25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
^CUMHURİYET/16 25 KASIM 1990 Prensesin resmi fotoğrafı Ingiltere Kraliyet ailesi üyeleri öyle her istedikleri zaman istedikleri kişiye fotoğraf çektiremezler. Diana'mn bu fotoğrafı da resmi cinsten. Son olarak saray fotoğrafçısı Patrick Demarchellier tarafından çckilmiş. (Fotoğraf: Reuter) Noel babalarm Noel hazırlıgı ^ ^ Bu arada profesyonel Noel babalara da iş diişer. Sadece mevsimlik, yortu için çalışan bu Noel babalar işyerlerinde, evlerde duzenlenen partilerde gorev yapar, armagan dağıtır, insanları eğ- lendirirler. Almanya'nın Hamburg kentindeki bu oğrenci - Noel babalar, İş Bulma Kurumu'na hangi partide görevlendirileceklerini merak içinde bekliyorlar. (AFP) Ferît Melen anıldı ANKARA (AA) — TBMM Başkanı Kaya Erdem, eski baş- bakanlardan Ferit Melea'in, "Cumburiyet ve Atatürk llkete- rine bağlı olarak örnek kişiliği- ni Türk siyasi tarihine mal ettiğini" söyledi. Ferit Melen için Ankara'da düzenlenen an- ma toplantısında konuşan TBMM Başkanı Erdem, "Me- len'i, ülkenıiz ve nıilletimiz ya- ranna yaptıgı unntnlmaz hiz- metleri ve onurtu kişfliği ile şök- ran ve saygıyla anıyonnn" dedi. Anma toplantısında, eski ba- kanlardan Salih Yılmaz, Cafer Tayyar Sadıklar, gazeteci Altan Öymen, emekli general Musta- fa Gökgöz ve Melen'in oğlu Doç. Dr. Mitnat Melen de birer konuşma yaptılar KADINLARI.N GÖSTERİSİ — Filipinkr'in büyük kentle- rinde kadın örgütleri hükümetin, gerülalara karşı "topyekün savaş" karannı protesto eden ve kırsal alanlarda görevli bü- riin jandarma biıiiklerinin lağvedilmesini isteyen gösteriler dü- zenlediler. Maniia'daki bu gösteride 300 kadın "topyekun savaş"ı simgeleyen cadı kuklasını yaktılar. (Fotoğraf: Reuter) HABERLEREV DEVAM Doğru Yol, 12 Eylül'le ANAP... (Baştarafı 1. Sayfada) masını yapmak... Doğru Yol kongresinin dünkü havasının bu bakış açısını doğruladığı söytenebilir. Ge- rek Demirel'in, gerekse Divan Başkanlığı1 - na seçilen Cindoruk'un yaptıklan anti-12 Ey- lül ve anti-Özal içerikli konuşmalar, 12 Ey- lül'ün henüz tarih olmadığını göstermiştir. Nasıl tarih olur 12 Eylül? Bu soruya tek bir yanıt verilebilir: Ne za- man ki demokrasi tüm kural ve kurumlarıy- la işlemeye başlar, işte o zaman 12 Eylül ta- rihe gömülür. 12 Eylül, demok/asiye aykırı düzenleme- leriyle Türkiye'ye bir dell gömleği giydirdi. ANAP da bu giysiyi sahiplendi; ülkenin sır- tından çıkarmak için yedi yıidır kılını bile kı- pırdatmadı. Bir askeri yönetimin yol açtığı siyasal çar- pıklıklan düzeltmek şöyle dursun, onları da- ha da çarpıklaştırdı ANAP iktidarı. Bunun bir örneği cumhurbaşkanlığı ala- mndadır. Sayın Özal, siyasal rejimi anaya- sal yörüngesinden saptırarak "başkan babalığa" özenmiştir. DYP kongresinde dün bu konuda haklı eleştiriler yapılmıştır. Hüsamettin Cindoruk, "Sayın Özal, baş- bakanlık koltuğunu da Çankaya 'ya götürdü. Başbakan, Özal'ın mektupçusu haline gekti" derken haksız sayılabilir mi? DYP lideri Demirel, "Ülkede biri resmi hü- kümet, diğeri de fiili hükümet olmak üzere iki hükümet mevcut bulunuyor. Resmi hükümet bakaniıkiardadır ve sadece bir gölge olarak mevcut görünmektedir. Fiili hükümet bir em- rivaki hükümettir ve Çankaya'dadır. Resmi hükümet askıdadır ve yetkileri elinden alınmış bir kumandalı alet niteliğindedir" derken, bir gerçeği dile getirmiyor mu? Kısacası: Türk politika yaşamını çarpıklıklardan ann- dırıp normal rayına oturtmanın yolu demok- rasiden geçiyor. Bu yoldaki ayak bağlarından biri de hiç kuşkusuz yedi yıllık ANAP iktidandır. Irak gibi devlet terörü istemediklerini söyleyen Kozakçıoğlu </ Terör ve fikir suçu aynlmalı' ANKARA (Cumburiyet Bö- rosu) — Olağanüstü Hal Bölge Valisi Hayri Kozakçıoğlu, terör suçlanyla fikir suçlarının birbi- rinden aynlmasını istedi. Kozak- çıoğlu, "Türk ceza yasalannda aynı kefeye konan bu suçlann aynlması halinde, bölgedeki te- rör olaylarına daha sağlıklı çö- züm yollan bulabiliriz" dedi. Güneydoğu'daki terör olaylann- da ideolojik bir yön kalmadığı- nı yineleyen Kozakçıoğlu, "Biz bölgede Irak'ın yapnğı gibi dev- let terörü yaratmak istemiyoruz" diye konuştu. Haftalık Tempo Dergisi'nin terör konusundaki sorulannı ya- ABD'nin 'askeri çözüm' kulisi ŞEBNEM ATİYAS NEW YORK — ABD, Birleş- miş Miletler Güvenlik Konseyi- ni dışişleri bakanlan düzeyinde toplayarak Irak'a karşı güç kul- lanımına "kapı açacak" kritik kararı çıkartabihne çabasını sürdürüyor. Amerikan yöneti- minin hafta içinde Güvenlik Konseyi'ne getirmek istediği ka- rar, "gerektiginde askeri kuvvet kullanımına yetki verecek" ni- telikte bir üslupla yazılacak. Tûrk diplomatlarına göre karar onaylanırsa "başka bir karara gerek kalmadan ABD'nin der- hal güç kullanma yetkisi" ola- cak. Diplomatik kulislerde sö- zü edilen yeni karar "Irak, Gü- venlik Konseyi kararlannı uygu- lamadığı takdirde bu ülkeye as- keri müdahale" yetkisi veren ifadeleri içerecek. Güvenlik Konseyi'nin önü- müzdeki hafta içinde kararı gö- rüşmek üzere dışişleri bakanla- rı düzeyinde toplanacağı bildi- riliyor. Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanı Eduard Şevardnadze ve ABD Dışişleri Bakanı James Baker'ın hafta içinde New Katliam iddiasıDış Haberier Servisi — Irak'- m başkenti Bağdat'ta, kimliği bilinmeyen bir grubun bir ilko- kulu basarak 8 kız öğrenciyi bo- ğazlarını keserek öldürdükleri ve duvarlara kanlanyla tehdit- ler yazdıklan iddia edildi. Bağ- dat yönetimi bu iddialan yalan- layarak kanla yazılan tehditle- rin "kötü bir çocuk şakası oldugunu" ileri sürdü. AA haberine göre Bağdat'ta bir ilkokulu basan kimliği meç- hul kişilerin, 8 kız öğrenciyi bo- ğazlannı keserek öldürdükleri ve kanlanyla sınıf duvarlarına tehditler yazdıklan bildirildi.^ Görgü tanıklan, bu hafta içe- risinde meydana gelen olaydan sonra okul koridorunda, "Ku- veyt'teki çocuklann intikamı için size ulaştık" yazılı bir not bulunduğunu kaydettiler. Irak'taki diğer okullann du- varlannda da Kuveyt'in işgalin- den sonra öldürülen çocuklann intikamlannın alınacağmı bildi- ren "Kara Palmiye Çetesi" im- zalı tehdit yazılan bulunduğu belırtiidi. Adının açıklanmasıru istemeyen bir görgü tanığı, "Halkın korktuğunu, çoğunun çocuklannı artık okula göndermediğifli" söyledi. Irak yalanladı Irak, hiçbir kız öğrencinin öl- dürülmediğini ve okul duvarla- nna kanla yazılan tehditlerin kötü bir çocuk şakası oldugunu söyleyerek bu konudaki haber- leri yalanladı. Bağdat Televizyonu'nda ya- pılan açıklamada, duvardaki kanın bir kuştan alınmış oldu- ğu-ve tçişleri Bakanlığı'nın yap- tığı araştırma sonucu duvarda- ki yazılardan ve tehdit kâğıtia- nndan başka bir suç girişimine rastlanmadığı kaydedildi. Televizyon, lOyaşındakiHa- tem Nuri adındaki çocuğun bir kuşu öldürerek karu ile duvara yazı yazdığını kabul ettigini bildirdi. Bağdat televizyonu, yaşlan 10-16 arasmda değişen yaklaşık 20 çocuğu, tehdit yazılarından sorumlu "Kala FJ" çetesinin elemanlan olarak teşhir etti. Yedekleri çağırıyor Irak'ın Kuveyt'e göndereceği yedek askerleri göreve çağırma- ya başladığı bildirildi. Bağdat Radyosu'nun verdiği habere göre Savunma Bakanlı- ğı 1958, 1959 ve 1960 doğumlu yedeklerin gelecek salı günün- den itibaren 9 gün içinde asker- lik bürolarına başvurmaları ge- rektiğini bildirdi. Banş gösterileri Ingiltere ve Almanya'da bin- lerce kişinin, muhtemel bir Kör- fez savaşına karşı olduklarını göstermek için bir gösteri dü- zenledikleri bildirildi. Ingiltere'nin başkenti Lond- ra'da düzenlenen gösteriye, po- lis yetkililerinin bildirdiğine göre 5000, gösteriyi düzenleyenlerin yaptıkları açıklamalara göre 15 bin kişi katıldı. "Nükleer SOahlanmaya Karşı Kampanya" adlı hareket ile sol eğilimli bazı gruplann ortakla- şa düzenledikleri gösteri sırasın- da bir yürilyüş yapıldığı ve da- ha sonra Hyde Park'ta toplanıl- dığı kaydedildi. öte yandan, Almanya'nın Bonn kentinde de benzer bir gösteri düzenlendiği bildirildi. Bush, ülkesine döndti Başkan Bush, Washington'a dönüşünde yaptığı açıklamada BM Güvenlik Konseyi'nden çok yakmda Irak'a karşı askeri yap- tınm karannın çıkacağına emin oldugunu söyledi. Beyaz Saray Sözcüsü Marlin Fitzvvater ise önceki gecetasın mensuplarına Başkan Bush'la Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad'ın Cenevre 1 de gerçekleştirdikleri görüşme- de, Irak'ın Kuveyt'ten çekilme- sini sağlama konusunda "uyum içinde olduklarını" söyledi. Suriye Radyosu da Bush-Esad göriişmesinin "olumlu" geçtiği- ni bildirdi. Cenevre zirvesi, ABD ve Suriye liderleri arasında 13 yıldan bu yana gerçekleştirilen ilk buluşma oldu. York'a gelecekleri açıklandı. Baker'ın çarşamba günü New York'a gelip, cumaya kadar kaJması bekleniyor. İngiltere Dışişleri Bakanı Douglas Hurd'- ün, Başbakan Thatcher'ın isti- fası ve liderliğe adayhğını koy- ması nedeniyle Güvenlik Konse- yi toplantısına katılamayabile- ceği belirtildi. Fransa Dışişleri Bakanı Roland Dumas hafta içinde "büyük olastlıkla" New York'ta olacak. Fransa Dışişleri Bakanhğı, ABD'nin "Bir karar metni hazırladığını, Sovyetler'- in metin üzerinde çalıştıklannı, Fransa'nın ise bazı yeni fikiıie- ri oldugunu" söyledi. Güvenlik Konseyi'nin dışişle- ri bakanlan düzeyinde toplan- ması önerisi Sovyet Dışişleri Ba- kanı Şevardnadze'den geldi. Pa- ris'teki AGİK zirvesi sırasında Şevardnadze, Güvenlik Konse- yi üyelerinin dışişleri bakanlan düzeyinde toplanarak konseynn 10 karannı gözden geçirmesini önerdi. SSCB Dışişleri Bakanı bu arada Amerikan yönetiminin kuvvet kullanımı yolundaki ka- rar önerisinin de görüşülmesini istedi. ABD Başkanı Bush'un Suri- ye Devlet Başkanı Hafız Esat ile görüşmesinden sonra Sovyet BM daimi delegesi Yuli Voront- sov gazetecilere Şevardnadze'- nin önümüzdeki hafta yapılacak Güvenlik Konseyi toplantılan- na katılmak üzere New York'a geleceğini açıkladı. Vorontsov, Şevardnadze'nin katılacağı Gü- venlik Konseyi görüşmelerinde "Saddam'a son derece sert, cid- di ve kesin uyan" içeren bir ka- rarın onaylanmasını beklediği- ni de sözlerine ekledi. Çin'in (utumu Geçen hafta Çin, ABD'yi bu tür bir karar için "acele edilme- mesi yöniinde" uyardı ve karar metninin dağıtılması halinde persembe gününe dek Çin'in ta- vır belirlemeyeceğini bildirdi. Bunun üzerine Şevardnadze cu- ma günü Çin'e gidecek. Türk smırına asker (Baştarafı 1. Sayfada) dı.BAB Asamblesi'nin 3-6 arahk tarihlerinde Paris'te yapacağı genel kurul toplantısında göriı- şeceği bu rapor, Savunma Ko- misyonu üyesi Hollandalı parla- menter De Hoop Scheffer tara- fından kaleme alındı. Rapor, BAB Bakanlar Korlseyi'ne, asamblenin Irak'ın Kuveyt'i iş- gali hakkında bir dizi tavsiyede bulunması için hazırlandı. Böl- gede kuvvet bulunduran ülkele- rin güçleri ve çeşitli askeri hare- ketler hakkında bilgiler ise rapo- run sonunda yer alan çeşitli "ek"lerde sıralaruyor. Bu arada raporda Irak birliklerinin duru- mu ve ülkeye dağüışının 20 ekim tarihi itibarıyla dökümü yapıl- mış. Bilindiği gibi Batı Avrupa Birliği (BAB), Fransa, Almanya, îtalya, İngiltere, Benelüks ülke- leri, Ispanya ve Portekiz'in üye olduğu bir savunma kuruluşu. Batı Avrupa Birliği, Körfez kri- zinde oldukça faal bir rol oynu- yor. Bu rol, esas itibarıyla Kör- fez'de bulunan NATO üyesi ül- kelerin güçleri arasında eşgü- düm sağlamak şeklinde özetle- nebilir. Öte yandan rapor, Irak kara ordusunun 1 milyon kişiden oluştuğunu bildiriyor. Bu güç 5.500 Sovyet ve Çin yapısı tank. 3000 parca top, 200 roketatar, 66 adet karadan karaya füze, 160 adet silahla donanmış helikop- ter, 180 adet karadan havaya sa- vunma sistemi ile donatılmış du- rumda. Irak'ın hava kuvvetleri 800 uçaktan ibaret. Deniz gücü ise yok denecek kadar önemsiz. Bu 3000 parça topun, 700'ünün Körfez bölgesinde bulunduğu, a>ııı alana 470 bini Kuveyt'te ve 115 bini güney sınırında olmak üzere 600 bine yakın asker yer- Ieştirildiği haber verih'yor. Bu bilgiler, BAB'a üye ulke- lerin askeri kaynaklanndan edi- nilmiş. 12-15 bin kişilik Cum- hurbaşkanı Muhafız Kıtası'nın çok iyi eğitilmiş bir personele sa- hip olduğu, diğer birliklerin ise "2. sınır' olduğu da kaydedili- yor. 20 ekim iribanyla rapor, Irak birliklerinin son durumu- nu şöyle aktanyor: Kuveyt'te yaklaşık 470 bin asker, Kuveyt- Suudi Arabistan sınırında top- lam 3700 tank (Irak tank parkı- nın üçte ikisi) 2200 parça top ve 24 tümen. Bir Irak piyade tüme- ni 13 bin kişiden oluşuyor. Ra- pora göre Türk-Irak sınırı bo- yunca zırhlı ve ağır topçu batar- yalanna sahip 250 bin asker yı- ğılı bulunuyor. Savunma Komis- yonu raportörü, yakın geçmişte bu gücün Iran sırurından kaydı- rılan 2 piyade ve bir zırhlı tü- menle takviye edildiğini de ha- ber veriyor. nıtlayan kozakçıoğlu, fikir suç- lanyla ilgili hükumlerin demok- ratik kurallara göre yeniden dü- zenlenmesi gerektiğini söyledi. Kozakçıoğlu, fikirlerin serbest- çe söylenmesine, yazılmasına ve yayılmasına karşı olmadıklannı kaydetti. Kozakçıoğlu, bölgedeki olay- larda resmi açıklamalarla, söy- lentiler arasındaki çelişki hatır- latıldığında, "bu saptırmaiann belli kaynaklardan organize edildiğini" söyledi. Bölgede gözaltı olaylannın \ok ender" oldugunu, bunu as- gariye indirmeye çalıştıklannı söyleyen Kozakçıoğlu, sınır köy- TALABANİ^DEN ÖZAUA UYARI îçîşlerimîze kanşmayın' Haber Merkezi — Kürdistan Cephe liderlerinden Celal Tala- bani, "Cumhurbaşkanı Özal, içişlerimize karışamaz" dedi. Özal'ın Japonya'da gazeteci- lere, "Biz Kürdislan'm kurul- masına müsaade etmeyiz" söz- leri ile Rafsancani - Özal görüş- mesi sonunda yayımlanan ortak bildiride "Her iki laraf. Irak'- ın toprak bütünlügünün korun- ması hususunda göriış birliği içindedir" denmesi uzerine mer- kezi Stokholm'deki Kürt Haber Ajansı'na (ANK) bir demeç ve- ren Talabani, şunlan söyledi. "Irak'ın içişleri, sorunları Irak Arap ve Kürt halklarını il- gilendirir. Ne Turgut Özal, ne de başka bir Ortadoğu devlet başkanının Irak'ın içişlerine ka- nşmaya hakkı yoktur. Irak'ın gelecegi ve kaderi ile ilgili tek söz ve karar satıibi Irak Kürt ve Arap baiklarıdır. Lmanm ki Özal Irak'ın Ku- veyt'i işgalinden gerekli dersi çı- kararak Irak'ın içişlerine karış- maktan vazgeçer. Turgiıt Ozal TC'ye hizmet etmek istiyorsa, kendi ülkesinin sonınlannı çöz- meye, Türkiye'de demokrasiyi tesise ve Kürt sorununu çözme- ye çalışsın. Bunun yerine kalkıp Irak'ın içişlerine müdahale et- mesi ne Türk halkının, ne Türk- iye'nin ne de Özal'ın yaran- nadır". Talabani, özal'ın böyle bir demeç verme hakkını nereden aldığını sorarken, "Türkiye dı- şındaki bir gelişme ile ilgili 'mü- saade ederim' veya 'musaade etmem' deme hakkını Özal ne- reden alıyor? Özal, TC Cum- hurbaşkanı ise yetkilerini TC sı- nırları içinde kuUanması daha uygun olur. Özal, bunun lersi- ni yaparsa, işgalci ve saldırgan oldugunu kanıtlamış olur. Ay- nca Özal'ın verdiği bu tür de- meçler, BM prensipleri ile yeni dünya düzenine de aykındır. Ne yazık ki Özal, 70 yıl sonra dahi çagdaş bir mantıkla değil, Os- manlı mantığı ile konuşuyor" diye konuştu. Sosyalîst sözctiğü atdıyor (Baştarafı 1. Sayfada) daki ilişkileri yeniden düzenle- meye çalışırken, önceki gün dü- zenlediği bir basın toplantısın- da da Sovyet cumhuriyetlerinin referandum yapmadan birlikten aynlmalarının "bir iç savaşa" yol açabifeceğini söyledi. Bu du- rumda "çok kan döküleceğini" belirten Gorbaçov, bu gelişme- leri önlemek için "tüm anayasal yetkilerini kullanacağım" kay- detti. Tasan neler getirivor? Sovyet lideri Mihail Gorba- çov'un, ülkede uzun süredir sü- regiden aynlıkçı hareketleri ön- lemek ve ülkenin parçalanması- nın önüne geçmek amacı ile ha- zırladığı ve bir süredir Yüksek Sovyet'te tartışılan yeni Birlik Antlaşması'run tasan metni dün Sovyet gazetelerinde yayımlan- dı. Aralık 1922'de imzalanan ve SSCB'nin temellerini oluşturan Birlik Antlaşmasf nın yerini ala- cak olan yeni tasan, Ülkenin adı- m değiştirerek "sosyalist" sözcü- ğünü çıkartıyor. Tasan ile ülke- nin yeni adının "Egemen Sovyet Cumhuriyetleri Birliği" olması öngörülüyor. Tasan antlaşma bir önsöz ve üç ana bölümden oluşuyor. Bu bölümler, "Temel tlkeler", "Bir- liğin Yapısı" ve "İktidar ve tda- renin Organlan" olarak sırala- nıyor. Antlaşma tasansınm ilk mad- desi, "Birlik üyesi olarak her cumhuriyet, egemen bir devlet- tir ve kendi toprakları üstünde, devlet yetkilerinin tümüne sa- hiptir" hükmünu getirfyor. Antlaşma tasarısı, mülkiyetin tüm biçimlerini garanti altına alıyor ve "özel mülkiyef'e yakın bir anlam içeren "yurttaş mülkiyeti" kavramım getiriyor. Tasan aynı zamanda, şimdi- ki yönetim yapılanmasının ta- mamını değiştiren düzenlemeler de öneriyor. Buna göre: • Başkan, tüm yüriitme ve idari güçlerini elinde toplar, ka- bineye başkanlık eder, birliği dış ülkelerle olan temaslarda temsil eder ve silahlı kuvvetlerin baş- komutanıdır. • Federasyon Konseyi, başka- nın almtında bir istişari organ olmaktan çıkanlıp, iç ve dış po- litikalara ilişkin önerileri formii- le eden, politika üretici bir or- gan baline gelir. • Hükümetin yerini kabine alır. • Başkan yarduncüığı görevi oluşturiılur. Hem başkan, bem de başkan vardımcısı, doğnıdan halkoyuvla seçilir. Başkan ve başkan yardımcısının seçimi ka- zanabilmcleri için ülke genelin- de ve cumhuriyetlerin çoğunda çoğunlugu kazanmalan gerekir. • Sovyet ve cumhuriyet >-asa- larının anavasaya uygunluğunu denetlemek için bir anayasa mahkemesi oluşturulur. Bu mankeme aynı zamanda, cum- hariyetlerarası veya cumhuriyet- ler ile birlik arasında doğabile- cek sorunlan da çözer. Mihail Gorbaçov, yetkilerinin daha da arttırılması yolundaki genel planının onaylandığı Yük- sek Sovyet'in önceki gunkü top- lantısından sonra bir basın top- lantısı düzenleyerek, aynlıkçı akımlar konusnnda uyanlarda bulundu. Gorbaçov, Sovyet cumhuri- yetlerinin referandum yapma- dan birlikten aynlmalannın bir lerinde, sürgün değil, ekonomik nedenlerle kaydırmalar yapıldı- ğım hatırlattı. Bu güne kadar iki köyde 20 dolayında mezranın ekonomik nedenler ve güvenlik gerekçesiyle boşaltıldığmı sözle- rine ekledi. "Devlet terörü istemiyoruz" Kozakçıoğlu, bir soru üzerine, terör örgütlerinin bölgede "ucnz ve az rizikolu" eylemlere giriş- tiğini belirterek "Işin artık ide- oloji yönü kalmadı. Bunu bili- yoruz. Ancak hem insan hakla- n olsun hem terörle mücadeie edelim diyoruz. Onun için işi bi- raz yavaş götürmek durumunda- yu. Biz, bölgede devlet terörü yaratmak istemiyoruz. Irak'ıa yaptığını yapmak istemiyoruz" dedi. "Terör ve fıkir suçlan aynlmalı" Kozakçıoğlu, demokrasiye inanç ve saygının gereği olarak silahlı terör olaylanylafikirsuç- lannın aynlmasından yana ol- dugunu bildirdi. Aacaİc bu sa- yede bölgedeki terör olaylanna sağlıklı çözüm yollan bulabile- ceklerini kaydeden Kozakçıoğlu, şöyle dedi: "Üzülerek söyleyebUirim ki bizim bölgede bu iki olay birbi- rine kanştınlıyor. Ben hiçbir grevi ertelemedim. Kapalı salon toplantısı iptal etmedim. Olağa- nüstü Hal Ranunu'nun uygula- masıyla TCK'nın uygulamasını birbirinden ayırmak lazım. Av- rupalı buradaki terörü fikir su- çu sanıyor. Bölgedeki Fıkir olay- İannı kucaklayaa aydın kesimin de teröre aynı gozle bakması Ja- zun. Fikire karş» değiliz, ama te- röriste karşı devlet güçlerinin küçük düşürülmesine, aşağılan- masına karşıyız. Bu davranışlar doğnı değil." "iç savasa" yol acabileceğini söyledi. Bu durumda "çok kan döküleceğini" de belirten Gor- baçov, bu gelişmeleri önlemek için "tüm anayasal yetkilerini" kullanacağım kaydetti. Sovyetler Birliği'nin dağılması durumunda bir "iç savaş" çıka- bileceğini söyleyen SSCB lideri, bunun da çok kan dökülmesine yol acabileceğini belirtti. Gorba- çov, bu gelişmeleri önlemek için "tüm anayasal yetkilerini kullanacııgıru" ifade etti. AP'nin haberine göre, Sovyet cumhuriyetlerinin özerkliğine saygı duyduğunu belirten Mihail Gorbaçov, "Eğer cumhuriyet li- derlerinden herhangi biri ülti- matom yoluyla davranmava ça- lışırsa, durumu istikrarsızlaştı- nrlar, daha da güçleştirirler ve bir başkan olarak benim de sı- nırlanm vardır" dedi. EVET/HAYIR OKI^YAKBAL (Baştarafı 2. Sayfada) lerce insanımız içinde Muammer Aksoy'lar, Bahriye Üçok1 lar kahpece ve vahşice şehit edilseler de CHP bütün ilke ve umdeleriyle inanmış milyonlarca insanımızın, halkımızın kal- binde yaşamaktadır. Ne diyor Sayın İnönü? Tüm sosyal demokrattar birleşip bütünleşip halkımızın çoktan hak edip de ulaşamadığı ikti- dar olma yolunu sağlıklı, engelsiz aşalım' diyor. 'Neredeyse her gün yapılır hale gelen zamlarla hayat pahalılığı canava- rından inim inim inleyen halkımızı inletenlerden, soyguncu- lardan, işgalcilerden kurtarahm şu yüce halkımızı' diyor. İşte böylesine çağdaş düşünceli, Türk siyasi tarihinin de- mokrasiye geçişimizi ilk sağlayan büyük devlet adamımızın oğlu, tabanın da sesine uyarak size birleşme çağrısında bu- lundu ise suç mu işlemiş oldu? Bunun çarpıklık ve ayak oyun- ları neresinde ki yan ve yanlış yargılıyorsunuz? Yoksa siz SHP'yi çoksesli yolcu otobüsüne benzetip 'Bu otobüste yolculuk yapamam' mı diyorsunuz inatla... O za- man demokrat değilsiniz, hele hele sosyal demokrat hiç de- ğilsiniz. Büyük devlet adamı İsmet İnönü'nün 'Kırk yıl ara- dım, şimdi buldum' dediği siz, İsmet Paşa okulunda altı okun şemsiyesi altında yetiştiğini sandığımız, adını dağlara taşla- ra "Karaoğlan" diye yazdığımız size birleşme çağrısı yaptı ise suç mu işlemiş oldu Sayın Erdal İnönü?.. Son CHP kuruttayında —Ya o ya ben— diyerek genel baş- kanlık koltuğunuzu kaptırmadınız, ama Sayın Demirel'e el ve- rircesine hür milli iradeyi de sancılı doğan demokrasimizi de 12 Eylül darbecilerine boğdurarak Türk halkının özgürce ik- tidar olma hakkını engellediniz. Sayın Erdal İnönü, tabanın sesine uyarak yalnız size de- ğil tüm sosyal demokratlara birleşme çağrısında bulundu. Bir- leşme, bütünleşme çağrısını usanmadan sonuna dek sür- dürecektir sanırım. Sizi 'Karaoğlan' yapan altı okun yıllarca savunuculuğunu yapmış insandınız. Ama görüyoruz ki şimdilerde altı oku kır- maya başlamışsınıj. Çok yadırgadık. Öldü dediğiniz veya öyle düşlediğiniz CHP, Atatürkcü dü- şünce yaşadıkça yaşayacaktır, yaşamaktadır Kimsenin gü- cü onu öldürmeye yetmeyecektir." G Ö Z L E M UĞUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) Kontrgerılla bir örgütun değil; bir yöntemin adıdır. Bu yön- tem "özel harp" olarak bilinir. Bu yöntemin adı, bu işkence- li sorgular yüzünden zamanla örgüt adı olarak anılmaya başlanmıştır. Bu konuda ilk bakışta bilinmesi gerekenler bunlardır. Bütün NATO ülkelerinde özel harp yöntemleri ile çalışan özel askeri birimler vardır. Bu askeri birliklerde çalışan subaylar, Panama'da ABD Savunma Bakanhğı yönetimindeki "antigerilla okulu" ile Fe- deral Almanya'da Münih kenti yakınlarındaki Oberammer- gau, Badtölz ve Schongau kasabalarındaki öze\ birlikler- de yetiştirilirler. Bu birliklerde ayaklanmaya karşı koyma hareketi öğreti- lir. Amerikan ordusunda özel harp ile ilgili "talimnameier" vardır. Bu talimnameier, Türkçe'ye çevrilmiştir ve Silahlı Kuv- vetlerimizde de kullanılmaktadır. Federal Almanya'daki Amerikan 20. özel KuvvetTne bağlı birliklerde Türk subayları da eğitim görürler. Bu okullarda Amerikah subaylar yanında Vietnamlı ve Yu- goslav öğretmenler de görev yaparlar! Bu okullarda Afganlı subaylar da eğitim görürler. Federal Almanya'daki bu komando ve paraşüt okullann- da Türkiye'de görev yapmış ve çok güzel Türkçe konuşan "banş gönüllüleri"ne de rastlanır. Bu okullarda eğitim gören "hareket müfrezeleri" on birer kişiden oluşur ve "A müfrezesi", "B müfrezesi" ve "C müfrezesi" olmak üzere üç ana bölüme ayrılır. Bu rnüfrezelerde istihbarat, hareket, tahrip ve sabotaj, sıh- hiye ve hafif silah gibi iş bölümü yapılır. 3 A müfrezesinin birleşmesinden B müfrezesi, 3 B müfrezesinin birleşme- sinden de "C müfrezesi" oluşur. Bu müfrezelerin "teşkil" ve "teçhizi" çok önemlidir. Bu birlikler bir komünıst saldırısı karşısında direniş örgütleri ku- racak ve bunlara silah sağlayacaklardır. Silahlar, önceden belirlenen yerlere gömülür. Afganistan'daki Sovyet işgaline karşı direnen "mücahitier" ABD tarafından bu özel harp yöntemleriyle desteklenmek- tedirler. 2. Dünya Savayi'nda Nazi işgaline karşı Tito'nun önder- liğinde direnen Yugoslav "Partizanlar" ve Fransız direniş- çileri de aynı yöntemleri kullanmışlardır. Özel harp, hemen hemen her ülkede geliştirilen ve ge- rekli olan bir yöntemdir. Türkiye'de ulusal savunma ve gü- venlik amacıyla kurulan Özel Harp Dairesi'ne kimse karşı olamaz. Olmamalıdır da... Sorun, Özel Harp Dairesi ve MİT görevlilerinin hiçbir ya- sal yetkileri olmadığı halde 12 Mart döneminde sorgu tim- leri olarak görev yapmış olmalanndan kaynaklanmaktadır. İkinci sorun, Özel Hanp Dairesi görevlilerinin terör eylem- lerinde yer alıp almadıklarıdır. Bu konuda herhangi bir somut bilgi ve belgenin varlığın- dan söz edilemez. Ancak bazı terör eylemlerinde kullanı- lan bomba ve silahların ordu malı olmaları ve ısrarlı yayın- lara karşın bu konulann soruşturulmaması ister istemez kuş- ku doğurmuştur. Bir başka tartışma ve kuşku konusu da Özel Harp Dai- resi'nde görev yapan subayların bazı sivil örgütlerle ilişki kurup kurmadıklandır. Eski başbakanlardan Ecevit'in bir kor- generale dayanarak aktardığı bilgi, bu konularda kuşkula- nn ana kaynağı olmustur. Genelkurmay Başkanlığı tarafından yayımlanan Davit Ga- lula'nın "Ayaklanmalan Bastırma Harekâtı" adlı kitaptaki şu bölüm, bu kuşkuları doğrulayıcı niteliktedir: — Ayaklanmalan bastırmakla görevli olan kuvvetlerin bu liderleri bulduğu gibi bunlar da halk arasında muharip kim- seleri bulmalıdırlar. Bulunacak muharip kimseleri bir arada tutabilmek için bu liderierin yardıma, desteğe ve bir siyasi partinin rehberliğine ihtiyaçlan vardır. (s. 111) Ne demektir bu? Bir siyasal parti ile bu anlamda işbirliği yapılmışsa hangi partiydi bu? Böyle bir parti ve kuruluşlarla ilişki kurulmuş muydu? 12 Mart sıkıyönetim mahkemelerinde gerekçeli kararlar- da, "Ûlkücülerin devletin emniyet kuvvetlerine yardımcı oldukları" yazılmıştır. Bu da bir başka kuşku kaynağıydı. Alın size bir örnek: — ...Ülkücüler, bunlann karşısında gayeterinin tahakkuku- na mani olmaya çalışmaktadırlar. Yurt sathında taraftar top- lamak, anarşik eylem yaratmak için vaki fiil ve eylemlere karşı çıkan emniyet kuvvetlerinin yanında bulunan, çatışan ve çar- pışan yine ülkücülerdir. (Ank. Sıkıyönetim Kom. 1 Nolu Mah- keme 23.12.1972 gün ve 1972/89 esas 1972/126 sayılı karar.) Bu kuşkular, Özel Harp Dairesi eski başkanlarından Tüm- general Cihat Akyol'un şu satırlanndan sonra büsbütün art- mıştı: — Halkı mukavemetçilerden ayırmak için sanki ayaklan- ma kuvvetleri yapıyormuş gibi müdahale kuvvetlerince zul- me kadar varan haksız muamele örnekleri tavsiye edilir. (Gayrinizami Kuvvetlere Karşı Harekât-Mart 1971 Silahlı Kuv- vetler dergisi eki.) Akyol, bu görüşünü yeni yayımlanan "Kontrgerilla" adlı kitabında de yineliyor. (s. 239) Bu "sahte operasyonlar" önerisı ne anlamlara gelmek- tedir? Daha da önemlisi, bu "sahte operasyonlar" nereler- de ve nasıl uygulanmıştır? En duyarlı konu işte budur! "Gladyo" örgütü önce İtalya'da ortaya çıkarıjdı. Başka NA- TO ülkelerinde de bu örgütlerin varlığı da tek tek kabul edi- liyor. Bu gelişmelerden ve aşamalardan sonra Türkiye'de de bu konularda aydınlık, saydamlık ve açıklık gerekiyor. Bu konulann konuşulacağı yer de TBMM'dir. Tabii ege- menlik kayıtsız koşulsuz ulusunsa! ŞİRİNYER HtPODROMU'NDAN TAHMİNLER 1. KOŞU: F: Ege 1 (1), P: Milyonerburhan (2), S: Tatlıca- dı (4). 2. KOŞU: F: Golden Flower (2), P: Korhanbey (1), S: Gol- den Egg (4). 3. KOŞU: F: Çargâh (3), P: Atılgan (4), PP: Hanımkız (2), S: Azimlikız (7). 4. KOŞU: F: Bircan (3), P: VVind Mill (4), PP: Hanağası (5), S: Balkızım (7). 5. KOŞU: F: Patron (5), P: Bey (1), PP: Melikehan (4), S: Muratşah (2). 6. KOŞU: F: Gültonın (5), P: Mermi (11), P: Sipahi (2), P: Turbatur (1), S: Burak 12 (6). 7. KOŞU: F: Müge 5 (3), P: Mertergüzeli (1), P: Nazıma (2), S: Ergenekon (5).
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle