25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 ARALIK 1990 MUZIK KULTÜR-SANAT CUMHURİYET/7 Sermet France Musique'te • PARİS (Cumhnriyet) — Hüseyin Sermet, 22 aralık cumartesi günü, Fransız Devlet Radyosu 'France Musique'te, bir saat piyano çalacak. Her cumartesi öğleden sonra, üç saat süren 'Desaccords Parfaits' (Kusursuz Uyumsuzluklar) adlı programda, genel olarak bir bestenin değişik yorumları dinletiliyor ve bu yorumlar, beş altı müzik eleştinneni tarafından tartışılıyor. Bu kez, Noel tatili öncesi, adı bir sözcük oyunu olan 'Kusursuz Uyumsuzluklar'ın ('Desaccords' sözcüğü 'Des Accords' olarak yazıldığında, 'uyumlu, akortlu" anlamına geiiyor) ilk iki saati boyunca, yeni çıkan uzunçalarlardan söz edilerek yakınlarma plak hediye etmeyi duşünen dinleyiciler biigilendirilecek. Jean- Michel Damian tarafından düzenlenen bu haftalık programın geriye kalan bir saatlik bölümünde ise Hüseyin Sermet, Bach'ın Si Bemol Minör, 22 numaralı prelüd ve fügünü, Beethoven 30 numaralı opus 109 sonatını ve Bartok'un dans suitini yorumlayacak. SERGİ Türker'in manzaraları • Kültür Servisi — Ayhan Türker'in resim sergisi bugün Teşvikiye'deki Edpa Sanat -Galerisi'nde açıldı. Ressamın manzara resimlerinin yer aldjğı sergi 7 ocak tarihine dek açık kalacak. 1938'de Diyarbakır'da doğan Ayhan Türker, Devlet Güzel Sanatlar Akademisi lç Mimarhk Bölümü'nü bitirdi. İlk kişisel sergisini 1985'te Vakko Sanat Galerisi'nde acan Tûrker, o tarihten bu yana çeşitli karma sergilere katıldı. Sanatçının bu ikinci kişisel sergisinde son beş yüda oluşturduğu çalışmalara yer veriliyor. Bayhan'ın 4 5O. Yıl Sergisi' • Kültur Servisi — lfsak 6. lstanbul Fotoğraf Günleri kapsamında Mehmet Bayhan'ın 50. Yıl Sergisi dün Yıldız Üniversitesi Sabancı Kitaphğı'nda açıldı. Mehmet Bayhan'ın 50. yaş gunünde açılan sergiye sanatçının dostları ve öğrencileri katıldı. Bayhan, "Sergi kapsamında 110 fotoğraf yer alıyor. 35 ülkeden sanatçılann ka^ıldığı sergide 49 Türk sanatçının yapıtlan da mevcut" dedi. Bayhan'ın aktardığına göre sergide Francisca Hidalca, Christian Vogt ve Lajos Keresztes gibi profesyonel ustaların çalışmalarına da yer veriliyor. Mehmet Bayhan avnca Yıldız Üniversitesi bünyesinde bir fotoğraf müzesi kurulacağını ve bu sergideki fotoğraflann müzenin ilk koleksiyonunu oluşturacağını söyledi. Açıhşta, "Bu gece benim gecem" diyen Bayhan geçen dönem AFİAP rozetlerini kazanan sanatçılar Engin Çizgen, Çerkez Karadağ, Muzaffer Sütlüoğlu, Maggie Danon ve Tahir Ün'e unvanlannı verdi. TİYATRO TİYAP Başkanı Rutkay Aziz • ANKARA (AA) — Tiyatro Yapımcıları Derneği (TİYAP) olağanüstü Genel Kurulu'nda Rutkay Aziz, yeniden başkanlığa seçildi. Oylama sonucu yeni yönetim kurulu Gülriz Sururi, Genco Erkal, Hadi Çaman ve Tevfik Gelenbe'den oluştu. Olağanüstü Genel KuruPda başkanlığa Levent Kırca ve Rutkay Aziz aday olmuştu. Seçimlerde muhalefet grubunun adayı Levent Kırca 6, Rutkay Aziz ise 20 oy aldı. özel tiyatrolara yıl icinde yapılan 500 milyon liralık yardım ve 2 milyarlık ek yardımın dağıtımı konusunda çıkan anlaşmazlık sonucu TlYAP'ta olağanüstü kurultaya gidilmesi kararlaştınlmıştı. I İ S T A N B U L B E L E D İ Y E S I J Ş E H İ R T İ Y A T R O L A R I 17-23 Aralık 1890 Harbıye M.Ertuğrul Sahnesı(1*0 77 20) Turgut ÖZAKMAN Mıizikıl Komedi RESİMLİ OSMANUTARİHİ Yönnen: Ergin ORBEY|I8-19 20-21 22) Knton ÇEHOV VİŞNEBAHÇESİ Türkçesi Beigı PAKSOY Yöneten Leonıd HEIFETS 123 Aralık PazarlFatih Resat Nufi Sahnesi (S26 53 80) . Necıti CUMALI BİR SABAH GÜLEREKUYAN Yöneten Engin GURMEN (18-19-20 21 22 Z3Î Cep T\yatrosu (140 77 20) Sıbahıttin Kudret AKSAL BAY HİÇ- SONSUZLUK KİTABEVİ Yonelen: Başır SABUNCU (Ptesi/20.30/PerCuma 15 00) Uskudar Musahipzade Cel*l Sahnesı (333 03 97) Ulker KÛKSAL BİR GARİP OYUN Yöneten: Nedret OENİZHAN (IB-19-20-21-221 MemetlÂYDllR CUMHURİYET KIZI Yöneten Cuneyt TUREL (23 Aralık Paztr) Kadıkoy Haldun Taner Sahnesı (349 04 63) Hugh WHITEMORE BİR YALAN ÇEMBERİ Turfçesi Yıldırııti TÜRKER Yöneten: Hakan ALTINER 118-19 20-21-221 WillylÜSSELL BİR KADIN Turkçesi Semra KAKAMURSEl Yöneten Çetın İPEKKAYA |23 Aralık Pazar) BİLETLER TİYATRO GİŞELEBİNIN DIŞINDA TAKSİM SANAT GALERİSI. VAKKORAMA TAKSIM VE APS GAYRETTEPE DE SATILMAKTADIR Oyun Gunlerı Salı 20 30'Çar 15 00-20 30/Per-Cuma 20 30' -Ctesı. 15 00-20 30/Pazar 15 00-18 30 |2. PERDE 2. Perde'de 2. Seçenek Kasetinden sonra şimdi de CD'si çıktı. Aldtnız mı? NAK MÜZİK TİCARET Sk No 6 Ş.ŞİI-ISTANBUL Td 131 35 74 SEVEMA/ATİLLÂ DORSAY Türk sinemasının bunalımı derinleşen boyutlarla devam ederken Sinema değîl kültür kriziTürk sinemasının bunalımı, gitgide derinleşen boyutlarla devam ediyor. Haf- talık Sinema Gazetesi'nin 'Sinemalarda Bu Hafta' sütununda Istanbui'dan An- kara'ya, Adana'dan Balıkesir'e, Bursa'- dan Gaziantep'e, Izmir'den Samsun'a, ülkenin sinema saloniannın az da olsa ayakta kaldığı belli başlı 20 kentinden verdiği tablo çarpıcıdır. Tüm bu kent- lerin sinemalannda sadece 2-3 tanesin- de bir Türk filmi vardır! Eskaza bir sa- lon bulup gösterime girebilen filmler de "tki seksen yatmaktfldır"! 'Berdel' filmi- ne Atlas Sineması'nda bir haftada sade- ce 700 seyirci gitmiştir! 'tki Başlı Dev' adlı filmi izleyen seyirci sayısı da, filmin her görence beğenilmesine karşın çok az olmuş, filmin sahibi olan Eks Film bile kendi işletmesindeki Kadıköy Sanaı Merkezi'nden filmi kaldırmak zorunda kalmıştır. 'Camdan Kalp' ise diğer Türk fîlmlerini aşan ustalıklı bir tamtım kam- panyası ve tüm basının ortak övgüle- riyle, ancak kendini biraz kurtarabilmiş gözüküyor. Merak da etmiyor Çok açıktır ki bunaiım artık yaJnızca bir Türk sineması bunalımı değildir. Söz konusu olan, Türk kültür yaşamındaki bir bunahmdır. Yeni, yepyeni bir genç kuşak yetişiyor. özellikle büyük kentler- deki bu genç kuşak, kendi kültürüyle il- gili değil, hiç değil. Türk olan, yerli olan, bizden olan her şey onu ürkütüyor. Hiç- bir 'alaturka' şarkı dinlemeden, hiçbir 'Doğu hiizDü' duyumsamadan, doğru dürüst hiçbir Türk romanı okumadan, Yeşilçam'dan gelen hiçbir şeyi izlemeden büyuyor bu kuşak! 'Bir bahar akşamı' kimselere rastlamayan, 'Adalar sahilin- de beklemeyen', 'melali anlamayan' bir kuşak yetişiyor. 'Ahrael Haşim'ı de bil- miyor, Nâzım'ı da Yümaz Güney'i de bikniyor (merak da etmiyor), Fehmi Ya- şar'ın filmini de. 'Camdan Kalp'e gi- denlerin büyük çoğunluğu, ona yaş ve Ustü kişilermiş. Bunaiım artık yalnızca Türk sineması bunalımı değil Türk kültür yaşamındaki bunaiım. Özellikle büyük kentlerdeki genç kuşak kendi kültürüyle ilgili değil. Bizden olan her şey onu ürkütüyor. Bu durum nasıl oluştu, nasıl bu hale geldik? Bunun bir tek suçlusu yok. He- pimiz suçluyuz derece derece... Türk kültürünün yetiştirdiği en büyük adla- n, en önemli yetenekleri kuşaklar boyu yadsıyan, topluma mal etme çabası şöyle dursun, unutturma çabası güden iktidar- lar, Nâznn'dan Yümaz Güney'e, Yaşar Kemal'den Aziz Nesin'e dünya evrensel kültürüne mal olmuş her Türk sanatçı- sını 'tu kaka' eden geçmiş yönetimler öncelikle suçlu. Şiirleri yasaklayan, ki- tapları toplatan, filmleri yakan, arşiv kavramını yerleştiremeyen, her şeyi dar- madağan edip savuran geçmişin kül- tür(süzlük) anlayışları sorumlu. TRT de sorumlu Ama yalnız onlar mı? Suçu geçmiş ik- tidarlara atıp rahatlayabilir miyiz? Tüm radyo programlarını Amerikan müziği- ne ayınp kimi 'grup'lann üyelerinin kaç yaşında olduğunu, hangi 'after-shave'i kuüanıp hangi tip kızlardan hoşlandığını bile belirten 'pop-müzik' saatleri düzen- lerken tüm bir Türk hafif müziğini yıl- lar yüı dışlayan bir TRT de sorumlu de- ğil mi? O Meksika veya Amerikan 'pembe' dizilerini başımıza musallat edip Türk halkını bunlara 'müptela' kılan bir yayıncılık anlayışı suçlu değil mi? Bu halkın henüz sinemalan doldurduğu bir- donemde, son derece 'vefalı' bir seyir- ciye sahip olduğu dönemde, bir yandan bu sinemaya altyapı yatırımı yapmayan, gerekli stüdyo, laboratuvar 'ionanımla- nnı kuramayan, kendisine ait bir dağı- tım zincirine sahip olamayan, öte yan- dan bu seyirciyi hepsi birbirine benze- yen bayağılıklarla yıllar boyu sömüren bir yerli sinemacılık anlayışı da sorum- lu değil mi? Bu teknik, iîerleme çağın- da, kırk yılda bir TV'ye gelen kaliteli, üstelik de yakın tarihli Türk filmlerini ('Gece Yolculuğu', 'Yüanlann Öcü') asılları oldukça yüksek bir teknik düzey- de oldukları halde böylesine kalitesiz, yağmurlu, âdeta izlenmez kopyaiardan göstermek, böylece milyonlarca seyirci- de 'Türk filmi değil mi? tşte bu kadar olor' izlenimini pekiştirmek, hem bu kopyaları verenler hem de içeriğe gös- terdikleri aşın duyarlığı teknik standart konusunda göstermeyen TRT yönetimi açısından ciddi bir kusur değil mi? Özel- likle son donemde gelen 'nevzuhur', ağa bir kanş açık Amerikan hayranı olup da bizim filmlerimizi, Yümaz Giinev'den Orhan Oğuz'a, ustalıklı söz oyunlarıy- la yerin dibine batırmayı marifet sayan bir yeni eleştirmen kuşağının da hiç so- rumluluğu yok mu? Daha dune (4-5 yıJ öncesine) dek, yerli film gösteren sinemaiara ve düzenli Türk filmi izleyen bir seyırciye sahip olan Türk sineması, bu seyirciyi nasıl kaçır- dı? Bu seyirci, düne kadar vardı da bir- den ortabktan uçup buharlaştı mı? El- bette biliniyor: Seyircinin sosyal yapısı değişti, enflasyon ve ekonomik bunaiım insanlann boğazma çökerken Türk sine- masınuı vefah seyircisini oluşturan alt ve orta smıflar, evlerinden bunınlarını uza- tamaz oldular, TV programları ve Mek- sika dizlleriyle avunur oldular. (Bu se- yircinin hâlâ var olduğunun başlıca ka- nıtı, TV'de Türk sineması programlan- nın -şimdilik- en popüler programlar arasında yer alması- ama o da her za- man değil!) Sinemalan dolduranlar ise artık Amerikan kültürüyle, TV'nin pop derecede küçük bir sayı çıkar ortaya... Türk sineması ise hâlâ yeniliğe, yenilen- meye, gençleşmeye kapalı biı sinema... Genç kuşaklarla iletişimi, yüz bilmem kaçıncı filmiyle Osman Seden veya Memduh Ün , iki yüz bilmem kaçıncı se- naryosuyla Erdogan Tünaş mı sağlaya- cak? "Devlet versin, ama önce biz profesyonellere" anlayışıyla 'Camdan Kalp' gibi bir senaryoyu bile reddeden bir kurulun sinemaya bakışıyla mı Turk sineması kabuk değiştirecek? Bir 'yaş sorunu' değil bu elbette, yaşa ve yaşh- lara saygımız var. Onlar da istiyorlarsa çeksinler filmlerini. (David Lean'e, Ku- rosawa'ya 'Fellini'ye kimse bir şey diyor mu?) Ama gençlerin gelmesi, sinemamı- yıda Türk filmi oynatılmasını zorunlu kılmak, yeni yeni canlanmaya başlayar» sinemacüığa balta vurabilir. Yıllann suç- larının, yanlışlarının, günahlanmn fatu- rası, niye yalmzca sinemacılardan çıka- nlmak isteniyor? Aynı biçimde TRT'ye yüksek oranlarda Türk yapımı, Türk fil- mi oynatılması zorunluluğunun getiril- mesi de tek başına yeterli değil. Bu zo- runlu önlemler, bu teknoloji çağmda ne- reye dek geçerli olabilir? Insanlar Türk filmi oynatan sinemalara gitmiyorlarsa, Türk filmi oynatan kanallara alternatif olacak sayısız kanala yakında kavuşa- caklarsa, onlan nasıl zorlayabilirsiniz? Sorun, genel bir kültürsüzlük veya alt- kültür ortamının ülkemizin üstüne ka- BtR HAFTADA 700 SEYİRCJ — Aüf Yümaz'ın yönettigi 'Berdel' adlı filmi bir haftada yalnızca 700 kişi izledi. Kazara salon bulabilen Türk filmleri de iki seksen yatıyor. müzik programlanyla, Levi's, Reebok, Benetton vb 'marka kültürii'yle yetişen bir yeni kuşak. Seyircideki bu yapısal (yaşla, sosyal sınıfla, kültürle ilgili) de- ğişim, bizim sinemamızın geleneksel se- yircisini yok etti. Yeniliğe kapalı Demek ki yapılacak olan, eski seyirci şimdilik kolay kolay geri gelmeyeceğine göre yeni seyirci kitlelerini, genç kuşak- ları 'tavlamak'. Turk sinemasının ciddi bir yenilenmeye, cağdaşlaşmaya 'kan de- ğişimi'ne gereksinmesi var. Bakınız, tüm dünyada sinema, gençlere yatırım yapa- rak, genç sinemayı destekleyerek, onla- ra fırsat vererek bunalımı atiattı. Fran- sa'da her yıl bilmem kaç yönetmen 'ilk filmi'ni yapma fırsatı buluyor. Tam 7 kademeli bir destek sistemi, bu olanağı gençlere tanıyor. Amerika'da ise son dö- nemin o herkesin bayıldığı filmlerini ya- pan Spielberg, Lucas, Coppola, Gary Marshall, John Badham, Ren Howard, David Lynon, Adrian Lyne, Ridley Scott, Tony Scott vb. yönetmenlerin yaş ortalamasını alsanız, herhalde şaşutıcı zın kuşak ve kabuk değiştirmesi de mut- laka gerekiyor. Ote yandan Türk sinemasını nereJen alıp nereye getirdikleri belli olanlann hâ- lâ bu sinemanın sahibi, patronu, başı durumunda olmalan da akıl almaz bir şey. Bir şirketi bu denli kötü yönetenler işten atıhr, bir Ulkeyi bu denli kötü yö- netenler (gerçi bizde bazen zor oluyor ama) iktidardan eninde sonunda uzak- laştınhr. Ama Türk sinemasını bu den- li kötu yönlendirenler, gemiyi karaya oturtanlar, sinemamızı hem salonların- dan hem de seyircisinden edenler hâlâ iş başında! Bu ne vefa, bu ne bağhlık! Da- ha doğrusu bu ne safhk, bu ne aptallık! Kota çözym mii? '[ Tüm bu sorunlar, elbette ciddi kültür politikalarımn oluşturulmasını gerekti- riyor. Bir yandan pratik, gerçekçi, kısa vadeli çözümlerin öte yandan uzun va- deli temel politikaların yaşama geçiril- mesi söz konusu. Ama bunun için, bu- günkü iktidarın kimi 'milliyeıçi' kanat- larından gelen yaklaşım da çozüm yolu değil. Sinemalara kota koymak, belli sa- rabasan gibi yerleşmesi sorunu... Bualt- kültür ürunlerinin Amerikan, Meksika ve Turk kaynaklı olması bence ikinci de- recede kalıyor. Köşeyi dönme Yapılması gereken bu tür milliyetçi- liği sıntan davranışlardan ve zorlama önlemlerden çok, bence Türkiye'de ge- nel bir kültür seferberliği ilan etmek. Kültür Bakanlığı'nm oldukça enerjik ve iyi niyetli tavrını daha gen.'l bir kültür politikası saptamaya yöneltmek ve bu bakanlığm 'patronajı' altında, ülkemi- zin kültjjr (ve bu arada sinema) sorun- lanna çok-yönlü, çok ayrıntıh, çok kap- samh bir yaklaşımı gerçekleştirmek. Ne var ki Kültür Bakanlığı'nm ve bakanı- •nm iyi niyetleri ne denli içten olsa da ül- kemizdeki bugün gözlemlenen kültür erozyonunun, yanlış ve kof değer ölçü- lerinin, 'köşeyi dönme' felsefesinin, orta eğitimden üniversitelere tüm eğitim sis- temini hallaç pamuğu gibi atan bir an- layışın ve genel bir kultürsüzleşme eği- liminin başlıca sorumlulanndan biri olan bugunkü iktidar altında böyle bir sefer- berlik de olası gözükmüyor doğrusu!.. Sinemanın elineçabukyönetmenlerinden John Badham'dan TeldekiKuş* Vakit geçirten çılgın takip rekor Teldeki Kuş (Bird on a Wire) / Yönetmen: John Badham/ . Oyuncular: Mel Gibson, Goldie Hawn, David Carradine, Bill Duke / Bir Universal (UIP) filmi. (Kadıköy Ocak, Çemberlitaş Şafak) Oldukça "gırgır" çağdaş güldürüle- rin becerikli kotarıası, günümüz Ame- rikan sinemasının eline çabuk yönetmen- lerinden John Badham, son filminde yi- ne düzeyli bir eğlencelik getiriyor karşı- mıza... 15 yıl önce tamkhğıyla hapse at- tırdığı tümüyle yozlaşmış 2 "devlet görevlisi" (FBI, CIA veya onlara ben- zer bir örgütten), sürekh' takma adlar ve değişik kimliklerle yaşayan kahramanı- mızm peşine düşüyorlar. Rick, onlardan kaçayım derken, eski kimliklerinden bi- rinde âşık ve de evlenmek üzere olduğu, ama sonradan "görev gereği" terk et- mekzorunda kaldığı bir sanşınarastlıyor. Ve kahramanlarımız otel odaların- dan, "cevre yollan"ndan, garajlardan veya büyük mağazalardan geçip bir "hayvanat bahçesi"nde sonuçlanan bir "çügın takip"in içinde buluyorlar ken- dilerini... "Teldeki Kuş", ciddi bir eleştiri ça- basına meydan okuyan, zaten böyle bir çabaya da hiç gereksinmesi olmayan filmlerden... Ticari Amerikan sinema- sının bu yeni ve başdöndürücü örneği karşısında ne diyebilirsiniz ki? Böyle filmler, eleştiriyi ve eleştirmeni aradan çıkararak kendi seyircilerini buluyorlar. Amaç "vakit gecirtmek" ise o var. Mel Gibson ve Goldie Hawn'm kom- pozisyonlan, yeterince keskin köşeri ve eğlendirici. David Carradine ise bir go- rünüp bir kayboluyor. Film, elbette ABD denen toplumdaki "devlet örgüt- MEL GİBSON VE GOLDİE HAWN — 'Teldeki Kuş"un başrollerini Mel Gib- son ile Goldie Hawn paylaşıyorlar. Badham, düzeyli bir eğlencelik sunuyor. leri"nin korkunçluğuna, kıyıcılığma bır kez daha dikkati çekiyor. Ama bu da za- ten bilinen bir şey değil mi? Özellikle hayvanat bahçesinde geçen tüm finalin oldukça hoş olduğunu belirtip aradan çekilelim. Zaten bu filmi biz "eteştirmenlerin" görmesi ve yazması da hiç gerekmiyordu. Bu tür filmler karşı- sında yapılacak en iyi şey bu galiba: Görmemek, görünce de kimilerinin "se- yir zevki"ni bozmamak için hiç yazmamak!.. Dört film birden gösterime giriyorKültür Servisi — lstanbul sinemala- nnda bugün dört film gösterime giriyor Kültur Bakanlığı desteğiyle çekilen film- lerden ilki olan "Aşkın Kesişme Noktası" Beyoğlu Lale Sineması'nda bugünden iti- baren izlenebilir. Sinemamızın kadın yö- netmenlerinden Bilge Olgaç'ın imzasını taşıyan filmin öyküsü ve senaryosu Os- man Şahin'e ait. Başrollerini Serpil Çak- maklı ile Berhan Şimşek'in paylaştıkla- ıı film bir aşk öyküsünü konu alıyor. Paul Mazursky'nin son filmi "Düş- manlar, Bir Aşk Üçgeni" ise Şişli Site Si- neması'nda gösterime girecek. 1949'da New York'ta geçen ilginç bır olayı konu alan film, 1978 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nu kazanan Isaac Bashevis Sin- ger'ın aynı adlı romanından beyazperde- ye uyarlandı. "Yalnız Bir Kadın", "Be- veriy Hills Serserisi" gibi filmlerden ta- nıdığımız yönetmen Mazursky, Singer- in romanını okuduğunda neler hKsetti- ğini şöyle açıklıyor: "Eşsiz bir öyküsü vardı. Bende bu etkiyi uyandıran şey va- şamı olduğu gibi yansıtan derin bir gi- zem ve dayanılmaz ironiydi. Tutku ve se- vecenlik, neşe, keder ve düşkırıklığı... Ya- şamdan daha ne beklenebilir ki?" Filmin başrollerini Angelice Huston, Lena Olin ve Margaret Sophie Stein paylaşıyorlar. Geçen sezon "Wanda Adında Bir Balık" filmiyle izlediğimiz Jamie Lee Curtis'in başrolü üstlendiğı "Mavi Savaşçı" filmi bugun İstanbul'da Beyoğ- lu Dünya, Kadıköy Hakan ve Aksaray Kısmet sinemalannda gösterime giriyor. Macera-gerüim luründeki film, New Yorklu bir kadın polisin yaşamını konu alıyor. "Otostopçu" adlı filmle sinema- ya başlayan Kathryn Bigelovv'un yönet- menliğını üstlendiğı filmin diğer önem- li rollerinde Ron Silver, Claney Brown ve Elizabeth Pena var. Başrollerini Patrick Swayze, Demi Moore ve VVhoopi Coldberg'in ustlendi- ği "Hayalet" adlı film de bugünden iti- baren Beyoğlu Atlas, Osmanbey Gazi, Kadıköy Süreyya, Çemberlitaş Şafak, Bakırköy 74, Beşiktaş Yumurcak, Anka- ra'da Metropol, Izmir'de Sema ve Deniz, Adana'da Metro sinemalannda gösteri- me girecek. Jerrv Zucker'ın yönettigi film ABD'de gişe rekorları kırmıştı. Film, oien bır adamın yeniden yaşama dönmesini konu alıyor. kitap • Kttltür Servisi — Isrmil gizli ajaru Victor Ostrovski'nin yazdığı ve bu ülkenin istihbarat örgütü MOSSAD'm baa çaüşmalarmı acıklayan "Mossad (HUe Yolu)" adh kitap Fransa'da Presse de la Cite Yayınevi tarafından telif haklan satın alınarak bir ay gibi kısa bir sürede bazırlandı, çevirisi yapıldı ve satışa sunuldu. ABD ve Fransa listelerinde çok satan kitaplar arasında yerini alan yapıt, ülkemizde de E Yaymlan arasında "Hile Yolu" adıyla telif haklan satın alınarak yayımlandı. 'İstanbul egleniyor' • Kültür Servisi — lstanbul Büyukşehir Belediyesi Şehir Müzesi ile Yıldız Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müzecüik BölümO işbirliğinde düzenlenen "Eski lstanbul Eğleniyor- Temaşa ve Musiki" adlı sergi açıldı. Yıldız Sarayı Şehir Müzesi Sanat Galerisi'ndeki sergi 20 ocak tarihine kadar sürecek. Dionysos objeleri • Kültür Servisi — Urart Takı Atölyeleri, lstanbul Takı Galerisi'nde Dionysos Koleksiyonu'nu sergiliyor. 120 parçadan oluşan Dionysos koleksiyonu altın- gümüş takı ve gümüşle mermerin birlikte kullanıldığı objelerden oluşuyor. Kıymetli taş olarak pırlanta, yan kıymetli taş olarak nıtil, yeşil ve kırmızı akik, rock- crystal ve hematitin kullanıldığı takılann yanında antik dönemin klasik şarap ve tören kaplarının formlanna uygun gümüş objelere de yer veriliyor. Ahmet Kaya İsviçreide • Kültür Servisi— Protest müzik yorumcusu Ahmet Kaya ve orkestrası bugün Zürih Bülach Stadhalle'de bir dinleti sunmak için lsviçre'ye gitti. Sanatçı, Can Yücel'in "Sevgi Duvan" adlı şiirinden uyarladığı son yapıtıyla eski yapıtlanndan oluşan bir program sunacak. Fame$tar90 • Kültür Senrisi — Müzik Dergisi ve Fame City'nin ortaklaşa düzenlediği ve akı aydır süregelen müzik yanşması cumartesi günü saat 17.00'de Fame Chy buz pistinde yapılacak finalle sonuçlanacak. Akbaba, Seyir Defteri ile Fethi Taner ve Toplama Adamlar'ın finalist olarak yarışacağı final konserinde Ali Kocatepe, Ali Rıza Türker, Cumhur Atalay, Ferit Ferhangil, Kayahan ve Soner Olgun'dan oluşan jüri Fame Star 9O'ı seçecek. BİLSAK1 TA BUGÜN 21 Aralık Cuma: 19.00 Arabesk vc Toplumsal Çaüşmalar: Hüseyin TAPINÇ 19.00 Sevim BURAK'ın Mektuplan : Karaca BORAR, Yıldınm TÜRKER, AsafGüvenAKSEL 19.30 Bilsak Tiyatro Atölyesi: " Işle Baş Işte Gövde Işte Kanatlar" Yazan: Sevim BURAK Görsel Sanat Atölyeleri MehmelGÜLERYUZ yönetimınde (Per.-Cum.) Cafe-Foyer-Bar (Giriş) 12.00-00.30 Rock Cafe-Bar (5.Kat) 12.00-18.00 HeavyMetal 18.00-24.00 Rock Murat Pazar-Sonay BİLSAK, SıraselvUer Cad., Soğancı Sok.7 CÎHANGtR 143 28 79-99 NİŞANTAŞI RESTAURAfcT Düğün Salonlan O Yemekli-Kİ}i bajı 16.500 TL t> Mezeli-Yemekli 19.500 TL. Rez. 147 62 39-147 74 40 Sılonlırıraız klimılı ve 400-1000 ki}iliktir. 34 JZS 69 plaka nolu otoya ait ruhsat, muayene kartı ve Şark Sigorta trafik ve kasko sigorta poliçemi kaybettim. Hukümsüzdür. ÖZCAN TABAN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle