28 Mart 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
S Mart 1937 CUMHURİYET ((Daha sıhhatli Britanya)) Ingilizler neslin ıslahı # ~in tedbirler alıyorlar 1913 yılına nisbetle 12 yaşında bulunan erkek İngiliz çocukları 3,5 kilo daha ağır ve 4 santimetre daha uzun boylu imişler îngiltere Kültür Nezareti Hıfzıssıhha dairesi başhekimi Sir Arthur Mac Nalty tarahndan neşrolunan ve İngilterede mekteb çocuklannın 1934 senesine na zaran 1935 yıh zarfmda sıhhatçe daha iyileştiklerine, vücudce daha gürbüzleş tiklerine dair olan rapor her baba gibi beni de çok uzun ve derın düşündürdü. Son senelerde İngilterede hıfzıssıhha îşleri üzerinde şayanı gıpta bir hassasiyetin başgöstermiş olduğunu gazetelerde kısmen takib etmek fırsatına nail oldu ğum için oradaki vaziyeti kısaca hulâsa ettikten sonra Sir Arthur'un raporuna avdet edeceğım. Ingilizler gibi sporla yuğrulmuş biı milletin ve İngiltere gibi birçok sari hastahkîann öniine geçılmiş, umumî hıfzıs" sıhha ve temizlik tedbirlerinden alınmı " yanı kalmamış bir memleketin daha sıh~ hatli ve daha gürbüz bir nesil yetiştir . ıek hususundakı hassasiyeti, titizliği hertürlü sitayişin fevkindedir. Nesil deyince îngilizler kendilerinden sonra gelecek nesli anlarlar. Bunu da çok makul görtnek icab eder. Çünkü insanlar yirmi, yirmi beş yaşmı buldular mı, sıhhat bakımından nasihat kabul etmez mahluklar sırasına geçmektedirler. «Daha sıhhatli Britanya» hareketi bir yandan büyük, küçük; bütün millete şa~ mil bir hareket halinde ilerlemekteyken devlet ve maarif teşkilâtı da işe çocuk mekteblerinden başlamıştır. Garibdir ki İngilterede bile işe gıda meselesinden başlamak lâzım gelmiştir. Vasatî servetin birçok memleketlere na" zaran orada daha yüksek ve daha mü~ savi şekilde taksim edilmiş olmasına rağmen birçok mekteb çocuklannın kâfi gıda alamamak yüzünden batî bir neşvünema devresi geçirmekte olduklan tesbit edilmiş ve herşeyden evvel muhtac mek" teb çacuklarına bedava gündüz yemeği dağıtmak usulüne müracaat olunmuştur. 4,500,000 mekteb çocuğundan (12 yaşına kadar) muhtac olanlara 1935 " 36 senesi zarfında (87,000,000) övün yemek verilmiştir. Mekteb idareleri tara fından temin edilen gıda maddelerinin başhcasım saf ve «halis» süt teşkil et mektedir. Büyükler için olsun küçükler için ol" sun en mükemmel ve «tam» gıdanın süt olduguna inanan îngiliz tıb mütehassıs " lan «suitagaddi» yi sütsüzlüğe atfetmek* tedirler. İngilizler daha sıhhatli ve daha gürbüz nesil yetiştirmek için bir taraftan gıda meselesi üzerinde çocuklara olduğu kadar büyüklere ve ebeveyne umumî öğüdler verirlerken dığer taraftan insan " lann açık havaya ve vücudlerini hareket ettirmeğe olan ihtiyaclan hakkında da bilinmesi lâzım gelen şeyleri öğretmekte" dirler. Kültür Bakanlığı Hıfzıssıhha dairesi şefi Sir Arthur mekteb çocuklannın di " magî terbiyeleri kadar mühim ve onun bir mütemmimi olan beden terbiyesi ve takib olunan beden terbiyesi sisteminin çocukların sıhhatleri üzerindeki tesirleri Bu hafta şehrimiz Bizeyalnız tayyare de büyük bir hava değil, tayyare sanayii de lâzımdır bayramı yapılacak [Baştarafı 1 inci sahifede] TURK DİLİ ÜZERİNDE TETKiKLER Gurbıız yetıştınlvıeğe çalısılai Ingıliz çocuklanndan bir minimini kopekîerüe beraber.... Müptedi ve yetışmiş talebeler antrenman uçuşlarını bu sefer Yeşilköyde Tayyare meydanmda yapacaklardır. Büyük kamp temmuzda İnönünde açılacak ve eylule kadar devam edecektir. Son de\rede plânör C. brövesi alan Türkkuşu üyeleri Ankarada yakında açılacak olan motörlü tayyare mektebi ne devam edecek ve motörlü tayyare brövesi alacaklardır. Mektebde talebe olan ve müesseselerde çalışan üyelere ders zamanlarmda kolaylık gösterilmesi mekteb müdürlerile müesseselere bildirilmiştir. Bu suretle üyeler havacılık derslerini zamanmda takib edebileceklerdir. Müracaat artıyor Ortamekteb mezunu yüzlerce genc Türkkuşuna kaydolunmak için her gün müracaat etmektedir. Türk gencliğinin memleket havala rını koruyacak çelik kartalları idare etmek için gösterdikleri bu alâka memnuniyetle karşılanmaktadır. Talibler muayeneye sevkedilmekte ve sağlam olanlar kabul olunmaktadır. [Başmdkaleden devam') hakkında da tetkıkler yapmış ve şu ne ticeye vâsıl olmuştur ki, alâka ve heye can prensiplerine zıd eski usuldeki «mekteb talimleri» (bizdeki İsveç usulü kol ve bacak hareketleri bundan başka birşey değildir) sıhhat ve eğlence bakımından çocuklara arzu edilen faydalan temin e" dememektedir. * * * Şimdi de yazımızın başında mevzuu bahsettiğimiz rapordan bahsedelim. Hıf~ zıssıhha dairesi mekteb çocuklannı mu ~ ayene neticesi dört sınıfa ayırmaktadır: Yüksek, normal, normalden aşağı ve fena sıhhatli olanlar. Muayene olunan 1,687,331 çocuktan yüzde on beşi yüksek, yüzde yetmiş dördü normal, yüzde ondan fazlası normalden aşağı ve ancak yüzde birden aşağısı da «fena» dır. Bu vaziyette İngilterede mekteb ço " cuklannm sıhhat bakımından durumları 20 sene evvelkine nazaran son derece şa" yanı memnuniyet bulunmuştur. Gene mu" ayene neticesi 1913 senesine kıyasen 12 yaşındaki erkek çocukların vasat olarak umumiyet itibarile bugün üç. buçuk kilo daha ağır, dört santimetro daha uzun boylu, kız çocukların ise kiloca dört kilo daha ağır, boyca da üç santimetro daha uzun olduklan tesbit olunmuştur. Sıkı bir tıbbî muayene neticesi elde e düen istatistikler her bakımdan memnuniyetbahştır. Bilhassa Cemiyeti Akvam tarafından tayin olunan ve birçok memleketlerde işçiler arasmdaki sıhhî vaziyetin tetkikine memur edilen doktorlar heyeti, raporunda muhtelif memlektler iş çılerinın harbden evvelki senelere naza ran gıdasızlık yüzünden sıhhatçe daha düşkün olduklarını tesbit etmiş bulunduğu esnada, İngilterenin küçük neslin sıhhatini bu derece yükseltmiş olması, büyük millî muvaffakiyetlerdendir. «Daha sıhhatli Britanya» hareketinin sıhhat işlerini kısa bir zamanda daha gürbüz bir nesil yetiştirmek suretile yük" selteceğine şüphe yoktur. Bir başka yazımda «Daha sıhhatli Britanya» hareketini izah ve bu hare " ketin Alman genclik teşkilâtile bir mu ~ kayesesini yapacağım. NÜZHET ABBAS Milletler Cemiyeti ölmüş değildir [Baştarafı 1 inci sahifede'} tehlikeyi mühim surette azaltan ademi müdahale anlaşmasını asla elde edemezdik. Kontrol projesi ümid ettiğimiz gibi önümüzdeki hafta mer'iyete girer girmez bilvasıta müdahale ve bilhassa bugün İspanyada harbeden ecnebilerin geri a lmması işlerile meşgul olmak gerektir. Eğer bu elde edilebilirse dahilî harbin son sureti tesviyesine doğru diğer bir a" dım atılmış olacaktır. Birkaç ay süren endişelerden sonra İspanya ihtilâfında aldığımız vaziyet neticeler vermeğe başlamışnr. Ve bu yolda sebat etmek fik rindeyiz.» Müteakıben Eden, Milletler Cemiyeti meselesine geçerek demiştir ki: « Milletler Cemiyeti Habeş ihti lâfından uğradığı muvaffakiyetsizliğe ve ötedenberi maruz kalageldiği birçok müskülâta rağmen mezara konulacak vaziyette olmaktan çok uzaktır. Daha ge " çenlerde Fransız ~ Türk ihtilâhle mu vaffakiyet'e meşgul olmuştur. Müzake reler uzun sürmüş, çetin olmu§tur. Fakat müskülât bertaraf edilmiştir. Eden, Milletler Cemiyetinin bugüne kadar hallettiği büyük ehemmiyeti haiz on ihtilâf saydıktan sonra yeni bir Lokarno anlaşması hususımda terakkiyi gösıerir cesaret verici bir şey söyliyemiyeceğinden dolayı teessürlerini beyan etmiş ve demiştir ki: « Birçok âmiller, İspanyol ihtilâfı da dahil olmak üzere bu husustaki nur zakerelere mâni olmuştur. Fakat bana öyle geliyor ki, şimdi ihtilâf genişleme " ğe daha az müsaid gözüktüğünden artık terakki imkânlan hâsıl olmuştur. Alâ kadar hükumetleri masa etrafına toplıyarak bu hususta bir netice almaktan ümidimizi kesmiş değiliz.» Çekoslovakyanın iç ve dış siyaseti [Baştarafı 1 inci sahifede] Su islerinin tanzimi IBaştarafı 1 inci sahifede] hir, kasaba ve köylerde birçok münazaalar husul bulmakta, bu yüzden birçok facialar tekerrür etmektedir. Ziraî, iktısadî ve sıhhî ihtiyaclann sıklet merkezini teşkil eden su işleri bir taraftan da mütemadiyen inkişaf halinde bulunmakta ve teknikleşmektedir. Hayatî bir mevkide bulunan su islerinin kül halinde bir plâna alınması takarrür etmıştir. Hazırlanan kanun projesi büyük su siyasetinin ilk ve esaslı adımını teşkil etmektedir. Toprak üstünde, altında da imî veya muvakkat olarak akan ve ya hud durgun halde bulunan bilumum su" lardan dolayı hakikî ve hükmî şahıslar arasındaki münasebetler bütün teferruat ve şümulile ve 225 madde ile tesbit e dilmiştir. Lâyiha, suları umumî ve hususî olmak üzere ikiye ayırmakta, kanun hükümleri veya tapu senedlerile hakikî veya hükmî şahıslara aid olanlan hususî, diğerleri" ni umumî sulardan addetmektedir. Umumî sular devletin mülkiyeti al tında olacaktır. Başkasma intikal ede mez. Umumî suyun hususî su mahiyetini alması ancak kanunla mümkün olacak " hr. Hükumet lüzum gördüğü göl ve ba taklıkları tamamen kurutmak veya sevr yesini indirmek ve yahud yükseltmek sa" lâhiyetini haiz bulunacaktır. Umumî sularda gemi ve sallann sey rüsefer etmeleri serbest olacak ve bu hususta bir talımatname yapılacaktır. İçme ve yıkanmada kullanılan suların her ne suretle olursa olsun pisletilip kir " letilmesini proje yasak etmekte ve bunun için kat'î ve müessir hükümler koymaktadır. Akan ve duran umumî ve hususî sularda tesbit edilmiş yerlerden başka mahallerde hayvan sulanması ve yıkanması yasak edilecektir. Içme, pişirme, yıkama, yangın söndürme ve sulama işlerine lâ ~ zım olan suların sıhhî vasıflan, isalesi mevcud kanunlar hükümleri dahilinde belediyelerin esas vazifesidir. Kanun projesile nehir ve kanalların muhafazasmda çalışacak su bekçileri teşkilâtı da ihdas edilmektedir. Bu bekçiler köy bekçileri hukuk ve salâhiyetini haiz olacaktır. Su sarfiyatınm tezyidi ve tankisi mak" sadile olmaksızm köprü, bend, mecra ve saire üzerinde tahribat yapanlar, hüku " met veya efrad tarafından yapılan su alım yerlerinde tebeddülât icra edenler, ruhsatsız mecralar ve sedlerde ziraat yapanlar, sed ve mecralar dahilinde ölü gömenler, mecra dahilinde dalyan tahsis edenler hakkında da kanunda cezalar gösterilmiştir. Müsaade almaksızın bend inşası veya sair mâniler ihdasile mecrala" rın kapanması, su sarfiyatını çoğaltmak veya azaltmak maksadile mehaz ve bendlerin, kapılann açılması veya kapanması 24 saatten bir aya kadar hapis cezasile zarar ve ziyanı da müstelzimdir. Sovyet Rusya ile akdettiğimiz anlaş" ma hakkında bazı yabancı gazeteler tarafından verilen malumat tamamile asılsızdır. Bu anlaşmayı İngiltere, Fransa ve Italyanm muvafakatile akdettik. Bun lardan başka, Romanya ile Yugoslavya dahi Milletler Cemiyeti paktı çerçeve " sine tamamile uygun olan ve tedafüî mahiyeti haiz bulunan bu anlaşmanm ak " dine muvafakat etmişlerdir. Ortaya Avrupaya Bolşevizm mikro ~ bu dağıtmakta olduğumuzu, Çekoslovakyada Sovyet tayyare karargâhları kurduğumuzu iddia edenler her iki habe rin de uydurmadan ibaret olduğunu öğrenmis bulunmaktadırlar. Lehistanla münasebatımız normal ve dostanedir. Almanya ile münasebetimize gelince, remen iyi olan münasebatımız, bazı Alman gazetelerile Alman radyoIarı tarafından aleyhimizde yapılan propaganda ile kabili telif değildir. Hitler son nutkunda Almanyanm bütün kom " şularile dostane münasebat tesis etmek istediğini söylemişti. Bu beyanattan Alman Çek münasebatınm yakında dos tane bir sekil alacağını ümid ediyoruz. İtalya ile yeni bir ticaret muahedesi imzaladık. AdisAbabada bir konso losluk açacağız. Avusturya ile Maca ~ ristana gelince, bütün Tuna devletlerile dostane münasebat tesıs etmek isteriz. Beynelmilel buhranın en müşkül dakikaları geçmiştir. Beynelmilel menfaat Jerin çarpıştığı dört yol ağzında bulunan Çekoslovakya sulhu muhafaza etmek hususunda kendisine terettüb eden müşkül ve mucibi iftihar mes'uliyetin ağırlığını müdrik olarak istikbale emniyetle bak ttıakta ve sulhu muhafaza edici haricî siyasetine bundan sonra da devama karar vermis bulunmaktadır.» eski metinlerini teşkil eden İlyada ve Odise'de bu kelime ancak nizam, uygunluk ve siis gibi manalarla ge çer. Onun dünya ve kâinat karşılığı olarak kullanılması tarihte ilk defa Milâddan beş buçuk asır önce yaşa mış olan Pitagor'la başlar. Fakat bir kelimenin eski metinlere girmemiş bulunması onun o çağlarda Bir harbde, nekadar tayyare kaybe mevcud olmadığma delil teşkil ededildiğini anlamak için, Türk Hava Ku miyeceği gibi, orada herbangi bir rumu Başkanı Fud Bulcanın, 24 mayıs mana ile tesadüf edilen bir sözün bu Iİ935 te Kurumun altıncı kongresinde manası, onun ayni zamanda başka .söylediği kıymetli nutuktan şu parçayı a mefhumlar da ifade etmesi ihtimalini bertaraf edemez. Iıyoruz: Bahusus ki yukarıda adı geçen e «Almanya 258, Fransa 138 iayyare serlerde, grekçede kâinat manasına ile harbe girdiler. Harb esnasmda Almanya 47,000, Fransa 67,000 iayyare gelen (Pan) ve (Simpan) sözleri de yapmışlardır. Fakat Mütareke olduğu geçmiyor. Eski Grek (Aedon) larızaman, Fransanın 2750, Almanyanm nın taganni ettikleri halk türkülerin2815 iayyaresi vardı. Bu vaziyet, tay den ibaret olan İlyada ve Odise'de yarelcrîn nekadar zayial verdiğini göste kâinat gibi ilmiğ bir mefhumun geçmeyişinde pek te şaşılacak bir cihet rir.» olmasa gerek. Tam bir tayyare endüstrimiz olmazsa, Görülüyor ki (Kosmos) ta kâinat bu zayiatı nereden ve nasıl telâfi edebimanasmın muahhar olduguna dair liriz? Dost ve müttefıklerimizden mi? ciddiğ belgeler mevcud değildir. Harb zamanmda herkes kendi derdine Not «Aedon» bizim «Ozan gibi düşer, müttefikler, evvelâ can, sonra caair ve muganni demektir. Bu keli nan derler. Nitekim Büyük Harbde, Almanlar, kendi cephelerinin tayyare ihti" rnenin türkçe «Ayıtan» sözile gösteryaclannı güçlükle temin edebildikleri diği fonetik, morfolojik ve semantik için, bize pek az tayyare verebilmişler müşabehet dikkate değer. Ayıtmak dir. Bu yüzden hava hakımıyeti hep ha" nazmetmek, taganni etmek, nutuk sımlarrmızın elinde kalmış ve bunun or~ irad etmek manasınadır. * * * dumuza, büyük zararlan dokunmuştur. Kelimenin klâsik etimolojisi Yann, herhangi bir harbde, ayni vaziyetin tekerrür etmesi ve tayyaresiz kalma Bally, grekçe fransızca diksiyone mız ihtimali vardır. Havacıhğın, harbde rinde bu kelimenin etimolojisi hak oynıyacağı mühim ve muazzam rolü dü kında hiç birşey söylemiyor. Prelwitz, «grekçenin etimolojik şününce, tayyaresizliğin ne korkunc bir noksan teşkil edeceği kendiliğinden an ~ sözlüğü» nde, bunun aslmı (Konslaşılır. Bu itibarla, Türkiye, hava ordu mos) şeklinde farzederek «saymak, sunun harb vasıtalan için, başka memle fiat biçmek» manasına lâtince (Genketlere muhtac bir vaziyette kalmamak seo) sözüyle alâkalı göstermek isti lâzımgelir. Bu da, ancak memlekette tam yor. Filvaki (Kons) ile (Kens) aybir tayyare endüstrisi kurmakla temin ni şey olabilir. Fakat bir defa (Kons) temi esasen bir faraziyeden ibaret. olunabilir. Bugün, bir devletin askerî kuvvetleri Ondan başka (Kosmos) un geniş ve ölçülürken en ziyade o memleketin «po yüksek mefhumile (sayı saymak ve tentiel de guerre» dedikleri sınaî ve iktı fiat biçmek) arasmda nasıl bir müsadî harb kudreti nazan itibara alnır. Bu nasebet düşünülebilir! Nitekim Walde «İndocermen dilsınaî ve iktısadî harb kudretinin muhtelif lerinin mukayeseli sözlüğü) nde unsurlarından ve en mühimlerinden biri (Kosmos) kelimesile (Kens) kökü de tayyare endüstrisidir. arasında, mana farkı dolayısile, herTayyare endüstrisinin inkişafı bakıhangi bir münasebetin kolayhkla kamından önümüzde güzel bir örnek varbul edilemiyeceğini söylediği gibi, dır ki o da Sovyet Rusyadır. Bu memlebaşka müellifler tarafından ileri sü ket te, çok yakın zamanlara kadar, tayrülmüş bulunan diğer bir takım yakyare yapamıyordu. Sovyet şefleri, taylaştırmaları da beğenmiyor ve netiyareciliğin ehemmiyetini takdir eder et cede meseleyi çözmeden olduğu gibi m«z, tayyare endüstrisini de yapmağa bırakıyor. karar verdiler ve ecnebilerin yardımile bu Anlaşılıyor ki (Kosmos) un hakiendüstriyi kurdular. Şimdi, Sovyet Ru3kî hüviyetini meydana çıkarmak için yada, yalnız seri halinde binlerce tayyaGüneş Dil metoduna başvurmaktan re yapılmakla kalmıyor, yeni model taybaşka çare yoktur. yareler ve motörler de icad ediliyor. * * * Çagi denilen «Moskova İdro aerodinaKelimenin etimolojik formülü şumik merkez Enstitüsü», Sovyet Rusyada yeni tayyare tipleri icad, imal ve tecrü dur: 2) 3) 4) 5) be eden bir havacılık lâboratuandır ki 1) oğ + ok os r om 7 oğ f fennî ve teknik kıymeti, tayyareciliğin en Formülde gördüğümüz son iki ek müterakki olduğu memleketlerdeki ben yani (om) ve (oğ), kelimenin esas zerlerinden daha yüksektir. manasına hiç birşey katmadan sadeOn yıl önce tayyare yapamazken şimce ona bir nevi şahsiyet vererek di, bütün havacılık vasıtalarını kendi ya isimlendirmeğe yarıyan tâli unsurlarpan Sovyet Rusyayı örnek alarak biz de, dır. Esasen yukarda bu sözün klâsik bu mühim endüstriyi kurmağa başlamalı etimolojisini gözden geçirirken bun yız. ların hiç hesaba katılmadığını gör Sümer Bankm Karabükteki demir ve dük Binaenaleyh biz de burada yal çelik fabrikalarile muvazi bir surette mo nız ilk üç unsurla meşgul olacağız. tör ve tayyare sanayiini ileriletmek, Tür1) Oğ: Güneşin ilham ettiği bü kiyeye, hava hakimiyetini temin etmek yüklük, kuvvet ve parlaklıkla muttademektir. sıf esas varlık. ABİD1N DAVER 2) Ok: Anakökü temsil eden ra mırhabirimizin verdiği müjdenin altında Belgrad gazetelerinden naklen bir haber vardı ki, Lehistandan son sistem harb tayyareleri aldığımızı bildiriyordu. Kendi memleketimizde tam bir tayyare endüstrisi olmazsa, dün İngiltereden aldığımız gibi bugün Lehistandan, yann Fransadan, öbürgün Almanyadan tayyare almak mecburiyetinde kalacağız. Harb halinde ise, tayyare zayiatımızı teJâfi etmek çok güç bir iş olacaktır. Kosmos»sözü hakkında [Baştarafı 1 inci sııhifede] düğümüz fonetik tenazur tesadüfî olamaz. Kök, Elidrak ve Tuhfet üz Zekiye'ye göre aile, cins, ırk manasına da gelir. Bu mefhumlar ise hayatî ve geniş birer varlık ifade eder. Rad ioff Teleüt lehçesinden (Köğü) kelimesini ayni mana ile vererek yukardaki mehazları teyid ediyor. (Oğok) örneğine en yakın olan Öğek, Ökek ve Ükek sözlerine gelince: Divan, Türk Dili, Radloff ve daha başka vesikaların delâletile bu kelimelerin de parlak ve haşmetli bir varlık demek olan burc yani yıldız kömesi anlamına olduğunu öğreniyoruz. 3) Os: Bu ekin oldukça geniş bir sahaya, bu sahada bulunan obje veya süjelere ve aralarındaki münase bete işaret ettiğini biliyoruz. Şu halde (Oğok) terkibinden çıktığım biraz önce gördüğümüz hayatî zümreler, yer, gök ve yıldızlar gibi varlıkları böyle bir sahada (v. f s) ekinin işaret ettiği veçhile münase betli ve ahenktar bir surette toph yacak olursak meydana, kâinat dediğimiz mefhum çıkar ki bunun «Teori» ye göre ifadesi (Oğokos) ve son fonetik şeklile (Kos) tur. (Kosmos) kelimesindeki (v. ^p m) ekinin, tali bir unsur olduğunu evvelce kaydetmiştik. Bunun (Kosmema = süs), (Kosmesis = tanzim, güzelleştirme), (Kosmeteia = riyaset), (Kosmekos = dünyevî, cismanî),( Kosmios = uslu, terbiyeli), (Kosmoo = tanzim, tertib, tezyin etmek) ve sair sözlerde esaslı bir eleman gibi hep muhafaza edilmiş ol ması kelimenin grekçeye sonradan geçtiğine açık bir delildir. Buna diğer bir delil de bunun hiçbir fleksiyona uğramaması yani hiçbir fonetik inkişaf göstermemiş olmasıdır. Halbuki (K \ v. s) formülile ifade edilebilen asıl tem türkçede son suz bir gelişmeye sahne olmuştur. Bu gelişmenin örneklerine geçme den evvel bu temin arzettiği mana zenginliği üzerinde biraz durmak gerek. [Arkası tıar] Romanyada yeni bir siyasî suikasd [Baştarafı 1 inci sahifede] lunduğu sırada âyan meclisi riyasetinde bulunmuştur. Kendisi, sağ cenahın müfrit unsurlanna karşı birçok defalar şid detli hareketlerde bulunmuş olmakla iştihar etmiştir. Şu halde ortada siyasî bir suikasd, mevzuubahistir. Hükumet, Demir muhafızlar tarafından Duca'nın öldürülmesi •üzerine ilân edilmiş olan örfî idareyi ve sansür rejimini altı ay temdid edecektir. Hükumet, parlamentodan meclislerin tatili esnasında sağ cenah müfritlerinin tahrikâhnı tenkil etmek ve intizam ve asayişi muhafaza eylemek için fevkalâde salâhiyetler taleb edecektir. 50 kişi tevkif edildi Bükreş 2 (A.A.) Yaş Üniversitesi rektörüne karşı yapılan suikasd dolayısile 50 kadar adam tevkif edilmiştir. Bütün Universiteler kapatılıyor Bükreş 2 (A.A.) Nazırlar meclisi, bugün talebenin hayatından siyasetin tay ve ihrac edılmesine matuf bir takım tedbirleri tasvib etmiştir. Bütün Universiteler ve bütün «talebe ocakları» hemen kapatılacaktır. Üniver" sitelerde tedrisata yüksek mektebler hakkındaki kanun meriyet mevkiine konulduktan sonra başlanacaktır. Bu kanun, talebenin herhangi bir fır~ kaya girmelerini ve siyasî nümayişlere iştirak etmelerini menedecek ve hilâfmda hareket edenlerin şiddetle tecziye edile" ceklerini natık bir maddeyi muhtevi bulunacaktır. Mezahib Nazırı, rahiblerin siyasî mücadelelerine iştirak etmesini meneylemek için hemen Romanya kilisesi patriği ile münasebata girişmeğe davet edilmiştir. Bütün mason locaları ile dığer gizli ce miyetler, derhal feshedılecektir. Limanı altüst eden kasırga [Baştarafı 1 inci sahifedel Üsküdar gümrük muhafaza mın takasma aid 74 numaralı sandal " la Üsküdara geçmekte olan 5/57 numaralı sandalcı Ahmed, dalgala nn anî ve mütemadi hücumla n karşısında sandalını kurtaramıyarak sandal ile beraber batmıştır. Kazayı gö" ren Dolmabahçe saray nokta polis me murlarının işareti üzerine bittesadüf ora" dan geçmekte olan Hüdaverdi motörü tarafından sandalcı kurtarılmıştır. Kazayı mesai odalarından müşahede buyiiran Atatürk, sandalcmın saraya almarak lâzımgelen tedabiri sıhhiyesinin yapılmasmı emir buyurmuşlardır. Sandalcıya, saray doktoru tarafından ilk müdavat yapılmıştır. Rasadhaneden aldığımız malumata göre, bu fırtına, mevsim icabı esen rüz gârlardan ibarettir. Fırtınayı yağmur takib etmiştir. prensipal kök. (Oğ f ok) dilimizde türlü fonetik şekillere girerek Öğek, Ökek, Ükek, Gök, Kök ve Kok olur. Gök parlak, muhteşem ve geniş bir varlıktır. Kok, Radloff'a göre, Altay, Baraba, Şor, Lebed, Teleüt, Uygur ve hatta Kırım lehçelerinde toprak manasınadır. Toprak ise zaman zaman ve yer yer türlü ihtişamlara bürünen diğer büyük ve kudretli bir varlıktır. Esasen o, Türk mitolojisinde, Gök Tanrının eşi değil mi? Binaenaleyh (gök) ile (kok) sözleri arasında gör Kîmyager aranıyor Bir Amerikan müessesesi genc bir Türk kimyageri aramaktadır. Ingilizce bilenler ve mensucat boyacılığından anlıyanlar tercih edilecektir. "Amerikan^ rumuzile tahriren ve bir fotoğrat ilsakile Ist. 176 posta kutusu adresine müracaat.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle