Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 Nisan 1937 CUMHURIYET Eski Ingiliz Krahnın son dört aylık hayatı Şen, neş'eli ve canlı Kral Sekizinci Edward artık yerini tam manasile sinirli, asabî ve bedbin Windsor Düküne terketmiş bulunuyor Ticaret Odasmm yeni sene bütçesi Yeni İktısad odaları teşkil edileceği için tasdik edilmedi Ticaret Odasının kânunusani başından itibaren mer'iyet mevkiine girmesi lâzım gelen bütçesi, o zaman tasdik edilmek ü zerc îktısad Vekâletine gönderilmişti. Bütçe, aradan 3 ay geçtiği halde Vekâletçe tasdik edilerek gönderilmemiştir. Bu yüzden Odanın yapacağı bir çok işler yapılamamaktadır. Öğrendiğimize göre İktısad Vekâletinin Oda bütçesini şimdiye kadar tasdik edip göndermemiş olmasına sebeb yeni İktısad Odalan teşkilâtının yapılmak üzere bulunuşudur. Gerek bu husustaki kanan lâyihası, gerek sanayi teşkilât kanu nu yakında Büyük Millet Meclisine sevkolunacak ve bu devrede çıkarılmasına çalışılacaktır. Mısır kapitülâsyonlarının ilgası arifesinde Montreux konferansında bütün devletlerin siyaset icabı kapitülâsyonların lâğvına razı olacakları anlaşılıyor Kahire, 6 nisan (Hususî) Kapitülâsyonların lâğvi için Montreux'de toplanacak konferansta Mısın temsil edecek heyet Başvekil Nahas Paşanın riyase tinde olarak hareket etti. Heyete Hari ciye, Ekonomi Nazırlarile meb'usan meclisi reisi Ahmed Mahir Paşa dahıl bulunuyorlar. İngiliz hukuk müşaviri Sır George Boot hastalığı sebebile konfe ransa gidemediğinden onun yerine Besley gitmiştir. Konferans ayın 12 sinde başlıyacaktır. Konferansa iştirak edecek olan devletler Mısırda tebaaları bir ta kım imtiyazlara mazhar olan on iki devlettir. Bunlar da Belçika, Danimarka, Fransa, İngiltere, Yunanistan İtalya, Fe lemenk, Norveç, Portekiz, îspanya, îsveç ve Birleşik Amerika hükumetleridic Avrupa muharebesinden sonra Mısırdaki imtiyazlı vaziyetlerini kaybeden Almanya, Rusya ve Avusturya da Mısır hükumeti tarafından konferansta bulunmağa davet edilmişlerdir. îsviçre, Lehistan, Yugoslavya ve Çekoslovakya da gene Mısır hükumeti tarafından konferansa çağmlmışlardır. Mısır hükumetinin konferansta teklif edeceği şeyler şunlardır: 1 Kapitülâsyonların lâğvi ve bundan sonra ecnebi tebaasınm serbestçe ticaret yapabilmeleri ile mekteb ve müessesatı hayriyelerinin devamının temir.i için muahedeler yapılması, 2 Ecnebilerin hayat ve servetle rinin muhafazası için hususî zabıta teş kilatı, 3 Vergi imtiyazlannm lâğvi ve vergi kanunlarının tatbikmdan dolayı şikâyeti olanların müracaat edebilecekleri idarî bir mahkeme teşkili, 4 Muhtelit mahkemelerin lâğvi için tayin edilecek intikal devresi müddetinin tesbiti ve bu müddetin hitamından sonra kat'î olarak bu mahkemelerin ortadan kalkması. Mısır hüicumeti Montreux konferansı nm teknik teşkilâtının yapılmasmı Mil letler Cemiyetinden istemiştir. MılletleCemiyeti umum kâtibliği tarafından Boğazlar konferansının işlerini tedvire memur edilen Agnidis'in bu konferansın da umum kâtibliğine tayin edileceği tahmin edilmektedir. Esas itibarile bütün devletler Mısır kapitülâsyonlamnm lâğvini kabule taraftar olduklarından konferansların başlıca uğraşacağı mese'e muhtelit mahkemelerin ikisı için tayin edilecek intikal devresinin müddeti ve devletlerin iktısadî menfaatlerinin muhafazası için gösterilecek teminata münhasır kalacaktır. Nil sahillerinde büyük devletlerden yalnız İngilterenin siyasî menfaatleri vardır. 1936 ağustosunda ilga edilen îngiltere Mısır muahedesi Büyük Britanyanın Mısırdaki mevkiini ve iki milletin sıkı tesriki mesaisini temin etmiş bulunuyor. Fransa 1904 te îngltere ile yaptığı muahedede Mısır üzerinde her türlü siyasî emeller beslemekten feragat ettiğini ta ahhüd etmiştir. îtalyaya gelince, Habeşistanı zaptettikten sonra Mısır işlerile pek ziyade alâkadar olmağa başlamış ise de bugünkü takib ettiği politikaya gö re Mısın gücendirmek yolunu tutmıya cağı tahmin edilmektedir. Binaenaleyh ortada siyasî bir mesele yoktur. Devletler bire değiştiren tesirin nereden geldiğini bilmedikleri halde hangi vasıta ile geldiğini anladıkları için büyük bir hayretle hem ona, hem de telefona bakıyorlardı. Merkez memuru da elile telefonu işaret ederek Orhanla Necatiye doğru başını kaldırdı ve tekrar indirdi: İkinci şube telefon ediyor, dedi, İtilâf zabıtasından haber gelmiş. O ha nım muhterem bir aileye mensubmuş. Kendilerine karşı kusur edildi, size karşı da mahcubum. Necati merkez memurunun masasına doğru bir iki adım attı ve hakaret ifraz eden bir yüzle bağırdı: Sizde zerre kadar vazife hissi, zerre '..adar mes'uliyet duygusu, zerre kadar miliyet hissi, zerre kadar hayâ olsa, ne anlayıp dinlemeden o deminki muameleyi yapardınız, ne de şımdı îtılâf zabıtasının önünde tir tir titreyerek bu kadar süratle rücu ederdiniz. Siz bu milletin zabıtası değilsiniz. Yeryüzünde hiçbir uşak, hay siyetini menfaatlerile bu kadar çabuk trampa etmez. îtilâf zabıtasının bizi sana karşı müdafaaya ne hakkı vardır? Bu, size de, bize de hakarettir. Biz o kızı pek az tanıyoruz. Biz herhangi bir tanıdığımızı değil, hakkı müdafaa ettik. Likör içtiği için hiç kimse karakola çağırılamaz. ZaEski Mısır Başvekillerinden Mahmud Paşa Artıklar emek artığı, su artığı olduğu gibi insan artığı da vardır. Bunlar, bu artıklar, vaktile rağbet görmüş, dillerde dolaşmış h'kirlere ve akidelere taalluk ediyorsa modası geçmiş elbise hissi verirîer, bakışlan ancak bir lâhza kendi üzerlerinde tutabilirler ve kalbe inmeden göze, yahud kulağa temas edip sönerler. Bir de her zaman istihza mevzuu olan artıklar vardır. Onların nasibi dün gül dürmekti, bugün de güldürmektir ve ya rın gene öyle olacaktır. Eski devirlerde yaşayıp ta bilgiye sırt çevirmeği meslek edinen bilmediğini bilmez zümrenin ar tıkları işte bu cümledendir. Dün bir arkadaş onlaçdan bir örnek gösterdi: Bak, dedi, şu bayı görüyor musun? Eski edebiyatm en hararetli taraftandır. Fakat divanîarda sık sık görülen ve pi yale demek olan eyağı, ayak okur, ayak sanır. Gene divanîarda bir efsaneye tel mih edilerek kullamlan Harut'la Ma rut'u Mezopotamya'lı iki prens zanne der. Ve ilâve etti: Garibi şu ki adamcağız, tahlilî ve tenkidî bir eser hazırhyor, Yunus Emre den Yenişehirli Avni Beye kadar bütün geçmiş şairleri süzgeçten geçirmeğe yelteniyor. Bu sözleri dinlerken gözümün önüne rahmetli Ahmed Rasim geldi ve kafamda bir hatıra canlandı. Eski bir tarihte onu bir matbaada ziyarete gitmiştim. Şa kirdle üstad vaziyetinde konuşuyorduk. Odaya kerli ferli biri girdi, bir koltuğa gömüldü. Uç beş lira kıymetinde mutantan bir kehrüba ağızlık çıkararak güzel kokulu sigarasını tellendirdi, uluorta ko nuşmağa girişti. Rasim, onun bir kıymet ıfade etmiyen sözlerinden sinirlenmiş olacak ki birden atıldı: İktısad Odalan teşkili hakkındaki ka nunla îstanbulda da bir İktısad Odası kurulacağı muhakkak olmakla beraber bu Odanın teşekkülü bugünkünden çok farkSekizinci Edıoard, Viyana da mağazalar onunde lı olacaktır. Halbuki Ticaret Odası [Beynelmilel Matbuat Birliginin lara rehberlik etmişti. nm Vekâlette bulunan bütçesi bugünkü Wmdsor Dukünün bugunku hayatı Dük okumayı sevmez. Kâtibinin gös hakkmda tetkikatta bulunmak ukadroya göre yapılmıştır. zere Vıyanaya gonderdığı muharri terdıği gazete haberlerine şöyle bir göz rınin yazısı.] atıp geçer. Fakat radyoyu çok sever. SaViyana (Nisan) Windsor Dükü bah jimnastiğinden sonra sokağa çıkıncı bulunması üzerine artık Viyanadan sarfı Ençesfelt şatosunda dört aylık miinzevi ya kadar hep radyo dinler. nazar edildiği işaa edilmiştir. Bu belki bir hayat geçirdikten sonra Avusturya Vıyanada Avusturyaya aid olan bir gazetecileri atlatmak için çıkarılan bir §agöllerinin civarındaki Sen Volfkark şeh kaç kitabla Napolyon, Habsburg'lar, yiadır. Fakat herhalde son söz Mrs. rine nakletti. Burada iki sene evvel Mrs. Macaristan hükumet naibi Amiral Hor Simpson'a aiddir. Simpson'la ava giderek ve kürek çekerek ty'den bahseden bir iki kitab almıştır. Dük, mektublannı yalnız hususî pos mes'ud günler geçirmişti. Buranın mevkii Dükün içkiye pek fazla düşkün olduğu tası vasıtasile gönderip almaktadır. Teleo kadar güzel, havası o kadar sakindi ki yakınları tarafından tekzıb edilmekte ve fon muhaverelerinin dinlenmesinden korkMrs. Sımpson «burada ölmek isterim» di hiç olmazsa münzevi hayatında böyle bir tuğu için konuşurken hususî işlerinden hiç ye haykırmıştı. iptilâ göstermediği teyid edilmektedir. bahsetmemektedir. Londra postasını alınDük şehrin dışında Appesbah'ta dok Kendisi üç dört kokteili birbirine kanştı ca saatlerce mektubları okumaktadır. tor Ortner'ın evini kıraladı. Bu ev, Ingi rıp yeni bir halita bulmağı çok sever. En Mrs. Simpson'dan her iki günde bir mekliz sayfiye evleri stilinde büyük ve gü çesfelt şatosunda en aşağı yüz defa böy tub almakta ve mütemadiyen Fransa ile neşi bol odalar, geniş pencereler, göle le tecrübeler yapmıştır. şifreli telgraflar teati etmektedir. Düke karşı şık bir balkonile modern bir evdir. Son haftalarda yaşayış tarzında ehem gönderilecek mektublar için Viyanada Dükün bir hayli dikkatini hasredeceği miyetli değişıklıkler görülmektedir. Bu yeni bir ticaret yolu keşfedilmiştir. Üze tahmin edilen bu sayfiyede hususî plâj, raya geldiğinin ilk haftalarında hergiln rinde yalnız Centlemen: Avusturya ya tenıs ve golf oyunlarma mahsus sahalar kendısine 2000 mektub gelmekteyken bu zılı bir mektubun hemen eline geçmesi ida vardır. Şrnıdı işçiler bu evı Dükün ar gün gelen mektublar 50 60 ı tecavüz çin on lira ücret verilmiştir. Dük bundan zusuna göre tanzimle uğraşıyorlar. Yatak etmemektedir. haberdar olunca kâtibine o gün gelen odasını ve içindeki ceviz karyolayı gör Dük Avusturyaya geldiğinin ilk iki a mektublan yakmasını emretmiştir. düm. Odanın pencereleri göle nazırdır. yında 8000 aşk mektubu almıştır. Artık Kendi aleyhinde çok şeyler yazdıkları Ameleler yatak odasmın yanmdaki ha bergün otuz mil yol yürüyerek Ençesfelt için gazetecilerden nefret ediyor. Hele mam bölmesinde çahşıyor ve burayı yeni şatosuna mabudlannı görmeğe koşan dakbir bölme ile yatak odasına raptetmeğe tilo kızlardan eser kalmamıştır. Avustur fotoğrafçılarla sinema operatörlerinden pek fazla çekinmektedir. Dükün istikba uğraşıyorlardı. yalı kadınlar Dükün Mrs. Simpson'dan lini pek parlak görmediği aşikârdır. Eski Dük hususî hizmetçilerini, kendi yatak da «istifa» edeceğini zannediyorlardı da bir dostu bana son dört ay içinde kendi odası takımlannı ve radyosunu beraber kendilerine bir kısmet doğması düşünce sinin beş yaştan fazla ihtiyarlamış oldu getirmiştir. Eskı sevgili köpeğini Mrs. sile şatoya koşuyorlardı. Geniş bir mik ğunu söyledi. Sımpson'a gbndermesı üzenne birkaç gün yasta tevessü edip hatta yakmlarının da îki hafta evvel Dükle İngiltere Kral evvel satın aldığı Skayterrie cinsinden ye istirak ettiği bu şüphenin nereden çıktığıailesi arasında ciddî münazaalar husule nı köpeğı, tatlılar ve yemışler hazırlamak nı kimse farkedememiştir. Dükün düğün la meşhur ahçısı ve muhafızlan da bera projeleri, hatta resmî kimseler için bile geldiği hakkında haberler çıkmıştı. Bubennde bulunuyorlar. hâlâ gizli tutulmaktadır. Gazetecilerin nun sebebi ailesinin, düğün merasiminde Dük dört ayını nisbî bir yalnızlıkla ya havadis almak için müracaat ettikleri Dü bulunmalanna dair olan arzusunu red detmiş olduğu söyleniyor. Dük bunun ü şamıştır. Roçıld'in şatosuna gitmeğe ka kün titiz kâtibi: rar verildiği zaman Mrs. Simpson'a sakin « Ben ne bileyim? Daha kendisinin zerine o kadar çok hiddetlenmiş ki Lon bir hayat geçireceğini vadetmişti. Bu va bile ne yapacağından haberi yok» de dradan, hatta anası tarafından çağınlınca telefon başına bile gitmemiş, fakat erdıni tutmağa çalıştı. Viyananın ze\k ve miştir. eğlence ile dolu hayatına kat'iyyen girBirkaç gün evvel Viyana Polis direk tesi gün hiddeti sükun bularak cevab vermedi. Ekser vaktini golf oynamakla, u törüne müracaat eden Dükün bir vekil miştir. zun süren gezintiler yapmakla geçirdı. Bu düğünün teferruatı hakkında bazı izaha Dük canının sıkıntısından dolayı çok gezıntiler arasında ınsan küçük bir dür vermiş ve bunların gizli kalmasmı da te hadidülmizac olmuştur. Kendisini misa bünle uzaktan çehresine akseden teessür min etmiştir. Hatta Dükün vekilinin za fir eden Roçild'lerle de münasebeti son ve yorgunluğu görebilirdi. Basını önüne bıtanm fevkalâde masrafına karşı para zamanlarda bozulmuştur. Buna Madam eğmiş, endiseli endiseli şuraya buraya gi vermek ıstemesi üzerine Pohs dırektörü dip geliyordu. Bazı defalar otomobılle «memleketlerının sevgili ve muteber dos Baron Roçild'in kendisine nasihat ver ya İngiliz elçisile görüsmek, yahud ala tu» için yapılacak masraf bedelini alamı meğe kalkışması sebeb olmuştur. Madam turka hamamda yıkanmak için Vıyanaya yafağını nezaketle vekile anlatmıştır Baron köşkünden gideceği zaman Dükü gidiyordu. Kız kardeşile enistesi buraya Sonra iki hafta evvel Mrs. Simpson'un uğurlamak için odasından bile dışan çıkgeldiklerinde müzeleri gezdirmek icin on düğünlerini Fransada yapmak arzusunda mıyarak bir adamını göndermiştir. Fakat emrini bitirmeden telefon çal ! mıştı. Merkez memuru aletin başına gi Cumhuriyetin edebî tefrikası: 44 derken Orhanla Necati bakıştılar. Sivil, memur onlara yaklaşarak alçak sesle: Haydi, dedi, burada da söylesenize bakayım?.. Diliniz lâğama düşmüş sıYazan: Peyami Safa çan yavrusu gibi düğümlendi kaldı. HayKulağmı kapıya yaklastırdı, biraz dur nıza... Bana kim derler haberiniz var di bakayım?. Kimmiş iki paralık haysiyedu ve içeriye tekrar girdi. Birkaç dakika mı? «Ayıboğan İbrahim» derler. ti olmıyan? Kimmiş tulumbacı? sonra çıkmıştı; Orhanla Necatinin ya Sivil memur sesini yükseltiyordu. Te Necatiye doğru bir elini daha fazla unındakı polıse bağırdı: lefonla konuşan merkez memuru susması zattı ve birşey çimdikler gibi yaparak: Faik Efendi, al onları gel. Ben adamı kulağından tuttuğum için ona sert bir el işareti yaptı. Göz Orhanla Necati kapıdan içeri girerken gibi ayağımın altma alırım, dedi, köpek lerile de onun hareketlerini takib ediyormerkez memuru masasının başından kalk ' gibi ezerim. Benim karşımda ukalâlık du. Telefonu kapadıktan sonra bir eli mış, onların üstüne doğru geliyordu. U sökmez. Haydi bakayım?.. Dükkânda nin tersini çenesine dayıyarak düşündü. Montreux'de fazla iktısadî menfaatler teminine uğraşacaklardır. Montreux konferansı işlerinin iki üç haftada nihayet bulacağı tahmin edil mektedir. Buradaki umumî kanaat ka pitülâsyonlann lâğvi meselesinde konfe ransta muhalefete maruz kalınmıyacağı teknik meselelerin de nekadar karışık olursa olsun çabuk halledileceği merke zindedir. Başvekil Nahas Paşanın hareketinden evvel buradaki ecnebi gazetecilerine verdiği beyanat bilâistisna bütün yabancı mahfillerinde çok müsaid bir tesir bırakmıştır. Başvekil Mısırın ecnebilerle sa mimî bir teşriki mesaiye varmak arzusunda bulunduğunu ve hükumetin ecnebi menfaatlerinin muhafazasına dair lüzumu olan her türlü teminatları vermek niyetinde olduğunu ancak memleketin terakki ve inkişafına mani olan kapitülâsyonların kaldmlacağını söylemiştir. Başvekile ve reisi bulunduğu Vefd partisine muhalif olan eski Başvekil Mahmud Paşa da muhalefet namına yaptığı beyanatta: « Mısır dostluğunun menfaatlerini kapitülâsyonlardan daha mükemmel ve daha iyi temin ettiğini anlamakta ecnebiler gecikmiyeceklerdir.» demiştir. Ağızlığınız, dedi, pek şık! O, dumanlı bir gurur içinde cevab verdi: Güherbanın iyisi, aliyyülâlâsı. Sadrıazam hazretlerinin hediyeleri. Genclik bu ya, içime bir heves çök müştü, yüksekten atan şu adamı techil etmek istıyordum. Irademi bir nebze zorlamaklığıma rağmen bu hevesi yenemedim. Güherba mı, dedim, yoksa kehrüMuhalefet reisinin bu sözleri haricî ba mı? mesailde Mısırhlann birlik olduğunu bilO, tehekkümle karışık bir bakışla beni dirdiğinden büyük ehemmiyeti haizdir. süzdü, dudaklarını bükerek mırıldandı: Biz lugatin fasihini konuşuruz evlâd. Kehrüba değil güherba! Ticaret Odasında Ben asabî bir telâşla: Ticaret Odası, Odanm bulunduğu Dör Ağuşa çeker kâhrüba kâhi gorünce düncü Vakıf hanm bir kısmında bir saMaşukunu bulmuş o da simasına lâyik nayi nümune sergisi vücude getirmek tedir. Bu sergi için birçok fabrikalardan Beytıni okuyarak herıfı mahcub etmenümuneler gelmiştir. Nümunelerin ser ğe savaşırken rahmetli Rasim müdahale gi için ayrılan salonlara dünden itiba etti: ren yerleştirilmesine başlanmıştır. Münakaşaya, dedi, lüzum yok. Beyefendi hazretlerinin Sadnazamdan aldıkları şu ağızlık güherbadır, çünkü Hazin bir ölüm Güzel hikâyelerini gazetemizde oku kıymeti vardır. Senin benim kullandığı duğunuz Faik Bercmenin kardeşı Fuad mız ağızlıklar kehrübadır, çünkü muhar Bercmen uzun süren ıstırablı bir has rir ağzına düşmüştür. Hüner kelimenin talık neticesi Haydarpaşa Entaniye has doğrusunu değil, malın iyisini kullan tanesinde vefat etmiştir. Cenazesi bu maktadır! gün hastaneden kaldırılacak, Karaca Eyağı ayak okuyan edibler de işte bu ahmed kabristanma defnedilecektir. aüherbacılann artığı!.. Fuad Bercmen iyi tahsil görmüş, franM.TURHAN TAN sızca ve arabcayı ana lisanı gıbi bilen çok genc bir muharrirdi. Matbuatımıza 23 Nisan da birçok kıymetli eser ve hikâyeler Size çocuğu düşündürecek vermişti. Ailesme taziyet beyan eder, haftamn başlangıcıdır. merhuma Allahın rahmetini dileriz. ten bir yudum bile içmediler. Sizin me murunuz tam bir tulumbacı gibi üzerlerine yürüdü. Kızm yanındaki kadın o anda «Kolonele telefon edeyim» dedi, biz mâni olduk. Demek ki dükkândan çıkınca telefon etmiş. Biz sizi gene vazifesini bilir bir Türk memuru telâkki edeceğiz: Küfür etmeyi ve terbiyesizliği bırakarak hakkımızda yapılacak bir kanunî mua mele varsa yapınız. Şerefim üzerine te min ederim ki sizi hiçbir yabancı makama şikâyet etmiyeceğiz. Tek İtilâf zabıtasının müdahalesile kurtulmuş olmıyalım. Bunu sizden rica ediyorum. Bizi serbest bırakmaymız ve ifademizi ahnız. züne bakmadan, kendine hesab verir gibi alçak sesle mırıldandı: Yerin dibine geçtim. Ben o kadar duygusuz, hırt bir herif değilim. Yüksek bir tahsil görmedim amma ben de efendi evlâdıyım. Bu ocağa bir kere düştük. Hangi tarafa kavuk sallıyacağımızı şa şırdık. Müdiriyet bir taraftan, fırka bir taraftan, İtilâf zabıtası öte taraftan... Dediğiniz doğrudur: İki paralık haysi yetimiz kalmadı. Utanmasam çocuk gibi ağlarım. Tuh, be... Söylenecek ne sözüm kaldı ki... Beni o kadar yıkmayın beyahu... Keşke şikâyet etseydiniz de beni koğsalardı, aylarca sürünseydim gene şimdiki gibi cehennem azabı çekmezdim. İki parmağile şakağınm terini sildi ve hep önüne bakarak: Size ne muamele yapayım? dedi, korkarım, evrak Müdiriyete gidecek, görürler, emir verdiler, artık birşey yapa mam, selâmetle teşrif edin Allah aşkına, beni daha fazla terletmeyin. i BİZ İNSANLAR zun boylu, şişman, başı küçük ve yüzü fazla kırmızı, ani tehevvürlere fazla müstaid, kanlı ve sinirli bir adamdı. Ayağına basacak kadar Necatiye yaklaştı. Onu hiç görmüyormuş gibi bir elini kaldırdığı için yüzünü esirgemek istiyen Necati geri çekilmeğe mecbur olmuştu. Merkez memuru sivile sordu: Bunlar mı o ukalâlar? Sonra Orhanla Necatiye döndü ve iki elini de ikisine doğru uzatarak, alkoliklerin çapaklı boğuk sesile bağırdı: Kimdi o karılar? Zabıtanın işine müdahale etmek üstünüze ne vazife? Bir de hakaret ha?.. Gözümün içine baksa söylediklerinizi burada da tekrar etseni ze?.. Sivil memur söze tekrar başlamıştı: Erkekseniz burada da söyleyin! Karıları kaçırdınız! Sizde yüz, surat olSivil memura sordu: Hangisi bunların «iki paralık hay sa... Merkez memuru yumruğunu masaya siyetin yoktur, memur değil misin, kül vurarak sivile bağırdı: hanbeysin» falan diyen? Tayfur, sus! Terbivesizliği bırak! Memur Necatiyi gösterdi: Karşındaki efendilerin kim olduğunu öğ Bu söyledi; fakat öteki de kafa ren de ona göre muamele et! tuttu. Ayağa kalktı, Orhanla Necatiye dönMerkez memuru Necatiyi yakasmdan dü, fakat önüne bakarak, alçak sesle: çekerek sarstı: Affedersiniz beyler... dedi, kusu Bu sıçan mı? Ben onu şimdi ka ra bakmaym! Bir yanlışlık oldu. Ben de pana koyayım da görsün. ileri geri söz ettim, affedersiniz. Polise döndü: Odadakiler merkez memurunu birden Faik Efendi! dedi. Merkez memurunun şakağında ter damlaları belirmişti. Sivil memur önüne bakıyordu. Orhan da merkez memuruna doğru yürüyerek, daha sakin bir sesle: Evet, dedi, farzediniz ki telefon çalmamıştır, kanunî muamele ne ise onu yapınız, fakat terbiyesi noksan bir me murunuzu müdafaa gayretile değil, in Orhanla Necati bakıştılar. sanca! , Orhan mırıldandı: Merkez memuru ağır ağır yerine otur Gidelim, dedi. du. Yüzü kırmızıdan sarıya doğru seri Kuru bir selâm vererek odadan çıktı bir istihale geçiriyordu. Göğsünün düğ lar. fArfam var) melerini çözdü, Orhanla Necatinin yu