04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 ARALIK 1990 CUMHURİYET/17 HAVA DURUMU TURKIYEDE BUGÛN DUNYADA BUGÜN Meteoroloji Işten Genel Mü- düriûOü'nden alınan bılgıye göre yur- dun kuzty tesmtari çok bulutlu, Mar- ma/a'nm dojusu. Karadena ıle Iç ve Doğu Anadolu'nun kuayi yağtşlı ge- çecek Yajışlar yajjmur Batı Karade- num ıç kesımlennde karta kan$ık yafl- mur şeklınde olacak H*/A SICAKLI- Ğl Onemlı bır değışıklik olmayacak RÛZ&AR Güney ve batı yfalerten ha- fif ara sıra orta kuvvette esecek De- nızfenmızde rûzgâr Batı Karadeniz, Marmara ve Kuay Ege'de günbatısı ve karayel dıfier denızlennızde kıble ve lodostar 3 ıta 5 kuvvetınde saatte 10 ıle 21 denız rrah hıaa esecek. Dalga yûkseW»öı 0 5 ıle 15 m. gfirüş uzaktıgı 10 km yağıs anında 3 ıle 5 krr dolayında bulunacak Van Gö- lü'nde hava. Parçalı bulutlu gececek Rüzgâr gûney ve bah yör- lerden hafif ara sıra orta kuvvette esecek Göl kûçûk datgalı olup görûş uzaklıjı 10 km. dolayında bulunacak Bitfc Botu Bursa ÇanakkaJe Çorum Denut K y A 19° A 16° 9° B B 10° Y 8° Y 9° v 9° Y 9> Y 10° B 10° y 8° B 16° 2°Hal*ân 7°lsparB 5°lsBn6ul 2°lzmır •3°Kars 3° Kasbmonu PKayserı *>KırWareO 7°K[>nya •3-KtiÖlıya 2°Mabtya A 13° 3° M n s ı B 8° 5°KMaras Y 8°-6°Mersm K -3° -15°Mu0a Y 7» 2»Muş B 14° 2°N0de Y 10" 5°0rdu 4°-4°RBB Y 8°-2° Samsun A 9" 2°Sıırt Y 11° 8°Sınop B 14° 7°Snas K 1o -14°Wardaû 5° 2°*abzon 4°-2°-Sjncel. 8° 5°Uşak 6° r>Van 8° 2°Y^at 0°-4° - •u-İ-. aç* ı buıudu 'yajmuriu A-açık B-buluOu G-güne^ı K-Urk S-ss» YyaOmuhu BULMACA MASKRUJ Lâtff ve liiks parföm SOLDAN SAĞA: 1/ Urlan inceleyen tıp dalı. 2/ Uyma, boyun eğme... Kala- yın simgesi. 3/ Aya- ğın yüksek olan tist bölümü... Dinsel inançlan olmayan. 4/ Tanrı... Mızrak uçlanna takılan kü- çük bayrak. 5/ His- se. Rütbesiz asker... Fas'ın plaka isareti. 6/ "Delilige Ovgü" yapıtıyla ünlü Hol- landalı hümanist. 7/ lneğin erkek yavru- su... Çabuk ve kolay kavrayan. 8/ Se- ciye, karakter... Islandığı zaman ko- layca biçimlendirilebilen yumuşak ve yağlı toprak. 9/ Kararsızlık, tereddüt. YUKARTOAN AŞAGlYA: 1/ Organ bozukluklannı tedavi eden hekimlik dalı. 2/ Dünyanln en tanın- mış çağlayanlanndan biri. 3/ Şarbon hastalığına verilen bir başka ad. 4/ Atın başına geçirilen dizgin ve süs- ler... Hintli kadınların ulusal giysisi. 5/ Arnavutluk'un para birimi... tlaç... Bir yüzey ölçüsü birimi. 6/ Argoda esrar... Divan şiirinin ölçüsü. 7/ Yüze sürulen pem- be düzgün... Evlerin önüne oturmak için taş ve çamurdan yapı- lan set. 8/ "Ialep... Dar, uzun ve hafif bir yarış kayığı. 9/ Nezle. 60 YIL ÖNCE Cumhuriyet İsmet Pş. cevap verdi 21 ARALIK 1930 B.M. Meclisı bugün saat 2'de Reis Kâzıtn Pş.'nin riyasetinde toplandı. Müteakiben Gümüşane meb'usu Fethi Beyin (lzmir civarında bazı köyler halkının ahlatla taayyüş ettiğini işittim. Bu doğru mudur? Doğru ise hükümet ne gibi tedabir almışlır?) Mealinde olan sual takriri okundu. Başvekil Jsmet Pş. buna cevap vermek uzere kürsüye gelerek dedi ki: "—Sual takririnde sarahat bulmuyoruz. Fakat Fethi Beyin sual takririndeki ifadesine göre Izmir'de bazı gazeteler Değirmendere nahiyesinde Ahmetbeyli köyünde sefaletten bahsetmişler. Daha havadis gazetelerde intişar eder etmez vilayet tahkike tevessül etmiş, heyet Değirmendere nahiyesinin Ahmetbeyli köyüne gitmiş, orada heyeti ihtiyariye ile beraber hal ve vaktleri en fakir addolunan bazı aileler nezdinde tahkikat yapmışlar. Tahkikata göre bu köyde fakir ailelerin münhasıran ahlat veya otla kendilerini beslediklerine dair malumat bulunmamış, her evde un ve ekmek, zeytin, zeytinyağı gibi asli gıda mevadı tesbit olunmuş, heyet açlık ve sefaletten bazı köylerin hicret ettiklerine dair olan havadisi de tahkik etmiş, köylülerden bazıları çiftlik sahipleriyle mukavele yaparak ödemiş ve havalisinde daha çok kazanmak için çalışmaya gitmişler. Hadise bundan ibarettir" demiştir. 30 YIL ÖNCE Cumhuriyet Gürserinmesajı 21 ARALIK 1960 Devlet ve Hükumet Başkanı Orgeneral Cemal Gürsel, Iskenderun'da Atatürk heykeline yapılan menfur tecavuz hadisesiyle ilgili olarak Hataylılara hitaben bir mesaj yayınlanmıştır. Gursel'in mesajı şöyledir: "Aziz ve kahraman Hataylılar. Yüce Önder ve Kurtarıcı Atatürk'ün, güzel Iskenderun'daki heykeline bir-iki bedbaht tarafından ikaa cesaret edilen sefil tecavüzü sonsuz üzüntü ve esefle öğrenmiş bulunuyorum. Kahraman Hataylıların bu ıstırabına, bütün Turk milleti ile birlikte, devlet başkanı olarak ben de aynı hassasiyetle katılmış durumdayım. ölümsüz Atatürk'e dil ve el uzatmaya cesaret edebilecek bedbahtların kaynağı, nerede olursa olsun mutlak surette kurutulacak, vefakr ve asil Turk milleti bu kabil iğrenç hareketleri hiçbir zaman affetmeyecektir. Atatürk heykelinin en kısa zamanda Iskenderun'daki yerine dikilmesi için gereken emirleri vermiş bulunuyorum. Şu anda aranıza yollamakta olduğum üç arkadaşım sizlere bu husustaki hissiyatımı iblağ edeceklerdir. Hepinize derin sevgi ve en iyi dileklerimi sunarım aziz Hataylılarî' GEÇEN YIL BUGÜN Cumhuriyet Panama'ya saldırı 21 ARALIK 1989 ABD Başkanı George Bush, Orta Amerika ülkelerinden Panama'nın fiili İideri General Manuel Noriega'nın yakalanması amacıyla bir operasyon başlattı. Bush'un emri doğrultusunda ABD birlikleri, Panama'nın çeşıtli bölgelerinde Noriega'ya bağlı kuvvetlere karşı, tank ve helikopter desteğinde geniş çaplı bir saldırıya geçtiler. ABD Başkanı Bush, Noriega'nın ele geçirilemediğini söyledi. SSCB, ABD'nin Panama'da giriştiği hareketi sert jiçimde eleştirdi. Çatışmalarda, 100'ün üzerinde kişinin öldüğü bildiriliyor. DÜZELTME • Gazetemizin 7. sayfasında yayımlanan "En İyi Topluluk Dostlar" başlıklı haberde düşen bir satırdan dolayı kimi yanhşhklar meydana gelmiştir. Kültür Bakanlığı Tiyatro Başarı ödüllerinde yer alan En Başarılı Kadın Oyuncu Ödülu'nü "Sevinç ve Sevgi" adlı oyundaki rolüyle Gulgün Kutlu ve "Kral Lear"daki oyunuyla Tilbe Batum paylaştı. En Başarıü Erkek Oyuncu Ödülu'nü ise, "Beyaz Geceler"deki rolüyle Mehmet Atay aldı. • Dünkü gazetemizin manşetinde yer alan 'Çevik Kuvvet Gündemde' başlıklı haberimizin ilk paragrafında Savunma Bakanlığı Müsteşarı Büyukelçi Tugay özçeri ibaresi yer almıştır. Doğrusu Dışişleri Bakanlığı Müsteşan Büyukelçi Tugay özçeri olacaktır. Düzeltiriz. Cemal Gürsel TARTESMA G«Mge Kabine nıi. Kabinenin Gölge^i mi? Bizce muhalefet olma, iktidar olmanın bir alt basamağı değil, karşıtı bir statüdür. Bu ise muhalefete hazırlıklarını gözden geçirme, eksikliklerini giderme avantajı verir.. SHP üst düzey yöneticileri 'Gölge Kabine' adı altında bir grup oluşturdular. Basından takip edebildiğimiz ve anlayabil- diğimiz kadarıyla konusunda yeterli ve de- neyimli 'gölge bakanlar' ilgili bakanlık fa- aliyetlerini yakın markaja alarak bir tür de- netim uygulayacaklar. Kimbilir belki de ik- tidara aday SHP elemanlannı şimdiden sa- ha kenarında ısıtmaya çalışıyordur. Bir öl- çüde bu uygulamanın son zamarjlarda ay- yuka çıkan 'iş bitirme' becerilerinin incelenmesine ve malzeme toplanmasma ya- rayacağı da söylenebilir. Ancak: Amaçlar bir yana, başlıkta yer verdiğim, biraz da mizah ifadeli sorudaki çelişkiye dikkati çekmek istiyonım. Uzun yıllar emek verdiğimiz devlet kapısında ozellikle bir yönetici tipi şahsen çok dikka- timi çekmiştir. Bu arada bu tip yöneticile- rin yönetim katmanlannda sayıca büyük çoğunluk oluşturduğunu ve çokça da 'başanlT bulunduklannı söylemek isterim. Bu tip yöneticiler temelde vasat, yeteneği sınırk, ancak çevresini ve ozellikle üst ve amirlerini taklitte çok başarılı olurlar ve bu yönleri de onlara yönetime gelebilme ve yukselme olanaklannı elde etme şansını (ih- sanıru) verir. Buradan şu sonuca ulaşmak istiyorum. Gönül ister ki gölge bakanlar, sadece ikti- dann uygulamalannı incelemekle kalmasın- lar, yani birer 'bakan gölgesi' değil, ileride SHP'nin üstleneceğı yonetim görevine şim- diden hazırlık olmak uzere birer alternatif unsur işlevini başlatsınlar. Bu temenninin haklılığı ozellikle SHP'nin parti programın- da yer verdiği ve 'sosyal demokrasi'nin asıl esprisini oluşturan 'sosyal piyasa' kavramı- nın bile hâlâ içi boş bir çerçeve olarak kal- masında kendisini göstermiyor mu? Bizce muhalefet olma, iktidar olmanın bir alt basamağı değil, karşıtı bir statüdür. Bu ise muhalefete hazırlıklarını gözden ge- çirme, eksikliklerini giderme avantajı verir. O halde yapılması gereken SHP içerisinde çokça bulunan, yeterli ve deneyimli eleman- lan kendi uzmanlık konulanna göre grup- lar haline getirmek (ki, bu bir anlamda al- ternatif yaratma ve geliştirme çaüşması sa- yılabilir) ve halen birer temenni durumun- da bulunan parti program hedeflerini so- mutlaştırarak 'ana başlıklan' birer boş çer- çeve olmaktan çıkarmaktır. Bu etkinlikler 'hizip'leri önlemenin de bir yolu değil mi- dir? Av. ŞÜKRÜ KAYA İsUnbnl Liberallzııı, Saglık ve Hekinı Serbest hekim sadece serbest hekim olmalıdır. Muayenehanesi olan bir hekimin aynı zamanda başka bir yerde çalışması muayenehane dışında çalışılan yeri pazar haline getirerek hekimliğin onurunu zedelemektedir. Bir insanın çalışmasının karşılığında el- de ettiği maddi ve manevi olmak üzere iki tur kazanım vardır. Üretimi toplumun sağ- hğını korumak, geliştirmek, hastayı sağalt- mak olan hekimin bu üretimi karşılığında elde ettiği temizlik işçisinden daha düşük olan ücreti yeterli mi olacaktır, yoksa kırk yılda bir gördüğü minnet ve şükran duygu- ları mı onu doyuracaktır? Bu ikilem karşı- sında kendi emeğinin karşılığını kendisinin belirleme olanağını elde edebilen hekimin toplumuna, mesleğine ihanet ettiği yargısı ne derece haklılık taşır? llke olarak sağlık alınıp satılan bir meta olmamahdır. Kabaca bakıldığında ise ser- best hekim sağlığın satıcısı durumundadır. Sağlığı talep eden hasta bu talebin karşıh- ğını ne şekilde olursa olsun ödemek zorun- da kaldığı sürece, hekim bu gelirden niye hakkı olan payı almasın? Bu pay doner ser- maye gelirinden mi alınacaktır, yoksa en az 19 yıllık eğitiminin karşılığında elde ettiği bir küsur milyon maaş mı bu payı karşıla- yacaktır? İşte bu sorunun yanıtında serbest hekimliğin doğuşu ve hızla gelişimi yatmak- tadır. Evındeki aleti bozulduğunda tamir- cinin emeğini nasıl karşılayacağını, aldığı maaşla ay sonunu nasıl getireceğini düşü- nen hekim, bunu başaramadığı noktada başka alternatifler aramak zorundadır. Ki- şinin yaşamını idame ettirebilmesi için üre- timini satması gerekliliği olgusu, hekiml'k söz konusu olduğunda, bu üretim sağlık, satma biçimi ise doğallıkla serbest hekim- liktir. Bir başka alternatif ise hekimlikten vazgeçip kişinin yeteneğine göre bir başka işle geçinebilmesidir. Bunun yanında toplumun her kesimin- de, meslektaşlan ve sağlık çalışanlan da da- hil olmak uzere, serbest çalışan hekim da- ha saygın ve bilgili kabul edilmektedir. ör- neğin, Ana Çocuk Sağlığı'na aşı için çocu- ğunu getiren anne, doktor tarafından ya- pılan muayene sonucu getirilen önerilere "Ben zaten çocuğumu özel doktora göturecektim" diye yanıt vermektedir. Bu durum karşısında siz doktor olarak; yaptı- 6ınız işi, konumunuzu sorgulayarak serbest hekimlik yönünde karar vermez miydiniz? Serbest hekimliği en iyi şekilde yürüten, başarılı, muayenehanesi hastalarla dolup taşan, haftalar öncesinden randevuyla ula- şılabilen serbest hekimin bu başansının ar- dında bilgisinin yanında, aslen görev yeri olan kamu kuruluşunu özel laboratuvarı, kariyer, pazarlama alanı olarak kullanma- sı yatıyor olabilir. Bu durum, verilen sağ- lık hizmetini aksatüğı gibi eğer bu kamu ku- rumu bir eğitim hastanesi ise eğitimi de ak- satan bir neden olmaktadır. Serbest hekim sadece serbest hekim ol- mahdır. Muayenehanesi olan bir hekimin aynı zamanda başka bir yerde çalışması muayenehane dışında çalışılan yeri pazar haline getirerek hekimliğin onurunu zede- lemektedir. Bununla beraber, meslek kural- ları içinde yapılan serbest hekimliği suçla- mak ise düzenin aksakhklannı görmemek, dahası korumak anlamını taşımaktadır. Yürürlükte olan sistemin tüm aksakhk- lannı, sistemin bütününü gözden kaçırarak serbest hekimlere yüklemek yanlış olacak- tır. Serbest çalışmanın tumü bir sistem ?o- runudur. Ancak bütünlük içinde ele alınırsa doğru saptamalar yapılabilir. Dr. M. CELÂL MESTÇİOGLU tstanbul LOKANTAI BAR GURME'NİN FARKJLI DÜNYASI GURMEYE ÖZEL Gurme, gençek bir Amerikan barözlemini 4 duyanlara beklediğinin en iyisini sunuyor. RÜYA ERSAVa• Perş-Cuma-CteM 130 21 87 • MO 84 74 Pazar-P tesı-Salı-Çarş -Cums A Per? -C tesı 11700-02 001 Yılbaşı Rezervasyonumuz Başlamıştır. ' Blrinci cad. 138/A Arnavutfcöy Rez. 163 25 25 MATÎNE SUARE Pop-Rock-Club 1991'e ROSA'da Merhaba, Rosa'da aynı lezzet, aynı fîyat O ' danI • • • nefis Akdeniz ezgileriyle 20.3Ü - 00.30 arasında Ekndjğ-ltuntul 141 9 V ristorante ROSA Ça rş -Perş.-Cuma-C.tesı GrupPİ livemusıc * • • * GrupRA Pazar-P.tesi-Sab * • • • Yıibaşı rezervasyonumuz başlamtstır Gençlık Çavlannızda gruplara özel indirim f Şehrt Muhtar C*! % 56 Taiımhane- Taksım Rezerveıon Alo 1S3 45 44 153 45 27 CAFE-BAR TURGAY NATASHA I Muallim Naci Cad.l 73/3 Ortakoy I Tel- 160 51 99 | Kentin gürültüsünden birkaç saatliği- ne uzafelaşmak. Önemli bir iş görüş- mesini sakin bir ortamda yapmak. Unutulmaya yüz hjtmuş Türk Mutfa- ğı'nın nefasetini hatırlamak. CazBar'a "lunch"a gelin. (Seçiminize sunulan 3 farklı menü: 20.000 TL/kişi) Yılbaşı rezervasyonumuz başlamıştır 166 44 93-166 67 88/89 N4CV1A.J A Z Z C L U B t C A F E •7-23 Aralık 1990 CLAUDINE FRANCOIS TRIO JIM PEPPER (Saksrtonı CLAUDINE FRANCOIS (Pıyano) PAOLO CARDOSO fBas) JOHN BETSCH (Davull LOKANTA • BAR 130 21 87 140 84 74 24 Arahk - 10 Ocak MARC TH0MAS OUARTET Hatta Sonu Konseri 23 Arahk Pazar Saat 16 00 Jamsession Vı'başı rezervasyonumuz başlamıştır ABNAVUTKOV DEHESI SOKAK NO ARNAVUTKOY rez 163 05 78 Sanatçı \e Sanatseverlere Du\uru ZflLamı Zflbextau*anl \niurali Empres\omst Ressam Kanıı Uuerın Iİ915-I9M) Tjblolan eşlıginde klasık mDzık mum ıştğı ve antık dekor ve OsmanJı ıntemasvonal mutfaktan s€cme vemeUer Adres UtvıgJC sok No 6 Suftanahmet 4SuttanahMe( Camıı Yanıl Tel-517 65 33 Faı 517 65 33 MODAIIAIV CAFEKAIt Saz - Atordtyon - Org GHar ve Ud Ile Göneylntort»«5mtisi Moda Cod. No- 239 Tel: 345 84 74 Grup İPEKYOLU p.tesi-salı MERİDYEN çarşamba-pazar Crup BİLEŞİM AMBIANCE A perş-cuma-ctesi Rez 358 18 70 Yılbaşı Rezervasyonlarımız Başlamıştır Saat 18 00-21.00 arası % 25 indirim J ANKARA...AJNKA MUŞERREF HEKİMOĞLU Zübükler... 197O'Iİ yıllarda CHP seçimi kazanınca, bir umut belirdi top- lumda, bozuk düzen değişecek diye bir beklenti başladı. Dev- let yönetimine başka bir boyut gelecek, yaniışlıklar düzele- cek diye beklendi. Olayları birlikte yaşadık sonra. Hayli düş- kırıklığına uğrayarak. Bir umut çabuk soldu. Siyasal bir partinin seçim kazanması, pariamentoda ço- ğunluk sağlayarak ıktidara gelmesi başka, iktidar olması baş- ka bir olay. Hele iktidarda kalabilmesi çok ayrı bir olay. Par- maklar da yetmiyor, koltuklar sallanıveriyor! Uzun süre mu- halefette kalmanın belli şaşkınlıkları var elbet. İktidara gel- diğini tepeden tırnağa hissetmek istiyor partililer. İktidar ola- naklarından yararlanmayı, birikmiş özlemlerini dindinmeyi do- ğal bir hak diye düşünüyorlar. Bu hak ağırlık kazanınca dev- let yönetiminde de hafifliklerden kaçınılamıyor! Tutarsızlıklar, terslikler, birbirinı ızlıyor artık. Muhalefetteyken partisel yö- netimden yakınanlar iktidara gelince daha partisel olabiliyor- lar! O yıllarda kimi CHP'li dostlarımla konuşmalarımızı hâlâ acıyla anımsarım. Baskılara direnmekte güçlük çekerler, di- renenlere de saygıyla değil, eleştiriyle bakılır zatenl Örne- ğin kamu kuruluşunda bir genel müdürün ya da müsteşa- rın, yardımcısının eski ıktidann adamı diye değiştirilmesi is- tenir. Peki yerine kim gelir? Yeni iktidarın bir adamı! O ada- mın o görev için yetenekli bir kişi olması değil, göğsündeki parti rozeti, bir parti büyüğüne yakınlığı rol oynar. Bu yön- temle bozuk dûzeni değıştırmek olanağı var mı? Bozuk dü- zene ters bir taş konuyor, ancak o kamu kuruluşunda da bir düşkırıklığı başlıyor. Çünkü o kuruluşta çalışanlar da yeni ik- tidarı umutla bekliyor, adaletli bir yönetımle kamu görevin- deki yerlerını alabileceklerini umut edıyorlar. Oysa yeni ikti- dar bozuk düzenin taşlarını oynatmaktan öteye gidemiyor. Bir umut umutsuzluğa dönüyor ancak. İktidar olmak başka, devleti yönetmek başka, bu gerçeği giderek daha acı deneylerie yaşıyor toplumumuz. 1970'lerde daha duyariı bir toplumduk, yazıma bu nedenle o dönemle başladım. Sonra olaylar sürdü, CHP-MSP iktkjarı gitti koa- lisyon dönemleri başladı, devlet parsellendi giderek, bakan- lıklar parti örgütüne döndü. Derken ANAP dönemi. Bu kez de partisel değil, kişisel, grupsal parsellemeler. Kimi bakan- lıklarda imam hatıp lisesi kökenliler, dinci politikanın doğrul- tusunda görevliler. Hacı valıler, laikliğe ters davranışlar, yön- temler. Bu yönteme ters düşenler kamu görevinde kalamı- yor artık. Bir gün tepelerden bir kararname, bir genel mü- dür, yardımcısı, bir müsteşar, daha doğrusu bir kilit adam gö- revinden uzaklaşıveriyor. O genel müdür ya da yardımcısı vak- tiyle kamu görevi yapmayı amaçlamışlar, bır mesleğe gönül vermişler, o meslekte ooruk bir göreve ulaşıncaya kadar uzun yıllar beklemişler, devletin çıkarları için çalışmışlar, hiç ödün vermemişler, kamu görevinin onurunu her şeye yeğlemişler, ama bunlara değer verilmiyor, saygı duyulmuyor artık. De- ğer yargıları değişince yüce değerlere bağlananlar suçlanı- yor neredeyse. Ulke çıkarlarını savunanlara, ödün vermeyen- lere sıcak bakılmıyor, direnenler hoşgörülmüyor. Kimi başka bir göreve atanıyor, kimi kamu görevinden ayrılıp özel kesi- me geçiyor. Güzel olanaklara kavuşuyorlar. Kamu görevin- de aldıkları ücret katlanıyor, bir yaşam boyu çalışarak ulaş- tıkları gelir düzeyinin çok üstüne çıkıyorlar bir anda. Yılların deney ve birikimini yeni görevlerine aktarıyorlar. Peki, geri- de bıraktıkları boşluk? O boşluk nasıl doluyor, kimler doldu- ruyor? Devlet neler yitiriyor o gidenlerle? Bunun hesabı ya- pılmıyor, ama topltm çok acı faturalar ödüyor. Dahası kamu ve özel kesimler arasında bir dengesizlik oluşuyor. Bir diya- log kopukluğu. O diyaloğu oluşturmak için hayli yapay, hat- la arabesk yöntemler uygulanıyor sonra. • • • Geçen hafta da yazdım, Aziz Nesin ile bir odada çalışır- dık Akşam gazetesinde. Gazetecilerin, yazarların gelir düzeyi hayli düşük o yıllarda, Aziz Nesin, kaç gazeteye ve dergıye yazarak bütçesini denkleştiriyor kimbilirl Akşam'a her gün bel- li saatte gelir, 'Az Gittik, Uz Girtik' köşesini yazar acele gi- derdi. Konuşmaya vakti yoktu hiç. Onunla bir sigaralık söy- leşiler yapardık. Sigarayı yakar, söndürürken lafı keser, yazı- ya başlardı yenıden. Sevdiğim bir yazar, konuşmaktan çok hoşlanıyorum, ama vakit yok. Bir gün uzun bir sigara uzat- tım ona, daha uzun konuşacağımızı söyledim. Gözleri par- layarak kibriti çaktı, dumanını üfledi keyifle. Zübük'ten söz ettik bir sigara boyu. Zübük bir öykü, ama giderek belli çağrışımlar yapan bir deyim, bir simge oldu. Sözlüğümüze yerleşiverdi. Her alan- da zübükler tanıyoruz her gün. Her yerde, her meslekte, her koltukta zübükler. Devlet yönetiminde ya da yerel yönetim- de, hangi koltuğa otursalar zübüklüğü vurguluyorlar. Boşa- lan koltukları onlar dolduruyorlar, zübük konuşmalar, zübük yöntemler... Kişilerin de kuruluşların da boyut yitirmesine üzülürdük vaktiyle. Belki de daha umutlu daha duyariıydık. Cüceleşme- den umutsuzluğa düşerdik. Oysa şimdi zübükler arasında kaldık! Arabesk ortamın kaçın:lmaz ürünü bu. Ama güzel ürünler de oluşacak elbet, gerçek degerler de yeniden boy verecek. Bu zübüklük uzun sürebilir mi? ÇAUŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL Bağ-Kur Sağlık Sigortası SORU: Bağ-Kur'a bafL 16 yıllık mahalk muhtanyım. Eşi- min SSK emeklisi olması nedeniyle SSK sağlık kar- nesiyle yıllardan beri saghk hizmetlerim SSK'ca kar- şılanıyor. Bu durumda: 1) Eşimin SSK'lı oluşu ve bemm de SSK sağlık kar- nesi ile sağlık bizmeti görmeme karşın, Bağ-Kur'dan hiçbir sağlık hizmeti görmeden her ay sağlık primi ödemem doğru mudur? 2) Ben kendiliğimdea sağlık sigortası primini kesip diğer primleri odersera ileride eksik ödeme yaptığım için cezai dnruma diişer miyim? LJ. YANFIİ 1) Bağ-Kur Sağlık Yardımlan Yönetmeliği'ııin 5. mad- desinde, "diğer sosyal güvenlik kuruluş kanunlanna ve özel ka- nunlara göre sağlık yardımlanndan faydalanan Bağ-Kur sigortalılanndan bu durumlarını belgelemeleri halinde sağlık sigortası primi alınmayacak ve bunlara sağlık yardıını da verilmeyecektir" denilmektedir. Bağ-Kur Isteğe Bağlı Sigortalılık Yönetmeliği'nin 9. madde- sinde yapılan değisiklik 31.1.1990 günlü Resmi Gazete'de yayım- lanmıştır. Maddenin yeni şekbne göre: "Diğer Sosyal Güvenlik Kanunlanna ve özel Kanunlara gö- re sağlık yardımlanndan faydalananlar, 1479 sayılı kanunda ön- görülen sağlık yardımlanndan yararlanamazlar. Bu durumda olduklannı bir dilekçe ile kuruma bildirenlerden, dilekçeleri- nin kurum kayıtlanna intikal ettiği tarihi takip eden aybaşın- dan itibaren sağlık sigortası primi alınmayacağı gibi sağlık yardımı da verilmeyecektir;' Aynca Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 23.12.1988 tarih, 1988/3386 esas ve 1988/7797 karan da konuyla ilgilidir. "ÖZET: Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan yaşlılık aylığı almak- ta olan kocasmdan dolayı sağlık yardımından yararlanan iste- ğe bağlı Bağ-Kur sigortalısı kadından sağlık sigortası primi kesilemezr Kısaca, yargı karanna göre isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalısı kadınlardan, SSK sigortalısı ya da emeklisi eşlerinden dolayı sağlık yardımından yararlananlar, Bağ-Kur sağlık sigortası kap- samı dışındadır. Bu nedenle bu konumda olanlardan sağlık pri- mi kesilmeyecek ve Bağ-Kur'ca sağlık yardımı da yapılmayacaktır. Yönetmeliğe göre de gerek zorunlu, gerek is- teğe bağlı Bağ-Kur sigortalıları, Bağ-Kur dışında bir başka sos- yal güvenlik kurumunun sağlık yardımlanndan yararlanıyorsa, bunlardan Bağ-Kur sağlık sigortası primi alınmayacaktır. 2) Bağ-Kur'a başvurmadan kendiliğinizden sağlık sigortası primini kesmeniz eksik ödeme yaptığınız anlamına gelir ve ce- zai duruma düşersiniz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle