Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26 MART 1990 EKONOMİ CUMHURÎYET/13
Avrupa
hukııkıı
• Ekonomi Servisi —
Istanbul Üaiversitesi Hukuk
Fakültesi Avrupa Hukuku
Araştırma ve Lygulama
Mcrkezi'nin 27 mart ve 3
nisanda düzenleyeceği iki
seminerde AT sözleşmesi
açısından özellikle
avukatların hizmet görme
ve işyeri açma serbestisi ile
ikinci Avrupa
bütünleşmesine Alman
birliğinin etkileri
tartışılacak. Avrupa
Hukuku İ.Ü. Hukuk
Fakültesi Araştırma ve
Uygulama Merkezi'nde
yapılacak olan seminerleri
Bremen Hukuk Fakültesi
öğretim üyelerinden Prof.
Dr. Hagen Lichtenberg
verecek.
İhracatın
GSMH'dakipayı
• ANKARA (LBA) —
Gerileyen ihracata paralel
olarak, ihracatın Gayri Safi
Milli Hasıla içindeki payı
da düştü. DİE verilerine
göre ihracatın Gayri Safi
Milli Hasıla (GSMH)
içindeki payı 1989 yılında
yü2de 16.8 iken, 1989
yılında ihracat binde 3
oramnda geriledi ve
ihracatın GSMH içindeki
payı da yüzde 16.8'den
yüzde 14.7'ye düştü.
Ingiltere'ye
gemi ihracı
• KARADENtZ EREĞLİ
(Cumfauri>et) —
Türkiye'den İngiltere'ye
üıraç edilecek 4 adet gemi
omurgası Maliye Bakanı
Ekrem Pakdemirli ve Milli
Eğitim Bakaru Ekrem
Pakdemirli'nin de hazır
bulunduğu törenle kızaga
konuldu. Ereğli'nin
Çengelburnu mevkiindeki
"Madencı gemi sanayii
tersanesinde" kızağa
konulan gemilerin
lngiltere'nin Charles M.
Wille and CO. Shipping
Limited şirketi tarafmdan
sipariş edildiği bildirildi.
AdanaVla ithal
karpuz
• ADANA (AA) —
Hindistan'dan ithal edilen
karpuz da Adana Toptancı
Hali'nde kilosu 5 bin
liradan piyasaya sürüldü.
Bu arada, Adana
Kabzımallar Derneği
Başkanı AIi Batman,
Hindistan'dan ithal edilen
' karpuzJarın, geçen yıl
Çukurova Bölgesi'nden
ihraç edilen karpuzlar
olduğunu öne sürdü. Bu
mevsimde dünyanın hiçbir
Ulkesinde yeni mahsul
karpuz bulunmadığını
savunan Batman, ithal
karpuzfar konusunda şu
görüşleri savundu: "Ihraç
edilen karpuz ve kavunlar
bu ülkedeki buzhanelerde
saklandıktan sonra, yeniden
ithal edilerek toptan fiyatı 5
bin liradan piyasaya
sürülüyor.
Tansaş yeni
mağaza açü
• BODRUM (Curahuriyet)
— tzmir Anakent
Belediyesi'nin şirketleştirdiği
Tansaş, 69. mağazasını
görkemli bir törenle
Bodrumda açtı. 1990
cirosu 450 milyar lira
olarak hedeflenen Tansaş'ın
Bodrum'daki bu mağazası,
Izmir dışındaki ilk şubesi.
F-16 anlaşması ile
sağlanan imkan
Tyat
ABD'nin kobalt oyıınu
ABD, temin etmekte büyük sıkıntı çektiği kobalt
rnadeninin 15 yıllık stoğunu, F-16 uçağının Türkiye'de
üretilmesine ilişkin anlaşma uyannca Türkiye'deki
yataklardan çok ucuza garanti altına aldı.
r Türk madencilik çevrelerine göre Türkiye'de
kobalt yok.Oysa General Dynamics'in "Türkiye
çin Endüstriyel Gelişim Fırsatlan" çalışmasında
Türkiye'de nerede kobalt olduğu belirtiliyor.
FATİH M.YILMAZ
F-16 savaş uçaklannın Türki-
ye'de de üretilmesi amacıyla
Türkiye ve ABD arasında imza-
lanan anlaşma gereğince, ABD'-
nin TOrkiye'dcki kobalt madeni
yataklannı "çok ucnza" kapattığı
belirlendi. ABD, 1983 yılında im-
zaladığı anlaşmaya göre "strate-
jik öneme sataip" kobalt madeni
ihtiyacını, 15 yıllığına garanti al-
tına almış bulunuyor. Türk ma-
dencilik çevrelerinin, "ülkede
yok", "stratejik degU" şeklınde
görüş bildirdikleri kobalt made-
ni ile ilgili olarak, ABD'nin çoku-
luslu firmalan 7 yıldır Türkiye'-
de cirit atıyorlar.
Türkiye ile ABD arasında
F-16'lann ttretilmesini ve buna
bağlı olarak uçakların üreticı fîr-
ması General Dyoamics'le indi-
rekt, direkt off-set anlaşmalannın
temelıni oluşturan bir raporda,
Türkiye'deki kobalt yatakların-
dan detaylı olarak söz ediliyor.
GeneTaJ Dynamics ile ABD'li
United Technologjes ve Pratt and
Whttne} firmalan tarafından ha-
arlanan veTürk yetkililerine 1983
yılında sunulan "Türkiye »çin en-
düstriyel gelişim fırsallan" adlı
raporda, kobalt ile ilgili olarak şu
madde dikkati çekiyor:
— Kiire, Ergani ve ÇayeH ba-
kırtanndan kobalt elde edilmesi
projesi: Ba proje ile ilgili olarak
ABD'de kobalt alarmıABD'de yayımlanan maderüere ilişkin çeşitli
rapor ve bilgilerde, ülkenin kobaltla ilgili
durumunun "dramatik" bir sıkıntı içinde
olduğu belirtiliyor ABD kaynakları, kobalt
ile ilgili endişelerin giderek arttığını, sıkmtının
giderilmesi ya da tamamen ortadan
kaldırılması için kobalt bazlı alaşımlardan
nikel bazlı alaşımiara dönük çaitşmaiann
başlatılmasını öneriyor. Aynı kaynaklarda,
nikel bazlı alasımlara dönük çalışmaların epey
uzun bir siıre alacağı da kaydediliyor.
ABD'de General Dynamics, Northrop gibi
firmalar tarafından yoğun olarak savaş uçagı
üretiminde kobalt kullanılıyor. ABD
kaynaklarma göre savaş uçaklarının özellikle
gaz türbinlerinin en önemli parçalarında
kobait kullanılıyor.
Söz konusu kaynaklar, kobaltı, havacılık
endüstrisinin en önemli 2-3
raadeni arasında gösteriyor.
Bu ülkede yayımlanan maden istatistiklerine
göre ABD, yıllık 2 b/n ton kobait ihtiyacuun
tamamına yalunını ithal ediyor. ABD'ye ithal
edilen kobaltm ana kaynagını Orta Afrika
ülkelerinden Zaire oluştunıyor. ABD
kaynaklarmda, Zaire'deki politik
dengesizliğin, kobalt ithali için bir risk
faktörü oluşturduğu da yer alıyor.
Etibank ile General Dynamics ve
United Technologies beraberligin-
de bir şirket oluştnrulacak ve 5
milyon dolar yatırun yapılacaktır.
Bu \aOnm ile küredeki 17 bin ton,
Ergani madenindeki 14 bin ton ve
Çayeli'ndeki benüz beürietımeyen
miktardaki kobalt degeriendirü*-
cektir. Bu değerlendirme işlemi-
nin yüzde 25lik bölumu Türki-
ye'de yapılacak, daha sonra cev-
her gerekli rafinasyon için ABD'-
ye götürülecektir.
Yaptığımız araştırmaiar sonu-
cunda, ABD'nin yıllık 2400 ton
kobalt madenine ihtiyaç duydu-
ğunu bulduk. (htiyacırun yaklaşık
tamamını ithalat yoluyla karşıla-
yan ABD, kobaltı özellikle hava-
cılık ve uzay endüstrisinde kulla-
nıyor. Savunma Sanayii Müste-
şarlıgVna yakın kaynaklar, ABD
firmalanrun araştırmasından önce
söz konusu kaynaklara ilişkin
Türkiye'de hiçbir kayıı bulunma-
dığını bildirdÜer.
Konu ile ilgili olarak görüşleri-
ne başvurduğumuz Maden Mü-
hendısleri Odası, kobaltın strate-
jik önemi olduğunu bildirdi. Oda,
Türkiye'de kobalt bulunduğuna
ilişkin olarak kendilerinde hiçbir
bilgi bulunmadığını kaydetti. Oda
yetkilileri, Çayeli dikkate aJnı-
mazsa ABD'nin 32 bin ton kobal-
ta 5 milyon dolara sahip olduğu-
nu, buna Türkiye'nin satış fiyatı
eklense bile çiÂan rakamın çok
ucuz olacağını belirtiyorlar.
Bakır satacagu derken
ABD'li firmalar tarafından ha-
zırlanan 20 Nisan 1983 tarihlı
"Türkiye İçin Eadnstriyd Gelişim
Fırsattan" adh raporda, Çayeli'n-
de bakır çinko cevheri üretimi ve
konsantrasyonu da öneriliyor.
Konuyla ilgili çevreler, ABD'nin
bakır ihtıyacının çok az olduğu-
nu, bunun büyük miktarını ken-
disinın ürettiğini, kalanını da Ka-
nada'dan aldığım belirtiyorlar.
Çayeli bakır ve çinko cevherine
Nakliye uçağı tartışmasıEVREN DEĞER
ANKARA — Yaklaşık 1.5 tril-
yon Türk Lirası değerindeki hafif
nakliye uçağı projesinde, Hava
Kuvvetleri KomutanlığYnın ihale-
ye katılan uçaklar arasında en çok
Italyanların Aeritalia firmasının
önerdiği G-222 uçağmı begendiği
saptandı. Milli Savunma Bakanı
Safa Giray ise daha önceden
Cumhurivet'e yaptıgt açıklamada,
ihalede seçilen Ispanyol CASA fir-
raasının uçağı hakkında "Hava
Kuvvetleri bu uçak benim işirae
yarar dedikten sonra siz ne diyor-
sunuz" diye sormuştu.
Hava Kuvvetleri Kornutanlığıi
mn 1988 yılındaki Kurmay Başka-
nı Korgeneral Halis Burhan, Ae-
ritalia firmasının II Mart 1988
günlü ve 6 Nisan 1988 günlü ya-
zıları ile Hava Kuvvetleri Komu-
tanlığı'nın 2 Şubat 1988 gün ve
PL.P:6O48-356-88/Str.Etd.Ş. yazı-
ları üzerıne. Hava Kuvvetleri Ko-
mutanlığı'nın görüşünü, Milli Sa-
vunma Bakanlığı ile Savunma Sa-
nayi Geliştirme ve Destekleme
Idaresi Başkanlığı'na gönderdi.
Bilgi için de Genelkurmay Baş-
kanlığı'na gönderilen yazı şöyle:
"Hava Kuvvetleri Komuuinlıgı-
nca yapdarak Ugi (c) ile (Hava
KtıvvrtJerf nin 2 Şubat 1988 tarihli
yazısı) makamlanna sunulan de-
ğeıiendirmede, G-222 uçagı; ada>
uçaklar arasında en yüksek seyir
süratine, en geniş iç hacime, en
uzun menzile, en fazla yiik/yolcu
taşıma kapasitesine sahip, ancak
fiyaû digerlerine kıyasla yuksek
olan Dçak tipi olarak belirlen-
mlştjr.
Firaıa tarafından gündeme ge-
tirilen konlnıt zamanı, teslimat
programı ve ttalya hükümetince
Tiirkiye'ye tahsis edilmis plan,
uzun vadeü kredinin kullanımı ko-
nulanndaki yeni bilgilerin temin
edilerek degerlendirilmesi uygan
mütalaa edilmektedir."
IR MESLEK- SEHIR PLANCILIGI
'Sehirbizitîi kaderimîz'ESER ATtLLÂ
"Şehir, tanmsal kesjme kafa tu-
tan bir üretim alanı, tanmsal üre-
tbnin de üriınlerin dagıtımının da
kontrol edildiği bir yer. Şehir, ka-
derimlz. Ve bu yazgıyı iyîleştir-
roek, güzeflestinnek birim elimiz-
de. Bu da şehri diizenlemekie olur.
Şehir gibi boylesine karmaşık bir
konnyn ibtisas gönnemiş kişüere
teslim edemezsiniz."
Bu sözler bu konunun eğitimi-
ni görmüş, yüiarını "j*hre" ada-
mış bir şehir plancısı olan Prof.
Dr. H. Ibrahim Şanlı'ya ait. Şehir
plancılığını, insanın içinde yaşa-
dığı geniş ve kompleks çevreyi yal-
nızca flziksel yönüyle değil, sosyo-
ekonomik, yasal-örgütsel ve diğer
tüm yönleriyle de incelemek, yo-
rumlamak, planlamak ve düzen-
lemek olarak tanımlayan Şanlı'yla
şehir plancılığı mesleğini konuşu-
yoruz.
Prof. Ibrahim Şanlı, 1940 Trab-
zon doğumlu. İTU Mimarlık Fa-
küJtesi'nden mezun olduktan son-
ra ABD'de şehircilik üstlisansı, şe-
hir ve bölge planlama doktorası
yaptı. Bir süre önce Suudi Arabis-
tan'daki bir üniversitede şehircilik
üstiisansını kuran ve yöneticiliği-
ni yapan Şanlı, şu anda Mimar Si-
nan Üniversitesi'nde öğretim üye-
liği ve Istanbul Belediyesi'nde se-
hircüik konulannda başkanlık da-
nışmanlığı görevini sürdürüyor. 2
yıl önce profesör olan Şanlı'nın,
Prof. Dr. H. tbrakim Şanlı
bu konuda basılı değişik dillerde
4 kitabı ve birçok ödülü var.
"Şehir planası. bir sehrin genel
dunımunu. sorunlarım, gelişme
egüimlerini incekr, şebrin gelecek-
te ne ölçüde, ne biçimde ve ne tur
Mr sosyo-ekonomik yapıda olaca-
ğına ilişkin kararlar türetir ve bu
doğrultuda ş«hir mekânını düzen-
ler."
Şanlı'ya göre, hiçbir zaman
planlar mükemmel olmaz. Çünkü
plan denen şey geleceğe bakıştır.
Ve gelecek belirsizliklerle doludur.
O nedenle de şehrin dününü, bu-
gününü çok iyi bilmek ve gelece-
ği o perspektifte düşünmek gere-
kir.
Çok yönlü düşünce derken ge-
liyoruz bu konuda ihtisaslaşmaya
ya da Türkiye'de bu konudaki eği-
time: "Türkiye'de şehir plancılan
benüz çok az. Hâlâ bu işi miraar-
lar yapıyor. Ancak birçok üniver-
sitede şehircilik bölümleri açıldı.
Şu ->nda 5 üniversitede şehircilik
fakültekri bulunuyur. Türkiye'nin
yetişmiş eleraanlara gereksinimi
nrr Hele hele Istanbul'da? Biz
içinde yaşayanlar tstanbul'dan çok
şikâyetçiyiz. Ya Istanbul yukarı-
dan nasıl görünüyor?
"Tepeden bakbğınızda da tslan-
bul çok tıkanık bir şehir. Istan-
bui'a her yıl 300 binük bir kent ek-
liyorsunuz. Yani yaklaşık bir Ga-
ziantep ekliyorsunuz. Ve Istan-
bul'un yaklaşık yansı, hatta yan-
dan fazlası kaçak binalardan oln-
şuyor. Bu kentte şebircilere büyük
görevler düşüyor. Ancak bunun
için önce şehir kendi kaynagını,
parasını yaratabilmeli. Ve kişisei
çıkarlar degil, kamusal çıkarlar
göz önünde lutulmalı." Şanlı, bu
mesleği yapacak kişilerin sahip ol-
ması gereken özellikleri de şöyle
özetliyor:
"Ba mesJegi seçecek olanlann
ilginç, çok yönlü ve 'insancü' bir
mesleği seçmiş olduklannın bilin-
cinde olmalan gerekir. tnsam, ka-
nşık olaylarla uğraşmayı sevmek
lazım. Şehir plancüıgının mimar-
lık, muhendislik, avukatlık gibi
geleneksei bir meslek olmadıgını
ve bunu böylece kabul edip kabul
ettirmek durumunda olduğunn
bilmek gerek. Ajnca akılcı olmak
lazım. Bu meslekte özel bir mate-
matik ya da sanatsal beceri zonın-
loluğu yoktur diyebilirim. Genel
olarak analiz ve sentez yetenegi
olan, olaylara, olgulara geniş per-
spektif içinde bakabilen kişinin şe-
hir plancısı olamaması için bir ne-
den diişünemiyorum."
ilişkin raporda, şu madde yer alı-
yor:
— Çayeli bakır-çinko cevberi
üretirn ve konsantntsyonu proje-
si: Bu proje için bir şirket oluştu-
rnlacak ve 200 milyon dolar yatı-
nm yaptlacaknr. Cevber, yurtdı-
şma ibraç edilecektir.
Çayeli bakır-çinko cevheri üre-
timine ilişkin olarak 1983 yılında
Türkiye ve ABD arasında F-16
uçaklarının üretilmesine ilişkin
olarak imzalanan anlaşmanın he-
men ardından, Çayeli Bakır lşlet-
meleri A.Ş. adlı bir şirketin kurui-
duğunu bulduk. Şirketin ortaklan
ise Etibank, GAMA Endüstri
A.Ş. ve bir Alman firması.
GAMA şirketi yetkilileri, şirke-
tin 7 yıldır faaliyette bulunduğu-
nu, tek amacımn, Çayeli'nden çı-
karüacak bakır ve çinkoyu yurt-
dışına ihraç etmek olduğunu söy-
lediler. Şirket yetkilileri 7 yıldır
ocağın faaliyete geçirildiğini, şu
an madenin rezervini bulma yö-
nünde çalışmalar yapıldığını bil-
dirdiler.
Konuya yakın çevreler, kobal-
tın hiçbir zaman doğada saf ola-
rak bulunmadığını, bu madenin,
özellikle bakır ile birleşik bir özel-
lik gösterdiğini, daha sonra yapı-
lan çeşitli işlemlerle bakırın ko-
balttan ayrıldığını, bunun da he-
nüz Türkiye'de yapılmadığını be-
lirtiyorlar.
Güney Kore
yeni ^mııcize'
arıyor
Ekonomi Servisi — Uzakdoğu
ekonomik mucizesinin başaktör-
lerinden Güney Kore'de, geçen
hafta yapılan bir kabine değişik-
lığı sonucu göreve gelen yeni ekip,
selefleri tarafından uygulanan
ekonomik sistemde bir dizi "ta-
dilal" yapmaya hazırlanıyor.
Geçen cumartesi günü göreve
başlayan ekonomi bakanı Lee
Seung-Yon, bu ay sonunda gün-
deme getirmeyi düşündükleri
"ekonomik reçete" hakkında ay-
nntılı bir açıklama yapmazken
alacakları önlemlerle "bel verme»
ye" başlayan Güney Kore ekono-
misini yeniden canlandıracaklan-
nı belirtiyor.
Güney Kore'nin yeni ekonomi
kurmaylanmn üstünde çalıştıklan
reçetede yer alan en önemli mad-
denin, gelecek yıldan itibaren Gü-
ney Korelilerin tasarrufa yönelik
tüm yatırımlannda gerçek isimle-
rini kullanma zorunluluğu oldu-
ğu belirtiliyor. Hükümet yetkili-
leri, ülkede gerçekleşen tüm men-
kul kıymet işlemlerinin yüzde
10'unun ve bankalarda açılan he-
sapların yüzde 30'unun sahte
isimlerle yapıldığının sanıldığını
ifade ediyorlar. Gerçek isim zo-
runluluğunun getirilmesinden
sonra vergi kaçağının büyük öl-
çüde azaltılacağı tahmin ediliyor.
Banka mevduatı ve menkul kıy-
met işlemlerinde gerçek isim uy-
gulamasının başlatılacağının du-
yulmasından sonra Güney Kore-
li yatınmcılar tasarruflarını ya-
bancı ülkelerdeki banka hesapla-
nna kaydırmaya ve arsa spekülas-
yonu yapmaya başladılar. Bu ara-
da Güney Kore'de arsa ve konut
fiyatlannın geçen yıla göre bir kat
arttığı ve yoğun talebin fıyatlan
iyice körüklediği belirtiliyor.
Yeni ekonomik reçeteye en
önemli tepki Güney Kore ana mu-
halefetini temsil eden "Banş ve
Demokrasi Partisi"nden geliyor.
Parti başkanı Kim Dae-Jung, ha-
len uyguİanmakta olan ekonomik
sistemde yapılacak değişikliklerin
sosyal ve ekonomik platformda
büyük huzursuzluklara yol açaca-
ğını iddia ediyor.
% 63 Faizli
NET Turizm Tic. ve San. A.Ş.
Tahvilleri
28 Marfta satışa
sunulacakîır.
NETBANK
MENKUL DEĞERLf R MERKEZİ
Bilgi için:
ArzuBük
Nur Beşeşler
Cumhuriyet Cad. 201
Elmadağ/İSTANBUL
Tel: 134 51 40-41-42
EKONOMİK BUNALIMDAN KAÇIŞ
Arjantîn göçüyor
Yalnız ocak ayında 50 bin kişi pasaport
almak için başvurdu. İdare, talebi
karşılayamıyor. Diplomalı gençlerin ve bilim
adamlarının göçleri milli bir felakete
dönüşmek üzere.
Ekonomi Servisi — Arjantin fe-
deral polisine göre yalnızca ocak
ayında, 50.000 pasaport başvuru-
su oldu. Buna karşılık 2.000 pa-
saport verildi. Çünkü idare vere-
cek pasaport bulamıyordu. Sah-
tekârlığa karsı pasaponlar ithal
edilen özel bir kâğıttan yapılıyor-
du. Oysa bu kâğıdı ithal edecek
para bütçede yoktu.
Başkentin merkezinde bulunan
İtaJya Bûyükelçiliği'nin önündeki
kuyruk, pasaport polisinin önün-
deki kuyruğa fark atıyor. ttalyan
kökenlı Arjantinlilerin kızları, to-
runları, torunlannm çocukiarı,
ttalyan yurttaşlığına dönebilmek
için uğraşıp duruyorlar. Battani-
yelere sanlarak gece kuyrukta
bekliyorlar. Ancak elçilik göç bü-
rosu günde 20 kişiyi kabul ediyor.
ttalyan kökenli dedesinin uyruğu-
na geçmek için çalışan Delia Dal-
lachiess. "Tam iki aydır hergün
buraya geliyonım. her seferinde
bir bahane buluyorlar. Bize hay-
van gibi davranıyoriar" diyor.
LJberation gazetesinin bildirdi-
ğine göre yoğun göç, Arjantin'deki
ekonomik buhranın öteki yuzünü
oluşturuyor. önceleri, yeni ufuk-
lar peşinde koşanlar gençlerdi.
Üniversite mezunlarının yüzde
70'i kendi dallannda iş bulamıyor-
lardı. Sonra sıra babalarına, dede-
lerine geldi. Bunlar bir zamanlar
ONİKİDEN
ONÎKİYE
TÜRKIYE
Ali Sirmen
3. bası 4000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yaymlan Türkocağı
Cad. 39-41 Cağaloğlu-tsıanbul
Öderaeli gönderilmez.
TÜRKİYE
YÖNETİMİNDE
KARMAŞA
Prof. Dr. Lütfii Dnran
5000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yaymlan Türkocağı
Cad. 39-41 Cağaloğlu-lstanbul
Odemeli gönderilmez.
koptukları topraklara Italya'ya,
tspanya'ya, Fransa'ya geri dön-
mek istiyorlar.
Umutsuzluk Arjantinlileri
Avustralya'ya, Yeni Zelanda'ya,
Kanada'ya göçe de zorluyor.
Gençlerin ve bilim adamlarının
rüyalannı ise Amerika Birleşik
Devietleri süslüyor. Nedeni gayet
basit: Eğer Nobel ödülü sahibi
Konrad Lorenz, Arjantin'de yasa-
mış olsaydı, bilimsel çalışmaları
ona ayda 43 dolar (100.000 TL'nin
biraz üzerinde) gelir getirecekti.
Bu bir şoförün eline geçen ücret-
ten ancak 10 dolar fazla.
Ücretler o kadar acınacak hal-
de ki; 300 bilim adamı, Ulusal Bi-
limler ve Teknik Araştırmalar
Konseyi'nden istifa etti. Şili'ye ya
da Brezılya'ya ulaştıklarında elle-
rine en az 1.500 dolar geçecek.
Uzmanlara göre bu genç diplo-
malılar goçü milli felaket boyut-
ları kazanmaya başladı. "Tohum
ithal etmeye başlayacagız, sanayi
üriinlerimizin kalilesi duşecek ve
nuklecr sanlrallarımızı çalışlıra-
mayacagız" diyor fizik doktoıu
Neslor Gaggioli.
1970lerin başından beri 2 mil-
yondan fazla Arjantinli siyasi ne-
denlerle ülkeyi terk etti. Günü-
müzdeki çöküşun bir başka görü-
şü: "Arjantin'in tefc çıkış kapısı"
olan uluslararası havaalanı Ezei-
za'ya yönelenlerin istatistiği bile
tutulmuyor.
EKONOMİ NOTLARI
OSMAN ULAGAY
Uzlaşma Yok, Tehlike Çok
Türkiye'nin dünyadaki gelişmelerden nasıl koptuğunun, nasıl
kendi sorunlarının karanlık girdabına süreklendiğinin farkında
ofmamak bilmem mürnkün mü? "Türkiye'yi dışa açıyoruz" diye
böbürlenenlerin Türkiye'yi uygar dünyadan iyice uzaklaştıracak
gelişmelerin tohumlannı nasıl yeşerttikleri her geçen gün daha
açık bıçımde ortaya çıkmıyor mu?
Dünyadaki ekonomik ve ticari gelişmelere bakın. Oünya eko-
nomisinde tatminkâr sayılan üretim ve gelir artışları, üretımdeki
artışların da hayli üzerine çıkan ticaret hacmi artışları yaşanı-
yor. Yeni teknolojilere dönük yatırım atılımına ayak uydurmaya
çalışan ülkeler arasına her geçen gün yeni ülkeler katılıyor. Türki-
ye'de ise nüfus artışını bile karşılamayan yetersiz bir üretim artı-
şı, duraklayan bir ihracat, unutulan yatırımlar, direnen yüksek
enflasyon belırliyor tabloyu.
Dünyadaki sıyasal gelişmelere bakın: Totaliter ve otoriter re-
jımlerin birer birer sarsıldığını ya da yıkıldığını; halkın, ınsanla-
rın katılımını göz ardı eden yönetimlerın tutunamadıklarını gö-
rüyorsunu?. Peşinden ne geieceği tam belli olmasa da gûçlü
özgürlük rüzgârları esiyor dünyanın dört bir yanında. Türkiye1
de ise özgürlükleri askıya alma meraklılarının bayıldığı ortamı
yaratmaya yönelik olaylar birbirini izliyor. Türkiye'yi bugünkû nok-
taya getiren kendine özgü lek adam yönetimi', başka türlü tek
adam yönetimlerini özleyenlerin ekmegıne yağ sürüyor.
Türkiye neden gene bu noktaya geldi?
Galiba her şeyden önce 'uzlaşma eksıkliğı' yüzünden geldi.
Şöyle bir düşünelim, herhangı bir alanda uzlaşmadan söz et-
mek mümkün mü bugünün Türkiyesi'nde?
Başımızda, toplumdakı betirgın tepkilere aldırmadan, diğer si-
yasi partilerle her türlü uzlaşma olanağını elinin tersiyle ıterek
bulunduğu mevkiye ofurmuş bir Cumhurbaşkanı var.
Onun hemen altında, seçimi kendi partisı içinde bile bir uz-
laşmaya dayanmayan. Sayın Cumhurbaşkanı'nın kişısel seçimiy-
le gelmiş bir Başbakan var.
İktidar partisi ANAP'ın içıne bakıyoruz: ANAP içinde de ıkti-
dar nimetlerinden vazgeçmeme konusu dışında, uzlaşma nok-
talan bulmak kolay değil. Her an birbirini alt etmeye hazırtıklı
birkaç grup var gibi.
Hükümete bakıyoruz, yalnızca ekonomik konularda bile bir-
birinden tamamen farklı ses çıkartan, hatta rakamlar üzerinde
kavga eden üç-dört bakan var.
Hükümetle bürokrası arasındaki uyuma baktığımızda da farklı
bir şey gdrmüyoruz. Cumhurbaşkanı Özal'ın desteğiyle icraata
yön veren bazı bürokratları yemek için fırsat kollayan bakanla-
rın ve ANAP ileri gelenlerinin varlığını herkes bıliyor.
Hükümetle yerel yönetimler arasındaki ilişkilere bakıyoruz, ne-
redeyse boğaz boğaza gelmek üzereler. ANAP'ın ilk günlerde
estirdiği liberal ve ademi merkeziyetçi rüzgârın yerinı muhalefet
partilerinin yönetimindeki beledıyeleri felç etmeyi amaçlayan çir-
kin bir partizanlık almış. Belediyelerin maddi kaynaklarını kes-
mekten imar yetkilerini ellerınden almaya. hatta belediye baş-
kanlarını görevden uzaklaştırmaya kadar çeşitli uygulamalarla
merkezi yönetim - yerel yönetım çelişkisi tırmandırılıyor.
Devletin güvenlık güçlerıyle halkı karşı karşıya getiren olaylar
her geçen gün yeni boyutlar kazanıyor.
Seçmenle uzlaşma içinde olmayan, toplumun tercihinı yan-
sıtmayan bir iktidarın erken seçimi gundeme almamakta diren-
mesi, ıster istemez bir ıktıdar boşluğu yaratıyor ve toplumda uz-
laşmayı değil çatışmayı sağlamak isteyen güçlere bulunmaz bir
fırsat hazırlıyor.
Muhalefet partilerinin ve özellikle mılletvekillerinin kendi ara-
larında, erken seçimi zorlama konusunda tam bir uzlaşma ol-
duğunu söylemek de çok zor.
Bu ortamda ışçi sendikalarıyla işverenlerin bir uzlaşma nok-
tasmda buluşmalan da giderek zorlaşıyor, büyük grevlerin peş
peşe gündeme gelmesi olasılığı artıyor
Tütün olaymdan sonra tanm kesiminde ne gibi gelişmelerin
yaşar)abileceğıni de bir kez daha düşünmek gerekiyor.
Hemen her alanda uyum ve uzlaşma yerine uyumsuzluk ve
çatışmanın âdeta moda olduğu böyle bir ortamda bundan son-
ra yaşanabilecek gelismeleri düşünmek hiç de iç açıcı değil. Top-
lumun hemen her kesiminde çatışma havasının egemen oldu-
ğu bir ortamı düşünebıliyor musunuz? Bu havanın kimlerin ara-
dığı hava olduğunu düşünebiliyor musunuz? "Bu toplumun üze-
rinde kuvvetli bir el olmazsa bu çatışma ortamı gıderilemez" gö-
rüşünü savunanların nasıl yeniden haklı çıkmanın keyfini yaşa-
ma hazırlığında olduklarını hissedebiliyor musunuz?
Biz bu uzlaşma sorununu çözemezsek enflasyonu da kontrol
edemeyiz, ekonomiyi de rayına oturtamayız. demokrasiyı de sağ-
lıklı biçimde geliştiremeyiz. Kendimizi dünyadaki gelişmelerden
soyutlanmış, uluslararası sıralamalarda sürekli olarak yer kay-
beden, aydınlığa değil karanlığa yönefen bir ülkenin insanlarıo-
larak görmek istemiyorsak hepımiz hangi noktalarda, hangi ko-
şullarla uzlaşmalara hazır olduğumuzu düşünmek ve başta po-
litikacılar olmak üzere herkesı uzlaşma noktalarma zorlamak zo-
rundayız.
Bunu yapamadığımız sürece zaman 'karanhğın prensleri'nin
lehine işleyecek, uzlaşma ortamı sağlanamadıkça tehlikeler bü-
yüyecektir.
DÖVİZ KURLARI
Dövızın
Cınsi
1 ABD Doları
1 B.AIman Markı
1 Avustralya Oolan
1 Avusturya Şilini
1 Belçika Frangı
1 Danimarka Kronu
1 Fın Markkası
1 Fransız Frangı
1 Hollanda Florını
1 isveç Kronu
1 İsvıçre Frangı
100 Italyan LıreÖ
1 Japon Yeni
1 Kuveyt Dınarı
1 Steriın
1 S.Arabistan Rtyali
Dövız
Alış
2472.05
1449 46
1848.60
206.01
69.93
379.44
613.64
430.52
1289.54
401.38
1638.20
197.13
16.05
8398.32
3966.40
659.30
Döviz
Satış
2477 00
1452.36
1852 30
206.42
70.07
380.20
614.87
431.38
1292.12
402.18
1641 48
197.53
16 08
8415 15
3974.35
660 62
26 MART 1990
Efektıf
Alış
2469 58
1448.01
1817 17
205 80
68 74
375.65
603.21
430.09
1288.25
397.37
1636.56
193.78
15 89
8255 55
3962 43
648.09
Efektıf
Satış
2484.43
1456 72
1857 86
207 04
70.28
381.34
616.71
432.67
1296.00
403.39
1646 40
198 12
16 13
8440.40
3986.27
662.60
OSMAN ULAGAY
Enflasyçnu
Aşmak İçin
Osman Ulagay
Enflasyçnu
Aşmak İçin
Yıllardan ben belımızı büken yüksek
enflasyondan arlık hıç kurtulamayacak mıyız?
Türkiye'nin kaden mı yuksek enflasyon^
Yuksek enflasyon. hızlı kalkınmanın kaçınılmaz
bedelı mı? Enflasyonu azdırmadan kalkınmayı
hızlandtrmak olanaksı? mı''
Osman Ulagay. ekonomıst olmayanların da anlayabıleceğı
Dır aılle Du sorulara yanıt ararken. Turkıye'dekı
enflasyonun sall ekonomik alanda çozumle
nebılecek t>ır sorun olmadıgını ılerı suruyor
AFA Yayıncılık,
Babıali Cad Sıhhiye Apt 19 '3 Cağaloğlu 'slanbul Tel 526 39 80