Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 ARALIK 1990 • • + •
70. yü balosu
Amerikan Bristol Hastanesi'nin
kuruluşunun 70. yılı. dün tstanbul
Sheraton Oteii'nde yapıian baloyla kullandı. Törende konn-
şan hastane Yönetim Kurulu Başkanı Rahmi Koç, Türkiye'-
nin ekonomisinin liberalleştiğini, bununla birlikle saglık aJa-
nında da yurtiçi ve yurtdışında rekabetin başladığını belirtti.
Geceye, konuk sanatçı Roberta Flack iki şarkı söyleyerek ka-
tıldı. ABD'nin Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz de
gecenin konukları arasındaydı. (Fotoğraf: Suat Kozluklu)
1990'ın en
başarılı kadını
ANKARA (UBA) — 1990'm
en başanlı kadınını seçmek için
15 aday belirlendi. Statüs
oku>-uculan tarafından belirle-
necek yılın en başanlı kadını ya-
rışması için aday gösterilen İca-
dmlar şunlar. Leyla Alaton (yö-
netici), Prof. Dr. Necla Arat
(öğretim üyesi), Sıdıka Atalay
(sanayici), Imren Aykut (Çalış-
ma ve Sosyal Güvenlik Bakanı),
tdil Biret (piyanist), Prof. Dr.
Aysel Ekşi (psikiyatrist), Doç.
Dr. Mehveç Emeç (piyanist),
Fatma Girik Belediye Başkanı -
sinema sanatçısı), Doç. Dr. Ni-
lüfer Göle (öğretim uyesi), Gen-
cay Gürttn (Şehir Tiyatrolan Sa-
nat Yönetmeni), Zuhal Olcay,
(Sinema ve tiyatro oyuncusu),
Lak Orta (futbol hakemi), Sem-
ra Özal, Güler Sabancı (yöne-
tici), Prof. Dr. Türkân Saylan.
CUMHURİYET/17
NOEL BABA ÇİN'DE — Batüı bir havayolu şirketi Noel
yortusu nedeniyle dünyanın büyük başkentlerine düzenledU
ği gezi çerçevesinde Çin'e de bir tanıtım heyeti gönderdi. He-
yette bir de vazgeçilmez Noel Baba vardı. Çin'de Noel ve Noel
Baba bemen bemen hiç tanınmadıgı için Çinli çocuklar he-
yete büyük ilgi gosterdiler, Noel Baba'dan armağanlannı al-
dılar. (Foloğraf: Reuter)
Fransa'da
2 Türk
eroinle
yakalandı .
NICE (AFP) — ttalya'dg
Fransa'ya giriş yapan bir
morkun hava filtresine gizli 16
kilo eroin ele geçirildi. Rö-
morkun Türk oldukları bildi-
rilen iki sürücüsüyle araçtaki
üçüncü bir kişi tutuklanarak
haklarında dava açıldı.
Fransız narkotik polisi ero-
inin Türkiye'den getirildiğini
saptadıklannı bildirdi. Ele ge-
çirilen eroinin piyasa değeri-
nin 3.2 milyon dolar (9.6 mil-
yar lira) olduğu bildiriliyor.
İngiltere'ye giriş yaparken yo-
lundan alıkonulan Türk pla-
kalı iki kamyonda 203 kilo
eroin ele geçirilmiş ve kam-
yonlann Türk olan iki sürü-
cüsü de tutuklanmıştı.
OKA UYUM SAĞLAYAN KAZ — ABD'nin St. Panl ketıti
yakınlannda eylül ayında bir yaban kazının okla yaralandı-
ğı bildirilmiş, ama bütün aramalara rağmen kazı yaralayan
bulunamanuştı. Aradan geçen üç ay içinde yaban kazının ye-
diği oka uyum sağladığı, hatta bu okla uçtugu göriildü. Min-
nesota eyaleti Doğal Kaynaklar Dairesi'nden Janîce Hage,
kazın oka uyum sağladıgını ve şimdilik sağlık durumunda bir
tehlike görülmediği için herhangi bir mudahaleye gerek ol-
madığrm bildirdi. (Fotoğraf: AP)
HABERLERİN DEVAMI
OLAYLABIN Muhalefet 'cephe' açıyor
ARDENDAKI
GERCEK
(Baftarafı l. Sayfada)
mı mı var?
Sorumlu bir iktidar bütün bu
sorularm yamtlarını tek tek du-
şünmek zorundadır. Cumhur-
başkanı özal'ın yalmkat yakla-
şımı içinde bu soruna çözüm
bulunamaz. Çünkü Zonguldak'
taki işçinin durumu yalnız kaba
maliyet hesabt içinde düşünüle-
mez; ve bu bölgede yaşayan
yurttaşlarm "insan" oldukları
göz ardı edüemez. Zonguldak-
taki kömür ocaklanm çok bo-
yutlu vegeniş ufuklu biryakla-
şımla ele almak zorunludur.
Nitekim ANAP iktidarı adı-
na Cumhurbaşkanı Özal'ın
Zonguldak'taki maden işçisini
insandan saymayan açıklaması,
bölgedeki grevi bir patlamaya
^önüşturmüştur. Bu olayı böl-
gesel bir sonın da sayamayız;
eylem, Türkiye'yi kapsayan bir
anlam kazanmaya başlamıştır;
devlet televizyonunun engelle-
melerine karşın, ülke butünün-
de yurttaşlann çoğunluğu ma-
den işçilerinin grevine sıcak ba-
kıyor; muhalefet partilerinin
Zonguldak maden işçisine des-
tek vermeleri boşuna değildir.
Çözüm nerededir?
Çözüm, biri kısa, öteki uzun
vadede olmak üzere iki aşamalı
olarak düşünülmelidir. Kısa va-
dede çözümün ilk koşulu, siya-
sal iktidann 48 bin maden işçi-
sini çoluk çocuğuyia açlığa terk
etmek düşüncesinden sıynlma-
sıyla başlayabilir, uzun süreli çö-
züm konuyu bugünden sorum-
luluk ve ciddiyetle ele almayı
öngörilr.
Zonguldak'ta yuri çapmda
bir olay yaşanıyor.
Ancak devlet televizyonu bu
olayı yok sayıyor. Oysa televiz-
yon kameralan için her gun böl-
gede olağanüstü zenginlikte gös-
teriler yaşanıyor.
Yazık ki Türkiye'de siyasal ik-
tidann sansür uygulaması gör-
sel yayınlarda bütün katılığıyla
geçerlidir.
Kara Kuvvetleri
Hüsnü Doğan'ı
bekliyor
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosn) — Kara Kuvvetleri Komu-
tanlığı'na Genelkurmay Başka-
nı Orgeneral Doğan Güreş'in
emri ile 1. Ordu Komutanı Or-
general Muhittin Fisunoğlu ve-
kâlet edecek. Kara Kuvvetleri
Komutanlığı'na yapılacak ata-
ma için Milli Savunma Bakanı
Hüsnü Dogan'ın Türkiye'ye
dönmesinin beklendiği öğrenil-
di. Ancak eski Genelkurmay
Başkanı Orgeneral Necip To-
rnmtay'ın istifası ile askeri ka-
demelerin yeniden oluşturulma-
sında Kara Kuvvetleri Komu-
tanlığı'na yapılacak atamanın
"hızı"nın etkili olacağı belir-
tiliyor.
Genelkurmay Başkanhğı gö-
revine önceki gün başlayan Or-
general Doğan Güreş., dun ka-
rargah içi çalışmalar yaptı. As-
keri kaynaklardan edinilen bil-
gilere göre Orgeneral Güreş ka-
rargahtaki "J" başkanlanndan
ve diğer ust düzey komutanlar-
dan brifing aldı.
Bu arada Kara Kuvvetleri
Komutanlığı'na yapılacak ata-
ma dün de açıklanmadı. Genel-
kurmay Başkanı Orgeneral Do-
ğan Güreş'in Kara Kuvvetleri
Komutanlığı'na 1. Ordu Komu-
tanı Orgeneral Muhittin Fisu-
noğlu'nun "vekâleten" atandı-
ğına ilişkin bir emir yayımladı-
ğı öğrenildi. Güreş'in komutan-
hğa yapılacak "asil" atama için
henüz teklifte bulunmadığı da
bildirildi. Atamarun "vekâle-
ten" ya da "asaleten" yapılması
kararı, gelecek >ıllara dönük
'komuta kademesi yapılanma"
değerlendirmelerine göre verile-
cek.
öt'e yandan Genelkurmay
Başkanhğı'na atanan Orgeneral
Güreş'in yeni görevinde bir di-
zi konular kendisini bekliyor.
özellikle istifa ederek genelkur-
may başkanhğı görevinden ay-
rüan Necip Torumtay'm üzerin-
de "hassasiyetle" durduğu an-
tilaik hareketler ve Körfez kri-
zinde Türkiye'nin rolü Güreş'-
in önündeki en önemli konular
olarak bulunuyor.
(Baştarafı 1. Sayfada)
simleriyle bu çerçevede görüş-
meler yapılarak erken genel se-
çim önerisi karşı konulmaz bir
demokratik toplumsal isJeme
döniişecektir. İçinde bulundu-
gumuz koşullarda bütün siyasi
partilerin, demokrasinin ve ül-
kemizin, erken genel seçimden
başka çıkış yöntemi yoktur."
Çetin'den yanıtlar
SHP Genel Sekreteri FUkmet
Cetin daha sonra gazetecilerin
sorularını yanıtladı. Çetin, "De-
mirel'e sine-i millet gibi bir öneri
gidecek mi" sorusuna "Öneri
açıklamada var. Erken genel se-
çim için ne gerekiyorsa hepsi da-
hil. Akla gelebilecek ne varsa
onlar erken genel seçime götü-
recek araçlardır. O araçlardan
etkili olabilecek ne varsa hepsi
görüşülecektir" yanıtını verdi.
Sine-i millete dönüşün erken ge-
nel seçimi doğrudan sağlamaya-
cağı görüşünü savunan Çetin,
"Anayasada yapüdıgı zaman, er-
ken genel seçim olur, diye bir
madde yok. Sine-i millet ya da
TBMM'yi toptan terk, erken se-
çim için düşunülen, konuşulan
önemli araçlardan bir tanesidir.
Bu da dahil her şey kullanılabi-
lir. Eğer erken genel seçime gö-
türmeyi saglayabüirse" dedi.
ANAP'lı milletvekillerinin
toplumdan gelecek bir erken ge-
nel seçim istemini benimseye-
ceklerine inandıklan görüşünü
savunan Çetin, "Demokrasiler-
de bunalım çıktıgı zaman bunun
tek çöziım yolu balka gitmektir.
Sine-i millet her zaman gün-
demdedir. Sine-i' milletin bir
hafta, bir ay sonra erken seçime
götüreceği güvencisini aldığımız
zaman bugün de bizim gnıp ka-
rar vermeye hazırdır. SHP gnı-
bu tüm üyeleriyle bu karan ver-
meye hazırdır" şeklinde konuş-
tu. "Genel grev de bu yollara da-
hil mi" şeklindeki bir soruya da
Çetin, "Demokratik yollardan
erken seçimi getirecek her şey
dahil" yanıtını verdi.
Demirel'den çagn
DYP Genel Başkanı Süley-
man Demirel, SHP MYK önce-
si gazetecilerin sorularını yanıt-
larken "Biz sine-i millete döne-
riz, ama sadece bizim dönme-
miz bunlan seçime gitmeye mec-
bur etmez. 54 kişiyiz. 54 tane yer
açılır. 3 ay sonra ara seçime gi-
derler, kendi aralannda taksim
ederler. Biz artık o seçime
giremeyiz" dedi. Demirel,
SHP'ye yaptığı çağnyı yineleye-
rek "Eğer netice almak ihtima-
li varsa, bizimle beraber SHP de
sine-i millete dönmeli. Ben
SHP'yi idare etmeye çalışmıyo-
rum. Ben, kamuoyunun bizim
Ustümüzdeki baskısı karşısuıda,
'Böyle yapıhrsa bunlan seçime
gitmeye mecbur ederiz' gibi bir
kanaate sahibim" şeklinde ko-
nuştu.
Ülkenin genel seçimlerin ya-
pılacağı normal tarihe kadar
bekleme>'e tahammülü kalmadı-
ğını belirten Demirel daha son-
ra şunları söyledi:
"Bunlar bırakıp gitmiyor.
Bunlan götürmek de sadece bi-
zim gucümuzle olacak iş degil.
Hep beraber olalım. Hep bera-
ber herkesi çagırıyorum. Yalnız
SHP'yi değil bütün demokratik
güçleri çağınyonım. Bu çagnma
iktidarı reddeden yüzde 80'in
içinde kim varsa herkes dahil."
Demirel, dün akşam yaptığı
açıklamada da SHP'nin iktidan
erken seçime zorlamak için yap-
tığı çağrıyı olumlu karşıladığını
söyledi. Demirel, SHP MYK'nm
bu konudaki karan için "Benim
paralelimde karar almışlar,
sevindirici" dedi. SHP'nin çağ-
rısında sine-i milletten söz edil-
mediğini belirten Demirel, Inö-
nü'nün kendisiyle görüşme iste-
ği konusunda ise "Görüşme
önerisi bana daha ulaşmadı,
ama benle görüşmek isteyen
herkesle görüşürüm" diye ko-
nuştu. Demirel daha önce sHP
için "önce sine-i millet desinler"
yolundaki sözü anımsatılarak
yöneltilen "Görüşme için böyle
bir şartınız olacak mı" sorusu-
na da "Görüşme için şart koş-
mam. Görüşürüm" yanıtını ver-
di.
HEP Genel Başkanı Fehmi
Işıklar da Meclis'teki muhalefe-
tin sine-i millete dönmeyi göze
almaları durumunda SHP,
DYP, HEP, DSP, RP ve SP'nin
ortak bir toplantı yaparak konu-
yu detaylı görüşebileceklerini
söyledi. Işıklar, adıl bir seçim
yasası olmadığı sürece seçime
katılmamayı da göze alma ko-
şuluyla bu konunun tartışılabi-
leceğini bildirdi. Işıklar, "HEP
olarak gerçekten sine-i millete
dönmeyi göze alabiliyorlarsa
otururuz. L'ç parti. hatta DSP,
RP, SP gibi seçime girmeye hak
kazanmış partilerle ortak bir
toplantı yapanz. Konuyu enine
boyuna görüşüriiz. Demokratik
bir seçim yasası olmadığı süre-
ce seçime kaulmamayı da göze
alma koşuluyla bu sorunu tar-
tışabiliriz, görüşüriiz. Bunun dı-
şındaki tüm açıklamaları ciddi-
ye almıyoruz" diye konuştu.
Türk-tş'ten destek
Türk-lş de DYP Genel Başka-
nı Süleyman Demirel'in, SHP ve
DYP'nin sine-i millete dönmesi
yolundaki önerisini destekledi-
ğini açıkladı.
Türk-lş Genel Başkanı Şevket
Yılmaz, Cumhuriyet muhabiri-
nin sorusunu yanıtlarken, "Ça-
balıyoıiar da tahakknk etmiyor.
Ben, tahakkuk etmeyince, birşey
demek istemiyorum. Ama ta-
hakkukunu bekliyonım ben de"
karşılığını verdi. Yılmaz,
<-
Sizce
sine-i millete dönme karan ve-
rilirse yaran ne olur" sorusunu
yanıtlarken "Erken seçim bakı-
mından faydalı olur diye düşü-
nüyonım. Biz de erken seçimi is-
tiyoruz tabii" dedi.
Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ı
tstanbul'a uğurlamak üzere dün
akşam geldiği Esenboğa Hava-
limanı'nda gazetecilerin sorula-
rını yaruüayan Başbakan Akbu-
lut, muhalefetin sine-i millete
dönme girişimleri konusundaki
sorulara karşıhk, "Sine-i mille-
te mi dönüyorlar, karar almış-
lar mı? Memnun olunım. He-
men bir ara seçim yapanz, on-
lar da bir daha parûmenloya
giremezler" diye konuştu.
Başbakan Yıldınm Akbulut,
bir gazetecinin "Erken genel se-
çim yapacak mısınız" sorusuna
karşılık şu yanıtı verdi:
"Gayet tabii genel seçim ya-
pacağız, ama zamanında yapa-
cağız. Biz onu eskiden beri söy-
lüyoruz. Gonişümüzde bir fark-
lılık yok. Böyle bir niyetleri var-
sa, ben memnun olurum, yeter
ki tahakkuk ettirebilsinler, po-
litika yapmasınlar. Sine-i mille-
te dönüyoriarmış, ara seçimler-
de aldıklan o\ belli. Kendileri-
ni ne şekilde tatmin etmeye ça-
lışıyorlar bilmiyorum. Ama bu
bizi memnun eder" dedi.
Özala hakaret iddiası
Dlıaıı Selçuk ve
Necdet Şen
yargılandı
tstanbul Haber Servisi — Ga-
zetemiz yazan tlhan Selçuk, çi-
zerlerimizden Necdet Şen ve Ya-
zı Işleri Müdürümüz Okay Gö-
nensin..hakkında açılan "Cum-
hurbaşkanı'na hakaret" davala-
rının görülmesine başlandı.
îstanbul 2. Asliye Ceza Mah-
kemesi'ndeki ilk duruşmaya
Necdet Şen ile avukatlar Gülçin
Çaylıgil, Öznur Gündoğdu ve
Fikret tlkiz katıldı. Mahkeme-
de okunan iddianamede, Necdet
Şen'in, Cumhuriyet gazetesinin
22.5.1990 tarihli sayısında,
"Hızlı Gazeteci" köşesinde ya-
yımlanan karikatüründe "her-
ze" sözcüğünü kullanarak
Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a
hakaret ettiği ileri sürüldü.
Necdet Şen ise sorgusunda
hakaret kastı olmadığını be-
lirterek "Herze'nin söztük an-
lamı, gereksiz, yersiz, saçma
davranışta bulunmaktır. Ben de
bu anlamda kullandım. Bir po-
litikacıyı yersiz, gereksiz davra-
nışlanndan dolayı eleştirmenin
hakaretle bir ilgisi olmadığı
kanısındayım" dedi.
Duruşma, mahkemeye gel-
meyen Okay Gönensin'in sor-
gusunun yapılması için ileri bir
tarihe bırakıldı.
Ayru mahkemedeki ikinci du-
ruşmada ise tlhan Selçuk'un
19.5.1990 tarihli Cumhuriyet
gazetesinde yayımlanan "Yuh"
başhklı yazısında cumhurbaşka-
mna hakaret edildiği gerekçesiy-
le açılan davaya bakıldı. Gönen-
sin ile Selçuk duruşmaya katıl-
madılar.
Duruşma tlhan Selçuk ile
Okay Gönensin'in sorgulanntn
yapılması için ertelendi.
DEMİREL MADENCİYLE — Madencinin Zonguldak'taki miting gibi grevinekatılan DYPIideri
Demirel. coşkulu kalabalığayaptığı konuşmada, "Müsterih olun, hakkınız son kuruşuna kadar
ahnacaktır. Ülkenin insanları açız diye bağırıyorsa ülkeyi vönetenler utanmalıdır" dedi.
Iiderler madencinin yanında
(Baftarafı I. Sayfada)
tıkamaktadır" görüşünün
yer aldığı Cemiyet açıklatnası-
nın okunmasından sonra Genel
Maden-Iş Merkezi'ne kadar al-
kışlarla yürüdüler.
Gazetecileri izleyen ve lşçi
Anıtı'na alkışlarla yürüyerek çe-
lenk koyan Tarım-Iş Sendikası
Başkanlar Kurulu üyeleri de da-
ha sonra Genel Maden-lş Kon-
ferans salonunda Başkanlar Ku-
rulu toplantısını yaptılar. Top-
lantı sonrası yaptıklan basın
açıklamasında şu görüşlere yer
verildi:
"Geldik gördük. Zonguldak
kan ağlıyor. Aileleriyle birlikte
200 bin insan, tüm umudunu
maden işçisine bağlamış bir mil-
yonun üstündeki Zonguldakh
gerilim içinde. lşçi kararlı. Dö-
nüşîi olmayan bir yola girdigi-
ni. ancak kararlılığıyla hakkını
elde edebileceğinin de bilincin-
de. Maden işçisinin yaktığı me-
şale yann diğer işkollanndaki iş-
çileri tutuşturacaktır."
Tarım-tş Başkanı Sabri Öz-
deş maden işçisine hitaben yap-
tığı konuşmada da "Bize ışık
tuttunuz, bize destek verdiniz"
dedi.
Sabahki yürüyüşlerde sinema
sanatçılan Tank Akan, Nur Su-
rer de vardı. Sanatçılar miting-
lere katıldılar, grev nöbeti tut-
tular.
DSP ve SHP'nin ardından
dün de DYP'nin mitingi vardı
Zonguldak'ta. İşçi Anıtı meyda-
nı ile çevredeki sokaklar ve bi-
naların balkonlarını dolduran
binlerce kişiye hitap eden Demi-
rel konuşmasına, "Bir gerçeği,
duyana duymayana, anlayana
anlamayana haykırmaya geldik.
Benim işçim ülkesine kötüluk
olsun diye mi, bir eli yağda bir
eii balda olduğu için mi grev ya-
pıyor? Hayır. O halde ortada
dert var" diye başladı.
Demirel sözunü "Hükümet
istifa", "Vur vur inlesin, Çan-
kaya dinlesin" diye kesen kala-
balığa, "Onun sizi duyacak hali
yok. Kim dinlesin?" diye sordu.
"Özal" yanıtını alan Demirel,
bu kez de "Kim istifa etsin" di-
ye soru yöneltti. Bu soruya da
aynı yanıtı alan Demirel, "Öy-
le bir şey de yok. İşte bugunkü
sıkıntının nedeni o" dedi. Mi-
tinge katılanlar bu kez de "Çan-
kaya istifa" diye bağırdılar. De-
mirel sozlerini şöyle sürdürdü:
"Bu meydan. bu insanlar ne-
yi istiyor? Hak isrjyor, hak. Sa-
daka istemiyor. Demokrasi de-
diğiniz yerde hak aramanın bü-
tün yollan açık olacak. Bugün
benim ülkemde vicdanlı olan
herkes sizin yanımzdadır, sizink
beraberdir. Ne hakkı arıyorsu-
nuz? T\ "ye bakarsanız Zongul-
dak kömür işçisine o kadar çok
para teklif ediyorlar ki, nere-
deyse bu parayı nereye koya-
eaklarını düşünüyorlar. Topra-
ğın 600 melre derinliğinde gü-
neşten mahrum, kazma vuran
isçimin bordrosunda kaç lira ya-
zıyor? 17 bin 490 lira. Bozdur
bozdur harca. Ben buraya. vic-
dan sahibi herkese bir çift laf
söylemeye geldim. Sizleri tebrik
ediyorum. Hak ararken kınp
dökmeden haklı kalmak esastır.
Dikbaşlılıkla, şerefle, kanunla-
ra uygun olarak hak aradıgınız
için sizi tebrik ediyorum. Tah-
riklere kapılmayın, yalnız degil-
siniz, bütün Türkiye sizinle be-
raber, biz sizinle beraberiz. 30
kasımdan beri her gün söylüyo-
rum. Bundan 10 sene evvel bu
ülkenin kömür işçisi ocakta ça-
lışıyorsa 780, dışarda çalışıyor-
sa 540 lira alıyordu. Ekmek 5 li-
raydı. Bununla 110-120 ekmek
alıyordu. Bugün aldığı 17 bin
500 lira ile 30 ekmek alıyor. 120
ekmek inmiş 30 ekmeğe, utan-
mak lazım. Çalışan insanların
sofrasına ekmek koyacağınız
yerde o sofradaki 4 ekmekten
3'ünü almışsınız. Bıçak kemige
dayanmış ki açız diyorlar. İşçi-
nin sofrasından alınan 4 ekmek-
ten 3'ünu aramaya geldik. Gi-
yindirilmiş bu kadar, kuşandı-
nlmış şu kadar, bunlar laf... So-
vup soğana çevirmişsin adamı.
İşte bunun mucadelesini yap-
raak haktır. Bundan daha hak-
lı bir hak olamaz. 4 ekmekten
3'ünü isçiden aldınız. nereye
verdiniz?"
Mitinge katılanlar Demirel'-
in bu sorusuna, "Davulcuya"
diye bağırarak karşılık verdi.
Demirel hükümete, kömür işçi-
sine 1980'de verilen paranın ve-
rilmesini önerdi. Zonguldak iş-
çisinin feryadının Türkiye'nin
tüm orta sınıfının çalışanlarının
feryadı olduğunu belirten Demi-
rel, tüm orta sınıf adına bu fer-
yadı ortaya koyduklan için
grevci işçileri kutladı.
Demirel, kömur uretiminin
düşmesinde işçinin bir suçu ol-
madığını, geçen 10 yılda kömür
ocaklannın modernize edilme-
diğini vurgulayarak, "Kusunın
işçiye çıkanlmasında kimsenin
hakkı yoktur. Müsterih olun,
hakkınız son kuruşuna kadar
alınacaktır. Ülkenin insanlan
açız' diye bağınyorlarsa ülke-
yi yönetenler utanmalıdır.
'Açız' diyeni karakola götürece-
ğinize karnını doyurun" dedi.
İşçinin hakkının alınmasında
ellerinden çok şey geleceğini ve
bunların önümüzdeki günlerde
göruleceğini belirten Demirel,
hükumetin, milletin önüne san-
dık koymasını isteyerek, "Mil-
let sizden razı degil ki oturma-
ya devam ediyorsunuz" diye
konuştu.
Zonguldak'ta maden işçileri-
nin grevini desteklemek amaay-
la "yiyecek yardırnı kampan-
yası" başlatan Demokratik Sol
Parti'nin (DSP) 100 ton yiyecek
taşıyan 10 kamyonu Zongul-
dak'a dün ulaşırken 100 ton yi-
yecek: dolu 10 kamyonun da
önümüzdeki günlerde Zongul-
dak'ta olacağı bildirildi.
SHP İstanbul !l Örgütu de
Zonguldak maden işçileri ile da-
yanışmayı somutlaştırmak için
bir kampanya başlattı.
100 bin adet yardım çağnsı
bastırarak partililere ve halka
dağıtmaya başlayan SHP 11 Ör-
gütü, üyelerin ve Istanbullulann
Genel Maden-îş Sendikası'nın
grev dayanışma hesabına katkı-
da bulunmalannı istedi.
lstanbul'da Belediye Memur-
lan Sendikası (BEN-SEN) üye-
leri, rnemur maaşlarına yapıian
yüzde 15'lik zamnu protesto et-
mek ve Zonguldak maden işçi-
lerinin grevini desteklemek
amacıyla yanm günlük işi bırak-
ma eylemi yaptılar.
PENCERE(Baştaraft 2. Sayfada)
ler içinde bulunduğunu göstermektedir. Bu nedenle sanık
Ahmet Kardam'ın komünizm fikrini benimsediği ve muha-
taplarına benimsetmek için gayret gösterdiği, dava konusu
kitabı ticari amaçla yayımlamadığı kanaatine varıldığından...'
Askeri mahkemenin bu karannı Askeri Yargıtay 3. Dairesi
14.6.1983 tarih ve 1983/507-551 Esas karar sayılı ilamı ile
onaylayarak kesinleştirmişti. Hakkımda verilen bu karardan
yurtdışındayken haberim oldu.
Ben ise Türkiye Birieşik Komünist Partisi'nin yurtdışında ya-
pıian kongresinde Merkez Komitesi üyeliğine seçildim ve 22
Eylûl 1989 tarihinde diğer Merkez Komitesi üyeleri Mehmet
Bozışık, Erdal Talu ve Şeref Yıldız'la birlikte Türkiye'ye dön-
düm. Döner dönmez tutuklandık. TBKP yöneticileri olduğu-
muz gerekçesiyle İstanbul DGM'de yargılanmaya başlandık.
Dava hâlâ süırnekle birlikte, mahkeme bizi geçen şubat ayın-
da tahliye etti. Ama hakkımda daha önceden kesinleşmiş 7.5
yıllık ceza olduğu için beni serbest bırakmadılar, bir yılı aşkın
bir süredir cezaevindeyim. Kısacası, komünist partisi yöne-
ticisi olarak özgürüm, ama bir yayıncı ve sorumlu yazı işleri
müdürü olduğum için cezaevindeyim."
•
Kardam'ın mektubu bir soruyla noktalanıyor.
' 'Kasım-aralık ayları geldi ya, geçen yıl olduğu gibi gene
1982 Anayasası'nın demokratikleştirilmesi, TCY'nin 141., 142.
ve 163. maddelerinin kalkması konuları güncelleşti. Yapıian
son kamuoyu yoklamalanna göre halkın yüzde 80'ine yakın
bir bölümü bu üç maddenin kalkmasından yana. Bütün mu-
halefet partileri de bu görüşte. Üstelik hükümetteki ANAP da
yapıian resmi açıklamalara bakılırsa, bu maddeleri insan hak-
larına ve demokrasiye aykırı buluyor. Cumhurbaşkanı Özal
da bu görüşün baş savunucuları arasında. Mahkemeler de
Sayın Nihat Sargın, Haydar Kutlu, İsmail Beşikçi ve Doğu Pe-
rinçek'in durumlarında görüldüğü gibi, konunun hükumetin
gündeminde olduğu gerekçesiyle 141. ve 142. maddelerden
açılan davalardaki tutukluluk karariannı kaldırıyor Yani, Tür-
kiye halkısokakıakıvatandaştan cumhurbaşkanına kadar bi-
reyleriyle ve kurumlanyla komünizm düşüncesinin savunul-
masının suç olduğunu kabul etmiyor.
Benim de aklıma şu soru takılıyor: Peki, ben ve öteki 30
gazeteci ve yayıncı arkadaşım niye hâlâ cezaevinde tutulu-
yoruz? Suçsuz ceza olmaz. Bizim işlediğimiz suç nedir ki hâlâ
onun cezasını çekiyoruz? Cezaevinde daha ne kadar kala-
cağız? Ne için kalacağız?"
•k
Geçenlerde Fransa'ya AGİK toplantısına giderek pek caf-
caflı, şatafatlı, propagandalı ve görkemli bıçimde 'Paris Şar-
tı'nı imzalayanlar bu soruya ne yanıt verecekler? İnsanları
gereksiz yere cezaevlerinde yatırmak umursamazlığına han-
gi sözcüğü yakıştırabilirız?
GOZLEM
UGURMUMCU
(Baştarafı 1. Sayfada)
Niçin bugünden "asaleten" atanmıyor diye soranlarınız
olur.
Bunun hiçbir siyasal nedeni yok. Neden, yalnızca görev
süresi ile ilgili yasa maddesidir.
926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetler Personel Yasası'nın ilgili
maddeleri 1983 yılında değiştirilerek Genelkurmay Başka-
nı ile kuvvet komutanlarının görev süreleri yeniden belır-
lenmişti.
O günlerde "2000 yılına kadarki terfiler saptanmıştı" diye
çeşitli yorumlara yol açan düzenleme de işte buydu.
Bu yasa değişikliğı ile genelkurmay başkanlannın görev
sürelerinin hükümetler tarafından uzatılması kapısı da ka-
patılmak istenmişti. Bu yasanın çıkarılmasına eski Genel-
kurmay başkanlanndan Semih Sancar'ın görev süresinin
Demirel hükümetince uzatılması neden olmuştu.
Yasanın 49. maddesine göre kuvvet komutanlığına ata-
nan orgenerallerin görevde kalış sürelerinin hesabında
"atanmış bulundukları 30 ağustos tarihi esas alınır."
Kuvvet komutanlığı süresi iki yıldır.
Orgeneral Fisunoğlu, Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na bu-
gün hemen "asaleten" atansa, kuvvet komutanlığı süresi,
1990 yılı 30 Ağustos gününden başlayacak ve bu süre 1992
yılının 30 Ağustos günü sona erecektir. Atama işlemi 1991
yılı 1 Ocak günü yapılınca, Fisunoğlu'nun görev süresi 30
Ağustos 1991 tarihinde başlayacak, 30 Ağustos 1993 tari-
hinde de bitecektir.
Orgeneral Fisunoğlu, bu ay Kara Kuvvetleri Komutanlı-
ğı'na bugün "asaleten" atansa bu görevde ancak 20 ay 23
gün bulunacaktır. Atama ocak ayında yapılınca Fi-
sunoğlu'nun bu görevde bulunma süresi uzayarak 2 yıl 8
ay, 20 gün olacaktır.
Yasaya göre Kuvvet Komutanlarının görev süreleri bir ka-
rarname ile bir yıl süre için uzatılabiliyor.
Fisunoğlu (1948, 3), 1993 yılı ağustos ayında genelkur-
may başkanının önerisi, milli Savunma bakanının atama ya-
zısı başbakanın imzası ve cumhurbaşkanının da onayını ta-
çıyan bir kararname ile 1994 yılı Ağustos ayına kadar uza-
tılabilir.
Genelkurmay Başkanhğı süresi dört yıldır. Bu görevde yaş
dolumu sınırı da 67'dir.
Genelkurmay Başkanı Güreş (P 1947, Nk.2) 1926 doğum-
ludur. Güreş'in Genelkurmay Başkanhğı bu nedente 1994
yılı 30 Ağustosu'nda değil 1993 yılı 30 Ağustosu'nda son
bulmaktadır.
Fisunoğlu, Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na bu ay
"asaleten" atanmtş olsaydı, görev süresi 1992 yılı 30 Ağus-
tosunda bitecek; dolayısıyla Güreş'den önce emekli olacak-
tı. Atama işlemi, ocak ayında yapılacağı için görev süresi
1993 yılında uzatılmasa bile Fisunoğlu 1993 yılında Güreş
1
ten boşalacak Genelkurmay Başkanhğı'na atanabilecektir.
1. Ordu Komutanlan, genellikle Kara Kuvvetleri komuta-
nı oluriar. Kara Kuvvetleri komutanları da Genelkurmay Baş-
kanlığı'na atanırlar General trafiğinin genel kuralı budur.
Fisunoğlu'ndan boşalacak 1. Ordu Komutanlığı'na kim
gelebilir?
"Kıdem esası" gözetilecekse. bu görev sırası Genelkur-
may 2. Başkanı Orgeneral Mehmet Onder (T. 1948-38)'dir.
Önder'i, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Orgeneral
Nezihi Çakar (P 1951-21) izlemektedir.
Nezihı Çakar'ı NATO Müttefik Kara Kuvvetleri Komutanı
Aşir Özözer (t. 1951.1), Özözer'i, Harp Akademeleri Komu-
tanı İbrahim Türkgenci (Tnk. 1950-4), Türkgenci'ni Kara Kuv-
vetleri Kurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı (Top. 1951,
67) izliyor.
Aşir Ozözer'in bulunduğu görev NATO Müttefik Kara Kuv-
vetleri Komutanlığı "ordu komutanlığı"na eş görev sayılmak-
tadır. Orgeneral Mehmet Önder de daha önce aynı görev-
de bulunduğu için ordu komutanlığı yapmış sayılıyor.
Ege Ordusu Komutanı Fikret Küpeli (T. 1952-16) ve Jan-
darma Genel Komutanı Eşref Bitlis (T. 1952-54) de şu an-
da ordu komutanlıkları yapıyorlar. Nazih Çakar, 3. Ordu,
Türkgenci de 2. Ordu Komutanlıklarında bulundular.
1989 yılında orgeneral olan İsmail Hakkı Karadayı, he-
nüz ordu komutanlığı yapmadı. Fisunoğlu'dan boşalacak
1. Ordu Komutanlığı'na, bu nedenle Karadayı getirilebilir.
"Kıdem esası" geçerli olacaksa 1. Ordu Komutanlığı'na
Mehmet Önder'in gelmesi gerekir. "Kıdem esası" yerine "1.
Ordu Komutanlığı'na ordu komutanlığı yapmamış orgeneral"
gelecekse, bu göreve Karadayı atanabilir.
General atamalannda generalleri atayan başbakanın kim-
liği ya da bu generaller hakkında "onun adamı, bunun
adamı" gibi yakıştırmalartn ne kadar yanıltıcı olduğu geç-
miş örneklerle bellidir
Süleyman Demirel, 1966 yılında Tural yerine Tağmaç'ı Ge-
nelkurmay Başkanhğı'na getirmiş. Tağmaç, "12 Mart
muhtırası" ile Demirel hükümetini deviren cuntanın başın-
da yer almıştır; Kenan Evren, Demirel tarafından Kara Kuv-
vetleri Komutanlığı'na, Ecevit tarafından da Genelkurmay
Başkanhğı'na getirilmiş; 12 Eylül 1980'de hem Demirel'e
hem Ecevit'e siyaset yasağı getiren bir darbeyi planlayıp
yönetime el koymuştur.
Necip Torumtay da Özal tarafından Genelkurmay Baş-
kanlığı koltuğuna oturtulmuş, Torumtay, Ömer Seyiettin'in
ünlü Diyet öyküsünde olduğu gibi "prensipler" ve "devlet
anlayışı" gerekçeleri ile diyetini ödeyip koltuğundan ayrıl-
mıştır.
Önemli olan ülkede ihtilal ve darbe koşullannın doğma-
sına engel olmaktır. Yoksa üç general-beş albay istedi diye
ihtilal olmaz. O koşullar bir kez doğdu mu, general atama-
larının altındaki imzalann da hiç "kıymet-i harbiyesi" olmaz.
Güvence, Silahlı Kuvvetler Personel Yasası'nda değil de-
mokraside, hukuk devletinde ve açık rejimde aranmalıdır.
ADANA HİPODROMU'ISDAIS
1. KOŞU: F: Partner (2), PP:
Reha (1), P: Desetrtruller (4).
2. KOŞU: F: Tehlikeli (3), PP:
Belde (4), P: Sen (2).
3. KOŞU: F: Memilot (6), PP:
Çobankızı (3), P: Canada (1),
S: Tornado (2).
4. KOŞU: F: Ece (6), PP: Şen-
batur (2), P: Kılıçhan (8), S:
Akçay 2 (1).
5. KOŞU: F: Doruşah (4), PP:
Okeyim (1), P: Üçumüz (2).
6. KOŞU: F: Altuğ (3), PP:
Eserbatur (10), P: Okey-Tur (7),
S: Tanbatur (12), S: Tolgabey
(9).
7. KOŞU: F: Hatip (5), PP:
Sonbatur (2), P: Koşanyel (3),
S: Aldemir (6).