25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ A L M A N Y A ' N I N Y E N I Y Ü Z U 80milyonluk dev ülke ve sorularIki Almanya'nın birleşmesi ve Avrupa'da 80 milyonluk yeni Almanya'nın doğuşu peşinde bir dizi soruyu da birlikte getiriyor. Yeni Almanya, AT'yi ve Doğu Avrupa'yı nasıl etkileyecek? Iki dünya savaşma imzayı atan Almanya nasıl bir siyaset izleyecek? 2 EKİM 1990 DİLEK ZAPTÇIOĞLl Almanya'nm 20. yuzyıl bitmeden birle- şeceğini kim tahmin edebilirdi? Demokra- tik Almanya Cumhuriyeti 3 Ekim 1990'da tarih sahnesinden ebediyyen silinecek. Es- ki D. Almanya Devlet Başkanı Erich Ho- necker'in geçen yıl söylediği şu sözleri hâlâ kulaklarda çınkyor: "Berttn Duvan, daha yüzyıl ayakta kalacaktır!" Honecker, bu demeçten tam bir hafta sonra koltuğuna veda etti. Bu demeçten bir ay sonra Berlin Duvan açıldı ve yuz binler- ce Berünlinin sevincmi yansıtan görüntuler dünyayı dolaştı. Yüzyıl daha ayakta kala- cağı düşunulen duvar parça parça yıkılma- ya, evlere taşınmaya, sokakta satılmaya baş- landt. Doğu Alman halkırun 11 Eylul 1989'da Macaristan-Avusturya smınrun açılmasıy- la başlayan kitlesel göçü sonunda önce du- var tarihe kanştı, şimdı bütun bir devlet var- lığmı noktalıyor. Avrupa'da 80 milyon nüfuslu, ekonomik açıdan son derece guçlu yeni bir Almanya doğuyor. Bu gelişmenin dunya, Avrupa ve Tilrki- ye açısmdan getireceği sonuçlann bugunden tartışılması; geleceğe ılişkin olasılıkların gözden geçirilmesi buyuk önem taşıyor. Al- man birliğinın yeniden kurulduğu 1990 yı- lında yanıt bekleyen sorulardan bazıları şunlar: • Siyasi birliğine kavuşan Almanya'nın dunyadaki yeri ne olacak? • Avrupa Topluluğu'nun tartışılmaz lideri Almanya, dünyada yeni bir "süper güç" ol- maya doğru mu gidiyor? • Doğu Avrupa'da iflasın eşiğindeki ul- keler, yardımma gereksindikleri Almanya- nın ekonomik ve siyasal nüfuzu altına gi- rebilir mi? • Almanya'nm Sovyetler Birliği'yle iliş- kileri nasıl gelişecek? • Batı Avrupa'nın yeni Almanya'ya ba- kjşı, ilişkileri, endişeleri nedir? Almanya'nın gelecekte dünya sahnesinde oynayacağı rolü devlet adamlannın, basının ve uzmanlann ag/indan yansıtırken "sokak- taki adama" da sorular yönelteceğiz: • Alman toplumu, kendisine nasıl bakı- yor, ne düşunuyor? • tkincı Dünya Savaşı resmen noktalanır- ken Almanlann kendilerine bakışında bir değişiklik oldu mu? • tki dünya savaşı başlatan Almanya'nın birleşmesi, komşularında korkulara neden oluyor. Bu korkular haklı mı? Almanya'da ölçusü*. bir milliyetçiliğin yeniden alevlen- me olasılığı var mı? Aşırı sağcı çevrelenn Almanya'daki siyasi potansiyelı nedir? Ve: Bu gelişmeler, Almanya'da yaşayan 2 mil- yona yakın Türk açısından ne ifade ediyor? DUVAR YIKILIRKEN — 9 Kasım 1989'da Berlin Duvan'nın yıkılışı iki Almanya'- nın birieşmesine giden yolu açıyor ve Batı ile Doğu'daki Alman halkının Uk kez kay- naşmasına yol açıyordu. Arka plandaki Brandenburg Kapısı ise 1870'lerde Alman ımparatortuğu'nun Roma'nıı mirasçısı olmasını simgeleyen silueti Oe Hffler'in m . Rekh (tmparatorluk) iddialanna kadar uzanan, iki dunya savaşma yol açan Almanya'nın iddialı geçmişini simgeliyordu. 3 Ekim 1990'da birlesme, Reichstag'da kntlanacak. 3 ekim 1990'da iki Almanya 45 yıl sonrayeniden birleşirken, Avrupa ve dünyayeni bir soruyayanıt arıyor Tek Almanyayenisüpergüç mai— ı — 9 Kasım 1989'da Berlin Duvarı açıldığın- da sevinç gözyaşlanyla kucaklaşan Alman- lann göruntüsu dunyayı dolaşmış, milyon- larca kişi Berlinlilerle bu mutluluğu paylaş- mıştı. O günlerde bütun dünya baskentle- rinden Almanya'ya hep aynı mesaj ulaşıyor- du: "Almanya er geç birieşecek, bu suni bö- lünme sona erecektir!" Ama ne zaman? Almanya'nın daha bir yıl geçmeden birieşmesine değü, eski müt- tefîkler ve komşular, Almanlann kendisi bi- le ihtimal vermiyordu. Fransa Cumhurbaşkanı François Mitter- rand, duvarın açılışından birkaç gun sonra 15 kasımda bakanlar kurulunda şöyle diyor- du: "Yeniden birlesme mi? Birkaç hafta sonra bunun lafı bile edilmeyecekür." Amerika Birleşık Devletleri Dışişleri Ba- kan Yardımcısı Lawrence Eagleburger, ka- sım ayı sonunda bir Alman muhabirin, "Birlesme iki-iiç yıl içinde gerçekleşebilir mi?" şeklındeki sonısunu şöyle yanıthyor- du: "Hayır, hiç sanmıyorum." F,ransa ve Ingiltere, iki Almanya'nın birieşmesine tedirginlikle bakıyorlar. Almanya'mn AT içindeki ortakları daha şimdiden dünyada dolardan sonra en güçlü ikinci para birimi olan marka göre hareket etmek zorundalar. Ingiltere Başbakanı Margaret Thatcher ise daha da ileri giderek şöyle diyordu: "Al- manya'nın birleşmesi gündemde değildir. Bu ancak 15-20 yıl sonra düşünülebilir." Thatc- her'm "Almanya"dan söz eden Başbakan Kohl'e cevabı da ilginçti: "Hangi Almanya- yı kastediyorsunuz?" Batı Avrupa'nın korkulan Federal Almanya'mn müttefikleri, Doğu Almanlann yarattığı oldubitti karşısında gerçekten zor durumda kalmışlardı. Kırk yıldır durmadan aşkını ilan ettikleri sevgili birden kapıyı çalıyor ve şöyle diyordu: "ış- te ben geldim." Gelemeyeceğini bildikleri için çağınp durdukları Doğu Almanya'yı birden karşılarında bulan Batı devletleri, ona alıcı gözle baktıklarında birden kusur- lannı fark ediyor, ama kapıyı yüzüne ka- patmarun mumkun olmadığını da anlıyor- lardı. Federal Alman Başbakanı Helmut Kotal^ ün direksiyona gectiği birleşme konvoyu hızlandıkça Batı basını da "Nereye Alman- ya?" diye sormaya başlıyor. Almanya'nın birleşmesiyle dünyada ortaya çıkan yeni du- rum analiz edilmeye çahşdıyordu. 1914 ve 1939'da iki kere dünyayı savaşa ve yıkıma surükleyen Almanya'nın birleş- mesi, özellikle Avrupa'daki komşularında korku uyandırdı. ltalyan gazetesi 'La Stampa' o gunlerdeki manşetlerinden birin- de, "Avrupa'da bir hayalet kol geayor" der- ken, Londra'da yayımlanan "Times"a göre "Avrupa'da istikrarsız bir ortama dogru gi- diliyor"du. Daha duvar yıkılmadan "Ti- mes"ta yayımlanan yorumunda Conor Cnıise O'Brien şöyle diyordu: "Bunu Al- manya'da IV. Reich izleyecek; her yere Hit- ler'in heykelleri dikilecektir." Fransız der- gisi "Challenge" de aynı görüşteydi: "Al- manlardan korkun, bizi çig çig yerler..." Bu duygusal tepkilerın yanı sıra gelişme- lere daha gerçekçi, ekonomik yönüyle ba- kanlar da vardı. "WaD Street JouroaTe göre asıl korkulması gereken Hitler'in hayaleti değil, Almanlann bugunkü ekonomik kuv- vetiydi. Buna göre asıl yanıtlanması gere- ken soru şuydu: Dünyamn en gelişkin ülkeler listesinde 4. ve 15. sırayı alan Federal ve Demokratik Al- manya'mn birleşmesi, Avrupa'da yeni bir süper güç mü doğuruyor? Batı Alman sermayesinin ve teknolojik bilgisinin Doğu Almanya'daki 9 milyon gö- rece vasıflı ve ucuz işçiyle ve 16 milyon tü- keticiyle birleşmesinden doğacak çocuk, Al- manya'nın Batı'dakı dostlannı ve rakiple- rini endışelendiriyor. AT içinde 1 numara Batı dünyasının belli başh uzmanlan, Al- manya'nın birleşmesiyle Avrupa'da ve dün- yada yeni bir "süper güç" doğduğu kanı- sındalar. Sayılar bu tespıti doğruluyor: Birleşik Almanya, yılda toplam 1.401 tril- , yon dolarlık bir Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH) ile Avrupa'da başı çekecek. 80 mıl- yonluk toplam nüfus içinde 37 milyon ça- lışanla Almanya, yine Avrupa'da bir numa- ra oluyor. Avrupa Topluluğu'nun toplam üretim kapasitesinin dörtte biri şimdiden 'Birleşik Almanya'ya ait ve AT içinde yal- nız F. Almanya yılda yaklaşık 600 milyar markbk rhracat yapıyor ve 140 milyar mark- lık dış ticaret fazlasına ulaşıyor. Almanya'run zengınliği, buyuk ölçüde bu dış ticaret fazlasından, ithalatını çok aşan ihracatından kaynaklanıyor. Almanya'da üretilen her iki otomobilden biri ihraç edi- liyor. Yine her on kamyondan ve elektro- nik eşyadan altısı, her matbaa makinesin- den sekizi yurtdışı pazarlar için üretiliyor. ATnin dış pazarlara yaptığı ihracatta Al- manya yuzde 35.3 ile başı çekıyor: Bunu bü- yuk bir farkla yuzde 16.2 ile Ingiltere izli- yor. Almanya yurtdışına sanayi urünleri ih- raç ederken yurtdışından daha çok ham- madde ve petrol satın ahyor. Deutsche Mark, Amerikan Dolan'ndan sonra bugün dünyada ikinci para birimi. Al- manya'mn AT içindeki ortaklan daha şim- diden Deutsche Mark'a göre hareket etmek zorunda. Örneğin F. Alman Merkez Ban- kası 5 Ekim 1989'da yurtiçi faiz hadlerini yükseltince Avrupa'da yedi merkez banka- sı, kendi paralannın değerini düşürmemek için aynı işlemi yapmak zorunda kaldılar. îngiliz iktisatçılarının baş şikâyet konusu, "Avrupa'nın faiz badlerinin Frankfurt'ta saptanıyor" olması. 'Drang nach Osten' (Dogu'ya açılma) ltalyan dergisi "Panorama", geçen yıhn sonunda "Bonn'un Doğu Almanya'dan son- ra bütün Doğu Avrupa'ya yayılacağmı" ya- zıyor ve "Almanya'nın Dogu'ya açılma is- tefi hiç bugunkü kadar guçlii olmamıştı" diyordu. "Dogu'ya açılma", Almancadaki adıyla "Drang nach Osten", Alman şovalyelerin 12. ve 13. yuz>ılda Doğu Avrupa'nın Slav halk- lannın sömürgeleştirilmesi sırasuıda orta- ya çıkan bir deyim. "Dogu'ya açılma", Hitler faşizminde ye- ni bir anlam kazandı. "Alman ırkına yeni hayat alanlan" - "Lebensraum" bulmak için yola çıkan Hitler, Çekoslovakya, Polonya ve Sovyetler Birliği'ne saldırısını hep aynı nedene dayandınyordu: "Dogu'ya açılrnak zonındayu." Batı'mn 'Dogu'ya açılma'sından en çok Almanya'nın faydalanma olasılığı, Batı Av- rupa ülkelerini endişeiendiriyor. Almanya- nın Doğu Avrupa pazarlarım fethederek guçlendirmesi, dış ticaretinı rekor boyutla- ra vardırması, sermaye transferiyle ucuz üre- tim olanaklanna kavuşması. Bütün bu ola- sılıklar hayal değil gerçekçi. Bunun sonuç- lan ne olabilır? Doğu'daki ek pazarlardan, yeni yatırım ve ucuz uretim olanaklanndan AT içinde en çok Almanya faydalanır. Avrupa bir bütun olarak guçlenirken dünyada ağırlık ABD ve Pasıfik'ten tekrar Avrupa'ya kayabilir. Av- rupa'nın "gayri resmi lideri" Almanya, dün- KÎMLÎK KARTI ALMANYA Nüfus: 80 milyon Yüzöiçümü: 138 bin km ! Başkenti: Berlin Kişi başına yıllık gelir: 13.340 dolar thracat: Yılda 3544 milyar dolar Ticaret fazlası: 73.9 milyar dolar OtomobU: Bin kişide 376 Hauı çelik uretimi: AT'nin yuzde 26'sı Elektrik uretimi: AT'nin yüzde 29'u ALMAN KARTALI — Berlin de 3 Ekim 1990'da yapılacak birlesme töreni için Re- ichstag binasının üzerine iinlü Alman kartalı asılıyor. Kartal, Almanya'nın Roma tmparatorluğu'na uzanan mirasını da simgeliyor. ya çapında süper guç haline gelebilir. Eko- nomik güç, siyasi gucü de beraberinde ge- tireceği için eski "iki kutuplu' dunya, yeri- ni 'çok kutuplu,' hatta 'Avrupa kutuplu' bir dunyaya bırakabilir. Ve bu Avrupa kutbun- da Almanya, Doğu ve Batı arasındaki köp- ni, bir "merkez guç" olarak yerini pekişti- rir. Işte Fransa, tngiltere, ttalya ve diğer AT >önetımlerini korkutan vizyon bu... Nıtekim Paris'te yayımlanan "Nouvel Observateur" dergisinin yayın yonetmen yardımcısı François Schlosser, Almanya'mn birleşmesiyle ortaya çıkan durumu şöyle de- ğerlendiriyor: "Berlin Duvan'nın yıkılmasıyla birlikte Almanya hayaleti, Fransız yöneıiminin uy- kulannı kaçınnaya başladı. Korkulan, Al- manya'nın askeri ustuuluğu değil. Korku- lan, yakında butun kıtavı nufuzu altına ala- cak ekonomik bir super gucün doğuşudur. Almanya'nın iflasın eşiğindeki Doğu Blo- ku'na mali olanaklarını, teknolojik ve or- gutsel bilgisini sunması >eter. Eskiden Sov- yel nufuzu altında yaşayan bu ulkeler, eko- nomilerini çökmekten kurtarmak için Ba- tı'dan sadece iyi niyet beyanlan bektemiyor. thtiyaç o kadar fazla ve acil ki insanlar en yakınlarındaki modeli ornek alıyorlar. Do- ğu Bloku'na en yakın ve en başanlı ülke ise Almanya. Bohemya'dan Ural Dağlan'na ka- dar insanlar 'Avrupa' deyince 'Almanya'yı düşunüyor." Almanya ve Doğu Avrupa Fransız devlet adamı Charles de Gaulle, parlafnentoda 21 Arahk 1944'te yaptığı ko- nuşmada, "Pancermenizmin Dogu'ya açıl- ma dürtusünden" soz ediyordu. Gunumuzde birleşen Almanya'nın "Pancennen" idealler peşinde koştuğu el- bette iddıa edılemez. Fakat Alman ekono- mi ve stratejı uzmanları, "Dogu Avrupa'da çöken sistemin Almanya'ya vepyeni buyü- me olanaklan sundugunda" bırleşiyorlar. Dev pazarlardan ve yatırım olanaklanndan söz ediliyor. Ve Alman basınında gün geç- miyor ki Orta ve Doğu Avrupa'nın bundan sonra Batı Avrupa kadar önem taşıdığı vur- gulanmasın. Kimi yorumcular, Batı Avru- pa'nın içine kapanmasının Doğu'daki yeni gelişmeler ışığmda yanlış olacağım söyluyor ve AT'nin Doğu ülkelerine açılması gerek- tiğini savunuyorlar. Hatta Doğu Avrupa ül- kelerinin AT üyeliği perspektifi hayal ol- maktan çıkıyor. Bu perspektif Türkiye'nin AT üyeliği umudunu giderek daha uzak ta- rihlere sarkıtıyor. AT içinde tartışılmaz guç haline gelen Al- manya, AT'nin Polonya, Macaristan, Ro- manya ve Çekoslovakya için önerdiği yar- dım programında başı çekecek. örneğin ekonomik açıdan diğerDoğu Avrupa ülke- lerinden nıspeten daha ıyi durumda olan Çekoslovakya, Cumhurbaşkanı Vadav Ha- vel'in deyişıyle, "Şimdiye kadar yüzde 65 oranında COMECON ulkeleriyle yapüğı dış ticaretini Batı'ya, özellikle Almanjn'ya kaydırmak" istiyor. Nitekım Vaclav Havel, cumhurbaşkanhğına seçildikten sonra ilk dış gezisini Almanya'ya yaptı ve basına ver- diği demeçlerde "Çekoslovakya'nm Alman- ya'yla daha sıkı ekonomik ilişkiler kurma arzusunda olduğunu" dile getirdi. "Dayanışma" Sendikası'nm Polonya Par- lamentosu'nda Meclis Grup Başkanı Pro- fesör Bronislav Geremek, Batı Avrupa ve Almanya'dan beklentilerini şöyle dile geti- riyor: "Polonya'daki genç ve hassas demokra- sinin varlığı, başansı ve gelecegi ekonomi- ye bağlıdır. Polonya, Macaristan, Çekoslo- vakya ve hatta bir ölçüde Sovyetler Birligi'n- deki krizin doğası benzeşiyor. Bu nedenle Polonya'nın deneyimi sadece Polonyalılar için değil, bütun Doğu Avrupa için ornek teşkil edecektir. Seçtigimiz progmatik yol- da bütün ideolojik programlan ortadan kal- dırdık. Sıra ekonomik pratiğimizi degiştir- meye geldi. Biz bir 'üçuncu yol' aramıjor, Ludwig Erhard'ın 'sos>«l pazar ekonomi- si'ni benimsiyoruz." Eski Alman başbakanlanndan Ludwig Erhard, liberal ekonomi politikasıyla Al- manya'daki savaş ertesi "ekonomi mucize- sinin babası." Erhard'ın "herkese refah" ve "sosyal pazar ekonomisi" deyişleri, çeyrek yüzyıl sonra Doğu Avrupa'nın reform güç- lerine örnek teşkil ediyor. Doğu Avrupa ulkelerinde "sosyal pazar, ekonomisine" geçişi savunan polıtikacılar, Federal Almanya'run Demokratik Alman- ya'yı kalkındırma planının AT tarafmdan butün Doğu Avrupa ölçeğinde uygulanma- smı bekliyor. Alman uzmanlann konuya bakışını, Kiel'deki Dunya Ekonomisi Ens- titüsu Başkanı Profesör Horst Siebert şöy- le özetliyor: "Batı Avrupa pazanmn açılması, Avru- pa'daki ekonomik reformlar için elzemdir. Belki tanm gibi bazı sektorleri bu açılma- nın dışında tutmalıyız. Ama Doğu Avrupa1 daki Uberalleşme eğilimleri, giderek içine kapanan bir Batı Avrupa yuzunden başan- sızlığa uğrayamaz. Batı'da içe kapanma egi- limlerini şimdiden gonıyoruz. Avrupa oto- mobil sanayiinin bazı temsilcileri, iç paza- nn on yıl süreyle Japon rekabeüne kapan- masını istiyoriar." Siebert, Bonn'un iktisat politikasma yön veren stratejistlerden biri. Doğu Avrupa ekonomilerinin ıslah edilebileceğine inanı- yor vç şöyle diyor: "Reformlar inandıncı olursa, bu ülkeier- de dev yatınm olanaklan açılacaktır. Batı- dan Dogu'ya buyuk miktariarda sermaye akacaktır. Dogu Avrupa, 1990'larda dün- yamn buyume motoru haline gelebilir. Böy- lece dünyamn ekonomik merkezi \eniden Avrupa'ya kayabilir." Butun bu gerçekler, Alman basmındaki köşe yazılannda da ifadesini buluyor. Siyasi gözlemcüerin vurguladığı ortak nokta şu ki: "Doğu Avmpa'da ideolojik ve ekonomik kriz yüzünden ortaya çıkan boşluk, zaman- la Almanlar tarafından doldurulacak. Al- manya'nın ekonomik ustunlügu, ona siyasi nüfuz da getirecektir." Almanya'nın çekiciliği Doğu Avrupa'da Alman dili ve kültüru büyük bir çekicıliğe sahip. Bonn hüküme- tinin yurtdışı "publk relations" örgütü In- ter Nationes 1989 haziran ayında "Dogu Avrupa ulkelerinde Federal Almanya'yla külturel ilişkiler kurma isteginin çıg gibi büyüdüğüne" işaret etti. Sovyetler BirliğTn- de 66 bin Almanca öğretmeni var. Çekos- lovakya, Macaristan ve Polonya'da eskiden Rusçadan sonra en önemli yabancı dil olan Almanca, şimdi binnci sıraya yerleşiyor. Goethe Enstitüsü Genel Sekreteri Horst Harnischfeger'in bu yıhn başlannda yaptı- ğı açıklama da şöyle: "Aimanca dünyada yeniden en onemli dil- lerden biri haline gelmekte. Doğn'da Al- manca kurslanna olan talep o kadar arttı ki karşılamakta güçlük çekiyoruz. Almanya'ıun Dogu Avrupa'yla Uiskikrin- de bu Utkelerde yaşayan Alman asıllı azın- lıklar rol oynuyor. Sovyetler Birligi'nde iki milyon, Polonya'da bir milyon Alman var. Sovyetler'deki AJmanlar, Stalin zamanında sürüldukleri bolgeden Volga kıyısına dön- mek ve burada ozerk bir "Volga Alman Cumhuriyeti" kurmak isüyorlar. Romanya- da ise 200 bin Ahnan yaşıyor. Sovyetler BirliğLve Almanya arasında çö- zülen buzJar, soğuk savaşın iki ezeli düşma- nının Moskova Radyosu Almanca Yayınlan ile Almanya'mn Sesi Radyosu'nun Rusça A,Jmanya geleneksel Dogu'ya açılma politikasım şimdi Doğu Avrupa ve Sovyetler Birliği'ne dönük olarak ekonomik planda uygulamaya hazırlamyor. Almanya, Doğu Avrupa'daki ekonomik reformların 'baş destekçisi' olmak için kollan sıvıyor. yayınlannın banşmasına kadar gitti. Yakın' zamana kadar kendi sistemlerinin propa- gandasını yapmakla yükümlü olan iki rad- yo istasyonu, şimdi sıkı işbirliğine hazırla- myor. Almanya- Sovyetler Birliği İki dünya savaşının düşmanı Sovyet Sos- yalist Cumhuriyetleri Birliği ve Ahnanya, 1990'lara iki dost olarak giriyor. Moskova ve Bonn arasındaki ilişkiler, Başbakan Hel- mut Kohl ve SSCB Başkanı Mihail Gorba- çov'un geçen temuz aymdaki tanhı buluş- masında kâğıda döküldü. Gorbaçov Al- manlara "tam bağımsıılık" izni verirken Kohl, Sovyetler'e geniş ekonomik yardım- lar vaat etti. "Der Spiegel" 23 temmuzda gelişmeleri şöyle özetliyordu: "tki süper güç arasında dünya çapında barışa varılmasaydı Alman biriigi gercekle- şemezdi. Komunizm, Dogu Avrupa'da Çök- meseydi Moskova 1945'te edindigi savaş ga- nimetini hiçbir zaman elden çıkartmazdı. Sovyet yonetimi, Gorbaçov olmasaydı bu karan hiçbir zaman alamazdı." Mihail Gorbaçov, Almanya'da "Sovyet- ler Birüği'ni totaliter rejimden ve geri kal- mışlıktan kurtanp dünya medeniyetleri se- viyesine yukseltmeye çalışan adam" olarak tammyor ve şeviliyor. Ortaya çıkan işbirli- ği tablosu: Bir yandan AT lideri, sanayi ve ihracat devi Almanya, diğer yanda hammad- de ve tanm cenneti, bihm ve teknik ülkesi, 80 milyon işçinin barmdığı So\7etler Birliği. Îngiliz dergisi Economıst'e göre "Alman- ya ve Rusya birbirine ısınırlarsa öteki dev- letler donmaya başlayacak." Bonn, Mosko- va'ya milyonlarca mark akıtmaya hazır, akı- tabilecek güçte. Yınn: Alouın-Sovyet UişkUertede açılan yeai sayfa
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle