Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 ARALIK 1990 HABERLER CUMHURÎYET/3
Işçieyleıııi 3ocakta
Türk-lşyöneticilerieylem tarihinibelirledikten sonra toplucaAnıtkabir'eyürüdüler
*ÇaHkaya'ııın şişmanı. işçi düşmanı'
Türk-Iş'te sendika yöneticileri ve şube
başkanları Ankara Gölbaşı Sineması'nda eylem
kararı aldıktan sonra Anıtkabir'e yürürken
"tşçiler el ele genel greve" "Çankaya'nın şişmanı
işçi düşmanı" gibi sloganlar attılar.
ANKARA (Cnmhuriyet Bü-
ros«) — Tttrk-tş Genel Başkanı
Şevket Yılmaz, tüm Türkiye"de
işçilerin 3 ocak perşembe günü
işe gitmeyerek genel eylem yapa-
caklarını açıkladı.
Türk-İş ve sendika yöneticileri
ile şube başkanlan toplantımn
yapüdığı Gölbaşı Sineması'ndan
Anıtkabir'e değin, "tşciler el ele
genel greve", "Çankava'nın şiş-
manı, işçi düşmanı" sloganları
arasında yürüdüler.
Türk-lş Başkanlar Kurulu-
nun dün yapüan şube başkanlan
toplantasında açıklanan dekle-
rasyonunda, tttm yurttaşlar, ku-
rum ve kuruluşlar, Türk işçile-
rini manen desteklemeye çağırü-
dı. Şevket Yümaz da "Bu müca-
dele, bir avuç azraUgın, iılke ka-
derine egemen olmasına ve ço-
ğunluğa Uhakküm etmesine
karşı verilmektedir" dedi.
ZonguldakTürk-İş'i uyandırdı
ŞÜKRAN KETENCt
ANKARA — Zonguldak maden
işçileri dün Ankara'daydüar. Gölbaşı
Sineması'ndan Anıtkabir'e, "Vur vur
inlesin, Çankaya diniesin", "Geliyor
geliyor, genel grev geliyor" sloganları
ile yürüdüler.
Ashnda maden işçileri, hazırhğını
yaptıkları Ankara yürüyüşünü
gerçekleştirmiş değiller.
Okuduklarınıza belki
inanmayacaksmız, ancak Gölbaşı
Sineması'ndan Anıtkabir'e
yürüyenler, en önde Türk-lş Başkanı
Şevket Yılmaz, Türk-tş'e bağlı bütün
sendikalann başkanlan, yönetım
kurulu üyeleri, bütün sendikalarm
şube başkanlan, Türk-lş bölge
temsilcileri, disiplin, onur kurulu
üyelerinden oluşan 1.5 milyonun
üstünde bir işçi kitlesinin yasal
temsilcileri 1.100 civarmda sendika
yöneticisi idi.
Yine belki okuduğunuza
inanmayacaksınız, ancak 3 ocakta
uygulanacak adı "üretimden gelen
gücıin kullaadmttsı" ya da "işe
gitmeme", özü genel grev olan karar
ayakta oybirliği ile alınırken "İşçi
taban degil, yöneticiler tavan",
"Ölmek var, dönraek yok", "tşçiler
el ele, genel greve". "Yaşasın işçilerin
birliği", "Çankaya'nın şişmanı, işçi
düşmaıu" sloganlannı atıyorlar,
alkışla, ıshkla tempo tutuyorlardı.
Tûrk-lş'in yöneticileri oybirliği ile
alınan karardan sonra aikışla slogan
atarak Gölbaşı Sineması'ndan Türk-
lş yönetimi önde, düzerüi yürüyüş
kolu olarak Anıtkabir'e 'Ata'ya
şikayet için" yola çıktılar. Slogan
seslerine camlara, balkonlara çıkan
kadınlar aikışla, el sallayarak
desteklediklerini gosteriyorlardı. Ister
istemez Türk-lş'in yıllar önceki
Meclis'e dilekçe verme girişimini
anımsıyoruz: Türk-tş yöneticilerinin
Tür4c-lş binası önunde polis
çemberine almıp geri
döndürülmelerini. Şimdi Çankaya'ya
yönelik, hükümeti isüfaya çağıran
sloganlarla Anıtkabir yürüyüşünde
polisler değil yol kesmek, yol
gösterici olmak için âdeta çaba
gösteriyorlar. Köprülerin altından ne
kadar çok su akmış!..
TUrk-lş'in "üretimden gelen güciin
kullandması" kararı yıllar öncesine
dayanıyor. Bu konuda alınmış genel
kurul ve başkanlar kurulu sayısını
dahi anımsayamıyoruz. Söylene
söylene sakız olmuş, artık
uygulanacağma kimsenin inanraadığı
karar açıklanırken pek çok sendika
başkanının rengi bize biraz soluk
gibi geldi. Hele de başkanlar
kurulunda kararı engellemek, belirsiz
tarihe ertelemek üzere gösterilen
çabalan bilince.
Ashnda eylem tarihinde de verilen
söz tutulmamış, tarih en az bir
haftalık bir erteleme ile yılbaşı
sonrasına, 3 ocağa alınmıştı. Yine de
sonunda alınmıştı, daha doğnısu
alınmak zorunda kalmmıştı ya!..
Tabanın baskısını üzerlerinde duyan,
tabana eylem kararı götürme
zorunluluğunu hisseden şube
başkanları, karan oylesine büyük bir
coşku ile karşıladılar ki...
Çok kısa zamanda Zonguldak'ta
hapsedilmek istenen çok güçlü, çok
kararlı maden işçisinin sesi;
hükümetin, TRT'nin, TV'nin
sansürünü aşmış, sorunlan özdeş
işçilerle, tekstil, metal, kâğıt, petrol
işçileri ile bütünleşmişti...
Zonguldak'tan çıkan gür ses, tabanın
tavanı zorlaması ile dün Ankara'da,
başkentte tavan yöneticiler
Anıtkabır'e yürürken atılan sloganlar
da vardı.
3 ocağa kadar Türkiye işçi sınıfımn
bulunduğu her yere Türkiye'nin heT
yöresine yayılacak. Belki de Genel
Maden-tş'ten sonra Türk-lş'in de
yaptığı çağrı doğrultusunda,
demokrasiyi sağlıkh kılabilme
yolunda, demokrasi isteyen herkesin
katılımına dönüşecek... ,
Yeniçeltek
faciası 7 milyar tazmînatANKARA (UBA) — Amas-
ya'nın Yeniçeltek Maden Işlet-
meleri'nde 7 Şubat 1989 tarihin-
de meydana gelen ve 68 işçinin
toplu ölümüne neden olan iş ka-
zasında gerekli önlemleri alma-
dıgı gerekçesiyle hakkında dava
açüan Yeniçeltek Kömür ve Ma-
dencilık Şirketi, yaklaşık 7 mil-
yar lira manevi tazminat ödeme-
ye mahkûm edildi.
Ankara Üçuncü tş Mahkeme-
si, şirketin oluşan manevi zara-
nn karşılanması amacıyla ya-
şamlannı yitiren madenci eşle-
fine vç çocuklarma 10'ar mil-
yon, anne ve babalanna 7
r
şer
milyon, kardeşlerine de 2'şer
milyon lira tazminat ödemesine
karar vererek davayı bitirdi.
Mahkeme, bu tazminatlann
olay tarihinden itibaren yüzde
30 yasal faiziyle birlikte öden-
mesini de hüküm altına aldı.
Madencilerın ölümünden sonra
dünyaya gelen iki çocuk adına
açılan manevi tazminat davası
ise başka günde görülmek üze-
re ertelendi. Madenci ailelerinin
avukatları Ahmet tyünaya ve
Ahmet Atak, şirket aleyhine
aynca maddi tazminat davası da
açacaklannı bildirdiler.
Yeniçeltek Kömür ve Ma-
dencilik Anonim Şirketi aleyhi-
ne açılan davaya Ankara Üçün-
cü İş Mahkemesi'nde devam
edildi. Davayı aile adına açan
Avukat Ahmet tyimaya ile 23
aile adına davaya katılan Avu-
kat Ahmet Atak son iddialan-
nı bildirdiler.
lyimaya ve Atak davah şirke-
tin ölümlerden doğnıdan so-
rumlu olduğunu, olay öncesin-
de gaz seviyesinin normalin çok
üstüne çıkmasına ragmen işçileri
çalıştırmaya devam ettirdikleri-
ni kaydettiler.
Karannı açıklayan Üçüncu İş
Mahkemesi Hâkimi Bekir Yıl-
maz davanın biürildigini bildir-
di. Yargıç Yümaz, "Olayın oluş
tarzı, vehamet derecesi, davayı
açan kişilerin ölenlere olan ya-
lunlıklan kazadaki kusur oranı
dJkkate ahnarak davalı şirketin,
davacılann eşlerine 10'ar mil-
yon lira, çocuklanna 10'ar mil-
yon lira, anne-babalanna 7'şer
milyon lira, kardeşlerine de
2'şer müyon Hra manevi tazmi-
n b oiay tarihi Ue 7 şabattan iti-
baren yüzde 30 yasal faiziyle
birlikte ödemesine karar
verildi" dedi.
BURSA
Özal'agrevli
karşılama
KUTLU ESENPEMİR
BURSA — Grevdeki maden
işçilerinin tepkisinden çekinerek
Zonguldak Ereğli gezisini son
anda iptal eden Cumhurbaşka-
nı Tnrgut Özal'ın 27 arahk gü-
nü Bursa'ya yapacağı gezi sıra-
smda işçüerin yoğun protesto-
suyla karşılanması bekleniyor.
Cumhurbaşkanı özal'ın gezi ta-
rihinden 1 gün önce Bursa'da
metal işkolunda çalışan 17 bin
işçi grevde olacak. Sendika yet-
kilileri özal'a karşı eylem ara-
yışına girerken Cumhurbaş-
kanı'nın 2 bine yakın polisin
çemberi içinde olacağı bildiril-
di. Özal'ın gezisi olduğu gün 2
bin 500 tekstil işçisini kapsayan
toplu iş göruşmeleri de sonuç-
lanacak.
tstanbul'da belediye işçileri Tüm-Bel-Sen adh sendikamn kuruluş bildirisini vilayete verdiler. (Fotograf: Deniz Topaloglu)
Belediye sendikalaşıyorİş-Sendika Servisi — Memurların sendika girişimlerinde
yeni bir adım daha atıldı. Istanbul'da bin 618 belediye
memuru Tüm-Bel-Sen adıyla sendika kurma başvurusunda
bulundular. Geçici genel başkanının Vicdan Baykara olduğu
bildirilen ve genel merkezi lstanbul'da olan Tüm-Bel-
Sen'den (Tüm Belediye Memurları Sendikası) kuruluş
başvurusu lstanbul Valiliği'nce kabul edildi.
Valilik binası önünde toplanan binlerce belediye memuru,
başvurulanmn kabul edilmesini toplu alkışlarla ve zafer
işaretleriyle karşıladılar.
öte yandan lstanbul'daki kuruluş başvurusunun kabul
edildiğini öğrenen lzmir belediyelerinde çalışan 500
dolayında memur, Belediye önünde şenlik yaptılar.
Balıkesir'de ise uzerinde 'Öğretmenlere grevli
toplusörieşmeli sendika hakkı' tümcesi bulunan pankartı
pencereye astıklan gerekçesiyle Eğit-Der Balıkesir Şubesi
polis tarafından 1 hafta süreyle mühürlendi ve başkanı ile 5
yöneticisi gözaltına almdı. Savcüık soruşturmasından sonra
serbest bırakılan yöneticilerin tutuksuz olarak
yargılanacaklan öğrenildi.
32. GÜN'DEBlRAND-SADDAMGÖRÜŞMESİ
SaddamTKFyi karıştırdı
Türk-lş Başkanlar Kurulu1
nun aldığı genel eylem karan,
dün Gölbaşı Sineması'nda dü-
zenlenen sendika merkez yöne-
ticüeri ile şube başkanlannın ka-
tıldığı yaklaşık 1500 kişilik bir
toplantıda açıklandı. "Ekmek,
banş, özgiirlük" pankartı ile
süslenen salona, sendika yöne-
ticileri polis aramasından geçi-
rilerek ahndı.
Türk-lş Başkanlar Kurulu
üyeleri de sinema perdesinin al-
tındaki platforma oturdular.
Türk-lş Genel Başkanı Şevket
Yılmaz saat 10.20'de salona gi-
rerken Ankara Anakent Beledi-
yçsi Orkestrası, "Dag başını du-
man almış" marşını çalmaya
başladı.
Genel Teşküatlandınna Sek-
reteri Mehmet Bamyacı'nın oku-
duğu deklerasyonda, demokra-
tik rejimin işlerliğı, sosyal ve
ekonomik sorunlardaki tıkanık-
hğın barışçı bir anlayış içinde
çözümlenmesi, ulusal gelirin
adaletli dağıtımı, hukukun üs-
tunlüğü, hak arama yollarının
açık tutulması yönündeki istem-
lere siyasal iktidarca herhangi
bir olumlu yaklaşun gösterilme-
diği kaydedildi.
Deklerasyonun okunmasın-
dan sonra Türk-lş Genel Başka-
nı Şevket Yılmaz, ayakta alkış-
larla kürsüye geldi. Yılmaz, iş-
çiler ve toplumun bütün kesim-
lerinin buradan yükselecek ve
tüm ülke sathmda uygulamaya
konulacak eylemle ilgili sesi bek-
lediğini belirtti.
Türk-lş toplantısından çıkan
sendikaalar daha sonra yürüyüş
kolu oluşturarak Maltepe Cami-
si'nin yanından yürümeye baş-
ladılar. Sendikacılar, yürüyüş
boyunca şu sloganları attılar:
"Hükümet istifa", "Öıal fasti-
fa", "En büydk Türk-lş, başka
büyük yok", "Çankaya'nın şiş-
manı, Atatürk düşmanı", "Ge-
liyor geliyor, genel grev geliyor",
"Halkımızla el ele, genel greve",
"Padişah istifa, hanedan istifa",
"Savasa hayır", "TRT onlann,
meydanlar birim."
Amtkabir'e sessiz bir biçimde
gelen sendikacüar, Atatürk'ün
mozolesi önünde saygı duruşun-.
da bulundular.
TİSK Başkanı Refik Baydur,
Türk-lş'in eylem karanna üişkin
yazüı açıklamasmda, "Boyle bir
karann ve eyleme iştirak etme-
nin >usalanmız açısından suç
teşkil etmesi bir yana, ekonomik
sonuçlan büyuk onem taşımak-
tadır" dedi. Baydur, "Türk-tş
yetkilflerinin, poütik agırükü ey-
lem karannı bir kere daba göz-
den geçirmelerini diliyorurn" di-
ye konuştu.
Genel Maden-tş Sendikası
Genel Başkanı Şemsi Denizer,
Türk-lş'in aldığı genel eylem ka-
ranru olumlu karşıladığını belir-
terek "Ancak 15 gün sonraya ge-
nel eylem karan alınmasının bir
anlanu yok. Bence zamanlaması
geciktirilmiş. Genel eylemin za-
manının geç olması. bizim ger-
çekieştirecegimiz Zonguldak'tan
Ankara'ya yüriiyüşü etkiledi.
Genel eylemin geciktirilmesi, bn
açıdan birtakım soru işaretleri-
ne yol açıyor" diye konuştu.
Başbakan Yıldınm Akbulut,
Türk-lş'in karannı değerlendi-
rirken, hükümetin demokratik
uyanlardan gerekli dersi alaca-
ğını söyledi. Akbulut, "Hükü-
met olarak her türlü müzakere-
ye, görüş teatisine hazır olduğu-
muzu söylemek istiyorum. De-
mokratik mUesseseler şiddete
baş\urmaksızın meseleleri çöz-
mesini bilmelidir" dedi.
BUGUN
ALİStRMEN
Savaş Olsa da Olmasa da
Zamanın sarkacı, savaş ile barış olasılıkları arasında çıl-
gınca kolan vururken Ankara, dış politikasını gelecekte bel-
ki de uzun süre ipotek altına sokabilecek çok yanlış bir giri-
şimin içine düşmüş bulunuyor.
Özal iktidannın ülkenin güneydoğusuna NATO çevik kuv-
vetine bağlı birlikler çağırma girişimieri dünkü bütün gaze-
telerin manşetlerinde yer aldı. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü,
her ne kadar konu olgunlaşmadan resmi bir açıklama yapa-
mayacağını söylüyorsa da artık Türkiye'nin çok önemli bir adı-
mı atmış olduğu anlaşılmaktadır.
işin ilginç yönü savaş olsa da olmasa da atılan adımın so-
nuçlarının bizi uzun yıllar gerı dönülmesi güç bir noktaya ge-
tirmiş olmasıdır.
Türkiye'nin kendi topraklan uzerinde, Irak'a yönelik olarak
çevik kuvvetten destek istemesi ve bu istemini NATO çerçe-
vesi içine oturtması, uzun süren bir tartışmanın sonuna va-
rılmış olması demektir.
Bılindiği gibi, 4 Nisan 1949 tarihli Kuzey Atlantik tttifakı Ant-
laşması'nın, sonradan Yunanistan, Türkiye ve RAImanya'nın
da katılması, daha sonra da Cezayir'in Fransa'dan ayrılarak
bağımsızlığını ılan etmesi üzerine çeşitli kez degişikliğe uğ-
rayan, ama özüne fazla dokunulmamış bulunan & maddesi
örgütün sorumluluk alanını saptamaktaydı.
Sovyetler Birliği ile Varşova Paktı, ayakta kaldıklan sürece
bu maddşdekı sorumluluk alanı geçeıiiliğini korudu. Gerçi
ABD'nin ilgisinin Körfez uzerinde yoğunlaşması ve bu böl-
gede de alan dışı sorumluluk kavramıyla NATO'ya bir işlev
yükleme niyeti Doğu Bloku'ndaki büyük çözülmeden önce
başlamıştı. Ama NATO'nun Avrupalı üyeleri ve bir kanat, ay-
nı zamanda da Ortadoğu ülkesi olan Türkiye bu istege çok
sıcak bakmıyortar, hiç değilse biraz uzak duruyorlardı.
Hatta, Doğu'daki büyük çözülmenin hemen ardından, NA-
TO içinde "ittifaka üye ülkelerin sosyal refahı arttırmalan için
yakın işbiıiiğini öngören", uzun süredir unutulrnuş görünen
2. madde birden anımsanmış ve o işlevin o yöne doğru kay-
dırılması eğilimi güçlenmişti. Ancak Saddam'ın Kuveyt'i iş-
gali ile birlikte, ABD patronluğundaki Batı ittifakının gözleri
Körfez'e çevrilmiştir. Artık Batı ile onun Doğu'daki müttefiği
Japonya yakın gelecekte kendilerinı Sovyetler ya da Varşo-
va Paktı'nın değil, petrol yatağı Körfez bölgesi ve Ortadoğui
daki denetim dışı girişimlerin tehdit ettiğini düşünür olmuş-
lardı.
Bu durumda, Batı'nın askeri örgütünün Körfez bölgesin-
de sorumluluk yüklenmesi ve VVoerner'in de sık sık vurgula-
dığı "alan dışı sorumluluk" kavramının güncellik kazanması
ya da daha açık deyişiyie sorumluluk alanının değişmesi veya
genişlemesi gündeme geliyordu.
Bu durum NATO iilkeleri içinde özellikle Türkiye'yi apayrı
bir konuma itiveriyordu. Şöyle ki daha önceki sorumluluk ala-
nında, topyekun bir nükleer savaş halinde Örgütün tüm üye-
leri, esnek karşılık durumunda ise hemen hemen tüm üye
Avrupa ülkeleri savaşın alanı haline geliyorlardı. Oysa yeni
sorumluluk alanı, karşı tarafın güçlü stratejik nükleer silah-
ları ve füzeleri olmadığına göre. örgüt üyesi ülkelerden yal-
nızca Türkiye'yi savaşa sıntrdaş yapıyor ve olası bir savaşın
alanı içine yalnızca Türkiye'yi sokuyordu.
Böyle bir gelişme savaş halinde Türkiye'yi, çatışmanın
odaklarından biri durumuna düşürecektir. Bu olasılığın ülke-
miz açısından hangi zararlara neden olacağı kolayca anla-
şılabilir.
Peki ya savaş olmaz da sorun banşçı bir biçimde çözülür
veya ne savaş ne c*e barış olan "savaşmama haline" dönü-
şürse ne olur?
Bu sorunun yanıtı da çok karmasık değil. Türkiye çevik kuv-
yeti çağırdığı andan itibaren artık NATO'nun Körfez ve Orta-
doğu ülkelerine yönelik bir örgüt olduğunu resmen kabul et-
mış ve bu yeni durumda bölgede NATO'nun komşu ülkelöre
yönelik girişimlerinin sıçrama tahtası rolünü üstlenmiş ola-
caktır. Bu da bölgeden bakıldığında Ankara'nın bir "Truva atı"
olarak algılanması demektir.
Görüldüğü gibi çok yanlış bir adım atılmak üzeredir ve bu
adım tamamlandıgında savaş olsa da olmasa da Türkiye
1
nın dış politikası uzun yıllar sürecek bir ipotek altına tonula-
caktır.
KISA KISA
• Ankara Universitesi
Hukuk Fakültesi ile Siyasal
Bilgiler Fakültesi'nden
1402'lik 9 öğretim üyesi,
Ankara Universitesi Rektörü
Prof. Dr. Necdet Serin'e
ortak bir dilekçe vererek
YÖK ve 1402'likler
uygulamasını protesto ederek
görevlerinden istifa eden
öğretim üyelerini geri
dönmeye çağırmasım
istedüer.
• Gökçeada Yan Açık Cezaevi öğretmeni Ünal
Kayabalı'nın otomobüi kimliği belirsiz kişi veya kişiler
tarafından önceki gece evinin önünde üzerine benzin
dökülerek yakıldı. Kayabal kendisini sevmeyenlerin
otomobilini kundaklamış olabileceklerini ileri sürdü.
ÖLÜM
• Dokuz Eylül Universitesi Senatosu üyesi ve Tıp
Fakültesi Üroloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nejat
Kaplanoğlu, önceki gece geçirdiği bir kalp krizi sonucu öldü.
ANKARA (Cumhuriyet Bu-
rosu) — Gazeteci Mehmet Ali
Birand'ın Irak Devlet Başkanı
Saddam Hüseyin'le yaptığı ön-
ceki gün TV'de yayımlanan rö-
portaj, TRT içinde sorun oldu.
Programın yayuı anına değin,
röportajın nasıl yayımlanacağı
konusunda, Haber Dairesi Baş-
kanlığı'nın "tereddüt" etmesi ve
kurum içindeki iç çekişmeler ne-
deniyle, Saddam Huseyin-
Bırand göruşmesi haber bulte-
ninde yer almadı. Dışişleri Ba-
kanhğı SözcUsü Mnrat Sungar-
ın Saddam'a yanıt vermesini ise
Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın
istediği belinildi. Özal 7 ocakta
32. Gün programında Saddam
Hüseyin'e yanıt verecek.
Saddam Hüseyin röportajının
yer aldığı "Ozel 32. Gün
Programı" ile ilgili olaylar şöy-
le gelişti:
Gazeteci Mehmet Ali Bi-
rand'ın ağustos ayından bu ya-
na süren görüşme istemine, Irak
Devlet Başkanı Saddam Hüse-
yin'in "olumlu" yanıt vermesi
üzerine, ftirand geçtığimiz cuma
günü "roportajr'' gerçekleştirdi.
Göruntüler ise pazar günü
TRTye ulaştı. Haber Dairesi
Başkan Yardımcısı Şahap Alp-
in "Saddam röportajı" konu-
sunda Haber Dairesi Başkanı
ibsan Öztamer'e bilgi vermeyi
"unutması" üzerine, başkanın
gelişmelerden ancak pazartesi
akşamı haberi olabildi. Röpor-
F
Mehmet Ali Birand'ın
Saddam Hüseyin'le
yaptığı röportajı,
CNN, BBC gibi
tanınmış yayın
kuruluşlarımn haber
bültenlerinde
duyurulurken,
TRT'nin, 'iç
çekişmeleri' yüzünden
haberlerde yer almadı.
Özal, Saddam
Hüseyin'e yanıt
verecek.
tajın "hemen yayımlanması" ge-
reğı göz Önünde bulundurula-
rak, başkanlık kendi inceleme-
sinden sonıa, Dışişleri Bakanlı-
ğı, programı salı gunü inceledi.
Bu arada aynı gün Curnhurbas-
kanlığı Sözcüsü Kaya Toperi de
programın bir bandını istedi.
Haber Dairesi Başkanhğı, Sad-
dam Hüseyin'in Turkiye'ye yo-
nelik "cevap hakkı" doğuracak
bölumlerin çıkanlması yönünde
görüş bildirdi. Dışişleri Bakan-
hğı, bu konuda daha esnek dav-
ranarak programda "çıkarma
yapmayı gerektirecek bir unsur
bulunmadığı" karanna vardı.
Programın bazı bölümlerinin
kesilmesi isteminin ise "tama-
men bir kurum içi çekişmeden"
kaynaklandığı ifade edildi.
Bu çekişme nedeniyle Haber
Dairesi Başkanhğı, Birand-
Huseyin görüşmesine haber bül-
tenlerinde yer vermedi. TRT Ha-
ber Dairesi Başkanhğı yetkilile-
ri, daha önceki programlarda,
32. Gün'ün onemli bir konuğu
olduğu zaman haber bülteninde
yer verihnesine karşın bu konu-
da yöneltilen sorulan "Tekrar
yapmak istemiyonız" şeklinde
yanıtlamakla yetindi. CNN,
BBC gibi dunyaca unlu televiz-
yon kuruluşlarımn haber olarak
duyurduğu göruşmeyi TRT,
Erovision kanahndan Avrupa-
daki TV istasyonlarına da geçti.
öte yandan 7 ocakta yayım-
lanacak "32. Gün" programın-
da Cumhurbaşkanı Turgut
Özal'ın Saddam Hüseyin'e yanıt
vereceği öğrenildi. Özal, prog-
ramda, iki dışişleri bakanının is-
tifasına ilişkin sorulan da yanıt-
layacak.
İki kere ikinin dört ettiği kadar tartışmasız bir gerçek de Renault 9'ların Türkiye'ye yakıt tasarrufuyla
birlikte zerafeti, güvenlikle birlikte konfoaı getiren otomobiller olduğudur.
Otomobil alırken sorun. Renault 9 Broadway ve Renault 9 Automatic gibi otomatik camları, merkezi
kilitlemesi, koltuklarında beşik hareketi var mı? Manevra yeteneği yüksek mi? Yakıt tüketimi düşük mü?
Renault 9'ların yakıt tasamriuna, zerafetine söylenecek
söz yok. Ama, görûp denemek için gidebileceğiniz 283
Renault yetklli satıcısı var.
91Model
RENAULT 9
RENAULT » O T C . 94.12S.OOO-TL (% 20 K0V 4 825 000 -TL v» na»/B haiçft.)
RENAULT • OTE BROADWAY • 27J07».Ma/n. (% 20 KOV: 5.415.000 -TL vo n*tye huitft.)
RENAULT • AUTOMATİC • 32^3SXOO-TL (% 20 KDV 6.565000 - U V» l**»y» haiçâ)
\AULTTaşanacak OtomobiDer"