sürdürürken bir yandan da Türki-
ye'de demokrasınin zedelenmesinden ya da tümüyleyokol-
masından medet ummaktadır.
Bu durumda, benzer olaylann bize ögrettiği tarihi bilgile-
rin de ışığında, PKK üzerine salt polisiye önlemlerle gitme-
nin fazla bir yararı olacağım sanmryoruz. Hatta, operasyon-
ların etkinliğinı sağlamak için bile olsa, slvil halk üzerinde
baskının yoğunlaşmasının sanılanın ve umulanın aksine so-
nuç vereceğini düşünmek pek yanlış olmasa gerek.
Kuşkusuz PKK'ya karşı dirençli, dikkatli ve etkin operas-
yonları sürdürmek gerekir. Ama aynı zamanda sorunun sos-
yal ve ekonomik yönlerini de göz önünde bulundurup, yurt-
taşı devlete karşı husumet ile doldurmayacak yöntemleri be-
nimsemek yararlı olur.
Böylesi bir yolun tutulması için siyasal iktidar ile operas-
yonları yürutecek güç oian ordunun eşgüdüm içinde çalıs-
maları ve olumlu yapıcı diyalogu hiç kesmeden sürdürmele-
ri gerekmektedir. Doğaldır ki bu güçlerden biri olayın yalnız-
ca, askeri yönünü düşünecek, önlemlerin siyasal ve sosyal
yanlarını, siyasal iktidar dengeleyecektir.
Ama görünen odur ki, Türkiye'deki iktidar boşluğunun do-
ğal sonucu olarak, Çankaya da, ANAP'ın hükümet kanadını
oluşturduğu söylenen güç de kendilerine söyleneni, tartışıp
geliştirip siyasal, sosyal ve ekonomik açıdan tamamlamadan
ezbere kabul etmiş bulunmaktadırlar.
Çankaya doruğu da bu güçlerin, muhalefeti de kendi dü-
men sularına çekmek ya da çekmiş görünmek için düzen-
lenmiş izlenimini vermektedir. Çankaya doruğuna katılmış
olan iki muhalefet liderinın, önceki gece yapılan Bakanlar Ku-
rulu toplantısını izleyen açıklamadan sonra verdikleri demeç-
ler SHP gibi DYP'nin de ANAP'ın bu oyununa düşmediğini,
düşmeyeceğini gösteriyor.
Muhalefetin tutumu yerindedir. Muhalefet, terörle, demok-
rasi sınırları içinde, teröriste karşı silahlı güç kullanmayı da
içeren, kararlı mücadeleyi sürdürmek isteyen hükümete yar-
dımcı olur, olmalıdır. Ama, olay bu sınırları aşıp da demokra-
siyi zedeleyecek boyutlara varır, basın üzerinde bir baskıya
dönüşür ve hele hele, askeri operasyonlarda kazanılan veya
kazanılacak olan basanyı da anlamsızlaştıracak baskıları uy-
gulamaya koyacak yöntemleri içerecek boyuta varırsa, de-
mokrasiden yana güçlerin o zaman bu önlemlere arka çık-
maması yerinde bir davranış olur.
Unutmamamız gerekir ki Türkiye'de demokrasiyi rafa kal-
dırtmak, PKK'nın önde gelen amaclarından biridir. Hatta gü-
nümüzde, ayrılık amacını ertelemek zorunda kalmış olan ör-
gütün, demokrasiyi işlemez hale getirmek ilk amacı olmuş-
tur bile diyebiliriz.
PKK'ya karşı savaşım verirken, PKK'nın tuzağına düşme-
meye dikkat etmeliyiz. Bunun için ön koşul da asker olsun
sivil olsun tüm yetkililerin evrensel demokrasinin ölçütleri ve
sınırları konusunda asgari müşterekte birleşebilmeleridir.
Son kararlar. PKK terörüne karşı etkili önlem oluşturmaya
çalışırken, PKK'nın tuzağına düşülmesi tehlıkesini de birlik-
te getiriyor
Unutmayalım, kimi hastalıkların üstüne yanlış ilaçla gitmek
onlara hiç müdahale elmemekten daha büyük tehlikeler do-
ğurabilir
FRANSA
îç terör arük unutuldu
Hükümet, özerklik isteyen azınlıkların isteklerini bir ölçüde karşıladı.
Polis örgütü çağdaşlaştırıldı. Terör örgütleri art arda yakalandı.
Bu ılanm yayınlanmas
1
ıcm yaptığı katkıdan dolayı Mr.ı Aydm Bankas T A Ş TARİŞBANK'a teşekKur ederız
SABETAY VAROL
PARtS — 80'li yıllann ciddi
güncel konulanndan biri olan te-
rorizm, Fransa'da neredeyse tama-
men önlendi. Gözlemciler, terör
olaylannda görülen bu hızlı geri-
lemeyi iki nedene bağhyor. Hükü-
met, özerklik isteyen azınlıklann
isteklerine kısmen de olsa olum-
lu yanıt venneye çalıştı. Polis ör-
gütünün çağdaşlaştmlması ve bi-
limsel yöntemlere kavuşması ise
son terörist örgütlerin birbiri ardın-
dan yakayı ele vermesinde etkili
oldu. Michel Rocard hükümetinin
1988 yılında, toplurnun hiçbir ge-
liri olmayan kesimlerine 2000
franklık "asgari gelir" garanti et-
mesinin de örgütlerin 'adam top-
lama zemini'ni tam anlamıyia ku-
ruttuğu ifade ediliyor. Korsika
Adası'nda çalışmalannı sürdüren
" F L N C (Korsika Ulusal Kurtu-
luş Cephesi), eylemlerinde adam
öldürmemeyıe özel itina gösteriyor.
1984 yılında Fransız Senato Ko-
misyonu'nun hazırladığı bir rapor,
iç ve dış kaynaklı terör örgütleri-
nin ülkede cirit attığını yazıyor ve
bunlann geniş şekilde dökümünü
yapıyordu. ASALA ve başta Hiz-
bullah olmak üzere Ortadoğu kö-
kenli örgutün Fransa uzantüan bu
raporda geniş yer kaplıyordu.
Uluslararası koşullann değişmesi
ve adı geçen örgütlerin ortaya çı-
kanlarak eylemci üyelerinin şid-
detle cezalandınlması şimdilik
Fransız polisinin dış kaynaklı te-
rör eylemleri konusunda rahat ne-
fes almasını sağlıyor. Ancak geçen
yıl sonunda Hizbullah, Fransa'yı
birkaç kez tehdit etti. Hizbullah
türü örgütlerin, üç mılyonu bulan
ve Fransa'da yaşayan Müslüman
nüfus arasında lojistik destek bul-
masından da korkuluyor. Ama
şimdilik bu tür eylemlere yatkın
Fransa'daki mihraklann sıkı po-
lis kontrolü altında tutulduğu ve
sayıca çok küçük bir azınlık oldu-
ğu ifade ediliyor.
tç kaynaklı terör eylemlerine ge-
lince, bunlan ikiye ayırmak gere-
kir. Fransa ve "denizaşın eyalel-
ler"de yaşayan etnik azmhklardan
kaynaklanan örgütler ve "dognı-
dan eyknı" tarzı "ihtflal"ci örgüt-
ler... Bilindiği gibı Kıta Fransası,
üzerinde çok sayıda etnik azınlı-
ğın yasadığı bir ülke. 18. yüzyıl-
dan başlayarak yürütülen şiddet-
li merkeziyetçilik politikası, Fran-
sa'daki azınlıklann ulusal talepler-
de bulunmalannı engellemiş. Kı-
ta Fransası'nda yaşayan azınlıklan
şöyle sıralayabiliriz:
• Çok kalabalık bir topluluk
olan, ancak 14. Lui devrinden iti-
baren şiddetli bir asimilasyon po-
litikasına tabi tutulan Oksitanlar.
Fransa'nın güney yansı Oksitan
kökenli olmakla birlikte, Latin tü-
revi bu dili konuşanlann sayısı bu-
kenli azınlıklar sayıca birkaç yüz-
bini geçmiyor. Fransız Basklan ile
tspanyol Basklan arasında, yakın
geçmişte, özelu'kle Madrid aleyh-
tan eylem yapma konusunda yo-
ğun bir işbirlijb söz konusu oldu.
Batı Akdeniz kıyısında yaşayan
Katalan azınlıktan şimdiye kadar
herhangi bir aynlma isteği gelme-
di. Korsika, en fazla sorun yara-
tan bölge. Adanın 18. yüzyılda il-
hak edilmesi, 240 bin olan ada nü-
fusunun yuzde 50'sinin köken ola-
rak adaya yabancı oluşu 70'li yıl-
lardan itibaren sorun oluşturma-
ya başladı.
Kanlı olaylara sahne olan bir on
yıldan sonra 1988'den itibaren sos-
Korsika'da bir zamanlar etkili olan Korsika Ulusal Kurfuloş Cep-
hesi'nin giinümüzde bir agırlığı kalmadı.
gün yok denecek kadar az. Her-
hangi bir ulusal talepte bulunma-
ları söz konusu değil.
• Sayıca ikinci büyük gnıp,
Brötonlar. Bröton dili ve kültürü
Latin kökenli Fransız dil ve kül-
türünden tamamen farklı. Broton-
ca, Irlanda ve Galler ülkesi dılle-
ri gibi Kelt kökenli. İki yüzyıl bo-
yunca yasaklanan ve baskı altın-
da tutulan Bröton dili konuşulma-
ya devam ediyor. Ancak Bröton-
İar kendilerini Fransız ulusal bü-
tünlüğünün önemli unsurlanndan
biri kabul ediyor. 1968 öğrenci
olayları sonrası yıllarda, külturel
özerklik talepleri ortaya atıldıysa
da halk arasında ilgi uyandırma-
dı. Buna karşılık Bröton kültürü-
nün korunması için önemli çaba-
lar harcanıyor.
• Katalan, Bask ve Korsika kö-
yalist hükümet, uzlaşma yolunu
seçti. Halen merkezi hükümetle
milliyetçiler arasında "ateşkes"
hüküm sürüyor. Korsika Ulusal
Kurtuluş Cephesi'nin başlıca is-
tekleri arasında, vahşi turistik ya-
tınm ve arsa yağmasına son veril-
mesi, çevrenin korunması, gele-
neksel toplumsal dokunun korun-
ması yer alıyor. Korsika'nın met-
ropol dışı oluşu, şimdiye dek Kor-
sikalı eylemcilerin, eylemlerini
metropole taşuna yoluna sapma-
ması, Fransız kamuoyu açısından
Korsika kökenli terör eylemlerini
"ikincil" bir soruna indirgiyor.
Kendini ihtilalci olarak niteie-
yen "dogrndan eylem" terör ha-
reketi, 1981-88 yılları arası Fran-
sa'da giderek tırmandı. Ancak ör-
gütün tüm elemanlan geçen yıllar-
da yakalandı.