Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/16 DIS HABERLER 12ŞUBAT1990
ALMANYA'NIN BİRLEŞMESİ
Düğümü dört müttefikçözecek
KOHL — Birleşmek için sabırsız
Bonn, Gorbaçov'un açıklamasını aşırı iyimserlikle .
yorumladı. Oysa Gorbaçov birleşmeye "yeşil ışık"
yâkarken Şovyet lideri "istediğiniz ittifaka dahil
olabilirsiniz" gibi bir şey de söylemedi.
İki Almanya'nın birleşmesinin önündeki en büyük engel
ittifaklar sorunu. "Almanya sorunun"da düğümü dört
müttefik ABD, SSCB, İngiltere ve Fransa'nın çözeceği
anlaşılıyor.
DİLEK ZAPTÇIOĞLU
BONN — Sovyetler Birliği Devlet Baş-
kanı Mihail Gorbaçov'un Alman birliğine
yaktığı yeşil ışık, ülkede büyük bir rahatla-
raaya yol açtı. Federal Almanya'da 2 Ara-
lık 1990'da yapılması planlanan genel se-
çimlerin ertelenmesi duşunülüyor. Uzman-
lar, Almanya'nın önurnüzdeki yıl içinde res-
men birleşeceğini tahmin ediyor.
Almanya'nın birleşmesinin önündeki en
büyük engel, askeri ittifaklar sorunu. Gor-
baçov'un, Almanlann birleşmesine karşı ol-
raadığını vurgulayan sözleri, Federal Al-
manya'da gerektiğinden büyük bir coşkuy-
la kutlandı. "Brejnrv döneminde böyle bir
ifadenin Kremlin'den çıkmayacağına" dik-
kat çeken Almanlar, Gorbaçov âdeta "Bir-
leşmeye hiç kanşmayacagız" derniş gibi se-
vindiler.
Oysa Gorbaçov'un sözleri bu kadar ge-
niş yürekle yorumlanacak gibi değil. Mihail
Gorbaçov, Kohl'e, "Sovyetler Birligi'nin Al-
manya'nın birleşmesine karşı olmadıgını,
birleşraenin zaman ve yolıınu Almanlann
tayin edecegini" söyledi. Ancak F. Alman
Dışişleri Bakanı Hans Dietrich Genscher-
in gerek uçakta gazetecilere, gerekse dön-
dükten sonra kamuoyuna açıkladığı gibi
Moskova'dan "İstediğiniz ittifaka dahil
olabilirsiniz" gibi bir fetva da çıkmadı.
Tersine, Sovyetler Birliği, Almanya'nın ge-
leceği uzerinde hâlâ söz sahibi. SSCB'nin
yanı sıra Amerika Birleşik Devletleri, İngil-
tere ve Fransa, dört müttefikler olarak Al-
manya'nın geleceğıni tayin etme hakkına sa-
hip. Müttefiklerle Almanya arasında İkin-
ci Dünya Savaşı'ndan sonra ımzalanmayan
"Banş Anlaşmasî"nın da birleşme halinde
imzalanması gerekiyor. Almanya bölündü-
ğü için imzalanması ertelenen anlaşmada yi-
ne dört müttefiklerin imzası olacak.
Birleşme süreci
Genscher'in Moskova dönüşü açıklama-
sına göre Almanya'nın birleşme süreci şöy-
le gelişecek:
• Birincisi: Demokratik Almanya'ya eko-
nomisini düze çıkartması için Batı'dan yo-
ğun yardım yapılması gerekiyor. D. Alman-
lann şu anda 30 milyar DM tutarında bir
dış borçlanmasına karşıhk devlet kasasın-
da 10 milyar DM yatıyor. D. Alman Eko-
nomi Bakanı ChrisU Luft, geçen hafta Ba-
tı'yı acil yardıma çağırmış ve "10-12 milyar
DM tutannda bir yardımın ekonomiyi dü-
zeltmeye şimdilik yetecegini" söylemişti. De-
mokratik Almanya, Sovyetler Birligi'nin
COMECON içindeki en önemli ticaret or-
tağı. Sovyetler, özellikle elektronik vegemi
yapımı alanlannda Doğu Almanlann tek-
nolojisine ve know-how'una bağımlılar. Bu
yüzden iflas bayrağı çeken bir Demokratik
Almanya, SSCB açısından büyük bir kayıp
olur.
• tkincisi: Bonn, kendi kasasından ve AT
bütçesinden Demokratik Almanya'ya yar-
dım yaptıktan sonra, iki Almanya'nın eko-
nomik ve parasal birliğini yüriirlüğe koya-
cak.
DM'nin Doğu'nun para birimi haline
getirilmesi, joinl-venture denen şirket ortak-
lıklannın kunılması, Batı sermayesinin Do-
ğu'da vatınm yapması gibi gelişmeler yasay-
la belirlenecek. Tabii "ekonomik bütün-
leşme" Doğu'da serbest pazar ekonomisi-
nin yürürlüğe girmesiyle gerçekleşecek. D.
Almanya "kapitalistleşecek."
• Üçüncüsü: Ekonominin yanı sıra ortak
siyasi yapüanmalar oluşturulacak. Batı'daki
bütün siyasi partilerin şimdiye kadar Do-
ğu'da kendi "kardeş partilerini" kurduğu ve
bunlarla beraber çalıştığı düşünulürse, si-
yasi butunleşme de çok hızlı gelişecek. 18
martta D. Almanya'da yapılacak genel se-
çimler, Bonn'un muhatabı olacak yeni hü-
kümeti ortaya çıkaracak.
• Dördüneüsü: Butün bu "fıili bütün-
leşme" adımları atılırken dört müttefik, iki
Almanya'nın hükümetleriyle bir araya ge-
lecekler ve bir "banş anlaşması" imzalaya-
rak Almanya'nın birleşmesini resmen onay-
layacaklar. Almanya'nın NATO'dan çıkıp
çıkmayacağı, hangi paktın içinde nasıl yer
alacağı bu görüşmelerde kararlaştınlacak.
Dört müttefıkin Almanlarla varacağı mu-
tabakat sonucunda vanlan karar, yıl sonun-
da Viyana'da toplanacak olan "Avrupa Gü-
venlik ve tşbirliği Konferansı"nda görüşü-
lecek. 35 ülkenin katıldığı bu AGİK zirve-
si, Almanya'nın kaderi ûzerindeki son rö-
tuşlan yaptıktan sonra Almanlar tekrar bir-
leşmiş olacaklar.
Tahmin edileceği gibi bu dördüncü nok-
ta, birleşmenin en nazik yanını oluşturuyor.
SSCB, Almanya'mn NATO'dan cıkmasını
ve "tarafsızlık" ("nötralite") kapsamına gir-
mesini istiyor. ABD, Almanya'nın NATÖ1
dan çılcmasına karşı. Burada Dışişleri Ba-
kanı Hans-Dietrich Genscher'in oluşturdu-
ğu plan devreye girebilir. "Gcnscher PlanT,
Almanya'nın NATO'dan çıkmamasmı, ama
NATO'nun şimdiki D. Almanya toprakla-
nna yayılmamasım, yani Doğu'ya asker ve-
ya üs yerleştirmemesini öngörüyor. Bu,
Kremlin tarafmdan da "çokflgmçbir öBeri"
olarak nitelendi. Uzmanlar, SSCB'nin, NA-
TO'ya karşı sorumlu bir Almanya'yı, yan-
sız statüde bir Almanya'ya aslında tercih
edeceğini belirtiyor. Çünkü o zaman 77 mil-
yonluk nüfuslu, dünyanın en zengin ülke-
lerinden birini denetlemek çok daha kolay
olacak.
MOSKOVA ROMANYA
MerkezKomitesi'nde
D. Avrupa kaygısı
SSCB'de Merkez Komitesi'nin geçen haftaki tarihi
toplantısında, D. Avrupa'da komünist yönetimlerin
çökmesi ve Almanya sorunu, ateşli tartışmalara yol açtı.
Dış Haberier Servisi — SSCB Komünist
Partisi Merkez Komitesi'nin geçen hafta ya-
pılan ve parti tekelirrin sona erdirilmesinin
kararlaştınldığ] tarihi toplantısında, ilginç
konuşmalar yapıldı. The New York Times
gazetesi bu konuşmalann bir bölümünü ya-
yımladı.
Yapılan konuşmalar şöyle:
Merkez Komitesi toplantısında KP lider-
leri partinin geleceği ve bundan sonraki çiz-
gisi konusunda düşünmeye başladıklannda
Doğu Avrupa'daki gelişmeler, alınması ge-
rekli bir ders olarak karşılanna dikildi. Do-
ğu Avrupa'nın ve özellikle de Almanya'nın
alacağı yeni şekil, Sovyetler Birligi'nin gü-
HELSİNKİKOMÎTESÎ
Sofya, Ankara
ile göç için
anlaşmalı
NEW YORK (AA) - Insan haklan ve
uygulamaları gözlemekle görevli "Helsin-
ki VVatch" örgütü, "Bulgar hüknmetinin
Türkiye ile geniş kapsamlı göç anlaşroası-
nı müzakereye başiamasını" ve "Amerikan
bükümetinin de göçün yarattığı olağanüs-
tii maddi yük altına giren Türkiye'ye insa-
•i yardımı arttırmasını" istedi.
"Helsinki VVatch'un söz konusu çağrısı,
Bulgaristan'dan zorla göç ettirilen Türkler
ile ilgili olarak yayımladığı 66 sayfalık "Et-
nik kimligi yok etme'' başlıklı raporunda yer
aldı.
Bulgar hüküınetinin 1984'de başlayan
Türkleri eritme politikasının gelişmelerine
raporunda yer veren Helsinki VVatch'un
temsilcisi Amerikalı avukat Ted Zang Jr.,
mayıs ayındaki gösterilerde, kendi inceleme-
lerine göre 11 Türkün öldürüldüğünü, baş- •
ka kaynaklara göre bu rakamın 60'a kadar
çıktığmı bildırdi.
Mayıs-haziran aylarında yoğunlaşan gö-
çün, 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana Avru-
pa'da görülmüş en büyük zorunlu göç ol-
duğunun belirtildiği raporda ayrıca şu öne-
rilere yer veriliyor:
1. Bulgaristan, Türk etnik yapısını baskı
ile yok etme politikasmdan uzaklaşıp Türk-
lere adlannı, dinlerini tanımalı ve gelenek-
leri çerçevesinde azınlık haklanm serbest-
çe kullanmalarına imkân vermelidir.
2. Tüm insan haklan savunucuları, işçi
liderleri, ifade özgürlüğü mücadelesi verip
de hapsedilenler derhal serbest bırakıl-
malıdır.
venliğini tehdit eder nitelikteydi; hatta Sov-
yetler Birligi'nin bu köklü değişimlerden
doğrudan doğruya etkilenebileceği yoluıı-
da endişeler de vardı.
Komünist Parti ideoloğu Vadim A. Med-
vedev, Sovyet halkının hoşnutsuzluğunu gi-
dermek yönünde ciddi adımlar atılmadığı,
halkın huzursuzluğunu kanalize edecek de-
mokratik yollann açılmasına devam edilme-
diği takdirde, Sovyetler Birliği'nde de Do-
ğu Avrupa'dakine benzer gelişmelerin mey-
dana geleceğini söyledi. "Sovyetkr BirligH
nde çarpıkJık ve ekonomik durgunlugun hü-
kiim sürdügü yıllar boyunca, halkta öyle-
sine büyuk ve patlamaya hazır bir potansi-
yel oluşmuştu ki degişimlerde meydana ge-
lebilecek berbangi bir gecikme, büyük bir
patlamaya dönüsebilirdi" diyor ve ekliyor-
du: "Doğu Avrupa'da olanlar. buna iyi bir
öraek." Medvedev, Sovyetler Birliği'nde kar-
gaşayı önlemenın tek yolunun, yönetimi teh-
dit etmeye başlayan patlama tehlikesini
kontrol altına alarak, kitlesel bir harekete
dönüştürmek olduğunu savundu.
Dışişleri Bakanı Eduard A. Şevardnadze
ise komunizmin Doğu Avrupa'da çökmesin-
den Gorbaçov'un sorumlu tutulamayaca-
ğında ısrar ediyordu:
"Avrupa'da siyasal yapının degişmesinde,
perestroyka suçlanmamalı. Dogu Avrupa-
daki siyasal jspı ve denge, bunca yddır ya-
pılan baskılara artık boyun egmek isteme-
yen halklann iradesiyte degtşti." Şevardnad-
ze, Sovyet yönetımınin, Doğu Avrupa'daki
değişimleri önceden sezerek, müdahalede
bulunmama kararı aldığını söyledi.
"Çünkü" dedi. "Politikaianmm degJştir-
mek, Dogu Avrupa haiklannı degiştiraıek-
ten çok daha kolaydı."
Politbüro'nun ortodoks kanadının tem-
silcisi tgor Ligaçev, iki Almanya'mn birleş-
mesi konusunda yapılan tartışmalar sırasın-
da yaptığı üç kez coşkulu alkışlarla kesilen
konuşmasında, "Dünyanın ufkunda. büyük
bir ekonomik ve askeri polansiyelle, dev bir
Almanya'nın belirmeje başladığını görme-
mek, affedilmez bir dargörüslülük ve hata
olurdu" dedi. Ligaçev, Almanya tehlikesi-
ni görmek ve bu tehlikeyi partiye ve halka
bütün açıkhğıyla duyurmak gerektiğini sa-
vunarak Gorbaçov'un bu konuda başansız
olduğunu söyledi.
Ligaçev'e genelde taban tabana zıt görüş-
leri savunan Şevardnadze de bu konuda aynı
görüşü paylaşıyordu, "İntikamcıhk, ulusal
birlik ve birleşme fikirleriyle el de vermiş,
tüm Avrupa'yı sanyor. Adalete duyulan aç-
lık, siyasal intikam açlığıyla kanşmış dn-
nımda. Almanya sonınunun yeniden gün-
deme gelmesi, sınırlann yeniden çizilmesi
konnsnnda tehlikeli emelkri ortaya çıkar-
dı."
Mihail Gorbaçov'un
iki şapkası
Komünist Parti yıprandıkça
Gorbaçuv, Genel Sekreterlik
görevinı gerı plana itiyor
Parti
Ve Devlet Başkanlığı
görevıne daha fazla ağırlık
verıyor Aynı zamanda
yetkıleri partıden devlete
kaydırıyor.
Devlet
fPolitbûro
11 tam iıye 7 oy hakkı olmayan uye
Ülkenın politıkasını saotar
Sekreterler: Genellıkle 10 Polıtburo'ya
onenler gönderır Parti aygıönın gûnlûk
polıtıkasmı yurütür
Merkez Komitesi: 250 tam üye. 100 oy
hakkı olmayan uye Polıtburoyu seçer
Gorbaçov döneminde yılda iki defadan
fazla toplandı.
Kooı. Parti Kongresi
5 bın üye. Teonde partinin nıhaı
otorıtesı. Her 5 yılda bır toplanır.
Hazıran ya da temmuzda toplanacak.
Bakanlar konseyi
Hükumet Basbakan ve
dûzmeyle bakan, mılletvekılı ve
devlet komisyonları başkanlan var.
Yiksek Sovyet
Parlamento. 542 ûyesi var
Gorbaçov döneminde gûçlendı.
Halk Tensilcüeri Kongresi
Geçen yıl kuruldu 2250 üyesi var.
(750 tanesi KP ve kamu kuruluşlannın
üyelerinden oluşuyor). Yılda en az
bır kez toplanıyor
Halk Temsılcılen
ıcin ılk genel
seçım geçen yıl
yapıldı.
KADIN IŞÇlLERİN GÖSTERİSİ — Roman^'da son gunlerde gosteriler >ogunlaşı>or. Crinul tekstil fabrikasında çalışan kadın işçi-
ler, fabrikanın yeni mudüninün eski bir komünist ve Çavuşesku'nun adamı olduğunu ileri sürerek önceki gün Bükreş'te bir protesto
gösterisi düzenlediler. (Foloğraf: AP)
Bükreş'e ABD yardımıABD Dışişleri Bakanı James Baker, Romanya'ya 80 milyon
dolarlık gıda yardımı yapmaya hazır olduklarını söyledi.
Ancak Baker, Bükreş yönetimini uyararak demokrasi
yolunda ilerlemeye devam etmelerini istedi.
BÜKREŞ (Ajanslar) — ABD Dışişleri
Bakanı James Baker, ülkesinin Romanya'-
ya 80 milyon dolarlık gıda yardımı yapma-
ya hazır olduğunu söyledi. Ancak Bükreş'i
uyararak ABD'nin Romanya'nın demok-
rasi yolunda .Uerlemeyi sürdürmeyi bekle-
diğini belirtti.
Moskova'dan ayrıldıktan sonra önceki
gün Bulgaristan'a uğrayan Baker, dün de
Romanya'ya 4 saatlik bir ziyarette bulun-
du. ABD Dışişleri Bakanı "Romanya'daki
reform sürecini desteklediklerini" belirtti.
Çavuşesku'nun devrümesiyle sonuçlanan
aralık ayındaki devrimden bu yana Roman-
ya'ya gelen en ust düzeyde Amerikalı yet-
kili olan Baker, Bükreş'e iner inmez Dışiş-
leri Bakanlığı'na giderek Basbakan Petre
Roman ve hükümetin diğer üyeleriyle 40 da-
kika süren bir görüşme yaptı.
Daha sonra Romen yetkililerin daveti
üzerine eski meclis binasına giden Baker,
burada da 20 dakika kadar ülkenin bir nu-
maralı adamı ton lliesco ile görüştü.
Baker, bu görüşmelerden sonra ABD Bü-
yukelçiliği Rezidansı'na geçerek Romanya-
daki siyasi partilerin, sendikalann ve öğren-
cilerin temsilcileriyle bir araya geldi.
ABD Dışişleri Bakanı, Basbakan Petre
Roman ile gorüştükten sonra basına yaptı-
ğı açıklamada, "Buraya reform süreci ile öz-
gör ve adil bir seçim için yapılan calışma-
lan desteklemeye geldim. Reform ve demok-
rasiye baglılığı, tamamen özgür bir şekilde
yapılan secimle ifade etmek çok önemlidir"
dedi.
Petre Roman da "Romanya'daki sürecin
ABD tarafmdan onaylanmasımn çok iyi bir
gelişme oidugunu" bildirdi ve Baker'in Bük-
reş'teki varlığını, iki ülke arasında, Roman-
ya'daki devrim ile kurulan demokrasi teme-
line dayalı yeni bir ilişki döneminin başla-
ması olarak değerlendirdi.
ABD'nin Romanya'ya yapacağı yardımın
az olmasından hayal kırıklığı duyup duy-
madığı yolundaki bir soruya da Roman şu
karşılığı verdi:
"Hayal kınklığı uygun bir terim değil.
öyle sanıyorum ki bundan böyle ABD'nin
Romanya'ya kuçük insani bir yardım değil,
ülkenin yeniden kunılması için gerçek bir
yardım yapmaya başladıgından söz edebi-
Uriz."
Muhalefetin şikâyetleri
Baker, Romanya yetkilileri ile gorüştük-
ten sonra aralık ayında Temeşvar kentinde
gösterilerin başlamasına neden olan Macar
asıllı rahip Laszlo Toekes'i kabul etti. ABD
Dışişleri Bakanı daha sonra muhalefet li-
derleri ile görüştü. Muhalefet liderleri, Ulu-
sal Kurtuluş Cephesi'nden şikâyet ederek
Cephe'nin ikcidan ele gecirdiğini ve eski Ko-
münist Parti'nin devamı olduğunu ileri sür-
düler.
Gosteriler
Son zamanlarda gösterilerin sıklaştığı Ro-
manya'da önceki gün de kamyon ve otobüs
şoförleri gösteri düzenledi. Başkent Bükreş-
te düzenlenen gösteride şoförler daha iyi ça-
hşma koşullan ve ücretlerine zam yapılma-
sım istediler. Cumartesi gecesi de 100 do-
layında asker Bükıeş'te yüniyerek maaşla-
rırun arttırılmasını istediler.
Yeltsin:
Sovyetİer'de
iç savaş
çıkabilir
Radikal reformcu, The
Sunday Times'a verdiği
demeçte, SSCB'de kapsamlı
reformlar yapılmadığı
takdirde, Romanya'daki gibi
kanlı bir halk ayaklanması
olabileceğini söyledi.
EDtP EMİL ÖYMEN
LONDRA — Sovyetler Birliği Komünist
Partisi Merkez Komitesi üyesi ve radikal re-
formcu Boris Yeltsin, partinin "halkın öf-
kesini dindirecek türden radikal reforma git-
memesi durumunda Romanya'da göriilen
türden kanlı bir ayaklanmanın çıkabflecegi"
uyarısında bulundu. "Snnday Times" ga-
zetesine verdiği uzun mülakatta Yeltsin, ha-
ziran ayında yapılması beklenen 28. parti
kongresinde "daha hızlı reform" yönünde
karar alınmadığı ve muhafazakâr görüşlü-
ler yönetimden uzaklaştınlmadığı takdirde
"ayn bir muhalefet partisi kurmaya hazv
oldngnnu" da açıkladı.
Boris Yeltsin, Merkez Komitesi'nin geçen
haftaki toplantısında, Komünist Parti teke-
line son verme karannın "halkın istekleri-
ni >-ansıtUgını" söyleyerek reform sürecinin
yavaşlaması durumunda "halkın sokakla-
ra dökülecegi" tahmininde bulundu. Yelt-
sin, "Önemli olan şudur: Böyle bir dunı-
mn Çekoslovakya, Bulgaristan ya da Doğu
Almanya'daki gibi medeni bir çerçeve için-
de tutabilecek miyiz? KGB diye bir cana-
vanmız var. Bu nedenle Romanya benzeri
bir durnm mu ortaya çıkacak ve bir iç sa-
vaşa mı dönüşecek, işte bu en büyük
tehlike" şeklinde konuştu.
Yeltsin, Merkez Komitesi'nin geçen haf-
ta üç gün süren toplantısında Devlet Baş-
kanı Mihail Gorbaçov'un, katı görüşlü mu-
hafazakâr grup tarafmdan "Kremlin'in Do-
ğu Avrupa'daki eski nufuz bolgelerinin de-
netimini elden kaçırmakla" suçlandığıru da
açıkladı. Paninin iktidar tekelinden vazge-
çerek, "kanlı bir gelişmeyi önlediğJni", an-
cak birçok şeyin, haziran ayında yapılması
öngörülen parti kongresi için adaylann nasıl
seçileceğine bağlı olduğuna da dikkat çek-
ti.
Yeltsin, Merkez Komitesi toplantısında,
partinin iktidar tekelinden vazgeçmesi yö-
nünde muhafazakârların dahi olumlu oy
kullandıkları haJde bir tek kendisinin aleyh-
te oy verişinin nedenini de açıkladı ve "Gor-
baçov'un önerisi belirsizdi, yazılı degildi ve
Moskova sokaklanna çıkan 200 bin kişinin
istek ve beklentilerine yanıt verecek nitelikte
degildi" dedi. Gorbaçov'u, her adımım mu-
hafazakârlara bakarak atmakla suçlayan
Yeltsin, reformun da bu nedenle "çok ya-
vaş ve çok geç gerçekleşmekte olduğunu"
söyledi ve "Cumhuriyetlere ekonomik
özerklik vermekte üç dort yıl geç kaidık. Bu,
Gorbaçov'un en büyük hatasıdır" dedi. Bu
süreç içinde, merkezd hükümetin, milliyet-
çi duygulann da kabarmasına yol açtığını,
bazı cumhuriyetlerin şimdi tam bağımsız-
lık istediklerini söyledi. Baüda Gorbaçov'-
un "büyütüldüğünü" de öne süren Yeltsin,
partinin iktidar tekelinden vazgeçme kara-
nnın "yapabileceginin en azı olduğnnn"
savundu.
DIŞBASIN
Doğu Avrupa'da çevre kirlenmesi
Doğu Avrupa, Demokratik Almanya or-
manlarından Aral Denizi'nin ölmekte olan
kıyılanna kadar uzanan endüstriyel atık ta-
bakası ile kaplı. Bu sırurlar içinde kalan böl-
gede toprak ve sular, endüstriyel atıklarla
zehirlenerek insan sağlığım tehdit eder ha-
le geldi. Çekoslovakya Devlet Başkanı Vac-
lav Havel, ülkesindeki durumu, "Ataları-
mızdan bize miras kalan topraklan, suları
ve ormanları, atıklarla kirlettik ve şimdi
tüm Avrupa'nın en kötü çevre koşullarına
sahibiz" diyerek özetliyor.
Doğu Avrupa ülkelerinin giriştıği bunca
değişim hareketi içinde en zoru, herhalde
çevre kirlennıesinin önunü almak olacak-
tır. Hükümetler, bûnu sağiamak için eko-
nomilerini yeniden kurarken çevre koru-
masına öncelik tanımak zorundadırlar.
Demokratik Almanya Çevre Bakanı Pe-
ter Diederich, ülkedeki ormanların yüzde
41 'inin öldüğünü veya can çekiştiğini, hal-
kın yüzde 10'unun kullandığı içme suyu-
nun, sağlık standartlanna uymadığıra söy-
lüyor. Çekoslovakya'mn kuzey kesimlerin-
deki hava kirliliğinin, yaşam ortalamasını
üç veya dört yıl kısalttığı belirlenirken Ma-
caristan Çevre ve Sular Idaresi Bakanüğı,
ülkedeki her 17 ölümden birinin hava kir-
liliğiyle doğrudan bağlantıh olduğunu açık-
lıyor.
Dünya Doğal Kaynaklar Enstitüsü'nün
araşnrmalan, Polonya'daki akarsulann he-
men hemen tamamımn, insanlann kullanı-
mına uygun olmadıgını ortaya koyuyor.
Üstelik, bu akarsulann yarısı o derecede
kirlenmiş ki bu sular, endüstriyel alanda bi-
le kullarulamıyor. Başkent Varşova'mn or-
tasından geçen Vistula nehri, tamamen ölu
durumda. Ülkedeki ormanların yansı, ya-
şamla ölüm arasında; topraklann ise dört-
te birinin tarım yapılamayacak kadar kir-
lenmiş olduğundan endişe ediliyor. Toprak-
larda yüksek oranda kurşun ve kadmiyum
bulunması nedeniyle hükümetin, yakın bir
gelecekte Silezya bölgesinde meyve yetişti-
rümesini yasaklamak zorunda kalacağı sa-
mlıyor.
Sovyetler Birliği'ndeki 102 kentte, genel
sağlık normlanndan 10 kat daha fazla en-
düstriyel kirlenme beürlenmiş. Orta Asya'-
da, pamuk üretimi için suyun, kimyasal
maddelerin ve yapay gübrenin hovardaca
kullanılması Aral Denizi'ni kuruturken in-
san sağlığım ciddi biçimde tehlikeye soktu.
Açık olan bir nokta var: Çevre kirliliği-
ni yaratan, yalnızca açgözlü ve düşüncesiz
özel kuruluşlar değil. Endustri, komünist
düzende de kapitalist düzende de çevre kir-
lenmesine neden oluyor; ancak komünist
hükümetler, gelişme yolunda ağır endüst-
riye öncelik tanıyor ve çeük, klmya gibi en-
düstnler, büyük miktarda zehirli atık üre-
terek çevre kirlenmesini büyük ölçüde hız-
landınyor. Doğu Bloku ülkelerinde çevre
kirlenmesinin en önemli nedenlerinden bi-
ri de enerji kullanımma verilen önem. An-
cak en önemlisi, kirlenme ve sonuçlan ko-
nusunda halktan yönetime doğrudan bir
baskı gelmemesi.
Batı'da, çevreci hareketler son yıllarda
büyük önem ve etkinlik kazandı. Doğu'da
ise bu hareketler yönetim tarafmdan ya bas-
tınldı ya da görmezlikten gelindi. Yöneti-
cilerin ve planlamacıların önem verdikleri
tek şey, daha fazla üretim kapasitesine ula-
şabilmekti. Çevre koruması, planlardayer
alsa bile, üretim kotalarma her zaman için
öncelik tanındı.
Doğu Avrupa ülkeleri, doğa için kayıp sa-
yılabilecek 45 yüm ardından doğal kaynak-
lar konusunda ciddi sorunlarla karşı kar-
şıya kalıyorlar. Bunca yıldır hoyratça kul-
lanılan doğanın temizlenmesine, bundan
sonra öncelik tanınmalıdır. Batılı yatırım-
cılar, doğal kaynaklann korunmasma önem
vermeyen Dünya Bankası reçetelerini bir
kenara bırakmahlar.
(8 şubat)