Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 ARALIK 1990 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/5
Schulz-Utschaııer Dörtlüsü
• Kültür Servisi — Avusturya'nın tanınmış oda müziği
topluluklarından Schulz-Litschauer Dörtlüsü, konser
vermek üzere İstanbul'a geliyor. Matthias Schulz (flüt),
Veronika Schulz (keman), Heidi Litschauer (çello )ve
Ulla Schulz'dan (viyola) oluşan dörtlü, 10 aralık
pazartesi günü Avusturya Kultür Ofisi'nde, 11 arahk salı
gunu de Avusturya Kız Lisesi'nde birer konser verecek.
Sanatçılar konserlerinde Giordani, Haydn, Mozart,
Mercadente, Beethoven, Kaufmann, Angerer ve
Hoffmeister'in eserlerini yorumlayacaklar. Hepsi Viyanalı
«lan sanatçılar, bugüne kadar çeşitli odüller kazandılar
ve gerek solist gerekse topluluk olarak konserler verdiler.
Sanatçılardan çellist Heidi Litschauer, aynı zamanda
1970'ten bu yana "Viyana Flüt Üçlüsü'nün, 1978'den bu
yana da Mozarteum Yaylı Sazlar Dortlusü'nün üyesi.
Kemancı Veronika Schulz, Salzburg Gençiik Orkestrası
birinci kemancıhğını yapıyor. Ulla Schulz ise halen Graz
Yüksek Muzik Okulu'na bağlı olarak bir ihtisas sınıfını
yönetiyor. Topluluk bugüne dek Viyana Festival
Haftaları, Salzburg Festivali, Mozart Haftaları gibi çeşitli
toplu programlara da katıldı.
'Para, Para, Para'ya yasak
• NtĞDE (Cumhuriyet) — Niğde Valiliği, Tuncay
Özinel Tiyatrosu'nun "Para, Para, Para" adlı oyununun
Niğde'de oynatılmasını yasakladı. Nezih Tuncay'ın
yazdığı müzikli güldürünün oynatılmasınm "sakıncalı"
görüldüğü bildirüdi. Oyunun son derece basit, argo ve
küfürlü bir oyun olduğunu söyleyen Niğde Vaİisi Ahmet
özyurt, "Bilmem oyunu okudunuz mu? Güvenlik
güçlerine sataşma var. Hatta Amerika Devlet Başkanı
Bush'a dahi sataşma vaı. MiUi geleneklerimize, örf ve
adetlerimize uygun olmayan bir oyun. Hatta halkı devlet
düzenine karşı cesaretlendirici. Bu nedenle Niğde'de
oynatılmasına izin vermedik" dedi. "Para, Para, Para"
adlı oyunun daha önce de çeşitli soruşturmalara
uğradığını bildiren Vali özyurt, "10 ilde oynandıktan
sonra oyun hakkında suç duyurusunda bulunulmuş.
Dava açılmış. Çeşitli illerde işlenmiş bir suç var. Biz
oyunu yasaklayarak bir suçun işlenmeden önlenmesini
amaçladık" diye konuştu
SERGI
Elif Naci'nin resimleri
• Kültür Servisi — 1987'de yaşamını yitiren ressam,
müzeci, gazeteci ve yazar Elif Naci'nin 60 resminin yer
aldığı sergi, Destek Reasürans Sanat Galerisi'nde açıldı. 5
ocağa dek sürecek sergide Elif Naci'nin yapıtları 750 bin
- 60 milyon TL fiyatları arasmda satışa sunuluyor. 1930
yılında Alay Köşkü'nde ilk kez bir kişisei resim sergisi
açarak Türk resim sanatında önemli bir atılım
gerçekleştiren Elif Naci, birkaç yıl sonra da beş
arkadaşıyla birlikte "D Grubu" olarak tanınan ressamlar
birliğini kurdu. 1937 yılında Türk ve Jslam Eserleri
Müzesi Müdür Yardımcıhğı görevine getirilerek
müzeciliğe başlayan Naci, daha sonra bu müzenin
mudüru oldu. 1957'de de Topkayı Saray Müzesi'nde
müdür yardımcılığına başladı. Naci, yaşamı boyunca
Cumhuriyet de dahil olmak üzere çeşitli gazete ve
dergilerde sanat ve tarih yazıları yazdı.
(Fotoğraf: Uğur Günyüz)
SİNEMA
SESAJVTın yönetim kurulu
• Kültür Servisi — SESAM'ın (Sinema Eserleri
Sahipleri Meslek Birliği) 2. Olağan Genel Kurulu dün
yapıldı. 84 yapımcımn katıldığı genel kurulda yönetim
kuruluna 80 oyla Türker Inanoğlu, 79 oyla Ömer Kavur,
75 oyla Tanju Gürsu, 79 oyla İsmet Kurtuluş ve 71 oyla
Enver Özer seçildi. SESAM'ın Haysiyet Kurulu'nda
Hürrem Erman, Memduh Ün ve Atıf Yılmaz yer alırken
SESAM'ın faaliyetlerini mali açıdan denetleyen
Denetleme Kurulu'na da Şerafettin Gün, Nazmi Özer ve
Erhan Erzurumlu getirildi. Sansür, sanatçı hakları gibi
konularda görev yapacak ve gerektiğinde bilirkişi raporu
hazırlayacak olan Teknik Bilim Kurulu'na ise Kadri
Yurdatap, Yaşar Tunalı, Ertem Göreç, Yjlmaz Atadeniz ve
Necip Sarıca seçildi. Yönetim Kurulu Başkanı seçimi ve
görev bölüşümleri önümüzdeki günlerde yapılacak.
KARİKATÜR
Nasrettin Hoca sergisi
• Kültür servisi — 10. Uluslararası Nasrettin Hoca
Karikatur Yarışmasrnın sergisi bugiin açıhyor.
Karikatürcüler Derneği'yle Akşehir Nasrettin Hoca ve
Türizrn Derneği'nin birlikte düzenledikleri yarışmamn
sergisi, katılımın fazla oluşu yüzünden iki ayrı galeride
yer alacak. Birinci sergüeme Sultanahmet'te Yerebatan
Sarayı çıkışındaki Karikatürcüler Derneği Galerisi'nde,
ikinci sergileme Saraçhanebaşı'ndaki Karikatur ve Mizah
müzesi'nde olacak. Yarışma sergisinin açılışı ise bugün
, Karikatürcüler Derneği Galerisi'nde yapılacak.
MÜZİK
500. YA Vakfı'ndan
• Kültür Servisi — 500. Yıl Vakfı'nca düzenlenen
kültürel etkinlikler kapsamında Şefika Kutluer 11 aralık
salı günü bir flüt resitali verecek. Saat 20.30'da Cemal
Reşit Rey Konser Salonu'ndaki resitalde Kutluer'e, İsrail
Filarmoni Orkestrası piyanistlerinden İstanbul doğumlu
Izi Kastoriano eşlik edecek.
Dilek Türker, Bir Zamanlar Memleketin Birinde'yiKüçük Sahne'de oynuyor
Dîktatörlüğe alaycı eleştîrıAziz Nesin'in Dilek
Türker için yazdığı
politik kabareyi
sahneye Yılmaz Onay
koydu. Dekorlarını
heykeltıraş Saim
Bugay'ın
gerçekleştirdiği
oyunun müziği
Nurettin Özşuca'nın.
ORHAN ALKAYA
Şehir Tiyatroları'nın yazık ki
kısa sürmüş ve ardından sıkıyö-
netimlerle dinamitlenmiş, güzel
Yerinden Yönetim yıllarıydı
1978. Şvayk'ın Hitler'le Tarihi
Karşılaşması'nda Anna Kopec-
ka'yı oynayan Dilek Türker, sah-
neye âdeta bir deprem taşıyordu.
Bu, 1964'te girdiği çoğu prensi-
pal otuzdan fazla rol oynadığı
Şehir Tiyatroları sahnesindeki
son işiydi Dilek'in. Ardından
Almanya'ya gitti. 1yi işler yap-
tı. İstanbul seyircisiyle 1985'te
İstanbul Festivali'nde buluştu.
Sevdican'da yorumladığı altı ka-
dın figüründe gösterdiği perfor-
mans, zamaru çok iyi kullandı-
ğmı kanıthyordu. Aradan on iki
yıl geçti ve Dilek Türker yeniden
İstanbul'a döndu. Bu kez kendi
kurduğu Tiyatro Ayna'yla...
Aziz Nesin'in, Dilek için yazdı-
ğı iki perdelik politik kabare Bir
Zamanlar Memleketin Birinde,
Dilek Türker'in hayattaki tek
mülkünü, evini satarak kurdu-
ğu Tiyatro Ayna'nın ilk oyunu.
Yönetim Yılmaz Onay, dekorlar
Saim Bugay, müzikler Nurettin
Özsuca, afiş Semih Balcıoglu
imzasını taşıyor.
— On iki yıl sonra İstanbul-
da, üstelik kendi tiyatronda sah-
neye çıkıyorsun. Sen Anna Ko-
pecka'yla İstanbul'a veda eder-
ken ilkokula giren çocuklar, bu-
gün üniversiteyi bitirmek üzere.
Onlara verilecek bir hesabın ol-
duğunu düşünüyorum. Neden
terk ettin İstanbul sabnesini?
ON İKİ YIL SONRA İSTANBUL'DA— Uzun yülar Şehir Tiyatrolannda çalışan Dilek Türker,
daha sonra sahne çalışmalarını Almanya'da sürdürmüştü. Türker şimdi, 12 yıl sonra kendi kurdu-
ğu Tiyatro Ayna'yla İstanbul'da.
— 1978 senesinde Şehir Tiyat-
rolan'nda Yerinden Yönetim adı
altında, çağdaş tiyatro işleyişine
uygun düşüncelerimizi ve üreti-
mimizi gerçekleştirmeye çalışı-
yorduk. O zaman Turkiye'nin
yaşadığı politik ve toplumsal
şartlar gözden geçirilirse, belki
de bu işin en zor olduğu zaman-
dı. Birlikte yaşadık; afişlerimiz
parçalanıyor, tiyatrolarımız
bombalanıyordu... Insanlann ti-
yatrdya gitmeye, dahası sokağa
çıkmaya karşı korku geliştirdik-
leri bir dönemdi. Biz Üskudar1
da, başkalarına göre "Müsiü-
man mahallesinde salyangoz sa-
tıyorduk!" Brectıt, Nâzım Hik-
met, O'Casey filan oynuyorduk
ve Üsküdar halkından tut üni-
versitelere, aydınlara, her top-
lumsal kattan insanlara kadar
dinamik bir tiyatro olayı yaratı-
yorduk. Oyunlanmız kapalı gi-
şe oynuyordu. Hep sevgiyle ha-
tırladığım bir dönem oldu bu.
Sonra öyle bir nokta geldi ki
rahmetli Muhsin Hoca'yla, Hal-
dun Taner'le fikir ahşverişlerim
sırasında, bir süre yurdışına gi-
dip kendimi geliştirme fıkri doğ-
du. Eşim Almanya'da gazeteci-
lik yapıyordu. Almanya, 1 mil-
yon 700 bin Türkü banndıran
bir ülke olarak, benim için
önemli bir çalışma alanıydı.
Hem Batı tiyatrosunu çok ya-
kından yaşayarak, izleyerek gör-
mek, oradaki sanatçıların top-
lumlanyla, dünyayla ilgili yak-
laşımlarım katılarak yaşamak;
hem de iki toplum arasındaki
politik-sosyolojik gerçekferi
araştırmak benim için çok ca-
zipti. Kalktım gittim.
— Şimdiki dönüşün de 'ora-
dan gitmek' gibi bir durumu içe-
riyor galiba? Ya da ikisinin ara-
sında bir yerde 'dolaşıyorsun...'
— Ben hiç gitmemiştim ki
"döndüm!" Insan eğer bir coğ-
rafyaya, bir kültüre, insanı insan
yapan tüm değerlere vurgunsa,
onun sorumluluğunu da sonu-
na kadar taşır. Bir başka coğraf-
yada, hep Türk yazarlarının
oyunlannı oynadım. Hani "Tür-
kiye'de oyun yazan yok" diyor-
lar ya!.. Yıllardır Alman tiyatro-
larının repertuarlarma alınıyor
Türk yazarlan. Bir Türk oyunu,
beş yıl sürekli perde açmış ve
toplam içinde 50 bin Almana
ulaşmışsa, kimse boşuna Türk
yazarlarını kötülemesin.
Dönüşe geleyim... Bir gün
anadilinde yeniden doğmak is-
tiyorsun. Coğrafyaya olan vur-
gunluk mudur, daha çok çoğal-
mak için midir? Burada benim
bir ailem var. Benim gibi düşü-
nen, hisseden insanlar, benimie
aynı sancıları çekenler, aydınlar,
öğrenciler, emekçiler benim ai-
lem. Ailemle daha yakm olmak
için şimdi buradayım. Bu da be-
nim hayati gereksinimim. Türki-
ye'de tiyatro yapmak, artık çıl-
gınca bir istek haline geldi. Bu
da çok insani bir durum sanı-
rım. Kendi özsuyumdan beslen-
mem gerekiyordu.
— Seni bir tiyatro kurmaya
yönelten nedenleri anlatır nusın?
Tiyatro Ayna nasıl bir ihtiyacın
sonunda doğdu?
— Artık Türkiye'de üretmek
ve ürettiğimi oraya götürmek is-
tiyorum. Bu, ilk neden. Ayrıca
Türkiye'de ödenekli kurumların
işleyebileceğini düşünmüştüm.
Gibi yapmak değil, gerçekten
yapmak istedim... Ama bu bek-
lentilerimin, özlemlerimin
Türkiye'deki yoneticiler tarafın-
dan pek önemsenmediğini, on-
lann pek de benim gibi düşün-
mediklerini gördüm. O zaman
da kendi tiyatromu kurmak ka-
çınılmaz oldu.
— Bir Zamanlar Memleketin
Birinde, genel olarak diktatör-
lüklere, otoriter yapüanmalara
karşı sert ve alaya bir eleştiri içe-
rirken, toplumsal yapıya, insa-
na bulaşan hastalıklara da göz
uzatıyor. Oyunu, günümüz
Türkiyesi'nde nasıl bir yere
oturttunuz?
— Bugünün Türkiyesi'nin ya-
şadığı Urkütücü, korkutucu so-
runlar var. Bu kaygıyı taşıyan bir
ekip olarak kaygılarımızı dile ge-
tiriyoruz, kafamızdaki kaygı do-
lu soruları soruyoruz sahnede.
Tabii ki biz sorun çözmeye kal-
kışmadık. Yalnızca sorunlan
hep birlikte gözden geçirebilmek
için sorunlanmızı paylaşmaya
çahşıyoruz. Eğer seyirci de aynı
kaygıları taşıyorsa, hep birlikte
kendimizi yeniden gözden geçir-
me fırsatını verebilir bu oyun.
Insanın kendisini bir aynada
seyreder gibi seyretmesi başka-
dır tabii! Sanınm yıllardır taşı-
dığım işlevsel kaygılarla sanatsal
kaygılann çatışmadığı, birbirine
ödün vermediği, tam aksine ça-
kışabildiği, örtüşebildiği bir
ürün olacak Bir Zamanlar
Memleketin Birinde.
— 'Bir zamanlar bizim mem-
lekette Dilek vardf demekten
kurtulduğum için sevinçliyim.
Hoşgeldin.
AzizNesiriin 'YaşarNe YaşarNe Yaşamaz'müzikalibu kez AKM'de
Yanılgı giderildi,
oyun kurtuldu
LÛTFİ AY
Azte Nesin'in ünlu muzikali,
geçen mevsimden bu mevsrme
aktarılan yerli oyunlar içinde-
—yabancı müzikalleri kıskandı-
rabilecek— geniş bir ilgi görü-
yor. Geçen yıl Taksün Sahnesi'n-
de uzun süre afışte kaldığı ha-
tırlanırsa. doğal olarak seyirci-
sinin azalması beklenirken ter-
sine çoğalması, olağanüstü bir
sanat olayıdır. Bu olayı yerinde
izlemek istedik ve AKM'deki ye-
ni temsillerinden birini görme-
ye gittik. Sahne ile seyirci arasın-
da, her zaman kolayca yaratıla-
mayan o tılsımlı iletişim akımı-
nın, çoğunlukla genç kuşakların
doldurduğu büyük salona, sıcak
titreşim dalgaları halinde yayıl-
dığına tanık olduk.
Yaratılan bu duygu ve düşün-
ce birliğini "unanimist" bir ol-
gu haline getiren acaba neydi?
Sadece Aziz Nesin'in, aynı adı
taşıyan unlü romanından (1977)
spot ıyklarına çıkardığı Yaşar'-
cığın —nüfus kütüğüne yanlış-
lıkla şehit düştüğü yazıldığı için
devletçe ölü sayılan, bu yüzden
ne okula gidebilen, ne işe gire-
bilen, ne de evlenebilen, ama ra-
hatça askere alınan, ölen baJa-
sının vergi borcunu ödemek zo-
runda bırakılan bu saf, işini kes-
tirme (!) yollardan çözümleme-
yi beceremeyecek kadar da na-
muslu köy çocuğunun— traji-
komik yaşam öyküsü mü?
Yoksa bürokrasi salgınının çir-
kin ve acımasjz yonleriyle didik
didik edilmesi mi? Sanmıyoruz.
"Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşa-
maz"ın yeni temsillerinde kâ-
zandığı olağanüstü basarının
nedenleri, kanımızca, temelde-
ki insanoğlunun yaşama hakkı-
m bile hiçe sayan bir toplum dü-
zeninin acı gerçeklerini güldürü
yoluyla yansıtan "dev aynası"n-
da olduğu kadar, yazarın —be-
nimsemediğini söylediği halde—
"boşalım tiyatrosu" için gerek-
liliğine inandığı teknik üstünlu-
ğe bu kez, AKM sahnesinde, ka-
vuşmuş olmasında arannıalıdır.
Bu olay bize, özelljkle yerli
oyunlanmızın kaderi çizilirken,
kimi zaman düşülen bir yanılgı
üzerine durma fırsatını da ver-
miş oluyor. Bu yanılgı, kendi
oyunlarımıza, her bakımdan,
özellikle sahne düzeninin gerek-
tirdiği teknik olanaklar bakı-
mından en uygun mekânlann
seçiminde beklenen titizliğin
gösterilmemesinden doğuyor.
Orneğin, "Yaşar Ne Yaşar Ne
Yaşamaz" çapında bir müzika-
lin, Taksim Sahnesi gibi teknik
donanımdan yoksun, normal
oyunların bile sahne ağzından
salona taştığı dar bir mekâna
sığdınlmaya kalkışılmasında gö-
rüldüğü gibi. Bu yanılgı gideri-
lerek AKM sahnesine geçilince
gösteri, bütünüyle, bambaşlfâ
bir boyut kazanrhış, Kenan Işık
DİNAMİK PERFORMANS — Aziz Nesin'in "Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz" adlı raüzikalinde
başrolü Ali Sürmeli üstleniyor. Sürmeli, Yaşar rolünde dinamik bir performans çıkanyor.
da belki en başarılı reji çalışma-
sında, yeteneğini kanıtlamak
olanağına kavuşmuştur.
Yazar-yönetmen-besteci (Ti-
mur Selçuk) üçlüsunün uyumlu
işbirliği ile sağlanan derli toplu
akış, şimdi (eski temsillerin yer
yer bir kargasa gorünumünde-
ki kopukluklarından sıyrılmış)
gözleri ve kulakları okşayan pı-
rıl pırıl bir müzikal niteliğine
ulaşmış. Bu sayede yeni ve coş-
kulu seyirci topluluklarını ken-
dine çekmeye devam ediyor.
Sayısı otuza varan rolleri pay-
laşan bütün sanatçılardan söz
etmeye olanak yok. Ama oyuna
adını veren başrolde Ali Sürme-
li'nin gerçekleştirdiği dinamik
performansı, sevgilisi Ayşe'de
Suna Yavnıcak'ın canlandırdığı,
eşine bağlı, çileli ve direnişli bu
köy kızına renkli bir kişilik ka-
zandıran oyununu belirtmemek
haksızlık olur. Ertuğnıl tlgin,
Nur Subaşı, Kemal Bekir, Dün-
dar Müftüoğlu gibi deneyimli
sanatçılar küçük rollcrine ağır-
lıklarmı katıyorlar.
'Kim Kimi Kiminle'yiyöneten ve oynayan YıldızKenter:
Tiyatro yatay bir dönemde
"Ödenekli tiyatroların bir rönesans yapması
gerekiyor. Bunu, eskiden yapıldığı gibi
klasiklere dönerek gerçekleştirmek gerek.»
AKLlMDUROÜ...
İSTER MiSiN?-
DtKMEN GÜRÜN
UÇARER
Alan Ayckbourne'u bizlere ta-
nıtan ve se\diren Kent Oyuncu-
Iarı oldu. "Kim Kimi Kiminle"
Kenterler'den zevkle izlediğimiz
dördüncü oyunu Ayckbourne1
un. Nefis bir trafik, aynı mekân-
da iki ayrı evde üç çiftin yaşa-
dığı tersliklerin birbiri içine gi-
rişi, birbirinden kaynaklanışı ve
sonuçta düğümun hoş bir bı-
çimde çözümlenişi... Böylesi bir
teknik beceriye oyuncuların
yaptıkları işten tat alışlan da ek-
lenince "Kim Kimi Kiminle" se-
viyeli bir komedi olarak izleyi-
cinin ilgisini çekiyor. Oyunun
Mary Featherston'u ve yonetme-
ni Yıldız Kenter genelde yazara
yakıştırılan "Modern Aristop-
hanes" tanımlamasına katıldığı-
nı söylüyor:
"Kurgusunda gerçekten ina-
nılmaz deha pırıltıları var. Ben
bu kurguyu keşfetmekte öncele-
ri biraz zorlandım 'Kim Kimi
Kiminle'de ama üzerinde çalış-
tıkça bilmece gibi çözdüm. Bir
ara urktüm diyebilirim bu girift
trafik izleyiciyi yorar mı diye.
Ama hayır, hem ben çok ze\ k
aldım trafiği çözerken hem dt
seyirci zevk alıyorî'
— Ayckbourne, farsı, orta sı-
nıf ya da orta sınıfın üstü İngi-
liz aile vapısına oturtup buradan
yola çıkan teknik bir yazar.
— Evet, sökük gibi bir ucu-
nu tutuyor ipliğin ve duğümü
çözüyor. Genelde insanı çok öne
çıkartmıyor, ama ihmal de etmi-
yor. Onun insanları tiyatronun
adesesinden geçerek büyüyor ve
bu büyümede abartı yok çar-
pıtma yok. Onun için de seviyo-
rum Alan Ayckbourne'u. Ben
güleryüzlü tiyatrodan yanayım.
Seviyeli, güleryüzlü tiyatronun
değişik bir görünum yaratması-
nı, değişik bir renk ve çizgi ge-
tirmesini istiyorum. Sanıyorum
bu oyun bu isteklere cevap ve-
recek nitelikte.
— Yeni projeleriniz?
— Richard Nelson'un 1970
Arjantin'inde geçen bir oyunu
üzerine çalışıyoruz gençlerle.
Yıldınm Türker'in çevirisi. Bu-
nun yanı sıra Müşfik, Nâzım
Hikmetin "Kuvayı Milliye"sini
çalışıyor. Ayrıca Dinçer Sümer-
in "Eski Fotoğraflar"ını oyna-
yacaklar. Biz de haftanın üç gü-
nu İzmir'de "Harold ve Mau-
de"u sergileyeceğiz. Şimdi de bu
KİM KİMİ KİMİNLE — Alan Ajckbournc'un Kim Kimi Ki-
minle"sinde oyna>'an Yıldız Kenter, a>nı zamanda o>unun >unet-
meni. Mehmet Birki>e de oyuncular arasmda.
oyunla yine haftanın üç günü İs-
tanbul çevresinde turneye çıkı-
yoruz.
— Yıldız Hanım, yıllardır ti-
yatro yapıyorsunuz ve yonıcu
bir temponuz var. Böylesi bir
koştunnaya en azından dilediği-
niz oyunlan oynayabiliyor mu-
sunuz?
— Doğrusunu isterseniz, ar-
zu ettiğim oyunları oynadığımı
söyleyemem. İçinde bulunduğu-
muz koşullar buna engel. Hem
kadromuz, hem sahne olanak-
larımız, hem ekonomik sorun-
lar...
Daha fazla koşmamız gereki-
yor. Bense durduğumuz yerde
zıpladığımızı hissediyorum.
Ödenekli tiyatrolara baktığımız
zaman, onlar da özel tiyatrolar-
dan pek farklı bir görünümde
değil. Tiyatronun her açıdan ya-
tay olduğu bir dönemde öde-
nekli tiyatroların bir rönesans
yapması gerektiğine inanıyo-
rum. Bu da üç-dört tane iki ki-
şilik ya da tek kişilik oyun oy-
namakla olmaz, öbür tarafta
yuz kişilik kadro otururken. Bu
rönesansı tıpkı eskiden yapıldı-
ğı gibi klasiklere dönerek ger-
çekleştirmek gerek. Ödenekli ti-
yatrolann Eski Yunan'ı tanıtma-
ları lazım, Shakespeare'i tanıt-
malan lazım. Ankara Devlet Ti-
yatrosu yıllar önce bunu yapı-
yordu.
Oyuncuları eğitmek, sesleri -
bedenleri üzerinde çalışmaları-
nı sağlamak gerekli. Yetersizlik-
ler meydanda. Okulu bitirdikten
sonra kimse öğrenci gibi sürdür-
müyor sanıyorum. Ödenekli ti-
yatroların daha akademik bir
çizgi getirmeleri kaçınılmaz.
Lennon'ı aıınıa
gecesi
• Kültür Servisi — 10 yıl
önce vurulan ünlü besteci,
gitarist ve söz yazan John
Lennon bu akşam Beyoğlu
Dünya Sineması'nda
düzenlenen geceyle
anılacak. Beatles'ın son
albümü "Imagine"i konu
alan bir mültivizyon
gösterisinin de yer alacağı
geceye Bulutsuzluk Özlemi,
Mozaik, Mehmet Güreli,
Grup Kömür ve Fuat-
özkan katılacaklar.
Sanatçılar sadece Lennon'ın
parçalarını seslendirecekler.
Saat 21.30'da başlayacak
gecenin biletleri Beyoğlu
Dünya Sineması'nda
satılıyor.
'A Ay' ödüle
aday
• ANKARA (AA) —
Genç yönetmen Reha
Erdem'in yurtdışı
şenliklerde ödüller kazanan
ilk filmi "A Ay" Fransa'da
da "L'age d'or" ödülüne
aday gösterildi. Türk
Fransız ortak yapımı olan
film, Belçika Sinematek'i
tarafmdan 1973 yılından bu
yana "tekillikleri ve
orijinallikleri ile
konformizme kayıtsız
kalan" yapımlar arasmda
belirlendi. "A Ay" ünlü
film yönetmeni Luis Bunuel
anasına verilen "L'age d'or"
ödülune aday gösterildi.
6
\aratıcı
oyunculuk^
• Kültür Servisi — Geçen
sezon "Bahara Merhaba"
Şenliği'nde amatör
tiyatroculann kaynak
konusundaki önerilerini
dikkate alan Amatör
Tiyatrolar Çevresi, çağdaş
oyunculuk üzerine
çalışmalar yapan Ankara
Devlet Tiyatrosu oyuncusu
Tamer Levent ile birlikte
konunun uygulamalı bir
tartışmasını başlatmak
üzere arahk ayının ilk
haftasında Bilsak'ta
"Yaratıcı Oyunculuk
Yaratıcı Toplum" adlı
semineri düzenledi.
Bilsak'ta seminer bugün
saat 18.00'de
gerçekleşecek. İkinci bölüm
ise Pendik Atatürk Kültür
Evi'nde 9 aralık gunü saat '
14.00'de yapılacak.
BUGÜN
• Bilge Olgaç'la söyleşl
FTV'nin düzenlediği
sinema söyleşileri
kapsamında saat 15.00'te
Bilge Olgaç'la bir söyleşi
yapılacak. Olgaç'ın bir
filminin de gösterileceği
etkinlik, Koca Mansur Sok.
34/5 Şişli adresinde
gerçekleşecek.
• Füsun Önal imzalıyor
Füsun Önal, saat
15.00-19.00 arası Kadıköy
Gençiik Kitabevi'nde
"Hayati Denedim" adlı
kitabını imzalayacak ve
okurlanyla söyleşecek.
• Fotoğraf söyleşisi
İFSAK'ın düzenlediği
fotoğraf günleri
kapsamında saat 13.00'te
Yıldız Üniversitesi Sabancı
Kitaplığı'nda J.J. Lucas'ın
"Summer-dreams" adlı
sergisi üzerine Mehmet
Bayhan ve Aclan Uraz bir
söyleşi yapacaklar.
BİLSAK' TA
BUGÜN
8 Aralık Cumartesi:
14.30 Günlerin
Götürdüğû: "Körfez'de
Kritik An: BM ' den
Savaş Onayı"
Sezai ORKUNT,
Doğu PERINÇEK,
HalukÜLMAN
18.00 YaratKi Toplum,
Yaratıcı Oyunculuk:
Tamer LEVEND
19.30 Bilsak Tiyatro
Alölyesi: "tşte Baş tşte
Gövde lşte Kanatlar"
Yazan: Sevim BURAK
Cafe-Foyer-Bar (Giriş)
12.00-00.30
Rock Cafe-Bar (S.Kai)
12.00-18.00 Hcavy Metal
18.00-24.00 Rock
16.00 Metalium
21.00 ErkinKoray
BÎLSAK, Sıraselviler
Cad., Soğancı Sok.7
CIHANGIR
143 28 79-99