08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 ARALIK 1990 CUMHURÎYET/15 HAVA DURUMU TÜRKIYE'DE BUGÜN DevletlMeteoralo|i Işleri Genel Mü- dûrtiflû'nden alınan bıigıye göre yur- dunbafi kesımlen parçan ÇOK bututiu Trakya, Marmara, Ege. Bat Karadena. Iç A-iadolü ıle Batı ve Orta Karademz yajşi dığer yerier parcalı buluttu ge- çecek. ftjjışiar yer yer sajanak, TraK- ya ie Batı Karadeni/in iç kesımlerin- de, yûksek yerteıtte karia tenşık yağ- mur ve kar şekTınde olacak. HAA Sl- ö « verierte 1 GÂK Gü B 18° VJ> Oıyartıakır v 12° PEdıme S 15° 1° Erancan v 9" (FEranım S 8»-3» Eskisehir Y 8° O°GazıanBp B 20° 10° Girasun S 15° K 8° B 10° S 7° Y 8° S 16° B 13° 2°Manısa 4°KMaraş O°Mersn 5° MuOla O°Muş de- Karadentztte kıbte ve lodos dîğer denderimtzde günbabsı v« lodostan 3-5 Batı Karademz. Marmara. Ege ve B a t l AMeniz'd* 27 ıla 33 denız mılı gy Ö j O- 5 " 1 m a « l k l a r c i a 1 5 i l a 3 m d o l a > " n ( i a o l a c a k - ^ G û l û ' n d e h a « P " ? * b u l u ö u 9 e <* c 8 k - R û * 9ûney « do*ı yönlerden hafif ara sıra orta kuw«te esec*. G« kûçûk dakjah olacak. Gö- * * uzakjıflı 10 tarv dolaymda bulunacak. Boh Uursa Çanakkale Çorum Demztı 7°0nto Y 17° 7° Gûmûşhane B 18° -1° to B 10° 4°Hal*âri B 2= 2°Samsun Y 16° 8°lsMrta B 10° 4°Sıırt Y 12° 4°|sonbul Y 10° 6°Sınop Y 9° 3°in™ Y 13° 6°Sıvas B 10° 2°Kare S 7°-4°le«nla0 B 7° -2° Kastamonu K 7° -1° TrahOT 2° üıncelı 2°Uşal< K 7° 0°Ka»sen Y 10° 3°KırMaret Y 10° e°Korça Y 8°-2°KD1ahya Y 13° T'Malatya Y 10° K 6= Y 10° Y 10° B 12° 2° Yozga! 1° Zonguldak Y 14° 7° B 16° 5° B 19° 11° Y 12° 6° B 13° 0° Y 10°-2° B 13° 6° B W° 8° B 12° 7° S 14° 5° Y 12° 8° Y 9°-2° K 7° 2° B 14° 7° B 10°-1° Y 10° 1° 8 12° 1° Y T-f Y 10° 6° * * *•*">" A-açık B-butallu G-flüneş* K-tart s-sst ?5 ^Ğ° /İFLT Kopenhag /? fö • 1 VJ/ >> \SÛ\y A Moskova \ Helsınki j y • Lenmgrad Berlm ü Vryana Zunn »Belgrad .v.ha^i;{İJ "Cezayir T » ' S T A ^ Tunus H? Kahıre» DÜNYA'DA BUGÜN Amslertam Amman ASna Barcelona Basd Belgrad Berlm Bonn Brûksei Budapeşte Cenevre Ceayır OOde Dubaı Ffankfurt GOT* HeSinkj Kahre Kopenhag Köln Leftoşa Y 7° A 20° Y 16° A 24° B 10» S 5° Lenmgrad K 4° Londra Y 3° Madnd Mılano Montreaı Moskova Münıh B 18° A 22° A 26° B 5° i 20° K 3° A 21° Y 6° B 8° B 19° B 12° S 8° S 7° K 3° B 8° Y 12» K 4° B 5° S 4° A 23° B 12° Y 4° A 22° A 24° A 21° S 3» B 10° S 9° WashıngtDnB 8° Züntı S 5° Osto Paris Prag R^ad Roma Sofya Sam •fel hm Timus Varşova Venedık Vıyana BULMACA SOLDAN SAĞA 1 2 3 4 5 1/ Virüsleri konu alan bilim dalı. 2/ Kütahya'nın bir ilçe- si... Bir renk. 3/ Söz, lakırdı... Değişik malzerae parçaları- nı, özellikle kesilmiş kâğıtları bir yüzeye yapıştırarak elde edi- İen resim. 4/ Bir tür taze ve tuzsuz beyaz peynir... lcraat. 5/ Düzenli olarak ekim yapılan arazi... Bir çalgı. 6/ Gemüeri, farklı iki su düzeyi- nin birinden Öbürüne aşırmak için yapılmış ara havuz... Duraağı, ingin gibi adlar da vcrilen hastalık. 7/ Kar- deş kanlanndan her birinin ötekine göre adı... Tavla oyununda kullanı- lan yuvarlak nesnelere verilen ad. 8/ Saz ozanlannın, çeşitli şürleri derle- dikleri uzunlamasına açılan defter... Mikroskop camı. 9/ Kale duvan... Tekke edebiyatı şür türlerinden biri. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Türk müziğinde, usullerin uzun süreli bazı vuruşlannın ku- düm, tef gibi ritim çalgılarında daha kısa süreli vuruşlara bö- lünerek vurulması. 2/ Kinaye... Muhafıı. 3/ Yansıtıcı. 4/ Kü- çük bitkilere verilen ortak ad... Bir sayı... Yabanıl hayvan ban- nağı. 5/ Tek tek kolileri ya da dökme yükleri kaldırmaya yara- yan bir tür vinç... Türkçe'de ilgi adılı. 6/ Yapısına girdiği sözcüğe "kendi keudine" anlamı katan yabana önek... bıpersu şapKa. 7/ Çiy... Yasak ve gizli şeylerin saklandığı yer. 8/ Tann'nın kul- lan demek ise de dijimizde "pek bol" anlamında kullanılan söz- cük. 9/ Çok sert ve tutarsız hareketlerde bulunan akıl hastası... Bir nota. 60 Y1L ÖNCE Cumhuriyet Borçlarda anlaşma 8 ARALIK 1930 Bacalar* •ıh.. -COH. UUUan | PabrikasıJ.A.John.A.G. Erfurt ve Istanbul'da Ku- rukahvecıhanında2lN«. . J t J Ö G I Y A R H A T I Düyunu umumiye hâmillerine son verdigimiz cevaba henüz mukabil bir cevap gelmemekle beraber, malî vaziyetimizin zarureti icabı taksit şeklinin tadili hakkındaki noktai nazanmızın alacaklılara da makul ve muhik göründüğü anlaşılıyor. Bu itibarla münasebatıa yeni bir safha açılacağı bekleniyor. Dayinlerin Fransa, tngiltere ve Almanya hükûmetlerinin siyasî mudahalelerini istiyerek red cevabı aldıklan haberinin asıllı olduğuna ihtimal verilmemektedir. Binaenaleyh son müsait tesir üzerine hâmil vekillerinin Ankara'ya gelerek müzakerata başlanacağı kuvvetli bir ihtimal dahilindedir. Osmanlı Bankasına hâmiller hesabma yatınlan 6 milyon liranın Düyunu umumiye meclisince alınmadığı için hükûmetçe istirdad edileceğine de ihtimal verilmiyor. 33 talebe De Gaulle Muhtelif ilim ve san'at şubelerinde tahsillerini ikmal etmek üzere ecnebi memleketlere gönderilecek talebeler için Maarif Vekâleti tarafından yapıian müsabakada 33.ef.di kazanmıştır. Bunlardan dördü tarih, coğrafya, ikisi riyaziye, ikisi fizik. kimya ve ikisi tedris usullerini tahsii için Maarif Vekâleti tarafından gönderilmektedir. Iktisat Vekâleti hesabına dört ve Adliye Vekâleti hesabına da bir efendi tahsile gitmektedir. Askerî fabrikalar müdürlüğü, makine mühendisliği için iki ve teknisyenilik için üç efendi gönderilmektedir. 30 YIL ÖNCE CumhuhYet De Gaulle zor durumda 8 ARALIK 1960 1yi haber alan Le Monde Gazetesinin tahminlerine göre, bu sırada Cezayirdeki Fransız ordusunun pek sakin durması, ordunun kendi içinde ikiye bölündüğünü göstermektedir. Şiddetle De Gaulle'ün aleyhinde olan bazı subaylar, artık en yakınlarından bile çekindikleri için düşündüklerini açıklayamamaktadırlar. Öte yandan profesyonel askerler ise, ne Fransadan gelen birliklerin ne de yerli askerlerin kolay kolay merkezi hükümet aleyhinde bir harekete geçemiyeceğini bilmektedir. Ortadaki durumu pek iyi bilen General De Gaulle ise orduya kendi fikirlerini bizzat anlatmak üzere cuma günü Cezayir'e gidecektir. De Gaulle'ün asilerle savaşan Fransız birliklerine "Cezayirli Cezayir" plânını anlatması oldukçagüç bir iş olarak kabul edilmektedir. İTÜ'nün kararı Ünive'rsitelerden 147 öğretim üyesinin görevlerinden affı üzerine Milli Eğitim Bakanınca Başbakanlık nezdinde teşebbüse geçildiği mâlûmdur. Bunun bir neticesi olarak Başkan Gürsel de bu öğretim üyeleri hakkmda Üniversite Senatolarınca bir karara vanlmasını arzu etmiş ve durum yeniden Senatolara bildirilmişti. Istanbul Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, Ege Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi Senatolan affedilen Profesörlerin görevlerine yeniden iade edilip edilmemesi üzerine müzakereler yapmaktadır. Bu arada İstanbul Teknik Üniversitesi Senatosu tetkiklerini bitirmiş ve öğretim kadrosundan affedilen 28 Profesör hakkında almış olduğu kararı bugün Milli Eğitim Bakanlığına bildirmiştir. Millî Eğitim Bakanlığı da bu karan Başbakanlığa göndermiştir. Diğer Üniversiteler de verdikleri kararları Bakanlığa bildirecekler ve müteakıben Başbakanhk meseleyi tekrar Milli Birlik Komitesine getirecektir. GEÇEN YIL BUGÜN C ^ tntifada 2 yaşmda 8 ARALIK 1989 Israil işgali altındaki FUistin topraklarında sürdürülen intifada bugün ikinci yılını dolduruyor. lsrailli askerlere karşı çoğunluğunu Filistinli çocukların oluşturduğu eylemcilerin iki yıl önce attıkları taşlar, şimdi Filistin'in devlet olmasında en önemli harcı oluşturuyor. Özellikle Gazze ve Batı Şeria'da sürdürülen intifada sonucunda ortaya çıkan bilanço ise 2 yıl içerisinde 822 Filistinlinin öldürüldüğünü, 40 bin kişinin yaralandığını ortaya koyuyor. IARTIŞMA Berke Vardar ve Atatürk ilkelerine bağlı olmayı, değerini yitirmiş kavram kargaşalarının üstünde, somut bir yaşama biçimi olarak algılayan ve tüm yaşamı boyunca bu ilkeleri hiç ödün vermeden uygulayıp yılmadan savunan Berke Vardar: "Hangi alanda olursa olsun, yurt yönetimiyle de uğraşsak, dille de ilgilensek, esenliğe ulaşmak istiyorsak izlenecek yol tektir ve bu yol Atatürk'ün düşünce ve eylemlerinin gösterdiği yoldur." "8 Arahk 1989 sabahı değerli dilbilimci Prof. Dr. Berke Vardar'ı yitirdik. Öyle sa- nıyorum ki bu zamansız ölümün ekin ve bi- lim dünyamızda ne derin bir gedik açtığını pek az insan algıladı" diyen Tahsin Yücel'e (Cumhuriyet, 13 Ocak 1990) Berke Var- dar'ın bilimsel kimlığini tanıyan herkesin kolayca katıldığı söylenebilir... Bu acı ölümün ardından bir yıl geçti bi- le. Tahsin Yücel'in değindiği bilim ve ekin dünyamızdaki gedik, özellikle dilbilim ça- hşmalarının geleceği açısından, "ozon ta- bakasındaki delik gibi yaşamsal bir tehlike oluşturuyor. Ne var ki çalışma tutkusu ve coşkusu, yönlendirici, yüreklendirici ve peşinden sü- rükleyici kişiliğiyle Berke Vardar, ölümün- den sonra da yakın çevresındeki uğraştaş- lan arasmda etkisini sürdürüyor: Atılacak her adımda, verilecek her kararda onun dü- şünceleri ve olaylara bakış açıları göz önün- de tutuluyor. Bu etki ve ona beslenen sev- gi, başlayıp da bitirme olanağı bulamadığı kimj tasarıları gerçekleştirme asamasına ulaştınyor: 1976'dan beri kişisel çabalanyla yayımladığı ve uluslararası bir saygınlığa kavuşturduğu Dilbilim dergisinin dokuzun- cu sayısı şu sıralarda basılıyor (bü sayıyı, Berke Vardar sayrılığı sırasında yayına ha- zarlamıştı); onun anısına adanacak ve 1991 sonunda yayımlanacak onuncu sayı için dünyanın önde gelen dilbilimcilerinden ya- zılar yağıyor yayın kuruluna... t.Ü. Ede- biyat Fakültesi'nin parasal olanaklarıyla, az sayıda basılan, ama dünyanın belli başlı tüm dilbilim çevrelerince aranan, Türkçe, Fransızca, Almanca ve İngilizce yazıların yer aldığı bu dergi, kurucusu Berke Var- dar'dan aldığı güçle, ondan sonra da yaşa- mını sürdürüyor. lşlevsel dilbilim akımımn kurucusu ve kuramcısı ünlü Fransız dilbilimci Andre Martinet "insan bilirnlerinde bir kuramın geçerliliği en az on yıllık bir uygulama dö- neminden sonra anlaşıhr" der. Kırk yıla yaklaşan bir süreden beri dil incelemeleri alanında geliştirdiği kuramın sağlamlığı ka- nıtlanan seksen iki yaşındaki Andre Mar- tinet, uluslararası İşlevsel Dilbilim Derne- ği'nin 6 Temmuz 1990'da, Ispanya'nın Le- on kentinde yaptığı "Berke Vardar'a Saygı" oturumunda, "kendisinden sonra bu akımın meşalesini Berke Vardar'ın ta- şıyabileceğ'ini düşündüğünü ve onun bek- lenmedik ölümüne bu açıdan da çok üzüldüğünü" belirtmiştir. Sanırız bu söz- ler, Berke Vardar'ın uluslararası dilbilim çevrelerindeki önemini ve konumunu belir- ten çok anlamh bir kanıttır. Ama bilimsel etkinliklerini yalnızca uz- manlık alanı olan Fransız dili ve edebiya- tıyla, Fransızca dilbilim araştırmalanyla sı- nırlamayan Berke Vardar, engin bilgi biri- kimini Türk dil devriminin bilimsel temel- ler üstünde gelişmesi için de kullanmış, "gerçek" Türk Dil Kurumu'nda, uzun yıl- lar görev yapmıştır. Atatürk ilkelerine bağlı olmayı, değeri- ni yitirmiş kavram kargaşalannın üstünde, somut bir yaşama biçimi olarak algılayan ve tüm yaşamı boyunca bu ilkeleri hiç ödün vermeden uygulayıp yılmadan savunan Ber- ke Vardar: "Hangi alanda olursa olsun, yurt yönetimiyle de uğraşsak, dille de ilgi- lensek, esenliğe ulaşmak istiyorsak izlene- cek yol tektir ve bu yol Atatürk'ün düşün- ce ve eylemlerinin gösterdiği yoldur. Elli yılı aşkm bir süre dilimi içinde olup bitenleri bu açıdan değerlendirmedikçe, geleceğe bu açı- dan bakmadıkça, kısacası, kesinlikle, ive- dilikle ve içtenlikle Atatürk yoluna girme- dikçe hiçbir sorunu çözümlemeye, mutlu bir ulusal vaşama kavuşmaya olanak yoktur" (I) sözleriyle, bugün benimsenmesi daha da önem kazanmış bir doğrultuyu gösteriyordu. Berke Vardar'ın Atatürkçülükten ne an- ladığını kişisel izlenimlere dayanarak özet- lemek yerine, bu konudaki düşüncelerini kendi kaleminden bir kez daha okumak, günümüz Türkiyesi'nde çıkmaza saplanmış birçok kişiye ışık tutabilir. Şöyle yazıyor Berke Vardar: "Atatürkçü bildiri özü ba- kımından azgelışmişlik çemberini kırarak gelişme sürecine ulaşılmasıru sağlayacak, bu türlü bir yönelişin her türlü koşulunu ya- ratacak ulusal ve yüce bir ülküyü dile geti- rir. Bildirinin amaçlarına aykırı düşen her sapkın göruş ve davranış ise azgelişmişlik- ten sıyrılma çabamızı etkisiz kılmak isteyen. ulusun çıkarlannı hiçe sayan sinsice bir ça- banın çoğu kez üstü örtülü bir belirtisidir. Onun için uyanık bulunmak, aldanmamak gerekir. Ulusal varlığımıza yaşam verici tek öğreti olan Atatürkçülük kimilerinin savûn- duğu gibi birbirine karşıt yorumlara açık bir alan değildir: Ne kendinde bulunmayan ilkelerle bağdaşabilir ne de kapsadığı ilke- lerin herhangi birinden yalıtılabilir. Yoru- mu bile gereksiz ve geçersiz kılan, apaçık ilkelerden oluşan, toplumsal durağanlığı de- vingenliğe, azgelişmişliği gelişme atıhmla- rına dönüştürmeye yönelen, gücünü ulusal gerçeklerden alan, benzer gerçeklerin bu- lunduğu her yerde de geçerlik kazanarak ev- rensellik edinen, yalın anlatımlı ve tek an- lamh bir öğretidir Atatürkçülük. Böyle ol- duğu için de bildirinin özüne ve sözüne ay- kırı görüşlerle onu amacından saptırmaya, bu yoldan başka öğreti ve uygulamalara açık kapı bırakmaya kalkışmak bir yorum- lama eylemi değil, olsa olsa bir yanıltmaca denemesi, bir aldatmaca girişimidir. Esinini her şeyden önce Türk'ün insanca ve çağdaş- ça yaşama, atalarınca yücelme isteminden alan Atatürkçülük yeni katma ve katıştır- malarla bütünlenecek bir öğreti de değildir: Yetkin bütünlüğüne çoktan ulaşmıştır. Bü- tünlenecek olan, öğretiyi bize ileten bildiri değil, bu bildirinin öngördüğü, zorunlu kıl- dığı gerçekleştirmelerdir. Her karşı öneri, Atatürkçü doğrultudaki gerçekleştirmeleri şu ya da bu yoldan engellemek isteyenlerin bir saptırmacasıdır." (2) Bu görüşlerini, her olanaktan yararlana- rak öğrencilerine aşılamaktan usanmayan Berke Vardar, dil devrimini de Atatürk yo- lunu oluştursuı devrimlerin aynlmaz parçası sayardı. Ulu önderin "ülkesini ve bağım- sızhğını korumasını bilen Türk u'.usu dili- ni de yabancı diller boyunduruğundan kunarmalıdır" sözünden esinlenerek özel- likle dilbilim terimleri düzleminde, dilbilim çalışmalannda dilimize, ulusal bilincin ışıklı yolunda aydınlık günler yaşatmış, güveni- lir bir gelecek hazırlamıştır Berke Vardar. Yapıtlanyla açtığı yol, toplumumuz ekin ve bilime gereken ilgiyi ve değeri gösterin- ce, birçok araştırmacıya verimii bir kaynak olacaktır. Gerçek bir dost, değerli bir eğitimci ve engin denizler gibi coşkulu, verimii bir bil- gin olan Berke Vardar'ı, ölümünün birinci yıldönümünde saygı ve özlemle anarız. Doç. Dr. OSMAN SENEMOĞLU l.Ü. Edebiyal Faküllesi Notlar: (1) B Vardar. Dil Devrimi Ustüne. istanbul, Yankı Ya- yınları, 1977. s 10 2 AZIZ NESIN T Ü R K İ Y E Y A Z A R L A R S E N D İ K A S I ASYA AFRİKA YAZARLAR BİRLİĞİ ŞİİRVEMÜZİKGECESİ Ş İ İ R V E K O N U Ş M A L A R I Y L A ONURKONUĞU M İ K I S T H E O D O R A K İ S ASYA AFRİKA YAZARLAR BİRLİĞİ ÜYESİ OZANLAR OKTAY AKBAL,AZİZ NESİNJLHAN SELÇUK M Ü Z İ K V E G Ö S T E R İ L E R İ Y L E NÜKHET DURU,GENCO ERKAL,MÜ]DAT GEZEN İ S T A N B U L D E V L E T T İ Y A T R O S U CİHAT TAMER-ERCAN YAZGAN,DİLEK TÜRKER A Z İ Z M E S İ N V A K F I Ç O C U K L A R I C A N D A N SABUNCU,DENİZ TÜRKALİ ( I s ı m a I f a b e t ı k r a y a g ö r e y a ı ı l m ı ş t ı r . ) 8ARALIKCUMARTESİSAAT20.00ABDİİPEKCİSPORSALONU ğ l a n m ı ş t ı r " H e r k a t ı h m T Y S K ü l t ü r B i n a s ı ' n a b i r k a t k ı d ı r " Si\ il Toplum ve Ekonomi Prof.pr. Besim Üstünel Prof.Dr. AsafSavaşAkat 8 Arahk 1990 CemalReşitRey Konser Salonu •AUKat- Harbiye«Saat:14KX) Bilgi için: 174 95 75-76 İngilterede İngilizce Genç Bayanlar ingiliziceyi üaetsiz hazırlık kurslanmızda ve İngilterede bedava öğrenin Au-Pairlik bizim işimizdir. isl.135 15 99 izm 28 75 34 Bur 13 53 30 OGAN| İNGİLİZCE'yi * 6 ayda konuşun SİZİ AMERİKALI DOSTLARIMIZLA BULUŞTURALIM Tel: 337 88 97 En Güzel Bestelerin Usta Yorumcusu ALI KOCATEPE ÖZKAN TURGAY Eşliğinde Cl MA ve Cl'MARTESİ 22.30 • 00.30 SANATÇINtN "ŞARKILARDA SAjSAHATTİN ALİ" KASETİNt DtNLEDİNİZ Mİ? 348 1 4 56 Kadıkoy Eskı Iskele i't. 3 n~ P.tesi Salı hariç her gece 01.00 den itibaren CANLI MÜZIK ERKIN KORAYSIR\S( t \ıı t R C\n t>4 \ TKKSIVI V \I i PO\R\/(.U",Iı TİN uROM KVRMSI) 1 4 1 ) 4 4 8 9 Fransızca ve Resim dersleri verilir Tel: 160 51 49 POUTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Ölüsü Kandilli Nedir... Eski sofra söyleşilerinde fıkraları ile tanınan kişiler vardır. Hemen aklıma gelenleri Borazan Tevfik, Mahmut Karındaş, Eşref Şefik, Bal Mahmut, Paşa Kâzım'dır. Elimin altında 'Pa- şa Kâzım'ın Serüvenleri' diye Arba Yayınları'ndan bir kitap var. Böyle fıkraları oldum olası severim. Şöyle karıştırırken Paşa Kâzım'ın nereden geldiği anlatıhyor: "1908 yılı, hürri- yet ilan edilmiş; Hayfa'da memur olarak bulunuyorum. Bir gün memleketin bazı genç memurlan tarafından milli bir pi- yes oynamaya, benim de mutlaka bir rol alarak bu temsile katılmama karar verilmiş, bana önerilmişti. Öneriyi kabul et- tim, provalara başladık. Piyesin konusu eski ve zalim bir pa- şa ile özgürlükten yana olan oğlu arasmda geçiyordu. Ço- ğunluğun isteği ile paşa rolü bana verilmişti." O sırada bir Mısırlı aktör oradan geçiyormuş. İlanları go- rünce tiyatroya gitmiş. Paşa Kâzım'ın oyununu çok beğen- miş. Oyundan sonra oyuncuları kutlarken Paşa Kazım'a, "Bundan sonra senin adın paşa ojsun." demiş. O gün bu- gün paşalık omuzlarında kalmış. Ünü de memleket içinde yayılmaya başlamış. Kurtuluş Savaşı'nı kimin kazanacağı, kimin yitireceği belli olmayan günlerde, 'Hemen gel' diyen bir telgraf alıyor. Paşa Kâzım Eskişehir'den kalkıp Ankara'ya yollanıyor. "Ne var?" "Bir gösteri var, Gazi Paşa da bulunacak." "Bana ne rol veriliyor?" "Yahu Paşa, sana da mı rol anlatacağız, ben haydi deyin- ce şanoya çıkar, ağzına geleni söylersin." "Peki rakı yasak, dirhemini bile bulamıyoruz. Böyle ayık kafayla laf edilir mi?" Yetkili Paşa Kâzım'ın koluna giriyor, salonun arkasına çe- kiyor, iyice donanmış çilingir sofrasına oturtuyor. Paşa, ya- rım bardak rakıyı yuvarlıyor. "Yarım bardağı çekince dünya- nın bütün saçmalıkları başıma üşüstü. " diyor Paşa Kâzım, Gazi Paşa'nın sofralarında da bulunuyor, unu- tulmaz anıları var. Bir gün Gazi'nin canı çok sıkkınmış. Saç- ma sapan şeyler söyteyerek sıkkınlığı gideriyor. Paşa, "Bir şişe şampanyamız var, şunu bitirelim" diyor. Birkaç dakika içinde masaya iki boş bardakla. açılmış bir şişe şampanya konuyor. O günler Ankarası'nda bir kadeh rakı bulunmazken bir şişe şampanya... Paşa Kâzım birden, "Hayır efendim, bendeniz böyle içkilerden haz etmem, ha- lis kuyu suyu bizim nemize yetmez/'diyor. Boş bulunuyor. Ga- zi Paşa, "Zevk meselesidir. Ayıp da değildir." Garsonu çağırır kulağına bir şeyler söyler. Biraz sonra tren durulmayacak bir istasyonda durur. ilgili kimseler neden dur- du diye meraklanırken sofraya içi kuyu suyu ile dolu bir ko- va gelmez mi? Koca bir de maşrapa.. Gazi Paşa buyurur, "Hadi bakalım, işte isteğini yerine getirdik. Sakın biter san- ma, afiyetle hepsini içebilirsin. Daha ardı da gelir." Birkaç yudum içiyor, olmuyor. Gazi Paşa'nın yüzüne acıklı bakıyor. "Ne var?" "Paşa hazretleri izin verin de arkadaşlarımla helalleşeyim. Çünkü zatı devletleri birinci şişeyi bitirdikten sonra ben öte- ki dünyayı boylarım. Kuyu suyu ile boğulurum." Gazi Paşa, uzun bir kahkaha atıyor, "Al şu şampanyayı da midendeki kuyu suyu ile değiştir. Bir daha boş bulunayım deme, tenekesiyle içirirler." Bir gün gene sofrada öztürkçe tartışılıyor. Gazi Paşa bulu- nanlara "Evliyanın öztürkçesi nedir?"diye soruyor, herkes bir yanıt veriyor. Beğ3niliyor, beğenilmiyor, sıra Paşa Kâzım'a doğru geliyor. Bütün gözler o yana çevriliyor. "Şimdi sana soracağın Paşa Kâzım," diyor, "Evliyanın öz- Jürkçesi nedir?" Hiç beklemeden yanıtlıyor: 'Ölüsü kandillidir efendim." Hep birden gülüşüyorlar, Gazi sırtını sıvazlıyor, "Aferin ko- ca paşa ,"diyor. Adına bir de kocalık eklenmiş oluyor... Koca Paşa... ÇAUŞANLARIN SORULARI/SORÜNLARI YHMAZ ŞİPAL "Yurda Dönüyorum" SORU: 1972 yılı eylül ayında Emekli Sandıgı'na bağlı bir devlet hastanesinde çalışmakta iken, 1974 yılında ev- lenerek Almany^'da işçi olan eşimin yanına gittim. Halen Almanya'da işçi olarak çalışıyorum. Yaklaşık 6 ya da 7 yıl çalışmışlığırn var. 1990 yılı sonlannda kesin döniiş üe yurda dönüyo- rum.. Stgortaldıgımı Türkiye'de sürdünip yaşluık aylığına bak kazanmak istiyorum. 1953 doğumluyuro ve kadınım. Sorulanm: 1) Sigortalılık başlangıcım Emekli Sandığı kapsa- mında çalışmaya başladığım 1972 yılı eylül ayı mı, yoksa Almanya'da işe başladığım tarih midir? 2) Almanya'daki çalışmalanmı borçlanarak sigor- taya saydırmak istiyorum. Nasıl, ne zaman ve nere- ye başvuracağım. 3) Borçlanma primlerim ne kadar tutar? 41 Gerekli koşullar oluştuktan sonra en az ve en çok ne kadar gün sayısı ile ne zaman yaşlılık aylığı- na hak kazanacağım? AJC. YANIT: 1) 2829 sayıh yasanın 6. maddesi uyarınca 'Kurumlar- dan herhangi birine ilk defa sigortalı olunan tarih, sigortalıhk süresinin başlama tarihidir;' Yasanın bu maddesine göre Emekli Sandığı kapsamında ça- lışmaya başladığınız Eylül İ972, sigorjalılığınızın başlama ta- rıhidir. 2) 3201 sayıh yasanın uygulama yönetmeliğinin 4. maddesi- ne göre 22 Mayıs 1985'ten sonra 'yurda kesin dönüş yapanla- rın yurtdışında geçen sürelerini borçlanabilmeleri için; a) Kesin döniiş tarihinden itibaren herhangi bir sosyal gü- venlik kuruluşuna tabi çalışması olmayanlann Sosyal Sigorta- lar Kurumu'na, b) Kesin dönüş tarihinden sonra çalışmakta olanlann, borç- lanmak için başvuruş tarihinde tabi olduklan sosyal güvenlik kuruluşuna, c) Başvuru tarihinde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşu- na tabi olmamakla birlikte, kesin dönüş tarihinden sonraki ça- lışmalanndan dolayı son defa tabi olduklan sosyal güvenlik kuruluşuna, d) Sürelerinin tamamını ev kadmı olarak geçirmiş bulunan- lann Bağ-Kur'a yazılı istekte bulunmalan gerekmektedir. Özellikle belirtmek gerekir ki borçlanma isteğinin kesin dö- nüş tarihini izleyen iki yıl içinde yapılması koşuldur. Kesin dö- nüş tarihinden 2 yıl geçtikten sonra borçlanma hakkı ortadan kalkmaktadır. 3) Borçlanma isteğinde bulunanlar vurtdışında geçen süre- lerinin tümUnU ya da diledikleri kadannı her gün için 1 ABD Doları ödemek koşulu ile borçlanabilir. 4) Sigortalılık başlangıcı, eylül 1972 olan kadın sigortahlar- dan, 20 yıllık sigortalılık süresi içinde 5.000 gün (13 yıl 10 ay 20 gün) Malüllük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları primi Ödeyen- ler, 41 yaşını da doldurduklannda yaşlılık aylığı almaya hak kazanırlar. Yaşlılık aylığına hak kazanabilmeniz için kesin dönüş yap- tıktan sonra yaklaşık 4-5 yıl prim ödemeniz gerekecektir. T.C. TURHAL ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Sayı: 1988/319 Borçlu Gözenerler Kollektif Şirkeü vekili Avukat Orhan Konak'- ırı vaki konkordato talebi üzerine verilen mehilden sonra alacakh- Iarla akdolunan konkordatonun müzakeresi, mahkememiz duruşma salonunda 1.2.1991 günu saat 9'da yapılacaktır. Alacaklılara tebliğ yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 3.8.1990 Basın: 49163
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle