25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 EKİM 1990 CUMHURİYET/15 Abas suikastı Cinayeti TİKKOda üstlendi , *stanbnl Haber Servisi — Ya- ...Jişı Türkiye Komünist Parti- si/ML tarafından gazetelere gönderilen bir açıklamada, MİT Müsteşar Yardımcısı Hiram Abas'ın Dev-Sol tarafından de- ğil, TİKKO gerillalarınca ceza- landınldığı öne sürüldü. Açık- lamada Abas'm öldürülmesiyle ilgili olarak "Onun cezalandınl- ması oouru partinüzindir, Dev- Soi'un dcğil" denildi. Açıklama- da son dönemlerde "devrimciler tarafından diuenlenen tüm ey- lemlere sabip çıkma anlayışıyla Dev-Sol'un Hiram Abas'ın öl- düriilnıesioe sahip çıkması" eleştirildi. BARBARA BUSH, LİDER EŞLERİYLE — ABD Başkanı George Bush, geçen pazar günü Birleşmiş MiDetler merkezinde basiayan Çocuk Zirvesi'nde dünyanın dört bir yanından New York'a gelen 73 devlet ve hükümet başkanıyla bir araya gelirken eşi Barbara Bush da lider eşle- rini çevresine toplayıp New York'u gezdirdi. Lider eşleri en çok MetropoliUn Müzesi'ne Ugi gösterdüer. (Totograf: AP) Sungurlu "İşkence inkâredilemez" ESKİŞEHtR (Cumhuriyet)— Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, geçtiğimiz yıl boşaltılan ve daha sonra "hücre" sistemine göre ye- niden inşa edilen Eskişehir özel Tip Cezaevi'ni basına tanıttı. Sungurlu.-cezaevinde düzenle- diğibasıntoplantısında, "Tiirki- ye'deişkenceolsyıdevletin inkâr edemeyecegi bir hadisedir. Ancak devletin sabipçıkntayıp cezaian- dırdığı bir hadisedir" dedi. İşken- ce konusunda sayısız mahkeme karan bulunduğunu ancak bun- lann cezaevlerine ilişkin olmadı- ğını beliıten Sungurlu "prensip- te cezaevterindeişkence yapıldıgı- na dair mabkeme karan yoktur. Ama bir iki mahkeme karan sabittir" diye konuştu. KÜÇÜK SOPRANONUN BAŞARISI — On iki yaşındaki Küçük soprano Sarah Schwarztaaupt, önceki gece New York'un iinlii Carnegie Hall'unda ilk solo konserini verdi. Kiiçok soprano Carnegie Hall'da daha sonra biiyiik bir alkış aldı. (Fotograf: AP) HABERLERIN DEVAMI Batı'ya ticaret mesajı Erdem'den laîklik uyarısı Zam bımalttı (Baftarafı 1. Sayfada) ğj olasıiığını da vurguladı. özal bu nedenle Batılı liderlerden başta Ingütere Başbakanı Thate- hcr, Fransa Cumhurbaşkanı Mitterrand, Almanya Başbaka- nı Kohl ve AT Başkanı jacque Deiors'a mektup yazdığını be- lirtti. özal mektuplarda "Tnrki- ye'nin Irak'la ticaretin uzun sü- re kaybedebUeceğini, diğer iilke- lerin kriz bittiklen sonra ticare- ti yeniden yerine dönebileceğini, Türkiye bir anabtar ülke oldu- ğu için ticaretin daha uzun va- deli olarak Irak'la azalma şan- sının kuvvetli olduğunu, bu ne- denle Batı'oın bunun yerini dol- durması gerektigiui" vurguladı- ı belirtti. Özal, önceki gün tngiltere Başbakanı Thatcher ile yaptığı görüşmede AT üyeliği konusu- nu gündeme nasıl getinüğini an- latırken basın mensuplannın so- rulannı yanıtladı. Savaşa ihtimaJ vermediğini, Saddam Hüseyin- in Kuvcyt'ten cekilme ihtimali- nin yüksek olduğunu belirten özal, Körfez'le ilgili soruları şöyle cevapladı: —Irak geri adıra atmadıgı takdirde hep beraber savaşa mı girecegiz? ÖZAL — Bayağı herkes san- ki büyük bir ciddiyetle üçüncü cihan harbi çıkacakmış gibi gö- rüyor. Yok öyle bir şey. Bir ta- raftan savaş istemiyorsunuz, bir taraftan savaş istiyonnuş gibi bir haliniz var. —Peki Saddam geri adun atarsa? ÖZAL — Sorulardan biri û olabüir. Bcn atabilir diye düşü- nüyorum. thtimaller var. Bazen siz karar veren oisanız bile siz de bilemezsiniz. Çünkü hareketler şartlara göre değişiyor, ama ha- reket olmadan evvel hareketin olması ihtimali vardır. Yani ih- timallere göre iki yol var: Har-, be giden yolda bulunmak, bir de geri adım atmak. Geri adırn at- ma ihtimali daha kuvvetli gibi geliyor bana. thtimal olarak söylüyorum. Iran karşısında geri adım attığı gibi. Dünya bu"ka- dar sıkıştırrmşaa etrafında, ya- ni izole edilmişse siyasi olarak anık bir pazarlık ihtimali yok. Herhalde mantıki olarak geri adım atma ihtimali kuvvetlidir. —Thatcher ile ekonomik ko- naltn, AT'ye girtji görüştinüz mü? ÖZAL — AT'ye giriş konu- sunda kimseyle konuşmuyonım, bu dogrudan söylenmez. Kendi- liğinden anlaşılması gerekir. Orada söylenen şudur: Kendile- rine mektup yazdım. Ona, Kohl'e, Mitterrand'a, Deiors'a... kısıtlamalann kaldınlmasını is- tedim. Ticaretijı arttınlmasını is- tedim. Istediğim tek şey o. Bu konunun izahatmı yaptım, çün- kü şöyle bir görilntü var komis- yonda: Biz bunu Türkiye'ye ve- rirsek başkaları da ister. Yugos- lavya, Hindistan, Brezilya gibi. Ama Türkiye'nin durumu öyle değil. Türkiye ileride bu ticare- ti Irak'la uzun müddet kaybede- bilir, ama diğerlerinin ticareti kaybetme ihtimali kriz bittikten sonra yerine döner. Yani kaybet- me ihtimali yoktur, ama Türki- ye bir anahtar ülke durumunda olduğu için, demek ki ticareti- NEW YORK'tan En Büyük Başkan Baba AHMET TAN NEW YORK — özal'a göre SHP'li Baykal, kurultayı baştan kaybetmişti. Çünkü Inönü ile "güreşi" bu şartlarda kabul et- mesi hataydı. lnönü'nün ipleri koparma zamanlaması iyiydi, kazanacağı belliydi. Cumhurbaşkanı, hatta bu tahminini arkadaşlanna söyle- mişti. Ama basmdan gizli tut- muştu. Çünkü "Özal taraf •ttuyor" diye yazabilirlerdi. özal, SHP konusunda ana- yasadaki konumuna uygun dav- ranmıştı. . Cumhurbaşkanı, Türkiye'ye dönüş öncesi otelinde gazeteci- lerle "yazılsın sohbeti" yaptı. lnönü'nün kazanmasından, tahmini doğru çıktığı için mem- nun gibiydi. Aynı tahmini Sad- dam'ın kaybedecegi yönünde de yapıyordu. Ama bu kez epey ih- tiyatlı bir biçimde... Cumhurbaşkanı 'nda belirgin bir ifade farkılıhğı goze çarpı- yordu. Krizin ilk günlerindeki açık- lamalardan uzaklaşmış görü- nüyordu: "Saddam battıkça batıyor", "Savaş istenmez, ama kaçınıl- maz görünüyor" noktasında değildi. "Saddam'm geri adım atma ihtimalinden" söz ediyordu. Bu ihtimal de nereden çıktı? BM'deki temaslarından mı, İngiliz ve Fransız basbakanla- nyla göriişmesinden mi, Beyaz Saray'daki havadan mı? özal, Saddam'm geri çekilme olasılı- ğina neden olarak savaşta Iran'- dan aldıklarını geri vermesini gösteriyordu. Ancak bu gerekçe doyurucu değildi. Çünkü Saddam'ın Iran'dan aldıklannı geri verme- sinin üzerinden bir aydan fazla zaman geçti. Üstelik Özal, o sı- rada Saddam'ın bu davranışmı "Artık geri dönemez, savaşı ve her şeyi göze aldı" diye yorum- lamıştı. özal'ın "Saddam yorumu"n- daki değişikliğin nedeni üze- rinde gazeteciler inandırıcı bir açıklama elde edemediler. özal, bu sözleri inanmadan, "bir şeyleri perdelemek için" •öylüyor olabilirdi. Birkaç saat önce Ingiliz ve Fransız başbakanlarıyla, bu arada BM toplantısındaki Bush'la dahili bir telefon görüş- mesi de yapmış olabilirdi. Otelde gazetecilere yapacağı her açıklama, bir gün sonra Saddam'ın önünde olacak. Ba- tı'nm, Türkiye'nin yapabilecek- leriyle ilgili sözleri, Saddam ko- nusundaki son değerlendirmele- ri Irak liderine kopya vermek demekti. Saddam'a kopya vermemek, hatta yanıltmak ambargonun bir parçası. Ama yine de özal'ın "Sad- dam geri adun atabilir" demesi üzerinde düşünmek gere- kiyordu. Özal'a sorduk: "Saddam'ın Koveyt'ten geri cekilmesi ve devlet baskanlıgında kalması Türkiye için iyi mi olur, köta mü?" Buna özal net bir yanıt ver- medi. Söylediklerinden Türki- ye'nin bu olasılığa karşı kendi- sini hazırladığı anlaşıhyordu. Cumhurbaşkanı, Irak ile Türki- ye ticaretinin eskisi gibi olma- yacağını belirtirken, hem Sad- dam'ın işbaşmda kalma olasılı- ğmı hem de savaştan sonra yok olup gitmesini kastediyordu. Baü'run, özellikle ABD'nin Irak'ın ticaret boşluğunu dol- durmasını istiyor ve bekliyordu. Boşluk doldurmarun tek yolu, öncelikli serbest ticaret anlaş- malan imzalanması... MiJyarlarca dolara mal olan "fedakârtıkUB", kayıtsız şart- sız özal desteğinden sonra Türkiye'ye tekstil satmasına izin verebüeceğini söyleyen ABD, dünyada yalnızca üç ülkeye (Ka- nada, Meksika, tsrail) tanıdığı serbest ticareti tanır mı? Bu, Türkiye'nin ABD üe "dostluk- ta" ne ölçüde yol alabileceğine ba«ı. Ozal'm niyeti ve hedefi ola- büdiğince uzun yol almaktı. Ti- caretteki ısran bu yüzden. özal, ABD'yi AvrupahJardan daha güvenilir görüyor. Bunda, Av- rupa Topluluğu'nda Türkiye için, Kıbns için her kafadan ayn bir ses cıkmasının büyük rolü var. AT yolunun "nznn ve mce" olduğunu açıklayan özal için yeni umut, ABD yolunun "kı- sa ve geniş bir yol" olması. 70'in üzerinde devlet liderinin katıldığı BM Dünya Çocuklan özel Oturumu, görsel olarak gerçekten etkileyiciydi. Ama Özal bu görüntü içinde bir baş- ka görüntüden etkilenmiş. Baş- kan Bush'un salona girince çev- resini sayüamayacak kadar çok devlet başkanının sarması, özal'a çok tesir etmiş: "Başkan Bush, bir 'baba' gi- bi. Herkes etrafına toplaruyor." özal'ın demek istediği dünya bir aile gibi. Ailenin babası da Bush. "Baba"mn yanında ol- mayanı kurt kapar. Cumhurbaşkanı özal, Ame- rika'dan "Başkan Bab«"nın sevgi ve güvenini katmerlemiş olarak Türkiye'ye dönüyor. mizin daha uzun vadeli Irak'la azalma şansı kuvvetlidir. O hal- de Batı bunun yerini doldurma- hdır. —Irak'la kriz sonrasında da tkaretİD uzun siire bozuk devam edecegini söylerken Türkiye'nin Ortadogu'da tecrit olacağuu mı öngöriiyorsunuz? ÖZAL — Hayır, bilakis bu kriz sonunda Irak haricindeki ülkelerle Irak'ta tabii ne olacak bümiyorum. Irak haricindeki ül- kelerle Suudi Arabistan, Körfez ülkeleri, Mısır, Suriye bugün öbür tarafta olan ülkelerle mü- nasebetlerimizin çok daha iyi olacağını söyleyebilirim, hatta benim kanaatim bugün Irak'ın yanmda gibi olarüar dahi ko- numlarını değiştireceklerdir. Türkiye'nin burada epey ağırlı- |ı vardır. —Bu konuyla flgüi söyledik- leriniz şimdiye kadarkilerden çok farklı. Yani daha önce san- ki bu bunaiım başka türlii çözti- lecek şeklindeydi. Değertendir- me farklılıgı var mı? ÖZAL — Nasıl çözülürse çö- zülsün hiç önemh değil. Ambar- goyu uygulamak önemli bir ha- rekettir. Bakın bugün gazeteler- de var. Taha Yasin Ramazan 'özal'dan nötr olmasını istedim' diyor. Iran-Irak harbi gibi değil bu. Ya bir tarafta olacağız, ya ambargoyu uygulayacağız ya da uygulamayacağız. Ambargoyu uygulamadığımız takdirde Irak'- ın yanındasınız demektir. Am- bargoyu uyguladığınız takdirde BM'nin yanındasınız, ama bun- lann anlayışlan o değil. Belki Iraklıların anlayış tarzı. Bu yan- lışlık değil. Bize ambargoyu bi- le bile uyguladı. Biz de ambar- gonun kilit ülkesiyiz. Kilit ülkesi olunca başka aJternatifimiz de yok. Şöyle de yaparız, diyemez- siniz. O takdirde hafif bir uzun sürecek kırgınlık devam edebi- lir. Ben bunu söylüyorum. Bu argümanı Batılılar karşısında yaptım. Ben bunu baştan beri yaptım. Yani tekstil kotalarını acmalannın sebebi budur. Yok- sa bizim Yugoslavya'dan yahut da Brezilya'dan farklı bir ülke olmamız icap eder diye onlann bir iddiası var. —Başkan Bush ile göriiştü- BÖZ, başka liderle görüştiiniiz. Bu liderİerin Körfez'e bakış açısı Saddam Hüseyin'li bir geri çe- kilme fonnülii mü, yoksa Sad- dam Huseyin'in bir askeri hare- kâtla orUdan kalkması mı? ÖZAL — Bu detaya hiç kim- se gürnedi. Yahıız ben size şu ka- dannı söyleyeyim, bu konuda dünyayı bir nevi bir araya geti- ren, Irak karşısında büyük bir grubu, yüzde 99 ülkeyi, iki üç ülke hariç, esas itibanyla ABD Cumhurbaşkanı'dır. Bu da doğ- rudur. Sabah kahvaltıya gitti^i- mizde herkes geliyor. Bayan Thatcher geliyor, Alman Cum- hurbaşkam geliyor. Birçok kişi tanıyor, tammıyor. Bir-iki kişi yanına gidiyor. Şimdi Başkan Bush geldi. Etrafı böyle şey gi- bi sarıldı. Ben bunu aynen şey- de de gördüm. Reagan'la NATO toplantısına girdiğimiz zaman sanki büyükbaba geteıiş gibi ai- lenin öyle bir toplanmayı orada da gördüm. Yani biz bazen Amerika'ya karşı epey bizim' ba- sınımızda da caka satmak var- dır, ama Avrupa'da bunu hiç görmedim. Kıbns ve İnönti özal, Thatcher görüşmesinde Kıbns'ın gündeme geldiğini, an- cak "önemli olmadığım" ifade etti. önemli olmama yorumunu daha sonraki bir soru üzerine şöyle açıkladı: "Şimdi birtakım dostluklar vardır. Birisi gelmiş- tir, bir taraftan şunu Türklere soyleyiverin demistir. Söylerken de 'rica ettikr, biz de bu kadar söylüyoruz' deıier. Anlarsınız. Kıbns konusu asağı yukan böy- le gelmiştir. SHP kurultayı ve Erdal lnö- nü'nün seçilmesmi önceden tah- min ettiğini kaydeden özal, "Benim tahminim Erdal Bey ka- zanır idi, ama bunu ortaya çı- karmadım. Herbangi bir tarafı tutuyor intibaı u>'andırmayayım diye. İyi zamanlama yaptı da onun için kazandı" dedi. özal, ABD'deki temaslarını Balkan ülkeleri, Batı ve Araplar olmak üzere üç grupta değerlen- dirdi. ABD gezisini basına yap- tığı ziyaretler ve lobi grupları ile yaptığı temaslar nedeniyle tanıt- ma yanıru vurguladı. önceki ak- şam Fransa Başbakanı Rocard ile bir araya gelen özal, dün Su- dan Devlet Başkanı ile görüştü. Cumhurbaşkanlıgı Sözcüsu Kaya Toperi, Fransa Başbakanı ile de AT konusunda Körfez'le bağ- lantılı olarak yazdığı mektup çerçevesinde görüştüğünü belirt- ti. Fransa Başbakanı'nın da Kıb- ns'ta görüşmelerin yeniden baş- lamasını vurguladığını kaydetti. Bııslvtaıı (Baştamfi l. Sayfada) nız. Biz, hepimiz ve BM, hiçbir zaman askeri güç kullamlmaya- cağını düşünüyonız. Irak'ın Ku- veyt'ten cekilmesi durumunda, Irak ve Kuveyt arasındaki görüş ayniıklan giderilebilir. Körfez ülkeleri, dengenin yeniden ku- nılması amaayia aralannda ye- ni anlaşmalar yapabilirler ve bölgedeki tüm ülkeler ve hakiar, Araplaıia İsrail'i bölen çabşma- yı çözebilirler." Bush'un BM Genel Kurulu'n- da yaptığı konuşmanın, ABD- nin Körfez krizine ilişkin sürdür- düğü politikada bir değişiklik anlamına geldiği belirtiliyor. Irak'ın Körfez krizini Arap- Israil sorununa dönüştürme yo- lundaki çabalarına ABD yöne- timi karşı çıkıyordu. Bush'un, "Irak Koveyt'ten çekilirse, Orta- dogu sorunu toptan çözükbilir" seldindeki sözlerinin, Irak'm gö- rüşleriyle paralelük taşıdığı kay- dediliyor. Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin, önceki gün yaptığı açıklamada, Fransa Cumhur- başkanı François Mitterrand'ın, "Irak Kuveyt'ten çekilirse, Orta- dogu'da olumlu gelişmelet orta- ya çıkabilir" şeklindeki açıkla- masını olumlu karşıladığjnı be- lirtmişti. Bush'un dünkü sözle- rinin, Mitterrand'ın konuşma- sıyla büyük benzerlikler taşıdı- ğına işaret ediliyor. (Baftarafı 1. Sayfada) ve muhalefet partilerinin laiklik ilkesi üzerinde milli birliği sag- lamalan zorunludor" dedi. SHP Genel Başkanı Erdal tnönü de yeni öğretim yılı nede- niyle yayımladjğı mesajda, 12 Eylül sonrasında üniversitelerde özgür düşünce ortamırun yok edildiğini belirterek "Üniversite- ler ve yüksekokullardaki okul- laşma oranı düşüktür. Hükü- met, üniversite sayısını hızla art- tırmakla daha çok ögrenciyi üniversiteye almakla sorunnn çözülebileceğini sanıyor. Oysa aracı, gereci, mekânı, gerekli ve yeterli eğitici kadroyu saglama- dan açılan üniversitelerde egiti- min standardı ortadan kalk- makta ve diizeyi hızla düşmek- tedir" dedi. DYP Genel Başkanı Söky- man Demirei de üniversitelerde biumin gerektirdiği özgür orta- mın mutlaka olması gerektiğini vurguladı. Milli Eğitim Bakanı Avni Ak- yol, Erzurum Atatürk Üniversi- tesi'nde düzenlenen törende, yükseköğretim kurumlanndaki zorluklann aşılması ve bu ku- rumlann daha üretken ve huzur- lu bir ortama kavuşturulması için gerekli önlemleri almaya de- vam ettiklerini söyledi. Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek ise Mimar Sinan Ünıversitesi'nin açılışında yaptığı konuşmada 141,142 ve 163. maddelerin kal- dırılmasının düşünce önündeki engelleri aşmaya yetmeyeceğini, insanın kendi tabulanm da yık- ması gerektiğini belirtti. Başbakan Yılduım Akbolut, üniversitelerde yeni öğretim yı- lının başlaması nedeniyle yayım- ladığı mesajda üniversitelerin, güçlü ve modern Türkiye hede- finin yönlendirici unsurlarından biri olduğunu söyledi. Akbulut, Atatürk'ün milli, laik, cumhu- riyetçi, fonksiyonel ve çağdaş unsurlardan oluşan eğitim poli- tikasımn her düzeyde büyük bir özen ve duyarlılıkla uygulanma- sının Türkiye'nin bugünü ve ya- nnlanna ilişkin umutlan güçlen- dirdiğini belirtti. Bayındırük ve Iskân Bakanı Cengiz Alünkaya, ODTÜ'deki törende "Yükseköğretim Kanu- nu'nda yapüacak degişiklikle üniversitelerin sıkıntılan gideri- lecek, konumu degiştirilecekrJT" dedi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fahrettin Kurt, Karade- niz Teknik Universitesi'ndeki tö- rende yaptığı konuşmada, bazı kurum ve kuruluşlan toplum- dan kopmakla suçiayarak, üni- versitelerin de kendi kampusla- n içine hapsedilmemeleri gerek- tiğini söyledi. ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ömer Saatçioglu, .öğrenci harç fonunun kaldırılmasından son- ra bazı temel hizmetlerin karşı- lanamaz hale geldiğini, Maliye ve Gümruk Bakanlığı'nın yardı- mına ihtiyaç duyulduğunu belir- tirken, Atatürk Üniverskesi Rektörü Prof. Dr. Harşil Ertuğ- rul da ödenek yetersizliğinden yakındı. 1990-91 öğretim yılı dün Ak- deniz, Atatürk, Bilkent, Boğa- ziçi, Cumhuriyet, Çukurova, Dicle, Ege, Gaziantep, Istanbul Teknik, Karadeniz "Ieknik, Mar- mara Mimar Sinan, ODTÜ, 19 Mayıs, Selcuk, Yıldız ve 100. Yıl üniversitelerinde törenle açıldı. Yeni öğretim yılına Ankara ve Hacettepe üniversiteleri 2 ekim- de, Anadolu, 9Eylül ve tnönü üniversiteleri 3 ekimde, Fırat, Gazi ve İstanbul üniversiteleri 4 ekimde Erciyes ve Trakya üni- versiteleri ise 8 ekimde başlaya- cak. Uludağ Üniversitesi yeni öğretim yılına 28 eylülde girmiş- ti. Bu yıl toplam 29 üniversite- de yaklaşık 900 bin öğrenci öğ- renim eörecek. Bu arada ODTÜ ve Yıldız üniversitelerinde "aJternaüf açı- lış törenleri" düzenlendi. Yıldız Universitesi'ndeki "resmi" açı- hş törenine öğrenciler ahnmadı. Bu törene yalnızca öğretim üye- leriyle konuklar kabul edildi. Üniversitenin iki öğjenci derne- ğinden biri olan iYÖ-DER'li bir grup öğrenci, Mimarlık Fakül- tesi önünde "alternanf açılış töreni" düzenledi. ODTÜ'de de öğrenciler üni- versite genel sekreterliğine yap- tıklan başvuruya olumsuz yanıt almalanna karşm "alteraatif açılış" düzenlediler. Alternatif törende halaylar çekildi, parah öğretimi ve Körfez'deki savaş olasıhğmı protesto eden mesaj- lar okundu.* ITU'de 'Borsa tepkisi' ABD SAVUINMA BAKAMJĞIMÜSTEŞAM Türkiye'nin modernizasyonundan büyük çıkanııuz var' YVASHINGTON (Cumhuri- venliginin onun güçknmesinden yet) — ABD Savunma Bakanlı- ğı yetki şemasında üç, siyasi ko- nularda ise iki numaralı makam olan müsteşar Paul Wolfowitz, Türkiye'nin savunma gereksin- meleri konusunda umutlu, ama fazla beklenti yaratmamak için de temkinli konuşuyor. Wolfowitz, ABD'nin Türki- ye'ye yaptığı askeri yardımın bu- günkü düzeyini koruması için ellerinden geleni yapacaklannı söylüyor. Ama "Bildiğiniz gibi Kongre'de hep bir mücadele vardır" diyerek de Kongre*nin son sözü söyleyecek olmasına dikkat çekiyor. Wolfowitz bu konuda şöyle konuşuyor: "Cumhurbaşkanı Özal'ın zi- yaretine geniş bir açıdan baktı- ğımız zaman, Türkiye'nin eko- geçtigi göriişü hayii taraftar bu- luyor. Bu bakımdan Türkiye'nin konumundaki bir ülke için en degerli şeyin daha fazla ticaret olanağı bulmak olduğu kabul ediliyor. Başkan Bush, Cumhur- başkanı Özal'a tekstil kotasının arttınlması için müzakerelere başlanması yönünde taahhnt verdi. Gariptir ki biz savunma bakanlığı olmamıza karşm bu tekstil işiyle çok ilgileniyoruz. Birçok kimse 'tekstil konusu ti- caret bakanlığının yetki alanına girer, sizi ilgilendirmez' diyor. Biz de diyornz ki 'evet bu tica- rete giriyor ama aynı zamanda bizim en önemli müttefikleri- mizden birisini ilgilendiriyor'. Bu bakımdan Amerika'da yeni bir anlayış var. Modernize bir nomik ve güvenlik açısından bir Türkiye'nin Batı ile ittifakının kallunma arayışında oklugu gö- ne kadar değerli olduğu yönün- rülüyor. Ziyaretin en önemli ya- de bir anlayış bu. Türkiye gibi nı bn. Burada savunma bakan- hem istikrarlı hem de Amerika1 lığında çalışıp da ekonomik ko- nularia dogrudan ilişkisi olma- yanlar için de Türkiye'nin gü- ya dostane bir ülkenin moderni- zasyonunda bizim büyük çıka- nmız var." İstanbuJ Haber Servisi — Maçka Kışlası'nın İMKB'ye (İs- tanbul Menkul Kıymetler Bor- sası) devri girişimi, İTÜ'nün ye- ni öğretim yılına başlama töre- ninde sert biçimde eleştirildi. Rektör Prof. Dr. llhan Kayan binarun, üniversitenin göriişü alınmadan devredilmeye kaJkı- şıldığım belirtirken İTÜ Mezun ve Mensupları Derneği salonda dağıttığı bildiride "işgali" kına- dı. Maçka kampüsündeki açılış töreninde konuşan Milü Savun- ma Bakanı Saf a Giray, "Hükü- met olarak üniversitelerie diya- log içindeyiz. Maçka binası so- rununu yalnız üniversitenizin tutkusu haline getirmeyin, biz bunu hallederiz" derken, İTÜ Rektörü Prof. Dr. llhan Kayan, "Maçka Kıslası Maçka'daki öğ- retim bütünümüzün aynlmaz bir parcasıdır. Bu bina olmak- sızın Maçka Kampüsümüz dü- şünülemeyeceği gibi üniversite ve borsa gibi fonksiyonlan bir- biri ik uyuşmayan iki kuruluşun iç içe olmaJan da düşünülemez" diye konuştu. İTÜ Rektörü Prof. Dr. llhan Kayan'ın Maçka Kışlası'nın İMKB'ye devredilmemesi gerek- tiğini vurgulayan sert sözleri öğ- retim görevlileri ve öğrenciler ta- rafından ayakta alkışlanırken, eski bir İTÜ mezunu olan Milli Savunma Bakanı Safa Giray'ın ayağa kalkmayarak oturduğu yerden zayıf bir şekilde alkışla yetindiği görüldü. Maliye Ba- kanhğı'nca İMKB'ye devredilen Maçka Kışlası'ndayapılan tö- rende konuşan İTÜ Rektörü Prof. Dr. llhan Kayan, binanın üniversitenin görüşü alınmadan devredilmeye kalkışıldığını belir- terek şöyle konuştu: "Bu bina 19501i yıllarda yal- nız dört dış duvar halinde üni- versitemize tahsis edilmiş ve üni- versitemiz tarafından adeta ye- niden inşa edilmiştir. Bina bazı borsa yetkililerinin ifade ettik- leri gibi harap ve terk edilmiş (Baftarafı J. Sayfada) dolarda seyreden ham petrol fi- yatlan ekim başında 40 doların üzerine tırmanarak örneğin ABD'de, benzin fiyatlannm tüm zamanların en yüksek noktası- na ulaşmasma yol açtı. Akaryakıt fiyatlanmn son 2 ay içinde 4 kez ayarlanması pet- rol üzerinden alınan vergiler ne- deniyle Maliye'nin gelirlerini de arttırdı. Ancak Bakanlar Kuru- lu'nun geçen günlerde akaryakıt ürünlerinden ahnan Akaryakıt Tüketim Vergisi'ni yüzde 4-II oranında azaltmasından dolayı, akaryakıta yapılan dördüncü kriz zamnumn bütçeye olan kat- kısının düşük olacagına işaret ediliyor. Akaryakıt fiyatlanmn ağus- tostan bu yana yüzde 90 orarun- daki artışı piyasada da petrole bağlı zincirleme zamları doğur- du. Alüminyum, kablo, PVC, boya gibi ara malları ile her tür- lü ulaşun petrol fîyatlarındaki artışa anında yanıt verip ekstra- dan zamlanırken bir kısım gıda dunımda degildir. iki yuaan oe- ri onanm altındadır. Bütçe ile verilen ödeneklerin kısıtlılığı ve suni olarak çıkanlan birtakım engellere ragmen onanm sür- mektedir." Milli Savunma Bakanı Safa Giray ise sorunların çözühnek için olduğunu belirterek "Soru- nu üniversitenizin bir tutkusu haline getirmeyiniz, biz bunu hallederiz" diye konuştu. Giray, İTÜ'nün halen mezunlan en çok aranan bir üniversite oldu- ğunu ve Türkiye'nin en eski tek- nik üniversitesi olduğunu söyle- di. İTÜ Çoksesli Korosu'nun bestesini Adnan Saygun'un, söz- lerini Behçet Kemal Çağlar'ın yazdığı "Gençlik Marşı"nı suna- cağı sırada konuşan Koro Şefı Doç. Serdar Öztürk, Çağlar'ın bu marşı adeta Maçka binası için yazdığını söyleyerek "Genç- lik Marşı'nın sözlerinl okudu- |umda, Maçka binası, Borsa ve İTÜ aklıma geldi. Sanki Bahçet Kemal Çağlar bu marşı burası için yazmış. Bu marşı söylerken sesimizi bu dört duvarın dışına da duyurmak istiyoruz" dedi. İTÜ Mezun ve Mensupları Derneği ise salonda bir bildiri dağıttılar. Bildiride şöyle denil- di: "Borsa, Arsa Ofisi'ne başvur- malı veva kendisine gösJerilen ve üniversitemize ait olmayan bir binaya razı olmalıdır. Teknik Üniversite ile Arsa Ofisi aynı kurumlar degildir. Bir hizmet binasmın bir süre onanm geçir- mesi. terk edildigi anlamına gel- mez ve bu durum kimseye binayi isgal hakkını vermez. Kimse kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz. Anayasanın 'hiç kimse' deyişinin kapsamına İMKB de girer." İTÜ Maçka Kışlası Binası'nın İMKB'ye devredilmemesi için bir de imza kampanyası başla- tıldı. Kampanya için imza kul- lananlar arasında Milli Savun- ma Bakanı Safa Giray da yer al- dı. maddesi ile ampul, kâğıt, deter- jan gibi dayamksız tüketim mal- lan ve bir kısun hizmetler hem periyodik zammı hem de petrol zammını gördüler. tki aylık sürede tren biletleri yüzde 30-45, uçak biletleri (THY) yüzde 26-6, Istanbul'da dolmuş ücretleri yüzde 60, tak- si ücretleri yüzde 20, otobüs üc- retleri yüzde 71, vapur ücretleri yüzde 33.3 oranında arttı. Telefona zam PTT Genel Müdürlüğü de şe- hir içi ve şehirlerarası telefon gö- rüşme ücretlerini arttırdı. Buna göre 175 lira olan küçük jeton 200 liraya yükseltildi, orta boy ve büyük boy jetona ise şimdi- lik zam yapılmadı. Görüşmeler- de bir konuşma kontörü 175 li- raya çıkanldı. Bu daha önce 160 liraydı. Yeni zamla telefon kart- ları 20'lik 3 bin 400 lira, 30'luk 5 bin lira, 50'lik 8 bin 300 lira oldu. 6O'hk kart ücreti 10 bin li- raya, 100'lük 16 bin 600 liraya, 120'lik de 20 bin liraya çıkartü- dı. TÜPGAZ İSTANBUL SATIŞ Ruanlyakası EsU Vmi * 2 kg'lık kamp tüpû 3100 3600 16.0 12 kg'lık ev tûpü 16700 19100 14 4 45 kg'lık sanayı tûpü 63000 72000 14.3 FÎYATLARI (TL) AMMM Eski 2950 16200 61000 taı yıkası YeıH H 3400 15.3 18600 14.8 70500 15.6 KRİZ PETROL ÜRÜNLERİNE NASIL YANSIDI? * 2 afustos fTL) 1 Sûper benan 1391 Normal benzin 1248 Motorin 1191 Fuel Oil 524 Tüpgaz 12850 sMmfTl) 2650 2368 1904 748 18600 ArbsH 90.5 89.7 599 42.8 44.8 IstanbııFda soygun furyası (Baftarafı 1. Sayfada) ler. Bu arada, tabanca kabzasıy- la camları kıran ve çalışan 8 ki- şiyi tartaklayan soyguncular, ka- sada bulunan 66 milyon Iirayı alarak dışarıya çıktılar. Görgü tanıklanndan edinilen bilgiye gore soyguncular, dışarıda ken- dilerini bekleyen 2 arkadaşlany- la birlikte yaya olarak kaçmaya çalıştılar. Olayın duyulmasından sonra operasyonlara başlayan polis, soyguncuiann Ferahevler Yavuz- türk mahallesi yönüne kaçtıkla- nnı belirledi. Güvenlik güçlerin- ce burada kıstırılan 3 soyguncu girdikleri çatışma sonucu sılah- ları ve 2 adet el bombası ile bir- likte yaralı olarak ele geçirildi- ler. Çatışma sırasında polis me- murlarından Mustafa Altın ba- cağından, Vural Özden ise kası- ğından ve karmndan yaraiandı. Yarah soyguncular ile polis me- murları Haydarpaşa Numune Hastanesi'nde tedavi altına alın- dılar. Polis memuru Vural öz- den'in 2.5 saat süren ameliyatı sonrasında hayati tehükeyi atlat- tığı bildirildi. Bu arada çatışma yerine gi- derken direksiyon hâkimiyetini kaybeden ve şarampole yuvarla- nan 34 A 9170 plakalı ekip oto- mobilinde bulunan Durmuş Vergili ve Ali Çetin de çeşitli yer- lerinden yaraiandı. Olaydan sonra yarahlann kal- dırıldığı Haydarpaşa Numune Hastanesi'ni ziyaret eden İstan- bul Emniyet Müdürü Hamdi Ardalı yetkililerden bilgi aldı. Burada gazetecilerin sorularını yanıtlayan Ardalı, olayda ele ge- çirilen silahların balistik incele- mesinin tamamlandığım bildir- di. Ardah, Çek Vizor marka si- lahın 10 ocak günü polis memu- ru Ali Yaşar'dan gasp edildiğini ve 10 gün sonra emekli Albay Rıfat UğuriuUn'm öldürülmesı olayında kullanıldığım söyledi. Parabellum marka silahın da 15 ağustosta Çağlayan 50. Yıl Lisesi mutemedinin soyulması girişi- minde kuilanıldığuıı belirten Ar- dalı 7.65 milimetre çaph taban- canın kullanıldığı bir eyleme ise rastlanmadığını bildirdi. Bu arada olayla ilgili soruş- turmamn sürdüğünü belirten emniyet yetkilileri soyguncuiann Üzerinde değişik adlara düzen- lenmiş ve sahte olduklan sanı- lan 4 künlik çıktığını açıkladı- lar. Yetkililer gasp ettikleri 66 milyon lirayla kaçmayı basaran 2 kişiyle, yakalanan 3 soyguncu- nun Dev-Sol ya da TİKKO ör- gütlerine mensup olduklannın sanıldığını belirttiler. Öte yandan çatışma yerinde yaralı poüslerin hastaneye götü- rülmesini görüntülemek isteyen Hürriyet Gazetesi muhabiri Sü- leyman Ayaz'ın, polisler tarafın- dan dövüldüğü ve elinden fotog- raf makinesinin ahndığı bildiril- di. Istanbul'da dün aynca Zeytin- burnuspor idare binası da soyul- du. Dün sabah içeride kimsenin bulunmadığı bir sırada kulüp binasına giren soyguncular içe- rideki kasayı kırdılar ve 51 mil- yon Iirayı alarak kaçtılar. Zeytin- burnuspor Kulübü yetkilileri ça- hnan paranm BoJuspor ile oyna- dıklan karşüaşmanm hasılatı ol- duğunu bildirdiler. Sözen, Baykalcı başkanlara hâlâkıı^ın BERAT GÜNÇIKAN SHP kurultayı öncesinde Inö- nü'den yana tavır koyan Büyük- şehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen'i hizmette beceriksizlik ve partiye oy kaybettirmekle suçla- yan belediye başkanlarmın bun- dan sonra Büyükşehir Belediyesi ile nasıl bir "uyum" içinde çalı- şacakları tartışıhyor. Sözen, si- yasi tercihini kurultay öncesi açıklayanlara saygı duyduğunu belirterek "Ahlak, kural ve tü- zük dışı" davrananlarla insani ilişkilerini keseceğini yineledi. Bu tavrını ortaya koyarken "Belediye hizmetlerini" anlaüm dışı tutan Sözen, "Yasa ve yö- netmeliklerin belediye çalışma- lannda birbirimize yuklediği gö- revlerin etkilenmesine izin ver- me>eceğim" diyerek "Anakent desteği kesilir de hizmetler aksarsa" kaygısı taşıyanlara ye- şil ışık yaktı. Kurultay öncesi Sözen'i hiz- mette başarısızlıkla suçiayarak, "SaddanTa benzeten Bakırköy Belediye Başkanı Yılduım Akru- na ise "Yanşın bittiğini, şimdi yapıiması gerekenin genel baş- kan ve PM ile birlikte kenetlen- mek olduğuau" söyledi. Sarıyer Belediye Başkanı İh- san Yalçın da Sözen'in Baykal- cı belediye başkanlarına hizme- ti kesmek gibi bir tututarsızlık içine gireceğini sanmadığım söy- ledi. Yalçın, "Öyle bir tutum gö- rürsek biz de çahşmalarunızı ona göre ayarlarız" dedi. Kü- çükçekmece Belediye Başkanı Ertuğrul Tığlay ise kurultay ön- cesi ortaya çıkan olayların doğ- ru olmadığım, subjektif tavırlar- dan kaynaklandığını savundu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle