Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 KASIM 1990 CUMHURİYET/17
HAVA DURUMU TÜRKIYE'DE BUGÜN
Uevtet Meteoroloıı Işlen Genel Mü-
dürtüjü'nden aJınan hlgıye göre yur-
dun kuzeybati kesmten ÇOK buluttu
Trakya. Mamıara'nın batısı ve kıyı Ege
yafimuriıj, öteKı yerler az buluttu ve
açık, Marmara ıle yurdun ıç kesımien
sabah saatlennde yojun olmak üzere
yeryersıslıgeçecek HAIASICAKU-
Gl Deöışmeyecek RÜZGAR Gûney
yönlerden hafi* ara sıra orta kuvvet-
te, Mannara ve Egede Kuvvetlıce ese-
cek DENİZLERIMIZDE Ooğu Karade-
nız ve Akdemzde kjble ve keşışleme-
den, ötekı denızlenmızde kıble ve lo-
dostan 3-5, Batı Ka/adenız, Marmara
ve Ege'de 6 tarvvettmde saatte 10-21,
Batı Karadenız Marmara ve Ege'de 27
demz Tiıiı hıda eseceK Dalga yüksekBfli 05-1 m. Batı Karaöe-
ntz, Marmara ve Ege'de 1.5-25 m doiayında bulunacak. Van Gö-
lü'nde tıava Az buluttu, sabafı saatlennde puslu geçecek Rûz-
gâr gûney yönlertlen hafif, ara sıra orta kuvvette olacak. Göl,
kûçük dalgalı olacak.
Bıkmk
BngSI
Bıffis
Botu
BurSJ
Çanakkafe
Çonjm
Derazi
28° 12° ftyarbalo'
22° 1-*° Ed me
23° 8°Erjjncan
19° 6°Erzunım
9°-5°Esioş«tw
19° 5°Saaamep
27° 16° ûresun
25° 12° Gûmûşrnne B
15° 7°HakOn A
23° 12° IsparU A
22° 1 f IstmtuJ Y
16° 5°lzmr Y
18° 3°Kars
22° 3°Mamsa
20° 12° K Maras
12°-1° Meron
2° -5° Mgjla
18° 4°Mu$
23" 7°Nı0de
22°1S°Ofdu
t5° 2°Samsufl
19° TSm
20°13°Sınop
21° 14° Stvas
11° -5° Tetarda{
14° 3°KasBmonu B 15° 3°Trata>n
19° O°Tunralı19° S°Kays«ı
21° 11° Kırtdarelı
' 20°16°Konya
20° 1 Kütahya
20° 0° Mabtya
18° 4°\fen
19° 7°lfayat
12° 4° Zonguldak
Y 20° 11°
A 22° 8°
A 26° 18°
Y 20° 10°
A 13° 2°
B 20° 3°
B 22° 15°
B 23° 14°
B 22° 14°
A 22° 7»
B 22° 13°
B 17° r>
Y 20° 13°
B 23° 14°
S 12° 4°
B 19° 8°
A 12° 0°
B 18° 4°
B
J A-ıçık B-buiuOu G-gûneşt K-tarlı s-sıs* Y-yaflmurtı
BTJLMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Havayla ses ve-
ren, akordeona ben-
zer çalgı. 2/ Bir ay-
gıtın gereken işi ya-
pabilmesi durumu...
Bir devletin ya da
kuruluşun simgesi
olarak kabul edilmiş
resim, harf ya da şe-
kil. 3/ IX. yuzyılda
Rusya'yı egemenliği
altına alarak Rus
Imparatorluğu'nu
kurmuş olan lskan-
dinavyalı kabile...
Bir yağış şekli. 4/
Ayak direme... Kalsiyumun simgesi.
5/ Sarma tekniğiyle yapılan bir tür
işleme. 6/ Bir gıda maddesi... Gele-
neksel Ispanyol şarkısı ve dansı. 7/
Doku teli... Tarlaya atılan tohumu
örtmek için gezdirilen ağaç sürgü. 8/
Emanet.-. Asya'da yaşayan bir cins
geyik. 9/ Orta Anadolu'da yetişen,
sert ve kurak iklime dayanıkb, küçük
yapılı bir sığır türü.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Hayvanı avcılığa alıştırma işi... Dağkeçisi. 2/ Avuç içi... Bir
Avrupa ülkesinin başkenti. 3/ lnce yapılı... Bir makyaj malze-
mesi. 4/ Toprakta biriken fazla suların çeşitli yollarla boşaltıl-
ması... Fas'ın plaka işareti. 5/ Eski bir Fransız halk dansı. 6/
Sodyumun simgesi... Posta hizmeti görmeye alıştınlmış güver-
cin. 7/ Bir işi yaptırabilme gucü.... Gülşeni tarikatında ilahiye
verilen ad. 8/ Kesiien ağacın yerde kalan kütuk dibi... Kâr, men-
faat. 9/ Sarhoş ya da kulhanbeyi bağırması... Bir meyve.
60YILÖNCE Cumhuriyet
Gazi Hz.
OTOMOBİLLERİ
SEHViS KAMYONETTERİ
OebBiftir.
25 KASIM 1930
Reisicumhur Hz. bugün saat 14 buçukta otomobillerile
Çarşamba'ya gitmişlerdir. Çarşamba halkı büyük reisi
aralarında görme saadetini emsalsiz bir sevinçle
kutlulamışlardır. Gazi Hz. hukümet konağını Belediyeyi,
C.H. Fırkasını, Turk Ocağını ziyaret etmişler ve fırkada
azalarla ve Türk Ocağında
gençlerle konuşmuşlardır.
C.H. Fırkası azaları belediye
intihabatında nasıl
çaüştıklannı ve
kazandıklarını heyecana
yakın bir samimiyetle
anlatıyorlardı.
Reisicumhur Hz. Ocağın
hatıra defterine şu cümleyi
yazmışlardır.
*'Çarsamba Türk Ocağında :
tanıştığım kıymetli gençlik
iftihara lâyıktırf'
Gazi Hz. Çarşamba'daki
muşahedelerinden memnun
kalmışlar ve saat on sekizde
Samsun'a avdet buyurmuşlardır. Gectiği yerlerde halk
candan alkışlarla aziz reislerine hürmet ve muhabbetini
izhar ediyordu.
6 milyon lira
Heyeti Vekilenin dünkü içtimaında Dü\-unu umumiye
mes'elesile hâmillere verilecek cevap şekli müzakere ve
tesbit edilerek cevap geç vakit Paris'te Hâmiller Meclisine
bildirilmiştir. Cevabın esası şudur: Türkiye harici borçlan
tamamen tanımaktadır. Fakat ancak taksitlerin memleket
tediye kabiliyeti nisbetinde olması meşruttur. Yanndan
itibaren Düyunu umumiye Hâmiller Meclisi emrine 6
milyon lira amade bulunmaktadır. Bu suretle Türkiye
hüsnü niyetini bir kere daha isbat etmişlir.
30 YIL ÖNCE Cumhuriyet
Mr. Rose'nin demeci
25 KASIM 1960
Şehrimizde bulunan Milletlerarası Basın Enstitüsü
(M.P.M.) Müdürü Mr. E.Y.B. Rose dün 14.30'da
Gazeteciler Cemiyeti binasında yaptığı basın toplantısında
"Basına mali ve iktisadi baskı, siyasi baskıdan daha
muhimdir. Demokratik sistemle idare edilen
memleketlerde, basın kanununa ihtiyaç olmadığına
kaniim" demiştir.
Mr. Rose, basına verdiği demeçte özetle şunlan
söylemiştir:
"—Uzun zamandır Türkiye'ye gelmeyi düşünüyordum.
Fakat Türk basını Menderes rejimi altında hür olmadığı
için gelmiyordum. Şimdi Türk basını hürriyete
kavuştuğundan, memleketinize gelmiş bulunuyorum. Şunu
bilhassa belirtmek isterim. Türk gazetecisinin cesareti,
Hür Dünyada daima takdirle karşüanmıştır. Bu cesaret,
dunyada bir örnek olmuştur.
Türk basın mensuplannın mücadele ve cesareti iki
müşahedeye yol acmıştır:
1. Bilhassa Güney Kore ve Endonezya gazetecileri, Türk
meslektaşlanndan cesaret aJarak mücadelelerini
artırmışlardır. Diktatoryal rejim altındaki gazeteciler ise
Türk yazarlan gibi mücadele edemediklerinden utanç
duymuşlardır.
2. Bazı ülkelerin basını Türkiyenin stratejik önemini
gözönünde tutarak Menderes rejimini tenkidten
kaçımyordu. Fakat Türk basınınm maruz kaldığı daimi
baskıyı görünce bunlar da tenkide başladılar ve
hükümetlerini uyardılar, bu siyasi bir başan olmuştur.
(Ankara-Hilton)da hapsedilen Türk yazarlan, Menderes
rejminin birer sembolü olmuşlardır."
Menderes rejiminin tenkid edilmemesi için bazı
çevrelerden Basın Enstitüsüne baskılar yapıldığıru
kaydeden Mr. Rose, Enstitünün hiçbir zaman bu seslere
kulak vermediğini söylemiş ve "Menderes hükümetinin
çok hassas olduğu, bu müracaattan anlaşılıyordu"
deınjşür^
GEÇEN YIL BUGÜN Cumhuriyet
Toplu istifa
25 KASIM 1989
Bir haftadır yoğun gösterilere sahne olan
Çekoslovakya'da dün akşamki dramatik gelişmede
komünist yönetim toptan istifa etti. Çekoslovakya
Komünist Partisi Merkez Komitesi'nin dün sabah
başlayan toplantısı sonunda yapılan açıklamada
politbüro, Komünist Partisi Genel Sekreteri Milos Jakes
ve parti sekretaryasımn toptan istifa ettiği bildirildi.
Jakes'in yerine Komünist Partisi liderliğine, politbüro
üyesi Karel Urbanek getirildi.
. Oslo
Kopennag
Helsınkı L
LenıngradN
Moskova
J (t^Beriın ^
L »Pans ^ L
Vıyana
/ Madrıd
•Lızbon
Kahıre»
DÜNYA'DA BUGÜN
Amsterdam
Amman
Atına
Bajdat
e»cekxia
Basel
Belgrad
B«rtın
Born
Brûtsel
Y 2°
A 26°
Y 18°
A 24°
Cenevre
Cezayr
Cıdöe
Dt.lMı
Frankfun
ûm.
Heteınh
KaMıre
Koçenhag
Kötn
LefkD»
11°
3°
16°
4°
2°
1°
10°
4°
v 15°
A 28°
A 27°
B 3°
A 24°
B 1°
A 26°
Y 4°
B 2°
A 25°
Lerangrad
Londra
Madnd
Mıano
Momreal
Mostara
Mûnh
Nm ftrt
Osk)
Pans
Ptag
Fbyad
Roma
Sofya
Şam
feVrv
Iınus
Viyana
Zurtl
B -1°
Y 7°
Y 8°
Y 14°
B 12°
A -4°
B 5°
B 10°
B -6°
Y 2°
B 4°
A 26°
Y 15°
Y 13°
A 25°
A 28°
A 29°
Y 4°
Y t4°
8 10°
B 12»
Y 3°
TAKITSMA
Dok Yılda YÖK Yasası
Basından edindiğimiz sınırlı bilgilerin ışığında, zaman-zaman
gündeme gelen değişiklik önerüeri içinde köklü bir düzenleme
yapılacağı ihtimali çok zayıftır.
2547 sayıh YÖK Yasası, son dokuz yıl-
dır bir düzineyi aşan ufak çapta değişiklik
geçirmiştir. Ayrıca bu yasaya dayalı yönet-
meliklerde de birbirleri ile çelişen hüküm-
ler, yapılan bunca değişiklik ve düzenleme-
lere değin halen son bulmanuştır. YÖK Ya-
sası, içinde doğduğu olağanüstü dönemin
özelliklerini kendinde toplamıştır. Bu özel-
liklerin ana ilkeleri kendinden sonra çıka-
nlmış 1982 Anayasası'run 130-131. madde-
lerinde kristalleşmiştir.
YÖK Yasası'na yaklaşık 10 yıldır ola-
gelen, tüm eleştirilerin ana nedeni ikidir:
1. O günlerde universite ve akademi çev-
relerinin Milli Gnvenlik Konseyi, Milli Eği-
tim Komisyonu'na sundukları önerilerin
YÖK Yasası'nda yer almaması,
2. Alışılmışın dışında cumhurbaşkanına
doğrudan sorumlu YÖK kurulunun deği-
şik kompozisyonda yer alması, universite
rektör ve dekanlannın seçün yerine atama
ile görevlendirılmesi idi.
Yasaya yansız olarak baktığımızda YÖK
Yasası'nın getirdiği en belli başlı yenilikler
şöyle özetlenebilir:
1. Bu yasa ile akademi, universite ikile-
minin kaldınlması,
2. Önlisans düzeyinde iki yılhk yüksek
okullann universite şemsiyesi altında top-
lanması,
3. AT'ye girme çabasında olan ülkemi-
zin ara insan gücünü yetiştirecek meslek
okullannm araç, gereç, öğretim elemanı ve
kapasite artünmında ulusal-uluslararası
kaynak yaratması,
4. Açık öğretimde sayılan 200 bine ula-
şan öğrencilerimize eğitim ve istihdam ala-
nı yaratılması,
5. Akademik kademelerdeki yükselme-
lerde; başlangıçta yardımcı doçentlik, do-
çentlik ve profesörlükte çevre universiteler-
de görev alma zorunluluğunun getirümesi
ile öğretim kurumlarına öğretim elemanı
sağlanması,
6. Sürekli asistanlık yerine her yıl yeni-
lenme koşulu ile "arastırma görevliliği"nin
getirümesi, asistanlığın ataletinin ortadan
kaldınlması ve bir yanşma ortamının mey-
dana gelmesidir.
Peki, götürdükleri nelerdi?
1. Rektör ve dekanlann atama sistemi ile
görevlendirilme ve görevden alınmalan, yö-
netsel özerkliğin kaldınlması,
2. Yüksek öğretimin her kademesinde yö-
netim kurullannın, dar kadrolarla sınırlan-
dınlması sonucu, yönetim kadrosu ile eği-
tim kadrosu arasında iletişimin ortadan
kalkması,
3. YÖK başkanı ile cumhurbaşkanının is-
tediği anda kamu görevı yapan rektör ve
dekanları görevlerinden alabilmesi,
4. Universite rektörlükleri ve fakülte de-
kanlıklarına alanlanyla ilgisi olmayan ki-
şilerin atanabilmesi,
5. YÖK kurulu karar ve yönetmelikleri-
nin farklı yorum ve uygulamalara yol aç-
ması; (öğrenci DisipUn Yönetmeliği; tür-
ban olayı ve öğrenci sınav yönetmelîğinde
olduğu gibi),
6. Yüksek Öfretim Denetieme Kunıin'-
nun, yüksek öğretim kurumlannı umutla-
nan düzeyde denetime almaması,
7. YÖK'ün universitelerde insan gücü,
plan ve projeksiyonlannın gerçekçi ve gü-
venüir verilere dayandırılmaması her yıl be-
lirlenen öğrenci kontenjanlannın böylesine
bir planlanmadan yoksunluğu,
8. Son Danıştay kararına rağmen 10 yıl-
dır çeşitli güçluklerle maddi ve manevi çi-
leler çeken, 1402 sayıh Sıkıyönetim Yssası
ile görevlerinden uzaklaştınlan değerli öğ-
retim üyelerinin kadro yokluğu gibi, sudan
nedenlerle görevlerine dönmelerine engel
olunması,
özetle ilk akla gelenlerdir.
Basından edindiğimiz sınırlı bilgilerin ışı-
ğında, zaman zaman gündeme gelen deği-
şiklik önerileri içinde köklü bir düzenleme
yapılacağı ihtimali çok zayıftır. Türk ulu-
suna vakıf üniversiteleri dışında yabancı
olan, mütevelli heyetli, 1982 Anayasası'nın
izlerini taşıyan kompozisyondaki bir YÖK
Yasası binlerce defa da değişikliğe uğrasa;
özgürlükçü, suskunluğundan silkinmiş, dü-
şundüğünü her fırsatta topluma açıklamak-
tan çekinmeyen, yöneticilerini kendi seçen,
yönetsel, bilimsel ve parasal özerkliği ka-
zanmış bir hüviyete sahip olamaz.
PROF. DR. NEŞET BtLELOĞLU
Çocuk Sağlıgı ve Hastalıklan Lzmanı
ÎLK YÖK ÜYESİ/Ankara
Beklentilerin Fazlası Yapılmaktadır
Yükseköğretim kurumlannın görevleri, yönetim ve denetim
şekilleri Anayasa ve yasalarla açıkça gösterilmektedir.
Üniversitemiz öğretim üyelerine atıf ya-
püarak eylem önerisinde bulunan Sayın
T.Yıimaz Ö^üt isimli mektup sahibinin şah-
sında Türk kamuoyuna bir kez daha açık-
lamak isterim ki; Ondokaz Mayu Ünlrer-
sftesf catısı altında ilke edinüen Ulkemrz
menfaatleri doğrultusunda Atatürk ilke ve
inJalaplannın savunuculuğu, gerekli zaman
ve zeminlerde gerektiği şekilde yapılmakta
daha da önemüsi bu görüş ve düşünce ya-
pısında nesiller yetiştirilmek üzere ustün ça-
ba harcanmaktadır.
Yükseköğretim kunımlannın görevleri,
yönetim ve denetim şekilleri Anayasa ve ya-
salarla açıkça gösterilmektedir. Bu neden-
le bilim adamlanna asüsız sıfatlar takıp tah-
rik etmeye, onlan kisise! fikir ve çıkarlar
doğrultusunda yönlendirmeye çalışmak; en
azından kendi karar verme özgürlükkrine
müdahale ile onlan hafife almak olur.
Uzun yıllar önce Samsun'dan aynlmış
olan Sayın öğüt izleyememiş olsa da ttni-
versitemiz öğretim üyelcri Atatürk ilke ve
inkılaplannın yümaz savunucusu ve öğre-
ticisi olarak her zaman üzerlerine düsen gö-
revleri gönüllü olarak sürdürmeye devam
etmektedirler. Bilim adamlığına yakışu" şe-
kilde sürdürülen bu görev için gerektiğin-
de Türklüğu ve Yüce Atatürk'ü ile gurur
duyan her vatan sever gibi davranmakta bir
an tereddüt etmeyeceklerinin de büinmesi-
ni isterim.
Ancak, bunun zaman ve zemininin be-
lirlenmesi ve yönlendinne yetkisi, gazete-
nizde mektubu yayimlanan Sayın Öğüt'e ait
degildir. Sayın Öğüt'ün içi rahat olsun, ttni-
versitemizde Ulu önder M.Kemal Ata-
türk'ün belirlediği ilkeler doğrultusunda,
beklentilerinden fazlası yapılmaktadır.
PROF. DR. MEHMET SAGLAM
Ondokaz Mayıs Üniversitesi Rektörü
SU SAYACIAYIRMA KOŞULLARI:
Ortak sayaçtan su kullanan grup ve karışık grup abone-
leri 01.01.1991 tarihinden itibaren aşağıda belirtilen
koşullara uyarak sayaçlanmayırabilec8klen.ir:
1. Grubu oluşturan birimler birleşerek İSKİ'ye sayaç
ayırtmı için başvuracakiardır.
2. Sayaç ayırımı sonunda iptal edilecek tek sayaca ait
borçların tamamı ödenecektir.
3. Birim sahipleri 2. şahsa vekalet vermek sureti ile
sözJeşme işlemini yürütebilirler.
4. Tek sayaçtan sonra hidrofor veya depo bulunan grup
veya karışık grup abonelere sayaç ayrma işiemi
uygulanmaz.
5.Sanayitanımınagiren grup abonelerinesayaç ayırma
işiemi uygulanmaz.
6. Konırt ve işyerinden oluşan karışık grup abonelerin-
den her birim için sayaç ayırma işiemi uyguiamr.
7.Başvuru sahipleritestsatiarını İSKİnin istediği biçimde-
düzenlemek, birimlere sayaçları lakmak ve işler
durumda bulundurmak zorundadır.
Saygılanmızla duyunıruz.
Başvunılar için: İSKİ Merkez Aksaray ve Asya Bölge
Müdürlüğü Kadıköy.
İNGİLİZCE'yi
6 ayda konuşun
SİZİ AMERİKALI
DOSTLARIM1ZLA
BULUŞTURALIM
Tel: 349 48 57
BEBEK SEVERLERE
2 yaşındakı kızıma bir can
yoldaşı, oyun arkadaşı, eğitıa.
bakıcı anyorum
Tel: 158 08 10
PARABELLUM Ruhsath
VVALTHER GAZ
574 23 40
ÖZEL BORA
SURUCU KURSU
DERŞHANE:
ÜSKÜDAR: 343 67 82
PİSTLERİMİZ
KOZYATAĞI: 362 47 33
TARABYA : 1620818
Tercıhinizı yaparken
dershane ve pıstlerimızı
yerinde inceleyin
Askeri kiraliğimi kaybettim.
Hukümsüzdür.
AYŞE TACISER ÜLKÜ
1SA
• yı öğrenmek
' ısterseniz...
PK.45 Bcyogu İST
İSKİSUİÇİNELELE
KOST4
Atena Deponte
5000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yayınları Turkocağı
Cad. 39-41 Cağaloğlu-lstanbul
Öderaeli gonderilıuez.
ÇELTEK
UNUTULMADI
Emeklerinin gerçek karşılığını isteyen
rnaden işçileri, bu haklı, onurlu
mücadelelerinde yalnız değillerdir.
BELEDİYE-İŞ SENDİKASI
GENEL YÖNETİM KURULU
PAŞA OCAKBAŞI
Yeni açtığjmız içkili et lokanusında iki katlı salonda yer
alan 20 masa, ocakbajı, havuzbajı oturma verleri ile aym
anda 150 kisilik gruba öğle yemeği verecek durumdayız.
Ocakbıjırnızda Adana, Urfa, çöp sis, tandır, kâğıt kebabı,
tavuk fif, Rumelı köftesı, kufbası ji$, bıldırcın, mantar, ciğer
ve pide çeşitleri hizmeti sunulmakta olup, evlere de servis
yapıhr.
Adresimiz: Eski Edirne Asfaltı Noc 232
500 Evler/ tst.
Tel: 537 65 00
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇt
Balık Nereden Kokar?"Savaşın Kıyakçılan" yazısını on gün önce yazdım; Kör-
fez bunalımının, savaşın, Bush'u da Thatcher'ı da kurtara-
mayacağını belirttim. Şöyle dedim:
"Savaşı isteyenler mi var? Kimler? ülkelerinde siyasal du-
rumları sarsılanlar mı? George Bush sallanıyor; İngittere'de
Bayan Thatcher da öyle. Uslarınca, bunları ancak bir Körfez
savaşı kurtarabilir! Kurtarabilir mi?" Yazıda, Türkiye'deki
Bush, Thatcher dostlarının durumlanna da değiniliyordu satır
arasında.
Fransız şarkıcı Renaud'nun dizeleri de şöyle bitiyordu:
"..Ve son saat çalınca / Cehennem eril dangalaklarla dc-
lacak/ Futbol ya da askercilik cynayacaklar orada / Ya da
"Kim daha uzağa işer?" oyununu.
Ben bu dünyada kalırsam eğer / Köpek olmayı isterim / O
da elektrik direği olsa/ Her gün gider bir kez / Dibine işerim
/ Bayan Thatcher'ın."
Bir haftaya kalmadan, Bayan Thatcher'ın gideceğini kim
kestirebilirdi? Söyleyeyim, bu gazeteci sezgisıdir. Gazeteci,
olacaklan kestirmek zorundadır. Ama, bunu kestirebilmek için
olavları ivi ızlemek qerekiyordu. Bunu, her sabah saat
07.00'de, BBC haberlerini, 07.15'te, BBC'nin Türkçe yayınları-
nı dinlemeye borçlu olduğumu söylemeliyim. Sezgı de kes-
tirme de gerçeklere, yani, bilimsel çalışmalara dayanmaltdır.
Yoksa, "Aptala malum olur!" der, geçerler...
Adalet Bakanlığı'nda, Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdür
yardımcılarından Muammer Coşkun, öldü. Hafta başında,
Adalet Bakanlığı önünde Muammer Coskun'un cenazesinin
başında bir tören düzenlendi, saygı duruşu yapıldı. Burada
bir konuşma yapan Adalet Bakanlığı Müsteşarı Arif Yüksel,
konuşmasının bir yerinde aşağı yukarı şöyle dedi:
— Sevgili arkadaşım, burada bulamadığın huzuru, inşal-
lah, gittiğin yerde bulursun! Parçala-böl-yönet politikası en
ağır biçimde senin üzerinde uygulandı. Ama sen hiçbir bi-
çimde karşılık vermedin...
Müsteşar Arif Yüksel'i dinleyenler, gözlerini yumdular. Mûs-
teşarın satır arasında ne demek istediğini anlamışlar mıydı?
Muammer Coşkun, sayrıydı, bir yandan şekeri, bir yandan
kalbi vardı. Arada bir akşamcılığı da olur muydu! Ama, Ada-
let Bakanlığı'nda karşılaştığı olaylar onu üzmüş, yıpratmıştı.
Sonunda, ölümünü hazıriamıştı. Bakanlıkta, bunları bilme-
yen yoktu.
Atila Bengü, 1987 seçimlerine gidilirken, Adalet Bakanlığı
Personel Genel Müdürlüğü yapıyordu. Adalet Bakanı Oltan
Sungurtu, seçim öncesinde, yasa gereği, görevinden aynl-
mış, yerini bagımsız bakana bırakmıştı. Atila Bengü'nün, ba-
kan gider gitmez, iyi şeyler soylemediği söyleniyordu:
— Gümüşhane dayıstnı yürüttük! demiş miydi, ne bileyim?
Bunu Oltan Sunguriu da duydu, çok üzüldü mü?
Oltan Sunguriu, Adalet Bakanlığı'na yeniden döndü! Atila
Bengü'yü Personel Genel Müdürlüğü'nden, bir çeşit kızak
yeri olan Bakanlık APK (Araştırma-Planlama-Koordinasyon)
Daıresi Başkanlığı'na verdi. Ama Atila Bengü, kızakta çok
kaimayacak, ANAP'lı milletvekillerinın, bakana yapacaklan
baskılar sonucunda, Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlü-
ğü'ne atanacaktı. Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdür yardım-
cılarından Muammer Coşkun, Atila Bengü'den en çok zaran
gören oldu. İzne aynldığı sırada odasının kilidi kınldı, içerisi
ören yerine döndü. Adalet Bakanlığı'nda, yüksek düzeydeki
bürokratlar arasında olup bitenler, dudakları uçuklatacak ni-
telikte miydi? Başı boyle olursa, bu kuruluşun yargıçlan, sav-
cıları nasıl adalet dağıtırlardı ki? Atila Bengü'yle, Müsteşar
Arif Yüksel'in de arası açıktı. Arif Yüksel, belki de onun için
Muammer Coşk'jn'un tabutu başında:
— Sevgili arkadaşım, burada bulamadığın huzuru, inşal-
lah gittiğin yerde bulursun! demiş olmalıydı... Muammer Coş-
kun, izinde öldü!
Salı akşamı, Adalet Bakanı Sunguriu, gazetelerin yazar-
larına, temsilcilerine, Ankara'daki "Yargıç Evi"nde bir yemek
vermişti. O yemekte Bakan Sungurlu'ya, bu olayı anımsat-
tım, sprdum:
— Bakanfık üst düzeyinde huzursuzluk mu var ki Mûst&ı
şar boyle konuşuyor? dedim. Bakan, pek açıklama yapma-
dı, o da huzursuzluğun ayrrmındaydı; şu karşılığı vardı:
— Müsteşarla, ölen arkadaşın arası iyiydi; yalnız bir baş-
ka arkadaşla iyi değiidi. Bakanın, bir başka arkadaş dediği,
Atila Bengü'ydü.
Atila Bengü, çok sert yapılı biriydi. Pek ince değil miydi?
Çok lüks çalışıyordu. Birkaç makam arabası, makam araba-
sında telefonları vardı. Side'de iki-üç yazlığı olduğu söyleni-
yordu. Müfettişken, Personel Genel Müdürlüğü'ne gelmişti.
Oltan Sungurlu'yu dinlerken, acıdım! Ben, Amasya Cezae-
vi'ndeki açlık grevlerıni, bunları çözümlemenın yollarını öğ-
renmek istiyordum; oysa bakanlığın içi ne durumdaydı...
Bakan, bir müsteşarı, bir genel müdürü görevinden alamı-
yordu. Onların "güvenceleri" vardı. Sungurlu'nun bir ağla-
madığı kaldı! Belki, açlık grevlerine yatanlar acırlar da
bırakırlar açlık grevlerini. Benim açlık grevlerine karşı oldu-
ğumu da bilirler. Ama Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlü-
ğü'nün başında, sert yapılı, inceliğe metelik vermeyen kişiler
bulundukça, cezaevlerinin sağlıklı işlemesi beklenmemeli-
dir. Benden söylemesi. "Demedi" demeyin...
Gazeteciler, Sungurlu'ya:
— Biz müsteşarınızı oa tanıyoruz! dediler
— Nereden tanıyorsunuz?
— Uğur Mumcu'nun yazılarından!..
Gazeteci-yazar Atila Aşut, bundan bir süre önce Ankara
DGM Başsavcılığı'nın buyruğuyla gözaltına alınmış, gözaltın-
da yedi gün kalmıştı. Atila Aşut, bir hafta ozgürlüğüne engel
olan DGM Başsavcılığı'nı dava etti. Savunmanı Velı Deveci-
oğlu'ydu. Ankara Birinci Ağır Ceza Mahkemesi, haksız yere
gözaltında tutulduğu gerekçesiyle, Atila Aşut'a üç milyon li-
ra tazminat ödenmesini karariaştırdı. Ancak, "rücu" edilme-
diği için bu tazminatı DGM Başsavcısı değil, "hazine"
ödeyecek. Atila Aşut, "Bizim bir saniyelik özgürlüğümüz
değerlidir" dedi.
Karaman'da, "Güneş" adında, yerel bir günlük gazete çı-
kar. Sahibi, sorumlu müdürü Hasan Can'dır. Hasan Can, yaz-
dığı yazılardan dolayı 17 Ağustos 1990'dan beri, geceleri
cezaevinde yatar, gündüzleri gazetesinin başındadır. Hasan
Can, politikacılarla olduğunca, Karaman'daki yargıçlarla, ada-
let dağıtması gerekenlerle de kavga vermektedir. Gazeteci
Hasan Can, ANAP milletvekili Ali Talip Özdemir'in, Ereğli1
de belediye başkanı bulunduğu sıradaki usulsüz, kimi yol-
suz işlemlerini gazetesinde sergilemiş, yazılar yazmıştır. Bu
yazılan yalanlamayan Ali Talip Ozdemir, ancak Hasan Can'ı,
"kendisini küçük düşürdüğü" savıyla mahkemeye vermistir.
Hasan Can, mahkemeye etki yapıldığım ileri sürmüştür. Ha-
san Can'ın ileri sürdüğüne göre Ağır Ceza Mahkemesi Baş-
kanı'nın İstanbul'da olduğu sırada, davaya bakan Asliye Ceza
Mahkemesi Başkanı Fevzi Oylupınar, Hasan Can'ı mahkûm
etmiştir. Cezayı verdikten üç gün sonra, telgrafta Ağır Ceza
Mahkemesi Başkanlığı'na atandığı bildirilmiştir. Yargıç Oy-
lupınar. cezayı vermeden önce, dosyayı alıp Ankara'ya, Ada-
let Bakanlığı Müsteşarı Arif Yüksel'e götürmüştür. Hasan Can,
Yargıç Fevzi Oylupınar ile Adalet Bakanlığı Müsteşan Arif Yük-
sel'in fotoğraflarını da gazetesinde yan yana yayımlamıştır.
Hasan Can, şimdi bu olaydan da yargılanmaktadır. Davayı
Karaman Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Fevzi Oylupınar açtı;
davaya Karaman Asliye Ceza Mahkemesi'nde bakılıyor...
Adamın biri, balıkhaneye gitmiş; balıklann kuyruklannı kok-
luyormuş. Balıkçı:
— Balığın taze olup olmadığı, kuyruğundan değil, basın-
dan anlaşılır! demiş. Adam karşılık vermiş:
— Onu ben de biliyorum, koku kuyruğa geldi mi, gelmedi
mi ona bakıyorum!
ELELE ÇOCUK KULÜBÜ
5-12 ya§
* Etüt çalışmalan (Ilkokul çocuklan için)
* Ana sının (Okula hazırlık)
* Ingilizce
* Ritmik jimnastik
* Buz pateni
* Diğer sosyal etkinlikJer
Suadiye - 373 53 30