03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 ARALIK 1990 CUMHURÎYET/17 HAVA DURUMU TÜRKIYE'DE BUGÜN llevlet Meteoroloıı Işlen Genel Müdûr- üjü'ncen alınan bılgıyç gore butün böl geier parçalı buluttj Marmara, Ege. Ba- tı Karatienız Iç Anadotu nun kuzeyöatıs. k- :.- Doflu Karadenız ıte Doît Anadolu'nun KU- % f] ZBJ«O§USU yajışiı geçecek Ya$ışlar ge- nelde yajmur Bat Karadenız ıle Doğu Anaûoiu nun kuzeyOojusunun yükseKle- rmde karla kansık yajmur ve kar şeklin- de olacak H«ASKAKUĞI Yurtlunku- zey kesmlennde bıraz azalacak RÛZ- GAR Güney ve bat yönlerden hafif ara sıra orta kuvvette esecek Oenızlenmız- de rtcgâf; Karadenız. Mantıara ve Kuzey Ege'de gündojusu ve poyraz, Gûney Ege ve Akdenc'de kıWe ve loöostan 3-5 Ka- radenız de 6-7 kuvveOnde saatte 10-21. Karadenız'de 27-33 demz mılı hızia ese- cefc Dalga yûksekjı0ı 05-15. Karaderaz : Ankara Ar.tafcya Anatya Artvın Aydın Balıkesr Eleok Bngöl Bıtns Botu Bursa Çanaktale Çofum Denalı de 2-3 metre. görüş uzaklığı 10 km yajış anında 3 ıla 5 km rJolaym- da olacak Van Gfllü'nde hava Parçalı bulutlu geçecek. rûzgir kuzey ve batı yönlerden hafif ara sıra orta kuvvette esecek Gö) kücük dalga- lı olup görüş uzaklığı 10 km dolayında buhınacak 6° 1° 7°A° Tuncelı 9° 3°Uşak 9° 2»Van *° 2°Ytagsıt 9° 5=Zonguldak B 14» 5° B 17° 9° Y 14° 4° B 7° 2° Y O° 3° Y 12° 8° Y 13° 8° B 11° 6° Y 12° 7° Y 10° P Y 12° 8° B 10° 3° Y 12° 0° B 8° 0° B 7° 0° Y 11» 6° ı bututa "•vagmurtu A-açsk B-buluikı G-ouneşk K-tanı S-ssi Y-yıjn»rtı fosio" (LSP^^ l~t ^IŞÇ9» Lemngrad ^Kopenhag n . - - -,- J , M®*' i Moskova .^•Berıın C^~ • Parıs Katııre • DÜNYA'DA BUGÜN Aınstfirdâm Aınnıan tona Ba'dat Barcetooa Basel Be-çrad Bertn Bonn BrOteei Budapeşte Cenevr» Cezayır ûdde Ouba Frartrfurt Gıme Heankı Kalnre Kopenhag Köln leikosa B 4° B 18° Y 16° A 20° Y 13° B 18° A 26° A 26° B 6° B 21° B 2° A 21° B 4° B 4° B 22° K 2° Y 7° Y 12° Y 7° Y 10° B 0° B 2° Y 12° B 6° B 4° K 1° A 27° Y 12° K 2° A 18° A 26° Y 19° K 2° Y 6° K 2° VVastvngton Y 8° Lemngrad Londra Madnd Mfanc Montrea! Mostova Mür* Ne* Ywk Osto Pans Prag Rıyad Roma Sofya Sam TelAvrv Tutvus Varsova Venedık V-yana Ziırth K 1° BULMACA SOLDAN SAGA: 1/ Çift katlı büyük dalyan ağı. 2/ Vü- cutta biriken azotlu madde... Evrende ya da düşüncede yer alan. 3/ Kireç, zey- tinyağı, pamuk ve yumurta akının ka- nştırılmasıyla elde edilerek kınk ve çat- lak çanak çömlekle- ri ya da künkleri bir- leştirmekte kullaıu- lan macun... Üstü kapalı olarak anlat- ma. 4/ Güney Ame- 9 rika'da bir Olke. 5/ Hollanda'mn pla- ka işareü... Büyük atardamaı. 6/ Bir gezegen.. Müstahkem yer. 7/ Türki- ye'nin plaka işareti... Bir dns iri at. 8/ Hararet... Bir rengin koyuluk ya da açıklık derecesi. 9/ Antalya yakın- larında ünlü bir antik kent. YUKARIDAN AŞAGlYA: 1/ Izgarada pişirilen kemiksiz et. 2/ Pulculukta hatalı basümış pullar için tullarulan sözcük... Uzerine yapı ya- pılmak için aynlmış yer.3/ Aşdması çok güç doğal engel... Sa- hip. 4/ Topraktan yapılmış, kulpsuz, küçük çömlek. 5/ Fatih Sultan Mehmet'in şürlerinde kullandığı mahlas... Türlü neden- lerle başanlı olamayan kimse. 6/ Nazi partisinin hücum kıtası- nı simgeleyen harfler... Dört tekerlekli bir binek arabası. 7/ 'Üçlü' anlamında kullanılan müzik terimi... Güney Amerika- dakidağsırası. 8/ Kestanerengi. 9/ Uzakhk anlatmakta kulla- nılan söz... Medvumlann mhlarla temasta bulunduklan zaman içine girdikleri değişik bilinç haü. 60 YIL ÖNCE CumhuhYet Gazi'nin tetkikleri 18 ARALIK 1930 Büyük Münci, saat 15 i çeyrek geçe, refakatlerinde Dahiliye Vekili Şükrü Kaya, Kâtibi umumileri Tevfık, Seryaverleri Rüsuhi, Kılıç Ali, Kütahya meb'usu Recep ve yaver Celâl Beyler bulunduklan halde, otomobille Saraydan müfareket etmişler ve Gümuşsuyu - Taksim - Harbiye - Şişli - Hürriyeti ebediye tepesi tarikile Karaağaç Mezbahasını ziyaret eylemişlerdir. Mezbahadaki tesisatı ve mevcut binaları gezerek müessesenin faaliyeti hakkında izahat alan Gazi Hazretlerine, Mezbaha müdürü yevmi zephiyat miktan ile Alman sıhhi KAYMAK KOPOCü ILE ISTtHZAR OLUNAN TOMLOH PULRASJNI RiÇiN KULLANIYORUM? Tokalo pudrıa )ip«>ık kalır tedabir etrafmda malûmat vermiştir. Reisicumhur Hazretleri Mezbahadan sonra Şark deri fabrikasmı ziyaret etmişler ve fabrikanın her tarafuıı gezerek izahat ahnışlar ve imalatı tetkik buyurmuşlardır. Büyük Halâskâr, saat 16 da fabrikadan müfarekat buyurmuşlar ve Sütlüce caddesinden meşatlık yoüle Darülâcezeyi teşrif eylemişlerdir. Darülâceze Müdürü Cemil Bey ve müesse memurini tarafmdan kapıda istikbal olunan Gazi Hazretleri, Darülâceze salonunda bir müddet istirahatten sonra bütün pavyonlan, çocuk bakım yuvasım, ihtiyar kadınlar dairesini ve hair imalâthanesini gezmişlerdir. Bu esnada aceze ile görüşmüşler, hallerini sormuşlar ve memnun olduklan ve kendilerine iyi bakıldığı cevabım ahnışlardır. Nihayet anlaştılar! Futbol heyeti ile stadyom idaresi arasında çıkan ve mUsabakalann Kadıköy sahasına naklini icap ettiren ihtilaf, nihayet halledilmiş, stadyomla eski şerait mucibince muvakkat bir konturat yapılarak lik maçlanmn statyomda yapıhnası kararlaştınmıştır. Cuma günü müsabakalara başlanacaktır. 30 YIL ÖNCE Cumhuriyet Diyanet îşleri Kanımu^ 18 ARALIK 1960 Devlet Bakanı Hayri Mumcuoğlu bu sabah Başbakanlıkta yaptığı bir | basın toplantısında Bakanhğına bağlı Danıştay, Diyanet îşleri ve Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü hakkında izahat vermiştir. Bakan bu izahatı sırasında, imarn hatip okullanmn ıslâh edileceğini, tslâm Enstitüsünün yerine kaim n^yn olmak üzere Istanbul Üniversitesine bağlı bir Ilâhiyat Fakültesinin kurulacağını, bundan böylelikle vatandaşların dini inançlannın pohtik sebeplerle sömürülmesine mâni olunacağım beyan eylemiştir. Bakan, daha sonra dini tedrisat konusunun esaslı bir şekilde ele ahndığını, 10 yühk bir plân hazırlandığmı, Kur'an-ı Kerim'in anlaşüır bir dille tercüme edümek üzere bulunduğunu, 8 ay içinde de bitirileceğini, Kur'an kurslannın iki safhada yapılacağım, hatiplerin cuma günleri vaızlan sırasında aktüel meselelere temas etmeleri için bir hutbeler dergisinin yaymlandığını, batıl itikat ve hurafelerle mücadele için kampanya açılacağım, cami ve mescitlerimizin turistik bakımdan da ihya edilmesi • cihetine gidildiğini bildirmiştir. Bakan, sorulan bazı sorulan da cevaplamış ve Diyanet tşlerinin muhtar hale getirilmesinin düşünüldüğünü, . fakat Fınansman işinin güç olacağmı, Diyanet îşleri Teşkilât Kanununda Alevüerin temsiline de yer verileceğini, aynca yeni teşkil edilecek Yüksek Müşavere Heyetinde çeşitli mezheplerin de temsil edileceğini bildirmiştir. GEÇEN YIL BUGUN CumhuriYe( Yılmaz yine başkan 18 ARALIK 1989 Türk-tş'te yönetim seçimlerini Şevket Yümaz'm başkanlığındaki sağ kadro kazandı. Seçimleri alan sağ kanatta, en düşük oyu Genel Başkan Şevket Yılmaz aldı. Türk-tş Genel Kurulu'nda dün Şevket Yılmaz'm başkanlığındaki sağ ve Orhan Balaban'ın başkanhğındaki sol kanat listeler arasında yapılan seçimleri sağ kadro tulum kazandı. TÂKTISMA 4 Planla-ma'ya Halk Katdıyor Sarıyer'in zümrütsırtlarıyla çam koruları, birbirleriyle "uyum içinde" oluvermiş, piramitin doruğundaki kentteşlerce villa tarlasına çevrilip, tarım alanında çağ atlanıyor! "Dünya Şehircflik Günü" yurdumuzda da coşkuyla kutlanıyor. Bofûiçi'nde çok az kalmış doğa parçalanndan biri olan, "amt»^aç"lann göğe ser çektigi Belgrat Or- manı'ndaki BUezikçi Çiftligi'ni 20.000 ki- şiyi sığdıracak sayıda yapıyla doldurarak "panı"ya dönüştürmeyi "planJayan" bir holdingimiz, bu kutlama dolayısıyla yapı- lan kolokyumun -yani bilimsel konuşmalann- ögrenci ödülleri ve koktey- lini "fînanse" ediyor. Biraz geriye bakaiım: On yıldır kentini özlemiş bir öykücümuz, "planı kafasında taşryan" eski bir Belediye Başkanı (B.D.) için: "Onun yaptıklanna dinsel bir raantık- la bakılabilir ancak" derken bir sinema ya- zanmız, aynı başkanla ilişkili olarak "Ba- zılannın Dalan kompleksi taşıdıgım" yazı- yor! Beşiktaş Meydanı Tasan Yanşma- sı'nda birincilik alan tasanda, Boğaz sula- nna 10 metre uzaklıkta, çok katlı çarşı bi- nası ile beş yıldızlı otel yer ahyor! tktidar partisi üyesi vatandaşlar, yerel seçimlerde basına verdikleri "Eü kolu kalın urganlar- la bağlannuş belediye başkanlan" ilanlan- na sadık kalma tasasıyla, kentte dilediği ar- sayı 73 katlı "turizm merkezi" yapma ça- balannı sürdürerek bu konudaki yetkilerin gtln aşın pingpong topu gibi yerel yönetım- lerle kendileri arasında gidip gelmesini sağlıyor! Ornegi az kalmış "tstanbalsever" bir avukatımız, kentin Çamlıca Tepesi, Fener- babce Bnrnn gibi benzeri olmayan, belir- leyici noktalannı geçmiş yüzyıllann deko- runa kavuşturmak kaygısıyla, buralarda günümüz şehircilik ve mimarlarının yanna kalıt bırakacağı çağdaş yonımlan için ta- san yapma haklannın ortadan kalkmasına -sanınm istemeyerek- yol açıyor! Kunılduğu günden bu yana "diizeııleyi- d planı" olmamış ve olmayacak bir kentte dizi dizi köprüler* çevre ve transit yollan yapılıyor! Taksim, Beşiktaş, Şişli, Maslak çizgisinde 19 gökdelende 2.000.000 m2 ya- pı hakkı, birkaç kentteşe annağan edilip - gökten yağan- tatlı ve haksız paraya dönüş- türiiyor! Bildiğimiz Buyükdere Caddesi, 'gökdelenler sokagı"na tahvil!.. Hiç açü- mayacakmış gibi gözüken planlama büro- su, kuşku yok yeryüzünde bir Belediye Baş- kanı (BD) tarafmdan "kapatdmış" ilk planlama bürosu olmak nammı da taşıyor! Yerel belediyelerce yapılan "ıslah planlan" gecekondu alanlanna 4-5 kat ve- rerek gecekondu-apartman bölgeleri yara- tıp sonmu keraikleşiriyor! Kent, içinde bu- lunduğumuz ay, son damla suyunu tüket- tikten sonra artık kent diye adjandmlamı- yacak iken yetkili "profesörierimiz, vurgu- lamaya ondan "20 milyonluk metropol" diye söz ediyor ve hükümet üyesi vatandaş- lar, bu dunımu hızlandırdıcı "pasif aktiviteler" üretmeyi sürdürüyor! Kentin tarihsel eğitim-kültür yuvalan Taşkışla, Maçka Kışlası gibi değerlerin ka- pışılmaya kalkılmasmda devletlilerce, "ha- şin teşrik" görmüş, paracı holding ve pa- racı borsamızın iştahlan gıdıklanıyor! Can- kurtaran'da Kanuni'nin Kaptanı Derya'sı Barbaros Hayrettin Paşa'nın leventlerine ait evler, tarih boyuna ayakta kahnayı ba- şanp ta tam sözünü ettiğimiz dönemde -eski Belediye Başkam'mn (BD) döneminde- ay- m "son"a uğrayan Haliç kıyısındaki Ve- nedik elçiliği, Baba Cafer Zindanı'yla, Azapkapı Arastası'na özenmiş olacak meş'- un bir gece sonunda arsaya dönüşüveriyor! Sanyer'in zümrüt sırtlarıyla çam korula- n, birbirleriyle "uynm içinde" oluvermiş, piramitin doruğundaki kentteşlerce villa tarlasına çevrilip, tarım alanında çağ atla- ruyor! Kentin ormanlan, konılan, yeşil alanları, parkları, mesire yerleri, tepeleri, vadiler, kıyılan, kumsallan, tarih köşele- ri, nesi var nesi yoksa taş, çimento, tuğla ve betona tahville, arabesk kasetler eşliğin- de "toplu intihar" gerçekleştirüiyor! Ömer- li baraj havzasında Sultançiftliği adlı - Istanbul külturüne nazire- ortaçağ biçemin- de yaşama "bilinci" göstermiş vatandaşla- nn yarattıklan bir uydukent, "yeşilleni- yor"(!) Eski buluşumuz "kokulu Haliç"m yanında; Florya, Ataköy ömeği yenilikler, kentteşlerimiz için değişiklik oluşturuken, Avnıpa sokaklannda parfüm ve puro ko- kulanndan bıkmış gezginler için de çekici oluyor! Iktidara sahip vatandaşlar bugüne dek sürdürdükleri kenti tahrip edici tutum- Ianm, Meclis'teki imar yasa tasansıyla son kertesine getirip^ bugün, seçilmış yerel yö- netimlerde olan îmar planı yapma yetkisi- ni atanmışlara -bakanlığa-, ruhsat verme yetkisini de sonuçta vaülere veriyor; onla- ra karşı duracak seçilmişlere ise "ceza"lar tasarlıyor! Böylece bu kentte yüzyıllar bo- yu uç kıtaya hükmetmiş, "divanı Hümaynn'soz" hiç bir karar almayan, "de- mokrat snltanlar, padişahlar, hakanlar" mezarlarında ters dönüyorlar! "Planla-ma" ya halk katıhyor... MUSTAFA tZMERK Y.Mimar/Istanbul Öltim eezaa: Dkel eeza! Devletin toplumsal görevi, topluma karşı suç işleyeni ortadan kaldırarak sağlanmamalı. Devlet, toplum adına kan güdücü duruma düşmernelidirrSuçIu cezasını yok olarak değil, var olarak çekmelidir. 12 Eylül 1980 sonrası 6553 kişinin idamı istenmiş, bunun 50 kişisi idam edilerek öl- durülmüştür. 287 idamlığın dosyası ise TBMM'nin gündeminde, on yıldan beri, beklemekteydi. Ne var ki 1990'ın sonuna yaklaşırken, terör olaylan artmış, faili meç- hul cinayetler işlenmeye başlanmıştu-. Hü- kümet bir ipucu bulamadığı gibi, cinayet- lerin de Onünü alamamıştır. Cüıayetin suçlusu bulunacağı yerde, çı- kışı çıkmaz köşelerde aramaya koyulmuş- lardır. Teröristi korkutmak, terörü durdur- mak için, 287 idamlığı gündeme getinniş- ler, "... siz dışanda adam öldüriirseniz, ben de elimdeki arkadaşlannızı asanm..." ima- jını vermeye cahşmıştır. Bu imaj, Türkiye Cumhuriyeti'nin Bakanı Mehmet Keçecüer tarafından şöyle dile getirilmiş: "Terörist- lerin sahip olduklan çetelere ait idam ce- zalannın tasdiki meselesi hükümetimizce kararlaştınlmış ve en yakın zamanda TBMM'ye götürülecektir." Hiç uygarca olmayan bu sözleri, Keçe- ciler kendi istencine dayanarak söyleme- miş... Cumhurbaşkanlan göz kırpmış, o da söylemişüı. Hemen ardmdan, lçişleri Ba- kanı Abdülkadir Aksu, "tdamlar caydıncıdır" diyerek, Keçeciler'e ve ölüm cezasına arka çıkmıştır. Batı'nın tepkisiyle şimdilik bu tutum buzdolabuıa ahnmışsa da biz uyanmızı yapmayı bir insanhk görevi sayıyoruz: 12 Eylül öncesi kargasasında canımızı kurtanp, öldürulmeden, bugünümüzü ya- şıyorsak bir rastlantıdır. Serseri bir kurşu- na hedef olmamamız büyük bir şanstır. Kahveler taramyor, otobüslere bombalar atüıyor, her gün sekiz - on kişi öldürülü- yor... öldürulmeden yaşamanın mucize ol- duğu bir dönem. Hiçbir olaya kanşmayan sade vatandaş öldürüldüğü gibi, kendini korumak için silahlanan insanlar da olmuş- tur. O günler devletin kaybolduğu, anarşi ve terörun egemen olduğu gunlerdi. Bakan Keçeciler'in ve emekli Turan Altuntaş'm söyleyeceği söz, edeceği dua varsa, "O ka- ra günler gitsin, bir daha gelmesin" olma- hdır. Terörün dua ile durmayacağmı herkes bi- lir. Ya, ne yapahm? Suçluyu asarak, el âle- me ibret olsun mu diyelim? 12 Eylül 1980'den sonra 50 kişiyi astık, kim ibret al- dı? Kim caydı? Terör yine hortladı. Gün- düz gözü, kent merkezlerinde insanlar yi- ne öldürülüyor. Suçluyu bulup, cezasını çektirmeden başka çıkar yol yoktur. Devletin görevi, yaşama hakkını güven- Şevket Gedikoğlu'na Köyde doğan Şevket Gedikoğlu, bir köy âşığıdır. Köy Enstitülerinin rnimarlanndandır. Pazarören Köy Enstitüsü'ndeki hizmeti ne denli güç olmuşsa, o denli de başanlı olmuştur. Kocamüdür, taş taşırdı sırtmda / Alaba- har yaz aylan kışmda / Ak tebeşir kara tah- ta başında / Beri gel ha, Pazarören beri gel!.. Köy Enstitülerinin temel taşlanndan bi- ri daha, aramızdan sessiz sedasız aynldı. Babamız Şevket, değerli müdürümüzden söz etmek istiyorum. Gedikoğlu, Bulgaristan'ın Eğridere ilçe- si Solaklar Köyü'nde doğmuş. Rüştiye'yi bitirdikten sonra iki yd köy öğretmenligi yapmış. 1928'de Türkiye'ye gelen bu büyük insan, Diyarbakır ve sonra Konya öğret- men Okulu'ndan 1934'te mezun olmuş. Ga- zi Eğitim Enstitüsü'ne girerek 1936'da or- taöğretim ordusuna katüdı. Köy Enstitüsü Müdürlüğü, Milli Eğitim Müdürlüğü, özel Okullar Şube Müdürlü- ğü, Halk Eğitim Genel Müdürlüğü, Akşam Kız Sanat Okulu öğretmenligi yaptı. Köyde doğan Şevket Gedikoğlu, bir köy âşığıdır. Köy enstitülerinin mimarlanndan- dır. Pazarören Köy Enstitüsü'ndeki hizmeti ne denli güç olmuşsa, o denli de başanlı ol- muştur. Iç Toros... Dağlann eteklerinde yolsuz, susuz mağaramsı köyler. Sıvas, Kayseri, Yozgat, Niğde köylerinden; atlı, eşekli, kağmb, yaya, cılga yollardan geldik Paza- rören Köy Enstitüsü'ne!.. Yollara döküldü, Ayşeler, Fatmalar, Meyrolar / Omuzlannda gıl heybe ayakla- nnda gılh çank / Horana kalktık kocamü- dürle halka halka / Pazarören'de, Yıldıze- li'nde, Beşikdüzü'nde, Düziçi'nde!.. Kayseıi'ye 81 kilometre uzakta bulunan, Pazarören yöresinin Avşarlannı, bir yapı- tında şöyle anlatır: — Avşarlar yaylaya çıkmazsa bunalu-. Genç kızlar, genç gelinler yaylalann çiçek- lerini takınmazlarsa üzülürler. ceye almaktır. Yaşayan insan suçlu da ol- sa, bu hakkı ölüm cezasıyla devletin orta- dan kaldırması, suçlunun yaşamına son ver- mesi, devletin kendi göreviyle çelişkiye düş- mesi demektir. Devletin toplumsal görevi, topluma karşı suç işleyeni ortadan kaldıra- rak sağlanmamalı. Devlet, toplum adına kan güdücü dunıma düşmemelidir. Suçlu cezasını yok olarak değU, var olarak çek- melidir. Devlet, insanına nesnel davranmalıdır. Kin güder duruma düşmemelidir. Birileri- nin öcünü almak için, bir başkasma kin gü- düp, ölüm cezasıyla öldürmemelidir. Kin, devletin büyüklüğüne yakışmaz. Büyüklü- gün başka yöntemleri olsa gerek. t damla sonuçlanan ölümler kini, kırgınlığı, kötü- lüğü doğurur. Astığımız insanın annesi, ba- bası, kardeşleri kendi devletine düşman olur, topluma aykın düşerler. Böylece top- lumsal banş da bozulur. Devlet güçsüzü korumah, suçluyu eğite- rek topluma kazandırmahdır. Eline teslim edileni güvenceye almalı, güçsüzün, suçlu- nun doğal yaşama hakkını, darağacına çe- kerek, ortadan kaldırması, devletin adale- tine yakışmaz. İnsan haklanna saygıh devlet olmak is- tiyorsak, ölüm cezasını kaldırmahyız. Ya- şama hakkını ortadan kaldıran ceza, ceza- landırma olarak kabul edilemez. Uygar devletin defterinde, ölüm cezası yazmama- lıdır. TURAN ALTUNTAŞ Emekli ögrttmen-Adana — Biz yaylainsanıyız. Müftümüz çam, kadımız ardıç, camiyi imamı ne edeceğiz derler. Kalkın ayağa, beyler, paşalar / Karanlı- ğı bir yaran var! Ağla gözüm, ağla gardaşlanm, bir eği- timci daha ayrrldı aramızdan. Şevket Ge- dikoğlu! Kalanlar sağ ohun! Felek çarkını nice canlardan sonra; Köy Enstitüsü müdürlerimize döndürdü. Ve Edip Balkır, Sabri Kolçak, Osman Ülkö- men, Serif Tekben, Fehim Akıncı, Şinasi Tamer, Halit Aganoğlu. tbsan Kalabay, Halil Öztürk, Osman Yalcın, İ.Safa Göner, Hfirrem Annan, Şevket Gedikoğlu! Toprakları gül, gül olsun... Yücel'nen, Tonguç'nan / Karanlık ışıdı birden... Yapıtlan: "Niçin Köy Enstitüleri, Eğitmen Kurs- lan, İlk öğretim Çalışmalanmızda Prob- lemler, Pratik Tedbirler, Halk Egitiminde örgütlenme ve Sonuçlar, Evreleri, Getir- dikleri ve Yankılanyla Köy Enstitüleri. Kemaüst Eğitim llkeleri, Uygulamalar. Çağdaş Yayınlan... NEBİ DADALOGLU İZMİR 4. SULH HUKUK HÂKİMLİĞÎ'NDEN 1990/1275 Esas Davaa Zehra Yardıma ve vekili Av. Yavuz Turan tarafından dava- lılar Fikriye Filoğlu ve aleyhine açılan izale-i şuyu davası sırasında verilen ara kararı gereğince, Izmir Merkez Buca ilçesi Kocatepe Mahallesi Yıkık Kemer tnevkil tapunun 65 pasta, 6014 ada, 23 parselde kayıtlı taşınmazın tapu ma- liklerine Cafer Ensari'nin tüm arama ve araştırnıalata rağmen adı ge- çenin bulunamamış ve adresi meçhul kalmış bulunduğundan davalı- ya davetiyenin ilanen tebliğine karar verilmiş bulunmaktadır. Bu sebeple duruşmanın 29.1.1991 günü saat lO.OCda davalı Cafer Ensari duruşmaya gelmediği veya kendisini bir vekille temsil etraedi- ği lakdirde temsilen kayyum marifetiyle gıyabında karar verilecegi hu- susu ilan olunur. 5.12.1990. Basın: 41892 T.C. İZMİR 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Esas 1989/1166 Davacı Muhsin Özgörencik tarafından davalı Nevzat Demir aley- hine açılan tazminat davasmda alınan karar gereğince; Davalı Nevzat Demir'ın Gazi Bul. Tarakçıoğlu Işhanı No: 206, Bas- mane lzmir adresinden önemle araştırılmış olup yapılan adres tah- kiklerinin de bila tebliğ iade edilmiş olması nedeniyle adına ilanen tebligat yaptınlmasına karar verilmiş olmakla davalının duruşma gunu olan 24.12.1990 günu saat 10.00'da lzmir Asliye 5. Hukuk Mahke- mesi'nin duruşma salonunda hazır bulunması veya kendini bir vekıl ile temsil ettirmesi aksi takdırde yargılamanın yokluğunda yapılaca- ğı ve hüküm verilecegi davetiye makamına kaim olmak uzere ilan olu- n u r - Basın: 42990 ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇt Karakuşin Öykisi... Taşlama ustası Hasan Çelebi'nin sesi çıkmryordu coktan- dır; "Ankara Notlan"nı izleyenler, onun taşlamalanndan yok- sun kalmışlardı. Hasan Çelebi'nin bir "Karakuş Öyküsü" var, bugün onu vermek istiyorum. Sozcükler Karadeniz deyişiy- le, kimi de Lazca yazılmıştır söyiendiği gibi... Taşlamanın so- nunda kimi sözcüklerin açıklamalarını, anlamlarını vereceğim. Taşlama şöyle: "Kar gene kitsa kitsa başladi savurmağa/ Alarnet bi kara kuş kondu bizim hurmaya. Kuş ki kondi, dal bi kaç arşun aşağa endi, / Kuşun kondu- gi daiun artinde kar da dindi. Haman kaptum tofeği ve girdum metereze, / Bi gözümi uy- durup arpacık ile geze, Nişan aldum, aldum da bi koyverdum ki sorma / Zerzele oldi sanki sallandı koca hurma. Karakuş szivili da szivili duşti kara / Bi saat can vermedi, değil imiş mudara. Mahalleli birleşup kuşi eve taşiduk; / Kan ter içinde kal- duk sanki deve taşiduk. Kuşun tuyi yolindi ve yuzuldi derisi... / Üç lengeri doldurdi tam otesi berisi. Millet şaşurdi kuşten çikince iki yurek, / Dort tane karaci- ğer sekiz tane bumburek. Bi taşşağı varidi ki sanilurdi buğa; / Göninden çıkardı beş çift kalaman, beş szuğa. Ola uşaklar, bu Et-Baluk mağazasi mi? / Yeğise bi yone- tim kuruli egzasi mi? Kuşi gören çocuklar korkti, boyukler güldi / Düzköy, Baş- köy, Mamanat, Hamduzi'ne tokuidi. Szusze Refik: — Ülkeyi baturan bu kuş idi, / Tormani: — Başumuze saran oni Bush idi. Enver Şişman dedi ki — Bu gümruk kolcisidur, / Toşi Os- man dedi: — Yok, sosyete solcisidur. Kasimi Mevlut: — Bunun dişisi de var İmiş, / Tibuki mu- ho: — Oda erkeği kadar imiş. Lumani Saffet kuşi benzetince keşişe, / İskenderoğlu Ri- fet, çok uzuldi bu işe. Kabeyli Hakki: — Şimdi soner Körfez krizi, / Mehmet Emin: —Az daha savaşa sokti bizi. Simsar Dursun kemençe elde durdi horona, / Coşti İdris Güneş da ayak uydurdi ona. — Halka halka oldi halk boyuk şenlik patladi, / Köy, o ka- natlı (ilden kurtuluşu kutladi... Ne ise, lafi daha fazla şişurmeyelum, / Yüzde yüz hakika- te kölge duşurmeyelum. Hayvanın yarisini koni konkşi bolusti, / Kellesi da Kurhuse Tevfik Ağaye duşti. Yarum gövdesi kaldi bize de kala kala... / Dort parmak ya- ği çikti ekole mundi kala. Kaldurup dörtkoşenun darabesine astuk, / Tuyinden yaptı bizum kari beş alti yastuk. Pilavi sağan sağan çorbasi kazan kazan... / Yedi nufus ida- re ertuk bitum remezan." Gelelim açıklamalara: Kitsa kitsa: kar yağarken çıkan ses, kar sesi; Keterez: Mevzi; Szivili da szivili: Ciyak ciyak; Mu- dara: Madara, güçsüz, Kalaman: Çank; Szuğa Çapula, pos- tal; Ekole mundi kala: Poposunun kıyısından; Bumburek: Böbrek; Daraba: Duvar; dörtkoşe: Mutfak. Taşlamada geçen kimi adlara gelince; bunlar Artvin'in De- mirciler köyünden kişiler; Toşi Osman bunlardan, Hasan Çe- lebi'nin kardeşi. Toşi Lazca "kırağı" demek. Szusze Refik: (Szusse suse okunur, Suse Refik) Artvinli tecimerlerden, To- raman Halit'in dayısı. Toraman'lar Ankara'da da tanınmış ki- şiler. Toramani: Toraman Halit'in babası. Kabeyli Hakkı: (Kaboğlu, Hasan Çelebi'nin dünürü); Kurhuse Tevfik: Çok ko- mik bir kişi, köyün Nasrettin Hocası, Tibuki Muho "Kafası bü- yük Muhammet" demek, Toşi Osman'ın kayınçosu. Karakuş: Kapkara bir kuş. Eti çok güzelmiş. Hasan Çele- bi, "Hayvanlann en lezzetlisidir" dtyor. Tavuğun dörtte biri, piliç kadar. Kısacık boyu, yirmi santim var yok; tıknazca, uzun- ca kuyruğu var. Karakuş, ayakları havada; yere basmaz. Havalarda, dal- larda gezer. İşj hep ağaçlarda, tepelerde. Çulluk gibi topra- ğa basıp, oturmaz. Tırmandığı yerden inmez... Hasan Çelebi'nin taşlamasındaki karakuş, ansiklopediler- de geçmiyor. 'Ana Britanica"da. "Sakallıbalıkbaba" denilen karakuş var da bu yok. Bizım karakuş et yemez. "Hurma" yer, aynca kara sarmaşığa bayılır. Karakuşi "yasa dinlemez" demek. Hurma Arabistan kökenli hurmaya benzemez. Anladığım, bunun yalnızca adı hurma! Kızılcığa benzer bir yemiş, dağ yemişi. Dışı önce kahverengi, kuruyunca koyu bir renk ah- yor. Dağlarda, Artvin dağlannda bol yetişir; hevenkler biçi- minde asilırmış. Köyiüler, bu hurmayı cevizle karıştınp yerlermiş. Kalorisi çok yüksek; yiyenleri, felaket yellendirir- miş! Anadolu'dan gelen haberter, ANAP'ın giderek bitip tüken- mekte olduğunu gösteriyor. ANAP'lılar, DYP'ye kaymanın yol- larını mı arıyorlar ne? DYP'nin tırmanışı buradan mı geliyor? Ne yanından baksanız Hacı TÖ'nün işi bitik. Ne zaman ya- pılırsa yapılsın, ilk seçimde! ÇAUSANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL Bağ-Kur Saglık Sigortası SORU: Bag-Kur'a bağlı 16 yıllık mahalle muhtanyım. Eşi- min SSK emeklisi olması nedeniyle SSK sağhk kar- nesiyle yıllardan beri saglık hizmetlerim SSK'ca kar- şılanıyor. Bu durumda: 1) Eşimin SSK'lı oluşu ve benim de SSK saglık kar- nesi ile saglık hizmeti görmeme karşın, Bağ-Kur'dan hiçbir saglık hizmeti gönneden her ay saglık primi ödemem doğru mudur? 2) Ben kendiligimden saglık sigortası priraini kesip diğer primleri ödersem ileride eksik ödeme yaptığım için cezai duruma duşer miyim? L.I. YANIT: 1) Bağ-Kur Saglık Yardımlan Yönetmeliği'nin 5. mad- desinde, "diğer sosyal güvenlik kunıluş kanunlanna ve özel ka- nunlara göre saglık yardımlanndan faydalanan Bağ-Kur sigortalılanndan bu durumlarını belgelemeleri halinde sağhk sigortası primi alınmayacak ve bunlara sağhk yardımı da verilmeyecektir" denilmektedir. Bağ-Kur tsteğe Bağlı Sigortalılık Yönetmeliği'nin 9. madde- sinde yapılan değişiklik 31.1.1990 günlü Resmi Gazete'de yayım- lanmıştır. Maddenin yeni şekline göre: "Diğer Sosyal Güvenlik Kanunlanna ve Özel Kanunlara gö- re sağhk yardımlanndan faydalananlar, 1479 sayıh kanunda ön- görülen sağhk yardımlanndan yararlanamazlar. Bu durumda olduklannı bir dilekçe ile kuruma bildirenlerden, dilekçeleri- nin kurum kayıtlanna intikal ettiği tarihi takip eden aybaşın- dan itibaren sağhk sigortası primi alınmayacağı gibi sağhk yardımı da verilmeyecektir;' Aynca Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 23.12.1988 tarih, 1988/3386 esas ve 1988/7797 kararı da konuyla ilgilidir. "ÖZET: Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan yaşhhk ayhğı ahnak- ta olan kocasından dolayı sağhk yardımından yararlanan iste- ğe bağlı Bağ-Kur sigortalısı kadından saglık sigortası primi kesilemez" Kısaca, yargı karanna göre isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalısı kadınlardan, SSK sigortalısı ya da emeklisi eşlerinden dolayı sağhk >ardımından yararlananlar, Bağ-Kur saglık sigortası kap- samı dışındadır. Bu nedenle bu konumda olanlardan sağbk pri- mi kesilmeyecek ve Bağ-Kur'ca sağhk yardımı da yapılmayacaktır. Yönetmeliğe göre de gerek zorunlu, gerek is- teğe bağlı Bağ-Kur sigortahları, Bağ-Kur dışında bir başka sos- yal güvenlik kurumunun sağhk yardımlanndan yararlanıyorsa, bunlardan Bağ-Kur sağhk sigortası primi alınmayacaktır. 2) Bağ-Kur'a başvurmadan kendiliğinizden sağhk sigortası primıni kesmeniz eksik ödeme yaptığınız anlamına gelir ve ce- zai duruma düşersiniz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle