Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Daver DARENDE Emekli Diplomat Yazar illi Mücadele yıllarında emperyalizmin Türkiye için öngördüğü plan bugün gerçekleşme aşamasındadır. Dışımızdaki "devler" ve içimizdeki "devcikler"in ortak çabaları, ABD ve AB’ye verilen karşılıksız ödünlerle Türkiye kıskaç altına alınmış, ülkemizin ulusal bütünlüğü, üniter devlet yapısı ve bağımsızlığı tehlikeye girerken Lozan’ı tartışmaya açan, Sevr’i hortlatan sinsi plan gündemin başköşesine oturmuştur. New York’taki "Özgürlük Anıtı"nın dünyamıza ışık saçtığı, özgürlüğün simgesi olduğu söylenir. Amerika’nın geçmişte ve günümüzdeki özgürlük (!) arayışını düşündükçe tacından ışınlar saçan hüzünlü bakışlı kadın heykelin özgürlüğün gerçek simgesi olamayacağını düşünüyorum. ABD’nin "özgürlük maskesi" adı altında Irak’ta yaptıklarını artık herkes biliyor, nedenlerini sormuyor, soramıyor, Irak’ta olup bitenlere dünya kılını kıpırdatmıyor. ABD’nin bölgesel planı adım adım ilerliyor… C S TRATEJİ 7 ve rejim değişikliklerini de içeren geniş kapsamlı ve uzun vadeli bir Amerikan projesidir. Bu projeyi aşama aşama uygulamakta kararlı görünen ABD, bölgemizde kendine bağlı bir İslam coğrafyası yaratma peşindedir. İran’a, yani Şii coğrafyasına karşı Sünni kalkanını kullanmak projenin temel amaçlarından birini oluşturmaktadır. ABD, bu proje kapsamında, BOP’un eş başkanlığını üstlenen Türkiye ve başta Suudi Arabistan olmak üzere Sünni Arap ülkeleriyle ittifakını pekiştirmek çabası içinde görünmektedir. Büyük Ortadoğu Projesi Kuzey Irak’ta alt yapısı ABD tarafından kurulan Kürdistan projesinin de temelini oluşturmakta, Türkiye’nin bu proje içine çekilerek Kuzey Irak’taki yapılanmayı tanıması öngörülmektedir. Büyük Ortadoğu Projesi’nde bir piyon görevi üstlenen, ABD tarafından kollanan PKK’yı Barzani de desteklemektedir. M ‘Devcikler’in görmek istemediği ‘UTANÇ’ Dünyaya meydan okuyan, kural tanımayan Bush, amacına ulaşmak için savaştan başka bir şey düşünmedi. Ünlü Rus yönetmeni Andrey Tarkovski "Solaris" adlı filminde "Dünyayı kurtaracak şey utançtır" mesajını vermişti. Bu mesajı başta Amerikan yönetimi olmak üzere kiliseler aracılığı ile örgütlenmiş radikal dinci Amerikan seçmeni anlayabilecek mi? Amerika’da gelişen radikal dinci akım yeni bir ortaçağ düzeni eğiliminde görünüyor. Bu durumu gören New York Times gazetesinin ünlü yazarı Thomas Friedman bile sonunda dayanamamış "Tanrı’nın hükümeti adı altında iki ulus" başlıklı yazısıyla ABD’deki Özgürlük Anıtı... Amerika’nın tutumunu eleştirmiştir. Günümüzde, özellikle bölgemizde Türkiye için yaşamsal önemdeki gelişmeleri değerlendirirken "sözde müttefik", "özgürlük (!) ve demokrasinin" temsilcisi ABD’nin Türkiye’ye karşı tarihsel emellerini hatırlamamız, ABD Kongresi’nin raporunda ulusal bağımsızlık savaşımızın "devlete karşı isyan" şeklinde tanımlandığını, Amerika’dan Türkiye’ye "tabanca namlusu" gibi dayatılan "Doğu Sorunu"nun sürekli olarak gündemde tutulduğunu unutmamamız gerekiyor. Amerika gibi "İngiliz muhipleri" de bir zamanlar Kuvayı Milliyecilere "eşkıya" gözüyle bakmamışlar mıydı? Bugün Türkiye’nin izlediği dış politika Washington’a bağımlı, sürekli savunmada kalan, tek yönlü bir politikadır. Türkiye, ne acıdır ki ödünler vererek baskılara açık olduğunu ilan eden bir ülke konumuna getirilmiştir. Bugünkü gelişmeler ışığında Washington ile "derin işbirliği" yaptığımızda, sözde "stratejik müttefikimizin" kurallarına uyarken başımıza nelerin gelebileceğini iyi hesaplamamız gerekiyor. Basında ve televizyonlarda "Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) diye bir proje var mı? Bitti o proje…", "CIA’nın hazırladığı raporlar ABD hükümetinin resmi görüşü değildir" diyebilen kimi eski elçilerimizin bu görüşleri gerçekleri yansıtmamaktadır. Büyük Ortadoğu Projesi bölgemizde sınır BOP’un bittiğini savunanlar yanılıyor. ABD’nin Türkiye’yi de İŞGALE KIL PAYI bölgemizde adım adım kapsayan bölgesel planı aşama ABD’nin gerçekleştirmeye çalıştığı "Kürdistan" projesinde "ABD’de de ciddi bir politika aşama uygulanıyor. ABD, değişikliği gözlenmektedir" şeklindeki "devcikler"in açıklamaları Ortadoğu’da Şii nüfuzuna karşın içimizdeki günümüzdeki gerçekleri yansıtmamaktadır. 1 Mart tezkeresinin reddedilmesiyle Sünni bloğu oluşturmayı hedefliyor. Türkiye büyük bir felaketin eşiğinden dönmüş, Anadolu, işgalinden kıl payı kurtulmuştur. Bu projenin öncüleri de Türkiye ve Amerika’nın Türkiye, günümüzde, Milli Mücadele daha ciddi ve tehlikeli bir durumla Suudi Arabistan olarak öne çıkıyor. döneminden karşı karşıyadır. Bizi bekleyen tehlikelere karşı tıpkı Kurtuluş Savaşı’nda olduğu gibi hazırlıklı Temeli emperyalist karşıtlığına olmak zorundayız. 1990’lı yıllarda içimizdeki "devcikler"in dayanan Türkiye’nin dışındaki "Amerika’nın Kuzey Irak’ta bir Kürt devleti inanmıyorum. Irak’ta sorun çözülse ‘devlerden’, içindeki ‘devciklerden’ kuracağına bile "Çekiç Güç" sonuna kadar kalmalıdır. Bu bizim itibarımızı arttırır, Türkiye’yi Batı’ya kurtulması gerekiyor. daha da yakınlaştırır" şeklindeki açıklamalarını düşündükçe ürpermekten kendimi alamıyorum. "Çekiç Güç"ün bir aldatmaca olduğunu, süresinin altı ayda bir uzatılarak Kuzey Irak’taki bugünkü yapılanmayı hızlandırdığını o dönemde kimi çevreler ne acıdır ki fark etmek istemediler. Ortadoğu’nun her geçen gün bir barut fıçısına dönüştüğü bu duyarlı dönemde atılacak yanlış bir adım Türkiye’yi mayın tarlalarına doğru sürükleyecektir. Cumhuriyet Devrimlerine ve üniter devlet yapımıza karşı geniş çapta saldırıların hızla arttığı bu günlerde, dışımızdaki "devler" ile içimizdeki "devcikler" ülkemizin içten çökertilmesi için tam bir eşgüdüm içinde ve elbirliği ile çalışmaktadırlar. Değerli hukuk bilgini Prof. Seha L. Meray, bir denemesinde şöyle demişti: "…Devler, devcikler, kendilerini dev aynalarında görenler ne yaparlarsa yapsınlar, en sonunda masallarımızda olduğu gibi gerçek yaşamda da, insanoğlu sırtını yere getirir devlerin. Bir kötü sondur, kötü devlerin sonu." İçte ve dışta devlerin ve devciklerin her çeşidi ortalıkta dolaşıyor. Dış ilişkilerimizi, toplumsal ve bireysel yaşamımızı tehdit eden onlar, ama bir gün gelecek her şey onların istediği gibi olmayacak. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş temeli emperyalist karşıtlığına dayanır. Emperyalizme karşı kurtuluş ateşinin yakıldığı bu günlerde, dışımızdaki "devler" ile içimizdeki "devcikler"in kıskacından kurtulmanın zamanıdır.