Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 EKİM 1990 CUMHURtYET/17
HAVA OURUMU TURKİYE'DE BUGÜN
Meteoroloji Genel Mûdüriıjğûn-
den alman bilgiye göre yurtta hava
geneUe aç*. Hava sıcaMıfiı artnaya
deram edecek. Rûzgâr kuzey ve ba-
tı, yurdun kuzey kesimlennde >^r
yer gürıey ve batı yrjnlerrJen orta
kuvvette esecek. DenızlerimiaJe rûz-
gâr Doğu Akdeniztie gûnbatısı ve
odos, Marmara ve Karadenız'de kıb-
te ve lodos, Baü Akdeniz, Ege ile za-
manl Marmara ve Batı Karadenız-
de gûnbatısı ve larajelden 2-4, Mar-
mara ve Karadenız'de yer yer 5 kuv-
vetnde batıda 4-16 Marmara ve Ka-
radenız'de yer yer 21 deniz mili hızta
esecek. Denız hafif çal-
kantlı. Marmara ve Karadene mutedıl datgalı, dakja yûksekliğı
05-1, Marmara ve Karadenız'de 1,5 m. dolayında bulunacak
Vah gölûnde hava açık geçecek. Göl küçük datgalı, gûrüş uzak-
lığı 10 km. dolayında büiunacak.
Adana
Adapazan
Artıyaman
Afyon
Ajrı
Ankara
Anokya
Antalya
Artvm
Aydın
Baiıkesır
Bıteak
Bmgöl
Bftte
Botu
Burea
Çanakrale
Çorum
Denzlı
A 32° 16° ftyartolor
A 26° 12° Edırne
A 32° 15° Erzncan
A 24° 4°Em)r\jm
A 18° 3°Eskışehır
A 26° 7°Ganantep
A 33° 19° Gmsun
A 30°13°6ûmûşhaneA
A 19° 8°Hak)*ı A
A 32° 15° IsparB A
A 27° 7°İstanbul A
A 27° 7°İznw A
A 25° 7°Kare A
A 23° 6°Kastamonu A
A 25° 4°Kjyü«n A
A 27° 7°KiridartHı A
A27°10°tova A
A 25° 4°K0Wıya A
A 29° 14° M*aty> A
31° 13° Manısa
28° 9°KMaraş
20° 5°MefSin
18° 4°Mu0la
26° 5°Mu5
32°16°NıJde
26°14°0rdu
19° 4°«2B
26° 9°Samsun
26° 10° Snrt
260
13°Sı™o
30°1S°Snas
18° 3°Wanlaj
22°15°Waon
22° fimei
28° 9°Uşa»
25° 7°van
25° <°ttagat
26° 9-ZooguMa*
A 31° 13°
A 30° 15°
A 28° 19°
A 27° 15°
A 25° 8°
A 23° 5°
A 26° 14"
A 26° 14°
A 26° 14°
A 31° 13°
A 22° 15°
A 20° 3°
A 26° 13°
A 26° 14°
A 25° 7°
A 27° 7°
A 24° 7°
A 23° 4°
A 22° 12°
: açık "yaOmuriu iask A-açık B-DuiuBu G-gune^ı K-kartı
BULMACA
SOLDAN SAGA:
1/ Avrupa'da orta-
çağda mimarhk, re-
sim ve heykel sanat-
larında birbirini izle-
yen iki üsluptan bi-
rincisi. 2/ Bir erke-
ğin nikâhsız olarak
aldığı cariye... Astat
elementinin simgesi.
3/ Müsabaka... Gü-
reste bir oyun. 4/ Bir
renk... Vücutta olu-
şan derin kesik ya da
zedelenme. 5/ Düz
dokunmuş, açık sa-
manrenginde bir tür
1 2 3 4
9
ipek kumaş. 6/ Mevla... Bayağı, sı-
radan. 7/ Uluslararası Çalışma Ör-
gütü'nün simgesi... Yapmacıklı dav-
ranış. 8/ Eskrimde bir karşılaşma tü-
rii... Tarikatlann kimisinde tekke bü-
yüğü. 9/ Tüzağa düşürülen şey... Ya-
nardağ kayalıkları arasında bulunan
bir feldispat türü...
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Bir petrol şirketinin petrol yatak-
lannı işlettiği ya da topraklarından
petrol borulannı geçirdiği ülkeye ödediği komisyon. 2/ Mihrak...
Mızrak uçlanna takılan küçük bayrak. 3/ Eski dilde yılan...
Züppe. 4/ Türk boylarından Terekeraeler arasında söylenen tür-
külü büyük halk hikâyesi... Mısır'ın plaka işareti. 5/ Amonyak
uzu. 6/ İlave.. Radyum elementinin simgesi... En küçük izci
kuruluşu. 7/ Hamamböceği. 8/ Bir alaşımdaki madenlerin er-
gime derecesi farkından yararlanarak bunları birbirinden ayır-
ma işlemi... Bestelenmiş her tür şiire Batı'da verilen ad... Biz-
mut elementinin simgesi. 9/ Resmi günlerde ve törenlerde dev-
let büyüklerinin sıralarına göre kabulü.
60 YBL ONCE Cumhuriyet
Balkan Konferansı
2 EKİM 1930
Balkan konferansının teşkiline memur komitenin
aktetmiş olduğu celsede M.Papa Anastasyo, müstakbe!
Balkan ittihadının esas prensiplerinden bahsetmiş ve bu
ittihadın devletlenn hukuku hükümranisine riayet
edeceğini ve ırkî cemiyetlerin himayesini temin
eyliyeceğini söylemiştir. Birliğin faaliyeti Cemiyeti
Akvamın kadrosu dahılinde
ve onun zihniyetile
mutevazin olacaktır. Birlik,
birliğe dahil olan devletler
arasındaki beynelmilel
, —*.-, «nniMM^ itilâflara riayet edecek ve
-t»,.,k/. .**»-»•- ^ ^ ^ ^ _ müşteYek bir iktisadî teskilât
I • ^ ' ^ B ^ ^ i vücuda getirmeğe
f Y e n l 0M?^-M • çalışacaktır. Birliğin bir
hedefi de fikriyat sahasında
bir mukarenet vücude
gelmesini tahakkuk sahasına
isal etmektir.
ftJR ESBABI ISTIRiHiTI
ANCAK
Yenl
Emsalslz
tadyvtudur.
Balkan hükûmetleri murahhasları, 5 teşnnievvelde
toplanacak olan Balkan kongresine iştirak etmek üzere
Atina'ya gelmeğe başlamışlardır. Türk heyeti
murahhassasının da vürudüne intizar edilmektedir.
Bulgar hükûmeti kongreye iştirak edeceğini ve on bir
kişiden mürekkep bir heyeti murahhasanın yann Atina'ya
vasıl olacağını resmen bildirmiştir. Bütün murahhasalar
pazar günü Reisicumhur tarafmdan kabul edileceklerdir.
5 teşrinievvelde Atina'da toplanacak olan Balkan
kongresine Türk hükûmeti namına iştirak edecek olan
murahhas heyetimiz bugün Yunanistan'a hareket
edecektir. Murahhasalarımız heyeti reisi Trabzon meb'usu
B.M. Meclis ikinci reisi Hasan, Edirne meb'usu Zeki
Mes'ut, Afyonkarahisar meb'usu Ruşen Eşref, Reşit
Saffet, Yakup Kadri Be>lerdir.
30 YIL ONCE Cumhuriyet
Bazı söylentiler
2 EKtM 1960
Devlet ve Hükümet Başkanı
Orgeneral Cemal Gürsel, son
günlerde yerli ve yabancı basında
çıkan bazı söylentilere bugün bir
beyanatla cevap vermiş ve bu
söylentileri yalanlamıştır.
Başkan GürsePin beyanatı şöyledir: j
"Bir kaç zamandanberi yerli ve
yabancı bazı gazete ve Cemal Gürsel
mecmualarda gûya Milli Birlik Komitesinde ikilik ve
Komite içinde diktatöryaya gitme temayülünde
bulunanlann olduğu, bunlann kendilerine başka bir şef
seçtikleri veya seçmeye çalıştıklan hakkında ibareler
neşredilmekte ve bazı yerli gazeteler de bunu hakikat gibi
kabul ederek Komite hakkında çok sert, hatta tezyif
edici tenkid yazılan yazmaktadırlar. Ayrıca Komite
mensuplarınm beyanatlarını tahrif ederek veya eksik
alarak bu beyanatlara umumi efkârda endişeler
uyandıracak bir istikamet verilmek istenildiği de
görülmektedir.
Evvelâ şunu vatandaşlarıma ve bütün dünyaya katiyetle
ifade ederim ki, bu neşriyatın hiç bir asıl ve esası yoktur
ve Komite, tam bir vahdet içinde kendi şeflerinin
etrafmda mukadder vazifelerini, Türk ordusunun yüksek
vakar ve haysiyetine yakışan bir feragat içinde yapmağa
çalışmaktadır. Bizi parçalamakta fayda umanların bunda
asla muvaffak olamıyacaklarını bilmeleri Iâzımdır.
Aynca, tenkid müessesesini tezyif ve tecavüz derecesine
çıkaranlara içinde bulunduğumuz şartlan hatırlatmak
isterim.
Müsamaha ve matbuata karşı olan iyi niyetlerimizin
aleyhimize bu kadar cür'etle ve tecavüzkâr bir şekilde
kullanılması çok acı ve dikkate şayandır. Tenkidin nezih
ve yapıcı olması lüzumunu bu yazarlar bilmemezlikten
gelemezler. Kasit olduğunda şüpheler uyandıran bu türlü
yazıların sahiplerini dikkate, insafa davet ederim.
Bunu matbuata hatırlatır, umumi efkâra arzederim."
GEÇEN YIL BUGUN Cumhuriyet
Suriye'ye uyarı
2 EKİM 1989
Başbakan Turgut Özal, GAP'taki Bakanlar Kurulu
toplantısında yaptığı açıklamada, "Suyumuz olduğu
müddetçe, Suriye de «yması gereken şartlara uyduğu
müddetçe üzerimize düşeni yaparız" diyerek Suriye'yi
uyardı. Özal, Suriye'nin söz konusu, "şartlan yerine
getirdiğinden şüphelendiğini" belirterek, Suriye'nin
PKK'ya yardımının hâlâ sürduğünü ima etti.
.lo L f\ ™s|nkl
L
j j »KÎ9» Lenınorad
_ . y «L
Kopenhag
Kahıre»'
DÜNYA'DA BUGÜN
Amsffinlam Y 15°
Afliman A 31°
Mna A 28°
BaOdat A 34°
Y 24°
Y 15°
A 24°
Y 17°
y 17°
A 21°
y 19°
Y 18°
A 34°
A «0°
A 20°
Y 18°
A 30°
Y 10»
A 32°
Y 14°
Y 17°
A 32°
BeHnad
Bcriin
Bonn
Brtikset
Budapeş*
Centvre
Oubaı
FonMurt
Gıme
Helsn*
Kahire
Kopenhag
Köh
Lnnngraıt
Londra
Madnd
Mteoo
Montaal
Mostora
Munih
Ne*¥crt
Oslo
Pms
Prag
Rıyaû
Roma
Solya
Şam
tttm
lünus
Vjrşow
Vıyana
Y 9°
A 16°
A 26°
Y 16°
A20°
Y 10°
Y 18°
A 25°
Y 12°
Y 18°
Y 17°
A 42°
A 26°
A 26°
A 32°
A 28°
A 33°
Y 14°
Y 17°
A22°
VtehmgkınA 26°
Zürih Y 15°
1ARTKMA
FOmlere Kıymayın Efeıtdiler!
Yapmayın efendiler, kendi aklınızdan böyle atraksiyonlara
kalkmayın. Bırakın aktörler aktörlüklerini göstersiıüer. Yanlış
seslendirme yüzünden M. Brandolar, O. Wellesler acemi
aktörlere az dönüşmedi.
26.9.1990 tarihli Cumhuriyet gazetesinin
TV sayfasında bir hayıflanma; "W.
Wyler'in Friendly Persuasion-Dostluğa
Çağn- filmj neden önceden sinemalarda oy-
nayan adıyla -Kan Dökmeyeceksin-
gösterilmedi" diye. Benzer bir suçlama da-
ha önce gösterilen "Santa Vittoria'niD
Sım" filmine yapılmış, o da sinemalanmız-
da "Kasabanın Sım" diye oynatılmıştı.
Yazanmız üzülüyor, "Biz söylemekten
bıktık, onlar bu hatayı yapmaktan
bıkmadı" diyor ve bunu "saygısızlık" ola-
rak niteliyor. Evet, TRT'nin saygısızlıkla-
nna alıştık artık. Ancak burada durum
farklı. Bence TRT, izleyicisine ender say-
gılanndan birini sunuyor; zamarun sinema
işletmecilerinin izleyiciye yaptığı saygısız-
lığı gidermeye çalışıyor.
TRT bültenlerinde fılmlerin orijinal çe-
virilerinin yapılması, onu meydana getiren
sanatçıya saygıdır her şeyden önce. Çok ör-
neğini gördük zamanında; önemli yönet-
menlerin önemli Fılmleri salt ticari kaygı
uğruna seksli, şehvetli adlar aldı, orijinal
başlıklann çevirileri "halk bu isimden hiç-
bir şey anlamaz" diyen işletmeciler tarafm-
dan (En başta kendileri anlamadığı için)
alakasız biçimlere dönüştü. Yaratıalann o
ismi verirken duydukları, düşündükleri ki-
min umurunda... Hayır, TRT sen gene bil-
diğini yap, filmleri orijinal bashklannın çe-
virileriyle ilan «...
Buraya kadar TRT'yi övdük, gelelim
başka bir yere... Hangi aklıevvel söylemişse
söylemiş; "bizde yapılan dublajiann bir
harika" olduğu herkesin dilinde. YaJnız
TRT için değil, taa öteden beri "öyleymiş."
Lorel Hardy filmlerini anımsıyorum; Fer-
di Tayfur'un garip şivesiyle Toto'yu hatır-
lıyorum; Necdet Mahfi'nin Balatlı Salamon
şivesiyle hele bir filminde resmen "Andi an-
di Balado / BaJado kapısından girdim içe-
ri / Tin tin tinimini banım seni seviyor
camm" türküsünü söylemişti. Bir düşünün,
ttalya'da bizim Balatlı Salamon... (Maale-
sef TV'de oynadı) Sonra J. Lewis-D. Mar-
tin'in "Canciğer Kardeşler" dizisi var,
anımsamayanlar sıkı dursun; Türkçe dub-
lajda J. Lewis'in adı "AJi Can" D. Mar-
ttn'in adı "Veli Ciğet" ve bu iki aslan taa
Kayseri'den kalkıp Amerika'lara gidiyor-
lar, "Kayseri şivesiyle" konuşarak cümle
"gâvur"a dert anlatıyorlar. (Bu da maale-
sef TV'de oynadı) Ey dublaj sen nelere ka-
dirsin, nice filmih içine aksumakta birebir-
sin.
Biz bunları sinemanm ilk yıllarında bı-
raktık zannediyorduk. Heyhat gel gör ki ge-
çenlerde "Italyan Kaprisi" adlı bir ucube
çıktı karşımıza (Ne yazık ki Bertolucci us-
tanın da imzası vardı), başrolde eski dos-
tumuz Toto. Film başlayana kadar her şey
normaldi, ama ne zaman Toto ağzını açtı,
işte felaket o zaman başladı. Toto gene Ba-
latlı Salamon olmuştu. Necdet Mahfi'ye
öykünen dublaj sanatçısı (ve yönetmeni)
güzelim filmi harcamıştı. Bir keresinde de
Amerikalı zenci kadın şarkıcıyı (Herhalde
şişman gördüklerinden) "Uğurlugiller" in
"Bacı Kalfası" gibi konuşturmuşlardı. Hoş
"Cosby"nin de ondan bir farkı yok ya...
Yapmayın efendiler, kendi aklınızdan
böyle atraksiyonlara kalkmayın. Bırakın
aktörler aktörlüklerini göstersinler. Yanlış
seslendirme yüzünden M. Brandolar, O.
Wellesler acemi aktörlere az dönüşmedi.
TV dizileri tamam, ama bari sinema
fılmleri, hiç olmazsa sanatsal nitelikte olan-
ları orijinal dilleriyle oynasın. Sinema sa-
natı adına, sanatçıya saygı adına bunu ya-
pın... Filmlere kıymayın efendiler...
ATAY SÖZER
Senarist / tstanbul
Anayasa Sistemleri ve Y arjjı Erkî
Bugün yöneten durumunda olanların yarın yönetilen durumun-
da olacağı, demokrasilerin vazgeçilmez koşulu olduğundan; ba-
ğımsız yargı yöneten durumunda bulunanlar için de bir güvencedir.
başkanı durumuna getirilmiş, bakanlık
müsteşan da yüksek kurulun üyesi olmuş-
tur. Ayn ayn kurullar olan Hâkimler Yük-
sek Kurulu ve Savcılar Yüksek Kurulu 12
Eylül rejimi tarafmdan birlestirilmiş, bu
oldu-bitti durum, anayasaya da aynen ak-
tanlmıştır. Adalet Bakanı'nın yargıç ve sav-
cılara geçici yetkiyle görev verme yetkisi
vardır. Devlet Güvenlik Mahkemeleri bu
anayasada da korunmuştur. Yargıç ve sav-
cılar üzerinde denetim yetkisi bulunan ve
haklannda gizli sicil belgesi düzenleyen ada-
let müfettişlerinin bağh bulunduğu teftiş
kurulu doğrudan Adalet Bakanı'na bağlan-
mıştır.
AGİK Insan Hakları Konferansı'nda da
Türk anayasaları içinde 1961 ve 1982 ana-
yasaları üzerine durmak istiyorum. Bu iki
anayasa, yapıldıklan dönemlerin, bütün ko-
şullannı aynen yansıtırlar. 1960 devrimini
.yaratan koşullar 1961 Anayasası'nın temel
taşını oluşturmuş, böylece bu anayasa tep-
ki anayasası niteliğine bürünmüştür.
1982 Anayasası, 1971 yıhnda yapılan de-
ğişiklikler doğrultusunda ve bu felsefeyi da-
ha güçlü olarak yansıtan bir anayasa olarak
ortaya çıkrruştır. Bu anayasa da niteüği iti-
bariyle tepki anayasasıdır. Terör olaylannın
artması, güçlü iktidar savlanm güçlendir-
miş bu bağlamda yargı bağımsızlığı ilkesi-
ne zarar verilmiştir: Adalet Bakanı,
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun
vurgulandığı gibi: Bağımsız yargı, insan hak
ve özğürlüklerinin en büyük güvencesidir.
Bugun yöneten durumunda olanlann yann
yönetilen durumunda olacağı, demokrasi-
lerin vazgeçilmez koşulu olduğundan; ba-
ğımsız yargı yöneten durumunda
bulunanlar için de bir güvencedir. Yargı ba-
ğımsızlığı, yargıcın kendisine tanınmış bir
keyfilik değil, insanlara verilmiş bir güven-
cedir. Çağımız insanının en büyük güven-
cesi, gerektiğinde bağımsız ve tarafsız bir
yargıç tarafmdan yargılanacağı inancını ta-
şıyor olmasıdır. Bu bağlamda çağımız in-
sanına düşen görev, siyasi tercihini
kullamrken bu noktalara dikkat etmek, bu
ilkeleri benimsemeyen programlara itibar et-
meyeceğini önceden duyurmak, böylece, si-
yasi programlann oluşumuna katkıda
bulunmaktır.
HÜSEYİN BOZTAŞ
Hukukçu / Kayseri
Experience Spealcs.
İNGİLİZCE
GÖKDİLT)E ÖĞRENİLİR
f». c
Dıl öğretimınde en son uygulanan Amerika ve Avrupa EFL Best Selling
Books Lıstelerinın zırvesınde bulunan EAST-WEST serısı ıle,
Amenkadan, Ingiltereden getirilen video programları, slayt, bant vb. ders
araçlarıyla,
Audıo-Vısual yontemin uygulamasına olanak sağlayan tümü laboratuar
duzenıne getirilmiş dersliklerle,
Türk ve yabancılardan oluşan uzman öğretmen kadrosuyla
hızmetınizdeyiz.
Elemantary, intermediate, advanced seviyelerde GENEL İNGİLİZCE
KURSLARI
Gelıştirmek isteyenlere PRATİK KONUŞMA SINIFLARI
Bankacılara, Turizmcilere, Otelcilere ÖZEL AMAÇLI KURSLAR
Oğrencılere Cumartesı-Pazar
Çalışanlara Akşam-Gece
Gündüz zamanı olanlara Yoğun ve yart yoğun kurslar
KAYITLAR BAŞLAMIŞTIR
En yakın Şubemıze gelerek, size uygun gun ve saatlerı belırleyıp
kaydınızı yaptırın.
Almanca Kurslarımız için şubelerımızden
ayrıntılı bılgı alınız.
' Deneyim konuşur...."
MFOREIGN LANGLAGE CENTRE,
TAKSİM ŞU6ESİ: Taksım Cad No 71 Tel 150 47 47-150 34 49
LALEÜ ŞUBESİ: Kurultay Sok No 10 BEYAZIT Tel 520 11 41 - 520 11 42-627 62 14 •
BAKIRKÖY ŞUBESİ: Istanbul Cad Dantelacı Sok No 7 Tel 571 27 83-563 66 40
KADIKÖY ŞUBESİ: Ku$dılı Cad Dılek Han No 67 Tel 338 03 47-345 1896
511 48 83
ATNKARA NOTLAIH
MUSTAFA EKMEKÇt
Haydi, Geçmiş Olsun!..
Şevket Süreyya Aydemir, 'Menderes'in Dramı' kitabını ha-
zırlarken Menderes'in bir yanını yakalamıştı. Adnan Mende-
res'in iki ruhlu olduğunu. Bunu kitabında yazdı. Ecevit için
de aynı yargıya varmıştı. Çok yakın bir dostu, arkadaşı Aysel
Hanım'a bir gün şöyle demişti:
-Bunlar, toplumu sürükleyen kişiler, ama bir yerde bırakı-
veriyorlar. Sadece sürüklüyorlar.
Aysel Hanım'a, 'Aysel kız' derdi Şevket Süreyya. Şevket Sü-
reyya'nın tanısına göre bu kişiler, toplumu sürüklemekle bir-
likte, korkaklar da ayrıca, yürekli değiller. Şevket Süreyya
söylüyor Aysel Hanım'a:
—Bunlann ruh yapılan, eğer bir yerlere gelmemişlerse, ai-
leyi, çevreyi etkilerler. Ama bir yerlere, ömeğin iktidara gel-
mişlerse ülkenin kaderiyle oynarlar. Onun için ruh yapısı çok
önemlidir kızım. Ruh dengesi çok önemlidir. jnsanın kendi-
siyle barışık, kendisinden hoşnut olması yani...
Şevket Süreyya öleli çok oldu. Aysel Hanım'la konuşuyor-
dum. Aysel Hanım:
—İşte bir Hitler, işte Mussolini, diyordu. İşte, bir Mende-
res. Menderes'i de yabana atma; Menderes de iki ruhluydu!
Çıkıyor, acayip biçimde konuşuyor, toplumu sürüklüyor, ama
bir Yassıada'da yargıcın karşısında korkuyor, ürkek oluyor!
"Reis Beyefendi Hazretleri" derken ne duruma düştü? Du-
ruşmalarda iki büklümdü. Ruh yapısı işte, onu incelemek ge-
rek...
Sözü, SHP Olağanüstü Kurultayı'nda konuşan Denız Bay-
kal'a getirmek istiyorum. Neydi o konuşma biçimi öyle? De-
niz Baykal'ın tüm ruh yapısını ortaya seriyordu. Belki kendisi
de o sırada yüzünün aldığı biçımin ayrımında değildi. Deniz
Baykal, işte oydu. Canavariaşmış demeyeyim, çocukların gör-
dükleri zaman korkabılecekleri bir yüz bir kin, bir öfke ki an-
latılamaz. İsmail Gülgeç'in timsahı mı desem? Deniz Baykal
konuşurken ürktüm yarıda çıktım, sonunu dinlemedim. Bir
de kazansaymış, ülkeye, daha önce SHP'ye, ne büyük za-
rarlar verecekmış bu durumuyla. Burada, SHP'li delege ço-
ğunluğunun sağduyusunu kutlamak gerek. Delegeleri böyle
oy kullanmaya zorlayan da SHP'li kamuoyunun Şaşrnaz sağ-
duyusu idi. Deniz Baykal konuşurken bir ara "İnönü başkan"
diye bağıran tribünlere "Buna siz değil delegeler karar
verecek" diye karşılık vermişti. Yanılmıştı. Haydi, geçmiş ol-
sun!
Kurultaya, cumartesi sabahı, İnsan Hakları Derneği Ge-
nel Yazmanı Akın Birdal, ozan Hasan Çelebi'yle birlikte git-
tik. Dönüşte Hasan Çelebi, 'Kürsüdeki Adam' dizelerini düştü.
Deniz Baykal'ın kürsüdeki durumu, konuşma biçimi Hasan
Çelebi'ye şunları yazdırdı:
"Adamın elleri her an havada/Kimi balyoz, kimi dirgenle-
şerek/Sanki yönlendiriyor karmakarış bir trafiği./Her bir sö-
zü nara, dozu doksan desibel./Her tümcesi bir patlama
ki/Radyasyonu on beş bekerel...
Yahu ne bu?/Bu kıyamet topu mu?/Yok canım, Deniz Bay-
kal kurultay kürsüsünde/Böyyük bir genel başkan adayı ola-
raktan/Birlik ve barış muştuluyor partisine."
Olağanüstü kurultay nedeniyle Deniz Baykal'ı inceleme
olanağı buldum sanıyorum. Bir bölümünü yazdım. Yazma-
dıklarım var. Politikaya 27 Mayıs sonrasmda, YTP'de (Yeni
Türkiye Partisi) başlıyor. YTP, eski Demokratlann oylarıyla
ayakta duran bir partiydi. Adalet Partisi büyüyünce, o eridi.
Deniz Bey'in kökeninde, 'sağ yaklaşım' var. 27 Mayıs'tan son-
ra, Demokratlar Yassıada'ya doldurulunca, Demokrat Parti
sahipsiz kaldı. Bir savunman, yurttaş olarak "DP'nin
kapatılması" için, mahkemeye başvurur. Mahkeme de DP'yi
kapatır. Bir Sulh Mahkemesi'nin kararıdır bu. Deniz Bey, ar-
kadaşları arasında, DP'nin kapatılmasına karşı çıkar:
—DP'yi kapatmak yanlıştır der.
O zaman da herkes 27 Mayısçı! Bir Aydın Yalçın çıkmıştı,
"DP devri, altın devri" gibisinden yazılar yazmıştı. 27 Mayıs-
çılar kızdılar, ama Demokratlar sevindiler. Deniz Baykal'ı, öyle
deyince, "Aferin adama, yürekliymiş! Hem de demokrat
yapılı" diyenier, onun demokratlıktan değil, DP yanlılığından
öyle dediğini ne bilsinler?
YTP eriyince, CHP'ye geçiyor Haluk Ülman'la birlikte. Prof.
Besim Üstünel, ellerinden tutup Ecevit'e götürüyor, yıl artık
1960'ların yarısını çoktan geçmiştir.
SBF'deki doktora tezi, 'siyasal elit' üzerine. Doçentlik tezi
ise 'siyasal katılma' konusunda hazırlanmış. ikisinin de pek
bir derinliği olmadığı söylenir. Zaten, kendisi de pek sahip-
lenmiyor, ortaya dökmüyor bunları. Daha çok 'Amerikan
sosyolojisi' çerçevesinde bir siyasal yaklaşım geliştirilmiş.
Uzun süre Amerika'da bulunmuş, bilimsel araştırmalara ka-
tılmış. Deniz Baykal'ın alanındaki bir bilim adamı, şöyle der:
—Deniz'in politikaya girmesi iyi olmuş. Zaten bilimsel ola-
rak fazla bir değeri yoktu.
NATO çevrelerine her zaman yakın mı oldu? NATO'nun dü-
zenlediği, kimi gezilere, çalışmalara katıldı mı? Amerikan oku-
lundan yetişenlerle çok yakın ilişkileri var m? Sermaye
çevreleriyle, iş çevrelerinin, derneklerinin düzenlediği toplan-
tılara aksatmadan katılır, ama işçi sendikalarının, ilerici der-
neklerin toplantılarına aynı sıcaklıkta katıldığı söylenemez mi?
Şevket Yılmaz'la yaptıkları telefon konuşmalarını banda alıp,
basına açıklamaşı, Şevket Yılmaz'ı çok kızdırmıştı. Şevket Yıl-
maz, Hinthorozu Erdal Bey'e, Deniz Baykal'dan yakınmış, "Bu
ne biçim politika anlayışı" diye sormuştu. Deniz Baykal, ka-
muoyunda 'sol' izi bırakmamak için elinden geleni yapar mıy-
dı? Tekel memurunun oğlu, sermayeden yana, paşa çocuğu
işçiden, köylüden yana. İlginç!
Yakışıklılığı nedeniyle kendisine çok hayran olduğu bilinir.
Aynaya baktığında 'narsisizm' belirtileri gösterdiği, bir zaman-
lar çalıştı^ı üniversite çevrelerinde söylenir. 'Narcissisme',
'kendine aşıklık', 'kendi güzelliğine tutkunluk', ruhbilimde,
'özseverlik' anlamına geliyor. Kendisi gibi yakışıklı kişilerle
çalışmaya bayılıyor. En son İsmail Cem İpekçi ömeği; ikisi-
nin birlikteliğini, onları destekleyen Güneri Civaoğlu, 'İki me-
deni yüzün beraberliği' diye selamlamâdı mı? Basındaki
dostları, neden hep sağ kanatta?
Bakanlığı sırasında, Osmanlı Bankası'nın süresinin uza-
tılması işinde etkisi oldu mu olmadı mı? Bilemem! 'Masonik'
ilişkileri var mı onu da söyleyemem...
1960'larda, Mülkiye'de ciddi, etkin solcular vardı. Örnegin
bir Prof. Sadun Aren. Hep mesafeli oldu solculara. Prof. Ner-
min Âbadan'ın asistanıydı. 'Grup arkadaşlan' arasında, öy-
le 'solcu' pek görülmez. İş çevreleriyle ilişkili olanlar çokluktur.
Kim ne derse desin, Abdullah Baştürkler, Kemal Anadollar,
Anadolu'nun, nice tutarlı aydın solcuları, SHP'den bunlann
yüzünden kopup gittiler. Dikili'nin SHP'den ayrılıp bağımsız
kalan Belediye Başkanı Osman Özgüven, Kurultay'ı izleme-
ye Ankara'ya gelmişti. Aliağa Belediye Başkanı Hakkı Ülkü,
Seferihisar Belediye Başkanı Etem Çalış (o kurultaya da gi-
remedi mi), Foça Belediye Başkanı Nihat Dirim, Safa Taşkın
(Bergama), Kâmil Subaşı (Selçuk), İzzet Eryılmaz (Kiraz), Er-
tan Unver (Torbalı), Ankara'daydılar. Türkiye'nin heryanından
gençler, yaşlılar koşup gelmişlerdi...
Botnonti'de
yemyeşil 2000nf bahçe içinde
biranaokuluvar!
"_ Ç^Jdar.tavşankrvebalıldarkiçiçeyaştyor.İngüizce,
"~ satranç, halkoyunlm}nk,tyatro,müzik derslerineayn
ayn öğretmenlergeliyoT. flkokulöğrencikrine etüd
progratm.:. seıvislerdegözdiciöğretmenkr...
veli ve çocuklm psikolog, pedagog desteği.
Aynntıh bilgi için 147 87 90'ı arayabilirsiniz.
ANAOKUUJ
Ftrm Sckak, No: 7 Bomonti - Şişli