25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 OCAK 1990 HABERLER CUMHURİYET/ll Hemşireler hastane kapısında • tstanbul Haber Servisi — Türkiye Hemşireler Derneği'nin bültenlerini hastane Içinde dağıttıkları gerekçesiyle haklarında dava açılan ve önceki gece lojmanlarından çıkarıian iki hemşireden birinin durumu ağırlaştı. Biri Heybeliada'ya ötekisi Beyoğlu Kuledibi'ne "tayin edilen" yaklaşık 10 yıl kıdemli hemşireler, "özlük ve kadro haklarını yitirdiklerinı"' belirttiler. Hemşireler diınkü geceyi de arkadaşlanyla birlikte hastane kapısının önünde geçirdiler. (Fotoğraf: Nihat Halıcı) 2000'e Doğru davası • İstanbul Haber Servisi — 2000'e Doğru Dergisi Başyazan Doğu Perinçek ile Yazı Işleri Müdürü Tunca Arslan'ın, PKK lideri Abdullah Öcalan'la yaptıkları röportaj nedeniyle yargılanmalarına başlandı. Istanbul DGM'deki duruşmada, Perinçek ve Arsjan'ın, dergilerinin toplatılan 43. sayılanndaki "Abdullah Öcalan Perinçek'e Anlattı-2: Türkiye Halkıyla Birleşeceğiz" baslıkh röponajda, TCK'nın 142/3-6. maddelerine aykırı davranmaktan 7.5-15 yıl arasında hapisleri istendi. Dr. Sadık Ahmet yargılanıyor • Haber Merkezi — Eski Gümülcıne Bağımsız Milletvekili Dr. Sadık Ahmet, "Dağıttığı bildirilerle Müslüman seçmenleri yanıltmak, yalan haber yaymak ve halk arasında ikilik yaratmak'' suçlamalarıyla bugiin Gümülcine'de yargılanacak. Duruşmayı izlemek üzere Barolar Birliği Başkanı Önder Sav, Istanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan, Ankara Barosu Başkanı Erzan Erzunımluoğiu ile baro yöneticileri Av. Vahjt Çaiım, Av. Yücel Sayman ve Av. Osman Aktug Yunanistan'a gittiler. Teknik ögretmenlerden eylem • Egitim Servisi — Özel hizmet tazminatlarının yüzde 20 ve 40 oranlarından yüzde 2 ve 8 oranlarına düşürülmesi üzerine bir süredir yurt çapında protesto eylemleri sürdüren teknik öğretmenler, bugün de toplu halde viziteye çıkacaklar. îstanbul'da Sultanahmet Sağlık Merkezi ile Validebağ Öğretmen Sağlık Merkezi'nde toplu viziteye çıkacak olan teknik öğretmenler, "Kamuoyunu bilgilendirme ve gücünü haklılığımızdan alan sesimizi duyurma amacıyla yasal zorlama yöntemlerimizin tarihsel süreçte özgün biçimde yetkili kişi ve kuruluşlardan somut sonuçlar alınıncaya kadar devam edeceğini duyururuz" dediler. Teknik öğretmenler, daha önce de önlük giymeden çalışma, müdür yardımcıları, bölüm şefleri.atölye şefleri ve laboratuvar şeflerinin yönetirilik görevlerinden aynlmaları, 40 saatten fazla ders almama, doner sermaye çahşmalarına katılmama gibi eylemler gerçekleştirdiler. Aksu'ya soru yagmııru • ANKARA (Cumhuriyel Bürosu) — Kars Bağımsız Milletvekili Mahmut Alınak, İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'ya, Hakkâri'nin Uludere ilçesine bağlı köylerden Irak'a göçü durdurmak için ne gibi önlemler alınacağı konusunda soru önergesi verdi. SHP İçel Milletvekili Fikri Sağlar da gazeteci Ahmet Abakay'm görevli olarak gittiği Adımlar Dergisi'nde gözaltına ahnarak gözlerinin bajlanması ve DAL bölümünde hücreye atılması olayı ile ilgili olarak İçişleri Bakanı Aksu'ya bir soru önergesi yöneltti. Doğramacı'ya suç duyurusu • Haber Merkezi — Öğretim Cyeleri Derneği, çağdaş kıyafet zorunluluğunu kaldırarak üniversite yönetimlerini ve öğrencilerini "suça teşvik ettikleri" gerekçesiyle YÖK Başkanı lhsan Doğramacı ve YÖK uyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmayı kararlaştırdı. Ankara DGM Savcılığı'na bu hafta içinde iletileceği bildirüen dilekçede, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararlarına aykırı bir biçinıde YÖK Öğrenci Disiplin Yönetmeliği'nde "çağdaş kıyafet zorunluluğunu kaldırarak turban ve başörtüsü takılmasına olanak sağlayan YÖK Yönetim Kurulu üyelerinin TCK'nın 163/1 maddesinde -belirtilen suçu işledikleri" öne sürüldu. Orduya kadın subay • İZMtR (Cumburiyet Ege Bürosu) — Kara Kuvvetleri Komutanhğı'na yeniden bayan muvazzaf subaylar alınacağı açıklandı. Doktor, eczacı, muhendis ve öğretmen ile askeri hakim sınıflarına başvuracak adaylar, 31 Ocak 1990 tarihine kadar Kara Kuvvetleri Personel Başkanlığfna posta ve şahsen başvurularını yapabilecekler. Menderes'e devlet töreni • ANKARA (ANKA)— ANAP Giresun Milletvekili Burhan Kara'nın 27 Mayıs sonrası idam edilen eski başbakanlardan Adnan Menderes ile iki bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan'ın İmralı Adası'daki mezarının devlet toreni ile Bakanlar Kurulu'nun uygun göreceği bir yere nakledilmelerini öngören yasa teklifi, TBMM İçişleri Komisyonu'nda kabul edildi. "Patara'nın Korunması" • Haber Merkezi — Patara'nın çarpık yapılanma nedeniyle giderek yok olduğu vurgulandı. Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü ve Patara Kazısı Başkanı Prof. Dr. Fahri Işık'ın Antalya'dan sonra dün Kaş'ta verdiği "Patara, dünü, bugünü ve geleceği" konferansında, tarihi eserlerin korunması konusundaki sorunlar dile getirilerek yöre halkının yaklaşımlarıyla.çözüm arayışına gidildi. Konferansta antik kentin kalıntılarına ilişkin saydam gösterisi de yapıldı. KISA • Kadınlardan raektup - Umversıteli Kadınlar Derneği Antalya Şubesi tarafından TBMM Başkanlığı'nagonderilen mektupta "Turkıye'de irticanın boy utları gun geçtıkçe anmaktadır'' denıldi. • TYS'den telgraf - Türki>e Yazarlar Sendıkası Genel Başkanı Oktay Akbal, son gunlerdekı gazete ve dergi toplatılması ilegözaltı olayljjına ilişkın Başbakan Akbulut'abirtelgarfgönderdi. Akbal, "Ola>ları, duşunce özgurlüklerini kısıtlayıcı bazı ceza maddeîerinın kaldınlmasının taruşıldığı şu gunlerde endişe ve uzunıuyle ızlemekteyiz" dedi. • 31 kişi açlık grcvinde - Demokratik kiîle orgutlerine yapılan baskılan protesto amaciyla 31 kişi dunden itibaren açlık grev ine başladı Proteslo niteliği taşıyan açlık grevlerının. '»nö demoknıtik uygulanuüar son buluncaya kadar sureccgi" bıldırildı. • Müze sovgunu davası - Eski Cumhurbaşkanı Kenan Evren'e aıi 8 parça nişan \e kolyeyı sergilendikleri Harbiye Askeri Müzesı'nden çaldığı savıyla hakkında dava açılan Astsubay İbrahim Yağcı'nın yargılanmasına devam edildi. • Van'da tatil- Elverışsızhava koşullannınetkisiyle Van'da ilk veorta dercceli okullar hıfzıssıhha kurulunun aJdığı kararla iki gun tatil edildi. • Alman sosyolog - Bolucülük yaptığı gerekçesiyle tutuklandıktan sonra serbest bırakılan Aiman sosyolog Helle Schlumberger, "Kurdistan kelimesı bızım içıncofrafı bir sozcüktur" dedi. Schlumberger, TCY'nin 141 ve 142. maddelen kaldmlmadan Turkiye'yegelmeyeceğjni söyledi. • Ögretim iijesi kazada oldu - Çukurova Üniversıtesi'nin Balçah'daki kampusu yakınında meydana gelen ırafik kazasında, Zıraaı Fakultesı öğretim üyesi Prof. Dr. Mahmut Sayın ile Fen Edebivat Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Mehmet Erbil'in eşi Necibe Erbil öldu, Prof Dr. Savm'ıneşı Şengul ıleGulsen <\çıkgö2 ise ağır varalandı ANAP içinde kabinededeğişiklik istekleriyenidengündeme geldi Hükümette 'gaflar sıkıntısıBazı bakanlar ve ANAP'hlar önemli konularda yetersiz kalındığı ve tutarsız kararlar alındığını dile getirerek en geç mart ayı içinde parti yönetimi ve hükümette değişiklik yapılması gerektiğini Başbakan Akbulut'a ilettiler. Güneş Taner ve İmren Aykut topun ağzında. CANAN GEDİK ANKARA — 2.5 aylık Yüdınm Akbulut hükumeti icraatının "gaflarla dolu" oiması, ANAP grubu içinde "büküraet ve parti yönetiminde değişiklik" isleklerini yeniden günderne getirdi. Bazı ba- kanlar ile milletvekiilerinin hukü- met ve parti yonetiminde değişik- lik konusunda Başbakan Yıldınm Akbulut ile göruştukleri ve bu is- teklerini Başbakan'a ilettikleri öğ- renildi. Akbulut'un değişiklik is- teklerine, "Bir süre daha bekle>elim" yarutını vermesi, önü- muzdeki aylar içinde hükümet \e ANAP yonetiminde opeıasyon yapılacağı biçiminde yorumlandı. Edinilen bilgiye göre ANAP içindeki "muhafazakâr" eğilimde olan bazı bakanlar ve milletvekil- leri, ozel göruşmelerde Başbakan Akbulut'a "hükümet ve partiye yeni ve güçlü bir görtintü" kazan- dırrnak gereğini anlattılar. İlk kez ANAP'ın genel başkan adayların- dan Hasan Celal Gtizel ve arka- daşları tarafından gündeme geti- rilen "değişiklik" isteğine, muha- fazakâr eğilim de destek oldu. ANAP'ın muhafazakâr eğilimi içinde yer alan esl ı devlet bakan- larından Kânm Oksay "vitrin değişikliği" ısieğini ANAP grup toplantılarında dile getirirken mu- hafazakâr eğilimdeki bir bakan da Akbulut iie goruşiu ve bazı mil- letvekillerine "hükümet çalışmalannı" değerlendirdi. Muhafazakâr eğilimdeki ba- kanlar ve milletvekilleri, gündeme gelen önemli siyasi konularda hu- kümetin yetersiz kaldığı ve kamu- oyunda buyuk puan kaybına yol açan tutarsızlıklar içinde bulundu- ğunu dile getirdiler. Akbulut'tan hükümet ve ANAP yonetiminde değişiklik isteyen ANAP'lıların yonelttiği eleştiriler şu ana başlık- İar allında toplanıyor: "1- Siıper emeklilik konusunda eski ve yeni bakanların çatışma- sı: Anayasa Mahkemesi'nin super emeklilerin maaslannı dondurma kararı alması ile birlikte Çalısma ve Sosyal Giivenlik Bakanı İmren Aykuf ile eski Bakan Mukerrera Tasçıoğlu söz diiellosuna girdiler. Karşılıklı ağır suçlamalara hiikii- mel ve parti yönetimi seyirci kal- dı ve ANAP biıyük oy kaybına uğradı. 2- Sağlık ucrellerioe aralık ayı başlanoda önce zam yapıldı. Ka- muovundan gelen tepki üzerine bu zam geri alındı. İzlenen kararsız lavizkâr politika bukumete güve- ni sarstı. 3- Butçe gönişmeleri sırasında Hasan Celal Guzel ve arkadaşla- rının memurlara zam için kesinti önergeleri vermeleri, bükümeti lot durumda btraktı. ANAP büt- çe gorüşmelerinde dagınık ve bo- lünmüş bir gorüntü ortaya koydu. 4- AT'nin olumsuz raporuna karşılık hükümet göniş açıkla- makta gecikince Cumhurbaşkanı ÖzaJ'ın, raponı 'olumlu' nitele- mesi sorun yarattı. Dışişleıi Ba- kanı Mesul Ydmaz, Cumhurbaş- kam'mn bu görüşüne ters düştü. Hükümet yetersiz kaldı, muhale- fetin 'uzaktan kumandalı hü- kumet' suçlaması kamuoyunda etkili oldu. 5- Çavuşesku'ııun yönetiraden uzaklaştınldjğı gun, Devlet Baka- nı İbrahim Özdemir'in 'Çavuşes- ku Rumen halkının bugunkü çap- daş düzeye gelmesini sağladı' bi- çiminde demec vermesi hükiîroe- ti 'gülunç' dumma düşürdü. 6- ANAP Kırşehir Milletvekili Gökhan Maraş'ın riişvet ve yol- suzlukla mucadele yasa önerisine Muhabirimiz mahkemeye başvurdu MületvekiUne tazminat davası illf* I ANKARA (Cumhuriyet Bıiro- su) — Muhabirimiz Faruk Bildi- rici, TBMM'de kendisine saldıra- rak hakaret eden ANAP Malatya Milletvekili Bülent Çaparoğlu'na 25 milyon lira manevi tazminat is- temiyle dava açtı. Ankara Asliye Hukuk Mahke- mesi'ne verilen dava dilekçesinde Çaparoğlu'nun, Bildirici'ye, 11 Ocak 1990'da TBMM Milli Eği- tim Komisyonu toplantı salonun- da, "ANAP'b muhafazakârtann Bilkent Üniversitesi'ne yardımla il- gili lasarıyı engelledikleri" habe- ri nedeniyle saldırarak hakaret et- tiği kaydedildi. Çaparoğlu'nun, Bildirici'ye görevi başında, "Ya- lana, şerefsiz, serseri, hajsiyetsiz" sözleriyle hakaret ettiği ve "bası- nın görev alanına da tecavuz etliği" belirtildi. Avukat Emin Değer tarafından hazırlanan dilekçede, "Bir paria- menterin bir tasannın leh ve aley- hinde davranış ve sözleri varsa bunlann olduğu gibi gerçek bo- yutlanyla kamuovuna yansıtılma- sı bir gazetecinin ve gazetenin go- revidir. Bunları eksik vansıtmak, kamuoyunun doğru bilgilerle olnsturuimasıyla görevli gazeteci- nin görevini tara yapmaması demektir" denildi. Dilekçede da- ha sonra şu görüşlere yer verildi: "Bu davranışı ile davalı önceden tasaıiadığı bir eylemi gercekleştir- miş ve görev başındaki Faruk Bil- dirici'ye görevi nedeniyle ve göre- vini engellemek amacıvla hakaret etmişlir. Çünkü gazeteci, gerçeği her koşul altında, doğru, abart- masız ve objektif ilkeler içinde yazmakla yukumludür. Bir parla- menterin değil >asama işleriyle il- gili soz ve davranışlannı; kamu- oyunu ilgilendiren her soz ve ey- lemini haber konusu edebilir, eles- tirebilir. Çunku pariamenterin her sözu ve lutumu kamuoyunu ilgi- lendirir. Onun vcniden seçilmeM, topluma neler verdiginin bilinme- sine bağhdır, kamu varannın bu bağlamda gerçekleşip gerçekleş- mediği. Milletvekilinin çalışmala- nnın değerlendirilmesinin bir yolu da, basının objektif ilkelerle gö- rev yapmasına bağlıdır. Kamuoyu, ancak basının sağlıklı işlemesi du- rumunda bilgilenebilir. Seçmen. oy verdiği kişivi bu yolla tanır ve halka nasıl hizmet ettiğini ya da etmediğini bu yolla saptar. Onun için demoknjsilerde basın, dör- dıincu kuvvet olarak nitelenir. Bu bağlamda gazetecinin haber niteligi taşıyan soz ve davranışla- rı, bir parlamenter 'yazma' dedi diye, yazmaması, görevini halka, topluma karsı yapmaması demek- tir. Haberin şövle >n da boyle ya- zılması konusu gazelecinin so- rumluluğundadır. Ona kimse la- limat veremez." GÜZEL İSTANBUL'DA 6 Çıkışınuz isyan değil9 İç Politika Servisi — ANAP ge- nel başkan adayı Hasan Celal Gıi- zel, partinin "restorasyona" ge- reksinimi olduğunu belirterek, "Bu iş bövle gitmiyor, bu yıl bu meseleyi mutlaka bitirmeliyiz" dedi. Güzel, ANAP'ta herkesiri "karnından konuşmayı bırakıp, ortaya çıkması gerektigini" soyledi. 17 kasımdaki ANAP olağanüs- tu kongresinden sonra, genel baş- kan adayı olarak örgüt bazında ilk kez, Bakırköy olağanustü ilçe kongresinde gücünü ölçecek olan Hasan Celal Güzel, dun akşam partili delegelerin bir bölumü ile yemek yedi. Güzel, yemekte yap- tığı konuşmada, 26 Mart seçim- lerinde alınan başansız sonuçla- rın nedenini sıralarken, "Rüşvet ve yolsuzlukla mucadele konu- sunda cevap veremedik. Boynu- muz hep bükuk kaldı. Sanki, ANAP'lı olmak, köşe dönücu ol- mak gibi geldi. Herkes bize bu gözle baktı" dedi. ANAP'ın ken- dini toparlaması için cumhurbaş- kanlığı seçiminden sonra fırsat doğduğuna değinen Hasan Celal Güzel, genel başkanlık seçiminin demokratik bir kongre olmadığı- nı öne sürdü. Konuşmasına "Hü- kümet olarak sadece kendi yakın- lanmızı değil, herkeşi kollamak mecburiyetindcyiz. Özellikle ya- kınlanmızdan kaçınmalıyız" biçi- minde devam eden Güzel daha sonra şöyle dedi: "Bizim çıkışımız, asla isyan de- ğildir. Tevekkülle zilleti birbirin- den ayırmamız lazım. Mücadele- miz, koltuk ya da şahıs mücade- lesi degildir. Biz kemerinizi sıkın derken, idarecilerimiz ve yoneti- dierimiz, şatafatlı ve tantanalı ha- yat süremezler. Eger, bir vere ge- lirsem, '70çeşıtli şatafath, tanta- nalı ANAP yemeklerini' kaldıra- cağım." fintivnr Oynayamadığı oyuncakları satmak zor olsa ge- V 8 a u J u l rek, Bulgaristan'dan göçup gelen Zeynep için. Bü- yiik umutlaria geldiği ulkeden farklı ne bulmuştur acaba veni ülkesinde. Okuldan çıkıp önlüğünü bile çıkarmadan Bulgaristan'dan getirdiği bebekleri satmaya koyulmuş. Sabahın erken saatlerinde ellerini kamçı gibi kesen ajazdan korunmak için de eldivenlerini giymis. Tanesi 2 bin liradan, üç dort bebek satabiliyor. Zeynep bebeklerle yaşam savası venyor... (Fotoğraf: Zafer Aknar) hükümet ve ANAP yönetimi ön- ce karşı göniş bildirdi. Ancak ka- muoyu baskısı üzerine daha son- ra öneriye 'kerhen' destek verildi. 7- Devlet Bakanı Mehmet Ke- çeciler'in baskısı ile YÖK turban yasağını kaldırdı. Bu karann alın- masından birçok bakanın haberi olmadı. Ancak üniversitelerin bu karara uymaması da ANAP'a pu- an kaybeitirecek bir kaos yarattı. 8- Ankara İdare Mahkemesi Çi- losan'ın özelleştiritmesini durdu- rurken hükümet yine seyirci kal- dı. Hiçbir bakan sorumluhığu ust- lenmeyince muhalefel puan ka- zandı. Özelleştirme sorunu bökü- mette göriis aynlığı yarattı. 9- Hükümet süper emeklilerin durumuna seyirci kalırken TBMM'den milletvekiilerinin er- ken emekliliği yasa önerisi çıktı. Hükümet bu konuda da ANAP grubunu toparlayıcı bir politika ortaya koyamadı. ANAP grubu bölündü ve büyük puan kaybı oldu. 10- TCK'nın 141-142 ve 163. maddelerinde değişiklik konusun- da çelişkili tavırlar ortaya çıktı. Adalel Baksnlıgında TCK'nm 141-142 ve 163. maddelerinin kal- dınlması yonünde taslagın hazır olduğu duyunılurken Adalet Ba- kanı henüz hukumetin bu konu- daki göruşünun belli olmadıgını açıkladı. Konunun tartışıldığı Ba- kanlar Kurulu toplantısında da her bakan ayn yönde görüş orta- ya koydular. ANAP genel başkan yardımcılanndan Metin Gürdere 2 ' nin 141-142 konusunda muhalefet partilerine 'millı mutabakat' öner- mesine Adalel Bakanı Sungurlu karşı çıktı. 11- Yaş sebze ve meyve ilhali üe ilgili kararname nedeniyle Devlet Bakanı Güneş Taner ANAP gru- bundan sert eieştiriler aldı. İçel Milletvekili Riişlu Kâzım Yıicelen ile arkadaşlan, Taner için gnıpta genel goruşme isteği hazıriarken devlet bakanları Hüsnü Doğan, Kemal Akkaya ve Maliye Bakanı Ekrem Pakdemirli ithal kararna- mesini imzalamadılar. Hükümet içinde göriis aynlıgı çıktı. 12- Başbakan Akbulut'un sü- rekli 'demokrasi', 'fıkir özgürlü- ğü* 'hak ve hukuk'tan soz etme- sine karşılık, Guneş Gazetesi'nin toplatılması ve Adalel Bakanı Oi- tan Sunguriu'mın isteğine karşın DGM Savcısı Nusrel Demiral'ın ifade vermekten kaçınması, Türki- ye'nin uluslararası plalformda ili- bannı sarsıcı oldu. 13- Cumhurbaşkanı Özal'ın ABD gezisi de hükümete puan kaybcttirdi. Cumhurbaşkanı'nın ABD gezisini 'özel bir gezi' ola- rak açıklaraasına ragmen Devlet Bakanı Güneş Taner'in bu geziye kaülması tepki topladı. Dışişleri Bakanı Güneş Taner'in bu geziye katılması tepki topladı. Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz, Cumhur- başkanı ile ters düşecek bir tulum ortaya koydu. Yılmaz'ın ABD ge- zisinin Dışişleri Bakanlığı'mn is- teği üzerine gerçekleştiğini açıkla- ması, çelişkûerin bir baska örne- ğini oluşturdu." ANAP'lılar, ANAP grubundan ve kamuoyunda tepki toplayan bazı bakanların hükümetten uzaklaştırılması gerektiğini savu- nuyorlar. ANAP gnıbunda Hasan Celal Güzel yanlısı milletvekiile- rinin tepkilerini toplayan Güneş Tgner ile Çalısma ve Sosyal Gü- venlik Bakanı imren Aykut'un hü- kümet dışında tutulmalan isteni- yor. Güzel yanlısı milletvekilleri, Taner için grupta genel göruşme hazırlığına giriştiler. Ancak Ta- ner'in ABD'de bulımması ve önü- müzdeki hafta da TBMM'nin ta- tile girmesi nedeniyle Taner için şubat ayı içinde genel görüşme açılması uygun bulundu. DSPeski GenelBaşkan Yardımcısı'ndan Rahşan Ecevit'eyanıt Ozdalga: DSPlde kural, koşubuz itaatHaber Merkezi — Demokratik Sol Parti eski Ge- nel Başkan Yardımcısı Halûk Ozdalga, Rahşan Ece- vit'in gazetemizde yayımlanan iki bölumlük söyle- şisi için bir açıklama yaptı. DSP içinde kendisini hedef alarak sürdürülen karalamalar yüzünden böy- le bir açıklamaya gerek duyduğunu belirten Ozdal- ga, DSP Genel Başkan Yardımcısı Rahşan Ecevit- in "mulfağına dönmesi gerektiği" konusunda de- meç vermediğini, yazı yazmadığını ve bir iraada bu- lunmadığını bildirdi. Ozdalga şöyle dedi: "DSP üst yonetiminde yaşayanlar, bir büyük Rus yazann o güzel sözlerini dogrular gibidin 'İnsan- ları yalnızca soyut bir sevgiyle sevenlerden daima çekınmek gerekir'. DSP'de lıorlanan. ililip kakılan, konuşması yasaklanan ve hak aramak isteyince de kapı dışına atılan işçilerin, bakkalların ve esnafın gerçek hikâyesini bir gün acaba kim yazacak?" Halûk Özdalga'nın açıklaması şoyle: "Hafta başmda gazetenizde Sayın Rahşan Ece- vit adı altında yaymlanan ve kimin tarafından ka- leme alındığı kolayca tahmin edilebilecek açıklama- ları buyıik uzüntuyie ûkudum. DSP içinde beni de hedef alarak sürdurülen ka- ralamalar, bu açıklamayla, şimdi ne acı ki kamuo- yu onunde yapılır hale gelmiştir. O nedenle, bugu- ne kadar ısrarla koruduğum suskunluğu surdurmem artık mümkün olamayacaktır. Örgute mektupgondererek ve>a basına demeç ve- rerek Sayın Rahşan Ecevit'in 'mutfağa donmesi gerektiğini' >azmadım, o yolda bir imada bulun- madım. Benim adımı taşıyan böyle bir açıklama gosterilemez. Hayatımda hiçbir zaman adımı kul- lanmadan bir açıklama yazıp dağıtmış da değilım. Ayrıca hiçbir zaman en yakınımdaki kişi de da- hil, başka insanlann adını kullanarak açıklama yap- raadım. Bunu, en yakın da olsa adı kullamlan kişi- ye karşı haksızlık kabul ederim. Hele bir zamanlar aynı mucadele içinde yakın bulunmuş insanlann, asılsız dedikodulara kanıp ustelik başka bir kişinin adını kullanarak birbirlerini kamuoyu önünde ka- ralamalarını, siyaset yapmanın yakışıksız ve onur- lu sayılamayacak yollarından biri olduğunu dü- şunürüm. Sayın Rahşan Ecevit'le kişisel bir çekişme içinde hiçbir zaman bulunmadım. Ama kendisinin DSP Genel Merkezi'ndeki görevlerini, özellikle örgutle ilgili göre\'lerini bırakmasını istediğim doğrudur. Bu duşüncemi de, doğrudan Sayın Rahşan Ecevit'e ve eşine, uzun uzun belki başka hiç kimsenin söyle- mediği kadar açık ve ayrıntılı gerekçelerle anlattım. Ama o gerekçelerin içinde. Sayın Rahşan Ecevit'in kadın oiması asla yoktur. Esasen bu yalnız benim kişisel isteğim degildir. DSP üyelerinin tamamına yakını ve hatta halen par- ti yönetiminin en üst duzeyinde görevde bulunan- ların çoğunluğu da bunu istemektedir. Ama hiç kim- se, Sayın Rahşan Ecevit'e kadın olduğu için karşı degildir. Öyle olduğu çok iyi bilinmesine rağmen, bir kadının DSP'de gorev yapmasına karşı çıkılıyor- muş izlenimıni verecek biçimde konuyu çarpıtmak, kimsenin kolay inanmayacağı bir kurnazlıktır. DSP ust yönetiminin sosyal demokrasiyle bağ- daşmayan tutumlarını içime sığdıramadığım için. genel başkan yardımcılığından ayrıldım. Bu konu- daki düşüncelerimi, belki yararlı olur diye, Sayın Rahşan Ecevit'e ve eşine defalarca, somut örnekler vererek anlattım. Etkisi olmadıgını görünce, yone- tımdeki görevlerimı bıraktım. Partideki görev lerim- den aynlmayı, hiçbir zaman siyasi bir manev ra ola- rak da görmedim. DSP ust yönetiminin tepeden inmeci. aşırı mer- keziyetçi ve tabanı valnızca konuşmalarda kullanı- lacak bir propaganda malzemesi olarak goren an- layışını kabul edemeyıp aynlan veo yaklaşımı eleş- tirmek yureklilığinı gosterdiği içın uzaklaştırılan pek çok partili vardır. Şimdi bu insanlann, 'halkın so- zunün geçtıği' bir orgütlenmeye karşı olduklan için ayrıldıklannı öne surmek, yalnızca aşırı bir çarpıt- ma değil, aynı zamanda bir haksızlıktır. Gerçek bunun tam tersidir. O insanlann karşı çık- tıkları, örneğin Zonguldakh bir maden işçisinin, çevresınde adı duyulduğu, tanındığı, sevildiği için ve başarı kazandı diye partiden uzaklaştırılması ol- muştur. Bu örnekler istenildıği kadar çoğaltılabilir. DSP üst yonetiminde yaşananlaı, bir buyuk Rus yazarının o güzel sözlerini dogrular gibidir: "Insan- lan yalnızca soyut bir sevgiyle sevenlerden daima çekinmek gerekir'. DSP'de horfanan, itilip kakılan, konuşması yasaklanan ve hak aramak isteyince de kapı dışına atılan işçilerin, bakkalların ve esnafın gerçek hikâyesini bir gün acaba kim yazacaktır? Haksızlıklara ve adaletsizliğe karşı mucadele et- mek için, eğer demokrasi bir gün tekrar ayak altı- na alınırsa demokrasi mücadelesi vermek için yola çıkan bir partinin bugun geldiği yer, yürek sızlatı- cıdır. Şimdi o partide mutlak kural, koşulsuz ita- attir. Şimdi o partide bir yerlere gelebilmenin ko- şulu, boyun eğrnektir. Nasıl olacak da boyun eğ- meye ve koşulsuz itaate zorlanan insanlardan olu- şan bir parti, gerektiğinde demokrasi mücadelesi ve- rebilecektir? Haksızlıklara ve adaletsizliğe karşı na- sıl boyun eğmeden mucadele edecektir? DSP'nin orgütlenme modelinin 'yepyeni' ve 'bu- güne dek eşi görülmemiş' olduğu öne sürülmekte- dir. Heyhat! Bu çok eski ve iyi bilinen bir model- dir. Çok alçakgönüllu sayılamayacak bir ifade ile DSP'nin 'şimdiye kadar hiçbir partide göriilmedik ölçüde sağlam ve sağlıklı' olduğu iddia edilen ör- gutlenmesinin bugun geldiği nokta da kıvanç veri- ci degildir. DSP kurulalı 5 yıl ölmuştur. 1985'te resmi kuru- luştan once yürütülen orgütlenme çalışmalan dik- kate alınırsa, aslında bu süre daha da uzundur. Ama bugün hâlâ illerin hemen hemen hiçbirinde parti, ust yonetimin tutumu nedeniyle yasalara uygun bir örgüte sahip degildir. Yeni kurulanlar hariç 67 ilimizin yalnızca 39'unda bugüne kadar kongre yapılmıştır. Bu 39 ilde seçimle işbaşına gelen yönetimlerden 34 tanesi, genel mer- kez tarafından görevden uzaklaştırılmıştır. Bunlar- dan bazıları seçımden hemen birkaç gün sonra gö- revden alınmıştır. Bazı illerde ise genel merkez, kendi atadığı ıl yönetimlerini kısa sure içinde defalarca gö- revden almıştır. Gorevden alınmanın başlıca nede- nı. insanlann mutlak ıtaati kabul etrnemeleridir. Üs- telik bütün bu tepeden inme görevden almalar ve atamalar MKYK'da bile göruşülmeden, tanışılma- dan ve oylanmadan yapılmıştır. Ne acı ki bütün bu işler, 'sosyal demokrat örgütlenmeyi Türkiye'de en iyi bildiği' iddia edilen tek bir kişinin buyrukları- na göre yürütülmektedir. Parti üst yönetimi, bu 34 ilden hiçbirinde yasalann zorunlu kıldığı süre çok- tan aşılmış olmasına rağmen yeni kongre yaptırma- mıştır. Şimdi bu örguder, üst yonetimin tutumu ne- deniyle yasaya ters düşmüş durumdadır. Istanbul, Ankara, Adana, Bursa, Trabzon, Eskişehir, Antal- ya ve daha başka pek çok il bu durumdadır. Şimdi parti, kendi örgütlerinin birçoğuyla mahkemelik ol- muştur. 67 ilin kalan 28'inde ise S yıldır, 'kendin pisir ken- din ye' türünden bile olsa, kongre yapılmamıştır. tzmir, Gaziantep, Kayseri, Konya, Malatya gibi büyük illerde bile 5 yıldır niçin kongre yapılmamış, seçilmiş bir yonetimin işbaşına gelmesine izin ve- rilmemiştir? Sıvas, Tunceli, Artvin, Kırklareli gibi sosyal demokratların en güçlü olduğu illerde bile, seçimle işbaşına gelmiş bir yonetimin oluşmasına 5 yıldır bir kez bile niçin izin verilmemiştir? Taba- na dayalı eşi görülmemiş orgütlenme modeîi bu mudur? Partilerin yılda iki kez üye listelerini Adalet Ba- kanlığı'na bağlı bir masaya bildirmesi gerekir. DSP niçin 1989 yılında tek bir üye bildirmemiştir? O ka- dar çok başvuru oldu ki, listeleri yazmayı yetiştiremedik' açıklamasının inandırıcılığı yoktur. Mızrak çuvala s'ğmamıştır. Hiç olmazsa, yaaldığı kadarı verilebilirdi. Herhalde herkes son gün üye olmadı. Hem neden haziran sonunda da verilme- di? Sakın gerçek neden, tek kişilik sansur kurulu- nun o kadar çok işe yetişememesi olmasın? İlçe orgütlerinde, il örgütlerinde ve genel merkez- de parti için görev yapmış; seçimlerde partinin adayı olmuş insanlardan bile 'sabn yetmeyenlerin' ve 'ger- çek halk örgütlenmesinden' kuşku duymaya başla- yanların uye kayıtlan yok edilmektedir. Böylece, eşi görülmemiş derecede 'sağlam' ve 'tutarlı' bir örgüt yapısı oluşturulmaktadır. Öyle değil mi? Güneşi balçıkla sıvamaya çalışmak boş bir uğ- raştır. DSP üst yönetimi bu yöntemlerde ısrar etti- ği sureee, sosyal demokrasiyolunda başarı kazan- ması zor olacaktır!'
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle