22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6ŞUBAT 1990**** HABERLERİN DEVAMI CUMHURÎYET/17 Gorbaçov'dan Tarihsel Açıklama... (Baştarafı 1. Sayfada) belirtmiştir. Sovyet liderinin bu sözlerinin gerçeği yan- sıttığı açıktır. Baltık'tan Kafkasya'ya dek bir- çok Sovyet cumhuriyetinde gerçek iktidar Komünist Parti'nin elinden çıkmış, "Halk Cepheleri"ne geçmiştir. Baltık Cumhuriyetlerinde SAJUDİS (Halk Cephesi) kitlelerin ezici desteğine sahiptir. Aynı olgu Moldavya için de geçerlidir. Erme- nistan'da gerçek güç, "Ermeni Ulusal Hare- keti"nded\r. Azerbaycan'da ise Sovyet birlikleri karşı- larında Halk Cephesi'nden başka muhatap bulamamışlardır. Sovyet Azerbaycanı'nda KP silinmiştir. Ayrıca Sovyetler'de Mihail Gorbaçov'un iktidar koltuğuna oturduğu 1985'ten beri, yü- zü çoğulculuğa dönük bir süreç işlemekte- dir. Açıklık (glasnost) diye tanımlanan bu li- beralleşme sürecinde, KP'nin iktidar tekeli- ne karşıt akımlar gitgide güçlenmiştir. "Sos- yalist çoğulculuk" adı altında Sovyet lideri- nin bu gelişmeleri özendirdiğı de söylenebi- lir. Son beş yıldır resmi olmayan birçok der- nek, kulüp ve cephe, ülke çapında toprak- tan mantar biter gibi kurulmuştur. Liberalleşme sürecinde KGB ve polisın açıkça eleştirilmesine ses çıkarılmamış; yüz- lerce siyasal mahkûm serbest bırakılmış; din özgürlüğüne ilişkin kısıtlamalar kaldırılmış- tır. Ceza Yasası kısmen depolitize edilmiş- tir. Bu arada Sovyetler'de geçen yıl mayıs ayında, 1917'den bu yana ilk birden çok adaylı ulusal seçimler yapılmış ve 2250 üyeli Halk Temsilcilerı Kongresi oluşturulmuştur. Bu gelişmelerin tümü, ülkede siyasal ço- ğulculuğa giden kapıyı daha da açmışttr Sovyet Komünist Partisi'nin iktidar tekeli- ni fiilen zayıflatan bır başka olgu da bizzat partinin kendi içinde meydana gelmıştir. Gorbaçov'unperestroyka ve glasnost politi- kaları "parti içinde partiler"\n oluşumunu hız- iandırmıştır. Sovyet liderinin reformlarına tü- müyle karşı olanlar, destekleyenler ya da kendisini yavaş bulanlar KP'nin değişik ka- natlarında yer almışlardır. Özellikle muhafazakâr kanat, Gorbaçov'- un bazı reformlarına inatla direnmiş ve en- gellemeyı de başarmıştır. Alınan yarım ön- lemler sonucu ekonomi büsbütün çıkmaza girmiş, kitlelerin huzursuzluğu artmıştır. Gorbaçov gerçi profesyonel bir parlamen- to oluşturarak Komünist Partiye karşı den- ge kurmaya çalışmıştır; ancak bu parlamen- tonun yetkileri henüz Komünist Parti'ninki- ne göre çok sınırlıdır. Öyle anlaşılıyor kı Gorbaçov, bır yerde si- yasal çoğulculuğa kapıyı açarak, kendi ma- nevra alanını genişletmeyi amaçlamaktadır. Sovyet liderinin bu tarihsel karara yönel- mesine yol açan bir başka temel olgu da ekonomik niteliktedir. Yeniden yapılanma ile özellikle ekonomide çoğulculuğu, liberalleş- tirmeyi hızlandırmış olan Gorbaçov'un, ben- zer bir tercihı siyasal alanda yapıp yapma- yacağı uzun zamandır merakla bekleniyor- du. Sovyet liderinin bu tercıhini biraz gönül- süzce yaptığı da öne sürülebilir. Geçen haf- ta cuma günü kömür işçileriyle söyleşısinde Gorbaçov, KP'nin artık iktidar tekeline sahıp olamayacağını söylerken, çok partinin de "her derde deva olamayacağı"n\ belirtmek zorunluluğunu duymuştu. Perestroyka ve glasnost ile "Stalinizm"e en büyük darbeyi indiren Sovyet lideri, bu tarihsel kararıyla sıranın "Len/n/zm"e geldı- ğini belli etmiyor mu? Komünist Partisi. ikti- dar tekeline de veda ederse, "Leninizm"der\ geriye ne kalmış olabilır ki? Gorbi'den tarihi adım Avrupa kararlı: 93'ten önce gelme (Baftanı/ı 1. Sayfada) Turkiye lehine değişiklik istemi yankı uyandırmazken, Komisyon raporunun ikinci bölümünü teş- kil eden "iyileştirme paketi" ko- nusunda Yunanistan aleyhte tavır takındı. Ancak diğer 11 ülkenin eğilimi, önerilerin geliştirilmesi için Komisyon'a yetki verilmesi yönünde olduğundan bu yola gi- dildi. Atina'run söz konusu pake- tin yurürlüğe konması için dahi çeşitli kpşullar koyduğu Konsey sözcüsü tarafından açiklandı. Bu koşulları, Kıbns meselesi, Türki- ye'de insan haklan ihlalleri ve Türk-Yunan ilişkilerinde ulusla- rarası hukuk kurallanna uyulması şeklinde ifade edebiliriz. Konsey'in, 1990 yılının ilk ola- ğan toplantısı olan dünkü oturu- munda, Komisyon'un mütalaa belgesi 20 dakika kadar görüşül- dü. Tartışmanın "çekişmesiz" ol- duğu ifade edildi. Tam üyelik mü- zakerelerinin "eo erken" 1993'ten önce başlatılrnaması ve Türkiye'- nin üyelik "ehliyeti"nin teslim edilmât-konularını tçeren herhangi bir görüş ayrılığına ne- den olraadı. Bu bölüm gerçekte Konsey'in, Türkiye'nin tam üye- lik başvurusuna verdiği "kesin yanıt" niteliği taşıyor. Dönem başkanı Irlanda'nın resmi bir yazıyla AT'nin, yarutı- nı Türkiye'ye bildirmesi bekleni- yor. Ban çevrelerin iddia ettiğinin aksine Türkiye'nin tam üyeliğe "ehO" bir ülke olduğu noktası herhangi bir itiraza konu olmadı. Ancak yanıt gene de Ankara açı- sından "basansızlık" olarak ni- telenebilir. Bakanlar arasındaki asıl tartışma, 1964 ortaklık anlaş- ması çerçevesinde ikili ilişkilerin iyileştirilmesi hakkındaki Komis- yon önerileri üzerinde cereyan et- ti. Bu öneriler, Türkiye ile güm- rük birliğinin 1995'e kadar ger- çekleşmesi, askıda olan mali pro- tokolün yürürlüğe konması, ma- li ve siyasi konularda daha yakın işbirliğine gidilmesi ve özgun ko- nularda "Ad hoc" komisyonlar kurulması teknik ve bilimsel işbir- liği gibi noktaları içeriyor. Kon- sey, önerilerin* somutluk kazan- (Baştaraft 1. Sayfada) bürokratik" sistemden artık par- tinin arındınlması gerektiğini kaydetti. Sovyet lideri, bu çerçevede, SBKP'nin kurulabilecek yeni par- tilerle de mücadele etmek zorun- da kalabileceğine dikkat çekti. Mihail Gorbaçov, SBKP'nin "iktidar partisi" olma konumu- nu korumaya kararlı olduğunu vurgulamakla birlikte, bu rolünü kesinlikle "demokralik süreç içinde" ve "siyasi ve yasal avan- tajlanndan vazgeçerek" ve diğer- leri ile rekabet ederek surdürme- yi amaçladığını belirtti. Sovyet lideri, ülkenin ve parti- nin siyasi yapısında gerçekleştiri- lecek reformların ele alınacağı SBKP 28'inci Kongresi'nin da ya haziran ayi sonunda ya da tem- muz ayı başında yapılmasını öner- di. Kongrenin 1991'de toplanması öngörüluyordu. Ancak Gorba- çov, toplantı tarihini bu yıl son- bahara almıştı. Sovyet lideri dün- ku konuşması ile kongrenin top- lantı tarihini tekrar öne aJmış oldu. Konuşmasında partinin orgut- sel yapısındaki değişiklik önerile- rini de açıklayan Gorbaçov, Mer- kez Komitesi'nin halen 500 dola- yında olan üye sayısının 200'e in- dirilmesi ve parti genel sekreter- liği görevinin kaldırılarak, yerine "Parti Başkanlığı" ile iki yardım- cısının konmasından yana oldu- ğunu belirtti. Sovyet liderinin önerdiği yeni parti yapısının, SSCB'yi oluştu- ran cumhuriyetlerdeki parti or- gütlerinin daha fazla özerlik is- temlerinin karşılanmasını amaçla- dığı belirtiliyor. dırması için topluluğun yürütme organı olan Komisyon'a talimat verdi ve bu önerileri "kaydetti." Genel eğilim, Komisyon'un bu görevi "en kısa süre" içinde ye- rine getirmesi şeklinde. Bakanla- rm bu yöndeki tsteğine Komisyon Akdeniz Havzası Sorumlusu Abd Matutes de iştirak ettiğini toplan- tıda vurguladı. İspanyol komiser Matutes'in mart ayında Türkiye'- yi ziyaret etmesi bekleniyor. An- cak bu çalışmalann Irlanda'nın dönem baskanlığının sonu olan Haziran 1990'dan önce sona erip ermeyeceği belli degil. önerilerin somutluk kazanması için Komisyon Ankara ile de te- masa geçecek. özellikle öneriler arasında en elle tutulanlardan bi- rini oluşturan gümrük birliği ko- nusunda Türk hükümeti kesin tavrını açıklamış değil. öte yan- dan Komisyon'a bu konularda yetki verilmekle beraber Yunanis- tan, bu kurulun 18 aralık tarihi- ni taşıyan söz konusu mütalaa belgesinde yer alan Kıbns, İnsan Haklan ve Türk - Yunan ilişkik- ri konulanna ileri bir tarihte iti- raz etmek üzere bir anlamda "randevu" aldı. Şöyle ki, ilişkileri "iyilestirme paketi", komisyonda son şekiini alıp Bakanlar Konseyi'nde göriış- meye açıldığında Atina, elindeki yetkiJer çerçevesinde engelleme yapabilecek. Yunanh Dışişleri Ba- kan Yardımcısı Pottakis, Turki- ye'de insan haklan ihlallerini bir kez daha vurguladj. Yunan dele- gasyonu sözcüsü, Atina'nın bun- dan önceki toplantılara oranla in- san haklan ihlalleri konusunda kendini "daha az yalruz" hisset- tiğini belirtti. Nitekim Fransa, Hollanda, Danimarka ve Lük- semburg Dışişleri bakanlanrun da konuya değiııdikleri öğrenildi. Türkiye'nin siyasal dunımuna, bölgedeki istikrarsızlık tehlikesiy- le ilişkili olarak da ayrıca değinıl- di. Yunanlı bakan da dahil olmak üzere tüm bakanlar bu belirsiz uluslararası ve bölgesel koşullar- da Türkiye'de siyasal istikrarın korunması gerekliliğine isaret ettilet AA"nın haberine gore Gorba- çov, Komünist Parti'nin gerçek- ten kitlelere mal olabilmesi için "Demokratik Merkezcilik" ilke- si uzerinde de yeniden düşünme- si gerektiğini bildirdi. Sovyet lide- ri bu işlem sırasında ağırlığın, de- mokratikleşmeye ve partinin ger- çek bir kitle partisi olmasını sağ- layacak düzenlemelere verilmesi gerektiğini vurguladı. Perestroyka Gorbaçov konuşmasında, pe- restroyka surecinin yarattığı sar- sıntıların 1989 yılında doruğa ula- şacağımn ve bundan sonra çözüm yolunda ilerleme sağlanacağının tahmin edilmiş olmasına karşılık, ulkede olumsuz sureçlerin hâlâ iş- lemeye devam ettiğini ve özlenen ilerlemelerin sağlanamadığını be- lirtti. Perestroyka sürecinde ortaya çıkan sorunların, kitleleri karam- sarlığa itmek isteyen güçlere mal- zeme verdiğine dikkati çeken Gor- baçov, bir yandan kendisinin sos- yalizmin temellerine dinamit koy- makla suçlanmasına karşılık öte yandan da, sosyalizmin artık top- İuma verecek bir şeyi kalmadığı- nı savunanlann eleştirilerine kar- şılık vermeye çalıştıklarını belirt- ti. Mihail Gorbaçov, paninin ken- di girişimiyle başlattığı yeniden yapılanma sürecini sonucuna ulaştıracak güce sahip olduğunu vurgulayarak, ancak bunun için partinin kendini yenilemesinin de zorunlu olduğunu bildirdi. BBC'nin yorumu BBC, Gorbaçov'un dünkü ko- nuşmasıyla Sovyetler Birliği'nde çoğulcu sisteme giden yolu açtığı- nı bildirdi. BBC'nin yorumcusu "Gorbaçov'un önerilerinin man- tıksal sonucu Sovyetler Birliği'nde çok partili sistemin kurulmasıdır" dedi. Bilindiği gibi Baltık cumhuri- yetlerinde komünist partilerin "öncii rolü" pratikte zaten kalk- mış durumda. Bu cumhuriyetler- de ilkbaharda yapılacak yerel se- çimler için bir dizi parti birbirleri ile rekabet ediyor. Doğu Avrupa ülkelerinde de Komünist Parti'nin öncü rolu kaldırılmış durumda. TASS'ın çıkışı Merkez Komitesi'nin toplantı- sı devam ederken, resmi haber ajansı TASS, "Perestroykayı frenlemeye çaiışanların, Polilbü- ro dahil, her düze>de leshir edilmesi" çağrısında bulundu. AA'nın Moskova kaynaklı ha- berine göre TASS, dün sabah bas- layan iki günlük Merkez Komitesi toplantısının hazırlıkları ile ilgili olarak yayımladığı geniş yorum- da Tümen, Volgograd ve Cherni- gov gibi kentlerde halkın yoğun baskısı karşısında parti örgütleri- ntn topluca istKa ettiklerini, ay- rıca Merkez Komitesi'ne,oılkenin her yanından protesto telgraflan yağdığını anımsattı. .Moskova, Leningrad ve Vol- gograd'da halkın, partinin olay- ların gensinde kalışını kitle gös- terileriyle eleştirdiğini kaydeden TASS, bütün bu sorunların nede- ninin Batı Sibırya'dakı Barnaul kenti parti komitesinin toplantı- sında, belki de en özlü biçimde di- le getirilmiş olduğunu vurguladı. TRT(Baştarafı 1b. Sayfada) "Gazeteciler tartaklandı" şeklin- de veren TRT, kameramanlarının maça alınmamasını ve tartaklan- masını ayrıntılı şekilde duyurdu. Spor Studyosu'nda flas haber ola- rak verilen ve olayı kameraman- larının ağzından duyuran TKTnin bu "yanlılıgı" eleştirildi. TRT Ha- ber Dairesi'nde bir yetkili. "Niçin 4 gazetecinjn yaralandığı olayının" verilmediğinin sorulması üzerine. "Biz gelen tepkileri ve olayı veri- riz, gazetelerden tepkiler gelseydi. o şekilde verebilirdik" dedi. Aynı yetkili, "Gazetecilere saldınnın. bir açıkoturum konusu olarak tartısılabilecegini" söyledi. Haber Dairesi Başkanı Baytur ise, "Biz kendi kameramanlanmıan da sal- dınya uğraraalanna karşın, sadece lartaklandı şeklinde verdik" diye konuştu. TRT yetkilileri, iki ola- yın farklı olduğunu öne surerek, "Boluspor-Beşiktaş maçında TRT'nin doğnıdan haber alma özgürlüğünün kısıtlandığını" sa- vundular. Vetkililer, gazetecilerin dövulme olayı sırasında, TRT muhabirleri- nin olay yerinde olmamasını da gerekçe gösterdiler. Muhalefet (Baştarafı 1. Sayfada) alan demecinde, SBKP'nin "Sta- linisl sistemin en kötii yönii" olan politika tekelini terk etmesi gerek- tiğini belirtti. Yeltsin, Gorbaçov'un durumu- nun sarsıldığını ve en kötü döne- mine girdiğini belirterek kendi so- lundaki güçlerle ittifaka girmeme- si durumunda günlerinin sayılı ol- duğuna inandığını kaydetti. Gorbaçov'un kendilerini aldat- tığını soyleyen Yeltsin, Sovyet li- derini hızla yaklaşmakta olduğu uçurumdan ancak radikal bır de- ğişikliğin kurtarabüeceğini savun- du. Yeltsin, "Yalnızca Kremlin'le cumhuriyetler arasındaki ilişkiler- deki köklu bir değişiklik ve yaşam standartlarını yükseltmek için as- keri ve uzay çalışmaları bütçele- rindeki önemli bir kesinti bu ul- keyi devrimden korur" ifadesini kullandı. Gorbaçov'un hiçbir zaman sağ- da mı, yoksa solda mı olduğunu söylemediğini kaydeden Yeltsin, "Sovyetler'de, Gorbaçov'dan tokdk" dedi. --r-,,ü-,,., , „ » - , GÖZLEM UĞUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) Düşünce Derneği"ri\n çalışmaları ile ilgılenmekteydi. Son aylarda "türban" konusunda Danıştay'a açılan davanın dilekçesinin hazırlanması ve yazımı ile uğraşmıştı. Öldürülmesinden yarım saat önce çalıştığı konu Danıştay ve ıdari yargılama yasalannda yapılması düşünülen değişiklikler- le ilgili toplantıydı. 3 şubat günü yapılması tasarlanan toplantı için Prof. Aksoy, başkanı bulunduğu "Türk Hukuk Kurumu" adına çağrı kartları imzalamıştı. Aksoy'un elinde sınırlı sayıda dava dosyası bulunmaktaydı. Bunlardan biri Kemal Horzum - Emlak Bankası davasıydı. Ak- soy, Emlak Bankası'nın avukatı olarak davaya gırmişti. Mahke- me, geçen haftalarda Horzum ile iki banka yetkilisini 12'şer yıl ağır hapse mahkûm etmişti. Prof. Aksoy'un elindeki bir başka dava da "süper emekliler" ile ilgiliydi. Aksoy, danışmanhğını yaptığı "İşçi Emeklileri Der- neği"ne dava açmıştı. Davanın konusu da süper emeklilerden alınan yargılama gıderlerinin davacılara gerı ödenmesiydi. Ak- soy. emeklilerden toplanan ellişer bin liranın geri ödenmesini sağlamak için dernek hesaplarına "tedbir" koydurmuş; daha sonra da dava açmıştı. Aksoy'un son günlerde girdiği bir başka dava da Çaybank davasıydı. Bu dava pek önemli bir dava değifdi. Prof. Aksoy'un son yıllarda yayımladığı incelemeleri neler- di? Aksoy'un, "Güvenlik soruşturması denilen hukuksal sapıklı- ğın MİT raporlarmdakı korkunç yanlış ve yalanlar ışığında değehendihlmesi" başlığını taşıyan incelemesi, Mülkiyeliler Bir- liği Vakfı'nca yayımlanan "Bahri Savcı'ya Armağan" adlı kitap- ta yayımlanmıştı. Muammer Aksoy, bu belgesel incelemesinde şu sonuca var- mıştı: — Şu halde son bir kez daha vurgulayayım ki eğer Türkiye- mızde hukuk devletının asgari ölçüde olsun gerçekleşmesini is- tiyorsak, bu kişilerin kapalı kapılar ardında Türklehn yarısının ka- derini çizecek birtakım jurnaller üretmelerini keslnkes önleyecek önlemlen almalıyız. Resmi doktrinleri kapalılık ve gizlilik olan top- lumlarda ve rejimlerde bıle açıklık, saydamlık siyasetinin çıkar tek yol olduğunun anlaşıldığı ve resmen ilan edildiği bugünler- de dahi gizli raporlar ve gizli güvenlik soruşturmaları ile kişilerin kıyılması yöntemıni hâlâ yürürlükte tutan bır toplumda özgürtükçü, çoğulcu demokrasinin ve hukuk devletinin, benimsenmış ger- çek rejim olduğuna ne Türk halkını ne de hür dünyayı inandır- mak olanaksızdır. Aksoy, aynı incelemesinde "MİT müsteşarının bir sivil kişi olması" gerektığinı,de vurgulamaktadır. Aksoy'un en son kitabı cumhurbaşkanlığı seçimi ile ilgiliydi. "Önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı Seçimi, Rejim Bunalımına ve Kötü Sonuçlanna Doğru Pupa Yelken Gıdis" başlığı taşıyan ki- tap. Özal'ın cumhurbaşkanı seçilmesinden önce yayımlanmıştı. Prof. Aksoy, bu son kıtabında Özal'ın cumhurbaşkanı seçil- mesinın yaratacağı sakıncaları tek tek sayıyor ve bu seçimin rejim bunalımına yol açacağını yazıyordu. Aksoy niçin öldürüldü? Bu davalar ve yayınları nedeniyle mi? Bunlar henüz bilinmiyor. Polis bütün bu olasılıkları tek tek araştırıyor. Bu konuda akla gelen ve gelmeyen bütün olasılıklar ve iliş- kiler soruşturulmafıdır. Bu aşamada yapılması gereken "teori oluşturmak" değil ci- nayet ile ilgili "suç kanıtlarmı" bulabilmektir. Cinayeti işleyenler toplumun ılerici kesimlerini dinci kesim- lerine; dinci kesimlerini ilerici kesimlerine; polisi gençlere, genç- leri de polislere düşman etmeyi ve bu kesimler arasında kanlı çatışmaları planlıyor olabilirler. Geçmişte bunun örneklerini çok gördük. 1 Mayıs 1977 olayı- nı unutmayalım. Aksoy'un cenazesinde de atılacak yanlış bir adım, havaya sıkılacak bir kurşun bile 1 Mayıs benzeri bir kanlı olaya da yol açabilirdi. Yaşanan üzücü çatışmalara karşın olay yine de ucuz atlatılmıştır. Prof. Aksoy cinayeti birçok bakımdan ipekçi cinayetine ben- y ipekçi cinayeti, ardında kuşkulu soru işaretlerı bırakarak ka- pandı. Aksoy cinayeti de böyle olursa Aksoy'un deyişi ile "bir tejim bunakmına pupa yelken gidiliyor" demektir. KRÎSTAL ELMA'89îkinci Türkiye Reklam Ödülleri Yarısması Reklamcılar Derneği'nin. ilkini geçtiğimiz yıl düzenlediği "Türkiye Reklam Ödülleri Yarışması"nın şimdi de ikincisi gerçekleşiyor. Kristal Elma '89 Ödülleri 3 Mart 1990 Cumartesi sahiplerini bulacak. Yanşma, Basın ve Televizyon dallannda. 15 ayrı kategoride yapıl- maktadır. Görüleceği gibi. bu yıl iki ürün kategorisi daha eklenmiş ve tek reklam ürünlerinin yanı sıra, "kampanya" olarak da katılma olanağı sağlanmıştır. Kategoriler: • Gıda • Bisküvi / Çikolata / Meşrubat • Mali ve Sosyal Hizmetler • Davanıkh Ev Araçları • Elektronik ,/ Film / Fotoğraf / Müzik Araç ve Gereçleri • Temizlik Ürünleri • Kozmetik Kişisel Bakım • Yapı ve Yapı Malzemesi / Dekorasyon • Moda / Tekstil / Giyim ' Aksesuar • Otomotiv • Basın /' Yayın • Büro Gereçleri / Kırtasiye • Turizm ,- Taşımacılık / Seyahat / Eğlence • Çeşitli (Diğerleri) • Kampanya 1989 Türkiye Reklam Ödülleri Yanşması Seçici Kurulu'nu. bu yıl, isimleri yanda yer alan meslektaş- larımız oluşturmaktadır: Başkan: Ersin Salman Üyeler : Yakup Baruh .\ffan Başak Nazar Büyüm Değer Dilek Ege Ernart Doğan Gündüz Paul McMillen Erol Moran Muammer Öztat Sedat Scialom Yanşma sonuçlan. bu yıl da Hilton Convention Center'da, 3 Mart Cumartesi akşamı yapılacak Kristal Elma Balosu'nda açıklanarak ödüller sahiplerine verilecektir. Katılan tüm reklam ajanslarına \e yaratıcılarına başarılar dileriz. REKLAMCILAR DERNEGI Yan^maya son katılma tarihi 9 Şubat 1990 Cuma'dır Yarısmayla ilgili jynntılı bılgı \c balo davftıyelen. Reklamcılar Derneği Sfkretcrvusrndan (K>6C X) 88) sağlanabilır
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle