25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/16 2 EKİM 1990 Anayasa Mahkemesi Sargın savunma yapacak ANKARA (ANKA) — Yargı- tay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Türkiye Birleşik Komünist Par- tisi'nin (TBKP) kapatılması is- temiyle Anayasa Mahkemesi- nde açtığı davada Genel Başkan Dr. Nihat Sargın sözlü savunma yapacak. Anayasa Mahkemesi- nde bugün yapüacak oturumda Sargın'ın yanı sıra parti yöneti- mince seçilen iki yetkili de sa- vunma yapacak. Cumhuriyet Başsavcıhğı, TBKP'nin anayası- nın 2, 3,6,10,14 ve 68'inci mad- deleri ile Siyasi Partiler Yasası- nın dördüncü kısmındaki 78, 81, 96'ncı maddelerine dayanarak yasanın 101-a maddesi uyannca kapatılmasını istemişti. WALESA, KAYINPEDER OLDU — Polonya'da Dayaıuşma'mn lideri Lech VValesa. büyük oğlu Bogdan'ı Gdansk'taki Oliwa Kilisesi'nde diızenlenen görkemli bir düğünle evlendirdi. VVa- lesa. Bogdan ve gelini Agnieszcka'yı izlerken çocuğunun raürüvvetini goren bir babanın mut- luluğuvla gülümsüyordu. (Fotoğraf: AP) KKTC'de Sabancı Yurdu Haber Merkezi — Hacı Ömer Sabana Vakfı (VAKSA) tarafın- dan Kuzey Kıbns Türk Cum- huriyeti-Gazimagosa'da yaptın- lan Sabana Öğrenci Yurdu bu- gün KKTC;Cumhurbaşkam Ra- uf Denktaş ve Başbakan Yıldı- nm Akbolnt'un da katılımıyla açılacak. Doğu Akdeniz Üniversitesi kampusunda yer alan 260 yatak kapasiteli öğrenci yurdu kız ve erkek öğrencüerin bannabilece- ği şekilde yapüdı. Bütün bölüm- leri ayn ayn ve çift sistemler ha- linde düzenlenen, 3400 metreka- re alana sahip bulunan Sabana Öğrenci Yurdu'nda etüt, dinlen- me ve ziyaretci salonları, idari bölümler bulunuyor. ÇİNTJE DEVRtMİN 41. YILDÖNÜMÜ — Çin'de komünist devrimin 41. yıldönümü kutlanırken bazı olaylar da çıktı. örneğinÇin Merkez Bankası'nın Hoag Kong'daki binasınm önünde bulunan giizelira asian heykeline gece bilinmeyen kisilerce boy» atildı. Boyanın kolay temizlenecek cinsten olmaması nedeniyle çevresi tahu perdeyle çevrildi ve temizfeme çauşmalan beroen başlaüldı. (Fotoğraf: Reuter) HABERLERIN DEVAMI Almanya... (Baftarafı 1. Sayfada) anılanyia birleşince, özellikle yaşlı kıtanın de- ğişik köşelerinde kaşlar ister istemez ça- tılıyor. Nedeni çok açık: 1871'de Bismarck'ın kan ve deniz politi- kasıyla yükselen Almanya, 1914 ve 1939'da insantık tarihinin en büyük kınmlan olan iki dünya savaşının başlatıcısı olmuştur. Üçün- cü Reich'ın, Hitler laşizminin insanlığa ya- şattığı o korkunç dehşeti unutabilmek ola- naksızdır. O yüzden, tek Almanya'yla ilgili olarak de- ğişik duygu ve düşüncelerin uç vermesi dc- ğaldır. Hatta kimi Alman aydınları daha da ileri gidebiliyorlar. Örneğin Günter Grass, "Ausc- hwitz lekesini hâlâ üzerinde taşıyan Atman- ya'nın ahlaki açıdan böyle bir milli birlik he- yecanına hakkı olmadığı"m söyleyebilmiştir. Ama bir noktanın altı çizilmelidir: O gün- lerin Almanyası ile bugünlerinkinin arasında- ki farkı gözardı etmek olanaksızdır. Nazizmin ve savaşın dehşetini Almanlar da en acı biçimde yaşamışJardır. 12 yıllık Na- zi diktatörlüğünün arkasından bölünme gel- miştir. Ülkenin ve ulusun bir parçası, bir to- taliter sistemden ötekine geçmiş, tam 40 yıl da böyle yaşamıştır. Ve Beıiin'i ortasından biçak gibi kesen Du- var, bu acı gerçeğin en çarpıcı simgesi ola- gelmiştir. Ancak yerinde saymadı tarih. 11 ay önce, 9 Kasım 1989'da Berlin Du- varı çöküverdi. Tarih, bir anda olağanüstü hızlandı. Eski bir dünyadan yeni bir dünya- ya geçişin büyük heyecanı sardı her yanı. Bunun en çarpıcı duraklarından biri, Ber- lin'de yaşanacak yarın. Birleşik Almanya'nın doğuşunu kutlamak için, yıkılan Duvar'ın he- men yanı başındaki ünlü Reichstag, bir kez daha tarihsel bir olaya sahne olacak. Birleşme törenine katılanlar, tarihten ders çıkarmayı kolaylaştırıcı bir ortamda toplanı- yorlar. Başlarını bir an çevirip pencereden şöyle bir bakmalarında yarar olabilir. Az ötede Hit- ler'in sığınağının harabeleri ve Duvar'ın ka- lıntıları görülebilir orada. Savaş ve diktatörlüğe karşı barış ve de- mokrasinin değerini kavramak için Berlin ve Reichstag kadar uygun yer dünyada herhal- de çokaz bulunur. 3 ekimi, Almanların bu tarihsel gününü kutluyoruz. Almanların HEP'te SHP ile birleşme Birleşme nasıl oldu? (Baftarafı 1. Sayfada) Almanlar, Federal Almanya'nın Budapeşte, Prag ve Doğu Berlin elçiliklerine sığınmaya başladı. 11 Eylfil: "Derair Perde" Ma- caristan - Avusturya sınırında yırtıldı. Üç gün içinde 15 bin Doğu Alman Batı'ya kaçtı. 7 Ekim: D. Almanya'da ilk muhalefet gruplart oluşurken polis gösterileri dağıttı. Doğu Berlin'de D. Almanya'nın 40. kuruluş yıldönumü kutlanıyor. Sovyet lideri Mihail Gorbaçov Doğu Berlin'de büyük tezahürat gördü. Sosyal Demokrat Parti (SDP) kuruldu. 16 Ekim: Leipzig'de ilk dev kitlesel gösteride yüz bini aşkın kişi "Biz halkız!" diyerek reform istedi. 18 Ekim: Devlet ve Parti Baş- kanı Erich Honecker istifa etti. 4 Kasım: Doğu Berlin'deki gösteride yeni Devlet Başkanı Egon Krenz'e ve yönetime karşı bir milyon kişi yürüdü. 9 Kasım: Berlin Duvarı ve bü- tün D. Alman sınırı açıldı. 31 Arahk: F. Almanya Başba- kanı Helmut Kohl, "Birleşme İçin 10 Aşamalı Plan"ını tanıt- tı. 1989'da 345 bin Doğu Al- man'ın batıya geçtiği saptandı. 10 Şubat 1990; Almanya Baş- bakanı Helmul Kohl ve Dışişle- ri Bakanı Hans Dietrich Gens- cher, Moskova'da Genel Sekre- ter Mihail Gorbaçov'la buluştu. Gorbaçov, "Almanların tek bir devlet çatısı altında yaşama hak- kı olduğunu" söyleyerek birleş- meye karşı çıkmadıgını ima etti. 13 Şubat: Kanada'nın Ottovva kentindeki "Açık Semalar" top- lantısında iki Alman devletinin ve dört eski müttefıkinin dışiş- leri bakanlan, "Alman birliğinin dış koşullarını ve komşu devlet- lerin güvenlik sonınlannı görüş- mek üzere bir araya gelmeyi" kararlaştırdılar. 24-25 Şubat Kohl, Camp Da- vid'de ABD Başkanı George Bush'la görüştü. Sonuç: Alman- ya, ancak NATO çatısı altında birleşebilir. 28 Nisan: AT devlet ve hükü- met başkanlan İrlanda'run Dub- lin şehrinde "Almanya'nın bir- leşmesini memnunlukla karşıla- dıklannı" belirttiler. 5 Mayıs: Bonn'da ilk "2 mrtı 4" toplantısı. Altı dışişleri baka- nı, gelecek toplantıların günde- mini belirliyorlar. ABD Dışişleri Bakanı James Baker "2 artı 4"ün uluslararası hukuk çerçe- vesinde bir anlaşmanın imzalan- masıyla sonuçlandınlmasını sa- HESAPLAŞMA BURHAN ARPAD (Baftarafı 2. Sayfada) Melodramın ünlü kadını silinivermıştı. Unutuluvermişti. Ti- yatro sanatçısının ölümsüz yanı sahnede görünebilmekle sı- nırlıydı. Beş yaşımda izlediğim Bayan Bayzar'a sonraki yıllarda Vahram Papayan, Otello Kâmil, Raşit Rıza, Muhsin Ertuğ- rul, Oksen Şahinyan, Bayan Aznif Mınakyan, Şadi, Hâzım, Talat Artemel, Neyyire Neyir de katıldı. Otello Kâmil (Otello rolünde başarısından ötürü), Komik-i şehir Naşit Özcan, Ko- mik Hasan diye tanmmış Hasan Efendi... İlk operetçilerimiz- den Cemal Sahir, Ömer Aydın, Suzan Lutfullah (Gülriz Su- ruri'nin genç yaşta yitirdiğimiz annesi), Nuvart Suat. Acıma- sız zaman makinesinin öğütüp unutturduğu tiyatrocu dost- larım kimi günler konuğum olurlar. Sessiz harfterle yazılmış, görünmez bir metinden okurmuş gibi hüzünle sevgi arası duygularla, kısa süre de olsa birlikte yaşarız. Hüzünlerle se- vinçler karışımı anlar yaşanır. Son perde kapanır ve yine açıl- maz. Alkışlar da yoktur. Bomboş ve loş bir salonda bomboş sandalyeler! Tiyatro dünyasının ustalarını her zaman ve her yerde unu- tulmuşluk bekler? Her şey kapanan perdenin bir daha açıl- mamasıyla sona erer. Tiyatro sanatçısı korkunç sonunu düşünmekte yaşayan ki- şidir. İki saatlik sürelerde! Bizler, onların yadırganacak yan- larını yadırgamamalıyız. Yadırgamamalı ve onların yakını ol- malıyız! Bayan Bayzar'dan epeyce sonra gözümün önünde canlan- dırabildiğim ilk oyun, 1920'lerin ünlü komedyeni Şadi'nin Se- kizinci vodvilinde canlandırdığı Habib-i Neccar rolüdür. Eli- za Binemecyan ve Aznif Mınakyan'ın canlandırdığı Sekizin- ci'nin kimi sahnelerini art arda izler gibi olurum. Cemal Sa- hir'in Viyana operetinde olduğu gibi! Türk tiyatrosunun ön- cü degerleri arasında baş sırada gelen Behzat Butak'ı, (Bü- yük Behzat ya da Baba Behzat) unutabilir miyiz? 1959'da bana şunları söylemişti: "Akşam dokuzda sahneye çıkacağım, altıbuçuktan daha geç kalsam telaşımdan ve heyecanımdan helak olurdum. İlk çıktığım tarihte Kınar Hanım'dan utanırdım. Geç katdığımı gö- rüp beni paylayacak diye korkardım. Mınakyan Efendi ku- mpanyasının bir ramazan hazırlığını her zaman hatırlarım. Artistler Kadıköy veya Üsküdar'daki evlerinden ilk vapurla odalarına kapanıp son vapurla dönünceye kadar tiyatrodan hiç ayrılmazlardı. Ne mi yaparlardı? Rollerini çalışırlardı. Ki- tap okurlardı. Tiyatrodan laf açarlardı. Tıyatrocunun asıl yeri olan perde arkasından ayrılmazlardı. Meyhane meyhane do- laşmazlardı." Tiyatrocuların ayn dünyası vardır Onlara kızılmaz. Ham- let'in sözleriyle: 'Olmak, yadaolmamak... İşte asıl sorun bu' Tiyatrocu dostlarıma sevgilerle!... vundu. 16-17 Mayıs: Kohl, Washing- ton'da Başkan Bush'a görüşme- ler hakkında bilgi verdi. 23 Mayıs: Cenevre'de Gens- cher - Şevardnadze buluşması. 8 Hazinın: Kohl ve Bush Was- hington'da Birleşik Almanya'mn NATO üyeliğinin vazgeçilmez bir şart olduğunu açıkladılar. 11 Hazinın: Genscher Şevard- nadze*yle SSCB'nin Brest ken- tinde buluştu. 18 Haziran: Şevardnadze Genscher'i, F. Almanya'nın Münster kentinde ziyaret etti. 22 Haziran: Genscher Polon- ya'ya, Almanya'nın Oder-Neisse Hattı'nı değişmez Polonya sım- n olarak tamdığını bildirdi. 22 Haziran: tkinci "2 artı 4" buluşması Doğu Berlin'de ger- çekleşti. Şevardnadze Alman or- dusundaki toplarn asker sayısı- nın indirilmesini ve iki Alman devletinin birleşmeden itibaren beş yıl iki askeri ittifaka birden üye kalmasım önerdi. 25-26 Haziran: Dublin'de bir araya gelen Avrupa Konseyi, iki Alman devlet; arasındaki Birinci Devlet Antlaşması'nı olumlu karşıladıklarını açıkladı. 1 Temmuz: İki Almanya ara- sındaki "Ekonomik, Parasal ve Sosyal Birlik Anlaşması"nın yü- rürlüğe girmesiyle Deutsche Mark doğunun para birimi oldu. 5-6 Temmnz: NATO devlet ve hükümet başkanları Londra'da Varşova Paktı üJkelerine bir öneride bulunarak "artık birhi- rimizi düşman olarak tanımlamayalım" dediler. Batı "ilk saldın hakkı"ndan vazgece- rek nükleer silahlan "son çare" olarak gördüpnü açıkladı. Bir- leşik Almanya'nın NATO üyeli- ği üzerinde duruldu. 14-16 Temmuz: Kohl ve Gens- cher, Gorbaçov'un memleketi Kafkasya'da iki devlet arasında- ki en başanlı görüşmeyi gerçek- leştirdiler. 17 Teramuz: Paris'te üçüncü "2 artı 4" toplantısı. Dışişleri Bakanlan, "2 artı 4'ün en son imzalayacağı belgenin Alman- ya'yla bir "Banş Antlaşması"m gereksiz kılacağında birleştiler. 17 Ağustos Genscher Şevard- nadze'yle Moskova'da buluştu. 30 Ağustos: Genscher ve D. Almanya Başbakanı De Maizi- ere, Vi> r ana'dakî Konvansiyonel Silahların Sınırlandırılması Konferansı'nda Birleşik Alman ordusunun 350 bin askeri geç- meyeceğini taahhüt ettiler. 5-6 Eylül: Doğu Berlin'de al- tı devletin; temsilcileri, "2 artı 4"ün Sonuç Belgesi üzerinde ça- lıştılar. 7 Eylül: Kohl, Gorbacov'a te- lefon ederek iki devlet arasında "Geçiş Dönemi Antlaşması" imzalanmasını kararlaştırdı. Sovyetler Birliği'nin birliklerini D. Almanya'dan çekmesi Bonn'a 12 milyar marka mal oluyor. 12 Eylül: Dördüncü "2 artı 4" toplantısında Moskova'da So- nuç Belgesi imzalanarak Al- manya'ya 45 yıl 4 ay sonra yeni- den birleşme hakkı tanındı. 3 Ekim: Demokraük Alman- ya batıya iltihak ediyor. "Alman- ya Federal Cumhuriyeti" adı al- tındaki birleşmeyle birlikte baş- kent Berlin oluyor. (Baştarafı 1. Sayfada) ğan edilmişti. Ve saatler tam gece yansını gösterdiğinde Berlin'in dört ay- rı yerinden havai fışekler tam 400 metre yüksekliğinde göğü aydınlatacak. Havai fışeklerle gök Alman bayrağının renkleri- ne boyanacak: Siyah, kırrruzı ve sarı... Gece yarısı "Reichstag"da göçdere Alman bayrağı çekile- cek ve burada toplanmış olan devlet erkanı, silahlı kuvvetler temsilcileri ve milyonlarca kişi bir ağızdan Alman Ulusal Mar- şı'nı okuyacak. Yann resmi törenler başlama- dan önce Marien Kilisesi'nde Katolik ve Protestanlann ortak dini ayini var. Birleşmenin asıl resmi töreni Batı Berlin Filar- moni binasmda saat ll'de Cum- hurbaşkanı Richard von Weiz- saecker'in konuşmasıyla açıbyor ve bir resepsiyonla sürüyor. 4 ekim perşembe günü ise "Reichstag"da ilk ortak Alman Parlamentosu toplanıyor. Do- ğu'nun iltihakından sonra geniş- letilen meclise eski Demokratik Almanya'dan 144 milletvekili katıhyor. Bu ilk oturumda Do- ğulu bakanlar ve milletvekilleri ant içecek. "Birleşen Almanya- nın ilk başbakanı" olarak tari- he geçen Helmut Kohl ise hükü- meti adına bir açıklamada bu- lunacak. Kutlamalar yalnız Berlin'de değil, bütün Almanya'da plan- landı. En küçük köye kadar tüm idari birimlerde mülki amirler "Kutlama Komiteleri" kurarak bu geceki törenleri gerçekleştiri- yor. Berlin'in iki yakasında polis, birleşme için 3 ekimi bekleme- di. Güvenlik güçleri dünden başlayarak Berlin'de tek bir mer- keze bağlandı. Berlin'e Batı'dan ek özel timler getiriliyor. Bunun nedeni, yannki kutlamalar sıra- sında birleşme aleyhtarlarımn olay çıkartma ve "korsan miting" düzenleme olasılığı. Berlin'de kendilerini "Otonom- lar", (Özerkler) olarak adlandı- ran anarşist ve aşın solcular ya- nn oluşacak "Büyük Almanya"- ya karşı eylem düzenleyecekleri- ni duyurdu. Bu gençlerin yo- ğun yaşadığı Kreuzberg semtin- de duvarlar yeni Almanya'yı Na- zi Almanyası'na benzeten afiş- lerle donatıldı. Bu gençlerin içinde sayısı yaklaşık iki yüz tah- min edilen anarşist "Kara Blok", yann öğleden sonra Berlin'in doğusunda gösteri düzenleyece- ğini bildirdi. Gurbetçiler (Baştarafı 1. Sayfada) işliyor. Buradaki işçilerin çoğu vasıfsız. İş pazanna Dogu Al- manlann da gelmesiyle rekabet artacak ve bu yine alejbimize olacak." Berlin'de "Türk gettosu" ola- rak adlandınlan Kreuzberg'deki gençler "çetelerde" örgütlü. Kendilerine "Chicago Busters", "Getto Sisters" gibi adlar koyan Türk gençleri, birleşmeye karşı büyük kaygı içinde. Kreuzberg- de eğitimci olarak çalışan Sem- ra, Türkler arasındaki havayı şöyle tarif etti: "Birleşmeyle gelen sorunlar- dan en çok Türk gençleri etki- lenecek. Doğu Almanlar bizim gençlere şimdiden 'Artık biz gel- dik, siz ülkenize dönün, burada ne işiniz var' diyorlar. Bu çocuk- lar Almanya'da doğup biiyü- miiş, kendini burada valanında hissedivor. Duvar açüınca san- ki iki tarafta pencere açılmış gibi bir hava akımı başladı. Yabancı düşmanhğı hissediür derecede artö." Berlin'de konuştuğumuz gençler ise şöyle diyor: "Ailelerimiz yinni, yirmi beş yıldır burada ağır şartlarda ca- lışü ve her şeye boyun egdi. Vergi ödüyoruz, çalışıyoruz, tüketiyo- ruz, ama Almanlar bize yine de her şeyi çok görüyorlar. Disko- teklere alınmıyonız. ber gün so- kakta bir diışmanhkla karşılaşı- yoruz. Ama biz boyun eğmeye- cek, direnecegiz." Türk gençleri bu direnci, bir- leşmeyle birlikte saldırganlaşan Neonazilere ve Dazlaklara kar- şı. Polisin yardım edemediği du- rumlarda kendilerini koruyorlar. "Çeteler"le Neonaziler arasında Berlin'de bugünlerde olay çık- masından korkuluyor. (Baftarafı 1. Sayfada) yal demokratlann birleşmesi için ^ptığı çağrıyı olumlu kar- şıladığını bildirdi. 2 yıl önceden gorevden ahnan ve partiden is- tifa eden Bursa il Başkanı Kemal ekinci de partiye döiımeye hazır olduğunu söyledi. SHP'de Erdal lnönii'nün ye- niden genel başkan seçilmesin- den sonra HEP Merkez Yürüt- me Kurulu dun toplanarak du- rum değerlendirmesi yaptı. SHP kurultay sonuçlaruıın ele alındı- ğı toplantıda, İnönü'nün sosyal demokratlann birleşmesi dileği ve SHP'de oluşan yeni yönetim kadrosunun HEP'e bakışı üze- rinde duruldu. HEP MYK üye- lerinin, genel olarak SHP'ye ' dönme konusuna sıcak baktık- lan öğrenildi. Toplantıda, dönüş için çağnnın açık bir biçimde SHP'den gelmesi gerektiği göril- şü dile getirildi. Bu arada ihraç edilen 7 milletvekilinin SHP'ye dönüşünde sorun çıkabileceğine işaret edildi. HEP milletvekilleri arasında olası bir dönüşün "is- tifa eden-ihraç edilen" ayrırru yapılmaksızın gerçekleşme iste- ğinin ağır bastığı saptandı. Bazı HEP milletvekilleri, SHP'deki yeni yönetimle uzlaş- mayı engelle> - ecek herhangi bir- şey bulunmadığıru belirtirken bazı milletvekilleri de SHP ör- gütünden istifa edenlerin duru- munun da dikkate alınması ge- rektiğini söylediler. Toplantıda, geri dönüş için SHP'den açık bir çağn gelmesi ve karşılıklı görüş- me yapılması istemi de dile ge- tirildi. Toplantı sonrasında, bir mil- letvekili Cumhuriyet'e, "Uzbşd- mayacak herhangi bir şey yok, SHP'ye geçme hemen gerçekle- şebilir, il ve ilçe örgütlerinde, U genel meclisleri ve belediye mec- lislerinde bizimle birlikte yola çı- kan arkadaşların durumunu dikkatle göz önünde bulundur- mamız gerekiyor" dedi. Aynı milletvekili, "geri dönüşün" ger- çekleşmesi için HEP'in kendini feshetmesi gerektiğine de işaret ederek "Bunun için örgütteki ar- kadaşlarımızın da göriışünü al- mamız gerekir" diye konuştu. HEP'in gelişmelere ilişkin tavrı. milletvekillerinin bugün yapacakları toplantıdan sonra kamuoyuna açıklanacak. SHP'den bakış Bu arada SHP'nin yeni Parti Meclisi üyelerinden bazılan, HEP'in "genel başkana karşı ta- vır takınan ve SHP disiplinine aykın hareket eden milletvekil- lerince kurulduğu"nu ifade ederek doğrudan doğru>-a HEP'e yöne- lik bir çağrının bu aşamada dü- şünülemeyeceğini savunuyor. Bu nedenle de HEP yöneticilerinin tavrını beklemenin daha uygun olacağı belirtiliyor. Bu görüşü savunanlar, ihraçların ardından çeşitli nedenlerle partiden istifa eden milletvekilleri için daha de- ğişik bir bakış açısı getirilebile- ceğjni ifade ediyorlar. Genel Başkan Erdal İnönü'- nün kurultaydan sonraki basın toplantısmda yaptığı açıklama- ya da işaret edile r ek SHP'de di- siplinin bundan sonra ön plan- da tutulacağına ve tüzüğe uygun hareket etmeyi kabul ederek ay- nı dünya görüşünde birleşenle- rin SHP'ye katılabileceğine dik- kat çekiliyor. HEP milletvekil- lerinin SHP'ye gecmelerine iliş- kin son sözün genel başkan tar- fından söyleneceği belirtilerek İnönü'nün konuya parti progra- mmdan taviz vermeme koşuluy- la sıcak baktığı vurgulandı. Binici'nin ziyareti Öte yandan dün saat 16.00 sı- ralannda bir süre önce SHP'den istifa eden Bağunsız Bingöl Mil- letvekili İlhaıni Binici, İnönü- yü makamında ziyaret ederek tebrik etti. Binici, tnönü'ye "Si- zin misyonunuz bitmemiştir, sosyal demokratlann birleştiril- mesi gerektiğini son kurultayda da söylediniz. Bu nedenle sizin yanınızda yer alıyoruz. DSP ve HEP'deki arkadaşlan da toplar- sanız, iktidara gelebiliriz. Bnnu da siz yapabilirsiniz" dedi. Inö- nü ise "Sosyal demokratlann CHP'de olduğu gibi gene bira- rada olmalan hepimizin özlemi- dir. Bu kunıltavda da bu bir kez daha tezaaür ettL Onun için ben çok umutluyum, bunu gerçekleştireceğu" diye konuş- tu. Binici, gazetecilerin sorusu üzerine partiye dönüşünü Kığı ve Yayladere belediye başkanla- rının istediğini ve dönüşünün, "genel başkana baglı oMugunu" söyledi. Binici, "Ben döndüm bile. Bundan sonrası Sayın Ge- nel Başkanın taümatına baglı" dedi. İnönü ise konuya ilişkin olarak "Bünlar partiye olan il- giyi gösteriyor" görüşünü orta- ya koydu. İnönü, "Binici'yi par- tiye alacak nusımz" sorusuna doğrudan yanıt vermedi ve "Şimdilik gördüklerinizi yazuı" demekle yetindi. Ekinci: Döneriz Yaklaşık 2 yıl önce 7 il örgü- tü ile birlikte gorevden ahnan SHP eski Bursa İl Başkanı Ke- mal Ekinci, Genel Başkan İnö- nü'nün çağrısı üzerine partiye dönmeye hazır olduklannı söy- ledi. Ekinci, olağanüstü kurul- tay öncesi "tnönü kazanırsa döneriz" türünde bir açıklama yapmıştı. Kurultayın parti içi de- mokrasiye işlerlik kazandırma- ya yönelik bir karar verdiğini söyleyen Ekinci, "P*-ti yöneti- mi ile var olan çelişkilerimiz or- tadan kalkmışür" dedi. inönü: Bir (Baftarafı 1. Sayfada) Dünya Savaşı'nda da yapmadı. O zaman bizim yaptığımız an- laşmaydı, 'Anlaşmanın hüküm- lerine uyacağız' diyorduk. Peki bu anlaşma hükümlerinde, müt- tefıklerin hareketi Sovyet Rus- ya'ya karşı bir anlam taşırsa o zaman yine harbe girmeyiz di- ye bir hüküm vardı, onu kulla- narak ttalya harbe girdiğinde biz harbe girmedik. Böyle açık- tan harp olunca biz de vanz de- mek, yann bizim istemediğimiz ya da bizim irademiz dışında bir neden çıktığında bizi önceden angaje etmiş oluyor. Böyle bir şeyi nasıl yapabilir? — Türkiye'nin bir savaşın içinde yer almasına gerek olur mu? İNÖNÜ — Biz dünyanın dengesini sağlayacak bir süper güç değiliz. Zaten bunu süper güç değil, Birleşmiş Milletler sağlamah. Biz BM'de görevini yapacak bir devletiz, bizim ni- teliğimiz bu olmah. Tabii dış politika açısından da son dere- ce yanlış. Saddam'a karşı böy- le açıkça vaziyet alıyor, bakıyo- ruz, o kadar da değil dunım, o zaman hadi bakalım değiştirme- ye çalışıyoruz. Yani başkasının yaptığım sonradan söyleyerek bakahm biz nasıl bir politika yürüteceğiz? Bunlar hep yanlış şeyler... — Hükümetin aldığı yetki, ABD'de olası bir savaşa bizim de girebileceğimiz yönünde gii- vence verme olanağı saglıyor mu? İNÖNÜ — Verilen yetki, anayasaya aykın olarak yetki devri, dışanya asker gönderme. Asker gönderelim, orada sava- şa girsin, o zaman bizim Irak sı- nırımızda da çatışma çıkarır, tehlike oradadır. Bizim komşu olmamız, oraya asker gönder- memizi engelliyor. Çünkü o bi- ze savaş tehlikesi getiriyor. — Sayın Baykal ve arkadaş- lannın kurultay sonrası açıkla- malannı nasıl degerlendiri- yorsunuz? İNÖNÜ — Gazetelerde de- ğerli arkadaşlanmızm sözlerini gördüm. Onlar da 'Saygılıyız karara, destekleyelim bakalım' diyorlar. Onları da bir grup gi- bi görmeden tek tek herkesle gö- rüşme yapacağım ubii.. — Kurultayda da değindiniz, dısandaki sosyal demokratlan da bir araya getirmek gibi bir ana amacınız var... İNÖNÜ — Evet var, var tabii... — Buna, sizden istifa yoluy- la ya da ihraçla aynlanlardan başlamak gibi bir ttk girişimiıüz olacak mı? İNÖNÜ — HEP ayTi bir par- ti kurdu, ayn bir parti kurunca o kadar kolay olmuyor bu ;ş. Onun için, dün de (önceki gün) söylediğim gibi, metodu söyle- mek yanlış, ama o heyecan de- vamediyor, ben sonuç alınaca- ğına inanıyorum. Bunlar pratik yaranna inanüan gelişmeler, do- layısıyla o pratik yarar hareke- ti etkileyecektir. — Siz bir çağn yapmış gibi görünüy orsunuz... İNÖNÜ — Tek tek herkese çağn yapıyorum, yapdıyordu. GÖZLEM UĞUR MUMCU (Baftarafı 1. Sayfada) cılar olarak adlandınlan grubun parti meclisinde çoğunlu- ğu elde edecegi noktasında toplanıyordu. 44 kişilik parti meclisindeki 40 sandalyeyi İnönü listesin- deki adaylar kazandılar; parti meclisine Baykalcılardan an- cak dört kişi girebildi. Artık İnönü, parti içinde dizginleri ele aldı denilebilir. Eski Genel Sekreter Deniz Baykal da istifa ederken, İnö- nü'nün böyle bir parti meclisi oluşturarak partiyi 1991 yılı haziran ayında yapılacak olağan kurultaya kadar yönetme- sini istiyordu. 6u bakımdan Baykal'ın istediği sonuç da alınmış bulu- nuyor! Baykal, İnönü ve arkadaşlarının 1991 haziranına kadar partiyi yönetmelerıni; 1991 hazıranında da yeniden parti yö- netimine seçilmeyi planlıyordu. Baykal, 1991 yılı haziran ayında yapılacak kurultayda da genei başkanlığa adaylığı- nı koymayacaktı. Baykal, SHP'nin ilk genel seçimlerde ik- tidar olacağını; İnönü'nün de cumhurbaşkanlığına seçile- ceğini, parti genel başkanlığının da böylece boşalacağını düşünüyordu. inönü, Baykal'ı genel başkan adaylığına zorlayarak eski genel sekreterini hiç ummadığı zamanda hazırlıksız yaka- ladı. Evet; hiç kuşku yok; bu İnönü açısından "1. inönü Zaferi" dir; ancak bu seçim yengisi sosyal demokrat kesimi bir ça- tı altında toplayıp sosyal demokratlara iktidar yolunu aça- bilir mi? Bu noktada tartışılması gereken konu, sosyal demokrat- lann nasıl bir araya gelecekleridir. Yoksa, parti meclisine Baykalcılar yerine İnönücülerın gelmesi ile ne değişecek? Ne değiştirilecektir? Birleşme ve bütünleşmenin adımlan ne yönde ve nasıl atılacaktır? Bu konulara çok daha başka açılardan bakmak gerekiyor. Bu bakış açısı dünyada ve Türkiye'de yaşanan olayları kavrayacak genişlikte olmalıdır. Yoksa aynı kısır döngüle- rin içine yeniden girilir. Bugün dünyada ve Türkiye'de yaşanan olaylar karşısın- da İnönücülük, Baykalcılık ya da Ecevitçilik ne anlamlara . geliyor? Siyasal yelpazede İnönücülük, Baykalcılık ve Ece- vitçilik hangi ideolojik temellere dayanıyor? Bu üç grup, harv gi somut sorunlarda ne gibi görüşler üretiyor? Bu gibi sorulara açık, somut ve inandırıcı yanıtlar verme- den sosyal demokrat kesirrde bir birleşme beklemek bü- yük bir iyimserlik olur. Sosyal demokrat kesimde çatışan kanatları, kişileri ve par- tileri birbirinden ayıracak giderilmesi olanaksız görüş ayrı- lıkları yoktur. Çatışmalar, daha çok duygusal ve kişisel ne- denlere bağlıdır. Böyle olunca da kimin ne zaman, kimden yana olacağı hiç belli olmuyor. Yenilikçilikten Baykalcılığa, Baykalcılıktan İnönücülüğe; Yenilikçilikten de İnönücülüğe kolayca "ya- tay geçiş" yapılıveriyor. Bu kadar "kaygan zeminli" bir partide olağan kurultayın neler getireceğini söyiemek fizik profesörleri için bile ola- naksızdır. Sosyal demokratlar bir araya gelemedikleri için iktidar ola- mıyorlar Bir araya gelmeleri de her gün biraz daha güç- leşiyor. Parti içi iktidarı ele alan İnönü, 1991 yılındaki olağan ku- rultayda "2. inönü Zaferi"r\\ de kazanabilir mi? Bu "2. tnö- nü Zaferi" sosyal demokrat kesimi bir çatı altında toplama- ya yeter mi? Alkışlar ve yuh sesleri artık geride kaldı. Şimdi konuşul- ması ve üzerinde uzun uzun düşünülmesi gereken konu- lar bunlar olmalıdır. Yoksa sosyal demokrasi ilk genel se- çimlerde "müebbet muhalefete" mahkûm olacaktır. O zaman da ne İnönücülük kalacaktır ne Baykalcılık ne ı de Ecevitçilik. SHP'de kongre dönemi (Baştamft 1. Sayfada) sından 6 yardımcı belirleyecek. Halen PM'nin yeni üyeleri ara- sında en güçlü genel sekreter adayı olarak Hikmet Çetin gös- teriliyor. Yeni takvim PM toplantısında gündeme gelip gelmeyeceği kesinleşme- mekle birlikte olağan kurultaya yönelik delege, ilçe ve il yöne- timleri seçimlerinin yeni bir tak- vime bağlanması bekleniyor. SHP'de yeni esaslara bağlanan üye yazımları sürerken olağan kurultaya kadar bu yeni esasla- ra göre delege seçimleri ve il-ilçe kongrelerinin yapılacaği bildiri- liyor. Bu seçim ve kongreler ola- ğanüstü kurultay nedeniyle dur- durulmuştu. Tüzüğe göre yeni üye olanlar aradan üç ay geçtikten sonra de- lege seçimlerinde oy kullanabi- liyorlar. Bu durumda 1991 ha- ziran ayında yapılması beklenen olağan kurultay için üyelik ye- nileyenler ya da yeni üye olan- lardan bir bölümünün daha ka- bul edilerek delege seçimlerinde oy kullanabilecekleri bildiriliyor. Böylece halen 400 bin dolayın- da üyesi olan SHP'nin yeni üye- lerle birlikte delege ilçe ve il kongrelerini yaparak olağan ku- rultaya gideceği açıklamyor. Bu da yeni bir kongre takvimini ge- rektiriyor. Olağanüstü kurulta- ya kadar 15 dolayında ilçe ve bir ilde kongre yapılmıştı. Olağan kurultay için bunun dışındaki il- çeler ve 72 ilde kongre ya- pılacak. Kurultay itiraz sonuçlarına Denizli Milletvekili Adnan Keskin, Atila Sav ve Güler Tan- yolaç. dün Çankaya 1. Bölge İl Seçim Kurulu'na başvurarak olağanüstü kurultayda PM seçi- mi sonuçlanna itiraz ettiklerine ilişkin 10 imzalı bir düekçe ver- diler. Oy sayımında yanhşlık ve usulsüzlük yapıldığı öne sürülen itiraz dilekçesini Adnan Keskin, Güler Tanyolaç, Atila Sav, Ha- sip Kaplan, Nizamettin Çoban, Ali Dinçer, Orhan Veli Yddınm, Ali Haydar Erdoğan, İstemihan Talay, Kenan Coşar imzaladüar. Başvunı sonucunun yann alı- nabileceği bildirildi. Kutlamalar SHP Genel Merkezi'nde dün 6 ve 7. katlar hayli hareketliydi. Genel sekreterliğe en yakın aday olarak gösterilen Hikmet Çetin sabahın erken saatlerinde geldi- ği partide telefon ve telgraflar- la tebrik yağmuruna tutuldu. Genel Başkan Erdal İnönü bina- ya girişinde üzerine çiçekler atı- larak karşılanırken çok sayıda delege ve partilinin de kutlama için bekledtkleri görüldü. öte yandan eski Genel Sekreter De- niz Baykal'ın odası önceki gece sekreterlerince boşaltıldı. İnönü, kuraltayın yapısal ak- saklığı düzelten karan aldığım ifade ederek, "Şimdi partide herkese düşen görev, parti düze- ni içinde genel merkez organla- nna gerekli saygı ve dikkati gös- tererek çalışmak, genel merkez organlanna düşen görev de bu yarışta hangi adayı desteklemiş olduklannı hiç dıişiınmeden, hatırlamadan, bütün partiliieri- mize sevgiyle yaklaşmak, herte- sin üzerine aldığı görevi yapma- sına yardımcı olmaktır" dedi. İnönü, kurultayın sosyal de- mokratların birleşmesine ve bir arada kalmasına verilen değeri de bir daha ortaya koyduğunu belirtti ve "Hedefimiz genel se- çimler ve iktidardır. Yolunuz açık olsun" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle