23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 MART 1990 EKONOMİ CUMHURÎYET/13 Avrupa hukııkıı • Ekonomi Servisi — Istanbul Üaiversitesi Hukuk Fakültesi Avrupa Hukuku Araştırma ve Lygulama Mcrkezi'nin 27 mart ve 3 nisanda düzenleyeceği iki seminerde AT sözleşmesi açısından özellikle avukatların hizmet görme ve işyeri açma serbestisi ile ikinci Avrupa bütünleşmesine Alman birliğinin etkileri tartışılacak. Avrupa Hukuku İ.Ü. Hukuk Fakültesi Araştırma ve Uygulama Merkezi'nde yapılacak olan seminerleri Bremen Hukuk Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Hagen Lichtenberg verecek. İhracatın GSMH'dakipayı • ANKARA (LBA) — Gerileyen ihracata paralel olarak, ihracatın Gayri Safi Milli Hasıla içindeki payı da düştü. DİE verilerine göre ihracatın Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH) içindeki payı 1989 yılında yü2de 16.8 iken, 1989 yılında ihracat binde 3 oramnda geriledi ve ihracatın GSMH içindeki payı da yüzde 16.8'den yüzde 14.7'ye düştü. Ingiltere'ye gemi ihracı • KARADENtZ EREĞLİ (Cumfauri>et) — Türkiye'den İngiltere'ye üıraç edilecek 4 adet gemi omurgası Maliye Bakanı Ekrem Pakdemirli ve Milli Eğitim Bakaru Ekrem Pakdemirli'nin de hazır bulunduğu törenle kızaga konuldu. Ereğli'nin Çengelburnu mevkiindeki "Madencı gemi sanayii tersanesinde" kızağa konulan gemilerin lngiltere'nin Charles M. Wille and CO. Shipping Limited şirketi tarafmdan sipariş edildiği bildirildi. AdanaVla ithal karpuz • ADANA (AA) — Hindistan'dan ithal edilen karpuz da Adana Toptancı Hali'nde kilosu 5 bin liradan piyasaya sürüldü. Bu arada, Adana Kabzımallar Derneği Başkanı AIi Batman, Hindistan'dan ithal edilen ' karpuzJarın, geçen yıl Çukurova Bölgesi'nden ihraç edilen karpuzlar olduğunu öne sürdü. Bu mevsimde dünyanın hiçbir Ulkesinde yeni mahsul karpuz bulunmadığını savunan Batman, ithal karpuzfar konusunda şu görüşleri savundu: "Ihraç edilen karpuz ve kavunlar bu ülkedeki buzhanelerde saklandıktan sonra, yeniden ithal edilerek toptan fiyatı 5 bin liradan piyasaya sürülüyor. Tansaş yeni mağaza açü • BODRUM (Curahuriyet) — tzmir Anakent Belediyesi'nin şirketleştirdiği Tansaş, 69. mağazasını görkemli bir törenle Bodrumda açtı. 1990 cirosu 450 milyar lira olarak hedeflenen Tansaş'ın Bodrum'daki bu mağazası, Izmir dışındaki ilk şubesi. F-16 anlaşması ile sağlanan imkan Tyat ABD'nin kobalt oyıınu ABD, temin etmekte büyük sıkıntı çektiği kobalt rnadeninin 15 yıllık stoğunu, F-16 uçağının Türkiye'de üretilmesine ilişkin anlaşma uyannca Türkiye'deki yataklardan çok ucuza garanti altına aldı. r Türk madencilik çevrelerine göre Türkiye'de kobalt yok.Oysa General Dynamics'in "Türkiye çin Endüstriyel Gelişim Fırsatlan" çalışmasında Türkiye'de nerede kobalt olduğu belirtiliyor. FATİH M.YILMAZ F-16 savaş uçaklannın Türki- ye'de de üretilmesi amacıyla Türkiye ve ABD arasında imza- lanan anlaşma gereğince, ABD'- nin TOrkiye'dcki kobalt madeni yataklannı "çok ucnza" kapattığı belirlendi. ABD, 1983 yılında im- zaladığı anlaşmaya göre "strate- jik öneme sataip" kobalt madeni ihtiyacını, 15 yıllığına garanti al- tına almış bulunuyor. Türk ma- dencilik çevrelerinin, "ülkede yok", "stratejik degU" şeklınde görüş bildirdikleri kobalt made- ni ile ilgili olarak, ABD'nin çoku- luslu firmalan 7 yıldır Türkiye'- de cirit atıyorlar. Türkiye ile ABD arasında F-16'lann ttretilmesini ve buna bağlı olarak uçakların üreticı fîr- ması General Dyoamics'le indi- rekt, direkt off-set anlaşmalannın temelıni oluşturan bir raporda, Türkiye'deki kobalt yatakların- dan detaylı olarak söz ediliyor. GeneTaJ Dynamics ile ABD'li United Technologjes ve Pratt and Whttne} firmalan tarafından ha- arlanan veTürk yetkililerine 1983 yılında sunulan "Türkiye »çin en- düstriyel gelişim fırsallan" adlı raporda, kobalt ile ilgili olarak şu madde dikkati çekiyor: — Kiire, Ergani ve ÇayeH ba- kırtanndan kobalt elde edilmesi projesi: Ba proje ile ilgili olarak ABD'de kobalt alarmıABD'de yayımlanan maderüere ilişkin çeşitli rapor ve bilgilerde, ülkenin kobaltla ilgili durumunun "dramatik" bir sıkıntı içinde olduğu belirtiliyor ABD kaynakları, kobalt ile ilgili endişelerin giderek arttığını, sıkmtının giderilmesi ya da tamamen ortadan kaldırılması için kobalt bazlı alaşımlardan nikel bazlı alaşımiara dönük çaitşmaiann başlatılmasını öneriyor. Aynı kaynaklarda, nikel bazlı alasımlara dönük çalışmaların epey uzun bir siıre alacağı da kaydediliyor. ABD'de General Dynamics, Northrop gibi firmalar tarafından yoğun olarak savaş uçagı üretiminde kobalt kullanılıyor. ABD kaynaklarma göre savaş uçaklarının özellikle gaz türbinlerinin en önemli parçalarında kobait kullanılıyor. Söz konusu kaynaklar, kobaltı, havacılık endüstrisinin en önemli 2-3 raadeni arasında gösteriyor. Bu ülkede yayımlanan maden istatistiklerine göre ABD, yıllık 2 b/n ton kobait ihtiyacuun tamamına yalunını ithal ediyor. ABD'ye ithal edilen kobaltm ana kaynagını Orta Afrika ülkelerinden Zaire oluştunıyor. ABD kaynaklarmda, Zaire'deki politik dengesizliğin, kobalt ithali için bir risk faktörü oluşturduğu da yer alıyor. Etibank ile General Dynamics ve United Technologies beraberligin- de bir şirket oluştnrulacak ve 5 milyon dolar yatırun yapılacaktır. Bu \aOnm ile küredeki 17 bin ton, Ergani madenindeki 14 bin ton ve Çayeli'ndeki benüz beürietımeyen miktardaki kobalt degeriendirü*- cektir. Bu değerlendirme işlemi- nin yüzde 25lik bölumu Türki- ye'de yapılacak, daha sonra cev- her gerekli rafinasyon için ABD'- ye götürülecektir. Yaptığımız araştırmaiar sonu- cunda, ABD'nin yıllık 2400 ton kobalt madenine ihtiyaç duydu- ğunu bulduk. (htiyacırun yaklaşık tamamını ithalat yoluyla karşıla- yan ABD, kobaltı özellikle hava- cılık ve uzay endüstrisinde kulla- nıyor. Savunma Sanayii Müste- şarlıgVna yakın kaynaklar, ABD firmalanrun araştırmasından önce söz konusu kaynaklara ilişkin Türkiye'de hiçbir kayıı bulunma- dığını bildirdÜer. Konu ile ilgili olarak görüşleri- ne başvurduğumuz Maden Mü- hendısleri Odası, kobaltın strate- jik önemi olduğunu bildirdi. Oda, Türkiye'de kobalt bulunduğuna ilişkin olarak kendilerinde hiçbir bilgi bulunmadığını kaydetti. Oda yetkilileri, Çayeli dikkate aJnı- mazsa ABD'nin 32 bin ton kobal- ta 5 milyon dolara sahip olduğu- nu, buna Türkiye'nin satış fiyatı eklense bile çiÂan rakamın çok ucuz olacağını belirtiyorlar. Bakır satacagu derken ABD'li firmalar tarafından ha- zırlanan 20 Nisan 1983 tarihlı "Türkiye İçin Eadnstriyd Gelişim Fırsattan" adh raporda, Çayeli'n- de bakır çinko cevheri üretimi ve konsantrasyonu da öneriliyor. Konuyla ilgili çevreler, ABD'nin bakır ihtıyacının çok az olduğu- nu, bunun büyük miktarını ken- disinın ürettiğini, kalanını da Ka- nada'dan aldığım belirtiyorlar. Çayeli bakır ve çinko cevherine Nakliye uçağı tartışmasıEVREN DEĞER ANKARA — Yaklaşık 1.5 tril- yon Türk Lirası değerindeki hafif nakliye uçağı projesinde, Hava Kuvvetleri KomutanlığYnın ihale- ye katılan uçaklar arasında en çok Italyanların Aeritalia firmasının önerdiği G-222 uçağmı begendiği saptandı. Milli Savunma Bakanı Safa Giray ise daha önceden Cumhurivet'e yaptıgt açıklamada, ihalede seçilen Ispanyol CASA fir- raasının uçağı hakkında "Hava Kuvvetleri bu uçak benim işirae yarar dedikten sonra siz ne diyor- sunuz" diye sormuştu. Hava Kuvvetleri Kornutanlığıi mn 1988 yılındaki Kurmay Başka- nı Korgeneral Halis Burhan, Ae- ritalia firmasının II Mart 1988 günlü ve 6 Nisan 1988 günlü ya- zıları ile Hava Kuvvetleri Komu- tanlığı'nın 2 Şubat 1988 gün ve PL.P:6O48-356-88/Str.Etd.Ş. yazı- ları üzerıne. Hava Kuvvetleri Ko- mutanlığı'nın görüşünü, Milli Sa- vunma Bakanlığı ile Savunma Sa- nayi Geliştirme ve Destekleme Idaresi Başkanlığı'na gönderdi. Bilgi için de Genelkurmay Baş- kanlığı'na gönderilen yazı şöyle: "Hava Kuvvetleri Komuuinlıgı- nca yapdarak Ugi (c) ile (Hava KtıvvrtJerf nin 2 Şubat 1988 tarihli yazısı) makamlanna sunulan de- ğeıiendirmede, G-222 uçagı; ada> uçaklar arasında en yüksek seyir süratine, en geniş iç hacime, en uzun menzile, en fazla yiik/yolcu taşıma kapasitesine sahip, ancak fiyaû digerlerine kıyasla yuksek olan Dçak tipi olarak belirlen- mlştjr. Firaıa tarafından gündeme ge- tirilen konlnıt zamanı, teslimat programı ve ttalya hükümetince Tiirkiye'ye tahsis edilmis plan, uzun vadeü kredinin kullanımı ko- nulanndaki yeni bilgilerin temin edilerek degerlendirilmesi uygan mütalaa edilmektedir." IR MESLEK- SEHIR PLANCILIGI 'Sehirbizitîi kaderimîz'ESER ATtLL "Şehir, tanmsal kesjme kafa tu- tan bir üretim alanı, tanmsal üre- tbnin de üriınlerin dagıtımının da kontrol edildiği bir yer. Şehir, ka- derimlz. Ve bu yazgıyı iyîleştir- roek, güzeflestinnek birim elimiz- de. Bu da şehri diizenlemekie olur. Şehir gibi boylesine karmaşık bir konnyn ibtisas gönnemiş kişüere teslim edemezsiniz." Bu sözler bu konunun eğitimi- ni görmüş, yüiarını "j*hre" ada- mış bir şehir plancısı olan Prof. Dr. H. Ibrahim Şanlı'ya ait. Şehir plancılığını, insanın içinde yaşa- dığı geniş ve kompleks çevreyi yal- nızca flziksel yönüyle değil, sosyo- ekonomik, yasal-örgütsel ve diğer tüm yönleriyle de incelemek, yo- rumlamak, planlamak ve düzen- lemek olarak tanımlayan Şanlı'yla şehir plancılığı mesleğini konuşu- yoruz. Prof. Ibrahim Şanlı, 1940 Trab- zon doğumlu. İTU Mimarlık Fa- küJtesi'nden mezun olduktan son- ra ABD'de şehircilik üstlisansı, şe- hir ve bölge planlama doktorası yaptı. Bir süre önce Suudi Arabis- tan'daki bir üniversitede şehircilik üstiisansını kuran ve yöneticiliği- ni yapan Şanlı, şu anda Mimar Si- nan Üniversitesi'nde öğretim üye- liği ve Istanbul Belediyesi'nde se- hircüik konulannda başkanlık da- nışmanlığı görevini sürdürüyor. 2 yıl önce profesör olan Şanlı'nın, Prof. Dr. H. tbrakim Şanlı bu konuda basılı değişik dillerde 4 kitabı ve birçok ödülü var. "Şehir planası. bir sehrin genel dunımunu. sorunlarım, gelişme egüimlerini incekr, şebrin gelecek- te ne ölçüde, ne biçimde ve ne tur Mr sosyo-ekonomik yapıda olaca- ğına ilişkin kararlar türetir ve bu doğrultuda ş«hir mekânını düzen- ler." Şanlı'ya göre, hiçbir zaman planlar mükemmel olmaz. Çünkü plan denen şey geleceğe bakıştır. Ve gelecek belirsizliklerle doludur. O nedenle de şehrin dününü, bu- gününü çok iyi bilmek ve gelece- ği o perspektifte düşünmek gere- kir. Çok yönlü düşünce derken ge- liyoruz bu konuda ihtisaslaşmaya ya da Türkiye'de bu konudaki eği- time: "Türkiye'de şehir plancılan benüz çok az. Hâlâ bu işi miraar- lar yapıyor. Ancak birçok üniver- sitede şehircilik bölümleri açıldı. Şu ->nda 5 üniversitede şehircilik fakültekri bulunuyur. Türkiye'nin yetişmiş eleraanlara gereksinimi nrr Hele hele Istanbul'da? Biz içinde yaşayanlar tstanbul'dan çok şikâyetçiyiz. Ya Istanbul yukarı- dan nasıl görünüyor? "Tepeden bakbğınızda da tslan- bul çok tıkanık bir şehir. Istan- bui'a her yıl 300 binük bir kent ek- liyorsunuz. Yani yaklaşık bir Ga- ziantep ekliyorsunuz. Ve Istan- bul'un yaklaşık yansı, hatta yan- dan fazlası kaçak binalardan oln- şuyor. Bu kentte şebircilere büyük görevler düşüyor. Ancak bunun için önce şehir kendi kaynagını, parasını yaratabilmeli. Ve kişisei çıkarlar degil, kamusal çıkarlar göz önünde lutulmalı." Şanlı, bu mesleği yapacak kişilerin sahip ol- ması gereken özellikleri de şöyle özetliyor: "Ba mesJegi seçecek olanlann ilginç, çok yönlü ve 'insancü' bir mesleği seçmiş olduklannın bilin- cinde olmalan gerekir. tnsam, ka- nşık olaylarla uğraşmayı sevmek lazım. Şehir plancüıgının mimar- lık, muhendislik, avukatlık gibi geleneksei bir meslek olmadıgını ve bunu böylece kabul edip kabul ettirmek durumunda olduğunn bilmek gerek. Ajnca akılcı olmak lazım. Bu meslekte özel bir mate- matik ya da sanatsal beceri zonın- loluğu yoktur diyebilirim. Genel olarak analiz ve sentez yetenegi olan, olaylara, olgulara geniş per- spektif içinde bakabilen kişinin şe- hir plancısı olamaması için bir ne- den diişünemiyorum." ilişkin raporda, şu madde yer alı- yor: — Çayeli bakır-çinko cevberi üretirn ve konsantntsyonu proje- si: Bu proje için bir şirket oluştu- rnlacak ve 200 milyon dolar yatı- nm yaptlacaknr. Cevber, yurtdı- şma ibraç edilecektir. Çayeli bakır-çinko cevheri üre- timine ilişkin olarak 1983 yılında Türkiye ve ABD arasında F-16 uçaklarının üretilmesine ilişkin olarak imzalanan anlaşmanın he- men ardından, Çayeli Bakır lşlet- meleri A.Ş. adlı bir şirketin kurui- duğunu bulduk. Şirketin ortaklan ise Etibank, GAMA Endüstri A.Ş. ve bir Alman firması. GAMA şirketi yetkilileri, şirke- tin 7 yıldır faaliyette bulunduğu- nu, tek amacımn, Çayeli'nden çı- karüacak bakır ve çinkoyu yurt- dışına ihraç etmek olduğunu söy- lediler. Şirket yetkilileri 7 yıldır ocağın faaliyete geçirildiğini, şu an madenin rezervini bulma yö- nünde çalışmalar yapıldığını bil- dirdiler. Konuya yakın çevreler, kobal- tın hiçbir zaman doğada saf ola- rak bulunmadığını, bu madenin, özellikle bakır ile birleşik bir özel- lik gösterdiğini, daha sonra yapı- lan çeşitli işlemlerle bakırın ko- balttan ayrıldığını, bunun da he- nüz Türkiye'de yapılmadığını be- lirtiyorlar. Güney Kore yeni ^mııcize' arıyor Ekonomi Servisi — Uzakdoğu ekonomik mucizesinin başaktör- lerinden Güney Kore'de, geçen hafta yapılan bir kabine değişik- lığı sonucu göreve gelen yeni ekip, selefleri tarafından uygulanan ekonomik sistemde bir dizi "ta- dilal" yapmaya hazırlanıyor. Geçen cumartesi günü göreve başlayan ekonomi bakanı Lee Seung-Yon, bu ay sonunda gün- deme getirmeyi düşündükleri "ekonomik reçete" hakkında ay- nntılı bir açıklama yapmazken alacakları önlemlerle "bel verme» ye" başlayan Güney Kore ekono- misini yeniden canlandıracaklan- nı belirtiyor. Güney Kore'nin yeni ekonomi kurmaylanmn üstünde çalıştıklan reçetede yer alan en önemli mad- denin, gelecek yıldan itibaren Gü- ney Korelilerin tasarrufa yönelik tüm yatırımlannda gerçek isimle- rini kullanma zorunluluğu oldu- ğu belirtiliyor. Hükümet yetkili- leri, ülkede gerçekleşen tüm men- kul kıymet işlemlerinin yüzde 10'unun ve bankalarda açılan he- sapların yüzde 30'unun sahte isimlerle yapıldığının sanıldığını ifade ediyorlar. Gerçek isim zo- runluluğunun getirilmesinden sonra vergi kaçağının büyük öl- çüde azaltılacağı tahmin ediliyor. Banka mevduatı ve menkul kıy- met işlemlerinde gerçek isim uy- gulamasının başlatılacağının du- yulmasından sonra Güney Kore- li yatınmcılar tasarruflarını ya- bancı ülkelerdeki banka hesapla- nna kaydırmaya ve arsa spekülas- yonu yapmaya başladılar. Bu ara- da Güney Kore'de arsa ve konut fiyatlannın geçen yıla göre bir kat arttığı ve yoğun talebin fıyatlan iyice körüklediği belirtiliyor. Yeni ekonomik reçeteye en önemli tepki Güney Kore ana mu- halefetini temsil eden "Banş ve Demokrasi Partisi"nden geliyor. Parti başkanı Kim Dae-Jung, ha- len uyguİanmakta olan ekonomik sistemde yapılacak değişikliklerin sosyal ve ekonomik platformda büyük huzursuzluklara yol açaca- ğını iddia ediyor. % 63 Faizli NET Turizm Tic. ve San. A.Ş. Tahvilleri 28 Marfta satışa sunulacakîır. NETBANK MENKUL DEĞERLf R MERKEZİ Bilgi için: ArzuBük Nur Beşeşler Cumhuriyet Cad. 201 Elmadağ/İSTANBUL Tel: 134 51 40-41-42 EKONOMİK BUNALIMDAN KAÇIŞ Arjantîn göçüyor Yalnız ocak ayında 50 bin kişi pasaport almak için başvurdu. İdare, talebi karşılayamıyor. Diplomalı gençlerin ve bilim adamlarının göçleri milli bir felakete dönüşmek üzere. Ekonomi Servisi — Arjantin fe- deral polisine göre yalnızca ocak ayında, 50.000 pasaport başvuru- su oldu. Buna karşılık 2.000 pa- saport verildi. Çünkü idare vere- cek pasaport bulamıyordu. Sah- tekârlığa karsı pasaponlar ithal edilen özel bir kâğıttan yapılıyor- du. Oysa bu kâğıdı ithal edecek para bütçede yoktu. Başkentin merkezinde bulunan İtaJya Bûyükelçiliği'nin önündeki kuyruk, pasaport polisinin önün- deki kuyruğa fark atıyor. ttalyan kökenlı Arjantinlilerin kızları, to- runları, torunlannm çocukiarı, ttalyan yurttaşlığına dönebilmek için uğraşıp duruyorlar. Battani- yelere sanlarak gece kuyrukta bekliyorlar. Ancak elçilik göç bü- rosu günde 20 kişiyi kabul ediyor. ttalyan kökenli dedesinin uyruğu- na geçmek için çalışan Delia Dal- lachiess. "Tam iki aydır hergün buraya geliyonım. her seferinde bir bahane buluyorlar. Bize hay- van gibi davranıyoriar" diyor. LJberation gazetesinin bildirdi- ğine göre yoğun göç, Arjantin'deki ekonomik buhranın öteki yuzünü oluşturuyor. önceleri, yeni ufuk- lar peşinde koşanlar gençlerdi. Üniversite mezunlarının yüzde 70'i kendi dallannda iş bulamıyor- lardı. Sonra sıra babalarına, dede- lerine geldi. Bunlar bir zamanlar ONİKİDEN ONÎKİYE TÜRKIYE Ali Sirmen 3. bası 4000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-tsıanbul Öderaeli gönderilmez. TÜRKİYE YÖNETİMİNDE KARMAŞA Prof. Dr. Lütfii Dnran 5000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-lstanbul Odemeli gönderilmez. koptukları topraklara Italya'ya, tspanya'ya, Fransa'ya geri dön- mek istiyorlar. Umutsuzluk Arjantinlileri Avustralya'ya, Yeni Zelanda'ya, Kanada'ya göçe de zorluyor. Gençlerin ve bilim adamlarının rüyalannı ise Amerika Birleşik Devietleri süslüyor. Nedeni gayet basit: Eğer Nobel ödülü sahibi Konrad Lorenz, Arjantin'de yasa- mış olsaydı, bilimsel çalışmaları ona ayda 43 dolar (100.000 TL'nin biraz üzerinde) gelir getirecekti. Bu bir şoförün eline geçen ücret- ten ancak 10 dolar fazla. Ücretler o kadar acınacak hal- de ki; 300 bilim adamı, Ulusal Bi- limler ve Teknik Araştırmalar Konseyi'nden istifa etti. Şili'ye ya da Brezılya'ya ulaştıklarında elle- rine en az 1.500 dolar geçecek. Uzmanlara göre bu genç diplo- malılar goçü milli felaket boyut- ları kazanmaya başladı. "Tohum ithal etmeye başlayacagız, sanayi üriinlerimizin kalilesi duşecek ve nuklecr sanlrallarımızı çalışlıra- mayacagız" diyor fizik doktoıu Neslor Gaggioli. 1970lerin başından beri 2 mil- yondan fazla Arjantinli siyasi ne- denlerle ülkeyi terk etti. Günü- müzdeki çöküşun bir başka görü- şü: "Arjantin'in tefc çıkış kapısı" olan uluslararası havaalanı Ezei- za'ya yönelenlerin istatistiği bile tutulmuyor. EKONOMİ NOTLARI OSMAN ULAGAY Uzlaşma Yok, Tehlike Çok Türkiye'nin dünyadaki gelişmelerden nasıl koptuğunun, nasıl kendi sorunlarının karanlık girdabına süreklendiğinin farkında ofmamak bilmem mürnkün mü? "Türkiye'yi dışa açıyoruz" diye böbürlenenlerin Türkiye'yi uygar dünyadan iyice uzaklaştıracak gelişmelerin tohumlannı nasıl yeşerttikleri her geçen gün daha açık bıçımde ortaya çıkmıyor mu? Dünyadaki ekonomik ve ticari gelişmelere bakın. Oünya eko- nomisinde tatminkâr sayılan üretim ve gelir artışları, üretımdeki artışların da hayli üzerine çıkan ticaret hacmi artışları yaşanı- yor. Yeni teknolojilere dönük yatırım atılımına ayak uydurmaya çalışan ülkeler arasına her geçen gün yeni ülkeler katılıyor. Türki- ye'de ise nüfus artışını bile karşılamayan yetersiz bir üretim artı- şı, duraklayan bir ihracat, unutulan yatırımlar, direnen yüksek enflasyon belırliyor tabloyu. Dünyadaki sıyasal gelişmelere bakın: Totaliter ve otoriter re- jımlerin birer birer sarsıldığını ya da yıkıldığını; halkın, ınsanla- rın katılımını göz ardı eden yönetimlerın tutunamadıklarını gö- rüyorsunu?. Peşinden ne geieceği tam belli olmasa da gûçlü özgürlük rüzgârları esiyor dünyanın dört bir yanında. Türkiye1 de ise özgürlükleri askıya alma meraklılarının bayıldığı ortamı yaratmaya yönelik olaylar birbirini izliyor. Türkiye'yi bugünkû nok- taya getiren kendine özgü lek adam yönetimi', başka türlü tek adam yönetimlerini özleyenlerin ekmegıne yağ sürüyor. Türkiye neden gene bu noktaya geldi? Galiba her şeyden önce 'uzlaşma eksıkliğı' yüzünden geldi. Şöyle bir düşünelim, herhangı bir alanda uzlaşmadan söz et- mek mümkün mü bugünün Türkiyesi'nde? Başımızda, toplumdakı betirgın tepkilere aldırmadan, diğer si- yasi partilerle her türlü uzlaşma olanağını elinin tersiyle ıterek bulunduğu mevkiye ofurmuş bir Cumhurbaşkanı var. Onun hemen altında, seçimi kendi partisı içinde bile bir uz- laşmaya dayanmayan. Sayın Cumhurbaşkanı'nın kişısel seçimiy- le gelmiş bir Başbakan var. İktidar partisi ANAP'ın içıne bakıyoruz: ANAP içinde de ıkti- dar nimetlerinden vazgeçmeme konusu dışında, uzlaşma nok- talan bulmak kolay değil. Her an birbirini alt etmeye hazırtıklı birkaç grup var gibi. Hükümete bakıyoruz, yalnızca ekonomik konularda bile bir- birinden tamamen farklı ses çıkartan, hatta rakamlar üzerinde kavga eden üç-dört bakan var. Hükümetle bürokrası arasındaki uyuma baktığımızda da farklı bir şey gdrmüyoruz. Cumhurbaşkanı Özal'ın desteğiyle icraata yön veren bazı bürokratları yemek için fırsat kollayan bakanla- rın ve ANAP ileri gelenlerinin varlığını herkes bıliyor. Hükümetle yerel yönetimler arasındaki ilişkilere bakıyoruz, ne- redeyse boğaz boğaza gelmek üzereler. ANAP'ın ilk günlerde estirdiği liberal ve ademi merkeziyetçi rüzgârın yerinı muhalefet partilerinin yönetimindeki beledıyeleri felç etmeyi amaçlayan çir- kin bir partizanlık almış. Belediyelerin maddi kaynaklarını kes- mekten imar yetkilerini ellerınden almaya. hatta belediye baş- kanlarını görevden uzaklaştırmaya kadar çeşitli uygulamalarla merkezi yönetim - yerel yönetım çelişkisi tırmandırılıyor. Devletin güvenlık güçlerıyle halkı karşı karşıya getiren olaylar her geçen gün yeni boyutlar kazanıyor. Seçmenle uzlaşma içinde olmayan, toplumun tercihinı yan- sıtmayan bir iktidarın erken seçimi gundeme almamakta diren- mesi, ıster istemez bir ıktıdar boşluğu yaratıyor ve toplumda uz- laşmayı değil çatışmayı sağlamak isteyen güçlere bulunmaz bir fırsat hazırlıyor. Muhalefet partilerinin ve özellikle mılletvekillerinin kendi ara- larında, erken seçimi zorlama konusunda tam bir uzlaşma ol- duğunu söylemek de çok zor. Bu ortamda ışçi sendikalarıyla işverenlerin bir uzlaşma nok- tasmda buluşmalan da giderek zorlaşıyor, büyük grevlerin peş peşe gündeme gelmesi olasılığı artıyor Tütün olaymdan sonra tanm kesiminde ne gibi gelişmelerin yaşar)abileceğıni de bir kez daha düşünmek gerekiyor. Hemen her alanda uyum ve uzlaşma yerine uyumsuzluk ve çatışmanın âdeta moda olduğu böyle bir ortamda bundan son- ra yaşanabilecek gelismeleri düşünmek hiç de iç açıcı değil. Top- lumun hemen her kesiminde çatışma havasının egemen oldu- ğu bir ortamı düşünebıliyor musunuz? Bu havanın kimlerin ara- dığı hava olduğunu düşünebiliyor musunuz? "Bu toplumun üze- rinde kuvvetli bir el olmazsa bu çatışma ortamı gıderilemez" gö- rüşünü savunanların nasıl yeniden haklı çıkmanın keyfini yaşa- ma hazırlığında olduklarını hissedebiliyor musunuz? Biz bu uzlaşma sorununu çözemezsek enflasyonu da kontrol edemeyiz, ekonomiyi de rayına oturtamayız. demokrasiyı de sağ- lıklı biçimde geliştiremeyiz. Kendimizi dünyadaki gelişmelerden soyutlanmış, uluslararası sıralamalarda sürekli olarak yer kay- beden, aydınlığa değil karanlığa yönefen bir ülkenin insanlarıo- larak görmek istemiyorsak hepımiz hangi noktalarda, hangi ko- şullarla uzlaşmalara hazır olduğumuzu düşünmek ve başta po- litikacılar olmak üzere herkesı uzlaşma noktalarma zorlamak zo- rundayız. Bunu yapamadığımız sürece zaman 'karanhğın prensleri'nin lehine işleyecek, uzlaşma ortamı sağlanamadıkça tehlikeler bü- yüyecektir. DÖVİZ KURLARI Dövızın Cınsi 1 ABD Doları 1 B.AIman Markı 1 Avustralya Oolan 1 Avusturya Şilini 1 Belçika Frangı 1 Danimarka Kronu 1 Fın Markkası 1 Fransız Frangı 1 Hollanda Florını 1 isveç Kronu 1 İsvıçre Frangı 100 Italyan LıreÖ 1 Japon Yeni 1 Kuveyt Dınarı 1 Steriın 1 S.Arabistan Rtyali Dövız Alış 2472.05 1449 46 1848.60 206.01 69.93 379.44 613.64 430.52 1289.54 401.38 1638.20 197.13 16.05 8398.32 3966.40 659.30 Döviz Satış 2477 00 1452.36 1852 30 206.42 70.07 380.20 614.87 431.38 1292.12 402.18 1641 48 197.53 16 08 8415 15 3974.35 660 62 26 MART 1990 Efektıf Alış 2469 58 1448.01 1817 17 205 80 68 74 375.65 603.21 430.09 1288.25 397.37 1636.56 193.78 15 89 8255 55 3962 43 648.09 Efektıf Satış 2484.43 1456 72 1857 86 207 04 70.28 381.34 616.71 432.67 1296.00 403.39 1646 40 198 12 16 13 8440.40 3986.27 662.60 OSMAN ULAGAY Enflasyçnu Aşmak İçin Osman Ulagay Enflasyçnu Aşmak İçin Yıllardan ben belımızı büken yüksek enflasyondan arlık hıç kurtulamayacak mıyız? Türkiye'nin kaden mı yuksek enflasyon^ Yuksek enflasyon. hızlı kalkınmanın kaçınılmaz bedelı mı? Enflasyonu azdırmadan kalkınmayı hızlandtrmak olanaksı? mı'' Osman Ulagay. ekonomıst olmayanların da anlayabıleceğı Dır aılle Du sorulara yanıt ararken. Turkıye'dekı enflasyonun sall ekonomik alanda çozumle nebılecek t>ır sorun olmadıgını ılerı suruyor AFA Yayıncılık, Babıali Cad Sıhhiye Apt 19 '3 Cağaloğlu 'slanbul Tel 526 39 80
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle