25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/16 DIS HABERLER 12ŞUBAT1990 ALMANYA'NIN BİRLEŞMESİ Düğümü dört müttefikçözecek KOHL — Birleşmek için sabırsız Bonn, Gorbaçov'un açıklamasını aşırı iyimserlikle . yorumladı. Oysa Gorbaçov birleşmeye "yeşil ışık" yâkarken Şovyet lideri "istediğiniz ittifaka dahil olabilirsiniz" gibi bir şey de söylemedi. İki Almanya'nın birleşmesinin önündeki en büyük engel ittifaklar sorunu. "Almanya sorunun"da düğümü dört müttefik ABD, SSCB, İngiltere ve Fransa'nın çözeceği anlaşılıyor. DİLEK ZAPTÇIOĞLU BONN — Sovyetler Birliği Devlet Baş- kanı Mihail Gorbaçov'un Alman birliğine yaktığı yeşil ışık, ülkede büyük bir rahatla- raaya yol açtı. Federal Almanya'da 2 Ara- lık 1990'da yapılması planlanan genel se- çimlerin ertelenmesi duşunülüyor. Uzman- lar, Almanya'nın önurnüzdeki yıl içinde res- men birleşeceğini tahmin ediyor. Almanya'nın birleşmesinin önündeki en büyük engel, askeri ittifaklar sorunu. Gor- baçov'un, Almanlann birleşmesine karşı ol- raadığını vurgulayan sözleri, Federal Al- manya'da gerektiğinden büyük bir coşkuy- la kutlandı. "Brejnrv döneminde böyle bir ifadenin Kremlin'den çıkmayacağına" dik- kat çeken Almanlar, Gorbaçov âdeta "Bir- leşmeye hiç kanşmayacagız" derniş gibi se- vindiler. Oysa Gorbaçov'un sözleri bu kadar ge- niş yürekle yorumlanacak gibi değil. Mihail Gorbaçov, Kohl'e, "Sovyetler Birligi'nin Al- manya'nın birleşmesine karşı olmadıgını, birleşraenin zaman ve yolıınu Almanlann tayin edecegini" söyledi. Ancak F. Alman Dışişleri Bakanı Hans Dietrich Genscher- in gerek uçakta gazetecilere, gerekse dön- dükten sonra kamuoyuna açıkladığı gibi Moskova'dan "İstediğiniz ittifaka dahil olabilirsiniz" gibi bir fetva da çıkmadı. Tersine, Sovyetler Birliği, Almanya'nın ge- leceği uzerinde hâlâ söz sahibi. SSCB'nin yanı sıra Amerika Birleşik Devletleri, İngil- tere ve Fransa, dört müttefikler olarak Al- manya'nın geleceğıni tayin etme hakkına sa- hip. Müttefiklerle Almanya arasında İkin- ci Dünya Savaşı'ndan sonra ımzalanmayan "Banş Anlaşmasî"nın da birleşme halinde imzalanması gerekiyor. Almanya bölündü- ğü için imzalanması ertelenen anlaşmada yi- ne dört müttefiklerin imzası olacak. Birleşme süreci Genscher'in Moskova dönüşü açıklama- sına göre Almanya'nın birleşme süreci şöy- le gelişecek: • Birincisi: Demokratik Almanya'ya eko- nomisini düze çıkartması için Batı'dan yo- ğun yardım yapılması gerekiyor. D. Alman- lann şu anda 30 milyar DM tutarında bir dış borçlanmasına karşıhk devlet kasasın- da 10 milyar DM yatıyor. D. Alman Eko- nomi Bakanı ChrisU Luft, geçen hafta Ba- tı'yı acil yardıma çağırmış ve "10-12 milyar DM tutannda bir yardımın ekonomiyi dü- zeltmeye şimdilik yetecegini" söylemişti. De- mokratik Almanya, Sovyetler Birligi'nin COMECON içindeki en önemli ticaret or- tağı. Sovyetler, özellikle elektronik vegemi yapımı alanlannda Doğu Almanlann tek- nolojisine ve know-how'una bağımlılar. Bu yüzden iflas bayrağı çeken bir Demokratik Almanya, SSCB açısından büyük bir kayıp olur. • tkincisi: Bonn, kendi kasasından ve AT bütçesinden Demokratik Almanya'ya yar- dım yaptıktan sonra, iki Almanya'nın eko- nomik ve parasal birliğini yüriirlüğe koya- cak. DM'nin Doğu'nun para birimi haline getirilmesi, joinl-venture denen şirket ortak- lıklannın kunılması, Batı sermayesinin Do- ğu'da vatınm yapması gibi gelişmeler yasay- la belirlenecek. Tabii "ekonomik bütün- leşme" Doğu'da serbest pazar ekonomisi- nin yürürlüğe girmesiyle gerçekleşecek. D. Almanya "kapitalistleşecek." • Üçüncüsü: Ekonominin yanı sıra ortak siyasi yapüanmalar oluşturulacak. Batı'daki bütün siyasi partilerin şimdiye kadar Do- ğu'da kendi "kardeş partilerini" kurduğu ve bunlarla beraber çalıştığı düşünulürse, si- yasi butunleşme de çok hızlı gelişecek. 18 martta D. Almanya'da yapılacak genel se- çimler, Bonn'un muhatabı olacak yeni hü- kümeti ortaya çıkaracak. • Dördüneüsü: Butün bu "fıili bütün- leşme" adımları atılırken dört müttefik, iki Almanya'nın hükümetleriyle bir araya ge- lecekler ve bir "banş anlaşması" imzalaya- rak Almanya'nın birleşmesini resmen onay- layacaklar. Almanya'nın NATO'dan çıkıp çıkmayacağı, hangi paktın içinde nasıl yer alacağı bu görüşmelerde kararlaştınlacak. Dört müttefıkin Almanlarla varacağı mu- tabakat sonucunda vanlan karar, yıl sonun- da Viyana'da toplanacak olan "Avrupa Gü- venlik ve tşbirliği Konferansı"nda görüşü- lecek. 35 ülkenin katıldığı bu AGİK zirve- si, Almanya'nın kaderi ûzerindeki son rö- tuşlan yaptıktan sonra Almanlar tekrar bir- leşmiş olacaklar. Tahmin edileceği gibi bu dördüncü nok- ta, birleşmenin en nazik yanını oluşturuyor. SSCB, Almanya'mn NATO'dan cıkmasını ve "tarafsızlık" ("nötralite") kapsamına gir- mesini istiyor. ABD, Almanya'nın NATÖ1 dan çılcmasına karşı. Burada Dışişleri Ba- kanı Hans-Dietrich Genscher'in oluşturdu- ğu plan devreye girebilir. "Gcnscher PlanT, Almanya'nın NATO'dan çıkmamasmı, ama NATO'nun şimdiki D. Almanya toprakla- nna yayılmamasım, yani Doğu'ya asker ve- ya üs yerleştirmemesini öngörüyor. Bu, Kremlin tarafmdan da "çokflgmçbir öBeri" olarak nitelendi. Uzmanlar, SSCB'nin, NA- TO'ya karşı sorumlu bir Almanya'yı, yan- sız statüde bir Almanya'ya aslında tercih edeceğini belirtiyor. Çünkü o zaman 77 mil- yonluk nüfuslu, dünyanın en zengin ülke- lerinden birini denetlemek çok daha kolay olacak. MOSKOVA ROMANYA MerkezKomitesi'nde D. Avrupa kaygısı SSCB'de Merkez Komitesi'nin geçen haftaki tarihi toplantısında, D. Avrupa'da komünist yönetimlerin çökmesi ve Almanya sorunu, ateşli tartışmalara yol açtı. Dış Haberier Servisi — SSCB Komünist Partisi Merkez Komitesi'nin geçen hafta ya- pılan ve parti tekelirrin sona erdirilmesinin kararlaştınldığ] tarihi toplantısında, ilginç konuşmalar yapıldı. The New York Times gazetesi bu konuşmalann bir bölümünü ya- yımladı. Yapılan konuşmalar şöyle: Merkez Komitesi toplantısında KP lider- leri partinin geleceği ve bundan sonraki çiz- gisi konusunda düşünmeye başladıklannda Doğu Avrupa'daki gelişmeler, alınması ge- rekli bir ders olarak karşılanna dikildi. Do- ğu Avrupa'nın ve özellikle de Almanya'nın alacağı yeni şekil, Sovyetler Birligi'nin gü- HELSİNKİKOMÎTESÎ Sofya, Ankara ile göç için anlaşmalı NEW YORK (AA) - Insan haklan ve uygulamaları gözlemekle görevli "Helsin- ki VVatch" örgütü, "Bulgar hüknmetinin Türkiye ile geniş kapsamlı göç anlaşroası- nı müzakereye başiamasını" ve "Amerikan bükümetinin de göçün yarattığı olağanüs- tii maddi yük altına giren Türkiye'ye insa- •i yardımı arttırmasını" istedi. "Helsinki VVatch'un söz konusu çağrısı, Bulgaristan'dan zorla göç ettirilen Türkler ile ilgili olarak yayımladığı 66 sayfalık "Et- nik kimligi yok etme'' başlıklı raporunda yer aldı. Bulgar hüküınetinin 1984'de başlayan Türkleri eritme politikasının gelişmelerine raporunda yer veren Helsinki VVatch'un temsilcisi Amerikalı avukat Ted Zang Jr., mayıs ayındaki gösterilerde, kendi inceleme- lerine göre 11 Türkün öldürüldüğünü, baş- • ka kaynaklara göre bu rakamın 60'a kadar çıktığmı bildırdi. Mayıs-haziran aylarında yoğunlaşan gö- çün, 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana Avru- pa'da görülmüş en büyük zorunlu göç ol- duğunun belirtildiği raporda ayrıca şu öne- rilere yer veriliyor: 1. Bulgaristan, Türk etnik yapısını baskı ile yok etme politikasmdan uzaklaşıp Türk- lere adlannı, dinlerini tanımalı ve gelenek- leri çerçevesinde azınlık haklanm serbest- çe kullanmalarına imkân vermelidir. 2. Tüm insan haklan savunucuları, işçi liderleri, ifade özgürlüğü mücadelesi verip de hapsedilenler derhal serbest bırakıl- malıdır. venliğini tehdit eder nitelikteydi; hatta Sov- yetler Birligi'nin bu köklü değişimlerden doğrudan doğruya etkilenebileceği yoluıı- da endişeler de vardı. Komünist Parti ideoloğu Vadim A. Med- vedev, Sovyet halkının hoşnutsuzluğunu gi- dermek yönünde ciddi adımlar atılmadığı, halkın huzursuzluğunu kanalize edecek de- mokratik yollann açılmasına devam edilme- diği takdirde, Sovyetler Birliği'nde de Do- ğu Avrupa'dakine benzer gelişmelerin mey- dana geleceğini söyledi. "Sovyetkr BirligH nde çarpıkJık ve ekonomik durgunlugun hü- kiim sürdügü yıllar boyunca, halkta öyle- sine büyuk ve patlamaya hazır bir potansi- yel oluşmuştu ki degişimlerde meydana ge- lebilecek berbangi bir gecikme, büyük bir patlamaya dönüsebilirdi" diyor ve ekliyor- du: "Doğu Avrupa'da olanlar. buna iyi bir öraek." Medvedev, Sovyetler Birliği'nde kar- gaşayı önlemenın tek yolunun, yönetimi teh- dit etmeye başlayan patlama tehlikesini kontrol altına alarak, kitlesel bir harekete dönüştürmek olduğunu savundu. Dışişleri Bakanı Eduard A. Şevardnadze ise komunizmin Doğu Avrupa'da çökmesin- den Gorbaçov'un sorumlu tutulamayaca- ğında ısrar ediyordu: "Avrupa'da siyasal yapının degişmesinde, perestroyka suçlanmamalı. Dogu Avrupa- daki siyasal jspı ve denge, bunca yddır ya- pılan baskılara artık boyun egmek isteme- yen halklann iradesiyte degtşti." Şevardnad- ze, Sovyet yönetımınin, Doğu Avrupa'daki değişimleri önceden sezerek, müdahalede bulunmama kararı aldığını söyledi. "Çünkü" dedi. "Politikaianmm degJştir- mek, Dogu Avrupa haiklannı degiştiraıek- ten çok daha kolaydı." Politbüro'nun ortodoks kanadının tem- silcisi tgor Ligaçev, iki Almanya'mn birleş- mesi konusunda yapılan tartışmalar sırasın- da yaptığı üç kez coşkulu alkışlarla kesilen konuşmasında, "Dünyanın ufkunda. büyük bir ekonomik ve askeri polansiyelle, dev bir Almanya'nın belirmeje başladığını görme- mek, affedilmez bir dargörüslülük ve hata olurdu" dedi. Ligaçev, Almanya tehlikesi- ni görmek ve bu tehlikeyi partiye ve halka bütün açıkhğıyla duyurmak gerektiğini sa- vunarak Gorbaçov'un bu konuda başansız olduğunu söyledi. Ligaçev'e genelde taban tabana zıt görüş- leri savunan Şevardnadze de bu konuda aynı görüşü paylaşıyordu, "İntikamcıhk, ulusal birlik ve birleşme fikirleriyle el de vermiş, tüm Avrupa'yı sanyor. Adalete duyulan aç- lık, siyasal intikam açlığıyla kanşmış dn- nımda. Almanya sonınunun yeniden gün- deme gelmesi, sınırlann yeniden çizilmesi konnsnnda tehlikeli emelkri ortaya çıkar- dı." Mihail Gorbaçov'un iki şapkası Komünist Parti yıprandıkça Gorbaçuv, Genel Sekreterlik görevinı gerı plana itiyor Parti Ve Devlet Başkanlığı görevıne daha fazla ağırlık verıyor Aynı zamanda yetkıleri partıden devlete kaydırıyor. Devlet fPolitbûro 11 tam iıye 7 oy hakkı olmayan uye Ülkenın politıkasını saotar Sekreterler: Genellıkle 10 Polıtburo'ya onenler gönderır Parti aygıönın gûnlûk polıtıkasmı yurütür Merkez Komitesi: 250 tam üye. 100 oy hakkı olmayan uye Polıtburoyu seçer Gorbaçov döneminde yılda iki defadan fazla toplandı. Kooı. Parti Kongresi 5 bın üye. Teonde partinin nıhaı otorıtesı. Her 5 yılda bır toplanır. Hazıran ya da temmuzda toplanacak. Bakanlar konseyi Hükumet Basbakan ve dûzmeyle bakan, mılletvekılı ve devlet komisyonları başkanlan var. Yiksek Sovyet Parlamento. 542 ûyesi var Gorbaçov döneminde gûçlendı. Halk Tensilcüeri Kongresi Geçen yıl kuruldu 2250 üyesi var. (750 tanesi KP ve kamu kuruluşlannın üyelerinden oluşuyor). Yılda en az bır kez toplanıyor Halk Temsılcılen ıcin ılk genel seçım geçen yıl yapıldı. KADIN IŞÇlLERİN GÖSTERİSİ — Roman^'da son gunlerde gosteriler >ogunlaşı>or. Crinul tekstil fabrikasında çalışan kadın işçi- ler, fabrikanın yeni mudüninün eski bir komünist ve Çavuşesku'nun adamı olduğunu ileri sürerek önceki gün Bükreş'te bir protesto gösterisi düzenlediler. (Foloğraf: AP) Bükreş'e ABD yardımıABD Dışişleri Bakanı James Baker, Romanya'ya 80 milyon dolarlık gıda yardımı yapmaya hazır olduklarını söyledi. Ancak Baker, Bükreş yönetimini uyararak demokrasi yolunda ilerlemeye devam etmelerini istedi. BÜKREŞ (Ajanslar) — ABD Dışişleri Bakanı James Baker, ülkesinin Romanya'- ya 80 milyon dolarlık gıda yardımı yapma- ya hazır olduğunu söyledi. Ancak Bükreş'i uyararak ABD'nin Romanya'nın demok- rasi yolunda .Uerlemeyi sürdürmeyi bekle- diğini belirtti. Moskova'dan ayrıldıktan sonra önceki gün Bulgaristan'a uğrayan Baker, dün de Romanya'ya 4 saatlik bir ziyarette bulun- du. ABD Dışişleri Bakanı "Romanya'daki reform sürecini desteklediklerini" belirtti. Çavuşesku'nun devrümesiyle sonuçlanan aralık ayındaki devrimden bu yana Roman- ya'ya gelen en ust düzeyde Amerikalı yet- kili olan Baker, Bükreş'e iner inmez Dışiş- leri Bakanlığı'na giderek Basbakan Petre Roman ve hükümetin diğer üyeleriyle 40 da- kika süren bir görüşme yaptı. Daha sonra Romen yetkililerin daveti üzerine eski meclis binasına giden Baker, burada da 20 dakika kadar ülkenin bir nu- maralı adamı ton lliesco ile görüştü. Baker, bu görüşmelerden sonra ABD Bü- yukelçiliği Rezidansı'na geçerek Romanya- daki siyasi partilerin, sendikalann ve öğren- cilerin temsilcileriyle bir araya geldi. ABD Dışişleri Bakanı, Basbakan Petre Roman ile gorüştükten sonra basına yaptı- ğı açıklamada, "Buraya reform süreci ile öz- gör ve adil bir seçim için yapılan calışma- lan desteklemeye geldim. Reform ve demok- rasiye baglılığı, tamamen özgür bir şekilde yapılan secimle ifade etmek çok önemlidir" dedi. Petre Roman da "Romanya'daki sürecin ABD tarafmdan onaylanmasımn çok iyi bir gelişme oidugunu" bildirdi ve Baker'in Bük- reş'teki varlığını, iki ülke arasında, Roman- ya'daki devrim ile kurulan demokrasi teme- line dayalı yeni bir ilişki döneminin başla- ması olarak değerlendirdi. ABD'nin Romanya'ya yapacağı yardımın az olmasından hayal kırıklığı duyup duy- madığı yolundaki bir soruya da Roman şu karşılığı verdi: "Hayal kınklığı uygun bir terim değil. öyle sanıyorum ki bundan böyle ABD'nin Romanya'ya kuçük insani bir yardım değil, ülkenin yeniden kunılması için gerçek bir yardım yapmaya başladıgından söz edebi- Uriz." Muhalefetin şikâyetleri Baker, Romanya yetkilileri ile gorüştük- ten sonra aralık ayında Temeşvar kentinde gösterilerin başlamasına neden olan Macar asıllı rahip Laszlo Toekes'i kabul etti. ABD Dışişleri Bakanı daha sonra muhalefet li- derleri ile görüştü. Muhalefet liderleri, Ulu- sal Kurtuluş Cephesi'nden şikâyet ederek Cephe'nin ikcidan ele gecirdiğini ve eski Ko- münist Parti'nin devamı olduğunu ileri sür- düler. Gosteriler Son zamanlarda gösterilerin sıklaştığı Ro- manya'da önceki gün de kamyon ve otobüs şoförleri gösteri düzenledi. Başkent Bükreş- te düzenlenen gösteride şoförler daha iyi ça- hşma koşullan ve ücretlerine zam yapılma- sım istediler. Cumartesi gecesi de 100 do- layında asker Bükıeş'te yüniyerek maaşla- rırun arttırılmasını istediler. Yeltsin: Sovyetİer'de iç savaş çıkabilir Radikal reformcu, The Sunday Times'a verdiği demeçte, SSCB'de kapsamlı reformlar yapılmadığı takdirde, Romanya'daki gibi kanlı bir halk ayaklanması olabileceğini söyledi. EDtP EMİL ÖYMEN LONDRA — Sovyetler Birliği Komünist Partisi Merkez Komitesi üyesi ve radikal re- formcu Boris Yeltsin, partinin "halkın öf- kesini dindirecek türden radikal reforma git- memesi durumunda Romanya'da göriilen türden kanlı bir ayaklanmanın çıkabflecegi" uyarısında bulundu. "Snnday Times" ga- zetesine verdiği uzun mülakatta Yeltsin, ha- ziran ayında yapılması beklenen 28. parti kongresinde "daha hızlı reform" yönünde karar alınmadığı ve muhafazakâr görüşlü- ler yönetimden uzaklaştınlmadığı takdirde "ayn bir muhalefet partisi kurmaya hazv oldngnnu" da açıkladı. Boris Yeltsin, Merkez Komitesi'nin geçen haftaki toplantısında, Komünist Parti teke- line son verme karannın "halkın istekleri- ni >-ansıtUgını" söyleyerek reform sürecinin yavaşlaması durumunda "halkın sokakla- ra dökülecegi" tahmininde bulundu. Yelt- sin, "Önemli olan şudur: Böyle bir dunı- mn Çekoslovakya, Bulgaristan ya da Doğu Almanya'daki gibi medeni bir çerçeve için- de tutabilecek miyiz? KGB diye bir cana- vanmız var. Bu nedenle Romanya benzeri bir durnm mu ortaya çıkacak ve bir iç sa- vaşa mı dönüşecek, işte bu en büyük tehlike" şeklinde konuştu. Yeltsin, Merkez Komitesi'nin geçen haf- ta üç gün süren toplantısında Devlet Baş- kanı Mihail Gorbaçov'un, katı görüşlü mu- hafazakâr grup tarafmdan "Kremlin'in Do- ğu Avrupa'daki eski nufuz bolgelerinin de- netimini elden kaçırmakla" suçlandığıru da açıkladı. Paninin iktidar tekelinden vazge- çerek, "kanlı bir gelişmeyi önlediğJni", an- cak birçok şeyin, haziran ayında yapılması öngörülen parti kongresi için adaylann nasıl seçileceğine bağlı olduğuna da dikkat çek- ti. Yeltsin, Merkez Komitesi toplantısında, partinin iktidar tekelinden vazgeçmesi yö- nünde muhafazakârların dahi olumlu oy kullandıkları haJde bir tek kendisinin aleyh- te oy verişinin nedenini de açıkladı ve "Gor- baçov'un önerisi belirsizdi, yazılı degildi ve Moskova sokaklanna çıkan 200 bin kişinin istek ve beklentilerine yanıt verecek nitelikte degildi" dedi. Gorbaçov'u, her adımım mu- hafazakârlara bakarak atmakla suçlayan Yeltsin, reformun da bu nedenle "çok ya- vaş ve çok geç gerçekleşmekte olduğunu" söyledi ve "Cumhuriyetlere ekonomik özerklik vermekte üç dort yıl geç kaidık. Bu, Gorbaçov'un en büyük hatasıdır" dedi. Bu süreç içinde, merkezd hükümetin, milliyet- çi duygulann da kabarmasına yol açtığını, bazı cumhuriyetlerin şimdi tam bağımsız- lık istediklerini söyledi. Baüda Gorbaçov'- un "büyütüldüğünü" de öne süren Yeltsin, partinin iktidar tekelinden vazgeçme kara- nnın "yapabileceginin en azı olduğnnn" savundu. DIŞBASIN Doğu Avrupa'da çevre kirlenmesi Doğu Avrupa, Demokratik Almanya or- manlarından Aral Denizi'nin ölmekte olan kıyılanna kadar uzanan endüstriyel atık ta- bakası ile kaplı. Bu sırurlar içinde kalan böl- gede toprak ve sular, endüstriyel atıklarla zehirlenerek insan sağlığım tehdit eder ha- le geldi. Çekoslovakya Devlet Başkanı Vac- lav Havel, ülkesindeki durumu, "Ataları- mızdan bize miras kalan topraklan, suları ve ormanları, atıklarla kirlettik ve şimdi tüm Avrupa'nın en kötü çevre koşullarına sahibiz" diyerek özetliyor. Doğu Avrupa ülkelerinin giriştıği bunca değişim hareketi içinde en zoru, herhalde çevre kirlennıesinin önunü almak olacak- tır. Hükümetler, bûnu sağiamak için eko- nomilerini yeniden kurarken çevre koru- masına öncelik tanımak zorundadırlar. Demokratik Almanya Çevre Bakanı Pe- ter Diederich, ülkedeki ormanların yüzde 41 'inin öldüğünü veya can çekiştiğini, hal- kın yüzde 10'unun kullandığı içme suyu- nun, sağlık standartlanna uymadığıra söy- lüyor. Çekoslovakya'mn kuzey kesimlerin- deki hava kirliliğinin, yaşam ortalamasını üç veya dört yıl kısalttığı belirlenirken Ma- caristan Çevre ve Sular Idaresi Bakanüğı, ülkedeki her 17 ölümden birinin hava kir- liliğiyle doğrudan bağlantıh olduğunu açık- lıyor. Dünya Doğal Kaynaklar Enstitüsü'nün araşnrmalan, Polonya'daki akarsulann he- men hemen tamamımn, insanlann kullanı- mına uygun olmadıgını ortaya koyuyor. Üstelik, bu akarsulann yarısı o derecede kirlenmiş ki bu sular, endüstriyel alanda bi- le kullarulamıyor. Başkent Varşova'mn or- tasından geçen Vistula nehri, tamamen ölu durumda. Ülkedeki ormanların yansı, ya- şamla ölüm arasında; topraklann ise dört- te birinin tarım yapılamayacak kadar kir- lenmiş olduğundan endişe ediliyor. Toprak- larda yüksek oranda kurşun ve kadmiyum bulunması nedeniyle hükümetin, yakın bir gelecekte Silezya bölgesinde meyve yetişti- rümesini yasaklamak zorunda kalacağı sa- mlıyor. Sovyetler Birliği'ndeki 102 kentte, genel sağlık normlanndan 10 kat daha fazla en- düstriyel kirlenme beürlenmiş. Orta Asya'- da, pamuk üretimi için suyun, kimyasal maddelerin ve yapay gübrenin hovardaca kullanılması Aral Denizi'ni kuruturken in- san sağlığım ciddi biçimde tehlikeye soktu. Açık olan bir nokta var: Çevre kirliliği- ni yaratan, yalnızca açgözlü ve düşüncesiz özel kuruluşlar değil. Endustri, komünist düzende de kapitalist düzende de çevre kir- lenmesine neden oluyor; ancak komünist hükümetler, gelişme yolunda ağır endüst- riye öncelik tanıyor ve çeük, klmya gibi en- düstnler, büyük miktarda zehirli atık üre- terek çevre kirlenmesini büyük ölçüde hız- landınyor. Doğu Bloku ülkelerinde çevre kirlenmesinin en önemli nedenlerinden bi- ri de enerji kullanımma verilen önem. An- cak en önemlisi, kirlenme ve sonuçlan ko- nusunda halktan yönetime doğrudan bir baskı gelmemesi. Batı'da, çevreci hareketler son yıllarda büyük önem ve etkinlik kazandı. Doğu'da ise bu hareketler yönetim tarafmdan ya bas- tınldı ya da görmezlikten gelindi. Yöneti- cilerin ve planlamacıların önem verdikleri tek şey, daha fazla üretim kapasitesine ula- şabilmekti. Çevre koruması, planlardayer alsa bile, üretim kotalarma her zaman için öncelik tanındı. Doğu Avrupa ülkeleri, doğa için kayıp sa- yılabilecek 45 yüm ardından doğal kaynak- lar konusunda ciddi sorunlarla karşı kar- şıya kalıyorlar. Bunca yıldır hoyratça kul- lanılan doğanın temizlenmesine, bundan sonra öncelik tanınmalıdır. Batılı yatırım- cılar, doğal kaynaklann korunmasma önem vermeyen Dünya Bankası reçetelerini bir kenara bırakmahlar. (8 şubat)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle