07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 EKİM 1990 CUMHURtYET/17 HAVA OURUMU TURKİYE'DE BUGÜN Meteoroloji Genel Mûdüriıjğûn- den alman bilgiye göre yurtta hava geneUe aç*. Hava sıcaMıfiı artnaya deram edecek. Rûzgâr kuzey ve ba- tı, yurdun kuzey kesimlennde >^r yer gürıey ve batı yrjnlerrJen orta kuvvette esecek. DenızlerimiaJe rûz- gâr Doğu Akdeniztie gûnbatısı ve odos, Marmara ve Karadenız'de kıb- te ve lodos, Baü Akdeniz, Ege ile za- manl Marmara ve Batı Karadenız- de gûnbatısı ve larajelden 2-4, Mar- mara ve Karadenız'de yer yer 5 kuv- vetnde batıda 4-16 Marmara ve Ka- radenız'de yer yer 21 deniz mili hızta esecek. Denız hafif çal- kantlı. Marmara ve Karadene mutedıl datgalı, dakja yûksekliğı 05-1, Marmara ve Karadenız'de 1,5 m. dolayında bulunacak Vah gölûnde hava açık geçecek. Göl küçük datgalı, gûrüş uzak- lığı 10 km. dolayında büiunacak. Adana Adapazan Artıyaman Afyon Ajrı Ankara Anokya Antalya Artvm Aydın Baiıkesır Bıteak Bmgöl Bftte Botu Burea Çanakrale Çorum Denzlı A 32° 16° ftyartolor A 26° 12° Edırne A 32° 15° Erzncan A 24° 4°Em)r\jm A 18° 3°Eskışehır A 26° 7°Ganantep A 33° 19° Gmsun A 30°13°6ûmûşhaneA A 19° 8°Hak)*ı A A 32° 15° IsparB A A 27° 7°İstanbul A A 27° 7°İznw A A 25° 7°Kare A A 23° 6°Kastamonu A A 25° 4°Kjyü«n A A 27° 7°KiridartHı A A27°10°tova A A 25° 4°K0Wıya A A 29° 14° M*aty> A 31° 13° Manısa 28° 9°KMaraş 20° 5°MefSin 18° 4°Mu0la 26° 5°Mu5 32°16°NıJde 26°14°0rdu 19° 4°«2B 26° 9°Samsun 26° 10° Snrt 260 13°Sı™o 30°1S°Snas 18° 3°Wanlaj 22°15°Waon 22° fimei 28° 9°Uşa» 25° 7°van 25° <°ttagat 26° 9-ZooguMa* A 31° 13° A 30° 15° A 28° 19° A 27° 15° A 25° 8° A 23° 5° A 26° 14" A 26° 14° A 26° 14° A 31° 13° A 22° 15° A 20° 3° A 26° 13° A 26° 14° A 25° 7° A 27° 7° A 24° 7° A 23° 4° A 22° 12° : açık "yaOmuriu iask A-açık B-DuiuBu G-gune^ı K-kartı BULMACA SOLDAN SAGA: 1/ Avrupa'da orta- çağda mimarhk, re- sim ve heykel sanat- larında birbirini izle- yen iki üsluptan bi- rincisi. 2/ Bir erke- ğin nikâhsız olarak aldığı cariye... Astat elementinin simgesi. 3/ Müsabaka... Gü- reste bir oyun. 4/ Bir renk... Vücutta olu- şan derin kesik ya da zedelenme. 5/ Düz dokunmuş, açık sa- manrenginde bir tür 1 2 3 4 9 ipek kumaş. 6/ Mevla... Bayağı, sı- radan. 7/ Uluslararası Çalışma Ör- gütü'nün simgesi... Yapmacıklı dav- ranış. 8/ Eskrimde bir karşılaşma tü- rii... Tarikatlann kimisinde tekke bü- yüğü. 9/ Tüzağa düşürülen şey... Ya- nardağ kayalıkları arasında bulunan bir feldispat türü... YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Bir petrol şirketinin petrol yatak- lannı işlettiği ya da topraklarından petrol borulannı geçirdiği ülkeye ödediği komisyon. 2/ Mihrak... Mızrak uçlanna takılan küçük bayrak. 3/ Eski dilde yılan... Züppe. 4/ Türk boylarından Terekeraeler arasında söylenen tür- külü büyük halk hikâyesi... Mısır'ın plaka işareti. 5/ Amonyak uzu. 6/ İlave.. Radyum elementinin simgesi... En küçük izci kuruluşu. 7/ Hamamböceği. 8/ Bir alaşımdaki madenlerin er- gime derecesi farkından yararlanarak bunları birbirinden ayır- ma işlemi... Bestelenmiş her tür şiire Batı'da verilen ad... Biz- mut elementinin simgesi. 9/ Resmi günlerde ve törenlerde dev- let büyüklerinin sıralarına göre kabulü. 60 YBL ONCE Cumhuriyet Balkan Konferansı 2 EKİM 1930 Balkan konferansının teşkiline memur komitenin aktetmiş olduğu celsede M.Papa Anastasyo, müstakbe! Balkan ittihadının esas prensiplerinden bahsetmiş ve bu ittihadın devletlenn hukuku hükümranisine riayet edeceğini ve ırkî cemiyetlerin himayesini temin eyliyeceğini söylemiştir. Birliğin faaliyeti Cemiyeti Akvamın kadrosu dahılinde ve onun zihniyetile mutevazin olacaktır. Birlik, birliğe dahil olan devletler arasındaki beynelmilel , —*.-, «nniMM^ itilâflara riayet edecek ve -t»,.,k/. .**»-»•- ^ ^ ^ ^ _ müşteYek bir iktisadî teskilât I • ^ ' ^ B ^ ^ i vücuda getirmeğe f Y e n l 0M?^-M • çalışacaktır. Birliğin bir hedefi de fikriyat sahasında bir mukarenet vücude gelmesini tahakkuk sahasına isal etmektir. ftJR ESBABI ISTIRiHiTI ANCAK Yenl Emsalslz tadyvtudur. Balkan hükûmetleri murahhasları, 5 teşnnievvelde toplanacak olan Balkan kongresine iştirak etmek üzere Atina'ya gelmeğe başlamışlardır. Türk heyeti murahhassasının da vürudüne intizar edilmektedir. Bulgar hükûmeti kongreye iştirak edeceğini ve on bir kişiden mürekkep bir heyeti murahhasanın yann Atina'ya vasıl olacağını resmen bildirmiştir. Bütün murahhasalar pazar günü Reisicumhur tarafmdan kabul edileceklerdir. 5 teşrinievvelde Atina'da toplanacak olan Balkan kongresine Türk hükûmeti namına iştirak edecek olan murahhas heyetimiz bugün Yunanistan'a hareket edecektir. Murahhasalarımız heyeti reisi Trabzon meb'usu B.M. Meclis ikinci reisi Hasan, Edirne meb'usu Zeki Mes'ut, Afyonkarahisar meb'usu Ruşen Eşref, Reşit Saffet, Yakup Kadri Be>lerdir. 30 YIL ONCE Cumhuriyet Bazı söylentiler 2 EKtM 1960 Devlet ve Hükümet Başkanı Orgeneral Cemal Gürsel, son günlerde yerli ve yabancı basında çıkan bazı söylentilere bugün bir beyanatla cevap vermiş ve bu söylentileri yalanlamıştır. Başkan GürsePin beyanatı şöyledir: j "Bir kaç zamandanberi yerli ve yabancı bazı gazete ve Cemal Gürsel mecmualarda gûya Milli Birlik Komitesinde ikilik ve Komite içinde diktatöryaya gitme temayülünde bulunanlann olduğu, bunlann kendilerine başka bir şef seçtikleri veya seçmeye çalıştıklan hakkında ibareler neşredilmekte ve bazı yerli gazeteler de bunu hakikat gibi kabul ederek Komite hakkında çok sert, hatta tezyif edici tenkid yazılan yazmaktadırlar. Ayrıca Komite mensuplarınm beyanatlarını tahrif ederek veya eksik alarak bu beyanatlara umumi efkârda endişeler uyandıracak bir istikamet verilmek istenildiği de görülmektedir. Evvelâ şunu vatandaşlarıma ve bütün dünyaya katiyetle ifade ederim ki, bu neşriyatın hiç bir asıl ve esası yoktur ve Komite, tam bir vahdet içinde kendi şeflerinin etrafmda mukadder vazifelerini, Türk ordusunun yüksek vakar ve haysiyetine yakışan bir feragat içinde yapmağa çalışmaktadır. Bizi parçalamakta fayda umanların bunda asla muvaffak olamıyacaklarını bilmeleri Iâzımdır. Aynca, tenkid müessesesini tezyif ve tecavüz derecesine çıkaranlara içinde bulunduğumuz şartlan hatırlatmak isterim. Müsamaha ve matbuata karşı olan iyi niyetlerimizin aleyhimize bu kadar cür'etle ve tecavüzkâr bir şekilde kullanılması çok acı ve dikkate şayandır. Tenkidin nezih ve yapıcı olması lüzumunu bu yazarlar bilmemezlikten gelemezler. Kasit olduğunda şüpheler uyandıran bu türlü yazıların sahiplerini dikkate, insafa davet ederim. Bunu matbuata hatırlatır, umumi efkâra arzederim." GEÇEN YIL BUGUN Cumhuriyet Suriye'ye uyarı 2 EKİM 1989 Başbakan Turgut Özal, GAP'taki Bakanlar Kurulu toplantısında yaptığı açıklamada, "Suyumuz olduğu müddetçe, Suriye de «yması gereken şartlara uyduğu müddetçe üzerimize düşeni yaparız" diyerek Suriye'yi uyardı. Özal, Suriye'nin söz konusu, "şartlan yerine getirdiğinden şüphelendiğini" belirterek, Suriye'nin PKK'ya yardımının hâlâ sürduğünü ima etti. .lo L f\ ™s|nkl L j j »KÎ9» Lenınorad _ . y «L Kopenhag Kahıre»' DÜNYA'DA BUGÜN Amsffinlam Y 15° Afliman A 31° Mna A 28° BaOdat A 34° Y 24° Y 15° A 24° Y 17° y 17° A 21° y 19° Y 18° A 34° A «0° A 20° Y 18° A 30° Y 10» A 32° Y 14° Y 17° A 32° BeHnad Bcriin Bonn Brtikset Budapeş* Centvre Oubaı FonMurt Gıme Helsn* Kahire Kopenhag Köh Lnnngraıt Londra Madnd Mteoo Montaal Mostora Munih Ne*¥crt Oslo Pms Prag Rıyaû Roma Solya Şam tttm lünus Vjrşow Vıyana Y 9° A 16° A 26° Y 16° A20° Y 10° Y 18° A 25° Y 12° Y 18° Y 17° A 42° A 26° A 26° A 32° A 28° A 33° Y 14° Y 17° A22° VtehmgkınA 26° Zürih Y 15° 1ARTKMA FOmlere Kıymayın Efeıtdiler! Yapmayın efendiler, kendi aklınızdan böyle atraksiyonlara kalkmayın. Bırakın aktörler aktörlüklerini göstersiıüer. Yanlış seslendirme yüzünden M. Brandolar, O. Wellesler acemi aktörlere az dönüşmedi. 26.9.1990 tarihli Cumhuriyet gazetesinin TV sayfasında bir hayıflanma; "W. Wyler'in Friendly Persuasion-Dostluğa Çağn- filmj neden önceden sinemalarda oy- nayan adıyla -Kan Dökmeyeceksin- gösterilmedi" diye. Benzer bir suçlama da- ha önce gösterilen "Santa Vittoria'niD Sım" filmine yapılmış, o da sinemalanmız- da "Kasabanın Sım" diye oynatılmıştı. Yazanmız üzülüyor, "Biz söylemekten bıktık, onlar bu hatayı yapmaktan bıkmadı" diyor ve bunu "saygısızlık" ola- rak niteliyor. Evet, TRT'nin saygısızlıkla- nna alıştık artık. Ancak burada durum farklı. Bence TRT, izleyicisine ender say- gılanndan birini sunuyor; zamarun sinema işletmecilerinin izleyiciye yaptığı saygısız- lığı gidermeye çalışıyor. TRT bültenlerinde fılmlerin orijinal çe- virilerinin yapılması, onu meydana getiren sanatçıya saygıdır her şeyden önce. Çok ör- neğini gördük zamanında; önemli yönet- menlerin önemli Fılmleri salt ticari kaygı uğruna seksli, şehvetli adlar aldı, orijinal başlıklann çevirileri "halk bu isimden hiç- bir şey anlamaz" diyen işletmeciler tarafm- dan (En başta kendileri anlamadığı için) alakasız biçimlere dönüştü. Yaratıalann o ismi verirken duydukları, düşündükleri ki- min umurunda... Hayır, TRT sen gene bil- diğini yap, filmleri orijinal bashklannın çe- virileriyle ilan «... Buraya kadar TRT'yi övdük, gelelim başka bir yere... Hangi aklıevvel söylemişse söylemiş; "bizde yapılan dublajiann bir harika" olduğu herkesin dilinde. YaJnız TRT için değil, taa öteden beri "öyleymiş." Lorel Hardy filmlerini anımsıyorum; Fer- di Tayfur'un garip şivesiyle Toto'yu hatır- lıyorum; Necdet Mahfi'nin Balatlı Salamon şivesiyle hele bir filminde resmen "Andi an- di Balado / BaJado kapısından girdim içe- ri / Tin tin tinimini banım seni seviyor camm" türküsünü söylemişti. Bir düşünün, ttalya'da bizim Balatlı Salamon... (Maale- sef TV'de oynadı) Sonra J. Lewis-D. Mar- tin'in "Canciğer Kardeşler" dizisi var, anımsamayanlar sıkı dursun; Türkçe dub- lajda J. Lewis'in adı "AJi Can" D. Mar- ttn'in adı "Veli Ciğet" ve bu iki aslan taa Kayseri'den kalkıp Amerika'lara gidiyor- lar, "Kayseri şivesiyle" konuşarak cümle "gâvur"a dert anlatıyorlar. (Bu da maale- sef TV'de oynadı) Ey dublaj sen nelere ka- dirsin, nice filmih içine aksumakta birebir- sin. Biz bunları sinemanm ilk yıllarında bı- raktık zannediyorduk. Heyhat gel gör ki ge- çenlerde "Italyan Kaprisi" adlı bir ucube çıktı karşımıza (Ne yazık ki Bertolucci us- tanın da imzası vardı), başrolde eski dos- tumuz Toto. Film başlayana kadar her şey normaldi, ama ne zaman Toto ağzını açtı, işte felaket o zaman başladı. Toto gene Ba- latlı Salamon olmuştu. Necdet Mahfi'ye öykünen dublaj sanatçısı (ve yönetmeni) güzelim filmi harcamıştı. Bir keresinde de Amerikalı zenci kadın şarkıcıyı (Herhalde şişman gördüklerinden) "Uğurlugiller" in "Bacı Kalfası" gibi konuşturmuşlardı. Hoş "Cosby"nin de ondan bir farkı yok ya... Yapmayın efendiler, kendi aklınızdan böyle atraksiyonlara kalkmayın. Bırakın aktörler aktörlüklerini göstersinler. Yanlış seslendirme yüzünden M. Brandolar, O. Wellesler acemi aktörlere az dönüşmedi. TV dizileri tamam, ama bari sinema fılmleri, hiç olmazsa sanatsal nitelikte olan- ları orijinal dilleriyle oynasın. Sinema sa- natı adına, sanatçıya saygı adına bunu ya- pın... Filmlere kıymayın efendiler... ATAY SÖZER Senarist / tstanbul Anayasa Sistemleri ve Y arjjı Erkî Bugün yöneten durumunda olanların yarın yönetilen durumun- da olacağı, demokrasilerin vazgeçilmez koşulu olduğundan; ba- ğımsız yargı yöneten durumunda bulunanlar için de bir güvencedir. başkanı durumuna getirilmiş, bakanlık müsteşan da yüksek kurulun üyesi olmuş- tur. Ayn ayn kurullar olan Hâkimler Yük- sek Kurulu ve Savcılar Yüksek Kurulu 12 Eylül rejimi tarafmdan birlestirilmiş, bu oldu-bitti durum, anayasaya da aynen ak- tanlmıştır. Adalet Bakanı'nın yargıç ve sav- cılara geçici yetkiyle görev verme yetkisi vardır. Devlet Güvenlik Mahkemeleri bu anayasada da korunmuştur. Yargıç ve sav- cılar üzerinde denetim yetkisi bulunan ve haklannda gizli sicil belgesi düzenleyen ada- let müfettişlerinin bağh bulunduğu teftiş kurulu doğrudan Adalet Bakanı'na bağlan- mıştır. AGİK Insan Hakları Konferansı'nda da Türk anayasaları içinde 1961 ve 1982 ana- yasaları üzerine durmak istiyorum. Bu iki anayasa, yapıldıklan dönemlerin, bütün ko- şullannı aynen yansıtırlar. 1960 devrimini .yaratan koşullar 1961 Anayasası'nın temel taşını oluşturmuş, böylece bu anayasa tep- ki anayasası niteliğine bürünmüştür. 1982 Anayasası, 1971 yıhnda yapılan de- ğişiklikler doğrultusunda ve bu felsefeyi da- ha güçlü olarak yansıtan bir anayasa olarak ortaya çıkrruştır. Bu anayasa da niteüği iti- bariyle tepki anayasasıdır. Terör olaylannın artması, güçlü iktidar savlanm güçlendir- miş bu bağlamda yargı bağımsızlığı ilkesi- ne zarar verilmiştir: Adalet Bakanı, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun vurgulandığı gibi: Bağımsız yargı, insan hak ve özğürlüklerinin en büyük güvencesidir. Bugun yöneten durumunda olanlann yann yönetilen durumunda olacağı, demokrasi- lerin vazgeçilmez koşulu olduğundan; ba- ğımsız yargı yöneten durumunda bulunanlar için de bir güvencedir. Yargı ba- ğımsızlığı, yargıcın kendisine tanınmış bir keyfilik değil, insanlara verilmiş bir güven- cedir. Çağımız insanının en büyük güven- cesi, gerektiğinde bağımsız ve tarafsız bir yargıç tarafmdan yargılanacağı inancını ta- şıyor olmasıdır. Bu bağlamda çağımız in- sanına düşen görev, siyasi tercihini kullamrken bu noktalara dikkat etmek, bu ilkeleri benimsemeyen programlara itibar et- meyeceğini önceden duyurmak, böylece, si- yasi programlann oluşumuna katkıda bulunmaktır. HÜSEYİN BOZTAŞ Hukukçu / Kayseri Experience Spealcs. İNGİLİZCE GÖKDİLT)E ÖĞRENİLİR f». c Dıl öğretimınde en son uygulanan Amerika ve Avrupa EFL Best Selling Books Lıstelerinın zırvesınde bulunan EAST-WEST serısı ıle, Amenkadan, Ingiltereden getirilen video programları, slayt, bant vb. ders araçlarıyla, Audıo-Vısual yontemin uygulamasına olanak sağlayan tümü laboratuar duzenıne getirilmiş dersliklerle, Türk ve yabancılardan oluşan uzman öğretmen kadrosuyla hızmetınizdeyiz. Elemantary, intermediate, advanced seviyelerde GENEL İNGİLİZCE KURSLARI Gelıştirmek isteyenlere PRATİK KONUŞMA SINIFLARI Bankacılara, Turizmcilere, Otelcilere ÖZEL AMAÇLI KURSLAR Oğrencılere Cumartesı-Pazar Çalışanlara Akşam-Gece Gündüz zamanı olanlara Yoğun ve yart yoğun kurslar KAYITLAR BAŞLAMIŞTIR En yakın Şubemıze gelerek, size uygun gun ve saatlerı belırleyıp kaydınızı yaptırın. Almanca Kurslarımız için şubelerımızden ayrıntılı bılgı alınız. ' Deneyim konuşur...." MFOREIGN LANGLAGE CENTRE, TAKSİM ŞU6ESİ: Taksım Cad No 71 Tel 150 47 47-150 34 49 LALEÜ ŞUBESİ: Kurultay Sok No 10 BEYAZIT Tel 520 11 41 - 520 11 42-627 62 14 • BAKIRKÖY ŞUBESİ: Istanbul Cad Dantelacı Sok No 7 Tel 571 27 83-563 66 40 KADIKÖY ŞUBESİ: Ku$dılı Cad Dılek Han No 67 Tel 338 03 47-345 1896 511 48 83 ATNKARA NOTLAIH MUSTAFA EKMEKÇt Haydi, Geçmiş Olsun!.. Şevket Süreyya Aydemir, 'Menderes'in Dramı' kitabını ha- zırlarken Menderes'in bir yanını yakalamıştı. Adnan Mende- res'in iki ruhlu olduğunu. Bunu kitabında yazdı. Ecevit için de aynı yargıya varmıştı. Çok yakın bir dostu, arkadaşı Aysel Hanım'a bir gün şöyle demişti: -Bunlar, toplumu sürükleyen kişiler, ama bir yerde bırakı- veriyorlar. Sadece sürüklüyorlar. Aysel Hanım'a, 'Aysel kız' derdi Şevket Süreyya. Şevket Sü- reyya'nın tanısına göre bu kişiler, toplumu sürüklemekle bir- likte, korkaklar da ayrıca, yürekli değiller. Şevket Süreyya söylüyor Aysel Hanım'a: —Bunlann ruh yapılan, eğer bir yerlere gelmemişlerse, ai- leyi, çevreyi etkilerler. Ama bir yerlere, ömeğin iktidara gel- mişlerse ülkenin kaderiyle oynarlar. Onun için ruh yapısı çok önemlidir kızım. Ruh dengesi çok önemlidir. jnsanın kendi- siyle barışık, kendisinden hoşnut olması yani... Şevket Süreyya öleli çok oldu. Aysel Hanım'la konuşuyor- dum. Aysel Hanım: —İşte bir Hitler, işte Mussolini, diyordu. İşte, bir Mende- res. Menderes'i de yabana atma; Menderes de iki ruhluydu! Çıkıyor, acayip biçimde konuşuyor, toplumu sürüklüyor, ama bir Yassıada'da yargıcın karşısında korkuyor, ürkek oluyor! "Reis Beyefendi Hazretleri" derken ne duruma düştü? Du- ruşmalarda iki büklümdü. Ruh yapısı işte, onu incelemek ge- rek... Sözü, SHP Olağanüstü Kurultayı'nda konuşan Denız Bay- kal'a getirmek istiyorum. Neydi o konuşma biçimi öyle? De- niz Baykal'ın tüm ruh yapısını ortaya seriyordu. Belki kendisi de o sırada yüzünün aldığı biçımin ayrımında değildi. Deniz Baykal, işte oydu. Canavariaşmış demeyeyim, çocukların gör- dükleri zaman korkabılecekleri bir yüz bir kin, bir öfke ki an- latılamaz. İsmail Gülgeç'in timsahı mı desem? Deniz Baykal konuşurken ürktüm yarıda çıktım, sonunu dinlemedim. Bir de kazansaymış, ülkeye, daha önce SHP'ye, ne büyük za- rarlar verecekmış bu durumuyla. Burada, SHP'li delege ço- ğunluğunun sağduyusunu kutlamak gerek. Delegeleri böyle oy kullanmaya zorlayan da SHP'li kamuoyunun Şaşrnaz sağ- duyusu idi. Deniz Baykal konuşurken bir ara "İnönü başkan" diye bağıran tribünlere "Buna siz değil delegeler karar verecek" diye karşılık vermişti. Yanılmıştı. Haydi, geçmiş ol- sun! Kurultaya, cumartesi sabahı, İnsan Hakları Derneği Ge- nel Yazmanı Akın Birdal, ozan Hasan Çelebi'yle birlikte git- tik. Dönüşte Hasan Çelebi, 'Kürsüdeki Adam' dizelerini düştü. Deniz Baykal'ın kürsüdeki durumu, konuşma biçimi Hasan Çelebi'ye şunları yazdırdı: "Adamın elleri her an havada/Kimi balyoz, kimi dirgenle- şerek/Sanki yönlendiriyor karmakarış bir trafiği./Her bir sö- zü nara, dozu doksan desibel./Her tümcesi bir patlama ki/Radyasyonu on beş bekerel... Yahu ne bu?/Bu kıyamet topu mu?/Yok canım, Deniz Bay- kal kurultay kürsüsünde/Böyyük bir genel başkan adayı ola- raktan/Birlik ve barış muştuluyor partisine." Olağanüstü kurultay nedeniyle Deniz Baykal'ı inceleme olanağı buldum sanıyorum. Bir bölümünü yazdım. Yazma- dıklarım var. Politikaya 27 Mayıs sonrasmda, YTP'de (Yeni Türkiye Partisi) başlıyor. YTP, eski Demokratlann oylarıyla ayakta duran bir partiydi. Adalet Partisi büyüyünce, o eridi. Deniz Bey'in kökeninde, 'sağ yaklaşım' var. 27 Mayıs'tan son- ra, Demokratlar Yassıada'ya doldurulunca, Demokrat Parti sahipsiz kaldı. Bir savunman, yurttaş olarak "DP'nin kapatılması" için, mahkemeye başvurur. Mahkeme de DP'yi kapatır. Bir Sulh Mahkemesi'nin kararıdır bu. Deniz Bey, ar- kadaşları arasında, DP'nin kapatılmasına karşı çıkar: —DP'yi kapatmak yanlıştır der. O zaman da herkes 27 Mayısçı! Bir Aydın Yalçın çıkmıştı, "DP devri, altın devri" gibisinden yazılar yazmıştı. 27 Mayıs- çılar kızdılar, ama Demokratlar sevindiler. Deniz Baykal'ı, öyle deyince, "Aferin adama, yürekliymiş! Hem de demokrat yapılı" diyenier, onun demokratlıktan değil, DP yanlılığından öyle dediğini ne bilsinler? YTP eriyince, CHP'ye geçiyor Haluk Ülman'la birlikte. Prof. Besim Üstünel, ellerinden tutup Ecevit'e götürüyor, yıl artık 1960'ların yarısını çoktan geçmiştir. SBF'deki doktora tezi, 'siyasal elit' üzerine. Doçentlik tezi ise 'siyasal katılma' konusunda hazırlanmış. ikisinin de pek bir derinliği olmadığı söylenir. Zaten, kendisi de pek sahip- lenmiyor, ortaya dökmüyor bunları. Daha çok 'Amerikan sosyolojisi' çerçevesinde bir siyasal yaklaşım geliştirilmiş. Uzun süre Amerika'da bulunmuş, bilimsel araştırmalara ka- tılmış. Deniz Baykal'ın alanındaki bir bilim adamı, şöyle der: —Deniz'in politikaya girmesi iyi olmuş. Zaten bilimsel ola- rak fazla bir değeri yoktu. NATO çevrelerine her zaman yakın mı oldu? NATO'nun dü- zenlediği, kimi gezilere, çalışmalara katıldı mı? Amerikan oku- lundan yetişenlerle çok yakın ilişkileri var m? Sermaye çevreleriyle, iş çevrelerinin, derneklerinin düzenlediği toplan- tılara aksatmadan katılır, ama işçi sendikalarının, ilerici der- neklerin toplantılarına aynı sıcaklıkta katıldığı söylenemez mi? Şevket Yılmaz'la yaptıkları telefon konuşmalarını banda alıp, basına açıklamaşı, Şevket Yılmaz'ı çok kızdırmıştı. Şevket Yıl- maz, Hinthorozu Erdal Bey'e, Deniz Baykal'dan yakınmış, "Bu ne biçim politika anlayışı" diye sormuştu. Deniz Baykal, ka- muoyunda 'sol' izi bırakmamak için elinden geleni yapar mıy- dı? Tekel memurunun oğlu, sermayeden yana, paşa çocuğu işçiden, köylüden yana. İlginç! Yakışıklılığı nedeniyle kendisine çok hayran olduğu bilinir. Aynaya baktığında 'narsisizm' belirtileri gösterdiği, bir zaman- lar çalıştı^ı üniversite çevrelerinde söylenir. 'Narcissisme', 'kendine aşıklık', 'kendi güzelliğine tutkunluk', ruhbilimde, 'özseverlik' anlamına geliyor. Kendisi gibi yakışıklı kişilerle çalışmaya bayılıyor. En son İsmail Cem İpekçi ömeği; ikisi- nin birlikteliğini, onları destekleyen Güneri Civaoğlu, 'İki me- deni yüzün beraberliği' diye selamlamâdı mı? Basındaki dostları, neden hep sağ kanatta? Bakanlığı sırasında, Osmanlı Bankası'nın süresinin uza- tılması işinde etkisi oldu mu olmadı mı? Bilemem! 'Masonik' ilişkileri var mı onu da söyleyemem... 1960'larda, Mülkiye'de ciddi, etkin solcular vardı. Örnegin bir Prof. Sadun Aren. Hep mesafeli oldu solculara. Prof. Ner- min Âbadan'ın asistanıydı. 'Grup arkadaşlan' arasında, öy- le 'solcu' pek görülmez. İş çevreleriyle ilişkili olanlar çokluktur. Kim ne derse desin, Abdullah Baştürkler, Kemal Anadollar, Anadolu'nun, nice tutarlı aydın solcuları, SHP'den bunlann yüzünden kopup gittiler. Dikili'nin SHP'den ayrılıp bağımsız kalan Belediye Başkanı Osman Özgüven, Kurultay'ı izleme- ye Ankara'ya gelmişti. Aliağa Belediye Başkanı Hakkı Ülkü, Seferihisar Belediye Başkanı Etem Çalış (o kurultaya da gi- remedi mi), Foça Belediye Başkanı Nihat Dirim, Safa Taşkın (Bergama), Kâmil Subaşı (Selçuk), İzzet Eryılmaz (Kiraz), Er- tan Unver (Torbalı), Ankara'daydılar. Türkiye'nin heryanından gençler, yaşlılar koşup gelmişlerdi... Botnonti'de yemyeşil 2000nf bahçe içinde biranaokuluvar! "_ Ç^Jdar.tavşankrvebalıldarkiçiçeyaştyor.İngüizce, "~ satranç, halkoyunlm}nk,tyatro,müzik derslerineayn ayn öğretmenlergeliyoT. flkokulöğrencikrine etüd progratm.:. seıvislerdegözdiciöğretmenkr... veli ve çocuklm psikolog, pedagog desteği. Aynntıh bilgi için 147 87 90'ı arayabilirsiniz. ANAOKUUJ Ftrm Sckak, No: 7 Bomonti - Şişli
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle