Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 SUBAT 1990 KULTUR-SANAT CUMHURİYET/5
'Muhteşem Süleyman' Paris'te
• ANKARA (AA) — Kanuni Sultan Süleyman
dönemini çeşitli yönleriyle tanıtan "Muhteşem Süleyman"
sergisi, 13 şubatta Paris'te açılacak. Daha önce ABD,
lngiltere, Almanya ve Japonya'da açılan ve büyük ilgi
gören sergi, Kültur Bakanlığı ve Fransa Dışişleri
Bakanlığı'nın işbirliğiyle 13 şubat-14 mayıs günleri
arasında Paris Grande Palais salonlannda izlenebilecek.
Topkapı Sarayı Islam Eserleri Müzesi ve İstanbul
Arkeoloji Müzesi'nde bulunan toplam 122 değerli eserin
yer alaçağı Muhteşem Süleyman sergisinde, dönemin
özelliğini yansıtan kaftanlar, fermanlar, kıhç, zırh gibi
savaş giysileri ile çeşitli saray eşyalan sergilenecek.
Sergide ayrıca değerli mücevherler, elyazmaları, Kuran,
çini ve porselen eşya da yer alacak. Bakanlık
yetkililerinin verdiği bilgiye göre sergi çerçevesinde
Türkiye'yi tanıtan sempozyumlar düzenlenecek, film ve
video gösterileri gerçekleştirilecek.
151ın yapımcısı İstanbul'da
• Kiiltıir Servisi — Sahibi olduğu Argos Film
aracıhğıyla Fransız film endüstrisine yaptığı katkılardan
ötürü bu yıl Avrupa'da yılın yapımcısı seçilen Anatole
Dauman onuruna 9. İstanbul Uluslararası Film Festivali
programında bir böliim ayrıldı. Resnais, Godard,
Bresson, Schlindorff, Tarkovski ve VVenders gibi ünlii
yönetmenlerle çaJışan Dauman, 1949'dan bu yana sinema
tarihinde başyapıt sayılan pek çok filmin yapımcılığını
üstlendi. Festivalde Dauman'a ayrılan bölümde 3 film yer
alıyor: Alain Resnais'nin 1955 yapımı "Gece ve Siyah" ve
1959 yapımı "Hiroşima Sevgilim" adlı filmleri ile Chris
Marker'ın 1%2 yapımı "Mendirek" adlı filmi. Yönetmen
Wim VVenders'in "Sinema dediğimiz eşsiz tat için gerekli
olan düşünce, imge ve parasal olanakları bir araya
getiren nesli tükenmiş şövalye" olarak tanımladığı
Dauman, festivalin konuğu olarak Istanbul'a gelecek.
SSCB'de AIDS konserleri
• Kiiltür S«rvisi — Ünlü orkestra şefi ve çellist Matislav
Rostropoviç, bu ay Sovyetler Birliği'nde AIDS'lilere
yardım kuruluşları yaranna konserler verecek. 1974
yılında Sovyet yurttaşhğından çıkarılan, geçen ay
yurttaşlık hakkı geri verilen Rostropoviç, 13 ve 14
şubatta Moskova'da, 15 ve 16 şubatta da Leningrad'da
Ulusal Senfoni Orkestrası'nı yonetecek. Rostropoviç'in ilk
konserinin programında, 1974'te Moskova'da son olarak
yönettiği Çaykovski'nin Altıncı Senfonisi yer alıyor.
Viking savaşçısı Erik
• Kültür Servisi — tngiliz yönetmen - oyuncu Terry
Jones'un, Monty Python grubundan ayrıldıktan sonra
gerçekleştirdiği ilk bağımsız filmi "Erik the Viking",
Beyoğlu Dünya ve Harbiye As sinemalarında gösterime
girdi. Yönetmenin, 80'lerin başında 7 yaşındaki oğlu Bill
için yazdığı küçük bir öykünün geliştirilmesiyle oluşan
film, 12 milyon dolarlık bir bütçeyle, Malta Adası'nda,
"Absolute Beginners", "Brazil", "Günaha Son Çağrı"
gibi pahalı yapımların sanat yönetmenliğini üstlenen
John Beard'ın olu$turduğu Viking kenti dekorlannda
gerçekleştirildi. Bir viking savaşçısının seks ve
kahramanlık öykülerini anlatan filmde, "Wanda
Adındaki Bir Balık" adlı komedide izlediğimiz John
Cleese'in yanı sıra Erik'in büyükbabaşı rolünde Mickey
Rooney gibi önemli bir oyuncuyu da izleme olanağı
buluyoruz. Terry Jones'un 15 yılhk bir ortaklığı
sürdürdüğü Monty Python'lann yapımcısı ve Iskandinav
Film Enstitüsü tarafından prodüksiyonu desteklenen
filmde tüm özel efekt teknikleri de cömertçe kullanıhyor.
'Balaban' kitabı
• ANKARA (ANKA) — Resim eleştirmeni Ahmet .
Köksal'ın hazırladığı "Balaban" adlı kitap Bilim
Kitabevi'nce yayımlandı. Ressam Ibrahim Balaban'ın
yasamj ve sanatının anlatıldığı kitapta, Balaban'ın
anılanna ve yapıtlarıyla ilgili yankılara da yer veriliyor.
"Kitapta ayrıca Nazım Hikmet'in hapishanede oda
arkadaşı olan Balaban'ın "Bahar Tablosu", "Mahpusane
Kapısı" ve "Harman" tablosu üzerine yazdığı şiirlerle,
Hasan Hüseyin'in "Acılara Tutunmak" ve "Ağlasun
Ayşafağı" adlı kitaplarındaki Balaban ile ilgili bölümlere
de yer vehldi. Kitabın kapağında ise ressamın son
sergisinde 40 milyon liraya satılan "Göç" adlı tablosu yer
alıyor.
De Palma'dan Vietnanı şoku
• Kiiltür Servisi — Korku turünün en ilginç örneklerini
gerçekleştiren yönetmen Brian de Palma'nın ulkemizde
de geçen sezon gösterilen "Scarface" ve
"Untouchables"tan (Dokunulmazlar) sonra
gerçekleştirdiği "Casualties of War" adlı bol kanlı
Vietnam filmi gösterime girdiği ABD ve Vietnam'da
büyük tepkiye yol açıyor. Bir sanat harikası mı, yoksa
yönetmenin patolojik durumunun bir yansıması mı
olduğu konusunda yorumlara yol açan filmin, içerdiği
şiddet sahneleri ve ahlaksal yaklaşımının basitliği
nedeniyle eleştirmelerin yoğun tepkisine hedef olduğu
belirtiliyor. "Casualties of War"un aralannda Coppola,
Scorsese, Kubrick gibi adların da yer aldığı birçok
Amerikalı yönetmen tarafından ela ahnarl Vietnam
Savaşı üzerine bugüne kadar yapılan en dehşet verici film
olduğu ileri sürülüyor. Filmde başlıca rolleri Michael J.
Fox ve Sean Penn paylaşıyorlar.
Afiş yanşması
• ANKARA (AA) — Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğü tarafından iki ayrı konuda afiş yarışması
düzenlendi. GSG Müdürlüğü yetkililerinin verdiği bilgiye
göre, "çevre kirliliği ve çevrenin korunması" konulu
yanşmaya, 12-17 yaş grubundaki ortaöğrenim gören
öğrenciler ile 18-24 yaş grubundaki yükseköğrenim goren
öğrenciler katılabileeek. 15-24 yaş grubundaki
öğrencilerin katılabilecekleri afiş yarışmasınm konusu ise
"alkol ve zararlan." Yetkililer, 50 x 70 boyutunda
hazırlanacak afişlerin, tüm illerdeki Gençlik ve Spor îl
Müdürluklerine 15 şubat tarihine kadar verilebileceğini,
afişlerin hazırlanmasında her türlü tekniğin kullanımının
serbest olduğunu belirttiler. Yarışmada 1. olan
öğrencilere kol saati, 2. olanlara hesap makinesi ve 3.
olanlara da dolmakalem takımı ödul olarak verilecek.
Ayrıca bu öğrencilere gençlik kamplarında bir devre
ücretsiz tatil yapma olanağı sağlanacak.
Üç yeni sahne
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Devlet
Tiyatrolarının önümüzdeki yıldan itibaren üç yeni
yerleşik sahne açılması için çalışmalara başladığı
öğrenildi. Erzurum, Antalya ve Sıvas'ta tiyatro
müdürlükleri oluşturulmasına ilişkin Bakanlar Kurulu
kararından sonra Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü,
Maliye Bakanlığı'ndan kadro istedi. Genel Müdür
Bozkurt Kuruç, bu üç ilin tiyatro kurulacak binalarının
bulunup bulunmadığını araştırdıklannı kaydederek
"Sahne kurmaya elverişli yerlerin donanımını .
sağlayacağız. Eğer uygun bina bulunamazsa kiralama
yoluna gideceğiz" dedi.
Ali Taygun yorumuyla YaşarKemaVin Ağrıdağı Efsanesi'
Tutkıılar, aşk ve îktidar
Agrı Dagı Efsanesi /
Eser: Yaşar Kemal /
Oyunlaştıran ve yöneten:
Ali Taygun / Dekor: Atıl
Yalkut / Kostüm: Nilgün
Gürkan / Danslar: Kemal
Tufan / Istanbu] Belediye
Şehir Tiyatroları.
DİKMEN GÜRÜN
UÇARER
Yaşar KemaJ'in kâh sakin akan
bir ırmağı, kâh coşup taşan bir
çağlayanı arumsatan dili "Agn
Dağı Efsanesi"ndeki şiirin özu.
Böylesine görkemli, zengin bir di-
lin oluşturduğu yapıtı, büyüsünü
bozmadan oyunlaştırmak zor. Ali
Taygun bu zorluğu öncelikle Ya-
şar Kemal'in metnine müdahale
etmeyerek aşmış ve yer yer üçün-
cü şahıs uslubunu da bu nedenle
kullanmış. Kişilerin kendilerinden
üçüncü şahıs olarak söz etmeleri
oyuna estetik bir uzaklık getiriyor.
Taygun, akılcı bir saptamayla
Yunan tragedyalanndan yola çıka-
rak romamn destansılığı içindeki
gerçekçi anlatımlan için korodan
yararlanmış. Koro, oyunda salt bir
gözlemci ve yorumcu değil, "dag-
dan, ovalardan kopup gelen
kalabalıgın" öfkesinj yansıtan.
olaylann akışını değiştiren bir güç.
Bu açıdan bakıldığında, Mahmut
Han'ı ürkıiten "şu konuşmavan,
kıpırdamayan öfke"yi kucaklayan
koronun daha güçlü, daha etkile-
yici olması gerekmez miydi diye
düşünüyor insan. Bu eksiklik, ka-
nımca yorumdan değil koro ele-
manlannın hayli genç olmasından
kaynaklanıyor. Seslerdeki körpe-
lik, amaçlanan çarpıcılığı pek ko-
AHMET VE GÜLBAHAR — Erhan Yazıcıoğlu'nun ekonomik yorumundan izlediğimiz Ahmet, töre-
lerin v» halkın yarattıgı bir kahramaa. Aliye Uzanalağan'ın dengeli yorumuyla seyredilen Gülbahar
ise "Ağndagı Efsanesi'ndeki aşk ve iktidar öykusünun en güçlü kişisi. (Fotograf: Özcan Yaman)
lay yakalayamryor. Hele bir de ko-
ronun tragedyalardaki derin bü-
yüsünü düşunecek olursak.
Ali Taygun'un üzerinde durdu-
ğu bir başka önemli nokta da söz-
deki müzikalite. Bu nedenle de yer
yer çoksesli anlatım biçimini yeğ-
lemiş.
"Agn Dagı Efsanesi", halkın
baskı yönetimine direnışini şiırsel
bir dille anlatırken insan ilişkile-
rindeki celişkileri de aynı ince ger-
çekçilikle işliyor. Taygun'un bir
yorumcu olarak bu çalışmasında
dikkati çeken özellik, olaya tek
yönlü yaklaşmaması ve kişileri Ya-
şar Kemal'in romanında olduğu
gibi değişik boyutlarıyla işlemeye
özen göstermesi.
Gülbahar'ın, oyunun başında
Memo'nun ağzından anlatılması
ikisi arasındaki trajik bağın belir-
tisi. Memo, hem bir zindancıba-
$ı, hem de onurlu bir sevdalı. San-
ki onun Gülbahar'a tutkusu Ah-
met'inkinden daha anlamlı. Mns-
tafa Alabora'nın abartısız yoru-
munda bu nüans yakalanıyor. Ah-
met ise öncelikle törelerin ve So-
fi'nin, sonra da Mahmut Han'ın,
Gülbahar'ın ve halkın yarattıgı bir
kahraman. Ağn'yı için için kayna-
tan bir yiğit, ama Gülbahar kadar
gözü pek mi, Ağn'ya tırmanışın
dışında? Bir "halk kaJıramanı" ol-
duktan sonra daha da çekimser.
Erhan Yaztcioğlu'nun ekonomik
oyunculuğunda Ahmet'in bu çe-
lişkisi öne çıkar.
Gülbahar, bu aşk ve iktidar öy-
küsünün en güçlü kişisi. Duygu-
lanyla, lutkularıyla, çelişkileriyle
güçlü. Yumuşaklığı içinde karar-
h, kadınlığı içinde erkeksi. Yürek-
li. Aliye Lzunatagan'ın dengeli
yorumunda Gülbahar'ın sevdalı
bir genç kızdan babasının düzeni-
ne başkaldıran kararb bir genç ka-
dına geçişini izliyoruz. Ahmet ta-
rafından sorgulanan Gülbahar'ın
çaresizliğini ve giderek direncini,
ofkesini, yenilgisini ikinci bölüm-
de yaşıyor izleyici. Gülbahar-
Ahmet-Memo üçgenindeki trajik
yön, üçünün de saplantılarında
kararlılıkları.
Mahmut Han'da vurgulanma-
sı gereken, Ali Taygun'un da be-
lirtmiş olduğu gibi "bey'Tikle "pa-
şa"hk arasındaki çelişki. Mahmut
Han için artık Ağn'nın töreleri de-
ğil Osmanlı'nın yasaları önemli.
At bir simgedir gücünü kanıtla-
mak için. Erdogan Gemicioğlu-
nun yorumunda bu çelişkiyi yaka-
lamak zor. Mertliği yabana atıl-
mayacak acımasız bir yöneticiden
çok, öfkesinde boğulan bir
"padjşah" kişiliğini yansıtıyor. Ay-
nı şekilde Ismail Ağa'da da (Sal-
tuk Kaplangı) güngörm'üş, akıllı,
kurnaz bir kişilik yerine şablon bir
"vezir" figurü dikkat çekiyor.
Bu arada, Avni YaJcıa'ın Yusuf
rolünde çizdiği hastalıklı, urkek ti-
pin dikkat çekiciliğine değinmek
gerek. Sofi, Ağrı Dağı'nın simge-
si. Ağrı kadar güçlü, Ağrı kadar
onurlu. Gelenekleri, görenekleri
başlatan kişi. Sanınm Aytaç Yö-
riikaslan'ın yorumunda Sofi'nin
yaş/ılığından çok, yaşlıfığı içinde
bu güçlü yanının vurgulanması ge-
rekirdi.
Adl Yalkulunstüizedekonı Ali
Taygun'un olumlu çalışmasına
katkıda bulunan unsurlardan.
Kostümler renkli, göz alıcı. San-
ki biraz daha yalın olabilirlerdi.
"Agn Dagı Efsanesi" şiırsel ya-
pısı, zengin dili ve konuyu işleme-
deki inceliğiyle evrensel boyutlar-
da bir iktidar, tutku, hırs, onur,
sevgi ve aşk öyküsü.
Marlen'in
kolajlan
Tîyatro
başarı
ödülleri
Kültür Servisi — Kiiltür Ba-
kanlığı Tiyatro Başarı Ödülleri,
bugün İstanbul'da Atatürk Kul-
tür Merkezi Oda Tiyatrosu'nda
saat 19.00'da yapılacak biı tö-
renle Kultur Bakanı Namık Ke-
mal Zeybek tarafından sahiple-
rine verilecek.
1987 yılından itibaren verilme-
ye başlanan tiyatro başarı ödül-
leri bu yıl 5 ayrı dalda dağıtıl-
mıştı. Jüri, 1989 yılının en ba-
şanlı tiyatro topluluğu ödülünü
Nisa Sezerli-Tolga Askıner Ti-
yatrosu'na, en iyi tiyatro yazarı
ödulünü Recep Bilginer'e, en iyi
yönetmen ödülunu Kenan Işık
ve Miige Giirman'a, en iyi kadın
oyuncu ödulünu Maral Üoer'e.
en iyi erkek oyuncu ödülunu
Baykal Saran'a vermeyi kararlaş-
tırmıştı.
Aynca tiyatro alanındaki gay-
retleri, katkılan ve bir tiyatro bi-
nası kazandırmasındaki çabala-
rından dolayı Ortaoyuncular
Topluluğu bir jüri özel ödülune,
Sabahattin Kudret Aksal ise jü-
ri onur odulüne değer bulun-
muşlardı.
Yılmaz Karakoyunlu, Murat
Karasn, Defne Halman, Arif
Akkaya ve AÇOK, kendi dalla-
rında teşvik ödülüyle değerlen-
dirilirken, Diyarbakır Devlet Ti-
yatrosu ve Trabzon Devlet Tiyat-
rosu çalışanlan, Ordu Belediye-
si Karadeniz Tiyatrosu ve Denizli
Tiyatrosu da takdire değer bu-
lundular.
Sinema oyuncuları, TBMM üyelerine çağrıda bulundu
Sinema yasasına açıklıkSO-DERyöneticileri,
Türk sinemasının yok
oluşuna göz yumacak bir
yönetimin varhğını bile
düşünmek
istemediklerini
söylediler. Dernek
yönetimi, yaşayabilmek
için her türlü yasal çareye
başvurmakta kararh
olduklarını biJdirdi.
Kullür Servisi — SO-DER'in
(Sinema Oyunculan Derneği), 27
ocakta yapılan secim sonucu oluş-
turulan yeni yönetim kurulu bir
açıklama yaparak, Türk Sinema
Yasası'nın bir an önce acıklığa ka-
vuşmasım istedi.
Baskanlığını Türkân Şoray'ın,
başkan yardımcılıklannı Fikrct
Hakan ve Serdar Gökhaa'ın yap-
tığı SO-DER Yönetim Kurulu'nun
kaleme aldığı bildiride, "Kendi ül-
kemizde kendi filmlerimizi oyna-
yacak sinema bulamayarak sine-
ma haftalannın yüzde 25'ini bile
Türk filmJerine çok göhip yok
olusumuza göz yumacak bir yö-
netimin varlığını bile düşünmek
istemiyonız. Çıkanlacak Türk Si-
nema Yasası'nda, Amerikalının
tekstil kotalanna karşın tavizler
verilerek fermanımız imzalamrsa
bizler de yaşayabilmek için yasal
her çareye başvurmakta karariıyız.
TBMM'nin onurlu üyelerinin, si-
nemamız aleyhine çıkacak böyle
bir yasaya asla evet demeyecekle-
rine bütiın kalbiraizk inamyoruz"
denildi.
SO-DER Yönetim Kurulu'ndan
EKONOMİK DAY AMŞMA — SO-DER Yönetim Kurulu ü.veleri (soldan sağa) Engin İnal, TanjuGörsa,
Türkân Şora>, Fikret Hakan, Perihan Savaş ve Bulent Bilgiç dün bir basın topiantısı duzenlediler. Top-
lantıda ekonomik da>anışma amacıyla bir yardımlaşma sandıgının kurulacagı da açıklandı.
Türkân Şoray, Tanju Gürsu, Ser-
dar Gökhan. Fikret Hakan, Peri-
han Savaş, Engin İnal ve Bulent
Bilgiç'in katıldığı basın toplantı-
sında çalışmalanyla ilgili bilgi ve-
ren Sinema Oyunculan Derneği
Yönetim Kurulu üyeleri, ekono-
mik dayanışma sağlamak için üye-
lerin katkılarıyla bir yardımlaşma
sandığınm "adlen" kurulmasına
karar verdiklerini bildirdiler.bu
arada yardımlaşma sandığına kat-
kıda bulunmak amacıyla bir SO-
DER şöleni düzenleneceği de be-
lirtildi.
"Düşünce yeipazesinin hangi
diliminde olursa okun tüm üyele-
ritnizın eşit olarak sosval, ja«al,
ekonomik ve özlük haklannı ko-
rumak amacıyla görevde bulunu-
yoruz" diyen sanatçılar, derneğin
amacına uygun açıkoturum, senıi-
ner, konferans, panel gibi etkin-
liklerin düzenlenmesi amacıyla bir
kültür komisyonu oluşturmaya
karar verdiklerini de açıkladılar.
Üyeler arasındaki üeüşimi ger-
çekleştirmek, bilgi vermek ama-
cıyla SO-DER aylık bültenini bu
aydan başlayarak yenidenrçıkarta-
caklarını bildiren ypnetim kurulu
üyeleri, Türk sinemasının saygın-
lığını ve haklarını korumak için
her türlü girişimi sürdürecekleri-
ni açıkladılar.
Başkan Türkân Şoray'ın oku-
duğu metinde şu maddeler de yer
aldı: "Demokratik ortamlarda so-
nıniann kesinlikJe diyaloglarla çö-
zümleneceğine inanıyonız. Han-
gi yönden gelirse gekin tüm anar-
şik olaylann, terörist eylemlerin,
özgürlükleri kısıtlayan şiddet ha-
reketlerinin karşısındayız ve onlan
kınıyoruz.
20. yüzyılda dünya uluslan uy-
dular aracılıgıyla kültürel ilişkile-
rini sağlarken, sanat eserlerinin
sansüriinü, yasaldanmasını veya
yakılmasıaı şiddetfe reddediyo-
nız."
Stimeyra Çakır öl
Kültür Servisi — Yakalandığı
hastalıktan kurtulamayan ses sa-
natçısı Sümeyra Çakır, dün sabah
Federal Almanya'nın Frankfurt
kentinde öldu. Güney Kıbrıs'ta bir
dinletiye katıldığı ve Nâzım Hik-
met'in şürlerinden oluşan bir din-
letiyi gerçekleştirdiği için yurttaş-
lıktan çıkanlmış olan Sümeyra
Çakır 44 yaşındaydı.
Sümeyra Çakır'ın cenazesi bu
sabah saat 09.30 sıralarında
Frankfurt'tan uçakla İstanbul
Atatürk Havalimaru'na getirilecek
ve persembe günu Şişli Camisi'nde
kılınacak oğle namazından sonra
Zincirlikuyu Mezarlığı'nda topra-
ğa verilecek.
25 Mayıs 1946'da Tekirdağ'da
dünyaya gelen Sümeyra Çakır, il-
köğrenimini Ankara'da Çankaya
İlkokulu'nda yaptı. Ortaöğrenimi-
ni İstanbul'da Beşiktaş Kız Lise-
si'nde tamamlayan Çaktr, 1969 yı-
lında İstanbul Teknik Üniversite-
si Mimarlık Fakültesi'ni bitirdi.
1969-71 yılları arasında İstanbul
Belediye Konservatuvan'nda oku-
yan Sümeyra Çakır, 1971 yılında
Ruhi Su'yla birlikte çalışmaya
Insanlarm en güzeli
FİLİZ ALt
Somejra Çakır
1
] Ruoi Ss'yla
birlikte turkülerimize can
verdiği bir Dostlar Korosu
konserinden sonra tarunııştırrr.
İyi huylu ve iradeli kişiüği,
kadife gibi yumuşak, ama
gür, dolgun sesiyle doğuşîan
müzikalitesiyle beni kendisine
çekmişti.
Sümeyra ile o ük
tanışüğımızdan sonra sık sık
göruştdk. Salacak'taki
bahçemizde ZeUha Berkso>'un
da katıldığı cay
partiterıraizde, gelecekteki
projelerimizi planiayıp
dururduk. Sümeyra'yı 12
Eylül'den sonra göremez
olduk. Almanya'ya gittiğini
duymuştum, ama onunla
temas kurmam mümkün
olmadı.
1985-1986 yıUannda
Londra'da yaşarken bir gün
telefon çaldı. Sümeyra,
Frankfurt'tan anyordu.
Tekfonumu nasıisa bulmuştu.
"Seni Türkiye'deyken aramak,
saoa zarar venaek istemedim"
diyecek kadar ince
düsünceliydi Sümeyra. Kanser
olduğunu, ama tedaviyle
iyileşeceğine inandığım,
benimle birlikte konser
vermek istediğini, çahşma
olanağı yaratacağını söyledi.
Ne yazik ki, birlikte konserler
venne projtmız Sümeyra'nın
sağlığmiR yeniden bozulması
nedeniyle gerçekleşemedi.
Londrâ'da oturduğum sürece
Sümeyra'yia sık sık telefonda •
konnştum. Ama ben
Türkiye'ye dönünce
bağlarunrz yine koptu. Bu kez
suç onun değil, benirodi.
thmal ettim Sümeyra'yt, oysa
<f beni hep hatırladı, h^>
selam yolladı. Huzur içinde
yat insanların en güzeli.
başladı. Dostlar
Korosu'nda yer alan
sanatçının Ruhi Su'yla
çalışmaları 1980 yılına
kadar sürdü. 1977 yılında
Fransa.lsveç ve
Ingiltere'de konserler vermiş
olan Sümeyra Çakır, aynı yıl
Batı Berlin'de Nâzım Hikmet
Haftası'na katılmış,1978 yılında
Küba'nın başkenti Havana'da
Dünya Gençlik Festivali'nde
yer almış, aynı yıl Atina'da
Akdeniz Ülkeleri Barış
Şenliği'ne katılmıştı.
1981 yılında Federal Almanya-
ya giden Süıneyra Çakır, çeşitli
uluslararası şenliklere ve haftala-
ra katıldı.
1979 yıhnda Maden-lş Sendika-
sı'nın korosunu yöneten Çakır,
Maden-lş Kongresi'nde koronun
"Entemasyonal"i söylediği gerek-
çesiyle 7.5 yıl hapis cezasına çarp-
tırılmıştı.
1981 yılında ülkeden ayrıla-
rak Federal Almanya'ya giden Sü-
meyra Çakır, 12 Eylül'den kısa bir
süre sonra Batı Berlin Türk tşçi
Korosu'yla birlikte "Banş ve Gur-
bet Türküleri" adlı plağını gerçek-
leştirmişti. 27 Mayıs 1985'te Gü-
ney Kıbns'ta bir konsere katıldı-
ğı ve Nâzım Hikmet şiirlerinin ses-
lendiriMiği bir dinletide yer aldı-
ğı gerekçesiyle yurttaşlıktan çıka-
rıldığı günlerde kanser teşhisi ko-
nulan Sümeyra Çakır, bir yandan
kanserle mücadele ederken bir
yandan da müzik çalışmalannı
surdürmuştu.
Sümeyra Çakıı'ın Ruhi Su'yla
gerçekleştirdiği "El Kapılan" ve
"Kadınlanmızın YüzJeri" ve "Al-
lı Turnam" adlı plaklan da bulu-
nuyordu.
• Kültür Servisi — Marlen
Tekirdağhcan'ın resim
sergisi persembe gününe
değin Çemberlitaş Basın
Müzesi'nde yer alıyor.
Sergide sanatçının kolajlan
ve siyah-beyaz resimleri
sunuluyor. MSÜ Prof.
Devrim Erbil Atölyesi'nde
misafir öğrenci olan, daha
sonra Mehmet
Güleryüz'den ders alan ve
F. Almanya'da Klaus Kiel'in
kurslanna katılan sanatçı,
doğa izlenimlerini
yapıtlarına yansıtıyor.
Tekirdağlıcan, kolajlarında
derinliği ön plana çıkararak
üçüncü boyutu yakalamayı
amaçlıyor.
İsmet Oçi'nin
yeni kitabı
• Kültür Servisi — Federal
Almanya Içişleri
Bakanlığı'nın geçen yıl
sinema teşvik ödülü verdiği
Berlin'de yaşayan Türk
yönetmen lsmet Elçi'nin
ikinci kitabı "Suskunluğun
Yasası" yayımlandı. Kitap
Doğu Anadolu'da bir köye
tayin olan Türkân
öğretmenin öyküsUnü
anlatıyor. Elçi'nin ilk kitabı
"Vatansız Sinan" Alman
televizyonlan ikinci
kanaünda 3 bolümlük dizi
halinde yayımlanmış ve
birinci kanal ARD'nin
ödülune değer bulunmuştu.
Dormen'de
300. oyun
• Kültür Servisi — Dormen
Tiyatrosu bu akşam "Kaç
Baba Kaç" adlı oyunun 300.
gösterisini kutlayacak.
Geçen yıl sergilenmeye
başlanan, Ray Cooney'in
yazdığı, Haldun Dormen ile
Kemal Uzun'un dilimize
kazandırdıkları oyun Çetin
Akcan tarafından sahneye
konulmuştu. "Kaç Baba
Kaç";lkkezTürkiye
>
de
sahnelenmiş, daha sonra da
Oslo'da izleyici önüne
çıkmıştı. Oyun önümüzdeki
tiyatro mevsiminde de
Londrâ'da sahneye
konulacak ve başrolleri
Donald Sinden ile Cooney'in
kendisi tarafından
paylaşılacak.
Batman-2
• Kültür Servisi —
Ulkemizde geçen yıl
gösterime giren ve oldukça
yüksek bir hasılat getiren
Batman filminin 2.
bölümünün çekilmesi
planlanıyor. İlk
"Batman"ın yönetmeni Tim
Burton tarafından
gerçekleştirilmesi beklenen
"Batman-2"nin, Joker
rolünü üstlenen Jack
Nicholson'un yapımcı
şirketten 24 nrüyon dolar
(yaklaşık 56 milyar 8 yüz
80 bin lira) talep etmesi
sonucu ertelenmesi veya
yeni bir oyuncu bulumnası
bekleniyor.
Halil Kocagöz
Şiir Odülti
• İZMİR (Cumhariyet Ege
Bürosu) — Halil Kocagöz
Şiir ödülü bu yıl da 1989
içinde yayımlanan kitaplara
verilecek. Bu arada ödülün
1.5 milyon liraya
yükseltildiği büdirildi.
Geçen yıl Metin Altıok ve
Veysel Çolak'ın paylaştığı
ödülün ilki 1986 yılında
verilmişti. Bu yıl jürisinde
Nazife öztok, Prof.
Gertrude Dunısoy, Berrin
Taşan, Prof. Ahmet Necdet
ve M.Mümtaz Tbzcu
bulunan ödül, 1989 yılı
içinde yayımlanmış şiir
kitaplanna verilecek. Halil
Kocagöz Şiir Yanşması'na
katılacak eserlerin 28 şubat
tarihine dek tzmir BlLAR'a
gönderilmiş olması
gerekiyor.
BüGÜN
• Şükran Kurdakul'la
sohbet Türkiye Yazarlar
Sendikası'nın Tünel'deki
adresinde saat IS.Offde
Şukran Kurdakul'un sohbet
topiantısı gerçekleşecek.
• Türk evi Yüksek Münar
Nazan Güçlü'nün vereceği
"Türk Evi" konulu konferans
saat 14.00'te Yıldız Sarayı
Kültürve Sanat Vakfı
Konferans Salonu'nda
izlenebilir.
YURTTAŞLIKTAN ÇIKARILMIŞTI — Ses sanatçısı Sümeyra Çakır.
1985'te Günev Kıbns'ta bir konsere katıldığı »e Nâam Hikmet şiirleri-
nin seslendiriidjği bir dinletide yer aldığı gerekçesijle vıırttaşlıklan çıka-
nlmıtı. (Fotojraf: Sıdıka Sa arşivinden)
BİLSAK'TA
BUGÜN
6 Şubat Salı:
19.00 BİLİM DİZİSİ III.:
Kara Oelikier. Rahmi
GUVEN.
Ta'i Chi Chu'an
Hareketli Meditasyon
llhan GÜNGÖREN'le
Her Salı.
10.00-01.00 arası. CAFE-
FOYER-BAR
BİLSAK Herkese Açıktır.
BİLSAK Sıraselviler,
Soğancı Sk. No: 7
CİHANGİR
143 28 79-143 28 99