23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ÇUMHU^İYET/4 HABERLER 21 ARALIK 1990 Kalkan-Aksu davası • ANKARA (UBA) — lçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun "lçişleri Bakanlığı'nı şeyhler yönetiyor" açıklamasıyla kişilik haklanna saldında bulunduğu gerekçesiyle SHP Edirne Milletvekili Erdal Kalkan aleyhine açtığı 40 milyon liralık manevi tazminat davasına bugün Ankara Asliye Hukuk Mahketnesi'nde başlanacak. Kalkan, dava dilekçesini yanıtlamak amacıyla raahkemeye verdiği dilekçede "Sayın Bakan'ın görevde bulunmasından Türk toplumu zarar görmektedir" diyerek davanın reddini istedi. Çelebi: Pasifize etmek istiyorlar • İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) — Devlet Bakanı Işın Çelebi ANAP örgütünde kendisini "pasifize etmek" isteyenler olduğunu söyledi. Devlet Bakanı Işın Çelebi dün ANAP il binasına yaptığı riyarette Konak ilçe kongresi öncesi gelişmelerle ilgili sorulan yanıtladı. Devlet Bakanı Işın Çelebi'nin desteklediği Konak İlçe Başkanı Fevzi Kahraman ve ekibine karşı liberallerle muhafazakârlardan oluşan karmaşık bir grup bir araya gelerek Ferdi Öztepe'yi aday gösterdiler. Çelebi bu gelişme üzerine "bu garip bir kutsal ittifaktır. ANAP'a ve Türkiye'ye bir yarar getirmez" dedi. Oğretmene kredi • ANKARA (ANKA)— Milli Eğitim Bakanlığı llköğretim Genel Müdürü Ekrem Yangın, llkokul öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı'nın (tlksan) 1991 yıü içinde 5 bin 500 ilkokul öğretmenine taşıt ve konut kredisi vereceğini açıkladı. Geri ödeme yapdacak • lç Politika Servisi — Sağlık Bakanlığı bütçesi dün TBMM Genel Kurulu'nda görüşülerek kabul edildi. Sağlık Bakanı Halil Şıvgın, sağlık alanında her şeyin güllük gülistanlık olmadığını, bu nedenle bütçeden ayrılan payın da arttınldığını belirtti. Sağlık primi ödeyip de hastaneye gitmeyenlere emekliliklerinde geri ödeme yapılacağını açıklayan Şıvgın, genel sağlık sigortası uygulamasma önümüzdeki yıl geçileceğini söyledi. F TBMMBaşkanı Erdem, ODTÜ öğrencilerine, demokrasi ve insan haklarını anlattı Meclis'te demokrasi dersiKAYA ERDEM'DEN Demokrasiyi güçlendirmek istiyorsak parlamentoyu da güçlendirmeliyiz. Parlamento, yasama ve denetim görevini gereğince yapamıyorsa demokrasiyi yaşatmanın mümkün olmayacağı açıktır. Hoşgörü, uzlaşma diyalog, tenkitlere tahammül ve özeleştiri toplumda yerleşmemişse demokrasinin işlerliği sağlanamaz. Düşünce suçundan dolayı 730 yıl mahkûmiyeti Batı'mn kabul etmesini bekleyemezsiniz. ra«ivi vnşarmanın mümkün pl- mayacağı açıktır" dedi. Erdem, ODTÜ Iktisadi ve Idari Bilimler Fakültesi son sı- nıf öğrencilerinin TBMM Şeref Salonu'nda yaptıkları "Demokrasi" dersine katıldı. ANKARA (AA) — TBMM Başkanı K«ya Erdem, demokra- siyi güçlendirmek için parla- mentoyu da güçlendirmek ge- rektiğini belirterek, "Parlamen- to, yasama ve denetim görevini gereğince yapamıyorsa, demok- Erdem, basına kapalı olarak gerçekleştirilen derste "Demok- rasi ve tnsan Haklan" konusun- da bir konuşma yaptı. TBMM Basın ve Halkla Iliş- kiler ve Daire Başkanı Engin Karapınar'dan alınan bilgiye gö- re, Erdem. demokrasinin geliş- tniş ülkelerin yönetim biçimi ol- duğunu kaydederek, demokrasi- lerde insana saygı ve hukuk üs- tünlüğüne büyük önem verildi- ğini belirtti. İnsan haklan ve demokrasi- nin ayrılmaz bir bütün olduğu- nu bildiren Erdem, bu sistemde temel organ olan parlamento- nun etkinliğinin demokrasi ile eşdeğer olduğunu söyledi. Er- dem, şöyle konuştu: "Demokrasiyi yerleştirmek ve güçlendirmek istiyorsak parla- mentoyu da güçlendinneliyiz. Eğer vatandaşın parlamenioya güveni zayıflarsa, parlamento yasama ve denetim görevini ge- regince yapamıyorsa, bunlar za- afa uğnıyorsa, demokrasiyi ya- şatmanın mümkün olamayaca- ğı açıktır. Parlamento bu etkin- liklerini yerine getirmezse, top- Inmda gtivensizlik ve kargaşa ortamı oluşur. Bütün bu konu- larda TBMM Başkam'na. par- lamenterlere, basına, demokra- rik kurnlnşlara ve tüm vatandaş- lara görevler düşmektedir." TBMM Başkanı Erdem, her şeyden önce demokrasinin cesa- retle savunulması gereken bir müessese olduğunu kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hoşgörü, diyalog, uzlaşma, tenkitlere tahammül ve özeleş- tiri yok ise, bu değerler toplum- da yerleşmemişse, demokrasinin işlerliği mümkün degildir. Bu- gün Batı'da bunlar yerieşmiştir. Ancak bu noktaya 150 yılda ula- şılabiimiştir. Türkiye'de demok- Bütçeye Ugi y o k £ TBMM'den uzaklaştılar. Gelecek hafta sona erecek olan bütçe görüşmelerine katılan milletvekili sayısı S0-60'ı geçmiyor. 10 ara- lıkta başlayan görüşmekre millervekilleri ilk gün TV'den nak- len yayın nedeniyle ilgi gösterdiler. ANAP Grup Başkanvekili Raşit Daldal bütçe görüşmelerinin gereginden uzun olduğunu be- lirtirken, SHP Grup Başkanvekili Onur Kumbaracıbaşı, TBMM'de gruplann birbirlerini kolladıklannı ve muhalefetin uy- gun bir an buldugunda çogunluk sağlayarak herhangi bir bakanlık bütçesinin reddedilmesinin mümkün oiabilecegini söyledi. (Fo- toğraf: Rıza Ezer) rasimizi yerieştirmek ve geliştir- mek istiyorsak, ilkokuldan baş- layarak bütün ögretim ve eğitim kademelerinde bunlan ögretme- liyiz. Her zaman uztaşma ve ten- kide tahammüle alışmak mec- buriyetindeyiz." Demokratik hayatın temel unsurlarının parlamento, basın ve siyasi parti'.er olduğuna dik- kati çeken Erdem, kamuoyunun eğilimini vermesi bakımından basının öneminin büyük oldu- ğunu, bu nedenle basına her za- man doğrudan ve açık bilgiler verilmesi gerektigini vurguladı. İnsan haklan TBMM Başkanı Kaya Erdem, Batı'mn insan haklan ve temel özgürlükleri en üst noktaya ko- yup, diğer konüları bütün bu hak ve özgürlüklerin sağlanması için araç olarak kabul ettiğini anlatarak, "Biz insan haklan ve temel özgürlükler konusunda sadece mevzuat ve kanunlann elverdiği ölçüleri düşünüyoruz. tşte bu düşünüş tarzı, Batı ile aramızdaki farklılıktır" dedi. "Kafa yapısı" tnsan haklannın sadece yasa ve mevzuatlar çerçevesinde hal- ledilemeyeceğini belirten Erdem, her şeyden önce bu hak ve öz- gürlükleri bütün insanların ka- fasına yerleştirmek gerektigini söyledi. Erdem, şöyle konuştu: "Bunun için de ber düzeyde egitime gitmeliyiz. Bugün Batı- da hükümetJn bir numaralı gö- revi, insan haklan ve temel öz- gürlükleri konımaklır. Batı ile bütünleşmede, ber türlü ilişkiler- de insan haklanna verilen deger öncelik taşımaktadır. Bu konu üzerinde ciddiyetle durmaiıyız. tşte bu nedenledir ki TBMM'de insan haklannı ince- leme komisyonu kanunla kurul- muş bulunmaktadır. Bu konu- da adımlanmızı süratle atmalı- yız. Bu degerlere, Batı'mn anla- dığı anlamda vaklaşamadıgınuz sürece, Batı ile bütünleşmemiz mümkün degildir. Bir düşünce suçundan dolayı 730 yıl hapse mahkûmiyeti, Batı'mn kabul et- mesini bekleyemezsiniz. Mevzu- atı, kanunlan ve kafa yapımızı en kısa zamanda degiştinneli- yiz." Recep Ergun'un "bu ülke diktatörleri sevmez" sözü ortalığı karıştırdı ANAP'ta 'diktatörlük' kavgasıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — ANAP MKYK'da Cumhurbaşkanı lur- gut Özal tartışıldı. MKYK'da Kayseri Milletvekili Recep Ergun'un, Cumhur- başkanı Özal'ı kastederek, "Unutmaya- lım, tsmet tnönü 1946'da yaptığını 19S0'de yapamadı. Bu ülke diktatörleri sevmez" demesine sinirlenen Bursa Mil- letvekili Fahir Sabuniş, Ergun'un üzeri- ne yürüyerek, "Sen şimdi sayın cumhur- başkanımıza diktatör mıi demek istiyor- sun? Bunu sana dedirtmeyiz" diye ba- ğırdı. Ergun da Sabuniş'e "Senin yanm aklına kimsenin itimadı yoktnr" diye karşılık verdi. MKYK toplantısı başladıktan hemen sonra Teşkilat Başkanı Orhan Demirtaş 16 yerde ilçe kongrelerinin tamamlandı- ğını, il kongrelerinin yapılabilmesi için MKYK'nın yetki vermesi gerektigini söy- ledi. Bunun üzerine ANAP Kayseri Mil- letvekili Recep Ergun Kayseri'de bazı yer- lerde yapılan seçünlerde haksızlık yapıl- dığını iddia etti. Ergun, "Işler kaçınlı- yor, haberdar olamıyonız" deyince, Teş- kilat Başkanı Demirtaş, Ergun'u, "Sen Sabah ve Tan gazetelerinin ağzıyla konuşuyorsun" diyerek azarladı. Kayse- ri'deki teşkilat sorunu ANAP Genel Baş- kan Yardımcısı ve Kayseri Milletvekili Halil Özsoy'un getirdiği önerge doğrul- tusunda benimsendi. Bu görüşmelerin ardından söz alan Recep Ergun, Başbakan Yüdınm Akbu- lut'a hitaben şunları söyledi: "Biz yetkili kunıl lafını hiç kullanma- dık. Daha önce Sayın Özal'a da söyle- dik. Biz bir yetkili kuruluz. Biz burada- yız, ancak kimse bize daruşmıyor, bir şey söylemiyor. biz en son duyuyoruz. Kör- fez krizi altı aydır süruyor. Bu süre için- de her ay iki kez toplanıyoruz. Ancak da- Ergun'un bu konuşması MKYK'da havanın bir anda gerginleşmesine yol aç- tı. ANAP Bursa Milletvekili Fahir Sabu- niş yerinden ayağa kalkarak, Ergun'a doğru yürüdü ve bağırarak "Sen şimdi sayın cumhurbaşkanımıza diktatör mü demek istiyorsun? Bunu sana dedirtme- yiz" dedi. Bunun üzerine Recep Ergun "Senin yanm aklına kimsenin itimadı yoklur. Ben senin gibi adamlan çok gör- MKYK toplantısında Kayseri Milletvekili Recep Ergun'un Cumhurbaşkanı Özal'ı kastederek, "unutmayalım Ismet Inönü 1946'da yaptığını 1950'de yapamadı. Bu ülke diktatörleri sevmez" sözlerine sinirlenen Bursa Milletvekili Fahir Sabuniş, Ergun'un üzerine yürüyerek, "sen sayın cumhurbaşkanına diktatör mü demek istiyorsun" diye bağırdı. ha iki kere bile konuşmadık. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin rejimini değiş- tirmeye yönelik, anayasasını değiştirmeye yönelik hazırlıklar yapılıyor. Biz bunla- ra sadece izleyici kalıyonız. Ben size baş- kanlık sislemi iyidir, kötüdür demiyo- nım. Muhalefet gibi davranmıyonız. Ama unutmayalım tsr. et İnönu 1946'da yaptığını 1950'de yapamadı. Bu ülke dik- tatörleri sevmez." düm. Bir şey yapamazsın, ben de sana hesap soranm" şeklinde konuştu. Araya Başbakan Akbulut ile diğer milletvekillerinin girmesiyle tartışma yumruklaşmaya dönüşmeden yatıştırıl- dı. Daha sonra söz alan ANAP genel baş- kan adaylanndan Hasan Celal Giizel, anayasada cumhurbaşkanının yetkileri- nin açıkça belirtildiğini ifade ederek, Güzel'in bu konuşması sırasında Me- sut Yılmaz'ın sürekli önüne bakarak not- lar aldığı belirtildi. Yılmaz'ın genel baş- kan adaylan arasında yer almasına kar- şın, bu tartışmaların hiç birine katılma- ması MKYK üyelerince dikkate değer bulundu. Hasan Celal Güzel'den sonra söz alan Kultür Bakanı Namık Kemal Zeybek konuşmasında, Cumhurbaşka- nı Özal'ı destekledi. Zeybek, Güzel'i "duygusal konuşmakla" suçladı. Zeybek'in Güzel'i eleştirirken,- bazı ga- zetelere verdiği demeçleri de gündeme getirdiği öğrenildi. Zeybek'in, konuşur- ken elindeki başkanhk sistemi konulu bir raporu da MKYK üyelerine gösterdiği aktanldı. Başbakan Akbulut, toplantı boyunca süren sessizliğini ANAP genel başkan adaylanndan Mesut Yılmaz'ı eleştirmek amacıyla bozdu. Akbulut, genelkurmay başkanlığından istifa eden Necip Torum- tay'la ilgili genel görüşme hazırlık çalış- malarını eleştirdi. Akbulut "75 imzayla genel görüşme isteyeceklerdi. 15'i zor buldular. Ancak bir tek kişi imzalarsa ben de hemen genel görüşmeye taraf ola- cağım. Bakalım, genelkurmay başkanı- nın istifasında bizim suçumuz neymiş? Üç bakan istifa etti bunlar olmadı, ge- nelkurmay başkanının istifasıyla fırtına- lar kopuyor" dedi. Iki kere ikinin dört ettiği tartışılıyor mu? Renault'nun 222 servis birimiyle, gezici servisleri ve Renault Dakik gibi özel hizmetleriyle Türkiye'nin en güçlü satış sonrası teşkilatına sahip olduğu da tartışılmıyor. Otomobil alırken sorun. Servisi, yedek parçası, garantisi var mı? Yeterli mi.. kalıcı mı? Renaull'nun sahip olduğu büyük hizmet ağına söylenecek söz yok. Ama, her an, her yerde hizmete hazır 222 Renault yetkili servisi var. RENAULT Servis Özal, boşluğu değerlendirdi Başbakan Akbulut'un ANAP MKYK'ya başkanhk etmek üzere parti merkezine gittiği sırada Meclis'e gelen Özal, milletvekilleri ile görüştü. ANKARA (Cumburiyet Bü- rosu) — Cumhurbaşkanı Tur- gut Özal, dun TBMM'deki ma- kam odasında yaklaşık dört sa- at sureyle ANAP'ın iki grup başkanvekili ve 17 milletvekili- ni dinledi. ANAP milletvekille- ri, pamuk üreticilerinin sorun- Iarından Guneydoğu kararna- mesine değin birçok sorunu Cumhurbaşkanına aktararak çözüm bulmasını istediler. Başbakan Ytldırtm Akbulut'- un ANAP MKYK'ya başkanhk etmek üzere parti merkezine git- tiği sıralarda Cumhurbaşkanı Özal da TBMM'ye geldi. Özal'- ın TBMM'deki makam odasına geldiğini duyan milletvekilleri görüşme kuyruğuna girerken, ANAP Genel Sekreteri Akgün Albayrak ve Adana Milletveki- li M.AIi Bilid, MKYK toplan- tısından ayrılarak Özal ile gö- ruşmek üzere TBMM'ye geldi- ler. Akgun ve Bilici'nin öbür Adana milletvekilleri Ersin Ko- çak ve Ledin Barlas (Horzum Komisyonu Başkanı) ile bhiik- te özal'ı 5 ocakta Adana'nın kurtuluşu törenlerine çağırdık- lan öğrenildi. Özal, millefvekil- leri ile birlikte kendisini ziyaret eden ANAP Adana il örgütü yöneticilerine yaptığı konuşma- da "Devletimiz güçlüdür" dedi. ANAP grup başkanvekilleri Yasin Bozkurt ve Raşit Daldal da Cumhurbaşkanı ile görüştü- ler. Bozkurt, görüşmeden son- ra gazetecilere "Cumhurbaşka- nına TBMM'ye geldiği için ne- zaket ziyaretinde bulunduk" dedi. Daha sonra Özal, ANAP mil- letvekilleri Kâzun Çağlayan, Işı- lay Saygın, Naim Geylani, Ke- mal Birlik, Nurettîn Dilek, Kâ- zım Yücelen, Avni Akkan, Mustafa Bozkurt, Okan Çaglar, Veniaj Koseoğiu, Reşit Ülker, Abdülvahap Dizdaroğlu ve Devlet Bakanı Ercüment Ko- nukman ile görüştü. Guneydoğu kararnamesine karşı görüşlerini ve bölgedeki olağanüstü hal uygulamasını anlatmak üzere Özal ile görüşen Siirt Milletvekili Kemal Birlik ve Diyarbakır Milletvekili Nurettin Dilek, görüşmeden sonra bir açıklama yapmadılar. POLİTİKA GÖNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Büyüteç Önceki gün, TV'de 20.00 haberlerini izlerken Çankaya Köşkü'nün halka açılmasıyla ilgili haber-röportajın "Büyüteç" programında verileceğini duyurdu spiker. Haberler bitti ve "Büyüteç" adlı program başladı. Cum- hurbaşkanı Özal, esnaf temsilcilerini yanına almış, bilmem kaçıncı kez aynı masalı anlatıyordu. Kalkman, gelişen, çağı yakalayan Türkiye'den söz ediyordu. Ekonomimiz tıkır tıkır işliyordu, sosyalist ülkeler bile Türkiye'nin ekonomik mode- lini kendi ülkelerinde uygulamak için yarış halindeydiler. Bir ara şöyle dedi Cumhurbaşkanı: — 1979 yılının sonunda biz serbest pazar ekonomisini uy- gulamaya başladığımızda, durum neydi biliyordunuz. Siga- ra tezgâhın altındaydı, yağ, tüpgaz yoktu... Esnaf temsilcileri başlannı sallayarak yanıt veriyorlardı: — Doğru söylüyorsunuz başkanım... Cumhurbaşkanı, İnönü'nün deyişiyle "kandırmacalarmı" sıralıyordu: — Bakın şimdi her şey bol, ne ararsanız var. Çünkü ser- best pazar ekonomisini uyguluyoruz. Rekabetten korkma- yın, kârlı çıkarsınız... Programı izlerken Çankaya Köşkü'ne çıkanlar arasında Zonguldak'tan gelen var mtydı? Zonguldaklı esnaf, işada- mı bulunuyor muydu Özal'ın çevresinde? Hiç sanmıyoruz... Eğer olsalardı, Özal'a şöyle diyeceklerdi: — Sayın Cumhurbaşkanı, Zonguldak'a niçin gelmiyorsu- nuz? Her gün binlerce kişi yürüyor, televizyon ise hiç ver- miyor. Belki siz gelip olup bitenleri görürsünüz de televiz- yon,, haber değeri bulur ve yayımlar... Özal ailesi; yurttaşları, sanınz ayda bir kez Çankaya'ya ça- ğırıyor. Televizyon da bu toplantıyı "Büyüteç" programında yayımlıyor. Gelenlerin Çankaya'yı görmekten büyük mutlu- luk duydukları belli. Hele görünfüye girmek için neler neler yapıyorlar. Artık iyiden iyiye •~™~"^I ~^"^"^™^^~^ SZrAnSTTr.- Zonguldak'taki grevci taşlarla Çankayada taŞKÖmurU IŞÇISine SS?SSS.t! omuz vermenin adı, nan spikere, "çok çağı yakalayan (!) mutluyum'deyipekli- J ü r k i y e ' d e ' s o s y a l — vallahi misafirle- dalkavukluk' OİCİU. ço n k e memn e un rT Suy(!l Işçinin greve gitmesi, mm... çankaya KÖŞ- eylemleri 'emekçi kü'nün halkaaçılması .... ., ... .. 4 " bir demokrasi gelene- pOpUİIZmi ne ÖOnUŞtU. V % l Kim sö ylüyor bunlan?EV • -biz nedense Gazetelerde okuyor, Beyaz Saray deriz— / L f a o / r Rny'ta yerli ve yabancı turist- / W d 9 / C D U X ı a lere açıktır. Her sabah İZİİyOrSUnUZ. uzun kuyruklar oluşur, " parayı basana Beyaz Ev'in bahçesi gezdirilir, başkanın basın toplantısını yaptığı salon gösterilir vs. Salt Beyaz Ev değil, FBI ve CIA'nın gizli olmayan bölümleri de yerli ve yabancı turistlere açıktır. Yi- ne giriş ücreti ödeyerek buraları gezebilirsiniz. Kapitalist sis- temde kural böyledir. Televizyonda Büyüteç" programını izliyoruz. Çankaya Köşkü'nü gezenler de hoşnut, gezdirenler de. Ama kafamız- da bir soru: — Şu Çankaya Köşkü'nü dileyen, kapıdan giriş ücreti öde- yen herkes gezemez mi? Öyle ya, kapitalist sistem, serbest pazar ekonomisi de- nildiğine göre Çankaya Köşkü'nü Beyaz Ev gibi giriş ücreti ödeyip canı isteyen tüm yurttaşlar neden gezmesin? Böyle bir olanak tanınsa, ABD'de olduğu gibi kapitalist sis- temin kuralları uygulansa Zonguldak'ta grevde olan taşkö- mürü isçileri çoluk çocuk Çankaya Köşkü'ne taşınırlar. Hem sorunlarını anlatırlar hem de televizyondan seslerini duyu- rurlar. Demokrasi bu değil mi? "Büyüteç" programı bitti. Sonra düşünmeye başladık. De- mokrasi, insan haklan, düşünce özgürlüğü. Özal'a göre eko- nomimiz gibi "tıkır, tıkır" işliyor demokrasimiz de öyle. İşte, Zonguldak'ta binlerce insan yürüyor. Kimse kanşıyor mu, "neden yürüyorsun" deniliyor mu? Her akşam TV'nin, sansürsüz Magic Box'ın düğmesini çe- viriyoruz. Belki Zonguldak'tan bir şeyler verir diye bekliyo- ruz. Her gece umutlarımız eriyip yok oluyor. Zonguldak'ta binlerce insan çoluk çocuğuyla yürüyor. Es- naf perişan. İşçi açlığa doğru sürükleniyor. Zonguldak'taki grevci taşkömürü işçisine omuz vermenin adı, çağı yakala- yan (!) Türkiye'de "sosyal dalkavukluk" oldu. İşçinin greve gitmesi, eylemleri "emekçi popülizmi"ne dönüştü. Kim söylüyor bunlan? Gazetelerde okuyor, Magic Box'ta izliyorsunuz... P A R T İ L E R D E N TBKP'de muhalefet açıklaması • tç Politika Servisi — TBKP Istanbul İl Kongresi'nde PM'nin, "Birliğe koşulsuz katılım ve üyeleri serbest bırakma" eğilim kararına muhalefet eden grup, kongre sonrası yaptığı açıklamada "Kongreyi biz, seçimleri onlar kazandı" dedi. Genel Başkan Nihat Sargın'ın konuşmasuıı "Nazik, güzel, delege oylannı ipotek altına almayan", Genel Sekreter Haydar Kutlu'nun konuşmasını da "Kendi prestijini kullanarak delege oylannı vesayet altına almaya çalışan" olarak değerlendiren muhalefet, genel merkezin "bildik yöntemler kullanarak" anahtar liste dağıtmasına karşın delegelerden üçte birini muhalefetin kazandığını belinti. HEP'lilerin dokunulmazlığı • ANKARA (AA) — HEP'in 17-24 temmuz tarihleri arasında İstanbul'dan Diyarbakır'a düzenlediği 'Onurlu ve Özgür Yaşam Yürüyüşü' nedeniyle geçtikleri her ilde "Toplanti ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası'na muhalefetten" milletvekilleri hakkında dava açıldığı öğrenildi. HEP Genel Başkanı Fehmi Işıklar, bugüne kadar haklan da kaç dava açıldığını bilmediğini, yasama dokunulmazlıklanrun kaldırılması yolundaki tezkerelerin TBMM'ye peyder pey geldiğini bildirerek şöyle dedi: "Bir Ulkede milletvekilleri halkın ayağına gidip onlann sonınlannı bir yürüyüşle kamuoyunun gündemine getiremiyorsa, o ülkede insan haklan ve demokrasiden söz edilemez." Meteoroloji ihalesi • ANKARA (AA) — SHP Çorum Milletvekili Rıza Ilıman, Başbakan Yıldırım Akbulut tarafından cevaplandırılması istemiyle verdiği soru önergesinde Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün ihtiyacı olan iki bilgisayarın alımı için ihale açtığını, ancak Devlet Bakanı Ercüment Konukman'ın bu ihaleyi dikkate almaksızın işi Kalafatoğlu firmasına verdiğini bildirdi. Buna karşı çıkan ihale komisyonu üyesi Mehmet Örmeci ve Sadettin Demirkan'ın görevden alındığını kaydeden Ilıman, "Bir milyar liralık bilgisayar için iki milyar lira ödeme yapılarak devleftn zarara sokulduğu ve haksız kazanç sağlandığı doğru mu?" diye sordu. Yerinde bir girişim • tç Politika Servisi — DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, ANAP grubunca seçmen yaşının 18'e indirilmesi için hazırlanan anayasa değişikliği önergesiyle ilgili olarak "yerinde bir girişimdir" dedi. Ecevit seçilme yaşının da 25'e indirilmesinin öngörüldüğüne dikkat çekerek nüfusumuzun yüzde 60'ının 25 yaşın altında bulunanlardan oluştuğunu belirtti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle