04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 ARALIK 1990**** HABERLERİN DEVAMI CUMHURÎYET/19 Moskova'daki İstifa ve Ötesi... (Baştarafi 1. Sayfada) sadece Sovyetler'i değil, tüm dünyayı etki- leyecektir. Neden? Bu sorunun yanıtına ilişkin ipuçları, Şe- vardnadze'nin istifa ederken yaptığı konuş- madan çıkartılabilir. Sovyet Dışişleri Baka- nı, dış politikada izJenen çizgiden ötürü parti içinde "sertlik" yanlıları ya da "r.ıuhafaza- kâr"\ar tarafından eleştirildiğini dile getirmiş- tir. Almanya'nın yeniden birieşmesi, Varşo- va Paktı'nın çökmesi, silahsızlanma, Afga- nistan'dan çekilme ve özellikle Körfez krizi konusunda ABD'yle biriikte izlenen politika, Sovyet Dışişleri Bakanı'na yönelik suçlama- ların kaynağında yatmaktadır. "Reformcu" ya da "liberal" kanadın ön- de gelenleri arasında yer alan ve Başkan Gorbaçov'un 1985'ten beri en yakın çalışma arkadaşlanndan biri olan Şevardnadze, Sov- yet parlamentosunda istifasını açıklarken, "gerici" diye nitelediği "muhafazakâr" ka- nadın Körfez krizi nedeniyle kendisini sûrekli baskı altında tutmalarının bu kararında be- lirieyici rol oynadığını söytemiştir. KÖrfez'de ibrenin askeri çözüme doğru eğildiği bir dönemde, Sovyetler'deki böyle- si gelişmeler herhalde başta VVashington ol- mak üzere birçok başkentte ilgiyle iideniyor olmalıdır. İstifanın hemen ardından Moskova'nın yaptığı Sovyet dış politikasının değişmeye- ceğine ilişkin açıklama, en azından bir süre için soru işaretlerini ortadan kaldırmayacak- tır. Şevardnadze'nin istifasını tam bir şaşkın- lık ve kaygıyla karşılayan Batı başkentlerin- deki hava bu saptamayı doğrulamaktadır. Sovyet Dışişleri Bakam'nın açıklamaların- daki bir başka çarpıcı boyutu şu sözler oluş- turuyor: "Yaklaşan bir diktatötiük tehlikesine karşı istifa ediyorum. Bu istifa, diktatörlüğe karşı benim birprotesto bayrağım sayılsın. Dikta- törlûk yaklaşryor. Ancak kimse bunun nasıl birdiktatörlük olacağını ve diktatörûn kim ola- cağtnı bilmiyor. istifa ediyorum. Yaklaşan dik- tatörlüğü onaylayamam." Bu sözler, Sovyetfer Biriiği'nde yaşanmak- ta olan siyasal krizin derinliğini hiçbir kuş- kuya yer bırakmayacak btçimde gözler önü- ne.seriyor. Ülke zaten tam bir ekonomik çöküntüyü yaşamaktadır. Kentlerde dükkân rafları boş- tur. Batı'dan Sovyetler'e gıda yardımı kam- panyaları düzenlenmektedir. Sovyetler Biriiği genel olarak bir çözülme ve parçalanma sürecine girmiş bulunuyor. Bağımsızlığı amaçlayan milliyetçi hareketler yükseliş grafiği çizmektedir. Tüm cumhuri- yetlerde ayrılıkçı hareketler güçlenmektedir. Ekonomik ve siyasai bunalırn, Başkan Gorbaçov'u olağanüstü güç tercihlerle kar- şı karşıya getirmiştir. Dizginleri elinden tü- müyle kaçırabilir ve ülke tam anlamıyla bir kaosa yuvarianabilir. Bu birinci olasılıktır. İkinci olasılık: Bir süre için otağanüstü yet- kilerle kendisini donatarak, dengeleri koru- yup demokratikleşme ve liberalleşme süre- ci içinde ekonomik düzelmeyi saglayabilir. Bunun anlamı, reform politikasının tüm iniş çıkışlara karşın devam etmesidir. Başkan Gorbaçov açısından üçüncü bir olasılık da sertlik yanlılarına ya da "muhafazakâr" kanada teslim olarak, Şe- vardnadze'nin belirttiği "diktatörlük" yoluna sapmasıdır. Hangisi? Bu soruya sağlıklı bir yanıt için bir süre da- ha beklemek gerekiyor. Bugün ancak şu söylenebilir: Başkan Gorbaçov, ülkesinde daha çok kaosa meydan vermemek için yet- kiterini faziasıyla arttırma yoluna girmiştir. Bu durumun ne getireceğini soylemek için va- kit erkendir. Sınıra hava (Baştarafi J. Sayfada) Edinilen bilgiye göre, Belçi- ka'nın Çevik Kuvvete katkı yap- tığı hava bölümünde Mirage-5 uçakları bulunuyor. Aynı kap- samda, Almanya'nın Alpha jet ve ttalyanlann RF-104 Starfıgh- ter uçakları da var. Belçika'nın uçak gönderme- mesi durumunda ise ABD'den gelebilecek uçaklar arasında F-5 uçakları bulunuyor. Gelecek uçak fıloları ise her ne kadaı Türk Hava Kuvvetleri Komuta- nı Orgeneral Siyami Taştan'ın kontrolünde olsalar bile, SACE- UR Avrupa Müttefık Kuvvetle- ri Komutanı General John Gal- vin'in komutasında olacaklar. öte yandan Türkiye'ye gelme- si beklenen Çevik Kuvvete ait uçak filolarımn hangi kuşak uçaklardan oluşacağı henüz ke- sinlik kazanmadı. İkinci kuşak uçaklar gönderildiği takdirde RAlmanya'ya ait Alpha jet ve Italya'ya ait RF-104 Starfıghter jetleri gelecek. NATO Çevik Kuvveti'nin hava unsurunu oluş- turan bu ülkelerin ellerinde hem 2. hem de 3. kuşak uçaklar bu- lunuyor. Bu Ulkeler daha önce- den Türkiye'ye tatbikatlar çerçe- vesinde genellikle 2. kuşak uçaklan gönderiyorlardı. Ancak Körfez krizi nedeniyle daha ye- ni olan 3. kuşak uçaklann Tür- kiye'ye gönderilmeleri de söz ko- nusu. 2. kuşak uçaklar daha çok 2. Dünya'Savaşı sonrası üre- timi olup günümüze göre moda- sı geçmiş uçaklar olarak bilini- yor. Bu uçaklara örnek olarak, F-4, F-104, NF-5'ler gösteriliyor. Üçüncü kuşak uçaklar ise 1970 sonrası üretimi olup genellikle çift motorlu uçaklardır. F-16, F-18, F-20, Mirage, Tornado gi- bi uçaklar bu sınıflamaya giri- yor. Türkiye'de yapılan askeri tatbikatlarda daha önce genel- likle ikinci kuşak uçaklar görev almıştı. NATO'nun Brüksel'deki ka- rargâhında Çevik Kuvvetin Tür- kiye'ye gönderilmesine ilişkin tartışmalar askeri düzeyde sürii- yor. Bu konuda belirlenecek eği- Para yaünldı Asil Nadir BAŞKENTTENAHMETTAN (Baştarafi 1. Sayfada) Çankaya'yı ranataz ettigi açıktı. Çankaya'ıun rahatsuhgı, tnö- nü'nün gezjsine TRT ekibinin katılmasının engellenmesiyle açıkça ortaya çıktı. TRT, dört gün önce gazetelerie biriikte SHP liderinin gezisiae katdaca- gını bUdirmiş, hatta otel rezer- vasyonlarını bile yaptırtmıştı. Ancak, diinkü getismeler üzeri- ne geziyi TRTnin iziemeyecegi acıklandı. Herhalde Anamuhalefet Li- deri'nin iiç ulkede iiç devlet baş- kanı ile yapacağı görüşmenin, bir haber degeri taşımadıgına hfikmedüdi. Belki de dogruydu... Şarkikaraagaç'ın kurtnluşu- nun 67. yılı kutlama törenlerini AN AP Genel Başkan Yardımcı- lanndan tzzet Altınmeşe'nin "Mördümerigi taban fiyaüan köyliimiizünrefahınarefahkat- ü" yolundaki demeciniıı görfin- tüleri arasınd» İnönü'niin Ür- dün Kralı Hoseyin ve Irak Lkteri Saddamia yapacağı görüşmeter anlamsu kaçabilirdi. NATO: Ehven-i şer Belki de böylece TRT, daha dogrusu Çankaya, Anamnhale- fel Lideri'ni konımuş oido. lnö- nö ile dttn mflkamında görüş- tük. NATO'dao Çevik Kuvvet is- tenmesinin sakıncalarını, Irak'ı tahrik edici bir iş olduğunu an- lattı. Ama bu girişimin bir baş- ka açıdan da, Özal'ın "fırsatçı ve maceracı" politikalanna karşı bir emniyet sübabı olabilecegi- ni sozkrine ekledi. İnönü'ye göre, Özal Meclisi te ANAP oylan ile saglanan "hükümet izdi"ne dayanarak Güneydoğu'ya onbinlerce Ame- rikan askeri yığıimasına izin ve- rebilirdi. Oysa ki NATO çerçe- vesinde sınırtı bir gücün, bölge- de bulunması, belki bu tttr bir girişimi önleyebilirdi. Yani, tnönü'ye göre, -ki Dışiş- leri Bakantagı'ndald kimi üst yö- neticiler de böyle düşünüyordu- NATO Çevik Kuvveti, Ameri- kan askerine göre "ehven-i şer"di. Ama, SHP Uderi özel ttsla- bnyla yine de eklemeden ede- miyordu: "Türkiye'niıı ehven-i şere ra- a olmasma niye gerek var ki?" tnönü'nün, bugün başlayacak olan "Saddam tunı" Gttneydo- ğu'ya Çevik Kuvvet çagnlması nedeniyle oldnkça zorlu geçe- cek. Dışişleri yetkililerinin dttn verdigi ve bu sabah Dışişleri Ba- kanı Alptemoçin'in tnönü'ye de iktecegi "Çevik Knvvet çagvma gerekcesi", Saddam'a gözdagı verilmesi-. Ancak İnönü, bu ge- rekçenin çok sudan olduğunu Bakan'a ifade edecek. Çünkü, 11 terörîst (Baştarafi 1. Sayfada) da maddesi ve örgütsel dokü- man bulundu. Çatışmalar ko- nusunda aynntüı açıklama yap- mayan Bölge Valfliği, öldürülen teröristlerin kimlik belirleme ça- kşmalanyla araştırma, soruştur- ma ve operasyonlann sürdüğü- nü bildirdi. AA'nın haberine göre, Ha- tay'ın Kmkhan ilçesi Keltepe sı- nır bölgesinde jandarma sınırı geçmek isteyen bir grup terörist- le karşılaştı. Suriye'deki kamp- lannda eğitim yapmak amacıy- la sının geçmek isteyen terörist- ler, önceki gece 01.00 sıralann- da sınır devriyelerinin dur ihta- nna ateşle karşılık verince çatış- ma çıktı. Çatışmada Erzincan doğumlu Ali Asker olay yerin- de silahıyla biriikte sağ olarak ele geçirildi. Yetkililer, daha sonra jandarma tarafından ya- pılan aramalarda Ali Celal, İs- met Dogan ve Nazım Tokbaşı'- nın bir yolcu minibüsünde ya- kalandığını açıkladılar. yanm mllyon kişUik dttnya tari- hinin en büytik askeri yıgmagm- dan çekinmeyen Saddam, böy- le köçiik bir birlikten cekinir mi? NATO'ya yeni misyon NATO'nun Çevik Kuvvet uy- gulaması, tarihinde ilk kez ger- çekleşiyor. Bugüne dek, bep tat- bikatlarda ve kâgıt üzerinde ka- bın Çevik Knvvet 0k kez, bem de "bölge dışına" yönelik olarak yaşama geçiriliyor. Acaba, NATO bn çercevede yeni bir politikanın mı peşinde? Bn soru dün diplomaük kn- lislerde tartışılıyordu. Düşmansız kaldıgı için dagıl- ma tehükesi yaşayan NATO, kendisine yeni bir misyon bul- mak zornnda. "Bölge dışı müdahale" NA- TO'nun vartıgmı sördünnesi yö- nnnde şimdilik görünen tek çı- kış yolu. Çevik Knvvet knUanı- mı Saddam'm yarattığı krizin "hayırlı kıluıması" yolunda atı- lacak bir adun otabUir. Özal, Saddam'a karşı NATO^ yn, NATO, gelecegini güvence- ye almak için ber ikisini niye kullanmasın? Çünkü, bn tür "kuUanım" gönöl nzasıyla. ya- ni Özal'ın deyimiyle "al gülüm ver gülüm'le gercekleşiyor. Türkiyeıün verdigi beffi. Ama ne aldıgı ve alacagı hâli belirsiz. (Baştarafi 1. Sayfada) kendisi ile görüşmesinden sonra yoğunlaştığını belirtti. İlk önce Polly Peck şirketinin yıkılması için calışıldığını, ancak bunun başanlamadığını belinen Nadir, "Şimdi beni yıkmaya calışıyorlar" dedi. Nadir, başı- na gelenlerde bir Türk olması- nın payı olduğunu kaydetti ve Bir yabancının tngiltere'de ba- şanlı olmasını çekemiyorlar. diye konustu. Asil Nadir, Türkiye'deki gaze- telerini satacağı yolundaki söy- lentiler konusunda, "Dünyada başka gazeteler ahnm. Türkiye^ deki gazetelerimi satmam. On- lar benim inanç ve görüşlerimi ifade için tek yol. Tabii teklifler var, Fransızlardan, Le Figaro 1 dan geldiler. Ancak gazeteleri- mi satmayı düşünmüyorura" de- di. Morali oldukça yüksek görü- nen Nadir, aylardan beri Ingiliz basınının kendisine gösterdiği il- giye şaşırdığını, ancak çoğu ha- berin kendisine karşı kin dolu olduğunu belirterek "Bümiyo- nım, ne yaptım. Londra'ya hid- rojen bombası mı altım, binler- ce insanı mı öldürdum? Hak- kımda yazılan haberler inç-kare hesabı olarak ChurchiU'in reko- rnnu bile geçti" diye konuştu. Asil Nadir, geçen cumartesi akşamı, Türkiye'den Londra'ya gittiğinde havaalanında tutuk- lanmış, pazartesi sabahı da mahkemeye çıkarılarak yolsuz- luk ve muhasebe kayıtlannda tahrifat konulannda 18 ayrı olaydan ötürü suçlanmıştı. Yar- gıç David Hopkins, davayı 28 ocağa ertelerken Nadir'in ser- best bırakılması için de 2 rnilyon sterlini nakten ödenmek üzere 3.5 milyon sterlin kefaleti uygun görmüştü. Asil Nadir'in eski eşi Ayşegül Nadir'in 500 bin sterlin, Lond- ra'daki Kıbnslı işadamı Rama- zan Güney'in de 1 milyon ster- lin teminat vermesi üzerine 1.5 milyon sterlin tutanndaki temi- nat konusu çözümlendi, ancak 2 milyon sterünlik nakit paramn temininde güçlüklerle karşılaşıl- dı. Bu nedenle Nadir, dün öğle- ye kadar Wormwood Scnıbs Ce- zaevi'nde kaldı. Verilen nakit ke- falet tutannın kaynağı konusun- da bir açıklama yapılmadı. Bun- dan sonra Asil Nadir, mahke- menin belirlediği koşuilara gö- re her geceyi Londra'nın merke- zindeki evinde geçirecek, her ak- şam evine en yakın karakol olan Savile Row Karakolu'na giderek imza atacak. Nadir'in Türk ve Ingiliz pasaportlarına da İngiliz polisi tarafından el konuldu. limin daha sonra NATO üyesi 16 ülkenin daimi temsilcilerinin gündemine geleceği ve siyasi dü- zeydeki karann burada alınacağı öğrenildi. Çevik Kuvvet filosu- nun Türkiye'ye 15 ocak tarihin- den önce gönderilmesi planla- dırdığı için bu karann yılbaşın- dan önce almması bekleniyor. öte yandan Doğu ve Güney- doğu Anadolu Bölgesi'nde Çe- vik Kuvvete ait hava unsurlan- nın gelebileceği üslerde hazırlık- lara başlandı. Uçaklann inebi- leceği üsler arasında Diyarbakır, Malatya (Erhaç), Muş, Batman ve Erzurum'daki sivil havalima- ru da bulunuyor. Bu üslerde uçaklarla biriikte gelecek yer destek personelinin konaklama- sına yönelik girişimler ögrenil- di. Aynca ikmal hizmetlerinin gözden geçirildiği belirtiliyor. Bu arada, Dışişleri Bakanlığı çevreleri Çevik Kuvvetin Türki- ye> gelişini "NATO'non Irak'a gözdagı" olarak değerlendiri- yorlar. Ancak bu filonun saldı- rı amacını taşımadığı, yıldırma işlevi üstleneceği ısrarla vurgu- laruyor. Bu çevrelere göre, Çevik Kuvvetin gelişi Kuzey Atlantik Antlaşması'mn beşinci madde- si kapsamında gerçekleşecek. NATO'nun müttefık Çevik Kuvveti başuklı NATO broşü- ründe de Çevik Kuvvetin rolü anlatılırken Kuzey Atlantik Ant- laşması'run 5. maddesine dayan- dırılıyor. 5. madde, "Taraflann içlerinden birine veya birkaçına karşı Avrupa'da veya Kuzey Amerika'da vaki olacak silahlı bir tecavuzün bulün taraflara tevcih edilmiş bir tecavuzün bü- tün taraflara tevcih edilmiş bir tecavüz addedümesi hususunda mutabık kaldıklanm" içeriyor. Bu madde esas olarak Doğu Bloku'ndan gelecek saldınları öngörüyor. Ancak bu kez Doğu- Batı ilişkileri dışındaki gelişme ile ilgili olarak ön plana çıkma- sı da Türkiye'nin bugüne kadar "sogok" baküğı "alan dışı" tar- tışmalanm da yeniden gündeme getiriyor. NATO Çevik Kuvveti'nin ka- ra kuvvetleri unsuru 5 bin kişi- lik bir kuvveti içeriyor. Bu güç piyade taburlan, topçu batarya- lan ve destek ünitelerinden mey- dana gelen yaklaşık 5 bin kişi- lik tugay seviyesinde bir güç ola- rak tanımlanıyor. Çevik Kuvve- tin kara gücü içinde Alman, Bel- çika ve ABD taburlan bulunu- yor. İtalya'nın endüstri merkezi Milano'ya haftada iki gün direkt uçmaya başladık. Her Perşembe ve Pazar. Milano'ya, sadece ulusal havayolunuzun gerçekleştirdiği direkt seferlerle uçarken, bize özgü konukseverlikle ağırlanacaksınız. Dünyanın diğer 55 kentine olduğu gibi, Milano'ya da kendi havayolunuzla uçun. Miiano-îstanbui ^ e " I Ü C 13.00 16.30 Gün Kalkış Vanş İstanbul-Milano Perşembe Pazar 10.15 12.00 TÜRK HAVA YOLLARI Perşembe Pazar Aynnnlt bilgi için Türk Hava Yolları Acente ve Bürolanna başvurabilirsiniz. GOZLEM UĞURMUMCU (Baştarafi 1. Sayfada) Alınacak bu karar NATO'nun kuruluşundan bu yana ilk kez "manevra" dışında Çevik Kuvvet'in "caydtncr" arnaçlarla kullanılmasının da ilk örneği olacak. Caydırıcılık "bodyshöw" ve "flayshow" diye bilinen cay- dırıcılık amacıyla yapılıyor. Çevik Kuvvet'in "NATO concept1 lerine göre amacı güç ve bayrak gösterileri ile düşman kuv- vetlerini saldırıdan caydırmak. Teorik olarak kuvvetin "sakJın" amacı yok. NATD'nun amacı "caydırma" ve "savunmeT ilkelerine da- yanır. Caydırmanın da bir saldırı olasılığı ile ilgisi olması ge- rekir. Çevik Kuvvet'in hava birliklerinden oluşacak "kokteyf kuvveti" büyük olasılıkla Diyarbakır'da konuşlandırılacak. NATO Çevik Kuvveti kısaca "Allied Mobile Force" olarak adlandırılır. Resmi adı "Allied Command Europe Mobile Force" olan bu kuvvetin Türkçedeki adı "İttifak Çevik Kuv- veti"d\r. NATO üyesi devletlerin "NATO'ya aynlmış" kuvvetleri var- dır. Bu kuvvetler, NATO'nun emrindedir. Emir-kumanda k> sa adıyla "SACEUR" olarak bilinen "Supreme Allied Com- mand Europe" komutanlığındadır. Bu birlikler Türk general ve amirallerin komutasında, ancak NATO komutanlıklannın "harekât kontrolünde"â\r\er. İzmir'deki NATO Güneydoğu Müttefik Kara Kuvvetleri (Landsouthest) komutanlığı ile hava kuvveti ile kısa adı "ATAF" olarak bilinen 6. Müttefik Taktik Hava Kuvveti (Alli- ed Tactical Air Force) komutanlığı da SACEUR'a bağlıdır. NATO üyesi devletlerin "NATO'ya tahsisli kuvvetler" dışın- da aynca "Earmarked for Assigmenf olarak bilinen kuvvet- leri bulunur. NATO, bu "NATO'ya aynlacak kuvveti" ancak NATO ülkelerine saldırı halinde kullanabilecektir. İzmir'deki Güneydoğu Avrupa Kara Kuvvetleri (Comland- southeast) ile 6. Müttefik Taktik Hava Kuvvetleri Komutan- lığı (COMSIXATAF), Ankara'daki Kuzeydoğu Akdeniz Deniz Kuvvetleri Komutanlığı (Comednoreast) NATO komutanlık- larıdır. NATO Antlaşması'mn 5. maddesi üye ülkelerden birine yapılan saldınyı bütün NATO ülkelerine yapılmış saldırı ola- rak kabul eder. NATO birlikleri ancak bir saldırı koşulunda kullanılabilir. Kaldı ki Irak ve Kuveyt NATO'nun sorumluluk alanı dtşın- dadır. Şu anda Türkiye bir "saldırı tehdidi" attında mıdır? Hayır; yok. Tehdit Suudi Arabistan'adır. Güneydoğu bölgesine NATO askeri çağırmak, askeri dil- de açıkça "tehdit çağnsı" olarak adlandırılabilir. Bunun gün- lük dildeki adı "savaş kışkırtıcılığı"d\r. NATO Çevik Kuvveti'nin "reinforce alarm" adı verilen "tak- viyeli alarm" durumunda Güneydoğu bölgesine gönderil- meleri gerekiyor. Bu da çok özel koşulları gerektiriyor. Kuveyt işgalinden bu yana NATO'da ne "simple alarm" diye bilinen "basit alarm" karan alınmıştır ne "Vıgilence" de- nilen "teyakkuzalarmı..." Bu alarm karartarı alınmadan Gü- neydogu'ya NATO askeri gönderilmesi "caydıncılığı" ve "savunma" amacını aşan "kışkırtıcılık" sayılır. "Çevik Kuvvet" adıyla bilinen bir başka kuvvet daha var- dır. Bu kuvvetin adı da "Rapid Deployment Force"ö\r. Türk- çede bu kuvvet, "ivedi konuşlandırma birliği" olarak adlan- dırılır Bu çevik kuvvet, hava, kara, deniz birliklerinden oluşur. Bu çevik kuvvet "kriz bölgelerine ivedi müdahale" amacıy- la kurulmuştur. 1980 yılı mart ayında Savunma İşbirliği Anlaşması imza- lanırken ABD, Türk geneikurmayından bu "Rapid Deploy- ment Force"a katılmasını ısrarla istemiş; Genelkurmay Bas- kanlığı ise bu isteğe karşın "Çevik Kuvvete" katılmamıştı. * Irak'ın Kuveyt'i işgalinden sonra Suudi Arabistan'a gön- derilen Amerikan Hava İndirme Tugayı, işte bu "Çevik Kuv- veft\r. Hükümetin Güneydoğu bölgesine gelmesini istediği "Çe- vik Kuvvef, "Rapid Deployment Force" değil, NATO'ya bağh "Allied Mobil Force"dır. Genelkurmay yetkililerinin, 1980 yılında Savunma İşbir- liği Anlaşması görüşmelerinde ABD'nin önerilerine karşı "Rapid Deployment Force" adlı kuvvete katılmama karan al- malanndaki "isabet" bugün çok daha iyi anlaşılıyor. Eğer Genelkurmay böyle bir kuvvete katılma karan alsaydı bugün Türkiye Körfez bunalımına daha başında bulaşmış olacaktı. Türkiye'ye bir "saldırı tehdidi" olmadan NATO birliklerini ülkeye çağırmak, "NATÖ'dan çok NATO'culuk 1 ' ve "NAT& dan çok Amerikancılık".. "askerden çok askercilik" ve "kral- dan çok kralcılıktır." Bu tutum 1. Dünya Savaşı öncesindeki Alman yanlısı ifr tihatçı siyasetine ne kadar da benziyor! CUNEYT ARCAYÜREKyazıyor (Baştarafi 5. Sayfada) ola ki şöyle bir hesap yapıyor: "Savaş beş gün sürecek. Beş gün de Türkiye yıkılıp ezi- lecek değil ya. Bir koyup üç almak, pastadan büyük pay kap- mak varken neden elimiz kolumuz bağlı, kenarda duralım. Haydi savaşa! " İyi güzel de, ne çare; Irak'tan da, Türkiye'ye saldıracağı- nı gösteren işaretler gelmiyor. Bağdat işaret vermiyorsa biz yaratırız. Buyrun Çevik Kuvvet, yarın ABD'den başka bir- likler... Demirel, yakın günlere dek ısrarla söylediği bir yorumu dün bıze daha berrak çizgilerle yineledi. Biz, TÖ'nün neden bu denli savaş yanlısı olduğunu sor- duk. DYP lideri "O değil, ABD de istiyor savaşa girmemizi" dedikten sonra şunları ekledi: "Savaş dışı kalan bir Türkiye, Araplarla yine sıcak ilişki- ler kurabrtir. ABD'nin işine gelmiyor bu politika. Türkiye'- nin Arapiardan kopmasını ve mutlaka İsrail ile yan yana ol- masını istiyor. Tabii Mısır da üçgenin bir ayağı." Uzun süredir irdelenen bir görüş giderek doğrulanryor, hem de artık çok daha canlı. Atari ile savaş oyunlarında pratik yapan TÖ, Konya'da hal- ka sesleniyor "Bölgemizde barış ve güvenlik adasıyız. Bas- tığımız yer titrer" diyordu. İki gün geçti geçmedi, Türkiye'yi savunacağı gerekcesiyte Batılı askerlerden kurulu Çevik Kuvvet'i çağırdığımız haberi geldi. Yoksa TÖ yanılıyor mu? İki muhalefet liderinin dün söy- lediği gibi, Türkiye kendini savunmaktan aciz mi? Atatürk'e hakarete 3 yıl (Baştarafi l. Sayfada) yazılarda Atatürk'ün "alkolik, kumara ve konuklannm eşleri- ne kur yapacak kadar kadına düşkiin, babası kim olduğu belli olmayan, Yahudi-Mason işbirli- ği sonucu yükseldiği için Yahu- di benzetmesini reddetmeyen, ciddiyetten uzak bir kişi" olarak tanıtıldığını belirtti. "Gazetedeki yazılar okunduğu ve bir bütün halinde degeriendirildiği zaman, asılsız ve haksız yakıştırmalara yer verilen yazı dizisinin Ata- türk'ü kamuoyu önünde küçük düşürmek amacıyla kaleme alın- dığı görülecektir" görüşüne de yer verilen kararda, gazetedeki Çanakkale savaşlanyla ilgili ise şu değerlendirme yapıldı: Vazı dizisinin 18 Mart 1990 tarihli bölümünde aynen, '1913 yılında askeri ata- şe olarak bulunduğu Sofya'da sefalete ahşan, burada kaptığı cinsel hastalık sebebi ile hayat- tan tiksinen. evlilikten sofiuyup homoseksüelliğe yönelen, asın derecede gece hayatına alışan, Çanakkale savaşlannda bir gözü kör olan, 1919'da oldukça zen- gin olan, sultanın 40 bin paunt vererek Anadolu'ya gönderdiği, çok fazla egoist Atatürk'ün Ça- nakkale'de yaptıklan inanılma- yacak derecede abartılmıştır' gö- rüşüne yer verilmistir. Bu dn- rum, yazının Atatürk'ün maae- vi kişiliğine hakaret amaa Be kaleme alınıp yayım)andığıxı açıkça ortaya koymaktadn1 ." Yargıç Uyar, bu gerekçelerle, her iki sanığı da 3'er yıl hapis ce- zasına çarptırdı. Yazı Işleri Mü- dürü Engin'in cezasını 5 milyon 450 bin lira ağır para cezasına dönüştüren yargıç Uyar, Polat'a ise bunu uygulamadı. Yargıç Uyar, kararında, "Sanıklana' olayda cezalanmn indirflmesini gerektiren herhangi bir neden görülmemiştir" dedi. Cezanın Yargıtay onanması halinde Po- lat hapis cezasını çekecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle