25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 Mavıs 1937 CUMHURİYET SON TELEFON HABERLER... TELGRAF v« TELSiZLE Hâdiseler arasında Bir kürk hikâyesi omanya veliahdi Prens Mişel'in başından geçen garib hâdiseyi dünkii Cumhuriyette okudunuz. Gözünüzden kaçmışsa hulâsa edeyim: Pren« Varşovaya resmî bir ziyaret yapıyor. O gün kendisini istikbal için bekliyen heyet, Prensin vagondan sırmalı üniforma ile ineceğini ümid ederken, mavi bir spor elbisesi ve kalın sarı kunduralarla, başı açık olarak çıktığım görünce hayretler içinde kalıyor. Meğerse, Belçika hududunda, Prensin bütün eşyası, yanlışlıkla başka bir trene yüklenmiş ve veliahd o geceyi geçirecek bir pijama bile bulamamış. Bu hâdise, benim gözümde, dostumuz Romanyanın pek muhterem veliahdîni iki hüviyete ayırdı: Biri resmî hüviyetidir ki buna sadece «Prens» diyelim; biri de hususî hüviyetidir ki buna da «Mişel» demekle iktifa edelim. Varşovada Romanya veliahdini bekliyen heyetin bütün hayreti, karşılanna Prens yerine Mişel'in çıktığını görmelerindendir. Sanki asıl prens üniformadan ibarettir ve Belçika hududunda yanlışlıkla başka bir trene binerek başka bir istasyona gitmşitir. Yalnız Prens Mişel'de değil, herkeste böyle resmî ve hususî iki hüviyet olduğunu hemen bütün eserlerinde bize anlatan meşhur ttalyan muharriri Pirandello'ya göre, hepimizde, en aşağı iki şahsiyet vardır. Bazan bunlar birbirile ihtilâf halinde bulunurlar ve en büyük ruh dramlanna sebeb olurlar. Prens Mişel'in sergüzeştinde böyle bir ihtilâf ve bir dram yoktur, hâdise şahane ve eğlenceli bir komediden ibaret kalmıştır. Fakat sabık tngiliz Kralmın üniformasile kalbi arasındaki ihtilâf, îngiltereyi ve bütün dünyayı uzun zaman siyasî bir dram havası ve endişesi içinde yaşattı. Vücudümüzün derisi içindeki adam, elbisemizin kumaşı içindeki adamdan bambaşkadır. Nasreddin Hoca bunu anlamıştı. Kürkünü giydikten sonra kendisine gösterilen iltifat üzerine: «Ye kürküm ye!» diyişini hâlâ unutmuyor ve onu haklı buluyoruz. Nitekim Prens Mişel de hemen spor esvabmı üstünden çıkararak acele getirilen üniformalarını giymiş ve şahsına karşı bütün Lehistanda beslendiğine emin olduğumuz büyük sempati ne olursa olsun, ancak resmî hüviyetine girdikten sonra Varşovaya ayak bastığma herkesi inandırabilmiştir. \ Chamberlain Avrupa asayişinin teminine büyük ehemmiyet verecek Alman gazeteleri yeni Başvekilin şahsiyetinden hararetle bahsederek «Bu adama emniyet bağlamak icab eder» diyorlar Londra 29 (A.A.) Yeni kabine itina ile partiler arasındaki muvazeneyi idame etmektedir. Eski kabinede olduğu gibi yenisinde de aşağı yukan ayni miktarda muhafazakâr, liberal nasyonal ve nasyonal işçiler vardır. Dominyonlar Nazın Malcolm Macdonald'la Neville Chamberlain, yaş hadlerini temsil etmektedirler. Macdonald 36 yaşında ve Chamber lain 68 yaşındadır. Mürühâs lordu Delvvar 37 yaşındadır. Neville Chamberlain'in haricî siyasette realist prensiplerden ilham alacağı ve eski infirad siyasetini terkedeceği zannedilmektedir. Rhin nehrinin garbinde bulunan bütün Avrupa kısmının asayişine Ingilterenin büyük bir ehemmiyet vermesi lâzım geldiğine dominyon mümessillerini ikna etmeğe muvaffak olduğu hatırlatılmaktadır. Anthony Eden'in nazırlıkta ibkası, bu münasebetle mânidar addedilmektedir. ne açılması olmak icab edeceği bildirilmekte ve ham maddeleri olan müstemlekelerin kontrolu ve paranın istikran için beynelmilel bir anlaşma akdi istenmektedir. • Yeni Ingiliz Kabinesi * URDDAN AZILAR Yazan: ismail Habib IHEM NALINA MIH1NA Silâhsızlanma, silâhlanma ariste çıkan L'Intransigeant gazetesi, M. Mussolini'nin World Telegram gazetesi muharririne verdiği bir mülâkatı mevzuu bahsediyor. Bu habere göre, M. Musolini, «Bütün dünyada hakemler hakemi» addettiği Amerika Cumhurreisi Roosevelt tarafından teklif vaki olması şartile bir «Silâhlan Azaltma» konferansı toplanmasma taraftar olduğunu söyledikten sonra, komünizm aleyhtarı olan İtalyanın, General Franko'nun zaferine kuvvetle itimad ettiğini ilâve etmiş ve şu sözleri söylemiştir: « Silâhlanma yarışma devamda ısrar göstermek, misli görülmemiş derecede vahim bir buhrana sebebiyet verecek, ekonomik sahada zuhuru muhtemel tehlikelere bir harb ihtimalini de ilâve edecektir. «Bu silâhlanma yarışma bir nihayet vermek için çare aramak Avrupanın ve bütün dünyanın vazifesidir. Çünkü, ergeç, silâhlanma işleri bitince, dünya başka çeşid bir işsizlikle karşılaşacak ve bu işsizlik, dünyanın, şimdi içinden sıyrılıp kurtulmak istedıği işsizlikten daha tehlikeli ve daha derin olacaktır. «Cumhurreisi Roosevelt, halihazırdaki vaziyette, bir «Silâhlan Azaltma» konferansını içtimaa davet işini deruhde edebilecek adamdır. «îtalya, bu yolda yapılacak bir teşebbüse bütün kuvvetile muzahir olacaktır. Bu teşebbüse diğer bütün devletler de yardım edeceklerdir. Başka türlü hareket edemezler. Bu, onlar için bir zarurettir.» ttalyan Başvekilinin silâhlan azatlma konferansından bahsedişi ve böyle bir konferansa tepeden tırnağa kadar müsellâh olan îtalyanın iştirak edeceğini söylemesi, nasıl tefsir edilebilir? Bu sütunda, bir iki defa bahsetmiştim. îngiltere, silâhlanma yarışma gireli bir sene oldu olmadı. Dünyanın en büyük imparatorluğu, para cihetinden diğer milleterden çok zengindir. Silâhlanma ise en ziyade paraya dayanan bir iştir. Bu bakımdan silâhlanma yanşında en sonra şişecek olan îngilteredir. Acaba, îtalya, daha yarışın ilk turunda şişti mi dersiniz? Yoksa İtalyanlar, silâhlan bırakma konferansından bahsetmekle rivayet edildiği gibi Ingilterenin silâhlanması aleyhinde propaganda mı yapıyorlar? Fakat, benim yazmak istediğim bu, değildir. Silâhlan azaltmadan bahsedilirken dünyanın nasıl silâhlanmış olduğunu gösteren bir iki rakam zikretmek istiyorum. Bir Amerikan gazetesi, 48 devletin, ilk seferberlik ilân edilir edilmez harbe sevketmek üzere hazırladıklan talim ve terbiye görmüş askerin miktarı, 55 milyon kişi olduğunu yazıyor. Bu rakamda, en az bir milyon talim ve terbiye görmüş askeri bulunan Çin dahil değildir. Altı büyük devletin ordu kuvvetlerine bakınız: Hazarî Seferî Sovyetler: 1,545,000 19,490,000 İtalya: 1,331,000 6,294,000 Fransa: 658,000 6,198,000 Almanya650,000 2,118,000 îngiltere: 384,000 1,111,000 Japonya 282,000 2,282,000 Almanya ve Japonya için doğru bulmadığım bu cetveli uzatacak ve 48 devletin ordularını birer birer yazacak değılim. Yalnız İsviçre ordusunun hazarî mevcudu 309 kişi olduğunu gene ayni kaynaktan almakla iktifa ediyorum. Amerikan gazetesinin verdiği rakamlar, korkuncdur; fakat eksiktir. Bir harb halinde, her devlet, en az, nüfusunun yüzde on beşi nisbetinde asker çıkaracağına göre, müstakbel dünya harbinde, dünya yüzündeki bütün medenî insanların gırtlak gırtlağa geleceği, galiba yalnız vahşilerin rahat duracağı anlaşılıyor. Bu rakamlar gösteriyor ki silâhlan bırakma, medeniyet namına bir mecburiyet olmuştur amma, herhangi bir konferansm bu işi halledebileceğini sanmak hayli safdillik olur. Bir kahramanlık destanı 93 harbinde Kars bataryalanndaki kanlı boğuşmanın tarihi f \ Artık yiyecek hayvan ölüsü de yok. Esir olmamak şartile kaleyi bırakacaklar. Kumandan ve zabitler kılıcları bellerinde, askerlerin terhis tezkereleri ellerinde, düşmanın hayret ve hürmetle dizilmiş s af ları arasından geçip gittiler ^ . s şumluk hayvanat. Bunlar da seçme olacak, ta ki o uzun yollara dayanabilsin. Giderken köylerde satış da yapıyorlar. Ne sened ne sepet. Köylüye hayvanı satan tüccar parasını ertesi sene dönüşte alacak. Ne verende endişe, ne alanda hile; yalnız hayvan alış verişi değil, satan ahlâk verip alan emniyet satıyor! Peki İstanbul piyasasile iç pazardan arta kalan ötekiler ne olacak? Küçük ler, ıskartaya çıkanlar, bir tarafından sakatlananlar, asıl yekun tutan bunlar ne olacak? Kış şiddetli, hayvan bekletil mez; tedbir almağa kalkma. masrafa değmez. Bunlan Ruslar almaktadır. Et konservesi için fabrikaları var, ve karş> lannda hiç rakib yok. Ticaret dostluk bilmez, fırsat bilir; bütün bu hayvanlar Ruslara yok pahasına gidiyor. Fakat bırakır mıyız? Devlet artık elini şarka da uzattı; derd bu kadar açık olunca deva kolay; büyük bir et kombi nesi; işte ana vatan treni oralara da ulaşmak üzere; etler soğuk hava vagonlarile bütüa memlekete sevkolunabilir. Sonra süt tozu fabrikası, peynir fabrikası... Kendi fabrikalarımızın bacalarnı rakib siz komşuya karşı birer rekabet abidesı gibi dikeceğiz, anladık. Diri olan bacası olandır. Alman gazetelerinin tefsiratı Liberallerin bir kararı Londra 29 (A.A.) Boxton'da toplanan liberaller kongresi ittifakla kabul ettiği bir karar suretinde bir liberal hükumetin ilk vazifesinin îngiltere ve müstemlekeleri piyasasınm cihan ticareti• " Berlin 29 (A.A.) İngiliz kabinesindeki değişiklik hakkında tefsiratta bulunan Berliner Tageblat gazetesi ezcümle diyor ki: «Chamberlain kararlarını vermeden önce uzun müddet düşünmek ve sonra bu kararları azimle takib etmek itiyadındadır. Baldvvin ise kendisine daima bir çıkar yol bırakmağı düşünürdü. Buna binaen Chamberlain'in zihniyetindeki mümeyyiz vasıflar, Almanya ile bir anlaşma yapılması imkânsız olduğu neticesine vardığı takdirde, büyük bir ehemmiyeti haiz olabilir. Bu takdirde, Avrupanın siyasî bünyesi son sözünü asla söylemek istememiş olan Baldvvin zamanındakinden çok hâd bir şekil alacaktır. Buna mukabil Berliner Lokal Anzeiger gazetesi yazıyor: Bu gerginlik ve ihtilâtlar devresinde, çok açık olan ve objektif bir tarzı tesviye ile karşılıkh hukuk ve anlaşma imkânlarmın tanmması için karannı verecek bulunan bu adama ümid bağlamak icab eder.» Ruslar Kars şehrini düzgün caddele rin çaprazlama plânı üzerine yeniden kurarlarken hendesenin hissiz silindiri şehrin bütün mazisini silip süpürmüş. Ne abide, ne hatıra; ne minare, ne kubbe; uzun asırları sırtlıyan derin hafızalı kalenin nazarlan karşısında bu yanm asırlık şehir hafızasız hafızasız serpilip duruyor. Eskinin birkaç hatıra artığı ancak şimalde, demir köprünün ötesinde, kaleli tepenin şark eteğindedir. İşte Gümbed camisi; içinin kürevî kubbesi, dışının o kubbe üstünde örtülmüş ehramî künbedi ve gövdesine verdirilen oynak üslubile Selçuk tarzında eski bir Türk eseri olduğunu haykırıp durduğu halde, kilise vazifesi gördürülmek üzere, içi dışı değiştirilerek üç defa tanassur ettirildiği için, hâlâ müslüman olup olmadığmdan şüpheli, metruk metruk, açığmdaki çan kulesine bakıp duruyor! En gerideki Abdiağa camisinin minaresi şerefeden itibaren uçmuş. Onunla Gümbed camisi arasında yükselen tek bir sağlam minare var. Fakat Evliya camisinin bu minaresi de çok tuhaf. Gövde sindeki üstüvaneliği yukan doğru incel terek uzatan minarenin şerefeden sonraki kısmı güdük olduğu için, minare donunu boynuna yakın bağlamış gibi görünmektedir! »"numılllllimilllllllllllllllllllllllininillltllllllllllllllUlllllıınnıiOTm» Meksikada bir facia Yeni dünyada grev Heyelân neticesinde 53 Meksikada petrol ve sakişi öldü, 240 yaralı var nayi amelesi işi bıraktı Meksika 29 (A.A.) Talpujahua felâketi neticesinde şimdiye kadar 40 cesed meydana çıkarılmıştır. Çamurlar ve enkaz altında daha yüzlerce cesedin bulunduğu tahmin edılmektedir. Son günlerin şiddetli yağmurları neticesinde böyle bir felâketin vukuu hissedilmiş ve halka ihtarlarda bulunulmuştu. Fakat halk evlerinden çıkmak istememişt'r. Madenden heyelân neticesinde artık istifade edilemıyeceğinden korkulmaktadır. Bu takdirde 5000 amele işsiz kala caktır. Meksika 29 (A.A.) Talpujahua faciası kurbanlarınm adedı, şimdilik 53 ölü ve 10 u ağır olmak üzere 24 yaralı dan ibarettir. Bu ufak maden şehrinde 2 kilometro uzunluğunda ve 100 metro genişliğinde bir sahayı 3 milyon ton çamur istilâ etmiştir. Madenlerdeki ameliyat durmuştur. Hasarat miktarını tesbit etmeğe imkân yoktur. Meksika 29 (A.A.) Petrol grevi, 30.000 amele ve 11 kumpanyaya sirayet etmiştir. Grev sükunet içinde cereyan etmektedir. Benzin tevzi istasyonlarında çalışan 6,000 amele de greve iştirak etmişlerdir. Şehir, her zamanki manzarasını muhafaza ediyorsa da nakliyat azalmıştır. Yarından itibaren ihtiyat benzinlerin tükenmesinden endişe edilmektedir. Meksika 29 (A.A.) Bitüm endüs trisi amelesile yapılan müzakereler iyi neticeler vermediğinden bu endüstri işçileri bugün grev ilân edeceklerini bildirmişlerdir. Nihayet sekiz güne kadar bir anlaşma elde edilmezse bütün Meksika trenlerinin durması tehlikesi vardır. Çünkü Meksikada trenler bitümle işlemektedir. Nevyork 29 (A.A.) Dün, Youngs town'da polisle 1000 kadar grevci amele arasında grevin bidayetindenberi gö rülmemiş şiddetli bir arbe#le vuku bulmuştur. Grevciler henüz açık bulunan Re poulic Steel Company'nin fabrikaların dan birini kapamağa teşebbüs etmişlerse de polis kuvvet istimal ederek buna mâni olmuştur. Yaralanan beş grevci sokakta kalmıştır. Bir polis memuru da yaralanmıştır. PEYAM1 SAFA Fransa Almanya ticarî anlaşması Müzakereler nihayet bir itilâfla neticelendi tki komsu arasında genis ticarî mühadele başhyor Amerikada kanlı bir arbede Nevyorkta bir infilâk Nevyork 29 (A.A.) Hudson'un aî tından geçmekte olan Nevyork Jersey tünelinin inşaat tezgâhlarında dün bir infilâk vuku bulmuş, dört işçi ölmüş ve 5 işçi ağır surette yaralanmıştır. Akhisarda zelzele devam ediyor Akhisar 29 (A.A.) Dün gece biri saat 22,20 de ve diğeri de saat birde olmak üzere ikisi kuvvetli ve diğerleri hafıf olmak üzere dört zelzele olmuş tur. Bu zelzeleler birkaç gündenberi fasılalarla devam etmektedir. Ulucami duvarı yıkıldığı gibi bazı binalarda da çatlaklıklar hasıl olmuştur. Kasabamıza üç saat mesafede Güreniş köyünün şarkındaki dağda hareketin şiddetinden tahminen yirmi ton ağırlığında bir kaya parçası koparak yarım saat uzaktaki dereye düşmüştür. Nüfusça zayiat yoktur. Kabulü muvakkat usulünden istifade edecek mevad Ankara 29 (Telefonla) Muvazenei umumiye kanunumm 7 nci maddesile gümrük tarife kanununun 14 ün cü maddesi mucibince kabulü muvakkat usulünden istifade edecek eşyayı gösteren (İ) cetveli tesbit edilmiştir. Buna göre çile ve paket halinde halı imalinde kullanılacak kaskam iplikleri, tuz hasta lanmış halde barsaklar, top halinde safi Bükreş 29 (A.A.) Valide Kraliçe keten mensucat, yaprak halinde Rus tütünü ve sair bir takım eşya da bu usul Marie, kansızlıktan ve sol bacağmda hafif bir flebitten mustarib olarak yat den istifade edecektir. Rus tütünleri Amerikaya ihrac edil maktadır. Londra 29 (A.A.) Windsor Dükü, Kral Carol, nekahet devrine girmiş Altes Royal ve karısı de Sagras Windmek üzere tstanbulda işlenecektir. tir. Doktorlar, kendisine tebdili hava Isveç Hariciye Nazırı Rusya etmeği tavsiye etmektedirler. Kral, bu sor Düşesi unvanını taşıyacaklardır. Kral Altıncı George, bu şekilde karar günden itibaren Sinaîa'da oturacaktır. vermiştir. ya gidiyor Edward'ın çocukları olursa onlar da Moskova 29 (A.A.) İsveç Hariciye Yunan Kralı Aynaroza gitti bu unvanı taşıyacaklar, fakat Kral aileNazın Sandler, Sovyet hükumetini resAtina 29 (Hususî) Kral, dün bir men ziyaret etmek üzere 8 temmuzda torpitoya binerek maiyetüe birlikte Ay si azasına verilen imtiyazlardan istifade edemiyeceklerdir. Moskovaya gelecektir. naroza gitmiştir. Paris 29 ( A . * A.)İyi bir membadan haber veril diğine göre, Fran sız Alman ticarî münasebetleri hak kında prensip itibarile husule gelen itilâf mucibince Al manya bundan sonCenevre 29 (A.A.) Balkan Antantı ra Fransız mamulâ mümessilleri arasında yapılan müzaketı satın alacak ve olan Dr. Schacht ratı müteakıb neşredilen bir tebliğde r~ .. L , ı ItilâH imzalıyacak deniyor ki: rransız mustemleke«Balkan Antantı mümessilleri olan Politis. Antonesco, Rüştü Aras ve Sü lerindeki mahsulâtın bir kısmı da Al botiç her vakit olduğu gibi bu sefer de manyaya tahsis edilecektir. Dawes ve Young istikrazları faizleriCemiyeti Akvam konseyinin ve Asamblesinin içtimaı münasebetile, Balkan nin indirileceği zannedilmektedir. Antantı programına dahil muhtelif meTediyat meselesinde de şimdiki gibi seleleri tetkik etmişler, hükumetlerinin klering kaldırılarak onun yerine «nisbetbu hususlarda tam mutabakat nazarları ler» ismi verilen bir sistem tatbik edile nı ve sıkı itimadlarınm ve teşriki me cektir. Bu sistem, halen Almanya ile Belsailerinin mes'ud neticelerini müşahede çika arasındaki mübadeleler için tatbik etmişlerdir.> edilmektedir. Yunan Hariciye Müsteşarı Muahedeyi imza etmek üzere Dr. Schacht'ın Parise avdet edeceği ümid mezun Atina 29 (Hususî) Hariciye Müs edilmektedir. 1 hazirandan itibaren meriyete gire teşarı Mavrodis mezuniyet alarak İpati kaplıcalarına gitmiştir. Müsteşarın ora cek olan turizm itilâfnamesi mucibince da virmi gün kalacağı söylenmektedir. beynelmilel Paris sergisini ziyaret etmek istiyen Almanlar için 110 milyon frank Romanya Kralile annesi tahsis edilmiştir. Balkan Antantı daima kuvvetlidir Windsor Dükü ile zevcesinin unvanları Şehrin kendisi de hızlı hızlı değişecek, tecrübesinin olgunluğunu fizyonomisinin gencliğile saklıyan valinin nelere el attığını biliyorum. Mühim masraflarla güze' bir içme suyu getiriliyor. Çaydan istifade edilerek kurulacak elektrik santrlaının mukavelesi ben oradayken yapıldı. Islah edilip büsbütün güzelleştirilecek Kars çayı üstünde yazın sandallar, kışın patinajlar ve... saymağa lüzum yok; Karsın Ruslardan kalan haline şükredecek değil o hali kendimize şükrettireceğiz. Karstaki Çarhk Rusyasının şarka karşı nereye kadar ayrılıp garbe karşı nereye kadar gidebildiğini onlar.n «Peç» denen sobalarından anladım. Bu uzun kışlı beldelerde eski biz «tandır» ı kullanmışız. Ruslar «Peç» i getirmişler. Peç şarkın tandırından ileri, fakat garbin kalö riferinden geri. Biz ki garbliliğin kühey lânına bir şehsüvar gibi atladık: ne gerideki tandır, ne ortadaki Peç; hızımızın parolası en ilerde gider. Neden hep şu tabyalı srıtlara ba kıyorsun? Rus hendesesinin silindiri şehirde hatıra bırakmadı. Hatıra yalnız şu tabyalı Pavyonlarm biraz ötesinde zabitlere tepelerdedir. Fakat silâhşur tepelerin mahsus büyük otelin yanık iskeleti bile cenkten başka ne hatırası olur? Demek hâlâ heybetle duruyor. Bu binanın mey \Kırım cenginde altı aydan fazla o haridan gibi geniş salonları içinde göğüsleri kulâde müdafaayı yapan şu sırtlar öyle nişan dolu Çarhk zabitleri tenlerinin kar mi? Şu Hüseyinpaşa tabyasm.n bulun beyazhğına toz pembesi sindiraıiş şeffaf duğu sırtlar. O cenkteki bu müdafaa haendamlı Rus hasbalarile kimbilir neka masetin yakut sütunlu bir abidesidir. dar keyifli keyifli balalankalar oynadı Hücum, hücum... Nafile. General lar. Otelin iskeleti «sorma, sorma» diyor Moryef hücumla alamıyacağı kaleyi aç gibi! bırakarak almak için bekliyor: Gün gelBiraz daha şarktaki hafif kabartı Ha di, bütün erzak bitti. Kaledekiler artık fızpaşa tabyasıdır. Buralardan garbdaki ot yiyor. Ot bitti, lâğar hayvanları yedıKars şehri yere yatırıldığı halde göze ler. Onlar bitti, en işe yarıyacak atlan çarpsın diye biraz baş tarafından kaldı yediler. Onlar da bitti, ölen hayvanları rılmış bir tablo gibi görünüyor. Hele ve o da kalmayınca hayvanların ölüle şehrin şimalindeki tepeye kurulan kale; rini yediler. buradan mesafenin lutfunu da kazandığı Ruslar baktı ki kalenin düşeceği yok, için, kıvraklığı daha tecessüm etmiş bir cebrî hücuma geçiyorlar. Toklarla iskehalde, büsbütün mamur bir orta zaman letlerin cengi. Toklar bütün gün saldır şatosunu andırarak, uzun yaşını sakhyan dı ve ertesi gün kendileri birer birer saybir dinclikle tepenin mürtesemini süsle dılar; tam on beş bin Ruscesedi tabyamektedir. larm önüne serilmişti. Açlıktan ölüm haBurada Istasyon maha'.lesi, orada line gelenlerin öldürüşü: Türkün iskeleti Bayrampaşa mahalîesi, şurada bilmem bile dev gibi. ne mahalîesi; hep kıyı mahallelerde haArtık yiyecek hayvan ölüsü de yok. nl harıl harmanlar sürülüyor. Şehrin içi Kaleyi bırakacaklar, fakat esir olmamak ne bak.mamure; kıyısına köy. Mamure şartile. Düşman razı olmaz. Ya öyle mi? ye devlet oturup kıyıya çiftçi çömelmiş. Hepsi yemin ediyor, diri iken esir olmıNe yaparsın, ziraat ve hayvanat memle yacaklar. Hepsi öldüre öldüre ölecek. keti. Köyle şehir, mamureyle harabe, Rus Nihayet düşman onların dediğini kabul mirası ile Türk tamiri, mazi himmeti ile etti. Kumandan ve zabitlerin kJıçları belhal ihmali hep biribirine karışık. lerinde, askerlerin terhis tezkereleri elleBuralann en belli başlı geliri olan rinde, hepsi yürüyen cenaze gibi sarı, hayvanat için üç esaslı piyasa var. Büyük fakat hepsinin gözleri kızıl birer kor gibi cüsseli ve besili kasab hayvanlannı İs kızgın, hepsi düşmanın hayret ve hür tanbul çeker. Deniz navlumu kilo ile de metle dizilmiş safları arasından. birer hağil hayvan başma. En irisi de bir, en kü yalet halinde, fakat hepsi korkunç kor çüğü de. Öyleyse... öyleysesi biz kasab kunç geçip gittiler. lardan alırken kiloyla, onlar buradan aişte «Doksanüç» harbinde de şehrin lırken gövdeyle! cenubundiki Kanlıtabya, adı üstünde, İkinci piyasa, iç pazar; Sıvaslara, Kay gırtlak gırtlağa yapılan o kanl. boğuş serilere ve daha ilerilere dogru yayıla ma... Bırak, bırak, vali konağındaki şu yayıla karadan giden pastırmaLk ve ko yaldızlı salona bak, orada imza edilen Belli eski müslüman Karsın asıl siklet merkezi buradaymış. Zaten tepenin eteğinde çatısı gitmiş dört duvarlı şu büyük harabe eski hükumet konağıdır. Daha ilerde bodur bodur yere yapışmış kerpiç evler. Bu semte Bayrampaşa mahallesi deniyor. İsmin bu bayıamlığı cismin çöküntüsü üstünde hazin bir istihza gibi. Şehrin şimal dışındaki bu islâm harabhğına karşıhk şehrin cenub kıyısındaki büyük Rus kilisesi de, son cenklerin gümbürtüleri arasında, kubbeli kulelerinden mahrum edilmek suretile kuşa benzetil meğe çalışılmış amma, iri gövdeli kilise bu halile dahi Haydarpaşa garını andıran bir çalımla kurulup durmaktadır. Kilisenin daha şarkında Ruslardan kalma büyük büyük kışlalar, onların karşısında sıra sıra zabitan pavyonları. Ortalarından geçen demiryolunun kışlalar sağında, yani cenubunda, pavyonlar soIunda; ve hep askerî nizamla dizilmiş bu ağır gövdeli yapılar selâm duruyorlar gibi. Anlaşılan şimdiki on sekiz binlik Karsın nüfusu kadar o zaman burada üniforma varmış. Titülesko ile LitvinoPun gizli bir mülâkatı Paris 29 (A.A.) Annecy'den Havas ajansına bildirildiğine göre, Titulesco, dün Annecy gölünün kenarmda kâin Talloirs'de gizlice Litvinofla öğle ye meğini yemiştir. İki devlet adamı, saat 17 ye kadar beraber kalmışlardır. Kars muahedesi; birinci tnönünden iki ay evvel alman Kars ve Sakaryadan bir ay sonra imzalanan muahede: o yaldızlı salon bütün bu tabyalann kızıl hatıralarını pembe bir rüzgâr gibi silip götürdü. ÎSMAIL HABİB
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle