03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/14 DIŞ HABERLER 21 EKİM 1990 SUUDİ ARABÎSTAN Körfez'e süper tankABD, Suudi Arabistan'aengelişmiş tanklar olanMlAl'leri gönderiyor. Almanya'dan Suudi Arabistan'a gönderilecek M1A1 tankları, daha eski model olan Mrierinyerini alacak. Dış Haberier Servisi — ABD, halen Avnıpa'da bulunan yüzlerce modem tan- kı Suudi Arabistan'a göndereceğini açık- ladı. Moskova'daki temaslarını tamam- layan ABD Savunma Bakanı Dick Cbe- ney Fransa'ya gitti. Irak'ın elinde 200 do- layında Howitzer topu olduğu bildirildi. ABD Savunma Bakanhğı halen Avru- pa'da bulunan modern M1A1 tanklann- dan birkaç yüz tanesinin Suudi Arabis- tan'a gönderileceğini bildirdi. MlAl'lerin ABD'nin en gelişmiş tanklan olduğu belirtüiyor. Gönderilecek tank sa- yısı hakkında kesin bir rakam belirtilme- di. Ancak kaynaklar bu sayının 300-400 dolayında olabileceğini belirtiyorlar. Sa- vunma bakanhğı yetkilileri, M1A1 tank- lannın halen Suudi Arabistan'da bulunan daha eski model Ml'lerin yerine kulla- nüacağını belirttiler. Ml'lerin 105 mm'lik toplanna karşılık MlAl'lerin 120mm'lik toplan var. Aynca MlAl'Ier kimyasal savaşa karşı daha dayanıklı. MlAl'lerin kısa süre içinde Almanya'dan Suudi Ara- bistan'a gönderileceği bildirildi. MlAl'lerin de gönderilmesi ile Suudi Arabistan'daki Amerikan tanklannın sa- yısının 1000'e ulaşacağı ifade ediliyor. Irak ise ülkenin güneyine ve Kuveyt'e 3500 dolayında tank yığmış durumda. 200 Howitzer AA'nın haberine göre Irak'ın elinde Gûney Afrika'dan satın aldığı 200 kadar 155 mm'lik "G-5 Howitzer" topu oldu- ğu sanılıyor. Irak'ın, parçaları bir süre önce çeşitli ülkelerde ele geçirilen "kıyamet topunun" öncüsü olan bu toplan, pet- rol karşılığında satın aldığı belirtildi. Haberi veren 'Jane's Defence Weekly' dergisinin savunma uzmanları, Batının elindeki, Howitzer'lere en yakın menzili olan topların, ABD zırhlısı VVisconsin'- deki 38 km. menzile dakikada iki atış ya- pabilen 9 bflyük top bulunduğunu, an- cak Howitzer'lerin isabet yûzdesinin da- ha fazla olduğunu ve daha kolay manev- ra yapabildiklerini kaydettiler. Cheney Paris'te Moskova'daki temaslarını tamamla- yan ABD Savunma Bakanı Dick Cheney dün Paris'e gitti, Gheney, Moskova'dan ayrılmadan önce yaptığı açıklamada Irak'a karşı bir askeri harekât için zama- nın henüz erken olduğunu söyleyerek ekonomik ambargonun etkilerini göster- mesi için beklemek gerektiğini belirtti. Cheney, ABD-Sovyet ilişkilerinden de çok olumlu bir şekilde söz ederek "tki ül- ke arasındaki ilişkilerde yani bir dönem başlamıştır" dedi. Cheney, dün Paris'te Fransa Savunma Bakanı Jean Pierre Chevenement ile gö- rüştukten sonra gazetecilere yaptığı açık- lamada, Irak'ın benzini karneye bağladı- ğını açıklamasıyla, bu ülkeye uygulanan ekonomik ambargonun etkiii olduğunun ortaya çıktığmı söyledi. Dick Cheney, "Ambargonun etkiii ol- ma)a başladığına inanıyonız. Bunun sa- dece Irak ekonomisine değil. aynı zaman- da da Kuveyt'teki askeri varlıgı üzerinde etkiii olacağına inanıyoruz" dedi. ABD Savunma Bakanı, Irak'a askeri müdahaJede bulunmak için Birleşmiş Milletler'den yetki istenmeyeceği yolun- daki ABD tutumunu tekrarlayarak, "Amacımıza barışçı yolla ulaşacağımızı umuyoruz. Aynı zamanda, başka seçe- neklere de bakacağımızı söylemistik" dedi. Gerasimov'un açıklaması Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Gennadi Gerasimov, Moskova'- nın Kuveyt'in işgaline karşı olmasına rağ- men, Bağdat'a sattığı silahlarla ilgili bil- gi vermeyeceğini söyledi. Gerasimov, Canberra'da Avustralya Dışişleri Bakanı ile görüştükten sonra yaptığı basın toplantısında, Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in, Sovyetler Birliği'nin kendi safında yer alacağını sa- narak büyük bir yanılgı içine düştüğünü söyledi. Körfez'de savaşın önlenebilir olduğu- nu söyleyen ve "Petrolün varili 15 dolar olsun diye kim ölmek ister ki" diye so- ran Gerasimov, "Savaşa girmenin öyle çok kolay olmadığını anlamahsınız. Sa- vaş çok cana mal olur ve durmadan ar- tan petrol fiyatlan, dünya ekooomisi için korkunç sonuçlara yol açar" dedi. Benzin ve motor yağının salı gününden itibaren kame ile satılacak olması yüzün- den, Iraklı sürücülerde büyük bir telaş gözlendiği bildiriliyor. Bu arada Iraklı yetkililer de halka sık sık, stok yapılmaması için uyarıda bulu- nuyorlar. Her taşıta haftada 25 litre ya- kıt verilmesi bekleniyor. Primakov Londra'da SSCB Başkanı Mifaail Gorbaçov'un özel temsilcisi Yevgeni Primakov, Bağ- dat'ta Irak Devlet Başkanı Saddam Hü- seyia ile yaptığı görüşme konusunda In- giltere Dışişleri Bakanı Douglas Hurd'e bilgi verdi. ABD Başkanı George Bush ile de önceki gün görüşen Primakov, dün Londra'ya gitti. Primakov daha sonra Ingilıere Başba- kanı Margaret Thatcher tarafmdan kabul edildi. Thatcher, Primakov ile yapiığı görüş- me sırasında, müttefıklerin, Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in işgal ettiği Kuveyt'ten çekilmesi için herhangi bir be- del ödemeyeceklerini belirterek, "Saddam Kuveyt'ten çekilmelidir" dedi. Thatcher, Saddam'ın düşünmesi için 11 hafta kadar zamanı olduğunu da kaydetti. Heath Bagdat'ta Bu arada, Ingiliere eski başbakanlann- dan Edward Heath de Ürdün'den Bağ- dat'a geçti. Heath, Bağdat'a geldikten sonra yaptığı açıklamada, ziyaretinin ta- mamen "insancıl olduğunu" söyledi. Edvvard Heath'in Saddam Hüseyin ile yann bir araya gelmesi ve Irak ile Kuveyt- te bulunan 1400 İngiliz rehinenin serbest bırakılması için Irak Devlet Başkanı'nı ik- na etmeye çaüşması bekleniyor. Kaynak: Independent IRAK Möttefik yığınağı 1 Piyade tugayı 1 Zırhh/ mekanıze tûmen (ABO Deniz Piyade Tugayı) Körfez İsbirliği Konseyi 1 Hava ındirme tugayı 1 Tugay dengi özel savaş biritkien Hava üssû ABO Piyadelert KMusluman ve Fransız kuvvetleri ABD Kara Kuvvetleri Kum tepeleri Tuz bataklan SUUDİ ARABİSTAN ik İ2Ö(K>.ÖOO askerden oluşur.W BırBırliklerı^ yeftestm komroten genpf bötge olarak göstenlmiştir \///AV// VJ£fc Müttefikler artık'saldırabilecek'Dış Haberier Servisi — Ingiltere'nin en saygın gazetelerinden Independent'da yer alan bir yazıda, Körfez'deki müttefik as- keri yığmağının bir saldınyı gerçekleşti- rebilecek düzeye ulaştığı, ancak levazım, çöl iklimine uyum sağlama gibi bazı tali sorunlann da bir askeri harekâta girişil- meden önce halledilmesi gerektiği ifade edildi. Gazete, Irak'a karşı bir saldın için en erken tarihin "kasım ayı ortalan" ol- duğunu belirtti. Christopher Bellamy imzasıyla yayım- lanan yazıda, ABD öncülüğündeki askeri yığınağa ilişkin şu rakamlar verildi: 175 bin ABD askeri (kara, hava ve deniz pi- yadeleri), Suudi Arabistan ve Mısır'ın 100 bin askeri, Körfez İsbirliği Konseyi'nden 10 bin asker, Fransa, Su- riye ve Pakistan'dan yaklaşık 5'er bin as- ker (Suriye ve Pakistan'ın, yaklaşık 15 bin askerlik birer tümen daha gönderme- leri bekleniyor), Bangladeş'ten 2 bin ve Ingiltere'den 8 bin asker. ONUK YAZAR Körfez krizi, içrejim arayışlarınıgündeme getiriyorTürkiye, Batı'daki işlevi biter ve münhasıran Ortadoğu'ya yönelik bir uluslararası konuma geçme sürecine sürüklenmek istenirken bir iç rejim arayışının da gündeme gelmesi kaçınılmaz. Bu rejim, ikinci sınıf kurumlar, değerler ve özelliklerle kuşkusuz kurulamaz. — 3 — HALUK GERGER İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Tür- kiye "uhısal çıkar"larını önce içerideki bir sınıflar koalisyonunkiyle sonra da Batı çı- karlarıyla özdeşleştirdi. Daha sonraysa "ulusal çıkar"lar beynelmilel sermaye ile ABD'nin global çıkarları içinde eritildi. Seçenekten, bağımsız karar alma meka- nizmalanndan ve ulusal çıkarlardan yok- sun bir sürec, diş politikasızlık süreci baş- ladı. Ekonomiden ve öteki alanlardan da- ha da önemlisi, beyinler ve yürekler tut- sak edildi, bağımlılaştınldı, boynu bükük bir diplomasi geleneği ortaya çıktı. Şim- di "bir babayigit başınuzda olsaydı ABD'nin dümensuyuna girmezdik" de- mek boş laf değildir de nedir... Ama bütün bunların ardında ne yatı- yor? İkinci savaştan sonra Türkiye'de bur- juvazi artık politik iktidan da hiç olmazsa bürokrasiyle paylaşarak istiyordu. Bunun için önce genel oya, 'hiir' seçime, çok par- tili parlamenter rejime ihtiyacı vardı. Ama "sosyal devrim" korkusu da yüre- ğinde kök salmıştı, çünkü toplumsal ih- tiyaçları tek başına karşılayacak gucü ol- madığının ayırdındaydı. Soğuk savaş im- dadına yetişti. Kısıtlı, ikinci sınıf, soğuk savaş demokrasisi onu iktidara taşımaya yetiyor. Batı kulübünün ikinci sınıf üye- liğiyle çakışıyor, içerideyse emekçileri, toplumsal muhalefeti devre dışı bmikjyor- du. Soğuk savaş cuk oturmuştu. lkincisi, burjuvazd iktidan bürokrasiyle de paylaşmak zorundaydı. Soğuk savaş yine imdadına yetişti. Bürokrasinin en güçlü kesimi olan askerler ile Dışişleri bü- rokrasisi (unutmayın Dışişleri Bakanlığı Genel Sekreteri, tnönü Kabinesi'nin top- lantılarına bakanmışcasma katılırdı) için bir özerk alan bulundu: Milli Savunma ve dış politika. Askere üstüne üstlük pa- halı, cicili bicili ve ilerde içerde de işe ya- rayacak oyuncaklar verildi Amerikan yar- dımından. Soğuk savaşın tüm ulusal ve uluslararası yapılan militerleştirmesinden kaynaklanan "ulusal güvenlik kiiltü" çer- çevesinde bir devlet yapısı oluşturuldu iç ve dış düşmanla mucadele etmek için. Roller ve iktidar böylece paylaşıldı. So- ğuk savaş cuk oturmuştu. Son dış ticaret fazlası Türkiye, en son 1946'da 100 milyon do- lar civaruıda dış ticaret fazlası vermişti. O tarihten sonra, devletçi bürokrasinin tasfıyesi ve liberal modelle birlikte, 40 yıl- dır ödemeler dengesi hep açık verdi. Ya- ni "dış yardım" kredi, borç, hibe, vb. ol- masa toplumsal/ekonomik çarklar döne- mez hale geldi. Ve Türkiye"ye milyarlar aktı o kırk yıl içinde, çarklar da iyi kötü, eksik fazla döndü. Türkiye dışardan net servet transfer eden bir ülke konumuna geldi sömürgesi, sanayii, satacak malı ol- madan. Ama aslında Türkiye de bir şey- ler pazarlıyordu: jeopolitiğini! Alıcısı da hazırdı; ABD. Jeopolitiğin değeri "stra- tejik önem"le düz orantılıydı. Stratejik. önem ne kadar artarsa jeopolitik de o ka- dar çok para ediyordu alıcı nezdinde. Stratejik önem de doğallıkla ancak çatış- ma, gerginlik, savaş ortamlarında yükse- liyordu. Soğuk savaş bir kez daha imda- da yetişmiş, bir kez daha cuk oturmuş- tu. Soğuk savaş "altın yumurtlayan ta- vuk"tu sistem için ve soğuk savaşçılık is- ter istemez yapısal bir özelliğe, bir tutku- ya, bir bağımlılığa donüşmüştü sistem ve yönetenler açısından. Ve 1980'lerin sonlannda "alün yumurt- layan tavuk" kesildi. Soğuk savaş bitti, "dış diişman" gitti. Onun uzantısı olarak gösterilen ve demokrasiyi kısıtlamanın meşruiyet kaynağı olarak kullamlan, içer- de militarizm üretmenia bahaaesi olan "iç düşman"da anlamını ya da aldatıcı- lığını büyük ölçüde yitirdi. Militarizmin kendini içerde ve dışarda yeniden üretme mekanizmaları birbiri ardına tıkanıyor, işlemez hale geliyor ve en önemlisi de "stratejik önem" azaldıkça, yani banş, si- lahsızlanma, yumuşama, uluslararası is- birliği gündeme geldikçe jeopolitik de de- ğer yitiriyor, "jTirdım" azalıyordu. Ege- menler panik içindeydiler. Artık "kan bedeii" başka yerlerde ara- nacaktı, jeopolitik Arap çöllerindeki be- zirganlara pazarlanacaktı. "Stratejik önem" gerginlik, catışma, bunalım, istik- rarsızlık arardı ya, işte Arap çölleri ora- daydı. "Su sorunu", "Surive sorunu", "Ortadogu'da fıizeler sorunu", "Cehen- nem topu..." Soğuk savaşın alün yumurt- layan tavuğunun kesilmesi belli olur ol- maz hep birden ortaya çıktılar. Bu bir rastlantı mıydı yoksa bir bezirganın mal- larını pazariamasının 20. yüzyıla yakışır reklam spotlan mı? Ve nihayet Saddam bir başka altın fırsat da bizim panik için- deki egemenlere sundu. Sistem de bir bü- tün olarak sevinçten kendinden geçmişti ve çığlık çığlığaydı: "Jaşasın, stratejik önemimiz yine arttı, jeopolitik artık ye- niden para edecek, gelsin "kan bedeii" pandar, krediler, yardunlar!" Bu noktada son söz olarak iç rejime ilişkin bir şeyler de söylemek gerekli. Türkiye, Batı kulübünün ikinci sınıf bir üyesi olup da Doğu-Batı ideolojik müca- delesinde de bir taraf haline gelince, bu uluslararası konumuna uygun bir iç re- jim de gerekliydi: Bu, çok partili parla- menter rejim ve ikinci sınıf, sınırh demok- rasiydi. Şimdi Türkiye Batı'daki işlevi biter ve münhasıran Ortadoğu'ya yonelik bir uluslararası konuma geçme sürecine sü- rüklenmek istenirken buna tekabül eden bir iç rejim arayışınm da gündeme gelmesi kaçınılmaz. Bu rejim artık, ikinci sınıf da olsa Batılı (ya da Batıcı) kurumlar, değer- ler, sistemsel yapı ve özelliklerle kuşku- suz kurulamaz. Yeni uluslararası konuma tekabül eden iç rejimin ideolojik ve ör- gütsel dayanaklan ancak Turk-îslam sen- tezinde bulunabilir ve onun kendine öz- gü militarizminin taşıyıcısı da Batıcı mi- litaristler değjl başka kurumlar olur. Bu tabii kolay bir süreç değildir, Türkiye'de çok köklü, acılı altüst oluşları gerektirir ya da uzun süreli bir iç çürüme sürecini. Üstelik biliyoruz ki ordu gibi temel ku- rumlar ve burjuvazinin kimi gelişkin ke- simleri tercihlerini Batıcılık yönünde yap- mışlaıdır. Körfez bunalımı sırasında özal'm ustlenmek istediği rolün, iç reji- me ilişkin uzantısı nedeniyle de büyük tepkiyle karşüanmış olması, popülist dür- tüler kadar belirleyici olmuş olması müm- kundür. Dış politika alanında ilk kez res- mi idelojide ve düzen içi konumlarda gör- düğümüz aynşmanın kökenleri belki ay- nı zamanda iç rejim arayış ve tartışmala- rında da yatmaktadır. Dolayasıyla, görü- nen odur ki önümüzde sadece bir savaş tehlikesi değil, aynı zamanda ve doğnı- dan onunla bağlantılı olarak, içe ilişkin başka korkunç karanlıklara mahkûm edilmek riski de vardır. Türkiye'de dış po- litika da her şey gibi tüm değerler gibi ge- leceğimiz gibi demokrasiyle iç ice gecmiş- tir. Körfez bunalımının verdiği bu ders- ler bazen gerçekten "bir musibetin bin na- sihatten evla" olduğunu da göstermekte- dir. BtTTİ HABERLERIN DEVAM HJroşima'dan... (Baftarafı 1. Sayfada) Güzelliği yalınlıkta, süsten uzak incelikte arayan bir anlayışın izleri var bahçenin her yanında. llık bir sonbahar güneşi. insana yaşama sevinci aşılayan. Doğa, olanca yumuşaklığıy- fa insanı sarmalıyor. Etraf öylesine sessizlik içinde, öylesine dingin ki... İnsanın inanası gelmiyor burada bir gün atom bombasının patlamış olabileceğine. 45 yıl önce bir sabah vakti bir cehennem bulutu yükselmiş burada; dev bir canavan andıran atom mantarı: Bir anda 300 bin de- receye kadar fırlayan sıcaklık... Altı saniye- de 100 bin ölü... Burası Hiroşima. "Hiroşimalar olmasın!" "Hiroşima Sevgilim." Birinin altında Oktay Akbal'ın, ötekinin al-' tında Marguerite Duras'ın imzaları var. Ba- nş Parkı'nı doiaşırken anımsamamak elde değil onları. "Hiroşima Sevglim"6e Fransız kadın, sey- diği Japon erkeğine "Sen Hiroşima'sın" di- ye seslenir. 20 yıl önce buraları dolaşan sevgili Akbai şöyle yazar: ''Yaşamakgömülemezkiyeryüzüne... Ya- şamak sürüp gider hep. İnsan tükenmez. Ba- rışa karşı büyük aşkı, tutkusu da tükenmez... Bir gün gelecek, banş sözcüğü ortadan kal- kacak derim ben. Dünya dillerinde barışın kar- şılığı Hiroşima olacak. Belki de gerçek banş o zaman kurulacak." Banş Müzesi'ni ge2iyoruz. Hiroşimalı bir çocuk, anılarını şöyle anlat- mış: "Savaş nedir? Banş nedir? Banşı savun- rnak için o korkunç atom bombası gerekli mi? İnsanltkla bilim niye aynı hızla ilerlemiyor? Çö- zülmemiş bu sorular kalbimi için için kemiri- yor." Benim de içim daraldı müzeyi gezerken. Bir acı gelip oturdu yüreğime. "Bir daha asla!" diyerek duygularımı be- lirtmeye çalıştım ziyaretçi defterinde. "Banş banş!" diye haykırası geliyor bura- da insanın; savaşa karşı çığlıklarla doluyor içi... Bir daha "Hiroşimalar olmasın!" Onun için Hiroşima'yı hiçbir zaman unutmayalım. Hiroşima'yı anımsamak, savaştan nefret etmektir. Belleklerden silinmesini engelle- mek, barışa hizmettir. Hiroşima yalnız tarih olamaz, geçmişe gö- memeyiz onu. Kimsenin hakkı yoktur buna. Hiroşima günümüz gerçeginin bir parça- sıdır. Barış Parkı'nın ortasında hiç durmak- sızın yanan ateş sönünceye kadar da öyle kalacak. Çünkü o ateşin alevleri, yeryüzün- deki en son nükleer silah yok oluncaya dek kaybolmayacaktır. • Adı barışla simgeleşmiş bu kentin Beledi- ye Başkanı'yla savaşı ve barışı konuştuk. Hiroşima cehennemini yaşayanlardan bi- ri. Adı, Takeshi Araki. 74 yaşında. Tüm ömrünü nükleer silahlara ve savaşa karşı mücadeleye adamış saygı değer bir in- san. Soğuk savaşın noktalanmış olmasından çok mutlu. İki lidere, ABD Başkanı George Bush'la Sovyet Başkanı Mihail Gorbaçov'a çağrı yapmış Hiroşima'ya gelmelen için; nük- leer sılahları, tümüyle tarihin çöplügüne at- maları için. İyimser. Körfez krizini konuşuyoruz. "Sorunlann çözümü için savaşa hayır" di- yor bir kez daha. • Dünyada anayasasının adı banş olan tek ülke herhalde Japonya'dır. Ve şu günlerde Japonya sanki bir kıyame- tin eşiğinde: Konu, Körfez'e asker gönderip göndermemek... Muharip sinıftan olmayan, sembolik bir yardımcı destek birliği gönderilse, acaba anayasa ihlal edilmiş olur mu, olmaz mı? "Bir defacık ihlal edilmiş olsa ne olur?" de- nilmeksizin, kıyasıya tartışıhyor bu konu. Bu tartışma aynı zamanda Japonya'nın yeni bir dönüm noktasına geldiğini vurgulu- yor. Uzakdoğu'daki süper güç, bir "kabuk değişimi"ne doğru yol almakta. Yarınki yazımızın konusu bu olacak. Ucretli (Baştumfı 1. Sayfada) duğu tahmin ediliyor. Bu arada konsolide bütçe ver- gi gelirlerinin yaklaşık yansı do- layh vergilerden oluşuyor. Gelir vergisinin yani sıra başta KDV olmak üzere tüketün üzerinde- ki dolaylı vergilerin de büyük bölümü ücretlilerce ödeniyor. Aynca vergi nitelığindekı fon ke- sintileri de yine büyük ölçüde tüketicinin cebinden çıkıyor. Maliye ve Gümrük Bakanlı- ğı'nda ücretlilerin vergi yükünün bir miktar hafifletilmesine dö- nük bazı çalışmalar yapıldığı bildirildi. Verilen bilgide öncelikle geli- rin vergi dışı tutulan bölümü ni- teliğindeki "asgari geçim indirimi" tutannın yükseltilmesi üzerinde duruluyor. Halen aylık miktarı 36 bin lira olan asgari geçim indirimi miktannın 60 ve- ya 72 bin lira düzeyine çıkanla- bileceği belirtildi. Bu yolla ayhk net ücrette 6-9 bin lira civann- da bir artış olacak. Ücretlilerin gelir vergisi yükü- nü hafifletmenin en etkiii yolu- nun ise vergi dilimlerinin arttı- rılması olacağı belirtiliyor. Ha- len toplam yılük brüt geu'r tutan 8 milyon lirayı geçtikten itibaren vergi oranı yüzde 30'a ve 16 mil- yon lirayı geçtikten sonra da yüzde 35'e çıkıyor. Bu nedenle de ücretli kesimin büyük bölü- mü, yılın ikinci yarısından itiba- ren jrtizde 30-35 üzerinden gelir vergisi ödemeye başüyor. İlgililer, ücretlilerin vergi yü- künün hafifletilebilmesi için ge- lir vergisi alt diliminin en az 15-18 milyon liraya yükseltilmesi gerektiğini ifade ediyorlar. Söz konusu limiu Bakanlar Kurulu kararıyla bu ytl başında 5 milyon liradan 8 milyon lira- ya yükseltilmişti. Ancak vergi dilimlerini yükseltme konusun- da yasanın Bakanlar Kurulu'na verdiği yetkinin sınınna gelindi. lasaldı son sayım (Baştarafi 1. Sayfada) de kamuoyuna bildirilecek. De- taylı sonuçlar ise yıl içerisinde yayımlanacak. Gazeteler ise so- kak aralarında dolaşacak gezi- ci bayilerce satılacak. Liderlerin sayımı Cumhurbaşkanı Turgut Özal, sayım gününde Ankara'da ola- cak. Başbakan Yüdırım Akbu- lnt Gümüşhane'de, SHP Genel Başkanı Erdal İnönü İstanbul- da, DYP Genel Başkanı Süley- man Demirel de Ankara'da sa- yüacak. AA'nın edindiği bilgiye göre Devlet Bakanı Işu Çelebi Al- manya'da, Devlet Bakanı Hiis- nü Dogan ve Turizm Bakanı tl- han Aküzüm Japonya'da, Çalış- İnönü'den 42 kişilik (Baftarafı 1. Sayfada) şöyle belirlendi: Tanm-Orman Bakanlığı: öner Miski, Gürcan Ersin. Hayvancılık Bakanlığı: Vedat Altun. ma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tmren Ay kut da Unıguay'da bu- lunduğundan nüfus sayımına katılamayacaklar. İstanbul Haber Servisimizin bildirdiğine göre Istanbul Bü- yükşehir Belediyesi, pazar günü görev yapacak sayım memurla- rı ile diğer kamu görevlilerinin görev yerlerine ulaşmalannda kolaylık sağlanması amacıyla düzenleme yaptı. Sokağa çıkma yasağının baş- layacağı saat 07.00'ye kadar 54 otobüs, ana arterlerdeki hatlar- da son durağa kadar devam eden seferler yapacak. Bolge ga- rajlannda da doğacak taleplerin giderilmesi için yeterli sayıda otobüs bulundurulacak. öte yandan Karaköy-Şişhane Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı: Turan Beyazıt, Meh- met Dönmez. Sanayi Bakanlığı: Sedat Do- ğan - Mehmet Kahraman. Ticaret Bakanlığı: Hiimi Ziya Postacı. Enerji ve Tabii KaynakJar Ba- kanlığı: Fuat Atalay. Kültür Bakanlığı: Fikri Sağ- lar. Turizm Bakanlığı: Erdal Kal- kan. Kadın Sonınlan Bakanlığı: Jale Candan Köyişleri ve Kooperatifler Ba- kanlığı: Mustafa Kul - Cumhur Keskin. Spor ve Gençtik Bakanlığı: ömer Türkçakan. Gölge kabinede 8 devlet ba- kanlığına yer verildi. Gölge ka- binede, devlet bakanlıklannın görev alanları ve bu alanlarda görevlendirilen milietvekilleri de Büyük projeier ve GAP: Ali Topuz. AT ve yurtdışmda çalışanlar Birgen Keleş. Basın-radyo tekvizyon: Tay- fur Ün. Diyanet İşleri - Vakıflar, Ta- pu Kadastro: Ali Şahin - Kâzım Ulusoy. Esnaf ve sanatkâr sonınlan: Neccar Türkcan - Tevfik Koçak. Bankalan tstemihan Talay. KİTIer: Irfan Gürpmar. Araşnnna kunıluşlan: Ahmet Ersin. Baykalcıların tepkisi Gölge kabinenin açıklanma- sı, Baykal'a yakın milletvekille- rince "hayırlı olsun" biçiminde nitelenmekle birlikte ileriye yö- nelik sonuçları açısından da "dikkatle takibe" alındı. Bay- kal'a yakın bazı adlar kabineyi zayıf bulurken, adlann seçilmesi açısından da kurultaya dönük bir manevra olabileceğini öne sürdüler. arasmda çalışan tunel, sayım gü- nü bakım ve onanm nedeniyle kapalı kalacak. Büyükşehir Belediyesi, sayım günü başvurulabilecek telefon- ları da açıkladı. Buna göre: Cankurtaran 077 - 512 19 77, 526 22 20-21, İtfaiye 000. 521 42 22, 524 11 25-26-27, tSKI 588 38 00, MezarlıkO88, 172 13 73-74, Zabıta 527 57 00, 512 55 00/583, tETT 144 85 93, 145 07 20/15 hat. Türkiye Denizcilik İşletmele- ri de pazar günü son seferini, so- kağa çıkma yasağuıın başlayaca- ğı 07.00'ye İcadar yapacak. Ya- pılan açıklamaya göre pazar gü- nü şehir hatlarında yapüacak tek seferlerın hatlara göre saat- leri şöyle: Karaköy • Haydarpaşa - Ka- dıköy (06.00), Kadıköy - Haydarpaşa - Karaköy (06.00), Üsküdar - Eminönü (06.10), Eminönü - Üsküdar (06.10), Üs- küdar - Beşiktaş (06.00), Beşik- taş - Üsküdar (06.00), Bostancı - Büyükada (07.00), Bostancı - Heybeliada (07.00), Bostancı - Burgazada (07.00), Bostancı - Kınalıada (07.00), Sirkeci - Ka- dıköy - Adalar (07.00). Aynca pazar günü Izmir'den saat 14.00'te kalkacak feribot saat 19.00'da, Avşa'dan saat 14.45'te kalkacak gemi ise 17.30'da ha- reket edecek. Saymı günü herhangi bir ne- denle sayım bittiği halde sayıl- mayanlar da şu numaralara bil- direrek kendilerini saydırabile- cekler: Adalar 382 60 17, Bakırköy 570 25 36 - 572 11 40 - 550 50 10, Beşiktaş 161 00 27 - 161 99 20, Beyoğlu 149 55 34 - 143 75 05, Beykoz 331 03 65 - 331 41 20, Büyükçekmece 188 - 18 218, Eminönü: 527 37 59 - 512 99 54, Eyüp 581 06 13, Fatib 523 41 10 - 521 67 86 - 521 29 39. Londra Asil Nadir'in 4 reklam gazetesi kapanıyor LONDRA (Cumhuriyet) — Asil Nadir'in dolaylı ilişki için- de olduğu "Soutb Audley Managemenf firması tarafın- dan yönetilen, Ingiltere'de para- sız dağıtılan Mercnry Newspa- per Gronp şirketine bağlı dört reklam gazetesi kapanıyor. Polly Peck ile hukuki ilişkisi olmayan, dolayü yollardan "Asil Nadiı^ in kişisel yatınmı sayılan" top- lam 150 bin tirajlı bu dört gaze- tede çalışan 50 kişinin tazminat ödenmeden işlerine son verildi- ği bildirildi. Krediler kesildi "Daily Telegraph" ve Tiraes gazetelerinin haberlerinde "Asil Nadir'in South Audley Manage- ment adlı firması" ifadesi kul- lanıldı. Haberde, fırmanın yöne- ticilerinden "Sabire Camgöz ile icra-iflas işlemlerini izleyen Lat- ham Crossley and Davis firma- sından iki yetkilinin, çalışanla- ra gazetelerin kapandığıru bil- dirdikleri kaydedildi. Haber, ga- zete genel yayın yönetmeni Ca- rol Taylor'a atfen verildi. Sabi- re Camgöz'ün, bankalar kredi- yi kestiklerinden, gazetelerin ça- lışanlanna önümüzdeki çarşam- ba günü yapılması beklenen ödemeyi yapamayacaklarını söylediği aktanlıyor. Krediyi kesen bankalardan bi- rinin Midland Bank olduğu sa- nılıyor. Polly Peck olayında adı geçen bankalar arasında Mid- land Bank son haftalarda dik- ka" . !e önde.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle