Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURlYET/10 PAZAR YAZILARl 25 KASIM 1990
Stockhohri'den
Hücredeki
vatansızHaziran ayında bir mağazadan giysi çaldığı
gerekçesiyle tutuklanan Alan, 1 ay ceza
almasına rağmen o günden bu yana hücrede
tutuluyor. Çünkü Alan, kimliğini ve geldiği
ûlkeyi açıklamadığı için sınırdışı edilemiyor ve
yine suç işler diye de serbest bırakılmıyor.
Isveçliler şimdi bu hukuki sorunu tartışıyor.
YAVUZ BAYDAR
STOCKHOLM — Ülkelerin
ideolojik kimlik degiştirdiği,
ideolojilerin kendisine yeni kün-
yeler aradığı Avrupa'nın kuze-
yinde, Stockholm'ün ortasında-
ki Kronoberg nezarethanesinde,
altı aydır tek kişilik bir hücrede
tutuluyor. Adı Alan, daha doğ-
rusu öyle sanılıyor. Yaşı, tahmin-
lere göre 24. Hepsi bu.
Hiç kimse Alan'ın kim oldu-
ğunu bilmiyor. Hangi ülkeden
geldiğıni de. tsveç'te yasalara ay-
kın olarak bulunduğu Saptandı-
ğı için sınırdışı edilecek. Ama ül-
kesi bilinmediği için polis hiçbir
şey yapamıyor. Alan, kimliğini
ve ülkesini açıklamamakta ısrar-
lı. Bu yüzden de nezarethaneden
çıkarılmıyor.
Alan, bir büyük mağazadan
yaklaşık 1 milyon TL değerinde
giyim eşyası çalarken suçüstü
yakalanmış. Olay 5 haziranda
gerçekleşmiş. Aradan -ilk duruş-
maya kadar- geçen zaman zar-
fında kimliğini ve milliyetini
açıklamayı reddetmiş Alan. Çı-
karıldığı mahkemede suçundan
ötürü 1 ay hapse mahkûm edil-
miş. Mahkeme aynca Alan'ın
suç işlemeye devam edeceği ka-
naatinde olduğu için sınırdışı
edilmesine de karar vermiş. Ka-
rar daha sonra -23 temmuzda-
ust mahkeme tarafından onay-
lanmış. Geriye, cezasını çekmiş
olan Alan'ın sınırdışı edilmesi
kalmış.
Ama nereye? Polis son dört
aydır bu sorunun yanıtmın pe-
şinde. Üzerinde hiçbir kimlik
belgesi bulunmayan Alan, Gü-
ney Afrikah olduğunu iddia et-
miş. Ancak temasa geçilen Gü-
ney Afrika temsilciliği Alan'ın
bu ülkeden olmadığma yüzde
yüz emin.
Alan, 14 yaşından ber Afrika
ve Avrupa'da oradan oraya gez-
diğini anlatıyor. Ekmeğini taş-
tan, kaldırım taşlarından çıkar-
mış bu süre boyunca. Anlattığı-
na göre Isveç'e Finlandiya'dan
feribotla gehniş. Ebeveyni Gü-
ney Afrika'da, ama nerede ken-
disi de bilmiyor.
Ashnda Alan sınırdışı edilme-
sine karşı değil. Yalnız Güney
Afrika temsilciliğinin kendisine
bir seyahat belgesi vermesini is-
tiyor. Bu isteğe de o tnakam kar-
şı çıkıyor.
Hukuksal sorun da bu nok-
tada başlıyor. lsveç yabancılar
yasasına göre polis, sınırdışı edi-
lecek bir yabancıyı en fazla iki
ay gözaltında tutma hakkına sa-
hip. Alan'ın özgürlüğüne -cezası
bittikten sonra- 23 temmuzdan
itibaren el konmuş. Avukatının
üst mahkemeye itirazı kabul
edilmemiş. İki ayhk sürenin so-
nunda, bu kez hükümetçe aJı-
nan bir kararla -serbest bırakıl-
dığı takdirde ortadan kaybola-
cağı ya da suç işlemeye devam
edeceği gerekçesiyle- süre iki ay
daha uzatılmış.
Alan'ın avukatı Tomas Roth-
pfeffer, bu son iki ayhk sürenin
dolmasma kısa bir süre kala
Yargıtay'a başvurdu. Rothpfef-
fer'e göre ortada hukuka ve
mantığa aykın bir özgürlük kı-
sıtlaması var. Alan'ın "içeride
çektigT diyor Rothpfeffer, "iş-
ledigi suçla kıyaslanmayacak
boyutlara ulaştı." Yasaya göre
Alan'ın bir mülteci kampına
yerleştirilmesi ve düzenli olarak
polise orada olduğuna dair im-
za vermesi gerekiyor. Ancak
Yargıtay, hukümetin öne sürdü-
ğü gerekçeleri haklı buluyor.
Alan'ın iki ayhk ikinci neza-
rethane dönemi bugün doluyor.
Zorunlu ikametinin surüp sur-
meyeceği de bugün yeniden ele
ahnacak. Uzmanlara göre süre-
nin bir daha uzatılması kesin.
Kimliksiz ve vatansız kalmak-
ta ısrar etmenin şaşırtıcı bedeli
böyle de ödenebiliyor. Peki, bu
durum ne kadar devam edecek?
Avukat Rothpfeffer, yakın bir
gelecekte konuyu Avrupa tnsan
Hakları Komisyonu'na götüre-
cek. Avukat Isveç'in yabancılar
yasasını tartışmak gerekebileceği
inananda.
Roma'dan
Gladio'ya gol
atan yargıç1982'den bu yana sabırlı bir çalışma ile
NATO'ya bağlı gizli örgütü ortaya çıkaran
genç yargıç Felice Casson, boş zamanlarında
savcı ve avukatların takımı Juris Marca'da
futbol oynamayı çok seviyor. Orta sahada '
oynayan Casson rakiplerine göz açtırmıyor.
NEW YORK BERDLŞLARI — New York'ta evsfc yaşayan oa binlerce kişi parklarda, metroiarda yaşıyor.
New York'tan
Aûna'âan
17 Kasım vurdu,
ama patlatamadı
Yunanistan'ın ünlü terör örgütü 17 Kasım, bu
ay içinde yürütülen bir dizi spekülasyondan
sonra geçen hafta yine ortaya çıktı. Unlü bir
armatörü hedef alan 17 Kasım, uzaktan
kumandalı bomba ve roket kullandı, ancak
bu kez hedefi imhada başarısız kaldı.
STELYO BERBERAKİS
ATİNA — Yunanistan'da
adından en çok söz ettiren terör
örgütü "17 Kasım devrimci
örgütü" geçen hafta içinde ken-
disini yine gösterdi. tş adamla-
nnın, siyasetçilerin, Amerikah-
lann ve bilumum karanık olay-
lara kanşanlann korkulu riiya-
sı haline gelen 17 Kasım terör
örgütü, bu kez Yunanh ünlü ar-
matör Vardis Vardinogiannls'i
kendisine hedef seçti... Vardi-
nogiannis, "17 Kasun"ın bu
saldırısından kıl payı kurtuldu.
örgütün her saldından sonra
yaptığı gibi seçtiği "hedefiyle"
ilgili yayımladığı bildirisinde,
Vardinogiannis'in zırhlı otosu-
nun "tank gibi" sağlam oluşun-
dan söz konusu bomba ve ro-
ketli saldırının başansızhğa uğ-
radığı kabul edildi. Gerçekten
de Vardinogiannis'in otosu,
bomba dolu bir "ruzak" oto-
nun şiddetli patlamasma ve fır-
latılan roketlere "siper" olma-
yı bilmişti... Çünkü bu oto, bu
gibi saldırılara karşı özel olarak
yaptınlmış ve 1 milyon dolara
mal olmuştu...
17 Kasım terör örgütü bu kez
annatörleri "cezalandınnak"
istiyordu. Son zamanlarda üst
üste yayımladığı bildirilerde "17
Kasım taraftarlanna merak et-
memdcri için" mesaj ileten ör-
güt "böyle bir eylem
gerçekkştirecegini" duyunnuş-
tu... Nitekim Vardinogiannis,
geçen gün işyerine gitmek için
bindiği özel yapım zırhlı Merce-
desi'yle yol ahrken yolun kena-
nnda park etmiş bir otonun
içinden üç roket firlatılacak he-
men sonra da aynı oto yine
uzaktan kumandalı bir cihazla
havaya uçurulacaktı.. Tüm bu
hengâme içinde zrrhh Merce-
des'e isabet eden iki roket pat-
lamadı... Üçüncüsü ise yörede-
ki bir evin balkonuna girdi ve
orada patladı.. 2.36 inch'lik bu
roketler, aynı örgüt tarafından
geçen yıl askeri bir cephanelik-
ten çalınmıştı. Patlamalardan
sonra uzmanlann verdiği bilgi-
lere göre Mercedes'e isabet eden
roketlerin ikisi, ateşleme sırasın-
da anzalandı. Zaten anzalan-
masa, zrrhh Meroedes gibi Var-
dinogiannis de havaya uçacak-
tı... Ancak uzaktan kumandalı
cihazla infilak eden otonun ya-
rattığı bomba tesiri zırhlı Mer-
cedes'i hiç etkUememişti bile...
1975'ten bu yana 26 eylem ile
14 siyasi cinayeti üstlenen "17
Kasım", bu saldından sonra
yalmz 'Epikeroıita' gazetesine
ulaştırdığı uzun bildirisine baş-
lamadan önce "liitfen bu bildi-
riyi tam metin olarak yayımla-
yın. Aksi hakJe tahrip edin" ri-
casında bulunmustu. Gazete, bu
uzun metni iki tam boy sayfa
üzerinden aynen yayımladı. 17
Kasrm örgütü bu kez armatör-
lerin "kirti çamasıriannı" orta-
ya çıkanyordu. Yunanlı arma-
törlerin sigorta şirketlerinden
yüklü tazminat alma uğruna,
eskimiş gemilerini mürettebatıy-
la birlikte batırmaktan sakın-
madıklanndan, yüzlerce deniz
işçisinin ölümüne yol açan ba-
kımsız gemilerini kasıth olarak
onarmadıklanndan ve gemile-
rinde daha ucuza mal olan ya-
bana işçi çalıştırmak için Yu-
nan bayrağuu indirrp yabancı
bayrak çektiklerinden söz eden
örgüt, Vardinogiannis'i "bn pis
dünyanın temsikrisi olarak ceza-
landırraak istediğini" duyur-
du...
Bu arada 17 Kasım terör ör-
gütünün "yüdız" şeklindeki
damgasım taşıyan ve son za-
manlarda basında yayımlanan
son dört bildiriden ikisinin
"sahte" olduğuna dikkat çeken
örgüt, "bu sahtekâriıklan Ka-
mn Duzeni Ralranlıgı kamaoyn-
nu şaşırtmak için hazırlıyor"
açıklamasım yaptı. Bir önceki
bildiride 17 Kasım örgütünün
içinde "ikiük" çıktığından söz
ediliyor ve bu bölünmenin geçen
yıl Başbakan Konstantin Mhtso-
takis'in milletvekili damadı
Pavlos Bakoyannis'in öldürül-
mesinden kaynaklandığına dik-
kat çekiliyordu. Oysa Vardino-
giannis'ten sonra yayımlanan
"haUs" bildiride örgüt içinde
hiçbir bölünme olmadığı konu-
sunda "17 Kasım taraftartanna
güvenceler" veriliyor ve örgüt
Uyelerinin "sagtıklı oMnfn" du-
yııruluyor.
Evsizler parkta ölür47 yaşındaki Thomas Gbbers, New York'un
binlerce işsizinden biriydi. lyi bir aileden
yetişmişti, içe dönük bir insandı. Zamanla
'evsizler' arasına karıştı ve onların sözcüsü
oldu. Manhattan'da bir parkta bıçaklanmış
olarak bulundu, elbisesi paramparça olmuştu.
yardımcısıydı.
Ebbers yedi yaşında iken an-
nesi ile babası aynldılar. önce
bir Cizvit okulu olan Campion
Lisesi'nde burs kazandı. Ardın-
dan Holy Cross Üniversitesi'ne
başladı. Oradan Brown Üniver-
sitesi'ne geçtl
Daha sonra asker olarak Vi-
etnam'a gitti. Caz ve fotoğrafm
yanı sıra mimariye düşkündü.
Daha 15 yaşında iken caz piya-
nisti, besteci Thelonius Monk'-
un az rastlanır bir koleksiyonu-
na sahipti. Kendini eğlendirmek
için sık sık Chicago sokaklann-
da Frank Lloyd Wright'ın yap-
tığı binaları gezerdi.
1%5'te Brown Universitesi
Edebiyat Bölümu'nden diplo-
masmı aldı. 1966'dan 1%9'a ka-
dar Amerikan Hava
Kuvvetleri'nde bulundu. Hava
fotoğrafçılığmda özel eğitim
gördü. Vietnam'a gönderildi. Bu
süre içinde mali sorunu obnadı.
Sıkıştığında her zaman babası
yardıma koştu. Vietnam'dan
döndüğünde Ebbers için Viet-
ŞEBNEM ATİYAS
NEW YORK — Yaz aylannm
pazar günlerinden bırinde New
York'ta bir sokak köşesinde, üs-
tü başı pislik içinde-slinde boş
bira tenekeleri dolu torbalany-
la Thomas Ebbers'i evsizlik so-
runları üzerine nutuk atarken
gören, hatta dinleyen olmuştur.
47 yaşındaki Thomas Ebbers,
New York'un binlerce evsizinden
biriydi. tki ay önce Manhattan-
ın güneyinde, Seward Parkı'nda
vücudunun çeşitli yerlerinden
bıçaklanmış vaziyette ölü bulun-
du. Sahibi olduğu tek elbisesi
parça parça olmuş, cuzdanı bo-
şaltılmıştı.
Ebbers, ashnda pek çok New
Yorklu için "hariıangi biri". Ye-
tenekli bir fotoğrafp, caz me-
raklısı, "Ivy lıgı" olarak adlan-
dınlan Amerika'nın altı büyük
üniversitesinden birinin mezu-
nu. Chicago'da büyudü. Zengin
bir ailenin tek oğluydu. Babası
ülke capında zincir bir yiyecek
şirketi olan "Food Servfce"in sa-
hibi, Cantine Corp-'un başkan
nam "kapanmış bir konuydu."
Kimseyle bir daha açıhnayacak,
konuşulmayacak bir konu...
Bu sırada annesini kaybetti.
Annesinin ölümünden sonra
ciddi bir bunahm geçiren Eb-
bers, annesinin evihi satıp Rho-
de Island'a taşındı.
"Mnkemmelryetçi" bir insandı
dostlarına göre Ebbers. Rhode
Island'a taşındıktan sonra ken
dini tümüyle fotoğrafa verdi.
Ağu" filtrelerle çoğunlukla şehir-
den görüntülerin fotoğraflannı
çekti. 1980'lerin ortalarında
Rhode Island'da bir galeri açtı.
Bir süre sonra kirasını karşüaya-
madığı için galeriyi kapattı. Gi-
derek daha fazla içmeye başla-
dı ve kabuğuna çekildi. Borçla-
ruu ödeyemediği için evinden çı-
kanldı. Tatillerde üvey annesine
tebrik kartlan göndermez oldu.
Bir yıl içinde bütün görüntüsü
değişti.
Sakal ve bıyık bıraktı. Kot
pantolonlar, insaat botlan giyer
oldu. Sokaklarda yaşamaya baş-
ladı. New York'un evsizler dün-
yasına katıldı. 1989'da belediye
binası önünde belediyenin ko-
nut politikasını eleştiren göste-
rileri yönlendirdi. Altı ay önce
St. John the Divine Katednüi-
nce düzenlenen evsizler progra-
mına başladı. Konuşma dersle-
ri aldı. Program gereği her pa-
zar çeşitli sokaklann köselerin-
de evsizlik sorunu üzerine ko-
nuşmalar yapar oldu. Bu arada
Manhattan'm güneyinde St. Au-
gustine Episcopal Kilisesi'nin
bodrumunda bir grup başka ev-
sizle birlikte yaşamaya başladı.
Arkadaşlan St. John the Di-
vine programında çahşmaya
başladıktan sonra Ebbers'ın iç-
kiyi azalttığını, etrafıyla daha
fazla konuşmaya başladığını
soytediler. Genelde içe dönük bi-
ri olduğunu, sabırlı olduğunu,
kızgmhğını hiç göstermediğini,
"topiamdan bıkmış olduğunu"
öne sürdüler.
Ebbers, 20 eylül akşamı saat
9'da her zaman olduğu gibi St.
Augustine Kilisesi'nin bodnı-
mundaki arkadaşlanna ve ken-
disine simit ahnak için dışan
çıktı. Dönuşte simitini yemek,
birasıru içmek üzere Seward Par-
kı'ndaki sıralardan birine otur-
du. Ve orada öldürüldü.
Geçen hafta polis Ebbers'in
katilinin yakaladığını açıkladı.
Yakalanan, bundan önce tam 12
kez çeşitli suçlardan ötürü Ri-
kers Adası'ndaki ûnlü hapisha-
neye girip çıkan New York'un
tehlikeli katillerinden 36 yaşın-
daki Frank Jiggs idi. Ebbers'in
dosyası kapatılıp yüzlerce ben-
zeri dosyanın arasına kaldınldı.
Jiggs ise uzunca bir süre kalmak
üzere Rikers Hapishanesi'ne
gönderildi.
TESEKKUR VE DUYURU
14Etim-21 Kasım l99Ûtorifıleri
orasında gerçekleşen
"İS1E BEKLEMN AKCEIİK
I I
flHW aâ Sofış Kamponyomızo
gösterilen çok bûyöt ilgiye teşekkür ederiz.
Bu kampofiyo ile ilgiliSofış Sözleşmeleri iştirokçilerimize engeç
ÜOArdık 1990türifıirıekodorgönderilmişolocoktır. Buîorihekodor
Sotıs Sözlesmesioelmeyen isfirokcilerin en gec 31 Arolık 1990
torihine koh oşoğıdoki odresimize toohhütlü mektuplo
boşvurmolannı nco ederiz. Bu konudoki yükümlülüğümüztin,
kendiierine Sotıs Sözlesmesi oönderdioimiz istirokcilerimize
karşı olduğunu cnemle duyururuz
Saygılanmızla,
'IKA.Ö.
Bvşvuru Adresi: Artelik "Satış"
Karoağoç Coddesi, No: 2/6
80330 Siitlike I Istanbul
NİLGÜN CERRAHOĞLU
ROMA — Savcılann ve avu-
katların takımı "Juris Marca"-
nın mavi-beyaz formasını giydi-
ği anda, rakipleri korkulu düş-
ler görüyor. "Yeşil sataaya ayak
basar basmaz" diyor Felke
Casson, "her şeyi unuruyo-
rnm." Orta sahada hep defans
oynayan genç yargıç, karşı ta-
kımın oyuncularına göz açtırmı-
yor. 1982'den bu yana "Gladio
Operasyonu"nu ortaya çıkart-
mak için gösterdiği sebatlı di-
renci Casson en sevdiği "bobi"-
si topun peşinde koşarken de
hissettiriyor.
Birkaç hafta içinde Italya'mn
en "flaş" isimlerinden biri ha-
üne gelen 37 yaşındaki Venedik-
li bu genç yargıç, gerçek bir
"demokrasi' kahramanına dö-
nüştü. Şimdiye dek projektörle-
ri üzerine çekmekten hep kaçı-
nan, ciddiyeti, profesyoneUiği,
bağımsızlığı ile tanman Cas-
son'un "olay" olan başanlann-
daki tek kilometre taşı "Gladio
Operasyonu" değil. 26 yaşında
yargıçhk cüppesini sırtına geçir-
mesinden bu yana Casson'un el-
lerinden geçen dosyaların he-
men hemen türnü birbirinden
yakıcı. 1972'de Venedik yakın-
lanndaki "Peteano" köyünde
havaya uçurulan 3 jandarmanm
dosyasını 10 yıl sonra ele geçi-
ren ve bu terör katliamından
hareketle tüm NATO ülkeleri-
ni sarsan "Gladio Operasyonu'-
'nu keşfeden yargıç, bundan
önce de tran ve Irak'a yapılan
silah kaçakçıhğının perdesini
aralayarak Italya'nm en önem-
li bankası "Banca Naaonale dei
Lavoro"nun başına buyuk işler
açmıştı. lran ve Irak'a giden si-
lahların "Banca Nazionale del
Lavoro" tarafından finanse
edildiğini ortaya çıkaran
"bdalı" yargıç bj "mini"
skandalda da gene bir CIA bağ-
lantısı bulmuştu.
*Bu soruşturma için de pek
çok Avrupa ülkesinin arşivleri-
ne burnunu sokan Casson, bu
işte de gizli servislerin parmağım
bulmuş ve söz konusu silah ka-
çakçılığı serûvenine karışan bir
de büyükelçi tespit etmişti. Maf-
ya babalanndan Bnscetta ve
Conıomo'ya ilişkin olarak yap-
tığı bir başka soruşturmada ise
Venedik 'in unlü kumarhanesi
"Casino di Venezia" kmpyele-
rinin duzenbazhğını ortaya çı-
kartmış; babaların "kirli
parayı" bu kumarhanede nasıl
yıkadıklannı açığa vunnustu.
Yakından tanıyanlann. "kim-
senin goziınun yaşına balunaz"
diye tanımladıklan Casson'u târ
gazete "komünist" diye damga-
lamakta gecikmedi. Casson ga-
zete hakkında hemen dava açtı
ve bu davayı da kazandı. Hepsi
birbirinden belah sonışturmala-
n sırasında çeşitli defalar yerin-
den sürülmek istenen yargıa her
defasında yüksek hâkimler ku-
rulu sonuna dek korudu. Ucu
"Gladio Operasyona"na acılan
"Peteano" soruşturması için te-
ker teker önüne eski başbakan-
lan, savunma bakanları, ordu
istihbarat şefleri ve generalleri
çağıran Casson, şimdi iktidar-
daki Hıristiyan Demokratlar
için gerçek bir "çıbanbaşı"na
dönüştü.
Venedikli bir bahkçı ailesinin
oğlu olan, işi, genç kansı ve tek
oğlundan başka bir şey düşün-
meyen, öğrencilik yaşamrnı kış-
lan okuyarak yazlan da bahk-
çı lık yaparak geçiren ve hâlâ o
yıllarda olduğu gibi boş zaman-
larında basket ve futbol oyna-
maktan haz duyan bu "köçök-
böyük" yargıcın "Gladio" se-
rüveninin nereye dek uzayaca-
ğı merakla bekleniyor. 45 yıldır
iktidarda olan Hıristiyan De-
mokratların "StaHnist, provo-
katör, mafyozi, reklam peşinde
kosan teşbirci bir kendini bil-
mez" olarak tanımladıklan Fe-
lice Casson, şimdi yeşil sahada
olduğu gibi güçlü bir "defans
oyunu" çıkarmaya çalışıyor.
"Gladio Operasyonu" için
Cumhurbaşkanı Francesco Cos-
siga'run şahitliğine müracaat et-
mesi, iktidar partisince "görül-
memiş bir skandal" olarak yo-
rumlamyor. Ve Cossiga yargıca
ifade vermeyi reddediyor.
Şimdi Hıristiyan Demokrat-
lar Casson'u "Gladio Operas-
yonu"ndan uzaklaştırmak ama-
cıyla yargıcın Venedik gazetele-
rine yazdığı bir yazıyı kullan-
mak istiyorlar. "Nııova Vene-
zia", "Mattino
1
ve "Tribmuı"
gazetelerine yazdığı bir yanda
Casson, cumhurbaşkammn P-2
Mason Locası ile ilişkiterine
dikkati çekiyor. "Gladio" ife
pek çok noktada çakışan P-2
skandahna cumhurbaşkammn
adını bulaştırmak ve bunu bir
gazete makalesine dökmekle it-
ham edilen Casson, cezai bir
yaptınmla karşılaşabilecek. Bu
durumda Avrupa'nın en ünlü
yargıcı "Gladio" soruşturma-
sından çekilmek zorunda kala-
cak.
Berlin'den
Aşk çılgını
SovyettankıDoğu Berlin'de üslenen Rus askerlerinden
biri, memleketteki annesinden "Nişanlın
başka erkeklerle fingirdeşiyor" mektubunu
alınca çılgma döndü. Son model Sovyet
tankına atlayan asker Vladimir Batı Berlin
sokaklarını birbirine kattı. Kızgın Vladimir'i,
başka bir Rus askeri, Çavuş Maksim, ceketini
tankın göz deliğine tıkayarak durdurdu.
DÎLEK Z A P T Ç I O C L U
BERLİN — Geçen hafta ba-
şında, pazartesi gunü işine git-
mek için yola çıkan Batı Berlin-
liler gözlerine inanamadı. 'So-
ğuk savaş bitti Almanya bağım-
sızhğına kavuştu' derken şehrin
göbeğinde, Berlin'in Istiklal
Caddesi Kudamm Bulvarı'nda
dev bir Sovyet tankı olanca hı-
zıyla cirit atıyordu. Görenler ön-
ce bunu "fihn kabT zannettiler.
Ama tankın önünden giden ve
sirenleriyle kulak zarlannı pat-
latan bir polis arabasından baş-
ka dekor yoktu ortada. Ne ka-
meralar ne reji ne oyuncu.
Sovyet tankînın direksiyonun-
da oturan genç Rus askeri Vla-
dimir, cinnet geçiren İETT şo-
förü misali tankı kaptığı gibi yo-
la fırlamıştı. Buna sebep, mem-
leketten gelen son mektuptu.
Ukrayna'nın düz ovalannda
buğday biçen anası, Vladimir'e
yazdığı mektupta, "Bak ogtom",
diyordu, "seo orada hâlâ Al-
manbui emperyalistlerden konı-
yacağım diye nöbet peşindeyken
ntşanhn seni başka erkeklerle al-
datıyor. Eli işte gözü oynaşta,
fingirder durur, baberin ola!"
Vladimir ne yapsın? Sadece
kumandanlann emrine verilen,
NATO arşivlerinde tek bir fo-
toğrafı bulunmayan, Sovyet tek-
nolojisinin son harikası bir
ACRV-3 tankmı garnizonunun
bahçesinden kaptığı gibi tarlala-
ra daldı. 13 ton ağırlığındaki dev
tankla saatte 55 kilometre yapa-
rak önce Potsdam'ı geçti, şose-
den Berlin otobamna çıktı, ver
elini Batı Berlin, derken yine
Potsdam yolu.
Kara sevdayla bağn yanıp
gözü kararan 20 yaşındaki Vla-
dimir'i durdurmak Alman poli-
sine nasip ohnadı. Polis tankın
önüne, onu durduracak kuvvette
bir barikat kuramadığı için es-
kort edip hiç olmazsa birini ez-
mesini önlemeye çalıştı.
Derken bu rezaletten haber-
dar edilen Sovyet askerleri ola-
ya bir nihayet verdiler. Günün
kahramam, son hızla giden tan-
ka yanasarak bir kamyondan üs-
tüne atlayan, ceketini çıkanp
göz deliğine ükışûran ve boyle-
ce görüşü kesilen Vladimir'i
durmaya zorlayan Sovyet çavu-
şu Maksim oldu. 27 yaşındaki
Maksim Voronof, böylece adı-
nı Alman basınına, kanayan
burnunu gösteren türlü çeşitli
fotoğraflarla "kahnunan çavnş"
olarak yazdırdı.
Vladimir ise Doğu Almanya-
daki Sovyet Askeri Savahğı'na
teslim edildi. Almanlar, Vladi-
mir hakkında "trafigi tehlikeyc
düşürmekten" beş yıla kadar
hapis istemiyle dava açtılar. Sov-
yet Askeri Savcısı ise Vladimir'i
"firar" suçundan Divan-ı
Harb'e verdi. Bunun cezası ölü-
me kadar gidiyor.
Berlinüler ise herhalde bizim-
le aynı şeyi düşünduler: "Rus
tankı Berlin sokaklannda eski-
den zafer kazandıgı için kol ge-
zer, madalya topiardı, şimdiyse
kara sevda yuziinden dolasip
poüsiye vaka oluyor." 199O'ı
1945'ten ayıran işte bu olsa
gerek.