25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/14 DIŞ HABERLER / KASIM 1990 WASHINGTON ABD'nin işgaldeki sorumluluğu tartışılıyorIrak'm Kuveyt'i işgalinden kısa bir süre önce ABD'den Saddam Hüseyin'e gönderilen "muğlak" mesajlar ve ABD'nin işgaldeki rolü yönetime karşı şüpheli sorulan çoğaltıyor. New York senatörü Daniel Moynihan, Dışişleri Bakanı Baker'dan şüphelere yol açan tutanakları iki hafta önce doğrulamasını istedi, henüz bir cevap alamadı. Olay yeni bir Iran-Contra skandalı olarak nitelendiriliyor. ŞEBNEM ATİYAS • NEW YORK — Irak'm Kuveyt'i işga- linden kısa bir süre önce, ABD'den Sad- dam Hüseyin'e gönderilen "muglak" mesajlar ve ABD'nin işgaldeki rolü, ABD yönetimine yönetilen şüpheli soru- lan yoğunlaştırıyor. New York Senatö- rü Daniel Patrick Moynihan, iki hafta önce Dışişleri Bakanı James Baker'dan şüphelere yol açan tutanakları doğrula- masını istedi. Moynihan'ın çalışma bü- rosu dün Cumhuriyet'e, Baker'dan bu konuda henüz bir cevap alınamadığını söyledi. Olay yönetim muhalifi çevreler- de yeni bir "tran-Contra" skandah ola- rak değerlendiriliyor. Senato Dışilişkiler Komisyonu'nda sorgulama konusu olan Irak'ın Kuveyt'i işgal öncesindeki gelişmeler sırasıyla şöy- le: İşgal hazırlığının en ciddi sinyali ola- rak nitelendirilen, Irak'm iki büyük or- du birliğini Kuveyt sırunna kaydırmasın- dan bir gün sonra, 25 temmuzda ABD'- nin Bağdat'taki büyükelçisi April Glas- pie, Saddam Hiiseyin'i görmeye gitti. Bu görüşmenin Irak tarafından tutulan tu- tanakları daha sonra The Economist der- gisinde yayımlandı. Görüşmede Glaspie, Saddam ile karşılaşmanın onur verici ol- duğunu ifade ettikten sonra, "ABD'nin sömürgeciliğe karşı savaşmış bir ülke ola- rak Irak'ın ekonomisini petrol ile zengin- leştinne arzusunu anlayışla karşıladığuu, ABD'ain Kuveyt ile Irak anlaşmazlıgın- da tarafsız oldugunu, Saddam Hüseyin Amerikan televizyonuna bir beş daki- kasını verirse, Amerikan halkının Irak'ı daha iyi anlayacagııu" söyledi. Bütün bu sözlerden sonra Glaspie "Bir karşı koy- ma olarak degil, bir dostlnk bağlamın- da, acaba Irak kuvvetlerinin Kuveyt sı- mnnda ne işi oldugunu" sordu. Saddam cevap olarak Mısır Devlet Başkanı Hiis- nü Mübarek ile telefonda görüstüğünü, Suudi Arabistan'da, Kuveyt Başbakanı ile üst düzeyde bir Irak yetkilisinin "pro- tokol göriişmesi" için gerekli hazırlıkla- n tamamladıklarını söyledi. Bu toplan- tının daha sonra Bağdat'ta daha derin görüşmeye dönüşeceğirü öne sürdü. Mü- barek'in Kuveyt'in sınırdaki asker biri- kiminden korktuğunu doğruladığını ifa- de etti. Ve şöyle devam etti: "Ona (Mii- barek'e) (sınırda) ne olursa olsun, Ku- veytlileri, karşılıklı göruşünceye dek hiç bir şey >apmayacağımız konusunda te- min etmesini, bu konuda söz verdiğimi- zi iletmesini soyledim. Ama eğer bir çö- züm bulamazsak, o zaman Irak'ın ölii- mü kabullenmemesi doğaldır. tşte size iyi haber." 1 ağustosta Kuveyt Veliaht Prensi Şeyh Saad AJ-Sabah Irak Devrim Konseyi Baş- kan Yardımcısı Izzet tbrahim ile Cidde'- de buluştu. Ancak "protokol" görüşme başansızuğa uğradı ve söz veriien Bağ- dat'taki ikinci tur gerçekleşmedi. 2 ağus- tosta Irak işgale başladı. The Middle East Policy Review adlı dergi, Glaspie'nin Saddam Hüseyin ile görüşmesinin tutanaklannı içeren kriptoyu bilen yönetim yetkililerine dayanarak. biraz daha farklı bir hikâye yayımladı. Dergiye göre Glaspie'nin me- sajında, Saddam Hüseyin Glaspie ile be- raberken Mübarek'i telefon ile aradı. Glaspie'nin önünde Mübarek'e Irak'ın barışçıl amaçlı oldugunu vurguladı. Ku- veyt'le petrol ve para konularında fark- lılıklan gidermeİc için görüşme yolunu tercih etmeye niyetli oldugunu belli etti. Glaspie Saddam'ı ABD Devlet Başka- nı'ndan özel bir mesajla görmeye geldi- ğini belirtti: "ABD Devlet Başkam'nın Irak'la daha iyi ilişkiler yönünde çaba barcaması yolunda özel bir direktifiyle karşınızda bulonuyorum" dedi. Beyaz Saray Glaspie'nin Saddam ile görüşme tutanağını aldıktan sonra doğ- nıdan Bush'un ağzından bir mesaj hazır- layarak 28 temmuzda Bağdat'a gönder- di. Bush'un gönderdiği mesaj henüz ka- muya açıklanmadı. Ancak bu mesajın, Glaspie'nin görüşmede ifade ettiği şekil- de "ABD'nin Irak'la daha iyi ilişkiler kurma niyetinde oldugunu" tekrar dile geürdiği öne sürülüyor. Mesajın "ABD'- nin berhangi bir giiç kullanılmasına ya da giiç kullanmakla tehdit yaratılmasına karşı oldugunu, ABD'nin bölgedeki di- ğer dost ülkeleri de destekledigini" kay- diitiği belirtiliyor. Glaspie bu mesajı Sad- dam Hüseyin'e iletemedi. Onun yerine Dışişleri Bakanı Tarık Aziz'e iletti. Bush'un mesajının "yumuşak" kaldı- ğını belirtenler, Saddam'ın yumuşak me- sajlar nedeniyle, işgal karşısında ABD'- nin fazla tepki göstermeyeceği kanısına vardığını öne süriiyorlar. Bütün bu gelişmelerin ortaya çıkmasın- dan iki hafta önce Senato Dışilişkiler Ko- misyonu Başkanı Claiborne Pell Baker'i "Saddam Hüseyin'in hareketleri öncesin- de ABD'nin izlediği dış politikanın göz- den gecirilmesi ve lutumunun araştınlma- sı için bir çalışma yapmaya" çağırdı, Pell bu çağrısı sırasında Senato'nun Irak'ın Kuveyt işgali öncesinde "Uiuslararası ya- safaın çiğnedigi için, Irak üzerinde ambar- go uygulanması yolunda dört kez girişim- de bulunduğunu, bu girişimlere Reagan ve Bush >önetiminin ısrarla karşı çıktığıru" hatırlattı. Çağndan sonra New York Senatörü Daniel Patrick Moyni- han, Glaspie tutanaklannı doğrulaması ve Saddam ile yaptığı görüşmedeki ifa- delerinin Dışişleri Bakanı'nca önceden onaylanıp onaylanmadığına açıklık getir- mesini isteyen yazılı soruları Dışişleri Ba- kanı Baker'a iletti. Sorulara düne değin bir cevap gelmedi. Bush ve Baker, ABD'nin gösterdiği tepkinin Irak tarafından işgale "yeşil ışık" şeklinde anlaşıldığı yolundaki suç- lamalan "güliinç" ifadesiyle nitelendiri- yorlar. Basına yansıyan tartışmalarda, bir