Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6ŞUBAT 1990**** HABERLERİN DEVAMI CUMHURÎYET/17
Gorbaçov'dan Tarihsel Açıklama...
(Baştarafı 1. Sayfada)
belirtmiştir.
Sovyet liderinin bu sözlerinin gerçeği yan-
sıttığı açıktır. Baltık'tan Kafkasya'ya dek bir-
çok Sovyet cumhuriyetinde gerçek iktidar
Komünist Parti'nin elinden çıkmış, "Halk
Cepheleri"ne geçmiştir.
Baltık Cumhuriyetlerinde SAJUDİS (Halk
Cephesi) kitlelerin ezici desteğine sahiptir.
Aynı olgu Moldavya için de geçerlidir. Erme-
nistan'da gerçek güç, "Ermeni Ulusal Hare-
keti"nded\r.
Azerbaycan'da ise Sovyet birlikleri karşı-
larında Halk Cephesi'nden başka muhatap
bulamamışlardır. Sovyet Azerbaycanı'nda
KP silinmiştir.
Ayrıca Sovyetler'de Mihail Gorbaçov'un
iktidar koltuğuna oturduğu 1985'ten beri, yü-
zü çoğulculuğa dönük bir süreç işlemekte-
dir. Açıklık (glasnost) diye tanımlanan bu li-
beralleşme sürecinde, KP'nin iktidar tekeli-
ne karşıt akımlar gitgide güçlenmiştir. "Sos-
yalist çoğulculuk" adı altında Sovyet lideri-
nin bu gelişmeleri özendirdiğı de söylenebi-
lir.
Son beş yıldır resmi olmayan birçok der-
nek, kulüp ve cephe, ülke çapında toprak-
tan mantar biter gibi kurulmuştur.
Liberalleşme sürecinde KGB ve polisın
açıkça eleştirilmesine ses çıkarılmamış; yüz-
lerce siyasal mahkûm serbest bırakılmış; din
özgürlüğüne ilişkin kısıtlamalar kaldırılmış-
tır. Ceza Yasası kısmen depolitize edilmiş-
tir.
Bu arada Sovyetler'de geçen yıl mayıs
ayında, 1917'den bu yana ilk birden çok
adaylı ulusal seçimler yapılmış ve 2250 üyeli
Halk Temsilcilerı Kongresi oluşturulmuştur.
Bu gelişmelerin tümü, ülkede siyasal ço-
ğulculuğa giden kapıyı daha da açmışttr
Sovyet Komünist Partisi'nin iktidar tekeli-
ni fiilen zayıflatan bır başka olgu da bizzat
partinin kendi içinde meydana gelmıştir.
Gorbaçov'unperestroyka ve glasnost politi-
kaları "parti içinde partiler"\n oluşumunu hız-
iandırmıştır. Sovyet liderinin reformlarına tü-
müyle karşı olanlar, destekleyenler ya da
kendisini yavaş bulanlar KP'nin değişik ka-
natlarında yer almışlardır.
Özellikle muhafazakâr kanat, Gorbaçov'-
un bazı reformlarına inatla direnmiş ve en-
gellemeyı de başarmıştır. Alınan yarım ön-
lemler sonucu ekonomi büsbütün çıkmaza
girmiş, kitlelerin huzursuzluğu artmıştır.
Gorbaçov gerçi profesyonel bir parlamen-
to oluşturarak Komünist Partiye karşı den-
ge kurmaya çalışmıştır; ancak bu parlamen-
tonun yetkileri henüz Komünist Parti'ninki-
ne göre çok sınırlıdır.
Öyle anlaşılıyor kı Gorbaçov, bır yerde si-
yasal çoğulculuğa kapıyı açarak, kendi ma-
nevra alanını genişletmeyi amaçlamaktadır.
Sovyet liderinin bu tarihsel karara yönel-
mesine yol açan bir başka temel olgu da
ekonomik niteliktedir. Yeniden yapılanma ile
özellikle ekonomide çoğulculuğu, liberalleş-
tirmeyi hızlandırmış olan Gorbaçov'un, ben-
zer bir tercihı siyasal alanda yapıp yapma-
yacağı uzun zamandır merakla bekleniyor-
du.
Sovyet liderinin bu tercıhini biraz gönül-
süzce yaptığı da öne sürülebilir. Geçen haf-
ta cuma günü kömür işçileriyle söyleşısinde
Gorbaçov, KP'nin artık iktidar tekeline sahıp
olamayacağını söylerken, çok partinin de
"her derde deva olamayacağı"n\ belirtmek
zorunluluğunu duymuştu.
Perestroyka ve glasnost ile "Stalinizm"e
en büyük darbeyi indiren Sovyet lideri, bu
tarihsel kararıyla sıranın "Len/n/zm"e geldı-
ğini belli etmiyor mu? Komünist Partisi. ikti-
dar tekeline de veda ederse, "Leninizm"der\
geriye ne kalmış olabilır ki?
Gorbi'den tarihi adım
Avrupa kararlı: 93'ten önce gelme
(Baftanı/ı 1. Sayfada)
Turkiye lehine değişiklik istemi
yankı uyandırmazken, Komisyon
raporunun ikinci bölümünü teş-
kil eden "iyileştirme paketi" ko-
nusunda Yunanistan aleyhte tavır
takındı. Ancak diğer 11 ülkenin
eğilimi, önerilerin geliştirilmesi
için Komisyon'a yetki verilmesi
yönünde olduğundan bu yola gi-
dildi. Atina'run söz konusu pake-
tin yurürlüğe konması için dahi
çeşitli kpşullar koyduğu Konsey
sözcüsü tarafından açiklandı. Bu
koşulları, Kıbns meselesi, Türki-
ye'de insan haklan ihlalleri ve
Türk-Yunan ilişkilerinde ulusla-
rarası hukuk kurallanna uyulması
şeklinde ifade edebiliriz.
Konsey'in, 1990 yılının ilk ola-
ğan toplantısı olan dünkü oturu-
munda, Komisyon'un mütalaa
belgesi 20 dakika kadar görüşül-
dü. Tartışmanın "çekişmesiz" ol-
duğu ifade edildi. Tam üyelik mü-
zakerelerinin "eo erken" 1993'ten
önce başlatılrnaması ve Türkiye'-
nin üyelik "ehliyeti"nin teslim
edilmât-konularını tçeren
herhangi bir görüş ayrılığına ne-
den olraadı. Bu bölüm gerçekte
Konsey'in, Türkiye'nin tam üye-
lik başvurusuna verdiği "kesin
yanıt" niteliği taşıyor.
Dönem başkanı Irlanda'nın
resmi bir yazıyla AT'nin, yarutı-
nı Türkiye'ye bildirmesi bekleni-
yor. Ban çevrelerin iddia ettiğinin
aksine Türkiye'nin tam üyeliğe
"ehO" bir ülke olduğu noktası
herhangi bir itiraza konu olmadı.
Ancak yanıt gene de Ankara açı-
sından "basansızlık" olarak ni-
telenebilir. Bakanlar arasındaki
asıl tartışma, 1964 ortaklık anlaş-
ması çerçevesinde ikili ilişkilerin
iyileştirilmesi hakkındaki Komis-
yon önerileri üzerinde cereyan et-
ti. Bu öneriler, Türkiye ile güm-
rük birliğinin 1995'e kadar ger-
çekleşmesi, askıda olan mali pro-
tokolün yürürlüğe konması, ma-
li ve siyasi konularda daha yakın
işbirliğine gidilmesi ve özgun ko-
nularda "Ad hoc" komisyonlar
kurulması teknik ve bilimsel işbir-
liği gibi noktaları içeriyor. Kon-
sey, önerilerin* somutluk kazan-
(Baştaraft 1. Sayfada)
bürokratik" sistemden artık par-
tinin arındınlması gerektiğini
kaydetti.
Sovyet lideri, bu çerçevede,
SBKP'nin kurulabilecek yeni par-
tilerle de mücadele etmek zorun-
da kalabileceğine dikkat çekti.
Mihail Gorbaçov, SBKP'nin
"iktidar partisi" olma konumu-
nu korumaya kararlı olduğunu
vurgulamakla birlikte, bu rolünü
kesinlikle "demokralik süreç
içinde" ve "siyasi ve yasal avan-
tajlanndan vazgeçerek" ve diğer-
leri ile rekabet ederek surdürme-
yi amaçladığını belirtti.
Sovyet lideri, ülkenin ve parti-
nin siyasi yapısında gerçekleştiri-
lecek reformların ele alınacağı
SBKP 28'inci Kongresi'nin da ya
haziran ayi sonunda ya da tem-
muz ayı başında yapılmasını öner-
di. Kongrenin 1991'de toplanması
öngörüluyordu. Ancak Gorba-
çov, toplantı tarihini bu yıl son-
bahara almıştı. Sovyet lideri dün-
ku konuşması ile kongrenin top-
lantı tarihini tekrar öne aJmış
oldu.
Konuşmasında partinin orgut-
sel yapısındaki değişiklik önerile-
rini de açıklayan Gorbaçov, Mer-
kez Komitesi'nin halen 500 dola-
yında olan üye sayısının 200'e in-
dirilmesi ve parti genel sekreter-
liği görevinin kaldırılarak, yerine
"Parti Başkanlığı" ile iki yardım-
cısının konmasından yana oldu-
ğunu belirtti.
Sovyet liderinin önerdiği yeni
parti yapısının, SSCB'yi oluştu-
ran cumhuriyetlerdeki parti or-
gütlerinin daha fazla özerlik is-
temlerinin karşılanmasını amaçla-
dığı belirtiliyor.
dırması için topluluğun yürütme
organı olan Komisyon'a talimat
verdi ve bu önerileri "kaydetti."
Genel eğilim, Komisyon'un bu
görevi "en kısa süre" içinde ye-
rine getirmesi şeklinde. Bakanla-
rm bu yöndeki tsteğine Komisyon
Akdeniz Havzası Sorumlusu Abd
Matutes de iştirak ettiğini toplan-
tıda vurguladı. İspanyol komiser
Matutes'in mart ayında Türkiye'-
yi ziyaret etmesi bekleniyor. An-
cak bu çalışmalann Irlanda'nın
dönem baskanlığının sonu olan
Haziran 1990'dan önce sona erip
ermeyeceği belli degil.
önerilerin somutluk kazanması
için Komisyon Ankara ile de te-
masa geçecek. özellikle öneriler
arasında en elle tutulanlardan bi-
rini oluşturan gümrük birliği ko-
nusunda Türk hükümeti kesin
tavrını açıklamış değil. öte yan-
dan Komisyon'a bu konularda
yetki verilmekle beraber Yunanis-
tan, bu kurulun 18 aralık tarihi-
ni taşıyan söz konusu mütalaa
belgesinde yer alan Kıbns, İnsan
Haklan ve Türk - Yunan ilişkik-
ri konulanna ileri bir tarihte iti-
raz etmek üzere bir anlamda
"randevu" aldı.
Şöyle ki, ilişkileri "iyilestirme
paketi", komisyonda son şekiini
alıp Bakanlar Konseyi'nde göriış-
meye açıldığında Atina, elindeki
yetkiJer çerçevesinde engelleme
yapabilecek. Yunanh Dışişleri Ba-
kan Yardımcısı Pottakis, Turki-
ye'de insan haklan ihlallerini bir
kez daha vurguladj. Yunan dele-
gasyonu sözcüsü, Atina'nın bun-
dan önceki toplantılara oranla in-
san haklan ihlalleri konusunda
kendini "daha az yalruz" hisset-
tiğini belirtti. Nitekim Fransa,
Hollanda, Danimarka ve Lük-
semburg Dışişleri bakanlanrun da
konuya değiııdikleri öğrenildi.
Türkiye'nin siyasal dunımuna,
bölgedeki istikrarsızlık tehlikesiy-
le ilişkili olarak da ayrıca değinıl-
di. Yunanlı bakan da dahil olmak
üzere tüm bakanlar bu belirsiz
uluslararası ve bölgesel koşullar-
da Türkiye'de siyasal istikrarın
korunması gerekliliğine isaret
ettilet
AA"nın haberine gore Gorba-
çov, Komünist Parti'nin gerçek-
ten kitlelere mal olabilmesi için
"Demokratik Merkezcilik" ilke-
si uzerinde de yeniden düşünme-
si gerektiğini bildirdi. Sovyet lide-
ri bu işlem sırasında ağırlığın, de-
mokratikleşmeye ve partinin ger-
çek bir kitle partisi olmasını sağ-
layacak düzenlemelere verilmesi
gerektiğini vurguladı.
Perestroyka
Gorbaçov konuşmasında, pe-
restroyka surecinin yarattığı sar-
sıntıların 1989 yılında doruğa ula-
şacağımn ve bundan sonra çözüm
yolunda ilerleme sağlanacağının
tahmin edilmiş olmasına karşılık,
ulkede olumsuz sureçlerin hâlâ iş-
lemeye devam ettiğini ve özlenen
ilerlemelerin sağlanamadığını be-
lirtti.
Perestroyka sürecinde ortaya
çıkan sorunların, kitleleri karam-
sarlığa itmek isteyen güçlere mal-
zeme verdiğine dikkati çeken Gor-
baçov, bir yandan kendisinin sos-
yalizmin temellerine dinamit koy-
makla suçlanmasına karşılık öte
yandan da, sosyalizmin artık top-
İuma verecek bir şeyi kalmadığı-
nı savunanlann eleştirilerine kar-
şılık vermeye çalıştıklarını belirt-
ti. Mihail Gorbaçov, paninin ken-
di girişimiyle başlattığı yeniden
yapılanma sürecini sonucuna
ulaştıracak güce sahip olduğunu
vurgulayarak, ancak bunun için
partinin kendini yenilemesinin de
zorunlu olduğunu bildirdi.
BBC'nin yorumu
BBC, Gorbaçov'un dünkü ko-
nuşmasıyla Sovyetler Birliği'nde
çoğulcu sisteme giden yolu açtığı-
nı bildirdi. BBC'nin yorumcusu
"Gorbaçov'un önerilerinin man-
tıksal sonucu Sovyetler Birliği'nde
çok partili sistemin kurulmasıdır"
dedi.
Bilindiği gibi Baltık cumhuri-
yetlerinde komünist partilerin
"öncii rolü" pratikte zaten kalk-
mış durumda. Bu cumhuriyetler-
de ilkbaharda yapılacak yerel se-
çimler için bir dizi parti birbirleri
ile rekabet ediyor. Doğu Avrupa
ülkelerinde de Komünist Parti'nin
öncü rolu kaldırılmış durumda.
TASS'ın çıkışı
Merkez Komitesi'nin toplantı-
sı devam ederken, resmi haber
ajansı TASS, "Perestroykayı
frenlemeye çaiışanların, Polilbü-
ro dahil, her düze>de leshir
edilmesi" çağrısında bulundu.
AA'nın Moskova kaynaklı ha-
berine göre TASS, dün sabah bas-
layan iki günlük Merkez Komitesi
toplantısının hazırlıkları ile ilgili
olarak yayımladığı geniş yorum-
da Tümen, Volgograd ve Cherni-
gov gibi kentlerde halkın yoğun
baskısı karşısında parti örgütleri-
ntn topluca istKa ettiklerini, ay-
rıca Merkez Komitesi'ne,oılkenin
her yanından protesto telgraflan
yağdığını anımsattı.
.Moskova, Leningrad ve Vol-
gograd'da halkın, partinin olay-
ların gensinde kalışını kitle gös-
terileriyle eleştirdiğini kaydeden
TASS, bütün bu sorunların nede-
ninin Batı Sibırya'dakı Barnaul
kenti parti komitesinin toplantı-
sında, belki de en özlü biçimde di-
le getirilmiş olduğunu vurguladı.
TRT(Baştarafı 1b. Sayfada)
"Gazeteciler tartaklandı" şeklin-
de veren TRT, kameramanlarının
maça alınmamasını ve tartaklan-
masını ayrıntılı şekilde duyurdu.
Spor Studyosu'nda flas haber ola-
rak verilen ve olayı kameraman-
larının ağzından duyuran TKTnin
bu "yanlılıgı" eleştirildi. TRT Ha-
ber Dairesi'nde bir yetkili. "Niçin
4 gazetecinjn yaralandığı olayının"
verilmediğinin sorulması üzerine.
"Biz gelen tepkileri ve olayı veri-
riz, gazetelerden tepkiler gelseydi.
o şekilde verebilirdik" dedi. Aynı
yetkili, "Gazetecilere saldınnın.
bir açıkoturum konusu olarak
tartısılabilecegini" söyledi. Haber
Dairesi Başkanı Baytur ise, "Biz
kendi kameramanlanmıan da sal-
dınya uğraraalanna karşın, sadece
lartaklandı şeklinde verdik" diye
konuştu. TRT yetkilileri, iki ola-
yın farklı olduğunu öne surerek,
"Boluspor-Beşiktaş maçında
TRT'nin doğnıdan haber alma
özgürlüğünün kısıtlandığını" sa-
vundular.
Vetkililer, gazetecilerin dövulme
olayı sırasında, TRT muhabirleri-
nin olay yerinde olmamasını da
gerekçe gösterdiler.
Muhalefet
(Baştarafı 1. Sayfada)
alan demecinde, SBKP'nin "Sta-
linisl sistemin en kötii yönii" olan
politika tekelini terk etmesi gerek-
tiğini belirtti.
Yeltsin, Gorbaçov'un durumu-
nun sarsıldığını ve en kötü döne-
mine girdiğini belirterek kendi so-
lundaki güçlerle ittifaka girmeme-
si durumunda günlerinin sayılı ol-
duğuna inandığını kaydetti.
Gorbaçov'un kendilerini aldat-
tığını soyleyen Yeltsin, Sovyet li-
derini hızla yaklaşmakta olduğu
uçurumdan ancak radikal bır de-
ğişikliğin kurtarabüeceğini savun-
du.
Yeltsin, "Yalnızca Kremlin'le
cumhuriyetler arasındaki ilişkiler-
deki köklu bir değişiklik ve yaşam
standartlarını yükseltmek için as-
keri ve uzay çalışmaları bütçele-
rindeki önemli bir kesinti bu ul-
keyi devrimden korur" ifadesini
kullandı.
Gorbaçov'un hiçbir zaman sağ-
da mı, yoksa solda mı olduğunu
söylemediğini kaydeden Yeltsin,
"Sovyetler'de, Gorbaçov'dan
tokdk" dedi. --r-,,ü-,,., , „ » - ,
GÖZLEM UĞUR MUMCU
(Baştarafı 1. Sayfada)
Düşünce Derneği"ri\n çalışmaları ile ilgılenmekteydi.
Son aylarda "türban" konusunda Danıştay'a açılan davanın
dilekçesinin hazırlanması ve yazımı ile uğraşmıştı.
Öldürülmesinden yarım saat önce çalıştığı konu Danıştay ve
ıdari yargılama yasalannda yapılması düşünülen değişiklikler-
le ilgili toplantıydı.
3 şubat günü yapılması tasarlanan toplantı için Prof. Aksoy,
başkanı bulunduğu "Türk Hukuk Kurumu" adına çağrı kartları
imzalamıştı.
Aksoy'un elinde sınırlı sayıda dava dosyası bulunmaktaydı.
Bunlardan biri Kemal Horzum - Emlak Bankası davasıydı. Ak-
soy, Emlak Bankası'nın avukatı olarak davaya gırmişti. Mahke-
me, geçen haftalarda Horzum ile iki banka yetkilisini 12'şer yıl
ağır hapse mahkûm etmişti.
Prof. Aksoy'un elindeki bir başka dava da "süper emekliler"
ile ilgiliydi. Aksoy, danışmanhğını yaptığı "İşçi Emeklileri Der-
neği"ne dava açmıştı. Davanın konusu da süper emeklilerden
alınan yargılama gıderlerinin davacılara gerı ödenmesiydi. Ak-
soy. emeklilerden toplanan ellişer bin liranın geri ödenmesini
sağlamak için dernek hesaplarına "tedbir" koydurmuş; daha
sonra da dava açmıştı.
Aksoy'un son günlerde girdiği bir başka dava da Çaybank
davasıydı. Bu dava pek önemli bir dava değifdi.
Prof. Aksoy'un son yıllarda yayımladığı incelemeleri neler-
di?
Aksoy'un, "Güvenlik soruşturması denilen hukuksal sapıklı-
ğın MİT raporlarmdakı korkunç yanlış ve yalanlar ışığında
değehendihlmesi" başlığını taşıyan incelemesi, Mülkiyeliler Bir-
liği Vakfı'nca yayımlanan "Bahri Savcı'ya Armağan" adlı kitap-
ta yayımlanmıştı.
Muammer Aksoy, bu belgesel incelemesinde şu sonuca var-
mıştı:
— Şu halde son bir kez daha vurgulayayım ki eğer Türkiye-
mızde hukuk devletının asgari ölçüde olsun gerçekleşmesini is-
tiyorsak, bu kişilerin kapalı kapılar ardında Türklehn yarısının ka-
derini çizecek birtakım jurnaller üretmelerini keslnkes önleyecek
önlemlen almalıyız. Resmi doktrinleri kapalılık ve gizlilik olan top-
lumlarda ve rejimlerde bıle açıklık, saydamlık siyasetinin çıkar
tek yol olduğunun anlaşıldığı ve resmen ilan edildiği bugünler-
de dahi gizli raporlar ve gizli güvenlik soruşturmaları ile kişilerin
kıyılması yöntemıni hâlâ yürürlükte tutan bır toplumda özgürtükçü,
çoğulcu demokrasinin ve hukuk devletinin, benimsenmış ger-
çek rejim olduğuna ne Türk halkını ne de hür dünyayı inandır-
mak olanaksızdır.
Aksoy, aynı incelemesinde "MİT müsteşarının bir sivil kişi
olması" gerektığinı,de vurgulamaktadır.
Aksoy'un en son kitabı cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgiliydi.
"Önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı Seçimi, Rejim Bunalımına ve
Kötü Sonuçlanna Doğru Pupa Yelken Gıdis" başlığı taşıyan ki-
tap. Özal'ın cumhurbaşkanı seçilmesinden önce yayımlanmıştı.
Prof. Aksoy, bu son kıtabında Özal'ın cumhurbaşkanı seçil-
mesinın yaratacağı sakıncaları tek tek sayıyor ve bu seçimin
rejim bunalımına yol açacağını yazıyordu.
Aksoy niçin öldürüldü? Bu davalar ve yayınları nedeniyle mi?
Bunlar henüz bilinmiyor.
Polis bütün bu olasılıkları tek tek araştırıyor.
Bu konuda akla gelen ve gelmeyen bütün olasılıklar ve iliş-
kiler soruşturulmafıdır.
Bu aşamada yapılması gereken "teori oluşturmak" değil ci-
nayet ile ilgili "suç kanıtlarmı" bulabilmektir.
Cinayeti işleyenler toplumun ılerici kesimlerini dinci kesim-
lerine; dinci kesimlerini ilerici kesimlerine; polisi gençlere, genç-
leri de polislere düşman etmeyi ve bu kesimler arasında kanlı
çatışmaları planlıyor olabilirler.
Geçmişte bunun örneklerini çok gördük. 1 Mayıs 1977 olayı-
nı unutmayalım.
Aksoy'un cenazesinde de atılacak yanlış bir adım, havaya
sıkılacak bir kurşun bile 1 Mayıs benzeri bir kanlı olaya da yol
açabilirdi. Yaşanan üzücü çatışmalara karşın olay yine de ucuz
atlatılmıştır.
Prof. Aksoy cinayeti birçok bakımdan ipekçi cinayetine ben-
y
ipekçi cinayeti, ardında kuşkulu soru işaretlerı bırakarak ka-
pandı. Aksoy cinayeti de böyle olursa Aksoy'un deyişi ile "bir
tejim bunakmına pupa yelken gidiliyor" demektir.
KRÎSTAL
ELMA'89îkinci Türkiye Reklam Ödülleri Yarısması
Reklamcılar Derneği'nin. ilkini
geçtiğimiz yıl düzenlediği "Türkiye
Reklam Ödülleri Yarışması"nın
şimdi de ikincisi gerçekleşiyor.
Kristal Elma '89 Ödülleri 3 Mart 1990
Cumartesi sahiplerini bulacak.
Yanşma, Basın ve Televizyon
dallannda. 15 ayrı kategoride yapıl-
maktadır. Görüleceği gibi. bu yıl
iki ürün kategorisi daha eklenmiş
ve tek reklam ürünlerinin yanı sıra,
"kampanya" olarak da katılma
olanağı sağlanmıştır.
Kategoriler:
• Gıda
• Bisküvi / Çikolata / Meşrubat
• Mali ve Sosyal Hizmetler
• Davanıkh Ev Araçları
• Elektronik ,/ Film / Fotoğraf
/ Müzik Araç ve Gereçleri
• Temizlik Ürünleri
• Kozmetik Kişisel Bakım
• Yapı ve Yapı Malzemesi
/ Dekorasyon
• Moda / Tekstil / Giyim
' Aksesuar
• Otomotiv
• Basın /' Yayın
• Büro Gereçleri / Kırtasiye
• Turizm ,- Taşımacılık / Seyahat
/ Eğlence
• Çeşitli (Diğerleri)
• Kampanya
1989 Türkiye Reklam Ödülleri
Yanşması Seçici Kurulu'nu. bu yıl,
isimleri yanda yer alan meslektaş-
larımız oluşturmaktadır:
Başkan: Ersin Salman
Üyeler : Yakup Baruh
.\ffan Başak
Nazar Büyüm
Değer Dilek
Ege Ernart
Doğan Gündüz
Paul McMillen
Erol Moran
Muammer Öztat
Sedat Scialom
Yanşma sonuçlan. bu yıl da
Hilton Convention Center'da,
3 Mart Cumartesi akşamı yapılacak
Kristal Elma Balosu'nda açıklanarak
ödüller sahiplerine verilecektir.
Katılan tüm reklam ajanslarına
\e yaratıcılarına başarılar dileriz.
REKLAMCILAR DERNEGI
Yan^maya son katılma tarihi 9 Şubat 1990 Cuma'dır Yarısmayla ilgili jynntılı bılgı \c balo davftıyelen. Reklamcılar Derneği Sfkretcrvusrndan (K>6C
X) 88) sağlanabilır