Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/6 DİZİ-RÖPORTV
/ ş ı
26 MART 1990
G E N T Ü R KE V L I L I K R A P O R U
'Evlilik oyunu'nu kaybedenler
Boşandım. Özgiir kakJım. Ve balıklama başka bir cehennemin içine daldım. (Foloğraf: Orhan Karaalioğlu)
"Sen boşanmış bir kadının bu
toplumda nasıl yaşadığını biliyor
rausun?"
"Bu kadar öfkelenme Miige,
sen benim en eski dosllanmdan
birisin, bu kadar öfkeli olmana
neden yok."
"'Ofkem sana değil, her şeye.
Boşandım da iyi mi ettım, diye so-
ruyorum kendi kendime. İyi mi et-
tim. Ne oldu? Adımız önce dula
çıktı."
"Lulfen bu yazıyı hazıriamam
için bana yardıma ol. Sen değil
miydia evliligin bir cebennem oJ-
dnfunu soyleyen."
"Evet, gene de söylüyorum; bak
iyi evlilikler olabılır ama evlilik
bana göre değil, benim evliliğim
bir cehennemdi, başkalannınki de
bir cennet sayılmaz ya."
"Bu cehennemi iki klşi yaratı-
yor..."
"Ne iki kişisi. O kadar çok ki-
şi, o kadar çok tabu, o kadar çok
önyargı var ki o iki kişi, birer pi-
yondan başka bir şey değil. Kuru-
mun kendisi korkunç, insan doğa-
sına aykırı. tnsana aykırı bence.
Biliyor musun, kocamı, yani eski
kocamı hâlâ severim, içim titrer.
Onun bundan haberi bile yok, ön-
yargtlann, labuların ve çevrenin
yardımıyla beni bir yere koydu,
miiim kıpırdatmıyor. Benim ha-
tarn ne oldu biliyor musun, enayi
gibi âşık otdum. Dünyayı fethede-
ceğimi sandım. Yeryüzunıi yerin-
den oynatabüirdim, hemen ne
yaptım, giıtim her şeyi açık açık
kocama söyledim. Çiinku böyle-
simn doğru, insana yakışır bir şey
olduğunu düşunuyordum. Öyle
öğrendik ya. Kitaplardaki, ideolo-
jilerdeki gerçek, yaşamın gerçe-
ği değilmiş gibi geliyor artık ba-
na. Söyledim de ne oldu? Boşan-
dım. Özgur kaldım. Ve hayda ba-
lıklama bir başka cehennemin içi-
ne daldım"
"Biraz abartmıyor musun? Pa-
rasız degilsin, bir işin var..."
"Ve hep içimde beni takip eden
bir yalnızlık duygusu. Sürekli bir
denetim. tnsan boşanınca ilk ne-
yi fark ediyor biliyor musun? Çev-
resindeki dostların uzaklastığını,
yittiğini. Artık eski dostların, bir-
likte gezilere gillikJerin, evlerinde
yemek yediklerin, o eski kan-koca
dostların birer ikişer yanından çe-
kiliyorlar. Birlikte olunduğunda
herkeste bir tedirginlik. Herhan-
gi bir erkekle biraz uzun konuş-
san ya da ne bileyim gülsen, bir
iki espri yapsan, adamın karısırnn
bozulduğunu görüyorsun... Er-
kekler seni yalnız gördüklerinde
çok rahatlar, ama karılanyla ol-
duklarında başka turlüler. Ben
kendimi bir süre vebalı gibi hisset-
tim. lstenmeyen olmak çok zor. O
zaman kendi içine kaparuyorsun
ya da işi iyice takmıyorsun... Ar-
kandan söylenecek sözlere boş ve-
riyorsun"
"Pişman gibisin..."
"Evet, pişmanırn. Kurallara gö-
re oynamadığım için pişmanım.
Bir gece önce birlikte olduğum er-
keği ertesi gün kansının yanında
sana kilometrelerce uzakta hisset-
tiğin zaman benliğini yok eden,
çok sarsıcı bir duygu yasıyorsun.
Yoğun bir terkedilmişlik duygusu.
Ya da daha kötüsu, sevdigin, say-
gı duyduğun bir erkekle birlikte
üniversite mezunu, yüksek gdir
dîızeyindeki insanlar..."
'"Özgürce, önyargısız sevişebil-
mek bence iletişimin ilk adımı.
Duyguları, onları anlatmak iste-
ğini harekete geçiren bir şey. Bi-
zim gibi her türlü cinselliğin gu-
nah, ayıp sanıldığı toplumlarda,
özgurce sevişmek neredeyse fahi-
şelikle aynı anlamda. Tutuk be-
denler, tutuk duygular, iğdiş edil-
rr»ş bir iç dünya, tabii sonra ister
evli ol ister aşk yaşadığını san, ya-
şanan tek şey büyük bir iletişim-
sizlık. Daha uzun zaman bu ya-
şanacak. Neden M.S'nin hikâye-
sini anlatmıyorsun? tletişimsizili-
ğın, duşle gerçek arasındaki derın
uçurumun alkolızme suruklediğı
bir kadın o. Boşluğu hep bir şe>-
ler doldurmak zorunda. Kiminde
alkol bu, kiminde içedönukluluk,
kiminde çocuk. Bazen de benim
yapttğım gibi buyuk bir vurdum-
duymazlığı oynamak. Kendıni iç-
na ait. Benim sorularıma yazılı
olarak yanıt verebiliyor, onunla
yüzytize görüşmemiz olanaksız.
Çiinkü o şimdi bir başına, karan-
lık bir hastane köşesinde tüm ses-
lere kapalı, kendiyle mücadde edi-
yor. Bir bağımlınğı yenmek, yeni-
den hayat seslerine dönebilmek
için. O bir alkol bağımlısı. Hiçbir
şey katmadan olduğu gibi yanıt-
larım size aktarıyorum. Ve ürkü-
tücü bir canavar gibi iletişimsiz-
lik gelip yanıbaşımda duruyor.
"Doğduğumdan on bir yaşıma
kadar çocukluğum, çok küçuk bir
birey olduğumdan şımank buyü-
düm. Yeni erkek kardeşimi sevme-
me rağmen artık abla olmuştum.
Ve ailede baba adıru onun devam
ettireceğinin, bir erkek eviat do-
ğumunun (annemın ve babamın
yaş durumuna bakarak) bir şole-
ne dönüşmesini bir turlü kavraya-
madım. O gunden sonra evdeki
durum, özellikle babamın bana il-
gisi değişti. Annem artık büyudu-
İnsan boşanınca ilk neyi fark ediyor, biliyor musun?
Çevresindeki dostların uzaklaştığım, yittiğini. Birlikte
olunduğunda herkeste bir tedirginlik. Herhangi bir erkekle
biraz uzun konuşsan ya da ne bileyim gülsen, bir iki espri
yapsan, adamın kansınm bozulduğunu görüyorsun.
Erkekler seni yalnız gördüklerinde çok rahatlar, ama
karılanyla olduklarmda başka türlüler.
oluyorsun, yemek yıyorsun, onun
evinde guzel bir gece geçiriyorsun
ve o insan sana taksi çağırıp git-
meni söylüyor ve arkasıru dönüp
uyuyor. Ben o anda hangi konum-
dayım? Nedır AJlah aşkına ağzı-
mızdan hiç düşürmediğimiz öz-
gurlük. Sanırım bana kalan tek
şey, sürekli örselenme özgurluğü
oldu. Hiçbir şeyi gerçek anlamda
kimseyle paylaşamayacağımı an-
ladım. Ve vazgeçtim"
"Pek çok evlilik de boyle değil
mi? Konuşmayan, doygulannı,
gerçek duşuncelerini birbirlerine
anlatmayan kadınlar, erkekler.
L'ç dört yıllık evli birkaç çiftle
konuştum; işten getiyoriar, yemek
yiyorlar, televizyonun karşısına
geyiyorUr. telrvizyon. biliyor, ya-
tıyoriar, ertesi gün işe gidiyorlar...
Ve bep koouşaok konu bulama-
maktan yakınıyorlar. Susuyoruz,
sadece susuyoruz, diyorlar. Kav-
ga biie etmiyorlar. Üstelik bunlar
ten ıçe yok etmek. Duygularını ol-
dıirmek. Bu kadar yeter sanırım!'
"S»gol"
"Bosver, bu ülkede Don Kişot
olmanın bile anlamı yok."
Çıt...
Teybimi kapatıp derin bir soluk
alıyorum.
Kapısını çaldığım her evde ne-
den beni boylesine derin bir hayal
kınklıgı, bir umutsuzluk, bir psi-
kolojik yıkım karşıhyor. Yeryü-
zünde tüm kavramlar gözden ge-
çirilirken, insanoglu yasamı daha
da uzatmak için çalışırken ne yo-
ğun bir mutsuzluk yaşanıyor.
İçtiğim zaman onunla
aynı düzeydeydim
Elirnde iki sayfalık bir mektup
var. Kötü bir yaayla yazümış. Dü-
şük cumlelerle dolu. Bu mektup
devlet memuru, bir çocuk anası,
evli, yirmi yedi yaşında bir kadı-
ğumu, yanhş adım atmamam ge-
rektiğini, babam da insanın hayat-
ta bir tek şerefi için yaşadığını, bir
hata yapmamam gerektıgini, evin-
den telli duvaklı bir gelin olarak
çıkmamı ima ediyordu.
Yirmi beş yaşıma geldiğimde
bir gün annemle tartıştım ve ba-
na yirmi beş yaşıma geldiğımi,
hâlâ evlenemedığimı, evde kalnuş
bir kız olduğumu söyledı. Bense
onun istediği gibi bir evlat oldu-
ğumu zannediyordum. Onun iste-
diği okullarda okumuş, ev işleıi,
dikiş, saygı öğrenmiş ve büyükle-
rime kusur etmemiştim. Bu söz-
ler üzerine, hemen iki gün içinde,
memur arkadaşlanm arasında ba-
na iigi gösteren, iyimser bir adam-
da karar kıldım ve evlendik. Eşim
hamılelığım sırasında bana çok iyi
davrandı, ama doğduktan sonra
çocuğumun sesine tahammul ede-
medığinı, yann çabşacağını, onu
susturmam gerektiğini söyleyince
şaşırdım. O ana kadar beniın de
çaiıştığımı. aynı şartlarda olduğu-
mu düşünmemiştim. Kızım bii-
yürken annem benden para sızdı-
rarak bakıyordu. Şiddetli bir tar-
tışmadan sonra kızımı yuvaya
verdim.
Eşimin çalıştığı işyeri greve gi-
rince eskiden önemü günlerde içi-
len içki artık her gün evirnize gir-
meye başladı. Ben çalışıp çalışıp
gelip içki mezeleri haarlıyordum,
çocuğumuzla ilgilenip onu yatır-
dıktan sonra bir duble içki aJıp
kocam ve arkadaşlarının memle-
ketı kurtarma hikâyelerine katılı-
yordum. O arada eşimin içki al-
dıktan sonra fazlaca cinsel arzu-
ları ve fantezileri olduğunu görü-
yordum. Bu da bana oyun gibi ge-
liyordu. Onun o günJerdeki moraJ
bozukluğunu gidermek için bu ar-
zularına cevap vermeye başladım,
ama ıçmeden olamıyordu bu. Sü-
rekli içmeye başladım, her şey kö-
tüye gidıyordu. Bir sure sonra
eşim, içki, sıres, çalışmama haJi;
düzensiz yaşayış nedeniyle tüber-
küloz oldu ve hastaneye yattı. Ev,
iş, çocuk bakımı, tek başıma kal-
mıştım.
Eşim hastaneden çıktı ve biz
normal bir yaşama dönemedik,
cınsel vajamımızda bazı şeyler
eksik gibi geliyordu. Eşim benim
bazı başkaldınlarımı feminıstlik-
le suçluyor, onların hepsinin evde
kalmış kızlar olduğunu, ona gore
normal bir aile yaşantısı yaşaya-
mayacaklanndan bağırıp çağır-
dıklarını söylüyordu. Bir gun ba-
na erkeğin kadından üstün oldu-
ğunu, erkeğin tuvaJet ihüyacını bi-
le ayakta giderdiğıni soyleyince
içimde, benden bir $e>ler koptu.
tçki beni rahatlatıyor, onunla
aynı duzeyde olmamı sağlıyordu.
Akşamki içkiler, öğleden sonra
içilmeye, git gide sabah saatlerine
dönuşmeye başladı. Benim de
kendıme ayıracak zamanlarda iç-
ki içmeye hakkım olduğunu zan-
nettim. Bu beni alkolızme kadar
itti. Ondan bu şekilde inıikam alı-
yordum.
Mektubu usulca masamın üstü-
ne bırakıyorum. Yaşam gerçeğiy-
le duygu gerçeğimiz arasındaki
inanılmaz farklıhk, öğrendikleri-
mizle, bildiklerimizle yaşadıkları-
mız arasındaki uçurum ve yardı-
ma çağırdığımız bir şey: Alkol...
Insanların dans etmek için
Uçüncu kadehi bitirmeleri gereken
bir ulkede başka ne olabilir ki...
StİRECEK
\iitu*uııcı borsada korumasız kaldıGüvenli ve sağlıklı bir
borsanın geliştirilebilmesi
için bir dizi sorunun
varlığının kabullenilmesi
ve bunlara çözüm yolu
aranması gerekiyor.
Yatırımcının eğitilmesinin
yanı sıra yatırımcıya yol
göstermesi öngörülen
borsa aracısının da bu
piyasanın kurumlaşması
ve sağlıklı işlemesi için
gereken çabayı
göstermesi, bir yandan da
bu kurumların sıkı
biçiminde denetlenmesi
gerekiyor.
- 2 —
ABDURRAHMAN YILDIRIM
Diğer yatınm araçlan enflasyonun aitında
gelir getirmeye başlayınca alternatifsiz kalan
Borsa'ya büyük talep yönelmesi 1987'de ol-
duğu gibi bu piyasayı yine hazırlıksız yaka-
ladı. Para kazanma hırsıyla bilen-bilraeyen
herkesin Borsa'ya akın ettiği bu dönemde
Borsa binasmın ve sisteminin yetersiz kaldı-
ğ), aracı uyelerin muşterilerine yeterli hizmet
veremediği, muşterilerin aracı uyelere karşı ta-
mamen korumasız olduğu ortaya çıktı.
Geçen eylül ayına kadar gazete itanlan yo-
luyla vatandaş Borsa'ya çağrılarak talep ya-
ratılmaya çalışılıyordu. Bu dönemde, artan ta-
lebi karşılayacak önlemler zamanında alınma-
dı. Hisse senedi alım-satımı, 1987'deki gibi yi-
ne sokağa duştü, Borsa'nın hemen yanında
Yetersiz borsa binası ve tahta
sistemi nedeniyle yoğun talep
gören hisselerin tahtaları
önündeki uzun kuyruklar,
aracı kurumun müşteri emrini
zamanında yerine getirmesini
güçleştiriyor.
elden satışların çok yaygınlastığj a>aklı" bır
borsa oluştu.
Şu anda hisse senedi piyasası durgun, gun-
lük işlem hacmi düşük olsa da ozelleştırme-
deyapılan hazırlıklar, bazı ozel sektor şırket-
lerinın ve bankalarının '70'li yıllardan sonra
ikinci bir halka açılma dönemine hazırianması
Borsa'da onumüzdeki aylarda >ine buyuk
canlılık yaşanacağına işaret ediyor.
Bu canlılığın yeniden bir kâbusa donuşme-
mesi için gereklı hazırlıklar yapılıyor mu? His-
se senedi piyasası guvenlı ve sağlıklı mı?
Sorunlar yutnağı
Yatırımcılardan, aracı uyelerden, sermaye
piyasası gorevlıleri ve uzmanlanndan derle-
diğimiz bilgilere gore sorunları şoyle sırala-
mak mumkun:
• Mevzuatta yelersizlik: SPK, Borsa, ara-
cı üyeler ve yatınmcılar arasındaki ilişkide
hak, sorumluluk \e yetkilerde belirsizlik var;
tam olarak tanımlanmış değil. Bu tanımlan-
manın noksan olması ve yatırımcının koru-
masız bulunması işlemlerde sürekli muşteri-
nin aleyhine sonuçlar doğuruyor. Bazı aracı
merkezinde paylaştınlırken düşuk fıyatla alı-
nan hisseier kendi portföylerine veya kredi ile
çalışan buyuk müşterilere verilebilir. Bu dav-
ranış da küçük yatırımcıların aleyhine çalışır
ve bu piyasaya guveni sarsar.
— Muşteriler, telekomünikasyon yetersiz-
liğinden ve seans suresinin (bir gunde 2 saat)
külasyona daha açık hale getiriyor. Bu sistem-
de yoğun talebi olan hisselerin tahtalarının
önünde bazen uzun kuyruklar oluşuyor. Sı-
rası gelene kadar en iyi fiyatı kaçıranlar ve
muşteri emrini yerine getiremeyenler oluyor.
Yatınmcılar fiyat gelişmelerini amnda izleye-
mez ve emirlerini amnda veremezken bundan
ti. Bu soruna henuz bir çözüm getirilmiş de-
ğil. Çukurova Elektrik hisselerinde olduğu gi-
bi emniyetli, basılmamış pek çok hissede de
sahteciliğin yapılabilir olması yatıruncılar için
büyük bir risk oluşturuyor.
• Spekülatörler agırhkta: Toplu Konut ve
Kamu Ortakhgı (TKKOİ) dışında etkin piya-
Borsada onumüzdeki aylarda yine büyük bir canlılık yaşanacak. Acaba bu canlılığın tekrar bir kâbusa dönüşraemesi için yeterli hazırlık yapılıyor mu? (Fotoğraf: Erdogan Köseoglu)
uyeler ile muşterileri arasındaki bu ilişkilere
şu örnekler gösteriliyor:
— Ahm ve satımlarda müşterinin 'limitli'
emri yerine getirırmeyebilır. "Bu fiyattan sa-
tan olmaz ya da bu fiyattan alıcı çıkmaz" di-
ye mustennin iimıtli fiyat verme hakkı elin-
den alınabilir.
— Limitli fiyatla alım satım emri vereme-
yen müşteri, bunun takdirini "en iyi fiyattan"
şeklinde aracı üyenin inisiyatifine bırakmak
zorunda kalabilir. Bu inisiyatifî eline alan ara-
cı uye fyatlar yukselirken müşterinin adına
alım emrini yerine getirse bile bunu alamadı-
ğını belirtebilir ve birkaç gun geciktırebilir.
Bu ^ırada yukselen tiyatlardan dolayı elde edı-
len kazancı kendısineayırabilir. Yani müşte-
rinin parasıyla para kazanabilir ve bunun ris-
kini de müşterinin sırtına yıkabilir.
— Muşteri ile aracı üye arasındaki bu iliş-
ki hisse senedi fıyatları duşerken de gerçek-
lejebiiiı. Uu kct sdiiıği halde «.atamaJığırıı be-
lirtıp aradaki tıyat farkını kendısıne a> ırabi-
lir. Bazı aracı uyelerin bu tur lutumları bor-
sa dısı satışları ca/ip hale getırebilir ve "ayaklı
borsanın" boyutlarını büyütebilir.
— Aracı uyenin seansın farklı anlarında al-
dığı hıssc bcnetleri, seans sonrasında şirkut
kısalığından dolayı borsa işlemcisi ile Uetişim
kurmakta zorluk çekiyor. Alım veya satım
emri veremiyor. Bazen de işlem sonrasında
aracı üyesiyle iletişim kurup verdığı emrin so-
nucunu oğrenemeyen yatırımcılar da var.
• Bina ve sislem sorunu: Borsa bmasının
yetmezliği bugun elle işleyen tahta sıstemiyle
birleşınce piyasanın onünü tıkıyor. Yatırım-
Saklama sisteminin yetersiz
olması ve hisselerin fiziki
olarak el değiştirmesi,
çalınma, kaybolma, yanma
gibi ihtimallerin yanı sıra
sahte senet alma tehlikesini de
gündemde tutuyor.
cılar işlem saıonuna gıremedıklerı için işlem-
lerin nasıl cereyan ettiğini bıiemiyorlar. Ka-
yar yazıyla verilen fiyat ve endeks ıse bazen
yarım saati bile aşan bir süre geriden gelince
seans suresince yatırımcıların değişen durum-
lara gore alım satım kararı vermelerı adeta ım-
kânsı/ hale geliyor. Ayrıca borsa salonunu ya-
tınmcıların denetımınden çıkartıyor ve spe-
da yararlanan bazı aracı üyeler (yüklü port-
foyu olanlar) herhangi bir durumda, (iniş baş-
ladığında veya başlayacağında saıışta, yuk-
selme başlayacağı veya başladığında alışta)
once kendilerine, sonra zaman ve imkân ka-
lırsa muşterilerine çalışıyorlar. Bu uygulama
hisse senedi yatırımcılanna yükselişte kazanç-
tan mahrum olma, duşerken kârdan zarara
uğrama şeklinde yansıyor.
• Saklama hizmeti yetersiz: Borsa'nın bi-
na yetersizliğinden dolayı saklama hizmelle-
ri son derece yetersız. Saklama sisteminin ye-
tersizliği hisselerin fiziki olarak el değiştırmesi
sonucunu doğuruyor. Bu da hem alım satım
işlemlerınde buyük kırtasiyecilik yaratıyor
hem de sahte, kâr payı kuponu eksik, Odeme
yasağı bulunan hisselerin piyasada rahatça do-
laşımına olanak hazırlıyor. Hisselerin fiziki
el değıstırmesı, çalınma, kaybolma ve yanma
gibi riskleri de beraberinde tasıyor. Ayrıca her
hisse senedi sahibimn kâr payı odemelerini iz-
lemesi, sermaye arttırımına kanlması gibi yu-
kumlulukleri de kendisinin yerine getırmesi
gerekiyor. Hisselerin fiziki dolaşımının yarat-
tığı ortamda piyasaya surulen sahte Çukuro-
va Elektrik hisseleri ise sayıları hiç de kuçüm-
senemeyen bir yatırımcı kitlesini mağdur et-
sa düzenleyicilerinin (market maker), yatınm
fonlarının, sigorta şirketJerinin ve sosyal gü-
venlık kuruluşları gibi kurumsal yatırımcıla-
rın olmaması genç borsayı spekuiatörlerin hâ-
kimiyetine sokuyor. Spekülatorler ile vatınm-
cılar arasındaki dengenin Istanbul Borsası'-
nda kurulamadığını \e spekuiatörlerin payı-
nın ağır bastığını eski borsa başkani da ka-
Borsa aracı üyesi ile yatırımcı
arasındaki ilişki sadece güvene
dayanıyor. Aracı üye alım veya
satım emirlerini geç
uygulayarak aradaki farkı
kendi kazanç hanesine
yazabiliyor.
bul etmiş ve açtklamış. Borsa'da herhangi bı.
onemli nedeni olmadan fiyatların buyuk inıj
veçıkışlar göstermesi piyasadaki spekülator-
lerin hâkimiyetiyle aeıklanıyor. Spekulator-
lcr hâkim oldukları bu piyasada yatınnıcıla-
rın aleyhine olmak uzere buyük kazançlar clde
ediyorlar. —^. —
• Bilgilendirme yok: Bu piyasada, yatınm S l ' R E C ' E f i .
için en önemü öğe olan bilgilendirme de he-
men hemen yok. Borsa şirketleri yeterince şef-
faf değil. Onları buna zorlayan hukumler de
yetersiz. Bu bilançoya gore hareket ederek his-
se senedi alanlar veya satanlar da aldatılmış
oluyor. Şirketlerin bilançolarını ve mali du-
rumlarını uçer aylık donemler halınde (mev-
Kurumsal yatırımcıların az
olması, borsada spekülasyonu
kolaylaştırıyor. Spekülatif
fiyat artışlarından en çok
küçük yatırımcı zarar görüyor.
zuatta belirtildiğı gibi), duzeniı olarak açık-
lamamaları hisse alım - satımının "eksik bil-
gilerle veya yanhş bilgilerle" yapılmasına yol
açıyor. Bundan da genelde küçuk yatınmcı-
lar zarar goruyor.
• Insider trading: Dunya borsalarında en
önemh suçlar arasında sayılan Insider trading'in
(içeriden bilgilerin ticareti) Türkiye'de serbest
ohnası yatırımcıları buyuk kayıplara uğratı-
yor. Her türlü haksız rekabeti yaratacak şir-
ket içi bilgileri alanlar bunu kendi çıkarları
için rahatça kullanabiliyorlar. "Insider Tra-
Seans suresinin kısahğı
dolayısıyla, müşteri aracı
kurumla zamanında temas
kuramayabiliyor ve emir
vermekte gecikebiliyor.
ding"in Türkiye için önemlr bır boyutu da
bankaların buyuk oranda iştiraklere sahip ol-
ması ve bu şirketlerden bazılarının Borsa'da
işlem görmesi. Yine aynı bankaların borsa
aracı üyelen oldukları ve borsa işlemlerinin
dortte üçunu gerçekleştirdiklerı dıkkate alı-
mrsa Insider trading'in çok yaygın olarak kul-
lamlaeağı uygun bir ortamın oluştuğu göru-
lüyor. Bunun yanında "lalse-rumour
trading"' (gerçeğe aykırı soylenti yayarak ti-
caret yapmak) de serbest olduğundan speku-
Borsa şirketleri yeterince
şeffaf değil. Şirketlerin mali
durumlarını üç aylık donemler
halinde düzenli
açıklamamaları alım satımın
eksik veya yanhş bilgiyle
yapılmasına yol açabiliyor.
latörler tarafından çok yaygm olarak kulla-
nılıyor \e bundan kuçuk yatınmcılar ile pi-
yasaya yeni gırenler zarar goruyor.
• Şirketlerin degerlemesi: Borsa şırketleri-
n; değerlendirıp onları derecelendirecek
'rating' şirketlerinin yokluğu da yine hisse se-
nedi piyasasının onemli noksanlıklarından bi-
rini oluşturuyor. Yatırımcıların şirketleri de-
ğerlendirmesinde ve alım satımlarına yön \e-
ren kararları almasında önem taşıyan
'derecelendirme' özellikle halka açılma do-
ı.cmlerinde ayrı bir önem taşıyor Piyasaya
ilk kez çıkacak şırketın hi^se fıyatının oluş-
masında yol gösterici Olan "derecelendirme"
olayının turkiye'de yokluğu halka ilk kez açı-
lan bazı şirketlerin hisse fiyatının çok yuksek
olmasıyla sonuçlanabiliyor.