grup yönetim yetkilisi, büyükelçi Glaspi- e'nin Saddam ile görüşmeye Washing- ton'dan çok kısa bir talimat aldıktan son- ra aceleyle gittiğini, tam olarak bilgilen- dirilmediğini öne sürüyor. Bazı çevreler ise Glaspie'nin mesajında "Alttan almayı degil, daha sert bir tutumu" iletmiş ol- saydı durumu değiştirebileceğini iddia ediyorlar. Bazıları da Glaspie'nin yöne- tim politikasını "deUylı talimat" olma- dan izlemeye çalıştığını, ancak zaten bu sırada Washington'da da Saddam Hüse- yin ile nasıl bir diızeyde ilişki sürdürüle- ceği konusunda tartışmanın devam etti- ği ve kongrenin Irak'a karşı ambargo ko- nusundaki ısranna yönetimin 31 temmu- za değin karşı çıktığını hatırlatıyorlar. FRANŞA Rehineler Saddam'ı acımasızhkla suçluyor Irak'ta uzun bir süre tutulan rehineler BAAS partisinin milislerinin yabancılara barbarlık yaptığını öne sürdüler. SABETAY VAROL PARİS — 262 Fransız rehinenin Irak tarafından önceki gün serbest bırakılma- sı, Fransız kamuoyunda Saddam Hüse- yin'in imajıru az da olsa duzeltmek bir ya- na daha da karartacağa benziyor. önce- ki gün Irak Havayollan'na ait bir uçakla tüm Fransız rehineler ülkeye döndü. An- cak bunların dönüş sonrası yayın organ- larına aktardığı tanıklıklar, Bağdat'ın Fransız rehineleri geri yollamakla umdu- ğunun tam tersı etki yaratacak cinsten. Ozellikle stratejik tesislerde "insandan kalkan" rolü oynayan Fransızlar, tarihin en büyük rehin alma olayını ve uğradık- ları muameleyi "vahşet" olarak nitele- mekten geri durmuyor. Gerçi eski rehine Fransızlar, çoğu kez kendilerini gözetle- mekle yükümlü Iraklı görevlileri suçla- maktan kaçınıyor ve bu Iraklıların Sad- dam'ın deyişiyle adı geçen "yahancı ko- nuklar'a belli bir insancıllıkla davrandı- ğını kabul ediyor. BAAS Partisi mılitaru milisler bu tanımın dışında tutuluyor. Çünkü "tek parti" milisleri ozellikle Ba- tılı yabancılara belirgin bir acımasızhkla davranıyor ve canları istediğinde bunları horlamaktan geri durmuyor. İşgal sırasında Kuveyt'te mahsur kalan- lar hariç az sayıda tanık, bu BAAS ela- manlanyla yuz yuze gelmiş... Rehin alma olayını "barbarlık"la eşdeğer gören Fran- sızlar, silah fabrikalarında, kimyasal te- sislerde ve benzeri yerlerde zorla tutuluş- larıyla ilgili olarak daha ziyade "çevreden tecrit olmuşlugu", "bir gün sonra ne ola- caklannı bilmeyişlerim", "kötü maddi koşullan" en zor taham'mül edilir şeyier olarak gösteriyorlar. Bazı tanıklar Irak- lıların Fransızlara, Ingiliz ve Amerikalı- lara olduğundan daha iyi davrandığını naklediyor. Ancak tanıklann hepsi, Ku- veyt ve Irak'ta sıkışıp kalan on binlerce Asyalı göçmenin durumlannın kendi du- rumlarına oranla çok daha feci oldugu- nu belirtmeyi ihmal etmiyor. Fransız Dışişleri Bakanlığı, Fransız re- hinelerin serbest bırakılma kararından sonra 60 rehinenin Irak'taki stratejik mer- kezlerden, 52'sinin ise Kuveyt'teki benzer merkezlerden ya da saklandıkları evler- den çıkanlarak Fransa'ya getirildiğini açıkladı. öte yandan 70 kadar Fransızın kendi arzulanyla Irak'ta veya Kuveyt'te kalma yoiunu tercih ettiği de belirtildi. Fransa'ya dönen rehinelerin hepsi, di- ğer ülke rehinelerini düşündüklerini TV ekranlarına ve gazetelere anlatarak ozel- likle Ingiliz rehinelerin durumunun çok kötü oldugunu vurgulama gereği duyu- yorlar. PARİS'TE KAVLŞMA — Irak'ın serbest bıraktıgı Fransız refainelerden biri getirildikleri Charles De Gaulle Havaalanı'nda eşine kavuşmanın sevincini yaşıyor. (Reuter) ABD DIŞİŞLERİBAKANI GELÎYOR, KUVEYT EMİRİBEKLENİYOR Ankara'da yoğun diplomatik trafikANKARA (Cnmburiyet Büroso) — Körfez krizi üçüncü ayını tamamlarken, Ankara'da krizle ilişkili diplomatik tra- fik yeniden yoğunlaşacak. Ziyaretlere ilişkin resmi açıklama Ankara tarafından henüz yapdmamakla birlikte, ABD Dı- şişleri Bakanı James Baker'ın 6 kasım- da Türkiye'ye gelmesi kesinleşirken, Ku- veyt Emiri Şeyh Cabir El Ahraet El Sa- bah ile ABD Başkanı George Bush'un bu ay içinde Türkiye'ye gelmeleri gurrdem- de bulunuyor. Bu arada Cumhurbaşka- nı Turgut özal'ın dün Bush ile krizin de- ğerlendirildiği yeni bir telefon görüşme- si yaptığı açıklanch. Bush, özal'a gönder- diği cumhuriyetin 67. yılı kutlama mesa- jında Türkiye'nin krizde aldığı tutumun ABD tarafından "her zaman ve her yer- de takdir edilmekte oldugunu" vurgula- dı. ABD Dışişleri Bakanı James Baker'ın 9 kasımda SSCB Dışişleri Bakanı Edu- ard Şevardnadze : ı e yapacağı görüşme öncesinde Ortadoğu'ya yapacağı gezi sı- rasında Ankara'ya da uğrayacağı Was- hington'da açıklandı. Dışişleri Bakanlı- ğı Sözcüsü Morat Sungar da henüz tari- hi ve kapsamı belirlenmemiş olmakla bir- likte Baker'ın ziyaretini doğruladı. Edi- nilen bilgiye göre 6 kasımda Ankara'da altı-yedi saat kalacak olan Baker, Cum- hurbaşkanı Ozal, Başbakan Akbulut ve Dışişleri Bakanı Alptemoçin ile görüşe- cek. Dışişleri Bakanhğı yetkilileri, Baker'- ın Körfez kriziyle ilgili olarak yapacağı bu ikinci Ankara ziyaretinde 'olağanüs- tü bir gelişmenin' beklenmediğini belir- tiyorlar. Körfez'de sıcak çatışma nokta- sına gelinmesinin mevcut denge ve poli- tikalar sürdükçe mümkün olmadığuu ifa- de eden yetkililere göre Baker, Ankara'- da ABD yönetiminin son durum değer- lendirmesi ve Körfez'e ilişkin planlan ko- nusunc 1 -! bilgi aktaracak. Ankara'nın ağırlaması bekJenen ikin- ci 'Körfez' konuğu ise Kuveyt Emiri Şeyh Cabir El Ahmet El Sabah olacak. Emir'- in Cumhurbaşkanı Özal ile görüşmeler- de bulunmak üzere 10 kasımdan önce Ankara'ya kısa bir ziyaret yapması bek- leniyor. Mısır'da yayımlanan Şark El Av- sad gazetesinin haberine göre Kuveyt Emiri, Türkiye dışında SSCB, Çin Halk Cumhuriyeti, Mısır ve Suriye'yi de ziya- ret edecek. Özal-Bush görüşmesi Cumhurbaşkanı Turgut özal ile ABD Başkanı George Bush'un Körfez'deki son gelişmelerin değerlendirildiği bir telefon görüşmesi yaptıklan bildirildi. Cumhurbaşkanhğı Sözcüsü Kaya To- peri görüşmeye ilişkin olarak yaptığı açıklamada, Bush'un Cumhurbaşkanı özal'ı dün aradığını ve 19-21 kasım ta- rihlerinde Paris'te yapdacak AGİK top- lantısında tekrar görüşmeyi kararlaştır- dıklannı kaydetti. Bush'tan kutlama mesajı ABD Başkanı Bush'un, Cumhurbaş- kanı özal'a gönderdiği Cumhuriyet Bay- ramı'nı kutlama mesajı da Büyükelçi Ka- ya Toperi tarafından açıklandı. Bush mesajında ülkesi ile Türkiye ara- sındaki iyi ilişküerden duyduğu memnu- niyeti vurguladıktan sonra şöyle dedi: "Banş ve güvenlik için ülkemizin ku- zeyindeki yeni fırsatlan beraberce mem- nuniyetle karşüadıgımız bir aşamada, iil- kenizin güneyinde dünya bansına yöne- lik yeni tehditkrle karşı karşıya bırakıl- dık. Aynı ilkeiere bağlı diger ülkelerle bir- likte hareket eden ülkelerimizden Irak saidırganügının oluşturduğu tehdide kar- şı çıkmada da başanlı olacağını kanıtla- yacagına eminim. Amerikan balkı, Türkiye'nin katlandığı fedakârlıklara ragmen Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin yaptınmlannı cesaretk uy- gnlamasının her yerde ve her zaman tak- dir etmektedir." öte yandan, 24 kasımdaki 'Şükran Günü' (Thanks Giving Day) kutlamala- n nedeniyle Suudi Arabistan'daki Ame- rikan askerlerini ziyaret edeceği bildiri- Ien Başkan Bush'un ABD'ye dönmeden önce Türkiye ve Mısır'a da uğrayacağı beklentisi devam ediyor. Amerikan kay- naklan, Amerikan Dışişleri BakanlığY- nın Başkan Bush'un programını oluştu- rurken Ankara ve Kahire'yi de gündeme alması doğmltusunda telkinde bulundu- ğunu belirtiyorlar. Ancak bu konudaki resmi kararın henüz alınmadığı ifade ediüyor. Körfezkrizinde'mesaj' karmaşası(Baştarafı 1. Sayfada) Sovyet temsilci, Irak Devlet Başkanı siın basın mensuplanna yaptığı açıklama- I sekreteri Valentin Falin, Irak'a uyguianan düzenlenmesi' önerisi, Mısır Devlet BÎ mışü. Bush'un bu tavn, Amerikan Kong- Saddam Hüseyin'le yaptığı görüşmede, da, "ABD'nin savaş karan almak üzere ekonomik yapünmlarm ihlal edildiğini kanı Hüsnü Mübarek tarafından redd (Baştarafi 1. Sayfada) mıştı. Bush'un bu tavn, Amerikan Kong- resi'nde ve kamuoyunda, 'Beyaz Saray- m savaş için bahane aradıgı' yolunda gö- rüşlerin doğmasına neden olmuştu. Kongre üyelerinde Başkan Bush'a karşı doğan tepkinin en önemli nedenlerinden biri de Bush'un Amerikan kamuoyunu yanılttığı iddiası. Bush, Kongre liderleriy- le yaptığı toplantıda, Irak ve Kuvyet'teki Amerikalı rehinelere kötü davranıldığı görüşünü işlerken Kongre üyeleri, aldık- ları istihbarat brifinglerinde rehinelerin durumunda bir kötüleşmeden söz edilme- diğini bildiriyorlar. • Körfez krizinin banşçı bir çözüm bu- lunması amacıyla çeşitli başkentlerde te- maslarda bulunan ve Saddam Hüseyin ile de görüşen, Gorbaçov'un özel temsilcisi Yevgeni Primakov, Saddam Hüseyin'in Körfez krizinin siyasi yönden çözümlen- mesine eskisinden daha açık oldugunu söyledi. Primakov dün Sovyet televizyo- nuna verdiği demeçte, "Saddamla ilk gö- riiştügüm 28 ekimdekiyle 5 kasımda yap- togun ikinci görüşmedeki tutumlan ara- sında bir fark var" dedi. Primakov, Körfez bölgesindeki temas- lannın başansız olup olmadığı yolunda- ki bir soruya, "ÇabaJanmın başanyla taç- landınkbguu söyleyemem, ne yazık ki her şey bize bafü degil" şeklinde yanıt verdi. Sovyet temsilci, Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'le yaptığı görüşmede, SSCB'nin, uluslararası kamuoyuyla bir- likte Irak'ın saldırganlığına karşı takın- dığı tutumdan hiçbir ödün venneden, so- runun çözümü için "baskı" sayılabilecek telkinlerde bulunduğunu bildirdi. Prikamov, Mısır'da yayınlanan El Aha- Ii gazetesine verdiği bir demeçte ise, Kör- fez'de siyasi çözüm şansının sınırlı kaima- sı halinde "ülkesinin Irak'a karşı savaşa karşı çıkmayacağını" söyledi. özel tem- silci, ancak SSCB'nin bu savaşa katüma- yacağını kaydetti. AA'nın haberine göre, Primakov, krize çözüm arayışı çerçevesin- de birçok Arap ve Avrupa ülkesine yap- tığı gezinin ABD'yi "savaş konusunda te- reddüde düşürdüğBnü" belirterek, "ABD savaştan vazgecti demiyorum, ancak en azından tereddüde düştü" diye konuştu. Bu arada, Ingiltere'nin Körfez'deki bir- liklerinin komutanı Sir Patric Hine, Irak'a karşı gerçekleştirilebilecek bir saldınyı desteklemeye kasım ayı ortalannda hazır olacaklarını söyledi. Irak: Savaş kapıda Irak Körfez'de savaşın her an çıkabi- leceğini ve ülkenin 1 milyon kişiden olu- şan ordusunun ve sivil savunma birlikle- rinin buna hazır oldugunu açıkladı. Irak Enformasyon Bakanı Latif Cas- sim basın mensuplanna yaptığı açıklama- da, "ABD'nin savaş karan almak üzere oldugu yolunda birçok işaretler var. Sa- vaş her an çıkabilir. Şunu bilmelisiniz ki biz hazuız" dedi. Cassim, gazetecilerin neden başkent Bağdat'ta görünür sivil savunma hazır- üklannın bulunmadığı yolundaki sorula- nna, "Kritik durumlarda bu degişe- cektir" şeklinde yanıt verdi. Latif Cassim, gazetecilere bu acıklama- lan yaparken, "Kritik bir durumda, si- zin de durumunuz degişeeektir. Sizi sıgı- naklara koyacagız" şeklinde kötü bir ha- ber de verdi. Ambargo deliniyor ABD Başkanı George Bush, Irak'a uy- guianan uluslararası ambargoda sağlanan basannın sırurlı oldugunu söyledi. Bush, Irak'ın işgali altındaki Kuvyet'te bulunan ABD Büyükelçiliği'ndeki Amerikalılara kötü davranmasından "usandıgını" kay- detti. Bush, dün gazetecilere yapUğı açık- lamada Irak'a karşı güç kullanılması ka- rarı için herhangi bir takvim belirlenme- diğini ifade ederek diplomatik faaliyetlere "şimdilik" devam edeceğini belirtti. Irak'a uyguianan ambargonun başan- sızlığına ilişkin bir başka açıklama da Moskova'dan geldi. SBKP Merkez Komi- tesi'nin uluslararası ilişküerden sorumlu sekreteri Valentin Falin, Irak'a uyguianan ekonomik yapünmlarm ihlal edildiğini' söyledi. Falin, ellerinde yaptırımla- nn ihlal edildiğine ilişkin deliller bulun- duğunu söyledi. Ancak ambargoyu delen ülkelerin adını açıklamadı. Irak'a karşı komplo Irak'm Washington Büyükelçisi Mn- hammed Al Mashat, işgal birliklerince Kuveyt'te ele geçen bir belgenin, Irak'a karşı Kuveyt-ABD komplosunu kanıtla- dığını söyledi. Büyükelçi düzenlediği ba- sın toplantısında Kuveyt İstihbarat Ser- visi Başkanı ile CIA Başkanı VVilliam Webster'in ekim 1989'daki görüşmeleri- ni özetleyen bir belgenin Kuveyt'te ele ge- çirildiğini açıkladı. Al Mashat'ın dağıttığı ve Kuveyt Içiş- leri Bakanı'na hitaben Kuveyt İstihbarat Servisi Başkanı tarafından yazılan belge, CIA Başkanı ile Kuveyt İstihbarat Baş- kanı arasındaki görüşmeyi özetliyor. Irak tarafından BM Genel Sekreterli- ği'ne de sunulan ve BM belgesi olarak da- ğıtılan yazıya göre CIA Başkanı, Iran ile ilişkiler konusunda da Kuveyt'i uyanyor ve Kuveyt'in ekonomik güç kullanarak Iran'a baskı yapmasını öneriyor. Sovyetler. Birliği Başkanı Mihail S. Gorbaçov'un, 'Körfez krizine banşçı bir çezfim bulunabilmesi için Arap zirvesi düzenlenmesi' önerisi, Mısır Devlet Baş- kanı Hüsnü Mübarek tarafından redde- dildi. Hüsnü Mübarek, dün yaptığı açık- lamada, Arap Büiiği'nin bu konuda son yaptığı toplantmın başarısızlıkla sonuç- landığını hatırlatarak "Tarüşacak somut bir ilerleme olmadan yeniden toplanacak bir zirvenin aynı sonuçla karşılaşacaguu' söyledi. Mübarek, bu koşullar altında toplanacak bir Arap zdrvesine de katılma- yacaklannı belirtti. Hurd'un sözleri Ingiltere Dışişleri Bakanı Douglas Hurd, uluslararası kamuoyunun, Irak birliklerinin Kuveyt'ten çekilmesini son- suza dek bekleyemeyeceğini ve bu amaç- la askeri çözüme başvurmaktan çekinil- meyeceğini söyledi. Hurd, Latin Amerika ülkelerinin Londra büyükelçilerine dün veriien ye- mekte yaptığı konuşmada, "Saddam Hü- seyin'e askeri seçenegin hâlâ gündemde oldugunu ve buna başvurmaktan kork- madıiımızı hatırlatınz" dedi. Sürpriz görüşme Kuveyt'in Irak tarafından ilhak edilme- sine karşı olan Suudi Arabistan, Suriye ve Mısır'ın dışişleri bakanlannın, Körfez krizini ele almak için Cidde*de biraraya geldikleri bildirildi. FKÖ'DENARAP ÜLKELERlNE' İsraiPin BM üyeliğine karşı çıkmayın Dış Habeıier Servisi — Filistin Kurtu- luş Orgütü, Arap ülkelerinden îsrail'in BM Genel Kurulu üyeliğine itiraz etme- melerini istedi. FKÖ, ayrıca BM Güven- lik Konseyi'ne de işgal altındaki toprak- Iara, Filistinlileri korumak için BM ba- nş gücü göndermesini talep etti. AA'nın haberine göre Filistin Kurtu- luş Örgütü, Arap ülkelerinden îsrail'in BM Genel Kurulu üyeliğine itiraz etme- melerini istedi. Arap ülkeleri 1982'den beri her yıl BM Genel Kurulu'nda üye- lik itimatnameleri ile ilgili rapor oylanır- ken BM Güvenlik Konseyi ve genel ku- rul kararlarına uymadığı ve banş yanlısı olmadığı gerekçesiyle Îsrail'in BM Genel Kurul üyeliğine itiraz ediyorlardı. FKÖ'nün BM baştemsilcisi Nasır El Kıdwa, önceki gün Arap ülkelerinin BM temsilcileriyle yaptığı toplantıda, Arap ülkelerinin bu yıl îsrail'in BM Genel Ku- rul üyelik itimatnamesine itiraz etmeme- lerini istedi. Arap ve Filistinli diplomatlar, Arap ül- kelerinin, üyelik itimatnameleri ile ilgili rapora itiraz etmeseler bile, Israil'e Or- tadoğu sorunu konusundaki güvenlik konseyi ve genel kurul kararlarına uyma zorunluluğunu hatırlatan bir ek madde- nin rapora konulmasını isteyeceklerini belirttiler. FKÖ, BM Güvenlik Konseyi'nden ls- rail işgali altındaki topraklara ve Kudus'e barış gücu göndermesini talep etti. AP'- nin bir Filistinli diplomatın açıklaması- na dayandırdığı haberinde, Filistinlilerin talebinin ABD elçisi Thomas Pickering'in Güvenlik Konseyi başkanlığını üstlenece- ği dönemde aktanldığı belirtiliyor. Çöl 'gelişmiş silah' tanımıyor Körfez bölgesindeki kriz, pek çok gelişmiş silah üreten firmaya ürünlerini test etme olanağı tanıdı. KAHtRE (Reuter) — Körfez bölgesin- deki kriz, savaş çıksa da çıkmasa da dün- yanın en gelişmiş silahlarından baaları için pahalı, ancak yaşamsal önem taşıyan deneme alanı yarattı. Reuter'in muhabi- ri John Fuüerton'un haberinde Uluslara- rası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü'nden Don Kerr'in u Teçhizatlar daha önce de- nenmedikleri şartlarda kullanıLyorlar" şeklindeki sözlerine yer veriliyor. Jane*s Defence Weekly dergisinin politika edi- toru Tony Banks de "Körfez'in yararlı bir deneme alanı oluşturduğu kesin" derken, "Pek çok üretici, ürünlerini ve Körfez bölgesinde kullanılma biçimini daha ya- kından inceieme olanağını dde edecektir" görüşünü ileri sürdü. Uzmanlann bildirdiğine göre çöl kosul- lannda aşınma sinyalleri veren ağır askeri silahlardan bazüan şunlar: — ABD'nin en güçlü silahlarından McDonnell Douglas AH-64 Apache sal- dın helikopterlerinin bakımı çok uzun sü- re alıyor. — Aynca tüm helikopter türlerinin pervane kanatlan bölgede sık sık görü- len toz fınınalan nedeniyle aşınıyor. — Piyadeler, tank personeli ve pilot- lar tarafından, karanlıkta hedefi bulmak için kuilanılan elektronik dhaz, çöl ka- ranlığında ufku seçemiyor. — Yön tayin eden aygıtlar bazı durum- larda yetersiz kalıyor. Bu nedenle tank- lar arazide yollarını kaybediyor. Uydu aracılığı ile bu sonın bir ölçüde giderile- biliyor. — Irak'm Scud-B balistik füzelerine karşı savunmada ilk sırayı alan ABD ya- punı Patriot karadan havaya füzeler, ha- valandırma cflıazlaruun varlığına rağmen sıcaktan etkileniyor. — Çöl sıcağı, düşmanın hava savun- masını kilitlemede kuilanılan uçakların elektronik cihazlarını da etkiliyor. — Bazı piyade tüfekleri kuma ve toza dayanıklı değil. — Amerikalı ve İngiliz askerlerinin çöl kumu ve çalılıklannda göze çarpmama- ları için bej ve kahverengi yerine pembe üniforma giymeleri gerekiyor. — Havan taşıyıcılannın lastikleri çöl- de patlıyor. — İngilizlerin Challenger tankı, çöl mücadelelerinde yavaş kabyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle