03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 EKİM 1990 CUMHURÎYET/7 ANKARA HAVASICumhuriyet Ankara Bürosu EVREN-DEMIREL Beşer şaşari DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel, eski Cumhurbaşkanı Kenan Evren'i kara kuvvetlerı komutanı olarak atamakla hata yapttğını on yıl sonra ıtiraf etti. Yanılgısının farkına bu kadar geç varmasımrt çok da normal olmadığının kendısı de farkında olan Demirel, bunu şu sözlerle ifade etti: "Bizim hatamız, kendisini kara kuvvetleıi komutanı yapmamızdır. Ama bunu on sene sonra görüyor insan. Insan, beşer şaşar. Beşe doğaldır." Beşeıin yanlış yapması gayet İDAM İŞARETİ Akarca da idama karşı ama! Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler'in, suçlulan bulunamayan terör olaylanyia mücadele kapsamında "eldeki suçluların" TBMM'de bekleyen idam cezaJarmın ınfazı ıçin gırişimde bulunacaklarını açıklamasından sonra, idam cezaları siyaset gündemınin üst sıralarına yerleşiverdi... Başbakan Akbulut'un, infazların TBMM'nin yetkisınde olduğunu söyleyerek Keçecller'i tekzıp etmesine ve bu konuda Bakanlar Kurulu kararının bulunmadığını söylemesine karştn Keçeciler'in aceiesi merak konusu oldu... Neyse ki İçişleri Bakanı AbdOlkadir Aksu'nun açıklaması bu konudaki merakı biraz olsun giderdi: "Sayın Cumhurbaşkanı işaret verdi, onu değertendiriyonız." İdam cezalarının niteliği üzerine bır tartışmadır başladı. ANAP Samsun Milletvekili eski spiker Mehmet Akarca da "aslında" idam cezasına karşı olduğunu, bunun gelişmemiş ülkelere mahsus bir ceza olduğunu ve çağdaş bir ceza olmadığını söyiedi. Akarca, Cumhurbaşkanı'nın "çağdaş olmayan" bir ceza için mı işaret verdiğini söylemek istiyordu?.. Hayır! "Ama" deyip güzel sesiyie idam açıklamalanna devam etti: "Türkiye'nin de özel koşullan olduğunun kabul edilmesi laam. özellikle vatanın bütünlüğüne karşı eylem yapanlar seçilerek onlar hakkındaki karar infaz edilebUir. Ama idam cezasının katdınlması demokratik bir patot içinde getirilirse, onun da lyi olacağına inanıyorum." idam cezasının kaldınlması için "demokratik pakat"in 06 anlama geldiğini Akarca açıklamadı. Ancak yalnızca düşünce suçlularının seçilerek idam cezalarının infaz edilmesi şeklindeki önerısi hiç de "demokratik" değildi... Sezar'ın hakkı Sezar'a... Akarca'nın da işi zordu. Hem idama karşı çıkıp "çağdaş" olmak hem de basbakanlığı döneminde kendisini Samsun'dan aday göstererek milletvekili secilmesını sağlayan Cumhurbaşkanı Ozal'a ters düşmemek kolay değildi... özal bir işaret de işaret parmağını sallayarak Akarca'ya verebilirdi... GUNÜN FOTOGRAFI EVREN — "Kader yolumu bo>le çizmiş." (Fotoğraf: Rıza Ezer) BU DAVET BASKA DAVET Buyrun karakola HEP Mardın Milletvekili Adnan Ekmen, TBMM'de Nevruz Türkdoğan'ın gözaltında çocuğunu düşürmesi olayını gündeme getirdi. Ekmen'i yanıtlayan İçişleri Bakanı Aksu'nun dile getirdiği "senaryo" ise milletvekillerjni güldürdü. Ekmen e göre olay şöyle gelişmışti: Türkdoğan yasal bır dergiyı satarken sılah çekilerek gözaltına alınmış, hamile olduğunu sık sık anımsatmasına karşın da önce Seyranbağları Polis Karakolu'na, daha sonra da siyasi şube DAL bölümüne götürülmüştü. Türkdoğan, DAL'da altı gün boyunca soğuk beton üzerinde bekletilmişti "2.5 aylık hamileyim, ne olur işkence yapmaym" diye yalvaran Türkdoğan, "Piçini düşüreceğiz ' dıye bağıran polıslerce dövüldükçe de dövülmüştü. Türkdoğan, ışkenceye dayanamayarak altıncı günün sonunda çocuğunu düşürmüş, hücredekı kandan korkan polisler de iki saat gecikmeyle kendisini Numune Hastanesi'ne kaldırmışlardı. Ekmen'den sonra kürsüye gelen Aksu'ya göre ıse Türkdoğan'a neredeyse "diplomatik tutuklu" muamelesı yapılmıştı. Aksu'ya göre olay bambaşkaydı. Aksu'nun Meclıs tutanaklarına da geçen konuşması şöyleydi: "Yasadışı bir örgütün elemanlan tarafından izinsiz bildiri dağıtıldtğı yotundaki bir ihbarı değerlendiren güvenlik kuvvetlerimiz olay yerfne intikal ettiklerinde, yasadışı Dev-Sol örgütüne ait 'Emperyalizme ve Oligarşiye Karşı Mücadele' başlıklı ve özel sayı olduğu belirtilen tek sayfalık bildirinin dağıtılmakta olduğu tespit edilmiş, yanlarında bulunan bildirilerle birlikte emniyet müdürlüğüne kadar gelmeleri kendilerinden istenmiştir. Emniyet müdürlüğünde gözaltında iken 19 eylül saat 03.00'te sanık Nevruz Türkdoğan rahatsızlanmış olduğunu haber veımiş, bunun üzerine o gece karakol nezaretçisi olarak görevli olan emniyet yetkilisi bir üst amlre durumu bildirmiş ve bir ekip otosuyla Numune Hastanesi'ne sevki yapılmıştır. Orada ilk müdahale yapılmış, tıbbi muayene ve tedavisi yapılmış, sabah tekrar kontrol edilmiş, birkaç gün hastanede kalması istenmiş olmasma rağmen o gün DGM'ye çıkacağını beyan etmiş, kendi arzu ve isteği ife tekrar karakola dönüp DGM'deki ilk mahkemesine çıkmıştır." Bakanın sözlerıni buraya kadar zaman zaman gülerek dinleyen SHP ve bağımsız mılletvekılleri Aksu'nun daha sonra söylediği cümleye gülmekle kalmayıp alkışladılar: "Nezarette bulunduğu süre içerisinde nezaret görevlileri tarafından yanm saatte bir kendilerine müracaat edilip 'bir istek ve arzulannın' olup olmadığı sorulmuştur". Aksu, alkışlarla sözünû kesen milletvekıllerine karşın sözlerini sürdürdü: "Evet, dinleyln, dlnleyin. Bize hasta diye müracaat etmeden yarım saat önce de yine nezarethane görevlileri tarafından yine aynı koğuşta kendisine kapı açılarak sorulmuş ve bu kendisine de hatırlatıldığı zaman, Benim o saatte herhangi bir şeyim yoktu, bu rahatsızlığım saat 03.00 sıralarında oldu' demiş". Kimın sözlerınin doğru olduğu tartışılır, ama Aksu'nun anlattıklarından Türkdoğan 'ın neden rahatsızlandığı ve nasıl düşük yaptığını anlayana helal olsun. GÜL GEC HAYALİ SOHBET Özal'ın taktik verdiği milliJer 5 jedi. Savaş üzerine Erkekçe dergisi, ekim sayısında Körfez krizini, bazıları "rahmetli" bazılan "rahmetsiz" ünlülere tartıştırdı: YILDIRIM AKBULUT: Muhtemef bir sıcak durum da dahil olmak üzere ordumuz her türlü şeye karşı hazır durumdadır. Bu bize Genelkurmay Başkanı tarafından bızzat ıletıldi. VV1LHELM REICH: Eeeh, kes artık Küçük Adam. İki tür ses tonu vardır. Dağların doruklarından esen fırtınalann uğultusu ve bir de yellenme. Senınki yellenme sesi, yelleniyorsun ve menekşe kokusu saldığını sanıyorsun. MONTAIGNE: İnsanlann en büyük, en şatafatlı eylemferinden biri olan savaşı, bizım hayvanlara üstunlüğumüzü göstermede mi kullanacağız, yoksa tam tersine budalalığımızı, eksıkliğımizi göstermede mi? HZ. İSA: Ey dınleyenler, size diyordu: Düşmanlarınızı sevin, sizden nefret edenlere iyilik edın, size lanet edenlere hayır dua edin. SADDAM HÜSEYİN: Arap ulusunun kutsal savaşında Allah inananlann yanındadır. GEORGE BUSH: Amerika korkutulamaz. YILDİRIM AKBULUT: ...diye düşünüyorum. WILHELM REİCH: Alçakgönüllüfük gösterip bir köşeye çekilmek yerine, o fıçı görünümünü ve yapaylığını, sahte gülümsemenin ardına gızlediğin acı kinini bu yaşama zorla kabul ettirmeye, bütün bunları yaşatmaya çabaladığın için zararlısın. TAKTİK Haydi hayırlısı Cumhurbaşkanı Turgut özal, Türkiye - irlanda milli maçı öncesi "A" milli takımın kampını ziyaret etmiş ve gazetelerin spor sayfaiarındaki manşetlere göre futbolculara taktik vermişti. Maçın şonucunu herkes biiiyor: İrlanda: 5 - Türkiye: 0. Bakahm, Körfez krizi taktiğinin sonucu ne oiacak. Haydi hayırlısı. 40 yıl önce "nüfus sayımı" gûnü, Ulus gazetesi için yapttğım röportaj, ertesi gün şu manşet başlıkla çıkmıştı: "İnsansız şehir kadar korkunç bir şey yoktur" * • * Yahya Kemal'den: "ArkasJnda güneş doğmeyan o büyük kapı" Bugûnkü Babıâli! * * • Anıian için Evren: "Tarihe ışık tutuyorum." Dünyanın bütün projektörierini yaksak senin dönemini aydınlatamayrzl * * • Gazetede büyük başlık: "Şişirme ünlüler" ikisi yeter: özal, Evrenl.. Şinasi Nahît Berker HAYVANLAR tSMAİL GÜLGEÇ KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK KÇT* tâ* PİKNİK PtYALE MADRA SB4AÜİ7SAH K4MLI C&MU 802 1'NSAN- HIZLI GAZETECİ NECDET ŞEN O/SA StZ BBJW IÇIM Bi MEYeÇAM KÛ.YU&6IS/NIZ ..Zi Sl2P£W eeKl£NTlLE®tf VAI?. AC\L ıwTı/4ÇLA(? 1Ç1MDE//VI. AMUTABiLİyo AKUNIZA İLK GBİ&i 5EY/ /ÖUSTeT/ngMiŞf/ıVi SABAMLARi zoç oeuvo- HEVES YAVAH ÖÜLUyottUM- UAZ Yt>K. y^»A^J^ ve Yotc, Moş SURPRHLSÜ YOK ŞEYLER5E ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAN GÜRSES GARFIELD jm DAVIS BASKA PİV 7 ABl'UfePl Kl"? f TARİHTE BUGÜN MLMTAZ ARIKAN 21 Ekim MAO UZUN YURUYÜ$E BAÇLirOR.. 1934- 'T£ BUSUN, MAO ÇS rvNG UO£RUĞlMD£KI ÇIU KOMUMlST tCUW£TL£Rl, GUNEYOEKt KİAM6Sİ VtLAY£rıMO£tJ "UZÜAJ YUIZuYL* B A MıLLtYETÇı ÇAN KtfY ŞEK'lM 6u y'utY£rr£ GUÇ KOŞUI-LA& /ÇlNÛE, 9,600 K'i-OM£T/e£ YOL AUN/4RAK, KUZ£YO£KI YENAN"A QSH£MSl \/ILA- YETl') ULAŞri/>CA*7Vg.tOO 8/N KıflLİK KOMU- & S O Y U N C 4 M/VC ZORUNOA KALMIŞTt. 8U A&4DA, SAy/L PA 25 S/NE PuÇHAuŞTlı. TÛM 8UNLA&4 GOĞUS G£££H MAO, y£*JAU 'PA 0U8.UMA £6£MEN OLMUÇTU.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle