22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 ARALIK 1990 Roberta Flack Türkiye'de 1974 ydında "Killing Me Softly With His Song" adlı şarkısıyla Grammy Ödülü kazanan ünlü pop, blues ve caz şarkıeısı Roberta Flack Türkiye'ye geldi. New York'tan gelen Pan-Am uçagıyla dıin Yeşilyurt Havalimanı'na inen Roberta Flack, çevresini saran gazetecUerden fotoğraf çekmemelerini istedi.' Ancak bavuUanmn arasında küçiik bir kedinin dolaştığım görüoce gazetecileri unuttuj ve kediyle ilgilenmeye başladı. Flack bu kez de gazetecilere "Kediyi korkutuyorsunuz" diyerek tepki gösterdi. Anadolu Otomotiv Sanayii'nin onun- cu yıiı kutlamaları nedeniyle Türkiye'ye gelen Roberta Flack 8 andık cumartesi gecesi Hilton Convention Center'da bir kon- ser verecek. (Fotograf: Suat Kozluklu) Theodorakis Özal ile görüşecek ATtNA (Cumhuriyet) — Ün- lü Yunanlı besteci ve milletvekili Mikis Theodorakis'in, cumarte- si günü geleceği Türkiye'de Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile de bir görüşme yapacağı bildi- rildi. Yazar Aziz Nesin'in doğum- günü kutlamalarma katılmak üzere "Türk-Yunan Dostluk Heyeti" üyeleri ile birlikte İstan- bul'a gelecek olan Theodorakis, pazartesi günü Ankara'ya geçe- cek. Theodorakis'in görüşmesi sı- rasında Özal'a "siyasi bir mesaj" ileteceği kaydedildi. Theodorakis, Ankara Büyük- şehir Belediye Başkanı Murat Karayalçın ile de bir görüşme yapacak. CUMHURİYET/15 Espace EurO-DİSIiey- Dün Paris'te açılan eglence par- kı, çocuklar ve aileleri için birçok oyun ve alışveriş olanağı yarattıgı gibi ayrıca yiizme bavuzlan ve golf sahalannı da içe- riyor. Tabii, Walt Disney'in ünlü kahramanları da burada. (Fotograf: Reuter) MilliEğitim 'savaş' hazırlığında ANKARA (UBA) — Milli Eğitim Bakanhğı Avni Aykol Körfez'de savaş çıkması halinde sınır bölgelerindeki okullann iç bölgelere taşınacağını söyledi. Akyol, bunun için gerekli hazır- lıkların yapıidığını belirtti. Avni Akyol, "Okullan ve ço- cuklan iç bölgelere alacağız. Bu konuda gerekli hazırhklanmız var. Bölge valiliği de hazııiık yapıyor" dedi. Merkezlerdeki okullann sayısını arttırdıklannı kaydeden Milli Eğitim Bakanı Avni Akyol, "Zaten harp olsa da, olmasa da, kiiçük yerleşim birim- lerinde çocuklan okutmak iste- miyorum. Kiiçük yerleşim birim- lerinde bir ogretmenle iyi eğitim olmuyor " dedi. Y u i l l l S İ a r a g i y s i — BUtün dünyada yunusları ko- nımak için çalışmalar hızla geliştiriliyor. Şimdi de hastala- nıp karaya vuran yunuslann üşümelerini önlemek için bir giysi yapıldı. Bu yeni yunus giysisi şimdiki halde Florida- daki Yunus Araştırma Merkezi'nde deneme aşamasında. (Fotograf: Reuter) HABERLERİN DEVAMI WASH1NGTON NÂTO'ya yeni görev gelîyor UFUK GÜLDEMİR ~ WASHINGTON — ABD dün Brüksel'de başlayan NATO savunma bakanları toplantısın- da, Kuzey Atlantik lttifakı'nın, soğuk savaş sonrasında "alan dı- şı itfaiyecilik - yangın söndürücü" görevini üstlenme- si önerisini tartışmaya açmayı tasarlıyor. Bu kritik gelişmenin ilk sin- yali NATO Komutanı General John Galvin'in dünkü Washing- ton Post gazetesine verdiği de- meçte su yüzüne çıktı. ABD, Körfez krizi başladığından-bu yana çeşitli vesilelerle NATO- nun soğuk savaş ertesinde ayak- ta kalmasımn tek yolunun "alan dışı jandarmalık" stratejisi be- nimsemesiyle mümkün olacağı- nı ileri sürüyor ve bu konuda hazırlıklar yapıyordu. General Galvin'in açıklaması, ABD'nin bu önerisini somutlaştırma ari- fesinde olduğunu gösteriyor. Ancak NATO'nun ABD dışın- daki üyelerinin bu öneriyi be- nimseyip benimsemeyecekleri belirsiz. Bu önerinin ABD'ye göre mantığı şuna dayanıyor: NATO ittifakımn Atlantik'ten Türkiye 1 ye kadar uzanan sinirinin dışın- da kalan "alaa" her ne kadar NATO'nun doğradan coğrafi görev sorumluluk alanı içinde olmasa da barındırdığı stratejik kaynaklar bakımından NATO- nun güvenliğini tehdit edebile- cek bir özellik gösteriyor. ABD dışındaki NATO üyeleri bu stra- tejik kaynaklara can damarla- rından bağlı. Amerika ise işle- tilmesi pahalı olmakla birlikte, kendi öz kaynaklarına sahip. Avrupa bu stratejik bağımlı- lığına karşın, söz konusu bölge tehdit altında iken bile NATO'- nun görev alanını bu coğrafya- ya taşımakta isteksiz davranıyor. Şimdi ABD, soğuk savaş ertesi dünyada, bloklararası gerginli- ğin ortadan kalkmasıyla misyo- nu tartışılır hale gelen NATO- yu "alan dışı stratejisi" benim- semeye iterek ayakta tutmaya çahşıyor. Çünkü Washington'a göre "NATO, Dofu Bloku'na karşı başanlı oldu, böyle başa- nlı çalışan bir kurumu ortadan kaldırmak yersiz. Diğer yandan da Avrupa'yı dolaylı olarak teh- dit edecek birçok bölgesel müs- takbel istikrarsızlık söz konusu. Irak'ın Kuveyt'i işgali buna en iyi örnek." Galvin'e göre ABD'nin, Ku- veyt'in işgalinden sonra Avru- pa'daki ağır kuvvetlerinden bİT bolümünü hızla Körfez'e naklet- miş olması, NATO için öngörü- len "itfaiye" stratejisi için "ge- lecegin modelini" oluşturuyor. Galvin, Avrupa'da oluşturula- cak ağır donanımlı bir çevik kuvvetin "caüşma bölgelerinde" hafif topçu s»ldırılarından ağır zırhh harekâtına kadar birçok görevi yerine getirebileceğini söylüyor. Galvin'in hazırladığı plana göre bu gücün asker ve mühimmat bakımından önemli yükünü Almanya taşıyacak. "Amerika ise ikinci planda ola- cak." Ancak bu çevik gücün bo- yutlannın ne olacağı konusun- da henüz net bir düşünce oluş- muş değil. Zaten Galvin'in ko- nuyu tartışmaya açmasında da bu arayışın izleri yatıvor. Türkiye ABD'nin bu önerisi Türkiye1 yi özel olarak ilgilendiriyor, çün- kü Türkiye, Avrupa ve ABD'nin "miistakbel isükrarsızlık alanı" diye nitelediği söz konusu coğ- rafyaya komşu. Eğer NATO bu stratejiyi benimserse Türkiye bir bakıma Avrupa'nın "ileri cephesi" durumuna düşecek. Cumhurbaşkanı Özal yönetimi altındaki Türkiye'nin bu öneri- ye geleneksel Türk dış politika- smın sınırları içinde yaklaşıp yaklaşmayacağı da ortada. Amerika geçen yıllarda da bu- na benzer bazı önerilerle Anka- ra'nm kapısını çalmıştı. O dö- nemlerde Türkiye bir yandan bu öneriyi sömürmenin yollavını ararken, diğer yandan da mesa- feli kalmıştı. Asker "izni"ne ikî tavır - (Baştarafı 1. Sayfada) yana, Çankaya Köşkü, Türk Si- lahlı Kuvvetleri'nin üst kademe- leri ve Dışişleri Bakanlığı arasın- da görüş çatışmalanna neden olan "Körfez'e asker gönderme" konusuna ise Genelkurmay ve Dışişleri Bakanlığı'nın "soğuk bakışı" sürüyor. Türkiye ile ABD arasındaki 29 Mart 1980 tarihlj Savunma ve Ekonomik İşbirlıği Antlaş- ması (SEİA) çerçevesindeki ta- mamlayıcı antlaşmanın üç nu- maralı ek antlaşmasında belir- lenen Jncirlik Üssü'nün kulla- nım esasları konusunda Cum- hurbaşkanı özal, TSK kurmay- lan ve Dışişleri yetkilüeri arasın- daki tartışma sürüyor. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Murat Sun- gar, bu konudaki bir soruyu ya- nıtlarken "Bir Türk tesisi oldu- ğu cihetle üssıin kullanımı ko- nusundaki kararlar Türk hükü- metine ve Türk devletine aittir. Böyle bir karar Türkiye'nin hü- kümranlık haklannın bir parça- sıdır" dedi. Bakanhğın üst düzey bir yet- kilisi, bu yaklaşım konusunda Cumhuriyet muhabirine aynn- tılı değerlendirme yaparken "İncirlik'in kullanımı için tek- nik bakımdan ek bir antlaşma- ya gerek olmadığını düşünüyo- ruz. Çünkü bu üs, her şeyden önce Türk Siiahlı Kuvvetleri'nin bir tesisidir. Gerçi görevi temel olarak onaytanmış NATO plan- lan çerçevesinde belirlenir, an- cak Türk hükümeti ülkenin gü- venliği açısından gerekli görür- se bu tesisi devreye sokmak ko- nusunda gerekli yetkiye büküm-. ranlık haklan çerçevesinde sa- hiptir" dedi. Dışişleri Bakanhğı'nın bu gö- rüşü, încirlik Üssü'nün kullanı- mına ilişkin tartışmada "NATO görevi" boyutunu ön plana çı- kardı. Edinüen bilgiye göre, Cumhurbaşkanı Özal, Başba- kan Akbulut, Genelkurmay es- ki Başkanı Orgeneral Torum- tay, Dışişleri Bakanı Kurtcebe Alptemoçin ve Milli Savunma Bakanı Hüsnü Doğan'ın katıl- dığı son "kriz zirvesi"nde de bu boyut gündeme geldi. Orgene- ral Torumtay'ın istifasında önemli rol oynadığı belirtilen farklıgörüşlerşöyle biçimlendi: 1- Cumhurbaşkanı Özal'ın, "Eğer iş savaşa gidecek olursa. ABD mutlaka üslerden yarar- lanmak isteyecektir. tncirlik devreye sokulmazsa, Körfez'de askeri operasyonun başan şan- sı azalır. BM Güvenlik Konseyi karanyla yapılacak bir operas- yona Türkiye bu desteği verme- lidir. tncirlik'in kullanımı için bükümet karan yeterli olur" de- diği belirtildi. 2- Dışişleri Bakanı Alptemo- çin, özal'ın görüşünü destekle- di ve Bakanlar Kurulu'nun BM Güvenlik Konseyi'nin 678 sayı- u karan çerçevesinde, Körfez'- deki güç kulianımına Türkiye'- nin sağlayacağı biçimi belirle- mek konusunda yetkili ve so- nımlu olduğunu ifade etti. 3- Orgeneral Torumtay ise SEİA çerçevesinde üssün sade- ce onaylanmıs NATO planlan çerçevesinde kullanılabileceğini vurguladı. Körfez'e yönelik ola- rak ABD birliklerinin üsten ya- rarlandınlmaları için ek anlaş- ma gerekeceğini, bunun Türki- ye ile ABD arasında bir kereye özgü olarak bir muhtıra ya da mektup değişimi ile yapılabile- ceğini, ancak hükümet kararı- mn yeterli olmayacağını söyledi. 4- Cumh'urbaşkanı Özal ve Dışişleri Bakanı Alptemoçin, "NATO görevi" sınırlamasına katıldıklarını, ancak BM Gü- venlik Konseyi kararının bu sı- nırlamaya karşın üs kullanımı- nı mümkün kılacak bir şemsiye oluşturacağını ifade etti. Türk Siiahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Körfez krizinde aktif rol üstlenmesi konusu ise krizin ba- şından bu yana Genelkurmay Başkanlığı ile Dışişleri Bakanlı- ğı'nın itirazlarına neden oluyor. Eski Dışişleri Bakanı Ali Bo- zer, "Suudi Arabistan'a asker gönderilmesini hiçbir zaman desteklemediğini, bu konudaki girisimlere karşı olduğunu", gö- revini sürdürürken yaptığı özel sohbetlerde sık sık ifade etmiş- ti. Bozer'in Dışişleri Bakanlığı kadrolarınca da desteklenen bu yaklaşımı, 12 ağustos günü hü- kümetin TBMM'den "asker gönderme" yetkisi alma girişi- minde de etkili oldu. Edinilen bilgiye göre hükümetin TBMM'den almak istediği "sa- vaş yetkisinin" izin olarak sınır- lanması ve ancak Türkiye top- raklarına tecavüz olması koşu- luyla verilmesinde Dışişleri Ba- kanlığı'nın ve askeri çevrelerin önemli etkisi olmuştu. Körfez'e askeri birlik gönde- rilmesi konusundaki tartışma- nın son "kriz zirvesi"nde de yi- nelendiği beliniliyor. Öğrenildi- ğine göre Orgeneral Torumtay, diplomatik bir çözüm duru- munda barış görüşmelerinde Türkiye'nin de yer alabilmesi için TSK'nın devreye sokulma- sı düşüncesine karşı tavır aldı. Cumhurbaşkanı Özal'ın "Sem- bolik bir birliği Körfez'e yolla- mak ya da Güneydoğu'da bir yığınak yapmak yoluyla masa- da yerimiz olmasını sağlayabili- riz" şeklinde ifade edilen düşün- cesinin Torumtay tarafından kesin biçimde reddedildiği be- lirtildi. Gelinen noktada, Cumhur- başkanı Özal ile TSK ve Dışiş- leri Bakanlığı üst yönetimi ara- sında "asker gönderme" konu- sunda halen devam eden görüş ayrılıklan şöyle özetlenebilir: 1. TSK savaş istemiyor: Ge- rek Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral Torumtay'ın gerekse bu göreve önceki gün atanan Orgeneral Doğan Güreş ve di- ğer komutanların, 1 ürk askeri- ni Körfez'de savaştırmama dü- şüncesini taşıdıklan belirtiliyor. Askeri yetkililer "Türkiye'ye doğrudan bir tecavüz olmadık- ca Türk askerinin sıeak caüşma- ya girmemesi" doğrultusunda- ki görüşlerini yakın çevrelerine ifade ediyorlar. 12 ağustosta TBMM'de yapılan gizli görüş- mede de askeri yetkililerin "hü- kümete savaş yetkisi verilmesi- ne karşı" oimaları etkisini gös- termişti. Edinilen bilgiye göre Ankara eski Sıkıyönetim Kom- tanı ve ANAP Kayseri Milletve- kili Recep Ergun o tarihteki tar- tışmalarda TSK'nın bu görüşü- nü yansıtarak "Savaş yetkisini hükümete vermek yerine, TBMM'nin düzenli calıştınlma- sı gerekir. Askeri müdahaleye yönelik bir karar gerekiyorsa bunu TBMM o zaman alır" dü- şüncesini savunmuştu. 2. Dışişleri de karşı: Dışişleri Bakanı Alptemoçin, Körfez'de askeri yöntemlerin denenmesi konusunda çekinceli açıklama- lanyia dikkat çekti. Alpetmo- çin, bütçe sunuş konuşmasında, "Savaşın getireceği olağanüstü can ve mal kaybının göze alın- masının güç bir risk olduğunu" söyleyerek bakanlığının barışçı çözümleri öne çıkaran tavrını ortayakoymuştu. 12ağustosta- ki TBMM görüşmesinde de hü- kümetin "yetki isteyen" tezke- resi Dışişleri Bakanlığı'nın bü- yük tepkisiyle karşılaşmış, Ba- kanlık Müsteşarı Büyükelçi Tu- gay Ozçeri bu girişimin sakınca- lannı Başbakan Akbulut'a giz- li görüşme öncesi anlatmıştı. Bakanlık kurmaylan, iznin "te- cavüz" koşuluna bağlanmasın- da Özçeri'nin girişimi ile Bozer'- in bu konuda "pasif kalmayı yeğleyen" tutumunun etkili ol- duğunu belirtmişler ve hüküme- ti tezkeredeki haliyle savaş izni verümemesini "felaketin eşiğin- den dönüş" diye nitelemişlerdi. 3. Köşk yarar umuyor: Cum- hurbaşkanı Özal ise Körfez'e "sembolik" bir birlik gönderil- mesinin Türkiye'nin "Ortado- gu'nun yeniden biçimlendiril- mesindeki etkisini arttıracağı" görüşünü taşıdığını özel sohbet- lerinde ifade ediyor. Özal'ın bu görüşü, Başkan Bush'un Irak ile doğrudan temas kurulması yö- nündeki "sürpriz" girişiminden sonra yeniden dile getirdiği kay- dediliyor. Cumartesi günü Köşk'te yapılan "olaylı" zirve toplantısmın da Bush'un girişi- minin değerlendirilmesine yöne- lik olduğu ve bu değerlendirme- de Özal'ın "asker göndermenin yararı olur" görüşünün ifade edildiği bildiriliyor. ANAP'ta liberallerin atağı ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Orgeneral Necip To- rumtay'ın Genelkurmay Baş- kanlığı'ndan istifasına ilişkin ANAP grubunda genel görüşme yapıfması isteği, 15 ANAP mil- letvekilinin imzasıyla bugün grup başkanhğına verilecek. İlk maz, önergeyi imzalamayacak- larını ancak görüşme açılması- nı destekleyeceklerini söylediler. ANAP içerisindeki liberalle- rin önceki günkü toplantısında genel görüşme önergesinin çok sayıda milletvekili tarafından imzalanması kararlaştırılmıştı. imzaların Milli Savunma Ko- Ancak Hasan Celal Güzel ile misyonu Başkanı Recep Ergun Mesut Yılmaz dün imza verme- ile Burdur Milletvekili Fethi Ce- yeceklerini açıklayınca, Necmet- likbaş'a ait olduğu önerge met- tin Karaduman tarafından ha- ninde, Türkiye'de siyasi tansiyo- zırlandığı belirtilen önerge metni nun giderek arttığına dikkat çe- için "hizip hareketi göriintnsü kilerek, "Bu tür sorunların tar- vermemek" kaygısıyla 15 millet- tışıldığı ve hükümet icraatları vekilinin ünzasımn alınması ye- hakkında bilgi verilmesi gereken bir platform olması gereken gnı- bumuz gelişmelere seyirci duru- munda bırakılmaktadır" denil- di. ANAP genel başkan adaylan Hasan Celal Güzel ile Mesut Yıl- terli görüldü. Mesut Yılmaz ve Hasan Celal Güzel aradaşlan ile ayrı ayrı toplantılar yaparak Torumtay'- ın istifasını değerlendirdiler. Yıl- maz, ANAP grubunda genel Torumtay tartışması Torumtay için 2 senaryo VVASHINGTON (tumhuri- rumdeğişiyor. Çünkü bu senar- yet) — Eski Genelkurmay Baş- yoya göre Irak'a ilk vuruşu ya- kanı Necip Torumtay'ın istifa pacak olan uçaklar Türk top- nedeni ya da nedenled üzerip^ rakLarında,ki ii^at«n hajRİam-A ~ l " spekülasyon'İar, ABD'dr yor, dolaytsıyla da Türkiye sal-'ABD'de" tartışılmaya de- deki yoğun olarak vam ediyor. / ABD'nin görüşlerine gelince, VVashington'da olayın ilk şoku atıldıktan sonra bu konuda iki senaryo hararetle tartışılıyor ve Türkiye uzmanları istifaya teş- his koymaya çahşıyor. 1—İlk vunış senaryosu: ABD yönetim çevrelerinin izlenimine göre Orgeneral Torumtay'ın Türkiye'deki Amerikan üsleri- nin olası bir Körfez savaşı sıra- sında Amerika tarafından kul- lanılmasına topyekûn karşı çık- ması söz konusu değildi. Çün- kü bu senaryonun sahiplerine göre Torumtay, "İyi bir asker olarak Türkiye'nin savunma za- afiyetlerinin farkındaydı." Bun- dan kastedilen şu: Türkiye'nin, Irak'ın elinde bulunan uzun menzilli füzelere karşı tek dayanağı NATO, çün- kü İrak'ı caydırabilecek bu tür silahlar NATO ve ABD'nin elinde bulunuyor. Eğer Türkiye, bu üslerin kullanılmasına topye- kûn karşı çıkarsa, zaten zaman zaman Türkiye'nin yardımına isteksiz koşacağı düşünülen NATO, bu sefer iyice isteksiz davranabilir. Bu bakımdan Türk ordusunda hiçbir genera- lin bu üslerin ABD tarafından kullanılmasına tümden karşı çı- kacağına olasılık tanımıyor. İş 'ilk vuruşa' geldiğinde du- dırgan güç konumuna düşüyor. Yani Irak'a savaş için âdeta da- vetiye yollanmış oluyor. Yöne- tim mensuplarının izlenimi o ki eğer sivil hükümet ile ordu ara- sında bu konuda görüş ayrılığı bulunuyorsa, bu üslerin genel olarak kullanılmasına donük değil, 'ilk vuruş' senaryosuna dönük. Bir yönetim mensubu bu konuda, 'Türk ordusunun zaafiyetleri ortada. tlk vuruşun Türk topraklanndan yapılması- nı islememeleri kendi açılann- dan haklı olabilir" diyor. Do- layısıyla da Torumtay'ın istifa nedenleri arasında, eğer üs kul- ianımına itiraz bulunuyorsa, bunun "özden çok usule" dö- nük olduğu vurgulanıyor. 2) Muhtıra senaryosu: Bu se- naryoya göre de Torumtay'ın is- tifa nedeni tek bir olaya değil, olaylar dizisine dayanıyor. Bu olaylar ise genel olarak Cum- hurbaşkanı Turgut Özal'ın ül- keyi yönetiş üslubundan kay- naklamyor. Ulusal güvenliği ilgilendiren konulardan, başta Hüsnü Do- ğan'ın atanması olmak üzere Milli Savunma Bakanlığı ileil- gili tasarruflar bu çerçevede sa- yılıyor. Görevi Türkiye'yi yakından izlemek olan bir yönetim men- subu, "Askeri kadrolar son za- manlarda kendilerini ilgilendi- ren bazı kararian Hüsnü Do- ğan'dan öğreniyorlardı" diye- rek, ortadaki rahatsızlığa dikkat çekiyor. 3 .r.. is Burada vurgulamak gereki- yor ki bir süreden beri bu tür uz- manlar, Askeri bürokrasi için- deki rahatsızhklan çeşitli soh- betlerde sürekli gündeme getiri- yorlardı. Üzerinde durdukları nokta, daha çok, bu kaynamanın 'böy- le kritik bir dönemde doğurabi- leceği sakıncalardı." Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın geçen aylarda Türkiye'- nin Moskova Büyükelçisi'ni Er- menistan'a yollamış olmasına dikkat çekerek "Özal'dan önce bir tek Atatürk Türkiye'yi böyle yönetmişti" diyorlar, bununla da Özal'ın ülkeyi yönetiş üslu- buna dikkat çekiyorlardı. Bu üslubun Siiahlı Kuvvetler'i ilgi- lendiren konularda da geçerli olabileceğinin altını çizerek bu kadrolardaki kaynamanın bir süre sonra Özal'ın, onlar üze- rindeki kontrolünu elden kaçır- masına yol açabileceğini vurgu- luyorlardı. Bu sohbetlerin üze- rinden kısa bir zaman geçtikten sonra Türkiye'de Torumtay kri- zi patlak verdi. Şimdi söyledikleri şu: "To- rumtay, Özal'ın bu üslubuna karşı bir tepki göstermesi için baskılarla karşı karşıya kaldı. Ancak ordunun bu tür çıkışlar yapmasına ilke olarak karşı olan Torumtay, arada kaldığı için istifayı seçti." (Baştarafı 1. Sayfada) geçti. Sivrihisar'daki uzatmalı çavuş mu gidiyor? Bu olayda politikaya dayalı neden yok di- yebilir misiniz" diye sordu. Ta- nır, olayın basit bir istifa olarak görülemeyeceğini belirttikten sonra, "Sayın fnönü'nün konuş- masında olaydan ağır cümleler var. O sıralarda nasıl oturuyor- sunuzşaşıyorum. Bir muhalefel lideri görev anlayışı gereği aya- ğına gidiyor. Hiçbir şey alamı- yor. Sonra Başbakan için 'So- rumsuz, duyarsız, bir şey anlarhamış' diyor. Bunlara ek söyleyeceğim bir şey yok" diye konuştu. İnönü ve Tanır'dan sonra kür- süye gelen Akbulut, genelkuf- may başkanıyla aralannda bir anlaşmazlık olmadığını belirtti. Torumtay'a anayasa ve yasalara uymayan herhangi bir talimat vermediklerini yineleyen Akbu- lut, muhalefeti "Birtakım bilin- meyen mefhumlar üzerine poli- tika üretmekle" suçladı. Akbu- lut konuşmasına şöyle devam et- ti: "Körfez kriziyle bu istifanın bir alakası yoktur. Kendisine inanmıyorsunuz, bize inanmı- yorsunuz siz de bir şey demiyor- sunuz. Sadece zihinleri bulan- dırmaya çalışıyorsunuz. Şu ha- reketiniz kanunlara aykındır di- yorsanız bunu kamuoyuna açık- layın. Öbürleri aniaşümayan yu- variak sözlerdir. Diğer komu- tanların gerev istememesi tama- men dedikodudur. Şerefli Türk ordusunu siyasetin için' ekme- ye hakkınız yoktur. Tüı K ordu- su siyasetin dışında, görevi ba- şındadır. Türk ordusunun böy- le bir maksadı yoktur." Akbulut'un sözlerine muhale- fet sıralanndan sen tepkiler gel- di. DYP'li Ertekin Dunıtürk, "kereste" derken, DYP'li Ömer Barutçu da "Sen çok gerizekâ- lısın" diye bağırdı. Akbulut da bağırarak "Sinirienme sen bunu anlayamazsın. Sen şapkapı alıp gitmeye alışmışsın" dedL Akbulut'tan sonra SHP ve DYP grup başkanvekilleri yamt hakkı istedi. Oturumu yöneten Yıldınm Avcı da Akbulut'tan sözlerini kime yönelik olarak söylediğini açıklamasını istedi. Akbulut'un 'kim üzc-rine alıyor- sa ona" deyince grup başkanve- killerine söz hakkı verildi. SHP Grup Başkanvekili Ha- san Fehmi Güneş, İnönü'nün konuşma metninin bir saat ön- ce dağıtıldığını hatırlatarak, "Bir saat önce dağıtılan bir met- ni dahi anlamavan, dinledigi ko- nuşmayı anlamavan bir başba- kanın varlığı büyük talihsizlik- lir" dedi ve şöyle devam etti: "Biz başbakana genelkurmay başkanının neden istifa ettiğini soruyoruz. O bize ben bünıiyo- nım siz biliyorsanız bana söyle- yin diyor. Bu nasıl anlayıştır. Ya- sa, anayasa diye lafları yuvarla- dı, sonunda siz askeri siyasete çekmek istiyorsunuz gibi talih- siz sözler söyledi. Ben hiçbir muhalefet mensubundan ordu- nun siyasete çekilmesi konusun- da tek bir satır görmedim, duy- madım. Bir saat önce eline ver- diğimiz metni anlamayan bir başbakanla karşı karşıya otmak- tan üzüntü duyuyorum." DYP Grup Başkanvekili Vefa Tanır da yeniden kürsüye gele- rek, başbakamn muhalefetin so- rusuna yanıt vermeden indiğini belirterek, "Bu zabıtlan bir gün okuyan, bu başbakan ne dedi diye kendi kendine sorar" dedi. görüşme önergesine imza ver- mesi durumunda, bunun bir hi- zip hareketi olarak anlaşılacağı kaygısını taşıdığını bildirdi. Gü- zel de Genelkurmay Başkanı'nm istifasının hemen ardından böyle bir görüşme isteğinin gündeme getirilmesini zamanlama açısın- dan doğru bulmadığını, o ne- denle imza vermeyeceğini iletti. Ancak Güzel, Yılmaz ve Ekrem Pakdemirli, Necmeltin Karadu- man'a imza vermemekle birlik- te önergeye destek olma sözü verdiler. Yılmaz, Başbakan Akbulut tarafından ANAP gnı- buna verilen bilgiyi yeterli gör- mediklerini ifade ederek, baş- kanlık sistemi ve anayasa deği- şikliği tartışmalannın grupta ele alınmasını ve grup görüşünün belirlenmesini istedi. Tanır, orduyu siyasete çekmenin kimseye yarar» olmayacağını, herkesin bildiğini ifade etti ve sözlerini "Orduyu siyasete bu- laşürmanın sonunda ihtilal var. Bu ülkede sizi gördükten sonra bir daha ihtilal olmaz" diye bi- tirdi. Daha sonra sataşma oldu- ğu gerekçesiylesöz alan Dışişleri Bakanı Kurtcebe Alptemoçin, "Bir ihtilal ihtimali yoktur. Sa- yın orgeneral demokratik ana- yasal düzende kamu görev lileri- ne verilmiş bir hakkı kullanmış- tır. Bu gayri tabii hiçbir veçheyi ihtiva etmemektedir" dedi. Öte yandan SHP grubunun, Körfez krizi ve olayın diğer bo- yutlan üzerine TBMM'de genel görüşme açılmasını isteyen bir önergeyi bugün TBMM'ye ver- mesi bekleniyor. Dün toplanan SHP gölge kabinesi de Torum- tay'ın istifasını değerlendirdi. İnönü'nün toplantıda, Akbulut ile yaptığı görüşme hakkında bilgi verdiği kaydedildi. Edinilen bilgiye göre tnönü, Akbulut ile görüşmesinde "İstifanın nedeni- ni benim bilmemem normal. Siz bilmiyorsanız bu çok vahiradir" dedi. Toplantıda İnönü ve diğer üyelerin, "Konuyu değerlendi- rirken genelkurmay başkanını savunur duruma düşmeyelim. Sivil oloritenin asker kesime karşı yıpratılmaması gerekir" görüşünü dile getirdikleri de kaydedildi. DemireFden sine-i millet (Baştarafı I. Sayfada) Meclise, halka mı? Hayır kim- seye. Olur mu böyle şey?" diye sordu. DYP Genel Başkanı Demirel, cumhurbaşkanının tarafsızlığı konusunda bir soruyu yanıtlar- ken de "Parti başkanlığı görevi- ni devralmışsm, başbakanlık gö- revini devralmışsın, şimdi anla- şılan Genelkurmay Başkanlığı görevini yapmak istedi ki patlak buradan çıktı" dedi. Demirel, "Erken seçimin sağ- lanabilmesi için sine-i millete dönülmesi" yolundaki bir soru- yu yanıtlarken de şu anda DYP'nin 54 milletvekili olduğu- nu, bu sayının cumartesi günü 60'a cıkacağını açıkladı. Bu haf- ta içinde DYP'ye katılması bek- lenen "hülle partisi" DEMP'li 6 milletvekilini kasteden Demirel, "Buradan bir çagrı yapıyorum" diyerek SHP'ye şöyle seslendi: "SHP sine-i millete dönmeye razı olursa, biz yarın sine-i mil- lete döneriz. Bizim 60 milletve- kilimiz var. SHP de 82 milletve- kili ile gelsin, hep birlikte sine-i millete dönelim ve o zaman Meclisi de ayakta tutamazlar." BAŞKENTTEN Güreş görevî devralıyor Özal gideni arayacak mı?.. AHMET TAN ANKARA — Orgeneral To- rumtay, biraz daha Özal'a kat- lansaydı, 20 milyon lira kazancı olacaktı. 15 gün daha dişini sık- mamanın Torumtay Paşa'nın emeklilik ikramiyesine vurduğu darbe 20 milyon lira. Paşa, önce iki hafta izin kul- lanıp, sonra istifasını işleme koy- durtsaydı, bu parayı yine kay- betmeyecekti. Ama bunu yap- madı. Çünkü durum bir saat bi- le ertelenemeyecek kadar acildi... Katsayı, ek gösterge artışının sağlayacağı 20 milyonluk kazan- cı bir kenara itti ve "muhtıram- sı istifa"yı verdi. (48 yıllık hiz- met karşılığı Torumtay, 320 gös- terge üzerinden 84 milyon 192 bin lira ikramiyeye hak kazana- cakken, "erken" istifa nedeniy- le şimdi 63 milyon 885 bin lira alacak. Özal'ın "İstifa normaldir" açıklamasını okuduktan sonra Torumtay, "istifa" etmekle ne kadar haklı olduğunun bir kez daha ortaya çıklığını düşündü. Özal'ın Torumtay konusun- daki "yazılı beyanat"ı Genelkur- may çevrelerinde de düş kınklı- gı uyanuırdı. Yüksek komutan- lara yakın çevreler, Genelkur- may Başkanı Torumtay'ın istifa- sını "normal" diye niteleyen Özal'ın açıklamasımn çok yadır- gandığını beürtiyorlar. Özal'ın özensiz tislubu... Özal'ın kullandığı üslup ve seçtiği sözcükler "özensiz" bu- lunuyor. Öyle ki, "yazılı beyanatı" To- rumtay'ı tereddütlü, karannı ge- ri alabilir ya da pişman gibi gös- termeye yönelik... Bilindiği gibi Özal, Torumtay'ın "açıklamayı yaptıgından dolayı istifayı geri alamayacagını söylediğini" ifa- de etmişti... Yüksek komuta kademeleri Özal'ın, Torumtay'ın istifası ile ilgili "onurlandıncı" ve "daha sıcak" bir dil kullanması gerek- tiği halde, bunu yapmadığı inan- cındalar. Beklenmedik boşalma nedeni ile tüm komuta kademelerine yansıyan bir hareketlilik ortaya çıktı. Dün Kara Kuvvetleri'nde Türk Siiahlı Kuvvetleri'nin hiye- rarşi piramidi üzerine toplantı- lar yapıldı. Yeni Genelkurmay Başkanı- nın bu kademelerin doldurul- masında söz sahibi olması do- ğal. Ancak, Cumhurbaşkanı Özal'ın "bazı komutanların" atama ve kaydırmaları üzerinde belli ölçüde etki kullanacağı da bir gerçek... Torumtay olayından sonra, komuta heyetinin bu "etkilere" karşı tutumunun nasıl bir çerçe- sip ve devlet anlayişı"na uyma- yan Güreş Paşa'nınkine uyacak mı? Güreş Paşa, Torumtay'ın ma- kamına geçtiğine ve Özal ile bir- likte çalışacağına göre, benzer sorunlarla karşılaşması kaçı- nılmaz. Acaba, Güreş Paşa, bu göre- vede gelişeceğini kestirmek ise vi üstlenirken, Özal ile araların- şimdilik kolay değil. Güreş, Torumtay'ı izle- yecek mi? Öte yandan Genelkurmay Başkanlığı görevine bugün baş- layacak olan Doğan Güreş'in "normal koşullarda" görev sü- resi 1994 yılının ağustos ayına dek sürüyor. Ancak, Ankara'da "muhtı- ranısı istifa"dan sonra gittikçe yoğun biçimde tartışılan bir so- ru var: Güreş Paşa, Torumtay'ın çiz- gisini sürdürecek mi? Sürdürürse Güreş Paşa, özal'a nasıl "katlanacak?" Torumtay'dan farklı düşün- mediği ısrarla ifade edilen Gü- reş Paşa'nın Genelkurmay Baş- kanlığı görevini üstlenmesi bazı başka sorulan da çağrıştırıyor. Örneğin, Torumtay'ın "pren- da bir "centilmenlik anlasması" gündeme geldi mi? Bu yüce göreve Güreş Paşa- nın fazla ağız tadı ile başlayaca- ğını söylemek zor. Çünkü, Gü- reş Paşa, "muhtıramsı istifa"da belirtilen olumsuz koşulları ka- bul etmişlik konumunda... Ama, bir komutan olarak başka bir seçeneği, hiç değilse şimdilik, söz konusu değil. Ta ki, Torumtay gibi "bıçak kemiğe" dayanmasın. Önceki gün Güreş Paşa, Özal ile 45 dakika konuştu. Bu ko- nuşmada, Paşa'nın, görevi üst- lenmek için herhangi bir koşul ileri sürmesi zayıf olasılık. Ama, eski komutanın istifasına yol açan nedenlerin altını çizmiş ol- ması büyük olasılık. "Gelen gideni aratacak mı?" Özal'ın şimdi yanıtını aradığı soru bu olmalı.... (Baştarafı I. Sayfada) Orgeneral Güreş'in Genel- kurmay Başkanlığı'na 4 Aralık 1990 tarihi itibanyla atandığına ilişkin Bakanlar Kurulu karan dünkü Resmi Gazete'de yayım- landı. Güreş, dün Kara Kuvvet- leri Komutanhğı karargâhında kuvvet komutanları ile bir ara- ya gelerek Kara Kuvvetleri Ko- mutanhğı'na yapılacak atama ile generaller arasındaki görev değişimi konusunu görüştü. Orgeneral Güreş'in Genel- kurmay Başkanlığı görevine bu- gün başlayacağı, Genelkurmay Başkanlığı'ndan öğİeden sonra yapılan yazılı açıklamayla duyu- ruldu. Genelkurmay'ın basın duyurusunda, Güreş'in 10.30'da Kara Kuvvetleri Ko- mutanlığı'ndan askeri törenle uğurlanacağı, saat 10.35'te ise Genelkurmay karargâhındaki askeri törenle karşılanacağı bil- dirildi. Orgeneral Güreş, bugün saat 14.00'te Anıtkabir'i ziyaret edecek. Öte yandan Gü- reş'ten boşalan Kara Kuvvetle- ri Komutanlığı'na dün bir ata- ma yapılmadı. Edinilen bilgiye göre Güreş'- ten sonra TSK'da kıdem sırala- Aksaray'da kız öğrenciye sahibinden kiralık daire Tel: 325 80 37 masında iki orgeneral bulunu- yor. Bunlardan Orgenerai Mu- hittin Fisunoğlu 1. Ordu Komu- tanı, Orgeneral Mehmet Önder ise Genelkurmay 2. Başkanı olarak görev yapıyor. Her iki orgeneralin de kıdem nasıpları 1987 olmasına karşın, Orgene- ral Fisunoğlu, terfi ve atamalar- da dikkate alınan "resmi nasbı" olarak Önder'den daha ön sıra- da bulunuyor. Askeri kaynaklar, Güreş'ten boşalan Kara Kuvvetleri komu- tanlığı'na Siiahlı Kuvvetler'de- ki hiyerarşinin bozulmaması için 1. Ordu Komutanı Orgene 1 - ral Muhittin Fisunoğlu'nun atanmasına kesin gözle bakıyor- lar. Bu kaynaklar, 1991 ağusto- sunda yaş haddi dolan, kıdem olarak Fisunoğlu'ndan daha ait sırada bulunan Orgeneral Ön- der'in kuvvet komutanlığına ge- tirilmesinin ise TSK'daki hiye- rarşiyi bozacağıru savımuyorlar. Öte yandan dün de Ankara'- da Kara Kuvvetleri Komutanlı- ğı'na vekâleten atama yapılabi- leceği öne sürüldü. Ancak aske- ri kaynaklar, vekâleten yapıla- cak olası bir atamada da TSK'nın hiyerarşisi açısından Orgeneral Fisunoğlu'nun ön sı- rada bulunduğunu ve Fisunoğ- lu'nun "vekâleten" yapılacak bir atamayı kabul etmeyebilece- ğini kaydettiler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle