03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/10 HABERLER 20 EKİM 1990 Kentleşme sorunları • SAMSUN (Cumhuriyet) — Her geçen yıl artan nüfusla birlikte süren düzensiz yapılaşma kenti beton yığınına çevirirken, geçmişin güzelliğini günümüze taşıyan tarihi evler de birer birer yok oluyor. Gittikçe büyüyen kent olmanın faturasını asırlık btnalan yıkarak çıkanmak, Samsun'da büyük bir üzüntü kaynağı. Düzensiz yapılaşmadan dolayı hava kirlilığinin de kış aylannda büyük boyutlara ulaştığı Samsun'da, kent yaşayanları, ilgililerin günümüze ulaşan eski kültür ve tarih varlıklarına sahip çıkmasını istiyorlar. (Fotoğraf: Salim Sürmeli) Tuşalp beraat etti • GAZİANTEP (Cumhuriyet Güney llleri Bttrosu) — "Milli duygulan zayıflattığı ve yok ettiği" gerekçesiyle hakkında dava açılan Erbil Tuşalp beraat etti. tHD Gaziantep Şubesi'nce bir süre önce düzenlenen "Kültür ve Sanat Üzerine Baskılar" konulu toplantıda "Türkiye'nin Güneydoğusu ile Irak'ın lamamına Kürdistan deniliyor" biçimindeki sözleri üzerine "Milli duygulan zayıflattığı ve yok ettiği" gerekçesiyle hakkında dava açılan Erbil Tuşalp'ın yargılanmasına dün devam edildi. Gaziantep Birinci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan duruşmada Erbil Tuşalp, "Düşünce suçu nedeniyle yargılanmasının Türkiye için bir ayıp olduğunu" belirtti. Daha sonra mahkeme, Tüşalp'ın toplantı sırasında sarf ettiği sözlerin bir suç oluşturmaması nedeniyle beraatine karar verdi. Demirel, ögrenci sohbetinde • lç Politika Servisi — DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel, dün tstanbul'da 'Adnan Hoca' olarak ünlenen Adnan Oktar'ın 'müritlerince kurulan' Bilim Araştırma Vakfı'nın düzenlediği "öğrencilerle sohbet" toplantısına katıldı. Çoğu Boğaziçi Üniversitesi'nde okuyan yaklaşık 200 öğrencinin sorularını yanıtlayan ve iç-dış politika konulannda görüşlerini açıklayan Demirel'i, Oktar, salon dışından dinledi. DYP lideri Ankara'ya dönerken Atatürk Havalimanı'na da gelen Oktar, gazetecilerin "Neden protokol salonuna girmiyorsunuz?" sorusuna, "Çocuklar içeride, benim girmem yanlış anlaşılabilir" yanıtını verdi. Bu arada Demirel'le konuşan bazı öğrencilerin dısarı çıkıp Oktar'la da konuşup daha sonra tekrar içeri girip Demirel'le konuştuklan gözlendi. DYP Istanbul ll Başkanı Orhan Keçeli'nin de "Adnan Hoca dışanda" denmesi üzerine "Ooo Adnan Hoca bizden" dediği duyuldu. Demirel, toplantıda öğrencilerin sorularını yanıtladı. Seçimlere ilişkin anketler yapıldığını anlatan Demirel, "Ben anketlere dahil değilim. Ben gayri nizamiyim. Şu anda koyun sandığı DYP çıkacaktır. Yani DYP çıkmayacak da bugünkü iktidar mı çıkacak? Bu Demirel mantığıdır iyi dinleyin, iyi" diye konuştu. Sürgün yargıdan döndti • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Ankara 7. Idare Mahkemesi, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) Genel Müdürü Melih Gokçek'in kurum bünyesinde bu kez "anket uygulaması" adı altında başlattığı "sürgün"ü bir kez daha durdurdu. Mahkeme, Ankara'da sosyal çakşmact olarak görcv yaparken Gökçek tarafından Şirvan ilçesinin bucak ve köylerinde "aile anketi" yapmakla görevlendirilen lclal Yandımata'nın yaptığı iptal başvurusunu kabul etti. Kararda, sosyal çalışmacının Şirvan'da görevlendirilmesinin "kamu yararından çok, kişisel ve farklı nedenlerle alınan bir uzaklaştırmayı amaçladığı sonucuna vanldığı" ifade edildi. Emniyette atama • ANKARA (AA) — Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığı'na, Ankara Emniyet müdür yardımcüanndan Natık Canca atandı. Mete Altan'm Adana Emniyet Müdürlüğü'ne atanması ile boşalan Terörle Mücadele Dairesi Başkanlığı'na getirilen Natık Canca, 1948 yılında Ankara'da doğdu. Canca, polis koleji ve polis akademisini bitirdikten sonra, komiser yardımcısı olarak Emniyet Genel Müdürlüğü'nde göreve başladı. Judo Federasyonu Başkanlığı'm da yürüten Natık Canca, Ingilizce ve ltalyanca biliyor. Canca, evli ve 2 çocuk babası. ÖLÜM Gazeteci Erdal Güneysu • İSTANBUL (AA) — Gazeteci Erdal Güneysu, tstanbul'da öldü. Gazeteciliğe 1963 yılmda Hürriyet Haber Ajansı'nda başlayan Erdal Güneysu, Hürriyet, Günaydın, Güneş, Yeni Asır ve Sabah gazetelerinde çalıştı. 60 yaşında ölen Güneysu, Rumelihisarı Camii'nde dün öğleyin kılınan cenaze namazından sonra Aşiyan Mezarlığı'nda toprağa verildi. Eski Kara KuvvetleriKomutanı Öztoruridan idam cezası değerlendirmest Hiçbir zamaıı caydmcı değîlidam cezası bugün için bir tedbir değildir. Çünkü bugünkü eylemlerin kimler tarafından yapıldığı ortaya çıkarılmamıştır ki" diyen Necdet Öztorun, idam cezasımn hukuken çok ağır bir ceza olduğunu belirtti. TURAN YILMAZ ANKARA — 12 Eylül müda- halesi yapıldığmda, Genelkur- may 2. Başkaru, ardından da Kara Kuvvetleri Komutanı ola- rak görev yapan emekli Orgena- ral Necdet Oztorun, TBMM'de bekleyen idamlann infazına iliş- kin tartışmaları değerlendirir- ken bekleyen idamlarm infazı- nın terör hareketleri karşısında bir caydıncüık unsuru taşımaya- cağını söyledi. Öztonın, bugünkü cinayetle- rin kimler tarafından işlendiği- nin de henüz ortaya çıkanlama- dığını anımsatarak "Bu idamla- nn infazı, bugün için bir tedbir degildir. Bunlara karşı bir ted- bir diye bununla ortaya çıka- mazsınız. Çıinkü ola> bu kadar basit defü" dedi. Cumhuriyet'in, son günlerde özellikle artan terör olaylan karşısında TBMM'de hükümet kanadında, bekleyen idam ka- rarlarının infazına ilişkin soru- lan yanıtlayan Necdet öztorun, "Tartışılan kona, Meclis karar versin, bekleyen idamlann to- punu birden infaz edip asalım. Ama Meclis bu karan biraz zor verir" dedi. İdamlarm genelde terör hareketlerinin önlenmesi konusunda bir caydırıcılık un- suru taşımadığıru da belirten öztorun, "Teröristkr eger da- valarında karariıysalar, bu idamlar caydıncıhk tasımıyor. Bazı olaylan önleyebilir. Bazı suçlara verilen cezalar çok ha- fif olduğu için bu suçlar işlen- mektedir. Eğer beürieyeceginiz suçlarda idam kararian verir, bunu da karaıiılıkla oygularsa- nız, belki teröristlerin sayısuıda belli bir miktar azalma olabilir, ama önler demiyonım. Bir gnıp bundan vazgeçebilir" diye konuştu. "Siz, idam cezasına karşı mısınız" sorusu üzerine "tdam cezası, hukuken çok agır bir ce- za. tnsanın insana verebilecegi en ağır ceza" diyen Öztonın, şöyle konuştu: "Savaşta adam oldürüyorsu- nuz, ama esir atdıktan sonra öl- diirmüyorsunuz, normal düze- ne geçiyorsunuz. Bu cezanın uy- gulanmasında adli bata da ya- pabilirsiniz. Öliim cezalanna karşı dünyada bir reaksiyon var. Biz de onun bir parçasryız. Buna karşın ABD'de daha ge- cealerde bir idam cezası uygu- landı. Yani bir ibret olma duru- mu var. Bir olay hatırüyorum. Bir teröriste, bir kişiyi öldürme erari veriliyor. Gidiyor o ktytain bulunacağı kahyeye, bakıyor 6 kişi oturuyor. Ökîürecegi ada- mı da Unımıyor, tutuyor altısı- nı birden öldüriıyor. Bu adama ne ceza verecek kanunlar? Bn bir detl, deti suufma giren bir te- rörist. Olacak iş degil. Ontı af mı edeceksiniz? Ne ceza vere- ceksiniz buna?" Eğer isteniyorsa, yasalarda yapılacak bir değişiklik ile bu cezanın ortadan kaldmlabilece- ğini de kaydeden öztorun, "tdam cezası çok agır bir ceza, bu nedenle de terorizmi önler iddiasında degilirn. Ama belli bir kesim için caydıncı olabilir. 12 Eylül'deki idamlann da bel- li bir caydıncüığı oklu, ama belli bir süre oldu. Sonuçta etkili ola- madı. Sonradan biliyorsunuz, öliim oruclan oldu. Korkmayan da oldu yani. Bu cezanın ne ka- dar etkili olacagı, karşiMizdaki kişinin amaana baglı. Amacı kuvvetli ise etkili olmaz" dedi. "Bugüne kadar bu bekleyen- lerin idam karariannın infaz edümemesi sebepleri nelerdir? Bu sebepler ortadan kalkmış nudır? Bunlann aynntıh bir şe- kilde münakaşasuun yapılması lazım" diyen öztorun, bugün işlenen cinayetlere karşdık, bek- leyen idamlann bir önlem ola- rak getirilmesinin de doğnı ol- mayacağını belirterek "İdamla- nn infazı, şu anda bir tedbir mi- dir? Hayır, şu anda bir tedbir değildir. Çünkü bugünkü ey- lemlerin sanıklan kimlerdir, ne- dir? Kimse yakalamnadıgı için bunlar büinmiyor. 5-6 Idşi öldtt- nılmüştür. Buna bir reaksiyon da vardır. Alnacak tedbirler de var. Bu çerçevede, bu tedbirier içinde bunu başköşeye itiyorso- nuz. Bir tedbir olarak ortaya koyabilirsiniz. Ama alacagınız tüm tedbirieri ortaya koymamz lazım. Bir tedbirie ortaya çıka- mazsınız. Çünku olay o kadar basit degil" diye konuştu. Yakınları asılan da vurulan da aynı şeyisöylüyor: 'Olüm, ceza olamaz'Ogln asılan baba: Kan, kan ile temizlenmez Kardeşi asılan abla: îdam ilkelliktir. Agabeyi vnrulan kardeş: Ağabeyimi öldürenin bugün asılmasına gönlüm razı olmaz. ÜMİT OTAN BİR BABA — 7 Ekim 1984'te idam edilen Üyas Has'ın babası Recep Has, "Evimize ateş düştü. O ateş hâlfi sönmedi" diyor. (Fotoğraf: Ümit Otan) İZMtR — Recep Has, oğlu tryas Has'ı 7 Ekim 1984'te idam sehpasında yitirmiş. Fatma Has kardeşi için çok uğ- raşmış, başaramamış. Baba Has, "Kan kan ile temizlenmez" diyor. Abla Fat- ma idamları "ilkellik" olarak nitelen- diriyor. Ziya Pekdemir'in ağabeyi Sü- leyman Pekdemir terör kurbanı. Ağa- beyinin öldüğü gun bir kra olan Ziya Pekdemir, o günü hatırlamak bile iste- miyor, ama "Agabeyimi öldürenin bi- le bugün asılmasına gönlüm razı olmaz" demeden edemiyor... Karşıyaka sırtlanndaki Gümüşpala'- nın dar yokuşu Haslar'ın evine gidiyor. THKPC Dev-Yol davasında yarşlanan ve 7 Ekim 1984 sabah1 idam edilen ll- yas Has'ın aitesiyle konuşmaya gidiyo- ruz. Evin alt katındaki küçük hurdacı dükkânında Recep Has ile karşılaşınca söze nasıl başlayacağımızı şaşırıyoruz. Baba Recep Has da ürkek. •'Bu acı>ı yaşa>an bir aile olarak, ba- ba olarak \eniden gundeme getirilen idam cezaları konusunda ne düşünüyorsunuz" tümcesinin ardından derin bir sessizlik. "Kan kan ile temiz- lenmez evlat" diyor ve sürdürüyor Re- cep Has konuşmasıru: "Evimize ateş düştü. O ateş hâlâ sön- medi. Biz dargelirii bir aileyiz. Ben emekliyim, seyyar hurdacüık yaparak evimin nafakasını çıkarmaya çalışıyo- rum. O günleri hatırlamak bile istemi- yorum. Oglum Tariş'teki işinden çıka- rüdıktan sonra epeyce boş gezdi. Ses- siz, sakin, efendi bir çocuktu. Ne oldu, nasıl oldu hâlfi çözemiyorum." llyas'tan sonra iki kız, iki erkek kal- mış geriye. tlyas'ın ablası Fatma'yı da çağınyoruz, annesini çağırmıyorlar; o gün bugündür kendisinde degilmiş. Kahnndan saçlanm yolmuş bitirmiş, dişleri dökülmüş. "İdam olan evde ipten bile bahsedilmez" diyor Fatma Has: "Biz hayttımızda kapımızda bekçi bile gör- medik. Onca polis karşısında şok ol- duk. Kardeşimin suçu yoktu, ama bu- nu ispallayamadık. llyas'ı kaybettikten sonra evimiz enkaz yeri oldu. Herkes bizden çekinir oldu, dışladı. Ölen bir kere ölüyor, kurtuluyor, geriye kalan- lar bütün açılan göğuslemek zonında kalıyor. tdam cezalan kalksın, bu ilkel- liktir. ölümle ceza olmaz, bakın tüm cezayı biz çekiyonız." Fatma Has doluydu, babası araya girdi: * "Çocuklanmızı iyi egitsinkr. Biz he- pimiz vatanmı, milletini seven insanla- nz. Bngünlerde >ine televizyonda idam- lan duyar oMuk. tçimiz yanıyor. Genç- leri asmaktan vazgeçsinler. Yüzlerce ana baba bizitn çektiğimizi çekmesin." Baba-kız gözyaşlannı tutamıyorlar- dı. Usulca aynldık. Gümüşpala'nın dar sokaklannda çocuklar top oynuyorlar- dı... Yer Gaziantep. Tarih 4 Temmuz 1980. Kurşun "yagmuru" sonrası yere düşen bir genç. Adı Süleyman Pekde- mir, 32 yaşında, belediyede raemur. Kardeşi Ziya Pekdemir o günleri an- latıyor: "Gecenin bir vaktinde sokaklarda dolaşmanın zamanı degildi. Agabeyim arkadaşlanyla birlikte yemek yiyip evin yolunu tutuyor. Arkadaşlan, ne olur ne olmaz diye valnız gitmemesi için uya- nyor. Agabeyim 'biz etliye sütİüye ka- nşmıyoruz ki bir şey olmaz' diyor ve yüriiyor. Bir tarama sesi ve agabeyim orada ölüyor. A>nı gece benim de bir kızım oldu. Agabeyim ölüm tarihiyle kızun Gülru'nun doğum tarihi aynı. Kı- zıma yaşgünü yapmıyoruz. Benim do- ğum tarihimde yaşgunünü kutluyo- ruz." Aa olaydan sonra Pekdemir ailesi bir türlü kendini toparlayamamış. "Çok zor günler geçirdik" diyor Ziya Pekde- mir. Yeniden gundeme gelen idam ce- zaları ile ilgili görüşlerini söylemeden önce duruyor, mahzunlaşıyor: "İdamlann hiçbir şeyi çözemeyece- gini düşunuyorum. Bugün ağabeyimi öldüren kişinin bile asılmasına gönlüm razı olmazdı. Sonradan öğrendik ki ağabeyimi öldüren kişi babamın çok ya- kın arkadaşının oğluvmuş. Şimdi ceza- evinde. Bataklığı temizlemeden sivrisi- neklerle ugraşıp bazı gerçekleri de göz- den kaçırmamak lazım. Her şey insan- cıl olsa, hukuka, insan haklanua dayalı bir ortam olsa idam diye bir konu gun- deme bile gelmeyecektir." ÎHD tarafından başlatüacak kampanya kapsamında miting, afışleme deyer alıyor İdam tehdidine karşı kampanyatç Politika Servisi — ANAP iktida- rının terörü önlemek ge- rekçesiyle T B M M ' d e bekleyen idam dosyalarını onaylamayı gundeme getir- mesine tepkiler sürüyor. tnsan Haklan Derneği Istanbul Şubesi "idam tehdidine" karşı bir ka- mpanya karan aldı. Dernekten yapılan açıklamada kampanya- nın son idam karannın infaz edildiği tarih oian 25 ekimdc başlatılacağı belirtilerek şöyle denildi: "Ortadoğu'daki savaş gerili- minden yararlanmak isteyen si- yasi iktidar, insan hak ve özgür- İükkrine aykın ne kadar ilkel, intikamcı, anti-demokratik tez- gâh varsa peşi sıra gundeme ge- tirmeye devam ediyor. Tek ga- yesi, haklımn olmadığı bir sava- şa girmek istemeyen balk kitle- lerini susturmak, idam ve hüc- re hapsiyle yani en tehlikeli te- rör oian devlet teröriiyle toplu- mn suskunlar toplumu, köle bir toplum haline getirmek." Açıklamada sorunun suç ve dönemler ne olursa olsun, idam cezasını mevcut hukuk sistemin- den kökünden çıkartıp atmak olduğuna dikkat çekilerek "İdam cezalan tamamen kaldı- nlmalıdır. Eskişehir hücre tipi cezaevi eski haline getirilmeJi- dir. Hücre tipi yaşama izin ve- rilmemelidir. Uluslararası hu- kuk kurallanyla meşruluk ka- zandırılmaya çalışılan milyon- larca insanın temel hak ve öz- gürlükleri iade edilmelidir. İn- san baklan savunuculan ber za- mankinden daha çok seslerini çıkarmalı, zulüm tedbirlerine karşı çıkmaiıdır" denildi. Kam- panya kapsamında, imza kara- panyası, miting ve yürüyüş, afişleme, video gösterimi ve el ilanlannın dağıtüması yer alı- yor. Kocaeli Barosu'ndan dün ya- pılan açıklamada ölüm cezala- nnın ve infazların gundeme ge- tirilmesine karşı olduklan belir- tilerek temelde Ölüm cezasımn "kana kan isteme" gibi ilkel bir anlayıştan kaynaklandığı vurgu- landı. Ankara Ticaret Odası Meclis Başkanı Gtingör Yener , artan anarşi ve teröre kefalet olarak idam dosyalannın gundeme ge- tirilmesinin çok yanlış olacağı- nı söyledi. Yener, "idamlann caydıncılıgı zamanında yapılır- sa belki olurdu. 10-15 yıl sonra teröre karşı knllanılmasının mantıgım anlamak mümkün degil" dedi. Yazar Füruzan, "Devletin gözdagı vermesinin yanlış ol- duğunu" söylerken tiyatro sa- natcısı Ali Poyrazoghı, "Şiddet- le karşmm. O kadar karşıyım ki ne söylesem çok ağır olacak" dedi. Sanatçı Esin Afşar Aral, idam cezasına karşı olduğunu belirterek terörü önlemenin yo- lunun bu olmadığını, adam öl- dürmeye adam öklürmekle ce- vap verilmemesi gerektiğini söy- ledi. Sanatçı Fikret Kızılok da ko- nuyla ilgili olarak şöyle konuş- tu: "Tabii ki olumsuz düşünüyo- rum. Ölen yine dağda bayırda ölüyor. Aşk yüzünden birbirini öldüreni asmıyorlar. Tamamen politik. Caydıncı olabilir ama böyle bir şeyi devletin yapma- ması gerekir." PROFILO'DAN ÜdüRrsatÜçfırsat birarada sadece Profilo'da... 21 Ekim'deki kampanyayı mutlaka bekleyin! F I L O Profilo Yeni Kalır Ufak ihmaller büyük sorunlar yaratır. Şüpheniz olursa derhal bize koşun Fax: 584 42 13 TÜRK BÖBREK VAKFI 554 11 82 Gençler okula hazır! ROTRING KOLEJ SET 0.2, 0.3 ve 0.5 mm uçlara sahip hassas isograph kalemler, Tikky 0.5 mm kurşun kalem, silgi ve teknik kalemler için pergel ayağı. Tam sizin için harika bir set. Aynca Kolej Set alan herkese bir odet Proje Tapma Rulosu BEDAVA! Tüm seçkin kırtasiyecilercle Rorring Kolej Set, hediyenizvediğerRotring çizimgereçle- n sizi bekliyor. rıng OGÖB Milli Görüş'ten DGMsavcısına' tddialar ciddiyetle bağdaşnuyor ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Avrupa Milli Görüş Teşkilatlan (AMGT) Genel Sek- reteri Ali Yüksel, Muammer Aksoy ve Bahriye Uçok cinayet- leriyle ilgili soruşturmaları yjll- rüten DGM Savcısı Binbaşı Ül- kü Coşkun'un îslami örgütlerle ilgili savlannı "ciddiyetle bağ- daşmayan bir f«iih«i?;lik" olarak niteledi. Coşkun'un, suikastlann faillerinin Îslami örgütler olabi- leceği şeklindeki demecini, "Bir komplo veya hasta ve kompleks- li bir kişiliğin hezeyanı" şeklin- de değerlendiren Ali Yüksel, "tslam ve Müslümanlann iddia edilen eylemlerin failleri olma- sı mumkün değildir" dedi. AMGTnin 398 şubesi ve yan kuruluşlarıyla AT ülkelerinde hizmet veren "sivil ve saygın bir kitle örgütü" olduğunu ve Coş- kun'a karşı yasal haklannı kul- lanacaklannı ifade eden Yüksel, açıklamasında şu görüşlere yer verdi: "Toplumsal banş, devlet/mil- let kaynaşması, karşüıklı güven ortamını yok etmeye yönelik bu tür beyan ve hareketler, eger art niyetli, topluma karşı bir komp- lonun üriinu değilse, siyasi emel- lerini emperyalist merkezlerin si- yasi emelleri ile bütünleştiren ve şahsi çıkarlannı dış güçlerin çı- karlan ile tevnid eden çevrelerin işi değilse, büyük bir ihtimalle hasta bir kişUigin komplekslrbir insanın, bir ruh hastasımn heze- yanı olabilir. Bu tür hezeyanla- ra twsın-\ayın çevrelerinin, ay- dın geçinen adamlann, serma- ye çevrelerinin alet edilmesi y%- nında, bürokratik çevrelerin ve hukuk pripmh*"1 "" da kaülması düşündürücüdür. Ancak bu tür itaamlann sa- hiplerinin sergUedikleri ruh ha- li, bu tür komplolann arkasın- da kendilerinin olabilecegi ima- jını vermektedir. Bu anlamda bir hukuk ada- mının sorumluluğuna sahip ol- ması gereken DGM Savcısı Ül- kü Coşkun'un, son olaylaria teş- kilatımızı ilgilendirme gayretine yönelik demecini, temsil ettiği devletin güvenligi ile ilgili bir hukuk kurumunun ciddiyetiyle bağdaşmayan bir talihsizlik ola- rak görüyoruz."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle