06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 2 EKİM 1990 AT Bekleme Odasmdaki Kıbms Kıbns Rum yönetiminin AT Konseyi'ne tek başına yaptığı üyelik başvurusu işleme konmuştur. Ancak bu - Türkiye'nin başvurusunda görüldüğü gibi - henüz Kıbrıs Rum yönetiminin eline AT'ye giriş kartmın verildiği anlamına gelmemektedir. Rum yönetimi, sadece AT bekleme odasına alınmıştır. Prof. Dr. HİKMET SAMİ TÜRK Avrupa Topluluğu (AT) Konseyi'nin 17 Eylül 1990 günkii toplantısında Kıbns Rum yönetimi- nin tam üyelik başvurusu hakkında AT Komis- yonu'ndan görüş istemeye karar vermesi, başvu- runun işleme konmaması için AT organlan ve ül- keleri, hatta Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde çeşitli girişimlerde bulunan Tûrkiye ve Kuzey Kıbns Türk Curahuriyeti (KKTC) açısından ha- yal kırıa olmuştur. AT Konseyi,- bu karan verir- ken yalnız Türkiye ve KKTC'nin Rum yönetimi- nin Kıbrıs'ın tiimUnü temsile yetkili olmadığı yo- lundaki idrazlannt gözardı etmekle kalmamış; aynı zamanda Kıbrıs'ın ATye Uyeliğinin adada- ki iki toplumun liderleri arasında müzakere edi- lecek genel anlaşma çerçevesinde tartışılması ge- rektiği yolundaki düşünce ve telkinlerini de dik- kate almamıştır. Bu konuda serinkanlı bir değer- lendirme yapmakta yarar vardır. AT-Kıbns ilişkileri AT ile Kıbns arasındaki ilişkiler, 1972'de Briik- sel'de imzalanan ve Avrupa Ekonomik Toplulu- ğu (AT) ile Kıbns Cumhuriyeti (KC) arasında son aşamada bir gümrük birliği kurulmasım amaç- layan Ortaklık Anlaşması'yla başlamıştır. Halen bu anlaşmanın 1987'de imzalanmış bir protokolle düzenlenen ikinci asaması devam etmektedir. AT'nin Kıbrıs'ın ekonomik ve sosyal gelişmesi- ne mali katkısı ise 1977 ve 1983 yıllannda imza- lanmış iki protokolle duzenlenmiştir. Fakat AT ile 1962'de Yunanistan, 1963'te Tûrki- ye arasında imzalanan ortaklık anlaşmalanndan farklı olarak AT-KC Ortaklık Anlaşması'nda son hedef olarak topluluğa üyelikten söz eden her- hangi bir hüküm bulunmamaktadır. Bununla birlikte ATyi kuran Roma Anlaşması'nın 237. maddesi, her Avrupa devletine topluluğa üye ol- mak için AT Konseyi'ne başvurma olanağı tamr. Işte Kıbns Rum yönetiminin tam üyelik başvu- rusu ve başvuru hakkında konseyce yapılan iş- lem, bu maddeye dayanmaktadır. AT Konseyi, başvuruyu işleme koymakla Rum yönetimini KC adına, dolayısıyla adanın tflmü hakkında tek başına harekete yetkili meşru tem- silci kabul etmiştir. Şüphesiz bu, 1963 sonlann- da Rumlarca başlatılan bir olaylar dizisi sonu- cunda önce ayrı bir yönetim, sonra ayn bir dev- let kurmak zorunda bırakılmış Türk toplumu- na karşı önyargıh, haksız ve adaletsiz bir davra- nıştır. Ne var ki bu davranış, kendi türünün ilki olmadığı gibi büyük bir olasılıkla yakın gelecekte sonuncusu da olmayacaktır. Çünkü yukarıda sözü edilen AT-KC Ortaklık Anlaşması ve onunla il- gili protokollerin hepsi, AT Konseyi ile yine KC hükümeti sıfatıyla hareket eden Rum yönetimi tarafından imzalanmıştı. Dolayısıyla AT Konse- yi'nin Kıbns Rum yönetiminin tam üyelik baş- vunısunu komisyona havale eden son karan, ön- ceki uygulamalar doğrultusundadır. Türkiye'nin Körfez bunalımında izlediği aktif politika ve öz- verili davranışıyla Batılı ülkelerin gözünde art- tığı öne sürülen saygınlığı ya da son haftalarda yeniden keşfedilen stratejik önemi ise AT Kon- seyi'nin önceki uygulumalara göre köklü bir de- ğişiklik anlamına gelecek yeni bir tutum içine gir- mesine yetmemiştir. Türkiye ve KKTCnin itirazlan ile simdilik sağ- lanabilen, AT Konseyi'nin 17 Eylül 1990 tarihli karan ile birlikte toplantı tutanağma geçirilen bir 'deklarasyon.' Tam metni henüz belli olmayan, içeriği de gazetelerde farkh ifadelerleyansıtılan bu deklarasyonda Kıbns sorunu ile Ugili BM ka- rarlanna genel bir yollama yapılarak adamn ba- ğımsızlık, birlik ve toprak bütünlüğüne verilen önemin vurgulandığı ve AT-KC Ortaklık An- laşması'ndan ada nüfusunun tamamının yarar- lanması gerektiğine işaret edildiği anlaşılmakta- dır. Böylece Türkiye ve KKTC'nin beklentileri- ne tam olarak uymasa da Kıbns sorunu ile ilgili taraflann kendi eğilimlerine göre yorumlayabi- lecekleri bir metin ortaya çıkmıştır. Ashnda Kıbrıs'ın AT'ye üyeliği hakkında Ro- ma Anlaşması'mn 237. maddesi uyannca görüş bildirecek ya da karar verecek AT organlarmın. göz önünde tutmalan gereken başka noktalar da vardır: 1) KC Anayasası'mn 181. maddesi uyannca anayasa hükmünde olan ve Türkiye'nin 1974'teki askeri müdahalesinin hukuki dayanağını oluştu- ran Garanti Anlaşması'mn 1. maddesinin II. fık- rasında şu hükümler yer almaktadır: "Kıbns Cumhuriyeti, herhangi bir devlet ile tamamen ve- ya kısmen herhangi bir siyasi veya iktisadi birli- ğe katılmamayı taahhüt eder. Bu itibarla, her- hangi diğer bir devlet ile birleşmeyi veya adanın taksimini, doğrudan doğruya veya dolayısıyla teş- vik edecek her hareketi yasak ilan ederî' Yine aynı anlaşmanın 2. maddesinin II. fık- rasma göre de garantör devlet sıfatıyla Yunanis- tan, Türkiye ve Birleşik Kralhk (Ingütere), "Ken- dilerini ilgilendirdiği nispette Kıbrıs'ın herhangi diğer bir devlet ile birleşmesini veya adamn tak- simini, doğrudan doğruya veya dolayısıyla teş- vik etmek gayesini güden her hareketi yasakla- mayı taahhüt ederler!' Gerçi 196O'ta Garanti Anlaşması'na yukanda- ki hükümler konurken taraflann eski iddia ve is- teklerine göre ilk planda düşünülen, "ENOSİS" ya da 'taksim'i, yani Kıbns'ın Yunanistan'la bir- leşmesini ya da Yunanistan ve Türkiye arasında bölünmesini önlemekti. Ancak anılan hüküm- ler, oldukça geniş kapsamlıdır: "Doğrudan doğ- ruya veya dolayısıyla" ENOSİS ya da taksime gi- den her hareket yasaklanmıştır. AT ülkelerinin hedef aldıkları ekonomik bütünleşme ve siyasal birleşme süreci içinde Kıbrıs'ın topluluğa uyeli- ğinin Yunanistan'la dolaylı birleşme anlamına ge- leceği açıktır. 2) 1960'ta bağımsız KC kurulurken uluslara- rası bir örgütün şemsiyesi altında gerçekleştiri- jecek böyle dolayh bir ENOSlS'in de önlenmek istendiği, KC Anayasası'mn 50. maddesinden an- laşılmaktadır. Bu maddenin 1. fıkrasında Rum asıllı cumhurbaşkanı ile Türk asıllı cumhurbaş- kanı yardımcısına yasama organı Temsilciler Meclisi'nin dışişleri ile ilgili yasa ve kararlanna karşı ayrı ayn ya da birlikte kullanılabilen kesin veto hakkı tanınmış; ancak KC'nin "Yunanistan krallığı ve Türkiye Cumhuriyeti'nin ikisinin bir- den katıldıklan milletlerarası tesekküllere ve it- tifak anlaşmalanna katılması", veto kapsamı dı- şında bırakılmıştır. Ada üzerindeki eski iddia ve isteklerinden bağımsız KC yaranna feragat eden Yunanistan ve Türkiye arasında mevcut dengeyi korumaya yöneük bu hükme göre Kıbns'ın ATye üyeliği, ancak Yunanistan gibi Türkiye'nin de AT'ye üye olması durumunda anayasal bir en- gelle karşılaşmayacaktır. 1963 sonlannda Rumlarca başlatılan ve Türk toplumunu ortak hükümetten çekilmek zorun- da bırakan olaylardan sonra bu hükmün uygu- lanma biçimi fıilen değişmekle birlikte; amacı- na göre yorumlanması gereken özü, geçerliğini korumaktadır. O nedenle Türkiye'nin ATye üye- liği gerçekleşmediği sürece Kıbns'ın üyeliği de, her şeyden önce adadaki iki toplumun isteğine bağlı kalacaktır. Bu koşula uymayan bir AT üye- liğinin coğrafı boyutlan ise Kıbns Rum bölgesi- nin sınırlannı aşamaz. Kaldı ki Türkiye'nin Ga- ranti Anlaşmasf ndan doğan haklan saklıdır. Ne yapmalı? Hukuki durum böyle olduğu halde, Kıbns Rum yönetiminin AT Konseyi'ne tek başına yaptığı üyelik başvurusu işleme konmuştur. An- cak bu -Türkiye'nin başvurusunda görüldüğü gibi- henüz Kıbns Rum yönetiminin eline ATye giriş kartının verildiği anlamına gelmemektedir. Rum yönetimi, sadece AT bekleme odasına alın- mıştır. Gerçi Türkiye'den farklı olarak Kıbns Rum yönetimi, üyelik başvurusu hakkında gö- rüş bildirecek ya da karar verecek AT organla- nnda Yunanistan'ın aktif desteğini yanmda bu- lacaktır. Fakat öbür AT ülkelerinin de bugünkü dummuyla üyeliğe kabul edilecek bir Kıbns'ın AT içinde üstelik bir yığın sorunu birlikte geti- ren ikinci bir Yunan devieti demek olduğunu er geç fark etmeleri beklenir. Türkiye ve KKTC'nin önümüzdeki zor dönemde yapmalan gereken, her fırsatta böyle bir üyeliğin sakıncalarını an- latmaktır. Bu arada Kıbns Rum yönetimince gerçekleş- tirilen oldubittilerin karşılıksız bırakılmaması do- ğaldır. Ancak her durumda Kıbns sorununun çö- zümü için BM Genel Sekreteri'nin gözetimi al- tında yürütülen toplumlararası görüşmelerin ke- silmesi sorumluluğunun Kıbns Türk liderliğinin omuzlannda kalmamasına dikkat edilmelidir. HESAPLAŞMA BURHANARPAD Tiyatrocular Dünyası Her sanat dalının ayn özellikleri vardır. Biçimde olduğu gi- bi düşünce yapısında. Şairle ressamın, romancıyla yontu us- tasının kimi benzerlikleri bulunsa bile yeter ki yaratıcı yanla- rı ağır bassın! Bu genellemenin dışında kalmış tek bir sanat dalı vardır: Sahne sanatçısı. Sahne sanatçısı dediğimiz aktör- aktristin korkunç bir gerçeğı vardır. Sanatları saatle, kimi yer- de dakikayla sınırlıdır Fakat oyunun ilk gecesinde olağanüstü başanyla salonu dolduran yüzlerce insanın ayakta alkış tut- tuğu büyük aktör, perde indiği an sanat etkinliğini yitirmiş, ölümsüz sanatçı silinmiştir. Perde inmiş ve büyük aktörün az önce heyecanla canlandırdığı Hamlet gibi "Olmak, ya da..." sözleri gibi!.. Salonu dolduran yüzlerce kişinin ayakta alkış- ladığı büyük sahne sanatçısı silinivermiştir. Kuliste ayna kar- şısında yüzünün boyalannı silmektedir. Oysa söz sanatı di- -lyebHeceğimiz tiyatronun temel direği, aktördürt Tek başına! Ressamın tabloları, yontu ustasının heykelleri, romancının - eserieri, Sairin pırıl pırıl dizeleri yüzyıllar boyu aşınmaya kar- şın dudaklarda, düşüncelerimizde yaşayacaktır. Müzikçinin ezgilerini de unutmayalım. Tiyatroyla ilk karşılaştığımda dört ya da beş yaşındaydım. Anadoluhisarı Küçüksu Çayırı'nda tahtaperdeyle kurulmuş salaş bir tiyatroda. Yaşlı ve çok şişman bir kadın kucağında- ki küçük çocuğu göstererek konuşuyor ve söyleniyordu. Tek söz anlamamıştım. Fakat kadın, çocuğu göstererek haykırın- ca bir tuhaf olmuş, daha yerinde bir sözle, korkmuştum. Kilise kapısında haykınp feryat eden şişman kadının o gün- lerin ünlü melodram aktristi Bayan Bayzar olduğunu sonra- ları öğrenmiştim. Ne var ki Bayan Bayzar çok yaşlanmıştı. Sahneye çıkamaz olmuştu. (Arkası 16. Sayfada) T.C. OSMANİYE SULH CEZA MAHKEMESt Esas no: 1988/5027 Karar no: 1990/423 C.Sav. No: 1988/1276-464 Hâkim: Tulay (Kaya) Apaydın 30114 Kfttibe: Mehtap Var Davacı: K.H. Sanık: Hüseyin Uşak-Arap Mustafa ve Hatice'den olma. 1934 d.lu. Osmaniye Karaboyunlu mah. N.K.lı olup aynı mah. 64 sok. No: 14 oturur, evli, 3 çocuklu okur yazar, sabıkasız. T.C. Islam. Vekili: Av. Kemal Tülücü Suç: Gıda Maddeleri Tüzüğüne muhalefet S. tarihi: 26.10.1990 G.D./ Hüküm: Sanıgın eylemine uyanTCK.nun 398. maddesi gereğince tak- diren 3 ay hapis ve 5000 TL.sı agır para cezası ile cezalandınlmasına. Sanık hakkında başkaca arttırma ve eksiltme yapılmasına takdi- ren yer olmadığına. Sanığm duruşmadaki iyi hal ve tavn kişiliği, sabıkasızlığı sebebiy- le günlüğü 300 liradan paraya çevrilerek sanığın 27.000 TL.sı ağır para cezası ile cezalandınlmasına, TCK.nun 72. maddesi gereğince aynı türden para cezalan içtima ettinlerek 32.000 TL.sı ağır para cezası ile cezalandınlmasına. Sanık hakkında aynı suçtan görtllmekte olan başka davalann vaı- hğı sebebiyle cezasımn tecili halinde ilerde suç işlemekten çekinece- ğine dair olumlu izlenim edinilmediğinden cezasımn teciline takdi- renyer olmadığına, ' " • • • " ' TCK'nun 402. maddesi gereğince sanjgın cürme vasıta kıldığı meslek ve sanatının 3 ay sttre ile tatiline, Fiilinin işlenis sekli ve niteliğine göre işyerinin takdiren 7 gün süre ile kapatılmasına, Karardan bir suretinin askı ve ilanı için C.Bassavcılığı'na tevdii- ne, masrafı hükümlüden alınmak üzere Ankara, tstanbul ve Izmir'- de yayımlanan tirajı 100.000'nin Ozerinde olan bir gazete ile mahalli gazetede karar suretinin Uanına. Yargılama gideri olan 10.550 TL masrafın sanıktan tahsili ile Ha- zine'ye irat kaydına. Sanık veküinin yuzunde saıugm yokhığunda yasa yollan açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup anlanldı. 10.7.1990 tşbu karar aslımn aynı olup temyiz olunmadığından 22.8.1990 ta- rihinde kesinleştiği tasdik olunur. 24.8.1990 Arkadaşımız FİKRET DİNÇKURT ve AYFER GİRGİN evlendiler. 29.9.1990 Mutluluklar dileriz. CUMHURtYET ÇALIŞANLARI KARABÜK SULH CEZA HÂKİMLİĞİ'NDEN Esas: 1990/282 Karar: 1990/561 Sağhğa zararb gıda maddesi satmak suçundan sanık Siv- rihisar ilçesi Beyyayla köyü nüfusuna kayıtlı Mehmet ve Hatice'den olma 1958 doğumlu Bilal özdemır hakkında mahkememizin 14.8.1990 tarih ve 1990/282 esas 1990/561 sayıh kararı ile TCK'nın 398 (iki defa tatbiki) 647 Sk; 4/1. TCK 72. maddeleri uyannca 6 ay hapis ve 40.000 lira ağır para cezası ile cezalandınlmasına, hapis paraya çevrilmekle neticeten 940.000 lira ağır para cezası ile cezalandınlma- sına ve TCK'nın 402/2. madde gereğince 6 ay müddetle failin cürüme vasıta kıldığı meslek ve sanatın ve ticaretin tatiline, Fiilin işleniş şekli ve niteliğine göre işyerinin 10 gün sü- re ile kapatılmasına, Dair iş bu hüküm 31.8.1990 tarihinde kesinleşmiştir. Karar ilan olunur. Basın: 34843 PENCERE Fikir?.. Yunus Nadi: "Insanlan kızdırmak için değtt" demiş, "fifdrteri yürütmek için yazmız." Ancak siz bir fikri savunurken karşınıza ister istemez öf- keli kişiler çıkabilir; hoşgörü ortamından yoksun bir toplun da bunu da doğal saymak gerekiyor. SHP'nin olağanüstü kurultayında Erdal İnönü kazandı, De- niz Baykal kaybetti. Neden? Fikirleri bir yana iterek olayın anlamını salt kişilere bağ- larsak yazık ederiz; yaşananları kişisel boyutlara indirgeriz; oysa son kurultayın umut verici bir anlamı var. •* Kurultay yakınlaşırken İstanbul'da bir gazeteci SHP Genel Başkanı Inönü'ye sordu: "Baykalcıtar "adam adama' kulis çaltşmasını sürdürüyoriar, siz bu yöntemi öteden beri dışlıyorsunuz; yine de yarışı kaza- nacağınızı umuyor musunuz?" İnönü: "Kurultayın sağduyusuna inamyorum ben..." Nitekim kurultayda sağduyu üstün geldi; Baykalcı sayılan birçok delege inönü'ye oy verdi. Niçin ? Kişilerin terazinin kefelerindeki ağıriıklan elbette sonucun belirlenmesinde etkili olmuştur; ama fikir denen soyut de- ğerin olayda hiç mi payı yoktur? Kurultay dedi ki: "Parti içi demokrasi istiyorum, adalet istiyorum, hukuksuz- luk istemiyorum. Kendi yapısında bu kayramlara saygı gös- termeyen birparti, Türkiye'de demokrasiyi, hukuk devtetini, hu- kukun üstünlüğü kuralını, hele sosyal demokrasiyi nasıl ku- rabilir? Halk kitlelerine bu yotda nasıl umut ve güven vereb'h lir? Kamuoyunda nası! saygınlık kazanabilir?" Kurultayı kişisel çatışmaların dar çerçevesinden kurtara- rak anlamlı özüne kavuşturan fikir budur. Ancak fikrin boyu- tu bu kadar değildir. Kurultay demiştir ki: "Hizipçilikten vazgeçilmeiidir. Hukuksal gerekçesi olmayan tasfiyelere karşıyım. Merkez yönetimi en uzak parttöye bile esit, sevecen, dost gözüyle bakmalıdır. Cadı kazanı kaynatmak için merkezde ateş yakılırsa bütün parti örgütûnde yangın çıkar. Hiç kimse kanıt gösterilmeden suçlanamaz; 'bendendir ya da benden değildir' aynmına paydos ...Demokrasinin aydmlığıön- ce parti çatısının altında örgütü saydamlaştırmalı..!' Erdal İnönü'nün başarısındaki önem, kurultayın bu yaki? şımında değer kazanıyor. • Boks, güreş, futbol, karate karşılaşmasında bile sonuç sap- tanınca hakem elini kaldırır. Nokta konur. 'Efendilik' gereği, rakipler birbirlerinin elini sıkarlar. Bu iş uygar bir ülkenin genel seçimlerinde, demokrasinin doğal ya- şamında, daha sıcak biçimde gerçekleşir; kazanan parti, is- ter sağda olsun, ister solda, kutlanır. Batı'daki yöntem bu!.. Parti içindeki yönetim yarışı ise bir aile içindeki saptama değil midir? SHP'de gerçekleşen budur. Genel başkan be- lirlendi; parti meclisi oluştu. Yarışı yitirenlerin söyleyecekleri de önemli: ama, Baykalcılardan kimileri diyorlar ki: "Mücadelemiz sürecektir" Neyin mücadelesi? Hangi fikrin? Eğer 'mücadelesi' yapılacak fikir ortaya konamıyorsa, ya- zık olur. Bir partide yönetim yarışını yitirenin tentilmen' gibi davranabilmesi gerekmiyor mu? 'Mücadele' içe dönük de- ğil, dışanya yönelik olmalı. Bugün Türkiye'de'Anayasayıçiğ- neyen, fiiten başkanlık sistemini uygulayan, günden güne gayri- meşru sınırlara yayılan" bir siyasal iktidar var. ANAP'ın meşruluk dışına sürüklenen siyasal iktidanna kar- şı mı 'mücadele?' Yoksa İnönü'ye karşı mı? Kişiselliği bir yana btrakıp fikirler ortaya konursa, neyin ne olduğu belirginieşir. TARABYA'DA SANATÇILAR ve DOSTLAR KOOPERATİFÎ'NDEKİ HAKKIMI DEVREDlYORUM 178 42 11 Elektrikve3.tstanbuLUIasI HektronîkMühcndîsIî^EndüstriYcI A.B.D., B.Alnuya, Fraasa, Isriçre, Avustury». Italya, HotUada, Ispıny». Kanada gibi ülkelerin, sektöre dünya çapında egemen dev kuruluşlarına ait markaların prezantasyonu yanısıra. tngiHerc'nin ülkestandı ile yeraldığı... Uluslararası düzeydeki Türk kuruluşlarının katılımı ile gerçek uluslararası nitelikte... Alternatörler, ampermetreler, aküler, merkezi kontrol sistemleri, devre kesme cihazlan. bobinler. elektrik kablo borulan, kontaktörler. kontrol ve otomasyon ekipmanlan, kontrol panoları, konvertörler ve inver- törler. dedektörler.distribüsyonekipmanları.elektnk veelektronikteslekipmanlan.eleklrıklıemniyetve alarm sistemleri, elektromanyetik ekipmanlar.eleklromanyetik üniıeler. enerji tasarrufekipmanlan. arıza kontrolekipmanlan, sigortalar.jeneratörler, izolatorler.baglantikutulan.enenikablolan.regulatorler.ro- leler ve konvertörler, uzakunkumandaekipmanları.gijneşenerjisi ekipmanlan.şalterler.termınalkulula- n, transformatörler, transmisyon ekipmanlan, türbinler, kesintisiz güç kaynaklan, voltmetreler, emniyet veeğitim ekipmanlan gibi günümüzdünyasındahızlagelişmekte olan elektrikve elektronikkonulannda Türkiye pazarı için yeni birçok üriinün ve en yeni teknolojiierın tüm sektörçeşitleri ile prezante edildiği ve yurdumuzda ilk kez lanse edilen ürünlerin yabancı katılımcılannın Türkiye'de mümessillik ve distribütör- İük vereceği Elektrik/Elektronik '90 pazarlama potansiyeli, prezantasyon kalitesi. olağanüstü kalılım kap- samı ile sektörünün nitelikli tek ftıan... Üstelik, Türkiye'deki tek amaca uygun ve her türlü modern altyapıya sahip. dünya standartlanndaki tek özel fuar merkezinde. 3-7 EKIM1990 Ififlon Gmventioa & ExfaibîtÎQn Center ZîvaretSaatkril2.00-; P&zarGtinül2XX)-18.00 inferİBks AAD
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle