03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 ARALIK 1990 EKONOMİ CUMHURÎYET/13 SERBEST HYASADA DÖVtZ ABODolan Bat Alman MaıVı bviçre Frangı Holanfe Honni ingfc Stafci Fransa Frangı lOOItatyarLiret) SARiyali Avusturya Şihnı Ahş 2875 1940 2260 1715 5570 570 256 752 275 Sattş 1945 2265 1720 5620 575 260 760 280 Mviz İnt. ($) 2871 ALTIN SÜMÛŞ Cumhunyet fte$at 24 ayjf artın 22 ayar Nleak 900 ayar gûmuş Vakrftar* Ntnn Ziraat Artmı HalkAltm M.Batos 1 Ons S Al.ş 230 000 270 000 34 850 31400 427 192.000 192.000 190.000 37290 httrtanta Ort Fara (%) Satış 233 000 280 000 34 950 34 500 455 197.000 197.000 1940» 375 55 64 97 Çaybank'a genel müdtir • İSTANBUL (AA) — Çaybank'ın 1990 yılı olağanüstü genel kurulunda bankaya genel müdür atanması, bankanın geliştirilmesi için de belli başh merkezlerde şube açılması kararlaştırıldı. Çaybank Yönetim Kurulu üyesi Derviş Temel, bankanın olağanüstü genel kurulunun 14 aralık cuma günü yapıldığını, Kamu Ortakhğı Idaresi (KOt) temsilcisinin muhalefetine rağmen tlhan Güntürk'ün genel müdürlüğe atandığını söyledi. Derviş Temel, olağanüstü genel kurulda, KOI temsilcisinin Türk Ticaret Kanunu'na (TTK) göre "genel müdürii atama yetkisinin yönetim kuruluna ait olduğunu" ileri sürdüğünü kaydetti. Hissedarları temsil eden Aykut Bascıl ise "Bankanın en yüksek karar organının genel kurul olduğunu" bildirdi. Yönetim kuruluna seçilen llhan Göktürk'ün, hissedarlar adına genel 4 müdür olarak ismen belirlenmesini önerdiğini belirten Temel, önergenin yüzde 51 oyla kabul edildiğini de ifade etti. Ozakatlar borsada • ANKARA (ANKA) — Izmir'in ünlü işadamlarından özakat ailesi de borsanın cazibesine kapıldı. Melih ve Tevfik özakat, aralarına Kaynak Mümessillik Müşavirlik Ticaret AŞ ile Osman Akın ve Ayşe Aslıgül Akın'ı da alarak menkul kıymetler piyasasında aracıhk yapmak üzere şirket kurdu. 'Kapital Menkul Değerler Anonim Şirketi' adıyla kurulan 1 milyar lira sennayeli şirketin borsada ikinci el piyasada araCılık yapacağı belirtildi. Şirketin bu faaliyetine sermaye piyasası kurulundan borsa bankerliği belgesi aldıktan ve YKB'ye üye olduktan sonra başlayacağı kaydedildi. Dıracat şampiyonlan • Ekonomi Servisi — Bu yıhn ocak-eylül döneminde en fazla ihracatı, 321 mîlyon dolarla GSD Dış Ticaret AŞ gerceklestirdi. ikinci sırada, 318 milyon dolarla Koç Grubu'na bağlı olan Ram Dış Ticaret, üçüncü sırada ise 255 milyon dolarla Çukurova Dış Ticaret yer aldı. Bu dönemde dış ticaret sermaye şirketlerinin toplam ihracatı 3 milyar 119 milyon dolara ulaşıyor. Kadro degişikligi • ANKARA (ANKA) — DPT Müsteşarhğı ile Türkiye Ortadoğu Amme tdaresi Enstitüsü (TODAİE) Genel Müdürlüğü'ne ait toplam 170 kadronun derecesi değiştirildi. Resmi Gazete'de yayımlanan Bakanlar Kurulu karanna göre DPT Müsteşarhğı'na ait 89 dolu kadronun derecesi bir puan yükseltildi, 66 boş kadroda ise çeşitli unvan ve derece değişikliklerine gjdildi. TODAİE Genel Müdürlüğü'ne ait toplam 15 dolu kadronun ise derecesi 1-2 yükseltildi. Türk işadamları Iran'da • ERZURUM (AA) — Erzurum Vali Yardımcısı Mustafa Tamer, Erzurumlu 30 sanayici ve tüccarın, İran'ın Batı Azerbaycan eyaletinde açılacak fuara katılarak Türk ürunlerini tanıtacaklarını bildirdi. Vali yardımcısı Tamer, Jranlı tüccar ve sanayicilerin, Erzurum'daki Doğu Fuan'na geçen yıl kaüldıklarını ve pavyonlar açarak ürunlerini teşhir ettiklerini, çeşitli bağlantılar yaptıklarını belirtti. Tiıriznıde yenî slogan: Sat-kıırtıılGirdiği yatırım yüzünden borçlanan ve ödemekte zorlananyatınmcılar, sorunu kendi kaynaklanyla çözmeye çahşıyorlar. Parası olan sermaye aktanmına gidiyor.Olmayan ise en uygun çözümü tesisi devretmekte buluyor. Dedeman Turizm A.Ş. madencilikten kazandığını r turizmeaktanyor. tsviçre-Tüfk ortakhğıyla yapılan 'Kiriş-World\ sermaye arttırırnına gitti. Camel Holding Salima-Beldibi tesisini Vakıflar Bankası'na devretti. Kimse yeni yatınma hevesli değil. Turiamdeki finansman sistemini sağlıksız r bulan Yılmaz Ulusoy'a göre "Türkiye'de bufaizoranlarıyla turizmtesisi yapmak yanlış. Rantabiliteyi bulmak mümkün değil. 1983-87 arasında slogan 'yap-kazan'dı, şimdisat-kurtul." CEM HAMULOĞLU "Türkiye'de bu şartlarda bir ko- naklama yaünraına girmek akılcı de- ğildir." Bu sözler, girdiği konaklama yatınmı yüzünden biriken kredi bor- cunu ödeyemediği için darboğaza gi- ren ve Salima-Beldibi'ndeki tesisini ortağı olan Vakıflar Bankası'na dev- reden Camel Holding'in Yönetim Ku- rulu Başkanı Ergun Güvenç'e ait. Belki Güvenç'in yargısı biraz ağır. Ama yatuımalar arasında esen hava- mn pek sıcak olduğu söylenemez. Çünkü yapılan tesisler ne kadar nite- likli olursa olsun, işletme aşamasmda, birikmiş faiz ve ana para borçlan yü- zünden çeşitli sorunlar yaşanıyor. Bu plguya en iyi örneği ise Antajya - Ke- mer'de bu yıl açılan "Kiriş-World" adlı konaklama tesisi oluşturuyor. 120 milyon lsviçre Frangı'na mal olan mimarisi ve kullanılan teknoloji ile beğeni toplayan Kiriş, açümasının ardından dolulukta bir sorunla karşı- laşmamasına karşın darboğazda bu- lunuyor. lsvicre-Türk ortakhğı ile ger- çekleştirilen Kiriş'in Genel Koordina- törü Turgut Şeyhun, darboğazı aşmak için "sermaye arttırunına" gittikleri- ni söylüyor. Kiriş'in yapımında, lüks olmanın getirdiği maliyet artışı kadar özel bankalardan alınan kredilerin yüksek faizinin projeyi zorladığını vurgulayan Şeyhun, fsviçreliler adına şunları söylüyor: "Isviçrelileri en çok sıkıntıya sokan şey. Türidye'deki finansman sistemi. Yüksek faizler, kısa vadeii krediler yü- züoden sermayenin dışında ek para koymak zorunda kalddar. Türkiye'- de turizmle ilgili artık başka bir yatı- nra yapacaklannı sanmıyorum." Girdiği yatırım yüzünden borçlanan ve ödemekte zorlanan yatınmcılar, so- runu kendi kaynaklanyla çözmeye ça- lışıyorlar. Parası olan sermaye akta- nmına gidiyor. Olmayan ise en uygun çözümü, tesisini devretmekte buluyor. 25 yıldır turizmin içinde olan Dede- man Turizm A.Ş., madencilikten ka- zandıkJanm zorunlu olarak turizme aktaranlardan birisi. Yönetim Kuru- lu Başkan Yardımcısı Nfurat Dede- man, yatırım sırasında ve sonrasında yaşadıklannı şöyle özetliyor: "Biz yalnızca turizmk uğraşıyor ol- saydık, başka gelirimiz olmasaydı, kendi özkaynağımızı koyup bakiyesini de devletten aiacağımızı varsaymış ol- saydık, ber yatınmı kendi başına ay- n bir işletme olarak düşünerek diğer kaynaklanmızdan oraya transfer yap- masaydık, o yatınmlan gerçekieştir- memiz imkânsızdı. Belki çok borçla- narak yapüacaktı ve neticede de bu- gün Türk turizm isletmelerinin içine düştüğü dunıma düşecektik." 1966'da Ankara-Dedeman olarak ilk işletmesini açan, 1982 yılında aç- tığı Istanbul-Dedeman'ın ardından 1989 yılında hizmete soktuğu Antalya- Dedeman ve Nevşehir-Dedeman ile yatak sayısıru 3 bin 150'ye çıkartan Dedeman Turizm A.Ş., "Yeni bir ya- tınma girmeyi düşünüyor mu?" Bu soruyu Murat Dedeman yanıtlıyor: "Şu anda turizmde yeni bir yatın- ma girmeyi düşünmüyonız. Mevcut yatınmlanmınn biraz daha oturma- sını bekliyoruz. Turizmin içinde bu- lunduğu soranJar malum. Sonra bn- günkü teşviklerte, turizm yatırunlan- nın geri dönüş oranını dikkate alarak yatınm yapmayı şu anda düşünmüyo- ruz." Peki, bir yatınma olarak Murat Dedeman'ı bu karan almaya zorlayan nedenler neydi? Dedeman, "teşvik politikasını" şöyle cleştiriyor: "Hep 'teşvik ediyoruz' diyorlar. Ama neyi teşvik ettiklerini kendileri de fazla bilmiyorlar. Teşvik eğer ve- rilen sözler yerine getirilirse güzel bir şeydir. 'Teşvik vereceğiz' diyoriar. Siz de bir yatınmcı olarak bu sözlere gü- venerek besapiannızı yapıyorsunuz. Kendi özkaynaklarınızı zorlayarak üzerinize düşen vazifeyi yerine getiri- yorsunuz. Devletten alacaklanıuza s- ra geldiğinde ise bir sürü bahaneyle geciktiriliyorsuauz. Bizim çeşitli baha- nelerle 6 ay, 1 sene bekleyen alacak- hvunız bulunuyor. Bizim Antalya'da- ki otelimiz 1989 yıhnda açıldı. Ama hâlâ devletten bir sürii kaynak kulla- nımını destekleme primi alacagımız var. Tabü bu tutum yaptıgınız bütün besaplan altüst ediyor. Bugünün enf- lasyonist ortamında «laragınm bir se- ne-geç tahsil ederseniz, degeri yan ya- nya azalıyor. O zaraan siz de özkay- Tdfl" katkıda bulunmak zorun- g da kalıyorsunuz." Bu arada turizm yatınmlanna yö- nelik finansman sistemini başından beri "sağhklı" bulmayarak yatınmla- nnı kendi özkaynağı ile yapan yatı- nmcüar da bulunuyor. Ulusoy Turizm A.Ş. yöneticisi Yılmaz Ulusoy, yatı- nmlannı özkaynakları ile yaptıklan için finansman sorunlarmdan etkilen- mediklerini söylüyor: "Türkiye'de bu faiz oranlanyla tu- rizm tesisi yapmak yanlışür. Bu şart- larla rantabiliteyi bulmak da mümkün değildir. Hadise budur. Biz de bu yüz- den tesisierimizin tümünü kendi öz- kaynaüımızla yapük. 1983-1987 «ra- sınd* turizmde slogan 'yap-kazan'dı, şimdi ise tam tersi, 'sat-kurtul'.". Turizm sektönınün çeşitli atauuann- da hizmet veren Net Holding'in Yö- netim Kurulu Başkanı Besim Tibuk, "Bu ortamda yeni bir yatınm akılcı degil" diyerek tavırlarını şöyle özetliyor: "Bu ortamda faaliyette olan şirket- lerimizin mali yapılannı güclendlnnek ve berhangi tatsu bir gelişmeye karşı hazırlıklı olmak için biz 1991 senesi- ni işler iyi gitmeyecekmiş gibi planla- dık. Tedbirlerimizi öyle aldık." Türkiye'nin enflasyonist ortamında turizme yeni bir şirket olarak girenler için "teşvik" olmadığım vurgulayan Tibuk, "Turizmin teşvik gönnemesi- nin bir nedeni de kftğıtta kalmasıdır" diyor. Ama turizm sektöründen umu- dunu kesmiyor: "Yerini doğnı secmek kaydıyla tu- rizm krize rağmen iyi bir yatmmdır. Türkiye'nin gerçek anlamda başanlı oiduğu tek sektör turizmdir. Ötekik- rin hepsi palavradır." Çiftçilerin acıklıraporu Özal'daHAKAN KARA tZMİR — Türkiye Ziraat Odalan Birliği'ne göre bu yıl ta- nmsal ürün fiyatlanndaki artış ortalama yüzde 40 düzeyinde gerçekleşirken maliyet artışları yüzde 82'ye ulaştı. Geçen hafta Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile görüşen TZOB yöneticileri dün de Özal'a görüşme sırasında yansıtılan sorunları detaylı ola- rak ele alan bir raporu ilettiler. TZOB Başkanı Orhan Öz- bek, 1980 yılında Türkiye'de 22 ürün destekleme kapsamınday- ken bu yıl desteklenen ürün sa- yısının 9'a düştüğünü açıkladı. Tüm dünya ülkelerinde üretici kesime sübvansiyonlar uygula- nırken Türkiye'de sübvansiyon- ların giderek kaldınldığını dile getiren özbek, tarım kesiminin darboğaza girdiğini belirtti. Öz- bek, "Bu yıl var yüı olmasına karşın buğday dışında, üretici hiçbir üründe para kazanama- dı. Maliyetlerdeki artışla fiyat artışlan karşılaştınldığında üre- ticinin içinde bulunduğu ekono- mik güçlük açıkça ortaya çıkmaktadır" diyerek şunları söyledi: "Uygulanan tanm politikası köyden kente goçe davet çıka- nyor. Çiftçilikle geçimini sagla- yamayanlar kentlere gelmeye başlıyoriar. Doğu illerinde beş yıl önceki nüfus yok. Bu arada kenllerde sorunlar giderek artı- yor. Dünyada tanm kesimine önemli sübvansiyonlar uygulan- maktadır, başta da Avnıpa ül- kelerinde. Bu hem lanmsal üre- timin arttınlmasını sağlamak amacıyla hem de istihdam ko- nusu göz önüne alınarak yapı- lıyor. Dünyadaki durum buy- ken bizde çok hazırlıksız olan, sermayesi dıişük, yüksek faiz ve enflasyonla mücadele ederek üretim çabasında olan çiftçile- re yöneiik destekler azaltılıyor. Oysa tam aksi yapümalı, destek arttınlmalıdır." Cumhurbaşkanı Turgut özal için Türkiye'de tanm kesimin- de sübvansiyon uygulanan alan- ların ve destekleme kapsamın- daki ürünlerin listesini de hazır- ladıklarını belirten Özbek, "Halen sütte, ette, gübrede, to- humda ve ilaçla sübvansiyonlar uygulanmakta. Ancak bunlar ÇOK yetersiz düzeyde" dedi. TZOB Yönetim Kurulu üye- si Ahmet Çayırlı da Türkiye'de giderek artan tanmsal ürün it- halatına dikkat çekerek "Türki- ye'nin tanmsal üretim açısından kendi kendine yeten ülke olma özelligini >itirdiğini" dile getir- di. Türkiye'de artık sadece buğ- day, arpa, yulaf, çavdar, mısır, şekerpancan, tiftik, haşhaş kap- sülü ve tü'ünün destekleme kap- samında kaldığını vurgulayan TZOB yöneticileri çözüm bek- leyen tanmsal sorunlara ilişkin olarak şu önerileri getirdiler: • Destekleme kapsamındaki ürün sayısı arttırılmalıdır. • Tanm satış kooperatifleri- nin ve Çay-Kur'un toplam 800 milyar lirayı aşan borcunun üre- ticiye ödenmesi sağUnraahdır. • Sübvansiyonlar yükseltil- meli, tanm ürünlerinde ithalat politikası yeniden gözden geçi- rilmelidir. Düşük fiyallı, haksız rekabete neden olan dampingli ithalatın önüne geçilmelidir. • Türkiye'de tanmsal urünle- rin pazarianmasında bord siste- mi kurulmalıdır." Bankaeıhkta 'ckşfaktör'korkusu Türkiye Bankalar Birliği Genel Sekreteri Üstün Sanver, bankacılara verdiği konferansta, dünyadaki ekonomik ve siyasal gelişmelerin para piyasalarına olumsuz etki yaptığını anlattı. Ekonomi Servisi — Türkiye Bankalar Birliği Genel Sekrete- ri Üstün Sanver, dış faktörle- rin de etkisiyle 1991'in 'çok kritik' geçeceğini, bunun için 'çok dikkatli' davranılması ge- rektiğini bildirdi. Üstün Sanver, tstanbul'da bankacılara, "Uluslararası Mali Piyasalardaki Gelişmele- rin Işığında 1991e Girerken Türk Bankacılık Sektöriınde Beklentiler" konulu bir konfe- rans verdi. Dünyada gözlenen ekonomik ve siyasal gelişmele- rin, Körfez krizinin de etkisiy- le para ve sermaye piyasaları üzerinde olumsuz etki yaptığı- na dikkat çeken Üstün Sanver, "sıkınblı bir dönemden geçildi- ğini' ve Türkiye'ye yöneiik kre- di portföylerinde sınırlama ol- duğunu söyledi. 1991 yılında bütçe açığımn daetkisiyle içeri- de kaynak rekabetinin artaca- ğına dikkat çeken Üstün San- ver, parasal büyükluklerde önümüzdeki yıl daha fazla ar- tış olmayacağinı beUrterek şun- ları söyledi: "Hep Körfez krizine bağlı kalıyoruz. Körfez'de barışçıl bir çözüm olsa da bunun 8-10 ay olumsuz etkilerini yaşanz. Ondan sonra da işimize baka- nz diye düşünüyorum. Burada 1991 için 'coker', hibe şeklin- de olacak dış yardımdır. Bu dış yardım gerçekleşmezse o za- tnan bazı sorunlarla karşı kar- kalınz. 1990da mevduat•şıya Kaıınz. vrrv aa mevauaı Kuru KONUK YAZAR kasmı itibanyla yüzde 36 büyü- tlü. Buna karşılık kredi büyü- mesi yüzde 54 oldu. Yani ban- kacılık sektöriı kaynağından fazlasını kredi olarak vermiş. Son birkaç ayda kredilerdeki büytime durdu.Çönkü kredinin mevduatla biriikte gitmesi ge- rekir. 1991, TL için sıkışık ve zor bir yıl olacak. Çok dikkat- li >e yönlendirilmesi gereken bir dönemden geçeceğiz. Çizdi- ğim bu tablo karanlık bir tab- lo değil. Dış etken de olmasay- dı bu olumsuzluklar da göze batmayacaktı. Ama çok dik- katli olraamız gereken bir yıla giriyoruz. Çok ciddi bir hesap kitap yapıp dengelemeye giüne- miz lazım." Bankalar Birliği Genel Sek- reteri Üstün Sanver, bu uyarı- sından sonra bankalann 1991'de otomosyanda, bilgi bankası kuruünasında ve kamu yönetimi ile sağlıklı bir diyalog kurulması konusunda ortak hareket etmeleri ve işbirliği yapmalannın zorunlu olduğu- na işaret etti. Sanver, bankala- nn kendi aralannda bilgi ban- kası kurulması konusunda cid- di bir çahşmaya girdiklerini ve bu konuda önümüzdeki aylar- da sotnut gelişmeler bekledik- lerini söyledi. Sanver, bilgi bankası kurulması konusunda Merkez Bankası'nın da yar- dımcı olacağım belirterek "1991 veya 1992de bu merkez kurulacak" dedi. DlŞ TİCARET -40.660 394.035 147.375 474.766 -155.925 1.094.731 Islamülkeleriyle balayı bittiSon beş yılda îslam ülkelerine ihracatımız yüzde 41'den yüzde 19'a indi. îslam ülkelerinden yapılan ithalat ise yüzde 29'dan yüzde 17'ye geriledi. ANKARA (UBA) — Islam ülkeleriyle ticaret dengesinin, son beş yılda sürekli aleyhimi- ze geliştiği, ihracat ve ithalatı- mızda İslam ülkelerinin payının devamlı azaldığı ortaya çıktı. Dış Ticaret Sermaye Şirketleri Derneği Türktrade'in araştır- masmda, İslam ülkelerinin ihra- catımız içindeki payının 1985-1990 döneminde yüzde 41'den yüzde 19'a, ithalatımız içindeki payının da yüzde 29'dan yüzde 17'ye düştüğü be- lirlendi. Aynı araştırmaya göre OECD ve AT ülkelerinin aynı süre içinde ihracatımız içindeki payı yüzde 44'ten yuzde 67'ye, ithalatımız içindeki payı ise yüz- de*53'ten yüzde 64'e çıktı. Türkiye'nin İslam ülkeleriyle ticareti 1985 yılında 6 milyar 706 milyon dolarhk dış ticaret hac- miyle en yüksek düzeye erişir- ken Türktrade araştırmasına göre ihracatçılanmızın Iran- lrak savaşımn son yıllarındaki yanlış davranışlan ve İran-Irak savaşımn bitmesiyle biriikte ti- caret hacmi, 1 milyar dolarhk bir gerilemeyle 5 milyar 627 mil- yon dolara ve 1990 yıhnın ilk on aylık döneminde de 5 milyar 34 milyon dolara geriledi. Dış Ticaret Sermaye Şirketleri Derneği Türktrade'in araştır- ması, Türkiye'nin dış ticaretin- de, Islam ülkelerinin payının sü- rekli azaldığı gerçeğini ortaya koyarken OECD ve AT ülkele- rinin dış ticaretimizdeki payla- n sürekli artıyor. Bu arada, Türkiye nın ihracatı için en bü- yük pazar durumundaki İslam ülkelerine ihracatımız sürekli gerilerken Türkiye'yi bu pazar- dan ABD, Ingiltere, Fransa, Italya, Almanya ve Japonya'mn kovduğu ortaya çıkıyor. Islam ülkelerinin toplam 176 milyar dolarhk ithalatlan için- de Türkiye'nin payı 3 milyar do- lann üzerine bir türlü çıkmaz- ken, İslam ülkelerinin kendi aralanndaki ithalatlan 21 mil- yar dolar, AT, Amerika, OECD ve Uzakdoğu ülkelerinden itha- latları da 155 milyar doları buluyor. Yoğunlaşan içve dışdengesizlikler Bu yılın ilk dokuz ayında dış ticaret ve cari işlemler.açığı büyürken, bir yandan da brüt döviz rezervleri 12.5 milyar dolan aşmış, TL'nin dış reel efektif kuru yükselmiş, ihracat duraklarken ithalat gerçek anlamda patlamıştır. Bu tablonun gerisinde yatan devalüasyon oranı-iç faiz haddi farkımn yarattığı kısa vadeii sermaye girişidir. Yarattığı önemli bir sonuç da kısa vadeii borçların 1.5 milyar dolar civarında artış göstermesidir. Prof.Dr. GULTEN KAZGAN İÜ Iktisat Faküitesi Öğretim Üyesi Turk ekonomisi 1989 yıhmn ilk ya- rısından itibaren dış \e iç dengesizlik- lerinin giderek yoğunlaştığı bir sürece girmiştir. 1990 yılı ocak-eylül verileri- ne göre bir yandan dış ticaret açığı 6 mil>ar dolara, cari işlemler açığı da 2 mıl>ar dolara yaklaşırken, bir >andan da brut döviz rezervleri 12.5 uıihar do- lan aşmıştır. TL'nin dış rei^eı^Ktiı" kuru yükselmiş, ihracat dolann değer kay- bının yarattığı artış görüntusü bir ya- na, duraklarken ithalat eercek anlam- da patlamıştır. Bu tablonun gerisinde yatay olay, devalüasyon oranı-iç faiz haddi farkının yarattığı kısa vadeii ser- maye girişidir; yarattığı önemli bir so- nuç da 1988 ve 1989'da duraklamaya gi- ren kısa vadeii borçların 1.5 milyar do- lar civannda artış göstermesidir. TL'nin konvertibilitesine geçilirken sermaye hareketleri iyk-e serbestleştirilmiştir. Bu nedenle, iç piyasa için dışandan borç- lanma, dış piyasa için de burada plas- man yapma cazibesini sürdükdükçe (tıpkı 1975-78 arasında DÇM olayında olduğu gibi) bu ithalata dayalı furya da surmektedir. Sermaye hareketlerindeki serbestleş- me ile biriikte gelen faiz-devaluas>on makası, iç dengesizlikleri de arttırmak- tadır. TC Merkez Bankası neredeyse emisyonu sadece döviz alımına inhisar ettırmektedir; nitekim 1990'da en önemli emisyon kaynağı dış varlıklar kalemindeki artıştır. TC Merkez Bankasf ndan kredi alamayan KİTler ve bankalar da dış dünyadan borçlaş- maya başlamış, kısa vadeii sermaye gi- rişleri "banka sistemine kredi hacmini genişletme olanağı vermiştir. Sermaya girişleri ÎL'nin reel değerini yükseltir- ken, açığı büyüyen dev let bütçesinin ya- rattığı ek fon talebi de faiz hadlerini yukseltmektedir. Görünüşe göre dışa- rıdan sermaye girişi TL'nin dış reel de- ğerini yüksek tutmaya devam ederken, faiz hadlerini o ölçüde düşürememiş, son bir ay içinde faiz hadleri yeniden artışa geçmiş, böylece kur-faiz maka- sının yarattığı cazibe güçlenmiştir. Dışarıdan önemli boyuttaki kısa va- deii sermaye girişi dış dengeyi bozup enflasyonu denetlenemez hale getirir- ken, bir yandan da tüketimi arttırma ve tasarrufu düşürme yolunda bir baskı yaTatmaktadır. Bankalar ellerindeki fonları iş âlemine kredi olarak vereme- yince, bu kez tüketim kredilerini pom- palamaya başlamıştır. Artan ithal mallan sunumunun cazibesi bir yandan luks tüketime üst sıralarda yer veren görmemişliğin değer yargılan, diğer yandan orta ve üst gelirli kesime böyle tiiketim furyası yaşama olanağı ver- mektedir. Tüketim furyası, bankalar için oldu- ğu kadar sanayi için de gereklidir. Ta- lebin kısıldığı bir ortamda ithal malla- rına pazarını kaybedip, daralmaya gi- rebilecek olan sana>i dalları -başta da- yanıklı tüketim mallan sanayileri- ban- kalann tüketim kredileri sayesinde ar- tan ithalattan pek fazla etkilenmemiş, üretimine pazar bulabilmiştir. Buna karşıhk, başta dokuma-iplik sanayii, birçok sanayi dallan, "damping" fiyat- ları ıle giren ithal mallan karşısında işçi çıkarmaya başlamıştır. Son haberlere göre tekstil sanayii 11 bin ışçi çıkarmış ve uretimi duşürmuştur. Yani, iç den- ge bir yandan enflasyonun denetlene- memesi, bir yandan birçok sanayi da- lında üretim duşüşu ve işsizlik, bir yan- dan tasarruf oranının düşmesi biçimin- de bir tehlikeli açmaza düşmuş bulun- maktadır. Kısa vadeii sermaye girişle- rinin dengeleri bozuşuna Türk ekono- misi DÇM olayında tanık olmuştur. Benzer bir durumu bugünün "ağır borçlu" durumundaki Brezilya, Mek- sika, Arjantin gibi ülkeler yaşamıştır. Bunun sonucu her ülke için "hüsran" olmuştur. Kanımızca, TL'nin konvertibilitesine geçilirken, sermaye hareketleri IMFnin şart koştuğunun ötesinde serbestleşti- rilmiştir. IMFnin desteklediği şartlar, temelde cari işlemler kalemlerinde ül- ke sakinlerine sınırsız ödeme ve trans- fer hakkı tanınmasıyla ilgilidir; sermaye hareketlerinde serbestieşme borç tak- sitlerinin ödenmesinde, yabancı serma- ye yatırımlarının >ıırtdışına transferin- de ve benzer birkaç kalemde söz konu- sudur (Anlaşma maddeleri no. 8). Ni- tekim birçok yarı sanayileşmiş ülke IMF tanımı çevresinde konvertibilite- ye geçmeye çalışmaktadır. Buna karşı- lık OECD uyeleri 1993, yani A\rupa Tek Pazan'nın kurulacağı tarihe kadar, tüm sermaye hareketlerini serbestleştir- me karan almış bulunmaktadır. Türki- ye'nin de bu yeni aşamaya hazırlandı- ğı anlaşılıyor. Ancak bunun ciddi so- runlar yaratabıleceğini de bılmek gere- kir. SİKMFK Tekel'e genel müdür bulundutZMtR-ANKARA (AA) — Uzun bir süredir boş bu- lunan Tekel Genel Müdürlü- ğü'ne Yaşar Holding Yöne- tim Kurulu başkan yardımcı- lanndan Mustafa Güçlü ge- tirildi. Atama>'a ilişkin karar- name Cumhurbaşkanı Tur- gut Özal tarafından imzalandı. Eski Genel Müdür Sürey- ya Yücel Özden'in ayrılma- sından bu yana aylardır boş bulunan Tekel Genel Müdür- lüğü görevine getirilen Mus- tafa Güçlü, 1985'ten bu yana özel sektörde Yaşar Holding bünyesinde çalışmaktaydı. Mustafa Güçlü, yeni göre- vine atandıktan sonra şunlan söyledi: "Tekel Genel Mudüriüğü'- nün çok zor bir görev oldu- gu mubakkak. Ancak, ben bu köklü kuruluşumuzun önemli birikimlere sahip ol- duğunu bUiyorum. Bu kunı- luşumuzu, daha ileriye götü- rebilmek için tüm cauşanlar- la biriikte elimden geleni va- pacağım. Tekd mensuplan- nın katkılanyla, onlann bil- gi ve tecrübeleriyle, bu kuruluşumuzu daha da ileri noktalara götürmek çabası içinde olacagız" dedi. A.Ü. SBF mezunu olan Mustafa Güçlü, 10 yıl sürey- le Maliye Bakanlığı'nda he- sap uzmanı olarak görev yap- tı. 1985 yılında özel sektöre geçen Güçlü, Yaşar Dış Tica- ret Şirketi'nde genel müdür muavinliği ve genel müdür- lük görevlerinde bulundu. Mustafa Güçlü, 1989 yılında, Yaşar Holding'de dış ticaret ve fınansmandan sorumlu yönetim kurulu başkan yar- dımcılığına getirildi. Evli ve 1 çocuklu olan Mustafa Güçlü, tngilizce biliyor. Adana Belediyesi eğlence sektöründe ANKARA (ANKA) — Adana Büyükşehir Belediye- si, Ankara'da özel bir yatı- nma gnıbuyla eğlence sektö- rüne girdi. Adana Büyükşehir Beledi- yesi'nin yüzde 17.6 oranında 4 milyar 482 milyon 100 bin liralık payla katıldığı''Ana- kent Turizm Yatınmcılığı Anonim Şirketi" adıyla mer- kezi Ankara'da olan bir şir- ket kuruldu. 25 milyar 397 milyon 900 bin lira sermayeli şirketin di- ğer ortaklan arasında Sunma Turizm Yatırımcılığı A.Ş., Mahmut E. Varol, Mustafa Aslan, Ahmet Aslan, Mete Bora, Selim Bora ve Osman Özkan bulunuyor. Summa A.Ş.'nin şirketteki sermaye- si 5 milyar 130 milyon, Mus- tafa Aslan'ın 9 milyar 355 milyon 600 bin, Mete Bora'- nın 7 milyar 751 milyon ve Osman Özkan'ın 3 milyar 151 milyon lira düzeyinde bulunuyor. Şirketin diğer üç ortağı ise sermayeye lOO'er bin lira ile katıldı. Adana Büyükşehir Belediyesi şirke- te koyduğu sermayeyi Ada- na'nm Seyhan ilçesindeki 44 bin 821 metrekarelik arsay- la karşıladı. Sirketin yurticinde ve dışın- da sinema, tiyatro, çok mak- sath salon, hipermarket, acık otopark, aqua park ve eğlen- ce merkezleri kurarak işlete- ceği belirtildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle