08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 ARALIK 1990 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/5 Schulz-Utschaııer Dörtlüsü • Kültür Servisi — Avusturya'nın tanınmış oda müziği topluluklarından Schulz-Litschauer Dörtlüsü, konser vermek üzere İstanbul'a geliyor. Matthias Schulz (flüt), Veronika Schulz (keman), Heidi Litschauer (çello )ve Ulla Schulz'dan (viyola) oluşan dörtlü, 10 aralık pazartesi günü Avusturya Kultür Ofisi'nde, 11 arahk salı gunu de Avusturya Kız Lisesi'nde birer konser verecek. Sanatçılar konserlerinde Giordani, Haydn, Mozart, Mercadente, Beethoven, Kaufmann, Angerer ve Hoffmeister'in eserlerini yorumlayacaklar. Hepsi Viyanalı «lan sanatçılar, bugüne kadar çeşitli odüller kazandılar ve gerek solist gerekse topluluk olarak konserler verdiler. Sanatçılardan çellist Heidi Litschauer, aynı zamanda 1970'ten bu yana "Viyana Flüt Üçlüsü'nün, 1978'den bu yana da Mozarteum Yaylı Sazlar Dortlusü'nün üyesi. Kemancı Veronika Schulz, Salzburg Gençiik Orkestrası birinci kemancıhğını yapıyor. Ulla Schulz ise halen Graz Yüksek Muzik Okulu'na bağlı olarak bir ihtisas sınıfını yönetiyor. Topluluk bugüne dek Viyana Festival Haftaları, Salzburg Festivali, Mozart Haftaları gibi çeşitli toplu programlara da katıldı. 'Para, Para, Para'ya yasak • NtĞDE (Cumhuriyet) — Niğde Valiliği, Tuncay Özinel Tiyatrosu'nun "Para, Para, Para" adlı oyununun Niğde'de oynatılmasını yasakladı. Nezih Tuncay'ın yazdığı müzikli güldürünün oynatılmasınm "sakıncalı" görüldüğü bildirüdi. Oyunun son derece basit, argo ve küfürlü bir oyun olduğunu söyleyen Niğde Vaİisi Ahmet özyurt, "Bilmem oyunu okudunuz mu? Güvenlik güçlerine sataşma var. Hatta Amerika Devlet Başkanı Bush'a dahi sataşma vaı. MiUi geleneklerimize, örf ve adetlerimize uygun olmayan bir oyun. Hatta halkı devlet düzenine karşı cesaretlendirici. Bu nedenle Niğde'de oynatılmasına izin vermedik" dedi. "Para, Para, Para" adlı oyunun daha önce de çeşitli soruşturmalara uğradığını bildiren Vali özyurt, "10 ilde oynandıktan sonra oyun hakkında suç duyurusunda bulunulmuş. Dava açılmış. Çeşitli illerde işlenmiş bir suç var. Biz oyunu yasaklayarak bir suçun işlenmeden önlenmesini amaçladık" diye konuştu SERGI Elif Naci'nin resimleri • Kültür Servisi — 1987'de yaşamını yitiren ressam, müzeci, gazeteci ve yazar Elif Naci'nin 60 resminin yer aldığı sergi, Destek Reasürans Sanat Galerisi'nde açıldı. 5 ocağa dek sürecek sergide Elif Naci'nin yapıtları 750 bin - 60 milyon TL fiyatları arasmda satışa sunuluyor. 1930 yılında Alay Köşkü'nde ilk kez bir kişisei resim sergisi açarak Türk resim sanatında önemli bir atılım gerçekleştiren Elif Naci, birkaç yıl sonra da beş arkadaşıyla birlikte "D Grubu" olarak tanınan ressamlar birliğini kurdu. 1937 yılında Türk ve Jslam Eserleri Müzesi Müdür Yardımcıhğı görevine getirilerek müzeciliğe başlayan Naci, daha sonra bu müzenin mudüru oldu. 1957'de de Topkayı Saray Müzesi'nde müdür yardımcılığına başladı. Naci, yaşamı boyunca Cumhuriyet de dahil olmak üzere çeşitli gazete ve dergilerde sanat ve tarih yazıları yazdı. (Fotoğraf: Uğur Günyüz) SİNEMA SESAJVTın yönetim kurulu • Kültür Servisi — SESAM'ın (Sinema Eserleri Sahipleri Meslek Birliği) 2. Olağan Genel Kurulu dün yapıldı. 84 yapımcımn katıldığı genel kurulda yönetim kuruluna 80 oyla Türker Inanoğlu, 79 oyla Ömer Kavur, 75 oyla Tanju Gürsu, 79 oyla İsmet Kurtuluş ve 71 oyla Enver Özer seçildi. SESAM'ın Haysiyet Kurulu'nda Hürrem Erman, Memduh Ün ve Atıf Yılmaz yer alırken SESAM'ın faaliyetlerini mali açıdan denetleyen Denetleme Kurulu'na da Şerafettin Gün, Nazmi Özer ve Erhan Erzurumlu getirildi. Sansür, sanatçı hakları gibi konularda görev yapacak ve gerektiğinde bilirkişi raporu hazırlayacak olan Teknik Bilim Kurulu'na ise Kadri Yurdatap, Yaşar Tunalı, Ertem Göreç, Yjlmaz Atadeniz ve Necip Sarıca seçildi. Yönetim Kurulu Başkanı seçimi ve görev bölüşümleri önümüzdeki günlerde yapılacak. KARİKATÜR Nasrettin Hoca sergisi • Kültür servisi — 10. Uluslararası Nasrettin Hoca Karikatur Yarışmasrnın sergisi bugiin açıhyor. Karikatürcüler Derneği'yle Akşehir Nasrettin Hoca ve Türizrn Derneği'nin birlikte düzenledikleri yarışmamn sergisi, katılımın fazla oluşu yüzünden iki ayrı galeride yer alacak. Birinci sergüeme Sultanahmet'te Yerebatan Sarayı çıkışındaki Karikatürcüler Derneği Galerisi'nde, ikinci sergileme Saraçhanebaşı'ndaki Karikatur ve Mizah müzesi'nde olacak. Yarışma sergisinin açılışı ise bugün , Karikatürcüler Derneği Galerisi'nde yapılacak. MÜZİK 500. YA Vakfı'ndan • Kültür Servisi — 500. Yıl Vakfı'nca düzenlenen kültürel etkinlikler kapsamında Şefika Kutluer 11 aralık salı günü bir flüt resitali verecek. Saat 20.30'da Cemal Reşit Rey Konser Salonu'ndaki resitalde Kutluer'e, İsrail Filarmoni Orkestrası piyanistlerinden İstanbul doğumlu Izi Kastoriano eşlik edecek. Dilek Türker, Bir Zamanlar Memleketin Birinde'yiKüçük Sahne'de oynuyor Dîktatörlüğe alaycı eleştîrıAziz Nesin'in Dilek Türker için yazdığı politik kabareyi sahneye Yılmaz Onay koydu. Dekorlarını heykeltıraş Saim Bugay'ın gerçekleştirdiği oyunun müziği Nurettin Özşuca'nın. ORHAN ALKAYA Şehir Tiyatroları'nın yazık ki kısa sürmüş ve ardından sıkıyö- netimlerle dinamitlenmiş, güzel Yerinden Yönetim yıllarıydı 1978. Şvayk'ın Hitler'le Tarihi Karşılaşması'nda Anna Kopec- ka'yı oynayan Dilek Türker, sah- neye âdeta bir deprem taşıyordu. Bu, 1964'te girdiği çoğu prensi- pal otuzdan fazla rol oynadığı Şehir Tiyatroları sahnesindeki son işiydi Dilek'in. Ardından Almanya'ya gitti. 1yi işler yap- tı. İstanbul seyircisiyle 1985'te İstanbul Festivali'nde buluştu. Sevdican'da yorumladığı altı ka- dın figüründe gösterdiği perfor- mans, zamaru çok iyi kullandı- ğmı kanıthyordu. Aradan on iki yıl geçti ve Dilek Türker yeniden İstanbul'a döndu. Bu kez kendi kurduğu Tiyatro Ayna'yla... Aziz Nesin'in, Dilek için yazdı- ğı iki perdelik politik kabare Bir Zamanlar Memleketin Birinde, Dilek Türker'in hayattaki tek mülkünü, evini satarak kurdu- ğu Tiyatro Ayna'nın ilk oyunu. Yönetim Yılmaz Onay, dekorlar Saim Bugay, müzikler Nurettin Özsuca, afiş Semih Balcıoglu imzasını taşıyor. — On iki yıl sonra İstanbul- da, üstelik kendi tiyatronda sah- neye çıkıyorsun. Sen Anna Ko- pecka'yla İstanbul'a veda eder- ken ilkokula giren çocuklar, bu- gün üniversiteyi bitirmek üzere. Onlara verilecek bir hesabın ol- duğunu düşünüyorum. Neden terk ettin İstanbul sabnesini? ON İKİ YIL SONRA İSTANBUL'DA— Uzun yülar Şehir Tiyatrolannda çalışan Dilek Türker, daha sonra sahne çalışmalarını Almanya'da sürdürmüştü. Türker şimdi, 12 yıl sonra kendi kurdu- ğu Tiyatro Ayna'yla İstanbul'da. — 1978 senesinde Şehir Tiyat- rolan'nda Yerinden Yönetim adı altında, çağdaş tiyatro işleyişine uygun düşüncelerimizi ve üreti- mimizi gerçekleştirmeye çalışı- yorduk. O zaman Turkiye'nin yaşadığı politik ve toplumsal şartlar gözden geçirilirse, belki de bu işin en zor olduğu zaman- dı. Birlikte yaşadık; afişlerimiz parçalanıyor, tiyatrolarımız bombalanıyordu... Insanlann ti- yatrdya gitmeye, dahası sokağa çıkmaya karşı korku geliştirdik- leri bir dönemdi. Biz Üskudar1 da, başkalarına göre "Müsiü- man mahallesinde salyangoz sa- tıyorduk!" Brectıt, Nâzım Hik- met, O'Casey filan oynuyorduk ve Üsküdar halkından tut üni- versitelere, aydınlara, her top- lumsal kattan insanlara kadar dinamik bir tiyatro olayı yaratı- yorduk. Oyunlanmız kapalı gi- şe oynuyordu. Hep sevgiyle ha- tırladığım bir dönem oldu bu. Sonra öyle bir nokta geldi ki rahmetli Muhsin Hoca'yla, Hal- dun Taner'le fikir ahşverişlerim sırasında, bir süre yurdışına gi- dip kendimi geliştirme fıkri doğ- du. Eşim Almanya'da gazeteci- lik yapıyordu. Almanya, 1 mil- yon 700 bin Türkü banndıran bir ülke olarak, benim için önemli bir çalışma alanıydı. Hem Batı tiyatrosunu çok ya- kından yaşayarak, izleyerek gör- mek, oradaki sanatçıların top- lumlanyla, dünyayla ilgili yak- laşımlarım katılarak yaşamak; hem de iki toplum arasındaki politik-sosyolojik gerçekferi araştırmak benim için çok ca- zipti. Kalktım gittim. — Şimdiki dönüşün de 'ora- dan gitmek' gibi bir durumu içe- riyor galiba? Ya da ikisinin ara- sında bir yerde 'dolaşıyorsun...' — Ben hiç gitmemiştim ki "döndüm!" Insan eğer bir coğ- rafyaya, bir kültüre, insanı insan yapan tüm değerlere vurgunsa, onun sorumluluğunu da sonu- na kadar taşır. Bir başka coğraf- yada, hep Türk yazarlarının oyunlannı oynadım. Hani "Tür- kiye'de oyun yazan yok" diyor- lar ya!.. Yıllardır Alman tiyatro- larının repertuarlarma alınıyor Türk yazarlan. Bir Türk oyunu, beş yıl sürekli perde açmış ve toplam içinde 50 bin Almana ulaşmışsa, kimse boşuna Türk yazarlarını kötülemesin. Dönüşe geleyim... Bir gün anadilinde yeniden doğmak is- tiyorsun. Coğrafyaya olan vur- gunluk mudur, daha çok çoğal- mak için midir? Burada benim bir ailem var. Benim gibi düşü- nen, hisseden insanlar, benimie aynı sancıları çekenler, aydınlar, öğrenciler, emekçiler benim ai- lem. Ailemle daha yakm olmak için şimdi buradayım. Bu da be- nim hayati gereksinimim. Türki- ye'de tiyatro yapmak, artık çıl- gınca bir istek haline geldi. Bu da çok insani bir durum sanı- rım. Kendi özsuyumdan beslen- mem gerekiyordu. — Seni bir tiyatro kurmaya yönelten nedenleri anlatır nusın? Tiyatro Ayna nasıl bir ihtiyacın sonunda doğdu? — Artık Türkiye'de üretmek ve ürettiğimi oraya götürmek is- tiyorum. Bu, ilk neden. Ayrıca Türkiye'de ödenekli kurumların işleyebileceğini düşünmüştüm. Gibi yapmak değil, gerçekten yapmak istedim... Ama bu bek- lentilerimin, özlemlerimin Türkiye'deki yoneticiler tarafın- dan pek önemsenmediğini, on- lann pek de benim gibi düşün- mediklerini gördüm. O zaman da kendi tiyatromu kurmak ka- çınılmaz oldu. — Bir Zamanlar Memleketin Birinde, genel olarak diktatör- lüklere, otoriter yapüanmalara karşı sert ve alaya bir eleştiri içe- rirken, toplumsal yapıya, insa- na bulaşan hastalıklara da göz uzatıyor. Oyunu, günümüz Türkiyesi'nde nasıl bir yere oturttunuz? — Bugünün Türkiyesi'nin ya- şadığı Urkütücü, korkutucu so- runlar var. Bu kaygıyı taşıyan bir ekip olarak kaygılarımızı dile ge- tiriyoruz, kafamızdaki kaygı do- lu soruları soruyoruz sahnede. Tabii ki biz sorun çözmeye kal- kışmadık. Yalnızca sorunlan hep birlikte gözden geçirebilmek için sorunlanmızı paylaşmaya çahşıyoruz. Eğer seyirci de aynı kaygıları taşıyorsa, hep birlikte kendimizi yeniden gözden geçir- me fırsatını verebilir bu oyun. Insanın kendisini bir aynada seyreder gibi seyretmesi başka- dır tabii! Sanınm yıllardır taşı- dığım işlevsel kaygılarla sanatsal kaygılann çatışmadığı, birbirine ödün vermediği, tam aksine ça- kışabildiği, örtüşebildiği bir ürün olacak Bir Zamanlar Memleketin Birinde. — 'Bir zamanlar bizim mem- lekette Dilek vardf demekten kurtulduğum için sevinçliyim. Hoşgeldin. AzizNesiriin 'YaşarNe YaşarNe Yaşamaz'müzikalibu kez AKM'de Yanılgı giderildi, oyun kurtuldu LÛTFİ AY Azte Nesin'in ünlu muzikali, geçen mevsimden bu mevsrme aktarılan yerli oyunlar içinde- —yabancı müzikalleri kıskandı- rabilecek— geniş bir ilgi görü- yor. Geçen yıl Taksün Sahnesi'n- de uzun süre afışte kaldığı ha- tırlanırsa. doğal olarak seyirci- sinin azalması beklenirken ter- sine çoğalması, olağanüstü bir sanat olayıdır. Bu olayı yerinde izlemek istedik ve AKM'deki ye- ni temsillerinden birini görme- ye gittik. Sahne ile seyirci arasın- da, her zaman kolayca yaratıla- mayan o tılsımlı iletişim akımı- nın, çoğunlukla genç kuşakların doldurduğu büyük salona, sıcak titreşim dalgaları halinde yayıl- dığına tanık olduk. Yaratılan bu duygu ve düşün- ce birliğini "unanimist" bir ol- gu haline getiren acaba neydi? Sadece Aziz Nesin'in, aynı adı taşıyan unlü romanından (1977) spot ıyklarına çıkardığı Yaşar'- cığın —nüfus kütüğüne yanlış- lıkla şehit düştüğü yazıldığı için devletçe ölü sayılan, bu yüzden ne okula gidebilen, ne işe gire- bilen, ne de evlenebilen, ama ra- hatça askere alınan, ölen baJa- sının vergi borcunu ödemek zo- runda bırakılan bu saf, işini kes- tirme (!) yollardan çözümleme- yi beceremeyecek kadar da na- muslu köy çocuğunun— traji- komik yaşam öyküsü mü? Yoksa bürokrasi salgınının çir- kin ve acımasjz yonleriyle didik didik edilmesi mi? Sanmıyoruz. "Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşa- maz"ın yeni temsillerinde kâ- zandığı olağanüstü basarının nedenleri, kanımızca, temelde- ki insanoğlunun yaşama hakkı- m bile hiçe sayan bir toplum dü- zeninin acı gerçeklerini güldürü yoluyla yansıtan "dev aynası"n- da olduğu kadar, yazarın —be- nimsemediğini söylediği halde— "boşalım tiyatrosu" için gerek- liliğine inandığı teknik üstünlu- ğe bu kez, AKM sahnesinde, ka- vuşmuş olmasında arannıalıdır. Bu olay bize, özelljkle yerli oyunlanmızın kaderi çizilirken, kimi zaman düşülen bir yanılgı üzerine durma fırsatını da ver- miş oluyor. Bu yanılgı, kendi oyunlarımıza, her bakımdan, özellikle sahne düzeninin gerek- tirdiği teknik olanaklar bakı- mından en uygun mekânlann seçiminde beklenen titizliğin gösterilmemesinden doğuyor. Orneğin, "Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz" çapında bir müzika- lin, Taksim Sahnesi gibi teknik donanımdan yoksun, normal oyunların bile sahne ağzından salona taştığı dar bir mekâna sığdınlmaya kalkışılmasında gö- rüldüğü gibi. Bu yanılgı gideri- lerek AKM sahnesine geçilince gösteri, bütünüyle, bambaşlfâ bir boyut kazanrhış, Kenan Işık DİNAMİK PERFORMANS — Aziz Nesin'in "Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz" adlı raüzikalinde başrolü Ali Sürmeli üstleniyor. Sürmeli, Yaşar rolünde dinamik bir performans çıkanyor. da belki en başarılı reji çalışma- sında, yeteneğini kanıtlamak olanağına kavuşmuştur. Yazar-yönetmen-besteci (Ti- mur Selçuk) üçlüsunün uyumlu işbirliği ile sağlanan derli toplu akış, şimdi (eski temsillerin yer yer bir kargasa gorünumünde- ki kopukluklarından sıyrılmış) gözleri ve kulakları okşayan pı- rıl pırıl bir müzikal niteliğine ulaşmış. Bu sayede yeni ve coş- kulu seyirci topluluklarını ken- dine çekmeye devam ediyor. Sayısı otuza varan rolleri pay- laşan bütün sanatçılardan söz etmeye olanak yok. Ama oyuna adını veren başrolde Ali Sürme- li'nin gerçekleştirdiği dinamik performansı, sevgilisi Ayşe'de Suna Yavnıcak'ın canlandırdığı, eşine bağlı, çileli ve direnişli bu köy kızına renkli bir kişilik ka- zandıran oyununu belirtmemek haksızlık olur. Ertuğnıl tlgin, Nur Subaşı, Kemal Bekir, Dün- dar Müftüoğlu gibi deneyimli sanatçılar küçük rollcrine ağır- lıklarmı katıyorlar. 'Kim Kimi Kiminle'yiyöneten ve oynayan YıldızKenter: Tiyatro yatay bir dönemde "Ödenekli tiyatroların bir rönesans yapması gerekiyor. Bunu, eskiden yapıldığı gibi klasiklere dönerek gerçekleştirmek gerek.» AKLlMDUROÜ... İSTER MiSiN?- DtKMEN GÜRÜN UÇARER Alan Ayckbourne'u bizlere ta- nıtan ve se\diren Kent Oyuncu- Iarı oldu. "Kim Kimi Kiminle" Kenterler'den zevkle izlediğimiz dördüncü oyunu Ayckbourne1 un. Nefis bir trafik, aynı mekân- da iki ayrı evde üç çiftin yaşa- dığı tersliklerin birbiri içine gi- rişi, birbirinden kaynaklanışı ve sonuçta düğümun hoş bir bı- çimde çözümlenişi... Böylesi bir teknik beceriye oyuncuların yaptıkları işten tat alışlan da ek- lenince "Kim Kimi Kiminle" se- viyeli bir komedi olarak izleyi- cinin ilgisini çekiyor. Oyunun Mary Featherston'u ve yonetme- ni Yıldız Kenter genelde yazara yakıştırılan "Modern Aristop- hanes" tanımlamasına katıldığı- nı söylüyor: "Kurgusunda gerçekten ina- nılmaz deha pırıltıları var. Ben bu kurguyu keşfetmekte öncele- ri biraz zorlandım 'Kim Kimi Kiminle'de ama üzerinde çalış- tıkça bilmece gibi çözdüm. Bir ara urktüm diyebilirim bu girift trafik izleyiciyi yorar mı diye. Ama hayır, hem ben çok ze\ k aldım trafiği çözerken hem dt seyirci zevk alıyorî' — Ayckbourne, farsı, orta sı- nıf ya da orta sınıfın üstü İngi- liz aile vapısına oturtup buradan yola çıkan teknik bir yazar. — Evet, sökük gibi bir ucu- nu tutuyor ipliğin ve duğümü çözüyor. Genelde insanı çok öne çıkartmıyor, ama ihmal de etmi- yor. Onun insanları tiyatronun adesesinden geçerek büyüyor ve bu büyümede abartı yok çar- pıtma yok. Onun için de seviyo- rum Alan Ayckbourne'u. Ben güleryüzlü tiyatrodan yanayım. Seviyeli, güleryüzlü tiyatronun değişik bir görünum yaratması- nı, değişik bir renk ve çizgi ge- tirmesini istiyorum. Sanıyorum bu oyun bu isteklere cevap ve- recek nitelikte. — Yeni projeleriniz? — Richard Nelson'un 1970 Arjantin'inde geçen bir oyunu üzerine çalışıyoruz gençlerle. Yıldınm Türker'in çevirisi. Bu- nun yanı sıra Müşfik, Nâzım Hikmetin "Kuvayı Milliye"sini çalışıyor. Ayrıca Dinçer Sümer- in "Eski Fotoğraflar"ını oyna- yacaklar. Biz de haftanın üç gü- nu İzmir'de "Harold ve Mau- de"u sergileyeceğiz. Şimdi de bu KİM KİMİ KİMİNLE — Alan Ajckbournc'un Kim Kimi Ki- minle"sinde oyna>'an Yıldız Kenter, a>nı zamanda o>unun >unet- meni. Mehmet Birki>e de oyuncular arasmda. oyunla yine haftanın üç günü İs- tanbul çevresinde turneye çıkı- yoruz. — Yıldız Hanım, yıllardır ti- yatro yapıyorsunuz ve yonıcu bir temponuz var. Böylesi bir koştunnaya en azından dilediği- niz oyunlan oynayabiliyor mu- sunuz? — Doğrusunu isterseniz, ar- zu ettiğim oyunları oynadığımı söyleyemem. İçinde bulunduğu- muz koşullar buna engel. Hem kadromuz, hem sahne olanak- larımız, hem ekonomik sorun- lar... Daha fazla koşmamız gereki- yor. Bense durduğumuz yerde zıpladığımızı hissediyorum. Ödenekli tiyatrolara baktığımız zaman, onlar da özel tiyatrolar- dan pek farklı bir görünümde değil. Tiyatronun her açıdan ya- tay olduğu bir dönemde öde- nekli tiyatroların bir rönesans yapması gerektiğine inanıyo- rum. Bu da üç-dört tane iki ki- şilik ya da tek kişilik oyun oy- namakla olmaz, öbür tarafta yuz kişilik kadro otururken. Bu rönesansı tıpkı eskiden yapıldı- ğı gibi klasiklere dönerek ger- çekleştirmek gerek. Ödenekli ti- yatrolann Eski Yunan'ı tanıtma- ları lazım, Shakespeare'i tanıt- malan lazım. Ankara Devlet Ti- yatrosu yıllar önce bunu yapı- yordu. Oyuncuları eğitmek, sesleri - bedenleri üzerinde çalışmaları- nı sağlamak gerekli. Yetersizlik- ler meydanda. Okulu bitirdikten sonra kimse öğrenci gibi sürdür- müyor sanıyorum. Ödenekli ti- yatroların daha akademik bir çizgi getirmeleri kaçınılmaz. Lennon'ı aıınıa gecesi • Kültür Servisi — 10 yıl önce vurulan ünlü besteci, gitarist ve söz yazan John Lennon bu akşam Beyoğlu Dünya Sineması'nda düzenlenen geceyle anılacak. Beatles'ın son albümü "Imagine"i konu alan bir mültivizyon gösterisinin de yer alacağı geceye Bulutsuzluk Özlemi, Mozaik, Mehmet Güreli, Grup Kömür ve Fuat- özkan katılacaklar. Sanatçılar sadece Lennon'ın parçalarını seslendirecekler. Saat 21.30'da başlayacak gecenin biletleri Beyoğlu Dünya Sineması'nda satılıyor. 'A Ay' ödüle aday • ANKARA (AA) — Genç yönetmen Reha Erdem'in yurtdışı şenliklerde ödüller kazanan ilk filmi "A Ay" Fransa'da da "L'age d'or" ödülüne aday gösterildi. Türk Fransız ortak yapımı olan film, Belçika Sinematek'i tarafmdan 1973 yılından bu yana "tekillikleri ve orijinallikleri ile konformizme kayıtsız kalan" yapımlar arasmda belirlendi. "A Ay" ünlü film yönetmeni Luis Bunuel anasına verilen "L'age d'or" ödülune aday gösterildi. 6 \aratıcı oyunculuk^ • Kültür Servisi — Geçen sezon "Bahara Merhaba" Şenliği'nde amatör tiyatroculann kaynak konusundaki önerilerini dikkate alan Amatör Tiyatrolar Çevresi, çağdaş oyunculuk üzerine çalışmalar yapan Ankara Devlet Tiyatrosu oyuncusu Tamer Levent ile birlikte konunun uygulamalı bir tartışmasını başlatmak üzere arahk ayının ilk haftasında Bilsak'ta "Yaratıcı Oyunculuk Yaratıcı Toplum" adlı semineri düzenledi. Bilsak'ta seminer bugün saat 18.00'de gerçekleşecek. İkinci bölüm ise Pendik Atatürk Kültür Evi'nde 9 aralık gunü saat ' 14.00'de yapılacak. BUGÜN • Bilge Olgaç'la söyleşl FTV'nin düzenlediği sinema söyleşileri kapsamında saat 15.00'te Bilge Olgaç'la bir söyleşi yapılacak. Olgaç'ın bir filminin de gösterileceği etkinlik, Koca Mansur Sok. 34/5 Şişli adresinde gerçekleşecek. • Füsun Önal imzalıyor Füsun Önal, saat 15.00-19.00 arası Kadıköy Gençiik Kitabevi'nde "Hayati Denedim" adlı kitabını imzalayacak ve okurlanyla söyleşecek. • Fotoğraf söyleşisi İFSAK'ın düzenlediği fotoğraf günleri kapsamında saat 13.00'te Yıldız Üniversitesi Sabancı Kitaplığı'nda J.J. Lucas'ın "Summer-dreams" adlı sergisi üzerine Mehmet Bayhan ve Aclan Uraz bir söyleşi yapacaklar. BİLSAK' TA BUGÜN 8 Aralık Cumartesi: 14.30 Günlerin Götürdüğû: "Körfez'de Kritik An: BM ' den Savaş Onayı" Sezai ORKUNT, Doğu PERINÇEK, HalukÜLMAN 18.00 YaratKi Toplum, Yaratıcı Oyunculuk: Tamer LEVEND 19.30 Bilsak Tiyatro Alölyesi: "tşte Baş tşte Gövde lşte Kanatlar" Yazan: Sevim BURAK Cafe-Foyer-Bar (Giriş) 12.00-00.30 Rock Cafe-Bar (S.Kai) 12.00-18.00 Hcavy Metal 18.00-24.00 Rock 16.00 Metalium 21.00 ErkinKoray BÎLSAK, Sıraselviler Cad., Soğancı Sok.7 CIHANGIR 143 28 79-99
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle