Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 ARALIK 1990**** HABERLERİN DEVAMI CUMHURÎYET/19
Moskova'daki İstifa ve Ötesi...
(Baştarafi 1. Sayfada)
sadece Sovyetler'i değil, tüm dünyayı etki-
leyecektir.
Neden?
Bu sorunun yanıtına ilişkin ipuçları, Şe-
vardnadze'nin istifa ederken yaptığı konuş-
madan çıkartılabilir. Sovyet Dışişleri Baka-
nı, dış politikada izJenen çizgiden ötürü parti
içinde "sertlik" yanlıları ya da "r.ıuhafaza-
kâr"\ar tarafından eleştirildiğini dile getirmiş-
tir. Almanya'nın yeniden birieşmesi, Varşo-
va Paktı'nın çökmesi, silahsızlanma, Afga-
nistan'dan çekilme ve özellikle Körfez krizi
konusunda ABD'yle biriikte izlenen politika,
Sovyet Dışişleri Bakanı'na yönelik suçlama-
ların kaynağında yatmaktadır.
"Reformcu" ya da "liberal" kanadın ön-
de gelenleri arasında yer alan ve Başkan
Gorbaçov'un 1985'ten beri en yakın çalışma
arkadaşlanndan biri olan Şevardnadze, Sov-
yet parlamentosunda istifasını açıklarken,
"gerici" diye nitelediği "muhafazakâr" ka-
nadın Körfez krizi nedeniyle kendisini sûrekli
baskı altında tutmalarının bu kararında be-
lirieyici rol oynadığını söytemiştir.
KÖrfez'de ibrenin askeri çözüme doğru
eğildiği bir dönemde, Sovyetler'deki böyle-
si gelişmeler herhalde başta VVashington ol-
mak üzere birçok başkentte ilgiyle iideniyor
olmalıdır.
İstifanın hemen ardından Moskova'nın
yaptığı Sovyet dış politikasının değişmeye-
ceğine ilişkin açıklama, en azından bir süre
için soru işaretlerini ortadan kaldırmayacak-
tır. Şevardnadze'nin istifasını tam bir şaşkın-
lık ve kaygıyla karşılayan Batı başkentlerin-
deki hava bu saptamayı doğrulamaktadır.
Sovyet Dışişleri Bakam'nın açıklamaların-
daki bir başka çarpıcı boyutu şu sözler oluş-
turuyor:
"Yaklaşan bir diktatötiük tehlikesine karşı
istifa ediyorum. Bu istifa, diktatörlüğe karşı
benim birprotesto bayrağım sayılsın. Dikta-
törlûk yaklaşryor. Ancak kimse bunun nasıl
birdiktatörlük olacağını ve diktatörûn kim ola-
cağtnı bilmiyor. istifa ediyorum. Yaklaşan dik-
tatörlüğü onaylayamam."
Bu sözler, Sovyetfer Biriiği'nde yaşanmak-
ta olan siyasal krizin derinliğini hiçbir kuş-
kuya yer bırakmayacak btçimde gözler önü-
ne.seriyor.
Ülke zaten tam bir ekonomik çöküntüyü
yaşamaktadır. Kentlerde dükkân rafları boş-
tur. Batı'dan Sovyetler'e gıda yardımı kam-
panyaları düzenlenmektedir.
Sovyetler Biriiği genel olarak bir çözülme
ve parçalanma sürecine girmiş bulunuyor.
Bağımsızlığı amaçlayan milliyetçi hareketler
yükseliş grafiği çizmektedir. Tüm cumhuri-
yetlerde ayrılıkçı hareketler güçlenmektedir.
Ekonomik ve siyasai bunalırn, Başkan
Gorbaçov'u olağanüstü güç tercihlerle kar-
şı karşıya getirmiştir. Dizginleri elinden tü-
müyle kaçırabilir ve ülke tam anlamıyla bir
kaosa yuvarianabilir. Bu birinci olasılıktır.
İkinci olasılık: Bir süre için otağanüstü yet-
kilerle kendisini donatarak, dengeleri koru-
yup demokratikleşme ve liberalleşme süre-
ci içinde ekonomik düzelmeyi saglayabilir.
Bunun anlamı, reform politikasının tüm
iniş çıkışlara karşın devam etmesidir.
Başkan Gorbaçov açısından üçüncü bir
olasılık da sertlik yanlılarına ya da
"muhafazakâr" kanada teslim olarak, Şe-
vardnadze'nin belirttiği "diktatörlük" yoluna
sapmasıdır.
Hangisi?
Bu soruya sağlıklı bir yanıt için bir süre da-
ha beklemek gerekiyor. Bugün ancak şu
söylenebilir: Başkan Gorbaçov, ülkesinde
daha çok kaosa meydan vermemek için yet-
kiterini faziasıyla arttırma yoluna girmiştir. Bu
durumun ne getireceğini soylemek için va-
kit erkendir.
Sınıra hava
(Baştarafi J. Sayfada)
Edinilen bilgiye göre, Belçi-
ka'nın Çevik Kuvvete katkı yap-
tığı hava bölümünde Mirage-5
uçakları bulunuyor. Aynı kap-
samda, Almanya'nın Alpha jet
ve ttalyanlann RF-104 Starfıgh-
ter uçakları da var.
Belçika'nın uçak gönderme-
mesi durumunda ise ABD'den
gelebilecek uçaklar arasında F-5
uçakları bulunuyor. Gelecek
uçak fıloları ise her ne kadaı
Türk Hava Kuvvetleri Komuta-
nı Orgeneral Siyami Taştan'ın
kontrolünde olsalar bile, SACE-
UR Avrupa Müttefık Kuvvetle-
ri Komutanı General John Gal-
vin'in komutasında olacaklar.
öte yandan Türkiye'ye gelme-
si beklenen Çevik Kuvvete ait
uçak filolarımn hangi kuşak
uçaklardan oluşacağı henüz ke-
sinlik kazanmadı. İkinci kuşak
uçaklar gönderildiği takdirde
RAlmanya'ya ait Alpha jet ve
Italya'ya ait RF-104 Starfıghter
jetleri gelecek. NATO Çevik
Kuvveti'nin hava unsurunu oluş-
turan bu ülkelerin ellerinde hem
2. hem de 3. kuşak uçaklar bu-
lunuyor. Bu Ulkeler daha önce-
den Türkiye'ye tatbikatlar çerçe-
vesinde genellikle 2. kuşak
uçaklan gönderiyorlardı. Ancak
Körfez krizi nedeniyle daha ye-
ni olan 3. kuşak uçaklann Tür-
kiye'ye gönderilmeleri de söz ko-
nusu. 2. kuşak uçaklar daha
çok 2. Dünya'Savaşı sonrası üre-
timi olup günümüze göre moda-
sı geçmiş uçaklar olarak bilini-
yor. Bu uçaklara örnek olarak,
F-4, F-104, NF-5'ler gösteriliyor.
Üçüncü kuşak uçaklar ise 1970
sonrası üretimi olup genellikle
çift motorlu uçaklardır. F-16,
F-18, F-20, Mirage, Tornado gi-
bi uçaklar bu sınıflamaya giri-
yor. Türkiye'de yapılan askeri
tatbikatlarda daha önce genel-
likle ikinci kuşak uçaklar görev
almıştı.
NATO'nun Brüksel'deki ka-
rargâhında Çevik Kuvvetin Tür-
kiye'ye gönderilmesine ilişkin
tartışmalar askeri düzeyde sürii-
yor. Bu konuda belirlenecek eği-
Para yaünldı Asil Nadir
BAŞKENTTENAHMETTAN
(Baştarafi 1. Sayfada)
Çankaya'yı ranataz ettigi açıktı.
Çankaya'ıun rahatsuhgı, tnö-
nü'nün gezjsine TRT ekibinin
katılmasının engellenmesiyle
açıkça ortaya çıktı. TRT, dört
gün önce gazetelerie biriikte
SHP liderinin gezisiae katdaca-
gını bUdirmiş, hatta otel rezer-
vasyonlarını bile yaptırtmıştı.
Ancak, diinkü getismeler üzeri-
ne geziyi TRTnin iziemeyecegi
acıklandı.
Herhalde Anamuhalefet Li-
deri'nin iiç ulkede iiç devlet baş-
kanı ile yapacağı görüşmenin,
bir haber degeri taşımadıgına
hfikmedüdi.
Belki de dogruydu...
Şarkikaraagaç'ın kurtnluşu-
nun 67. yılı kutlama törenlerini
AN AP Genel Başkan Yardımcı-
lanndan tzzet Altınmeşe'nin
"Mördümerigi taban fiyaüan
köyliimiizünrefahınarefahkat-
ü" yolundaki demeciniıı görfin-
tüleri arasınd» İnönü'niin Ür-
dün Kralı Hoseyin ve Irak Lkteri
Saddamia yapacağı görüşmeter
anlamsu kaçabilirdi.
NATO: Ehven-i şer
Belki de böylece TRT, daha
dogrusu Çankaya, Anamnhale-
fel Lideri'ni konımuş oido. lnö-
nö ile dttn mflkamında görüş-
tük. NATO'dao Çevik Kuvvet is-
tenmesinin sakıncalarını, Irak'ı
tahrik edici bir iş olduğunu an-
lattı. Ama bu girişimin bir baş-
ka açıdan da, Özal'ın "fırsatçı
ve maceracı" politikalanna karşı
bir emniyet sübabı olabilecegi-
ni sozkrine ekledi.
İnönü'ye göre, Özal Meclisi
te ANAP oylan ile saglanan
"hükümet izdi"ne dayanarak
Güneydoğu'ya onbinlerce Ame-
rikan askeri yığıimasına izin ve-
rebilirdi. Oysa ki NATO çerçe-
vesinde sınırtı bir gücün, bölge-
de bulunması, belki bu tttr bir
girişimi önleyebilirdi.
Yani, tnönü'ye göre, -ki Dışiş-
leri Bakantagı'ndald kimi üst yö-
neticiler de böyle düşünüyordu-
NATO Çevik Kuvveti, Ameri-
kan askerine göre "ehven-i
şer"di.
Ama, SHP Uderi özel ttsla-
bnyla yine de eklemeden ede-
miyordu:
"Türkiye'niıı ehven-i şere ra-
a olmasma niye gerek var ki?"
tnönü'nün, bugün başlayacak
olan "Saddam tunı" Gttneydo-
ğu'ya Çevik Kuvvet çagnlması
nedeniyle oldnkça zorlu geçe-
cek. Dışişleri yetkililerinin dttn
verdigi ve bu sabah Dışişleri Ba-
kanı Alptemoçin'in tnönü'ye de
iktecegi "Çevik Knvvet çagvma
gerekcesi", Saddam'a gözdagı
verilmesi-. Ancak İnönü, bu ge-
rekçenin çok sudan olduğunu
Bakan'a ifade edecek. Çünkü,
11 terörîst
(Baştarafi 1. Sayfada)
da maddesi ve örgütsel dokü-
man bulundu. Çatışmalar ko-
nusunda aynntüı açıklama yap-
mayan Bölge Valfliği, öldürülen
teröristlerin kimlik belirleme ça-
kşmalanyla araştırma, soruştur-
ma ve operasyonlann sürdüğü-
nü bildirdi.
AA'nın haberine göre, Ha-
tay'ın Kmkhan ilçesi Keltepe sı-
nır bölgesinde jandarma sınırı
geçmek isteyen bir grup terörist-
le karşılaştı. Suriye'deki kamp-
lannda eğitim yapmak amacıy-
la sının geçmek isteyen terörist-
ler, önceki gece 01.00 sıralann-
da sınır devriyelerinin dur ihta-
nna ateşle karşılık verince çatış-
ma çıktı. Çatışmada Erzincan
doğumlu Ali Asker olay yerin-
de silahıyla biriikte sağ olarak
ele geçirildi. Yetkililer, daha
sonra jandarma tarafından ya-
pılan aramalarda Ali Celal, İs-
met Dogan ve Nazım Tokbaşı'-
nın bir yolcu minibüsünde ya-
kalandığını açıkladılar.
yanm mllyon kişUik dttnya tari-
hinin en büytik askeri yıgmagm-
dan çekinmeyen Saddam, böy-
le köçiik bir birlikten cekinir
mi?
NATO'ya yeni misyon
NATO'nun Çevik Kuvvet uy-
gulaması, tarihinde ilk kez ger-
çekleşiyor. Bugüne dek, bep tat-
bikatlarda ve kâgıt üzerinde ka-
bın Çevik Knvvet 0k kez, bem de
"bölge dışına" yönelik olarak
yaşama geçiriliyor.
Acaba, NATO bn çercevede
yeni bir politikanın mı peşinde?
Bn soru dün diplomaük kn-
lislerde tartışılıyordu.
Düşmansız kaldıgı için dagıl-
ma tehükesi yaşayan NATO,
kendisine yeni bir misyon bul-
mak zornnda.
"Bölge dışı müdahale" NA-
TO'nun vartıgmı sördünnesi yö-
nnnde şimdilik görünen tek çı-
kış yolu. Çevik Knvvet knUanı-
mı Saddam'm yarattığı krizin
"hayırlı kıluıması" yolunda atı-
lacak bir adun otabUir.
Özal, Saddam'a karşı NATO^
yn, NATO, gelecegini güvence-
ye almak için ber ikisini niye
kullanmasın? Çünkü, bn tür
"kuUanım" gönöl nzasıyla. ya-
ni Özal'ın deyimiyle "al gülüm
ver gülüm'le gercekleşiyor.
Türkiyeıün verdigi beffi. Ama
ne aldıgı ve alacagı hâli belirsiz.
(Baştarafi 1. Sayfada)
kendisi ile görüşmesinden
sonra yoğunlaştığını belirtti.
İlk önce Polly Peck şirketinin
yıkılması için calışıldığını, ancak
bunun başanlamadığını belinen
Nadir, "Şimdi beni yıkmaya
calışıyorlar" dedi. Nadir, başı-
na gelenlerde bir Türk olması-
nın payı olduğunu kaydetti ve
Bir yabancının tngiltere'de ba-
şanlı olmasını çekemiyorlar.
diye konustu.
Asil Nadir, Türkiye'deki gaze-
telerini satacağı yolundaki söy-
lentiler konusunda, "Dünyada
başka gazeteler ahnm. Türkiye^
deki gazetelerimi satmam. On-
lar benim inanç ve görüşlerimi
ifade için tek yol. Tabii teklifler
var, Fransızlardan, Le Figaro
1
dan geldiler. Ancak gazeteleri-
mi satmayı düşünmüyorura" de-
di. Morali oldukça yüksek görü-
nen Nadir, aylardan beri Ingiliz
basınının kendisine gösterdiği il-
giye şaşırdığını, ancak çoğu ha-
berin kendisine karşı kin dolu
olduğunu belirterek "Bümiyo-
nım, ne yaptım. Londra'ya hid-
rojen bombası mı altım, binler-
ce insanı mı öldürdum? Hak-
kımda yazılan haberler inç-kare
hesabı olarak ChurchiU'in reko-
rnnu bile geçti" diye konuştu.
Asil Nadir, geçen cumartesi
akşamı, Türkiye'den Londra'ya
gittiğinde havaalanında tutuk-
lanmış, pazartesi sabahı da
mahkemeye çıkarılarak yolsuz-
luk ve muhasebe kayıtlannda
tahrifat konulannda 18 ayrı
olaydan ötürü suçlanmıştı. Yar-
gıç David Hopkins, davayı 28
ocağa ertelerken Nadir'in ser-
best bırakılması için de 2 rnilyon
sterlini nakten ödenmek üzere
3.5 milyon sterlin kefaleti uygun
görmüştü.
Asil Nadir'in eski eşi Ayşegül
Nadir'in 500 bin sterlin, Lond-
ra'daki Kıbnslı işadamı Rama-
zan Güney'in de 1 milyon ster-
lin teminat vermesi üzerine 1.5
milyon sterlin tutanndaki temi-
nat konusu çözümlendi, ancak
2 milyon sterünlik nakit paramn
temininde güçlüklerle karşılaşıl-
dı. Bu nedenle Nadir, dün öğle-
ye kadar Wormwood Scnıbs Ce-
zaevi'nde kaldı. Verilen nakit ke-
falet tutannın kaynağı konusun-
da bir açıklama yapılmadı. Bun-
dan sonra Asil Nadir, mahke-
menin belirlediği koşuilara gö-
re her geceyi Londra'nın merke-
zindeki evinde geçirecek, her ak-
şam evine en yakın karakol olan
Savile Row Karakolu'na giderek
imza atacak. Nadir'in Türk ve
Ingiliz pasaportlarına da İngiliz
polisi tarafından el konuldu.
limin daha sonra NATO üyesi 16
ülkenin daimi temsilcilerinin
gündemine geleceği ve siyasi dü-
zeydeki karann burada alınacağı
öğrenildi. Çevik Kuvvet filosu-
nun Türkiye'ye 15 ocak tarihin-
den önce gönderilmesi planla-
dırdığı için bu karann yılbaşın-
dan önce almması bekleniyor.
öte yandan Doğu ve Güney-
doğu Anadolu Bölgesi'nde Çe-
vik Kuvvete ait hava unsurlan-
nın gelebileceği üslerde hazırlık-
lara başlandı. Uçaklann inebi-
leceği üsler arasında Diyarbakır,
Malatya (Erhaç), Muş, Batman
ve Erzurum'daki sivil havalima-
ru da bulunuyor. Bu üslerde
uçaklarla biriikte gelecek yer
destek personelinin konaklama-
sına yönelik girişimler ögrenil-
di. Aynca ikmal hizmetlerinin
gözden geçirildiği belirtiliyor.
Bu arada, Dışişleri Bakanlığı
çevreleri Çevik Kuvvetin Türki-
ye> gelişini "NATO'non Irak'a
gözdagı" olarak değerlendiri-
yorlar. Ancak bu filonun saldı-
rı amacını taşımadığı, yıldırma
işlevi üstleneceği ısrarla vurgu-
laruyor. Bu çevrelere göre, Çevik
Kuvvetin gelişi Kuzey Atlantik
Antlaşması'mn beşinci madde-
si kapsamında gerçekleşecek.
NATO'nun müttefık Çevik
Kuvveti başuklı NATO broşü-
ründe de Çevik Kuvvetin rolü
anlatılırken Kuzey Atlantik Ant-
laşması'run 5. maddesine dayan-
dırılıyor. 5. madde, "Taraflann
içlerinden birine veya birkaçına
karşı Avrupa'da veya Kuzey
Amerika'da vaki olacak silahlı
bir tecavuzün bulün taraflara
tevcih edilmiş bir tecavuzün bü-
tün taraflara tevcih edilmiş bir
tecavüz addedümesi hususunda
mutabık kaldıklanm" içeriyor.
Bu madde esas olarak Doğu
Bloku'ndan gelecek saldınları
öngörüyor. Ancak bu kez Doğu-
Batı ilişkileri dışındaki gelişme
ile ilgili olarak ön plana çıkma-
sı da Türkiye'nin bugüne kadar
"sogok" baküğı "alan dışı" tar-
tışmalanm da yeniden gündeme
getiriyor.
NATO Çevik Kuvveti'nin ka-
ra kuvvetleri unsuru 5 bin kişi-
lik bir kuvveti içeriyor. Bu güç
piyade taburlan, topçu batarya-
lan ve destek ünitelerinden mey-
dana gelen yaklaşık 5 bin kişi-
lik tugay seviyesinde bir güç ola-
rak tanımlanıyor. Çevik Kuvve-
tin kara gücü içinde Alman, Bel-
çika ve ABD taburlan bulunu-
yor.
İtalya'nın endüstri merkezi Milano'ya haftada iki gün direkt uçmaya başladık. Her Perşembe
ve Pazar.
Milano'ya, sadece ulusal havayolunuzun gerçekleştirdiği
direkt seferlerle uçarken, bize özgü konukseverlikle
ağırlanacaksınız.
Dünyanın diğer 55 kentine olduğu gibi, Milano'ya da
kendi havayolunuzla uçun. Miiano-îstanbui ^ e
" I Ü C
13.00 16.30
Gün Kalkış Vanş
İstanbul-Milano
Perşembe
Pazar
10.15 12.00
TÜRK HAVA YOLLARI
Perşembe
Pazar
Aynnnlt bilgi için Türk Hava Yolları Acente ve
Bürolanna başvurabilirsiniz.
GOZLEM
UĞURMUMCU
(Baştarafi 1. Sayfada)
Alınacak bu karar NATO'nun kuruluşundan bu yana ilk
kez "manevra" dışında Çevik Kuvvet'in "caydtncr" arnaçlarla
kullanılmasının da ilk örneği olacak.
Caydırıcılık "bodyshöw" ve "flayshow" diye bilinen cay-
dırıcılık amacıyla yapılıyor. Çevik Kuvvet'in "NATO concept1
lerine göre amacı güç ve bayrak gösterileri ile düşman kuv-
vetlerini saldırıdan caydırmak. Teorik olarak kuvvetin
"sakJın" amacı yok.
NATD'nun amacı "caydırma" ve "savunmeT ilkelerine da-
yanır. Caydırmanın da bir saldırı olasılığı ile ilgisi olması ge-
rekir.
Çevik Kuvvet'in hava birliklerinden oluşacak "kokteyf
kuvveti" büyük olasılıkla Diyarbakır'da konuşlandırılacak.
NATO Çevik Kuvveti kısaca "Allied Mobile Force" olarak
adlandırılır. Resmi adı "Allied Command Europe Mobile
Force" olan bu kuvvetin Türkçedeki adı "İttifak Çevik Kuv-
veti"d\r.
NATO üyesi devletlerin "NATO'ya aynlmış" kuvvetleri var-
dır. Bu kuvvetler, NATO'nun emrindedir. Emir-kumanda k>
sa adıyla "SACEUR" olarak bilinen "Supreme Allied Com-
mand Europe" komutanlığındadır. Bu birlikler Türk general
ve amirallerin komutasında, ancak NATO komutanlıklannın
"harekât kontrolünde"â\r\er.
İzmir'deki NATO Güneydoğu Müttefik Kara Kuvvetleri
(Landsouthest) komutanlığı ile hava kuvveti ile kısa adı
"ATAF" olarak bilinen 6. Müttefik Taktik Hava Kuvveti (Alli-
ed Tactical Air Force) komutanlığı da SACEUR'a bağlıdır.
NATO üyesi devletlerin "NATO'ya tahsisli kuvvetler" dışın-
da aynca "Earmarked for Assigmenf olarak bilinen kuvvet-
leri bulunur. NATO, bu "NATO'ya aynlacak kuvveti" ancak
NATO ülkelerine saldırı halinde kullanabilecektir.
İzmir'deki Güneydoğu Avrupa Kara Kuvvetleri (Comland-
southeast) ile 6. Müttefik Taktik Hava Kuvvetleri Komutan-
lığı (COMSIXATAF), Ankara'daki Kuzeydoğu Akdeniz Deniz
Kuvvetleri Komutanlığı (Comednoreast) NATO komutanlık-
larıdır.
NATO Antlaşması'mn 5. maddesi üye ülkelerden birine
yapılan saldınyı bütün NATO ülkelerine yapılmış saldırı ola-
rak kabul eder. NATO birlikleri ancak bir saldırı koşulunda
kullanılabilir.
Kaldı ki Irak ve Kuveyt NATO'nun sorumluluk alanı dtşın-
dadır.
Şu anda Türkiye bir "saldırı tehdidi" attında mıdır?
Hayır; yok. Tehdit Suudi Arabistan'adır.
Güneydoğu bölgesine NATO askeri çağırmak, askeri dil-
de açıkça "tehdit çağnsı" olarak adlandırılabilir. Bunun gün-
lük dildeki adı "savaş kışkırtıcılığı"d\r.
NATO Çevik Kuvveti'nin "reinforce alarm" adı verilen "tak-
viyeli alarm" durumunda Güneydoğu bölgesine gönderil-
meleri gerekiyor. Bu da çok özel koşulları gerektiriyor.
Kuveyt işgalinden bu yana NATO'da ne "simple alarm"
diye bilinen "basit alarm" karan alınmıştır ne "Vıgilence" de-
nilen "teyakkuzalarmı..." Bu alarm karartarı alınmadan Gü-
neydogu'ya NATO askeri gönderilmesi "caydıncılığı" ve
"savunma" amacını aşan "kışkırtıcılık" sayılır.
"Çevik Kuvvet" adıyla bilinen bir başka kuvvet daha var-
dır. Bu kuvvetin adı da "Rapid Deployment Force"ö\r. Türk-
çede bu kuvvet, "ivedi konuşlandırma birliği" olarak adlan-
dırılır
Bu çevik kuvvet, hava, kara, deniz birliklerinden oluşur.
Bu çevik kuvvet "kriz bölgelerine ivedi müdahale" amacıy-
la kurulmuştur.
1980 yılı mart ayında Savunma İşbirliği Anlaşması imza-
lanırken ABD, Türk geneikurmayından bu "Rapid Deploy-
ment Force"a katılmasını ısrarla istemiş; Genelkurmay Bas-
kanlığı ise bu isteğe karşın "Çevik Kuvvete" katılmamıştı.
* Irak'ın Kuveyt'i işgalinden sonra Suudi Arabistan'a gön-
derilen Amerikan Hava İndirme Tugayı, işte bu "Çevik Kuv-
veft\r.
Hükümetin Güneydoğu bölgesine gelmesini istediği "Çe-
vik Kuvvef, "Rapid Deployment Force" değil, NATO'ya bağh
"Allied Mobil Force"dır.
Genelkurmay yetkililerinin, 1980 yılında Savunma İşbir-
liği Anlaşması görüşmelerinde ABD'nin önerilerine karşı
"Rapid Deployment Force" adlı kuvvete katılmama karan al-
malanndaki "isabet" bugün çok daha iyi anlaşılıyor.
Eğer Genelkurmay böyle bir kuvvete katılma karan alsaydı
bugün Türkiye Körfez bunalımına daha başında bulaşmış
olacaktı.
Türkiye'ye bir "saldırı tehdidi" olmadan NATO birliklerini
ülkeye çağırmak, "NATÖ'dan çok NATO'culuk
1
' ve "NAT&
dan çok Amerikancılık".. "askerden çok askercilik" ve "kral-
dan çok kralcılıktır."
Bu tutum 1. Dünya Savaşı öncesindeki Alman yanlısı ifr
tihatçı siyasetine ne kadar da benziyor!
CUNEYT ARCAYÜREKyazıyor
(Baştarafi 5. Sayfada)
ola ki şöyle bir hesap yapıyor:
"Savaş beş gün sürecek. Beş gün de Türkiye yıkılıp ezi-
lecek değil ya. Bir koyup üç almak, pastadan büyük pay kap-
mak varken neden elimiz kolumuz bağlı, kenarda duralım.
Haydi savaşa! "
İyi güzel de, ne çare; Irak'tan da, Türkiye'ye saldıracağı-
nı gösteren işaretler gelmiyor. Bağdat işaret vermiyorsa biz
yaratırız. Buyrun Çevik Kuvvet, yarın ABD'den başka bir-
likler...
Demirel, yakın günlere dek ısrarla söylediği bir yorumu
dün bıze daha berrak çizgilerle yineledi.
Biz, TÖ'nün neden bu denli savaş yanlısı olduğunu sor-
duk. DYP lideri "O değil, ABD de istiyor savaşa girmemizi"
dedikten sonra şunları ekledi:
"Savaş dışı kalan bir Türkiye, Araplarla yine sıcak ilişki-
ler kurabrtir. ABD'nin işine gelmiyor bu politika. Türkiye'-
nin Arapiardan kopmasını ve mutlaka İsrail ile yan yana ol-
masını istiyor. Tabii Mısır da üçgenin bir ayağı."
Uzun süredir irdelenen bir görüş giderek doğrulanryor,
hem de artık çok daha canlı.
Atari ile savaş oyunlarında pratik yapan TÖ, Konya'da hal-
ka sesleniyor "Bölgemizde barış ve güvenlik adasıyız. Bas-
tığımız yer titrer" diyordu.
İki gün geçti geçmedi, Türkiye'yi savunacağı gerekcesiyte
Batılı askerlerden kurulu Çevik Kuvvet'i çağırdığımız haberi
geldi.
Yoksa TÖ yanılıyor mu? İki muhalefet liderinin dün söy-
lediği gibi, Türkiye kendini savunmaktan aciz mi?
Atatürk'e hakarete 3 yıl
(Baştarafi l. Sayfada)
yazılarda Atatürk'ün "alkolik,
kumara ve konuklannm eşleri-
ne kur yapacak kadar kadına
düşkiin, babası kim olduğu belli
olmayan, Yahudi-Mason işbirli-
ği sonucu yükseldiği için Yahu-
di benzetmesini reddetmeyen,
ciddiyetten uzak bir kişi" olarak
tanıtıldığını belirtti. "Gazetedeki
yazılar okunduğu ve bir bütün
halinde degeriendirildiği zaman,
asılsız ve haksız yakıştırmalara
yer verilen yazı dizisinin Ata-
türk'ü kamuoyu önünde küçük
düşürmek amacıyla kaleme alın-
dığı görülecektir" görüşüne de
yer verilen kararda, gazetedeki
Çanakkale savaşlanyla ilgili ise
şu değerlendirme yapıldı:
Vazı dizisinin 18
Mart 1990 tarihli bölümünde
aynen, '1913 yılında askeri ata-
şe olarak bulunduğu Sofya'da
sefalete ahşan, burada kaptığı
cinsel hastalık sebebi ile hayat-
tan tiksinen. evlilikten sofiuyup
homoseksüelliğe yönelen, asın
derecede gece hayatına alışan,
Çanakkale savaşlannda bir gözü
kör olan, 1919'da oldukça zen-
gin olan, sultanın 40 bin paunt
vererek Anadolu'ya gönderdiği,
çok fazla egoist Atatürk'ün Ça-
nakkale'de yaptıklan inanılma-
yacak derecede abartılmıştır' gö-
rüşüne yer verilmistir. Bu dn-
rum, yazının Atatürk'ün maae-
vi kişiliğine hakaret amaa Be
kaleme alınıp yayım)andığıxı
açıkça ortaya koymaktadn1
."
Yargıç Uyar, bu gerekçelerle,
her iki sanığı da 3'er yıl hapis ce-
zasına çarptırdı. Yazı Işleri Mü-
dürü Engin'in cezasını 5 milyon
450 bin lira ağır para cezasına
dönüştüren yargıç Uyar, Polat'a
ise bunu uygulamadı. Yargıç
Uyar, kararında, "Sanıklana'
olayda cezalanmn indirflmesini
gerektiren herhangi bir neden
görülmemiştir" dedi. Cezanın
Yargıtay onanması halinde Po-
lat hapis cezasını çekecek.