22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/16 DİZİ-RÖPORTAJ 18 ARALIK 1990 Ne bir dost ne bir sevgili vardı'Iki Gözüm Ayşe' Sabahattin Ali'nin özel mektupları\avima hazırlayan DOĞAN AKIN 31 ARALIK 1933 Istihdamı caiz değildir lki Gözüm Evladım Benim işler hep bildiğin gibi. Müdiran Encıimeni istihdamım (çalıştırılmam) icap ettiğine da- ir karar verdi, Vekil bu kararı: "Eski ahniyet ve nıhi haletini değiştirdigi sabil olmadıkça i«- tihdamı doğru ve caiz değildir" diye reddetti. Kendisini bir da- ha gördum. Bunu nasıl ispat edeceğimi sordum, "Yazı yazınız" dedi. Bu sefer yumu- şaktı. "SİZİD himaye ve siyaoete değer bir genç oldugunuzu bir- kaç defa ve birkaç yerden soy- lediler, fakal ben de elimde si- zin fikir ve zihniyetinizin salim olduğuna dair (temiz) bir vesi- ka olmadan, hiçbir sey yapa- mam, bunu başka bir vekil de yapamaz..." dedi. Öyle mazlum bir kukia, öyle şuursuz bir alet ki... Aleyhimde hiçbir fikir ve fi- kir niyeti yok, hatta ihtimal ben- den hoşlandı bile, fakat korku- yor, elinde bir vesika istiyor... Hasan AIi Ortatedrisat'ta. Ve- kiJ'e lehimde en çok söyleyen bu. Hatta mali vaziyetimi bile pek sarsıldığı zaman, biraz destekli- yordu. Tşimin bir yola gireceği- ne emniyet-i kâmilesi (tam gu- veni) var... Şimdilik bu kadar. Izrnir senin içın yeni bir yerdir, asabi değil, sakin ve hoşgörüş- lü, akıllıca mektuplar yaz. Etra- fında birçok nakle değer şeyler ve insanlar olsa gerek... Binlerce defa gözlerinden öperim iki gözüm Ayşe. Sabahattin Ali SABAHATTİN ALİ'IVİIV ÖLÜMÜ Aj anlık iddialarıYalçın Küçük'ün Sabahattin Ali'ye ilişkin tezleıi, yazann istihbarat örgütleriyle ilişkisi olduğundan, karısı Aliye Ali'ye kadar uzanıyor. Sabahattin Ali, hapisten çıktıktan sonra Milli Eğitim Bakanlıgı'nda bir işe girmeye çalışıyordu. Küçük, S. Ali'nin istihbarat örgütleriyle ilgisi olduğu yolun- daki ıddialarıyla ilgili olarak 26 Mayıs 1981'de, Sofya'da Bulgar yurttaşı Doç. Dr. İbrahim Tatar- İı'yla bir konuşmalarını, yanla- rında bulunan Prof. Dr. Tank Zafer Tunaya, Prof. Dr. Aydın Aybay ve Prof. Dr. Nazif Knyu- caklı'yı tanık göstererek aktarı- yor (A.g.e. cift 3 Sy. 141 ve Cilt 5 Sy. 479): "Türkiye edebiyatı uzmanı Buigar yuritaşı fbrahim Tatar- lı'ya çağnlıydık. Benim dışımda olanlann isimlerini, yazdıkları- rtıın kontrolunu yapmak isleyen- lerin işini kolaylaşbrraak için ve- ri>orum. Profesor Tank Zafer Tunaya, Profesor Aydın Aybay, Profesor Nazif Ku>ucaklı. Do- çent Tatariı bana, 'Yalçın Beyci- ğım, ne gereğı vardı S. Ali için bunları yazmaya" dedi. Ekledi: 'S. Ali Almdh casuslanna çevir- menlik yaptı ve bilgileri Zeki Başhmar'a verdi! Çok biiyiik bir iddia; nereden bildiğini sordum. 'Zeki Baştımar'a yazılı olarak sordum, yazılı cevap verdi' de- di. Bunların Moskova'da yaptıgı ve 900 sayfayı bulan doktora te- zinde yazılı oldugunu da ekledi." Prof. Dr. Tank Zafer Tunaya- ya sorduk, doğrulamadı. "Ala- kası yok, tamamıyla vanlış" de- di. Aydın Aybay ıse, "konuşma- nın içeriğini" bümediğını, ancak Kuçuk ile Tatarlı'nın Sabahattin Ali uzerine goruştuklerinı soy- ledi ve ekledi: "Birlikte yemek yiyorduk. Bi- rara Yalçın Kuçıik'ün 'bunu ya- zacağım İbrahim Be>, Tank ıle Aydın da şahittır' dedigini duy- dum. Dediğirn gibi konuşmanın içeriğini bilmiyorum, ancak ko- nu Sabahattin Ali'ydi. Bence o kadar bıiyutulecek bir mesele de degüV 1 Birkaç noktanın altını çiz- mekte yarar var. Tünaya ve Ay- bay'ın tanıklıkları Yalçın Ku- çuk'un belırctiğinin aksine, Ta- tarlı'nın söylediklen ile ilgili ke- sin bir bılgi vermiyor. Ancak bu, S. Ali ıle ılgılı en ciddi araştır- malardan birıni yapmış olan Yalçın Kuçuk'un >anhş aktarım yaptığı anlamına da gelmiyor. Soyledıklerinın doğruluğunun mutlak olçusunun Tunaya ve Aybay'ın tanıklıkları olması ge- rekmiyor... Fakat tbrahim Tatar- iı, Atilla Özkınralı ile Filiz Ali'- nin kitabında yaptığı değerlen- dirmede Sabahattin Ali'yi yere goğe sığdıramazken Küçük'e ilettiğı belırtilen bılgiyi eklemi- yor. Tatarlı'nın bu tutumunu Yalçın Kuçuk'un eleştirmemesi de dıkkat çekiyor... Kaldı ki Ze- ki Baştımar'ın Tatarlı'ya verdi- ği one surulen bilginin herhan- gi bir belgeye, orneğin Sabahat- tin Ali tarafından Alman casus- lanna çevırılmış bir metıne da- yandınlması, kamtlanruası gere- kıyor... Yalçın Kuçuk'un tezleri, Saba- hattin Ali'nin eşi Aliye Ali ile de ilgili bazı ıddıalar içeriyor. Kü- çük, Ayşe Sıtkı'nın S. Ali'nin ev- lenme teklifine verdiği yanıtın da yer aldığı ve 1979 yıhnda ya- yımlanan mektubuna dayana- rak, "Ayşe, Sabahattin'in git- gellerini görmuş, bunlan anla- yamayacak bir kadın bulmasını salık veriyor. Sabahattin'in eş olarak seçtiği Aliye'nin Ayşe'nin reçetesine uygun oldugunu sanıyorum" diyor. (Yarın: Ertözön'iin İddiaları) Ne bir dost ne bir sevgili, Dünyadan uzak bir deli... Beni sarar melankolı: Kafamın içersi ölür. (Sabahattin Ali-1932) 30 KASIM1933 'Seni kurtarmaya çalışıyoruz, ama artık uslu dur'Ayşe'ciğim, Hapishanede olmadığımı ve kafam kızarsa oraya kadar ge- lip senden bu ihmalkârlığın he- sabını sormak imkânlarına ma- lik bulunduğumu unutuyorsun gaJiba... Maarif VekâJeti bana herhalde bir iş verecek. Açlık- tan oldurecek değil ya... İşim şimdilik Mudiran Encumeni'n- de. Burazı tavzifimde (görevlen- dirilmemde) mahsur-u kanuni (yasal sakınca) olmadığına ka- rar verirse vekil de bunu kabul edecek gibi. Aman Ayşe, bir ve- kile çıkışım ve bir karşılanısım var ki anlatmaya değer: Musteşarvekili Rıdvan Nafiz Bey beni sever, ahvaümle alâka- dar oldu. Yalnız korkak ve re'- sen (kendiliğinden) bir şey yapa- bilmek iktidarından mahrum bir adam oiduğu için bana tnu- temadiyen Vekil Bey'i bizzat gö- rup izahat vermemi tavsiye edi- yordu. Nihayet randevu aldık, bir sabah Kalem-i Mahsus (ozel kalem) Müdurü Nihat Adil Bey'in delaletıyle huzura çıktık. Vekil Bey kalktı, elini uzattı, sonra bir yer gösterdi, ne iste- dığimi sordu. Yavaş bir sesle meramımı an- latmaya başladım, elini kulağı- na göturdu, "Biraz hızlı söyleyiniz" dedi. (Ha, bu esna- da odada Rıdvan Nafiz, Talim ve Terbiyeden Ihsan, Mesleki Tedrisat Muduru Ruştu Beyler- de var ıdiler.) Ben sesımı biraz daha yükselttim, yine işıtmedı, bağırarak konuşmaya mecbur oldum ve bu anda yegâne sıla- hım olan çenemin bu adama karşı tesirden mahrum bir alet oldugunu ıdrak ederek "Ey»ah" dedim. Neyse, mecbu- rı hizmetım olduğu için vekâle- tin beni çalıştırmaya mecbur ol- dugunu, mahsur-ı kanuni olma- dıkça herhangi bir idari esbabın (nedenlerin) devietin bualacağı- nı bana bağışlattıramayacağını falan soyledim. Vekil bir mud- det duşündü, vaziyeti muhake- rae etti. Reis-i Cumhur'a haka- retten mahkûm olmuş bir ada- ma vazife vermek mecburiyetin- de oldugunu galiba aklı almı- yordu. Gerçi re'sen emir verir ve kanuni haklanma rağmen beni dehleyebılirdi, fakat bu kadarı- na da herhalde namusu musaa- de etmiyordu. Neyse, en sonun- da ne dese beğenirsin? Kızgın bir eda ile başını uzıtıp- "Böy- le bir kabadayılıkta bulunan adam bu kabadayılıkta de>am etmeüydi. Ne diye şimdi gelip bize müracaat ediyorsun?" de- mez mi? Derhai ayağa kalktım, bermutad (alışıldığı gibi) bağı- rarak: "Vekil Beyefendi, de- dim, ben boyle bir kabadayılık- ta bulunmadıgım iddiasında ol- dugum için buraya geldim ve müracaat ettim. Hem bu kaba' dayüıgı yapmış olsam bile bun- da devamımın vekâlet maka- mınca matlup olmasının (isten- mesinin) esbabını (nedenlerini) anlayamıyonım. Acaba arzu edilen sey, benim bu yolda bir ikinci şiir yazmam mıdır? Yanıl- mış olanlann doğru yola don- melerini mumaneat (engelleme), ve bunların tsfihfaf (kuçumse- me) \e istiğrab (garip karşdama) edilecekleri aklıma gelmemiş- fi..." Şak, şak, şak... Sözlerim aşağı yukarı böyle idı ve "Bir ikinci şiir yazmamı mı tavsiye ediyorsunuz" cumlesi "Vekil Bey'i pek hoplattı. Işleri- mi Müsteşar Bey'le halletmemi, Mudurler Encumeni tarafından verılecek olan karan kabul ede- ceğini söyledi. Elini uzattı, tuyduk... Dün Rüştu Bey'i gördüm, "Hadi bakalım, seni kurtarma- ya çalışıyoruz, ama artık uslu otur" falan dedi. Yani havalar iyi.Sen ne âlemdesin. Hasan Ali Ortatedrisat Müdürü oldu. Le- himde bir adam daha... Nereye tayin olundun, hâlâ haberin yok mu?... Ben hiç Ortatedrisat'a gıtmiyorum. Belki bundan son- ra giderim. Allah aşkına daha fazlabekletme... Sabahattin Ali •!>'-. Mehmet Ali Aybar: O,inanmış bir sosyalisttiMehmet Ali Aybar, Sabahat- tin Ali cinayetine ilişkin soru- larımızı şöyle yanıtladı: — Sabahattin Ali'nin öldiı- rulmesiyle ilgili olarak bugüne kadar çeşitli iddialar ortaya atıldı. Bunlardan birisi de S-Ali'nin yurtdışına kaçraak için Milli Emniyet'le işbiıiiği vaptığı ve sınırda öldünildıiğfi yolunda. Yalçın Kuçuk, S.A1İ- nin yurtdışına kaçmasına izin verilmesinin karşılığında, dışa- nya adam kaçıran şebekeyi ya- kalatma sözünü verdigini öne sürüyor. Sizin bu konudaki gö- rüşıiniiz nedir? AYBAR — Benim genei ola- rak kanaatim Sabahattin Ali'- nin tuzağa dusunılerek oldürül- duğüdur. Olay netice itibany- la budur. Sabahattin, yurtdışı- na çıkmak istemıştir, arava son- radan Milli Emniyet ajanı oldu- ğu anlasılan biri girmiştir ve Sa- bahattin Ali'yi öldurmüştur. Binaenaleyh o günün politik koşullarını da duşunecek olur- sak, bu Milli Emniyet'çe işlen- miş, yahut da daha genel söy- leyelim polis kanallanyla hazır- lanmış bir tuzak ve netıcesinde Sabahattin Ali ortadan kaldınl- mıştır. Meselenin genel çızgisi bana göre budur. Nedenine ge- lince, Sabahattin, o tarıhlerde yayın yoluyla iktidardaki huku- metlere karşı cephe aknış kişi- lerden biridir. Işte müteaddiı dergiler çıkanlmış... — Bu arada sizin çıkardığı- nız "Zincirli Hurriyet'teki ya- zısıyla da son kovuşturmasına uğramıştı sanırım... AYBAR — Evet. İşın garip tarafı, o yazıdan dolayı Saba- hattin'in olumunden sonra mahkûm oldum. O ve kendi- min de yazdığı bir yazıdan do- layı ikisinden bırden mahkûm oldum ve o mahkûmiyeti çek- tim. Paşakapısı Cezaevı'nde yattık, afia da çıktık. Şunu söy- leyeyim, o son yazının bendeki imajı oldukça ilginç. Zincirli Hürriyet'in Istanbul'da çıkan ilk ve son sayısıydı. Matbaada provalara falan bakıyordum. Tabıi Sabahattin'in yazısını okumak hiç aklımdan geçme- di. Obur yazıları okuyordum, tek kişi çıkarıyordum gazeteyi ve gelen butun yazıları okuyor- dum. Sabahattin Ali'nin yazı- sını ne diye okuyayım, şu kadar yazı okurken bır de Sabahat- tin'in yazısını mı okuyayım? Hiç okumadım. Ç' 1 tıktan son- ra yazısına gfr aiıyorum. Yahu dehşet şeyler. Baskı yapılmış. Olacak şey değil. Açıkça haka- ref etme falan filan. Yani Ceza Yasası'nın hangi maddesine is- Sabahattin'in çok ahbabı olmuştur. Ve her yere girip çıkardı. Bu itibarla ölümünden sonra hakkmda asılsız dedikodular Çikarılmasının izahatmı, onun karakterini, yapısını tanımamış olmakta • aramak gerektiğini düşünüyorum. Ben Sabahattin Ali'nin ajan olduğuna kesinlikle inanmam. Yalçın Küçük herhalde Sabahattin'i hiç tanımadı. bâgâk tekttke bu-ginki Mehmet Ali Aybar, Sabahattin Ali'nin inançlarının tartışma konusu olamayacağını, yaptığı işler, yazdığı kitaplarla kendini kanıtlamış bir sosyalist oldugunu belirtiyor. (Fotoğraf: Erdogan Köseoğlu) Mehmet \\i Ajbar'ın çıkarttığı 'Zincirli Hürriyet'in S Şubat 1948 tarihli ilk sayısı. Dergide. Sabahattin Ali'nin bir bölümü ıstampayla karalanan Asıl biiyük tehlike bugiınkü ehliyetsiz iktidarın devamıdır' başlıklı yazısı bulunuyor. terseniz sokabilirsiniz. Ne yapa- yım ben bunu, gazeteler basıl- mış. Bunlan iptal ettik, yeni baştan basalım, olacak iş değil. Aklıma geldi, dedim kı şuradan bir ıstampa yaptırayım ve hep- sinin o en belalı kısmını yok edelim. Ikı uç çocukla beraber matbaada başladık takır takır takır iptal ettik. Ondan sonra matbaadan donup de Sabahat- tin'le Beyoğlu'nda buluşacağız. Sıret'le beraber beni beklıyor- lar, sinemaya gideceğız. Ben bir nusha aldım geldim. Sabahat- tin her zamankı gibi neşeli, şa- kacı falan. Yahu yjn ne yapmış- sın? "Ne o hayrola" dedi. Ya- hu bu yazılır mı? Yani bu, bızı alsınlar, gotursunler hapse at- sınlar anlamına geliyor. "Yok canım mubalağa ediyorsun" fa- lan dedi. Neyse dedim, ben ora- ya yani en belalı paragrafma ıs- tampavla şes \apum, ı^te orne- ği de bu, kara. Uç dort çocuk- la beraber şu saate kadar şu ka- dar bin nushayı muhurledik. Ve ondan çok kısa bır sure sonra Sabahattin çıktı, hakıkaten da- va açıldı. Ve gerçekten tahmın ettiğim gibi o paragraf olmadığı halde hukumetın manevi şahsi- yetine hakaretten dolayı bir yıl ağır ceza>a mahkûm olduk. — Sabahattin Ali'nin ölu- münden sonra değil mi efen- dim? AYBAR — Olumunden son- ra. Once dava açıldı, bıliyorduk tabiı dava açılacağını. Istan- bul'da 2. Ağır Ceza'da birtakım savunmalar yaptıksa da boşu- na gayretti. Bile bile ladestı. Ağır ceza reisı olmaya gerek yok, şöyle goz atınca, tamam dedim bu iş bıtti Ve ondan -kı- sa bir sure sonra da Sabahattin yurtdışına çıktı. Binaenaleyh son politik arkadaşlığımız boy- le bir olayla noktalandı. — Yalçın Küçük. Aydın Cze- rine Tezler'in 3. ciMinde S.AIi- nin istihbarat örgütleriyle iliş- kili olduğu yonundeki tezine Bulgaristan Yurttaşı Doç. Dr. İbrahim Tatariı ile aralarında geçen bir konuşmayı da ekliyor. Tatariı, Zeki Baştımar'ın ken- disine S.AIi'nin Alman casusla- nna çevirmenlik yaptığını yaz- dığını öne suruyor. Bu konuda sizin bir duyumunuz var mı? AVBAR — Sabahattin'ın çok ahbabı olmuştur. Ve her ye- re girip çıkardı. Bu itibarla ken- disı hakkmda olumunden son- ra boyle haberler çikarılmasının izahatını, Sabahattin'in karak- terini, yapısını tanımamış ol- makta aramak gerektiğini du- şunuvorum. Çunku Sabahattin Ali inanmış bır sosvalıstti Be- nim kanaatim o. Sabahattin Alı'\ı ben, akrabam da olduğu ıçın çok eskiden, çok uzun za- mandan ben tanırdım ve ölme- den evvel de işte Ankara'dan geldi, ben İstanbul'da Kuzgun- cuk'ta oturuyordum, bizde kal- dı gunlerce. Ve olum yolculuğu- na da oradan gittı. Bir kamyon satın aldı, kamufle etmek için falan. Şımdi Sabahattin Ali'nin bo> le geniş çevrelerle ilişkisi ol- masını zannediyorum ki ters yorumluvorlar. Gerçekten de o yıllar, zor yıllardı solcular için. Işte 4O'lı, 45'li yıilar. Ve Saba- hattin'in ben, bır ajan olduğu- na kesinlikle inanmam. Tam tersine Sabahattin inanmış bir sosyalistti. Yazdığı hikâyeler sosyalist bir yazarın yazacağı, tabii o yıllardakı imkân olçule- rınde, daha başka turlu yazılır belkı, ama bunların yayımlan- ması uzerine derhai takibat başlar fılan falan Onlan da na- zan itibara alarak, bütün yaz- dığı kitaplarda Sabahattin'in sosyalist duşüncede bir yazar olduğu gorüluyor. Şimdi iddia, zannediyorum, efendım oyle görunüp de ajan- hk etmek. Ben Sabahattin'in bu karakterde, bu yapıda bir insan olduğuna inanmıyorum. Yalçın Küçük herhalde Sabahattin'i hiç tanımadı. — O yıllarda Bulgaristana çıkmanın Milli Emniyet'le an- laşmak dışında başka vollan da var kuşkusuz. Bu tez çerçeve- sinde Sabahattin Ali'nin Milli Emniyet'le anlaşma gerekçesi ne olabilir? AYBAR — Niye MUli Emni- yet'le anlaşsın? Korkudan mı? Niye korksun? Yani tum solcu- lar o zaman korku içinde ola- bilirdı, ama aynı ölçude. Bina- enaleyh butün solun, bu tez doğru olsa hakıki butun solun hicret etmesi lazım o tarihler- de. Değil mi, oyle olsa "Aman can korkusu, Allah belalannı versin, ben buradan yakamı sıyırayım" diye herkesin çekıp gıtmesi iaznn. Hayır, boyle bir şey olmamış. Sabahattin Ali 1 nin bütün yazılarını aldığınız zaman, inanmış bir sosyalist oi- duğu muhakkak. — Sabahattin Ali'yi, Ali Er- tekinin öldurmediği, Milli Em- niyet'in Ertekin'le yaptığı pa- zarlık sonucu cinayeti ona yuk- lediği şeklindeki gornşieri nasıl degerlendiriyorsunuz? AVBAR — Ali Ertekin mi öldurdu. voksa Ertekin ajandı ve Sabahattin'i oldureceği yere kadar göturmekle gorevli bir insandı da Milli Emniyet'in öl- durme kıtaları mı icabına bak- tı, bılemeşiz tabiı. O cinayeti iş- le>'enler bılır, o emn verenler bı- lır, bır de aracılık eden Ertekin bilir. Bu üstlendiğine göre biz onu biliyomz. Böyle de olunca bir menfaat karşılığında yap- tnıştır, çunku bir husumeti fa- lan yok Sabahattin'e herhalde. Işte onun için de vazifelendiril- diği görülüyor. Bir şey değiştir- mez. O tezde diyor ki bunu Milli Emniyet yaptırdı. Ama o ajanı değildi, peki ha ajanı Ha- san vurmuş, ha Milli Emniyet- ten falan bey vurmuş. Hiç fark etmez bence. Talihsiz bence ar- kadaşımız. Hakikaten bence Türk solunun değerli simalann- dan biriydı. Edebiyatçı olarak da belirlı bir yeri vardı ve ben Sabahattin Ali'nin inanmış bir sosyalist olduğuna kaniyim. Başkaları başka şey düşünebi- lır, ama ben duşünmem. (Varın: C VHİT ARF: "t zerinde iuşist bir reaksi>on vardı'')
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle