03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbı Cumhunytı Marbaactlık ı-e Gazeıecıhk Turk Anotnm Şırketı adına Nl*r Nadl 0 Gene! Yavın Muduru H H M Cmıl. M u a m Muduru Eniar tMklıpl, Yazı l*kn Müdunı Ofcın Gröcnfo. # Habcr Merkezı Muduru \alcm Bmytr, Sayfa Duzenı Yönetroenı \Ii Aar 0 Temvkıler ANkARA AhmM T«». İZM1R Hikmn Ç«ınk«v«. ADANA (,«i. YiftrıMjhı ;, Polmka LH4 B^I»TK D» HabCTİCT Li(n M n . Ekooomı C « * ı lartaa. I; Smdıkr Şafcıu U n KuJlur C<W lKCT. Isunbu) HaWıV- Ktaal Ka(ak, tjı'ım G m r Stfl". VUr Habcrlen N « * l Dof». Spoc Duutmnu \MalkXk Vııılan, Du Ysuı'aı b t n Çllk»kM. Anslıımı ş«Ma 4Jpa». Düzefcme AMnflaA >«acı 0 KoordtMtor U H I f ı ı ^ M 0 Milı Ijler Eıol Lrkal 0 Mufıavebc B«lnl l*«er 0 Bjıçc Plaolama S«*fi OsıMkHotN 0 Rrtlım \n* 1«n* 0 Ek ftyınlar H>><> 4k-ol 0 Idarc H n . i i Gaıtr 0 Ijfctme OMtt Çflk 0 Bıljı Ijlcır \ ü U | PosonH $* o Kurvlu Bajkan Nadir N i * hatı Çcdak»». Ok» Basan vt Yayan. Cuuılıurıya Maıbaacıbk tv Oafftımlıfc TjtŞ. Tttrt-Oo^ı Cid. 34/41 r -t-t -fh ' 343M l.ı PK 246 lıunbul 1» 512 (B 05 (20 bu). I d o 2224i. Fac (1) 5» 60 72 0 Bnxıfar Aakaa: Zıyı GöUlp Bhr Inkılap S. No l»/4. lel 13] II 41-47, Tdcs: 42344, Fn. (4) n ] 05 65 0 bak: H Zm Bh 1352 S. 2/J. H . 13 12 30, Tttac 52}». FUL (Sl) 19 53 M :laO>»>C»d. II? S No I Ku I. W: I» 37 52 (4 k>ı>. T«ta: «2155. ftc (71) » ÎS 7» TAKVIM: 18 ARALIK 1990 Imsak: 5.44 Güneş: 7.16 Ögle: 11.05 Ikindi. 14.24 Akşam: 16.44 Yatsı: 18.11 MEB Müsteşarı Bilgen' Disiplin yönetmeligi çağchşı Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Nihat Bilgen, disiplin yönetmeliğindeki bazı maddelerin 'çağdışı' kaldığını, değiştirilmesi için çalıştıklarını söylüyor. MERİH AK İZMİR — Yasak zincirleriy- le kuşatılan liseli gençliğin bas- kıcı disiplin yönetmelikleri ile değil, çağdaş yaklaşımlarla yönlendirilmesi gerektiği vur- gulandı. Milli Eğitim Bakanlı- ğı Müsteşan Doç. Dr. Nihat Bilgen, disiplin yönetmeliğin- deki baa maddelerin "çağdışı" kaldığı görüşu hem bakanbk hem de eğitimciler tarafından vurgulandı. Okul içinde oldu- ğu kadar dışında da öğrencinin karşısına dikılen disiplin kural- lan, bakanük için kanayan bir yara niteliğini taşıyor. Disiplin kuraJlannın çağdaş hale getirilmesi için çalışmala- n bulunduğunu belirten Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Doç. DT. Nihat BiJgen, konu- nun sürekli gündemde olduğu- nu söyledi. Doç. Dr. Bilgen, "Disiplin konulanna toplumsal aniamda ve geniş ölçekte bakıl- ması gerekli. Toplumdaki de- ğişimlerle, öğrenci disiplin ku- rullanndaki anlayış ve yargıla- ma yolları da değişijor. Okul- lar birer insan sistemi. Bu Sis- temin girdikleri toplumdan ge- Byor. Disiplin dedigimi* oJayın temelinde yatan deger yargılg- rı da toplum malı" diye konuştu. Bilimsel ve teknolojik gelişi- min disipiin yönetmeliğindeki bazı maddeleri çağın dışına it- tiğini kabul eden Doç. Dr. Bil- gen, kurallan değiştirerek çağa uygun bir sistem yaratmak is- tediklerini söyledi. Doç. Dr. Nihat Bilgen şu görüşleri dile getirdi: "Şu an yönetmelikleri ve ku- ralları yerine getirmek zorun- dayız. O bakımdan ögretmen- ler disiplin kurullannda karar- larını verirken maddelere uy- gun sonuçlar çıkarmak zonın- dalar. Ancak bu sonuçlar de- ğişen çagımızda insan gönişii- mttzdeki degişmder dolayısıy- ia biraz eskimiş olabilir ya da biraz agır göriilebilir. Ogret- menler bu konuda esaek olmalı ve kararlan verirken de çocukı- lann durumunu ve konamunu duşünmelidir." Disiplin kurullarının öğren- cileri birbirlerine leblebi atma- sına bile ceza verdiğinin hatır- latılması Uzerine Müsteşar Bil- gen şunları söyledi: "Ögrencinin leblebi atması değişik yorumlanabilir. Bunu muziplik anlamında yapmış olabilir ya da baskaldırının bir işaretidir bu. Buna göre deger- lendirip ceza verilmeli. Bu ne- denk davranışlannı kontrol et- mek zornndasımz. Eğitimde çok az şey bilivoruz. Hangi uyan, kimi nasd etkiler, bilmi- yoruz. Bir tanesine 'yavrum yapmasan iyi olurdu' diyorsun anlıyor. Bazısına tokat atıyor- sun ondan anlıyor. Eğitimde disiplin için kullandığımız han- gi davranış, hangi çocukta, ne etki yapacakbr. Bunu araştın- yoruz." Disiplin kurallannı yönetici gözüyle irdeleyen özel Türk Koleji Genel Müdürü Yusuf Kök, disiplin yönetmeliğinin yeniden düzenlenmesi gerekti- ği görüşunde. Yusuf Kök, "Artık ögrenci eski öğrenci değil" derken Türkiye'de yaşa- nan toplumsal yeniliklerin her konuyu her olayı etkilediğini, ortaöğretimde de disiplin ku- nusunun bu çerçevede ele alın- ması gerektiğini vurguladı. 'Eğitim sistemimiz yasaklarla dolu' Psikolog Suna Tanaltay, "öğretmen kadın olsun, erkek olsun önce anne olmalı" diyor. Prof. Güler Fişek, "Öğrenciler gelişsin, daha iyi eğitim görsün istemiyorlar. Nasıl dizgin altında tutarız kuralı koymuşlar" görüşunde. Haber Merkezi — Ortaoğre- timdeki disiplin kurallanna psi- koioglar tepki gösterdı. Psiko- log Suna Tanaltay, "Ceza hiç- bir zaman yenilik getirmez. Ög- retmenin ta\n. okulun tavn an- ne sevgisine benzemeli" dedi. Psikolog Acar Baltaş da eğitim sistemimizin yasaklar üzerine kurulduğunu söyledi. Psikolog Suna Tanaltay genç insana bakışta, ona gösterilecek tavırda, cezanın değil ödüllen- dirmenin esas alınması gerekti- ğini belirtiyor. "Biiyükler ola- rak eteştiriye açık degffiz" diyen Tanaltay, cezaya tepkisini şöy- le dile getiriyor: "Yasam ileriye gidiyor. Balo- ya gitmek nasıl suç olabilir an- layamadım. Aslında baloyu suç olarak gösteren duşunceyi eleş- tirmek gerek. Ceza hiçbir za- man yenilik getirmez. Öğretme- nin tavn, okulun tavn anne sev- gisine benzemeli. Bu konu da yani yönetmeligi yorumlamak da yöneticilere düsuyor. Ben çeşitli okullarda çeşitli uygulamalar gördüm. Kiminde veli-yonetici- ögrenci beraber her şeyi ekşti- rip taraşabUirken kiminde bun- lar söz konusu bile olamıyor." "Ogreimen kadın olsun er- kek olsun önce anne olmalı" diyen Tanaltay, bu düşüncesini şoyle formüle ediyor: "Öğret- men tıpkı anne gibi bagışlayan, destekleyen, seven olmalı, sev- gi taşımalı. Lw) anne gibi dav- ranmamalı. Eğitimde iivey öğ- retmen, iivey eğitimci olmama- lı. Bu konuyu da onlann dii- şünmesi gerek." Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Güler Fişek de ya- saklann insanlan geliştirmek için değil kısıtlamak için konul- duğunu, onun için amacın baş- ka yerlerde aranması gerektiğini söyledi. Fişek şunları söylüyor: "Kuralı koyanlara bakmak la- zım. Öğrenciler gelişsin, daha iyi eğitim gorstin istemiyorlar. Nasıl dizgin altında tutanz ku- ralı ko>muşlar anlaşılan." Psikolog Acar Baltaş "Oku- dugum haber beni hiç şaşırt- madı" diyor. Geleneksel Türk kultürünün anti-yaşamcı oldu- ğunu, "Kızlara ayrı. erkeklere ayrı nedenlerle giilmeyi yasakladığım" söyleyen Baltaş 1 ın davranış ceza anlayışına yak- laşımı şöyle: "Eğitim sistemimiz biitünüy- le yasaklann uzerine kunılmuş. Bu her yerde böyle; ailede, eği- timde, natta iş ha'yatında. Yan- lışlan yok etmek kolaydır, ama sonuç vermez. Çiinkıi değişim iterek ya da çekerek olmaz. Bir- likte çalışarak olur. Bu da sa- bır ve bilgi gerektirir. Bunlar- dan yoksun oldugumuz için be- nim için saşırtıcı değil." Sotheby's müzayedesinde 'fıyat ve organizasyon'ayönelik eleşiirilersürüyor Çağdaş resim tarüşması KlM, NEDİYOR? Şenol Yorozlu Müzayede olumlu gelişme. Ancak kaç yabancı katıldı, dışa açılma olmadı. Satışta fiyat değişti. Birtakım oyunlar oynandığını düşünüyorum. Bedri Baykam Bu girişimi uluslararası piyasaya giriş açısından destekliyorum. Yoksa Türkiye'de çağdaş resim, yapıt toplayanlarca fazla takip edilmiyor. Murat Morova Organizasyonda Sotheby's standartlarının uygulandığına inanmıyorum. Benim resmim satılmamasına rağmen her şeyi yermek de doğru değil. Yahşi Baraz Fiyatlar gereksiz yere yüksek konmuştu. Ayrıca jüri yanlış belirlendiğinden, yanlış resimler seçildi. Yine de sanat ortamına canlılık getirdi. LALEFİLOĞLU Sotheby's geldi, muzayedesi- ni yaptı ve gjtti. Ancak tartış- malar devam ediyor. Tartışma- lann ana odağını alıcı bulduğu halde istenilen fıyata erişmedi- ği için satılamayan yapıtlar de- ğil, müzayedenin organizasyo- nunu hedef alan eleştiriler oluş- turuyor. Müzayede sırasında her resmin ardından çekiç vu- rulması ancak yapulann bir bö- lümünün aslında satılmamış ol- masıyla ilgili Sotheby's uzman- larının beklenen açıklamayı yapmadan ülkelerine dönmesi de ayn bir eleştiri konusu oldu. Aslında müzayedenin sonuç- lanna bakıhrsa, Sotheby's ku- nıluşu da yaklaşık 500 milyon lirayı kapsayan satıştan çok memnun kalmışa benzemiyor. Oysa ki Sotheby's Çağdaş Re- sim Bölümü uzmanı Jofan Daw- ling'in ülkesine dönmeden ön- ceki mesajında "Ekooomik kri- zin yaşandıgı bir döBende bu kadar satış olması bile boyük başan. Pek çok «ifBttiıfa ve M- oc- ganizasyonu başarılı buluyonım" sözleri yer alıyor- du. Ülkemizde ilk kez Sotheby's eliyle bir müzayedenin hem de "Çağdaş Türk Resmi" müzaye- desinin yapılmış olması ve satı- şa sunulan yapulann halen ya- şayan sanatçılara ait olması ne- deniyle konuyla ilgili sanat cev- resinden kişilerin görüşlerini al- dık. Müzayedeye resmi seçilen sa- natçüardan Şenol Yorozlu, Sot- heby's kuruluşunun müzayede- sini olumlu bir gelişme olarak niteledikten sonra şunları söyle- di: "Ancak müzayedeye gelen- lerin kacta kaçı yabanaydı. Ya- bancılar çoğunlukta olsaydı bir dışa açılmadan söz edüebüirdi. Resimlerin çoğu Tnrkler tara- fından ahndı. Kataloğun basü- masının dışında ynrtdışuda ilanlar veriidi mi, duyaru yete- rince yapıldı nu? Eğer katalog- da söytenildiği gibi 6 bin adet basdmıssa bn da çok komik". Yaşamını lsveç'te sürdüren res- sam Yorozlu, Sotheby's müza- yedesinde açüış fiyatlkrının sa- Osman Hamdi'nin 2 tablosu 2.4 milyar ile müzayede satış rekoru kırdı Eski resmin saltanatıTürkiye'nin ilk armatörlerinden Saim Birkök'ün ftoleksiyonundan çıkma 221 parça antika için alıcılar toplam 5.9 milyar lira ödediler. 6 saat süren müzayedeyi iki bin kişi ayakta izledi. CEM HAMTILOĞLU önceki gün, The Marmara Oteli'nin TÜYAP Sergi Salo- nu'nu dolduran yaklaşık iki bin antikasever, tarihi günlerden bi- rini yaşadı. Peş pese iki Türki- ye rekorunun kırıldığı "Maçka Mezat" müzayedesinde, Osman Hamdi Bey'in iki tablosu, 2 mil- yar 450 milyon TL.'ye satıldı. Çoğu, Türkiye'nin ilk arma- tör ve tersane sahiplerinden olan Saim Birkök'ün koleksiyonun- dan çıkma 221 parça antika için alıcılar, KDV ve komisyon da- hil 5 milyar 969 milyon 933 bin TL ödediler. Saim Birkök ve ai- lesi adına kurulan eğitim-sağlık amaçlı "Birkökler Vakfı" için satflan eşyalara ise 3 milyar 900 milyon TL ödendi. "Sakallı Ahmet" olarak tanı- nan Ahmet Utlu'nun yönettiği müzayedeye ilgi oldukça yoğun- du. Maçka Mezat yetkilileri yaklaşık 500 kişinin müzayede- ye katılmak için bayrak numa- rası aldığını söylediler. Ama TÜYAP Sergi Salonu'nu doldu- ran iki bini aşkın meraklı mü- zayedeyi ayakta izledi. Geleneğe uyularak 150 bin li- ralık muhammen bedeli olan pembe opalin "lokumluk"la müzayede, oldukça ağır bir tem- poda geçti. Ama yaklaşık 6 sa- at süren müzayedeye olan ilgi hiç azalmadı. Çünkü Osman Hamdi, Şeker Ahmet Paşa gibi "ağır toplar" müzayedenin so- nuna saklanmıştı. Müzayedeye katılanlar ger- çekten "alıcıydı". Çünkü sa'n- şa sunulan 221 parça eşyanın yalnızca 5 tanesi satılmadı. "Vakıf Malı" olarak sunulan eşyalar ise muhammen bedelle- rinin çok üzerinde satıldı. Müzayedeyi yöneten "Sakallı Ahmet", ilk Türkiye rekorunu saatler 19.10'u gösterirken açık- ladı. Çünkü Osman Hamdi Bey'in 1881 tarihli "Çiçek Yer- leştiren Kız" adlı 57x39 santi- metre boyutlanndaki tuval üze- rine yağhboya tablosu, 350 mil- yon liradan başlayan arttırma sonucu 700 milyon TL'ye satıl- dı. Tabloyu, müzayedeye tele- * • / ' TELEFONLU SATIŞ — Osman Hamdi'nin satışa sunulan iki tablosundan biri olan "Çiçek Yer- leştiren Kız"ı, muzayede>e telefonla katılan bir koleksiyoncu aldı. (Fotoğraf: (brahim Günel) fonla katılan \e adının açıklan- masını istemeyen ozel bir kolek- siyoncu satın aidı. Sıra 195 katalog numarasıy- la satışa sunulan Osman Ham- di Bey imzalı "Kaplumbağa Terbiyecisi"ne geldiğinde ise sa- atler 20.20'yi gösteriyordu. 850 milyon liradan arttırmaya çıkan tablonun telefonla satın alınaca- ğı kanısı yaygındı. Ama tablo- yu salonda bulunan ve tktisat Bankası adına müzayedeye ka- tıian Gürbiiz Tiiraaj tam 1 mil- yar 750 milyon TL'ye satın al- dı. Satışın ardından alkışlarla kürsüye gelen Tümay, tabloyu restore ettirdikten sonra belirli bir süre için sergilenmesi ama- cıyla Resim Heykel Muzesi'ne vereceklerini açıkladı. Müzayedede, 100 milyon sı- nırını 5 tablo geçti. • Osman Hamdi Bey (1842-1910). 1906 tarihli 20x120 santimetre boyutlannda tuval uzerine yağlıboya "Kaplumba- ğa Terbiyecisi ": 850 milyon TL'den başlayan arttırma sonu- cu 1 milyar 750 milyon TL'ye satıldı. (Birkökler Vakfı) • Osman Hamdi Bey (1842-1910) 1881 tarihü 57x39 santimetre boyutlarında tuval üzerine yağlıboya "Çiçek Yer- leştiren Kız": 350 milyon TL'den başlayan arttırma sonu- cu 700 milyon TL'ye satıldı. (Birkökler Vakfı) • Şeker Ahmet Paşa (1841-1907) Latin harfleri ile "Ahmet Ali 1903", eski Türk- çe "Ahmet Ali H. 1319" imza- lı, 63x45 santimetre boyutlann- da tuval üzerine yağlıboya "Va- zoda Manolyalar": 200 milyon TL'den başlayan arttırma sonu- cu 350 milyon TL'ye satıldı. • Nazmi Ziya (1881-1937) im- zalı, 29x40 santimetre b«yutla- nnda kartona yapıştınlmış tuval üzerine yağlıboya "Anadolu Hisan ve Göksu": 40 milyon TL'den başlayan arttırma sonu- cu 130 milyon TL'ye satıldı. (Birkökler Vakfı). • HaMl Paşa (1857-1937) 1916 tarihli, Türkçe ve eski Türkçe imzalı "Boğazicidea Peyzajlar" konulu luval üzerine yağlıboya uç kanatlı paravaa 80 milyon TL'den başlayan artırma sonucu 110 mil- yon TL'ye satıldı. (Birkökler Vak- f!). StipermarkeÜere özel dedektif Der Spiegel dergisinin haberine göre Federal Almanya'da yalnızca geçen yıl içinde büyük mağazalann toplam cirosu ile elde edilmesi gereken gelir arasında 7 milyar marklık bir açık ortaya çıktı. Dış Haberler Servisi — Sü- permarket ve büyük mağaza sa- hipleri, özel dedektifler ve gizli video kameralan aracılığıyla ca- lışanlarını gözetletiyor. Çünkü "hırsız" personelin yol açtığı pa- rasal kayıp, milyonlan aşrruş du- rumda. Haberi veren haftalık Alman "Der Spiegel" dergisine göre Federal Almanya'da yalnız- ca geçen yıl içinde büyuk mağa- zaların toplam cirosu ile elde edilmesi gereken gelir arasında yedi milyar markkk bir açık or- taya çıktı. Uzmanlar, bu mikta- nn en azından uç milyar markı- na bizzat çalıştıklan mağazalar- da hırsızbk yapan personelin ne- den olduğunu tahmin ediyorlar. Almanya çapında büyük bir süpermarketler zincirine sahip olan "Karstadt", örneğin yıllık 70 milyon marklık kaybının yüzde 20'sinin malın kırtlması, bozulması, eksilmesi, yüzde 40'ının müşteri hırsızlığı, geri kalan yüzde 40'ının da personel hırsızlığı sonucu ortaya çıktığı görüşunde. Bu tür mağazalarda gerçekleşen hırsıziığın yaklaşık yüzde 7ffinin personele ait oldu- ğunu savunan uzmanlar da var. Aiışılagelmiş dükkân hırsızla- nna kıyasla içerdeki personel pek çok avantaja sahip: Market- te görevli sivilleri tanıyorlar, çı- kışlardaki kontrolleri aşmanın yollarını biliyorlar. Elektronik güvenlik sisteminin zaafları ko- nusunda bilgi sahibi olduklan gibi, dükkân hırsızlannın baş- vurduklan hileler konusunda da özel seminerlerle aydınlatılmış durumdalar. Ahlaki kaygılar ortadan kal- kınca da birkaç kutu kahveyi çantaya indirmenin, yanm kilo yerine bir kilo peynir tartmanın önünde bir engel kalmıyor. Yi- ne "karstadf'ta, örneğin geçen yıl 40 bin müşteri ile 230 perso- nel, hırsızlıktan yakayı ele ver- miş. Ancak müşterilerin çaldığı malın değeri ortalama 100 mar- kı geçmezken hırsız personelin neden olduğu zarar, kişi başına 10 bin markı aşıyormuş. Ancak personel hırsızlığının hızla yaygınlaşması, buyuk ma- ğaza sahiplerinin çeşitli yöntem- lerle "içteki diişmana" karşı sa- vaş açmalaı ına yol açtı. Federal Almanya'da tek başına bu amaçla kurulmuş 20'yi aşkın özel dedektif bürosu var. Bu bü- rolar "personeldın kuşku duyulduğu" koşullarda şirketin isteği üzerine işyerlerine casus yerleştirip bilgi topluyorlar. Per- sonelin gözetlenmesi, gunlük konuşmalarından özel yaşamla- nnın izlenmesine kadar uzanı- yor. Hırsız personeli tespit etme- nin bir başka yolu da gizli video kameralan. Ancak bu yöntem yasal olarak bir hayli tartışma- lı. Işverenin, ancak personelin caldığını kanıtlayabildiği du- rumlarda video kameralar kul- lanılmasına izin verildiği halde, bu konudakı sınırlandırmalara pek fazlasıyla uyulmuyor. Öte yandan hırsızlık yapan personel bu yollardan biriyle tespit edilip işinden olsa bile ko- laylıkla bir başka yerde yeni bir iş bulabiliyor. natçılann vermiş olduğu fıyat- lann altında olmasını da eleştir- di. Yorozlu, "Katalogda yapı- tım, benim beUriediğbn fıyata yakındı. 15 bin dolardı, yani ttç ay önceki dolann kuruyia 40 milyon lira. Müzayede esnasın- da ise yapıtunın fiyatı 20 mil- yondan başladı. Otomatik ola- rak sanatçıya olan güveni sars- mış olnyorsnnuz. 23 milyona yükseUp çekiç vunıiduğu halde satdamayaa yapıtlar arasında kakb. Eğerfiyatlardeğişecckse neden kataloğa konnkln? Birta- kım oyunlar oynandığını diişü- niiyorum" dedi. Yapıtının fiyatı 28 milyon li- raya çıkan ancak satışı gerçek- leşmeyen Bedri Baykam ise fi- yatlann sanatçılar tarafından belirlendiğinin açıklanmasının bir çeşit güvensizlik yarattığını belirterek şunlan söyledi: "Her ressamın fiyatı kendi sergi ve saüş taribçesinin biriki- miyle oluşur. Bu fiyat bir gttn- de tespit edilmez. Bendeo seç- tikleri resim 28 milyon Uraya çıktı. Bu benim normal bir tn- valimin fiyatıdır. Fakat Sot- beby's, benden en değer verdı- ğim resimkrimden birini seçti. Bu resmime 40 muyon fiyat ver- miştim. Sotkeby's knmlnsanan yapbğı bu girişimj utualararası piyasaya giriş açısından destek- hvorum." Müzayedede alıcı bulduğu halde yapıtlan satılamayan sa- natcılardan biri olan Mıırat Mo- rova ise "Benim bu olayda bek- lediğim tek şey Sotheby's stan- dartlarının uygulanmasıydı" dedi. Sanatçııun söyledikleri şunlar: "Müzayede, tanıtun- dan, sanatçıyla kunüan dlyalo- ğa kadar beni bayal luruVliğma nğrattı. Taraf olan bir dergide, jiiride yer alan bir kişinin belli sanatçıian ön plana çıkaran ya- zısı, sadece belli adlann yer al- dığı ilanlann bastlması bana maksath geMi. Organizasyonda Sotheby's standarthuının uygu- landığına inannuyonım. Ancak benim resmim saulmamasına rağmen her şeyi yermek de doğ- rv değil. Müzayede Türk resmi- ne bir şey getirmiş midir sonı- suna şnndiden yanrt vennek çok zor." Galeri yoneticisi koleksiyoner Yahşi Baraz ise olaya istatistiki yönden bakarak şunları söy- ledi: "Katalogdald değerûü lw- lan resimlerin toplamı 17'dir. Beyan edilip de değerini bulma- yan eserlerin adeti ise 26'dır. Bu bir başansulık anlamı taşıyabi- lir. Çünkü fiyatlar gereksiz ye- re yüksek konuimuştur. Çünkü biz bu resimkri gaierikrde bu fiyattan satanHyonız. Aynca jü- ri yanlış belirlendiğinden yanlış resimler seçilmiştir. Bn arada Sotneby's firmasının Moskova müzayedesinde toplam 3.5 mil- yon dotariık, Hindistan'da yap- tığı müzayedede 900 bin dolar- lık, Türkiye'de ise yaklaşık 250 bin dolarhk satış olmnştur. Bn da Sotheby's açısından bir ba- şan sayılmayabilir. Diğer bir nokta, Moskova'da resimlerin büyük kısmının ABD ve Avnı- palı koleksiyonerlerce alındığı biliniyor. Bizde ise henuz ya- bancüann pek resim almadığı gÖrülmuştür. Her şeye rağ- men yabancı bir firmanın bn isi yapması Türk sanat ortamına canhlık getirmiştir. Kapadokya Dılara Vadîsi'ne özel koruma ANKARA (AA) — Dünya- nın en ilginç bolgelerinden Ka- padokya'nın, acil önlem alınma- sı gereken önemli yörelerinin özel çevre koruma alanlan kap- samına alınmaması tartışma ko- nusu oldu. Ürgüp, Göreme, Zelve Vadi- si, Avanos ve Derinkuyu yerine, sadece Ihlara Vadisi'nin özel çevre koruma alanı ilan edilmesi tepki yarattı. Başbakanhk Özel Çevre Koruma Kurumu Başka- rıı Mustafa Keten, AA'ya yaptı- ğı açıklarnada, seçimin bilinçli yapıldjğıru bildirerek, şunları söyledi: "Koruma itar«aıniM« al- madığımız bolgelerde, Turizm, Kültür, Bayındırük Iskân ba- kanukJan ve belediyenin ortak çalışması olacak. Bir protokol hazıriıkian var. Biz, bu nedenle onlann çauşmalanna müdaha- le etmek istemedik. ODTÜ Mi- mariık FaküHesi öğretim üyesi ve Kültür Bakanlığı Kayseri Böi- ge Koruma Kunılu Başkanı Doç. Dr. Raci Bademli ise sade- ce Ihlara Vadisi'nin korumaya alınmasını eleştirdi. Bademli, şunları söyledi: "Kapadokya SOD derece özel bir bölgedir. Doğal, tarihi ve sosyo-ekonomik özellikleri bir arada bulundurur. Kısa bir sü- re önce alınan kararla, bölgede bazı yerlerin korumaya alınıp, bazıiannın alınmaması, bence gizli bir af görunumu niteligi ta- şıyor. Alınan bu karara katılmı- yonım. Zaten, bir bölgeye sınır çekip, konıma alanı ilan etmek- le sorun çözülmiiyor." Kasparovizin kullandı • Haber Merkezi — Fransa'nın Lyon kentinde devam eden Düaya Satranç Şampiyonası'nda, dün gece oynanması gereken 21. oyun, Kasparov'un izin hakkını kullanması üzerine yanna ertelendi. Şimdiye kadar oynanan 20 oyun sonunda, Kasparov 11-9 önde bulunuyor. Kasparov'a unvanını koruması için bir galibiyet ya da iki beraberlik yetiyor. Eski şampiyon Karpov ise, ancak kalan dört oyunun üçünü kazanmak, birinde ise berabere kalmak suretiyle unvanı geri alabilecek. Arabada güneş enerjisi • ANKARA (ANKA) — Güneş enerjisi ile çalışan arabalan günlük yaşamda kullanma çalışmaJarı surüyor. Henüz arkalannda taşıdıkları büyük panolar nedeniyle trafik için uygun olmayan bu araçlarla, yaklaşık 2500 kilo metrelik bir mesafede yarış düzenlendiği bildirildi. Papolar Mecanics dergisinde yer alan haberde, güneş enerjisiyle çalışan arabalann en büyük sorunlannın, arkalannda taşımak zorunda kaldıklan panolar olduğu bildirildi. Söz konusu panolann rüzgânn etkisiyle bir yelken vazjfesi gördüğü kaydedilen haberde, bu nedenle aynca panolan yönlendirecek bir sistemin de arabaya monte edildiği belirtildi. Atatürk mtizesi • ANKARA (ANKA) — - Kurtuluş Savaşı'run kazanılmasında ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda önemli bir yeri olan Sıvas Kongresi'nin yapıldığı bina, "Kongre Atatürk ve Etnografya Müzesi" olarak açılacak. Kültür Bakanhğı'ndan yapılan açıklamaya göre 19 aralık çarşamba günü bakan Namık Kemal Zeybek tarafından açılacak olan müzede, kongre dönemine ait eşyalar ile etnografya eserleri sergilenecek. "VemerpasiT • ANKARA (ANKA) — Milli Eğitim Bakanlığı llköğretim Genel Müdürü Ekrem Yangm, öğrenci velilerinin ilkokul ve ortaokullarda haksız uygulamalarda bulunan öğretmen ve idarecileri şikâyet etmekten korktuklannı bildirdi. Yangın, ödevi ve öğrencileri zorla Ünite dergisi abonesi yapmayı yasaklayan MEB genelgelerine karşın, bazı öğretmenlerin buna uymadıklannı söyledi. llköğretim Genel Müdürü Yangın, haksız uygulamalarla ilgili kanıtlann tümünün kendilerine ulaşmadığını, "tanıklık" kurumunun bu gibi konularda işlemedigini de belirterek "Veliler, öğretmenleri şikâyet etmekten *ya benim çocuğuma bir şey yaparsa' diye çekiniyor. " dedi. Enfeksiyon hastalıkları • İZMİR (ANKA) — 3. Ulusal Enfeksiyon Hastalıklan Kongresi 22-26 Nisan 1991 tarihlerinde Antalya'da toplanacak. Turk Mikrobiyoloji Cemiyeti ile Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin ev sahipliğinde gerçekleştirilecek kongre kapsamında 5 sempozyum ile 12 konferans düzenlenecek. ( FoçaVla kazı stirecek ? • İZMtR (Cumhuriyet Ege Bürosu) — tzmir Bağınuız Milletvekili Kemal Anadol'un Foça'nuı tarihte 12 lyon kentinin en önemlilerinden olduğunu belirterek Kültür Bakanlığı'na yönelttiği sorulan, Bakan Namık Kemal Zeybek yanıtladı. Zeybek, bir süre önce özel çevre koruma alanı ilan edilen Foça'da yapılan kazılar sonucu ortaya çıkan buluntulann kentin tarihsel zenginliğini ortaya çıkardığını belirterek "Foça'da kaalann devam etmesi, ilginç arkeolojik verilerin bilim dünyasına kazandırılmasını sağlayacaktır" dedi. Bakan Zeybek, takas yönetmeliğüıden yararlanmak isteyenlerin başvurmaları durumunda 1991 yılı programına alınacaklannı belirtti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle