05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/6 DİZİ-RÖPORTV / ş ı 26 MART 1990 G E N T Ü R KE V L I L I K R A P O R U 'Evlilik oyunu'nu kaybedenler Boşandım. Özgiir kakJım. Ve balıklama başka bir cehennemin içine daldım. (Foloğraf: Orhan Karaalioğlu) "Sen boşanmış bir kadının bu toplumda nasıl yaşadığını biliyor rausun?" "Bu kadar öfkelenme Miige, sen benim en eski dosllanmdan birisin, bu kadar öfkeli olmana neden yok." "'Ofkem sana değil, her şeye. Boşandım da iyi mi ettım, diye so- ruyorum kendi kendime. İyi mi et- tim. Ne oldu? Adımız önce dula çıktı." "Lulfen bu yazıyı hazıriamam için bana yardıma ol. Sen değil miydia evliligin bir cebennem oJ- dnfunu soyleyen." "Evet, gene de söylüyorum; bak iyi evlilikler olabılır ama evlilik bana göre değil, benim evliliğim bir cehennemdi, başkalannınki de bir cennet sayılmaz ya." "Bu cehennemi iki klşi yaratı- yor..." "Ne iki kişisi. O kadar çok ki- şi, o kadar çok tabu, o kadar çok önyargı var ki o iki kişi, birer pi- yondan başka bir şey değil. Kuru- mun kendisi korkunç, insan doğa- sına aykırı. tnsana aykırı bence. Biliyor musun, kocamı, yani eski kocamı hâlâ severim, içim titrer. Onun bundan haberi bile yok, ön- yargtlann, labuların ve çevrenin yardımıyla beni bir yere koydu, miiim kıpırdatmıyor. Benim ha- tarn ne oldu biliyor musun, enayi gibi âşık otdum. Dünyayı fethede- ceğimi sandım. Yeryüzunıi yerin- den oynatabüirdim, hemen ne yaptım, giıtim her şeyi açık açık kocama söyledim. Çiinku böyle- simn doğru, insana yakışır bir şey olduğunu düşunuyordum. Öyle öğrendik ya. Kitaplardaki, ideolo- jilerdeki gerçek, yaşamın gerçe- ği değilmiş gibi geliyor artık ba- na. Söyledim de ne oldu? Boşan- dım. Özgur kaldım. Ve hayda ba- lıklama bir başka cehennemin içi- ne daldım" "Biraz abartmıyor musun? Pa- rasız degilsin, bir işin var..." "Ve hep içimde beni takip eden bir yalnızlık duygusu. Sürekli bir denetim. tnsan boşanınca ilk ne- yi fark ediyor biliyor musun? Çev- resindeki dostların uzaklastığını, yittiğini. Artık eski dostların, bir- likte gezilere gillikJerin, evlerinde yemek yediklerin, o eski kan-koca dostların birer ikişer yanından çe- kiliyorlar. Birlikte olunduğunda herkeste bir tedirginlik. Herhan- gi bir erkekle biraz uzun konuş- san ya da ne bileyim gülsen, bir iki espri yapsan, adamın karısırnn bozulduğunu görüyorsun... Er- kekler seni yalnız gördüklerinde çok rahatlar, ama karılanyla ol- duklarında başka turlüler. Ben kendimi bir süre vebalı gibi hisset- tim. lstenmeyen olmak çok zor. O zaman kendi içine kaparuyorsun ya da işi iyice takmıyorsun... Ar- kandan söylenecek sözlere boş ve- riyorsun" "Pişman gibisin..." "Evet, pişmanırn. Kurallara gö- re oynamadığım için pişmanım. Bir gece önce birlikte olduğum er- keği ertesi gün kansının yanında sana kilometrelerce uzakta hisset- tiğin zaman benliğini yok eden, çok sarsıcı bir duygu yasıyorsun. Yoğun bir terkedilmişlik duygusu. Ya da daha kötüsu, sevdigin, say- gı duyduğun bir erkekle birlikte üniversite mezunu, yüksek gdir dîızeyindeki insanlar..." '"Özgürce, önyargısız sevişebil- mek bence iletişimin ilk adımı. Duyguları, onları anlatmak iste- ğini harekete geçiren bir şey. Bi- zim gibi her türlü cinselliğin gu- nah, ayıp sanıldığı toplumlarda, özgurce sevişmek neredeyse fahi- şelikle aynı anlamda. Tutuk be- denler, tutuk duygular, iğdiş edil- rr»ş bir iç dünya, tabii sonra ister evli ol ister aşk yaşadığını san, ya- şanan tek şey büyük bir iletişim- sizlık. Daha uzun zaman bu ya- şanacak. Neden M.S'nin hikâye- sini anlatmıyorsun? tletişimsizili- ğın, duşle gerçek arasındaki derın uçurumun alkolızme suruklediğı bir kadın o. Boşluğu hep bir şe>- ler doldurmak zorunda. Kiminde alkol bu, kiminde içedönukluluk, kiminde çocuk. Bazen de benim yapttğım gibi buyuk bir vurdum- duymazlığı oynamak. Kendıni iç- na ait. Benim sorularıma yazılı olarak yanıt verebiliyor, onunla yüzytize görüşmemiz olanaksız. Çiinkü o şimdi bir başına, karan- lık bir hastane köşesinde tüm ses- lere kapalı, kendiyle mücadde edi- yor. Bir bağımlınğı yenmek, yeni- den hayat seslerine dönebilmek için. O bir alkol bağımlısı. Hiçbir şey katmadan olduğu gibi yanıt- larım size aktarıyorum. Ve ürkü- tücü bir canavar gibi iletişimsiz- lik gelip yanıbaşımda duruyor. "Doğduğumdan on bir yaşıma kadar çocukluğum, çok küçuk bir birey olduğumdan şımank buyü- düm. Yeni erkek kardeşimi sevme- me rağmen artık abla olmuştum. Ve ailede baba adıru onun devam ettireceğinin, bir erkek eviat do- ğumunun (annemın ve babamın yaş durumuna bakarak) bir şole- ne dönüşmesini bir turlü kavraya- madım. O gunden sonra evdeki durum, özellikle babamın bana il- gisi değişti. Annem artık büyudu- İnsan boşanınca ilk neyi fark ediyor, biliyor musun? Çevresindeki dostların uzaklaştığım, yittiğini. Birlikte olunduğunda herkeste bir tedirginlik. Herhangi bir erkekle biraz uzun konuşsan ya da ne bileyim gülsen, bir iki espri yapsan, adamın kansınm bozulduğunu görüyorsun. Erkekler seni yalnız gördüklerinde çok rahatlar, ama karılanyla olduklarmda başka türlüler. oluyorsun, yemek yıyorsun, onun evinde guzel bir gece geçiriyorsun ve o insan sana taksi çağırıp git- meni söylüyor ve arkasıru dönüp uyuyor. Ben o anda hangi konum- dayım? Nedır AJlah aşkına ağzı- mızdan hiç düşürmediğimiz öz- gurlük. Sanırım bana kalan tek şey, sürekli örselenme özgurluğü oldu. Hiçbir şeyi gerçek anlamda kimseyle paylaşamayacağımı an- ladım. Ve vazgeçtim" "Pek çok evlilik de boyle değil mi? Konuşmayan, doygulannı, gerçek duşuncelerini birbirlerine anlatmayan kadınlar, erkekler. L'ç dört yıllık evli birkaç çiftle konuştum; işten getiyoriar, yemek yiyorlar, televizyonun karşısına geyiyorUr. telrvizyon. biliyor, ya- tıyoriar, ertesi gün işe gidiyorlar... Ve bep koouşaok konu bulama- maktan yakınıyorlar. Susuyoruz, sadece susuyoruz, diyorlar. Kav- ga biie etmiyorlar. Üstelik bunlar ten ıçe yok etmek. Duygularını ol- dıirmek. Bu kadar yeter sanırım!' "S»gol" "Bosver, bu ülkede Don Kişot olmanın bile anlamı yok." Çıt... Teybimi kapatıp derin bir soluk alıyorum. Kapısını çaldığım her evde ne- den beni boylesine derin bir hayal kınklıgı, bir umutsuzluk, bir psi- kolojik yıkım karşıhyor. Yeryü- zünde tüm kavramlar gözden ge- çirilirken, insanoglu yasamı daha da uzatmak için çalışırken ne yo- ğun bir mutsuzluk yaşanıyor. İçtiğim zaman onunla aynı düzeydeydim Elirnde iki sayfalık bir mektup var. Kötü bir yaayla yazümış. Dü- şük cumlelerle dolu. Bu mektup devlet memuru, bir çocuk anası, evli, yirmi yedi yaşında bir kadı- ğumu, yanhş adım atmamam ge- rektiğini, babam da insanın hayat- ta bir tek şerefi için yaşadığını, bir hata yapmamam gerektıgini, evin- den telli duvaklı bir gelin olarak çıkmamı ima ediyordu. Yirmi beş yaşıma geldiğimde bir gün annemle tartıştım ve ba- na yirmi beş yaşıma geldiğımi, hâlâ evlenemedığimı, evde kalnuş bir kız olduğumu söyledı. Bense onun istediği gibi bir evlat oldu- ğumu zannediyordum. Onun iste- diği okullarda okumuş, ev işleıi, dikiş, saygı öğrenmiş ve büyükle- rime kusur etmemiştim. Bu söz- ler üzerine, hemen iki gün içinde, memur arkadaşlanm arasında ba- na iigi gösteren, iyimser bir adam- da karar kıldım ve evlendik. Eşim hamılelığım sırasında bana çok iyi davrandı, ama doğduktan sonra çocuğumun sesine tahammul ede- medığinı, yann çabşacağını, onu susturmam gerektiğini söyleyince şaşırdım. O ana kadar beniın de çaiıştığımı. aynı şartlarda olduğu- mu düşünmemiştim. Kızım bii- yürken annem benden para sızdı- rarak bakıyordu. Şiddetli bir tar- tışmadan sonra kızımı yuvaya verdim. Eşimin çalıştığı işyeri greve gi- rince eskiden önemü günlerde içi- len içki artık her gün evirnize gir- meye başladı. Ben çalışıp çalışıp gelip içki mezeleri haarlıyordum, çocuğumuzla ilgilenip onu yatır- dıktan sonra bir duble içki aJıp kocam ve arkadaşlarının memle- ketı kurtarma hikâyelerine katılı- yordum. O arada eşimin içki al- dıktan sonra fazlaca cinsel arzu- ları ve fantezileri olduğunu görü- yordum. Bu da bana oyun gibi ge- liyordu. Onun o günJerdeki moraJ bozukluğunu gidermek için bu ar- zularına cevap vermeye başladım, ama ıçmeden olamıyordu bu. Sü- rekli içmeye başladım, her şey kö- tüye gidıyordu. Bir sure sonra eşim, içki, sıres, çalışmama haJi; düzensiz yaşayış nedeniyle tüber- küloz oldu ve hastaneye yattı. Ev, iş, çocuk bakımı, tek başıma kal- mıştım. Eşim hastaneden çıktı ve biz normal bir yaşama dönemedik, cınsel vajamımızda bazı şeyler eksik gibi geliyordu. Eşim benim bazı başkaldınlarımı feminıstlik- le suçluyor, onların hepsinin evde kalmış kızlar olduğunu, ona gore normal bir aile yaşantısı yaşaya- mayacaklanndan bağırıp çağır- dıklarını söylüyordu. Bir gun ba- na erkeğin kadından üstün oldu- ğunu, erkeğin tuvaJet ihüyacını bi- le ayakta giderdiğıni soyleyince içimde, benden bir $e>ler koptu. tçki beni rahatlatıyor, onunla aynı duzeyde olmamı sağlıyordu. Akşamki içkiler, öğleden sonra içilmeye, git gide sabah saatlerine dönuşmeye başladı. Benim de kendıme ayıracak zamanlarda iç- ki içmeye hakkım olduğunu zan- nettim. Bu beni alkolızme kadar itti. Ondan bu şekilde inıikam alı- yordum. Mektubu usulca masamın üstü- ne bırakıyorum. Yaşam gerçeğiy- le duygu gerçeğimiz arasındaki inanılmaz farklıhk, öğrendikleri- mizle, bildiklerimizle yaşadıkları- mız arasındaki uçurum ve yardı- ma çağırdığımız bir şey: Alkol... Insanların dans etmek için Uçüncu kadehi bitirmeleri gereken bir ulkede başka ne olabilir ki... StİRECEK \iitu*uııcı borsada korumasız kaldıGüvenli ve sağlıklı bir borsanın geliştirilebilmesi için bir dizi sorunun varlığının kabullenilmesi ve bunlara çözüm yolu aranması gerekiyor. Yatırımcının eğitilmesinin yanı sıra yatırımcıya yol göstermesi öngörülen borsa aracısının da bu piyasanın kurumlaşması ve sağlıklı işlemesi için gereken çabayı göstermesi, bir yandan da bu kurumların sıkı biçiminde denetlenmesi gerekiyor. - 2 — ABDURRAHMAN YILDIRIM Diğer yatınm araçlan enflasyonun aitında gelir getirmeye başlayınca alternatifsiz kalan Borsa'ya büyük talep yönelmesi 1987'de ol- duğu gibi bu piyasayı yine hazırlıksız yaka- ladı. Para kazanma hırsıyla bilen-bilraeyen herkesin Borsa'ya akın ettiği bu dönemde Borsa binasmın ve sisteminin yetersiz kaldı- ğ), aracı uyelerin muşterilerine yeterli hizmet veremediği, muşterilerin aracı uyelere karşı ta- mamen korumasız olduğu ortaya çıktı. Geçen eylül ayına kadar gazete itanlan yo- luyla vatandaş Borsa'ya çağrılarak talep ya- ratılmaya çalışılıyordu. Bu dönemde, artan ta- lebi karşılayacak önlemler zamanında alınma- dı. Hisse senedi alım-satımı, 1987'deki gibi yi- ne sokağa duştü, Borsa'nın hemen yanında Yetersiz borsa binası ve tahta sistemi nedeniyle yoğun talep gören hisselerin tahtaları önündeki uzun kuyruklar, aracı kurumun müşteri emrini zamanında yerine getirmesini güçleştiriyor. elden satışların çok yaygınlastığj a>aklı" bır borsa oluştu. Şu anda hisse senedi piyasası durgun, gun- lük işlem hacmi düşük olsa da ozelleştırme- deyapılan hazırlıklar, bazı ozel sektor şırket- lerinın ve bankalarının '70'li yıllardan sonra ikinci bir halka açılma dönemine hazırianması Borsa'da onumüzdeki aylarda >ine buyuk canlılık yaşanacağına işaret ediyor. Bu canlılığın yeniden bir kâbusa donuşme- mesi için gereklı hazırlıklar yapılıyor mu? His- se senedi piyasası guvenlı ve sağlıklı mı? Sorunlar yutnağı Yatırımcılardan, aracı uyelerden, sermaye piyasası gorevlıleri ve uzmanlanndan derle- diğimiz bilgilere gore sorunları şoyle sırala- mak mumkun: • Mevzuatta yelersizlik: SPK, Borsa, ara- cı üyeler ve yatınmcılar arasındaki ilişkide hak, sorumluluk \e yetkilerde belirsizlik var; tam olarak tanımlanmış değil. Bu tanımlan- manın noksan olması ve yatırımcının koru- masız bulunması işlemlerde sürekli muşteri- nin aleyhine sonuçlar doğuruyor. Bazı aracı merkezinde paylaştınlırken düşuk fıyatla alı- nan hisseier kendi portföylerine veya kredi ile çalışan buyuk müşterilere verilebilir. Bu dav- ranış da küçük yatırımcıların aleyhine çalışır ve bu piyasaya guveni sarsar. — Muşteriler, telekomünikasyon yetersiz- liğinden ve seans suresinin (bir gunde 2 saat) külasyona daha açık hale getiriyor. Bu sistem- de yoğun talebi olan hisselerin tahtalarının önünde bazen uzun kuyruklar oluşuyor. Sı- rası gelene kadar en iyi fiyatı kaçıranlar ve muşteri emrini yerine getiremeyenler oluyor. Yatınmcılar fiyat gelişmelerini amnda izleye- mez ve emirlerini amnda veremezken bundan ti. Bu soruna henuz bir çözüm getirilmiş de- ğil. Çukurova Elektrik hisselerinde olduğu gi- bi emniyetli, basılmamış pek çok hissede de sahteciliğin yapılabilir olması yatıruncılar için büyük bir risk oluşturuyor. • Spekülatörler agırhkta: Toplu Konut ve Kamu Ortakhgı (TKKOİ) dışında etkin piya- Borsada onumüzdeki aylarda yine büyük bir canlılık yaşanacak. Acaba bu canlılığın tekrar bir kâbusa dönüşraemesi için yeterli hazırlık yapılıyor mu? (Fotoğraf: Erdogan Köseoglu) uyeler ile muşterileri arasındaki bu ilişkilere şu örnekler gösteriliyor: — Ahm ve satımlarda müşterinin 'limitli' emri yerine getirırmeyebilır. "Bu fiyattan sa- tan olmaz ya da bu fiyattan alıcı çıkmaz" di- ye mustennin iimıtli fiyat verme hakkı elin- den alınabilir. — Limitli fiyatla alım satım emri vereme- yen müşteri, bunun takdirini "en iyi fiyattan" şeklinde aracı üyenin inisiyatifine bırakmak zorunda kalabilir. Bu inisiyatifî eline alan ara- cı uye fyatlar yukselirken müşterinin adına alım emrini yerine getirse bile bunu alamadı- ğını belirtebilir ve birkaç gun geciktırebilir. Bu ^ırada yukselen tiyatlardan dolayı elde edı- len kazancı kendısineayırabilir. Yani müşte- rinin parasıyla para kazanabilir ve bunun ris- kini de müşterinin sırtına yıkabilir. — Muşteri ile aracı üye arasındaki bu iliş- ki hisse senedi fıyatları duşerken de gerçek- lejebiiiı. Uu kct sdiiıği halde «.atamaJığırıı be- lirtıp aradaki tıyat farkını kendısıne a> ırabi- lir. Bazı aracı uyelerin bu tur lutumları bor- sa dısı satışları ca/ip hale getırebilir ve "ayaklı borsanın" boyutlarını büyütebilir. — Aracı uyenin seansın farklı anlarında al- dığı hıssc bcnetleri, seans sonrasında şirkut kısalığından dolayı borsa işlemcisi ile Uetişim kurmakta zorluk çekiyor. Alım veya satım emri veremiyor. Bazen de işlem sonrasında aracı üyesiyle iletişim kurup verdığı emrin so- nucunu oğrenemeyen yatırımcılar da var. • Bina ve sislem sorunu: Borsa bmasının yetmezliği bugun elle işleyen tahta sıstemiyle birleşınce piyasanın onünü tıkıyor. Yatırım- Saklama sisteminin yetersiz olması ve hisselerin fiziki olarak el değiştirmesi, çalınma, kaybolma, yanma gibi ihtimallerin yanı sıra sahte senet alma tehlikesini de gündemde tutuyor. cılar işlem saıonuna gıremedıklerı için işlem- lerin nasıl cereyan ettiğini bıiemiyorlar. Ka- yar yazıyla verilen fiyat ve endeks ıse bazen yarım saati bile aşan bir süre geriden gelince seans suresince yatırımcıların değişen durum- lara gore alım satım kararı vermelerı adeta ım- kânsı/ hale geliyor. Ayrıca borsa salonunu ya- tınmcıların denetımınden çıkartıyor ve spe- da yararlanan bazı aracı üyeler (yüklü port- foyu olanlar) herhangi bir durumda, (iniş baş- ladığında veya başlayacağında saıışta, yuk- selme başlayacağı veya başladığında alışta) once kendilerine, sonra zaman ve imkân ka- lırsa muşterilerine çalışıyorlar. Bu uygulama hisse senedi yatırımcılanna yükselişte kazanç- tan mahrum olma, duşerken kârdan zarara uğrama şeklinde yansıyor. • Saklama hizmeti yetersiz: Borsa'nın bi- na yetersizliğinden dolayı saklama hizmelle- ri son derece yetersız. Saklama sisteminin ye- tersizliği hisselerin fiziki olarak el değiştırmesi sonucunu doğuruyor. Bu da hem alım satım işlemlerınde buyük kırtasiyecilik yaratıyor hem de sahte, kâr payı kuponu eksik, Odeme yasağı bulunan hisselerin piyasada rahatça do- laşımına olanak hazırlıyor. Hisselerin fiziki el değıstırmesı, çalınma, kaybolma ve yanma gibi riskleri de beraberinde tasıyor. Ayrıca her hisse senedi sahibimn kâr payı odemelerini iz- lemesi, sermaye arttırımına kanlması gibi yu- kumlulukleri de kendisinin yerine getırmesi gerekiyor. Hisselerin fiziki dolaşımının yarat- tığı ortamda piyasaya surulen sahte Çukuro- va Elektrik hisseleri ise sayıları hiç de kuçüm- senemeyen bir yatırımcı kitlesini mağdur et- sa düzenleyicilerinin (market maker), yatınm fonlarının, sigorta şirketJerinin ve sosyal gü- venlık kuruluşları gibi kurumsal yatırımcıla- rın olmaması genç borsayı spekuiatörlerin hâ- kimiyetine sokuyor. Spekülatorler ile vatınm- cılar arasındaki dengenin Istanbul Borsası'- nda kurulamadığını \e spekuiatörlerin payı- nın ağır bastığını eski borsa başkani da ka- Borsa aracı üyesi ile yatırımcı arasındaki ilişki sadece güvene dayanıyor. Aracı üye alım veya satım emirlerini geç uygulayarak aradaki farkı kendi kazanç hanesine yazabiliyor. bul etmiş ve açtklamış. Borsa'da herhangi bı. onemli nedeni olmadan fiyatların buyuk inıj veçıkışlar göstermesi piyasadaki spekülator- lerin hâkimiyetiyle aeıklanıyor. Spekulator- lcr hâkim oldukları bu piyasada yatınnıcıla- rın aleyhine olmak uzere buyük kazançlar clde ediyorlar. —^. — • Bilgilendirme yok: Bu piyasada, yatınm S l ' R E C ' E f i . için en önemü öğe olan bilgilendirme de he- men hemen yok. Borsa şirketleri yeterince şef- faf değil. Onları buna zorlayan hukumler de yetersiz. Bu bilançoya gore hareket ederek his- se senedi alanlar veya satanlar da aldatılmış oluyor. Şirketlerin bilançolarını ve mali du- rumlarını uçer aylık donemler halınde (mev- Kurumsal yatırımcıların az olması, borsada spekülasyonu kolaylaştırıyor. Spekülatif fiyat artışlarından en çok küçük yatırımcı zarar görüyor. zuatta belirtildiğı gibi), duzeniı olarak açık- lamamaları hisse alım - satımının "eksik bil- gilerle veya yanhş bilgilerle" yapılmasına yol açıyor. Bundan da genelde küçuk yatınmcı- lar zarar goruyor. • Insider trading: Dunya borsalarında en önemh suçlar arasında sayılan Insider trading'in (içeriden bilgilerin ticareti) Türkiye'de serbest ohnası yatırımcıları buyuk kayıplara uğratı- yor. Her türlü haksız rekabeti yaratacak şir- ket içi bilgileri alanlar bunu kendi çıkarları için rahatça kullanabiliyorlar. "Insider Tra- Seans suresinin kısahğı dolayısıyla, müşteri aracı kurumla zamanında temas kuramayabiliyor ve emir vermekte gecikebiliyor. ding"in Türkiye için önemlr bır boyutu da bankaların buyuk oranda iştiraklere sahip ol- ması ve bu şirketlerden bazılarının Borsa'da işlem görmesi. Yine aynı bankaların borsa aracı üyelen oldukları ve borsa işlemlerinin dortte üçunu gerçekleştirdiklerı dıkkate alı- mrsa Insider trading'in çok yaygın olarak kul- lamlaeağı uygun bir ortamın oluştuğu göru- lüyor. Bunun yanında "lalse-rumour trading"' (gerçeğe aykırı soylenti yayarak ti- caret yapmak) de serbest olduğundan speku- Borsa şirketleri yeterince şeffaf değil. Şirketlerin mali durumlarını üç aylık donemler halinde düzenli açıklamamaları alım satımın eksik veya yanhş bilgiyle yapılmasına yol açabiliyor. latörler tarafından çok yaygm olarak kulla- nılıyor \e bundan kuçuk yatınmcılar ile pi- yasaya yeni gırenler zarar goruyor. • Şirketlerin degerlemesi: Borsa şırketleri- n; değerlendirıp onları derecelendirecek 'rating' şirketlerinin yokluğu da yine hisse se- nedi piyasasının onemli noksanlıklarından bi- rini oluşturuyor. Yatırımcıların şirketleri de- ğerlendirmesinde ve alım satımlarına yön \e- ren kararları almasında önem taşıyan 'derecelendirme' özellikle halka açılma do- ı.cmlerinde ayrı bir önem taşıyor Piyasaya ilk kez çıkacak şırketın hi^se fıyatının oluş- masında yol gösterici Olan "derecelendirme" olayının turkiye'de yokluğu halka ilk kez açı- lan bazı şirketlerin hisse fiyatının çok yuksek olmasıyla sonuçlanabiliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle