Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/16 2 EKİM 1990
Anayasa Mahkemesi
Sargın
savunma
yapacak
ANKARA (ANKA) — Yargı-
tay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın
Türkiye Birleşik Komünist Par-
tisi'nin (TBKP) kapatılması is-
temiyle Anayasa Mahkemesi-
nde açtığı davada Genel Başkan
Dr. Nihat Sargın sözlü savunma
yapacak. Anayasa Mahkemesi-
nde bugün yapüacak oturumda
Sargın'ın yanı sıra parti yöneti-
mince seçilen iki yetkili de sa-
vunma yapacak. Cumhuriyet
Başsavcıhğı, TBKP'nin anayası-
nın 2, 3,6,10,14 ve 68'inci mad-
deleri ile Siyasi Partiler Yasası-
nın dördüncü kısmındaki 78, 81,
96'ncı maddelerine dayanarak
yasanın 101-a maddesi uyannca
kapatılmasını istemişti.
WALESA, KAYINPEDER OLDU — Polonya'da Dayaıuşma'mn lideri Lech VValesa. büyük
oğlu Bogdan'ı Gdansk'taki Oliwa Kilisesi'nde diızenlenen görkemli bir düğünle evlendirdi. VVa-
lesa. Bogdan ve gelini Agnieszcka'yı izlerken çocuğunun raürüvvetini goren bir babanın mut-
luluğuvla gülümsüyordu. (Fotoğraf: AP)
KKTC'de
Sabancı
Yurdu
Haber Merkezi — Hacı Ömer
Sabana Vakfı (VAKSA) tarafın-
dan Kuzey Kıbns Türk Cum-
huriyeti-Gazimagosa'da yaptın-
lan Sabana Öğrenci Yurdu bu-
gün KKTC;Cumhurbaşkam Ra-
uf Denktaş ve Başbakan Yıldı-
nm Akbolnt'un da katılımıyla
açılacak.
Doğu Akdeniz Üniversitesi
kampusunda yer alan 260 yatak
kapasiteli öğrenci yurdu kız ve
erkek öğrencüerin bannabilece-
ği şekilde yapüdı. Bütün bölüm-
leri ayn ayn ve çift sistemler ha-
linde düzenlenen, 3400 metreka-
re alana sahip bulunan Sabana
Öğrenci Yurdu'nda etüt, dinlen-
me ve ziyaretci salonları, idari
bölümler bulunuyor.
ÇİNTJE
DEVRtMİN 41.
YILDÖNÜMÜ —
Çin'de komünist
devrimin 41.
yıldönümü
kutlanırken bazı
olaylar da çıktı.
örneğinÇin
Merkez
Bankası'nın Hoag
Kong'daki
binasınm önünde
bulunan giizelira
asian heykeline
gece bilinmeyen
kisilerce boy»
atildı. Boyanın
kolay temizlenecek
cinsten olmaması
nedeniyle çevresi
tahu perdeyle
çevrildi ve
temizfeme
çauşmalan beroen
başlaüldı.
(Fotoğraf: Reuter)
HABERLERIN DEVAMI
Almanya...
(Baftarafı 1. Sayfada)
anılanyia birleşince, özellikle yaşlı kıtanın de-
ğişik köşelerinde kaşlar ister istemez ça-
tılıyor.
Nedeni çok açık:
1871'de Bismarck'ın kan ve deniz politi-
kasıyla yükselen Almanya, 1914 ve 1939'da
insantık tarihinin en büyük kınmlan olan iki
dünya savaşının başlatıcısı olmuştur. Üçün-
cü Reich'ın, Hitler laşizminin insanlığa ya-
şattığı o korkunç dehşeti unutabilmek ola-
naksızdır.
O yüzden, tek Almanya'yla ilgili olarak de-
ğişik duygu ve düşüncelerin uç vermesi dc-
ğaldır.
Hatta kimi Alman aydınları daha da ileri
gidebiliyorlar. Örneğin Günter Grass, "Ausc-
hwitz lekesini hâlâ üzerinde taşıyan Atman-
ya'nın ahlaki açıdan böyle bir milli birlik he-
yecanına hakkı olmadığı"m söyleyebilmiştir.
Ama bir noktanın altı çizilmelidir: O gün-
lerin Almanyası ile bugünlerinkinin arasında-
ki farkı gözardı etmek olanaksızdır.
Nazizmin ve savaşın dehşetini Almanlar
da en acı biçimde yaşamışJardır. 12 yıllık Na-
zi diktatörlüğünün arkasından bölünme gel-
miştir. Ülkenin ve ulusun bir parçası, bir to-
taliter sistemden ötekine geçmiş, tam 40 yıl
da böyle yaşamıştır.
Ve Beıiin'i ortasından biçak gibi kesen Du-
var, bu acı gerçeğin en çarpıcı simgesi ola-
gelmiştir.
Ancak yerinde saymadı tarih.
11 ay önce, 9 Kasım 1989'da Berlin Du-
varı çöküverdi. Tarih, bir anda olağanüstü
hızlandı. Eski bir dünyadan yeni bir dünya-
ya geçişin büyük heyecanı sardı her yanı.
Bunun en çarpıcı duraklarından biri, Ber-
lin'de yaşanacak yarın. Birleşik Almanya'nın
doğuşunu kutlamak için, yıkılan Duvar'ın he-
men yanı başındaki ünlü Reichstag, bir kez
daha tarihsel bir olaya sahne olacak.
Birleşme törenine katılanlar, tarihten ders
çıkarmayı kolaylaştırıcı bir ortamda toplanı-
yorlar.
Başlarını bir an çevirip pencereden şöyle
bir bakmalarında yarar olabilir. Az ötede Hit-
ler'in sığınağının harabeleri ve Duvar'ın ka-
lıntıları görülebilir orada.
Savaş ve diktatörlüğe karşı barış ve de-
mokrasinin değerini kavramak için Berlin ve
Reichstag kadar uygun yer dünyada herhal-
de çokaz bulunur.
3 ekimi, Almanların bu tarihsel gününü
kutluyoruz.
Almanların HEP'te SHP ile birleşme
Birleşme nasıl oldu?
(Baftarafı 1. Sayfada)
Almanlar, Federal Almanya'nın
Budapeşte, Prag ve Doğu Berlin
elçiliklerine sığınmaya başladı.
11 Eylfil: "Derair Perde" Ma-
caristan - Avusturya sınırında
yırtıldı. Üç gün içinde 15 bin
Doğu Alman Batı'ya kaçtı.
7 Ekim: D. Almanya'da ilk
muhalefet gruplart oluşurken
polis gösterileri dağıttı. Doğu
Berlin'de D. Almanya'nın 40.
kuruluş yıldönumü kutlanıyor.
Sovyet lideri Mihail Gorbaçov
Doğu Berlin'de büyük tezahürat
gördü. Sosyal Demokrat Parti
(SDP) kuruldu.
16 Ekim: Leipzig'de ilk dev
kitlesel gösteride yüz bini aşkın
kişi "Biz halkız!" diyerek reform
istedi.
18 Ekim: Devlet ve Parti Baş-
kanı Erich Honecker istifa etti.
4 Kasım: Doğu Berlin'deki
gösteride yeni Devlet Başkanı
Egon Krenz'e ve yönetime karşı
bir milyon kişi yürüdü.
9 Kasım: Berlin Duvarı ve bü-
tün D. Alman sınırı açıldı.
31 Arahk: F. Almanya Başba-
kanı Helmut Kohl, "Birleşme
İçin 10 Aşamalı Plan"ını tanıt-
tı. 1989'da 345 bin Doğu Al-
man'ın batıya geçtiği saptandı.
10 Şubat 1990; Almanya Baş-
bakanı Helmul Kohl ve Dışişle-
ri Bakanı Hans Dietrich Gens-
cher, Moskova'da Genel Sekre-
ter Mihail Gorbaçov'la buluştu.
Gorbaçov, "Almanların tek bir
devlet çatısı altında yaşama hak-
kı olduğunu" söyleyerek birleş-
meye karşı çıkmadıgını ima etti.
13 Şubat: Kanada'nın Ottovva
kentindeki "Açık Semalar" top-
lantısında iki Alman devletinin
ve dört eski müttefıkinin dışiş-
leri bakanlan, "Alman birliğinin
dış koşullarını ve komşu devlet-
lerin güvenlik sonınlannı görüş-
mek üzere bir araya gelmeyi"
kararlaştırdılar.
24-25 Şubat Kohl, Camp Da-
vid'de ABD Başkanı George
Bush'la görüştü. Sonuç: Alman-
ya, ancak NATO çatısı altında
birleşebilir.
28 Nisan: AT devlet ve hükü-
met başkanlan İrlanda'run Dub-
lin şehrinde "Almanya'nın bir-
leşmesini memnunlukla karşıla-
dıklannı" belirttiler.
5 Mayıs: Bonn'da ilk "2 mrtı
4" toplantısı. Altı dışişleri baka-
nı, gelecek toplantıların günde-
mini belirliyorlar. ABD Dışişleri
Bakanı James Baker "2 artı
4"ün uluslararası hukuk çerçe-
vesinde bir anlaşmanın imzalan-
masıyla sonuçlandınlmasını sa-
HESAPLAŞMA
BURHAN ARPAD
(Baftarafı 2. Sayfada)
Melodramın ünlü kadını silinivermıştı. Unutuluvermişti. Ti-
yatro sanatçısının ölümsüz yanı sahnede görünebilmekle sı-
nırlıydı.
Beş yaşımda izlediğim Bayan Bayzar'a sonraki yıllarda
Vahram Papayan, Otello Kâmil, Raşit Rıza, Muhsin Ertuğ-
rul, Oksen Şahinyan, Bayan Aznif Mınakyan, Şadi, Hâzım,
Talat Artemel, Neyyire Neyir de katıldı. Otello Kâmil (Otello
rolünde başarısından ötürü), Komik-i şehir Naşit Özcan, Ko-
mik Hasan diye tanmmış Hasan Efendi... İlk operetçilerimiz-
den Cemal Sahir, Ömer Aydın, Suzan Lutfullah (Gülriz Su-
ruri'nin genç yaşta yitirdiğimiz annesi), Nuvart Suat. Acıma-
sız zaman makinesinin öğütüp unutturduğu tiyatrocu dost-
larım kimi günler konuğum olurlar. Sessiz harfterle yazılmış,
görünmez bir metinden okurmuş gibi hüzünle sevgi arası
duygularla, kısa süre de olsa birlikte yaşarız. Hüzünlerle se-
vinçler karışımı anlar yaşanır. Son perde kapanır ve yine açıl-
maz. Alkışlar da yoktur. Bomboş ve loş bir salonda bomboş
sandalyeler!
Tiyatro dünyasının ustalarını her zaman ve her yerde unu-
tulmuşluk bekler? Her şey kapanan perdenin bir daha açıl-
mamasıyla sona erer.
Tiyatro sanatçısı korkunç sonunu düşünmekte yaşayan ki-
şidir. İki saatlik sürelerde! Bizler, onların yadırganacak yan-
larını yadırgamamalıyız. Yadırgamamalı ve onların yakını ol-
malıyız!
Bayan Bayzar'dan epeyce sonra gözümün önünde canlan-
dırabildiğim ilk oyun, 1920'lerin ünlü komedyeni Şadi'nin Se-
kizinci vodvilinde canlandırdığı Habib-i Neccar rolüdür. Eli-
za Binemecyan ve Aznif Mınakyan'ın canlandırdığı Sekizin-
ci'nin kimi sahnelerini art arda izler gibi olurum. Cemal Sa-
hir'in Viyana operetinde olduğu gibi! Türk tiyatrosunun ön-
cü degerleri arasında baş sırada gelen Behzat Butak'ı, (Bü-
yük Behzat ya da Baba Behzat) unutabilir miyiz?
1959'da bana şunları söylemişti:
"Akşam dokuzda sahneye çıkacağım, altıbuçuktan daha
geç kalsam telaşımdan ve heyecanımdan helak olurdum. İlk
çıktığım tarihte Kınar Hanım'dan utanırdım. Geç katdığımı gö-
rüp beni paylayacak diye korkardım. Mınakyan Efendi ku-
mpanyasının bir ramazan hazırlığını her zaman hatırlarım.
Artistler Kadıköy veya Üsküdar'daki evlerinden ilk vapurla
odalarına kapanıp son vapurla dönünceye kadar tiyatrodan
hiç ayrılmazlardı. Ne mi yaparlardı? Rollerini çalışırlardı. Ki-
tap okurlardı. Tiyatrodan laf açarlardı. Tıyatrocunun asıl yeri
olan perde arkasından ayrılmazlardı. Meyhane meyhane do-
laşmazlardı."
Tiyatrocuların ayn dünyası vardır Onlara kızılmaz. Ham-
let'in sözleriyle: 'Olmak, yadaolmamak... İşte asıl sorun bu'
Tiyatrocu dostlarıma sevgilerle!...
vundu.
16-17 Mayıs: Kohl, Washing-
ton'da Başkan Bush'a görüşme-
ler hakkında bilgi verdi.
23 Mayıs: Cenevre'de Gens-
cher - Şevardnadze buluşması.
8 Hazinın: Kohl ve Bush Was-
hington'da Birleşik Almanya'mn
NATO üyeliğinin vazgeçilmez
bir şart olduğunu açıkladılar.
11 Hazinın: Genscher Şevard-
nadze*yle SSCB'nin Brest ken-
tinde buluştu.
18 Haziran: Şevardnadze
Genscher'i, F. Almanya'nın
Münster kentinde ziyaret etti.
22 Haziran: Genscher Polon-
ya'ya, Almanya'nın Oder-Neisse
Hattı'nı değişmez Polonya sım-
n olarak tamdığını bildirdi.
22 Haziran: tkinci "2 artı 4"
buluşması Doğu Berlin'de ger-
çekleşti. Şevardnadze Alman or-
dusundaki toplarn asker sayısı-
nın indirilmesini ve iki Alman
devletinin birleşmeden itibaren
beş yıl iki askeri ittifaka birden
üye kalmasım önerdi.
25-26 Haziran: Dublin'de bir
araya gelen Avrupa Konseyi, iki
Alman devlet; arasındaki Birinci
Devlet Antlaşması'nı olumlu
karşıladıklarını açıkladı.
1 Temmuz: İki Almanya ara-
sındaki "Ekonomik, Parasal ve
Sosyal Birlik Anlaşması"nın yü-
rürlüğe girmesiyle Deutsche
Mark doğunun para birimi
oldu.
5-6 Temmnz: NATO devlet ve
hükümet başkanları Londra'da
Varşova Paktı üJkelerine bir
öneride bulunarak "artık birhi-
rimizi düşman olarak
tanımlamayalım" dediler. Batı
"ilk saldın hakkı"ndan vazgece-
rek nükleer silahlan "son çare"
olarak gördüpnü açıkladı. Bir-
leşik Almanya'nın NATO üyeli-
ği üzerinde duruldu.
14-16 Temmuz: Kohl ve Gens-
cher, Gorbaçov'un memleketi
Kafkasya'da iki devlet arasında-
ki en başanlı görüşmeyi gerçek-
leştirdiler.
17 Teramuz: Paris'te üçüncü
"2 artı 4" toplantısı. Dışişleri
Bakanlan, "2 artı 4'ün en son
imzalayacağı belgenin Alman-
ya'yla bir "Banş Antlaşması"m
gereksiz kılacağında birleştiler.
17 Ağustos Genscher Şevard-
nadze'yle Moskova'da buluştu.
30 Ağustos: Genscher ve D.
Almanya Başbakanı De Maizi-
ere, Vi>
r
ana'dakî Konvansiyonel
Silahların Sınırlandırılması
Konferansı'nda Birleşik Alman
ordusunun 350 bin askeri geç-
meyeceğini taahhüt ettiler.
5-6 Eylül: Doğu Berlin'de al-
tı devletin;
temsilcileri, "2 artı
4"ün Sonuç Belgesi üzerinde ça-
lıştılar.
7 Eylül: Kohl, Gorbacov'a te-
lefon ederek iki devlet arasında
"Geçiş Dönemi Antlaşması"
imzalanmasını kararlaştırdı.
Sovyetler Birliği'nin birliklerini
D. Almanya'dan çekmesi Bonn'a
12 milyar marka mal oluyor.
12 Eylül: Dördüncü "2 artı 4"
toplantısında Moskova'da So-
nuç Belgesi imzalanarak Al-
manya'ya 45 yıl 4 ay sonra yeni-
den birleşme hakkı tanındı.
3 Ekim: Demokraük Alman-
ya batıya iltihak ediyor. "Alman-
ya Federal Cumhuriyeti" adı al-
tındaki birleşmeyle birlikte baş-
kent Berlin oluyor.
(Baştarafı 1. Sayfada)
ğan edilmişti.
Ve saatler tam gece yansını
gösterdiğinde Berlin'in dört ay-
rı yerinden havai fışekler tam
400 metre yüksekliğinde göğü
aydınlatacak. Havai fışeklerle
gök Alman bayrağının renkleri-
ne boyanacak: Siyah, kırrruzı ve
sarı...
Gece yarısı "Reichstag"da
göçdere Alman bayrağı çekile-
cek ve burada toplanmış olan
devlet erkanı, silahlı kuvvetler
temsilcileri ve milyonlarca kişi
bir ağızdan Alman Ulusal Mar-
şı'nı okuyacak.
Yann resmi törenler başlama-
dan önce Marien Kilisesi'nde
Katolik ve Protestanlann ortak
dini ayini var. Birleşmenin asıl
resmi töreni Batı Berlin Filar-
moni binasmda saat ll'de Cum-
hurbaşkanı Richard von Weiz-
saecker'in konuşmasıyla açıbyor
ve bir resepsiyonla sürüyor.
4 ekim perşembe günü ise
"Reichstag"da ilk ortak Alman
Parlamentosu toplanıyor. Do-
ğu'nun iltihakından sonra geniş-
letilen meclise eski Demokratik
Almanya'dan 144 milletvekili
katıhyor. Bu ilk oturumda Do-
ğulu bakanlar ve milletvekilleri
ant içecek. "Birleşen Almanya-
nın ilk başbakanı" olarak tari-
he geçen Helmut Kohl ise hükü-
meti adına bir açıklamada bu-
lunacak.
Kutlamalar yalnız Berlin'de
değil, bütün Almanya'da plan-
landı. En küçük köye kadar tüm
idari birimlerde mülki amirler
"Kutlama Komiteleri" kurarak
bu geceki törenleri gerçekleştiri-
yor.
Berlin'in iki yakasında polis,
birleşme için 3 ekimi bekleme-
di. Güvenlik güçleri dünden
başlayarak Berlin'de tek bir mer-
keze bağlandı. Berlin'e Batı'dan
ek özel timler getiriliyor. Bunun
nedeni, yannki kutlamalar sıra-
sında birleşme aleyhtarlarımn
olay çıkartma ve "korsan
miting" düzenleme olasılığı.
Berlin'de kendilerini "Otonom-
lar", (Özerkler) olarak adlandı-
ran anarşist ve aşın solcular ya-
nn oluşacak "Büyük Almanya"-
ya karşı eylem düzenleyecekleri-
ni duyurdu. Bu gençlerin yo-
ğun yaşadığı Kreuzberg semtin-
de duvarlar yeni Almanya'yı Na-
zi Almanyası'na benzeten afiş-
lerle donatıldı. Bu gençlerin
içinde sayısı yaklaşık iki yüz tah-
min edilen anarşist "Kara Blok",
yann öğleden sonra Berlin'in
doğusunda gösteri düzenleyece-
ğini bildirdi.
Gurbetçiler
(Baştarafı 1. Sayfada)
işliyor. Buradaki işçilerin çoğu
vasıfsız. İş pazanna Dogu Al-
manlann da gelmesiyle rekabet
artacak ve bu yine alejbimize
olacak."
Berlin'de "Türk gettosu" ola-
rak adlandınlan Kreuzberg'deki
gençler "çetelerde" örgütlü.
Kendilerine "Chicago Busters",
"Getto Sisters" gibi adlar koyan
Türk gençleri, birleşmeye karşı
büyük kaygı içinde. Kreuzberg-
de eğitimci olarak çalışan Sem-
ra, Türkler arasındaki havayı
şöyle tarif etti:
"Birleşmeyle gelen sorunlar-
dan en çok Türk gençleri etki-
lenecek. Doğu Almanlar bizim
gençlere şimdiden 'Artık biz gel-
dik, siz ülkenize dönün, burada
ne işiniz var' diyorlar. Bu çocuk-
lar Almanya'da doğup biiyü-
miiş, kendini burada valanında
hissedivor. Duvar açüınca san-
ki iki tarafta pencere açılmış gibi
bir hava akımı başladı. Yabancı
düşmanhğı hissediür derecede
artö."
Berlin'de konuştuğumuz
gençler ise şöyle diyor:
"Ailelerimiz yinni, yirmi beş
yıldır burada ağır şartlarda ca-
lışü ve her şeye boyun egdi. Vergi
ödüyoruz, çalışıyoruz, tüketiyo-
ruz, ama Almanlar bize yine de
her şeyi çok görüyorlar. Disko-
teklere alınmıyonız. ber gün so-
kakta bir diışmanhkla karşılaşı-
yoruz. Ama biz boyun eğmeye-
cek, direnecegiz."
Türk gençleri bu direnci, bir-
leşmeyle birlikte saldırganlaşan
Neonazilere ve Dazlaklara kar-
şı. Polisin yardım edemediği du-
rumlarda kendilerini koruyorlar.
"Çeteler"le Neonaziler arasında
Berlin'de bugünlerde olay çık-
masından korkuluyor.
(Baftarafı 1. Sayfada)
yal demokratlann birleşmesi
için ^ptığı çağrıyı olumlu kar-
şıladığını bildirdi. 2 yıl önceden
gorevden ahnan ve partiden is-
tifa eden Bursa il Başkanı Kemal
ekinci de partiye döiımeye hazır
olduğunu söyledi.
SHP'de Erdal lnönii'nün ye-
niden genel başkan seçilmesin-
den sonra HEP Merkez Yürüt-
me Kurulu dun toplanarak du-
rum değerlendirmesi yaptı. SHP
kurultay sonuçlaruıın ele alındı-
ğı toplantıda, İnönü'nün sosyal
demokratlann birleşmesi dileği
ve SHP'de oluşan yeni yönetim
kadrosunun HEP'e bakışı üze-
rinde duruldu. HEP MYK üye-
lerinin, genel olarak SHP'ye
' dönme konusuna sıcak baktık-
lan öğrenildi. Toplantıda, dönüş
için çağnnın açık bir biçimde
SHP'den gelmesi gerektiği göril-
şü dile getirildi. Bu arada ihraç
edilen 7 milletvekilinin SHP'ye
dönüşünde sorun çıkabileceğine
işaret edildi. HEP milletvekilleri
arasında olası bir dönüşün "is-
tifa eden-ihraç edilen" ayrırru
yapılmaksızın gerçekleşme iste-
ğinin ağır bastığı saptandı.
Bazı HEP milletvekilleri,
SHP'deki yeni yönetimle uzlaş-
mayı engelle>
-
ecek herhangi bir-
şey bulunmadığıru belirtirken
bazı milletvekilleri de SHP ör-
gütünden istifa edenlerin duru-
munun da dikkate alınması ge-
rektiğini söylediler. Toplantıda,
geri dönüş için SHP'den açık bir
çağn gelmesi ve karşılıklı görüş-
me yapılması istemi de dile ge-
tirildi.
Toplantı sonrasında, bir mil-
letvekili Cumhuriyet'e, "Uzbşd-
mayacak herhangi bir şey yok,
SHP'ye geçme hemen gerçekle-
şebilir, il ve ilçe örgütlerinde, U
genel meclisleri ve belediye mec-
lislerinde bizimle birlikte yola çı-
kan arkadaşların durumunu
dikkatle göz önünde bulundur-
mamız gerekiyor" dedi. Aynı
milletvekili, "geri dönüşün" ger-
çekleşmesi için HEP'in kendini
feshetmesi gerektiğine de işaret
ederek "Bunun için örgütteki ar-
kadaşlarımızın da göriışünü al-
mamız gerekir" diye konuştu.
HEP'in gelişmelere ilişkin
tavrı. milletvekillerinin bugün
yapacakları toplantıdan sonra
kamuoyuna açıklanacak.
SHP'den bakış
Bu arada SHP'nin yeni Parti
Meclisi üyelerinden bazılan,
HEP'in "genel başkana karşı ta-
vır takınan ve SHP disiplinine
aykın hareket eden milletvekil-
lerince kurulduğu"nu ifade ederek
doğrudan doğru>-a HEP'e yöne-
lik bir çağrının bu aşamada dü-
şünülemeyeceğini savunuyor. Bu
nedenle de HEP yöneticilerinin
tavrını beklemenin daha uygun
olacağı belirtiliyor. Bu görüşü
savunanlar, ihraçların ardından
çeşitli nedenlerle partiden istifa
eden milletvekilleri için daha de-
ğişik bir bakış açısı getirilebile-
ceğjni ifade ediyorlar.
Genel Başkan Erdal İnönü'-
nün kurultaydan sonraki basın
toplantısmda yaptığı açıklama-
ya da işaret edile
r
ek SHP'de di-
siplinin bundan sonra ön plan-
da tutulacağına ve tüzüğe uygun
hareket etmeyi kabul ederek ay-
nı dünya görüşünde birleşenle-
rin SHP'ye katılabileceğine dik-
kat çekiliyor. HEP milletvekil-
lerinin SHP'ye gecmelerine iliş-
kin son sözün genel başkan tar-
fından söyleneceği belirtilerek
İnönü'nün konuya parti progra-
mmdan taviz vermeme koşuluy-
la sıcak baktığı vurgulandı.
Binici'nin ziyareti
Öte yandan dün saat 16.00 sı-
ralannda bir süre önce SHP'den
istifa eden Bağunsız Bingöl Mil-
letvekili İlhaıni Binici, İnönü-
yü makamında ziyaret ederek
tebrik etti. Binici, tnönü'ye "Si-
zin misyonunuz bitmemiştir,
sosyal demokratlann birleştiril-
mesi gerektiğini son kurultayda
da söylediniz. Bu nedenle sizin
yanınızda yer alıyoruz. DSP ve
HEP'deki arkadaşlan da toplar-
sanız, iktidara gelebiliriz. Bnnu
da siz yapabilirsiniz" dedi. Inö-
nü ise "Sosyal demokratlann
CHP'de olduğu gibi gene bira-
rada olmalan hepimizin özlemi-
dir. Bu kunıltavda da bu bir kez
daha tezaaür ettL Onun için ben
çok umutluyum, bunu
gerçekleştireceğu" diye konuş-
tu. Binici, gazetecilerin sorusu
üzerine partiye dönüşünü Kığı
ve Yayladere belediye başkanla-
rının istediğini ve dönüşünün,
"genel başkana baglı oMugunu"
söyledi. Binici, "Ben döndüm
bile. Bundan sonrası Sayın Ge-
nel Başkanın taümatına baglı"
dedi. İnönü ise konuya ilişkin
olarak "Bünlar partiye olan il-
giyi gösteriyor" görüşünü orta-
ya koydu. İnönü, "Binici'yi par-
tiye alacak nusımz" sorusuna
doğrudan yanıt vermedi ve
"Şimdilik gördüklerinizi yazuı"
demekle yetindi.
Ekinci: Döneriz
Yaklaşık 2 yıl önce 7 il örgü-
tü ile birlikte gorevden ahnan
SHP eski Bursa İl Başkanı Ke-
mal Ekinci, Genel Başkan İnö-
nü'nün çağrısı üzerine partiye
dönmeye hazır olduklannı söy-
ledi. Ekinci, olağanüstü kurul-
tay öncesi "tnönü kazanırsa
döneriz" türünde bir açıklama
yapmıştı. Kurultayın parti içi de-
mokrasiye işlerlik kazandırma-
ya yönelik bir karar verdiğini
söyleyen Ekinci, "P*-ti yöneti-
mi ile var olan çelişkilerimiz or-
tadan kalkmışür" dedi.
inönü: Bir
(Baftarafı 1. Sayfada)
Dünya Savaşı'nda da yapmadı.
O zaman bizim yaptığımız an-
laşmaydı, 'Anlaşmanın hüküm-
lerine uyacağız' diyorduk. Peki
bu anlaşma hükümlerinde, müt-
tefıklerin hareketi Sovyet Rus-
ya'ya karşı bir anlam taşırsa o
zaman yine harbe girmeyiz di-
ye bir hüküm vardı, onu kulla-
narak ttalya harbe girdiğinde
biz harbe girmedik. Böyle açık-
tan harp olunca biz de vanz de-
mek, yann bizim istemediğimiz
ya da bizim irademiz dışında bir
neden çıktığında bizi önceden
angaje etmiş oluyor. Böyle bir
şeyi nasıl yapabilir?
— Türkiye'nin bir savaşın
içinde yer almasına gerek olur
mu?
İNÖNÜ — Biz dünyanın
dengesini sağlayacak bir süper
güç değiliz. Zaten bunu süper
güç değil, Birleşmiş Milletler
sağlamah. Biz BM'de görevini
yapacak bir devletiz, bizim ni-
teliğimiz bu olmah. Tabii dış
politika açısından da son dere-
ce yanlış. Saddam'a karşı böy-
le açıkça vaziyet alıyor, bakıyo-
ruz, o kadar da değil dunım, o
zaman hadi bakalım değiştirme-
ye çalışıyoruz. Yani başkasının
yaptığım sonradan söyleyerek
bakahm biz nasıl bir politika
yürüteceğiz? Bunlar hep yanlış
şeyler...
— Hükümetin aldığı yetki,
ABD'de olası bir savaşa bizim
de girebileceğimiz yönünde gii-
vence verme olanağı saglıyor
mu?
İNÖNÜ — Verilen yetki,
anayasaya aykın olarak yetki
devri, dışanya asker gönderme.
Asker gönderelim, orada sava-
şa girsin, o zaman bizim Irak sı-
nırımızda da çatışma çıkarır,
tehlike oradadır. Bizim komşu
olmamız, oraya asker gönder-
memizi engelliyor. Çünkü o bi-
ze savaş tehlikesi getiriyor.
— Sayın Baykal ve arkadaş-
lannın kurultay sonrası açıkla-
malannı nasıl degerlendiri-
yorsunuz?
İNÖNÜ — Gazetelerde de-
ğerli arkadaşlanmızm sözlerini
gördüm. Onlar da 'Saygılıyız
karara, destekleyelim bakalım'
diyorlar. Onları da bir grup gi-
bi görmeden tek tek herkesle gö-
rüşme yapacağım ubii..
— Kurultayda da değindiniz,
dısandaki sosyal demokratlan
da bir araya getirmek gibi bir
ana amacınız var...
İNÖNÜ — Evet var, var
tabii...
— Buna, sizden istifa yoluy-
la ya da ihraçla aynlanlardan
başlamak gibi bir ttk girişimiıüz
olacak mı?
İNÖNÜ — HEP ayTi bir par-
ti kurdu, ayn bir parti kurunca
o kadar kolay olmuyor bu ;ş.
Onun için, dün de (önceki gün)
söylediğim gibi, metodu söyle-
mek yanlış, ama o heyecan de-
vamediyor, ben sonuç alınaca-
ğına inanıyorum. Bunlar pratik
yaranna inanüan gelişmeler, do-
layısıyla o pratik yarar hareke-
ti etkileyecektir.
— Siz bir çağn yapmış gibi
görünüy orsunuz...
İNÖNÜ — Tek tek herkese
çağn yapıyorum, yapdıyordu.
GÖZLEM UĞUR MUMCU
(Baftarafı 1. Sayfada)
cılar olarak adlandınlan grubun parti meclisinde çoğunlu-
ğu elde edecegi noktasında toplanıyordu.
44 kişilik parti meclisindeki 40 sandalyeyi İnönü listesin-
deki adaylar kazandılar; parti meclisine Baykalcılardan an-
cak dört kişi girebildi.
Artık İnönü, parti içinde dizginleri ele aldı denilebilir.
Eski Genel Sekreter Deniz Baykal da istifa ederken, İnö-
nü'nün böyle bir parti meclisi oluşturarak partiyi 1991 yılı
haziran ayında yapılacak olağan kurultaya kadar yönetme-
sini istiyordu.
6u bakımdan Baykal'ın istediği sonuç da alınmış bulu-
nuyor!
Baykal, İnönü ve arkadaşlarının 1991 haziranına kadar
partiyi yönetmelerıni; 1991 hazıranında da yeniden parti yö-
netimine seçilmeyi planlıyordu. Baykal, 1991 yılı haziran
ayında yapılacak kurultayda da genei başkanlığa adaylığı-
nı koymayacaktı. Baykal, SHP'nin ilk genel seçimlerde ik-
tidar olacağını; İnönü'nün de cumhurbaşkanlığına seçile-
ceğini, parti genel başkanlığının da böylece boşalacağını
düşünüyordu.
inönü, Baykal'ı genel başkan adaylığına zorlayarak eski
genel sekreterini hiç ummadığı zamanda hazırlıksız yaka-
ladı.
Evet; hiç kuşku yok; bu İnönü açısından "1. inönü Zaferi"
dir; ancak bu seçim yengisi sosyal demokrat kesimi bir ça-
tı altında toplayıp sosyal demokratlara iktidar yolunu aça-
bilir mi?
Bu noktada tartışılması gereken konu, sosyal demokrat-
lann nasıl bir araya gelecekleridir. Yoksa, parti meclisine
Baykalcılar yerine İnönücülerın gelmesi ile ne değişecek?
Ne değiştirilecektir? Birleşme ve bütünleşmenin adımlan
ne yönde ve nasıl atılacaktır?
Bu konulara çok daha başka açılardan bakmak gerekiyor.
Bu bakış açısı dünyada ve Türkiye'de yaşanan olayları
kavrayacak genişlikte olmalıdır. Yoksa aynı kısır döngüle-
rin içine yeniden girilir.
Bugün dünyada ve Türkiye'de yaşanan olaylar karşısın-
da İnönücülük, Baykalcılık ya da Ecevitçilik ne anlamlara
. geliyor? Siyasal yelpazede İnönücülük, Baykalcılık ve Ece-
vitçilik hangi ideolojik temellere dayanıyor? Bu üç grup, harv
gi somut sorunlarda ne gibi görüşler üretiyor?
Bu gibi sorulara açık, somut ve inandırıcı yanıtlar verme-
den sosyal demokrat kesirrde bir birleşme beklemek bü-
yük bir iyimserlik olur.
Sosyal demokrat kesimde çatışan kanatları, kişileri ve par-
tileri birbirinden ayıracak giderilmesi olanaksız görüş ayrı-
lıkları yoktur. Çatışmalar, daha çok duygusal ve kişisel ne-
denlere bağlıdır.
Böyle olunca da kimin ne zaman, kimden yana olacağı
hiç belli olmuyor. Yenilikçilikten Baykalcılığa, Baykalcılıktan
İnönücülüğe; Yenilikçilikten de İnönücülüğe kolayca "ya-
tay geçiş" yapılıveriyor.
Bu kadar "kaygan zeminli" bir partide olağan kurultayın
neler getireceğini söyiemek fizik profesörleri için bile ola-
naksızdır.
Sosyal demokratlar bir araya gelemedikleri için iktidar ola-
mıyorlar Bir araya gelmeleri de her gün biraz daha güç-
leşiyor.
Parti içi iktidarı ele alan İnönü, 1991 yılındaki olağan ku-
rultayda "2. inönü Zaferi"r\\ de kazanabilir mi? Bu "2. tnö-
nü Zaferi" sosyal demokrat kesimi bir çatı altında toplama-
ya yeter mi?
Alkışlar ve yuh sesleri artık geride kaldı. Şimdi konuşul-
ması ve üzerinde uzun uzun düşünülmesi gereken konu-
lar bunlar olmalıdır. Yoksa sosyal demokrasi ilk genel se-
çimlerde "müebbet muhalefete" mahkûm olacaktır.
O zaman da ne İnönücülük kalacaktır ne Baykalcılık ne
ı de Ecevitçilik.
SHP'de kongre dönemi
(Baştamft 1. Sayfada)
sından 6 yardımcı belirleyecek.
Halen PM'nin yeni üyeleri ara-
sında en güçlü genel sekreter
adayı olarak Hikmet Çetin gös-
teriliyor.
Yeni takvim
PM toplantısında gündeme
gelip gelmeyeceği kesinleşme-
mekle birlikte olağan kurultaya
yönelik delege, ilçe ve il yöne-
timleri seçimlerinin yeni bir tak-
vime bağlanması bekleniyor.
SHP'de yeni esaslara bağlanan
üye yazımları sürerken olağan
kurultaya kadar bu yeni esasla-
ra göre delege seçimleri ve il-ilçe
kongrelerinin yapılacaği bildiri-
liyor. Bu seçim ve kongreler ola-
ğanüstü kurultay nedeniyle dur-
durulmuştu.
Tüzüğe göre yeni üye olanlar
aradan üç ay geçtikten sonra de-
lege seçimlerinde oy kullanabi-
liyorlar. Bu durumda 1991 ha-
ziran ayında yapılması beklenen
olağan kurultay için üyelik ye-
nileyenler ya da yeni üye olan-
lardan bir bölümünün daha ka-
bul edilerek delege seçimlerinde
oy kullanabilecekleri bildiriliyor.
Böylece halen 400 bin dolayın-
da üyesi olan SHP'nin yeni üye-
lerle birlikte delege ilçe ve il
kongrelerini yaparak olağan ku-
rultaya gideceği açıklamyor. Bu
da yeni bir kongre takvimini ge-
rektiriyor. Olağanüstü kurulta-
ya kadar 15 dolayında ilçe ve bir
ilde kongre yapılmıştı. Olağan
kurultay için bunun dışındaki il-
çeler ve 72 ilde kongre ya-
pılacak.
Kurultay
itiraz
sonuçlarına
Denizli Milletvekili Adnan
Keskin, Atila Sav ve Güler Tan-
yolaç. dün Çankaya 1. Bölge İl
Seçim Kurulu'na başvurarak
olağanüstü kurultayda PM seçi-
mi sonuçlanna itiraz ettiklerine
ilişkin 10 imzalı bir düekçe ver-
diler. Oy sayımında yanhşlık ve
usulsüzlük yapıldığı öne sürülen
itiraz dilekçesini Adnan Keskin,
Güler Tanyolaç, Atila Sav, Ha-
sip Kaplan, Nizamettin Çoban,
Ali Dinçer, Orhan Veli Yddınm,
Ali Haydar Erdoğan, İstemihan
Talay, Kenan Coşar imzaladüar.
Başvunı sonucunun yann alı-
nabileceği bildirildi.
Kutlamalar
SHP Genel Merkezi'nde dün
6 ve 7. katlar hayli hareketliydi.
Genel sekreterliğe en yakın aday
olarak gösterilen Hikmet Çetin
sabahın erken saatlerinde geldi-
ği partide telefon ve telgraflar-
la tebrik yağmuruna tutuldu.
Genel Başkan Erdal İnönü bina-
ya girişinde üzerine çiçekler atı-
larak karşılanırken çok sayıda
delege ve partilinin de kutlama
için bekledtkleri görüldü. öte
yandan eski Genel Sekreter De-
niz Baykal'ın odası önceki gece
sekreterlerince boşaltıldı.
İnönü, kuraltayın yapısal ak-
saklığı düzelten karan aldığım
ifade ederek, "Şimdi partide
herkese düşen görev, parti düze-
ni içinde genel merkez organla-
nna gerekli saygı ve dikkati gös-
tererek çalışmak, genel merkez
organlanna düşen görev de bu
yarışta hangi adayı desteklemiş
olduklannı hiç dıişiınmeden,
hatırlamadan, bütün partiliieri-
mize sevgiyle yaklaşmak, herte-
sin üzerine aldığı görevi yapma-
sına yardımcı olmaktır" dedi.
İnönü, kurultayın sosyal de-
mokratların birleşmesine ve bir
arada kalmasına verilen değeri
de bir daha ortaya koyduğunu
belirtti ve "Hedefimiz genel se-
çimler ve iktidardır. Yolunuz
açık olsun" dedi.