26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUHHURİYH 28 Ocık 1971 îstediğini Bilen Adam: lr konferans dınlemıştım; 27 Mayıs olaylarmdan önceydı. Konferans, Ankara lurkocağında venlecektı ve kuçuk salonua tertıplenmıştı. Yerlerımızı aldık Dınleyıcıler azdı. Fakat o gun ocakta, A7erba>canlı Turklerm duzenledıklerı bır toplantı sona erıp de, o toplantıya katılanlar da kuçuk salona gelınce, her yer doldu. Salona, canlı, hareketlı, sıcak bır hava egemen oldu Dınleyıcılerın hemen hepsı gençlerdı Belkı fakulteler, lıseler oğrencılerı ve bu arada belkı de genç oğretmenler Konferansı, Zekı Sofluoğlu verecektı Kendısını tanımıyordum Ondan sonra da tanışTiak fırsatı oimadı. Hatıp kursuye geldı Orta yaşlara jaklaşan sakm bır ınsan algısı verıyordu Konu «Aydınlarm Dırenışı» ıdı. Konusuna, sukunetle gırdı. Hevecanlı değıldı. Hatta başlangıçta bıraz tutuk gıbı konuşuyordu Ama sozlerının dızısınde, cumlelerının yapısında ve fıkırlerımn orüluşunde, hıç aksakhK yoktu. Gorulüyordu kı, konusuna hakımdır. Çok geçmeden de anlaşüdı kı, konusunu, bılerek, ısteyerek seçmıştır. Neyı ve ne ıçın konuştuğunu bılen bır ınsandır. Zaten konuşmaları bıraz ılerleyınce, oyle oldu kı. salonda bulunanlar, tamamıyle onun etkısi altında kaldılar Ona bağlandılar Bır an geldi kı Zekı Sofluoğlu artık, her zaman bu kursu lerde konuşan sıradan konferansçılardan bırı olmaktan çıktı. O gunlerde butun vurtta, kaderı ıle oynanan, haysıyetı ınkâr edılen, fakat henuz dıremşı yenılmeyen Tıirk aydınının, dıll ve sımgesı halıne geldı O gıinu her hatırladıkça, onun konuşmalanmn, ortaya serdığı olçulerın, yargılann etkılerını, halâ yaşar gıbi olurum. Nıtekım, bu konferanstan sonra da duygu ve duşuncelenml, Ankara'da o zaman yayınlanan bır edebryat dergısınde, aynca dıle get'rmıştım (1). Şımdı bu yazımda, gene o Konuya doneceğım. B OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Aydmların Direnişi Şevket Süreyya AYDEMiR kü, bir inamştır. Yüksek ve gerçek değerlere bağlanıştır. înanış, bir karaktere temel olunca, aydın, hem inanan, hem ınamlan ınsan olur. Bu inanılışa ıse, ıhanet edemez Çünku ıhanetm, boyle bır karakterde yerı yoktur. 2 Aydın, kandırmaz Fakat ınandırır. Kendısı de, gerçeklere mandınlabılır. Çunkü, gerçeklere baghdır. Ve gerçeklere de ihanet edemez. Onun ıçındir kı, bağnaz (muteassıp) ve ınatçı değıldır. Inandırma yolunda ıse, ancak bılıme ve muspet bılgılere yer verır. Kafasında, dokunulmaz «tabu»larm yerı yoktur. 3 Aydm cesurdur. Medenı cesaret sahıbldir Medenı cesaret ıse, aydın ıçın kahramanhk değıl, doğal vasıftır Fakat bazen şartlar oyle gelışır ki, o zaman medenı cesaret, bır kahramanlık halını de alabılır. Bu hallerde aydın, medeni cesaretını gosterır ve kahraman olur. Ama bu kahramanhk kendısı ıçın, sadece bır gorev olarak kalır. 4 Aydın, hakıkat bıldığı, gerçek bıldıği şeyı kendısıne saklamaz. Onu yaymayı da vazıfe bılır. Yanı aydın, valnız bır hakıkat adamı değıl, «ynı lamanda hakıkatın rehberı ve önderıdır. 5 Aydın, toplumun hayrını ve çıkarlarını, kendı hayrımn ve çıkarlanmn üstunde tutar. Bunu, butun şartlar ıçınde ve her şeye rağmen yapar Fedakârlığı hıçbır karşıhk ıçın değıl, hasbidır. Topluma verır, ama toplumdan karşılığını beklemez. 6 Aydın, bağlandığı ılkelere uygun bır yaşam surduren, durust ve feragath bır ınsandır. Onun yaşamı ıle prensıplerı arasında çelısme yoktur 7 Nıhayet aydın. mazbut lnsandır. Metodlu ve muntazam çalışır. Ihmal, dağmıklık ve avarelık, aydın insana yakışmaz. Aydın, bu tür zaaflardan, kendını kurtaran ınsandır.. Konferansçı, burada ozetlenen, ama aslında daha da tamamlanan ve oldukça zaman alan bu esaslan, artan bır açıklık lçinde sıraladı öyle kı, her nıtelık son yargılara bağlanırken, dınleyenler, bu olçulerln, kımlert kapsayıp, kımleri kapsam dışında bıraktığını, kendı içlerınde, kolayc» belırleyebılıyorlardı, denılebılir. Hele konferansçımn son sozlen, gaıpten gelen bırer uya« n gıbrydı. Uyancı bır ruzgir pbı havaya yayüıyordu. Aydınlar Direnirse.. Bu konferans, 27 Mayıs îhtilâhnden 20 gun kadar once, 5 mayıs 1960'ta verilmişti. Memleket olağanustu gunler yaşıjordu. Istanbul ve Anıcara Unıversıtelerınde baskınlar yapılmıştı. Gelecek gunltr ıçin, her şeye gebe bir bırıkmenm, hızla gelıştiğıni gormeyen yoktu. Iktıdan, mılU hakımıyet defıl de, öz mah saymak eğılımıni gıttıkçe açığa vuran bir klık, bır zümre, gerçek aydın olmanın gerektirdığı vasıflardan gittıkçe sıynlarak, garip, hıddetlı bır sorumsuzluğun çaresızlıklerıne, gittıkçe gomulüyordu. Gerçek aydınlar ıse, korkudan sınmek yenne, gurultüsüz, ama gıttikçe gelışen bir ruh ve fıkır dırenısinin havası içindeydller. Kimse kan ve kanunsuzluk ıstemıyordu. Ama gdrünüyordu kı, iktıdar cephesının sağduyudan gittıkçe ayrılışı aklın yenni bağnaz bir inançlıhğın alışı, Ulkeyi, her ıhtimale sürüklejrebılir. Ama boyle hallerde ve gene de en doğru mücadele, ruhlan, fıkirlerl ve uyarüan ıle. sorumsuzluğa ve bağnazlığa karşı dırenişdir. Şımdı bugün de ulkemiz, tanhınde hıç yaşamadığı ve 27 Mayıs oncesi ıle hıçbır zaman kıyaslanamıyacak kadar azgın bır sorumsuzlugun, tktıdar boşlugunun, kanlı ve hoyrat, ama hıç de gızlenmeden orgutlenen bir terorun karanlık eylemlerıne gomülmektedır. Bır yandan hızlı bir «sınıflaşma» ve bu sınıflaşmanın ister ıstemez davet ettığı sımf kavgası gittıkçe guçlenmektedir. Öte yandan, hem devleün bütün Ugıli organlanna, hem sahnedeki kavgacılara kaaar yaygınlaşan tarıh ve bılımdışı bır kavram kanşıkhğı, yanı düpeduz bir kordoğüşu, ulkeyi gittıkçe sarmaktadır. Bu ulkenın nızamından, guvenlığınden ve geleceğınden sorumlu olan Yasama, Yurutme ve Yargı organları ıle yan kuvvetler. bu kordoğusu karşısında ne yaparlar' Hem kendılerını, hem devletı bu çukurdan nasıl kurtarırlar'' Bu soruların cevaplarını, gene onlara bırakalım. Ama bızım bu alanda da ılk guveniTiız, gene aydımn dırenışı nedır. Ve çağrımız. gene avdınlaradır. Evet, gerçek aydının kendım sıvaset dışı tutuşu ve aydınlardan sıvaset alanmda veralanlann kendılerını, az zamanda gunluk sıvaset tıcaretmm sellenne kaptırışlandır, duşunüurucu o'avlardır Yuksek eğıtrnı ve meslek kuruluşlarında ise bğ renımi engellemek yolundakı açık, sorumsuz saldırılann, gıttıkee bozulmakta olan bır duzenın organları tarafından adeta teşvılc gormesı ve mıllıyetçılığın demagojı duzeyıne ındırılışı, elbette hazın gerçeklerdır Ama gene de ve bu şartlar ıçınde de gerçek aydının bazı görevlerı var. Bu tür aydınlardan beklenen karakter ve vasıflara uygun olarak örgütlenmesı, kalem ve îıkir dırenışı, bu aydmların, topluma sarşı yukümlu oldukları görevlerın başında gelır. O ayiınlann kı, onlann nıtelık ve karakterlerl, bu yazıda ve daha yukarıda yeralan 7 üke ıçınde, gereğınce formülleştırılmıştır. Barzani ile Turkeş azınuzın başlığını gören Okur, ilk bakışta kuçuk bir duraksama geçırebilir : Acaba Turkeş Ue Barzani arasında ne eibi bir UışM veya bajıntı vardır? Soruya kısa bir karşılıkla, her ikisinın de çağı scçmış ve aşılmış bır millijetcilik anlayısı ardında koştuklarını sojlemek olasıdır. Mİlli\etçilik kavramı da tum ka\ramlar gibi zamanına ve verine göre nitelik deçfctirmiştir. SSıgeliji JönTürklerle tohumları atılan miUiyetçilik akımıyla Atatürk miliivetçilİRİ arasında çarpıcı bir avrılık gorulür. Osmanlı tmparatorluğunda vaşavan çesitli millıjetlerin mılliyetçiliği. kavnak ve desteklerîni baslançıçta Avrupa'nın kapfUUst devletlerinde buluvorlardı. 19'uncu yuzvUın »onlanna doğru, Rum ve Ermeni millivetçileriyle blrlikte JönTürklerln Paris ve Londra'dan kavnaklanmalan blr raılantı değil; tarihsel koşullar geregidir. Batı emnervalKtleri, Şarklı küçıik ulusları bnl ve vönet» politikasını uvrulamak için kullanmavı şiar edınmi'lerdl. Ama vine de «feodal < e mOstebft Abdulhamite karsı JonTiırklrrin baskaldırmalan, tarihsel zamanlama itmde ilerlci nitelik tasır. Y Yenik Düşmeli.. Gerçi bugün de Türk aydınlannm bam üstün değerde temsilcileri, kendılerıni, siyasete değılse bıle, fıkır ve bılım alanında, kültUrumuze çok şeyler katan olumlu çalışmalara vermıslerdır. Özellıkle 15 yıldan beri, hele son yıllarda, çevın, derleme veya oz telıf olarak, çok büyuk değerde kalem ve fıkır Urünlerl, kıtaplıklarımızda yer almışlardır. Bunlann ıçınde, herhangı bir Batı Ulkesının kitap ntrinlerınde de yer alabılecek değerde eserler, gıttıkçe artmaktadır. Ama bu değerlenn. artık fıkir, sıyaset ve aksıyon alanlarında da topluma onder olarak yayılması zamam gelnnştır. Yalnız BasınYaym değıl, orgıitlenmiş bılım demekleri, fikir kulüplerı, açtk konferanslar, tartışmalar yolu ile de ülkenın aydınlatılması, Ulkemızde gerçek aydınlara düşen gbrevlerdir. Bu çalışmaların da yardımı ıledir ki, siyaset tıcaretı ve demagojı gerçek fıkrın ve gerçek aydının karşısında, ergeç yenık düser. Ve gerçek aydın, hem bılgının ve fıkrın Oayragmı yüceltır hem gerçek çagdaslık ve mıllıyetçılığın tohumlannı ülkemıze serper ve onları fılızlendıreoılır. 1) Dost Dergtsi. N. 35, 19«0 Kemalist millivetçilik l«e 1917 devrimlnden sonra oluşup Sovvetlerce desteklenmıstir: empervali7me karsı mazlum ülkelerin ılk dıreııis havrajfidın «ııısvallst devrimle ikiye çatiayan verrıizu düzeninde «l'çüncü Dıınva»nın habercisidir; ilk kurtuluş savasını basanva ulaştınr. Tarih denevlrrl. kurtuluş sava«.larımn emneryaHırt ıröçlere ve empervalizmln knkla^ı vönetlmlere karsı başan karandıklarını sontprivor: ama ilerici ve antlempervaliHt blr yönetime karşı kurtulın vavaşı «Ö7konu^u dctildlr. Bhrle bir eylem basanva ulaşamaz. Son 8rnek, Irak'ta Barranl Trnll|fl«ldir. Bağdat'takı llpricl Arap rejimlne karsı: ABD, CIA ve tran Sahı'na davanarak hsskaldırnn Rarzani rpnik dilşmfi*: sonunda Sah'a sı;ınmı«lır Irak'ta ra«aran Kurtlerin demokratik hareketi Ise simdi daha serçekci llerlcl, dentfll ve uzlaşmacı hir tutıımu bpnimsrmeve vönelivor. Barzani'nin gerici millivetçilik anlansı Ortarioğn'da taıihe römiılmiiftür ama, bu eylemi dlriltmeye çalışanlar yoktur denemez. 7 îlke Sofluoğlu konusuna önce, milleüerin kaderinde AYDIN'ın guçlu etkısinı ve büyük sorumluluğunu belırtmekle girdı. Eğer aydın; karakterii, cesur ve sorumluluğunu kavramış ıse, toplumun yaşam ve gıdışatına damgasını vurabılır dıyordu. Boyle değıl de, efer ters vasıflarda ıse, toplum yaşamında bır firen, hatta bır gerileme amılı olurdu. Konferansçı, gerçeK aydın'da, başlıca yedı mtelık arıyordu. Sonra bu nıtelıklen sıraladı Aynntı ve karaktenstıkler, açık, kesın ve sıstemlıydı. Bu nitelikleri şoyle belırttı. 1 Aydın; evvelâ, bır fıkır, amaç (ulku) ve karakter sahıbı olacaktır. Amaç, ya da ul Robeson'un Ardından... OKTAY AKBAL Evet Hayır GlDlŞ KOTÜ bır <gıdış> jolu Ucenndedır: < OlağanüstU tedbırlı>, «ttdbırsız», «darbeli», «darbesız», «demokraıilı», .demokrasısıı» biçemlerin (Usluplann) htngısi ıçınde olunursa olunsun, gıdı» kotüdür Kımı demokratık doğrulardan kalkan, tağhklı yapısal irdelemelere dayanan onlemlerle ıs« kanşılmazsa, kaos sürüp gıdeceğe benzer Çunkü, demokratık kuramsal doğrular tarıhsel goz lemler yapısal tanılar (teşhısler> olmadıkça, toplumun dınamığınden olumlu veriler elde etme olanağı yoktur. Tarıhsel gozlem yapısal tanımalar şunu veriyor Imparatorluğun dmamığıni yaratan bır sosyal konumu vardr Tanmsal uretımı veren koy konumu, sınai uretımı veren kent konumu. Bırıncisı, Tımarlı Sıpahı sıs. temınin düzen kurucu ve koruyucu guvencesı altında ıdı. Ikıncısı de ahilık loncacılık düzenının guvencesı altında idı. Fakat Imparatorluk, açıklama yerı burası olamayan nedenlerle, bu toplumsal yapıdan, derebeylık (feodalıte) benzerlerıni antan bır burjuvacılığın değerler yargısmı ve kurumlarını çıkaranıadı. Bunun sonucu olarak da, sanayı devnmlerıne ulaşamadı. Bundan dolayı da, Tımarb Sipahı sistemmın düzen kurucu ve koruyucu guvencesı bozuldu. Bu bozukluktan da, kalıntüarı hâlâ suren toprak ağalığı toprak eciılığı kuçük tarla mulkıyetlen doğdu. Sonuç: DUşülc uretım. Gene bundan dolajı, ahilık loncacılık sistemmın uretıa gucü ve guvencesı bozuldu. Bundan da, dış merkezlı sanayı ve tıcaretın yabancı egemenlıgı ıle, onun yerli ortajsçısımn egemenlığı doğdu. Sonuç: Teknolojı yaratan, dışarıya urun gönderen bır sanayı jenne, şışirme gereksınme yaratarak onu doyunnaya ugraşsn tuketım sanayıı kopyası bıçımmde gene duşuk Bır uretım. Boyle bir durumda bıümsel doğru neyı anlatır0 Tanmda, bozulmuş ve yoksullasmış olan koy konumu ıle, sanayide de gelışememış kent konumunu sömurme den ıbaret olan sıstemden çıkmak, rasyonelleşmek zorununu anlatır. Ancak boylelıkledır kı, toplumsal kapasıtenın ve bojlece toplumsal gereksınmelenn doyurulması olanağı gerçekleşir. O zaman, bunahm falan da kalmaz. Demek ki Atatürk mttllvetçiIijH Uinsal Kurtuluş Savaşindan kavnaklanır; ırkrıhça dayanmaz: dış Turkler seriıvenciliğine karşıdır: Millî Misak sınırlanvls çevrllldir: Amerikan tüdümunrifn kavnaklanan Atatürk mllllvetçiliîl dusunulemez. Anadolu innanlannı özcurliık ve bae>msi7İiklan içinde bdtünleştiren bir çagda* yorum çrrcklıriir. Ne var ki emperralizm: 1) Sırasında iç çatısma yaratmak İçin mazlum ulu^ların içinde pericl lohumlan biıvutmek; 2) Cepheleşme stratejlsivle halki lldyp bölınek; 3) B51reler arasındakl ekonomlk çelişkilerl derinleştinnek; 4) Me» hepsel ve etnik farklılıklardan yararlanmak ister. 1976 Türkivesinde CIA'nın beslcdipi ve benimsedifel ydntem budur; ve bütün Turkive'de komando eylemleri; mezhep çatı»malanıu, böltecilık akımlannı laşkırtmak ve azdırmak içın kullanılraaktadır. Açıkçası «Cephele«me politikast» komando evlemlerİTİe blrllkte CIA'nın belll bir •tratejlrinl *w CUİaraaktadır. Ovsa Türkive'nin nlusal çıkarlan, devletin bütdnlüğii, Anava«al rejimln gerekleri Nomandosal stratejınin tersi bir politikavı fündeme eetirmektedir: a) Sosral adalft politikaııyU bolgeler arasındaki dengesiziıği vok etmek; b) Gerici miUiyetçilik akunlan verine çağdas ulusçuluğv benimsemek; c) Sımflar arasi çelişkilerl vumusatarak toplumsal bütunlufru MKİamla«tırmak; d) Halkı Cepbeleftna tucaklarından kurtarmak .. CHP'nin poUtikssı da bn an» • çizfileri lılemektedlr. Bazan blrbirine ters göriinen islemler, Wr dlyaleVtlk bütunluk içinde blrbirlerini Umamlar. Butün Turkeş millivetçilifi tle Barzani milliretçiliiinin nitelik açısından ozdeşllği; komando eylemleriyle anarşik ejlemlerin bir butünü tamamlaran iki akım niteligi kazanması. dikkatl çekicidlr. Empervalizmin çok işine yarar böylesine tıcakbkl» kucaklasaa çelişldier . 13,6'nıru^lk giinlerinde komandosal evlemlerin usanmak bllmiyen blr tempoyla faşizme çağrı çıkarması; Tfirkiye'yi büyuk bır iç «gaile»ye suriıkleyerek dışa dbnSk cephe»inde dize getirmek isteyenlerin ekmeğtne Amerikan martarird •urmektedir. T UrkiyemlB bugün, ç e * WJttt «Her Boıaın, hey Bozam, Bozambo » Bu şarkıyı hatırlaTin çıkar mı bilmem. 1935'lerden sonra Istanbul sınemalarında ojnayın bir filındl «Bozarabo». Basbariton Paul Robeson'u o ftlmde ozçurluk için savaşan bir Afrika kabilesınln baskanı rolünde gormus, tanımıştık. Dev govdesi, ustun oyunculuğu ve guçlu sesiyle diınva sevircilerini etkiti altına almıştı. 5>onr» «Hazretı Suleymanın Hazıncleri», «Show Boat» fümlerinde de Rorduk, sesıni dujduk. Plâldarı da yayılıjordu, muzik merakldarı bulu\orlardı o plâkları. Duyujor, oğrenıyorduk: Paul Robeson Amerika'nın aşırı solculanndandı. kendlni sosyalizme, kara denlilerin kurtuluşuna adajan bir kışiydi. Bu yüzden ABD'de artık fllm çevirtmiyorlardı ona, konser verdirmnorlardı. Hatta dunva gezısine çıkartmıj orlardı. Bu arada Sovjeller Bırlijinde Sibirya'da bir daga Robeson adının \eril. dlgin dıivduk Evet, böylen'nc bir tnasal kahramanıvdı Robeson 183^45 vıllarının gençleri içın Oazetede blr haber: Paul Robeson 77 vaşında Philadelphia' da olmus Koca bir dev yıkıldı Rİttl. Sesı kaldı plâklarda . Anısı kaldı genv kuşakların belleklerınde Inancı, insanca ülkuculuşu, demokrasıye bağulığı . Yolundan geri donmeı devrimcilıği 12 haziran 1156'da Robeson'u Amcrıka'ya karşı çalışmalan araştırmakla gorev li senato komitesi önune çıkarmıslardı. Bu komıtede kendlsine sorulan tum soruları «4na\asa> dlve karşıladı bir sure «Yurttaşhk haklanna a>kırı bulujorum böyle sorguya çekilmevi» diyordu. Karşısındaki senatörlcr bu buyük devrimci sanatçının karsısında ezildıler, kuçülduler. Robeson sonunda da>anamavıp komiteye şunları sojlemıştl: «Bugun nive burada bulundugumu siz de biliyorsunuz. Afrika' daki somurge halklarının bağimsızlığı ufruna savıstifim için pasaport venlmıyor bana. Afrıkada bağımsızlık savaşı \erenlerin arasında onurlu bir yerim var. Bugun burada bulunmamın bir başka nedeni yurt dışında yaptığım konuşmalar. Evet, bu ülkede zenci halka edilen Tulmu. haksızlığı dışarda da dile Ketirdim. Bandung konferansına blr bildiri volladun. Bu gibi çahşmalarda bulundum. Onun için karşınızdavım. Komunist olduğum için vargılanmıyorum aslında, kendi halkımın haklan uğruna savaştığım için yargılanıv orum Zencıler de gerçek birer vurttaş olarak kabullenilsln istıj orum » Robeson Imviık bir barıs ontüsuvdu. Suçu bııvdu. S«nato Komıtesınde yeı aian kişilerın bueiin adlarını kimse bilmıvor: Bonııer, Paterson, Case, Carrington, Moulder, Drle v.b. Hepsl kajnuoyunca «meçhul» kişiler . Nasılsa bir kez senatör seçilmlşler, kendilerinde «hak» gArıiyorlar Amerika'mn en buyuk sanatçılarını sor^uya (ekmek içın' . Yurtseverlik başkadır, milletvekillıği başkadır. Bir ülkenın saııatçısı hiç kuşku etmcyelim, o ulkenın parlamfnlı uvelerinden halkını, toprafinı daha çok se\er. Nıtekım 1S4S5S arasında bu soruşturma komitesınde ver alan, hatta bir ara komıtpjc başkanlık eden, karştsına getirilen kişilerı sorguja çekıp sıki'tıran Parnel Thomas daha sonra sahtekârlık suçundan hapse atılacak, hapishanede kendısinin tutuklattırdığı bir sınrma oyuncusuyla karşılasacaklır Llku lamer'in çevırdiğı «Ihanet Yıllan» adlı kitaptan daha önre de soz etmıştim. Robeson'un ölıımunu duvar duvnıaz venidcn a^tım o kıtabı. Robeson'un komite onünde sövlediği soTlen bir daha okudum. Buyuk banşsever sanatcı kendisıni suçlavanlara şoyle diyordu: «Amerıka'da bir çok kurulujun ovçusunu kazandım. Dünyanın bir çok filkesinden de madalyA aldım. Barış çahşmalanm için Ben banştan yanayıın. Yoksa siz savaştan yana mısınız?... Babanı bir kolevdi, halkım bu ulkeıım Kurulmasına katkıda bulunmuştu. Ben de sizler gibi bu ulkenuı bir parçasıyun. Hlç bir faşist beni buradan atama/. Anlasddı mı?> I'aul Robeson 1930'larda film çevirirdl. Sonra Holivnt tüm kapılarını kapattı ona. Hele komite önündeki sorgudan sonra ABD'nin sijasal jonetime egemen olan guçler onu bır jana ıttıler, unutturmak istedıler. Az çok basardılar da Robeson vaslandı, ama dun\anın her vanında bir ozgurluk simgesi olarak Miceldı. Bojle buyuk insanlar ölmezier. Oliım diye bir şe\ vuktur onlar için. tnsanlığın belleginde onlara ver vardır her 74nun . Bugun de yarın da, obur gıln de insanlığın kurtulusu, barış, eşıtlik içın çarpışanlar unutulmazlar, hir uncü, bır anıt dlarak kalırlar kuşaktan ku^aça Komite Başkanı Robeson'a soruvordu: «Yurtsespr olduğunuzu nnı &öviemek istiyorsunuz?» Robeson'un buna verdıgi >anıt unutulur çibı değildır: «Evet, yurtsever . Sizlere hiç öenzemez. s>ızlerın yurtseverlikle ilguiız vok. Asıl Amerikay» karşı çabsanlar, sizleısıniz. Kendinizden utanın.» da bir uçurum halinde dengesizlık doğurmuştur. Uç buçuk mılyar dolar dış tıcaret açığına neden olmujtur. Bu sanayımn yükunü de, Ueretlüer sıruflan uzenne ytıklemışızdır. Ustelık, onlardan elde edılen bırıkımlen, bzel gırışımcılık elıyle sözde kalkınmaya vurmuşuîProf. Bahri SAVCI dur. Bu da. «Uluslaşma» sürecımızın zorunlu kıldıgı bır «Uluslaşma ekonomisi» dışında bırakır bızı Butıin bunlann sonucu olarak, îsın en kotü yanı, türlü tartıs maktadır Bunlar, once, MC ıçinmalardan ve aynmlasmalardan de gerçek ve fUlı ıktidann kendı ulusal gelirımiz, Isveç'ın 6700 dodoğan çatışmalar, îstanbul An elinde olduğunu, ve tonra, «Anı lanna, komşumuz Yunanistan'ın kara eksenının kuçuk boyutunu ntunasıbınde» ıktıdar tekelmm 1800 dolanna karşılık ancak ve «kırarak, tum Anadolu'ya yajıl kendısınde kalşcağın» gftsteren ancak 85» dolarda kalmaktadır. manerralardır. IBu savlar açıkca Iste, «gıdıs kbtundur, dedığımız • a ıstıdadı kazandı. m reddedılmedıftı ve dz'elliHs aft •* • m « , o, boylesme kotudür. ls> îşte kotü gıdışuı yakınılacak bırıncı noktası buradadır. Yanı metler açıkça sılınmedığı süıece, veç m 6700 dolanndan vazgeçtım, olayların Anadolu'ya yayılmasın durum, bır soylentı olmayı aşan Yunanistan'ın 1800 doları, bır Turk ıçın, uzak blr duştur Bu da ve bunun, normal onlemlerle bır değerlendırmeyı zıhne elbette düşu gerçelcleştırmeğe doğru kıkontrol altına alınmaması sure çağırmaktadır. Eğer bu oır van mi eylemlere, elbette olanak vartıyle, ülkemızın tehlıkelere açıtc lış çağırışım ise, savlarm ve aH dır Ama sağlıklı bır kentleşmemetlerın yanlışlığını göst*mnelt bırakılmasındadır. yı doğuracak olan bir teknoloji# Kotu gıdısm ıtanci ymJun Türkeş'e dü«er). Ve bütün bunların ustünde, yı de yaratıcı böyle bır ekonomi cası da şurada gozuktü' kurma ışlemlerinı, kısır sıyatal Cumhurbaşkanlığı, sıyasal tar Demırel, bır sıkıydnetımcilık gtıt tartışmalar ve polemıklere feda mek suretıyle, her türlU manevtışma ve çatışma akımlarınm dı raya kapıyı açık bırakıyor. Uç kı edıp duruyoruz şında ve üşjunde bır yerdır. Oy şılık kadrosu ıle, bır Turkeş sıYıneleyehm: Boyle bir durumsa. Demırel, bu yuce makamı, yasetının kendinı bu kadar rorla da kuramsal doğru, neyı gosterır? zorla sıyasal çatışma alanı ıçıne kabul ettinşi, hıç bir parlamenUzun vadede şunu gostenr: So sokmustur. Ecevıt de, bunu bır terimızde gorülmemiftir. müruye dönüşmüş bır kısır sümeydan okuma sayarak, bu alan Bulanık, sılık bıle olsa, kıml reçten, toplumsal dınamıklere ıçınde tavrını almak zorunda kal polıtıkacıların ve polıtıkalann, ul yaslanmış rasyonel bır sürece mıştır. kede boyle bır gorunum verme donüşüm zorununu Bir başka deyımle, Demırel sı kötu gıdışın kaosçu niteliğiru Ama bugun Turkıye'nın, kısa Cumhurbaşkanından sıyrılıp kur arttırır. vadede değıl • ivedı vadede bır tulmayı bıle ongoren boyutlarda 9 Bu kaosçu nıtelıkten üoğan sorunu vardır. Bu, Hukumet ışıkımı manevralar yapmıştır Bu dorduncu yakınca da, şu ekono ne, bır çare bulma zorunudur. da Devlet Başkanlığını, hukumet raık tablodan çıkar (Bu konuda, Hükıimetı ya değiştirme, ya da sıyasalarından doğan sıyasal ça Devlet sayılarının «rakamlarının» onu normal önlemler doğrultutışmalar alanı ıçıne düşurmuş bir dokumunü yapmayacağız. Yal sunda uygulama ıçınde tutma z o tur. nız bır genel tabloyu ışaret ede runu . Bunu ancak ıkı büyuk Işte bu, kotü gıdısı teşkıl e ceğız): Sanayıleşme hızı % 12'den sıyasal ve sosyal bırıkım başaden yakıncalardan ıkıncısı olmuş •o9'a düsmuştür. Ustelık bu sa rabılır. Sıyasal bırıkım ve onun nayıleşme de, şışirme gereksın merkezi OHP'dır. Ona, toplumsal tur. • Kdtu gıdışm uçuncu yakın meler yaratarak onlan gıderme dınamıklen bırbinne ılmıkleyen ca«ı ıse, hukumetuı bır ogesı >e uğraşan bır «ıç pazar tuketım bır çalışma girıçıme duşer Sosyal malları uretımı» sanayiıdır kı bır blrıkim ve onun merkezleri ıse ucenndedır. Israrla yınelenen savlardan, be gerçek kalkınma sanayu sayıla sendıkalardır Onlara da, bır de0 lırtılen alametlerden anlaşılıyor maz. Çunkü ,o700'ü dışa bağlı mokratik güç olarak kendı ağırbır sermayeye dayalıdır. Butun lıklarını duyurtmak düşer. kı, Turkeş, ışgal ettıği DOIHIK Yoksa, Anadoluya da vayılmaalandan, doldurduğu huKuksal dövizlenmızı yemektedır Bu viu den ıthalat ıle ıhracatımız arasın ya başlayan olaylar. 1919 bırakımevkıden, kımı manevralar yapşımından (mütarekesmdenı sonrakı çatışmalan anımsatmaya baş lamıştır. BUGÜN OLKEMıZıN KISA SUREDE HALLETMEK ZORUNDA OIDUĞU ONEMLi BıR SORUN VARDIR: HUKÜMETı YA DEGıŞTiRME. YA DA ONU NORMAL ONLEMLER DOGRULÎUSUNDA UYGULAMA IÇıNDE ÎUÎMA ZORUNU. Garanti Bankası Mensupları Olağanüstü Genel Kurul Toplantısı Yardım ve Kültür Derneğinin ilân gündemi Garanti Bankası Yardım ve Kültür Derneğinın olağan tıstü genel kurul toplantısının 8 şubat 1976 pazar gunu saat 10 00'da Istanbul Yeni Postahane caddesı Garanti Handakı toplantı salonunda yapılacağını, ekserıyet temın edılemezse 15 şubat 1976 tanhınde pazar güntl saat 10 30'da Tak*ım Shraton Otelı balo salonunda çoğunluk aranmaksızın yapılac&ğını butun üyelerınuze duyurur, teşriflerini rıca edenz. TÖNETİM KÜRUU7 G a n d e m: 1 Yonetım Kurulu fatlıyet raporunun okunması, 2 Ydnetım Kurulu, denetçıler asıl ve yeflek üyelerinm seçilmesi, 3 Emeklı yardımlan hususunda goruşme, 4 Dılekler. (Reklâmcıhk 86) 743 TÜRKiYE BiLiMSEL VE TEKNİK ARAŞTIRMA KURUMU LİSE BURSLARI Turkiye Bılımsel ve Teknık Araştırma Kurumu Lıse sevıyesındekı ogrencılere 300 TL. olan karşılıksız destekleme burslan verecektır. (Devlet parasız yatılı ogrencılenne 150 TL) Burslar ıçın asağıdakı şartlar konulmuştur. A. Lıse ve oğretmen lısesı ıle teknık lıselenn l'ınci veya oğretmen ve teknık lıseler ıle lıselerın (fen kolu» 2'ncı sınıf ogrencısı ve Turk Vatandaşı olmak. (Turkıye'dekı uselerde okuyan Kıbrıslı Turk oğrencıler de başvurabılırler ) B. Not durumu aşağıdakj olçulere uygun olmak; 1. Bır oncekı smıf geçme not ortalaması en az (7 0) olmak ve bunu okul mudurlugunden alınacak bır belge ıle belgelendırmek. 2. Okumakta olduğu smıfta okutulan cebır geometn, fızık, kımya, bıyolojı (veya jeolojı) derslennden (ö.O)'den aşağı notu olmamak, şartıyla not toplamı bırıncı kanaat donemı sonunda (35) olmak, 3. Modern program uygulayan okullarda: Bırıncl kanaat donemı sonunda her bmnden (5 0)'den aşağı notu olmamak şartıyla 2 fen dersı okutulan okullarda toplam (14), 3 fen dersı okutulan okullarda toplam (21) not alrmş olmak. C. En az bır matematık ve bır fen dersı oğretmenmden ustun referans alrmş olmak, D. Turkıje Bılımsel ve Teknık Araştırma Kurumu Lise Burslan Muracaat Formunu okul mudurluğu huzurunda bızzat doldurarak Kurum'da en geç 19 Mart 1976 Saat 17 30'da bulunacak şekilde Mudurlukçe postalanmış olmasını sağlamak. (Muracaatlar Kurum'ca incelenir ve uygun gorulenler sınava davet edüır. Formlar Okul Müdurluğünde bulunur.) E. 15 Mayıs 1976 günu saat 13.00'de belirli illerde yapüacak olan sınavda basarı gostermış olmak. llgılenen oğrencilerın Okul Müdurlüğünden alacaklan Muracaat Formlaruu (TÜBITAKBAYFormL174) doldurup ONAYLATTIRDfKTAN SONRA) bu formlann Okul Mudürlüğunce Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu, Bilira Adamı Yetistirme Grubu Sekreterliği, Atatürk Bulvan No: 221 Kavaklıdere ANKARA adresine 19 Mart 1976 tarıhıne kadar gondenlmesinı sağlamalan şarttır. llân olunur. OCAK 1976 Kotu gidi|in uçlan Oysa, toplumsal gereksınmeler karşılanamıyor Bunalun halkaları bırbırını ızlıyor. Işte onun ıçmdır kı, Turkıye mız, bugün, kotu bır gıdış dog rultusundaaır Bunu kısaca şojle şemalaştırabılırız • Öğrencı tartışmalanndan, butun Turkıye ıçın, meş'um çarpışmalar doğdu Bunlar. kademe sıçramaları yaparak, büsbütün lâ netlenmesı gereken boyutlara ulaştı. Toplu sozlesme pazarhklanndan, çalışma yaşammın ıkı mercegı (ışverenışalan merceklerı) arasında uzlaşmaz ayrımlaşma lar dogdu Ustelık devlet gucunu ve anlayısını des'imlejen merkezler, kendı ağırlıklarını, ayrımlaşmayı gıderecek bır platforma oturtmadı. GELt$İM YAY1MLARI KADINveERKEK ^ Ruhsal ve Cinsel İlişkiler Ansiklopedisi Orman Y. Mühendislerine DU YU RU Odftmız XXII. Genel Kurul toplantısı 1415 şubat 1976 cumartesı, pazar gunlerı Devlet Tıyatrosu Yerü Sahne Tuna cad. No. Ste yapılacaktır. GUNDEM : 1 Açııış ve saygı duruşu, : Başkanlık Dıvanımn seçimi, 3 Yonetım Kurulu ve Denetleme Kurulu raporlannın otcunması, 4 bunulan raporlara Uiskln elestirller. 5 Aklama oylaması, b Onerıler ve dllekler, 7 1976 butçe önerısmin gorüsülmesi ve kabulü, 8 Seçimler. ORMAN MÜHENDİSLERt ODASI IÖNETIM KURÜLD KONGRE Yardım Sevenler Derneğl Osküdar Şubesmın yıllık olağan kongresı 12 2.1976 perşembe gunii saat 14 30'da kendı bınalannda yapılacağından, sayın üyelenn teşrıflen rıca olunur. Y.S.D. Lsküdar ŞubesJ YSnetim Kurulu GÜNDEM: 1 Divân seçimi, 2 Saygı duruşu, 3 Raporlaru> okunması, 4 îdare Kurulunun ıbrası, 5 Seçıml«r, 6 a FASIKUL ÇIKTI dağıtım hürriyet gazete dağıtını a s. GEUŞIM T YAYINLARI , şafak sok no 2 nısantası.ıst
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle